ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1980/62
Karar Sayısı:1980/67
Karar Günü:4.12.1980
Resmi Gazete
tarih/sayı:1.4.1981/17297
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Alucra Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 1.3.1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının
12.6.1979 günlü, 2248 sayılı Yasayla değişik 536. maddesinin altıncı
fıkrasının Anayasanın 7., 12, ve 132. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek
iptali istemidir.
I- OLAY:
Sanık, Alucra ilçesi Çamoluk bucağında cadde üzerindeki PTT'nin
telefon direklerine (ÜGD- TİT- MHP- Bozkurtlar eğilmiz Türkeş ve Tek yol İslam)
ibarelerini yazmış, bu nedenle, hakkında Türk Ceza Yasasının değişik 536.
maddesinin birinci fıkrası yoluyla aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca kamu
davası açılmıştır.
Davaya bakmakta olan Mahkeme, anılan maddenin altıncı fıkrası
kuralının Anayasaya aykırı olduğu kanısıyla Anayasaya Mahkemesine başvurmaya
karar vermiştir.
III- METİNLER:
A) Yasa Kuralları:
l- İptali istenen kuralı da içeren, Türk Ceza Yasasının
12.0.1979 günlü, 2248 sayılı Yasa ile değişik 536. maddesi şöyledir.
"Madde 536- Her kim, belediyeler, köy ihtiyar kurulları
veya yasalarla yetkili kılınmış diğer makamlarca önceden ayrılmış ya da
oturulan yerler dışında, o yerin en büyük mülkiye amirine yapılacak bir başvuru
üzerine ayrılan yerlere, izin almaksızın veya verilen izne aykırı biçimde,
basılı olan veya olmayan, elle yapılmış veya yazılmış her türlü resim, yazı ve
işaretler veya bunları içeren kağıt, pano, pankart, bant ya da benzerlerini
asar veya yapıştırırsa veya izne dayalı olsa bile bu yerleri boyar veya bu
yerlere yazı yazar, resim ya da işaret yaparsa, eylem başka bir suç oluştursa
bile ayrıca altı aydan bir yıla kadar hafif hapis ve bin liradan aşağı olmamak
üzere hafif para cezasına çarptırılır.
Bu eylemler yakarıdaki fıkra dışında kalan yerlerde veya kamuya
ayrılmış veya kamuya açık veya herkes tarafından görülebilecek yerlerde veya
her türlü taşıt araçları veya kamu hizmetlerine ait iletişim araçları veya kamu
hizmetine ayrılmış veya özel kişi ve kuruluşlara ait işaret veya levhalar
üzerinde işlenirse, eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca bir yıldan iki
yıla kadar hafif hapis ve ikibin liradan az olmamak üzere hafif para cezasına
çarptırılır.
Yukarıdaki fıkralarda gösterilen eylemlerin derneklerin veya
benzeri kuruluşların mensupları tarafından veya onların iştirakiyle yapıldığı
sabit olduğu takdirde suçu işleyen veya suça bu suretle katılan dernek ve
kuruluş mensuplarına sözü edilen fıkralardaki cezalar iki katı olarak
hükmedilir. Şu kadar ki hafif hapis cezası iki yılı aşamaz.
Yukarıdaki fıkralardaki eylemleri küçüklere veya ceza ehliyeti
olmayan kişilere işletenlere yukarıdaki fıkralar uyarınca verilecek cezalar
yarısı kadar artırılır.
Yukarıdaki fıkralardaki eylemler, siyasal veya ideolojik olmayan
amaçlarla işlenir ve içeriği bakımından bir suçu oluşturmazsa yukarıdaki
fıkralarda yazılı cezalar onda birine kadar indirilebilir.
Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralardaki suçlardan dolayı
hükmolunacak cezalar ertelenemez ve bunların yerine 647 sayılı Cezaların İnfazı
Hakkındaki Kanunun 4 ncü maddesinde belirtilen ceza ve tedbirler uygulanamaz.
Bu maddede suç sayılan eylemlerin işlenmesinden dolayı sebebiyet
verilen zararların tazminine ayrıca hükmolunur.
Görenek ve geleneklere göre asılacak kağıt, pano,
pankart, bant ya da benzerleri bu madde hükümleri dışındadır.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkındaki Kanun hükümleri saklıdır."
