ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1976/34
Karar Sayısı:1976/52
Karar Günü:9/12/1976
Resmi Gazete tarih/sayı:15.3.1977/15879
İptâl
Davasını açarı : Millet Meclisi Üye tamsayısının altıda birini aşan sayıdaki
milletvekilleri.
İptâl
davasının konusu : 1/3/1976 günlü, 15515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
28/2/1976 günlü, 1970 sayılı (1976 yılı Bütçe Kanunu) nun 12., 32., 35., 45.,
50., 51. ve 90. maddelerinin biçim ve esas yönlerinden, aşağıda kendi
bölümlerinde gösterilen Anayasa kurallarına aykırı oldukları öne sürülerek
iptallerine karar verilmesi istenilmektedir.
II.
YASA METİNLERİ :
l -
28/2/1976 günlü, 1970 sayılı (1976 Yılı Bütçe Kanunu) nun iptali istenen
maddeleri şöyledir:
Madde
12- Mali yıl içinde; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler,
döner sermayeli kuruluşlar, belediyeler, özel idareler, Kamu İktisadi Teşebbüslerinde
(Sermayesinin yarısından fazlası yukarıda sayılan kuruluşlara ait olanlar
dahil) özel ve toplu sözleşmelerle istihdam olunan personele ödenecek ücretler
ile sağlanan nakdi ve ayni menfaatlerin yıllık tutarının on ikide birinin gayrı
safi miktarı yirmibeşbin lirayı geçemez.
Uçucu
ve uçuş hizmetlerinin teknik ve yönetim sorumluluğu ile görevli personele bu
hüküm uygulanmaz.
Ayni
menfaatler, sözleşmeler, itibariyle, Maliye Bakanınca görevlendirilecek üç
kişilik bir kurul tarafından değerlendirilir. Limiti aşan sözleşmelerin yeniden
düzenlenmesi mümkün olmadığı takdirde, Limiti aşan kısım gelir bütçesinde
açılacak özel bir tertibe gelir kaydolunmak üzere Hazineye yatırılır. Bu madde
hükümlerine uyulmaması halinde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibat
yapılır.
Madde
32- Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner
sermayeli kuruluşların (Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç) bir
ay içindeki gayrı safı gelirlerinden % 15'e kadar olan kısmını genel bütçeye
peşin gelir kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu oran döner sermayeli
kuruluşların nitelikleri gözönünde bulundurulmak suretiyle, mali yılın ilk
ayında Maliye Bakanlığınca tesbit edilir. Döner sermayeli kuruluşların hesap
dönemi sonundaki bilançolarına göre tesbit edilen safi gelirlerinden, peşin
olarak ödenmiş olan miktar mahsup edilir ve bu işlem sonunda arta kalan miktar
ayrıca bütçeye gelir kaydedilir. Peşin olarak ödenen miktar, bilanço kârından
fazla ise bir iade yapılmaz.
Döner
sermaye saymanları her ayın 20 nci gününe kadar, geçen ayın döner sermaye gayrı
safi gelirinden Maliye Bakanlığınca belli edilen miktarı beyanetmek ve Hazineye
yatırmakla yükümlüdürler. Bu görevin yerine getirilmemesi halinde, Hazineye
yatırılması gereken miktar, döner sermaye sorumlu saymanlıklarından 6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu
madde gereğince yapılacak tahsilat gelir bütçesinde açılacak (Döner sermaye
gelirleri) tertibine gelir kaydedilir.
Madde
35- 1/3/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33. maddesinin (a) ve
(b) bentlerinde yazılı nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin kayıtlayıcı
hükümler uygulanmamak üzere, bu madde ile aynı kanunun 34, 45 ve 50. maddeleri
gereğince her yıl Bütçe Kanunu ile tesbiti gereken misil, nisbet ve miktarlar,
bağlı (H) işaretli cetvelde gösterilmiştir.
Harcırah
Kanununa göre yapılacak ödemelerde 1322 sayılı Genel Kadro Kanununun 7. maddesi
hükmü, personelin yeni kadrolarının dereceleri esas alınmak suretiyle 1976 mali
yılında da uygulanır.
Yukarıdaki
hükümlere ilâveten (H) cetvelinin uygulanmasında aşağıdaki esaslara göre işlem
yapılır.
a.)
Harcırah Kanununun 37. maddesindeki asgari 4 lira yevmiye (50) lira olarak
uygulanır.
b)
Harcırah Kanununun 29 ve 45 inci maddeleri ile aynı Kanuna ilişkin (1) ve (2)
sayılı cetvellerdeki 475 lira aylık tutan yerine 6 ncı derece kadrosu (2)
sayılı cetveldeki 1000 liralık tutar yerine l inci derece kadrosu esas tutulur.
c)
Gerekli kanuni değişiklik yapılıncaya kadar Harcırah Kanununun 33 üncü
maddesinin (b) bendi hükümlerine göre tesbit edilen yevmiyeler; Bakanlık ve
müstakil genel müdürlük müfettiş ve müfettiş muavinleri ile Maliye Bakanlığı
Hesap Uzmanı ve Uzman Muavinleri, Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri, Diyanet
işleri Başkanlığı Müfettiş ve Müfettiş muavinleri İlk Öğretim Müfettişleri,
Sosyal Sigortalar Kurumu Sigorta Müfettiş ve Müfettiş Muavinleri, Bankalar
Yeminli Murakıpları ve Murakıp Muavinleri, Bakanlıklar Merkez Teşkilâtına dahil
kontrolörler, belediyelerdeki bilumum müfettiş ve müfettiş muavinleri ve
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Uzman ve Uzman Muavinleri, 1976 mali
yılında yetkili makamlarca onaylanan program çerçevesinde yapacakları teftiş,
tahkik ve incelemelerde, görevin ifa edildiği mahalle ve kurumun teşkilât
merkezinin bulunduğu yere bakılmaksızın l inci fıkra hükmüne göre ödenir.
d)
Belediye hudutları haricinde vazife gören Defterdarlık Kontrol memurları için
en az yevmiye miktarı (60) lira olarak tesbit edilmiştir. Bunların Maliye
Müfettişleri, Maliye Hesap Uzmanları ve Gelir Kontrolörleriyle birlikte
memuriyet merkezleri dışında tertip edilecek çalışmalara katılmaları halinde,
yevmiyelerinin bu miktar üzerinden ödenmesine devam olunur.
e)
Harcırah Kanununun 34 üncü maddesi şümulüne girenlerin yurt dışı yevmiyelerinde
uygulanacak emsaller Bakanlar Kurulunca tespit olunur.
f)
Yurt dışına veya yurt dışında uçakla yapılacak görev seyahatlerinde Cumhuriyet
Senatosu ve Millet Meclisi Başkanları, Başbakan, Bakanlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ile resmi davete
icabet suretiyle seyahat eden eşlerine; müsteşar ve büyük elçilere l inci,
bunların dışındakilere turist sınıfı üzerinden yol masrafı ödenir.
Ancak,
dış ülkelerde görevli elçilerden diğer ülkelerde de temsil görevi verilmiş
bulunanların, yurt dışında yaptıkları görev seyahatlariyle elçilerden yurt
dışında bir yere veya merkeze istişare amacıyla çağrılanlara kararname
alınmaksızın l inci mevki üzerinden yol masrafı verilir.
g)
6245 sayılı Harcırah Kanununun 49 uncu maddesine göre verilecek tazminatın
hesabında, yeni kadro aylık tutarları esas alınarak söz konusu maddeye göre
oranlar yeniden tesbit edilinceye kadar kadro aylık derecelerine (Devlet
Memurları Kanununun 45 inci maddesine göre yapılan atamalar hariç) tekabül eden
7244 sayılı Kanunun l inci maddesindeki aylık tutarları esas alınır.
h)
Tekel Genel müdürlüğü Tütün Eksperleri için en az yevmiye miktarı (50) lira
olarak tesbit edilmiştir.
Ayrıca,
bunlar hakkında 6245 sayılı Harcırah Kanununun 42 inci maddesi uygulanmaz.
H
CETVELİ
(6245
sayılı Harcırah Kanunun 33, 34, 45 ve 50 nci maddeleri gereğince verilecek yurt
içi ve yurt dışı yevmiyeleri ile tazminatları gösterir cetvel)
I-
Yurt içi seyahatlerinde verilecek yevmiye (Madde: 33)
A)
|
Cumhuriyet
Senatosu ve Millet Meclisi Başkanları
|
160
|
|
Başbakan
|
160
|
|
Genelkurmay
Başkanı
|
150
|
|
Bakanlar
|
150
|
|
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Üyeleri
|
140
|
|
Kuvvet
Komutanları
|
140
|
B)
|
Memurlar
|
|
|
Kadro
derecesi l olanlar
|
110
|
|
Kadro
derecesi 2 ve 3 olanlar
|
90
|
|
Kadro
derecesi 4 olanlar
|
75
|
|
Kadro
derecesi 5 ve 6 olanlar
|
60
|
|
Kadro
derecesi 7 olanlarla daha aşağı derecelerden aylık alanlar
|
50
|
C)
|
Müfettişler
ve yevmiyeleri bunlar gibi hesaplananlardan :
|
|
|
1.
Bir il sınırları içinde denetim hizmetini yürütenler:
|
|
|
a)
Kadroları 5 ve daha yüksek derecede olanlar
|
70
|
|
b)
Kadroları 6 ve daha aşağı dereceli olanlar
|
60
|
|
2.
Türkiye çapında denetim hizmetini yürütenler :
|
|
|
a)
Kadroları 5 ve daha yüksek derecede olanlar
|
110
|
|
b)
Kadroları 6 ve daha aşağı olanlar
|
90
|
|
3-
Bir bölge sınırları içinde devletin hizmetini yürütenler :
|
|
|
a)
Kadroları 5 ve daha yüksek derecede olanlar
|
90
|
|
b)
Kadroları 6 ve daha aşağı derecede olanlar
|
80
|
II.
Yurt dışında yapılacak seyahatlerde verilecek yevmiye (Madde : 34)
Harcırah
Kanununun 34 üncü maddesine göre, yabancı memleketlerde yapılacak daimi vazife
seyahatleriyle, muvakkat vazife seyahat ve ikametlerinde memur veya
hizmetlilere ödenecek yevmiyeler için Bakanlar Kurulunca tesbit edilecek
miktarlara esas olacak katsayıların azamisi aşağıda gösterilmiştir.
Yukarıdaki
l numaralı kısmın (A) işaretli bendinde olanlar için
|
(15.0)
|
Kadro
dereceleri 1-3 olanlar için
|
(100)
|
Kadro
dereceleri 4-5 olanlar için
|
(12.0)
|
Kadro
dereceleri 6 ve daha aşağı olanlar için
|
(15.0)
|
III.
Yurt içinde yer değiştirme giderleri (Madde 45).
Kilometre
veya deniz milli başına verilecek miktar
|
|
Şahıslar
için
|
her
biri için
|
1.
Kadro dereceleri 6 veya daha yüksek olanlar
|
40
Kuruş
|
15
Kuruş
|
2.
Kadro dereceleri 7 ve daha aşağı olanlar
|
35
Kuruş
|
15
Kuruş
|
IV.
Fiilen arazi üzerinde çalışanlara verilecek tazminat (Madde 50)
(1)
SAYILI CETVEL
Orman
Genel Müdürlüğünün; (50 nci maddenin l ve 2 numaralı fıkralarında gösterilen)
memurları :
Kadro
dereceleri
|
Günlük
tazminat miktarı (Lira)
|
2
|
75
|
3
|
65
|
4
|
60
|
5
|
50
|
6
|
45
|
7
|
40
|
8
|
40
|
9-15
|
40
|
(2)
SAYILI CETVEL
Harita
Genel Müdürlüğü Subay ve Astsubaylarına, askeri ve sivil memurlarına :
Kadro
dereceleri
|
Günlük
tazminat miktarı (Lira)
|
1-2
|
50
|
3
|
45
|
4
|
40
|
5
|
36
|
6
|
32
|
7
|
28
|
8
|
26
|
9-15
|
25
|
(3)
SAYILI CETVEL
Günlük
tazminat miktarı (Lira)
1-
|
50
nci maddenin 3 numaralı bendinde gösterilen Tapu ve Kadastro personeli ile
766 sayılı Kanunun 75 inci Maddelerinde yazılı tapulama hâkimi ve diğer
personel
|
|
|
a)
Tapulama hâkimleri
|
45
|
|
b)
Grup kontrol başmühendis ve mühendis, müdürler, mühendisler harita uzmanları
|
40
|
|
c)
Tapu fen amir ve memurları, nirengi ve nirengi poligon arazi ekip şefi,
nirengi grup ve ekip amiri, teknisyenler, kontrol memurları, fen amir ve
memurları, tapu azaları, posta tapu memurları
|
35
|
|
ç)
Teknisyen yardımcısı, fen memur mua vinleri ve diğer memur ve daimİ hizmet
liler (Şoförler dahil)
|
30
|
|
d)Yardımcı
sınıf personeli
|
20
|
2-
|
50
nci maddenin 4 numaralı bendinde yazılı olanlar :
|
|
|
a)
Kadro dereceleri 4 olanlar
|
32
|
|
b)
Kadro dereceleri 5 olanlar
|
28
|
|
c)
Kadro dereceleri 6 olanlar
|
26
|
|
d)
Kadro dereceleri 7 olanlar
|
24
|
|
e)
Kadro dereceleri 8 olanlar
|
22
|
|
f)
Kadro dereceleri 9 olanlar
|
21
|
|
g)
Kadro dereceleri 10 olanlar
|
20
|
|
h)
Kadro dereceleri 11 ve daha aşağı olanlar
|
18
|
3-
|
50
nci maddenin 5 numaralı bendinde yazılı olanlar:
|
|
|
a)
Kadro dereceleri 2 olanlar
|
35
|
|
b)
Kadro dereceleri 3 olanlar
|
32
|
|
c)
Kadro dereceleri 4 olanlar
|
28
|
|
d)
Kadro dereceleri 5 olanlar
|
26
|
|
e)
Kadro dereceleri 6 olanlar
|
24
|
|
f)
Kadro dereceleri 7 olanlar
|
22
|
|
g)
Kadro dereceleri 8 olanlar
|
21
|
|
h)
Kadro dereceleri 9 olanlar
|
20
|
|
i)
Kadro dereceleri 10 ve daha aşağı olanlar
|
18
|
Madde
45- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 202-205 inci ve 926 sayılı Türk
Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 153-156 ncı maddeleri gereğince ödenecek
olan aile yardımı 1976 mali yılında yalnız çocuklar için verilir.
