ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1974/52
Karar Sayısı : 1975/5
Karar Tarihi:7/1/1975
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İstanbul-Üsküdar
Devlet Güvenlik Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : Resmi Gazetenin 18.5.1974
günlü, 14890 mükerrer sayısında yayımlanan (Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı
Suç ve Cezaların Affı) hakkındaki 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin
(A) bendinin biçim yönünden Anayasaya aykırı bulunduğuna ilişkin iddiayı ciddi
bulan Mahkeme, bu bent için istek üzerine, aynı Kanunun 1. maddesinin (A)
bendinin de biçim yönünden Anayasaya aykırılığını belirterek, bu bent için de
kendiliğinden Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı kanunun 27.
maddelerine dayanarak iptalleri istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
I- OLAY :
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 26.6.1973 günlü, 1973/236
sayılı iddianame ve görevsizlik kararına göre; sanıklardan birinin 1959-1969
yılları arasında, Devletin emniyeti, dahili veya milletlerarası siyasi
menfaatleri icabından olarak gizli kalması lâzım gelen bilgileri siyasi ve
askeri casusluk maksadıyla elde etmek için Bulgar görevlilerince kendisine yapılan
hizmet teklifini kabul ederek lüzumlu bilgileri toplamak için gerekli
faaliyetlerde bulunmak suçundan dolayı Askeri Ceza Kanununun 56/B-D maddesi
aracılığı ile Türk Ceza Kanununun 133/1, 173, 31 ve 33 ncü maddelerine göre
hakkında kamu davası açılarak gönderildiği Genelkurmay Askeri Mahkemesince
hükümlüğüne dair verilen karar Askeri Yargıtay 3. Dairesinin 16.7.1974 günlü
kararıyla Mahkemenin görevi yönünden bozularak geri çevrilmesi üzerine dosya,
Genelkurmay Askeri Mahkemesince görevli olan Üsküdar Devlet Güvenlik
Mahkemesine gönderilmiş, bu olayda diğer sanığın da çalışmakta olduğu Milli
İstihbarat Teşkilâtındaki görevi nedeni ile öğrendiği ve gizli kalması gereken
bilgileri siyasi ve askeri casuslukla ilgili olmayarak birinci sanığa vermekten
ibaret olan hareketinin Türk Ceza Kanununun 136. maddesinin 1. veya 5. fıkralarına
uyduğu gerekçesiyle ve görevsizlik kararıyla sevk olunduğu İstanbul
C.Savcılığınca Türk Ceza Kanunun 136/1,31 ve 33 ncü maddelerine göre İstanbul
4. Ağır Ceza Mahkemesinde hakkında kamu davası açılmış olup, bu Mahkeme de
suçun, yeniden kurulan Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi görevine girdiğini
görerek 9.10.1974 günlü görevsizlik kararıyla dosyayı adı geçen Mahkemeye
göndermiş; Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi bu suretlerle kendisine gelen her
iki sanığa ait dosyaları fiili ve hukuki bağlılık nedeniyle birleştirip
sanıkları birlikte yargılarken, 7 Kasım 1974 günlü duruşma oturumunda C.Savcısı
1803 sayılı Af Yasasının sanık hakkında uygulanması gereken 2. maddesinin (A)
bendinin biçim yönünden Anayasanın 92. maddesine aykırı düştüğünü öne sürmüş,
savunma vekilleri C.Savcısının bu isteğine karşı çıkmamışlardır. C.Savcısının,
Af Kanununun 2. maddesinin (A) bendi hakkındaki istemini ciddi gören Mahkeme
gerek bunun ve gerek kendiliğinden dikkate aldığı 1. maddenin (A) bendinin
biçim yönünden iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına 7 Kasım 1974
gününde karar vermiştir.
