ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1991/19
Karar Sayısı : 1991/24
Karar Günü : 19.7.1991
R.G. Tarih-Sayı :07.08.1991-20953
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : 1. Ordu Komutanlığı Sıkıyönetim 2 Nolu
Askerî Mahkemesi - İSTANBUL.
İTİRAZIN KONUSU : 12.4.1991 günlü, 3713 sayılı "Terörle
Mücadele Kanunu"nun geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY :
Çeşitli eylemleriyle, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye
Kanunu'nun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun
ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini ıskata veya vazifesini yapmaktan
men'e cebren teşebbüs" ettikleri ve yasa dışı Devrimci-Yol örgütü üyesi
oldukları savıyla sanıklar hakkında, Sıkıyönetim Komutanlığı Askerî
Savcılığı'nın iddianameleri ile, Türk Ceza Yasası'nın 146/1. maddesi uyarınca
cezalandırılmaları istemiylekamu davası açılmıştır.
Üzerlerine atılı suçlardan tutuklu bulunan kimi sanıklar da,
12.4.1991 günlü, 3713 sayılı "Terörle Mücadele Kanunu"nun yürürlüğe
girmesi üzerine bu Yasa'nın kendilerine de uygulanmasını ve
"tutukluluklarının sona erdirilmesini" istemişlerdir.
Sanıkların istemleri konusunda Askerî Savcılığın görüşünü alan ve
sanıkların dilekçelerinde ileri sürdükleri ve Savcılıkça da paylaşılan
Anayasa'ya aykırılığa ilişkin savın ciddi olduğu kanısına varan ve esasen aynı
görüşte olan Sıkıyönetim Askerî Mahkemesi, uygulamak durumunda olduğu, 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve
(b) bentlerinin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek,
iptali için itiraz yoluna başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ :
A. İPTALİ İSTENEN YASA KURALLARI :
12.4.1991 günlü, 3713 Terörle Mücadele Kanunu'nun geçici 4.
maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu (a) ve (b) bentleri aynen şöyledir
:
"GEÇİCİ MADDE 4.- 8.4.1991 tarihine kadar;
a) Bu Kanunda terör suçlarından sayılan eylemler sonucu memur ve
kamu görevlilerini ifa ederken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini
yapmalarından dolayı öldürenler veya öldürmeye teşebbüs edenler ile bu suçlara
iştirak edenler,
b) Türk Ceza Kanununun 125, 146 (son fıkra hariç), 403, 404/1,
405, 406, 407, 414, 416/ilk ve 418 inci maddelerine giren suçları
işleyenler,"
B. DAYANILAN ANAYASA KURALI :
"MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
IV- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'ün 8. maddesi gereğince, Yekta Güngör
ÖZDEN, yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Servet TÜZÜN, Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, İhsan
PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Erol CANSEL, Yavuz NAZAROĞLU, Haşim
KILIÇ'ın katılmalarıyla 21.5.1991 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, Anayasa'ya
aykırı olduğu ileri sürülen Yasa kuralları ile dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. SINIRLAMA SORUNU :
Salıverilme isteminde bulunan sanıkların tümü, Türk Ceza
Yasası'nın 146/1. maddesine aykırı davranıştan hüküm giymişlerdir. Sanıklardan
biri polis memurunun öldürülmesi olayında, azmettirme suçunda, Türk Ceza
Yasası'nın 146/1. ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmıştır.
3713 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesinin 1. fıkrasının (b)
bendinde sayılan suçlar arasında, son fıkrası dışında 146. maddede yer
almaktadır. Mahkeme, salıverme istemini karara bağlarken (b) bendini Türk Ceza
Yasası'nın 146. (son fıkra hariç) maddesiyle sınırlı olarak uygulama durumunda
bulunmaktadır.
Bu bakımdan itiraz konusu kurallara ilişkin esas inceleme, (b)
bendi için Türk Ceza Kanunu'nun "... 146 (son fıkra hariç) ..."
maddesi hükmü ile sınırlı olarak yapılmalıdır.
