ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1988/38
Karar Sayısı: 1989/7
Karar Günü: 8.2.1989
R.G. Tarih-Sayı :03.05.1989-20157
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet Partisi (Sosyaldemokrat Halkçı
Parti) TBMM Grubu Adına Grup Başkanı Erdal İNÖNÜ.
İPTAL DAVASININ KONUSU: 4.7.1988 günlü, 335 sayılı "1580
Sayılı Belediye Kanunu ile 3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'da
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin kararlaştırılarak
yürürlüğe konulmasının ve 1. ile 2. maddelerinin Anayasa'nın 2., 5., 6., 7.,
8., 9., 11, 87., 91., 103., 104., 127., 128., 138. ve153. maddelerine
aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.
III- YASA METİNLERİ
A. iptali istenen Kanun Hükmünde Kararname :
Resmî Gazete'nin 12 Ağustos 1988 günlü, 19897. sayısında
yayımlanan 4.7.1988 günlü, 335 sayılı Kanun Hükmünde Kararname tümüyle
şöyledir:
"1580 Sayılı Belediye Kanunu ile 3030 sayılı Büyükşehir
Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanun'da değişiklik yapılması; 12/3/1986 tarihli ve 3268 sayılı
Kanun ile 9/ 4/ 1987 tarihli ve 3347 sayılı Kanun'un verdiği yetkiye
dayanılarak Bakanlar Kurulu'nca 4/7/1988 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Madde 1.- 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'nin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 4 üncü
maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde, mahalli ve
müşterek hizmetlerin düzenli, verimli, süratli ve ekonomik bir şekilde
yürütülmesini sağlamak amacıyla ilçe belediyelerinden başka bu belediyelerin
hukuki statüsüne sahip yeni belediyeler kurulabilir. Yeni belediyenin kuruluşu,
1580 sayılı Belediye Kanunun 7nci maddesinde gösterilen esaslara göre veya
büyükşehir belediye meclisinin kararı, il idare kurulunun uygun görüşü ve
İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile tamamlanır.
Yeni kurulan belediye birden çok ilçe mülki sınırları içindeise, bu kararda
ayrıca ilçe mülki sınırları da yeniden düzenlenir.
Büyükşehir belediyesi çevresinde ve o ilin sınırlan içinde bulunan
belediyeler, mahalli ve müşterek hizmetlerin tek elden yürütülmesinin daha
yararlı olacağı durumlarda; 1580 sayılı Belediye Kanununun 7 nci maddesinde
gösterilen usullere göre veya il idare kurulunun uygun görüşü ve içişleri
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile büyükşehir belediyesi
sınırlan içine alınırlar.
Büyükşehir belediyesi ile büyükşehir belediye sınırları içine
alınacak belediyenin sınırlan arasında köy idaresi varsa; bunların büyükşehir
belediyesi içindeki hangi belediyeye bağlanacağı Bakanlar Kurulu kararında
belirtilir. Bu köylerin tüzelkişilikleri sona erer.
1580 sayılı Belediye Kanununun 5 inci ve 7 nci maddeleri hükümleri
saklı kalmak şartıyla, Bakanlar Kurulu gerektiğinde büyükşehir belediyelerinin
sınırlarım değiştirmeye yetkilidir."
Madde 2.- 3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 9 uncu
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu durumda görevden uzaklaştırılan belediye başkanının
yerine İçişleri Bakam tarafından meclis üyeleri arasından geçici bir başkan
görevlendirilir."
Madde 3.- 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 91 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 91- Belediye başkanlığına seçildikten sonra, seçilme
yeterliğini kaybeden belediye başkanları, içişleri Bakanlığının bildirisi
üzerine Danıştay tarafından bir ay içerisinde verilecek kararla başkanlıktan
düşerler."
Madde 4.- 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 19/7/1963 tarihli ve 307
sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 92 inci maddesi aşağıdaki şekilde yeniden
düzenlenmiştir.
"Madde 92- Belediye başkam, yılda 30 günü geçmemek üzere izin
hakkına sahiptir, başkan bu iznini kullanma zamanını belediyenin çalışmalarım
gözönüne alarak bizzat belirler.
Hastalık halinde 6 ayı geçmemek üzere yetkili sağlık kurullarının
raporlarına dayanılarak, sağlık bakımından izinli sayılır. Raporların hangi
hallerde, hangi hekimler veya resmi sağlık kurulları tarafından verileceği ve
süreleri ile buna ilişkin diğer konularda 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nda gösterilen esas ve usuller uygulanır.
Başkan; yurt içi görev gezileri için encümen kararını, yurt dışı
görev gezileri için meclisin kararı ve içişleri Bakanlığının onayını almak
zorundadır.
Başkanın, izin, yurt içi ve yurt dışı görev gezilerine gidiş ve
dönüşlerinde mahallin en büyük mülki amirine ve başkan vekiline yazılı bilgi
vermesi ve iznini geçireceği yeri bildirmesi zorunludur."
Madde 5.- 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 3394 sayılı Kanunla
değişik 93 üncü maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde düzenlenmiştir.
"Belediye başkanı; izinli veya raporlu bulunacağı veya
beldeden görevli olarak ayrılacağı hallere münhasır olmak ve kendisine vekalet
etmek üzere önceden, meclis üyeleri arasından bir başkan vekili belirler.
Durumu mahallin en büyük mülki amiri ile başkan vekiline yazılı olarak
bildirir. Başkan vekilinin değiştirilmesi daaynı usule tabidir."
"Belediye başkanlığının ölüm, istifa veya düşürülme
nedenleriyle boşalması halinde yeni seçilecek başkan göreve başlayıncaya veya
belediye başkanının bilinci fıkrada belirtilen geçici ayrılmaları sırasında
görevlendirilen başkan vekilliğinin boşalması halinde belediye başkanı görevine
dönünceye kadar il merkezi belediyelerinde içişleri Bakanı, diğer belediyelerde
valiler tarafından meclis üyeleri arasından bir başkan vekili atanır. Belediye
başkanlığı ile belediye meclisinin aynı zamanda boşalması halinde ise yeni
seçime veya belediye başkanının görevine başlamasına kadar il merkezi
belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde valiler tarafından bir
başkan vekili atanır."
"Bu durumda görevden uzaklaştırılan belediye başkanının
yerine il merkezi belediyelerinde içişleri Bakanı, diğer belediyelerde valiler
tarafından meclis üyeleri arasından geçici bir başkan görevlendirilir."
Madde 6.- Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
Madde 7.- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür."
B. ilgili Yasa Kuralları:
1- 19 Mart 1986 günlü, 19052 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
12.3.1986 günlü, 3268 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri
Hakkındaki Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Yetki Kanunu" aynen
şöyledir:
"Amaç
Madde 1.- Memurların ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında
müessiriyeti artırmak ve kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, verimli ve
ekonomik bir şekilde yürütülmesini temin etmek maksadıyla idarî, malî, sosyal
haklarında iyileştirmeler yapmak üzere aşağıda belirtilen çerçeve dahilinde
Bakanlar kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.
Kapsam
Madde 2.- Bu Yetki Kanununa göre çıkartılacak Kanun Hükmünde
Kararnameler;
Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin idarî, malî ve sosyal haklarında günün ekonomik şartlarına uygun
olarak;
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
b) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda,
c) 2424 sayılı Mülkî idare Amirliği Hizmetleri Tazminat Kanununda,
d) 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda,
e) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
f) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi
Hakkında Kanunun 38 inci maddesinde,
g) 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 22 nci
maddesinde,
h) 1600 sayılı Askerî Yargıtay Kanununun 42 inci maddesinde,
i) 1602 sayılı Askerî Yüksek îdare Mahkemesi Kanunun 80 inci
maddesinde,
j ) 357 sayılı Askerî Hakimler Kanununun 18 inci maddesinde,
k) 190 sayılı KanunHükmünde Kararnamede,
l) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
m) Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin Devlet Memurları
ile diğer kamu görevlilerinin idari, mali ve sosyal hakları ile ilgili
hükümlerinde,
Yapılacak yeni düzenleme ve değişikliklerikapsar.
İlkeler
Madde 3.- Bakanlar Kurulu, l inci madde ile verilen yetkiyi
kullanırken; kamu hizmetlerinin yürütülmesinde müessiriyeti artırmak, ülkenin
ekonomik ve sosyal durumunu gözönünde bulundurarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamak, memur ve diğer kamu görevlilerinin idarî, malî ve sosyal
haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı
gözönünde bulundurur.
Yetki süresi
Madde 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, Kanunun
yayımından itibaren iki yıl süre ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu
birden fazla kanun hükmünde kararname çıkartabilir.
