ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1993/25
Karar Sayısı : 1994/2
Karar Tarihi : 25.1.1994
R.G. Tarih-Sayı :31.12.1994-22158
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Danıştay Sekizinci Dairesi.
İTİRAZIN KONUSU : 29.4.1992 günlü, 3795 sayılı "Bazı Lise,
Okul ve Fakülte Mezunlarına Ünvan Verilmesi Hakkında Kanun"un 3.
maddesinin (e) bendinin, Anayasa'nın 10., 42. ve 130. maddelerine aykırı
bulunduğu kanısıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin, 3795 sayılı Yasa'nın
4. maddesine dayanılarak Yükseköğretim Kurulu'nca (YÖK) çıkarılan "Teknik
Öğretmenler İçin Düzenlenecek Mühendislik Programlarının Uygulama Esas ve
Usulleri Yönetmeliği"nin iptali istemiyle açtığı davada sözü edilen
Yönetmeliğin dayanağını oluşturan 3795 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (e)
bendinin Anayasa'ya aykırılığına ilişkin savın ciddi olduğu kanısına varan
Danıştay 8. Dairesi, bu kuralın iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralı
29.4.1992 günlü, 3795 sayılı Yasa'nın iptali istenen (e) bendini
de içeren 3. maddesi aynen şöyledir:
"Madde 3.- Gördükleri meslekî teknik öğretim alanlarına göre;
a) Endüstri meslek lisesi, kız meslek lisesi, teknik lise ve kız
teknik lisesi mezunlarına, "teknisyen",
b) Lise üstü iki yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere,
"tekniker",
c) Lise üstü üç yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere,
"yüksek tekniker",
d) Lise üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek
teknik öğretmen okulu, erkek teknik yüksek öğretmen okulu, yüksek teknik
öğretmen okulu ve teknik eğitim fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen
okulu, kız teknik yüksek öğretmen okulunun ve meslekî eğitim fakültesinin
teknik eğitim veren bölümlerinden mezunolanlara "teknik öğretmen",
e) Teknik öğretmen ünvanını kazananlar için ilgili teknik eğitim
fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama
programlarını başarıyla bitirenlere dallarında "mühendis"
Unvanı verilir.
Bu unvanlar,eğitim görülen dalın ismi ile birlikte
kullanılır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin iptal istemini dayandırdığı
Anayasa kuralları şunlardır:
1. "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
2. "Madde 42.- Kimse, eğitim ve öğrenim bakımından yoksun
bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tesbit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk İlkeleri ve inkılâpları doğrultusunda,
çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında
yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan
kaldırmaz.
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve
Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet
okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin,
öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli
yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel öğretime ihtiyacı olanları
topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma
ve inceleme ileilgili faaliyetler yürütürülür. Bu faaliyetler her ne suretle
olursa olsun engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk
vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim
kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim
yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası
andlaşma hükümleri saklıdır."
3. "MADDE 130.- Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir
düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek
amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere
çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzekişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.
Kanunda gösterilen usul ve esalara göre, kazanç amacına yönelik
olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi
yükseköğretim kurumları kurulabilir.
Kanun, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde
yayılmasını gözetir.
Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her
türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin
varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği
aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez.
Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve
denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.
Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler
Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.
Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları;
Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan
makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.
Üniversitelerin hazırladığı bütçeler; Yükseköğretim Kurulunca
tetkik ve onaylandıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığına sunulur ve genel ve
katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak
yürürlüğe konulur ve denetlenir.
Yükseköğretim Kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve
bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde
Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının
görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme,
üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile
ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve
alınacak harçlar,Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve
ceza işleri, malî işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları
koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının
görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde çağdaş
bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim Kuruluna ve
üniversitelere Devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla
düzenlenir.
Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî
konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve
güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için
Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mustafa GÖNÜL, Oğuz AKDOĞANLI, İhsan
PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ, Mustafa BUMİN ve Sacit
ADALI'nın katılmalarıyla 6.7.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, iptali
istenen yasa kuralı ile dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri
okunup incelendikten ve 2949 sayılı Yasa'nın 30. maddesi uyarınca çağrılan
Yükseköğretim Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığı temsilcilerinin sözlü
açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- GENEL AÇIKLAMA
Mühendis Mektebi 1883 tarihinde kurulmuş, Cumhuriyet döneminde ise
Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı olan Yüksek Mühendis Mektebi, 1944 yılında İstanbul
Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülmüş, daha sonra mühendislik eğitimi vermek
amacıyla kurulan kimi teknik üniversitelerin yanı sıra kimi üniversitelerde de
mühendislik fakülteleri açılmıştır.
