ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1992/48
Karar Sayısı : 1993/14
Karar Günü : 30.3.1993
R.G. Tarih-Sayı :05.03.1994-21868
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Kaynarca Kadastro Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 17.10.1983 günlü, 2924 sayılı "Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun"un 11.
maddesinin birinci fıkrasındaki "...bu yerleri kullanan kişilere...",
3763 sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrasındaki "... kullanan kişilerin
adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir. Bu tespitlerin
kesinleşmesinden sonra, beyanlar hanesinde adı geçen kişilere Orman
Bakanlığınca bir Arazi Kullanma Belgesi verilir." ve aynı maddeye 3763
sayılı Yasa ile eklenen dördüncü fıkrasındaki "...beyanlar hanesinde
gösterilen kişilere..." ibarelerinin Anayasa'nın 10., 44., 56., 169.ve
170. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY:
Dava konusu taşınmazlar 6831 sayılı Yasa'nın 1744 sayılı Yasa ile
değişik 2. maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılmış ve hazine adına
421 ve 422 parsel sayısı ile tespit edilmiştir.
Bu karara karşı yaptığı itiraz komisyonca reddedilen davacı,
"kadastro tespitine itiraz ve tescil davası" açmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ve taşınmazların davacı adına tapuya
tescili yolunda verilen karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nce, ormanlar üzerinde
sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımadığı, taşınmazın orman sınırları
dışına çıkarıldığı gün ile tespit tarihi arasında da 20 yıllık kazandırıcı
zamanaşımı süresi geçmediği, mahkemece bu yönler gözönünde tutularak dava
konusu taşınmazlarınHazine adına tapuya tescili ile taşınmazlarda davacının
zilyet olduğunun tapu kütüğünün "Beyanlar" hanesinde gösterilmesine
karar verilmesi yolundaki gerekçeyle bozulmuştur.
Kaynarca Kadastro Mahkemesi, davada uygulanacak kural niteliğinde
gördüğü 2924 sayılı Yasa'nın 3763 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkrasında yer alan ve itirazın konusu bölümünde
belirtilen ibarelerin, Anayasa'nın 10., 44., 56., 169. ve 170. maddelerine
aykırı olduğu kanısıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
17.10.1983 günlü, 2924 sayılı "Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun"un 11. maddesi aynen
şöyledir:
"MADDE 11.- Bu Kanun'un 2. madde (c) bendi kapsamına giren
tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı)
gibi tarım alanları ve buralardaki yapı ve tesislerin yerleri; orman sınırları
dışına çıkarıldıkları tarihteki fiili durumlarına göre ifraz edilerek, bu
yerleri kullanan kişilere, rayiç bedelleri peşin veya on yıllık süre içinde ve
eşit taksitle alınmak üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı'nca satılır.
Taksitle ödemelerdeki borçlanmalara, TC. Ziraat Bankasının ziraî
kredilere uyguladığı yıllık faiz oranı uygulanır.
3402 sayılı Kadastro Kanununa göre bu yerlerin kadastrosu
öncelikle yapılır. Kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen bu yerler
üzerinde sözü geçen Kanunun 14 üncü maddesinde öngörülen 40 ve 100 dönümlük
sınırlama gözönünde bulundurularak kullanan kişilerin adları kadastro
tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir. Bu tespitlerin kesinleşmesinden
sonra, beyanlar hanesinde adı geçen kişilere Orman Bakanlığınca bir Arazi
Kullanma Belgesi verilir.
Kadastro müdürlükleri, tespitlerin Hazine adına kesinleştiği
tarihten itibaren en geç bir ay içinde bu yerleri ve beyanlar hanesinde
belirtilen kişileri Orman Bakanlığına bildirir. Orman Bakanlığı tarafından en
geç iki yıl içinde bu yerlerin rayiç bedelleri tespit edilir ve bunların
mülkiyeti beyanlar hanesinde gösterilen kişilere Orman Bakanlığınca bedeli
karşılığı devredilir. Tespit edilen bedelin peşin ödenmemesi halinde, borçlanma
sözleşmesine istinaden Bakanlığın talebi üzerine Hazine lehine ipotek tesis
edilir, rayiç bedel ödenmedikçe bu yerler üzerinde temliki tasarrufta
bulunulamaz, ziraî krediler hariç haczedilemez ve rehin edilemez, satış vaadine
konu olamaz. Bu husus tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilir.
