ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1975/51
Karar Sayısı : 1975/58
Karar Tarihi:25/3/1975
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : Bolu
Sulh Ceza Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : 15.5.1974 günlü ve 1803 sayılı
sayılı “Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı Suç ve Cezaların Affı Hakkında
Kanun’un 2. ve 7. maddelerinin (B) bentlerinin Anayasaya aykırı olduklarından
iptalleri istenmiştir.
I- OLAY :
Sanıkların eylemlerine uyan Türk Ceza Kanununun 491/ilk. 512/1,
522, 525 ve 6085 sayılı Trafik Kanununun 232 sayılı Kanunla değişik 60/E
maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemiyle açılan kamu davasının
görülmesi sırasında; Mahkemece; 1803 sayılı Af Kanunun 2. maddesinin (B)
bendinin biçim yönünden, aynı yasanın 7. maddesinin (B) bendinin de esas
yönünden Anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak, iptalleri için Anayasanın değişik
151. ve 22.4.1962 günlü ve 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri uyarınca itiraz
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ:
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin gerekçesi özetle şöyledir:
1803 sayılı Yasanın 2. maddesinin (B) bendinin, Millet Meclisinde
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne aykırı olarak oylanmış olması
nedeniyle biçim yönünden, aynı Yasanın 7. maddesinin (B) bendinin de, Anayasanın
12. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılığı nedeniyle esas yönünden iptali
için, Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
III-YASA METİNLERİ :
1- İtiraz konusu Yasa kuralı:
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen (B) bendi şöyledir:
“Madde 2-7.2.1974 tarihine kadar işlenmiş:
A)………….
B) Türk Ceza Kanununun 202, 203, 205, 206, 207, 208, 209, 210,
212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 403 ncü maddeleriyle 404 ncü maddesinin
1 nci bendinde ve
406,407,414/1,415,416/2-3,491,492,493,495,496,497,498,499,500,503 ve 510 ncu
maddeleriyle Askeri Ceza Kanununun 131 ve 132 nci maddelerinde gösterilen
suçları işleyenler ilgili maddede öngörülen Devlet zararı önceden ödenmek;
tazminat hükümleri ise saklı kalmak şartıyla bu maddenin (A) bendi hükmü
uygulanır.”
b) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 7. maddesinin Anayasaya
aykırılığı ileri sürülen (B) bendi şöyledir:
“Madde 7-A) …….
B) Bu kanundan kısmen yararlananların fer’i ve mütemmim
cezaları, ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere affedilmiştir.
Bu kanun gereğince cezaları genel afla tamamen ortadan kalkanlar hakkında özel
kanunlarında yazılı, muayyen bir meslek ve sanatın icrasının menine dair
hükümleri tatbik edilemez.
Şu kadar ki, (B) bendinin uygulanması ile aftan kısmen ya da
tamamen faydalanan zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflâs gibi yüz kızartıcı suçlardan
hüküm bulunanlara, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 23.12.1972 tarih ve 2
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 1 nci maddesinin 1 ve 2 nci
fıkralarında ve 87 nci maddesinde sayılan kurumlara görev verilemez.”
2-Dayanılan Anayasa kuralları :
Mahkemenin Anayasaya aykırılık gerekçesinde dayanak tutulan
Anayasanın 12. maddesi ile 92. maddesinin beşinci fıkrası aşağıda
gösterilmiştir.
“Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”
“Madde 92/5- Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosundan gelen metni
benimsemezse, her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden bir karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet
Meclisine sunulur. Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca
veya daha önce kendisine hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul
etmek zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile
kabul edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.”
II. İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 25.3.1975
gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, aşağıdaki sorunlar üzerinde
durmuştur:
1- Anayasa Mahkemesinin itirazı incelemeye görevli ve yetkili olup
olmadığı sorunu:
Suç ve cezaların affı hakkındaki yasama belgelerinin Anayasaya
uygunluk denetimine bağlı olduğu, daha önce Anayasa Mahkemesinin 21.1.1975, 15125
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 28.11.1974 günlü, Esas:1974/34, Karar: 1974/50
sayılı kararında gerekçeleriyle belirtildiği üzere, bu işe bakmanın Anayasa
Mahkemesinin görevi içinde bulunduğu açıktır.