Sanayi ve teknoloji alanında kültürlü, fenni bilgilerle donatılmış,
eğitilmiş teknik personel açığını kapatmak amacıyla 1930'lu yıllarında sanat
enstitüleri, endüstri meslek liseleri, teknisyen okulları, teknik liseler ve
kız meslek liseleri eğitim ve öğretime başlamış, 1937 yılında da Ankara'da bu
meslekî-teknik okulların atelye ve meslek dersleri öğretmenlerini yetiştirmek
üzere ilk erkek teknik öğretmen okulu açılmış, mesleki ve teknik okulların
artan teknik öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 1976 yılında da
İstanbul'da ikinci yüksek teknik öğretmen okulu eğitim ve öğretime başlamıştır.
Daha sonraki yıllarda sayıları artan ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı dört
yıllık eğitim ve öğretim veren erkek teknik öğretmen okulu, erkek teknik yüksek
öğretmen okulu, yüksek teknik öğretmen okulu, kız teknik yüksek öğretmen okulu
olarak adlandırılan yüksek teknik öğretmen okulları 2809 sayılı Yasa ile
değiştirilerek kabul edilen 41 sayılı KHK ile teknik eğitim fakültelerine
dönüştürülmüş ve üniversitelere bağlanmıştır.
Yüksek teknik öğretmen okulları ile teknik eğitim fakülteleri
mezunları, teknik öğretmen ve yönetici olarak meslekî ve teknik eğitimin
uygulanmasına, ülkemizin ihtiyacı olan nitelikli işgücünün yetiştirilmesine,
endüstrinin bilim ve teknolojiye dayalı olarak geliştirilmesine katkıda
bulunmakta; ayrıca kamu ve özel sektör işletmelerinde teknik eleman olarak da
görev yapmaktadırlar.
B- İTİRAZ KONUSU KURALIN ANLAM VE KAPSAMI
29.4.1992 günlü ve 3795sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte
Mezunlarına Ünvan Verilmesi Hakkında Kanun'un ünvanlar başlıklı üçüncü
maddesinin iptali istenen (e) bendinde; teknik öğretmen ünvanını kazananlardan
ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yılsüreli
tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında "mühendis"
ünvanı verilir denilmekte ve maddenin son fıkrasında da bu ünvanların, eğitim
görülen dalın ismi ile birlikte kullanılacağı öngörülmektedir.
Görüldüğü gibi 3795 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile, mühendis ve
mimarlar dışında kalan teknik personele, gördükleri meslekî teknik öğretim
alanlarına göre, yeni ünvanlar verilmekte, bu bağlamda maddenin itiraza konu
(e) bendinde de, lise üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim görerek
"teknik öğretmen" ünvanını kazanmış olanlara, ilgili teknik eğitim
fakültelerince düzenlenecek olan en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama
proğramlarını başarıyla bitirmeleri koşuluyla, eğitim gördüğü dallarda
kullanılmak üzere "mühendis" ünvanı verileceği kabul edilmiş
bulunmaktadır.
C- İTİRAZ KONUSU KURALIN ANAYASA'YA AYKIRILIĞI SORUNU
1- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme :
Başvuru kararında yer alan ve itiraz konusu kuralın Anayasa'nın
"Kanun önünde eşitlik" ilkesini belirleyen 10. maddesine aykırı
olduğu yolundaki gerekçede özetle; Anayasa'nın 10. maddesinde, herkesin ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunun, hiçbir kişiye veya sınıfa
ayrıcalık tanınamayacağının kurala bağlandığı, fakülte ve fakültelerin
bölümlerinde eğitim ve öğretimin niteliği ve öğrencilerin tercihleri gözönünde
tutularak yapılan sınavlardaki başarı durumlarına göre fakülte ve
yüksekokullara girişte eşitliğin sağlandığının ancak teknik eğitim fakültesi
mezunu olan öğretmenlere, mühendislik eğitimi ile ilgili olmayan kendi
fakültelerince düzenlenecek ve uygulanacak program sonucunda mühendislik ünvanı
verilmesinin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği
belirtilmiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinde "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareketetmek
zorundadırlar." denilmektedir.
Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı
anlamına gelmez. Yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal
düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle
eşitsizliğe yol açılması Anayasa'nın 10. maddesi karşısında geçerli görülemez.