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ ÖZETİ :
Sanıklardan birisi hakkında Türk Ceza Kanununun 133/1. ve diğeri
hakkında da aynı Kanunun 136/1. maddelerine göre açılmış bulunan davada, suçların
sübutu halinde, suçların niteliklerine ve işlenme günlerine göre, sonradan
yayınlanan 1803 sayılı af yasasının 2. maddesinin A fıkrasının uygulanma
durumunda olduğu; Anayasa Mahkemesinin, söz konusu bu Kanunun 5. maddesinin A fıkrasını
biçim yönünden iptale ilişkin 2.7.1974 günlü kararında belirtildiği üzere,
kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakeresi sırasında, Millet
Meclisinde kabul edilen maddelerin Cumhuriyet Senatosunda değiştirilmesi sebebiyle,
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına göre, her iki Meclisin ve Karma Komisyon
metinlerinin Millet Meclisinde bütün olarak oylanması gerekirken dördüncü bir
metin meydana getirilmesi ve Millet Meclisinin üç metinden birini kabul etmek
durumunda olmasına rağmen sadece Karma Komisyonu metninin oylanması ile
yetinilmesi ve öteki iki metnin oylanmasına devam edilmemesi suretleriyle Af
Kanununun 5/A maddesini biçim yönünden Anayasaya aykırı hale getirmiş olduğu
anlaşıldığı gibi, Anayasaya bu aykırılık durumu, Kanunun itiraz olunan 2/A
maddesi için de söz konusu bulunduğu, öte yandan; Af Kanununun bir temel
maddesi niteliğindeki 1/A nın da davada uygulanması gereği doğabileceği
cihetle, bu maddenin biçim yönünden Anayasaya aykırı olduğunda şüphe
bulunmadığı beyan olunmuş; durumun Anayasa Mahkemesinde incelenmesi ve 1803
sayılı Af yasasının 2 nci ve 1 nci maddelerinin A fıkralarının biçim yönünden
iptalleri istenmiştir.
III-YASA METİNLERİ :
1- İtiraz konusu yasa metinleri:
a) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (A)
bendi şöyledir: Türk Ceza Kanununun 127.,128.,129.,131.,132.,133. ncü
maddelerinde 135. nci maddesinin ikinci bendinde, 136., 137.,138.,139 ncu
maddelerinde, 146.ncı maddesinin üçüncü fıkrasında, 148. nci maddesinde, 149. ncu
maddesinin üçüncü fıkrasında, 150,152,156,157,168,171,172 ve 384. maddeleri ile
Askeri Ceza Kanununun 55,56 ve 59 uncu maddelerinde yazılı suçlardan dolayı 5
yıl ve daha az bir süre ile mahkum olanların cezaları fer’i ve mütemmim
cezaları ile ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere
affedilmiştir.
Yukarıda yazılı suçlardan dolayı beş yıldan fazla süre ile mahkum
edilenlerin hürriyeti bağlayıcı cezalarının beş yılı ve para cezalarının tamamı
affedilmiştir.”
b) 15.5.1974 günlü 1803 sayılı Af Kanununun 1. maddesinin (A)
bendi şöyledir:
“A- Kanunların suçu tespit eden asıl maddesinde, üst sınırı (12)
yılı geçmiyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile yahut yalnız veya birlikte
olarak para cezası ile cezalandırdığı veya müsadereyi yahut bir meslek veya
sanatın yapılmamasını veyahut bu cezalardan birini veya bir kaçını gerektiren
fiiller hakkında takibat yapılmaz.”
2-İlgili Yasa metinleri :
a) 1 Mart 1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 133. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Devletin emniyeti veya dahili veya beynelmilel siyasi menfaatleri
icabından olarak gizli kalması lâzımgelen malumatı siyasi veya askeri casusluk
maksadıyla istihsal eden kimse 15 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası
ile cezalandırılır.”
b) Aynı Kanunun 136. maddesinin birinci fıkrası hükmü şöyledir:
“132 nci maddenin iki, üç, dört ve beşinci fıkralarında yazılı
gizli kalması lâzımgelen malumatı ifşa eden kimseler beş seneden aşağı olmamak
üzere ağır hapis cezası ile cezalandırılır.”
c) 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (B) bendi şöyledir:
“B) Doğru olması halinde askeri veya siyasi bir sır teşkil edecek
olan evrak ve vesaiki vesair maddeleri Milli Müdafaaya hıyanet maksadıyla sahte
olarak vücude getiren veya bu suretle vücude getirilmiş olduğunu bildiği halde
bunları aynı maksatla bir başkasına bildiren veya tevdi edenler hakkında 15
seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası verilir.