Şahap Arıç ve Halit Zarbun bu görüşe katılmamışlardır.
2- Anayasaya aykırılık itirazında bulunan Mahkemenin bu konudaki
yetkisi ve incelemenin sınırlandırılması sorunları:
Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri
uyarınca bir mahkemenin itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için,
elinde bakılmakta olduğu bir davanın bulunması ve Anayasaya aykırılığı ileri sürülen
yasa kuralının davada uygulanacak hükümlerden olması gerekir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin
itiraz konusu (B) bendini sadece Türk Ceza Kanununun 491. maddesi dolayısiyle
uygulama durumunda bulunduğundan, esasın 1803 sayılı Yasanın 2. maddesinin (B)
bendinin Türk Ceza Kanununun 491. maddesiyle sınırlı olarak incelenmesine karar
verilmelidir.
Nihat O.Akçakayalıoğlu, uygulanacak kanun hükmü olması nedeniyle
esasın ( B) bendinin tümü yönünden incelenmesi gerektiği düşüncesiyle bu görüşe
katılmamıştır.
1803. sayılı Yasanın 7. maddesinin itiraz konusu (B) bendinde;
aftan kısmen yararlananların fer’i ve mütemmim cezalarının, ceza
mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere affedildiği, ve bu kanun
gereğince cezaları genel afla tamamen ortadan kalkanlar hakkında özel
kanunlarında yazılı, muayyen bir meslek ve sanatın icrasının menine dair
hükümlerin uygulanmayacağı; ancak, aftan kısmen veya tamamen faydalanan zimmet,
ihtilâs, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye
kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan hükümlü bulunanlara 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 23.12.1972 tarih ve 2 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile değişik 1 nci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında ve 87. maddesinde
sayılan kurumlarda görev verilemeyeceği hükme bağlanmıştır. İtiraz yoluna
başvuran Mahkemenin baktığı davada sanıkların Türk Ceza Kanununun 491. maddesinin
ilk fıkrasına göre cezalandırılmaları istenmiştir. Bu fıkrada altı aydan üç
yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Çalınan malın değerinin çok yüksek
olması halinde Türk Ceza Kanununun 522. maddesinin birinci fıkrası uyarınca
ceza yarısına kadar artırılacaktır. Davada, cezayı artırıcı başka bir neden söz
konusu olmadığından, sanıklara en çok dört sene altı ay hapis cezası
verilebilecektir. 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendi uyarınca
Türk Ceza Kanununun 491. maddesine göre 5 yıl veya daha az bir süre ile mahkum
olanların cezaları fer’i ve mütemmin cezaları ile ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını
da kapsamak üzere affedildiğinden, sanıklar aftan kısmen değil, tamamen
faydalanmış olacaklarından, haklarında 1803 sayılı Af Kanununun 7. maddesinin
(B) bendinin uygulanması söz konusu değildir. Cezaları genel afla tamamen
ortadan kalkanlar hakkında özel kanunlarında yazılı, muayyen bir meslek ve
sanatın menine dair hükümlerin uygulanmayacağına ve bazı suçlardan dolayı
cezaları afla kısmen veya tamamen ortadan kalkanlara bazı kurumlarda görev
verilemeyeceğine ilişkin kurallarda, nitelikleri itibariyle Mahkemenin
uygulayacağı hükümlerden değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, 1803 sayılı Yasanın itiraz
konusu 7. maddesinin (B) bendi, Mahkemenin baktığı davada uygulayacağı
hükümlerden olmadığından, bu kurala yöneltilen itirazın, Mahkemenin yetkisizliği
yönünden reddine karar verilmelidir.