Bu mutlak yasak, aynı hukuksal durumda olanlara aynı kuralların uygulanmasını
sağlamakta, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını ise
engellemektedir. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik
kurallara bağlı tutulmaları Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları gerekli kılabilir. Özelliklere, ayrılıklaradayandığı için haklı olan
nedenler, aynı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılar. Aynı hukuksal durumda bulunanlar
için ayrı düzenleme Anayasa'ya aykırılık oluşturur. Anayasa'nın amaçladığı
eylemli değil, hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi
çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş
olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz. Durumlardaki değişikliğin
doğurduğu zorunluluklara, kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak
yasalarla farklı uygulamalar getirilmesinden, Anayasa'nın eşitlik ilkesinin
çiğnendiği sonucu çıkarılamaz.
İtiraz konusu kuralla, teknik eğitim fakültelerinden mezun olan
teknik öğretmenlerden, teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek tamamlama
programlarını başarıyla bitirenlere dallarında mühendis ünvanı verilmesi
öngörülmektedir. Anayasa'nın 10. maddesiyle, aynı hukuksal durumda bulunan
kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımın önlenmesi amaçlanmıştır.
Böylece değişik hukuksal durumda olanların değişik kurallara bağlı tutulmasının
kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacağı kabul edilmiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinin ikinci fıkrasında kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınması yasaklanmıştır. Oysa teknik
öğretmenlerden eğitim fakültelerinde açılan tamamlama programlarının başarıyla
bitirenlere kendi dallarında "mühendis" ünvanı verilmesi bir
ayrıcalık niteliğinde değildir. Kaldı ki, Anayasa'nın 5. maddesinde, kişilerin
maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak
Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Bu yönden, itiraz konusu
kural, Devlet'in temel amaç ve görevlerinin belirlendiği Anayasa'nın 5.
maddesinde öngörülen doğrultuda uygun bir düzenlemedir.
Belirtilen nedenlerle Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık savı
yerinde değildir.
2- Anayasa'nın 42. Maddesi Yönünden İnceleme :
Anayasa'nın "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi" başlıklı
42. maddesinde; kimsenin, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılmayacağı,
eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim
ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı
öngörülmüştür.
Teknik öğretmenlerden ilgili teknik eğitim fakültelerince
düzenlenecek tamamlama programlarını bitirenlere eğitim görülen dallarda
mühendis ünvanı verilmesine ilişkin itiraz konusu kural ile Anayasa'nın 42.
maddesinde düzenlenmiş olan "Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi"
arasında ilgi bulunmadığından yapılan itiraz bu madde yönünden yerinde
görülmemiştir.
3. Anayasa'nın 130. Maddesi Yönünden İnceleme :
Anayasa'nın "Yükseköğretim kurumları" başlığını taşıyan
130. maddesinin birinci fıkrasında; çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan
bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek
amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere
çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
üniversitelerin Devlet tarafından kanunla kurulacağı kuralına yer verilmiştir.
Böylece Anayasa'da üniversitelerle ilgili kurallar belirlenmiş,
üniversitelerin, "kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip"
olmaları ve "Devlet tarafından yasa ile kurulmaları" öngörülmüştür.
Nitekim 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nda Üniversite, bilimsel
Özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri
kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumudur biçiminde
tanımlanmıştır.
Anayasa, bilimsel özerklik ilkesiyle üniversiteleri 2. maddesinde
yer alan ana niteliklere sahip bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır
biçimde öğretim, araştırma ve yayın konularını belirlemek ve yürütmek ve
ilgilerini bu doğrultuda çalışmaya yöneltmek serbestliğine sahip kılmış
bulunmaktadır.
Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasında, üniversitelerin
bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların
ancak Devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen
ereğin, siyasal çevrelerin, özellikle iktidarların ve ayrıca değişik baskı
gruplarının, üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında
tutabilme yolunu kapatmak ve bu çalışmaların bilimsel gerekler ve
gereksinmelerden başka, herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda
sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
İtiraz konusu kural ile teknik öğretmenlerden teknik eğitim
fakültelerince düzenlenecek olan tamamlama programlarını bitirenlere kendi
dallarında mühendis ünvanı verilmesi, hem mühendislik fakülteleri ve hem de
teknik eğitim fakülteleri bakımından bilimsel özerkliğeaykırılık
oluşturmamaktadır.