Fiil, seferberlikte veyahut Türkiye Cumhuriyetini tehdit eden
yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren fevkalâde zamanlarda işlenmiş
ise failleri ölüm cezası ile cezalandırılırlar.”
d) Aynı Kanunun 56. maddesinin (1) sayılı fıkrasının (D) bendi de
şöyledir:
“D) A ve B bentlerinde yazılı hıyanet cürümlerini işlemeyi bir
kimseden talep veya bu cürümleri işlemek için hizmetini arz veyahut böyle bir
talebi veya arzı kabul edenler hakkında da, bu bentlerde yazılı cezalar aynen
verilir. Eğer böyle bir talep veya arz veya kabul yazılı şekilde vukubulmuşsa,
bu yazının fail tarafından mücerrette gönderilmiş olmasiyle cürüm tamam olur.”
3-Dayanılan Anayasa kuralları :
Mahkemenin Af Yasasının 2. ve 1. maddelerinin (A) bentlerinin
biçim yönünden iptali isteğine dayanak yaptığı Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrası ise şöyledir:
“Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse,
her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir Karma
Komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine sunulur.
Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha önce
kendisine hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul etmek
zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kabul
edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.”
IV. İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 3.12.1974
gününde Muhittin Taylan, Kâni Vrana, Kemal Berkem, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar, Halit
Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lütfi Ömerbaş, Hasan Gürsel,
Ahmet Salih Çebi, Şevket Müftügil, Nihat O.Akçakayalıoğlu ve Ahmet
H.Boyacıoğlu’nun katılmalarıyla yaptığı ilk inceleme toplantısında, esasın
incelenmesine geçmeden önce, aşağıdaki konular üzerinde durup tartışmayı
zorunlu görmüştür.
1- Anayasaya aykırılık itirazında bulunan Mahkemenin bu konudaki yetkisi
ve esasa ilişkin incelemenin sınırlandırılması sorunları:
Anayasanın değişik 151. ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27. maddeleri
uyarınca, bir mahkemenin Anayasaya uygunluk denetimi amacıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilmesi için özellikle iki koşulun oluşması gereklidir.
Bunlardan birincisi, o mahkemenin elinde usulünce açılmış, kendi görevine giren
ve bakmakta olduğu bir davanın bulunması, ikincisi de, Anayasaya aykırılığı
ileri sürülen yasa kuralının o davada uygulanması zorunluluğunun bulunmasıdır.
Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesinin elindeki dava, yukarıda olay
bölümünde de belirtildiği gibi, sanıklardan birisi hakkında Genelkurmay
Başkanlığı Askeri Savcılığının 26.6.1973 günlü iddianamesi ile bu Başkanlık
Mahkemesinde, öteki sanık hakkında da İstanbul Üçüncü Sorgu Hâkimliğinin
31.12.1973 günlü kararnamesi ile İstanbul Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesinde açılmış
ve görevsizlik kararları ile Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderilmiş
olup, 26.6.1973 günlü, 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun gereğince bu Mahkemenin görevine
girmektedir. Bu itibarla, Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesinin elindeki davanın
yöntemince açılmış, kendi görevine giren ve bakmakta bulunduğu bir dava
olduğunda kuşku yoktur.
Bu davada, 1803 sayılı Af Yasasının uygulanması zorunlu kuralı
konusuna gelince; sanıkların yargılanmaları sonunda üzerlerine atılan suçun
sübuta varması halinde Mahkemece uygulanacak yasa kurallarından birisi de,
suçların niteliği ve işlenme günleri bakımlarından 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı
Af Yasasının 2. maddesinin (A) bendidir. Çünkü, sanıkların suçlarına uyan ceza
yasaları maddeleri bu Af Kanununun 2. maddesinin (A) bendinde yazılıdır.
Mahkemenin itiraz yoliyle Af Yasasının 2. maddesinin (A) bendinin iptalini
istemesi Anayasanın değişik 151. ve 44 sayılı Yasanın 27. maddelerine uygun
düşmekte ise de; Mahkemenin “1803 sayılı Af Yasasının 1/A maddesi bir temel
madde niteliğindedir. 2/A maddesinin biçim yönünden iptali halinde sanıkların
durumlarının 1/A maddesine göre düşünülmesi gerekecektir. Af Yasasının
kanunlaşmasında bir kısım maddeler için geçerli olan biçim eksikliği 1/A maddesi
için de geçerlidir.” gerekçesini ve Af Kanununun 1. maddesinin (A) bendi
hakkındaki istemini incelemeye olanak bulunmamaktadır. Zira; yukarıda işaret
edilen Yasa hükümlerine göre bir mahkeme ancak, görmekte olduğu davada doğrudan
uygulama durumunda bulunduğu bir kuralın iptali için itiraz yoluna
başvurabilir. Bunun dışında, baktığı bir davada itiraz ettiği bir kuralın
Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi üzerine uygulama olasılığı doğabilecek bir diğer
yasa kuralı için de iptal isteğinde bulunamaz. Bu nedenle, itirazın 1803 sayılı
yasanın 1. maddesinin (A) bendine yönelen bölümünün, Mahkemenin bu konudaki
yetkisizliği sebebiyle reddine karar verilmelidir.