3- Yukarıda (1) ve (2) sayılı bentlerde belirtilen konuların
incelenmesi sonunda:
a) İşin incelenmesinin Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkisi
içinde bulunduğuna Şahap Arıç ve Halit Zarbun’un karşıoylariyle ve oyçokluğu
ile;
b) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanunun 7. maddesinin (B)
bendindeki kurala yönelen itirazın Mahkemenin yetkisizliği yönünden reddine oybirliğiyle;
c) Dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından işin esasının bugün
ve 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendinin Türk Ceza
Kanununun 491. maddesiyle sınırlı olarak incelenmesine Nihat
O.Akçakayalıoğlu’nun incelemenin (B) bendinin tümü yönünden yapılması gerektiği
yolundaki karşıoyu ile ve oyçokluğu ile;
25.3.1975 gününde karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
Raporun, itirazın esasına ilişkin bölümü, Mahkemenin gerekçesi,
sınırlama kararı uyarınca iptali istenen Yasa kuralı, Anayasaya aykırılık
iddiasına dayanaklık eden ve konuyu ilgilendiren Anayasa kuralları, bunlarla
ilgili gerekçeler ve başka yasama belgeleri, konu ile ilişkisi bulunan öteki
metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A) İtiraz konusu kuralların esas yönünden Anayasaya aykırılığı
sorunu:
Anayasal denetim isteğinde bulunan Bolu Sulh Ceza Mahkemesinin
kararında itiraz konusu yapılan Yasa kuralının biçim yönünden Anayasaya uygun
olarak yasalaşmadığı ve bu nedenle iptali gerektiği belirtilmektedir.
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendi, daha
önce Anayasa Mahkemesine itiraz yolu ile getirilmiş ve Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrasında öngörülen biçim kuralına aykırılığı saptanarak Türk Ceza
Kanununun 414/1. maddesiyle sınırlı olarak iptal edilmiştir. Bu konudaki 28.11.1974
günlü, 39/51 sayılı karar, 29.1.1975 günlü, 15133 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmıştır. İptal nedenleri, o kararda açıkça belirtilmiş bulunduğundan
burada yinelenmesine gerek görülmemiştir.
Ancak, ilk inceleme sonunda kararlaştırıldığı üzere, 1803 sayılı
Kanunun 2. maddesinin (B) bendinin Türk Ceza Kanununun 491. maddesiyle sınırlı
olarak iptal edilmesi gerekmektedir.
Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Ahmet Koçak, Ahmet Salih
Çebi bu görüşe katılmamışlardır.
Muhittin Gürün ile Nihat O.Akçakayalıoğlu, kendilerine özgü
gerekçeleri saklı kalmak kaydiyle iptal sonucunda birleşmişlerdir.
3-İptal hükmünün yürürlüğe giriş günü:
Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa
Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya
içtüzük veyahut bunların iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmi
Gazetede yayımlandığı günde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde, Anayasa
Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir. Bu
gün, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
22.4.1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin dördüncü
fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin, iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu kamu
düzenini tehdit edici nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü
ayrıca kararlaştıracağı ve boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri
Başkanlıklarına ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda belirlendiği üzere, 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun
2. maddesinin (B) bendinin Anayasaya biçim yönünden aykırılığı nedeniyle ve
Türk Ceza Kanununun 491. maddesi yönünden iptali öngörülmüştür. İptal, yasa
kurallarının Anayasaya uygun biçimde oluşmamış bulunduğu yolunda Anayasa
Mahkemesince saptanan duruma ve varılan sonuca dayanmaktadır. 1803 sayılı
Kanunun affettiği suç ve cezaların niteliği ve niceliği ile beliren kapsamı
karşısında, iptal hükmünün kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluğu
oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve uygulanması, Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi
değerlendirilip gerekli görmesine bırakılmış bulunan salt yetkinin
kullanılmasına ve iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Abdullah Üner ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
VI-SONUÇ :
1- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin itiraz
konusu yapılmış bulunan (B) bendindeki kuralın Millet Meclisinde Anayasanın 92.
maddesinin beşinci fıkrası hükmüne aykırı olarak oylanmış bulunması nedeni ile
biçim yönünden ve Türk Ceza Kanununun 491.maddesi ile sınırlı olarak iptaline
Muhittin Gürün ile Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun gerekçedeki ve Şahap Arıç, İhsan
Ecemiş, Halit Zarbun,Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi’nin itirazın reddi
yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğu ile;
2- İşin niteliğine göre, Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun,
Abdullah Üner ve Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile;
25.3.1975 gününde karar verildi.
