ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1990/2
Karar Sayısı: 1990/10
Karar Günü: 30.5.1990
R.G. Tarih-Sayı :09.02.1991-20781
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet Partisi (Sosyaldemokrat Halkçı
Parti) TBMM Grubu Adına Grup Başkanı Erdal İNÖNÜ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 23.11.1989 günlü, 3589 sayılı "2547
Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun"un 3.
maddesinin, Anayasa'nın 6., 123. ve 130. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
II- YASA METİNLERİ:
A. İptali İstenen Yasa Kuralı:
23.11.1989 günlü, 3589 sayılı Yasa'nın dava konusu 3. maddesi
şöyledir:
"Madde 3.- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek 2 nci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarına, Yükseköğretim
Kurulu kararı ile ancak bu kurulun en az iki fakülteden oluşması ve fen ve
edebiyat alanları ile ilgili eğitim programlarının bulunması, eğitim ve
araştırma düzeyinin en az o ilde, o ilde üniversite yoksa en yakın ilde bulunan
Devlet üniversitelerindeki eğitim ve araştırma düzeyinde olması şartıyla
"üniversite" adı verilebilir."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları:
İptali istemine dayanak gösterilen Anayasa kuralları şunlardır:
1- "Madde 6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
2- "Madde 123.- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür
ve kanunla düzenlenir.
İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden
yönetim esaslarına dayanır.
Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği
yetkiye dayanılarak kurulur."
3- "Madde 130.- Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir
düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek
amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel
araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere
çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip
üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.
Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik
olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi
yükseköğretim kurumları kurulabilir.
Kanun, üniversitelerin ülke satma dengeli bir biçimde yayılmasını
gözetir.
Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her
türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin
varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği
aleyhine faaliyette bulunma serbestliği vermez.
Üniversiteler ve bunlara bağlı birimler, Devletin gözetimi ve
denetimi altında olup, güvenlik hizmetleri Devletçe sağlanır.
Kanunun belirlediği usul ve esaslara göre; rektörler
Cumhurbaşkanınca, dekanlar ise Yükseköğretim Kurulunca seçilir ve atanır.
Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları;
Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan
makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar.
Üniversitelerin hazırladığı bütçeler; Yükseköğretim Kurulunca
tetkik ve onaylandıktan sonra Millî Eğitim Bakanlığına sunulur ve genel ve
katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak işleme tâbi tutularak
yürürlüğe konulur ve denetlenir.
Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve
bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde
Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının
görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı
yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer
kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş,
devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler,
disiplin ve ceza işleri, malî işler, özlük haklan, öğretim elemanlarının uyacakları
koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının
görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş
bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim Kuruluna ve
üniversitelere Devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla
düzenlenir.
Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, malî ve idarî
konulan dışında akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve
güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için
Anayasada belirtilen hükümlere tâbidir."
C. İlgili Anayasa Kuralı:
"Madde 131.- Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak,
düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim -öğretim
ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda
belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve
üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını
sağlamak veöğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı
ile Yükseköğretim Kurulu kurulur.
Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler, Bakanlar Kurulu ve
Genelkurmay Başkanlığınca seçilen ve sayıları, nitelikleri ve seçilme usulleri
kanunla belirlenen adaylar arasından rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı
hizmet yapmış profesörlere öncelik vermek sureti ile Cumhurbaşkanınca atanan
üyeler ve Cumhurbaşkanınca doğrudan doğruya seçilen üyelerden kurulur.
Kurulun teşkilâtı, görev, yetki, sorumluluğu ve çalışma esasları
kanunla düzenlenir."
III- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Yekta Güngör
ÖZDEN, Necdet DARÎCIOĞLU, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN,
Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER ve Erol
CANSEL'in katılmalarıyla 31.1.1990 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ:
Davanın esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile
ilgili öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü :
A. Üniversiteler ve Yükseköğretim Kurumlarına İlişkin Anayasal
Düzenlemelerin Gelişimi:
9.7.1961 günlü, 334 sayılı TC. Anayasası'nın 120. maddesi
şöyleydi:
"Madde 120.- Üniversiteler, ancak Devlet eliyle ve kanunla
kurulur. Üniversiteler, bilimsel ve idari özerkliğe sahip kamu tüzel
kişileridir.
Üniversiteler, kendileri tarafından seçilen yetkili öğretim
üyelerinden kurulu organları eliyle yönetilir ve denetlenir; özel kanuna göre
kurulmuş Devlet Üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır.
Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, üniversite
dışındaki makamlarca, her ne suretle olursa olsun, görevlerinden uzaklaştırılamazlar.
Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve
yayında bulunabilirler.
Üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların
seçimleri, görev ve yetkileri, öğretim ve araştırma görevlerinin Üniversite
organlarınca denetlenmesi, bu esaslara göre kanunla düzenlenir.
Siyasî partilere üye olma yasağı, Üniversite öğretim üyeleri ve
yardımcıları hakkında uygulanmaz. Ancak, bunlar partilerin genel merkezleri
dışında yönetim görevi alamazlar."
Bu madde 20.9.1971 günlü ve 1488 sayılı Yasa'yla aşağıdaki biçimde
değiştirilmiştir:
"Madde 120.- Üniversiteler, ancak Devlet eliyle ve kanunla
kurulur. Üniversiteler, özerkliğe sahip kamu tüzelkişileridir. Üniversite
özerkliği, bu maddede belirtilen hükümler içinde uygulanır ve bu özerklik,
üniversite binalarında ve eklerinde suçların ve suçluların kovuşturulmasına
engel olmaz.
Üniversiteler, Devletin gözetimi ve denetimi altında, kendileri
tarafından seçilen organları eliyle yönetilir. Özel kanuna göre kurulan Devlet
üniversiteleri hakkındaki hükümler saklıdır.
Üniversite organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, üniversite
dışındaki makamlarca, her ne suretle olursa olsun, görevlerinden
uzaklaştırılamazlar. Son fıkra hükümleri saklıdır.
Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve
yayında bulunabilirler.
Üniversitelerin kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların
seçimleri, görev ve yetkileri, üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve
denetim hakkını kullanma usulleri ve üniversite organlarının sorumluluğu,
öğrenim ve öğretim hürriyetlerini engelleyici eylemleri önleme tedbirleri,
üniversiteler arasında ihtiyaca göre öğretim üyeleri ve yardımcılarının
görevlendirilmesinin sağlanması, öğrenim ve öğretimin hürriyet ve teminat
içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine ve kalkınma planı ilkelerine
göre yürütülmesi esasları kanunla düzenlenir.
Üniversitelerin bütçeleri, genel ve katma bütçelerin bağlı olduğu
esaslara uygun olarak yürürlüğe konulur ve denetlenir.
Üniversitelerle onlara bağlı. fakülte, kurum ve kuruluşlarda
öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin
üniversite organlarınca giderilmemesi halinde Bakanlar Kurulu, ilgili
üniversitelerin veya bu üniversiteye bağlı fakülte, kurum ve kuruluşların
idaresine el koyar ve bu kararım hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik
Toplantısının onamasına sunar. Hangi hallerin el koymayı gerektireceği, el
koyma kararının ilân ve uygulanma usulleri ile süresi ve devamınca Bakanlar
Kurulunun yetkilerinin nitelik ve kapsamı kanunla düzenlenir."
120. maddeye ilişkin değişiklik gerekçesinde:
"Anayasanın üniversitelerle ilgili 120 nci maddesinin,
aşağıdaki gerekçelerle yeniden düzenlenmesi bir ihtiyaç olarak ortaya
çıkmıştır.
a) Birinci fıkrada, üniversitelerin ancak Devlet eliyle ve özerk kamu
tüzelkişiliği halinde kanunla kurulacağı, özerkliğin bu madde hükümleri içinde
uygulanacağı ve üniversite binalarıyla eklerinde suçların ve suçluların
kovuşturulmasına engel olmayacağı esası kabul edilmiştir.
b) İkinci fıkrada, üniversitelerin, kendileri tarafından seçilen
organları eliyle ve ancak Devletin gözetimi ve denetimi altında yönetileceği
hükme bağlanmıştır.
c) Üniversite öğretim üyeleri ve yardımcılarının serbestçe
araştırma ve yayında bulunabilmelerine ait hüküm muhafaza edilmiş, ancak bunun
suç işleme serbestliği anlamında yorumlanamayacağı tabiî sayılmıştır.
d) Yukarıda izah olunan gerekçelere uygun olarak, "Devletin
gözetim ve denetim hakkının nasıl kullanılacağı, üniversite organlarının
sorumlulukları, öğrenim ve öğretim hürriyetini engelleyici eylemleri önleme
tedbirlerinin alınması, üniversiteler arasında ihtiyaca göre öğretim üyesi ve
yardımcılarının görevlendirilmesinin sağlanması, öğrenim ve öğretimin hürriyet
ve teminat içinde veçağdaş bilim ve teknoloji gereklerine ve kalkınma planı
ilkelerine uygun olarak" yürütülmesi esaslarının kanunla düzenlenmesi
öngörülmüştür.
e) üniversiteler bütçelerinin, "genel ve katma bütçelerin
bağlı olduğu esaslara uygun olarak yürürlüğe konulması ve denetlenmesi"
hükme bağlıdır.
f) Organları, öğretim üyeleri ve öğrencileriyle birlikte
üniversitelerin tam bir sorumluluk duygusu ve dayanışma ile, hürriyet ve
teminat içinde öğrenime ve öğretime devam etmeleri hem zorunlu, hem de
gereklidir. Bütün iyi niyet ve çabalara rağmen bu sağlanamadığı takdirde ise,
olağanüstü tedbirlere başvurmak zorunluğu kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu düşüncelerle maddeye yeni bir fıkra eklenmiştir. "Öğrenim
ve öğretim hürriyetinin tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin üniversite
organlarınca giderilmemesi" halinde, "Bakanlar Kurulu, o
üniversitenin, veya bağlı fakülte, kurum ve kuruluşlarının idaresine el koyacak
ve bu kararını hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onamasına sunacaktır. Bu
konu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Birleşik Toplantısında görüşülüp karara
bağlanacaktır.", "Hangi hallerin el koymayı gerektireceği, el koyma
kararının ilan ve uygulanma usulleri ile süresi ve devamınca Bakanlar Kurulunun
yetkilerinin nitelik ve kapsamı" kanunla düzenlenecektir."
denilmektedir.