Evvelce kadastrosu veya tapulaması tamamlanan çalışma alanlarında
6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerdeki Hazine adına ihtilafsız veya hükmen tescil edilmiş veya
edilmemiş taşınmaz mallar için de bu madde hükümleri uygulanır.
Orman Kanunu hükümlerine göre tahsis edilen yerler ile Hazinenin
mülkiyetinden çıkan veya kamu hizmetine tahsis edilen veya bu maksatla fiilen
kullanılan taşınmaz mallarda bu madde hükmü uygulanmaz."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları :
1. "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır. 2. "MADDE
44.- Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek,
erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı
bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüyetoprak sağlamak amacıyla gerekli
tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre
toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı
bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanlarınküçülmesi
ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında
başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından
işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri
alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir."
3. "MADDE 56.- Heskes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini
önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde
sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak,
işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp
hizmet vermesinidüzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal
kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için
kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir."
4. "MADDE 169.- Devlet, ormanların korunması ve sahalarının
genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan
ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve
hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları
kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk
edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyetve eyleme müsaade
edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasî propaganda yapılamaz;
münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak,
ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af
kapsamınaalınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar
görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit
edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman
niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi
çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu
tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu
yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz."
5. "MADDE 170.- Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler
halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından,
ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı
tedbirlerle, 31/12/1981 tarihten önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini
tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; bilim ve fen bakımından orman
olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları
dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veyatamamen bu
yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu
halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.
Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin
sağlanmasını kolaylaştırıcı tedbirleri alır.
Ormaniçinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı
olarak derhal ağaçlandırılır."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Servet TÜZÜN, Mustafa GÖNÜL, Mustafa
ŞAHİN, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ ve Yalçın
ACARGÜN'ün katılmalarıyla 3.12.1992 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama
sorununun esas inceleme evresindeele alınmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, iptali
istenilen yasa kuralları, aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa maddeleri
ile bunların gerekçeleri ve öbür yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazın Sınırlandırılması
Anayasa'nın 152., 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 28. maddelerine göre, bir davaya bakmakta
olan mahkeme, o dava nedeniyle uygulanacak bir yasa kuralının Anayasa'ya
aykırılığından söz ederek iptalini isteyebilir.
2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
Hakkında Yasa'nın 11. maddesinin 3763 sayılı Yasa ile değişik üçüncü
fıkrasında, 6831 sayılı Orman Yasası'nın 2. maddesinin (c) bendi kapsamına
girmesi nedeniyle orman kadastro komisyonları tarafından orman sınırları dışına
çıkarılan yerlerden tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık,
fıstıklık (Antep fıstığı) gibi tarım alanları ile buralardaki yapı ve tesislere
ait yerlerin 3402 sayılı Kadastro Yasası'na göre kadastrosunun öncelikle
yapılması kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen bu yerler üzerinde sözü
geçen yasanın 14. maddesinde öngörülen 40 ve 100 dönümlük sınırlama gözönünde
bulundurularak bu yerleri kullanan kişilerin adlarının kadastro tutanağının
beyanlar hanesinde gösterilmesi ve bu tespitlerin kesinleşmesinden sonra da
beyanlar hanesinde adı geçen bu kişilere Orman Bakanlığı'nca bir arazi kullanma
belgesi verilmesi öngörülmüştür.
"Arazi kullanma belgesi", belge sahibi kişilere bu
arazinin Orman Bakanlığı'nca satışını sağlamakta ve böylece bu kişilerin
yararına hukuksal sonuç doğurmaktadır.
Davacıların dava konusu 421 ve 422 parsel sayılı taşınmazları
eylemli biçimde kullanmaları kendilerine "arazi kullanma belgesi"
verilmesi için yeterli olmaktadır. Bu duruma göre, dava konusu uyuşmazlığın
çözümünde uygulanacak yasa kuralı, "... kullanan kişilerin adları kadastro
tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir." tümcesidir.