Yürürlük
Madde 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
2- Resmî Gazete'nin 17 Nisan 1987 günlü, 19434. sayısında
yayımlanan 9.4. 1987 günlü, 3347 sayılı "12.3.1986 Tarih ve 3268 Sayılı
Kanun ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlarında Değişiklik Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu" aynen şöyledir:
"Madde 1.- 3268 sayılı Kanunun l inci maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Amaç
Madde 1.- Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında
müessiriyeti artırmak ve kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, verimli ve
ekonomik bir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla bunların idarî, malî,
sosyal haklarından iyileştirmeler yapmak; kamu kurum ve kuruluşlarının
(Cumhurbaşkanlığı Dairesi, Yasama Organı İdarî Kuruluşları, Genelkurmay
Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Yargı Kuruluşları, Sayıştay ve
Üniversiteler hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine dair konularda aynı amaçla
aşağıda belirtilen çerçeve dahilinde düzenlemelerde bulunmak için Bakanlar
Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.
Madde 2.- 3268 sayılı Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kapsam
Madde 2.- Bu Yetki Kanununa göre çıkartılacak Kanun Hükmünde
Kararnameler;
A. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Memurlarla Diğer Kamu
Görevlilerinin îdarî, Mali ve Sosyal Haklarına ilişkin Olarak;
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
b) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda,
c) 2424 sayılı Mülkî idare Amirliği Hizmetleri Tazminat Kanununda,
d) 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda,
e) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
f) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi
Hakkında Kanunun 38 inci maddesinde,
g) 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek kurulu Kanunun 22 hci
maddesinde,
h) 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanununun 42 nci maddesinde,
i) 1602 sayılı Askeri Yüksek idare Mahkemesi Kanununun 80 inci
maddesinde,
j ) 357 sayılıAskeri Hakimler Kanununun 18 inci maddesinde,
k) 190 sayılıKanun Hükmünde Kararnamede,
l) 233sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede,
m) Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin Devlet Memurları
ile diğer kamu görevlilerinin idari, mali ve sosyal hakları ile ilgili
hükümlerinde,
B. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlanmalarına ilişkin
Olarak:
a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, hangi ana
hizmet kuruluşlarının hangi bakanlıklara bağlanacağına, bağlı veya ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bakanlıkların taşrada ve yurt dışında teşkilat kurmasına;
kurulması, muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi öngörülen kamu
kurum ve kuruluşlarının kuruluşbiçimlerine, hukuki yapılarına, hangi ana hizmet
birimlerinden oluşacağına, birimler arasındaki hiyerarşik ilişkilere, bütün
kuruluşlarda benzer hizmet yapan birimlerin görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait genel esaslarda,
b) Bu esaslara uygun olarak, kurum ve kuruluşların görev, yetki,
teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine ilişkin hükümlerinde,
Yapılacak yeni düzenleme ve değişiklikleri kapsar.
Madde 3.- 3268 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
ilkeler
Madde 3.- Bakanlar Kurulu l inci madde ile verilen yetkiyi
kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve müessir bir şekilde
yürütülmesini; ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve
adil bir ücret seviyesini sağlamayı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
idari, mali ve sosyal haklarında hizmetin özellik ve gereklerine uygun
iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, Bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
gene1-idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bir hizmetin tek kuruluş veya birim tarafından
yürütülmesini ve kaynak kullanımında israfın önlenmesi,
c) Merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatlarının, hizmetlerin
özelliğinden kaynaklanan zorunlu farklılıklar saklı kalmak kaydı ile,
hiyerarşik bağlılık, unvan ve rütbe standardizasyonu sağlanacak şekilde
düzenlenmesini,
d) Kamu İktisadî Teşebbüslerinin kuruluş ve teşkilatlanmasında,
hizmetin gerekliliği, ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Madde 4.-3268 sayılı Kanunun süresi 31/12/1988 tarihe kadar
uzatılmıştır.
Geçici Madde- Bu Kanuna dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde
kararnameler uyarınca yapılacak olan yeni düzenlemeler sebebiyle kadro unvan ve
derecesi değiştirilen görevlilerin eski kadrolarına ait aylık, ek gösterge ve
her türlü zam ve tazminat hakları yeni görevlerinde kaldıkları sürece
şahıslarına bağlı olarak saklı tutulur.
Yürürlük
Madde 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
C. Dayanılan Anayasa Kuralları:
1- "Başlangıç
Ebedi Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk
Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve
yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;
Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtı sonucunda. Türk
Milletinin meşru temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Millî
Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip
ve doğrudan doğruya O'nun eliyle vazolunan bu ANAYASA;
- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman
Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri
doğrultusunda;
Dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi
olarak; Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığı, refahı, maddî ve manevî
mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzenine ulaşma azmi yönünde;
- Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız
Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan
hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun
icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
- Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk
varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve
manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve
medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği
kutsal dinduygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılmayacağı;
- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden
eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve
hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu
yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
- Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî
sevinç ve kaderlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve
külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin
hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik
duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde,
huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ ve KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde
saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan
ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
2. "Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumunhuzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3. "Madde 5.- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk
milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti
ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır."
4. "Madde 6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
5. "Madde 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti' adına Türkiye
Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
6. "Madde 8.- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve
yerine getirilir."
7. "Madde 9.-Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır."
8. "Madde 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
9. "Madde 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü
maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
10. "Madde 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümünde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
süre bitiminden önce onaylanması sırasında yetkinin son bulduğu veya süre
bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler
bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın
Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul
edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmî
Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
11. "Madde 103.- Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye
Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde and içer:
"Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını,
vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız
egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk
ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin
huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından
ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden, ayrılmayacağıma, Türkiye
Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi
tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk
Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim."
12. "Madde 104.- Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla
Türkiye Cumhuriyetim ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın
uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Bu amaçlarla Anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara
uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar:
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük
Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak,
Kanunları yayımlamak,
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine
geri göndermek,
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü
takdirde halkoyuna sunmak,
Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya
esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde îptal
davası açmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar
vermek,
b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:
Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
Başbakanın teklifi üzerine bakanları atmak ve görevlerine son
vermek,
Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya
Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek,
Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
Milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin
Başkomutanlığını temsiletmek,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,
Genel Kurmay Başkanını atamak,
Milli Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak,
Milli Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek,
Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya
olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
Kararnameleri imzalamak,
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin
cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak,
Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme
yaptırmak,
Yükseköğretim Kurulu üyelerini seçmek, Üniversite rektörlerini
seçmek,
c) Yargı ile ilgili olanlar:
Anayasa Mahkemesi üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askerî
Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini seçmek.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa ve kanunlarda verilen seçme ve atama
görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır."
13. "Madde 127.- Mahallî idareler; il, belediye veya köy
halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları
kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen, seçmenler
tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.
Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden
yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Mahallî idarelerin seçimleri, Anayasa'nın 67 nci maddesindeki
esaslara göre beş yılda bir yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel
yönetim biçimleri getirebilir.
Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatım
kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim
yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında
soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların
üyelerini, içişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar
uzaklaştırabilir.
Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî hizmetlerin
idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde
birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahallî müşterek
ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve
usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.
Mahallî idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile,
kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri,
yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve
ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir
kaynakları sağlanır."
14. "Madde 128.- Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işleri kanunla düzenlenir.
Üstkademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla
özel olarak düzenlenir."
15. "Madde 138.- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm
verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
16. "Madde 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararlan gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını
veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu
dolduracak tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararlan geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel
kişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Mahmut C.
CUHRUK; Yekta Güngör ÖZDEN, Necdet DARICIOĞLU, Muammer TURAN, Mehmet ÇINARLI,
Servet TÜZÜN; Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, Mehmet Şerif ATALAY, Oğuz AKDOĞANLI
ve Selçuk TÜZÜN'ün katılmalarıyla 22.9.1988 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ:
Davanın esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi, iptali istenen KHK,
ilgili yasalar ve iptal istemine dayanak gösterilen Anayasa kurallarıyla
bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunduktan sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
Dava dilekçesinde önce, Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa'ya aykırı
bularak iptal ettiği yasa hükmünün, iptali istenilen KHK. ile yeniden ihya
edilerek yürürlüğe konulduğu savından sonra, 3347 sayılı Yetki Yasasının yerel
yönetimlerin seçilmiş organlarına ilişkin konular ile yeni belediyeler
oluşturulması konularını kapsamadığı belirtilerek335 sayılı KHK. nin dayanağı
bulunmayan, yetki dışı bir düzenleme olduğu ileri sürülmüş ve bu yönlerden
Anayasa'nın Başlangıç hükmüyle 2., 5., 6., 7., 8., 9., 11., 138. ve 153.
maddelerine aykırı olması nedeniyle öncelikle karar verilmesi istenmiştir. Daha
sonra, bu KHK, nin düzenlediği konuların KHK. konusu olmadığı gibi, Bakanlar
Kurulu'nun yetkisine terk edilebilecek konulardan da olmadığı üzerinde
durularak 1. maddesinin Anayasanın 127., 2., 5., 91., 128., 103., 104.; 2.
maddesinin de Anayasa'nın 7.,91., 127., 128. ve 87. maddelerine aykırı
oldukları savıyla iptallerine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Uç bölümde toplanabilecek aykırılık nedenlerinin ikisi, sorunu
temelden çözecek aykırılıklar olup, bunlar, KHK. nin içerdiği konuların bir KHK
ile düzenlenip düzenlenemeyeceği ile bu KHK. nin başlangıcında belirtilen 3268
ve 3347 sayılı Yetki Yasalarının kapsamları dışında kalıp kalmadığıdır. Bu
sorunların incelenmesinin sonucunda istem yerinde görülürse somaki sorunu
incelemeye gerek yoktur. Belirtilen aykırılıklar nedeniyle KHK'nin tümüne
yönelik istem yerinde görülmezse, daha sonra, üçüncü iptal nedeni olan
maddelerin aykırılığı incelenerek içerikleri öz yönünden ele alınacaktır.
