ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1980/27
Karar Sayısı:1981/9
Karar Günü:27/1/1981
Resmi Gazete
tarih/sayı:2.4.1981/17298
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay 8. Dairesi.
İTİRAZIN KONUSU : 8/3/1950 gün ve 5590 sayılı Yasanın 57.
maddesinde yer alan (mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek hizmetler
karşılığı alınacak ücretler), (tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak
nispet tarifesi bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı muamele için yalnız bir
taraftan tescil ücreti alınır) yolundaki hükümleri Anayasa'nın 61 inci
maddesinde aykırı görülmüş, Anayasa'nın değişik 151. maddesine dayanılarak
iptalleri için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmuştur.
I - OLAY :
İstanbul Ticaret Borsası, bir anonim ortaklıktan, ithal ettiği
soya yağının 5590 sayılı Yasanın 52. ve bu Yasanın uygulamasına ilişkin 3/13070
sayılı tüzüğün 38. maddeleri hükümleri uyarınca borsaya kayıt ettirilmesini ve
anılan yasanın 57. maddesine dayanılarak borsa meclisçe düzenlenip, Ticaret
Bakanlığı' nca onaylanmış nispet tarifesine göre ve borsa yönetim kurulunca
alınan kararla tescil ücretinin yatırılmasını istemiştir. İthalâtçı ortaklık bu
karara karşı, Danıştay'da dava açmış ve Borsa Yönetim Kurulu kararının dayanağı
olan 5590 sayılı Yasanın 57. maddesinin Anayasaya aykırılığını öne sürmüştür.
Anayasaya aykırılık savını ciddî bulan Danıştay Sekizinci Dairesi, 5590 sayılı
Yasanın 57. maddesinde yer alan (mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek
hizmetler karşılığı alınacak (ücretler) ve (tescil ücretine ait meclisçe tanzim
olunacak nispet tarifesi bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı muamele için yalnız
bir taraftan tescil ücreti alınır) biçimindeki hükümlerinin iptali için Anayasa
Mahkemesi'ne başvurulmasına ve bu konuda verilecek karara değin davanın geri
bırakılmasına 12/12/1979 gününde karar vermiştir.
III - YASA METİNLERİ :
1 - İtiraz konusu Yasa hükmü :
11/3/1950 günlü, 5590 sayılı " Ticaret ve Sanayi
Odaları" , " Ticaret Odaları" , " Sanayi Odaları" ,
" Ticaret Borsaları" ve " Ticaret ve Sanayi Odaları" ,
" Ticaret Odaları" , " Sanayi Odaları" ve " Ticaret
Borsaları" Birliği Kanunu'nun itiraz konusu hükümleri de içeren 57.
maddesi şöyledir :
" Madde 57 - Mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek
hizmetler karşılığı alınacak ücretler ve borsa yönetim kurullarınca onanacak
vesikalardan alınacak tasdik harcı ve verilecek diğer vesikalardan alınacak
harçların miktarları yönetim kurullarınca teklif, meclislerce tasdik olunur.
Ancak tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak nispet tarifesi Bakanlıkça
tasdik olunur.
Aynı muamele için yalnız bir taraftan tescil ücreti
alınır."
2 - Dayanılan Anayasa kuralları :
" Madde 61 - Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla
konulur. Kanunun belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve
esaslara uygun olmak şartiyle, vergi, resim ve harçların muafiyet ve
istisnalariyle nispet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya,
Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir."
IV - İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Şevket
Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu, Rüştü Aral, Muammer Yazar, Âdil Esmer, Nihat O.
Akçakayalıoğlu, Nahit Saçlıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu,
Orhan Onar, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız, Bülent Olçay, Yılmaz
Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden'in katılmaları ile 22/5/1980 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında sınırlandırma sorunu üzerinde durulmuştur.
Anlaşmazlığın muamele tescil ücretinden çıkmasına karşın
maddenin buna ilişkin hükümlerinin yanında (mahiyetleri ve nevileri tüzükte
gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak ücretler) biçimindeki kuralın
bütününe ilişkin bir sav öne sürülmüştür. Oysa bu davada bu kural yalnızca
tescil ücreti açısından uygulanma durumunda bulunduğundan, bu kurala yönelik
itirazın da " tescil ücreti" ile sınırlandırılması gerekir.
Böylece yapılan ilk inceleme sonunda eksiklik bulunmadığından
5590 sayılı Yasanın 57. maddesinde yer alan (mahiyetleri ve nevileri tüzükte
gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak ücretler) kuralının tescil ücreti ile
sınırlı olarak, aynı maddedeki (tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak
nisbet tarifesi Bakanlıkça tasdik olunur) ve (Aynı muamele için yalnız bir
taraftan tescil ücreti alınır) biçimindeki hükümler hakkında esasın
incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V - ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, Danıştay 8. Dairesi'nin 12/12/1979
günlü, 604 sayılı başvurma kararı ve ekleri, iptali istenilen ve konu ile
ilgili bulunan yasa hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunlarla ilişkisi
görülen yasama belgeleri ve öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp
düşünüldü :
A - 5590 sayılı Yasanın 32. maddesi, Ticaret Borsalarını,
(Kanunda yazılı esaslar dairesinde borsaya dahil maddelerin alım ve satımı ve
fiyatlarının tespit ve ilânı işleriyle meşgul olmak üzere kurulan tüzel
kişiliği haiz kamu kurumlarıdır.) biçiminde tanımlamakta, aynı yasanın 33 üncü
maddesinde de Ticaret Borsalarının, ticari ihtiyaçların gerekli kıldığı
yerlerde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı'nca kurulacağı bildirilmektedir.