1982 Anayasası'nın "Yükseköğretim Kurumları" başlıklı
130. maddesinin gerekçesi:
"Üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri
olarak Devlet eliyle ve kanunla kurulabileceği ilkesi getirilmiştir.
Üniversitelerin, Devletin gözetim ve denetimi altında, kendi
organları eliyle yönetilmesi, öğretim üye ve yardımcılarının göreve alınmaları,
yükseltilmeleri ve görevlerine son verilmesinin kendi organları tarafından
yürütülmesi de bilimsel özerkliğin bir gereği olarak belirtilmiştir.
Üniversitelerdeöğretim ve eğitimin özgürlük ve güvenlik içinde yürütülmesi,
yurt düzeyinde yaygınlaşan üniversitelerin öğretim üye ihtiyaçlarının dengeli
biçimde, ülke ihtiyaçları ve kalkınma planı gerekleri dikkate alınarak
karşılanması konularının ve genel olarak Devletin üniversiteler üzerindeki
gözetim ve denetim yetkilerinin düzenlenmesi konuları, bilimsel özerklik
dikkate alınmak suretiyle kanun koyucuya bırakılmıştır.
Getirilen düzenleme ile üniversiteler ve diğer yükseköğretim
kurumlan, Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Türk Milletinin millî
değerleri ile çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun eğitim ve öğretime
hizmet eden kurumlar olarak düşünülmekte; Türkiye Cumhuriyeti Devleti
hizmetinde hür, bilimsel düşünme yeteneğine ve geniş dünya görüşüne sahip bir
kuşak yetiştirilmesi amaçlanmaktadır." biçimindedir.
Millî Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu'nun değişiklik
gerekçesinde ise:
"Danışma Meclisi tarafından kabul edilmiş bulunan 140 inci
madde, 130 uncu madde olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemede 4.11.198!
tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile getirilmiş bulunan ve 2324 sayılı
Anayasa Düzeni Hakkında Kanun Hükümlerine göre Anayasa hükmü niteliğindeki
esaslardan Anayasada yer alması gerekenler gözönünde bulundurulmuştur.
Ayrıca maddeye yeni bir fıkra eklenerek kazanç amacına yönelik
olmamak şartıyla vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi
yükseköğretim kurumlan kurulabileceği hükmü de getirilmiştir. Maddenin son
fıkrası hükümlerine göre vakıflar tarafından kurulanyükseköğretim kurumlan malî
ve idarî konular dışında kalan akademik çalışma, öğretim elemanlarının
sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet tarafından kurulan yükseköğretim
kurumlan hakkındaki hükümlere tabi olacaklardır." denilmektedir.
B. İptali İstenen Yasa Kuralının Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu:
1- Anayasa'nın 130. Maddesi Yönünden İnceleme: a) Anayasa'nın 130.
Maddesinin Anlamı:
Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü'nde üniversite, "Bilimsel
özerkliğe va kamu tüzelkişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim,
bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksek okul ve benzeri
kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu";
Yükseköğretim, "Orta öğretimin üstünde, üniversite, akademi
ve yüksek okullar ile bu eğitim kurumlarını yönetmek görevini ve sorumluluğunu
taşıyan birimlerden oluşan kuruluş; orta öğretimden geçenlere, üniversite,
akademi, teknik ve yüksek meslek okulları gibi türlü eğitim kurumlarınca
planlanıp uygulanan öğretim." olarak tanımlanmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nda da, üniversite,
"Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde
eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte,
enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim
kurumudur.";
Yükseköğretim ise, "Millî Eğitim sistemi içinde, ortaöğretime
dayalı, en az dört yarı yılı kapsayan her kademedeki eğitim-öğretimin
tümüdür." biçiminde tanımlanmıştır.
1982 Anayasası'nın 130., 131. ve 132. maddeleri yükseköğretim
kurum ve kuruluşlarını düzenlemektedir. Anayasakoyucu, Anayasa'nın 130.
maddesiyle üniversiteleri bir Anayasa kuruluşu olarak kabul etmiş ve bu
maddenin birinci fıkrasında, üniversitelerle ilgili başlıca kuralları
belirtmiş, üniversitelerin, "kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe
sahip"olmaları ve "Devlet tarafından yasa ile kurulmaları"
öngörülmüştür. Anayasa gerçek kişilere ve bir ayrık durum dışında Devletten
başka tüzelkişilere yükseköğrenim kurumu kurma olanağı tanımamıştır. Bu
ayrıklık, Anayasa'nın 130. maddesinin ikinci ve onuncufıkralarında belirtilen
"vakıflar"a ilişkindir. Bu fıkralar "Kanunda gösterilen usul ve
esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından,
Devletin gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumlan" kurulabilmesi
ve bu yükseköğretim kurumlarının "... malî ve idarî konuları dışındaki
akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden,
Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen
hükümlere" bağlı olmayı gerektirmektedir. Bu bağlılık, malvarlığının
kurucu vakfın ya da kurduğu bağımsız tüzel kişiliği bulunan üniversitenin
sahipliğini ve bunlar üzerindeki tasarruf hakkını ortadan kaldırmaz. 130.
maddenin son fıkrasında, "malî ve idarî konular" dışındaki akademik
çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet
eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan Anayasa hükümlerinin vakıflar
tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağı açıkça
belirtilmektedir.
Anayasa'nın 130. maddesinde açıklanan bu hükümler; maddenin
birinci fıkrasında sayılan amaçlar ile yasayla kurulma, kamu tüzelkişiliğine ve
bilimsel özerkliğe sahip olma, üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde
yayılmasının gözetilmesi kuralları ve üniversite elemanlarının serbestçeher
türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilmeleri ve bunun sınırı, üniversite
yönetim ve denetim organlarının ve öğretim elemanlarının Yükseköğretim
Kurulu'nun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca
her ne suretle olursaolsun görevlerinden uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin
güvence ile yükseköğretim kurumlarının örgütlenmeleri ve işleyişleriyle ilgili
olarak maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan konuların da yasayla düzenlenmesi
zorunluluğu olarak gösterilebilir. Bu ilkeler, ister Devlet, isterse vakıflar
tarafından kurulsun, tüm yükseköğretim kurumlarına yönelik kurallardır.
Anayasa'nın 130. maddesi, üniversite çalışmalarını, eğitim ve
öğretimin her türlü dış etkiden uzak, bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız
bir ortam içinde yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. Anayasa'da,
üniversiteler konusunda yasama organını bağlayan ilkeler ve hükümler 130.
maddede ö/el olarak belirtilmiştir. Bu ilkelere dayanarak kurulan ve Devlet
yapısıyla bilim kuruluşları içinde yeralan üniversiteye, Devletin herhangi bir
yönetim kademesinin, bu kurallarla bağdaşmayacak müdahaleler yapmasına ve böyle
bir karışmaya olanak verecek yasal düzenlemelerde bulunulmasına yer yoktur.
130. maddede belirtilen ilkeler aykırı düşmemek koşuluyla belli
bir üniversitenin kuruluş ve işleyişi, o üniversitenin kurulmasını gerektiren
neden ve koşulların özelliklerine göre kimi yönlerde ayrı hükümlere bağlı
tutulabilir. Bir üniversiteyi kurarken veya üniversiteyle ilgili bir düzenleme
yaparken Yasakoyucuyubağlayan hükümler ve ilkeler Anayasa'nın 130. maddesinde
belirtilmiştir. Dava konusu Yasa'nın Anayasa'ya uygunluğu yönünden yapılacak
incelemede, başka bir yasanın ölçü olarak kullanılması uygun bir yöntem değilse
de, yasada yapılan tanımların ve getirilen düzenlemelerin Anayasa'nın ilgili
maddesinin Yasakoyucu tarafından nasıl anlaşıldığı konusuna açıklık getirmesi
bakımından yararlıdır. Yasa'yla "üniversite" adı altında ve
Anayasa'nın 130. maddesindeki ilkeler doğrultusunda oluşturulan kurumlardan
Devlettarafından ve yasayla kurulma, kamu tüzelkişiliğini taşıma, bilimsel
yönden özerk olmanın amaçlandığı ve bu tür yapıların bilimsel gerekler
dışındaki etkilerden uzak tutulmuş bir çalışmayı, öğretimi ve eğitimi sağlamak
ereği ile benimsendiği anlaşılmaktadır.
Anayasakoyucu, 130. maddede öngördüğü ilkelerle, üniversite
kurulurken Yasakoyucuya kimi kesin buyruklar vermekte, aynı zamanda özel
kişilerin ve yasadan başka bir işlemle Devletin üniversite kurmasını
yasaklamaktadır.
Üniversite ve yükseköğretim kurumlan konusundaki 1982
Anayasası'nda yer alan kurallar, Anayasa'nın kabulünden önce 6.11.1981 günlü
Resmî Gazete'de yayımlanan ve yükseköğretimi düzenleyen 2547 sayılı Yasa'nın
kurallarıyla beraberlik göstermektedir. Bu nedenledir ki, 2880 sayılı Yasa'yla
değişik 2547 sayılı Yasa hükümlerinin, 1982 Anayasası'nın üniversite ve
yükseköğretim kurumlan hakkındaki kuralları için de değerlendirilmesi gerekir.
b) Yasayla Kurulma Zorunluluğu:
Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasında, üniversitelerin
Devlet tarafından yasayla kurulacağı ilkesi bir ayrıklık tanınmaksızın kesin ve
açık olarak belirlenmiş; aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, "Kanun,
üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasını gözetir."
denilerek Yasakoyucu'nuntakdir hakkının kapsamı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 130. maddesinin ikinci fıkrasında, üniversitelerin
Devlet eliyle kurulacağına bir ayrıklık getirilmekle birlikte yasayla kurulma
ilkesine böyle bir ayrıklık getirilmemiştir. Anayasa'nın 130. maddesinin üçüncü
fıkrası da bu ilkeyi destekler niteliktedir. Anayasa, yasakoyucunun takdir
hakkını bu ilke çerçevesinde kullanması gereğine ağırlık vermektedir.