Tamamlama proğramlarının teknik eğitim fakültelerince
düzenlenmesiyle, kendi dallarında daha yetenekli, bilime ve öğretiye dayanan
elemanların yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Bu nedenlerle, itiraz konusu 3795 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin
(e) bendinin Anayasa'nın 130. maddesine aykırı olduğu savı yerinde
görülmemiştir.
VI- SONUÇ
29.4.1992 günlü, 3795 sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte
Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanun'un 3. maddesinin (e) bendinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Güven DİNÇER, Selçuk
TÜZÜN ile Mustafa BUMİN'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
25.1.1994 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
İhsan PEKEL
|
|
|
|
|
|
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
|
|
|
|
|
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
AZLIK
OYU
Esas Sayısı : 1993/25
Karar Sayısı : 1994/2
I- 3795 sayılı Kanun, bütünüyle mühendis ve mimarlar dışındaki
teknik elemanların unvan, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektedir.
3795 sayılı Kanunun 3. maddesinin dava konusu (e) bendinde ise,
"teknik öğretmen" unvanını kazananlar için ilgili "eğitim
fakülteleri"nde düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama
programını başarı ile bitirenlere dallarında mühendis unvanı verileceği
öngörülmektedir.
Herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme hakkına sahip olduğu
Anayasa'nın 27. maddesinde belirlenmiş ve konu temel bir anayasal hak olarak
tanımlanmıştır. Ayrıca Anayasa'nın 42. maddesinde "eğitim ve öğretim"
yurttaşlar için sosyal ve ekonomik hak, devlet için de ödev olarak kabul
edilmiştir.
Çağdaş eğitim ve öğretim anlayışını benimseyen bu anayasal ilkeler
doğrultusunda, öğretim ve teknik uygulamada başarılı ve saygın bir meslekî
konumları olan teknik öğretmelere mesleki ve ve bilimsel yönlerini
geliştirmeleri için olanak tanınarak ek bir öğretim ile mühendis olmalarının
sağlanması için yasal kurallar konulması doğaldır.
Ancak, bu kuralların, Anayasa'nın genel ilkeleri ile
öğretim-eğitimle ilgili kurallarına uygun olması gerekir.
II- Konunun anayasal yönlerini ortaya koyabilmek ve bir sonuca
varabilmek için öncelikle konumuzla ilgili Türk idare hukukundaki bazı
kavramları açıklamak ve tanımlamak gerekir: Bu kavramlar şunlardır: Diploma,
kanun himayesinde meslek, icrayı sanat yetkisi, yetki belgesi ve meslek
odaları.
a- Diploma: Diploma belli bir öğretim kurumunu bitirme, belli bir
eğitim seviyesini kazanma ve daha üst eğitim kurumuna veya iş hayatına girişte
de belirli bir eğitim menşeini ifade eder.
Bir anlamda Anayasa'nın eki olan 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı
Tevhidi Tedrisat Kanunu'na göre Türkiye'deki bütün okullar Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlı olup aynı düzeyde öğretim ve eğitim veren okulların eğitim
programları, dereceleri ve hakları, yasal ve teorik anlamda birbirlerine
denktirler.
b- Kanun himayesinde meslekler: Ülkemizde, doktorluk, hemşirelik,
mühendislik, teknik elemanlık, avukatlık, noterlik, serbest muhasebecilik,
ilkokul öğretmenliği, orta dereceli okul öğretmenliği ve üniversite öğretim
elemanlığı gibi bazı meslekler kanunla düzenlenmiş olup, bunlar kanun
himayesinde mesleklerdir. Bunlara ait unvanlar, yasalarda öngörülen şartları
kazanmakla elde edilirler.
Ayrıca, kamu hizmetlerine girişte belirli derecede öğrenim görme
şartı getirilmiş olup, bazı görevler için ise ilgililerin özel eğitim ve
meslekî unvanlara sahip olmaları da gerekir.
c- İcrayı sanat yetkisi, ülkemizde kanun himayesinde olan
meslekleri icra etmek (kamuda veya özel kesimde) bu mesleklerde icrayı sanat
için yetkili olmayı gerektirir. Bu yetki, ülkemizde genelde diploma ile
birleşmiştir. Bu mesleklerde icrayı sanat; diploma + özel eğitimi veya şartları
+ ihtisas veya stajı + odaya kaydı gerektirir. Başka bir anlatımla mesleğe
girişin özel şartlarına sahip olmak zorunludur.