Sözü edilen yasanın 34. maddesi ise, borsaların görevlerini
ayrıntılı bir biçimde göstererek saptamıştır. Borsaların kuruluş ve görevlerini
kapsıyan söz konusu hükümler birlikte incelendiğinde, borsanın, "
Anayasanın Üçüncü Kısmı'nın İkinci Bölümü" nün " C İdare"
kesiminde yer alan, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin 122.
maddenin kapsamı içine girdiği açıkça anlaşılır.
Öteyandan bu yasanın 37. maddesi, ilke olarak, borsaya kayıt
olma zorunluluğu getirmiş, 49. maddesi ile de borsalarda yapılacak günlük alım
ve satımlar, atanacak bir komiser tarafından ilgili Bakanlığın denetimine bağlı
tutulmuştur.
Sözkonusu yasada borsaların, para ve para hükmündeki evrak,
senet ve mallarına karşı suç işleyen, bilanço, zabıtname, rapor ve öteki her
çeşit kâğıt ve defterleri üzerinde suç niteliğinde değişiklik yapan üyelerine,
memurlarına ve diğer hizmetlilerine, devlet memurları hakkındaki cezaların
uygulanması öngörülmüştür. Anılan yasanın 74. maddesi, borsalara, üyelerine
disiplin cezası vermek, 76. ve 77. maddeleri de para, zam ve cezaları uygulamak
yetkisi tanımıştır.
Borsaların yukarıda bildirilen görev ve hizmetleri ve bağlı
oldukları vesayet denetimi bakımından, kamu kurumu olduklarını göstermektedir.
5590 sayılı Yasanın 55. maddesi, borsaların gelirlerini saymış, (c) bendinde de
(muamele tescil ücreti) bu gelirler arasında gösterilmiştir. 57. madde, muamele
tescil ücretinin borsa meclisince düzenlenen ve Bakanlıkça onanan nispet
tarifesine göre alınacağını saptamıştır. Bu Kanunun 37. maddesinin son
fıkrasında belirtilenlerle, borsaya kaydolunmaları zorunlu bulunanların,
borsaya dahil malların alım ve satımlarının borsaya tescil işlemi nedeniyle
muamele tescil ücreti adı altında bir ödemede bulunmaları gereklidir. Taşıdığı
bu anlam yönünden muamele tescil ücretinin, Anayasa'nın 61. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilen benzeri malî yüküm niteliğinde bulunduğu açıktır.
Anayasa Koyucunun, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali
yükümler ancak kanunla konur ilkesini getirmekle, yükümlülük bakımından keyfi
uygulamaları önlemek amacını güttüğü, yalnızca yükümlülüğün konusunun belli
edilmesiyle ilgililere bir malî yüküm konmasını yeterli görmediği, malî
yükümleri, matrah ve oranları, tarh ve tahakkuku, tahsil usulleri, yaptırımları
ve zamanaşımı gibi çeşitli yönlerinin de yasada yer almasını ve yeterince
belirlenmesini istediği açıktır.
Oysa itiraz edilen 57. maddede, yalnızca malî yükümün konusu
olan tescil ücreti ve bunun yükümlüsünün belirtilmesiyle yetinilmiş; matrah,
oran, yukarı ve aşağı sınırlar gibi unsurlara yer verilmemiştir.
Yasa maddesindeki bu esaslı eksikliğin ve boşluğun tüzük
hükümleriyle doldurulmasına da olanak bulunmadığından, itiraz konusu 57.
maddede yer alan (Mahiyetleri ve nevileri Tüzükte gösterilecek hizmetler
karşılığı alınacak ücretler) kuralı, muamele tescil ücreti açısından
Anayasa'nın 61. maddesine aykırı bir duruma düşmüştür. Bu nedenle bu hükmün tescil
ücreti açısından iptaline karar verilmelidir.
Hüseyin Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu ve Yılmaz
Aliefendioğlu bu görüşe katılmamışlardır.
B - İtiraza konu edilen (Mahiyetleri ve nevileri tüzükte
gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak ücretler) hükmünün tescil ücreti
açısından iptal edilmesi karşısında aynı maddede yalnızca tescil ücretinden
sözeden (Tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak nispet tarifesi
Bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı muamele için yalnız bir taraftan tescil
ücreti alınır) yolundaki hükümlerin bağımsız olarak uygulanma niteliğini
yitirecekleri açık bulunduğundan bu hükümlerin de bu nedenle ve 22/4/1962
günlü, 44 sayılı Yasanın 28. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptallerine
karar verilmesi gerekmektedir.
