ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1993/46
Karar Sayısı : 1993/48
Karar Günü : 25.11.1993
R.G. Tarih-Sayı : 23.12.1993-21797
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 16.9.1993 günlü, Resmi Gazete'de
yayımlanan 512 sayılı "Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Hükmünde Kararname"nin Anayasa'nın 2., 7., 87., 91. ve 153.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenilen Kurallar :
İptali istenilen 512 sayılı "Bankalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname" şöyledir:
"3182 sayılı Bankalar Kanununda değişiklik yapılması;
24/6/1993 tarihli ve 3911 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar
Kurulu'nca 23/8/1993 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Madde 1- 25/4/1985 tarihli ve 3182 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 3- Bu Kanunun uygulanmasında;
1- Bakan ve Bakanlık; Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı
bulunduğu bakanı ve bakanlığı,
2- Müsteşarlık; Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığını,
3- Banka; Türkiye'de kurulan bankalar ile yabancı bankaların
Türkiye'de açılan şubelerini,
4- Banka şubesi; Bankaların elektronik işlem cihazlarından ibaret
birimleri hariç şube, ajans ve mevduat kabulü veya diğer bankacılık işlemleri
ile uğraşan sabit ya da seyyar büroları gibi her türlü yerel teşkilatını,
5- Ödenmiş sermaye; bankaların üç aylık hesap özetlerindeki fiilen
ödenmiş veya Türkiye'ye ayrılmış ve ödenmiş sermayelerinden, bilançoda görülen
zararın yedek akçelerle karşılanmayan kısmı düşüldükten sonra kalan tutarı,
6- Yedek akçeler; 32 nci maddenin birinci fıkrası, Türk Ticaret
Kanunu ve ilgili kanunlar ile bankaların anasözleşmelerine göre ayrılan ve
bankanın üç aylık hesap özetlerinde görülen yedek akçeler toplamından, varsa
bilanço zararının düşülmesi sonucunda elde edilen tutarı,
7- Özkaynak; bankaların ödenmiş veya Türkiye'ye ayrılmış
sermayeleri ile yedek akçeleri toplamını,
ifade eder."
Madde 2- 3182 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kuruluş veya Türkiye'de şube açma izni
MADDE 4- Türkiye'de bir bankanın kurulması veya yabancı ülkelerde
kurulmuş bir bankanın Türkiye'de açacağı ilk şubesi için Bakanlar Kurulu'ndan
izin alınması şarttır."
Madde 3- 3182 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 5- 1. Türkiye'de kurulacak bankaların;
a) Anonim ortaklık olması,
b) Kurucuların müflis veya konkordato ilan etmiş veya taksirli
suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya 5 yıldan
fazla hapis yahut zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile
istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale
ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı
veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmaması,
c) Hisse senetlerinin tamamının ada yazılı olması, nakit karşılığı
çıkarılması, itibari değerlerinin 10 milyon lirayı geçmemesi ve menkul
kıymetler ve kambiyo borsasına kote edilmesi,
d) Ödenmiş sermayelerinin 250 milyar liradan az olmaması,
e) Anasözleşmelerinin bu Kanun Hükümlerine uygun olması, şarttır.
2. Sermayesinin yarısından fazlası genel ve katma bütçeli
dairelere, yerel yönetimlere veya kamu iktisadi teşebbüslerine ait bankalar
birinci fıkranın (c) bendi hükmüne tabi değildir.
3. Bir gerçek veya tüzel kişinin, sermayenin yüzde 10, yüzde 33
veya yüzde 50'sin temsil eden payları edinmesi veya bir kişiye ait payların bu
oranları aşması sonucunu veren hisse devirleri ile bir kişiye ait payların
yukarıdaki oranların altına düşmesi sonucunu veren hisse devirleri
Müsteşarlığın iznine tabidir.
Bu fıkra uygulamasında 38 inci maddenin üçüncü fıkrasının (b)
bendinde belirtilen gerçek ve tüzel kişilere ait paylar bir kişiye ait pay
addolunur.
Sermayenin yüzde 10 ve daha fazlasına sahip olacak ortakların
kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır. Bu nitelikleri kaybeden
ortaklar ile yukarıdaki izinleri almadan hisseleri edinenler temettü dışındaki
ortaklık haklarından yararlanamaz.
İntifa hakkı ile oy hakkının edinilmesinde de bu fıkra hükümleri
uygulanır.
4. Ortak sayısının 5'ten aşağı düşmesine yol açan işlemler ile
üçüncü fıkraya göre izin alınmadan yapılan devirler pay defterine
kaydolunmaz."
Madde 4- 3182 sayılı Kanunun 6 ıncı maddesinin 1 numaralı fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyet gösterecek
yabancı bankaların;
a) Türkiye'ye ayrılan ödenmiş sermayelerinin 5 inci maddede
belirtilen miktardan az olmaması,
b) Kuruldukları veya faaliyette bulundukları ülkelerde mevduat
kabul etmelerinin veya bankacılık işlemleri yapmalarının yasaklanmamış olması,
şarttır."
Madde 5- 3182 sayılı Kanunun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Başvuru ve izin
MADDE 7- 5 inci ve 6 ncı maddelere göre yapılacak başvurular ile
kuruluş veya Türkiye'de şube açma izninin verilmesine ilişkin usûl ve esaslar
Müsteşarlıkça çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir."
Madde 6- 3182 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kuruluş veya Türkiye'de şube açma izninin iptali
MADDE 9- Kuruluşa veya Türkiye'de şube açılmasına izin verilmesine
ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının yayımından itibaren 1 yıl içinde faaliyete
geçilmemesi halinde bu izinler geçersiz olur."
Madde 7- 3182 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 10- Kuruluş veya Türkiye'de şube açma işlemleri
tamamlanan bankalar, mevduat kabulü veya bankacılık işlemleri yapma izni almak
için bir beyanname ile Müsteşarlığa başvururlar. Bu başvuru ile iznin
verilmesine ilişkin usûl ve esaslar Müsteşarlıkça çıkarılacak yönetmelikle
tespit edilir.
Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyette bulunan yabancı
bankalar ikinci şubelerini açtıkları tarihten itibaren en geç 1 ay içinde
Müsteşarlığa ayrıca bir beyanname vererek Türkiye'deki şubelerinden birini
diğer şubeleri temsile yetkili ve sorumlu yönetim merkezi olarak göstermek
zorundadırlar."
Madde 8- 3182 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin bir numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 10 uncu maddede yazılı beyannamenin alınması üzerine
Müsteşarlık, ilgililerin bu Kanun'da yazılı şartları yerine getirip
getirmediklerini, bankacılık işlemlerine veya mevduat kabulüne başlamak üzere
Kanun'un gerekli kıldığı nitelikleri taşıyıp taşımadıklarını inceledikten sonra
durumları uygun bulunanlara başvuru tarihinden itibaren en geç iki ay
içinde bankacılık işlemlerine veya mevduat kabulüne başlamak üzere izin
verir."
Madde 9- 3182 sayılı Kanunun 12 nci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"3. Herhangi bir şekilde faaliyetlerine sürekli olarak en az
6 ay süre ile ara veren bankalar hakkında da bu madde hükümleri
uygulanır."
Madde 10- 3182 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 2, 3 ve 4
numaralı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"2. Bu maddenin uygulanmasında yazılı veya sözlü olarak veya
herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle faiz veya her ne ad altında
olursa olsun bir ivaz karşılığında istendiğinde veya belli bir vadede iade
edilmek üzere para alınması mevduat kabulü sayılır.
Kabul edilen para karşılığında mevduat hesap cüzdanı yerine adi
veya ticari senetler, makbuz veya sertifika verilmesi durumu değiştirmez."
"3. Resmi ve özel kuruluşlar ile ortaklıklarda, yalnız kendi
çalışanlarına ait olmak üzere sağlık ve sosyal yardım, ihtiyat ve tasarruf
sağlama amaçlarıyla kurulan sandıkların münhasıran kendi üyelerinden ve bu
amaçlar için topladıkları paralar bu Kanun uygulamasında mevduat sayılmaz. Bu
sandıklar statülerine uygun faaliyette bulunmakla birlikte, nakit mevcutlarını
bankalara yatırmak zorundadırlar."
"4. Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre sermaye piyasası
araçları ihracı hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz."
Madde 11- 3182 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Şube açma
Madde 14- 1. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hariç sermayesinin
yarısından fazlası veya yönetim ve denetimi genel ve katma bütçeli dairelere,
kamu iktisadi teşebbüslerine veya yerel yönetimlere ait olan bankalar Bakan'ın
izni ile şube açabilirler.
2. Birinci fıkranın dışında kalan bankalar açacakları şubeleri
açılış tarihinden en az 30 gün önce Müsteşarlığa bildirmek zorundadırlar. Bir
takvim yılı içinde 10 adedin üzerinde şube açılması Müsteşarlığın iznine
bağlıdır.
3. Şube açma izninin usûl ve esasları Müsteşarlıkça çıkarılacak
bir yönetmelikle tespit edilir."
Madde 12- 3182 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 19- Müsteşarlık, banka genel kurullarında bir temsilci
bulundurabilir."
Madde 13- 3182 sayılı Kanunun 20 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Anasözleşme değişikliği
MADDE 20- Bankaların anasözleşmelerinin değiştirilmesi
Müsteşarlığın uygun görüşünün alınmasına bağlıdır. Bu izin alınmadan yapılan
anasözleşme değişikliklerine ilişkin tescil ve ilanlar hükümsüzdür.
Sermayenin mevzuata aykırı olarak arttırıldığı tespit edilen kısmı
özkaynak hesabında dikkate alınmaz."
Madde 14- 3182 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin 1 numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Bankalarda, kredilerle ilgili olarak vereceği görevleri
yapmak üzere, yönetim kurulu tarafından, üyeleri arasından seçilecek en az iki
üye ile banka genel müdürü veya vekilinden oluşan bir kredi komitesi
kurulabilir."
Madde 15- 3182 sayılı Kanunun 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 31- Bu Kanun hükümlerine aykırı hareketlerinden dolayı
hapis veya bir defadan fazla ağır para cezası ile cezalandırılan kimseler ile
yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkûm olanlar ve müflisler hiçbir bankada
yönetim kurulu başkanı, üyesi, denetçi, genel müdür, genel müdür yardımcısı
veya birinci derecede imza yetkisini haiz görevli olarak çalıştırılamazlar.
Bankalar bu gibi kimselerin imza yetkilerini derhal kaldırmak
zorundadırlar."
Madde 16- 3182 sayılı Kanunun 33 üncü maddesinin 1 numaralı
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Genel Kurulu bulunmayan bankalarda bu süre
bilançolarının yönetim kurullarınca onaylandığı tarihten itibaren başlar."
Madde 17- 3182 sayılı Kanunun 37 nci maddesinin 2 numaralı
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"Mevduat sahipleri lehine verilecek özel sigorta teminatı bu
hükmün dışındadır."
Madde 18- 3182 sayılı Kanunun 38 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Genel Risk Sınırları
MADDE 38- 1. a) Bir bankanın vereceği nakdi krediler ve satın
alacağı tahvil ve benzeri sermaye piyasası araçlarının tutarı ile teminat
mektupları, kefaletler, aval, ciro ve kabuller gibi gayri nakdi kredilerin
toplamı özkaynaklarının 20 katını aşamaz.
b) Vadesi geçmiş nakdi krediler ile gayri nakdi kredilerin nakde
tahvil olan bedelleri kaydedildikleri hesaba bakılmaksızın (a) bendi
uygulamasında kredi sayılır.
2. a) Bir banka gerçek ya da tüzel bir kişiye nakit, mal, kefalet
ve teminat şekil ve mahiyetinde veya herhangi bir şekil ve surette kendi
özkaynakları toplamının yüzde 20'sinden fazla kredi veremez, aval ve
kefaletlerini kabul edemez veya hisse senetleri hariç, menkul değerlerini satın
alamaz.
b) Bu oran ihracatta ve yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde
kullanılmak üzere açılan ve fiilen bu işlerde kullanılan kredilerde % 25'dir.
c) Bir adi ortaklık tarafından kullanılmak üzere verilecek
krediler, kâr ve zarara katılmaları oranında ortaklara verilmiş kredi sayılır.
