ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1994/46
Karar Sayısı : 1994/57
Karar Günü : 18.7.1994
R.G. Tarih-Sayı :14.12.1995-22493
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Gaziantep Vergi Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : 4.1.1961 günlü, 213 sayılı "Vergi Usul
Kanunu"nun 11. maddesine 3418 sayılı Yasa'nın 30. Maddesiyle eklenen
fıkranın Anayasa'nın 6., 7., 8., 11., 38., 73. ve 124. maddelerine aykırılığı
savıyla iptali istemidir.
I. OLAY
Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca yayımlanan 164 sıra numaralı Gelir
Vergisi Genel Tebliğinin 4 numaralı bendi ile yapılan düzenlemenin iptali için
Gaziantep Ticaret Borsası'nca açılan davada davacı, bu düzenlemeye olanak veren
3418 sayılı Yasa'nın 30. maddesi ile 213 sayılı Yasa'nın 11. maddesine eklenen
fıkranın Anayasa'ya aykırılığını ileri sürmüştür.
Davaya bakan Gaziantep Vergi Mahkemesi, dâvacının, bu fıkraya
ilişkin Anayasa'ya aykırılık savını benimseyerek iptali istemiyle Anayasa
Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A. İptali istenen 213 sayılı Yasa'nın 11. Maddesine 24.3.1988
günlü, 3418 sayılı Yasa'nın 30. maddesiyle eklenen fıkra şöyledir:
"Maliye ve Gümrük Bakanlığı zirai ürünlerin (işlenmiş olanlar
dahil) alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile Ticaret Borsalarını bu
mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen
sorumlu tutmaya, sözkonusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi
tevkifatının hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye
yetkilidir. Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından belirlenen safhadan önceki
safhalarda tevkif yoluyla alınan vergiler iade edilmez ve süresinde ilgili
vergi dairesine yatırılır."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kurulları şunlardır:
1. "MADDE 6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
TürkMilleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
2. "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
3. "MADDE 8.- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılırve
yerine getirilir."
4. "MADDE 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
5. "MADDE 38.- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun
suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman
kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda
da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla
konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan
bir beyanda bulunmaya veya bu yoldadelil göstermeye zorlanamaz.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
Genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir
müeyyide uygulayamaz. Silahlı kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla
istisnalar getirilebilir.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez."
6. "MADDE 73.- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının
sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur,
değiştirilir veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık,
istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna
verilebilir."
7. "MADDE 124.- Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu
tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını
sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler
çıkarabilirler.
Hangi yönetmeliklerin Resmî Gazetede yayımlanacağı kanunda
belirtilir."
IV. İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Güven DİNÇER,
Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 19.4.1994 günü yapılan ilk inceleme toplantısında;
"Dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının, 4.1.1961
günlü, 213 sayılı Vergi Usul Yasası'nın 11. maddesine 24.3.1988 günlü ve 3418
sayılı Yasa'nın 30. maddesiyle eklenen fıkranın ilk tümcesindeki Ticaret
Borsalarının Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nca vergi tevkifatından müteselsilen
sorumlu tutulmasına ilişkin kuralla sınırlı olarak incelenmesine,
oybirliğiyle" karar verildi.
V. ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı, iptali istenen yasa
kuralı, aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa kuralları ile bunlarla ilgili
gerekçeler ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
İtiraz konusu fıkra kapsamının açıklanabilmesi için, doğrudan
ilgisi nedeniyle Türk vergi sistemindeki "vergi mükellefi" ve
"vergi sorumlusu" kavramlarının açıklanmasıgerekir.
Vergi hukukunda, Devletin vergi alacağının doğması için, vergiyi
doğuran olayın gerçekleşmesi gerekmektedir. Vergiyi doğuran olay VUK'nun 19.
maddesinde : "Vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları
olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergi alacağı mükellef
bakımından vergi borcunu teşkil eder" biçiminde tanımlanmıştır.
Vergiyi doğuran olay, vergi yükümlüsünü belirler. Vergiyi doğuran
olay kendi kişiliğinde gerçekleşen ve malvarlığından vergi borcunu ödemek
zorunda olan kişi, verginin yükümlüsüdür. Vergilendirme ile ilgili ödevlerini
kendi vergi borcu için yerine getiren kişi "vergi yükümlüsü"
(mükellefi); başkasının vergi borcu için bu görevleri yasalar gereği yerine getirenler
(üçüncü kişiler) "vergi sorumlusu"durlar.