C - Söz konusu hükmün tescil ücreti açısından iptali sonucu bir
boşluğun oluşacağı ve böylece borsaların en önemli gelir kaynaklarından birini
yitirecekleri, bu durumun kamu hizmetinin yürütülmesini aksatacak bir ağırlık
taşıması nedeniyle, iptal hükmünün, Resmî Gazete'de yayımlandığı günden
başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe konulması, Anayasa'nın değişik 152. ve
22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 50. maddeleri hükümleri uyarınca yerinde
bulunmuştur.
Ahmet Salih Çebi ve Yekta Güngör Özden üç aylık sürenin yeterli
olduğunu, Nihat O. Akçakayalıoğlu bu konuda süre verilmesine gerek
bulunmadığını öne sürerek kararın bu bölümüne katılmamışlardır.
VI - SONUÇ :
1 - 8/3/1950 günlü, 5590 sayılı Yasanın 57. maddesinde yer alan
(mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak
ücretler....) kuralının 22/5/1980 günlü ilk inceleme kararı ile " tescil
ücreti" açısından sınırlandırılarak incelenen kesiminin Anayasa'ya aykırı
olduğuna ve iptaline, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu, Yılmaz Aliefendioğlu'nun
karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,
2 - Yukarıda sözü edilen kuralın " tescil ücreti"
açısından iptali kararı karşısında, aynı maddede yer alan (tescil ücretine ait
meclisçe tanzim olunacak nispet tarifesi Bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı
muamele için yalnız bir taraftan tescil ücreti alınır.) biçimindeki hükümlerin
bağımsız olarak uygulanma olanağını yitirdiğinden 22/4/1962 günlü, 44 sayılı
Yasanın 28. maddesinin son fıkrası uyarınca bu hükümlerin de iptaline
oybirliğiyle,
3 - Muamele tescil ücreti, borsaların önemli gelirlerinden
birini oluşturduğu ve iptal nedeniyle oluşan bu boşluk, gelirden yoksun
bırakarak borsayı kamu hizmetini yerine getiremeyecek bir duruma düşürebileceği
gözönüne alınarak, iptal hükmünün, Anayasa'nın değişik 152. maddesi uyarınca
kararın Resmî Gazete'de yayımlanma gününden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe
girmesine, Ahmet Salih Çebi ile Yekta Güngör Özden'in üç aylık sürenin yeterli
olduğu, Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun bu konuda bir süre verilmesine gerek
bulunmadığı yolundaki görüşleriyle,
27/1/1981 gününde karar verildi.
Başkan
Şevket Müftügil
|
Başkanvekili
Ahmet H. Boyacıoğlu
|
Üye
Ahmet Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Ahmet Zeyneloğlu
|
Üye
Adil Esmer
|
Üye
Hakkı Müderrisoğlu
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Nahit Saçlıoğlu
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
|
|
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
Üye
Orhan Onar
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
|
|
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
Üye
Yılmaz Efendioğlu
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|
KARŞIOY YAZISI
İstanbul Ticaret Borsası, soya yağı ithal eden firmadan, bu
yağların 5590 sayılı Yasa hükümlerine göre borsaya kaydettirmesini, yönetim
kurulunca alınan karar uyarınca tescil ücretini yatırmasını istemiştir.
İthalâtçı ortaklık, bu kararın iptali için Danıştay'a başvurmuş,
5590 sayılı Yasanın kararla ilgili 57. maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu
ileri sürmüştür. Danıştay 8. Dairesi, bu savı ciddi bularak, anılan 57. maddede
yer alan (mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek hizmetler karşılığı
alınacak....), (tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak nispet tarifesi
Bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı muamele için yalnız bir taraftan tescil
ücreti alınır.) hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına
karar vermiştir.
22/5/1980 günlü toplantıda, 8/3/1950 günlü, 5590 sayılı Yasanın
57. maddesinde yer alan (mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek hizmetler
karşılığı alınacak ücretler....) kuralının " tescil ücreti" ile
sınırlandırılarak, aynı maddedeki (tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak
nispet tarifesi Bakanlıkça tasdik olunur) ve (aynı muamele için yalnız bir
taraftan tescil ücreti alınır.) biçimindeki hükümlerin esasının incelenmesine
karar verilmiştir.
Anayasa'nın, " Vergi ödevi" kenar başlıklı 61.
maddesinin birinci fıkrasında " Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.) denildikten sonra ikinci
fıkrasında da " Vergi, resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak
kanunla konulur." hükmü yer almıştır.
20/9/1971 günlü, 1488 sayılı Yasa ile Anayasa'nın 61. maddesi
değiştirilmiş, birinci ve ikinci fıkralar olduğu gibi bırakılmış, üçüncü fıkra
olarak " Kanunun belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü
ve esaslara uygun olmak şartiyle, vergi, resim ve harçların muafiyet ve
istisnalariyle, nispet ve hadlerine ilişkin hükümlerde değişiklik yapmaya,
Bakanlar Kurulu yetkili kılınabilir." hükmü getirilmiştir.
Bilindiği gibi, 5590 sayılı " Ticaret ve sanayi
odaları" , " Ticaret odaları" , " Sanayi odaları" ,
" Ticaret borsaları" ve " Ticaret ve sanayi odaları" ,
" Ticaret odaları" , " Sanayi odaları" ve " Ticaret
borsaları" Birliği " Kanunu" bu kuruluşların kuruluş biçimiyle
görev ve hizmetlerini düzenleyen hükümler getirmiş, her kuruluşun özellikleri
de bu yasada gözönünde tutulmuştur.