A. 335 Sayılı KHK'nin İçerdiği Konuların KHK ile Düzenlenip
Düzenlenemeyeceği Sorununun Anayasa'nın 127. ve 91. Maddeleri Yönünden
İncelenmesi:
Anayasa'nın "Mahallî idareler" başlıklı 127. maddesinin
ikinci fıkrasında "Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri,
yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir." denilmektedir.
Anayasa'nın bu konuların yasayla düzenleneceğini açıkça öngörmüş olmasına
karşınj "Kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme" başlıklı 91.
maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesi, aynen "Ancak sıkıyönetim ve
olağanüstühaller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi haklan ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez." hükmünü içermektedir.Bu kurala göre, sıkıyönetim ve
olağanüstü durumlar dışında, Anayasa'nın 12-40. maddeleriyle 66-74.
maddelerindeki konular KHK ile değil, ancak yasayla düzenlenebilir. Daha açık
bir anlatımla, belirtilen maddelerdeki yasaklar dışında kalan bu konu, KHK iledüzenlenebilir;
sıkıyönetim ve olağanüstü durumlarda ise her konuda KHK. çıkarılabilir.
TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na KHK. çıkarma yetkisinin ancak
önemli, zorunlu ve ivedi durumlarda verilmesi, yasama yetkisinin devri anlamına
gelecek ya da bu izlenimi verecek biçimde güncelleştirilip sık sık bu yola
başvurulmaması Anayasakoyucunun amacına daha uygundur. Bir tür olağanüstü
yöntem olan, yasa düzeyindeki bu düzenleme yolunun özellikleri 91. maddenin
sonraki fıkralarında gözetilmiştir. Yetki Yasasındabelirlenmesi zorunlu KHK'nin
amacı, kapsamı, ilkeleri, kullanma süresi ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağı hususları bu ereği doğrulamaktadır.
Özellikle, KHK. nin Resmî Gazete'de yayımlandığı gün TBMM'ne sunulması, Yetki
Yasalarıyla KHK'lerin TBMM komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülmesi gereği konunun önemini vurgulamaktadır.
Ne var ki, Anayasa'nın 127. maddesi, 91. maddenin yukarıya alınan
birinci fıkrasının ikinci tümcesinin çizdiği sınır dışında kalmaktadır.
Anayasa'nın bir maddesinin yasayla düzenleneceğini öngördüğü bir konunun,
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasının yasakladığı hükümlerle ilgili olmadıkça,
KHK. ile düzenlenmesi Anayasa'ya aykırı değildir. Anayasa'da, davacının savını
doğrulayacak biçimde, söz konusu haklar ve ödevler dışındaki konular için KHK.
çıkarılmasını yasaklayan doğrudan ya da dolaylı bir sınırlama yoktur. Yasama
organının yasayla yetki verirken özen göstermesi ve KHK'lerin yasama organınca
Anayasa'nın öngördüğü biçimde görüşülmesi aykırılık savıyla ilgili olmayan kimi
sakıncaları ortadan kaldırır. Olayda, Bakanlar Kurulu'nun yerel yönetimler
konusunda KHK çıkarmasının Anayasa'nın 127. ve 91. maddelerinde aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, içerdiği konuların KHK. ile
düzenlenemeyeceği ileri sürülerek 335 sayılı KHK. ye yöneltilen iptal istemi
reddedilmelidir.
Yekta Güngör ÖZDEN ile Ahmet N. SEZER bu görüşe katılmamışlardır.
B. 335 Sayılı KHK'nin Başlangıcında Dayanak Olarak Gösterilen 3268
ve 3347 Sayılı Yetki Yasalarının Kapsamları Dışında Kalıp Kalmadığı Sorununun
Anayasa'nın 91. Maddesi Yönünden incelenmesi:
1. KHK, nin, 3394 sayılı Yasanın kimi maddelerinin iptaline
ilişkin 13.6.1987 günlü, E: 1987/12, K: 1988/19, sayılı Anayasa Mahkemesi
kararına karşı direnme niteliğinde öne sürülen dava dilekçesinin ilgili
bölümünde belirtilen Anayasa maddelerine de dayanılmış olduğunun bildirilmesi
karşısında inceleme, gösterilen maddelerden ilgili olanları yönünden
yapılmaktadır. Konunun öbür Anayasa maddeleriyle doğrudan ilgisi
bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 91. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, KHK çıkarmak
için Bakanlar Kurulu'na yetki veren Yasada, kararnamenin amacı, kapsamı ve
ilkelerinin gösterilmesi zorunludur. Denetlenen 335 sayılı KHK. nin
başlangıcında, bu KHK. nin adında belirtilen konulardaki düzenlemenin 12.3.1986
günlü, 3268 sayılı ve 9.4.1987 günlü, 3347 sayılı Yetki Yasalarına dayanılarak
yapıldığı belirtilmiştir.
19.3.1986 günlü, 19052 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 12.3.
1986 günlü, 3268 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri Hakkındaki
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun
"Amaç" başlıklı 1. maddesinde, açıklanan nedenlerle Bakanlar
Kurulu'na KHK. çıkarma yetkisi verildiği hükme bağlanarak, gerçekleştirilecekdüzenlemelerin
çerçevesini belirlemek için "Kapsam" başlıklı 2. maddeye yollama
yapılmıştır. Bu maddenin (a)-(m) bentlerinde, 335 sayılı KHK. nin 1. ve 2.
maddelerinde geçen 3030 sayılı "Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun"a yer verilmemiştir. Ad ve sayı olarak 335 sayılı KHK. de yer
almayan 3030 sayılı Yasadan içerik olarak da söz edilmemiştir. Bir an için 3268
sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle 2. maddesinde geçen "memur" ve
"diğer kamugörevlileri" kavramlarından yerel yönetimlerde
çalışanların amaçlandığı varsayılsa bile 335 sayılı KHK. bunların 3268 sayılı
Yasa'nın öngördüğü idarî, malî ve sosyal haklarında günün ekonomik koşullarına
uygun yeni düzenleme ve değişiklikleri değil, yerelyönetim organlarının
varlıklarına, hukuksal yapılarına ve kimi görev durumlarına ilişkin
düzenlemeleri içermektedir. Bu durum, KHK. nin 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun
91., 92. ve 93. maddeleriyle ilgili 3., 4. ve 5. maddeleri yönünden de
geçerlidir. Yasabu konular için de yetki vermemiştir. O halde, 335 sayılı KHK.,
3268 sayılı Yetki Yasası'na dayandırılamaz.
2. Resmî Gazete'nin 17 Nisan 1987 günlü, 19434. sayısında
yayımlanan 9.4.1987 günlü, 3347 sayılı "12.3.1986 Tarih ve 3268 Sayılı
Kanun ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlarında Değişiklik Yapılmasına
Dair Yetki Kanunu"nun L, 2. ve 3. maddeleriyle, 3268 sayılı önceki Yetki
Yasası'nın L, 2. ve 3. maddeleri değiştirilmiş, 4. maddesiyle 3268 sayılı
Yasanın süresi 31.12.1988 gününe kadar uzatılmış,getirilen Geçici Madde ile de
bu Yasaya göre çıkarılacak KHK. ler uyarınca yapılacak yeni düzenlemeler
nedeniyle eski kadrolara ilişkin kimi hakların, görevde kalındığı sürece,
şahıslara bağlı olarak saklı tutulacağı öngörülmüştür.
a) 3347 sayılı Yasa, iki bölümden oluşan adına göre, hem 3268
sayılı Yasa'da değişiklik yapmış, hem de kamu kurum ve kuruluşlarının
teşkilatlarında değişiklik için Bakanlar Kurulu'na KHK. çıkarma konusunda yeni
bir yetki vermiştir. Ne var ki, bu Yasa'nın adında yerel yönetimler ile 3030
sayılı Yasa geçmemektedir ve aşağıdaki nedenlerle "kamu kurum ve
kuruluşları"nın 335 sayılı KHK. deki yerel yönetimleri kapsadığını kabule
elverişli, yeterli bir açıklık da yoktur.