B. İTİRAZ KONUSU KURALLARIN ANLAM VE KAPSAMI :
3713 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesinin, itiraza konu edilen (a)
ve (b) bentleri ile bu bentlerle bağlantılı kurallar şöyledir :
"GEÇİCİ MADDE 4.- 8.4.1991 tarihine kadar;
a) Bu Kanunda terör suçlarından sayılan eylemler sonucu memur ve
kamu görevlilerini görevlerini ifa ederken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu
görevlerini yapmalarından dolayı öldürenler veya öldürmeye teşebbüs edenler ile
bu suçlara iştirak edenler,
b) Türk Ceza Kanunu'nun 125, 146 (son fıkra hariç), 403, 404/1,
405, 406, 407, 414, 416/ilk ve 418. maddelerine giren suçları işleyenler,
c).................
d).................
Hakkında bu Kanunun geçici 1 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.
Ancak, bu maddede sayılan suçlar dolayısı ile verilen ölüm cezaları yerine
getirilmez. Bu hükümler hakkında;
Ölüm cezasına hüküm giyenler 20 yıllarını; müebbet ağır hapis
cezasına hükümlüler 15 yıllarını; diğer şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalara
mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük süresinin 1/3 ünü; çektikleri takdirde iyi
halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın şartla
salıverilirler.
Bu sürelerin tayininde hükümlünün tutuklu kaldığı süreler de
hesaba katılır. Bu hükümlüler hakkında 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanunun Ek 2 nci maddesindeki indirim hükümleri uygulanmaz.
Geçici 2 nci madde (son fıkrasındaki Geçici 1 inci maddeye yapılan
atıf hükmü hariç) ve Geçici 3 üncü madde hükümleri, bu hükümlüler hakkında da
uygulanır."
Görüldüğü gibi geçici 4. madde, şartla salıvermeye ilişkin
kuralları içermektedir. Maddenin, iyi anlaşılabilmesi için, Türk Ceza
Yasası'nın, Cezaların İnfazı Hakkında Yasa'nın ve Terörle Mücadele Yasası'nın
şartla salıvermeye ilişkin kurallarıyla birlikte incelenmesi gerekir.
Şartla salıverilmeye ilişkin genel kural, 647 sayılı Cezaların
İnfazı Hakkında Yasa'nın 19. maddesidir. Bu maddeye göre TBMM tarafından ölüm
cezalarının yerine getirilmemesine karar verilenler 30 yıllarını; müebbet ağır
hapis cezasına hükümlüler 20 yıllarını; diğer şahsî özgürlüğü bağlayıcı
cezalara mahkûm edilmiş olanlar hükümlülük sürelerinin yarısını çekmiş ve
Tüzüğegöre iyi durumlu olmaları koşuluyla istemde bulunmasalar dahi şartla
salıvermeden yararlanabileceklerdir.
Bu kuralda, 3713 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesiyle, 8 Nisan
1991 gününe kadar işlenen suçlar nedeniyle hükümlüler ve geçici 2. maddesiyle
tutuklular yararına değişiklikler yapılmıştır. Aynı Yasa'nın 17. maddesi, bu
tarihten sonra bu Yasa'nın kapsamına giren suçlardan mahkûm olanların şartla
salıvermeden yararlanabilme koşullarını ağırlaştırmıştır.
Geçici 1. maddeye göre, 8.4.1991 gününe kadar işlenen suçlar
nedeniyle verilen ölüm cezaları yerine getirilmeyecek ve bu durumda olanlar 647
sayılı Yasa'nın 19. maddesinin öngördüğü 30 yıl yerine on yıllarını; yaşam boyu
özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm olanlar 647 sayılı Yasa'nın 19 uncu
maddesinin öngördüğü 20 yıl yerine 8 yıllarını; diğer özgürlüğü bağlayıcı cezalara
mahkûm olanlar, hükümlülük sürelerinin yarısı yerine beşte birini çekmekle
şartla salıverileceklerdir.
