"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ :
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin iptal isteminin gerekçesi aynen şöyledir :
"Teşekkül halinde ihracat kaçakçılığı suçundan mahkememizin 8.6.1990 tarih 1988/36 esas 1990/53 karar sayılı kararı ile 18 yıl 4 ay ağır hapis cezası ile 9 yıl 2 ay ağır hapis cezasına hükümlüler tarafından verilen 14.8.1991 ve 15.8.1991 tarihli dilekçeler ile 3713 sayılı yasanın geçici 4. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Görüşü sorulan DGM C. Savcısı Anayasaya aykırılık konusundaki iddiaların yerinde bulunmadığını belirterek talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
3713 sayılı yasanın geçici 4. maddesi sanıklar hakkındaki hükmün kesinleşmiş bulunması sebebiyle infaz safhasında uygulanması gereken yasa maddesidir. Maddenin incelenmesinde; sanıkların cezalarına ilişkin infaz sürelerinin geçici 1. maddede öngörülen sürelerden farklılık taşıdığı, sanıkların hükümlülük statüsüne girmeleri sebebiyle aynı durumda bulundukları diğer hükümlülerle eşit işlem görmeleri gerektiği bu sebeple sanıklar hakkında değişikhükümlerin uygulanması hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi, suçun niteliği ile ilgili bulunmayıp cezanın infazına kişinin topluma kazandırılmasına yönelik şartla salıverme kurumunun amacına da aykırı düştüğü kanaatına varılmıştır.
Aynı konumda bulunan hükümlülerin işledikleri suçların niteliğine göre iki ayrı gruba ayrılarak infazda farklı uygulama yapılması Anayasanın 2 ve 10. maddelerinde tanımlanan "Hukuk Devleti" ve "eşitlik" ilkeleri ile bağdaşmadığı sonucuna varılmakla, 3713 sayılı yasanın geçici 4. c maddesi ile getirilen farklı uygulama Anayasaya aykırı bulunduğu yolundaki iddialar yerinde ve ciddi görülerek Anayasa Mahkemesine başvurulmasına,
Dosyasına onanlı örneğinin gönderilmesine, Anayasanın 152. maddesi gereğince talebe aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1991/49
Karar Sayısı: 1991/54
Karar Günü: 25.12.1991
R.G. Tarih-Sayı :06.01.1994-21810
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : 12.4.1991 günlü, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY :
Teşekkül halinde ihracat kaçakçılığı suçundan 1918 sayılı Yasa'nın 45, 27/1, 27/son, 33/son ve Türk Ceza Yasası'nın 59/2 maddeleri uyarınca sonuçta onsekiz yıl dört ay ve dokuz yıl iki ay ağır hapis cezasına çarptırılan ve cezalarını Muğla Cezaevinde çekmekte olan hükümlüler tarafından İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığına verilen 14.8.1991 ve 15.8.1991 tarihli dilekçelerle, ağır hapis cezasının beşte birini çekmeleri halinde meşruten tahliye edilmelerine olanak veren 3713 sayılı Yasa'nın geçici 1. maddesinin kendilerine uygulanmasını önleyen aynı Yasa'nın geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptaliiçin Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istenilmiştir.
Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığının görüşünü de alan Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık savını ciddî bularak (c) bendinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenen Yasa Kuralı :
3713 sayılı Yasa'nın iptali istenen kuralı şöyledir :
"Geçici Madde 4.- 8.4.1991 tarihine kadar;
a).........
b).........
c) Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının "Devlet İdaresi Aleyhinde İşlenen Cürümler" başlıklı üçüncü babında yer alan hükümlere aykırı hareket edenler ile Bankalar Kanununa aykırı hareketle bankalardan haksız ve usulsüz para alanlar, 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler; usulsüz, yolsuz ve gerçek dışı işlemlerle ihracat, ithalat ve yatırım teşvikleri suretiyle vergi iadesi, prim, kredi, faiz farkı ve benzeri adlarla kamu kaynaklarından haksız menfaat temin edenler, yukarıda belirtildiği şekilde haksız, usulsüz ve yolsuz olarak sağladıkları menfaat karşılıkları ve bunların fer'ilerini zamanaşımına bakılmaksızın ödemedikleri takdirde,
d).........