b) 3347 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirilen 3268 sayılı
Yasa'nın "Amaç" başlıklı yeni 1. maddesinde de "Kamu kurum ve
kuruluşlarından söz edilmekte ve ayraç içindeki kurum ve kuruluşlar
dışındakilerin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin konularda düzenlemelerde
bulunma için yetki verildiği belirtilmekteyse de, budüzenlemelerin, maddenin
birinci tümcesinde yazılı olduğu üzere memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
idarî, malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak amacıyla olacağı
"aynı amaçla" sözcükleriyle açıklığa kavuşturulmuştur. Amaç, örgüt
yapısı değil,çalışanların idarî, malî, sosyal haklarında iyileştirme yapmak ve
bu amaca uygun düzenlemeleri gerçekleştirmektedir. Oysa, 335 sayılı KHK. de bu
konulara yer verilmemiştir. Daha başka bir anlatımla, 335 sayılı KHK., 3347
sayılı Yasa'nın kapsamadığı yerel yönetimlerin fiziksel yapıları, örgüt ve
organlarıyla ilgili kuruluşları düzenlemektedir.
c) 3347 sayılı Yetki Yasası'nın "Kapsam" başlıklı 2.
maddesinin (A) bendi, açıkça, idarî, malî ve sosyal haklarına ilişkin olarak
(a)-(m) alt-bentlerinde belirtilen 12 Yasa ile öbür Yasa ve KHK. lerin kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan devlet memurlarıyla diğer kamu görevlilerinin
sözü edilen haklarıyla ilgili hükümlerinde yapılacak yeni düzenleme ve
değişiklikleri kapsamaktadır.
2. maddenin (B) bendinin (a) alt bendibirbirinden (;) işaretiyle
ayrılan iki tümceden oluşmaktadır. Birinci tümcede, kamu hizmetlerinin
bakanlıklar arasında bölünüşü, hangi ana hizmet kuruluşlarının hangi
bakanlıklara bağlanacağı, bağlı veya ilgili kuruluşlar kurulması, mevcut kurum
ve kuruluşların birleştirilmesi ya da kaldırılması, bakanlıkların taşrada ve
yurtdışında teşkilat kurması durumlarından söz edilmiştir. Belirtilenlerin
hepsi, kamu hizmetlerinin bakanlıklara bağlantısı, bağlı ya da ilgili
kuruluşlar kurulması, kaldırılması ve bakanlıkların yurtiçi ve yurtdışında
teşkilat kurmasına ilişkindir. Merkezî yönetimle ilgili bir düzenlemenin
amaçlandığı çok belirgin biçimde görülmektedir. Bu birinci tümcenin son
sözcüğü, "kurmasına"dır.
(a) altbendinin (;) den sonra ikinci tümcesi "kurulması"
sözcüğüyle başlamaktadır. Böylece, "kurmasına" diye biten birinci
cümleyle bağlantının sürdüğü, sıkı ilişkinin birbirini tamamlar biçimde
varolduğu anlaşılmaktadır. Kaldıki, ikinci tümcede, birinci tümcedeki
oluşumlara yollama yapılmış ve onlarla doğrudan ilgili olarak "kurulması,
muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi öngörülen" denilerek
bakanlıklar, merkezî yönetim anlatılarak önceki tümcedeki oluşumların,
yapılanmanın kuruluş biçimleri, hukuksal durumları, hizmet birimleri, birimler
arasındaki hiyerarşik ilişkilerden söz edilerek ilk tümcedeki nesnel olguların
iç düzenlemeleri, ayrıntıları, soyut yönleri ele alınmıştır, ikinci tümcedeki
"... öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının ..." ibaresinin birinci
tümcedeki merkezî yönetimin bakanlıklar olduğu, anlatım biçimi, dilbilgisi ve
imlâ kurallarıyla, mantıksal yönden duraksama gerektirmeyecek biçimde açıktır.
Bu durum Yetki Yasasında yerel yönetimler için yetki verilmemiş olduğunu
kanıtlamaktadır. Yetki Yasasında belediyeler ve belediye başkanlarıyla ilgili
başka bir kural da bulunmamaktadır.
d) 3347 sayılı Yetki Yasası'nın "İlkeler" başlıklı 3.
maddesinin (b) ve (c) bendleri, açıkça, Başbakanlık, Bakanlıklar ve bunlara
bağlı kuruluşlara, merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatlarına, (d) bendi de Kamu
İktisadî Teşebbüslerinin kuruluş ve teşkilatlanmasına ilişkin hükümler taşırken
yerel yönetimlerden hiç söz edilmemiştir. Maddede yerel yönetimler yer almamıştır.
İdarenin bütünlüğü içinde yer alan merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatları, kamu
iktisadî teşebbüsleri ayrı ayrı düzenlenmek istenirken yerel yönetimlere
değinilmemiş olmasını yasakoyucunun irade sapmasına, yanlışlık ya da hatasına
bağlamak olanaksızdır. Yorum kuralları uyarınca bu düzenlemenin bilinçli
biçimde gerçekleştirildiğini kabul etmek duruma daha uygun düşmektedir.
Anayasa'nın 123. maddesinde belirtilen idarenin bütünlüğü, 126.
maddede merkezî idare, 127. maddede mahallî idareler olarak iki ana bölüme
ayrılmıştır. Kamu iktisadî teşebbüsleri merkezî idare yapısı içinde
bulundukları halde Yetki Yasası'na ayrıca sayılmış, merkezî idareden ayrı
yapıda olan mahallî idareler ise Yasa dışında tutulmuştur. Merkezî idare içinde
olan bir kez de açıkça belirtilirken, merkezî idare dışında olan, istenseydi
daha açık biçimde belirtilirdi. "Kamu kurum ve kuruluşları" içinde
mahallî idarelerin de bulunduğunu Yetki Yasası yönünden kabul etmek bu yapıyı
geniş anlamda ele almaktır. Böyle olsaydı, esasen kamu kurum ve kuruluşu içinde
olan kamu iktisadî teşebbüsleri Yasada ayrıca belirtilmezdi. Ayrıntı veaçıklık
taşıması gereken bir Yetki Yasası'nda "kamu kurum ve kuruluşu"
ibaresinin genelliği içinde yerel yönetimler düşünülemez. Bu tür değerlendirme,
Anayasa Mahkemesi'nin önceki birçok kararında kabul ettiği yerel yönetimlerin
demokratik varlıkları veözerk yapılarıyla bağdaşmaz. Öğretide de yerel
yönetimler idarenin bütünlüğü içinde özerk yapısı ve özellikleriyle ayrı bir
alan olarak gösterilmektedir.
Bu durumlara karşın, 335 sayılı KHK. 1., 2., 3., 4. ve 5.
maddeleriyle yerel yönetimler olan büyükşehir belediyelerinin ve belediyelerin
yapılarına, organlarına ilişkin düzenlemeler öngörmektedir. Yetki Yasasıyla
verilmeyen bir yetkinin kullanılması KHK. yi dayanıksız, geçersiz duruma
düşürür. Yetkisiz bir düzenleme Anayasalın 91. maddesine aykırıdır. KHK.,Yasayla
yetki verilmeyen alanlarda ve konularda, yerel yönetimlerin seçilmiş
organlarıyla yeni belediyeler oluşturmaya ilişkin düzenlemeleri öngördüğü için
aykırılık belirgindir. Yetki Yasası'nda belediye başkanlarının atanmasına
ilişkin kural yoktur.
Açıklanan nedenlerle 335 sayılı KHK iptal edilmelidir.
Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, İhsan PEKEL ve Erol
CANSEL bu görüşe katılmamışlardır.
C. Bu Sonuç Karşısında KHK. nin 1. ve 2. maddelerin içerik
yönünden Anayasa'ya aykırılığı sorunu üzerinde durmaya gerek kalmamıştır.
V- SONUÇ :
4.7.1988 günlü, 335 sayılı "1580 Sayılı Belediye Kanunu ile
3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'da Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin;
A) İçerdiği konuların Kanun Hükmünde Kararname ile
düzenlenemeyeceği ileri sürülerek iptali isteminin REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN
ile Ahmet N. SEZER'in karşıoyları ve oyçokluğuyla,
B) Başlangıcında belirtilen 12.3.1986 günlü, 3268 sayılı ve
9.4.1987 günlü, 3347 sayılı yetki yasalarının kapsamı dışında kaldığından
İPTALİNE,
Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, ihsan PEKEL ve Erol
CANSEL'in karşıoyları ve oyçokluğuyla,
C) iptal kararı karşısında 1. ve 2. maddelerinin ayrıca
incelenmesine gerek bulunmadığına oybirliğiyle,
8.2.1989 gününde karar verildi.