5590 sayılı Yasanın 57. maddesi şöyledir :
" Madde 57 - Mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek
hizmetler karşılığı alınacak ücretler ve borsa yönetim kurullarınca onanacak
vesikalardan alınacak tasdik harcı ve verilecek diğer vesikalardan alınacak
harçların miktarları yönetim kurullarınca teklif, meclislerce tasdik olunur.
Ancak tescil ücretine ait meclisçe tanzim olunacak nispet tarifesi Bakanlıkça
tasdik olunur.
Aynı muamele için yalnız bir taraftan tescil ücreti
alınır." Bu yönü saptadıktan sonra, 9/7/1961 günlü, 334 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası karşısında, çok önce yürürlüğe konulan 5590 sayılı Yasa
ile kurulan " Ticaret Borsaları" nın hukuksal durumunun ne olduğu
üzerinde durmak gerekir.
Ticaret Borsaları, 5590 sayılı Yasanın 32. maddesinde, "
kanunda yazılı esaslar dairesinde borsaya dahil maddelerin alım ve satımı ve
fiyatların tesbit ve ilân işleriyle meşgul olmak üzere kurulan tüzel kişiliği
haiz kamu kurumları" olarak tanımlanmıştır.
Anayasa'nın 122. maddesi uyarınca, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları, kanunla meydana getirilir ve organları kendileri tarafından
ve kendi üyeleri arasından seçilir. İdare, seçilmiş organları, bir yargı mercii
kararına dayanmaksızın, geçici veya sürekli olarak görevinden uzaklaştıramaz.
Meslek kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri demokratik esaslara
aykırı olamaz.
Yukarıda tanımı yapılan ve kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu olduğu vurgulanan ticaret borsaları, mensuplarının hak ve çıkarlarını
-kamu yararıyla bağdaşmak, buna ters düşmemek, koşuluyla- sağlamak ve
geliştirmekle görevlidir.
Anayasa Mahkemesi, bir meslekî kuruluşun Anayasa'nın 122.
maddesi kapsamına girip girmediğini saptarken kuruluş yasası, hizmetin
niteliği, esasından hareket etmektedir. Kuruluş yasasında " kamu
kurumu" tanımlaması varsa veya kuruluşun hizmet ve görevleri kamu hukuku,
alanına giriyorsa o kuruluşun " kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşu" olduğunu belirtmiştir. (Anayasa Mahkemesi'nin 24/3/1970 günlü,
1969/65 - 1970/16 sayılı kararı, RG. 21/7/1970 günlü, 13555 sayılı) Anayasa'nın
122. maddesinin gerekçesinde, " Bu madde çeşitli meslekî faaliyetlerin
kanun tarafından kamu hizmeti düşüncesiyle, birer kamu tüzel kişisi olarak
teşkilâtlandırılması halinde, bu gibi kamu kurumu niteliğindeki meslekî
kuruluşların kendi işlerini yerinden idare esasına göre görebilmeleri ve
seçilmiş organlarının da teminata bağlanmasını sağlamak için mahallî idareler
hakkındaki hükümlere muvazi bir surette sevk edilmiştir." denilmektedir.
Böylece, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu idaresi olan
yerinden yönetim idarelerine koşut bir yönetime kavuşturulmak istenmesi de bu
kuruluşlara idarî yapı içinde ayrı bir önem verildiğini göstermektedir.
Ticaret Borsalarının, ticarî gereksinmeler nedeniyle uygun
görülen yerlerde Ticaret Bakanlığı'nca kurulacağı 5590 sayılı Yasanın 33.
maddede açıklanmıştır. 34. maddede ise, borsaların görevleri şöyle
sıralanmıştır: " a) Borsaya dahil maddelerin, borsada alım satımını tanzim
ve tescil etmek; b) Borsaya dahil maddelerin her günkü fiyatlarını usulü
dairesinde tesbit ve ilân etmek; c) Alıcı ve satıcının teslim ve tesellüm ve
tediye bakımından vecibelerini, her tipin asgari vasıflarını ve muamelelerin
tasfiye şartlariyle fiyatlar üzerine müessir şartları, ihtilâf husulünde
ihtiyarî tahkim usûllerini gösteren ve Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları ve
Ticaret Borsaları Birliği'nin tasdikiyle tekemmül eden genel kaide ve hükümler
vücuda getirmek; ç) Yurtiçi ve yurtdışı borsa ve piyasaları takip ederek fiyat
haberleşmesi yapmak; d) Borsaya dahil maddelerin tiplerini ve vasıflarını
tesbit etmek üzere lâbaratuvar ve teknik bürolar kurmak ve kurulmuşlara
katılmak; e) Sair mevzuatla ve Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı'nca verilecek
görevleri yapmak; f) Borsaya ait örf ve âdetleri tesbit ve ilân etmek."
Öte yandan, 49. madde ile borsalarda, günlük alım - satım
muamelelerini ve fiyat dalgalanmalarını yansız bir denetim altında bulundurmak
üzere, Ticaret Bakanlığı'nca bir komiser bulundurulması koşulu getirilmiştir.