Nitekim Kaynarca Kadastro Mahkemesi'nce de, uyuşmazlığın çözümünde
2924 sayılı Yasa'nın değişik 11. maddesinin üçüncü fıkrasının doğrudan
uygulanacak yasa kuralı olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin birinci ve
dördüncü fıkralarında yer alan kimi tümcelerinde iptali halinde kamu yararına
dönük pratik bir sonuç sağlanacağı ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davada uygulanacak yasa kuralı 2924
sayılı Yasa'nın değişik 11. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci tümcesinin
sonundaki "...kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar
hanesinde gösterilir..." ibaresi olduğundan inceleme bununla sınırlı
olarak yapılmalıdır.
Bu görüşe Güven DİNÇER katılmamıştır.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Anayasa'nın 170. maddesi yönünden inceleme
Doğrudan ilgisi nedeniyle konu öncelikle Anayasa'nın 170. maddesi
yönünden incelenmiştir.
Anayasa'nın 170. maddesinde, ormanlar içinde veya bitişiğindeki
köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve orman bütünlüğünün korunması
bakımından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın
işbirliğini sağlayıcı tedbirlerin alınacağını, 31.12.1981 tarihinden önce bilim
ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin
değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarargörülmeyen
yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması, orman içindeki köyler
halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle
anılan yerlerin ihya edilerek Yasa'yla bu halkın yararlanmasına tahsis
edileceği öngörülmüştür.
Anayasa, bu işlerin yapılmasını Devlete görev olarak yüklemiş,
ekonomik sıkıntı çeken orman içi veya bitişiği köyler halkına Devlet eliyle
ihya edilmiş tarım ve yerleşim alanları sağlamak istemiştir. Anayasa ile
güdülen amaç, bilim ve fen bakımından artık orman olarak işletilmesinde yarar
görülmeyen yerleri orman içinde ikamet eden halkın yararına tahsis etmek
suretiyle değerlendirmektir. Şu halde, orman sınırları dışına çıkarılan
yerlerin yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla
değerlendirilmesi olanaklıdır. Böylece, orman köylüsünün ormanları tahribi
önlenerek ulusal ekonomiye katkıda bulunması sağlanmak suretiyle üretici haline
getirilip kalkınması amaçlanmıştır.
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Yasa ile
getirilecek düzenlemelerin, Anayasa'nın 170. maddesinde öngörülen amaca uygun
olması gerekeceğinde kuşku yoktur. Orman niteliğini yitirdiği için orman
sınırları dışına çıkarılan yerlerin, orman köylüsünün yararlanmasına tahsis
edilmesi gerekir.
2924 sayılı Yasa'nın 3763 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan iptali istenen düzenleme ile, orman niteliğini
yitiren yerleri kullanan kimselere orman köylüsü olup olmadıkları gözetilmeden
arazi verilmesi ve bu yerlerin takdiredilecek rayiç bedel üzerinden kullanan
kişilere satışı öngörülmektedir.
Orman köylüsü olup olmadığına bakılmaksızın bu yerlerin kullanan
kişilere satışının yapılmasını sağlayan bu düzenleme Anayasa'nın 170. maddesine
aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle "...kullanan kişilerin adları kadastro
tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir..." ibaresinin iptali gerekir.
2- Anayasa'nın 10. maddesi yönünden inceleme
Mahkemece, itiraz konusu yasa kuralı ile, Devlet ormanını
sahiplenmiş ve taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılmasına neden olmuş
kişilere eyleminden yararlanma olanağı verildiği, bu kişilere, orman
köylülerine göre ayrıcalıklı haklar tanınarak Anayasa'nın 10. maddesinde
öngörülen eşitlik ilkesinin zedelendiği ileri sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesi'nin pekçok kararında açıklandığı gibi, hukuksal
durumları aynı olan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayırımları
önlemeyi amaçlayan eşitlik ilkesi, eylemli değil hukuksal eşitliği öngörür.
Aynı hukuksal konumda olan kimi yurttaşların değişik kurallarabağlı tutulmaları
haklı bir nedene dayanmakta ise eşitliğe aykırılıktan söz edilemez. Bu ilke,
benzer nitelik ve durumda olanlar arasında farklı uygulamaya engel olup tüm
yurttaşların, ayrı nitelik ve durumda olmalarına karşın mutlak suretle her
yönden aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu içermez. Anayasa'nın 10.
maddesinin birinci fıkrasında öngörüldüğü gibi herkes yasa önünde eşittir.
Bunların dışında Anayasa'nın uygun bulduğu gereklerle ve ayrı durumlar için
ayrı işlem ve uygulamalar yapılmasıeşitlik ilkesiyle çelişmez.