Bu
ödemeler beher çocuk için (50) liradır.
Eşlerden
birinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 87 nci maddesi kapsamına giren
kuruluşlarda, toplu iş sözleşmesi gereğince memur olan eşden daha az miktarda
aile yardımı ödeneği alması halinde memur olan eşe beher çocuk için aradaki
fark ödenir.
Madde
50- A) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 178 inci maddesine ve Devlet
Memurları Fazla Çalışma Yönetmeliği hükümlerine göre, Bakanlar Kurulu kararıyle
yürürlüğe konulan fazla çalışma programlarına dayanarak saat başına yapılacak
ödeme 2 liradan az, 15 liradan çok olmaz.
Özel
yönetmeliklerine göre, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi Personeline
yaptırılacak fazla çalışma için ödenecek ücretlerde de bu miktarlar esas
alınır. (Ancak, TRT de çalışan personelin fazla çalışmaları için saat başına
yapılacak ödemelerin miktarı 4 liradan az 30 liradan fazla olamaz)
B)
En az % 50 öğrenci kontenjanı artışına dayalı ikili öğretim yapan fakültelerde,
ikinci öğretimde görev alan dekanlara 650, dekan yardımcısı ve müdürlere 500,
fakülte sekreterlerine 450 ve diğer sınıflarda bulunanlara 400, müstahdemlere
250 lira aylık fazla çalışma ücreti ödenir.
C)
Gece öğrenimi yapan üniversite, bağımsız fakülte, yüksek okullar ve
akademilerde gece öğreniminin devam ettiği sürece, gece çalışacak dekan ve
müdürlere 600, müdür yardımcılarına 450, fakülte sekreterliğine 500, fakülte
yönetim kurallarınca" ve okul müdürlüklerince görevlendirilecek
memurlardan yardımcı hizmetler sınıfında bulunanlara 300 ve diğer sınıflarda
bulunanlara 400 lira aylık fazla çalışma ücreti ödenir.
D)
Emniyet Teşkilâtı Kanununda ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun fazla
çalışma ücretleriyle ilgili olan ve 1897 sayılı Kanunun l inci maddesiyle
değişik 178 inci maddesinde gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar,
1.
Emniyet hizmetleri sınıfından iller ve bölge kuruluşlarında görevli personele
ayda 1540 TL.
2.
Emniyet Genel Müdürlüğü merkez kuruluşunda ve bu kuruluşa bağlı öğretim, eğitim
ve sağlık kurumlarında veya birimlerinde görevli emniyet hizmetleri sınıfı
personeli ile genel idare, eğitim, teknik ve sağlık sınıfı personeline ayda 800
TL.
Fazla
çalışma ücreti verilir.
Emniyet
Teşkilâtında görevli emniyet hizmetleri sınıfı ile teknik hizmetler sınıfında
görevli personele, yukarıdaki fıkralara göre ödenecek fazla çalışma ücretleri,
a)
Yıllık izin, hastalık izni, görevin yapılması esnasında veya görevden dolayı
hastalanma, yaralanma ve sakatlanma hallerinde,
b)
Yurt içinde ve yurt dışında yapılacak hikmet içi eğitime katılma ve görevli
bulunma hallerinde,
c)
Sürekli görevle atamalardaki mehil müddetleri içerisinde kesilmez.
E)
Görevlerinin mahiyeti icabı, günün 24 saatinde devamlılık gösteren zabıta ve
itfaiye hizmetlerinde çalışan personele Bakanlar Kurulu Kararı aranmaksızın
belediye meclisinin kararıyla tespit edilen miktar fazla çalışma ücreti olarak
maktuen ödenir.
Bu
fıkraya göre ödenen aylık fazla çalışma ücretleri, görev esnasında veya
görevden yaralanma veya sakatlanma nedeni ile görevin yapılamaması hallerinde
kesilmez.
F)
Orman Genel Müdürlüğünde çalışan ve bu Genel Müdürlüğe ait katma ve döner
sermaye bütçelerinden aylık alan memurlardan; görevlerinin niteliği icabı fazla
çalışma günlerinin tespit ve bir programa bağlanması mümkün olmayan Orman
Muhafaza Memurlarına ayda 600 lira, telsiz teknisyeni, telsiz operatörü, telsiz
santralcısı, dağ telsiz santralcısı, telsizci ve telefon hat bakıcılarına
Haziran - Ekim aylarına münhasır olmak üzere ayda 300 lira fazla çalışma ücreti
ödenir.
Muhafaza
memurlarının görev esnasında veya görevden dolayı yaralanma veya sakatlanma
nedeniyle görevin yapılmaması hallerinde bu Fazla mesai ücreti kesilmez.
G)
Devlet memurları fazla çalışma yönetmeliği gereğince özel fazla çalışma
programları hazırlanıp Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konuluncaya kadar
25/6/1965 tarihli ve 641 sayılı Kanunun birinci maddesine göre tam gün çalışma
yapanlara verilen tazminatın ödenmesine devam olunur.
H)
19/7/1972 tarihli ve 1615 sayılı Gümrük Kanununun 164. maddesine göre, normal
çalışma saatleri dışında yapılacak gümrük işlemleri ve yük alıp vermeleri için
aynı madde uyarınca iş sahiplerinden tahsil edilecek ücretlerin, aynı Kanunun
165 inci maddesindeki esaslara göre dağıtılmasına devam olunur.
İ)
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her dereceli okullarla kurumların atelye ve
birimlerinde, döner sermaye siparişleri üzerinde, işin gereği olarak, normal
çalışma saatleri dışında çalıştırılanlara; (Okul idaresi, Öğretmen, teknisyen,
test hazırlayıcı "Ölçmeci" usta öğretici, atelye şefi, memur,
prodüktör, stüdyo öğretmeni, senarist, kameraman, bilgi işlemci ve programcısı
test öğretim yaprakları ve mektuplarının baskısında çalışan hizmetlilere)
öğretim aylarında ayda (48) saati tatillerde de günde (8) saati geçmemek
kaydiyle, okul ve kurum döner sermaye hâsılatından, beher iş saati için azami
"Endüstriyel eğitim yapan orta dereceli eğitim kurumlarında atelye ve
endüstriyel ders görevi" için gece verilen ücret kadar ücret ödenir.
İş
riski, iş güçlüğü ve teminindeki güçlük zamları:
Madde
51- A) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa 1327 sayılı Kanunun 71 inci
maddesiyle getirilen değişik ek maddeye göre verilecek iş güçlüğü zammı ayda
2700 lirayı, iş riski zammı ayda 1500 lirayı, mali sorumluluk tazminatı ayda
900 lirayı ve teminindeki güçlük zammı ayda 4500 lirayı geçemez.
B)
926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 3 üncü maddesine göre
verilecek iş güçlüğü, iş riski ve eleman teminindeki güçlük zamlariyle mali
sorumluluk tazminatlarının tespitine Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma
Bakanlığının müştereken lüzum göstermesi üzerine Maliye Bakanlığının görüşü
alındıktan sonra Milli Savunma Bakanlığının teklifi ile Bakanlar Kurulunca
saptanır. 1976 mali yılı için iş riski ve iş güçlüğü zamları 7/9708 sayılı
Kararnamedeki azami miktarı, mali sorumluluk tazminatı 900, eleman teminindeki
güçlük zammı 2800 lirayı geçemez.
C)
İktisadi Devlet Teşekküllerinde kurulmuş kefalet sandıklarına tabi ve
açıklardan sorumlu nakit ve kıymet muhafızlarına daha önceleri ödenen iş riski
zammı - kasa tazminatı - yerine, Bakanlar Kurulu kararı aranmaksızın ayda 600
liraya kadar mali sorumluluk tazminatı ödenir.
D)
Emniyet Teşkilâtında görevli emniyet hizmetleri sınıfına ödenmekte olan iş
riski, iş güçlüğü ve teminindeki güçlük zamları:
a -
Yıllık izin, hastalık izni görevin yapılması esnasında veya görevden dolayı
hastalanma, yaralanma ve sakatlanma hallerinde,
b -
Yurt içinde ve yurt dışında yapılacak hizmet içi eğitime katılma ve görevli
bulunma hallerinde,
c -
Sürekli görevle atamalardaki mehil müddetleri içerisinde, kesilmez.
Madde
90- a) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 13 ve 64 üncü
maddelerinin, her yıl Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesine ve aynı
Kanunun 35 inci maddesinin her yıl Orman Genel Müdürlüğü Bütçesine konulacak
ödenek miktarına ait;
b)
12/6/1937 tarih ve 3202 sayılı Ziraat Bankası Kanununda değişiklik yapılması
hakkındaki 25/5/1955 tarihli ve 6617 sayılı Kanunun l inci maddesinin (C)
fıkrası;
c)
9/6/1958 tarihli ve 7126 sayılı Sivil Müdafaa Kanununun 37 nci maddesinin (a)
fıkrası;
ç)
15/5/1957 tarihli ve 6964 sayılı Ziraat Odaları Kanununun geçici 3 üncü
maddesi;
d)
13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 66 ncı maddesi ile
bu maddeye yeni bir fıkra ekleyen 1137 sayılı Kanunun 21 inci maddesi;
e)
18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Kara Taşıtları Vergisi Kanununun 17 nci
maddesi;
f)
Korunmaya muhtaç çocuklar hakkında 24/5/1957 tarihli ve 6972 sayılı Kanunun 9
uncu maddesi;
g)
5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanununun 76 ncı maddesinin
(a) bendi;
h)
10/5/1969 tarihli ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 5 inci maddesi;
i)
6831 sayılı Orman Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu Kanuna ek
madde ile bir geçici madde eklenmesine dair 20/6/1973 tarih ve 1744 sayılı
Kanunun ek 3 üncü maddesinin (A) fıkrasının (d) bendi ile ek 4 üncü maddesi ve
aynı Kanunun 3 üncü maddesi ile eklenen 6831 sayılı Kanunun geçici 6 ncı
maddesi;
Hükümleri
1976 bütçe yılında, bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvelin ilgili program,
altprogram, faaliyet veya projelerine konulmuş ödenek miktarları dahilinde
uygulanır.
j)
Muhafazasına lüzum kalmayan evrak ve vesaikin imha edilmesi hakkındaki 26/3/1956
tarihli ve 6696 sayılı Kanunun.
(Adalet
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Gümrükler Genel
Müdürlüğü, Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ilgili
kurumları, Karayolları Genel Müdürlüğü, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü, Türkiye
Zirai Donatım Kurumu Merkez ve İller Kuruluşları, Sosyal Sigortalar Kurumu ile
Yargıtay, Yüksek Hâkimler Kurulu, Adli Tıp Meclisi ve T.C. Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğüne ait evrak ve vesaikin imhası 26/3/1956 tarihli ve 6696 sayılı
Kanunun hükümlerine tabi olmaksızın hazırlanacak yönetmelikler esasları
dairesinde yapılabilir.)
k)
Sehiriçi konuşmalar dışında Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer şehirlerde tesis
edilen meccani telefonlara ait 876 sayılı Kanunun 7. ve bu maddeye ek 5/12/1928
tarihli ve 1366 sayılı; 13/12/1934 tarihli ve 2609 sayılı; 10/3/1930 tarihli ve
1569 sayılı; 16/4/1933 tarihli ve 2142 sayılı; 11/6/1933 tarihli ve 2304 sayılı
Kanunlar ile 3054 sayılı Kanunun 7., 3488 sayılı Kanunun 6. ve l/5/1930 tarihli
ve 1601 sayılı Kanunla değişik 1379 sayılı Kanunun 5. maddesi;
1)
21/5/1955 tarihli ve 6623 sayılı Türk Hava Yolları Kanununun 6. maddesinin 2.
fıkrası;
m)
1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 31, 32, 37, 59 ve 92. maddeleri;
n)
16/7/1945 tarihli ve 4792 sayılı İşçi Sigortalan Kurumu Kanununun 344 sayılı
Kanunla değişik 20. maddesinin (b) fıkrasında ifade edilen tahvillere
yatırılacak yedek akçeler için maddede öngörülen % 40 lık limit;
o)
657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 199. maddesi;
p)
9/3/1973 gün ve 1571 sayılı bazı Tekel Maddeleri fiyatlarına yapılan zamlardan
elde edilen hasılatın T.C. Merkez Bankasında açılacak bir Deprem Fonu hesabında
toplanmasına dair Kanunun 1. maddesi;
r)
28/4/1972 gün ve 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun
geçici 5. maddesi;
s)
5/4/1973 tarih ve 1702 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin (a) fıkrası ;
ş)
1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanununun 201. maddesinin 2. fıkrasının (b)
bendi;
t)
23/2/1963 gün ve 196 sayılı Dış Seyahat Harcamaları Vergisi Kanunu;
Hükümleri
1976 yılında uygulanmaz.