Geçici 4. madde bu kurala, birinci fıkranın (a), (b) ve (d)
bentlerinde sayılan suçlar açısından ayrıklık getirmiş, şartla salıvermeden
yararlanabilmek için çekilmesi gereken ceza süresini daha uzun tutmuştur. Bu
tür suçlar için verilen ölüm cezaları yerine getirilmeyecek, ancak, bu
hükümlüler geçici 1. maddenin öngördüğü on yıl yerine 20 yıllarını; yaşam boyu
özgürlüğü bağlayıcı cezaya hükümlüler 8 yıl yerine 15 yıllarını; diğer
özgürlüğü bağlayıcı cezaya hükümlüler de cezaların 1/5 i yerine 1/3 ünü çekmek
koşuluyla şartla salıvermeden yararlanabileceklerdir. Aynı maddenin birinci
fıkrasının(c) bendinde sayılan suçları işleyenlerin geçici 1. maddedeki indirim
oranlarından yararlanmaları, "haksız, usulsüz ve yolsuz olarak
sağladıkları menfaat karşılıkları ve bunların fer'ilerini zamanaşımına
bakılmaksızın" ödemeleri koşuluna bağlanmıştır.
Geçici 1. ve 4. madde kapsamına girmek için ilginin iyi durumlu olup
olmadığına bakılmayacaktır.
Geçici 4. maddenin birinci fıkrasının itiraz konusu (a) bendinde,
bu Yasa'da terör suçlarından sayılan eylemler sonucu memur ve kamu
görevlilerini, görevlerini yaparken ya da sıfatları kalkmış olsa bile bu
görevlerini yapmalarından dolayı öldürenler ya da öldürmeye kalkışanlarla bu
suçlara katılanlardan söz edilmektedir.
Geçici 4. maddenin birinci fıkrasının itiraz konusu edilen (b)
bendinde ise, sayılan suçları işleyenler, başka bir koşul aranmaksızın,
doğrudan madde kapsamına girmektedirler.
Bu bentte öngörülen suçlar -ilk üçü dışında- terör suçu
niteliğinde olmayan uyuşturucu maddeye, ırza geçmeye ilişkin suçlardır. Buna
karşılık, terör suçu niteliğindeki kimi suçlar madde kapsamı dışında
bırakılmıştır.
C. "AF"IN, "ŞARTLA SALIVERME"NİN ve İTİRAZ
KONUSU KURALLA GETİRİLEN DÜZENLEMENİN HUKUKSAL NİTELİKLERİ :
İtiraz konusu kuralın, Anayasa'ya uygunluk yönünden incelenmesine
geçilmeden önce, hukuksal niteliğinin irdelenmesine; bunun doğru bir biçimde
yapılabilmesi için de öncelikle "şartla salıverme" ve "af"
kurumları üzerinde durulmasına gerek görülmüştür.
1. Şartla Salıverme :
Şartla salıverme, cezanın çektirilmesinin kişiselleştirilmesi,
başka bir deyişle, cezaevindeki tutum ve davranışıyla (iyi durumuyla) topluma
uyum sağlayabileceği izlenimini veren hükümlünün ödüllendirilmesidir. Suçlunun
kendisine verilen cezadan daha kısa bir sürede uslanması, eyleminden pişmanlık
duyması ve bunu iyi davranışlarıyla kanıtlamasıdurumunda, cezaevinde daha fazla
kalması gereksiz olabilir. Bu durumda, infaz sistemindeki etkili araç, şartla
salıvermedir. Şartla salıvermenin en önemli öğeleri, cezanın belirli bir süre
çekilmiş olması, hükümlünün, bu süre içinde iyi durum göstermesi, şartla
salıverildikten sonra gözetim altında kalması ve şartla salıvermenin
gereklerine uyulmaması durumunda şartla salıverme kararının geri
alınabilmesidir.