3. a) Her birine açılacak kredi miktarı hakkında ikinci fıkradaki
sınırlar saklı olmak üzere, bir bankanın dolaylı kredi ilişkisi içinde bulunan
gerçek veya tüzel kişilerin tümüne açacağı kredilerin toplamı banka
özkaynaklarının yüzde 75'ini aşamaz.
b) Bu Kanunun uygulanmasında lehlerine kredi verilip verilmediğine
bakılmaksızın;
i) Bir gerçek kişi ile eş ve velâyet altındaki çocuklarına,
bunların sınırsız sorumlulukla katıldıkları veya yönetim kurulu başkanı, üyesi,
genel müdürü ya da genel müdür yardımcısı oldukları ortaklıklara,
ii) Kamu tüzel kişileri hariç olmak üzere bir kişinin veya (i)
bendinde sayılanların sermayelerinin doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 25 ve
daha fazlasına iştirak ettikleri ortaklıklara, verilen krediler, bir gerçek
veya tüzel kişiye dolaylı olarak verilmiş kredi sayılır.
c) Dolaylı iştirak oranı, iştirak oranlarının çarpılması suretiyle
hesaplanır.
d) Dolaylı kredi ilişkisi içinde bulunan gerçek ya da tüzel
kişilerin bu krediler için bankaca kabul edilen aval ve kefaletleri kredi
sınırlarının hesabında dikkate alınmaz.
4. Gayrinakdi krediler bu maddenin uygulamasında yüzde 50 oranında
nazara alınır. Her bankanın riskin en az % 15'ini üstlenmesi ve katılan banka
sayısının 3'ten az olmaması şartıyla konsorsiyum şeklinde verilecek teminat
mektuplarında bu oran % 25'tir.
5. Aşağıdaki kredi işlemleri bu maddedeki sınırlamalara tabi
değildir:
a) Bakanın uygun görmesi üzerine büyük kamu ihaleleri için
verilecek teminat mektupları ile Türkiye İhracat ve Kredi Bankası'nın katıldığı
konsorsiyumlar şeklinde verilecek teminat mektupları,
b) Bakanın uygun görmesi üzerine sermayesinin yarısından fazlası
ayrı ayrı veya birlikte genel ve katma bütçeli dairelere veya kamu iktisadi
teşebbüslerine ait kuruluşlarla ve Müsteşarlıkla yapılan işlemler,
c) Hazine ve Kamu Ortaklığı İdaresince veya Hazinenin kefaletiyle
çıkarılan bono ve tahviller karşılığında yapılan işlemler,
d) Karşılığı nakit olan krediler,
e) Bankaların kendi aralarındaki kredi işlemleri,
f) Bankaların kendi kredi sınırları dahilindeki mukabil
garantileri ile verilen kredilerin bu garantilerle temin edilen kısmı,
g) Bankaların yabancı para cinsinden verecekleri kredilerde kur
değişikliklerinin doğurduğu artışlar ile vadesi geçmiş kredilere tahakkuk
ettirilen faiz ve diğer unsurlar; şu kadar ki, limitlerin hesabında aynı kişiye
yeni kredi açılması halinde daha önce yabancı para cinsinden verilen krediler
müteakiben tahsis edilen kredinin kullandırıldığı tarihteki cari kurdan dikkate
alınır,
h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Türkiye İhracat ve Kredi
Bankası veya Türkiye Kalkınma Bankasından sağlanan reeskont ve avans kredileri
için verilen cirolar,
i) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın önerisi üzerine
Müsteşarlıkça kabul edilecek yabancı banka ve kredi kurumlarının Müsteşarlıkça
belirlenecek limitler dahilindeki mukabil garantilerine dayanılarak verilen
gayrinakdi krediler."
Madde 19- 3182 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin 1 numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 38 inci madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla,
bankaların;
a) Sermayelerinin yüzde 15 ve daha fazlasına sahip oldukları
iştiraklere,
b) (a) bendindeki iştiraklerinin banka iştirak payı dahil ayrı
ayrı veya birlikte sermayelerinin yüzde 25'inden fazlasına sahip oldukları
ortaklıklara,
c) (a) ve (b) bentlerindeki ortaklıkların kefaleti ile diğer
gerçek ve tüzel kişilere, vereceği kredilerin toplamı banka özkaynaklarının iki
katını ve herhalde toplam kredilerin % 10'unu aşamaz."
Madde 20- 3182 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin 1 ve 3 numaralı
fıkraları ile 2 numaralı fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"1. 38 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, bir bankanın
sermayesinin yüzde 10 ve daha fazlasına sahip olan ortaklarına ve bunlarla dolaylı
kredi kapsamına giren gerçek veya tüzel kişilere vereceği kredilerin toplamı
banka özkaynaklarının yarısını aşamaz."
"3. Banka mensuplarına teminat karşılığında ve aylık
ücretleri toplamının 5 katını aşmamak üzere verilecek krediler ve bu krediler için
kabul edilecek kefaletler ikinci fıkra hükümlerine tabi değildir."
"a) Yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür ve genel
müdür yardımcılarına, kredi açmaya yetkili diğer mensuplarına, bunların eş ve
velayet altındaki çocuklarına ve bunların ayrı ayrı veya birlikte
sermayelerinin yüzde 25 ve daha fazlasına sahip oldukları ortaklıklara,"
Madde 21- 3182 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 44- l. 23 üncü maddede sözügeçen kredi
komitesine, genel müdürlüğe, bölge veya şube müdürlüklerine devredilecek kredi
açma yetkilerinin kapsam ve sınırları yönetim kurulunca tespit olunur.
Bir gerçek veya tüzel kişiye açılacak kredi sınırının tesbitinde,
yönetim kurulu, en fazla, kredi komitesine özkaynakların yüzde beşi, diğer
organlara yüzde biri tutarındaki kredi açma yetkisini devredebilir.