2547 sayılı Yasa'nın amacı, 1. maddesinde; "... bütün yüksek
öğretim kurumlarını ve üst kuruluşlarının teşkilatlanma, işleyiş, görev, yetki
ve sorumlulukları ile eğitim-öğretim, araştırma, yayım, öğretim elemanları,
öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlemek
..." olarak belirlenmiştir. Yasa'nın "Ana ilkeler" başlıklı 5.
maddenin "f" fıkrasında ise, genel olarak "Yeni üniversiteler,
üniversiteler içinde fakülte, enstitü ve yüksekokullar, Devlet kalkınma
planları ilke ve hedefleri doğrultusunda ve yükseköğretim planlaması
çerçevesinde Yükseköğretim Kurulu'nun olumlu görüşü veya önerisi üzerine
kanunla kurulur." denilmektedir. 2547 sayılı Yasa'ya 2880 sayılı Yasa'yla
eklenen, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarıyla ilgili düzenlemelere
ilişkin ek 2.-l 5. maddeler de aynı doğrultuda düzenlenmiştir. Bu kurallar
birlikteele alındığında, 2547 sayılı Yasa'nın, vakıf üniversiteleri yönünden
"kanunla kurulma"ya bir ayrıklık getirilmediği anlaşılmaktadır.
Kurucusu Devlet ya da vakıf olsun, tüm üniversiteler, birlikte ya da ayrı ayrı,
yasayla kurulacaktır.
Yasayla kurulma ilkesihem devlet üniversiteleri, hem de vakıf
üniversiteleri için geçerlidir. Çünkü, vakıfların yükseköğretim kurumlan
kurmasına olanak tanıyan Ek 2. Madde ve sonraki maddelerde, bu Yasa'da
gösterilen yöntem ve ilkelere uymak koşuluyla, vakıfların, yükseköğretim kurumları
ya da bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını kurabilecekleri
öngörüldüğünden vakıf yükseköğretim kurumlarının da bu Yasa'da gösterilen
biçimde kurulması gerekmektedir. Böylece, vakıf yükseköğretim kurumlarının da
yasayla kurulması zorunluluğu, kesin bir sonuç olarak belirginleşmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın ek 2. maddesine 7.6.1989
günlü, 369 sayılı KHK. nin 3. maddesiyle eklenip, 23.11.1989 günlü, 3589 sayılı
Onama Yasası'nın 3. maddesiyle aynen kabul edilen fıkranın Anayasa'ya
aykırılığı nedeniyle iptali istenmiştir. Dava konusu bu fıkra, Yükseköğretim
Kurulu'na üniversite açmak değil sadece öneride bulunmak ve görüş bildirmek
yetkisini tanımıştır. 2547 sayılı Yasa'nın "Yükseköğretim Kurulu'nun
Görevleri"ni sayan7. maddesinin "o" bendinde yazılı vakıf
yükseköğretim kurumunun açılması hususunda görüş ve öneri bildirme durumuyla
diğer bentlerde yazılı kurallar arasında birlik sağlanmıştır. Bu kurallara göre
yükseköğretim kurulu, vakıf yükseköğretim kurumları içingerekli düzenlemeyi
yapabilecek, fakat kurulması, ek 2. madde yoluyla ana ilkeleri saptayan 5.
maddenin "f" bendi uyarınca yasayla olacaktır.
Anılan Yasa'nın ek 13. maddesinde, vakıf yükseköğretim kurumunun
kapatılması ve başka bir vakıf üniversitesi veya yükseköğretim kurumu ile
birleştirilmesi konularına yer verilmiş, uygulamanın, Yükseköğretim Kurumu'nun
önerisi alınarak, işlemlerin Yasa'daki ilkelerine uyularak yürütüleceğine
değinilmiştir.Böylece yine Yasa'nın 7. maddesinin "d-2" bendi ile
bütünlük sağlanmıştır.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nın getirdiği kuralların bir
bütünlük taşıdığı, hukuksal dayanak, yasayla kurulma yönünden vakıfların
yükseköğretim kurumlan açmaları ile Devletin yükseköğretim kurumları açması
arasında bir farklılık gözetilmediği, görülmektedir. Farklılık, yalnızca,
vakıfların malî ve idarî yönden kendilerine özgü bir sistem içinde
bulunmalarından kaynaklanmakta ve kurucusunun farklılığı nedeniyle ayrıcalıklı
hükümlere bağlı kılınmış bulunmaktadır. Devlet yükseköğretim kurumlarında kurucu,
"Devlet", vakıf yükseköğretim kurumlarından kurucu ise
"Vakıftır.
Eğer bir üniversitenin kurulması idarî bir kararla mümkün olsaydı
idarî yargı denetimi yerindelik açısından yapılamayacağına, yasama organı da
devre dışı bırakılmış olacağına göre Anayasa'daki bu kuralın gözetilme yollan
kapatılmış olacaktı. Devletin bir üniversite, bir fakülte, yüksekokul ya da
enstitü kurabilmek için yasaya gereksim duyacağı, buna karşılık vakıflara bağlı
bir üniversitenin kurulması için ise basit bir idarî işlemin yeterli olduğu
sonucuna varılacaktır ki, Anayasa'nın gerek söz ve amacından, gerek yorumundan
böyle bir sonuca varmak mümkün değildir.
Bilimsel özerklik, kamu tüzelkişiliği öğeleri de yasayla
kurulmalarının zorunlu koşulunu oluşturmaktadır. Anayasa, yasayla kurulmayı ve
kamu tüzelkişiliği taşımayı birbirinden ayrılmaz, birlikte iki koşul olarak
öngörmüştür.
c) Bilimsel Özerklik:
Özerklik; belli sınırlar içerisinde serbestçe davranabilmeyi
anlatır. Özerk olan bir kuruluşun, yasayla çizilen sınırlar içerisinde kalmak
koşuluyla kendi davranışlarına egemen olacak kuralları da yine kendisini
düzenlemesi gerekir.
Bilimsel Özerklik; geniş bir kavramdır, TC. Anayasası, bu
ilkesiyle üniversiteleri, 2. maddesinde yer alan ana niteliklere sahip bir
hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde öğretim, araştırma ve yayın
konularını belirlemek ve yürütmek ve ilgilerini bu doğrultuda çalışmaya
yöneltmek serbestliğine sahip kılmış bulunmaktadır.
Anayasa'nın 130. maddesi, üniversitelerin yine bir hukuk
devletinin üniversitesine yaraşır biçimde, uygar ve evrensel karakterde
öğretim-eğitim, araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir
kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve Cumhuriyetin temel organları içinde
bu niteliğiyle yer almasını istemiş, üniversitelerin öğretim üyeleri ve
yardımcılarını kapsayan kendine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı düşünmüş
ve buna göre düzenlemeler yapmıştır.
Anayasa'nın 130. maddesinde, üniversitelerin, bilimsel özerkliğe
sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak Devlet
tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin, siyasal
çevrelerin, özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının,
üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri
yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden
başka, herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini
sağlamak olduğunda kuşku yoktur.
Gerçekten, üniversitelerin ancak devletçe ve yasa ile
kurulabileceği ilkesi, Anayasa'nın öngördüğü ayrıklık dışında, özel kişilerin
üniversite açmalarını yasaklamakta ve böylelikle bir takım yarar ve düşünce
topluluklarının kendi çıkarlarına uygun ve tek yanlı bir yüksek eğitim ve
öğretim vermelerini önlemektedir.
Her siyasal kuruluş, kendine özgü görüşleri ve anlayışları
doğrultusunda eğitim ve öğretimi etkileme eğilimi gösterebilir. Oysa, toplumsal
açıdan çok önemli bulunan alanlarda görev alacak yetenekli kimselerin
yetiştirilmesi, bunların yalnızca nesnel ve bilimsel düşüncelere dayananbir eğitim
ve öğretimden geçmiş bulunmalarına bağlıdır.
Anayasa'nın 130. maddesinde, üniversite kuracak olan Devlet için,
yerine getirilmesi zorunlu bir takım buyruklar ve yasaklar yer almıştır.
Bunlar, üniversitenin Devlet eliyle ve yasayla kurulması zorunluluğu özel
kişilere üniversite açtırma yasağı, üniversitenin organları ile öğretim üye ve
yardımcılarının üniversiteler dışında kalan bir makam ya da kişi tarafından
görevlerinden uzaklaştırılmaması gereğidir. Bu yasaklar ve buyruklar
Yasakoyucuyu da, Devletin öbür organlarım da Anayasa'nın 11. maddesi uyarınca
bağlamaktadır.
Anayasa üniversitelere bilimsel özerklik tanımıştır.
Üniversitelerin, Anayasal ilke ve gereklere bağlı olacaklarından, devrim
yasalarına, bu arada özellikle Öğretim Birliği Yasası'na özenle uyacakları
kuşkusuzdur. Üniversitelerin bilimsel özerkliği benimsenirken güdülen erkek,
üniversite öğretimi niteliğindeki yükseköğretimi siyasal çevrelerin ya da
çeşitli çıkar veya düşünce kümelerinin dışında tutmaktır. Her türlü bilimsel
görüş vedüşüncelerin öğrenilmesi ve öğretilmesi, bunun yayılması ve özgürlük
olarak demokratik düzende yerini bulmuş ve "düşünce özgürlüğü"nün
varlığım ortaya koymuştur. Eğitim ve öğretim özgürlüğü düşünce özgürlüğünün bir
bölümünü oluşturmaktadır. Anlaşılmaktadırki, Devletin sadece eğitim ve öğretim
özgürlüğünü kabul etmesi yeterli bulunmayıp, bu özgürlükten bütün kişilerin
yararlanabileceği bir düzen kurmakla yükümlü kılınması öngörülmüştür.
Düşünce, öğretim ve eğitim özgürlüğü ve "sosyal hak"
kavramı, devlet olma fikriyle özdeşleşince demokratik ülkeler, bu özgürlüklere
anayasalarında yer vermişlerdir. Bu durumda ek 2. maddeye eklenen dava konusu
ikinci fıkra, sadece karar ile oluşturulacak bir üniversiteye olanak verdiği
zaman, yasal dayanaktan yoksun, Anayasa'nın ve 2547 sayılı Yasa'nın
amaçlamadığı bir kuruluşu ortaya çıkaracaktır. Anayasa'nın 130. maddesinin bir
bütün olarak değerlendirilmesi, üniversite kavramı ve kurumunun tüm
özellikleriyle gözetilmesi "üniversite" adını taşıyacak kuruluşun
yasa ile oluşturulması zorunluluğunu açık biçimde göstermektedir.
Belirtilen nedenlerle, dava konusu Yasa kuralı Anayasa'nın 130.
maddesine aykırıdır, iptali gerekir.
Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ve Yavuz
NAZAROGLU bu görüşe katılmamışlardır.