2- 13/7/1965 günlü, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanun'un ilgili 4. ve 6. maddeleri de şöyledir:
"MADDE 4- Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlunun
kişiliğine, sair hallerine ire suçun işlenmesindeki özelliklere göre mahkemece,
1- Kabahatlerde beher gün karşılığı 50 ilâ 100 lira hafif,
cürümlerde 100 ilâ 200 lira hesabıyla ağır para cezasına,
2- Aynen iade veya tazmine,
3- Altı ayı geçmemek üzere bir eğitim veya ıslâh kurumuna devam
etmeye,
4- Bir yılı geçmemek kaydıyla muayyen bir yere gitmekten, bazı
faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan men'e,
5- Her nev'i ehliyet ve ruhsatnamenin bir aydan bir yıla kadar
muvakkaten geri alınmasına,
Çevrilebilir.
Suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire çevrilmiş
olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında,
hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç
tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkûm edildikleri kısa süreli
hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarı ki bendlerde yazılı ceza veya tedbirlerden
birine çevrilir.
Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza
uzun süreli de olsa fail hakkında bu maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendi
hükmü uygulanabilir.
Uygulamada asıl ceza, bu madde hükümlerine göre para cezasına
veya tedbire çevrilen hürriyeti bağlayıcı cezadır.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaları, birinci fıkranın 2, 3,
4 ve 5 numaralı bentlerinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmiş olanlardan
tedbir hükümlerini Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün
içerisinde yerine getirmeyenler veya hükmün gereklerine aykırı hareket
edenlerin tedbire çevrilmiş olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarının,
tedbir hükümlerine muhalefetlerinin derecesine göre kısmen veya tamamen
infazına veya infaz olunmamasına hükmü veren mahkemece karar verilir.
Tedbire ilişkin hükümlere muhalefet, haklarında ikinci fıkra
hükmü uygulanmış olanlar tarafından vukubuldukta; tedbir, hükmü veren mahkemece
birinci fıkrada yazılı esaslar dairesinde para cezasına çevrilir.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezasını,
hükümde taksit öngörülmüş ise taksit süreleri, aksi halde 5 inci maddenin 8
inci fıkrasında yazılı süreler içerisinde ödemeyenlerin işbu cezaları
mahkemece, hükümde bir günlük hürriyeti bağlayıcı ceza ne miktar para cezasına
karşılık tutulmuş ise aynı miktar üzerinden hürriyeti bağlayıcı cezaya
çevrilir.
Tedbir hükümlerinin yerine getirilmesi hükümlünün ihtiyarında
olmayan sebepler yüzünden imkansız hale gelmişse hükmü veren mahkemece bu
tedbir yerine başka bir tedbire hükmolunur.
Bu madde hükümleri, sırf askerî suçlar ile askeri disiplin
suçları ve birinci fıkranın 3 ve 4 numaralı bendi hükümleri de subaylar, askerî
memurlar ve astsubaylar hakkında uygulanmaz."
"MADDE 6- Adliye mahkemelerinde para cezasından başka bir
ceza ile mahkûm olmayan kimse, işlediği suçtan dolayı ağır veya hafif para veya
6 aya kadar ağır hapis veya bir yıla kadar hapis veya hafif hapis cezalarından
biri ile mahkûm olur ve geçmişteki haliyle ahlâki temayüllerine göre cezasının
ertelenmesi, ilerde cürüm işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında
mahkemece kanaat edinilirse bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir. Bu halde
ertelemenin sebebi hükümde yazılır.
Fiilin işlendiği zamanda 15 yaşını bitirmemiş kçükülerin mahkum
oldukları ağır hapis cezası iki seneden, hapis ve hafif hapis cezası üç
seneden; 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını ikmal etmemiş olanlar ile 70
yaşına varmış ihtiyarların mahkum oldukları ağır hapis cezası bir seneden,
hapis veya hafif hapis iki seneden fazla olmadığı hallerde de yukarıdaki fıkra
hükmü uygulanabilir.
Bazı suçlara ilişkin cezalar ile askeri suçlar ve disiplin
suçlarına ilişkin cezaların ertelenemeyeceğine dair özel kanun hükümleri
saklıdır."
B) Dayanılan Anayasa kuralları:
"MADDE 7- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır."
"MADDE 12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce,
felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz."
"MADDE 132- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa
Kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm verirler.........."