2. Yetki sınırlarının tespitinde bir kişiye ve onun sınırsız
sorumlulukla katıldığı ortaklıklara açılan kredilerin toplamı birlikte dikkate
alınır.
3. Krediler, yabancı banka ve benzeri kredi kurumlarının mukabil
garantisi ile verilen teminat mektupları ve Bakanlıkça belirlenecek esas ve
şartlar dahilinde yurt dışı müteahhitlik hizmetleri için yurt dışına verilen
teminat mektupları hariç olmak üzere, ancak adına açıldıkları kişilere kullandırılabilir."
Madde 22- 3182 sayılı Kanunun 46 ncı maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"4. Sermayesinin yarısından fazlasına genel veya katma
bütçeli kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin, 3291 sayılı Kanun
kapsamına alınan kuruluşların sahip olduğu kurum ve ortaklıklar ve bankalar
dışında kalan müşterilere açılacak krediler ve verilecek kefalet ya da
teminatların 10 milyar lirayı geçmesi halinde alınacak hesap durumu belgesi ile
eki bilanço ve kâr ve zarar cetvellerinin 3568 sayılı Kanuna göre tasdike
yetkili yeminli mali müşavirler tarafından tasdik edilmesi şarttır."
Madde 23- 3182 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin 1 numaralı fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Bankalar, ana faaliyet konuları para ve sermaye
piyasaları ile sigortacılık olan ve bu konularda özel kanunlarına göre izin ve
ruhsat ile faaliyet gösteren mali kurumlar dışındaki bir ortaklığa, bedelsiz
olarak edindikleri hisseler dahil, özkaynaklarının en fazla % 15'i oranında
iştirak edebilirler. Bu tür ortaklıklara yatırılacak kaynakların toplamı banka
özkaynaklarının % 60'ını aşamaz.
İştirak olunan ortaklığın sermayesinin %10'undan az olan iştirak
tutarları yukarıda belirtilen limitlerin hesabında dikkate alınmaz."
Madde 24- 3182 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin 1 ve 4 numaralı
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. 38 inci maddenin birinci fıkrasındaki sınırlara dahil
olmak üzere bankaların edinecekleri gayrimenkullerin kayıtlı değerleri toplamı
özkaynaklarının yarısını geçemez."
"4. Bankalar, münhasıran gayrimenkul ticareti yapan
ortaklıklara katılamazlar, bu konuda iş yapan gerçek ve tüzel kişilere kredi
açamazlar."
Madde 25- 3182 sayılı Kanunun 51 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"5. Bankaların konsolide mali tablolar hazırlamaları için
gerekli düzenlemeleri yapmaya, konsolidasyona tabi olacak doğrudan ve dolaylı
iştirakleri ile yönetim ve denetimine sahip oldukları ortaklıkları, faaliyet
alanları ve iştirak oranları itibariyle belirlemeye ve konsolide mali
tabloların ilan edilmesi ile ilgili usûl ve esasları tesbite Müsteşarlık
yetkilidir."
Madde 26- 3182 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin başlığı
"Hesap ve işlemlerin gerçeğe uygunluğu" olarak değiştirilmiş ve
maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2. Bakanlar Kurulu, ikili ve çok taraflı uluslararası anlaşmaların
gereklerini yerine getirmek amacıyla, bankalara müşterilerinin kimliklerini
tespit etme yükümlülüğü getirerek bununla ilgili usûl ve esasları yönetmelikle
düzenlemeye yetkilidir."
Madde 27- 3182 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin 1 ve 2 numaralı fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"1. Bankalar bilançoları ile kâr ve zarar cetvellerinin
bağımsız denetim kuruluşları ve denetçilerince onaylı birer örneğini genel
kurullarının toplandığı tarihten itibaren 3 ay içinde yönetim kurulu ve
denetçilerinin raporları ile birlikte Müsteşarlık ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası'na tevdi ederek Resmi Gazete ve yurt çapında yayın yapan bir gazete ile
ilan etmek zorundadırlar.
Genel kurulları bulunmayan bankalarda 3 aylık süre bilanço ile kâr
ve zarar cetvellerinin yönetim kurullarınca onaylandığı tarihten itibaren
başlar."
"2. Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyette bulunan
bankaların, Türkiye'deki yönetim merkezleri tarafından düzenlenen ve müdürler
kurulları tarafından imzalanan Türkiye'deki faaliyetlerine ait bilançoları ile
kâr ve zarar cetvelleri, bağımsız denetim kuruluşlarınca onaylandıktan sonra
merkezlerinin son bilanço ve kâr ve zarar cetvelleri ile birlikte 1 inci
fıkradaki mercilere tevdi ve aynı fıkraya göre ilan olunur."
"4. Bağımsız denetim kuruluşlarının kuruluş ve çalışma
esasları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın da görüşü alınarak Müsteşarlıkça
düzenlenir. Bağımsız denetim kuruluşları, bu kanun uyarınca yaptıkları
faaliyetler dolayısıyle üçüncü kişilere verecekleri zararlardan
sorumludurlar."
Madde 28- 3182 sayılı Kanunun 57 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 57- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dışında
Türkiye'de faaliyet gösteren bütün bankalar tüzel kişiliği haiz Türkiye
Bankalar Birliğine üye olurlar.
Bankalar bu yükümlülüğü, bu Kanunun 11 inci maddesine göre
bankacılık işlemlerine başlama iznini aldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay
içinde yerine getirirler."
Madde 29- 3182 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin 1 numaralı fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Bankalar yeminli murakıplarınca yapılan denetlemelerde;
bu Kanun veya ilgili diğer mevzuat hükümlerini ihlal ettikleri ve bankanın emin
bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürdükleri tespit edilen banka
mensuplarının, haklarında kanunî kovuşturma istenmesini müteakip Bakanlığın
talebi üzerine imza yetkilerinin kaldırılması zorunludur. Bu kimseler
Bakanlığın izni olmadıkça imza yetkili personel olarak hiçbir bankada
çalıştırılamaz."