2-Anayasa'nın 123. Maddesi Yönünden İnceleme:
Kamu tüzelkişilerinin varlığı, yasama organının iradesine bağlı
bulunmakta ve kendiliğinden oluşmamaktadır.
Kamu tüzelkişileri kaynak ve gücünü yasadan almak zorunda
olduğundan; bunların varlığı ancak bütün öğelerin ve koşulların bir arada
bulunması halinde kabul edilebilir.
Anayasa'nın 123. maddesinde, "... Kamu tüzelkişiliği, ancak
kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur."
denildiği halde özel nitelik taşıyan 130. maddesinde, "... Üniversiteler
Devlet tarafından kanunla kurulur." denilmekledir.
Kamu tüzelkişiliği öğesi de yasayla kurulmanın zorunlu koşulunu
oluşturur.
Üniversiteler, Anayasa'nın 123. maddesinde öngörülen ve
"Kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak ..." kurulacağı belirtilen
kamu- tüzelkişilerine göre özelliği olan kuruluşlardır. 123. maddede öngörülen
kamu tüzelkişiliğini, gereksinime göre istediği biçimde kurmaya ve ona istediği
işlevi vermeye Yasakoyucunun yetkili kılınmasına karşın, Anayasa'nın 130.
maddesinde, üniversiteler yönünden Yasakoyucuya bu serbestlik tanınmamıştır.
Bir üniversite kurulması gerektiği zaman ona varlık verecek olan yasada ne gibi
yöntem ve ilkelere uyulacağı Anayasa kurallarıyla belirtilmiştir. Üniversite
konusunda yasakoyucuya bir seçenek olanağı bırakılmamıştır.
Devletin gözetim ve denetimi altında olma, düzey denkliği sağlama,
çağdaş bilim ve eğitim ilkelerine uygun olma koşuluyla eğitim ve öğretimi
serbest kılan Anayasa, üniversite adıyla ve bu düzeyde eğitim yapmak üzere
kurulacak kurumların bilimsel özerkliğe sahip, kamu tüzelkişiliği biçiminde
yasayla kurulmasını öngörmüştür.
Anayasa'nın 123. maddesindeki "İdare, kuruluş ve görevleriyle
bir bütündür ve kanunla düzenlenir..." kuralı yanında Anayasa'nın 130.
maddesinde üniversitelerin kuruluş ve işleyişleriyle öbür özellikleri ayrıca
düzenlenmiştir. 123. maddede bir bütün olduğu belirtilen "idare"
kapsamında bulunmakla birlikte üniversiteler kendi içinde özelliği olan
kuruluşlardır.
Üniversiteler, Anayasa'nın 130. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak
yasayla kurulan, bilimsel özerkliğe sahip birer kamu tüzelkişileridir. Kamusal
bir kuruluşun ve bu kuruluşa ilişkin bir kamu hizmetinin yürütülmesinin
sözkonusu olduğu durumlarda kural olarak, kamu hukuku gerekleri gözetilir ve bu
alanda geçerli kurallar uygulanır.
Üniversiteler, bu bakımdan, Anayasa'nın 123. maddesine öngörülmüş
bulunan ve bir bütün olduğu belirtilen "İdare" içinde ayrı bir konuma
sahiptirler. Bu nedenle doğrudan idarenin genel yapısı içinde olan, yasa ile ya
da yasanın açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilen "kamu
tüzelkişilerinden nitelik taşıyan üniversitelerin kurulması gerektiği zaman ona
varlık verecek olan yasada ne gibi yöntem ve ilkelere uyulacağını Anayasa
açıkça belirlemiştir.
Yasayla kurulma zorunluluğunun doğal sonucu olan "kamu
tüzelkişiliği" niteliği, üniversitelerin yapısına uygun bir özelliktir.
Devlet ya da vakıflar tarafından kurulması bu konuda bir ayrım
gerektirmemektedir. Vakıflar tarafından kurulan üniversitelerin kamu tüzelkişiliğine
sahip olmaları, Anayasa'nın 130. maddesinin son fıkrasında öngörülen malî ve
idarî konulardaki serbestlikle çatışmaz. Vakıf üniversitesi olmak yasa
temeliyle kamu tüzelkişisi sayılmayı engellemediği gibi, kamu tüzelkişisi olmak
da malî ve idarî konularda istediği kuralları ve düzeni seçip uygulamayı
engellemez. Her düzeyde yöneticilerle öbür personelini görevlendirmeyi kendi
organları gerçekleştirir. Vakıf üniversiteleri, akademik çalışmalar, öğretim
elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Ana-yasa'nın Devlet eliyle
kurulan yükseköğretim kurumları için öngördüğü kurallara bağlı olup bunların
dışındaki konularda kurucu vakıflar, kuruluş yasasının ve üniversite
organlarının belirlediği ilkeler ve ayrıntılara göre çalışacaktır.
Üniversitenin önemive özelliği gereği kamusal ayrıcalıklardan da
yararlanabilecektir. Kazanç amacı gütmeyen, kamu yararına çalışan bir
üniversite için bu yaklaşım, doğal bir beklentidir.
Bu nedenlerle, vakıflarca "üniversite" adıyla kurulacak
yükseköğretim kurumlarının kamu tüzelkişiliği niteliğini taşımaları Anayasa'nın
130. maddesinin gereği bulunmakla, bu kuruluşların genel yönetim yapısı içinde
yer almadığı ileri sürülerek Anayasa'nın 123. maddesine aykırı olduğu savı
yerinde görülmemiştir.
3- Anayasa'nın 6. Maddesi Yönünden İnceleme:
Bu maddede, egemenliğin, kayıtsız şartsız Türk milletine ait
olduğu açıklanmaktadır.
"Egemenlik" başlıklı bu maddenin üçüncü fıkrasında,
hiçbir kimsenin ya da organın kaynağını Anayasa'dan almayan bir Devlet
yetkisini kullanamayacağı öngörülmektedir. Anayasa, kendisi düzenlemedikçe,
açıkça olur vermedikçe ya da bir yasa ile düzenlenebileceğini belirterek bu
yolla kullanılacağını bildirmedikçe, bir organ ya da kişi bir devlet yetkisini
kullanamaz. Anayasa'ya dayanmayan, Anayasa'dan kaynaklanmayan Devlete ilişkin
yetki sözkonusu olamayacağından, böyle bir yetkinin kullanılması da
düşünülemez. Anayasal dayanak, geçerlik koşuludur. Önceki bölümlerde incelenen
dava konusu Yasa kuralının, Anayasa'nın yükseköğretim kurumlarını düzenleyen
130. maddesihükümleriyle çeliştiği sonucuna varılmıştır. Herhangi bir nedenle
herhangi bir Anayasa maddesine aykırılık, her zaman Anayasa'nın 6. maddesine
aykırılık oluşturmaz.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen kuralları
yasanın kendi yapısı içinde ele almak ve Anayasa'ya uygunluk denetimini bu
anlayış içinde yerine getirmek durumundadır.
İnceleme konusu düzenleme nedeniyle Anayasa'nın 6. maddesinde
yazılı temel ilkenin dışına çıkılarak, bir Devlet yetkisinin kullanıldığından
da söz edilemez.
Bu bakımdan, iptali istenen Yasa kuralının 6. maddesiyle doğrudan
ya da dolaylı ilişkisi kurulamamıştır.
4- a) Yukarıda "B" Bölümünün, l/a, b, c kesimlerinde
Anayasa'nın 130. maddesine aykırılığı nedeniyle iptali gerektiğinden söz edilen
3589 sayılı Yasa'nın dava konusu 3. maddesinin iptali; bu Yasa'nın 4. ve 5.
maddelerinin uygulanmaması sonucunu doğuracağından, bu durum anılan maddelerin
de iptal edilmesini 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasının
gereği olarak zorunlu kılmış bulunmaktadır.
b) Öte yandan, iptal nedeniyle oluşacak hukuki boşluğun kamu
yararını ihlâl edici bir nitelik taşımakta olması, iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihin de ayrıca kararlaştırılmasını gerektirdiğinden, söz konusu
hükmün, bu kararın Resmî Gazete'de yayımlandığıtarihten başlayarak bir yıl
sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V- SONUÇ
23.11.1989 günlü, 3589 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim
Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun"un;
A) 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mehmet
ÇINARLI, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ve Yavuz NAZAROĞLU'nun
karşıoyları ve oyçokluğuyla,
B) İptal kararının 3589 sayılı Yasa'nın uygulanmaması sonucunu
doğuran 4. ve 5. maddelerinin de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince
İPTALLERİNE oybirliğiyle,
C) İptalin ortaya çıkardığı hukukî boşluğun kamu yararını olumsuz
biçimde etkileyici nitelikte bulunması nedeniyle kararın, Resmi Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine Anayasa'-nın 153.
maddesinin üçüncü ve 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince oybirliğiyle,
30.5.1990 gününde karar verildi.
Başkan
Necdet
DARICIOĞLU
|
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
İhsan
PEKEL
|
Üye
Selçuk
TÜZÜN
|
Üye
Ahmet
N. SEZER
|
Üye
Erol
CANSEL
|
Üye
Yavuz
NAZAROĞLU
|
|
|
|
|
DEĞİŞİK
GEREKÇE
Esas Sayısı: 1990/2
Karar Sayısı: 1990 / 10
Anayasa'nın "yükseköğretim kurumlan" başlıklı 130.
maddesi tüm fıkralarıyla birlikle ele alındığında, yükseköğretim kurumlarının
üniversite önde ve üstte bulunacak biçimde oluşturulacağının öngörüldüğü
anlaşılmaktadır. Anayasa "Üniversite" konusunda devlet tekelini
benimsemiştir. Anayasa'nın 42. maddesinde Atatürk ilke ve devrimleri
doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim gereklerine göre yapılacağı belirtilen
eğitim ve öğretimin en üst düzeyde sürdürüleceği yer olan üniversitelerin,
yasal amaç anımsandığında, gelişigüzellik, başıboşluk, karmaşa içinde ve özel
girişimin değişik eğilimlerine göre koşullanmış insan yetiştirme tezgahına
dönüşme olasılıklarına açık tutulması beklenemez. Yapısı, işleri, organları,
program ve çalışmalarıyla tümüyle özerk olması gerekirken ancak "bilimsel
özerkliğe sahip..." kılınarak kısıtlanan ve sınırlanan devlet üniversitesi
yanında, kurucusu vakfın adeta açık anlatımla vakıf kurucularıyla yöneticilerin
kendi amaçlarım gerçekleştirmede bağımsız olacakları özel üniversiteler
düşünülmemiştir. Anayasa'nın, çoğunluk kararında da değinildiği gibi devletin
gözetim ve denetimine bağlı olmak koşuluyla vakıfların yükseköğretim kurumlan
kurabilmelerine olanak tanıması bir ayrıklıktır. Herüniversite bir yükseköğretim
kurumudur, ama her yükseköğretim kurumu bir üniversite değildir. Anayasa'nın
vakıflar için öngördüğü ayrıklık, "üniversite" adı verilmeyecek
yükseköğretim kurumlan içindir. Ad, yapı için bir göstericidir zorunlu bir öğe
değildir. Ancak, Anayasa'nın öngördüğü ayrım yönünden önem taşımaktadır.