Bu meslekleri icraya yetkili olanlar belirli yasal haklara sahip
ve sorumluluklara tabidirler.
d- Meslek odaları, kanunlarla belirli meslekleri icra etmeye
yetkili kılınanlar; Anayasa'nın 135. maddesinde belirlendiği gibi, meslekî
faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak
gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan
ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzeremeslek disiplin ve
ahlakını korumak amacıyla ve özel yasaları ile tüzelkişiliğe sahip meslek
kurumlarını kurmuşlardır. Meslek odalarına kayıtlı olmayanlar mesleklerini
icraya ve/veya mesleki unvanlarını kullanmaya yetkili değildirler.
III- Mühendislikleilgili yasal düzenlemeleri ve incelenen
Anayasa'ya aykırılık savlarını bu esaslar üzerinde inceleyip sonuçlandırmak
gerekir.
a- 17.6.1938 tarihli ve 3458 sayılı mühendislik ve mimarlık
hakkında kanunun 1, 2, 3 ve 4. maddelerinde, kimlere mühendis unvanı
verilebileceği ve hangi okullarca verilen diplomaların mühendislik mesleğine
esas olabileceği belirlenmiştir. Buna göre, mühendislik öğrenimi veren Türk
yüksek öğrenim müesseselerinden mezun olanlara mühendis ve yüksek mühendis
unvanı verilebilir. Aynı ıekilde programları, yüksek mühendis ve mühendis
okullarımızın programlarına denk yabancı okulların mezunlarına da bu unvanlar
verilir. Ancak, mühendislik unvanına sahip olanlar bu unvan ve yetki ile
sanatlarını icra edebilirler.
Dava konusu madde ile ülkemizde mühendis yetiştiren okullarda
eğitim görmeyen ve mühendislik formasyonu almak için de gerekli tamamlama
derslerini de mühendis yetiştiren okullar dışındaki okullardan alan teknik
elemanlara mühendislik unvan ve yetkisi verilmektedir.
b- Mühendislik ve mimarlık hakkındaki 3458 sayılı Kanun'un 6.
maddesine göre hazırlanan ve yürürlüğe konulan 11.5.1939 tarihli ve 2/10941
sayılı mühendislik ve mimarlık ruhsatnameleri hakkında Tüzüğün 1. ve 2.
maddelerinde mühendislere verilecek unvanların türleri ve bunlara ruhsatname
vermeye yetkili organlar belirlenmiştir.
Mühendislikle ilgili unvan, yetki ve ruhsat işlerinin bu tüzük ve
bunun yasal dayanağını oluşturan 3458 sayılı Yasa'ya göre yapılması ve bu
konuda yapılacak düzenlemelerin bu kanun ve tüzük paralelinde olması gerekir.
Dava konusu yasa maddesi ise, bu konuda değişik bir yol izlemekte
ve tamamlama programlarını başarı ile tamamlayanlara "dallarında",
"mühendis" unvanı verilmesini öngörmektedir.
Dallarında mühendislik kavramının neyi ifade ettiği açık değildir.
Mühendislik dalları yasa ile belirlenmiştir. Yürürlükte olan bir yasa ve buna
dayanan bir tüzük varken bu statüye yeni girecekler; değişik, belirsiz ve özel
bir sisteme tabi tutulmaktadırlar.
c- 27.1.1954 tarih ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları
Birliği Kanun'un 1. maddesinde, Türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını
icraya kanunen yetkili olupta mesleki faaliyette bulunan YMühendis, YMimar,
mühendis ve mimarları, teşkilatı içinde toplayan tüzelkişiliğe sahip ve kamu
kurumuniteliğinde meslek kuruluşu olan TMMOB. kurulması öngörülmüştür.
Kanunun 2. maddesinde Birlik; bütün mühendis ve mimarları ihtisas
kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermekle görevli
kılınmıştır. Ayrıca aynı maddeye göre; mühendislerin, mühendislik eğitimi veren
fakültelerden başlıyarak yetişmelerine ve ihtisaslarına göre kollara ve dallara
ayrılarak odalara kaydına karar verilmesi de Birlik görevleri içindedir.
İster mühendislik eğitimi veren okullardan mezun olsunlar,
isterlerse sonradan bu okullarda verilen ek eğitimden yararlanarak mühendislik
unvanına ve yetkisine sahip kılınsınlar mühendisler, mühendis odalarına,
mühendislik hakkındaki sayılı yasa ile bu yasaya dayanılarak çıkarılan Tüzükte
belirlenen mühendislik dallarınauygun olarak üniversite ve yüksek okullarda
mühendislik eğitimi görürler ve buna göre de mühendis odalarına kaydolunurlar.