Madde 30- 3182 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 64- 1. Denetlemeler sonucunda bir bankanın mali
bünyesinin ciddi bir şekilde zayıflamakta olduğunun tespit edilmesi halinde,
Bakan uygun bir süre vererek, banka yönetim kurulundan;
a) Sermayenin artırılmasını veya sermayenin ödenmeyen kısmının
tahsilini,
b) Kâr dağıtılmamasını, tahsilinde tehlike görülen alacaklar için
karşılık ayrılmasını,
c) Bir kısım şubelerin kapatılması, yeni personel alımının
durdurulması veya sınırlandırılması suretiyle veya benzeri şekilde masrafların
kısılmasını,
d) İştirak veya sabit değerlerin kısmen veya tamamen elden
çıkarılmasını,
e) Risk doğurucu işlemlerden kaçınılmasını, kredilerin
sınırlandırılmasını veya durdurulmasını, verimsiz veya donuk kredilerin takibi
ile ilgili önlemlerin arttırılmasını,
f) Mevzuata aykırı fiilleri ile banka mali bünyesini zayıflattığı
tespit edilen personelin bankayı temsil yetkilerinin kaldırılmasını,
g) Genel kurulun toplantıya çağrılmasını,
h) Mali bünyenin güçlendirilmesi için gerekli görülecek diğer
tedbirlerin alınmasını,
isteyebilir.
Yönetim Kurulu bu istikamette gerekli tedbirleri almak ve aldığı
karar ve tedbirleri aylık raporlar halinde Müsteşarlığa bildirmek zorundadır.
Bakan, yukarıdaki tedbirleri talep hakkı saklı kalmak kaydıyla,
gerektiği takdirde yönetim kurulu, müdürler kurulu veya denetim kurulu
üyelerini kısmen veya tamamen görevden alarak veya yönetim ve denetim kurulu
üye sayısını artırarak bu kurullara üye atamaya, kanunî
karşılık yükümlülüklerini cezai faizlerini kaldırmak suretiyle ertelemek
veya düşürmek de dahil olmak üzere mali bünyenin takviyesi için gerekli tüm
tedbirleri almaya yetkilidir.
Bu madde gereğince atanan yönetim kurulu üyeleri için 22 nci
maddenin 1 inci fıkrasındaki yükümlülük aranmaz.
2. Bakan yukarıdaki tedbirlere rağmen mali bünyesi
güçlendirilemeyen bankalar hakkında 68 inci madde hükümlerinin uygulanmasını
talep edebilir.
Bu bankalardan sermayesinin tamamı genel ve katma bütçeli
dairelere veya kamu iktisadi teşebbüslerine ait olanların devir veya
birleştirilmesine, bununla ilgili usul ve esasları tespite Bakan
yetkilidir."
Madde 31- 3182 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin 1 ve 2 numaralı
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"1. 64 üncü maddenin uygulanmasına rağmen mali bünyesinin
güçlendirilmesine imkân görülemeyen bir bankanın mevduat kabul ve bankacılık
işlemleri yapma yetkisi 12 nci maddeye göre kaldırılır."
"2. Mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisi
kaldırılan bankanın tasarruf mevduatı sahiplerine 67 nci maddeye göre tespit
edilecek miktarlarda yapılacak ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
tarafından karşılanır."
"8. Herhangi bir sebeple mevduat kabul ve bankacılık
işlemleri yapma yetkileri kaldırılan, faaliyetleri durdurulan, iflas veya
tasfiyelerine karar verilen veya konkordato ilan eden yabancı bankaların
Türkiye'deki şubeleri hakkında da bu madde hükümleri tatbik edilir. Bu
şubelerin mevcut ve alacaklarının yurt dışına transferine ilişkin esaslar
Bakanlıkça tespit edilir."
Madde 32- 3182 sayılı Kanunun 69 uncu maddesine 1 numaralı fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Bir bankanın % 10 hissesinden fazlasına sahip olan
ortakları, yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleriyle, genel müdür,
genel müdür yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurları Kanuna aykırı
karar ve işlemleriyle banka hakkında 68 inci maddenin uygulanmasına sebep
olmuşlarsa, Bakanın talebi üzerine bunların şahsi sorumlulukları cihetine
gidilerek, şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebilir."
Madde 33- 3182 sayılı Kanunun 74 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kıyı bankacılığı
MADDE 74- 1. Türkiye'de münhasıran kıyı bankacılığı faaliyetinde
bulunmak üzere banka kurulmasına veya yabancı bankalarca şube açılmasına
ilişkin hususlar, faaliyet esas ve alanları, hesap ve kayıt düzeni ile denetim
usulleri Bakanlar Kurulu'nca belirlenir.
2. Münhasıran kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunan bankalar
hakkında bu Kanun'un diğer maddeleri ile 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Kanunu'nun 40, 43 ve 44'üncü maddeleri uygulanmaz.
3. Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca alınan Bakanlar Kurulu
Kararına aykırı işlemleri tespit edilen bankaların faaliyet izinleri iptal
edilir.
4. Kıyı bankacılığı dışında, serbest bölgelerdeki bankacılık
faaliyetleri hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır."
Madde 34- 3182 sayılı Kanunun 78 inci maddesinin 1 numaralı
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"1. Bakanlık, Onüçüncü Bölüm hükümleri hariç olmak üzere, bu
Kanundaki parasal miktar ve sınırları, 1 Ocak 1993 tarihi temel olmak üzere
Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan toptan eşya fiyatları
indeksinin gerektirdiği miktar ve sınırları geçmemek üzere artırmaya
yetkilidir."
Madde 35- 3182 sayılı Kanunun 83 üncü maddesinin 1 numaralı
fıkrasının sonuna aşağıdaki bent eklenmiştir.
"Kredilerin takip ve kontrolü için 47 nci maddede belirtilen
mali kurumlar arasında müşterileri ile ilgili olarak doğrudan doğruya veya en
az on kurum tarafından kurulacak şirketler vasıtasıyla yapılacak bilgi
alışverişi bu hükmün dışındadır."