772
sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanununun l inci maddesinin son fıkrası, 13,
21 ve 44 üncü maddeleri ile bu Kanuna 920 sayılı Kanun ile eklenen Ek madde
1976 mali yılı için uygulanmaz.
2-
İlgili Anayasa kuralları :
(Madde
64- Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Devletin bütçe ve kesinhesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af
ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine
karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi kanunla, belli konularda, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararnameler çıkarmak yetkisi verebilir. Yetki veren kanunda, çıkarılacak
kararnamelerin amacı, kapsamı ve ilkeleriyle bu yetkiyi kullanma süresinin ve
yürürlükten kaldırılacak kanun hükümlerinin açıkça gösterilmesi ve kanun
hükmünde kararnamede de yetkinin hangi kanunla verilmiş olduğunun belirtilmesi
lazımdır.
Bu
kararnameler, Resmi Gazete'de yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak,
kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazete'de yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulur.
Yetki
kanunları ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan kararnameler, Anayasa'nın
ve yasama meclisleri içtüzüklerinin kanunların görüşülmesi için koyduğu
kurallara göre, ancak, komisyonlarda ve genel kurullarda diğer kanun tasarı ve
tekliflerinden önce ve ivedilikle görüşülüp karara bağlanır.
Yayımlandıkları
gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler, bu tarihte, Türkiye
Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmi Gazete'de
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Değiştirilerek kabul edilen
kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu değişikliklerin Resmi Gazete'de
yayımlandığı gün yürürlüğe girer.
Anayasa'nın
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hak ve
hürriyetler ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun
hükmünde kararnamelerle düzenlenemez. Anayasa Mahkemesi, bu kararnamelerin
Anayasa'ya uygunluğunu da denetler.)
(Madde
92- Kanun tasarı ve teklifleri önce Millet Meclisinde görüşülür. Millet
Meclisinde kabul, değiştirilerek kabul veya reddedilen tasarı ve teklifler
Cumhuriyet Senatosuna gönderilir.
Millet
Meclisinde kabul edilen metin, Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılmadan
kabul edilirse, bu metin kanunlaşır.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gelen metni değiştirerek kabul ederse, Millet Meclisinin bu
değişikliği benimsemesi halinde metin kanunlaşır.
Millet
Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse, her iki Meclisin
ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir karma komisyon
kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine sunulur. Millet
Meclisi, karma komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha önce kendisince
hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul etmek zorundadır.
Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kabul edilmiş olan
madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini benimsemesi için,
üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde açık oya
başvurulur.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca da
reddedilirse düşer.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca olduğu
gibi veya değiştirilerek kabul edilirse, Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosunun
kabul ettiği metni yeniden görüşür. Cumhuriyet Senatosunun metni Millet
Meclisince benimsenirse, kanunlaşır; reddedilirse, tasarı veya teklif düşer;
Cumhuriyet Senatosundan gelen metin Millet Meclisince değiştirilerek kabul
edilirse, 5 nci fıkra hükümleri uygulanır.
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
Millet Meclisi tarafından kabulü için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu lâzımdır.
Bu halde açık oya başvurulur
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
kanunlaşabilmesi, Millet Meclisi tarafından üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu
ile kabul edilmesine bağlıdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gönderilen bir metni, Millet Meclisi Komisyonlarında ve
genel kurulundaki görüşme süresini aşmıyan bir süre içinde karara bağlar; bu
süre üç ayı geçemez ve ivedilik hallerinde onbeş günden, ivedi olmıyan hallerde
bir aydan kısa olamaz. Bu süreler içinde karara bağlanmıyan metinler,
Cumhuriyet Senatosunca, Millet Meclisinden gelen şekliyle kabul edilmiş
sayılır. Bu fıkrada belirtilen süreler Meclislerin tatili devamınca işlemez.
Yasama
Meclislerinin ve mahalli idarelerin seçimleri ve siyasi partilerle ilgili
tasarı ve tekliflerin kabul veya reddinde yukardaki fıkralar hükümleri
uygulanır. Ancak, karma komisyon kurulmasını gerektiren hallerde, karma
komisyonun raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında
görüşülür ve karara bağlanır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin Birleşik
Toplantısında Millet Meclisinin ilk metninin kabulü için üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyu lâzımdır. 8 inci ve 9 uncu fıkralar hükümleri saklıdır.)
(Madde
93 .- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları on
gün içinde yayınlar; uygun bulmadığı kanunu, bir daha görüşülmek üzere, bu
hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte, aynı süre içinde Türkiye Büyük Millet
Meclisine geri gönderir. Bütçe kanunları ve Anayasa bu hükmün dışındadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu yine kabul ederse, kanun
Cumhurbaşkanınca yayınlanır )
(Madde
94 .- Genel ve katma bütçe tasardan ile milli bütçe tahminlerini gösteren
rapor, mali yılbaşından en az üç ay önce, Bakanlar Kurulu tarafından, Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulur.
Bu
tasanlar ve rapor, otuzbeş milletvekiliyle onbeş Cumhuriyet Senatosu üyesinden
kurulu bir karma komisyona verilir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna
veya gruplarına en az otuz üye verilmek şartıyla, siyasi parti gruplarının ve
bağımsızların oranlarına göre temsili gözönünde tutulur.
Karma
komisyonun en çok sekiz hafta içinde kabul edeceği metin, önce Cumhuriyet
Senatosunda görüşülür ve en geç on gün içinde karara bağlanır.
Cumhuriyet
Senatosunca kabul edilen metin, en geç bir hafta içinde, yeniden görüşülmek
üzere, karma komisyona verilir. Karma Komisyonun kabul ettiği son metin Millet
Meclisinde görüşülür ve mali yılbaşına kadar karara bağlanır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclislerinin genel kurullarında, Bakanlık ve
daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkındaki düşüncelerini, her bütçenin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri,
üzerlerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının genel kurullarda
görüşülmesi sırasında gider artırıcı veya belli gelirleri azaltıcı teklifler
yapamazlar.)
(Madde
126- Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin
harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Kanun,
kalkınma planları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir.
Genel
ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir. Bütçe
kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.)
III.
İlk inceleme :
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 10/6/1976 gününde Kani Vrana, Şevket
Müftügil, Ahmet Akar, Ziya Önel, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Şekip Çopuroğlu,
Fahrettin Uluç, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi,
Adil Esmer, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Ahmet H. Boyacıcğlu'nun katılmalarıyle
yapılan ilk inceleme toplantısında aşağıdaki sorunlar üzerinde durulmuştur.
1-
Kimi hükümlerinin Anayasaya aykırılığı öne sürülmüş bulunan 28/2/1976 günlü,
1970 sayılı 1976 yılı Bütçe Kanunu, 1/3/1976 günlü, 15515 sayılı Resmi
Gazete'de yayınlanmıştır. Dava dilekçesi Anayasa Mahkemesi Genel
Sekreterliğince 28/5/1976 gününde kaleme havale edilerek 768 sıra ve 1976/34
sayısını almıştır. Bu duruma göre davanın, Anayasanın 150. ve 44 sayılı Kanunun
26. maddesi hükümlerine göre süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
2-
Dava dilekçesinin, Millet Meclisi üyesi bulundukları anlaşılan ve Millet
Meclisi üye tam sayısının altıda birini aşan 89 Milletvekili tarafından imza
edildiği ve kendisine tebligat yapılacak üyenin dilekçede gösterilmiş bulunduğu
saptanmıştır.
Buna
göre iptal davasının Anayasanın, 20/9/1971 günlü 1488 sayılı Kanunla değişik
149. ve 44 sayılı Kanunun 21/5. Maddeleri uyarınca yetkili kişiler tarafından
yöntemine uygun biçimde açıldığı görülmüştür.
3-
Böylece dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından işin esasının incelenmesine
oybirliği ile karar verilmiştir.
IV.
Esasın İncelenmesi :
İşin
esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi, 1970 sayılı "1976 yılı Bütçe
Kanunu" nun iptali istenen hükümleri, ilgili Anayasa ilkeleri, bunlara
ilişkin gerekçelerle başka yasama belgeleri konu ile ilişkisi bulunan öteki
metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
I.
Biçim yönünden inceleme :
44
sayılı Kanunun 28. maddesine göre Anayasa Mahkemesi, sadece istemle bağlı olup
davacıların ileri sürdükleri gerekçelere dayanmaya zorunlu olmadığı gibi başka
gerekçelere dayanarak da Anayasa'ya aykırılık kararı verebileceğinden davacının
gerekçeleri arasında yer almayan aşağıdaki konular üzerinde de durulmuştur :
A.
Cumhuriyet Senatosunda görüşme süresinin aşılmış olması sorunu:
Anayasa'nın
94. maddesinin üçüncü fıkrasında şu ilke yer almaktadır.
(Karma
Komisyonun en çok sekiz hafta içinde kabul edeceği metin, önce Cumhuriyet
Senatosunda görüşülür ve en geç on gün içinde karara bağlanır.)
1976
yılı Bütçe Kanunu tasarısıyle ilgili olarak Cumhuriyet Senatosunda yapılan
işlemin bu ilke açısından durumu şöyledir :
Tasarının
Bütçe Karma Komisyonunda incelenmesi sonunda hazırlanan rapor 30/1/1976 gününde
Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına verilmiş ve Cumhuriyet Senatosu Genel
Kurulundaki görüşmeler 11/2/1976 gününde tamamlanmıştır. (Cumhuriyet Senatosu
Tutanak Dergisi : Cilt : 25, Birleşim : 30, S 4 ve Cilt: 26, Birleşim : 39, S.
743). Buna göre, dava konusu maddeleri de kapsayan 1976 yılı Bütçe Kanunu
tasarısının Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulundaki görüşülmesinin, Başkanlığa
verildiği günün ertesinden başlayarak on gün içinde, yani 9/2/1976 günü akşamı,
tamamlanması gerekmektedir. Halbuki sürenin iki gün aşıldığı görülmektedir.
Bu
durumun, Bütçe Kanununun ve dolayısıyle bu davaya konu olan maddelerinin
Anayasa'ya aykırı sayılmasını gerektirip gerektirmiyeceği sorununa gelince ;
Anayasa'da
öngörülen kimi süreler, uyulmaması halinde hukuki sonuçlar doğuran ve yaptırımı
olan niteliktedir. Kimi süreler ise bu nitelikle olmayıp uyarıcı amaçla
konulmuşlardır.
94.
maddedeki söz konusu sürenin, hukuki sonucu ve yaptırımı Anayasa'da
belirlenmemiş olduğu gibi, niteliğine göre de uyarıcı sürelerden olduğundan
görüşmelerin bu süre içinde bitirilememiş olması, 1976 yılı Bütçe Kanununun ve
bu kanunda yer alan dava konusu hükümlerin Anayasa'ya aykırılığını oluşturan
bir iptal nedeni sayılmamalıdır.
Nihat
O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamıştır.
B-
Bütçe Karma Komisyonunda dava konusu maddelerin ikinci kez görüşülmemiş olması
sorunu:
Karma
Komisyonca hazırlanan ve Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına gönderilen 1976 yılı
Bütçe Kanunu tasarısı metninde iptal davasına konu olan maddeler 13, 33, 46,
51, 52 ve 91 numaralarını taşımakta iken Cumhuriyet Senatosunca 12. maddenin
çıkartılmasının kararlaştırılması sonucu olarak tasarının 13. ve daha sonraki
maddeleri birer sayı indirilmiş ve söz konusu maddelerinde başkaca bir
değişiklik yapılmamıştır.
Cumhuriyet
Senatosunca kabul edilen Bütçe tasarısının, Anayasa'nın 94. maddesi gereğince
yeniden görüşülmesi için Karma Komisyona verilmesi üzerine komisyonca,
hükümlerinde değişiklik yapılan maddeler görüşülmüş sadece numaraları değişmiş
olan ve bu davaya konu edilen maddeler üzerinde tekrar görüşme açılmamıştır.
Anayasa'nın
94. maddesinin dördüncü fıkrasında (Cumhuriyet Senatosunca kabul edilen metin,
en geç bir hafta içinde yeniden görüşülmek üzere, Karma Komisyona verilir.
Karma Komisyonun kabul ettiği son metin Millet Meclisinde görüşülür ve mali
yılbaşına kadar karara bağlanır.) kuralı yer almaktadır.
Bu
kurala göre Karma Komisyonun, Cumhuriyet Senatosundan gelen bütçe tasarısının
tüm hükümlerini gerekli gördüğü takdirde yeniden görüşebileceği kuşkusuzdur.