Vergi hukukumuzda kamu alacağının tahsili için kimi yasa kuralları
ile çeşitli sorumluluklar getirilmiştir.
Vergi sorumluluğu, Gelir Vergisi ile Kurumlar Vergisi Yasalarında
verginin kaynağında kesilmesi amacına yönelik olarak düzenlenmiştir.
Vergilendirmedeki bu sorumluluk, genelde ençok uygulanan sorumluluk biçimidir.
Bu sorumluluğun yanında, kimi yasalarda o verginin özelliğinden doğan başkaca
sorumluluk halleri de düzenlenmiştir.
Vergi Usul Yasası'nın 11. maddesinin ilk dört fıkrasıyla getirilen
kurallar çeşitli yasalarda belirlenen vergi sorumluluğu hallerini kapsayan
genel nitelikteki hükümlerdir.
11. maddeye eklenen itiraz konusu fıkra ile tarımsal ürün alım ve
satımına aracılık yapan kuruluşlarla borsalara ilişkin olarak özel sorumluluk
getirilmekte ve bu sorumluluğun çeşitli yönleri düzenlenmektedir. Fıkra kapsamı
şöyle açıklanabilir:
Öncelikle tarım ürünlerinin (işlenmiş olanlar dahil) alım ve
satımına aracılık eden kuruluşlarla Ticaret Borsaları vergi sorumlusu olarak
belirlenmişlerdir.
Fıkra ile, tarım ürünlerinin alım ve satımına aracılık eden
kuruluşlara, bu ürünleri satarak gelir sağlayan ve vergi yükümlüsü olan
kişilere, ürünlerin satın alınması sırasında vergi kesmeleri ve ilgili vergi
dairelerine yatırılmaları konusunda sorumluluk yüklenmiştir. Vergi Usul
Yasası'nın 11. maddesinin birinci ve üçüncü fıkra kurallarında sorumluluk
halleri genel olarak belirtilmiştir. İtiraza konu fıkrada ise, aracı
kuruluşlarla ticaret borsalarının sorumlulukları ayrıca düzenlenmiştir.
Öte yandan fıkra ile, aracı kuruluşlarla ticaret borsalarının
müteselsil sorumlulukları öngörülmüştür. "Müteselsil sorumluluk",
kavramı birden fazla kişinin aynı borcun tümünden sorumlu olmalarını ifade
eder.
Vergi kesenler için getirilen müteselsil sorumluluk 213 sayılı
Yasa'nın 11. maddesinin üçüncü fıkrasında yer almıştır.
Ayrıca, itiraz konusu fıkra ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na iki
tür yetki verilmektedir:
Fıkrada, Maliye ve Gümrük Bakanlığı "zirai ürünlerin alım ve
satımına aracılık eden kuruluşlar ile Ticaret Borsaları'nı bu mahsullerin satın
alınması sırasında vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutmaya ...
yetkilidir." denilerek, kimlerin müteselsil sorumlu tutulacağı
belirlenmiştir. Burada Bakanlığa tanınan yetki, müteselsil sorumlu yaratmayetkisi
değil, yasaları uygulama yetkisidir. Yasakoyucu, müteselsil sorumluları
"aracı kuruluşlar" ve "Ticaret borsaları" olarak kendisi
saptamıştır.
Bakanlığa verilen diğer yetki de her ürün için vergi kesintisinin
hangi evrelerde yapılacağını, ayrı ayrı belirleyebilme yetkisidir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Anayasa'nın 6., 7., 8. ve 11. Maddeleri Yönünden İnceleme
Davacı Mahkeme, fıkra ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na yasa
kurallarını kaldırma, değiştirme, daraltıp genişletme gibi yasama organına
ilişkin görev ve yetkilerin verildiğini ve idareye bu tür yetkiler verilmesinin
Anayasa'nın 6., 7., 8. ve 11. Maddelerine aykırılık oluşturduğunu ileri
sürmektedir.
Anayasa'nın egemenliğe ilişkin 6., yasama yetkisine ilişkin 7.,
yürütme yetkisi ve görevini belirleyen 8., Anayasa'nın bağlayıcılığı ve
üstünlüğü ilkesiyle ilgili 11. Maddeleri karşısında tartışılması gereken sorun,
konusu ve kapsamı vergi olan bir yasa kuralı ile, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na
bırakılan idari düzenleme yapma yetkisinin, yasama yetkisinin yürütme organına
devri sayılıp sayılmayacağıdır.