Kanımca, Anayasa'nın 130. maddesi ulusal yaşamdaki yeri nedeniyle üniversite
kurmak hakkını yalnız devlete tanımıştır. Anayasa'nın 130. maddesinin birinci
fıkrasındaki "kanunla" sözcüğü ileikinci fıkranın başındaki
"Kanun" sözcüğü kuruluşu sağlayıp işleyişi tanımlayan aynı yasayı
anlatmaktadır. Seçim ve atamada yürütmeye tanınan gereksiz yetkilerle,
oluşturulan üst yönetim kuruluşlarıyla bilimsel özerkliği de sözde kılan
üniversitelerin özelüniversitelerle kazanç yarışma çıkarılır gibi aynı durumda
değerlendirilmesi yanlıştır. Kimi üniversitelerin doktora sanları dağıtımı,
Türk-İslâm sentezi doğrultusundaki siyasal nitelikli kimi etkinlikleri,
bağlayıcı yargı kararlarına karşı tutumları, devlet yöneticilerini
karşılayışları ve bunlara sundukları armağanlar, kimi yayınlar, kimi atama ve
görevlendirmeler gözetilirse, evrense1-çağdaş bir kurum olma niteliğinin
boyutları açıklık kazanır. Bilimsel gereklerle anayasal sınırlar içinde
olabildiğineözgür çalışarak özgür düşüncesi bağımsız varlığı ile kişilikli
insan gücü yetiştirecek üniversitelerin yüksek okul yada özel bir okul gibi
kurulması kabul edilemez. Bu zorunluluk, Anayasa'dan kaynaklanmaktadır. Gerçeği
arama çabası, dinsel doğmaya karşı, bilimsel utkusunu kazandırmıştır. Bu sonuç
bir devrimdir ve us gücünün sınırsızlığını kanıtıdır. Düşünce alanında usun
gerçekleştirdiği aşamalar üniversite öncülüğü ya da katkısıyla
sonsuzlaşacaktır. Araştırmaya dayalı öğretiler, gözlem ve deneyi kalkış noktası
alan atılımlar elverişli ortam, koşul ve araç-gereç ister. Bilimsel bulguların
kaynağı olan öğeler gözardı edilerek gelişme sağlanamaz. Üniversite bu
çalışmaların kurumlaşmasıdır. Bilim ve öğretim tümlüğünü simgeleyen üniversite,
yüksekokulla, bir yükseköğretim kurumuyla eşanlamlı, eşdüzey ve eşdeğer
değildir. Özerklik, üniversitenin karakteridir. Vakıfların istencinin egemen
olduğu üniversitede bilimsel özerklik, bugün için olsun, kuşkuludur. Çağdaş
gereklere, Türk devrimi ve Atatürk ilkelerine aykırıuygulamalar içinde
bulunduğu duyulan kimi özel okullar gereğiyle -yeterince denetlenemezken,
anayasal ve bilimsel amaca aykırı çalışmalar, eğitim-öğretim yapılması
olasılığını önlemek güçtür. Bunları "üniversite" adını bir koruyucu
gibi kullanıp gerçekleştirmek tehlikesi unutulmamalıdır. Özerklik kamu
tüzelkişiliği yapıya ve amaca uygun niteliktir, vakıf bunu veremez. Vakıflar da
üniversite kurabilir, bu bir toplumsal aşama, genel düzey sorunudur.
Anayasa'nın bugünkü içeriğinin getirdiği sonuç, vakıflarınancak yüksekokul
kurabileceğidir. 130. maddenin yazılışı daha doyurucu, daha açık, daha düzenli
olsaydı, üniversite konusunu yoruma gereksinim duyurmayacak bir biçimde
belirlese idi Yasakoyucu vakıflara da üniversite kurma yolunu açabilirdi.
Kanımca, kimibatı ülkelerindeki vakıf üniversiteleri örnek alınarak,
"kazanılmış hak" kavramının anayasa yargısındaki yeri yanlış
değerlendirilerek kimi kuruluşlara geçerlik kazandırılmak istenmektedir.
Zorunlu altyapısı oluşturulmadan, toplumsal gerekler kotarılmadan"Mütevelli
Hey'et" yönetiminde, üstelik devlet gözetim ve denetiminde olsun ya da
olmasın her vakfın üniversite kurmasına olanak tanımak Anayasakoyucu'nun
istenci dışına çıkmaktır. "Yükseköğrenim" sözcüğünden yararlanılarak
"üniversite"yi kapsayacak bir anlam genişliğine gitmeye Anayasa'yı
elverişli görmüyorum. Yönetimin-yönetmenin hoşgörüsü ya da hukuksal engeli
özelde kaldırması niteliğinde bir kolaylıkla üniversite kurulması Anayasa'yı
zorlamaktır. Akçalı olanaklar, kimi ayrıcalıklar bir kuruluşun üniversite
olması için yeterli değildir. Devlet üniversitelerinin sorunları, yoksunlukları
ve güçlükleri çözümlenmemiş, giderilmemişken devlet kaynaklarının vakıf
üniversitelerine aktarılması doyurucu düzeyde açıklanamaz. Yetersiz denetim,
sınırsız olanaklarla vakıfların üniversitelerine verdiklerine koşutluk
sağlayamayan devlet üniversiteleri giderek güçsüzleşir. Örneğin, öğretim
üyelerinin ücret fazlalığı, vakıf üniversitelerim çekici duruma getirir. Özel
üniversite amaçlanmış olsaydı vakıf dışındaki tüzelkişilerle gerçek kişilerin
de belirlenecek koşullarla üniversite kurmalarına olanak tanınabilirdi. Eğitim,
en sağlıklı kaynak ve dayanaktır. Sistemi iyi saptanıp işletilmezse,
öğrencilere araştırma yapmak olanakları sağlanamazsa, projeler üzerinde çalışma
kolaylıkları getirilmezse, öğretim üyelerine düşen öğrenci sayısı bilimsel
sınırda tutulmazsa, programlar gereksinimleri karşılamazsa, kitaplık,
laboratuar gibi zorunlu öğeler yeterli olmazsa, toplumsal etkinlikler1(kültür,
sanat, spor vb.) eğitim-öğretim kapsamı içinde gerçekleştirilmezse yalnızca
"ad"la elde edilecek bir şey yoktur. İlkokuldan başlanarak eğitim
sisteminin yenilenmesi zorunluluğu açıktır. Bilimle özgürlüğü birbirinden
koparmadan denetim ve disiplini çağdaş ölçütler ve yaptırımlarla etkin kılarak
eğitim ve öğretimi gerçekleştirecek üniversiteler, ülke için çok önemli
kurumlardır. İletişimde atılımların, bilgi ve düşüncede gelişmelerin hızlandığı
günümüzde yaşamı dokuyan etkilerin kaynağı eğitimdir. Siyasal, ekonomik,
sanatsal her konuda aşamaların gücü eğitimdir, 369 sayılı KHK'ye kadar
vakıfların kurabilecekleri yükseköğretim kurumlarından "üniversite"
olarak söz edilmemesi de görüşlerimi doğrulamaktadır. ODTÜ'nün 7307 sayılı
kuruluş yasasındaki mütevelli kurulundan 2547 sayılı Yasayla vazgeçilmesinin de
bir anlamı vardır. Yasakoyucu'nun iyi niyeti esas olmakla birlikte Anayasa'nın
egemenliği ve bağlayıcılığı ondan üstündür ve öncelik taşır. Yerindelik
denetimi izlenimi vermekten kaçınarak değinilmesi gereken kimi yönler üzerinde
durmuyorum.
En belirgin amacı bilim üretmek olan üniversitenin kurulmasını
gelişi-güzellik içinde düşünmek sakıncalıdır. Yükseköğretim kurumlarından
üniversite alanlarında devlet tekeli öngörülmüştür. Yükseköğretim kurumlarının
kurulmasında ayrıklık yasayla kurulmaya değil, devlet eliyle kurulmaya
getirilmiştir. Yasayla kurulmanın doğal sonucu sayılan kamu tüzelkişiliği
niteliği de anayasal zorunluluktur. Bu sonuç, devletin üniversite kurması
yanında, devletin gözetim ve denetimi altındaki vakıfların, yasayla da olsa,
ayrıca üniversite kurmasını gereksiz kılar. Çoğunluk kararıyla oluşan yargıda
bu konuda daha güçlü açıklık bulunması, olası yozlaşmalar ve sapmaları önlemede
yararlı olurdu.
Bilimsel özerklik, kurumsal ve görevsel güvence, devlet
üniversitesiyle daha gerçek ve.geçerlidir. Kişinin özgüvenini güçlendirecek
eğitim ve öğretim, bir vakfın, vakfın kurduğu üniversite yönetiminin üstesinden
gelebileceği, hafife alınacak bir olgu değildir. Eleştiri, olumlu ya da olumsuz
uygar tepki, demokratik toplum için en yararlı kişisel yaklaşım ve katkıdır.
Üniversitenin özerk yapısı bunu verebilir ama bağımlı, yanlı, baskı ve
sıkı-düzen, abartılı bir üniversite bu nitelikleri taşıyan insanı yetiştiremez.
Batıda adında "üniversite" sözcüğü bulunmayan, "yüksek okul,
kolej, enstitü"olarak anılan üniversitelerin olması ülkemiz için örnektir,
ama bağlayıcı değildir. Kendimize özgü koşullar, uygulamada değişiklikler
getirilebilir. Türkiye'de yaygın olan, kökleşmiş "üniversite" adı,
klasik yüksekokuldan başka bir yapıyı anlatmaktadır. Üniversite konusunda
kapsamlı tanım ve irdeleme özellikle Anayasa Mahkemesi'nin 625 sayılı Yasa'nın
özel yüksekokullara ilişkin iptal karan ile 25.5,1976 günlü, Esas: 1976/1,
Karar: 1976/28 sayılı kararında vardır (Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi,
Sayı 14,Sayfa 187 vd.). 1961 Anayasası döneminde de olsa temel kurum ve
kavramlar yönünden günümüzde de gözönünde tutulacak anlatımlar içermektedir.