Ancak
yukarıda yer alan (yeniden görüşülmek üzere) deyiminden, Bütçe tasarısındaki
tüm hükümlerin komisyonca yeni baştan ele alınarak görüşülmesinde zorunluk
bulunduğu yolunda bir anlam çıkartılması da olanaksızdır. Karma Komisyonunun,
Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılan konularla tekrar ele alınmasını
gerekli gördüğü öteki konulara ilişkin görüşlerini yeniden saptaması,
yeterlidir. Kaldı ki Anayasa, bütçe kanunu tasarısının tümü ile ikinci kez
görüşülmesi için Karma Komisyona elverişli olan bir süreyi tanımış da değildir.
Çünkü Anayasa'nın 94. maddesiyle bütçe tasarısının ilk görüşmesi için Karma
Komisyona "en çok sekiz haftalık" bir süre tanındığı halde ikinci kez
görüşme için "en geç bir hafta" lık süre tanınmıştır. 94. maddenin
dördüncü fıkrasındaki hükmün amacı ilk görüşmede yapılan işlerin aynen
tekrarını zorunlu kılmak olsaydı buna olanak sağlayan bir süreyi de öngörmesi
gerekirdi.
Dava
konusu maddelerin numaralarıda Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılmış
olması da yeniden görüşme zorunluğunu doğuran bir neden olarak kabul edilemez.
Çünkü numaralardaki bu değişiklik, maddelerin hükümlerinde herhangi bir etki
yapmayan, sadece bir maddenin metinden çıkartılması sonucunu doğuran zorunlu
bir biçim işlemidir. Karma Komisyon da Cumhuriyet Senatosunun maddenin metinden
çıkartılmasını benimsemiş ve sonraki madde sayılarını bu duruma göre
düzeltmiştir.
Bu
nedenlerle Karma Komisyonca bu konuda uygulanan yöntem Anayasa'ya uygun
bulunmaktadır.
II.
Esas yönünden inceleme :
Bu
davada 1976 yılı Bütçe Kanununun yedi maddesinin Anayasa'ya aykırılığı öne
sürülerek iptalleri istenmiş olduğundan maddeler ayrı ayrı ele alınarak
incelenecektir:
l-
12. Madde;
Bu
madde üç hüküm taşımaktadır :
a)
Birinci fıkra ile, kimi daire ve kuruluşlarda özel ve toplu sözleşmelerle çalıştırılanlara
Ödenecek ücretlerle sağlanan nakdi ve ayni menfaatlerin yıllık tutarının on
ikide birinin gayrısafi miktarının yirmibeşbin lirayı geçemiyeceği yolunda bir
kural konulmakta,
b)
İkinci fıkra ile, kimi personel bu tavan kuralının dışında tutulmakta,
c)
Üçüncü fıkra ile de, aynı menfaatların ne şekilde değerlendirileceğinin yöntemi
saptanmakta ve madde hükümlerine uyulmaması halinde 6183 sayılı (Amme
Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun) hükümlerine göre takibat
yapılacağı yaptırımı konulmaktadır. Görüldüğü gibi bu hükümler, kendi
konularında yapılmış, yasa niteliğinde, uyulması zorunlu ve yaptırımlı birer
yeni düzenlemelerdir.
Şöyle
ki :
(a)
İşaretli fıkrada açıklanan kural, konusu ve koşulları Borçlar Kanunu ile
15/7/1963 günlü, 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lovakt Kanununda
belirlenmiş bulunan özel ve toplu sözleşmelerle çalışanlara sağlanan ücret ve
nakdî ve aynî menfaatlar için o kanunlarda öngörülmiyen bir tavan hükmü
getirmekte, (b) işaretli fıkrada bunun istisnasını ve (c) işaretli fıkrada da
aynî menfaatların ne şekilde değerlendirileceğini göstermek suretiyle bu
konularda yeni bir yasal düzenleme yapmakta ve bu düzenleme ile sözü geçen
kanunların hükümlerini de dolaylı olarak değiştirmektedir. Öte yandan aynı
madde, tavanı aşan sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi mümkün olmadığı takdirde,
tavanı aşan kısmın bütçeye gelir kaydedilmek üzere Hazineye yatırılacağı
hükmünü koymak suretiyle Anayasa'nın 61. maddesinde öngörülen cinsten kanun
konusu bir mali yüküm getirmekte ve yaptırımını 6183 sayılı Kanuna bağlamak
suretiyle o kanunun da kapsamında bir değişiklik yapmaktadır.
1976
yılı Bütçe Kanununun niteliği böylece belirlenmiş olan 12. maddesi hükmünün
Anayasa'nın 64., 92., 93., 94. ve 126. maddelerindeki kurallar açısından incelenmesi,
aşağıdaki sonuçlan vermektedir.
A-
Anayasa'nın değişik 64. maddesi açısından inceleme ;
Anayasa'nın
değişik 64. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini
göstermektedir. Maddenin ilk fıkrasında, (kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak)
ve ondan sonra da (Devletin bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve
kabul etmek) işleri, bu yetkiler arasında sayılmaktadır.
Görüldüğü
gibi Anayasa, (kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak) işi ile (bütçe ve
kesinhesap kanun tasarılarını görüşüp kabul etmek) işini ayrı nitelikte yetki
alanları saydığından değişik biçimde belirlemek yolunu seçmiştir.
Bütçe
kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu Anayasa ilkesi karşısında
"kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun, Bütçe Kanunu ile düzenlenmesine
veya bir kanunda yer alan bir hükmün bütçe kanunu ile değiştirilmesine veya
kaldırılmasına olanak bulunmadığı gibi bütçe kanunlarında bulunması gerekli bir
konuya öteki kanunlarda yer verilmesine veya Bütçe Kanununun bir hükmünün bir
kanun ile değiştirilmesine veya kaldırılmasına olanak yoktur.
Oysa
1976 yılı Bütçe Kanununun niteliği yukarıda açıklanan 12. maddesi,
"kanun" ile düzenlenmesi gereken konuların "bütçe kanunu"
ile düzenlenmesi ve değiştirilmesi yönteminin uygulanması suretiyle bütçe
kanununda yer almıştır.
Bu
nedenle Anayasa'nın 64. maddesine aykırılığı açık olan bu maddenin iptaline
karar verilmelidir.
B-
Anayasa'nın 92., 93. ve 94. maddeleri açılarından inceleme :
Kanun
tasarı ve teklifleri ile Bütçe Kanunu tasarılarının Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülüp kabul edilmeleri ve yasa niteliğini kazanmaları,
Anayasa'nın 92., 93. ve 94. maddelerinde ayrı yöntem ve kurallara bağlanmıştır.
Şöyleki :
Kanun
tasarı ve tekliflerinin önce Millet Meclisinde sonra da Cumhuriyet Senatosunda
görüşülüp kabul edilmesi, şayet yasama meclislerinde değişik sonuçlara varılmış
ise, o zaman her iki meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden oluşan karma komisyonda görüşüldükten sonra işin Millet Meclisinde
kesin sonuca bağlanması, Anayasa'nın 92. maddesinin getirdiği kural gereğidir.
Millet Meclisinde ve Cumhuriyet Senatosundaki oylamalarda aranacak yeter
sayılar da, çeşitli olasılıklar gözönünde bulundurularak yine bu maddede
belirtilmiştir.
Öte
yandan, Anayasa'nın 93. maddesi Cumhurbaşkanına, yayınlanması için gelen
kanunlardan uygun bulmadıklarını bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisine geri gönderme yetkisini vermiştir.
Anayasa'nın
94. maddesinde ise, bütçe tasarıları için değişik bir yöntemin saptanmış olduğu
görülmektedir, Bütçe Kanun tasarıları önce otuzbeş milletvekilinden ve onbeş
Cumhuriyet Senatosu üyesinden kurulu elli kişilik bir karma komisyona verilir.
Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar grubuna veya gruplarına en az otuz üyelik
verilmek şartiyle, siyasi parti gruplarının ve bağımsızların oranlarına göre
temsilinin gözönünde tutulması gerekir. Karma komisyonca kabul edilen metin
önce Cumhuriyet Senatosunda, sonra tekrar karma komisyonda ve ondan sonra da
Millet Meclisinde görüşülerek karara bağlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, meclislerin genci kurulunda, Bakanlık ve daire bütçeleriyle katma
bütçelerine ilişkin düşüncelerini ancak her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında açıklarlar, bölümler ve değişiklik önergeleri, üzerlerinde ayrıca
görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur. Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, bütçe kanunu tasarılarının genel kurullarda görüşülmesi sırasında
gider artırıcı veya belli gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar.
Görülüyor
ki, bütçelerin görüşülmesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve
dolayısıyle de Meclisler, öteki kanun tasarı ve tekliflerinde olduğu gibi tam
bir serbestlik içinde değildirler, bir takım sınırlamalarla bağlanmış
bulunmaktadırlar.
Öte
yandan, Anayasa'nın 93. maddesi, yayınlanmak için kendisine gelen bütçe
kanunlarını bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri
gönderebilme yetkisini Cumhurbaşkanına vermemiş, bunu açık bir hükümle yetki
dışı bırakmıştır.
Yukarıda
genel çizgileri ile açıklandığı üzere, Anayasa'nın birbirinden tamamen ayrı ve
değişik olarak düzenlediği bu iki yasama yönteminin ve biçiminin doğal sonucu
olarak birisinin konusuna giren bir işin, öteki yöntemin uygulanması yolu ile
düzenlenmesinin, değiştirilmesinin veya kaldırılmasının mümkün olamıyacağı
gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Demek
oluyor ki, kanun konusu olacak hükümlerin bütçe kanununda yer almasına, veya
bir kanun hükmünün bütçe kanunu ile değiştirilmesine veya kaldırılmasına veya
bütçe kanununda bulunması gerekli bir hükme öteki kanunlarda yer verilmesine
olanak bulunmadığından, bu kurallara uyulmadan çıkarılan yasa veya Bütçe
Kanunu, Anayasa'nın 92., 93. ve 94. maddelerine aykırı olur.
1976
yılı Bütçe Kanununun niteliği yukarıda açıklanan 12. maddesi, kanun ile
düzenlenmesi gereken konulan ve değiştirilmesi gereken hükümleri bütçe kanunu
ile düzenlemekte ve değiştirmekte olduğundan, Ânayasa'nın 92., 93. ve 94.
maddelerine aykırıdır, bu nedenle iptaline karar verilmelidir.
C-
Anayasa'nın 126. maddesi açısından inceleme :
Anayasa'nın
(Bütçe)'ye ilişkin 126. maddesinin üçüncü fıkrasının son tümcesinde,
"Bütçe Kanuna bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm
konulamaz." kuralı yer almıştır.
Burada
önce "bütçe ile ilgili hüküm" deyimi üzerinde kısaca durmak yararlı
olacaktır.
Anayasa
tasarısının Temsilciler Meclisinde görüşülmesi sırasında önerilen kural
üzerinde yapılan değişiklik, konuyu gereği gibi aydınlatacak niteliktedir.
Anayasa
tasarısında bu kural (madde 125) "Bütçe Kanununa mali yükümler dışında hiç
bir hüküm konulamaz." biçiminde iken Temsilciler Meclisindeki birinci
görüşme sırasında bir üye "mali hükümler" deyimi üzerinde durarak,
erek bütçe uygulamasıyle ilgisiz konuların bütçe kanununda yer almaması
olduğuna göre, deyimin, ereği karşılamadığını ileri sürmüş ve komisyondan
açıklama istemiştir. Komisyon, bu konuda bir açıklama yapmadan öteki görüşleri
de gözönünde bulundurmak üzere maddeyi geri almış ve yenidan düzenlerken
"mali hükümler" deyimini "bütçe ile ilgili hükümler" olarak
düzeltmiş ve madde böylece Temsilciler Meclisinde kabul edilmiştir.
Şu
duruma göre, Anayasa'nın 126. maddesinin son fıkrasında yer alan "bütçe
ile ilgili hükümler" deyimini, mali nitelikte hüküm anlamına değil,
bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya kanun konusu
olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşulu altında, açıklayıcı nitelikte
hükümler olarak düşünmek zorunluğu vardır.
Şurasının
da gözönünde bulundurulması yerinde olur :
Bir
kanun kuralının bütçeden harcamayı gerektirir veya bütçeye gelir getirir
nitelikte bulunması, onun 126. maddede öngörülen "bütçe ile ilgili
hükümler" den sayılmasına neden olamaz. Çünkü hemen her kanunda
harcamalara yol açabilecek bir veya bir çok hüküm bulunabilir. Bu tür
hükümlerin bulunması nedeniyle söz gelimi, tarım, orman, eğitim, savunma,
sağlık ve benzeri kamu hizmetleri alanlarına ilişkin pek çok kanunun ve tüm
vergi kanunlarının "bütçe ile ilgili" sayılmaları kabul edildiği
takdirde, bu konulardaki bir devlet hizmetinin yeniden kurulması veya yeni bir
vergi yükümü getirilmesi veya bu konularda yürürlükte bulunan kanunların
değiştirilmesi veya kaldırılması için bütçe kanunlarına hükümler konulmasına
gidilebilir.
Oysa
bu tür düzenlemeler, bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemleri ve ereği ile
ilişkisi bulunmayan, yasa koyucunun başka erek doğrultusunda ve bütçelerden tüm
değişik yöntemlerle oluşturulması gereken yasama işlemleridir.