Ayrıca, 74. maddede ise, üyelere disiplin cezası verebilme yetkisi tanınmıştır;
76. ve 77. maddelerde de para zam ve cezaları konusunda yetki hükümleri
getirilmiştir. 80. maddede odalar, borsalar ve bunların birliklerinin Ticaret
Bakanlığı tarafından teftiş ve denetime bağlı olduğu açıklanmış, 81. maddede
ise, odalar, borsalar ve birlik paralarıyla para hükmündeki evrak, senet vesair
malları aleyhinde suç işleyen ve bilanço, zabıtname, rapor ve diğer her çeşit
kâğıt ve defter üzerinde suç niteliğinde değişiklik yapan veya bunları kasten
yok eden uzuvlara dahil üyelerle, memur ve hizmetlilere devlet memurları
hakkındaki cezanın uygulanması öngörülmüştür.
5590 sayılı Yasanın 37. maddesinde " Ticaret borsalarına
dahil maddelerin alımı veya satımı ile iştigal edenler, bulundukları yerin
ticaret borsalarına kaydolunmaya mecburdurlar.
Bu mecburiyetlere riayet etmeyenlerin kayıtları borsalarca
re'sen yapılır ve kendilerine tebliğ edilir.
Borsaya kaydolunan tacirlerin durumlarında vukua gelen, Ticaret
Kanunu'na göre tescil ve ilânı gerekli her çeşit değişikliklerin vukuundan
itibaren bir ay içinde borsaya bildirilmesi mecburidir.
Borsaya kayıtlı maddelerin müstahsilleri veya âmilleri borsalara
kaydolunmaksızın dahi, kendi mallarını satabilirler." hükmü yer almıştır.
" Borsaya tâbi maddeler" başlığını taşıyan 52. maddesinde ise "
Borsa kurulan yerlerde, hangi malların borsalarda alım ve satımının mecburi
olduğu ve bunların en az miktarları, borsa meclisinin teklifi üzerine Ekonomi
ve Ticaret Bakanlığı'nca tâyin ve tüzükte gösterilecek şekilde mahallerinde
ilân olunur.
Borsanın bulunduğu yerin belediye hudutları içinde, borsaya
dahil maddelerin en az miktarlarının üstünde kalan miktarının alım ve satımının
borsa dışında yapılması yasaktır.
Bazı maddelerin en geç muamele yapıldığı günü takibeden ilk iş
günü içinde borsaya tescil ettirilmesi şartiyle, borsa yerinin dışında alınıp
satılmasına meclisçe önceden karar verilebilir. Ancak Ekonomi ve Ticaret
Bakanlığı borsalarca alınacak bu gibi istisnaî kararları kısmen veya tamamen,
geçici veya daimi olarak yürürlükten kaldırabilir.
Borsanın bulunduğu yerlerdeki tacirlerle memleket içi veya
dışındaki tacir arasında yazışma veya telefonla yapılan alım ve satım
muamelelerinin borsadan geçirilmesi mecburidir.
Ancak bu kabil muamelelerde borsa tescil ücreti, akdin (kabul)
ile tamam olduğu yerdeki tarafça, o mahal borsasına ödenir.
Dış memleketlere yapılacak satışlarda borsa tescil ücreti
alınmaz." denilmektedir. Para zamlarına ilişkin 76. Maddenin dördüncü ve
beşinci fıkralarında da, " Borsaya dahil maddelerden, borsaların, çalışma
bölgesi içinde ve borsa yerinin dışında satılmasına müsaade olunan maddelerin
satışlarının, bir iş günü sonuna kadar, tescil edilmemesi hallerinde yapılan
muamelelere ait borsa ücreti, teamüle uyularak alıcı veya satıcıdan % 50
fazlasıyla tahsil olunur.
Ancak makul mazeret halleri borsa meclisinin takdirine
bırakılır, bu takdir kesindir." kuralı konulduktan sonra 78. maddede,
kayıt ücreti ile yıllık aidat ve kesinleşen zamlarla para cezalarının
tahsillerine ait oda ve borsalarca verilen kararların ilâm hükmünde olup, icra
dairelerince yerine getirileceği belirtilmektedir.
Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden şu sonuca varılmaktadır :
Tescil ücretinin borsaya dahil maddelerin gerek borsa içinde, gerekse Ticaret
Bakanlığı'nın izni ile borsa yerinin dışında alım satımında geçen hizmet
karşılığı, ödenmesi gereken bir ücret olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. 52.
maddenin son fıkrasında yer alan " Dış memleketlere yapılacak satışlarda,
borsa tescil ücreti alınmaz" biçimindeki ayrık hükmün tescil ücretini
" benzeri malî yüküm" haline getirip getirmediği üzerinde
durulmalıdır. Bilindiği gibi, ayrı tutma (istisna) ve bağışıklık (muafiyet)
vergi hukukunda, genellikle vergi adaletini gerçekleştirmek için sosyal devlet
ilkesinin bir gereği sayılmaktadır. Bununla birlikte, devletin ekonomi
politikasının gereği olarak da bazı ayrı tutma ve bağışıklıklar tanındığı
görülmektedir. Demek oluyor ki, az önce değinilen hükümlerden, kamu kurumu durumunda,
meslek kuruluşu olan Ticaret Borsaları, görev ve hizmetlerinde, yurt
ekonomisine olan katkısı gözönünde tutularak güçlü kılınmak istenilmiş; ancak,
denetim yönünden bir vesayet sistemine bağlanmıştır.