Anayasada, egemenliği kullanma yetkisi; yasama, yürütme ve yargı
organları arasında paylaştırılarak, devlet görev ve yetkilerinin güçler
ayrılığı ilkesine göre yürütülmesi benimsenmiştir.
Yasakoyucu, vergi hukuku alanında yetkisini kullanırken,
Anayasa'nın temel ilkelerine ve vergi ile ilgili kurallarına bağlı kalmak
koşuluyla, kamu gelirlerinin doğru, etkin ve verimli biçimde nasıl ve hangi
yöntemlerle sağlanacağını takdir yetkisine sahiptir. Dava konusu edilen fıkra
ile yasakoyucu, tarım kesimindeki yükümlülerin vergilerinin zamanında
ödenmesini sağlamak için, aracı kuruluşlarla Ticaret Borsalarını vergi
sorumlusu yapmıştır. Bu, Yasama Organı'nın takdir alanına giren bir yetkidir.
İtiraz konusu fıkrada ek bir vergi veya vergi benzeri malî
yükümlülük getirilmediği gibi Maliye Bakanlığı'na vergi ve malî yük konulması
yetkisi de verilmemiştir. Fıkranın vergi yükümlülüğü ile ilgisi yoktur. Fıkrada
tarım ürünü alım ve satımına aracılık eden kuruluşlarla Ticaret Borsaları'na
vergi kesintisi ile ilgili olarak bazı görevler yüklenmekte, müteselsil bir
"sorumluluk" ihdas edilmektedir. Burada aracı kurumları ve Ticaret
Borsaları'nı müteselsil sorumlu yapan Yasadır.
Yasakoyucu tarafından yürütmeye bırakılan düzenleme alanı,
vergilendirme ile ilgili temel kurallar olmayıp, yasaca belirlenen sorumluluğun
uygulanmasına ait teknik düzenlemeler ve ayrıntılardır.
Yasakoyucu belirli konularda gerekli temel kuralları koyup
çerçeveyi çizer, uygun ve gerekli görürse bu kuralların uygulanması yolunda
belirlenmiş alanlar bırakır. Bu alanlarda düzenleme yetkisine dayanarak idare
kimi düzenlemeler yapabilir.
İtiraz konusu fıkra ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na verilen
yetki, Yasama Organına ilişkin olan yetkilerin idareye bırakılması olarak
değerlendirilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa'nın
egemenlik ilkesine ilişkin 6., yasama yetkisini düzenleyen 7., yürütme yetkisi
ve görevine ilişkin 8. ve Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesiyle
ilgili 11. maddelerine aykırı olmadığından bu maddelere dayalı iptal isteminin
reddi gerekir.
2- Anayasa'nın 73. ve 124. Maddeleri Yönünden İnceleme
Davacı Mahkeme, yasayla düzenlenmiş bir alanda idari düzenlemenin
ancak yasanın uygulanmasını sağlamak yönünden gerekli teknik konulara ve
ayrıntılara ilişkin olabileceğini, yürütme organına ve idareye verilmiş
düzenleme yetkisinin yasayla düzenlenmiş alanla sınırlı bulunduğunu, yasa
kurallarını değiştirici veya onun kapsamını genişletici ve daraltıcı yetkilerin
idareye bırakılamayacağını ve vergi tarh, tahakkuk ve tahsiline ilişkin idari
yöntemlerin yasayla düzenlenmesinin gerektiğini belirterek dava konusu fıkranın
Anayasa'nın 73. ve 124. maddelerine aykırılığı savını ileri sürmektedir.
Anayasa'nın 73. maddesi vergiyi bir vatandaşlık görevi olarak
kabul etmiş; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin ancak yasayla
konulabileceği ilkesini getirmiştir.
KHK çıkarılması yetkisini düzenleyen Anayasa'nın 91. maddesinde
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak
üzere, Anayasa'nın İkinci Kısmı'nın birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan
temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî
haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez" denilerek
73. maddede
belirtilen vergi ve benzeri malî yükümlülüklerin KHK'lerle
düzenlenemeyeceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın tüzükleri düzenleyen 115. maddesinde, kanunlarla
yürütme organına bırakılan sınırlı alan ile kanun hükümlerinin uygulanması
alanında Bakanlar Kuruluna tüzük çıkarma yetkisi verilmiştir. 124. madde ile
kanun ve tüzüklerin uygulanması sağlanmak üzere Bakanlıklar ve kamu
tüzelkişilerine yönetmelik çıkarma yetkisi tanınmıştır. İki temel idari
düzenleme biçimi olan tüzük ve yönetmelikler hakkında konulan bu esasların
diğer düzenleme biçimleri için de geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Zira
tüzük ve yönetmelikler için konulan sınırlamaların diğer düzenleyici idari
metinler için kabul edilmemesi, üst yasal metinler için konulan sınırlamanın
alt yasal metinler için kabûl edilmeyeceği anlamına gelir. Bu biçimde bir yorumun
yapılmayacağı açıktır.