Başkan
Mahmut
C. CUHRUK
|
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Necdet
DARIGIOĞLU
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
İhsan
PEKEL
|
Üye
Selçuk
TÜZÜN
|
|
Üye
Ahmet
N. SEZER
|
Üye
Erol
CANSEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Esas Sayısı: 1988/38
Karar Sayısı: 1989/7
Kanun Hükmünde Kararname (KHK.), koşulları, içeriği, uygulama
yöntemi bakımından taşıdığı özelliklerle yasa düzeyinde bir yürütme
düzenlemesidir. Geçerlik yeteneği kimi sınırlamalara bağlı tutulmuş, yasama
organının onayına, değin yürütme işlemi niteliği tartışmasız bir hukuksal
yapısı bulunmaktadır. Oluşumu, yarı yasa türünde bir tanımı doğrulamaktaysa da,
sonuçları yönünden yasayla eşdeğer durumu anayasal bir gerçektir. Fransa
kaynaklı bu durum, Bonn Anayasası'ndan olabildiğince uzaklaşılarak İtalya Anayasasındaki
örneği olumsuz biçimde değiştirilerek hukukumuza aktarılmıştır. Yürütmeyi, çok
önekli ve zorunlu durumlarda, yasalaşma sürecinin geciktirdiği önlemleri ivedi
olarak uygulaması için yetkilendirmek anlamındaki KHK., yasama ve yargıya,
karşı üstünlük sağlama aracı değildir. Anayasa'nın "uygar bir işbölümü ve
işbirliği" olarak değerlendirdiği kuvvetler ayırımı, her erkin kendi
işlerinde egemen, birbirine karşı saygılı konumunu açıklarken üstünlük
kalkışmasının ve çabasının gereksiz bir girişim olacağını vurgulamaktadır.
Kaçınılması zorunluluk taşıyan aykırılıkların varlığı geçerliği temelde
etkiler. Zorunluluk ve ivedilik yanında yasama organının yetkilerine bağlılık
yargı denetimine açıklık ilkelerini gözardı etmemek özeni de aranacaktır.
Özüyle ve sözüyle Anayasa'ya uygunluk, oluşum sürecinde biçimsel gereklere
uyulmuş olmasıyla gerçekleşmiş sayılamaz, içeriği ve yasa olarak TBMM'nden
çıkarma olanağı ele alınmalı, özellikle Anayasa'nın düzenlenen konuda yasayı
öngörüp öngörmediği üzerinde durmalıdır.
Çoğunluk görüşünü yansıtan Anayasa Mahkemesi kararları,
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasının, sıkıyönetim ve olağanüstü
durumlarda her konunun KHK. ile düzenlenebileceğini, ancak Anayasa'nın İkinci
kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasal haklar ve ödevlerin KHK'lerle
düzenlenemeyeceğini öngördüğünü benimsemiştir. Bu yargıya yürütmeye, yasama
alanına elatma yetkisini her durumda tanıdığı için, katılmak güçtür.
Anayasa'nın bir maddesinde, o maddenin içerdiği konu ya da
konuların yasayla düzenleneceği öngörülmüşse, zorunluluk, ivedilik dışında salt
91. maddenin birinci fıkrasının olur vermesi nedeniyle KHK. yolu
izlenmemelidir. Bu madde, özel bir kural, ayrık bir hüküm olsa da, Anayasa'nın
amacı ve kurumun anlamı, güncelleştirilip olağanlaştırılmasını uygun
kılmamaktadır. Yürütme, istediğiyasayı, istediği zaman çıkarmak olanağı
elindeyken KHK. yoluna başvurursa üstelik, Anayasa'nın öncelik ve ivedilikle
görüşme buyruğuna karşın yıllarca TBMM'nde gündeme aldırmazsa bir Anayasa
savsaklaması belirgindir. Süre belirtmesi, öncelik ve ivedilikgereğinden daha
önemli değildir, öncelik ve ivedilik, günlük ve saatlik özel belirtmelerden
sonra, Anayasa ve İçtüzük'te görülen görüşmelerde ayrıcalığın koşuludur. Oysa
yetki yasaları ve KHK'ler yasama organının dışlandığı izlenimini doğrulayacak
biçimdesüresizliğe bırakılmakta, yürütme erki, yasama erkinin bu konudaki
yetkisine el atmış, onu etkisiz duruma düşürmüş olmaktadır. Bu olgu, Anayasa
katında hoşgörüyle karşılanamaz. Uygulama, hemen hemen her konuda, istendiği
zaman ve şimdiki kararda saptandığıgibi yetki yasasına dayanmadan KHK
çıkarıldığını, böylece anayasal düzenin, erkler dengesinin alt-üst edildiğini
göstermektedir. Bu tutum, KHK'lerin yasalara yeğlendiğini daha kolay yürürlüğe
konulmasının bu yolu çekici kıldığını, bunun sonucu olarak yasama
çalışmalarının önemsenmediği, yürütmenin yasamaya üstün görünüm kazandığını
ortaya koymaktadır. Sakıncalar taşıyan uygulama biçimi, anayasal denetimde sıkı
düzeni gerektirmen", bunun için de ''yasayla düzenlenme"
öngörülmüşse, 91. maddenin özel kural olması genel kural karşısında aykırılığın
üstünlüğüne neden sayılmamalıdır. Yasa ile düzenleme öngörülmüşse bu da özel bir
durumdur ve anlamı yönünden 91. maddeyle değerini yitirmemeli, "yasa"
öngörülen konu KHK. ile düzenlenmemelidir. Nitekim Anayasa'nın 7.maddesinde
yasama yetkisinin Türk Ulusu adına TBMM. nin olup devredilemeyeceği
bildirilmektedir. Anayasa'nın "yasa"yı belirterek TBMM. nce
düzenlenmesini istediği konuda KHK. yoluyla yetkiyi yürütmeye bırakmak, açık
bir yetki devridir, bu ise yine Anayasa'ya göre olanaksızdır. Yasa yapma
yetkisi yalnız TBMM. olunca ve özellikle yasa öngörülmüşse artık KHK. -çok
zorunlu durumlar dışında- 91. madde olur verse de düşünülmemelidir.
Maddelerdeki olurlar ya da yasaklamalar Anayasa'nın tümlüğü için
değerlendirilmeli, yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun
üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmadığı da gözetilmelidir. Yasama yetkisi, Anayasa'nın
cumhuriyeti somutlaştıran temel kurallarından birisidir. "Genel
Esaslar" kapsamındaki bu çok önemli kuralın, anayasal sistemin özgün bir
ilkesinin, gelişigüzel kullanılan özel kuraldan sonraya alınması, ağır bir
çelişki yaratmasa da sayısız sakıncalara yolaçar. Bu durumda KHK. ye geçerlik
tanınamaz. Denetimle, anayasal sakıncalar önlenmeli, özel hüküm, amaç ve
anlamıyla Anayasa'ya uygun yorumla sınırlarında tutulmalıdır. Yasaya öncelik
vermek, yasama organının istencini gerçekleştirmek yerine tersine uygulama,
yürütme organını yasama organını yerine geçirme görünümü, biçim uğrunda özü yok
etmek, öze kıymaktır. Biçimsel yönden uygunluk, öz yönünden uygunluğa
yeğlenemez ve öz yönünden uygunlukla birleşmeyince yeterli bulunamaz.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrası, açıkça yasayla
düzenlemeyi öngördüğüne, ayrıca düzenlenecek hususlar da kimi temel haklar,
kişi hakları ve ödevleri düzeyinde ve niteliğinde olduğuna göre bunlar KHK.
konusu yapılamaz. Bu nedenlerle kararın birinci bölümünde çoğunluk görüşünü
paylaşamıyor, karşıoy kullanıyoruz.
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Ahmet
N. SEZER
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1988/38
Karar Sayısı: 1989/7
12.3.1986 tarihli ve 3268 sayılı Kanunun 9.4.1987 tarihli ve 3347
sayılı Kanun'la değiştirilen 2. maddesinde:
"Bu Yetki Kanununa göre çıkartılacak Kanun Hükmünde
Kararnameler;
A- ..................
B- Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilâtlanmalarına ilişkin
olarak;
a) ........ kurulması, muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi
öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş biçimlerine, hukukî yapılarına,
hangi ana hizmet birimlerinden oluşacağına, birimler arasındaki hiyerarşik
ilişkilere, bütün kuruluşlarda benzer hizmet yapan birimlerin görev, yetki ve
yükümlülüklerine ait genel esaslarda,
b) Bu esaslara uygun olarak, kurum ve kuruluşların görev, yetki,
teşkilât ve kadrolarının düzenlenmesine ilişkin hükümlerinde,
Yapılacak yeni düzenleme ve değişiklikleri kapsar."
denilmektedir.
Büyük şehir belediyeleri, belediyeler ve köyler de birer kamu
kurum ve kuruluşu olduklarından, yukarıya aynen aldığım hükümle, kurulması,
muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi öngörülen kamu kurum ve
kuruluşlarının kuruluş biçimlerine, hukukî yapılarına, görev, yetki, teşkilât
ve kadrolarına ilişkin yeni düzenleme ve değişiklikler yapmaya yetki veren 3347
sayılı Kanun'un kapsamına büyük şehir belediyeleri, belediyelerve köyler de
girmektedir.