Ticaret Borsalarının belirlenen bu hukuksal durumundan sonra
Anayasa'nın değişik 61. maddesinin ikinci fıkrasının " Vergi, resim ve
harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur." hükmündeki
kavramların anlamı saptanmalıdır. Anayasa ve yasalardaki kavram ve öğelerin
anlam ve niteliği bir yanılgıya düşmeden saptanırsa varılan sonuç o oranda
sağlıklı olur.
1924 Anayasası'nın 84., 85. maddelerinde de vergi konusunda
hükümler bulunmakta idi. Vergi, yurt genelinde, yurttaşların yasaların
öngördüğü biçimde ödedikleri ve Devlet hazinesine giren paradır. Başka bir
anlatımla, yurttaşların kamu harcamalarına katılmasıdır.
Resim, Devlet dairelerinde ve kamu kuruluşlarında görülen hizmet
ve yapılan giderlerin karşılığı olarak yalnız o işle ilgili olan gerçek ve
tüzel kişilerden sağlanan gelire denilir. Bu iki tanım vergi ile resim
arasındaki ayrımı ortaya koymaktadır. Vergide hizmetten yararlanma yerine,
herkesten alınma söz konusudur.
Harç, yasalarla düzenlenip niteliğine göre Devlet idaresinin
yaptığı bazı hizmetlerden yararlanan kişilerin işleri için gerekli formalite ve
kırtasiye giderlerini karşılamak üzere ödediği paradır.
Anayasa'nın 61. maddesindeki " benzeri malî yükümler"
e, " vergi, resim ve harçlar" ın tanımına göre anlam vermek, bulara
benzemeyen malî yükümleri bu çerçeve içerisine almamak gerekir. Geniş yorum
yöntemi, 122. madde uyarınca kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu
sayılan Ticaret Borsalarının işleviyle bağdaştırılamaz. Hizmet ve görevlerin
yürütülmesi bakımından bu meslek kuruluşuna yasa ile tanınan olanakları bu
arada tescil ücretini, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlerle aynı
nitelikte görmek yasanın özüne ve sözüne uygun düşmez. Anayasa'nın 61.
maddesinin gerekçesinde, bu konuda bir açıklama da bulunmamaktadır. Kaldı ki,
anılan 61. maddenin 20/9/1971 günlü, 1488 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikte
getirilen üçüncü fıkrasında, " vergi, resim, harç" söz konusu
edildiği halde " benzeri malî yükümler" den söz edilmemiştir. Bu
durum, Anayasa Koyucunun, kamu kurumu sayılan her meslek kuruluşunun kuruluş yasasında
yer verilen yetkili organların bağlı bulunduğu işlemlerin yürütülmesi ve
vesayet sisteminin sürdürülmesiyle yetinmek istediği görüşünü doğrulamaktadır.
" Ücret" sözcüğünün anlamı üzerinde de durulmalıdır.
Ücret deyimi genellikle Borçlar ve İş Hukukunda kullanılmakta ve belli bir
hizmetin karşılığını ifade etmektedir. Hizmetin yapılması özel bir kuruluş ve
kişiden istenebileceği gibi kamu düzeni düşüncesiyle, kamu kurumu olan bir
meslek kuruluşundan da istenebilir.
5590 sayılı Yasanın 57. maddesindeki tescil ücretinin, kuruluşun
varlığını sürdürmesi, olanak yaratması bakımından açınılmaz olduğu
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. " Tescil ücreti" nin özel hukuktaki
ücretten ayrı bir özellikte bulunması da Anayasa'nın 61. maddesindeki "
benzeri malî yükümler" e dahil olduğuna kanıt olamaz.
5590 sayılı Yasanın 57. maddesi uyarınca tescil ücretine ait
meclisçe tanzim, olunacak nispet tarifesi Bakanlıkça tasdik olunur. Aynı
muamele için yalnız bir taraftan tescil ücreti alınır. Bu düzenleme ve onaylama
işlemi " tescil ücreti" nin " hizmetler karşılığı" olma
ilkesini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmamaktadır. Bu hüküm, sadece meslek
kuruluşunun yapmakla yükümlü olduğu hizmetler nedeniyle, yetkilerin
kullanımını, çalışmanın denetimini sağlayan bir hükümdür. Tescil ücretinin,
fiyat oluşmasında, alım ve satımlarda sağladığı genel güvencenin karşılığı
olabileceği yorumu da Anayasa'nın 61. maddesinin ikinci fıkrasına uygun
bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin 24/3/1970 günlü, 1965/65 -1970/16 sayılı;
29/11/1977 günlü, 1977/109 -1977/131 sayılı kararları iptale dayanak yapılamaz.