2. Af :
Ceza hukukunda, kamu davasını ve cezayı düşüren bir neden olarak
kabul edilen "af", nesnel ceza yasaları öznel durumlara uygulanırken
ortaya çıkabilecek kimi uygunsuzlukların giderilmesinde, başka bir deyişle
cezanın, yasakoyucunun öngörmediği ya da öngörülenden daha şiddetli bir sonuç
verdiği durumlarda gerekli olabilir. Af, böylece,cezanın istenmeyen etkisini
azaltarak ceza adaletine yardımcıdır. Af, kimi zaman ceza siyasetinin uygulama
aracı olarak da düşünülebilir: Toplumdaki çatışmaların unutulması, kin
duygularının kökleşmesinin önlenmeye çalışılması gibi. Ayrıca, cezaevlerinin
durumları ve adlî hatâların giderilmesi gibi nedenler affı gerekli kılabilir.
Genel af, kamu davasını ve hükmolunan cezaları bütün sonuçlarıyla
birlikte ortadan kaldırır (Türk Ceza Yasası, madde 97).
Özel af ise, yalnızca cezaya etkili olan aftır. Hükmolunmuş cezayı
kaldırır, azaltır ya da başka bir cezaya çevirir (Türk Ceza Yasası, madde 98).
3. İtiraz konusu kuralın hukuksal niteliği :
3713 sayılı Yasa'nın 17. maddesinin başlığı "şartla
salıverme"dir. Başka bir deyişle, bu Yasa kapsamına giren suçlardan
mahkûmiyetlerde şartla salıverme bu maddeye göre, bu maddede açıklık bulunmayan
konularda, Türk Ceza Yasası'na ve 647 sayılı Yasa'nın 19. maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarıyla ek 2. maddesi hükümlerine göre gerçekleştirilecektir.
3713 sayılı Yasa'nın geçici birinci, ikinci ve dördüncü
maddelerinde şartla salıvermeden söz edilmektedir.
Bu geçici maddeler, 17. maddeden gerek kapsam çekilecek süre ve
gerekse iyi durumun aranmaması, tutukluların da salıverilmeden
yararlanabilmeleri nedenleriyle ayrı bir düzenleme getirmiştir. Geçici 1. ve 4.
maddeler arasında da kapsam ve şartlı salıverilmeden yararlanabilmek için
çekilmesi gerekli süreler açısından farklılık bulunmaktadır. Geçici 4.
maddedeki ayrıklık dışında geçici 1. maddeden tüm suçlular yararlanabilirken,geçici
4. madde, birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde sayılı kişilere
maddede belirtilen koşullarla uygulanacaktır.
Geçici maddelerin ortak özelliği, bu hükümlere göre şartla
salıverilmek için "iyi hal"in aranmamasıdır. "İyi hal"
koşulunun yokluğu, 4. maddenin itiraz konusu edilen (a) ve (b) bentleriyle
getirilen düzenlemeye bir yönüyle şartlı af görünümü vermekte ise de; istemle
bağlı olmadan şartla salıverilmeden söz edilmesi, cezanın bir bölümünün
çektirilmesinin gerekliliği ve daha önemlisi, Türk Ceza Yasası'nın 17.
maddesinde koşulların oluşması durumunda şartla salıverme kararının geri
alınması olanağının bulunması, öngörülen düzenlemenin, "af"dan çok
şartla salıvermeye benzediğini, kendisine özgü bir nitelik taşıdığını
göstermektedir.
D. ANAYASAYA AYKIRILIK SORUNU :
1. Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme :
İtiraz konusu kural, şartla salıvermeden yararlanabilmek için
genelde çekilmesi gereken ceza sürelerini gösteren geçici 1. maddeden ayrılmış,
bu maddede yer alan 10 yıllık, 8 yıllık, 1/5'lik ceza sürelerini, maddede
sayılan suçlar açısından, 20 yıla, 15 yıla ve 1/3'e yükseltmiştir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin kararında, 3713 sayılı Yasa'nın
geçici 1. ve 4. maddelerinde farklılığın; hakkındaki mahkûmiyet hükmü
kesinleşerek suç (eylem) ile ilişkisi kesilen ve hükümlü statüsüne giren
kişinin; aynı genel koşullar içinde cezasını çekmesi, şartla salıvermenin aynı
konumdaki tüm hükümlülere aynı biçimde uygulanması gerektiği yönündeki hukukun
genel ilkesine ve eşitlik kuralına aykırıdüştüğü ileri sürülmüştür
Anayasa Mahkemesi'nin yerleşmiş kararlarına göre, yasa önünde
eşitlik, herkesin, her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.