Bu sebeple, 4.7.1988 tarihli ve 335 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 3268 ve 3347 sayılı Yetki Kanunlarının kapsamı dışında kaldığı
yolundaki çoğunluk görüşünü benimsemiyor; sözü geçen kararnameyi bu gerekçeyle
iptal eden karara katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1988/38
Karar Sayısı: 1989/7
4.7.1988 günlü, 335 sayılı "1580 Sayılı Belediye Kanunu ile
3030 Sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'da Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin 12.3.1986 tarih,-3268 sayılı ve 9.4.1987
tarih, 3347 sayılı yetki yasalarının kapsamı dışında kaldığından iptaline
ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının (V. SONUÇ-Bbendindeki) ekseriyet görüşüne
aşağıdaki gerekçelerle katılmıyoruz.
1. Olay: 12.3.1986 tarih ve 3268 sayılı "Memurlar ve Diğer
Kamu Görevlileri Hakkındaki Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki
Kanunu" (RG. 19 Mart 1986, Sayı 19052) "Amaç" başlığı altında,
md. l: "Memurların ve Diğer Kamu Görevlilerinin çalışmalarında müessiriyeti
arttırmak ve kamu hizmetlerinin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini
temin etmek maksadıyla idari, mali, sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak
üzere aşağıdabelirtilen çerçeve dahilinde, Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde
Kararname çıkarma yetkisi verilmiştir." denmiş ve "Kapsam"
başlığı altında da, 2. md. (a-m) bentlerinde, hangi kurum ve kuruluşlarında
memurlarla diğer kamu görevlilerinin idari, mali ve sosyalhaklarında günün
ekonomik şartlarına uygun olarak yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapılacağı
belirtilmiştir. Kanunun "İlkeler" başlığı altında yer alan 3. md. si
de "Bakanlar Kurulu'nun bu yetkisini kullanırken "Kamu hizmetlerinde
müessiriyeti arttırmak, ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu gözönünde
bulundurarak yeterli ve adil bir ücret seviyesini sağlamak, memur ve diğer kamu
görevlilerinin idari, mali ve sosyal haklarında hizmetin özellik ve gereklerine
uygun iyileştirmeler yapmayı" gözönünde bulunduracaktır.
Nitekim bu yetki kanununun 2. maddesinin a-m bentlerinde sayılan
kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak çeşitli tarihlerde
kanun hükmünde kararnameler çıkarılmıştır (Örnek olarak 263, 264, 265, 266,
269, 270, 271, 274-276, 279-283, 288-290, 292-298, 300-307, 309-312, 357, 364
sayılı kanun hükmünde kararnameler gösterilebilir). Bu kararnamelerin, 3268
sayılı Yetki Kanununun "İlkeler"ini belirleyen 3. maddesindeki
"... memur ve kamu görevlilerinin idari, mali ve sosyal haklarında
iyileştirmeler yapmayı" amaçladığı anlaşılmaktadır.
Hükümetin, 19.3.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren 3268 sayılı Yetki Kanununda 9.7.1984 tarih ve 18453 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 3030 sayılı "Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun"da bir
değişiklik yapmayı düşünmediği, bu sebeple 3268 sayılı Yetki Kanununda, 3030
sayılı Kanunda değişiklik yapma yetkisinin düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
Nitekim bu değişiklik30 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girerek bazı
kanunlarla beraber 3030 sayılı Kanunda da değişiklik yapan 3394 sayılı Kanunla
yapılmıştır. Ancak, bu Kanunun 2. maddesi ile 3030 sayılı Kanunun 9. maddesine
eklenen: "Bu durumda Bakanın teklifi, Başbakanınonayı ile kesin hükme
kadar meclis üyeleri arasından geçici olarak bir başkan görevlendirilir"
fıkrası ile 1580 sayılı Belediyeler Kanununun 93. maddesine konan aynı
mahiyetteki fıkra, Anayasa Mahkemesinin 15 Temmuz 1988 tarih ve 19873 sayılı
Resmî Gazetedeyayımlanan E: 1987/22, K: 1988/19 numaralı kararıyla Anayasaya
aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
12 Ağustos 1988 tarihli ve 19879 sayılı Resmî Gazetede
"12.3.1986 tarihli ve 3268 sayılı Kanun ile 9.4.1988 tarih ve 3347 sayılı
Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak" Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan ve
yayımlanan 335 sayılı "1580 sayılı Belediye Kanunu ile 3030 sayılı
Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname" bir taraftan 1. maddesinde Büyükşehir Belediyeleri
sınırları içinde, ilçe belediyelerinden başka, bu belediyelerin hukuki
statülerine sahip yeni belediyeler kurulması esaslarını düzenlerken, diğer
taraftan da 2. maddesiyle, AnayasaMahkemesince iptal edilmiş olan hükmün aynı
olmamakla beraber, işlevi itibariyle ona benzeyen: "Bu durumda görevden
uzaklaştırılan Belediye Başkanı yerine İçişleri Bakanı tarafından meclis
üyeleri arasından geçici bir başkan görevlendirilir" hükmünü getirmiştir.
2. Anayasa Mahkemesi E: 1988/38, K: 1989/7 sayılı kararıyla esasa
girmeden, 335 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12.3.1986 günlü, 3268 sayılı
ve 9.4.1987 günlü, 3347 sayılı Yetki Yasalarının kapsamı dışında kaldığından
İPTALİNE, karar vermiştir.
3. 335 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3268 ve 3347 sayılı
Yetki Kanunlarının dayanağından yoksun olduğu kanısında değiliz. Yukarıda
belirttiğimiz gibi, 19.3.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış olan 3268
sayılı Yetki Kanununda, 1580 sayılı Belediyeler Kanununda ve 3030 sayılı
Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek
kabulü hakkında kanunda değişiklik yapılmasıyla ilgili bir yetki düzenlemesi
yoktur. Zira bu tarihte böyle bir değişiklik düşünülmemektedir.
Ancak, 3268 sayılı Yetki Kanunu, 17 Nisan 1987 tarih ve 3347
sayılı Yetki kanunu ile değiştirildi, ve başlığı "12.3.1986 tarih ve 3268
sayılı Kanun ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilâtlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Yetki Kanunu" oldu. Bu suretledeğiştirilen 3268 sayılı
Kanuna bir taraftan eski başlığındaki: "Memurlar ve Kamu Görevlileri
hakkındaki bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını"; diğer taraftan da 3347
sayılı Kanunla KHK çıkarma yetkisi verilmek istenen: "Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının teşkilatlarında değişiklik yapılmasını" sağlayacak bir AMAÇ
maddesi kondu:
Madde 1. Amaç.
Memurlar ve kamu görevlilerinin çalışmalarında müessiriyeti
arttırmak ve karnu hizmetlerinin düzenli, sür'atli, verimli ve ekonomik bir
sekilide yürütülmesini temin etmek amacıyla bunların idari, mali ve sosyal
haklarında iyileştirmeler yapmak; (Bu fıkra esasen 12.3.1986 tarih, 3268 sayılı
Yetki Kanununun 1. Amaç maddesinin aynen tekrarıdır),
Kamu kurum ve kuruluşlarının (Cumhurbaşkanlığı Dairesi, Yasama
Organı İdari Kuruluşları, Genel Kurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı,
Yargı Kuruluşları, Sayıştay ve Üniversiteler hariç) KURULUŞ, GÖREV VE
YETKİLERİNE dair konularda aynı amaçla
-Yani çalışmalarda müessiriyeti arttırmak ve kamu hizmetlerinin
düzenli, sür'atli, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini temin etmek
amacıyla!- aşağıda belirtilen çerçeve dahilinde düzenlemeler yapmak için
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir,
denmektedir (Bu fıkra da 3347 sayılı Yetki Kanununun 3268sayılı Kanunda
değişiklik yaparak getirdiği yeni bir hükümdür).
1 nci "Amaç" maddesinin uygulanmasını gösteren 2 nci
"Kapsam" maddesi de" l nci maddeye uygun, olarak 3347 sayılı
Kanunla değiştirilip, A. bendinde değişiklikten önceki 3268 sayılı Yetki
Kanununun kapsam düzenlemesi (a-m) harfleriyle tekrarlanırken B. bendiyle de
KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ TEŞKİLÂTLANMASINA İLİŞKİN yeni iki fıkra
getirildi.
a) fıkrası, (;) e kadar olan cümlesinde kamu hizmetlerinin
Bakanlıklar (Yani merkez örgütü) arası bölüşümü ile bunlara bağlanacak veya
yeni kurulacak kuruluşlarla mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, Bakanlıkların taşrada ve yurt dışında teşkilât kurmasına yetki
vermektedir.