"Bütçe
ile ilgili hüküm" deyimine dayanarak, gider veya gelirle ilgili bir
konunun yasa ile düzenlenecek yerde bütçe kanunu ile düzenlenebileceği veya
yürürlükteki bir kanunun gider veya gelirle ilgili kurallarının bütçe kanunları
ile değiştirilebileceği yolunda bir görüş ve uygulama, Anayasa'nın 92. ve 93.
maddelerim bu gibi kanunlar bakımından" işlemez duruma sokar ve özelliği
nedeniyle sadece bütçeler için kabul edilmiş bulunan 94. maddeye, Anayasa
koyucunun ereğine aykırı olarak genişlik ve genellik kazandırır. Oysa 126.
maddedeki kuralın tek ereğinin, bütçe kanunlarını, kendi yapısını yabancı
hükümlerden ayıklamak, gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara
bütçe kanunlarında yer vermemek olduğunda kuşku yoktur.
1976
yılı Bütçe Kanununun, niteliği yukarıda açıklanan 12. maddesinin "bütçe
ile ilgili hüküm" sayılmasına olanak bulunmadığından Anayasa'nın 126.
maddesine aykırıdır, bu nedenle de iptaline karar verilmelidir.
2-
32. madde :
Bu
maddenin;
a)
Birinci fıkrası ile, genel ve katma bütçeli dairelere bağlı döner sermayeli
kuruluşların (Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç) bir ay
içindeki gayrısafi gelirlerinden % 15 e kadar olan kısmını genel bütçeye peşin
gelir kaydetmeye Maliye Bakanı yetkili kılınmakta, hesap dönemi sonunda bu
miktarın mahsup edilerek arta kalan safi gelirin ayrıca genel bütçeye gelir
kaydolunması, peşin alınan miktarın bilanço kârından fazla olması halinde bir
iade yapılmaması hükümleri konulmakta,
b)
İkinci fıkrası ile döner sermaye saymanları, birinci fıkranın uygulanması ile
görevlendirilmekte görevin yerine getirilmemesi halinde yatırılması gereken
miktarların sorumlu saymanlardan 6183 sayılı (Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkında Kanun) hükümlerine göre tahsil edileceği belirtilmekte,
c)
Üçüncü fıkrası ile bu madde gereğince yapılacak tahsilatın gelir bütçesine
gelir kaydedileceği, gösterilmektedir.
Dava
dilekçesinin Anayasa'ya. aykırılık nedenlerini açıklayan bölümünde bu maddeyle ilgili
olarak sadece, Millet Meclisindeki görüşme sırasında verilen bir önerge ile
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ona bağlı kuruluşların maddenin kapsamı dışına
çıkartıldığı, gelir azaltıcı nitelikteki bu işlem sebebiyle Anayasa'nın 94.
maddesine aykırı duruma düşüldüğü belirtilmekte ve bu halin Vakıflar Genel
Müdürlüğü ve ona bağlı kuruluşları kapsam dışına çıkaran tümcenin iptalini
gerektirdiği öne sürülmektedir.
Ancak
dilekçenin baş tarafında (davanın konusu) bölümünde (Anayasaya biçim ve esas
yönünden aykırı olarak çıkarılmış bulunmaları nedeniyle iptali) istenen
maddeler arasında 32. madde de sayılmakta ve bu maddeye ilişkin istemi, madde
içindeki söz konusu tümce ile sınırlıyan hiçbir kayıt ve işaret
bulunmamaktadır. Bundan başka dilekçenin sonundaki, (sonuç ve istem) bölümünde
de (yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasa hükümlerine bağlı olmayarak
düzenlenen l Mart 1976 gün ve 15515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1970
sayılı 1976 yılı Bütçe Kanununun 12, 32, 45, 50, 51 ve 90. maddelerimin
iptaline karar verilmesi) istenmekte, burada da keza 32. madde açısından
herhangi bir sınırlama yapılmadığı görülmektedir.
Buna
göre davacının isteminin, 32. maddenin tümünü kapsadığı açık bir şekilde
anlaşılmaktadır.
Dilekçenin
gerekçe bölümünde belirtilen aykırılık nedeninin maddenin tümünü kavramadığı
konusuna gelince : 22/4/1962 günlü, 44 sayılı (Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun) un 28. maddesine göre Anayasa Mahkemesi
istem ile bağlı olup, davacının gösterdiği gerekçe dışındaki nedenlerle de
Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Yukarıda
da açıklandığı gibi davacının istemi, 32. maddenin tümünün iptalidir. Dilekçede
öne sürülen Anayasa'ya aykırılık nedenlerinin maddenin tümünü kavramaması, açık
seçik ortada duran istemin sınırlanmasına olanak veremez.
Öte
yandan, açılmış bulunan bir iptal davasından, davacının vazgeçmesinin, davanın
görülmesini engellememesi nasıl mümkün değilse, davacının istemini sonradan
sınırlaması da söz konusu olamaz. Çünkü bu da, davanın bir bölümünden vazgeçilmesi
sonucunu doğuran bir işlemden başka bir şey değildir.
Bu
durum karşısında :
a)
Bu madde hakkında ileri sürülen iptal isteminin kapsamını belirlemek için
davacının sözlü açıklamasını dinlemek üzere çağrılmasına olanak görülmemiştir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Fahrettin Uluç ve Hasan Gürsel bu görüşe
katılmamışlardır.
b)
Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın 32. maddenin tümünü kapsadığı kabul
edilmelidir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Fahrettin Uluç, Hasan Gürsel ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
Davanın
32. maddeye ilişkin kapsamı böylece ortaya konulduktan sonra şimdi de söz
konusu maddenin niteliğinin belirlenmesi gerekmiştir.
Yukarıdaki
açıklamaya göre, madde döner sermayeli kuruluşlara ve onların sorumlu
saymanlarına bir yükümlülük getirmektedir.
Bilindiği
gibi döner sermayeler genellikle bir kanunla kurulmakta ve ilgili bütçelerden
ödenek ayrılması yolu ile oluşturulmaktadır.
Bu
kuruluşların sermayesine ve yıl sonu kârlarına uygulanacak işlemler de
sözügeçen kanunlarda gösterilmektedir.
Aslında
belli bir konu için döner sermayeli bir devlet işletmesi kurulması,
sermayesinin oluşturulması, işlemlerinin ve kârlarının hangi kurallara
bağlanması gibi konuların bütçe ile ilgili yönü olmayıp yasalarla
düzenlenmesinin zorunlu olduğunda kuşku yoktur. İşin bütçe ile ilgili yönü
sadece sermayenin oluşması için bütçeden ödenek ayrılmasının veya kârlarının
bir bölümünün ya da tümünün genel bütçeye devrinin yasada öngörülmesi
hallerinde (ki genellikle böyle olmaktadır.) yasada belirtilen ödenek
miktarının bütçeye konulmasından ve gelir bütçesinde yeralacağı tertibi
göstermekten ibarettir. Görüldüğü gibi 1976 yılı Bütçe Kanununun 32. maddesi, hem
yasalarla düzenlenmesi gereken bir konuya el atmakta, hem de bu konularda
esasen yürürlükte bulunan kimi yasaların hükümlerini değiştirmektedir.
Böylece
niteliği belirlenmiş bulunan söz konusu 32. madde hükmünün, yukarıda (II - Esas
yönünden inceleme) bölümünün l/A, B ve C fıkralarındaki açıklamalar karşısında,
Anayasanın 64., 92., 93., 94. ve 126. maddelerine aykırı bulunduğu da ortaya
çıkmış olduğundan iptaline karar verilmelidir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu
karşıoyda bulunmuşlardır.
3-
35. madde :
Bu
madde;
a)
Birinci fıkrasiyle, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33. maddenin (a) ve (b)
bentlerinde yazılı nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin kayıtlayıcı
hükümlerin uygulanmamasını öngörmekte;
b)
İkinci fıkrasiyle 31/7/1970 günlü, 1322 sayılı Genel Kadro Kanununun 7. maddesi
hükmünü,
c)
Üçüncü fıkrasının a-h bentleriyle Harcırah Kanununun çeşitli hükümlerini,
değiştirmektedir.
Bunun
gibi, maddeye bağlı (H) işaretli cetvelin, I/A bölümünde Kuvvet Komutanlarına
ilişkin olarak yapılan düzenlemede,
1/B
bölümünde 9. ve daha aşağı derecedeki kadrolardan aylık alan memurlara ilişkin
olarak saptanan yevmiye miktarında,
l/C
bölümünde müfettişlerle yevmiyelerini bunlar gibi alanların harcırahlarına
ilişkin düzenlemede,
6245
sayılı Harcırah Kanununun yürürlükteki hükümlerine uyulmayarak onları
değiştirici nitelikte hükümler getirildiği görülmektedir.
Dava
dilekçesinin Anayasaya aykırılık nedenlerini açıklayan bölümünün 1/B bendinde,
1976 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesinin Millet Meclisi Genel Kurulundaki
görüşülmesi sırasında verilen bir önerge ile, üçüncü fıkranın (C) işaretli
bendinde ve maddeye bağlı (H) işaretli cetvelin müfettişlerle ilgili I/C
bölümünde gider artırıcı nitelikte değişildik yapılmak suretiyle Anayasanın 94.
maddesine aykırılık yaratıldığı keza dava dilekçesinin Anayasaya aykırılık
nedenlerini açıklayan bölümünün (II/B) bendinde 1976 yılı Bütçe Kanununun 35.
maddesinin birinci fıkrasının, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33. maddesinin
(a) ve (b) fıkralarını, ikinci fıkrasının, hem 1322 sayılı Genel Kadro
Kanununun 7. maddesini, hem de Harcırah Kanununun 7. maddesinin birinci
fıkrasını, aynı maddenin üçüncü fıkrasının (g) bendinin, Harcırah Kanununun 49.
maddesinin ikinci fıkrasını değiştiren ve kaldıran nitelikte oldukları
açıklanmakta, maddenin ve (H) cetvelinin öteki hükümleri hakkında hiçbir
aykırılık nedeni gösterilmemektedir.
Ancak
dilekçenin başında (davanın konusu) bölümünde (Anayasaya biçim ve esas yönünden
aykırı olarak çıkarılmış bulunmaları nedeniyle iptali) istenen maddeler
arasında 35. madde de sayılmakta ve bu maddeye ilişkin iptal istemini
sınırlıyan hiç bir kayıt ve işaret konulmamış bulunmaktadır. Öte yandan
dilekçenin sonundaki, (sonuç ve istem) bölümünde de, yukarıda 32. maddeye ilişkin
açıklamada belirtildiği gibi, öteki maddelerle birlikte 35. maddenin de iptali
istenilmekte ve burada da bu madde açısından herhangi bir sınırlama yapılmadığı
görülmektedir.
Buna
göre davacının isteminin, 35. maddenin tümünü kapsadığı açık bir şekilde
anlaşılmaktadır.
Dilekçede
Anayasaya aykırılık konusunda açıklanan gerekçelerin 35. madde ile ona bağlı
(H) cetvelinin sadece bazı bölümlerine ilişkin olup, maddenin ve cetvelin tümünü
kavramadığı konusuna gelince;
Yukarıda
32. madde için yapılan açıklamada da belirtildiği gibi 44 sayılı Kanunun 28.
maddesine göre Anayasa Mahkemesi ilgililerce ileri sürülen gerçeklere dayanma
zorunluluğunda olmayıp istemle bağlı olarak başka gerçeklerle de Anayasaya
aykırılık kararı verebilir.
Yukarda
açıklandığı gibi davacının istemi, 35. maddenin iptalidir. 35. maddenin iptali
halinde ona bağlı olan (H) cetvelinin maddeden ayrı olarak yürürlükte kalması
sözkonusu olamıyacağından bu cetvelin de istemin kapsamı içinde sayılması
doğaldır.
Bu
nedenlerle davanın 35. maddenin ve ona bağlı (H) işaretli cetvelin tümünü
kapsadığı kabul edilmelidir.
Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Fahrettin Uluç, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu
karşıoyda bulunmuşlardır.
Davanın
kapsamı böylece ortaya konulduktan sonra şimdi de 35. maddenin niteliğinin
belirlenmesi gerekmiştir.
1976
yılı Bütçe Kanununun 35. maddesiyle ona bağlı (H) cetvelinin tam metinleri
yukarıda (II - yasa metinleri) bölümünde yazılıdır.
Yukarıdaki
açıklamalarda görüldüğü gibi 35. maddenin birinci fıkrasında yer alan ve 33.
maddenin (a) ve (b) bentlerinde yazılı nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin
kayıtlayıcı hükümlerin uygulanmayacağını ön gören hükmün 6245 sayılı Harcırah
Kanununun sözü geçen hükümlerini değiştirdiği ortadadır.
Maddenin
öteki fıkralarının da 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile 1322 sayılı Genel Kadro
Kanununun yürürlükteki kimi hükümlerinde değişikliği öngördüğü, maddenin
metninden açıkça anlaşılmaktadır.