Anayasa'nın öngördüğü eşitlik, mutlak anlamda bir eşitlik olmayıp, haklı
nedenlerin bulunması durumunda farklı uygulamalara olanak veren bir ilkedir.
Ancak, aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme Anayasa'ya aykırılık oluşturur.
Konunun eşitlik yönünden incelenebilmesi için, itiraz konusu kurallarla
getirilen düzenlemenin geçici 1. maddeye göreayrı olmasının haklı bir nedeninin
olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Suçlu, topluma uyum zorlukları gösteren ve uyumsuzluğunu suç
işlemekle açığa vuran kimsedir. Cezanın caydırıcılığı ve suçlunun toplumla uyum
sağlayabilmesi başka bir deyişle topluma yeniden kazandırılması, ceza
politikasının temel ilkesini oluşturur. Toplumun suça verdiği önem ve suçun
ağırlığı, cezanın farklılaştırılmasına ya da ağırlaştırılmasına esas olur. Bu
husus, devletin cezalandırma politikasına uygun olarak Yasakoyucunun bukonudaki
değerlendirmesine ve takdirine göre belirlenir.
Ancak, cezanın infazı, işlenen suçun türüne bağlı olmaksızın,
suçlunun topluma uyum sağlamasını ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlar.
Bu amacın gerçekleştirilebilmesi, suça bağlı kalmadan ayrı bir
programın uygulanmasını gerektirir. Tüm çabalar, suçlunun uyumsuzluğuna neden
olan psikolojik, çevresel, sosyal ve kişisel etkenlerin belirli bir infaz
programı içinde giderilerek, suça yeniden yönelmesini önlemektir. Bu program,
suça göre değil, suçlunun infaz süresince gösterdiği davranışlarına ve gözlenen
iyi durumuna göre düzenlenecektir. Bu da infazın, mahkûmların işledikleri
suçlara göre bir ayırıma gidilmeden, aynı esaslara ve belirli bir programa göre
yapılmasını ve sonuçlarının gözlenmesini gerektirir. Aynı miktar cezayı alan
iki hükümlüden birinin, sırf suçunun türü nedeniyle daha uzun süre ceza
çektikten sonra şartla salıverilmesi, cezaların farklı çektirilmesi sonucunu
doğurur ve bu iki mahkûm arasında eşitsizliğe neden olur.
Şartla salıvermede çağdaş eğilim, özgürlüğü bağlayıcı cezanın
yasalarla belirlenecek bir alt sınırının infaz kurumunda geçirilmesi koşuluyla,
suçlunun kişiliğindeki gelişmeleri gözleyerek uygun zamanın belirlenmesi
yönündendir. Bu yöntemde işlenen suçun, şartla salıvermeaçısından belirleyici
bir niteliği yoktur.
Böylece, infaz yönünden eşit ve aynı durumda bulunan mahkûmlar
arasında şartlı salıverme bakımından ayrı uygulama, Anayasa'nın 10. maddesinde
öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesine uygun düşmemekte ve bu ayrılığın haklı
bir nedeni de bulunmamaktadır.
Konu, geçici 4. maddenin birinci fıkrasının, "Bu Kanunda
terör suçlarından sayılan eylemler sonucu memur ve kamu görevlilerini görevlerini
ifa ederken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından
dolayı öldürenler veya öldürmeye teşebbüs edenler ile bu suçlara iştirak
edenler," biçimindeki (a) bendi yönünden özellik göstermektedir.