Madde 36- 3182 sayılı Kanunun Ondördüncü Bölümünün başlığı
"DİĞER HÜKÜMLER" olarak değiştirilmiş, "Onbeşinci Bölüm"
ibaresi ile "İstisnalar, Saklı ve Kaldırılan Hükümler" şeklindeki
bölüm başlığı Kanun metninden çıkarılmıştır.
Madde 37- 3182 sayılı Kanunun 3494 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılan 90 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Yabancı ülke yetkili mercilerinin talepleri
MADDE 90- 1. Yabancı ülkelerin kanunlarına göre denetime yetkili
mercilerin kendi ülkelerinde kurulu bankaların Türkiye'deki şubelerinde veya bu
bankaların ortak olduğu Türkiye'de kurulu bankalarda denetim yapma ve bilgi
isteme taleplerinin yerine getirilmesi müsteşarlığın iznine bağlıdır.
2. Birinci fıkrada belirtilen mercilerce bu Kanun'un amaç ve
kapsamı ile ilgili olarak istenilen bilgilerin karşılıklılık ilkesinin
gözetilmesi açıklanmaması şartıyla verilmesine Bakanlık yetkilidir."
Madde 38- 3182 sayılı Kanunun 3494 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılan 91 inci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Yatırım bankaları ve kalkınma bankalarının faaliyet esasları
MADDE 91- Yatırım bankaları ve kalkınma bankalarının
faaliyetlerine ilişkin olarak bu kanunda ve ilgili diğer kanunlarda hüküm
bulunmayan hususlarda düzenleme yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
Madde 39- 3182 sayılı Kanunun 3494 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılan 92 nci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Yatırım bankaları
MADDE 92- Yatırım bankaları sermaye piyasasında faaliyet
göstermek, sermaye piyasası araçları kullanılarak sağlanan kaynaklarla yatırım
yapmak, işletmelerin etkin bir yönetime ve sağlıklı mali yapıya kavuşmaları
amacıyla devir ve birleşme konuları dahil danışmanlık hizmetleri vermek,
mevduat kabulü hariç bankacılık işlemleri yapmak üzere kurulurlar."
Madde 40- 3182 sayılı Kanunun 3494 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılan 93 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Kalkınma bankaları
MADDE 93- Kalkınma bankaları 92 inci maddede sayılan yatırım
bankacılığı faaliyetlerine ek olarak özkaynakları ile idaresi kendilerine
bırakılan fon ve benzeri kaynaklardan kredi vermek üzere kurulurlar."
Madde 41- 3182 sayılı Kanunun 3494 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılan 94 üncü maddesi aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Yatırım bankaları ve kalkınma bankalarıyla ilgili ortak
hükümler
MADDE 94- Yatırım bankaları ve kalkınma bankalarının kuruluş ve
faaliyetleri bu Kanunun 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13, 14,20, 28,
40/1-2, 41/2-3-4, 42, 43, 46, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61 ve
75'inci maddelerine tabidir.
Bu bankaların kuruluşunda ödenmiş sermaye tutarı 5 inci maddede
belirtilen miktarın üçte ikisinden az olamaz.
Bu bankalara talepte bulunmaları halinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası'nın görüşü alınmak suretiyle Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar
Kurulunca mevduat kabul izni verilebilir. Bu takdirde mevduat kabul eden
yatırım bankaları ve kalkınma bankaları bu Kanunun diğer hükümlerine de tabi
olurlar.
Yatırım bankaları ve kalkınma bankalarının bankalardan ve kendi
müstakrizlerinden genel esaslar dahilinde sağladıkları her türlü paralar
mevduat sayılmaz."
Madde 42- 3182 sayılı Kanunun 95 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Diğer hükümler
MADDE 95- Sermayelerinin yarısından fazlası ayrı ayrı veya
birlikte genel ve katma bütçeli dairelere veya kamu iktisadi teşebbüslerine ait
olan ve gayrımenkul inşa etmek veya ettirmekle görevli kılınan bankalar için bu
Kanun'un 47 ve 50 nci maddelerinde yer alan sınırlamalar Bakan'ın izni ile
arttırılabilir. Bu bankalar hakkında 50 nci maddenin 2 ve 4 numaralı fıkra
hükümleri uygulanmaz."
Madde 43- 3182 sayılı Kanunun 8, 15, 16, 17, 45, 63 ve 73 üncü
maddeleri ile 18 inci maddesinin 3 numaralı, 20 nci maddesinin 1 numaralı, 50
nci maddesinin 6 numaralı ve 75 inci maddesinin 2 numaralı fıkraları
yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1- 1. Bankalar daha önceki mevzuata uygun olarak
açtıkları kredilerden, bu Kanun Hükmünde Kararname'de belirtilen sınırlara
aykırılık teşkil edenleri 31/12/1995 tarihine kadar Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerine uygun hale getirmek zorundadırlar.
2. Bankalar bu Kanun Hükmünde Kararname'de belirtilen sınırlara
aykırı olan kredileri Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirinceye
kadar artıramazlar.
Geçici Madde 2- 1. Bankalar toplam iştirak tutarlarını
özkaynaklarının 31/12/1995 tarihine kadar % 85'ine, 31/12/1997 tarihine kadar %
70'ine, 31/12/1999 tarihine kadar % 60'ına indirmek zorundadırlar.
Bir ortaklığa özkaynaklarının % 15'inden yüksek oranda iştirak
etmiş bulunan bankalar bu iştiraklerini 31/12/1999 tarihine kadar bu Kanun
Hükmünde Kararname hükümlerine uygun hale getirirler.
Geçici Madde 3- 1. Bankalar, daha önceki mevzuata uygun olarak
edindikleri gayrimenkullerin tutarlarını 31/12/1995 tarihine kadar bu Kanun
Hükmünde Kararname'deki sınırlara uygun hale getirmek zorundadırlar.
2. Bankalar, bu Kanun Hükmünde Kararname'deki sınırlara uygunluk
sağlanıncaya kadar yeni gayrimenkul edinemezler.