(H)
cetveline gelince :
6245
sayılı Harcırah Kanununun 33. maddesinin (a) bendinde, Büyük Millet Meclisi
Başkanı, Başbakan, Bakanlar ve Milletvekilleri ile Genel Kurmay Başkanı
dışındaki memur ve hizmetlilerin gündeliklerinin, maddede yazılı oranlar içinde
kalmak şartiyle her yıl bütçe kanunları ile tespit olunacağının belirtildiği ve
buna göre Kuvvet Komutanlarının gündeliklerinin de 1. derece memurlar gibi
saptanması gerektiği halde, Bütçe Kanununa bağlı (H) işaretli cetvelin 1/A
bölümünde yukarıda sözü edilen grup içinde ve 1. derece memurlardan farklı bir
gündelik kabul edildiği görülmekte ve Harcırah Kanunu hükmünde bu yönden bir
değişiklik yapılmaktadır.
Öteyandan
Harcırah Kanununun aynı hükmü karşısında Bütçe Kanunu ile saptanacak gündelik
miktarının memurun aylığının tutarının % 3 ünden az ve % 6 sından çok olmasına
olanak bulunmadığı halde, (H) işaretli cetvelin I/B bölümünde 9. ve daha aşağı
dereceden aylık alan memurlar için 50 lira gündelik saptanmakta ve bu miktar,
bunların, 1322 sayılı Genel Kadro Kanununun 7. maddesine göre Harcırah
hesabında esas tutulması gereken aylık tutarının % 6 sının üstünde
bulunmaktadır.
Bu
suretle 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33/a maddesi bir de bu yönden
değişikliğe uğratılmaktadır.
Öte
yandan (H) işaretli cetvelin 1/C bölümünde 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33.
maddesinin (b) bendinin, müfettişlerle benzeri görevde bulunanlara ilişkin
hükümleri değişik biçimde yeni bir düzenlemeye tabi tutulmuş ve yevmiye
miktarları da çoğu kez sözü geçen bentdeki sınırlar aşılarak saptanmıştır.
Bu
açıklamalar, 1976 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesinin birinci fıkrasında yer
alan ve (...33 üncü) deyimini izliyen (maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yazılı
nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin kayıtlayıcı hükümler uygulanmamak üzere,
bu madde ile aynı kanunun) hükmü ile maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları ve
üçüncü fıkranın a-h bentleri hükümlerinin ve maddeye bağlı (H) cetvelinin
yukarıda açıklanan hükümlerinin, yürürlükteki kimi kanunların hükümlerini
değiştirdiklerini ve yasalarla yapılması gerekli nitelikte düzenlemeler
yaptıklarını göstermektedir.
Bu
durum karşısında söz konusu hükümler hakkında da, yukarıda (II. Esas yönünden
inceleme) bölümünün l/A, B ve C kesimlerindeki açıklamalar ve varılan sonuçlar
geçerli olduğundan, bu hükümlerin de Anayasa'nın 64., 92-, 93., 94. ve 126.
maddelerine aykırı olduklarını kabul etmek zorunludur ve bu nedenlerle iptal
edilmelerine karar verilmelidir.
Maddenin
birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (h), bentlerine
ve maddeye bağlı (H) cetvelinin 1/A bölümünde yer alan, Kuvvet Komutanlarının
yevmiyelerine ilişkin konularda Halit Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Hasan
Gürsel, ve Nihat O. Akçakayalıoğlu, (H) cetvelinin I/B bölümünün 9. ve daha
aşağı derece kadrolu memurların yevmiyelerine ilişkin konularda Abdullah Üner
karşıoyda bulunmuş, Ahmet H. Boyacıoğlu da 1/B bölümünün tümünün Anayasaya
aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi gerektiği görüşünü öne sürmüştür.
(H)
cetvelinin II, III. bölümleriyle IV. bölümünü oluşturan l, 2 ve 3 sayılı
cetvellerde yer alan hükümler yürürlükteki kanunların bütçelerde saptanmasını
öngördükleri günlük tazminat miktarlarından ibaret olduklarından Anayasa'ya
aykırı nitelikte görülmemiştir. Bu nedenle de söz konusu hükümlere ilişkin
iptal isteminin reddine karar verilmelidir.
4-
45. madde : Bu madde;
a)
Birinci fıkrasiyle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 202., 205. ve 926
sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 153., 156. maddeleri
gereğince eş ile çocuklar için ödenmesi gerekli olan aile yardımının 1976
yılında yalnız çocuklar için ödenmesini öngörmekte,
b)
İkinci fıkrasiyle çocuk başına ödenecek miktarı saptamakta,
c)
Üçüncü fıkrasiyle de eşlerden birinin, fıkra metninde sözü edilen kuruluşlarda
toplu iş sözleşmesi gereğince, memur olan eşden daha az miktarda aile yardımı
alması halinde memur olan eşe beher çocuk için aradaki farkın ödenmesi kuralını
koymaktadır.
Maddenin
birinci fıkrasının, 1976 mali yılı içinde geçerli olmak üzere Devlet Memurları
Kanunu ile Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun sözü geçen hükümlerini
değiştirdiği açıkça görülmektedir.
Öte
yandan, Devlet Memurları Kanununda eşlerden ikisinin de memur olarak
çalışmaları halinde aile yardımı ödeneğinin yalnız kocaya verileceği yazılı ise
de, memurun eşinin üçüncü fıkrada yazılı kuruluşlarda toplu iş sözleşmesine
konu olan bir işte çalışmacı ve oradan aile yardımı alması halinin memur eşe
verilecek aile yardımına herhangi bir şekilde etki yapacağına dair bir hüküm
bulunmadığı halde 45. maddenin üçüncü fıkrasiyle bu durum başka biçimde
düzenlenerek Devlet Memurları Kanunu hükmü bir yıl için değiştirilmektedir.
Bundan
önceki maddelere ilişkin olarak yapılmış bulunan açıklamalarda da belirtildiği
gibi yürürlükteki bir Yasanın bir mali yıl gibi geçici bir süre için bile olsa
ancak bir başka yasa ile değiştirilmesi veya yürürlüğünün durdurulması mümkün
olup bu işin Bütçe Kanunu ile sağlanması. Anayasanın 64., 92., 93., 94. ve 126.
maddelerine aykırıdır. Aykırılık nedenleri, yukarıdaki bölümlerde
ayrıntılarıyle belirtilmiş olduğundan bir de burada yinelenmesine gerek
görülmemiştir.
Bu
nedenlerle 1976 yılı Bütçe Kanununun 45. maddesinin birinci ve üçüncü
fıkralarının iptaline karar verilmelidir.
Aynı
maddenin ikinci fıkrasına gelince;
Bu
fıkra hükmü Devlet Memurları Kanunu gereğince 1976 yılında ödenmesi gerekli
yardım miktarının saptanmasından ibaret olup Anayasaya aykırı bir yönü
bulunmadığından bu fıkraya yönelen iptal isteminin reddine kadar verilmelidir.
5-
50. madde :
Bu
madde kamu görevinin çeşitli dallarında çalışan Devlet Memurlarına verilecek
fazla çalışma ücretlerinin miktarını ve uygulanacak bazı esasları
düzenlemektedir.
Bu
düzenlemede :
1-
Saat başına yapılacak ödemenin 2 liradan az 15 liradan çok olamayacağı,
2-
TRT de çalışan personelin fazla çalışmaları için yapılacak ödemelerin 4 liradan
az, 30 liradan çok olamayacağı,
3-
İkili öğretim yapan fakültelerde ikinci öğretimde, gece öğretimi yapan
Üniversite, Fakülte, yüksek okul ve akademilerde gece çalışmasında görev alacak
dekan, müdür ve öteki görevlilere, Emniyet hizmetlerinde çalışan personele,
orman muhafaza memurlariyle orman hizmetlerinde çalışan kimi teknik personele,
maddede yazılı miktarla aylık maktu fazla çalışma ücreti verileceği,
belirtilmekte,
4-
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her dereceli okullarla kurumların atölye ve
birimlerinde döner sermaye siparişleri üzerinde normal çalışma saati dışında
çalışacaklara verilecek fazla çalışma ücretinin miktariyle öğretim aylariyle
tatil aylarında yapılacak aylık ve günlük fazla çalışma saati ve beher iş saati
için verilecek azami ücret saptanmaktadır.
Halbuki
14/7/1965 günlü ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 147. maddesinin (F)
bendinde fazla çalışma ücretinin, (kurumların bu kanunun 178. maddesinde yazılı
esaslar çerçevesinde ve yönetmeliğe uygun şekilde, normal çalışma saatleri
dışında çalıştırdıkları memurlara fazla çalışma saati itibariyle Ödenen para)
olduğu belirtilmiş ve aynı kanunun, 15/5/1975 günlü 1897 sayılı (Kanunla
değiştirilen 178. maddesinde de sözü geçen esaslar şöylece düzenlenmiştir.
Madde
178- 99 ve 100 üncü maddeler hükümleri uyarınca tesbit olunan günlük çalışma
saatleri dışında fazla çalışılması ve aşağıdaki şartların gerçekleşmesi halinde
fazla çalışma ücretle karşılanır :
a)
Görevin kanun ile belirli bir süre içinde bitirilmesinin zorunlu bulunması,
b)
İnsan, hayvan ve bitkilerle ilgili salgın hastalıklar, arızalar ile tabii
âfetler gibi olağanüstü hallerin oluşu (bu hallerin devamı süresince)
c)
İş kanununa tabi olarak işçi çalıştıran kurumlarca hizmetin gereği olarak işçi
ile birlikte çalışma saatleri ve günü dışında çalışmanın zorunlu bulunması,
d)
Görevin gereği olarak çalışma saatlerini aşması zorunlu işlerde çalışılması,
Fazla
çalışmanın uygulama esasları, Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığı
tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Her
kurum için yıllık fazla çalışma saati toplamı ile saat başına ödenecek ücretler
kurumlar itibariyle Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır.
l, 2
ve 3 üncü derece yönetici kadrolarında bulunanlara fazla çalışma ücreti
Ödenmez,
Milli
istihbarat Teşkilâtı mensuplarına ödenecek fazla çalışma ücretleri ve diğer
hususlar Başbakan tarafında onaylanacak bir talimatla tesbit edilir.
Kanunun
bu hükümleri karşısında, 1976 yılı Bütçe Kanununun 50. maddesinin bu konuda
yasal nitelikte yeni bir düzenleme getirdiği ve Devlet Memurları Kanununun
yürürlükteki hükümlerini bir yıl süre ile erteleyerek, 1976 mali yılında
geçerli olmak üzere, değişik hükümleri yürürlüğe koyduğu açıkça görülmektedir.
Bundan
önceki maddelere ilişkin olarak yapılmış bulunan açıklamalarda da belirtildiği
gibi yürürlükteki bir Yasanın bir mali yıl gibi geçici bir süre için bile olsa
ancak bir başka yasa ile değiştirilmesi veya yürürlüğünün durdurulması mümkün
olup, bu işin bütçe kanunu ile sağlanması Anayasanın 64, 92., 93., 94., ve 126.
maddelerine aykırıdır.
Bu
nedenlerle 1976 yılı Bütçe Kanununun 50. maddesinin iptaline karar
verilmelidir.
6-
51. madde :
Bu
madde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanununa göre verilmesi gereken iş riski, iş güçlüğü ve
teminindeki güçlük zamlariyle mali sorumluluk tazminatı için aylık birer tavan
koymakta ve Emniyet sınıfına ödenen bu zamların kesilmeyeceği durumları
saptamaktadır.
Oysa
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun, 31/7/1970 günlü 1327 sayılı Kanunun 71.
maddesiyle eklenip, 15/5/1975 günlü 1897 sayılı Kanunla değiştirilen Ek
Maddesiyle ve 912 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun, 31/7/1970
günlü, 1323 sayılı Kanunla eklenip 20/1/1976 günlü, 1933 sayılı Kanunla
değiştirilen 3. Ek maddesiyle bu konularda hiçbir tavan konulmaksızın ödenecek
miktarların ve ödeme usul ve esaslarının saptanması işini, maddelerde belirtilen
yöntemler uygulandıktan sonra Bakanlar Kurulunun kararına bırakılmaktadır.
Kanunun
bu hükümleri karşısında 1976 yılı Bütçe Kanununun 51. maddesinin bu konularda
yasal nitelikte yeni bir düzenleme getirdiği ve Devlet Memurları Kanunu ile
Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun yürürlükteki hükümlerini bir yıl
süre ile erteliyerek, 1976 mali yılında geçerli olmak üzere, değişik hükümleri
yürürlüğe koyduğu açıkça görülmektedir.
Bundan
önceki maddelere ilişkin olarak yapılmış bulunan açıklamalarda da belirtildiği
gibi yürürlükteki bir Yasanın, bir mali yıl gibi geçici bir süre için bile olsa
ancak bir başka yasa ile değiştirilmesi veya yürürlüğünün durdurulması mümkün
olup bu işin Bütçe Kanunu ile sağlanması Anayasanın 64., 92., 93 , 94., ve 126.
maddelerine aykırıdır.
Bu
nedenle 1976 yılı Bütçe Kanununun 51. maddesinin iptaline karar verilmelidir.