Dinsel amaçlı vakıfların çokluğu ve çabaları lâik, çağdaş eğitim ve öğretim
için üniversite olanağıyla sayısız sakınca yaratabilir.
Anayasa'nın bugünkü 130. maddesi karşısında vakıfların üniversite
değil, yüksekokul kurabileceği görüşüyle iptal oyumu kullandığımı özetle bu
nedenlerle açıkladım.
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
DEĞİŞİK
GEREKÇE
Esas Sayısı:1990/2
Karar Sayısı: 1990/10
Anayasa, vakıflar tarafından, ancak, üniversite" dışındaki
yükseköğretim kurumlarının kurulabilmesini kabul etmiştir.
Bu nedenle, çoğunluk kararının, vakıflar tarafından da üniversite
kurulabileceğine dair, kısımlarına katılmıyorum.
İPTAL
DOĞRULTUSUNDA AYRIŞIK GEREKÇE
Esas Sayısı: 1990/2
Karar Sayısı: 1990/10
Anayasa'nın 130. maddesinin kenar başlığı "Yüksek Öğretim
Kurumları" adını taşımasına karşın, üniversitelerden gayri yükseköğretim
Kurumlarının ne olduğu konusunda herhangi bir açıklama yapmamış ve bir
tanımlama getirmemiştir.
MGK. Anayasa Komisyonunun değişik gerekçesinden anlaşılacağı
üzere, Anayasa'nın bu maddesine son sekli verilirken 4.11.1981 günlü Ve 2547
sayılı "Yüksek Öğretim Kanunu"nda yer alan ilkelere sadık kalınmasına
özen gösterilmiş ve ayrıca ikinci bir fıkrayla kazanç kastına yönelik olmamak
şartıyla vakıflar da Devletin gözetim ve denetimine tabi olarak
"yükseköğretim kurumları" kurulabileceği kuralına yer verilmiştir.
2880 sayılı Kanunla değişik 2547 numaralı "Yüksek Öğretim
Kanunu"-nun 3. maddesinin (c) bendinde "üniversiteler, fakülteler,
enstitüler, yüksek okullar, konservatuarlar, meslek yüksek okulları ile
araştırma merkezleri"-nin birer yüksek öğretim kurumu olduğuna işaret
edilmiş, (d) bendinde de üniversitelerin "Bilimsel özerkliğe ve kamu
tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, yapan bir yüksek öğretim
kurumudur." biçiminde tanımı yapılarak nitelikleri belirlenmiştir.
Anayasa'nın 130. maddesiaynı nitelikleri yinelemiş ve bunlara ayrıca
"Devlet tarafından kanunla kurulur" hükmünü eklemiştir. Kamu
tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak
kurulacağına göre, bu ilavenin yeni bir unsur oluşturmadığı açıktır.
Budurum karşısında, denilebilir ki; her üniversite bir
yükseköğretim kurumudur, fakat her yükseköğretim kurumu bir üniversite
değildir. O halde Anayasa'nın 130. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"yüksek öğretim kurumları" tümcesini, üniversiteleri de kapsayacak
biçimde geniş yorumlamak, Anayasa'nın aynı maddesinin birinci fıkrasındaki
tanıma uygun düşmez.
130. maddenin ikinci fıkrasında sözü edilen
"yükseköğretim" kurumlarının üniversitelerle aynı doğrultuda ve aynı
görevleri yapacağı anlamına gelmez. Maddenin bu fıkrasında, orta öğretim
üzerinde eğitim ve öğrenim veren, fakat üniversitelerin dışında kalan diğer
öğretim kurumları amaçlanmıştır. Nitekim Batı uygarlığına bağlı ülkelerde de,
gerek üniversiteler, gerekse yüksek okullar birbirlerinden ayrı varlıklar
olarak kabul edilmektedir.
Esasen, Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasında "...
kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet
tarafından kanunla kurulur." hükmü, üniversitelerle diğer yükseköğretim
kurumlarının birbirinden başka kuruluşlar olduğunun kanıtıdır. Anayasa, kamu
tüzelkişiliğine ve bilimsel özgürlüğe sahip olacak üniversiteleri kurma
görevini Devlete vermiştir. Toplumsal ihtiyaçların bir üniversite kurulmasını
gerektirecek derecede önem kazanıp kazanmadığınıntakdiri, hiç kuşkusuz
yasakoyucuya aittir. Ancak, yasakoyucu, takdir yetkisini bir üniversite kurulması
yönünde kullanacaksa, ona "bilimsel özerklik ve kamu tüzelkişiliği"
kimliğini de vermesi gerekir. Başka bir anlatımla; Anayasa, bir hizmet
ünitesinin kurulması durumunda, ona varlık verecek olan yasada, ne gibi
kurullara ve ilkelere uyulacağını emretmiş ise, yasama organının yasama
yetkisini kullanırken yasal düzenlemesini kendi siyasi tercihlerine göre değil,
bu ilke ve kurallar doğrultusunda yapması icabeder.
Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasına göre, Milletimizi
Dünya Milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli üyeliğinde öncülük yapacak
olan çağdaş üniversitelerimizin birinci niteliği, "Kamu
Tüzelkişiliğine" sahip olmaktır.
Anayasa'nın 123. maddesi "Kamu tüzelkişiliği, ancak bir
kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur." hükmünü
içermektedir. Bu durumda, kamu tüzelkişiliği ya doğrudan doğruya bir kanunla
kurulacak, ya da takdire bağlı olarak kurulması hususunda idarimakamlara yetki
verilecektir. Bu halde de kamu tüzelkişiliği, yine idare tarafından ve idari
kararla kurulabilir.
Kaldı ki, üniversiteler, Anayasa'nın 123. maddesinde öngörülen
"kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulacağı" belirtilen
"kamu tüzelkişilerinden tamamen ayrı kimliğe sahiptirler. Çünkü, 123.
maddede öngörülen "kamu tüzelkişiliği"ni, ihtiyaca göre dilediği
şekilde kurmağa, ona dilediği görevi ve yetkiyi vermeye kanunkoyucu mezun
kılınmış olduğu halde, Anayasa'nın 130. maddesinin hiç birfıkrası kanunkoyucuya
bu yetkiyi vermemiş, bir üniversite kurulması gerektiği zaman, ona vücut verecek
olan kanunda ne gibi esaslara ve ilkelere riayet edileceğini Anayasal kurallar
halinde belirlemiştir.
Kısacası, Anayasa, üniversiteleri Devletin tekelinde ve hukuk
devletinin ilkelerine yakışır biçimde, uygar ve evrensel karakterde, çağdaş
eğitim-öğretim, araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip birer
kamu tüzelkişileri olarak düşünmüş ve bu hususu "Kamu tüzelkişiliğine ve
bilimsel özerkliğesahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur",
biçimindeki kuralıyla pekiştirmiştir.
Bu itibarla, Anayasa'da öngörülen nitelikleriyle bir Devlet
fonksiyonu olarak düzenlenen üniversiteleri kurmağa Devletten başka, vakıflar
da dahil, özel ve tüzelkişilere yasal olanak tanınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, iptal kararının Vakıfların hiçbir surette
üniversite kuramayacakları gerekçesine dayandırılması inancıyla çoğunluk
görüşüne katılmadım.
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1990/2
Karar Sayısı: 1990/10
Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasında ":... kamu
tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından
kanunla kurulur" denilmektedir.
Bu fıkradan, üniversitelerin Devlet tarafından kanunla kurulacağı
anlaşılmaktadır. Danışma Meclisi tarafından kabul edilen Anayasa taslağında,
başka bir kuruluş şekline imkân verilmemişken, Millî Güvenlik Konseyi'nce aynı
maddeye eklenen ikinci fıkra ile, "Kanunda gösterilen usul ve esaslara
göre, kazanç amacınayönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin
gözetim ve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları"nın kurulabileceği
kabul edilmiştir.
"Yükseköğretim kurumları" sözünün üniversiteyi de içine
aldığında şüphe yoktur. Nitekim, üniversiteler hakkında da hükümler getiren
130. maddenin başlığı "Yükseköğretim kurumları"dır. Şu halde, sözü geçen
fıkrada belirtilen şartların yerine gelmesi halinde, vakıfların da üniversite
kurabileceğini kabul etmek gerekir.
Bu şartlar nelerdir' Fıkra metinine göre:
1- Kanunla usul ve esaslarına gösterilmiş olması;
2- Kazanç amacına yönelik olmaması;
3- Devletin gözetim ve denetimine tâbi bulunması.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na eklenen ve Ek. 2. den Ek. 15.
kadar sıra numarası alan 14 maddede vakıfların hangi usul ve esaslara göre
yükseköğretim kurumu kurabilecekleri ayrıntılarıyla gösterilerek, Anayasa'nın
130. maddesinin 2. fıkrasında koşulan şart (yâni, kanunla usul ve esasların
gösterilmesi şartı) yerine getirilmiştir.
23.11.1989 tarihli ve 3589 sayılı Kanunun, dava konusu olan 3.
maddesiyle, Ek. 2. maddeye eklenen bir fıkra ile, yukarda sözü edilen usul ve
esaslara bir yenisi katılarak, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının
hangi şartlarla üniversite adını alabilecekleri gösterilmiştir. Bu ek fıkrada
şöyle denilmektedir: "Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarına,
Yükseköğretim Kurulu kararı ile ancak bu kanunun en az iki fakülteden oluşması
ve fen ve edebiyat alanları ile ilgili eğitim programlarının bulunması, eğitim
ve araştırma düzeyinin en az oilde, o ilde üniversite yoksa en yakın ilde
bulunan Devlet üniversitelerindeki eğitim ve araştırma düzeyinde olması
şartıyla "Üniversite" adı verilebilir."
Anayasa, vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının her biri
için ayrı kanun çıkarılmasını değil, genel bir kanunda (bir çerçeve kanunda)
usul ve esasların gösterilmesini emretmiş; kanun koyucu da bu emri yerine
getirerek, yukarıda sözünü ettiğim 14 maddede (dava konusu olan maddeyle
eklenen fıkra dahil) bu usul ve esasları göstermiştir.
Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"kanunla kurulma" şartı Devlet üniversiteleri içindir. Zaten, fıkra
"Devlet tarafından kanunla kurulur" diye bitmektedir. Bu şartı vakıf
üniversitelerine de teşmil etmek, yâni vakıf üniversitelerinin de
kanunlakurulacağını söylemek, hem aynı maddenin istisnaî bir hüküm getiren
ikinci fıkrasına aykırı düşer, hem de vakıf anlayışıyla bağdaşmaz. Bir vakıf
kanun çıkarılmasını, hele o kanunun vakfı kuranın irâdesine uygun olarak
çıkmasını nasıl sağlayacaktır' Kanunbu irâdeye aykırı hükümler getirirse,
vakfın, kurucusunun irâdesine aykırı olarak ortaya çıkan bir kuruluşun
masraflarını karşılamasını istemek, onun hukukî mahiyetine aykırı düşer.
Bu itibarla, Anayasa'nın 130. maddesinin 2. fıkrasıyla,
"kanunda gösterilen usul ve esaslara göre" kazanç amacına yönelik
olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tâbi
yükseköğretim kurumları (bu arada üniversiteler) kurulabileceği kabul edilmiş
olduğundan, 23.11.1989 tarihli, 3589 sayılı Kanun'un 3.maddesi hem Anayasa'ya,
hem de "eşyanın tabiatına" uygun bulunmaktadır.
Yukarıda açıkladığım gerekçelerle, sözü geçen 3. maddenin iptaline
ilişkin Mahkeme kararına katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1990/2
Karar Sayısı: 1990/10
30 Kasım 1989 tarih ve 20358 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren 3589 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanun" un 3. maddesinin ekseriyet oyuyla iptali kararına,
aşağıdaki gerekçelerle, katılmıyoruz:
1- 1961 Anayasasının 120. maddesinin 1. fıkrası: "Üniversite,
ancak Devlet eliyle ve kanunla kurulur. Üniversiteler, özerkliğe sahip kamu
tüzelkişileridir." hükmünü koyarak, üniversite kuruluşunu Devlet tekeline
vermekte ve bu ilkenin doğal sonucu olarak, bütçesi ve kadroları Devletçe
sağlanacak olan üniversitelerin, kanunla kurulmasını ve kamu tüzelkişisi
olmasını öngörmekte idi.
1982 Anayasasının 130. maddesi, üniversitelerin ancak Devlet
eliyle kurulmasını kabul eden 1961 Anayasasının 120. maddesindeki ilkeden
ayrılmıştır. Nitekim maddenin 1. fıkrası Devlet tarafından "kanunla ve
kamu tüzelkişisi olarak" kurulacak üniversitelere yer verirken; 2. fıkrası
"kanundagösterilen usul ve esaslara göre", kazanç amacına yönelik
olmamak şartı ile vakıflar tarafından da, Devletin gözetim ve denetimine tâbi
yükseköğretim kurumlan kurulabileceğini belirtmektedir. Bu fıkrada yer verilen
"yükseköğretim kurumu" kavramına üniversitelerin öncelikle girdiğine
kuşku yoktur. Nitekim 6.11.1983 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
"tanımlar" başlığını taşıyan 3. maddesinin (c) fıkrasına göre
Yükseköğretim Kurumları "üniversiteler, fakülteler, enstitüler,
Yüksekokullar ile uygulamave araştırma merkezleridir".
Hatırlatmak gerekir ki, 6.11.1981 tarihli 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu, 1982 Anayasasından önce yürürlüğe girmiş olup; Millî
Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu raporunun Anayasanın 130. maddesi ile ilgili
gerekçesinde (S. 84): "Danışma Meclisi tarafından kabul edilmiş bulunan
140. madde, 130. madde olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemede 4.11.1981
tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile getirilmiş bulunan ve 2324 sayılı
Anayasa Düzeni Hakkında Kanun Hükümlerinegöre Anayasa hükmü niteliğindeki
esaslardan Anayasada yer alması gerekenler gözönünde bulundurulmaktadır"
denmek suretiyle, "yükseköğretim kurumu" kavramının, türlerini ve
tanımını 2547 sayılı kanunun 3. maddesinde bulan "yükseköğretim"
kavramıyla eşdeğerolduğu vurgulanmıştır. Esasen Sayın Kurul'un büyük çoğunluğu
da Vakıfların üniversite kurabileceğini kabul etmiş bulunmaktadır.
2- Çoğunluk görüsünden ayrıldığımız nokta şudur: Vakıf tarafından
kurulacak üniversitenin ayrı bir kanunla kurulmasının gerekmediği ve bu
üniversitenin özel hukuk tüzelkişisi olması.
a) Anayasa'nın 130. maddesinin birinci fıkrası, kamu
tüzelkişiliğine sahip üniversitelerin, Devlet tarafından kanunla kurulacağım
belirtmektedir. Yarı Devlet Üniversiteleri kanunla kurulur ve kamu tüzelkişiliğini
kazanır.
Üniversitelerin kurucu kanunlarına pek çok örnek getirilebilir:
Örneğin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 66. maddesi ile yürürlükten
kaldırılan 4619 sayılı İstanbul Teknik Üniversitesi Hakkında Kanun, 6594
sayılı, Karadeniz Teknik Üniversitesi adıyla Trabzon'da Bir Üniversite
Kurulması Hakkında Kanun; 6595 sayılı, Ege Üniversitesi adıyla İzmir'de Bir
Üniversite Kurulması Hakkında Kanun, 1785 sayılı Diyarbakır Üniversitesi
Kuruluş Kanunu, 1786 sayılı Çukurova Üniversitesi kuruluş Kanunu, 1873 sayılı
Dört Üniversite Kurulması Hakkındaki Kanun vb. Yeni Üniversite kuruluş
kanunlarına da örnekler getirilebilir: Örneğin 28.3.1983 tarih ve 2809 sayılı,
Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun; Ankara Üniversitesi, ODTÜ, Hacettepe
Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik
Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Trakya Üniversitesi,
Uludağ Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Dicle
Üniversitesi, Fırat Üniversitesi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi kuruluş Kanunudur.
Bu suretle, bir tek kuruluş kanunu ile 27 üniversite birden kurulmuştur.
Anayasa'nın 130. maddesinin 1. fıkrasında adı geçen, üniversitelerin kuruluş
kanunu ile 2. ve devamı fıkralarında adı geçen ve vakıfların kuracakları
üniversitelerin usul ve esaslarını, bütün üniversitelerin işleyişini, görev ve
yetkilerini, organlarını, üst kuruluşlarını, öğretim elemanlarının türlerini,
niteliklerini, atama usullerini, çalışma ve denetim esaslarını üniversite memur
ve görevlilerini, disiplin ve ceza işlerini, malî hükümleri içeren genel
organizasyon kanununu biribiriyle karıştırmamak gerekir. Örneğin, yürürlükten
kalkmış bulunan 7.7.1973 tarihli ve 1750 Sayılı Üniversiteler Kanunu ve bu gün
yürürlükte olan, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu bütün üniversitelerde
uygulanması gereken genel nitelikle organizasyon kanunlarıdır.
b) Anayasa'nın 130. maddesinin 2. fıkrası, Devlet
Üniversitelerinin yanında, vakıfların da üniversite kurmalarına izin
vermektedir. Ancak bu üniversitelerin de Devlet Üniversiteleri gibi bir kuruluş
kanunu ile kurulabilecekleri; kamu tüzelkişisi oldukları biçiminde, fıkrada hiç
bir açıklık olmadığı gibi, Devlet Üniversitelerinin kuruluşunu düzenleyen
birinci fıkraya da yollama yapılmamış; yalnız "Kanunda gösterilen usul ve
esaslara göre" kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar
tarafından Devletin gözetimve denetimine tâbi yükseköğretim kurumları
kurulabileceği belirtilmiştir.
Bu usul ve esasları belirleyecek kanunun ise çerçeve niteliğindeki
Yükseköğretim Kanunu olduğunu belirtmek bir yanılgı olmaz. Nitekim bu çerçeve
kanunda yer alması gereken diğer konular da Anayasa'nın 130. maddesinin 3., 6.
ve 9. fıkralarında gösterilmiştir.
Kanunkoyucu Anayasa'nın, 130. maddesinin 2. fıkrasına göre bir
vakıf tarafından kurulacak yükseköğretim kurumunun Devlet Üniversitesi gibi
kurucu bir kanunu gerektirmediğini; kuruluşunun usul ve esaslarının
Yükseköğretim Kanununda (çerçeve kanunda) düzenlenmesinin yeterli olacağını
doğru değerlendirmiş ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun Ek 2-15. maddelerinde
Vakıflarca kurulacak üniversitelerin usul ve esaslarını düzenlemiştir. Nitekim
Ek madde 2; "vakıflar kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve malî ve
idari hususlar dışında akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve
güvenlik yönlerinden bu KANUNLA GÖSTERİLEN USUL VE ESASLARA uymak kaydıyla
yükseköğretim kurumlanveya bunlara bağlı birimlerinden birini veya birden
fazlasını kurabilirler" demek suretiyle Anayasa'nın 130. maddesinin 2.
fıkrasına uygun bir düzenleme getirmiştir. Vakıf Yükseköğretim Kurumu'nun
kurulabilmesi için, vakıf yönetim kurulu organlarınca alınan karar Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından uygun bulunursa, olumlu yazısı ve maddede belirtilen
belgelerle birlikte Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'na verilecek ve
Yükseköğretim Genel Kurulu belgeler üzerinde gerekli incelemeleri yaptıktan
sonra kurulacak Yükseköğretim Kurumu hakkında kararını verecektir. (2547 sayılı
Kanun, Ek madde 3). Vakıf tarafından kurulmak istenen Yükseköğretim Kurumunun
Yükseköğretim Kurulu kararıyla Üniversite sayıla-bilmesi için bu kurumun en az
iki fakülteden oluşması ve fen veedebiyat alanları ile ilgili eğitim
programlarının bulunması, eğitim ve araştırma düzeyinin en az o ilde, o ilde
üniversite yoksa en yakın ilde bulunan Devlet Üniversitelerindeki eğitim ve
araştırma düzeyinde olması gerekir (Ek" madde 2).