Başkan
Muhittin TAYLAN
|
Başkanvekili
Kâni VRANA
|
Üye
Şahap ARIÇ
Karşıoy ekli
|
Üye
İhsan ECEMİŞ
|
Üye
Ahmet AKAR
|
Üye
Halit ZARBUN
|
Üye
Abdullah ÜNER
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Ahmet KOÇAK
Karşıoy ekli
|
Üye
Muhittin GÜRÜN
Karşıoy eklidir.
|
Üye
Lütfi ÖMERBAŞ
|
Üye
Hasan GÜRSEL
|
Üye
Ahmet Salih ÇEBİ
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Şevket MÜFTÜGİL
|
Üye
Nihat
O.AKÇAKAYALIOĞLU
|
Üye
Ahmet
H.BOYACIOĞLU
|
Karşıoy ile
KARŞIOY YAZISI
Anayasa Mahkemesince:
a) İlk inceleme evresinde görev sorunu tartışılarak, itirazın
incelenmesinin Anayasa Mahkemesinin görevine girdiğine;
b) 1803 sayılı Af Kanununun itiraz konusu maddesinin biçim
yönünden iptaline;
c) İşin niteliğine göre Anayasa’nın değişik 152 nci maddesinin
ikinci fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir. Anayasaya
uygun görmediğimden kararın bu kısımlarına katılmıyorum.
Bu konudaki karşıoylarım, (21 Ocak 1975 gün ve 15125 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan, Anayasa Mahkemesinin 1974/34,1974/50 sayı ve 20.11.1974
günlü) kararındaki karşıoy yazılamın. I,II,III nolu bentlerinde tafsilatlı
olarak yazdığım karşıoyların, prensipleri itibariyle aynı nitelikte olduğundan,
bunların tekrarına lüzum görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesinin bu kararının Anayasaya
uygun olmadığını bildirdiğim kısımlarına, sözügeçen karşıoy yazımın I,II,III
nolu bentlerinde gösterilen nedenlerle karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
12.7.1974 günlü ve 14943 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 2.7.1974 gün ve 1974/19-31 sayılı kararına ilişkin karşı oy
yazımda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararındaki görüşlerine de
karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 28.11.1974 günlü, 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy
yazımda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararındaki görüşlerine
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Cumhuriyetin 50 nci Yılı dolayısiyle çıkarılan 1803 sayılı Af
Kanununun 2. maddesinin (B) bendinin, Millet Meclisinde Anayasanın 92.
maddesinde yazılı biçimde oylanmamış olması nedeniyle ve esasa girişilmeksizin
biçim yönünden (T.C.K.’nun 491. Maddesiyle sınırlı olarak) iptaline karar
verilmiştir. Böyle olunca sözü edilen hükmün yasama organında yeniden ele
alınıp düzenlenmesi mümkün olduğundan yasama organında yeniden ele alınıp
düzenlenmesi mümkün olduğundan yasama organına bu yetkisini kullanabilme
olanağının sağlanması zorunluu ortaya çıkmaktadır. Yasama organının bu
yetkisini kullanabilmesi de Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmesi
konusunda Anayasanın 152. maddesi ile 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin üçüncü
fıkrası gereğince uygun bir sürenin tanınmasına bağlı bulunmaktadır. Böyle bir
süre verilmediği takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı Resmi Gazete’de
yayımlandığı tarihte sözü edilen Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendindeki
kural yürürlükten kalkacak ve bu suretle yasama organının maddeyi yeniden düzenlenmesine
imkân kalmayacaktır.
Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmesinde bir süre kabul
edilmek için her halde (iptal hükmünün kamu düzenini tehdit edici yasal bir
boşluğun meydana gelmesi) ne gerek yoktur. Anayasanın 152. maddesinde; Anayasa
Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi kararlaştırabilmesi için
böyle bir şart aranmamış ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki 44 sayılı Kanunun 50. maddesinde ise; Anayasa Mahkemesinin, gerekli
gördüğü hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabileceği hükme bağlanmıştır.
Görülüyorki: İptal hükmünün yürürlüğe girmesinde bir süre
verilmesi için her halde (Kanunda kamu düzenini tehdit edici bir boşluğun)
meydana gelmesi gerekmemekte ve (gereken hallerde) de böyle bir sürenin
verileceği öngörülmektedir.