IV- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Şevket
Müftügil, Rüştü Aral, Osman Tokcan, Muammer Yazar, Âdil Esmer, Nihat
O.Akçakayalıoğlu, Nahit Saçlıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu,
Orhan Onar, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız, Bülent Olçay, Yılmaz
Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden'in katılmalarıyla 25.9.1980 gününde yapılan
ilk inceleme toplantısında sınırlama konusu üzerinde durulmuştur:
Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Yasanın
27. maddelerine göre, mahkemeler, ancak bakmakta oldukları davada uygulanacak
yasa kurallarının Anayasaya aykırı olduğu itirazında bulunabilirler.
İncelenmekte olan itirazda, bu yola başvuran Mahkeme, Türk Ceza Yasasının
değişik 536. maddesinin altıncı fıkrasını Anayasaya aykırı görmüş ve iptalini
istemiştir. Anılan fıkra, sözü geçen maddenin ilk dört fıkrasında yazılı
cezalar ile ilgili bir kural taşımaktadır. Şu halde, bakılmakta olan davada,
maddenin ilk dört fıkrasından hangisi uygulanacaksa, itiraz konusu altıncı
fıkra da, o fıkra yönünden uygulanacak demektir.
Ceza Yargılamaları Yöntemi Yasasının 257/l. maddesine göre,
"hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden
ibaret" olacağından, davada uygulanacak kuralın saptanması, için eylemin
iddianamede nitelendirilme biçimine bakmak gerekmektedir.
İddianamede, eylem; ".......Çamoluk bucağında PTT'ye ait
telefon direklerine yani kamuya ait iletişim aracı sayılacak yerlere tebeşirle
olay yeri zabıt varakasında ve ifade zabıt varakasında tesbit edilmiş bulunan
bazı sloganları ve ifade zabıt varakasında tesbit edilmiş bulunan bazı
sloganları" yazmak biçiminde belirtilmiştir.
Belirtilen bu eylem, Türk Ceza Yasasının değişik 536.maddesinin
birinci fıkrasında nesnel öğeleri gösterilen suçu oluşturmaktadır. Gerçekten,
Sözü geçen madde tüm olarak incelendiğinde, suçun nesnel öğelerinin yalnız
birinci fıkra da gösterildiği, öteki fıkralarda bu yönden birinci fıkraya
göndermede bulunulmakla yetinildiği görülmektedir. Bu durum, iddianamede de,
"536/1 yollamasiyle TCK. madde 536/2" denilerek vurgulanmıştır.
Öte yandan, dava konusu suç, "kamu hizmetlerine ait
iletişim araçları"ndan olan telefon direkleri üzerinde işlenmiş
olduğundan, sözü edilegelen maddenin ikinci fıkrası da uygulama alanına
girmekte ve esasen kamu davası da bu fıkraya dayanılarak açılmış bulunmaktadır.
Sonuç olarak, bakılmakta olan davada Türk Ceza Yasasının 536.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uygulanabileceğinden, altıncı fıkranın
tümüne ilişkin itirazın, birinci ve ikinci fıkralarla sınırlı olarak
incelenmesi gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle sonuçta; "Dosyada eksiklik
bulunmadığından, işin esasının 1.3.1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının
12.6.1979 günlü, 2248 sayılı Yasa ile değişik 536. maddesinin altıncı
fıkrasında geçen "birinci" ve "ikinci" sözcükleri ile
sınırlı olarak incelenmesine, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız, Bülent
Olçay ve Yekta Güngör Özden'in (incelemenin yalnızca İtiraz konusu altıncı
fıkrada geçen (ikinci) sözcüğü ile sınırlı olarak yapılması gerektiği)
yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla "karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ:
İşin esasına ilişkin rapor, mahkemenin gerekçeli kararı ve
itiraz konusu yasa hükmü ile Anayasaya aykırılık savına dayanak tutulan Anayasa
kuralları, bunlarla ilgili yasama belgeleri ve öteki metinler okunduktan sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
İtirazcı Mahkeme, Türk Ceza Yasasının değişik 536. maddesinin
altıncı fıkrasının iptalini istemektedir. Bu fıkra birbirinden ayrı şu iki
kuralı içermektedir:
1 - Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralardaki suçlardan
dolayı hükmolunacak cezalar ertelenemez.
2 - Bu fıkralardaki suçlardan dolayı hükmolunacak cezalar yerine
647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Yasanın 4. maddesinde belirtilen ceza ve
tedbirler uygulanamaz.