24/3/1970 günlü iptal kararı, 15/5/1957 günlü, 6964 sayılı " Ziraat
Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu" nun 20. maddesinin birinci
fıkrasındaki (yıllık aidat) miktarı ile ilgili tarifelere ilişkindir. Sözü edilen
birinci fıkrada: " Nizamnamede gösterilecek usullere göre tespit olunacak
dereceler üzerinden odalara ilk kayıt edileceklerden alınacak giriş
ücretleriyle kayıtlı bulunanlardan tahsil olunacak yıllık aidat miktarları
idare heyetlerince teklif ve meclislerce tasdik edilecek tarifeler ile tespit
olunur." denilmektedir. İtiraz konusu ise, 5590 sayılı Yasanın 57.
maddesinde yer alan hükümler ise (mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek
hizmetler karşılığı alınacak ücretler.......), (tescil ücretine ait meclisçe tanzim
olunacak nispet tarifesi Bakanlıkça tasdik olunur) ve (Aynı muamele için yalnız
bir taraftan tescil ücreti alınır.) biçimindeki hükümlerdir. Ticaret
Borsalarıyla Ziraat Odalarının fonksiyonları birbirinden ayrıdır. Bu ayrım
anılan karara dayanılamayacağı görüşünü doğrulamaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda sözü edilen 29/11/1977 günlü,
1977/109 -1977/131 sayılı iptal kararı ise, 5590 sayılı Yasanın 27. maddesi
uyarınca Ticaret Odasının harç uygulaması üzerine verilmiştir. Bu kararın
gerekçesinde : " Malî yükümlerin yükümlüleri, matrah ve oranları, tarh ve
tahakkuku, tahsil usulleri, yaptırımları ve zamanaşımı gibi çeşitli yönleri
vardır. Bir malî yüküm bu yönleri dolayısiyle, kanunla yeterince
çerçevelenmemişse, kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını, hatta temel
haklarını etkileyecek keyfî uygulamalara yol açabilmesi olasıdır. Bu bakımdan
yükümler belli başlı öğeleri de açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle
belirtilerek kesinlikle kanunlarla düzenlenmelidir." denilmiştir. Ticaret
borsaları ile Ticaret Odaları arasında görev ve hizmet bakımından mevcut
başkalık yeterince açık olduğundan burada ayrıca söz konusu edilmesine gerek
görülmemiştir.
27. maddede " Mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek
hizmetler karşılığı alınacak ücretlerle odalar yönetim kurullarınca onanacak
vesikalardan alınacak tasdik harcı ve verilecek diğer vesikalardan alınacak
harçların miktarları yönetim kurullarının teklifi ve meclislerin tasdikiyle
tesbit olunur." denilmektedir. Böylece, (...ve verilecek diğer vesikalardan
alınacak harçların...) hükmünün iptali, 57. maddede yazılı ve harç niteliğinde
olmayan tescil ücretinin iptali için bir dayanak ve gerekçe olamaz.
Vergi, resim ve harçlar hakkında yukarıda yeterli açıklama
bulunmaktadır. Anayasa'nın 61. maddesindeki " benzeri malî yükümler"
deyimi ile ilgili bir tanıma da Anayasa ve gerekçesinde yer verilmemiştir.
Böyle olunca, geniş bir yoruma gitmek sorunun çözümünü güçleştirir. Sonucu
bağlayıcı olan 29/11/1977 günlü iptal kararının 5590 sayılı Yasanın sadece 27. maddesindeki
harçlarla ilgili olması da geniş yorum kuralına yer verilemeyeceğini
göstermektedir.
Açıklanan nedenlerle, işlevlerini sürdürmek, mensuplarının
yararını gözetmek ve milli ekonomiye katkıda bulunmak durumunda olan ve kamu
kurumu sayılan Ticaret Borsalarının bir hizmet karşılığı almaya yetkili
kılındığı tescil ücretinin, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlerden
olmadığı düşüncesindeyim; bu bakımdan iptal kararına karşıyım.
|
|
|
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
KARŞIOY YAZISI
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümler birer Devlet
alacağıdırlar. Devlet egemenlik gücüne bağlı vergileme yetkisini kullanırken,
piyasa ekonomisinden, kamu yararını genel ve anonim biçimde sağlamakla görevli
kamu yönetimi (idaresi) ve kurumları için gelir aktarmak durumundadır.
Anayasa'nın 61. maddesine göre vergi " kamu giderlerini" karşılamak
üzere alınmalıdır. Kamu gideri ise, kamu hizmetiyle görevli kamu yönetimleri ve
kurumlan tarafından yapılabilir ve ancak bunların vergi almaya yetkili olduğu kabul
edilir. Vergi alabilmek için, kamu tüzel kişisi olmak, Devlet yönetimi
bütünlüğü içinde yer almak, kamu gideri yapabilme ve kamu gücünü kullanabilme
yetkisine sahip olmak gerekir. Ancak, bu koşulları içeren kuruluş, vergi almaya
yetkilidir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan ticaret
borsalarının vergi veya aynı nitelikte bir gelir toplamaya yetkili olduğunun
kabul edilebilmesi için, bu kuruluşların kamu yönetimi bütünlüğü içinde yer
almaları, başka deyişle kamu yönetimi veya kurumu olmaları ve gelirlerinin kamu
gideri karşılığı bulunması gerekir.