Yürütme organı ve idare değişik isimler altında düzenleme
yapmaktadır. Uygulamada tüzük, kararname, yönetmelik, talimat, yönerge,
genelge, sirküler, karar, tebliğ gibi isimler altında idari düzenlemeler
görülmektedir. Bu düzenlemelerin ismi ne olursa olsun tüzük ve yönetmeliklerin
biçimsel özellikleri saklı kalma kaydıyla bütün idari düzenlemelerin Anayasal
ve hukukî temelleri aynıdır.
Vergi ve malî yükümlülüklerin kanunla konulmasını öngören 73.
madde, malî yükümlülüğün yalnızca yasa ile konulabileceği ve yasanın hiçbir
şekilde bu konuda yürütme organını ve idareyi yetkili kılamayacağı
anlamındadır.
İtiraz konusu fıkra ile Bakanlığa verilen düzenleme yetkisi, malî
mükellefiyet tesis edecek bir yetki olmayıp, sınırlı ve vergi idaresinin
uygulayacağı ikincil bir düzenleme alanıdır.
Bu nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 73. ve 124.
maddelerine aykırı görülememiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
Yekta Güngör ÖZDEN, Mustafa GÖNÜL ve Ahmet N. SEZER bu görüşe
katılmamışlardır.
3- Anayasa'nın 38. Maddesi Yönünden İnceleme
Davacı Mahkeme, Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan suç ve
cezalarla ilgili ilkenin vergilendirmeye ilişkin idari nitelikteki suç ve
cezalar için de geçerli olacağını, dava konusu fıkradaki müteselsil sorumluluğun
bir tür ceza olduğunu ve bu sorumluluğu belirlemek üzere yapılacak idari
düzenlemelerin suç oluşturması anlamına geleceğini, bunun da 38. maddesiyle
aykırılık oluşturacağı savında bulunmaktadır.
Anayasa'nın "suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı
38. maddesiyle, suç ve cezaların yasallığı ve kişiselliği ilkesi konulmuştur.
Türk Ceza Yasası'nın 1. maddesinde de suç ve cezanın yasayla saptanacağı ilkesi
yinelenmiştir. Anayasa'nın 38. ve Türk Ceza Yasası'nın 1. maddesindeki kanunsuz
suç ve ceza olamayacağı ilkesi, suç sayılan eylemlerin yasada belirtilmesive bu
eylemlere verilecek cezanın yasa ile saptanmasını gerekli kılar.
Vergi hukukunda, vergi suçları ve cezaları; mali ve idari suç ve
cezalar, ceza hukuku alanında ve anlamındaki suç ve cezalar olarak iki
kategoriye ayrılmaktadır.
Malî ve idari nitelikteki suç ve cezalarda eylem ve yaptırım,
idari yöntemlerle saptanmaktadır. Vergi idaresince suç olarak saptanan fiiller
için yargı kararına gerek olmadan, vergi idarelerince ceza verilmektedir. Bu tür
suçların yaptırımı, mali ve idaridir.
Anayasa'nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasındaki "idare kişi
hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz."
kuralından da idarî ve malî nitelikteki vergi suç ve cezaları ile maddî ceza
hukuku anlamındaki vergi suç ve cezalarının biribirinden farklı kurumlar olarak
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Diğer yönden dava konusu fıkra ile getirilen müteselsil sorumluluk
Ceza Hukuku anlamında bir suç değildir. Fıkrada düzenlenen müteselsil
sorumluluk, çeşitli vergi kanunlarında düzenlenen sorumluluk kurumunun bir
türüdür. Vergi yasalarında bu konuda özel bir kural bulunmazsa müteselsil
sorumluluğun tanımlanmasında ve uygulanmasında, Borçlar Hukuku kuralları
gözönünde tutulur.
Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 38. maddesi ile
ilgisi görülmemiştir.