7-
Madde 90-
Bu
madde hükümleri iki değişik nitelik göstermektedir:
1)
Maddenin birinci fıkrasının, A bentlerinden oluşan ilk bölümünde, sözü geçen
bentlerde gün ve sayılan gösterilen kimi kanunların belirtilen hükümlerinin,
1976 yılına, asıl kanunlarında olduğu gibi değil, bu kanuna bağlı (A) işaretli
cetvelin ilgili program, altprogram, faaliyet veya projelerine konulmuş ödenek
miktarları dahilinde uygulanacağı hükmü konulmaktadır
2)
Maddenin birinci fıkrasının j-t bentlerinden oluşan son bölümünde ve ikinci
fıkrasında da kimi kanunların tümünün veya belirtilen hükümlerinin 1976 mali
yılı içinde uygulanmayacakları gösterilmektedir.
Sözü
edilen maddenin tam metni, kararın yukarıdaki (II-yasa metinleri) bölümünde
yazılı bulunduğundan aynı hükümlerin burada yinelenmesine ve metinler bu konuda
yeterince açık olduğundan niteliklerinin ayrıca belirtilmesine gerek
görülmemiştir.
Kanunların
yürürlükteki hükümlerinin bir mali yıl gibi belli bir süre için bile olsa
kısıtlanması veya ertelenmesi ancak aynı yöntemlerle yürürlüğe konulacak
yasalarla mümkün olabilir. Bütçe ile ilgisi bulunmayan bu işlerin Bütçe
kanunlariyle yapılmasına olanak yoktur.
Bundan
önceki maddelere ilişkin olarak yapılmış bulunan açıklamalarda da belirtildiği
gibi Bütçe Kanunlarına konulacak bu nitelikteki hükümler Anayasanın 64., 92.,
93, 94., ve 126. maddelerine aykırıdır.
Bu
nedenle 1976 yılı Bütçe Kanununun 90. maddesinin, birinci fıkrasının (İ) bendi
hariç olmak üzere, iptaline karar verilmelidir.
Maddenin
birinci fıkrasının (t) bendi hükmü, 23/2/1963 günlü, 196 sayılı Dış Seyahat
Harcamaları Vergisi Kanununun 1976 yılında uygulanmayacağı hükmünü getirmekte
ve bu niteliği ile maddenin öteki hükümlerinin tıpkısı bulunmakta ise de,
Bütçeler, kayıtsız şartsız milletin olan egemenliğin kullanılmasını sağlıyan
Devlet Faaliyetlerinden olduğundan ve demokrasilerin tarihteki oluşum ve
gelişim süreci içinde milletlerin egemenliklerini, vergilere milletin ve onun
temsilcilerinin izin vermesi suretiyle kullanmağa, başlamış oldukları tarihi
gerçeğinin Türk Demokrasisine olan etkisinin sonucu olarak özel kanunu bulunan
vergilerin tahsil edilmelerine her yıl Bütçe Kanunlarıyle ayrıca izin
verilmesi, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri titizlikle uygulanagelen
bir bütçe geleneğini teşkil etmektedir.
Esasen
26/5/1927günIü ve 1050 sayılı (Muhasebei Umumiye) Kanununun 39. maddesine,
kanuna dayanmadıkça hiçbir vergi ve resmin tarh ve tahsil edilemeyecği ilkesi
konulduktan sonra her sene vergi ve resimlerin tahsiline Bütçe Kanununun izin
vereceği kuralı eklenmiş bulunmaktadır. Aynı Kanunun 29. maddesi de Bütçe
Kanununu oluşturan unsurlar arasında gelir çeşitlerinden herbirinin dayandığı
kanunları gösteren (c) cetveli de sayılmakta ve bu suretle 39. maddede
öngörülen (izin) işleminin yöntemi belli edilmektedir. Bu hükümler uyarınca
1976 yılı Bütçe Kanununun 34. maddesinin (a) bendi ile bütçeye bağlanmış
bulunan (c) cetvelinde 1976 yılında tahsiline izin verilen gelir çeşitlerinden
her birinin dayandığı hükümler gösterilmiştir.
Hernekadar
söz konusu cetvelin (1963 yılına ait mevzuat) bölümünde 23/2/1963 günlü, 196
sayılı Dış Seyahat Harcamaları Vergi Kanununun da yeraldığı ve bu suretle söz
konusu verginin 1976 Bütçe yılında uygulanmasına izin verilmiş bulunduğu
görülmekte ise de, Yasa Koyucunun bu konudaki gerçek niyetinin, söz konusu
verginin 1976 yılında tahsiline izin vermemek olduğu, Bütçe Kanununun 90.
maddesinin (t) bendinin açık hükmünden anlaşıldığına göre bütçeye bağlı (c)
cetvelinde sözü geçen kanuna yer verilmiş bulunmasının bir unutma sonucu
olduğunu kabul etmek gerekir.
Buna
göre Bütçe kanununun 90. maddesinin Dış Seyahat Harcamaları Vergisi Kanununun
uygulanmasını 1976 yılı süresince ertelemek suretiyle sözü geçen verginin bu
mali yılı içinde tahsiline izin vermeyen (t) bendi hükmünün bütçe ile ilgili
bir hüküm niteliğinde olduğundan sözü geçen hükme ilişkin iptal isteminin
reddine karar verilmelidir.
V.
Kararın yürürlük günü sorunu:
Anayasanın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında Anayasa Mahkemesince iptaline karar
verilen kanun veya içtüzük hükümlerinin, gerekçeli kararın Resmi Gazete'de
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa
Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı aşmamak üzere
ayrıca kararlaştırabileceği ilkesi yer almakta. Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve yargılanma Usulleri Hakkındaki 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 50.
maddesinin üçüncü fıkrasında da bu kural yenilendikten sonra, (bir kanun veya içtüzüğün
veya bunların belirli hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek olan boşluğu,
kamu düzenini tehdit edici mahiyette görürse üçüncü fıkra hükmünü uygular ve
boşluğun doldurulması için yasama meclisleri başkanlıkları ile Başbakanlığı
durumdan haberdar kılar.) hükmü konulmuş bulunmakta ve 50. maddenin süreye
ilişkin hükmü, Anayasanın 152. maddesinin 1488 sayılı Anayasa değişikliği ile
kabul edilen süreye ilişkin yeni kuralı doğrultusunda uygulana gelmektedir.
1970
sayılı 1976 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesi, memur harcırahlarını günün
ekonomik koşullarına uygun düzeye getirmek amacıyle yeni bir düzenleme
getirmektedir.
Bu
madde ile ilgili iptal kararının yürürlüğe girmesi üzerine 6245 sayılı Harcırah
Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekeceğinden ortada bir kanun boşluğu
olmayacağı düşünülebilir. Ancak yirmi üç yıl önceki ekonomik koşullara göre
düzenlenmiş bulunan Harcırah Kanunundaki hükümlerle, Bütçe Kanununun 35.
maddesinde öngörülen kamu hizmetlerinin yürütülmesine olanak bulunmadığından
meydana gelen durumun, bir kanun boşluğu ile eşdeğerde ve ev etkide olduğunun
kabul edilmesi zorunludur.
Şu
halde bir bölüm kamu hizmetlerinin durmasına veya hiç değilse bir ölçüde
aksamasına ve bu suretle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bu hizmetlerle
sağlanan kamu düzeninin sarsılmasına sebep olabileceği meydanda olan bu durumun
giderilmesi için yürütme ve yasama organlarına bir olanak verilmelidir.
Bu
nedenlerle 1976 yılı Bütçe Kanununun 35. maddesine ilişkin iptal kararının
28/2/1977 gününde yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
Şekip
Çopuroğlu, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu bu görüşe
katılmamışlardır.
VI.
SONUÇ:
I-
Biçim yönünden inceleme :
A- l
Mart 1976 günlü, 15515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28/2/1976 günlü, 1970
sayılı "1976 Yılı Bütçe Kanunu" nun Cumhuriyet Senatosunda görüşme
süresinin geçirilmiş olmasının dava konusu maddelerin iptalini gerektirir bir
neden sayılamıyacağına Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoyuyla ve oyçokluğuyla
:
B-
Bütçe Karma Komisyonunda dava konusu maddelerin tümünün ikinci kez görüşülmemiş
bulunmasının Anayasa'ya aykırı olmadığına oybirliğiyle;
II-
Esas yönünden inceleme;
A-
Sözü geçen kanunun 12. maddesinde yeralan hükümlerin Anayasaya aykırı olduğuna
ve iptaline oybirliğiyle ;
B-
32. madde bakımından :
1)
Bu madde hakkında ileri sürülen iptal isteminin kapsamını belirlemek için
davacının sözlü açıklamasını dinlemek üzere çağırılmasına olanak bulunmadığına
Halit Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Fahrettin Uluç ve Hasan Gürsel'in
karşıoylariyle ve oyçokluğuyla;
2)
Davanın 32. maddenin tümünü kapsadığına Halit Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet
Koçak, Fahrettin Uluç, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun
karşıoylariyle ve oyçokluğuyla;
3)
32. maddenin tümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun,
Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun
karşıoylariyle ve oyçokluğuyla;
C-
35. madde bakımından :
t)
Davanın, 35. maddenin tümünü kapsadığına Halit Zarbun, Abdullah Üner, Fahrettin
Uluç, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla;
2)
Birinci fıkrada (1/3/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü...)
deyiminden sonra gelen "maddesinin (a) ve (b) bentlerinde yazılı nisbet ve
yevmiye miktarlarına ilişkin Kayıtlayıcı hükümler uygulanmamak üzere, bu madde
ile aynı kanunun..." deyiminin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline
oybirliğiyle;
3)
İkinci fıkranın Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle;
4)
Üçüncü fıkrada yeralan :
a)
(a) bendinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah Üner,
Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla;
b)
(b) bendinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah Üner,
Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla;
c)
(c) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle;
d)
(d) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah
Üner, Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle
ve oyçokluğuyla;
e)
(e) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah
Üner, Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçayalıoğlu'nun karşıoylarıyla ve
oyçokluğuyla;
f)
(f) bendinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah Üner,
Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşı oylarıyle ve
oyçokluğuyla;
g)
(g) bendinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle;
h)
(h) bendinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit Zarbun, Abdullah Üner,
Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nıın karşıoylarıyle ve
oyçokluğuyla;
D- H
cetveli bakımından :
1-
1976 yılı Bütçe Kanununa bağlı (H) cetvelinin l/A bölümünde yer alan Kuvvet
Komutanlarına ilişkin hükmün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun
karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla;
2-
Aynı cetvelin 1/B bölümünde yer alan 9. derece ile daha. aşağı dereceli
kadrolardan aylık alan memurlara ilişkin hükmün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
iptaline Ahmet H. Boyacıoğlu'nun 1/B bölümünün tümünün Anayasa'ya aykırı
olduğundan iptali gerektiği yolundaki görüşü ile ve Abdullah Üner'in
karşıoyuyla ve oyçokluğuyla;
3-
1/C bölümünün tümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline oybirliğiyle;
4- H
cetvelinin II., III. ve IV. bölümlerinde ve H cetvelinin l, 2 ve 3 sayılı
cetvellerinde yeralan hükümlerde Anayasaya aykırılık bulunmadığından bu
bölümlere ve cetvellere yönelen iptal isteminin reddine oybirliğiyle;
E-
45. madde yönünden,
1)
Birinci fıkranın Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline: Halit Zarbun, Abdullah
Üner, Ahmet Koçak, Lûtfi Ömerbaş ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle
ve oyçokluğuyla,
2)
İkinci fıkrada yer alan hüküm Anayasa'ya aykırı olmadığından bu fıkraya yönelen
iptal isteminin reddine oybirliğiyle;
3)
Üçüncü fıkrada yeralan hükmün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Lûtfi Ömerbaş ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla;
F-
50. madde yönünden:
50.
maddede yeralan hükümlerin tümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline
oybirliğiyle;
G-
51. madde yönünden :
51.
maddede yer alan hükümlerin tümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptalime
Halit Zarbun ve Abdullah Üner'in karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla;
H-
90. madde yönünden :
1)
90. maddenin birinci fıkrasının a - ş bentlerindeki hükümlerinin tümünün ve
ikinci fıkrasında yer alan hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline
oybirliğiyle;
2)
Birinci fıkranın (t) bendi hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına, bu hükme
yönelen iptal isteminin reddine oybirliğiyle;
III-
35. madde ile buna bağlı (H) cetvelinde yer alan hükümlere ilişkin iptal
kararlarının 28/2/1977 gününde yürürlüğe girmesine Şekip Çopuroğlu, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun karşıoylarıyle ve oyçokluğuyla;
25/11/1976
ve 9/12/1976 günlerinde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zurbun
|
|
|
|
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
|
|
|
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
|
|
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
1-
Dava dilekçesinde; 1976 yılı Bütçe Kanununun 32. maddesinin tümünün mü yoksa
yalnız bir bölümünün mü iptali istenmiş olduğu konusunda Anayasa Mahkemesinde
görüş ayrılıkları belirmiş beş üye dava dilekçesinin kapsamı ve dava
dilekçesinde gösterilen gerekçelere dayanarak maddenin tümünün değil yalnız
birinci fıkrasındaki (Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç)
bölümünün iptali istendiği görüşünde bulunmuş olmaları dolayısıyla bu hususta
davacıların temsilcisini dinlemek ve davanın kapsamım kendilerine açıklatmak
zorunluğu hasıl olduğu halde bu eksiklik ve görüş ayrılığı giderilmeden
maddenin tümü hakkında inceleme yapılıp iptal kararı verilmiştir.