Hakkında bu Kanunun geçici 1 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. Ancak, bu maddede sayılan suçlar dolayısı ile verilen ölüm cezaları yerine getirilmez. Bu hükümlüler hakkında;
Ölüm cezasına hüküm giyenler 20 yıllarını; müebbet ağır hapis cezasına hükümlüler 15 yıllarını; diğer şahsî hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin 1/3 ünü; çektikleri takdirde iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın şartla salıverilirler.
Bu sürelerin tayininde hükümlünün tutuklu kaldığı süreler de hesaba katılır. Bu hükümlüler hakkında 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun Ek 2 nci maddesindeki indirim hükümleri uygulanmaz.
Geçici 2 nci madde (son fıkrasındaki Geçici 1 inci maddeye yapılan atıf hükmü hariç) ve Geçici 3 üncü madde hükümleri, bu hükümlüler hakkında da uygulanır."
B. İlgili Yasa Kuralı :
"Geçici Madde 1.- 8/4/1991 tarihine kadar işlenen suçlar sebebiyle;
a) Verilen ölüm cezaları yerine getirilmez. Bu durumda olanlar 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 19 uncu maddesi hükmüne göre çekmeleri gereken cezalarının on yılını,
b) Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanlar çekmeleri gereken cezalarının sekiz yılını,
c) Diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin beşte birini,
Çektikleri takdirde iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın şartla salıverilirler.
Bu sürelerin tayininde hükümlünün tutuklu kaldığı süreler de hesaba katılır.
Bu hükümlüler hakkında 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun Ek 2 nci maddesindeki indirim hükümleri uygulanmaz."
C. Dayanılan Anayasa Kuralları :
İtirazın gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır.
1. "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçtabelirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2. "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
IV- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Mustafa ŞAHİN, Oğuz AKDOĞANLI, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Erol CANSEL, Yavuz NAZAROĞLU, Haşim KILIÇ ve Yalçın ACARGÜN'ün katılmalarıyla 25.12.1991 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında konunun özelliği nedeniyle başka hususlar üzerinde durulmaksızın işin esastan incelenmesi uygun bulunarak başvuru kararı ve ekleri, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülen yasa kuralı ile iptal istemine dayanak yapılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Sınırlama Sorunu :
Salıverilme isteminde bulunan hükümlü Türk Ceza Yasası'nın diğer maddeleri ile birlikte 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun uyarınca cezalandırılmıştır.
Bu bakımdan itiraz konusu kurala ilişkin esas inceleme, geçici 4. maddenin (c) bendindeki (1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler;) tümcesiyle sınırlı olarak yapılmalıdır.
B. DavaKonusu Fıkranın Anlam ve Kapsamı :
3713 sayılı Kanunun geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde;
- Türk Ceza Yasası'nın 202- 281. maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler,
- Bankalar Kanununa aykırı hareketle bankalardan haksız ve usulsüz para alanlar,
- 1918 sayılı Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler,
- Usulsüz, yolsuz ve gerçek dışı işlemlerle ihracaat, ithalat ve yatırım teşvikleri suretiyle vergi iadesi, prim, kredi, faiz farkı ve benzeri adlarla kamu kaynaklarından haksız menfaat temin edenler hakkında Yasa'nın geçici 1. maddesinden yararlanabilmeleri için kimi koşullar getirilmektedir.
Buna göre; yukarıda belirtilen hükümlere aykırı hareket edenler, haksız, usulsüz ve yolsuz olarak sağladıkları menfaat karşılıklarını ve bunların fer'ilerini zaman aşımına bakılmaksızın ödemedikleri takdirde geçici 1. maddeden yararlanamazlar.
C. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu :
Anayasa'nın 38. maddesinde, ceza hukuku alanında yapılacak düzenlemelerde yasa koyucunun suç ve cezalara ilişkin uyması gereken temel ilkeler belirlenmiştir. Suç ve cezalara ilişkin bu ilkelerin gözetilmesi koşuluyla ne tür eylemlerin suç sayılacağı, suç sayılan eylemlere ne kadar ve ne tür ceza verileceği, nelerin cezayı ağırlaştırıcı ya da hafifleticineden sayılacağı yasa koyucunun takdir alanı içindedir.
Suç ve ceza yönünden sınırları belirtilen bu takdir alanı, ceza sisteminin tamamlayıcı bölümünü oluşturan infaz hukuku için de geçerlidir. Bu nedenle yasakoyucu, şartla salıverilme de hükümlünün yararlanma koşullarını, suç türüne göre ayrım yaparak zaman içinde toplumsal koşul ve gereklere göre serbestçe farklı biçimde takdir edebilir.