Bu kural, "Bu Kanunda terör suçlarından sayılan
eylemler", "Kamu görevlilerini görevlerini yapmalarından dolayı
öldürenler" gibi suçun işlendiği anda mevcut olmayan yeni öğeler getirmiş
ve bu bent kapsamı içinde kalan hükümlülerin, durumlarının değerlendirilmesine
ve şartla salıverilmede geçici 1. maddeye göre daha az elverişli koşullara
bağlı kılınmalarına neden olmuştur. Budurumdaki hükümlü hakkında şartla
salıverilme yönünden daha genel ve daha elverişli olan geçici 1. madde yerine
geçici 4. maddenin birinci fıkrasına göre uygulama yapılması, bu kişinin aynı
yıla hüküm giymiş, ancak geçici 1. maddeden yararlanabilen başkahükümlüye göre
daha uzun süre ceza çekmesine yol açmaktadır. Bu düzenleme bir bakıma, bu bent
kapsamına alınan hükümlünün cezasını arttırıcı etki yapmaktadır. Bu hükümlünün,
geçici 1. madde yerine geçici 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamına sokulması suçu işledikten sonra yürürlüğe giren 3713 sayılı Yasa'yla
belirtilmiştir. Yasa'nın 3. maddesinde sayılan suçlar terör suçudur. 4.
maddesine göre ise, bu Yasa'nın uygulanmasında, bu maddede sayılan suçlar da,
1. maddede belirtilen terör amacıyla işlendiği takdirde terör suçu
sayılacaktır. Suçun işlendiği tarihte, terör suçu diye ayrı bir suç bulunmadığı
gibi, şartla salıverme yönünden de suç türlerine göre böyle bir ayırım yoktu.
Geçici 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü, kimi öğeler
getirmesi nedeniyle, madde kapsamındaki kişinin, kendisine daha elverişli
koşullar sağlayabilecek, daha genel nitelikteki kuraldan, başka bir deyişle
geçici 1. maddenin öngördüğü şartla salıverilmeden yararlanmasını engellediği
gibi hükümlüler arasında ayrıuygulamalara neden olmaktadır. Suç türünden,
suçlunun kişiliğinden ayrı, tümüyle uygulama-yararlanma eşitliği kapsamına
giren "indirim"de ayrıklık ve ayrım getirmek, yasakoyucunun
kesinleşmiş hükümden önceki evreye dönük suça ve suçluya göre uygulama
öngörmesi "şartla salıverme" kavramının niteliği ile çelişir. Bir
örnek vermek gerekirse, yaşam boyu ağır hapis cezasına mahkûm iki hükümlüden
biri geçici 1. maddeye göre 8 yıl cezaevinde kalmakla şartla salıvermeden
yararlanırken; suçun işlenişinden, hatta mahkûmiyetten daha sonra yürürlüğe
giren bu Yasa'yla işlediği suç terör suçu sayılan öteki hükümlü, 15 yıl ceza
çektikten sonra şartla salıverilecektir. Başka bir deyişle 7 yıl daha fazla
cezaevinde kalacaktır. Bu durum eşitlik ilkesine açık aykırılık
oluşturmaktadır.
Böylece, sonraki Yasa'nın bir tür geçmişi kapsayan, kimi
hükümlüler bakımından çekilecek cezayı fazlalaştırıp ağırlaştırarak Anayasa'nın
eşitlik ilkesine aykırılığı daha belirgin olan kuralı, hukuk devleti ilkesine
de ters düşer. İtiraz konusu kuralların bu yönden de iptali gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 12.4.1991 günlü, 3713 sayılı
Yasa'nın geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile (b) bendinin
sınırlama kararı uyarınca "... 146 (son fıkra hariç), ...) hükmünün iptali
gerekir.
Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, Erol CANSEL ve Haşim KILIÇ bu görüşe
katılmamışlardır.