2-
Dava dilekçesinin kapsamına ve bu dilekçede gösterilen ve açıklanan sebeplere
göre 1976 yılı Bütçe Kanununun 32. maddesinin tümünün değil yalnız birinci
fıkrasındaki (Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar hariç) bölümünün
iptali, dava edildiği açıkça belli olduğu halde dava dışında bırakılmış olan
maddenin diğer hükümlerinin de incelenerek iptaline karar verilmiştir.
3-
Yine aynı kanunun 35. maddesinin a, b, d, e, f ve h bentleriyle Bütçe Kanununa
bağlı (H) cetveli dava edilmemiş olduğu halde, bu hü-. kümlerin de Anayasa'ya
uygunluk denetimi bakımından incelenerek iptallerine karar verilmiştir.
4-
1976 yılı Bütçe Kanununa bağlı H cetvelinin iptali dava edilmemiş olmakla
birlikte bu cetvelin 1/B bölümünde yer alan 6 ve 7 nci derece ile daha aşağı
kadrolardan aylık alan memurlara ilişkin hükümler, harcırah kanununun ilgili
hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş ve harcırah kanununda iptal nedeni
olabilecek esaslı bir değişiklik de söz konusu bulunmamış olduğu halde
değişiklik yapıldığından bahisle anılan hükümlerin de iptaline karar
verilmiştir.
5-
45 inci maddenin 1 ve 3 üncü fıkralarına gelince :
657
sayılı Devlet memurları Kanununun 202 nci maddesinde, evli bulunan Devlet
Memurlarına aile yardımı ödeneği verilmesi öngörülmüş ve ancak bu yardımı
memurların her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan eşi ile
çocukları için her yıl bütçe kanunlarında tesbit edilecek miktar üzerinden
ödeneceği hükme bağlanmış, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanununun 153 üncü maddesinde de aynı hüküm yer almıştır.
1976
yılı Bütçe Kanununun 45 inci maddesinde ise yukarıda anılan kanunların hükümlerine
uygun olarak; ödenecek aile yardımının her çocuk için 50 lira olarak saptanmış
ve eşlerden birinin Devlet Memurları Kanununun 87 nci maddesinin kapsamına
giren kuruluşlarda toplu iş sözleşmesi gereğince memur olan eşden daha az
miktarda doğum yardımı alması halinde memur olan eşe beher çocuk için aradaki
farkın ödeneceği belirtilmiştir. 1976 yılı Bütçe Kanununun 45 inci maddesinde
yeralan hükümlerin iptalini gerektirecek nitelikte Devlet Memurları Kanununun
ilgili hükümleri ile çatışan ve o hükümlere ters düşen bir yönü olmadığı gibi
Anayasa Mahkemesinin bu karan gerekçeleriyle yazılarak Resmi Gazete'de
yayınlanıp yürürlüğe girmesine kadar esasen 1976 yılı Bütçe Kanunu
kendiliğinden yürürlükten kalkacağı cihetle böyle bir iptal kararının pratik
bir yararı da bulunmayacaktır.
6-
1976 yılı Bütçe Kanununun 51 inci maddesi, Devlet Memurları ile Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personeline ödenecek İş Güçlüğü, İş Riski, Mali sorumluluk gibi
tazminatların tavanını saptamıştır. Bu madde Büyük Millet Meclisine sevkedilen
Hükümet tasarısında aynen vardır. Halbuki 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
1897 sayılı Kanunla değişik ek 2 ve 3 üncü maddelerine göre; Bu tazminat ve
zamları hangi işi yapanlara ve hangi görevlerde bulunanlara ödeneceği, miktarı,
ödeme usul ve esasları Bakanlar Kurulu Kararıyla saptanacaktır. Bakanlar
Kurulu, kendisine ait olan bu yetkinin bir bölümünün tavanının belirlenmesini,
1976 Yılı Bütçe Kanunu tasarısına eklediği 51 inci madde ile Büyük Millet
Meclisinden istemiş ve böylece sözü geçen madde Bütçe Kanununa girmiştir. O
halde Büyük Millet Meclisinin bu maddeyi inceleyip kabul etmesi Bakanlar
Kurulunun bu konudaki yetkisini kaldırmış veya sınırlamış sayılamıyacağı gibi
Bakanlar Kurulunun İradesine ters düşen ve kanunun iptalini gerektiren bir
durum da yaratmıştır.
Bundan
başka, sözü edilen 51 inci madde bütçeden ödenecek bir masraf ve yükümlülük
meydana getirmiş olması nedeniyle Anayasanın 126 ncı maddesine ters düşen bir
yönüde olmadığından, maddenin bu nedenle iptali cihetine de gidilemez.
Yukarıda
yazılı nedenlerle çoğunluğun bu hususlardaki kararlarına karşıyım.
Bu
davada sayın Abdullah Üner tarafından yazılan karşıoy yazısına aynen iştirak
ediyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Sayın
Abdullah Üner'in karşıoy yazısının:
(1976
Yılı Bütçe Kanununun 32. maddesi hakkında ileri sürülen iptal isteminin
kapsamını belirtmek üzere davacının sözlü açıklamasının dinlenmesine; davanın,
sözü edilen maddenin tümünü kapsamayıp sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı
Kuruluşlar kısmına yönelik bulunduğuna; aynı Kanunun 35. maddesinin a, b, d, e,
f ve h bentlerinin ve kanuna bağlı H cetvelinde yer alan Kuvvet Komutanlarının
yol masraflarının dava konusu yapılmadığına; ve 45. maddenin 1. ve 3.
fıkralarına ilişkin) l, 2, 3 ve 5 numaralı benrterinde yer alan düşüncelerine
katılmak suretiyle, çoğunluğun bu konularla ilgili kararlarına aynı gerekçelere
karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
1970
sayılı Kanunun (1976 Yılı Bütçe Kanunu) iptaline karar verilen kuralları
arasında yeralan 35. maddesi için çoğunlukla ayrıca ek süre verilmesi, her ne
kadar süre konusunu düzenleyen Anayasanın 152. maddesi İkinci fıkrası ile 44
sayılı Yasanın 50. maddesi üçüncü fıkrası hükümlerine dayandırılmakta ise de,
olayda sözü geçen fıkralarda öngörülen koşulların bulunmadığı kanısındayım.
Gerçekten
Anayasanın 152. maddesinde, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca
belirtilmesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine tanınan yetki "gereken
hallerde" deyimiyle ifade edilmiş ve 44 sayılı Yasanın 50. maddesi üçüncü
fıkrasında ise bu deyim iptal halinde meydana gelecek boşluğun kamu düzenini
tehdit edici nitelikte bulunması biçiminde tanımlanmıştır. Oysa kanımızca 35.
maddenin iptali ile ortaya kamu düzenini tehdit edici nitelikte bir boşluk
çıkmamaktadır. Çünkü mahkeme kararında da belirlendiği üzere, iptal edilen
madde konusu daha önceden yürürlüğe konmuş olan 6245 sayılı Yasa ile
düzenlenmiş olduğu gibi esasen bu durum bir iptal nedenini de oluşturmuş
bulunmaktadır. Öyle ise, ortada maddi anlamda kamu düzenini tehdit edici
nitelikte bir boşluktan söz edilmesi düşünülemez. Kararda ek süre verilmesine
gerekçe olarak gösterilen 6245 sayılı Kanununun 23 yıl önceki ekonomik
koşullara göre düzenlenmiş olmasının bu nitelikte bir boşluk sayılacağı
düşüncesine de olanak olmadığı kanısındayım. Gerçekten böyle bir yorumun anılan
50. maddenin açık ifadesi ile bağdaşamayacağı bir tarafa bırakılsa bile,
nihayet, belki 6245 sayılı Kanundaki koşulların, iptal kararının yürürlüğe
girdiği tarihten sonraki bütçe yılı süresinde uygulanması hali olsa olsa bu
kanunun kapsamına giren hizmetlerin o süre içinde yapılmasını kısmen aksatan
bir neden olarak düşünülebilir. Ancak bu durumun dahi Yasanın tanımladığı
anlamda kamu düzenini tehdit edici bir boşluk olarak nitelendirmesi, öncelikle
olayda olduğu gibi çok kısa bir süre için uygulama olanağı olacak bir kanun
kuralı hakkında, sözkonusu olmamak gerekir.
Kaldı
ki iptal kararının verildiği tarih (9/12/1976) ve özellikle bu kararın
yürürlüğe girmesini sağlayacak Resmi Gazete'de yayımlanması tarihi (Anayasanın
152. maddesinin ikinci fıkrası son tümcesi) gözönünde tutulduğunda, etkisi 28
Şubat 1977 de bitecek olan dava konusu 1976 Yılı Bütçe Kanununun iptaline
hükmolunan 35. maddesi ile ortaya herhangi bir boşluğun çıkmasının dahi söz
konusu olamıyacağı kendiliğinden anlaşılmaktadır.
Bu
nedenlerle iptaline hükmolunan 35. madde için ayrıca ek süre verilmesi
hakkındaki çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin
Esas 1976/34, Karar 1976/52 sayılı kararı için sayın Abdullah Üner tarafından
yazılan karşıoy yazısının 1., 2. ve 3. maddelerine aynen katılıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
1976
Yılı Bütçe Kanununun 45. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında yeralan aile
yardımı ile ilgili hükümlerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 202., 205.
ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun 153. maddeleriyle çelişen
veya o maddelerde esaslı değişiklik yapan ve bu nedenle de iptal edilmelerini
gerektiren bir yön yoktur. Kaldı ki bu fıkraların ileride bir anlaşmazlığa yol
açma ve dolayısıyle uygulanma olasılığı da bulunmamaktadır.
KARŞIOY
YAZISI
1/3/1976
günlü, 15515 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28/2/1976 günlü, 1970 sayılı
(1976 Yılı Bütçe Kanunu) nun bazı maddelerinin iptaline ilişkin 9/12/1976 günlü
Esas : 1976/34, Karar: 1976/52 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile ilgili olarak
karşıoy gerekçem aşağıdadır.
l-
Davacının 32. madde ile ilgili iptal isteği dava dilekçesinde açık ve seçik
olarak : Bütçe Kanununun, Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında
verilen bir önerge ile maddeye (Vakıflar Genel Müdürlüğü ve bağlı kuruluşlar
hariç) biçiminde ve Anayasanın 94. maddesinin son fıkrasındaki kurala aykırı
olarak gelir azaltıcı bir cümle eklenmiş olduğu dile getirilerek iptal isteği
yalnız bu hükümle sınırlanmış olmasına karşın, çoğunluk kararı ile maddenin
tamamının iptaline gidilmiştir. Ve bu suretle davacının iptal isteğine ilişkin
iradesi ve dolayısiyle davanın kapsamı aşılmıştır.
İnceleme
sırasında davacının bu konuda sözlü açıklama için çağrılması lüzumunu bu amaçla
istemiş idim.
2-
Yine davacının iptal isteğinin ve dava dilekçesinin, 1976 yılı Bütçe Kanununun
35. maddesinin tümünü kapsamaması nedeniyle, aksi görüşü kabul eden çoğunluğun
bu maddenin üçüncü fıkrasının (a), (b), (d) (e), (f), (h) bentlerine ve 1976
yılı Bütçe Kanununa bağlı (H) cetvelinin 1/A bölümüne ilişkin iptal kararlarına
katılmadım.
KARŞIOY
YAZISI
I-
Kararda "Bu açıklamalar, 1976 Yılı Bütçe Kanununun 35. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan ve (33 üncü) deyimini izleyen (maddesinin (a) ve (b)
bentlerinde yazılı nisbet ve yevmiye miktarlarına ilişkin kayıtlayıcı hükümler
uygulanmamak üzere, bu madde ile aynı kanunun) hükmü ile maddenin ikinci ve
üçüncü fıkraları ve üçüncü fıkranın a-h bentleri hükümlerinin, yürürlükteki
kimi kanunların hükümlerini değiştirdiklerini ve yasalarla yapılması gerekli
nitelikte düzenlemeler yaptıklarını göstermektedir" denildikten sonra (H)
cetvelinin l/B bölümünde yeralan kimi memurlara ilişkin kısmı Anayasa'ya aykırı
olduğu açıklanarak iptaline karar verilmiş bulunmaktadır.
Kabul
edilen Anayasaya aykırılık nedeninin l/B bölümünün tümüne sirayet ettiği
cihetle bu bölümün tümünün iptali gerekeceği kanısı ile çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
II-
Gerek Anayasa'nın 152. maddesinde, gerek aynı ilkeyi yineleyen 44 sayılı
Yasa'nın 50. maddesinde açıklanan kuralın, yani Anayasa Mahkemesi Kararlarının
yürürlüğe gireceği tarihi Anayasa Mahkemesince gereken hallerde saptanabilme
yetkisinin temelinde Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilen kuralın
yerine yenisinin konulması ereği yeter. Ayrıca, 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı
Yasanın ve ayrıca Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün saptadığı yöntemler karşısında,
kararımızın yürürlüğe girmesi saptanan 28/2/1977 gününde Resmi Gazete'de
yayınlanma olanağı olmaması da gözden uzak tutulmamalıdır.
Bu
nedenlerle Anayasa'nın temel ilkesinden ayrılarak, kararın yürürlüğe gireceği
günü saptayan çoğunluk görüşüne karşıyım.