VI. SONUÇ
Sınırlama kararı uyarınca incelenen 4.1.1961 günlü, 213 sayılı
Vergi Usul Yasası'nın 11. maddesine 24.3.1988 günlü, 3418 sayılı Yasa'nın 30.
maddesiyle eklenen fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN, Mustafa GÖNÜL ile Ahmet N. SEZER'in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
18.7.1994 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
|
|
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Samia AKBULUT
|
|
|
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Esas Sayısı : 1994/46
Karar Sayısı : 1994/57
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 11. maddesine 24.3.1988 günlü,
3418 sayılı Yasa'nın 30. maddesiyle eklenen (maddenin beşinci fıkrası olan)
fıkranın iptali yolunda kullandığım oyumun gerekçesi, daha önce aynı konuya
ilişkin olup, Resmî Gazete'nin 28.11.1995 günlü, 22477 sayısında yayımlanan
Esas 1993/3, Karar 1993/20 sayılı kararda kullandığım karşıoyumun aynıdır.
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1994/46
Karar Sayısı : 1994/57
Kuvvetler ayrımına göre, devlet yönetiminde egemenliği oluşturan
yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin birbirlerinden ayrılarak bağımsız
organlar tarafından kullanılması gerekir. Kuvvetler ayrımının en duyarlı
biçimde korunması gereken alanların başında da vergilendirme gelir. Tüm
anayasalarda vergilerin ancak yasa ile konulabileceği kuralına yer verilmiştir.
Bunun nedeni, kişi hak ve özgürlüklerini sınırlandıran devletin vergilendirme
yetkisinin yasal düzenlemeye bağlanarak kişilere güvence sağlanmak istenmesidir.
Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında, vergi, resim, harç
ve benzeri, malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştireleceği veya
kaldırılacağı belirtilmiş; dördüncü fıkrasında ise bunların muaflık, istisnalar
ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve
aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin Bakanlar Kuruluna
verilebileceği öngörülmüştür. Maddenin üçüncü fıkrasıyla getirilen her çeşit
mali yükümlülüğü yasa ile konulması zorunluluğu ile ilkelere yasada yer
verilerek kişisel değerlendirmelere göre uygulamanın etkilenmemesi
amaçlanmıştır. Bunun temeli olan düşünce ise vergiye ilişkin önemli konuların
yasakoyucu tarafından düzenlenmesini sağlamaktır.
Bir mali yükümlülüğün yasa ile konulmuş sayılabilmesi için
yükümlülüğün mükellef, matrah, oran, tarh, tahakkuk gibi öğelerinin yasa
tarafından saptanması zorunludur. Yasa tarafından saptanması gereken bu
öğelerden hiçbirisi yönetimin takdirine bırakılamaz. Böyle bir takdir yetkisi
tanındığında yönetim, buna dayanarak, mükellefler arasında ayırımlar yaparak
çok ağır mali yükümlülükler koyarak keyfi uygulamalara neden olabilir.
Anayasa'da maliyükümlülüklerin yasayla konulması öngörülürken, kuşkusuz kişisel
değerlendirmelere göre uygulamaları önleyecek ilkelere yasalarda yer verilmesi
amaçlanmıştır. Bu yapılmadıkça bir mali yükümlülük yasa ile konulmuş sayılmaz.
Vergi tevkifatından müteselsilensorumlu tutulan kişilerin belirlenmesi de mali
yükümlülük ve vergi koyma kavramları içersine girer. Bu nedenle, müteselsil
sorumlu tutulan kişilerin yasa tarafından saptanması gerekir.
Oysa, itiraz konusu kuralda, tarımsal ürünlerin alım satımına
aracılık eden kuruluşlar ile Ticaret Borsalarını vergi tevkifatından
müteselsilen sorumlu tutmaya Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Böylece, aracı kuruluşlar ile Ticaret Borsalarının vergi tevkifatından
müteselsilen sorumlu tutulup tutulmaması yetkisi Maliye ve Gümrük Bakanına
verilmiştir.
Anayasa'nın 73. maddesinin son fıkrası gereğince malî
yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin
hükümlerinde yasanın belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik
yapmak yetkisi yalnızca Bakanlar Kuruluna verilebilirken, aracı kuruluşlar ile
Ticaret Borsalarının müteselsil sorumlu tutulup tutulmayacaklarını takdir
yetkisinin Maliye ve Gümrük Bakanına verilmesi yukarıda açıklanan nedenlerle,
malî yükümlülüğün yasayla konulacağına ilişkin Anayasa'nın 73. Maddesi üçüncü
fıkrasına aykırıdır. İtiraz konusu kuralın iptali gerekir.
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1994/46
Karar Sayısı : 1994/57
Başkan Yekta Güngör ÖZDEN'in Esas. 1993/3, Karar. 1993/20 sayılı
kararındaki karşıoyuna katılıyorum.