Anayasa'nın 112. maddesine göre, kamu yönetimi birimleri,
yönetsel bütünlük içinde yer alan merkezden ve yerinden yönetim esaslarına
dayalı kuruluşlardır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kamu
yönetimi birimlerinden olmadığı ve devletin yönetsel bütünlüğü içinde yer
almadığı açıktır.
Kamu kurumlarına gelince, belirli bir kamu hizmeti görmek
amacıyla kurulan, bağımsız, merkezi yönetim veya yerinden yönetim
kuruluşlarının vesayet denetimin bağlı, yasayla veya yasanın verdiği açık
yetkiye dayanılarak kurulan, anamalı devletin mal varlığından sağlanan ve tüzel
kişiliği bulunan kuruluşlardır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ise, bir yandan
mesleksel çıkarları kollarken, öteyandan meslek mensupları arasında düzen ve
disiplin kurarak, göreli (nispî) bir kamu yararı sağlarlar. Bunlar kamu tüzel
kişisi olmakla beraber, kamu kurumu sayılmıyan, ancak Anayasa'nın 122.
maddesindeki deyimiyle kamu kurumu niteliği bulunan meslek kuruluşlarıdır. Söz
konusu kuruluşlar, kamu tüzel kişisi olmaları nedeniyle yasayla veya yasanın
verdiği açık yetkiye dayanarak kurulurlar ve bu özellikleriyle kamu kurumu
niteliğinde bulunmayan öteki meslek kuruluşlarından ayrılırlar. Bunlar, kamu
yönetimi ve kamu kurumları dışında, üçüncü tür, kendisine özgü (suni generis)
kuruluşlardır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının asıl işlevleri,
mesleksel çıkarları gözetmek ve meslek mensupları arasında düzeni ve disiplini
sağlamak olduğuna ve yaptıkları giderlerin kamu giderinden çok, işlevlerine
uygun mesleksel çıkar, çalışma düzeni ve disiplini sağlayabilme doğrultusunda
olduğuna göre bunların bu arada ticaret borsalarının, bir kamu kurumu olduğunu
ve vergi toplayabilmek yetkilerinin bulunduğunu kabul etmek olanağı
bulunmamaktadır. Bu tür kuruluşların gelirlerinin, kamu geliri olmaması ve 6123
sayılı " Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun" a göre
toplanmaması bu görüşü doğrulamaktadır. Her ne kadar, 5590 sayılı Yasanın 32.
maddesinde ticaret borsalarının kamu kurumu olduğu yazılmakta ise de, 1961
Anayasası'ndan önce yayımlanan söz konusu yasada kullanılan bu deyim, kuruluşun
kamusal niteliğinin ağır bastığını, bir ölçüde kamu hizmeti yaptığını
belirtirse de, yalnız başına kamu kurumu niteliğini belirtmeye yeterli
değildir. Yasadaki " kamu kurumu deyimi" , 1961 Anayasası'nda
kullanılan " kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu" söyleyişine
eşdeğerdir.
Öteyandan, ticaret borsalarının aldığı tescil ücretinin, vergi
ödevi kapsamı içinde düşünülebilmesi için vergi, resim, harç veya benzeri malî
yüküm olması gerekir. Anayasa'nın 61. maddesine göre vergi kamu giderlerini
karşılamak üzere ödenmelidir.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının her türlü
gelirleri özel alacak durumunda olup, kamu alacaklarının tahsiline ilişkin yasa
uyarınca toplanmadığına göre, daha çok işlevlerine uygun mesleksel amaçlı
giderlerinin de, kamu gideri sayılmaması doğaldır. Tescil ücreti, ticaret
borsalarının meslek mensuplarına yaptıkları hizmetin ve sağladıkları güvencenin
karşılığı ve borsa geliri olarak alınmaktadır. Borsaların tahsil ettikleri
ücreti Devlete gelir olarak aktarmaları söz konusu değildir.
Anayasa'nın 61. maddesindeki özellikleri taşımayan, başka
deyişle, kamu alacağı durumunda bulunmayan ve kamu gideri karşılığı alınmıyan
tescil ücretinin; vergi, resim, harç veya benzeri malî yüküm kabul edilmemesi
ve alt ve üst sınırlarının, matrahının ve uygulanacak oranın yasayla
gösterilmesi zorunluğunun aranmaması gerekir.
Yasada ticaret borsalarının gelirleri arasında sayılan tescil
ücretine ilişkin bölge özelliklerine göre düzenlenen tarifenin, Ticaret
Bakanlığı'nca onanması yoluyla vesayet denetimine ve Danıştay'da yönetsel yargı
denetimine bağlı olması bu ücreti ödemek durumunda kalanlar için yeterli
güvencedir. Bölgelerin özellikleri ve ekonomik durumları dikkate alınarak
borsalarca düzenlenecek tarifelerin, Ticaret Bakanlığı'nca onanarak
denetlenmesi konunun yasayla, tüm ayrıntılarıyla düzenlenmesine nazaran daha
isabetlidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz yoluyla yapılan başvurunun
reddi gerektiği oyu ile verilen karara karşıyız
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
Üye
Yılmaz Aliefendioğlu
|