Geçici 4. maddenin (c) bendinde belirtilen suçları işleyenler için özel salıverme şartlarının öngörülmesi Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında belirtildiği gibi, yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik mutlak anlamda bir eşitlikolmayıp, haklı nedenlerin ve ayrı konumların bulunmaması durumunda uygulanacak bir ilkedir.
Geçici 4. maddenin (c) bendinde sayılan suçları işleyenlerin bent hükmünde belirtilen şekilde haksız, usulsüz ve yolsuz olarak sağladıkları menfaat karşılıklarını ve bunların fer'ilerini zamanaşımına bakılmaksızın ödemeleri koşuluna tabi tutularak şartla tahliyesini öngören dava konusu kural için yasakoyucuyu farklı düzenlemeye yönelten haklı nedenler vardır. Toplum düzeni ve kamu yararı gözetilerek suça göre ayrım yapılmış, değişik adlarla kamu kaynaklarından haksız menfaat temin edenlerin şartla salıverilmesi için ayrıca sağladıkları menfaat karşılıklarını ve fer'ilerini ödeme koşulu getirilmiştir.
Suçun neden olduğu zararın ödenmesi ile şartla salıverme kurumu arasında ilişki kurulmasının çeşitli örnekleri mevcuttur. Şartla salıverilmede her türlü zararın ödenmesi koşulu kimi yabancı infaz yasalarında görülmektedir. Verilen zararın veya sağlanan menfaat karşılığının ödettirilmesinin cezaya ve şartla salıvermeyeetkisini düzenleyen kurallar hukukumuzda da mevcuttur. Türk Ceza Yasası'nın 532. maddesinde iade veya zararın tazmininin kimi koşullarda cezanın tayininde üçte ikiye varan indirim sebebi olarak kabul edilmiştir. 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un şartla salıverilmeyi düzenleyen 19. maddesinde, şartla salıverilmenin hükümlünün maddî gücü nisbetinde kişisel hakları tazmin etmesi şartına talik edilebileceği öngörülmektedir.
Bu nedenlerle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde (1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler;) tümcesi yönünden Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık görülmemiştir.
V- SONUÇ :
12.4.1991 günlü, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine yönelik itirazda;
A- Esas İncelemenin, Geçici 4. maddenin birinci fıkrasının (c) bendindeki (1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler;) tümcesi ile sınırlı olarak yapılmasına OYBİRLİĞİYLE,
B- Yukarıda sınırlı olarak incelenmesine karar verilen kuralın Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE Yekta Güngör ÖZDEN, Oğuz AKDOĞANLI, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER ile Yalçın ACARGÜN'ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
25.12.1991 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör ÖZDEN
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
Mustafa ŞAHİN
Oğuz AKDOĞANLI
İhsan PEKEL
Selçuk TÜZÜN
Ahmet N. SEZER
Erol CANSEL
Yavuz NAZAROĞLU
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
KARŞIOY GEREKÇESİ
3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine ilişkin olup Resmî Gazete'nin 31.7.1991 ve 12.12.1991 günlü, 20946 ile 21079 sayılarında yayımlanan;
A- 19.7.1991 günlü, Esas: 1991/15, Karar: 1991/22,
B- 8.10.1991 günlü, Esas: 1991/34, Karar: 1991/34,
C- 8.10.1991 günlü, Esas: 1991/36, Karar:1991/35 sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarının İPTAL GEREKÇELERİNE, bu kez red kararına karşı kullandığım KARŞIOYUMUZUN GEREKÇESİ olarak dayanıyoruz.
Ayrıca, çok kısa bir sürede bir tür karar değişikliğini gerektirecek hiçbir hukuksal neden olmadığını da vurgulamak istiyoruz. Ağır bir çelişki saydığımız yeni kararın içeriği, iptali istenen kuralın, daha önceki iptal kararlarının konusunu oluşturan kurallardan dayanak, kapsam, erek ve amaç yönleriyle hukuksal nitelik bakımından da hiçbir ayrım taşımaması karşısında doyurucu olmaktan uzaktır. Anayasa'ya uygunluk denetiminde ölçüt, Anayasa kurallarıyla, uluslararası antlaşmalar ve evrensel hukuk kurallarıdır. Yasama organının, Anayasa'yla sınırlı özgörü (taktir) yetkisini uygun biçimde kullandıkça bu alana elatılması söz konusu olamaz. Cezalandırma ve af yetkisi yasayla kullanılır. Cumhurbaşkanının koşullu ve sınırlı bağışlama yetkisi de kararla gerçekleşir. Anayasa Mahkemesi'nin denetimine itiraz yoluyla getirilen 3713 sayılı Yasa, "Terörle Mücadele Yasası" adını taşımasına karşın, terör eylemlerine karışanları da yararlandıran şartla salıverme düzenlemeleriyle ikilemli bir yapı sergilemektedir. Anayasa'nın kimi suçlar için yasakladığı "af"fı bu adla değil de eylemli biçimde gerçekleştirmek için şartla salıverme kurumu bir araç olarakkullanılmıştır. "Af" konusu olsa biçim koşulları dışında özgörüye karışılmazdı. Ama "şartla salıverme"yi Yasa'daki açıklığı hiçe sayarak "af" kurumu gibi değerlendirmek bir tür yerindelik denetimi olmuştur.