2. Anayasa'nın 153. Maddesi Yönünden İnceleme :
Anayasa'nın 153. maddesinin ikinci fıkrasında, "Anayasa
Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamınıveya bir hükmünü
iptal ederken, kanunkoyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak
biçimde hüküm tesis edemez." denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırı bulduğu bir kuralı iptal
ederek, Anayasa'ca kendisine verilen Anayasa'ya uygunluğu sağlama işlevini
yerine getirir. Mahkemenin görevi, kuşkusuz kural koymak olmayıp, Anayasa'ya
aykırılığı gidermektir. Ancak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen bir statü
ya da kural işlemin yürürlükten kalkması yeni hukuksal bir durum doğurur ve
uygulama, bulunduğu statü içinde yürürlüğünü sürdürür. Başka bir deyişle, her
iptal kararı yeni hukuksal bir sonuca neden olur. Bu durum, Anayasa
Mahkemesi'nin kendisini yasakoyucu yerine koyduğu anlamına gelmez. Yasama
organı, iptal hükmüyle ortaya çıkan hukuksal yapıyı uygun bulmazsa, kuşkusuz
Anayasal sınırlar içinde, yeni kural koyabilir ya da yürürlükteki kurallarda
değişiklik yapabilir. Anayasa'nın 153. maddesi ile yasaklanan, yasakoyucu gibi
davranarak kural konulmasıdır.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya uygunluk denetimi işlevini yerine
getirirken yasakoyucu yerine geçerek kural koyamaz ve yeni tür uygulamaya
yolaçacak nitelikte karar veremez. İptal kararının kaçınılmaz ve doğal sonucu
olan yeni durum, yeni görünüm, yürürlükte kalan bölüme göre ya da yürürlükten
kalkan kurala göre uygulama gerekliliği, yerine getirilmesi zorunlu bir
işlemdir. Af'la şartlı salıverme arasındaki hukuksal çizgiyi belirlemek, buna
göre gereğini kararlaştırmak yasakoyucunun yerine geçmek değil, kendi yetki ve
görevinin gereğini yerine getirmektir. Nitekim, 1982 Anayasası'nın 153.
maddesinin gerekçesinde, "... eşitlik ilkesi gibi temel ilkelere aykırı
olmamak koşulu ile ..." denilerek bir aykırılık hükmünün iptalinin
yasakoyucunun istenciyle çelişse de Anayasa'ya uygun olacağı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa'ya aykırı bulduğu kuralı ya da bir
aykırılık (istisna) hükmünü iptal etmesinde Anayasa'ya aykırı bir yön
bulunmamaktadır.
Ancak, bu kurallar, Anayasa Mahkemesi'nin 19.7.1991 günlü, Esas:
1991/15, Karar: 1991/22 sayılı kararıyla iptal edildiğinden aynı konuda yeniden
karar verilmesi gereksizdir.
VI- SONUÇ :
12.4.1991 günlü, 3713 sayılı "Terörle Mücadele
Kanunu"nun:
A- Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin iptaline
yönelik itiraza ilişkin esas incelemenin bent içeriğinde geçen Türk Ceza
Kanunu'nun ".. 146 (son fıkra hariç), ..." hükmüyle sınırlı olarak
yapılmasına,
B- Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile (b)
bendinde geçen Türk Ceza Kanunu'nun "... 146 (son fıkra hariç), ..."
hükmünün, Anayasa Mahkemesi'nin 19.7.1991 günlü, Esas: 1991/15, Karar: 1991/22
sayılı kararıyla iptal edilmiş olduğundan, aynı konuda yeniden karar
verilmesine yer olmadığına,
19.7.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
|
Başkanvekili
|
Üye
|
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Güven DİNÇER
|
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
|
|
|
Üye
|
Üye
|
Üye
|
Servet TÜZÜN
|
Mustafa ŞAHİN
|
Selçuk TÜZÜN
|
|
|
|
Üye
|
Üye
|
Üye
|
Ahmet N. SEZER
|
Erol CANSEL
|
Yavuz
NAZAROĞLU
|
|
|
|
Üye
|
Üye
|
Haşim KILIÇ
|
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
|