İtiraz konusu yasa kuralı ile, kişiler arasında herhangi bir
ayırım yapılmadığından Anayasa'nın 10. maddesine aykırı yönü görülmemiştir.
3- Anayasa'nın 44., 56. ve 169. maddeleri yönünden inceleme
Anayasa'nın 44. maddesinde, toprağın verimli işletilmesini korumak
ve geliştirmek, erozyonla kaybını önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı
bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli
önlemlerin Devletçe alınacağı, bu amaçla değişik tarım bölgelerive çeşitlerine
göre toprağın genişliğinin yasa ile belirleneceği, topraksız olan veya yeter
toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanmasının, üretimin düşürülmesi,
ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azaltılması
sonucunu doğuramayacağı öngörülmüştür.
Anayasa'nın 56. maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma
ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu,
herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve
madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla
sağlık kuruluşlarının tek elden planlanarak hizmet vermesinin Devletçe
düzenleneceği, bu görevin kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından
yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirileceği belirtilmiştir. Ayrıca
Anayasa'nın 169. maddesine ise, ormanların korunması ve alanlarının
genişletilmesi için Devletçe gerekli kanunların konulacağı ve önlemlerin
alınacağı, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme izin
verilemeyeceği, orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar
görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu
belirlenen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman
niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi
çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu
belirlenen arazilerin, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu
yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamayacağı hükmüne yer
verilmiştir.
2924 sayılı Yasa'nın 11. maddesi, orman sınırları dışına
çıkarılmaya ilişkin hüküm içermemekte, daha önce niteliklerini yitirmesi
nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılan tarım alanları ile buralardaki yapı
ve tesislerin yerlerinin, sonradan satışını sağlamak üzere bu yerleri kullanan
kişilerin adlarının kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesini
öngörmektedir.
Tarım arazisine dönüşmesi nedeniyle orman sınırları dışına
çıkarılan bir yerin, kimlerin mülkiyetine geçirileceğini gösteren söz konusu
Yasa hükmünün Anayasa'nın 44., 56. ve 169. maddeleri ile doğrudan ilişkisi
bulunmamaktadır.
C- İptal Sonucunda 2924 sayılı Yasa'nın Kimi Hükümlerinin
Uygulanma Olanağını Yitirip Yitirmediği Sorunu
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak başvuru,
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün sadece belirli madde veya
hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bazı hükümlerinin veya
tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartıylakanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya
içtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar
verebilir." kuralı yer almıştır.
2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
Hakkında Yasa'nın 11. maddesinin 3763 sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrasında
yer alan "...kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar
hanesinde gösterilir.." ibaresinin iptali nedeniyle, aynı fıkradaki
"...Kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen bu yerler üzerinde sözü
geçen Kanun'un14. maddesinde öngörülen 40 ve 100 dönümlük sınırlama gözönünde
bulundurularak..." ibaresi ile, üçüncü fıkranın son tümcesi, dördüncü ve
beşinci fıkraların da 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca iptalleri gerekir.
VI- SONUÇ :
17.10.1983 günlü, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi Hakkında Kanun'un:
A- 11. maddesinin kimi hükümlerinin iptaline yönelik itiraza
ilişkin esas incelemenin, üçüncü fıkranın ikinci tümcesinin sonundaki
"...kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde
gösterilir." kuralıyla sınırlı olarak yapılmasına, Güven DİNÇER'in
"incelemenin itiraz yoluna başvuran mahkemenin istemi doğrultusunda
maddenin tümü yönünden yapılması gerektiği" yolundaki karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA,
B- Sınırlama kararı gereğince incelenen yukarıda belirtilen
kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C- 11. maddesinin;
1. Üçüncü fıkrasının "3402 sayılı Kadastro Kanununa göre bu
yerlerin kadastrosu öncelikle yapılır." diyen ilk tümcesinden sonra gelen
ve iptal edilen kuralı dışında kalan diğer kurallarının,
2. Dördüncü ve beşinci fıkralarının,
Yukarıda iptal edilen kural nedeniyle uygulanmasına olanak
kalmadığından 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesi gereğince İPTALLERİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
30.3.1993 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Servet TÜZÜN
|
Üye
Mustafa ŞAHİN
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
|
|
|
|