Suç olduğu saptanıp belirlenen eylem için öngörülen ceza uygulanınca, sanıklar, suçlar ve cezalar yönünden tüm ayrılıklar ortadan kalkar. Cezanın çektirilmesine başlanmakla eşitlik kuralı gereği sanıklar arasındaki ayrılıklar gözetilemez, hükümlünün devletçe topluma kazandırılması evresi başlar. Bu evrede, çoğunluk oyuyla verilen kararda kabûl edildiği gibi önceki evreyle ilgili özellikler söz konusu yapılamaz. Yasa'nın açık sözcükleriyle belirgin düzenlemesi karşısında "bir tür af, üstükapalı af, gerçekte af, vs. ..." gibi nitelemelerle, yerindelik denetimi gibi varsayım ve hukuksal olmayan yorumlarla kurallar değerlendirilemez. Önceki iptal kararlarına konu olan metinlerle öz yönünden bir değişiklik yoktur. Suçun türü ne olursa olsun, duygusallığa kapılmadan toplum için olumsuz etkisi, kişisel yönden uyandırdığı kanı ne olursa olsun, ilgili kuralın Anayasa katında uygunluğu irdelenecektir.
Herhangi bir suçtan yana olunamaz ki bu tür suçlardan yana olunsun. Hoşgörü, adaletin bir parçası olsa bile, bu ancak ceza belirleyen yargıca tanınan bir yetkidir ve yasal koşullarıyla sınırları vardır. Anayasa'ya aykırılık nedeniyle iptali gerektiğine ilişkin oyumuz, hoşgörüyle yaklaşımımızı değil, yansız ve salt hukuksal görüşümüzü açıklamaktadır. Suçlardan kişisel ya da toplumsal zarar görülmesi, eylemlerin çirkinlik, aşırılık ya da sakıncalı oluşu sonucu değiştirmez.
Cezaların çektirilmesi yönünden ayrı durumda ve tam bir eşitlik içinde bulunan hükümlüler arasında şartla salıverme konusunda ayrı uygulama eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Cezaevindeki tutum ve davranışları nedeniyle kimi önlemler, yasal ve yönetsel uygulamalar, özelliği ve zorunluluğu olan geçici işlemlerdir. Bunlar karara dayanak yapılamaz. Hükümlünün yaşı, cinsiyeti, sağlığı gibi nedenlere bağlı çektirim yöntemlerinin, şartla salıvermeyle ilgisiyoktur. Ayrıca, yararlandırmada ayrılık, kimi hükümlüler zararına cezayı fazlalaştırıp ağırlaştırmakla birdir. Böylece, geçmişi kapsayan bir çarpık uygulama da ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenlerle karşıoy kullanıyoruz. 25.12.1991
KARŞIOY YAZISI
12.4.1991 günlü, 3713 sayılı "Terörle Mücadele Kanunu"nun Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki (1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkında Kanun hükümlerine muhalefet ederek menfaat temin edenler;) tümcesi ile sınırlı olarak incelenen kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanısındayız.
3713 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin başlığı "şartla salıverilme"dir. Bu Yasa kapsamına giren suçlardan mahkumiyetlerde şartla salıverilme bu maddeye göre, bu maddede açıklık bulunmayan konularda, Türk Ceza Yasası'na ve 647 sayılı Yasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasıyla, Ek 2. maddesi hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.
3713 sayılı Yasa'nın Geçici 1., 2. ve 4. maddelerinde de şartla salıverilmeden söz edilmektedir.