İtirazcı Mahkeme, bu iki kuralı da, Anayasanın 7., 12. ve 132.
maddelerine aykırı görmektedir. Oysa, Anayasa Mahkemesinin daha önce aynı
nitelikteki başka bir itiraz nedeniyle verdiği 29.4.1980 günlü, Esas:1979/37,
Karar:1980/26 sayılı kararında (Resmi Gazete Gün: 23.8.1980, Sayı: 17084)
belirtildiği gibi, itiraz konusu fıkra kuralının Anayasaya aykırı bir yönü
yoktur. O kararda ayrıntılı biçimde gösterilen gerekçeler bu işte de geçerli
olduğundan bunların burada yinelenmesine gerek görülmemiştir.
Ancak, incelenmekte olan bu itiraz ayrıca Anayasanın 7. ve 132.
maddelerine de dayandırılmıştır. Gerçi sözü edilen önceki Anayasaya uygunluk
denetimi, kuşkusuz, Anayasanın ayrıntısız her kuralı gözetilerek yapılmışsa da,
itiraz konusu yasa kuralının, Anayasanın belirtilen maddeleri karşısındaki
durumunu da belirlemekte yarar vardır.
İtiraz konusu yasa kuralı, toplumsal bir buhran döneminde Yasa
Koyucunun kamu yararı ile ilgili takdirinin bir ürünüdür. Bu nedenle,
Anayasanın, yargı yetkisinin, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılacağını açıklayan 7. maddesine aykırılıktan söz edilemez.
Öte yandan, Anayasanın 132. maddesi uyarınca, "hakimler,
Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlarına göre hüküm "
vereceklerinden, itiraz konusu altıncı fıkranın uygulanmasıyla Anayasanın bu
buyruğu yerine getirilmiş olmaktadır.
Özetlenirse yapılan bu itirazın da açıklanan nedenlerle reddine
karar verilmelidir.
VI -SONUÇ:
1/3/1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 12/6/1979 günlü,
2248 sayılı Yasa ile değişik 536. maddesinin altıncı fıkrası hükmünün, aynı
maddenin birinci, ikinci fıkraları yönünden Anayasaya aykırı olmadığına ve
itirazın reddine,
4/12/1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
Şevket Müftügil
|
Başkanvekili
Ahmet H. Boyacıoğlu
|
Üye
Ahmet Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Muammer Yazar
|
Üye
Adil Esmer
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|
|
|
|
Üye
Nahit Saçlıoğlu
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
|
|
|
Üye
Orhan Onar
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
|
|
|
Üye
Bülent Olçay
(8.1.1981 günü vefat ettiğinden imza ettirilemedi)
|
Üye
Yılmaz Aliefendioğlu
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|
KARŞIOY YAZISI
Aynı doğrultudaki sınırlama kararlarıyla ilgili karşıoy
yazılarında da belirtildiği gibi, işin esasına ilişkin incelemenin Türk Ceza
Yasasının 12/6/1979 günlü, 2248 sayılı Yasayla değişik 536. maddesinin altıncı
fıkrası yönünden sınırlandırılmasında, bu fıkranın kapsam ve niteliği üzerinde
durulması gerekmektedir.
Türk Ceza Yasasının 536. maddesinin altıncı fıkrası hükmünün,
aynı maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre ceza tayin
edildikten sonra uygulama alanına girdiğinde kuşku yoktur. Böyle olunca,
sınırlama yapılırken, altıncı fıkra hükmünün, bakılmakta olan davada, 536.
maddenin birinciden dördüncüye kadar ki fıkralarından hangisine göre tayin
edilecek ceza yönünden uygulanabileceğinin saptanması zorunlu bulunmaktadır.
Her ne kadar maddenin birinci fıkrası, daha sonraki fıkralarda
yer alan suçların maddi öğelerini de içermekte ise de, olayda, sanıklara
verilebilecek ceza yalnızca ikinci fıkrada gösterilen cezalardan oluşacağı
cihetle, altıncı fıkra yönünden yapılacak incelemenin, koşulları kesinlikle
gerçekleştiğinde ceza tayinine esas alınacak ikinci fıkra ile sınırlı
tutulmasında yasal zorunluluk vardır.
Gerçekten, altıncı fıkraya ilişkin inceleme, birinci fıkrayı da
kapsayacak genişlikle tutulacak olursa, verilecek karar, olayda ceza tayini
yönünden uygulanması söz konusu olmayan birinci fıkrayı da etkileyecektir. Bu
durumun, Anayasanın değişik 151. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27.
maddeleri hükümleriyle bağdaştırılması kanımızca olanaksızdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, "ilk inceleme" sonunda
verilen karara katılamıyoruz.
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|