Bu suretle, 2547sayılı Kanun Vakıflar tarafından kurulacak
Üniversitelerin veya diğer Yükseköğretim kurumlarının Yükseköğretim Kurulu
karan ile kurulmalarını öngörmüştür. Bunun anlamı ise, Kanunkoyucu-nun
Anayasa'nın 130. maddesinin 2. fıkrasına objektif bir yorum getirerek vakıflarca
kurulacak ve üniversitelerin de içinde bulunduğu Yükseköğretim Kurumlarının bir
kurucu kanuna ihtiyaç göstermediği; Kuruluş usul ve esaslarının 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu'nda gösterilebileceği ve kurma kararının da Yükseköğretim
Kurulunca verilebileceği görüşünde olduğudur.
Şunu da belirtmek gerekir ki, vakıfların kurmak istedikleri
üniversite veya diğer yükseköğretim kurumları hakkında Yükseköğretim Kurulu'nca
verilen karar, idarî bir karar niteliğindedir ve öncelikle idari yargı
denetimine tâbidir. Bununla beraber, 2547 sayılı kanunda yer alan çerçeve
hükümler gerek iptal davası, gerekse yargı yerleri aracılığıyla itiraz yoluna
başvurularak anayasal denetime de tâbidir.
Vakıflarca kurulan Yükseköğretim kurumları devletin gözetim ve
denetimi altındadır. Anayasa, madde 130 fıkra 2 Malî ve İdarî konulan dışındaki
akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden,
devlet eliyle kurulan Yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen
hükümlere tâbidir, Anayasa,madde 130 son fıkra. Bu hükümler, vakfın kurulacağı
yükseköğretim kurumu ile devlet yükseköğretim kurumları arasında, malî ve idarî
konular dışında, tam bir benzerlik sağlanması amacına yöneliktir. Nitekim 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun Ek 8. maddesi: "Vakıflarca kurulacak
yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet Yükseköğretim
kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine
getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet Yükseköğretim kurumlarındaki
öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır" demekte; yine, Ek 9.
maddesi: "Vakıf Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim esasları,
öğretim süreleri ve öğrenci hakları ile ilgili hususlar bu kanun hükümlerine
tâbidir" hükmünü koymakta; Ek 10. maddesi ise:"Vakıflar tarafından
kurulacak Yükseköğretim Kurumları çalışmalarını Devlet Yükseköğretim kurumları
gibi, her ders yılı sonunda Yükseköğretim Kuruluna sunar" dedikten sonra,
bu kurumların malî, idarî ve ekonomik konularda Yükseköğretim Kurulunun gözetim
vedenetimine tâbi olduğunu bildirmekte; 12. madde de "Vakıflar tarafından
kurulacak Yükseköğretim kurumunda akademik kurul, senatoların; yönetim kurulu,
üniversite yönetim kurulunun; en yüksek düzeydeki yönetici, rektörlerin
yetkisini kullanır ve görevlerini yapar" demektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'na getirilmiş olan ve Vakıflarca
kurulacak Yükseköğretim Kurumlarının kuruluş ve işleyişlerinin usul ve
esaslarını düzenleyen Ek: 2-15. maddelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır ki,
bu yükseköğretim kurumları ile Devlet Yükseköğretim kurumlan arasında-malî ve
idarî konular dışında-tam bir benzerlik bulunmaktadır. Başka bir deyişle,
Kanunkoyucu Vakıflarca kurulacak ve üniversitelerin de içinde bulunduğu
Yükseköğretim kurumları için 2547 sayılı kanuna çerçeve hükümler getirmiş ve bu
Yükseköğretim kurumlarının-mali ve idarî konular hariç-Devlet Yükseköğretim
kurumlan ile aynı statüde ve aynı Yükseköğretim Kanunu'na tabi olmasını
sağlamıştır. Ancak Anayasa 130. maddesinin 1. fıkrasında Devlet tarafından
kurulan üniversiteler için bir kuruluş kanununu öngörürken, 2. fıkrasında, Özel
hukuk tüzelkişisi olan vakıflarca kurulacak ve üniversitelerin de dahil olduğu
yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve işleyiş usul ve esaslarını
üniversitelerin organizasyon kanununabırakmıştır. 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununu değiştiren 396 sayılı KHK'nin yerini alan 3589 sayılı kanun, 3.
maddesi ile, Ek 2. maddeye ilâve bir fıkra getirilmiş ve vakıflarca kurulacak
üniversitenin şartları düzenlenerek bu şartların gerçekleşmesi üzerine bu
yükseköğretim kurumuna üniversite unvanı verilmesi yetkisi Yükseköğretim
Kuruluna verilmiştir. Bu düzenleme Anayasa'nın 130. maddesinin 2. fıkrasındaki;
"kanunda gösterilen usul ve esaslara göre... Vakıflar tarafından ...
Yükseköğretim kurumlarıkurulabilir" hükmüne uygun düşmektedir. Ayrıca, bir
özel hukuk tüzelkişisi olan vakıf, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun
öngördüğü bütün şartları yerine getirerek, kurulmasını istediği üniversite veya
diğer Yükseköğretim kurumları ile ilgili görüşme ve tartışmaları idari bir
makam olan Yükseköğretim kurulu ile somut biçimde sürdürebilir. Eğer uyum
sağlayamazsa kurmaktan da vazgeçebilir. Halbuki bu kurumun bir kanunla
kurulması gerekince, vakfın düşünmediği ve arzu etmediği şartların kanuna
girmesi önlenemeyebilir ve bu yüzden vakıf öngörmediği şart ve
mükellefiyetlerle karşılaşabilir. Bu tereddüt, Yükseköğretim kurumlan kurmak
isteyen vakıflar üzerinde olumsuz ve caydırıcı etki yapabilir.
Son olarak bu konuda bir noktaya daha dikkat çekmede yarar vardır:
Anayasa Mahkemesi, E. 1969/31 K.'1971/3 karar sayılı kararında (RG
26 Mart 1971, sayı 13790): "üniversite görevi yapan Yükseköğretim
kuruluşlarının, toplumsal açıdan, üniversite sayılması gerektiğine 'göre, 4936
sayılı Üniversiteler Kanunu'nun 1. maddesiyle2. maddesinin ilk fıkrası uyarınca
kurulmuş bulunan bütün kurumlar, yüksek okul, ya da enstitü gibi adlarla
anılmakta bulunsalar ya da tek bir fakülte biçiminde kurulmuş olsalar bile,
yine üniversite kavramına girerler; çünkü bunlar üniversite öğrenimi yapmak
için varlık kazanmış birer kurumdur (s. 5) "fikrini benimsemiştir. Şu
halde Yüksek Mahkemeye göre Fakülteler de bir Üniversite sayılır. 1961
Anayasası 120. maddesinde üniversitelerin kanunla kurulması öngörüldüğüne göre
Fakültelerin de kanunla kurulması gerekir. Nitekim daha sonra yürürlüğe giren
7.7.1973 tarih ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu, 43. maddesinin 2.
fıkrasında bu kuralı doğrulamakla beraber, 3. fıkrasında "Bir Üniversite
içinde yeniden fakülte... açılması, senatoların teklifi ve MilliEğitim
Bakanı'nın onamı ile yapılır" hükmüyle, bir üniversite sayılması gereken
fakültenin, kuruluş kanunu olmadan, idarî bir kararla kurulabilmesini
öngörmüştür. Üniversite ve fakültelere kamu tüzelkişiliği verilmesine de
değişik dönemlerde farklı çözümlergetirilmiştir. Yürürlükten kalkmış olan 1750
sayılı Üniversiteler Kanununun 2. maddesinin 2. fıkrası, üniversiteye kamu
tüzelkişiliği tanırken, fakültelerin de ayrıca kamu tüzelkişiliği olduğunu
kabul etmiş; ancak üniversiteye bağlı diğer kuruluşlara Üniversite
senatolarınca tüzelkişilik verilebileceğini hükme bağlamıştır. 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu ise 6. maddesinde Yükseköğretim Kuruluna; 13. maddesinde
de Üniversitelere tüzelkişilik tanımış; fakültelere ve diğer bağlı kuruluşlara
tüzelkişilik vermemiştir.
Bu suretle, Yasakoyucunun gerek kuruluşları, gerekse,
tüzelkişilikleri yönünden farklı çözümleri benimsediği anlaşılmaktadır. 1982
Anayasası'nın 130. maddesi yalnız Devlet Üniversitelerinin kanunla kurulması ve
kamu tüzelkişiliğine sahip olmasını öngörmüş; kanımızca aynı maddenin 2 ve 9.
fıkraları uyarınca özel hukuk tüzelkişisi olan bir vakıf tarafından Üniversite
kurulmasının usul ve esaslarım Üniversite organizasyon kanununa bırakmış ve
2547 sayılı kanunun Ek 2-15 maddeleri, bu gerekleri yerinegetirmiştir.
c) Anayasa'nın 130. maddesinin i. fıkrası Devlet eliyle ve kanunla
kurulan Üniversitelere kamu tüzelkişiliği vermektedir. Özel hukuk tüzelkişisi
olan vakıf tarafından kurulan Üniversiteye de aynı biçimde kamu tüzelkişiliği
kazandırılamaz. Devlet Üniversitesinin kamu tüzelkişiliği olması doğaldır. Zira
mal varlığı Devlet tarafından verilmekte; Öğretim elemanları ve personeli
kadrolu ve maaşlı olarak görev yapmaktadır. Vakfın kuracağı Üniversitenin ise,
mal varlığı vakıfça verilmektedir. Öğretimelemanları ve personeli sözleşmeyle
çalışmakta ve bütçe ödenekleri vakıf tarafından verilmektedir. Yönetimi de
Devlet Üniversitelerininkinden farklıdır: Vakıf Yükseköğretim Kurumu'nun vakıf
yönetim organı dışında, en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti
bulunmakta ve bu heyetin üyeleri vakıf idare uzvu tarafından belirli nitelikler
aranarak, seçilmektedir. Bu mütevelli heyet vakıf Yükseköğretim kurumunun
tüzelkişiliğini temsil etmektedir. (2547 sayılı kanun, madde: 5) Öze1-hukuk
ilişkileri içinde oluşan ve özel hukuk kurallarına göre öğretim üyesi ve
personel ile sözleşme yapacak olan, vakıf tarafından verilerek özel mülkiyetine
geçen mal varlığını ve bütçeyi kullanma yetkileri olan ve Anayasa'nın 130.
maddesinin son fıkrasıyla da idarî ve malî işleriDevlet Üniversitelerinden ayrı
tutulan bu tüzelkişi ancak özel hukuk tüzelkişisi olabilir.
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
İhsan
PEKEL
|
Üye
Erol
CANSEL
|
Üye
Yavuz
NAZAROĞLU
|