Anayasanın 152. maddesiyle 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer almış olan (gereken haller) in olayda gerçekleşmiş olup olmadığı
sorununa gelince:
Anayasanın 64. maddesi hükmüne göre genel ve özel af ilân etme
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Affın kapsamının saptanması da
bu yetki cümlesinden bulunmaktadır. Kanun koyucu da bu yetkisine dayanarak 1803
sayılı Af Kanununda bir bölüm suçları ve cezaları tamamen affederken bir bölüm
suçların cezalarının 12 yılını, diğer bir bölüm suçların cezalarının da yalnız
5 yılını affetmeyi uygun bulmuş ve bu arada Türk Ceza Kanunun 491. maddesinde
yazılı hırsızlık suçlarını tamamen değil kısmi affa tabi tutmayı öngörmüştür.
Kanun koyucu, yukarıda da açıklandığı gibi 1803 sayılı Af
Kanununun 2. maddesinin (B) bendinde bu gibi hırsızlık suçlarını genel değil
özel affa tabi tuttuğuna ve Af Kanununun bu hükmü Anayasa Mahkemesince esası
incelenmeksizin biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna göre yasama organına bu
hükmü yeniden düzenlemek imkânını sağlayacak bir süre verilmediği takdirde
iptal hükmünün Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmesi ile bu
suçlar, kanun koyucunun istek ve iradesi dışında genel affın içine girmiş olacaktır.
Yukarıda yazılı nedenlerle, süre verilmesini zorunlu kılan özel
durum yarattığından, Anayasa’nın 152. maddesi gereğince iptal hükmünün yürürlük
tarihinin ayrıca saptanması gerekeceği görüşündeyim.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Esas:1974/34,
Karar:1974/50 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin karşıoy yazımda 3
numaralı bendinde açıkladığım gerekçe ile, çoğunluğun bu kararının aynı konu
ile ilgili kısmına katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Yukarıki kararda (1975/51-58), kanun teklif ve tasarılarının
Cumhuriyet Senatosundaki görüşmeleri sonucunda, Millet Meclisince kabul edilmiş
bulunan madde metinlerinin değiştirilmesi ve Millet Meclisince de bu
değişikliklerin benimsenmemesi nedeniyle sorunun, Anayasa’nın 92. maddesinin
beşinci fıkrası gereğince karma komisyona gitmesi halinde; benimsenmeyen
maddelere ilişkin olarak Cumhuriyet Senatosunca, Karma Komisyonca ve Millet
Meclisince düzenlenen metinlerinin tümünün üç ayrı liste halinde ve her
listenin toptan Millet Meclisinde oylanmaları gerektiği öne sürülerek, 1803
sayılı Af Kanunu hakkında bu yolda işlem yapılmıyarak maddelerin ayrı ayrı oya
sunulmuş olmaları, Anayasaya aykırılık nedeni sayılmış ve iptal kararı bu
gerekçeye dayandırılmıştır.
Bu görüş, Anayasa’nın, hem 92. maddesine, hem de temel ilkelerine
aykırı bulunmaktadır.
İptal kararının dayandırılması gereken düşünceler ise 2.7.1974 ve
28.11.1974 günlü ve (1974/19-1974/31), (1974/39-1974/51) sayılı Anayasa
Mahkemesi kararlarına ilişkin karşıoy yazılarımda genişliğine belirtilmiş
olduğundan tekrarı gereksiz bulunmuştur. ( Resmi Gazete: günler: 12.7.1974,
29.1.1975 sayı :14943,S.9-12,15133-S.19-20)
Söz konusu karşıoy yazılarımda açıklanan nedenlerle bu kararın
gerekçesine katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Mahkememizin 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazımın 2 numaralı
bendinde açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun iptale ilişkin görüşüne karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
Sayın
çoğunluğun görüş ve kabulüne katılmayışım nedenlerini 15158 sayılı Resmi
Gazetede Mahkememizin 7.1.1975 günlü kararına ek olarak yayımlanmış karşıoy
yazımda belirtmiş bulunuyorum.
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. AKÇAKAYALIOĞLU
|