(;) den sonra gelen ve yalnız merkezi idareyi değil, mahalli
yönetimi de kapsadığı anlaşılan cümle ise (cümleyi daha iyi seçebilmek için
analizci bir yaklaşımla):
- Kurulması, muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi
- çıkarılacak KHK. lerde!- öngörülen
- KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ
- kuruluş biçimlerine,
- hukuki yapılarına,
- hangi ana hizmet birimlerinden oluşacağına,
- birimler arasındaki hiyerarşik ilişkilere
- BÜTÜN KURULUŞLARDA BENZER hizmet yapan birimlerin
- GÖREV
- YETKİ
- TEŞKİLÂT VE KADROLARININ düzenlenmesine ilişkin hükümlerde.
b)Bu esaslara uygun olarak KURUM VE KURULUŞLARIN GÖREV, YETKİ,
TEŞKİLÂT VE KADROLARININ düzenlenmesine ilişkin hükümlerde yapılacak yeni
düzenleme ve değişiklikler için yetki vermektedir.
4. "Kapsam maddesinin B) bendinin a) fıkrasında kullanılan
"KAMU KURUM VE KURULUŞLARI", "BÜTÜN KURULUŞLAR" deyimleri,
idarenin bütünlüğü ilkesini koyan Anayasa'nın 123. maddesinin açık hükmüne göre
gerek merkezden yönetim (AY. mad. 126), gerekse yerinden yönetim yani mahalli
idareler birimlerini (il özel idaresi, belediyeleri ve köy'ü) (AY. 127) kapsar.
Gerçi mahalli idareler "Genel idare teşkilâtı" içinde sayılmaz. Fakat
genel idare esaslarına göre faaliyette bulunurlar. Nitekim Anayasa'nın 128.
maddesinde: "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu
tüzelkişilerininGENEL İDARE ESASLARINA GÖRE" kamu hizmetlerini yürütmekle
yükümlü oldukları ifade edilmiştir (Bkz. Duran, L. İdare Hukuku Ders Notlan,
1982, s. 77). Bu bakımdan, "Anayasanın (Merkezi İdare) başlığını taşıyan
127. maddesinin içeriğini oluşturan DEVLET, birkamu idaresi olduğu gibi
kuramsal açıdan (Mahalli İdareler) başlığım taşıyan 127. maddesinde sözü edilen
il, belediye ve köy de hep kamu idareleridir. Yine, Anayasa'nın 126. maddesinin
son cümlesinde anılan "birden çok ili içine alan merkezi idare
teşkilatının ve Anayasadan daha sonra, 3030 sayılı Kuruluş Kanunu ile
yaratılmış bulunan "BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ"nin de kamu idareleri
olduğuna kuşku bulunmamakla beraber, 127. maddenin öngördüğü mahalli idare
birliklerinin "belirli kamu hizmetlerinin görülmesiamacıyla kurulabilir
olmaları, bunları hizmet yerinden yönetimi kuruluşları, yani KAMU KURUMLARI
olarak düşünmeye zorlamaktadır" (ÖZAY, İLHAN, Devlet, İdari rejim ve
Yargısal Korunma, 1986, İstanbul, s. 63).
Gerek merkezi, gerekse mahalli idareler genel idare esaslarına
göre faaliyette bulunan kuruluşlar olup Anayasa'da Numerus Clausus kuralına
göre çeşitleri, sayıları gösterilmiştir. Bunlar varlıklarını ve ilkelerini
doğrudan doğruya Anayasa'dan alır. Kamu kurumları ise Radyo ve Televizyon
İdaresi (AY. 133. Md), Yükseköğretim Kurumları ve Üst Kuruluşları (AY. mad.
130), Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu (AY. mad. 134), Kamu Kurumu
niteliğindeki Meslek Kuruluşları (AY. md. 135), Kamu İktisadi teşebbüsleri (AY.
md. 128, 135, 165) gibi, Anayasa'da yer alanlar dışında, sayıları kanunî
düzenlemelerle artabilir, yeni kamu kurumları kurulabilir.
Mevzuatımızdaki kamu kurumlan türleri doktrinde çeşitli yönlerden
sınıflandırılmaya çalışılmış olup, bu konu karşıoy yazımızın sınırları dışında
kalır (Doktrindeki görüşler için bkz. Eroğlu, H. İdare Hukuku Dersleri, 1972,
Ankara, S. 176 vd; Gözübüyük, Ş. Türkiye'nin Yönetim Yapısı, 1978, S. 120 vd;
Duran, L. İdare Hukuku, 1982, İstanbul, S. 188, 196 vd; Özay, İl Han,Devlet,
İdari Rejim, Yargısal Korunma, 1986, İstanbul, S. 64 vd).
5. 3347 sayılı Kanunla değişik 3268 sayılı Yetki Kanunu 1.
"Amaç" maddesinde düzenleme dışında bıraktığı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarını parantez içine alarak saymıştır. Bu Yetki Kanununda "KAMU
KURUM VE KURULUŞLARI" veya "BÜTÜN KURULUŞLAR" deyimleri
kullanılarak, bu kapsama girmeyenler de belirtildikten sonra, mahalli idarelerin
yetki kanunu dışında bırakıldığını söylemek mümkün değildir. Aksi halde
kanundaki düzenlemenin "Mahalli idareler dahil,bütün kuruluşlar";
veya "Mahalli idareler dahil, kamu kurum ve kuruluşları" deyimlerinin
kullanılması gerekirdi ki, Anayasa'da böyle bir terminoloji yoktur. Nitekim
108. madde: "Devlet Denetleme Kurulu Cumhurbaşkanının isteği üzerine TÜM
KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA... her türlü inceleme ve araştırma ve denetleme
yapar" denmiş ve ayrıca, merkezi ve mahalli idareler kapsamına girmeyen "sermayesinin
yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü
kuruluş", "kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşları",
"her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşları", "kamuya
yararlı dernekler ve vakıflar"m da incelenip denetlenebileceği maddede belirtilmiştir.
Bu maddede kullanılmış olan "TÜM KAMU KURUM VE
KURULUŞLARI" deyiminin merkez teşkilâtını ve mahalli idareleri kapsadığı
açıktır.
6. 3368 sayılı Yetki Kanununun 3. maddesini değiştiren 3347 sayılı
Kanunun "İlkeler" başlığını taşıyan 3. maddesinin (d) fıkrasında
"Kamu iktisadi teşebbüslerinin kuruluş ve teşkilâtlanmasında hizmetin
gerekliliği, ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık esasları
gözönünde bulundurulur" hükmü, bu tüzelkişilerin kârlılık esasına göre
faaliyet göstermelerinden ve özel hukuk hükümlerine tabi olmaları dolayısıyla
diğer kamu kurumlarından farklı olmalarından ilerigelmektedir. Aslında KİT'ler
"genel idare" içinde yer almadıkları gibi, genel idare esaslarına
göre de yönetilmezler. Bunlar kural olarak ÖZEL YÖNETİM biçimine göre
yürütülürler (Bkz. Duran, L. İdare Hukuku Ders Notlan, 1982, S. 77).
7. Sonuç olarak, 335sayılı KHK. nin, 3347 sayılı Kanunla değişik
3268 sayılı Yetki Kanununun "1. Amaç maddesi"nin (;) den sonra gelen
cümlesine ve"2.Kapsam maddesi" nin (B/a fıkrasının (;) den
sonra gelen cümlesine ve (b) fıkrasındaki "Bu esaslara uygun olarak, kurum
ve kuruluşların görev, yetki, teşkilât ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin" hükmüne uygun olarak hazırlandığı, zira bir kamu tüzelkişisi olan
Belediyelerin de içinde yer aldığı mahalli idarelerin, "TÜM KAMU KURUM VE
KURULUŞLARI" kavramına girdiği, bu suretleBelediyelerle ilgili
düzenlemeler yapan 335 sayılı KHK. nin, 3347 sayılı Kanunla değişik 3268 sayılı
Yetki Kanununa dayandığı, bu gerekçelerle Anayasa'nın 91. maddesine aykırı bir
düzenleme olmadığı kanısındayız.
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Erol
CANSEL
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1988/38
Karar Sayısı: 1989/7
Karar Günü : 8.2.1989
3268 sayılı Yetki Yasası'nda değişiklik yapılmasına ilişkin 3347
sayılı Yetki Yasası, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin idari, mali ve
sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak yanında, bazı kamu kurum ve
kuruluşlarının, kuruluş, görev ve yetkilerinde aynı amaçla düzenlemelerde
bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verilmesini öngörmektedir.
Bu Yetki Yasası'nın amaç ve kapsam maddeleri şöyledir:
Amaç:
"Madde 1- Memurlar vediğer kamu görevlilerinin çalışmalarında
müessiriyeti artırmak ve kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, verimli ve
ekonomik bir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla bunların idari, mali,
sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak; kamu kurum ve kuruluşlarının
(Cumhurbaşkanlığı Dairesi, Yasama Organı İdari Kuruluşları, Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Yargı Kuruluşları, Sayıştay ve
Üniversiteler hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine dair konularda aynı amaçla
aşağıda belirtilen çerçeve dahilinde düzenlemelerde bulunmak için Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir."