Geçici Madde 4- Bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yayımı tarihinden
önce 3182 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinin üç numaralı fıkrasına dayanılarak
yapılan işlemler hakkında eski hükümlerin uygulanmasına devam olunur.
Geçici Madde 5- Bu Kanun Hükmünde Kararnamede çıkarılması
öngörülen yönetmelikler bir yıl içinde hazırlanarak yürürlüğe konulur.
Madde 44- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 11, 21 ve 22 nci
maddeleri 1/1/1994 tarihinde, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 45- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları :
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa şunlardır :
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
3- "MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri,
kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları
denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek;
para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası
andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü maddesindeki
fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel af ilânına,
mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine
karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve
görevleri yerine getirmektir."
4. "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar.
Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
5. "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
C. İlgili Yasa Kuralları :
Dava konusu Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağını oluşturan
24.6.1993 günlü, 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri
Hakkındaki Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu" şöyledir:
"Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve Genel, Katma, Özel ve Özerk
bütçeli bütün kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki
yönetim ve tasarruf esaslarının tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı
Kanunlarında düzenlemelerde bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla
diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının
tespiti; TC. Merkez Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda
düzenlemeler yapılması için ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere
Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde,
d) Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının
tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde
bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez
Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda,
Yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır
olmak kaydıyla, 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamayı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve
diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bağlı ve ilgili kuruluşlar kurulurken benzer
hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak
kullanımında israfın önlenmesini,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde
değişiklik yapılırken ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, bir yıl süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir.
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
III. İLK İNCELEME ve ESASIN İNCELENMESİ :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Mustafa GÖNÜL, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfü F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 25.11.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, konunun
özelliği nedeniyle başka hususlar üzerinde durulmaksızın işin esasına geçilerek
incelemenin sürdürülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Kanun Hükmünde Kararname kurallarıyla dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama :
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1488
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman
aldığı ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve
sosyal şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında
yürürlüğe konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve herhalde
önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunan sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün TB.MM.nin genel olarak görev ve yetkilerini
belirleyen 64. maddesine eklenmesi uygun görülmüştür." denilmektedir.
KHK'ler, temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla birlikte 1982
Anayasası'nda kimi yeniliklerle ve fakat benzer gerekçelerle 91. maddede düzenlenmiştir.
Böylece, hem yürütme organını güçlendirmek hem de değişen ekonomik ve
sosyal konuların ortaya çıkardığı sorunlara ivedi çözümler bulmak amacına
ulaşılmak istenilmiştir.
Olağan dönemlerde çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki yasasına
dayanması zorunludur. Yetki Yasası'nın içeriği ve öğeleri de Anayasa'nın 91.
maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmıştır.
Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için
öncelikle TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş
olması gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama yetkisinin,
"kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" öğelerini içerdiği
kuşkusuzdur. KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve
değiştirebilmektedir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasama işlemi
niteliğindedirler. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi verdiği yetkiyi bir yasa
ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri aynen kabul
etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul
edebilir. Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla
düzenlemesi gereken konuların yasama alanından çıkarılıp yürütme organının
düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na
KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen
"Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilmesine yetki veren yasada yer
alması zorunlu öğeler Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre :
"Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Bundan anlaşılacağı gibi
yetki yasası, yürürlüğe konulacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup
konulamayacağını belirtmek zorundadır. Bakanlar Kurulu'na verilen türevsel
yetki, yasada öngörülen amaç, ilke, kapsam ve süre ile sınırlı bir yetkidir. O
halde, yetki yasasında Anayasa'nın belirlediği öğelerin belli bir içeriğe
kavuşturularak somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde açıkça
belirtildiği halde, 1982 Anayasası'nın yetki yasasının sahip olması gereken öğelerini
gösteren 91. maddesinde bu koşul yer almamaktadır. Ancak, 1982 Anayasası'nın
87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun Hükmünde
Kararname çıkarma yetkisi vermek..." TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli konularda"
ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87. maddede, Bakanlar
Kurulu'na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli konularda olabileceği
açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kurulu'na ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir; her konuyu kapsayacak
biçimde bir KHK çıkarmayetkisi veremez. KHK'nin konusunun yetki yasasında
belirlenmesi zorunludur. Yetki, somutlaştırılmış ve belli bir konuda
tanınmalıdır. Bakanlar Kuruluna sınırları belirsiz bir konuda KHK çıkarma
yetkisi verilemez. KHK'nin konusu da yetki yasasında belirlenen çerçevenin
dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç, kapsam ve ilkelere de
uygun olması gerekir. Verilen yetkinin konusunun yasada gösterilmesi
zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan KHK'lerin yetki
yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal
denetimlerinin yapılması yönünden çok büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın
kapsamı dışında yürürlüğe konulan veya başka bir anlatımla yasanın öngörmediği
bir konuda düzenleme yapan bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez." denilmektedir.
Buna göre, Anayasa'nın KHK'lerle düzenlenemeyeceğini belirlediği
konularda TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na düzenlemede bulunması için bir
yetki verilmesi de olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli olmasının,
Anayasa'nın 91. maddesindeki "yetki verilemeyecek konular"ı da
kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda KHK
çıkarabileceği Yetki Yasası'nda açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve
"ilkeleri"nin de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun
kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirmesinin istendiğini
belirlediğinden yetki yasasında KHK'nin amacı da somut olarak açıklanmalıdır.
KHK'nin amacı ve kapsamı da konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek
biçimde genel anlatımlarla gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli
olmamalıdır. KHK'nin yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda,
verilen ilkelere uygun çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem
de siyasal denetim yönünden zorunludur. KHK, yasada gösterilen amacı dışında
yürürlüğe konulmuşsa ya da yetkinin kapsamını aşıyorsa veya ilkelere uygun
değilse bu durumu onu yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır.
Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler yasadaki sürenin bitiminden sonra da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce onaylanmış olmasalar dageçerliliklerini korurlar.
Anayasa'nın 91. maddesinde ayrıca "Kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler.
Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih
de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler
bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar.
Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
denilmektedir.