Bu geçici maddelerle, kapsam, çekilecek süre, iyi durumun aranmaması tutukluların da yararlanabilmeleri nedeniyle 17. maddeden ayrı bir düzenleme getirilmiştir. Geçici 1 ve 4. maddeler arasında da kapsam ve şartla salıverilmeden yararlanabilmek için çekilmesi gerekli süreler açısından farklılık bulunmaktadır. Geçici 4. maddedeki ayrıklık dışında geçici 1. maddeden tüm suçlular yararlanabilirken, geçici 4. madde sayılı suçları işleyen kişilere maddede belirtilen koşullarla uygulanacaktır.
İtiraz konusu kural, öngörülen koşullar yerine getirilmediğinde şartla salıvermeden yararlanabilmek için genelde çekilmesi gereken ceza sürelerini gösteren geçici 1. maddeden ayrılmış bu maddede yer alan 10 yıllık, 8 yıllık, 1/5'lik ceza sürelerini, maddede sayılan suçlar açısından, 20 yıla, 15 yıla ve 1/3'e yükselmiştir.
3713 sayılı Yasa'nın geçici 1 ve 4. maddelerindeki farklı düzenleme eylem ile ilişkisi kesilen ve hükümlü statüsüne giren kişinin aynı genel koşullar içinde cezasını çekmesi, şartla salıverilmenin aynı biçimde uygulanması gerektiği yönündeki hukukun genel ilkesine ve eşitlik kuralına aykırılık yaratmıştır.
İtiraz konusu kural madde kapsamındaki kişinin kendisine daha elverişli koşullar sağlayabilecek geçici 1. maddenin öngördüğü şartla salıverilmeden fıkrada öngörülen mükellefiyetleri yerine getirmedikleri takdirde yararlanmasını engellemek gibi hükümlüler arasında ayrı ve ceza infaz hukukunun temel prensiplerine aykırı uygulamalara neden olmaktadır. Kesinleşmiş hükümden önceki evreye dönük suça ve suçluya göre uygulama öngörülmesi "şartla salıverilme" kavramının hukuksal niteliği ile çelişir.
Cezanın çektirilmesi, işlenen suçun türüne bağlı olmaksızın suçlunun topluma uyum sağlamasını ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlar.
Bu da infazın, mahkûmların işledikleri suçlara göre bir ayırıma gidilmeden, aynı esaslara ve belirli bir programa göre yapılmasını ve sonuçlarının gözlenmesini gerektirir. Aynı miktar cezayı alan iki hükümlüden birinin, sırf suçunun türü nedeniyle daha uzun süre ceza çektikten sonra şartla salıverilmesi, cezaların farklı çektirilmesi sonucunu doğurur ve bu iki mahkum arasında eşitsizliğe neden olur.
Böylece, infaz yönünden aynı durumda bulunan hükümlüler arasında şartlı salıverme bakımından ayrı uygulama, "yasa önünde eşitlik" ilkesine uygun düşmemektedir. Anayasa'nın 38. maddesinin ilk fıkrasının ikinci tümcesinde "kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği," ikinci fıkrasında ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da "birinci fıkra hükümlerinin uygulanacağı" belirtilmiştir.
İnceleme konusu kural, suçun işlendiği zaman mevcut olmayan yeni ögeler getirmiş ve kesin hükme bağlanan işleri bu yeni ögeler açısından değerlendirerek şartla salıverilmede daha elverişsiz koşullara bağlı kılınmalara neden olmuştur.
İlgilinin koşulları yerine getirilmediğinde şartla salıverme açısından daha geniş çapta avantaj sağlayan geçici 1. madde kapsamından çıkması sonucunu doğuran bu kural, cezayı ağırlaştırıcı bir neden niteliğindedir.
Şartla salıverilme suçlunun cezaevindeki "iyi hal"ini ödüllendiren bir kurumdur. Belirlenen nedenlerle ve doğurduğu sonuçlar itibariyle itiraz konusu kuralın eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri yanında ayrıca Anayasa'nın 38. maddesine de aykırı olduğu kanısındayız. İtiraz konusu kuralla belirlenen suçu işleyen kişiler hakkında öngörülen ödemeler yapılmadığı takdirde bu kanunun geçici 1. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı kabul edilmek suretiyle bu maddeden yararlanabilmeleri bazı koşullara bağlı tutulmaktadır.
Hükümlünün daha elverişli konumlara sahip olabilmesi olanağını, cezasının genel kurallarından ayrılarak bazı koşullara tabi itiraz konusu kural Anayasa'nın 2., 10 ve 38. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerektiği kanısındayız.