Kapsam:
"Madde 2- Bu Yetki Kanununa göre çıkartılacak kanun hükmünde
kararnameler;
A. Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Memurlarla Diğer Kamu
Görevlilerinin İdari, Mali ve Sosyal Haklarına İlişkin Olarak;
a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda,
h) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetler Personel Kanununda,
c) 2424 sayılı Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Tazminat Kanununda,
d) 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda,
e) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda,
f) 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında
Kanunun 38 inci maddesinde,
g) 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 22 nci
maddesinde,
h) 1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanununun 42 nci maddesinde,
i) 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 80 inci
maddesinde,
j ) 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun 18 inci maddesinde, k)
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, l ) 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede,
m) Diğer Kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin Devlet Memurları
ile diğer kamu görevlilerinin idari, mali ve sosyal hakları ile ilgili
hükümlerinde,
B. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilatlanmalarına İlişkin
Olarak:
a) Kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, hangi ana
hizmet kuruluşlarının hangi bakanlıklara bağlanacağına, bağlı veya ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bakanlıkların taşrada ve yurt dışında teşkilat kurmasına;
kurulması, muhafazası, birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi öngörülen kamu
kurum ve kuruluşlarının kuruluş biçimlerine, hukuksal yapılarına, hangi ana
hizmet birimlerinden oluşacağına, birimler arasındaki hiyerarşik ilişkilere,
bütün kuruluşlarda benzer hizmet yapan birimlerin görev, yetki ve
yükümlülüklerine ait genel esaslarda,
b) Bu esaslara uygun olarak, kurum ve kuruluşların görev, yetki,
teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine ilişkin hükümlerinde, yapılacak yeni
düzenleme ve değişikliklerikapsar."
Görüldüğü üzere 3347 sayılı Yetki Yasası'nın amaç ve kapsam
maddeleri, memur ve diğer kamu görevlilerinin kimi haklarına ve aynı zamanda
kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin kuralları
içermektedir.
Yetki Yasası'nın "Amaç" başlıklı 1. maddesiyle,
Cumhurbaşkanlığı Dairesi, Yasama Organı İdari Kuruluşları, Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Yargı Kuruluşları, Sayıştay ve
Üniversiteler dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarının, kuruluş, görev ve
yetkilerine ilişkin konularda, etkinliği artırmak ve kamu hizmetlerinin
düzenli, süratli verimli ve ekonomik biçimde yürütülmesi amacıyla, Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir.
Yetki Yasası'nın 2. maddesinin (B) bendinde ise, kamu kurum ve
kuruluşlarının teşkilatlarında yapılacak düzenlemelerin kapsamı gösterilmiştir.
Burada tartışılacak sorun, büyükşehir belediyelerinin bu kapsama girip
girmediği; diğer deyimle 335 sayılı KHK'nin, 3347 sayılı Yetki Yasası'nın (B)
bendine dayandırılıp dayandırılmayacağıdır.
KHK çıkarma yetkisi, Yetki Yasası'nın kapsamı ile sınırlıdır.
Yetki Yasası ile belirlenen sınırlar konusunda öğretideki görüşler şöyledir:
"KHK'nin, yetki yasasının koyduğu amaç, ilke, kapsam ve süre
ile sınırlı oluşu soyut kurallardır. Bu kural, belli bir yetki yasasında
somutlaşmakla, o yasaya dayanılarak çıkarılan kararnamenin sınırları da
somutlaşmaktadır. Bu sınırlara uygunluk, dolaylı da olsa yine bir anayasa
sorunudur. Çünkü, anayasa, kararnamenin, yetki yasası ile konulan esaslara
uygunluğunu varsaydığı için, ona bir yasa gücü kazandırmaktadır. Bu nedenle
yetki yasası, bu varsayımın doğruluğunu, gerektiğinde denetlemeye imkân verecek
yapıda bir içerik taşımalıdır. Bu anlamda yetki yasası, adeta bir çerçeve yasa
gibi düzenlenmeli, kararnamenin amacı, ilkeleri ve kapsamı, her yöne
çekilebilecek yuvarlak, elastiki formüllerle geçiştirilmemeli, temel tercihler
ve veriler somutlaştırılarak, kararnameyi gerçekten yönlendirecek bir
belirginliğe kavuşturulmalıdır..." (Doç. Dr. Fazıl Sağlam, AnayasaYargısı,
1984, S. 269).
"... Yetki yasası hangi konuların kanun hükmünde kararname
ile düzenleneceğini ve hangilerinin düzenlenemeyeceğini ortaya koymak ve bu
konuda bir ölçüt ve sınır getirmek zorundadır. Aksi takdirde, yetki yasası
çıkarılacak kamın hükmünde kararnamenin kapsamını belirtmemiş olur. . ."
(Doç. Dr. Metin Günay, Anayasa Yargısı, 1984, S. 274).
"KHK'nin konusu, genel çerçevesi ile, yetki kanununda
belirlenir. Gerçi 1982 Anayasası, değişik 1961 Anayasasında yer alan
"belli konularda" ibaresine yer vermemiştir ama, bundan yetki
kanununun sınırları belli olmayan bir alanda Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi
verebileceği sonucu çıkarılamaz. Yetki Kanunu, KHK'nin amacını, kapsamını ve
ilkelerini göstermek zorunda olduğuna göre yetki, somutlaştırılmış, belli bir
alanda tanınmış olmaktadır. KHK'nin konusu, yetki kanununda belirlenmiş olan bu
çerçevenin dışına çıkamaz..." (Prof. Dr. Ergun Öz-budun, 1961-1982
Anayasalarında KHK'ler, Anayasa Yargısı, 2. Yıl, 1986, S. 231).
Öğretideki görüşler de dikkate alınarak, Yetki Yasası'nın konumuzu
ilgilendiren 2/B maddesi incelendiğinde şu hususlar ortaya çıkmaktadır:
(B) bendinin, (a) alt bendinde, teşkilatlanma ve hizmet yönünden,
"bakanlıklardan" ve "kamu kurum ve kuruluşlarından söz
edilmektedir. Bu bentte, teşkilatlanma ve hizmetleri düzenleme bakımından
bakanlıklara değinildikten sonra, "kurulması, muhafazası, birleştirilmesi
veya yeniden düzenlemesi öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş
biçimlerine, hukuki yapılarına, hangi ana hizmet birimlerinden oluşacağına,
birimler arasındaki hiyerarşik ilişkilere, bütün kuruluşlarda benzer hizmet
yapan birimlerin görev, yetki ve yükümlülüklerine ait genel esaslarda"
yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapılması öngörülmüştür.
2. maddenin (B) bendinin (b) alt bendinde ise, "Bu esaslara
uygun olarak, kurum ve kuruluşların görev, yetki teşkilat ve kadrolarının
düzenlenmesine ilişkin hükümlerinde, yapılacak yeni düzenleme ve değişiklikleri
kapsar" denilerek, bu konularda da (a) bendindeki esaslara uyulacağı
kuralıgetirilmiştir.
Görüldüğü üzere, 2. maddenin (B) bendinin (a) ve b) alt bentleri
ile, kurulması, muhafazası," birleştirilmesi veya yeniden düzenlenmesi
öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının, kuruluş biçimlerinde, hukuki
yapılarında, görev, yetki, teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine ilişkin
hükümlerinde .... yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapılmak üzere, kanun
hükmünde kararname çıkarmaya yetki verilmiştir. Yapılacak düzenlemelerin
uygulanacağı alan ise, "Bakanlıklar" ve "Kamu kurum ve
kuruluşları"biçiminde tanımlanmıştır. Diğer deyimle, herhangi bir kurumun
Yetki Yasası kapsamına girip girmediğinin saptanmasında uygulanacak ölçüt, o
kurumun bakanlık ve bakanlığın taşra örgütü veya kamu kurum ve kuruluşu olup
olmadığından ibarettir.
Anayasanın 123. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
"İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
idarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden
yönetim esaslarına dayanır." denilmektedir.
127. maddesinde ise, mahalli idareler şöyle tanımlanmıştır:
"Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli
müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve
karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek
oluşturulan kamu tüzel kişileridir.
Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden
yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir..."
Bu kurallara göre belediyeler, kuruluş ve görevleriyle, idarenin
bütünlüğü içinde yer alan, yerinden yönetim esasına dayanan, kuruluş esasları
da yasayla belirtilen kamu kurumlarıdır.
Kamu kurumu olmaları bakımından büyükşehir belediyeleri ile diğer
belediyeler arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Ancak Anayasanın 127.
maddesinin üçüncü fıkrası hükmünce yönetim bakımından ayrı bir hukuki statüye
tabi kılınmışlardır.
Açıklanan nedenlerle ve Anayasaya uygun bir yorumla, 3347 sayılı
Yetki Yasası'nın 2. maddesi (B) bendinin (a) ve (b) alt bentleri uyarınca
mahalli idarelerin de KHK ile teşkilatlanmalarında yeni düzenleme ve
değişiklikler yapılmasına yetki verilen kamu kurumvekuruluşlarından
sayılmaları gerekeceği inancıyla ters yönde oluşan çoğunluk görüşüne
katılmadık.
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
İhsan
PEKEL
|