Mühendislerin yetiştirilmeleri, unvan ve yetkilerinin
belirlenmesi, mesleklerini icraya yetkili kılan ruhsata sahip olmaları ve odaya
kayıtları yukarıda açıklanan birbirine paralel kurallar ve idari düzenlemeler
içinde olur.
IV- a. Kamusal statülerin kazanılmasında bütün yurttaşlar aynı hak
ve yükümlülüklere tabi kılınmalıdırlar. Yasa himayesinde bir meslek olan
mühendisliğin öğretimi, mühendis unvanının verilmesine, meslek icrasına yetkili
kılınmada uygulanacak kurallar, kimsenin veya hiç bir grubun yararına ve zararına
değil herkesin eşitçe yararlanacağı esaslara göre düzenlenmelidir.
Teknik öğretmenlere üst bir mesleki yetişme ve karşılığında yeni
bazı teknik unvanlara sahip olma hakkı verilirken bunun dengesi olan
yükümlülüklerin de düzenlenmesi gerekir.
Mühendislik eğitimi ve unvanı yasalara göre yalnız mühendislik
okullarınca verildiğinden 3458 sayılı Yasa'ya göre, ek eğitimle mühendis
olacakların da mühendis yetiştirmek üzere kurulan okullarca ek öğretime tabi
tutulması gerekir.
b. Yapılacak tamamlama eğitiminin süresi de mühendislik eğitimi
yapan okullarca kendi öğretim programlarının bir parçası olarak ve onun
paralelinde hazırlanmalıdır.
c. Yasama organı, Anayasa'nın temel kurallarından olan eşitlik
ilkesini bütün yasama tasarruflarında gözetmek zorundadır. Yasama organı;
öğretim hizmetini, imkanlarını ve bunun sonundaki toplumsal ve maddî
kazanımları herkese ve toplumun her kesimine eşit olarak sunma zorundadır.
Buna aykırı olan dava konusu düzenleme, Anayasa'nın 10. maddesinde
düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
V- Anayasa'nın yüksek öğrenim kurumlarını düzenleyen 130.
maddesinde, üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olmaları öngörülmüştür.
Bilimsel özerklik; öğretim, araştırma ve yayın alanının tamamını
kapsayan bir bütündür.
Öğretim alanındaki bilimsel özerklik kavramı, üniversitenin lisans
ve lisans üstü öğretim dalları öğrencilerinin ilgili üniversite organlarınca
seçilmesini, her çeşit öğretim ve eğitim programlarının konu, sıralama ve süre
belirlemesinin üniversite tarafından yapılmasını, lisans ve lisansüstü derece
ve akademik unvanların üniversitelerce değerlendirilerek verilmesinikapsar.
Ayrıca, bilimsel etkinlikle idarî etkinliğin birlikte ve içiçe olduğu alan ve
çalışmalar, bilimsel özerklik alanı içinde kabul edilmelidir.
Dava konusu kural eğitimin hangi fakültece yapılacağını ve eğitim
süresini tesbit etmektedir. Bu konuları tesbit, bilimsel özerklik ilkesi
içindedir. Yasa tarafından belirlenen eğitim hakkının uygulaması (olayda ek
eğitimin yapılacağı kurumun ve eğitim süresinin tesbiti) üniversitenin ve
organlarının görev alanı içindedir.
Yasakoyucunun tamamlayıcı eğitimin yapılacağı eğitim kurumunu ve
bunun süresini belirlemesi Anayasa'nın 130. maddesinde belirlenen bilimsel
özerklik ilkesine aykırılık oluşturur.
Yukarıda yazılı nedenlerle Anayasa'nın 10. ve 130. maddelerine
aykırı bulunan dava konusu düzenlemenin iptaligerekir.
Güven DİNÇER
Başkanvekili
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1993/25
Karar Sayısı : 1994/2
Dava konusu başvuru, teknik öğretmen ünvanını kazananlardan teknik
eğitim fakültelerince düzenlenecek en çok iki yarıyıl süreli tamamlama
programını başarı ile bitirenlere kendi dallarında "mühendis" ünvanı
verilmesini öngören 29.4.1992 günlü ve 3795 sayılı "Bazı Lise, Okul ve
Fakülte Mezunlarına Ünvan Verilmesi Hakkında Kanun"un 3. maddesi (e)
bendinin Anayasa'nın 10., 42. ve 130. maddelerine aykırılığı savı ile iptali
istemiyle yapılmıştır.