B- KHK'nin Yargısal Denetimi :
Anayasa'ya göre KHK'ler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlıdırlar. Anayasa'nın 91. maddesinde "Kararnameler, Resmî
Gazete'de yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve
ivedilikle görüşülür." denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki
yasalarının gecikmeden çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe
konulan KHK'lerin aynı biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara
bağlanması istenilmiştir.
Anayasa'da KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de
öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde
olduklarında bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de
Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Anayasa'nın 148., 150., 151., 152. ve 153.
maddeleri hükümlerine göre, KHK'lerin Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
KHK'nin yargısal denetiminin sözkonusu olduğunda KHK'nin dayandığı
yetki yasasının öncelikle Anayasa'ya daha sonra da KHK'nin kendisinin hem yetki
yasasına hemde Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir.
Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki yasalarına uygunluğunun
denetlemesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk
denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi
girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen
sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yetki yasası olmazsa
(Anayasa mad. 121 dışında) KHK olamaz. Bu yetkinin dışına çıkılması KHK'yi
Anayasa'ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması
Anayasa'ya aykırı olması ile özdeşleşir. Nitekim, 3268, 3347 ve 3479 sayılı
Yetki Yasalarına dayanılarak yürürlüğe konulan 335 ve 347 sayılı KHK'ler
dayandırıldıkları Yetki Yasalarının kapsamı dışında kalmaları nedeniyle Anayasa
Mahkemesi'nin 8.2.1989 gün E. 1988/38, K. 1989/7 ve 16.5.1989 gün E. 1989/4, K.
1989/23 sayılı kararlarıyla iptal edilmiştir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan KHK'lerin bir yetki yasasına dayanmaları
zorunludur. KHK'ler, yasa gücünü dayandıkları yetki yasasından alırlar. Bu
nedenle KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü birbirinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu
yasa, KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine
dönüştürür. Bu nedenle, KHK ile dayandığı yetki yasası arasındaki bağ KHK'nin
aynen ya da değiştirilerek yasaya dönüşmesine kadar devam etmektedir. KHK, yasa
gücünü, dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara uygunluğu ve yetki
yasasının da Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için kazanmaktadır. Yetki
yasasının Anayasa'ya aykırılığının saptanması ya da bu nedenle iptaline karar
verilmesi durumunda, bu varsayım gerçekleşmediğinden, bu yasaya dayanılarak
çıkartılan KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalır. Bu durumda KHK, Anayasa'nın
uygun gördüğü ölçünün ötesinde verilen bir yetkinin kullanılması sonucu
çıkartılmış olması nedeniyle Anayasa'ya aykırılık oluşturur. KHK; yetki yasasına
ve içeriği yönünden de Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dayandığı yetki
yasası Anayasa'ya aykırı ise bu nedenle iptali gerekir.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğin
ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki
yasası Anayasa'ya aykırı olan bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden
Anayasa'ya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz
edilemez.
Öbür yönden, KHK'lerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde; "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz." denilmektedir. Bu nedenle yasaların denetimde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu,
amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de
Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar. Bu nedenlerle, KHK kurallarının içerikler
yönünden de Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortada
Anayasa'ya uygun bir yetki yasasının varlığı gerekir.
KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı saptanmış ya da bu nedenle iptal
edilmiş bir yetki yasasına uygun olup olmadığının incelenmesi ise denetimi
anlamsız kalır. Çünkü Anayasa'ya aykırı bir yetki yasasına dayanılarak
çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi olanaksızdır.
Yetki yasasının iptalinin, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK'lere etkisinin Anayasa'nın 153. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi
uygun değildir. Çünkü, Anayasa'nın 153. maddesindeki "İptal kararları
geriye yürümez." kuralına dayanarak, yetki yasasının iptaline ilişkin
kararın, Resmî Gazetede yayımı gününe kadar çıkarılan KHK'lerin etkilenmeyeceği
biçiminde bir ilke de konulamaz.
Bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya
aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen KHK'lerin, Anayasa'nın
Başlangıç'ındaki "Hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı", 2. maddesindeki "Hukuk devleti" ilkeleriyle 6.
maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91.
maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığı saptanan ya da
Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
C- 512 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu :
Dava dilekçesinde 512 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin
Anayasa'nın 2., 6., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırı olması nedeniyle
iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Ancak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi hükmü gereğince
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılık konusunda ilgililer tarafından ileri
sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla
başka bir gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Dava konusu edilen 512 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 24.6.1993
gün ve 3911 sayılı Yetki Yasası'na dayanılarak çıkartılmıştır. KHK'nin
dayandığı 3911 sayılı Yetki Yasası ise bir bölümünün Anayasa'nın 153.
maddesine, kalan bölümünün de Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerine aykırılığı
nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993 gün ve Esas 1993/26, Karar 1993/28
sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Böylece, 512 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3911 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 512 sayılı KHK Anayasa'nın Başlangıç'ında yer
alan egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2. maddesindeki "hukuk
devleti", 6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.", ilkeleriyle, KHK
çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu gerekçe karşısında dava
dilekçesinde ileri sürülen diğer aykırılık nedenlerinin üzerinde durulmaksızın
KHK'nin iptali gerekir.
Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI bu görüşe katılmamışlardır.
D- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu:
Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi hükümleri
uyarınca, yasa, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların belirli madde veya hükümleri iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, iptal
kararı ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu
yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması için iptal
kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 512 sayılı KHK'nin iptaline karar verilmesi ile
meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte
olduğundan, gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına
süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
IV- SONUÇ :
A. 23.8.1993 günlü, 512 sayılı "Bankalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname"nin, dayanağını oluşturan
24.6.1993 günlü, 3911 sayılı Yetki Yasası'nın Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993
günlü, Esas 1993/26, Karar 1993/28 sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunması
nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile Sacit
ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA;
B. İptal nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması için
Anayasa'nın 153. ve 2949 Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 53. maddeleri gereğince iptal kararının Resmi Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine, OYBİRLİĞİYLE,
25.11.1993 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F. TUNCEL
|
|