3795 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (d) bendinde sözü edilen, lise
üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek teknik öğretmen okulu,
erkek teknik yüksek öğretmen okulu, yüksek teknik öğretmen okulu ve teknik
eğitim fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen okulu, kız teknik yüksek
öğretmen okulu ve meslekî eğitim fakültesinin teknik eğitim veren bölümlerinden
mezun olan "teknik öğretmenler", teknik eğitim fakültelerince
düzenlenecek en çok iki yarıyılsüreli tamamlama programını başarı ile
bitirmeleri halinde aynı Yasa'nın (e) bendi uyarınca kendi dallarında
"mühendis" ünvanını alacaklardır.
I- ANAYASA'NIN 2. MADDESİ YÖNÜNDEN ANAYASA'YA AYKIRILIK
Anayasa'nın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.
Hukuk Devleti olmanın önde gelen unsurlarından birisi ise
yasaların kamu yararına dayanması ilkesidir. Anayasa Mahkemesi'nin kararlarında
açıklandığı gibi, bir yasa hükmünün "kamu yararı" açısından
Anayasa'ya uygunluğu onun kamu yararı amacıyla çıkarılmış olmasını gerektirir.Yalnızca
özel çıkarlar veya belli kişilerin yararına yönelik herhangi bir yasa kuralı
konulmamalıdır. Çıkarılması için kamu yararı bulunmayan bir yasa kuralı, Anayasa'nın
2. maddesine aykırı nitelikte olur. (AYMK, 27.6.1967 günlü, E:1963/145,
K:1967/2 sayılı, 22.6.1972 günlü, E:1972/14, K:1972/34 sayılı kararları)
Mühendislik gibi kamunun güvenliğinde önemli rol oynayan bir
mesleğin, ancak bu konuda yeterli eğitim görmüş kişiler tarafından yapılmasında
kamu yararı vardır. Öğretmen yetiştirmeye yönelik eğitim ve öğrenim gören
teknik eğitim fakültesi mezunlarının, mühendislik öğretimi ile ilgili olmayan
teknik eğitim fakültelerinde en çok iki yarıyıl süre ile tamamlama
programlarına alınarak "mühendis" ünvanı verilmesinde kamu yararına
ve dolayısıyla Anayasa'nın 2. maddesine uyarlık bulunmamaktadır.
II- ANAYASA'NIN 10. MADDESİ YÖNÜNDEN ANAYASA'YA AYKIRILIK
Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10.
maddesinde; herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç,
din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeden yasa önünde eşit olduğu,
hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamıyacağı, Devlet
organları ile idare makamlarının bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları belirtilmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nce verilen birçok kararda açıklandığı gibi,
aynı hukuksal durumlar aynı, farklı hukuksal durumlar ayrı kurallara tabi
tutulabilir. Bu durumda Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz.
Durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar, kamu yararı veya başka bir
haklı nedene dayanılarak yasalara farklı uygulamalar getirilmesi olanaklıdır.
Anayasa Mahkemesi'nin süreklilik kazanan kararlarındaki
gerekçelere göre, eşitliği bozduğu ileri sürülen kural, haklı bir nedene
dayanmakta veya kamu yararını sağlamak amacıyla getirilmiş ise bu kuralın
eşitlik ilkesini zedelediği söylenemez.
Kararlarda sözü edilen "haklı neden" veya "kamu
yararı" kavramlarına öğretide açıklandığı gibi, a) Anlaşılabilir, b)
Amaçla ilgili, c) Makul ve adil olması ölçütleri ile hukuksal biçim ve içerik
kazandırılmak istenmiştir. Getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini
tamamlayan, birbirini doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine
uymuyorsa, eşitlik ilkesine aykırıbir yön vardır denilebilir. Çünkü, eşitliği
bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmamakta ya da kamu yararı
amacıyla yürürlüğe konulmamış olmaktadır. (AYMK. 31.10.1991 günlü, E: 1991/24,
K:1991/40 sayılı karar, AYMKD, S.27, Cilt 2, Sh. 636)
Teknik eğitim fakülteleri ile mühendislik fakültelerinin kuruluş
amaçları, öğretim kurumlarına giriş puanları, fakültelerde izlenen öğretim
programları kapsam ve içerik bakımından farklılıklar göstermektedir.
Eğitim fakültelerinin, ara insan gücü yetiştiren teknik liselere
öğretmen sağlamak amacıyla kurulmuş yüksek öğretmen okullarının fakülteye
dönüştürülmüş biçimi olmasına karşın, mühendislik fakülteleri doğrudan mühendis
yetiştirmek amacıyla üniversite bünyesinde kurulmuştur.
Teknik eğitim fakültelerine alınacak öğrenciler için teknik lise
mezunlarına büyük bir kontenjan ayrılmış olup, teknik eğitim fakültelerine
giriş puanı da mühendislik fakültelerine giriş puanının çok altındadır. Örneğin
1992-1993 eğitim-öğretim yılında Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüne
% 3 ile öğrenci alınırken, aynı Üniversitenin Teknik Eğitim Fakültesi'ne % 29
ile öğrenci kaydı yapılmıştır. (1993 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı İkinci
Basamak Klavuzu ÖSYM 14-15, 28-40)
Elektrik, elektronik, bilgisayar, makina,matbaa, metal, mabilya,
dekorasyon ve yapı öğretmenliği dallarında öğretim veren teknik eğitim
fakültelerinin öğretim programları ile mühendislik fakültelerinin öğretim
programlarında okutulan derslerin niteliği bakımından da farklılıklar
bulunmaktadır.
Nitelik ve nicelik bakımından farklı eğitim almaları nedeniyle
mühendislik fakültelerinden mezun olanlara "mühendis", teknik eğitim
fakültelerinden mezun olanlara da "teknik öğretmen" ünvanı
verilmiştir. Teknik eğitim fakültelerindeki bu noksan eğitimin,en çok iki
yarıyıl sürecek üstelik de teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek
"tamamlama programları" ile giderilmesi olanaklı değildir.
Nitekim, 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın Siyasal Bilgiler
Fakültesi mezunlarının fark sınavı vererek avukatlık mesleğine kabul edilmesi
olanağını kaldıran 3/b maddesinin iptali isteğiyle açılan dava sonucu Anayasa
Mahkemesi'nce verilen 21.1.1971 günlü ve E: 1969/37, K: 1971/8 sayılı kararda;
Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Hukuk Fakültelerinin kurulmasında güdülen amacın
aynı olmadığı, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunlarının noksan okudukları
derslerden Hukuk Fakültesi'nde sınav vermeleri yoluyla iki fakülte arasındaki
muadelet kurulmak istenmesinin bünyeye inmeyen ve daima düzeyde kalacak bir
zorlama olmaktan ileri gidemeyeceği, böyle bir düzenlemenin fakültelerin
kuruluş amaçlarından gelen yetişme farkını gideremeyeceği gerekçesine yer
verilmiştir.
Mühendislik mesleğinin gereklerine uygun biçimde eğitim vermek
üzere kurulmuş olan mühendislik fakülteleri ile, teknik liselere öğretmen
yetiştirmek amacıyla kurulan teknik eğitim fakültelerinin kuruluş amaçlarının
okutulan deslerin ve içeriklerinin biribiriyle eşdeğerde olmadığı açıktır. Bu
nedenle, teknik eğitim fakültesi mezunlarının kimi derslerden üstelik de eğitim
fakültelerinde en çok iki yarıyıl süreli "tamamlama programı"na tabi
olarak mühendis ünvanı almalarını sağlayan dava konusu Yasa hükmü, yukarıda
sözü edilen Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, "bünyeye
inemeyen, daima düzeyde kalacak bir zorlamaolmaktan ileri gidemeyecek ve
kuruluş amaçlarından kaynaklanan temeldeki yetişme farkını
gideremeyecektir."
Eşit eğitim görmeyen kimselerin aynı ünvanı almaları eşitlik
ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Başka bir anlatımla, fakültelere giriş ve
eğitimlerindeki eşitsizliğe karşın teknik öğretmenlere de "mühendis"
ünvanı vermenin haklı bir nedeni yoktur. Bu düzenleme ile, eğitim fakültesi
mezunlarına, mühendislik fakültelerinden mezun olanlara göre dolaylı biçimde
imtiyaz tanınmış olmaktadır.
SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, 3795 sayılı "Bazı Lise, Okul ve Fakülte
Mezunlarına Ünvan Verilmesi Hakkında Kanun"un 3. maddesinin (e) bendi,
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesiyle 10.
maddesindeki "eşitlik" ilkesine aykırı olduğundan iptaline kararverilmesi
gerekeceği kanısıyla çoğunluk görüşüne karşıyız.
Üye
Selçuk
TÜZÜN
|
Üye
Mustafa
BUMİN
|