Öte yandan; sanıklar hakkındaki kamu davaları Askeri Ceza Kanunun
56. maddesinin (1) sayılı fıkrasının (B) ve (D) bentlerine, Türk Ceza Kanunun
133 ve 136 ncı maddelerinin birinci fıkralarına göre açılmıştır ve Mahkeme, suçların
ispat edilmesi halinde sanıklar hakkında ceza verirken, bu maddeler hükümlerini
uygulayacaktır. Buna karşılık, Mahkemenin iptalini istediği 1803 sayılı Af
Yasasının 2. maddesinin (A) bendinde yukarıda yazılan Yasa maddelerinden başka
daha bir çok maddeler de yer almaktadır. Mahkemenin görmekte olduğu davanın
öteki maddelerle bir ilgilisi bulunmamaktadır. Anayasanın değişik 151. ve 44
sayılı Yasanın 27. maddeleri gereği olarak, itiraz yoluyla gelen bu işte esasın
incelenmesi, Mahkemenin uygulama durumunda olduğu yasanın olayla ilgili
hükümleriyle sınırlandırılmalıdır.
Nihat O.Akçakayalıoğlu Mahkemenin itirazının Af Yasasının 2. maddesinin
(A) bendinin tümünü kapsadığı, bu fıkra içinde bir ayırım ve sınırlandırma
yapılamayacağı gerekçesiyle incelemenin sınırlandırılması kararına
katılmamıştır.
2- Anayasa Mahkemesinin bu itirazı inceleme görevi ve yetkisi olup
olmadığı sorunu:
Suç ve Cezaların Affı Hakkındaki Yasama Meclisleri tasarruflarının
Anayasaya uygunluk denetimine tabi olup olamayacağı sorunu üzerinde de tartışma
yapılmış; Anayasa Mahkemesince bu denetimin yapılmasına Anayasa açısından olanak
bulunduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, bu konuya ilişkin gerekçe daha önce
Resmi Gazetenin 21 Ocak 1975 günlü, 15125 sayılı nüshasında yayımlanmış olan,
Anayasa Mahkemesinin 28.11.1974 günlü, Esas:1974/34, Karar: 1974/50 sayılı
kararında gerektiği ölçüde açıklanmış olduğundan burada tekrarlanmamıştır.
Bu görüşe Halit Zarbun katılmamıştır.
Yukarıda (1) ve (2) sayılı fıkralarda belirtilen konuların
incelenmesi sonunda:
a) Dosyanın eksiği bulunmadığına,
b) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 1. maddesinin (A) bendine
ilişkin itirazın, Mahkemenin elindeki davada uygulayacağı hüküm olmaması
nedeniyle yetkisizlik yönünden reddine, Halit Zarbun’un görev yönünden reddi
gerektiği yolundaki ayrık gerekçesiyle ve oyçokluğuyla,
c) İşin esasının 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin
(A) bendinin Türk Ceza Kanunun 133. ve 136. ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddelerinin
olayla ilgili hükümleriyle sınırlı olarak incelenmesine, Nihat
O.Akçakayalıoğlu’nun esasın (A) bendinin tümü yönünden sınırlı olarak
incelenmesine ve Halit Zarbun’un bu işte Anayasaya aykırılık iddiasının
incelenmesi Anayasa Mahkemesinin görevi dışında bulunduğundan itirazın görev
yönünden reddine karar verilmesi yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğuyla,
3.12.1974 gününde karar verilerek esasın incelenmesine
geçilmiştir.
V-ESASIN İNCELENMESİ :
İtirazın esasına ilişkin rapor, Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi
C.Savcılığının 14.11 1974 günlü, 1974/227 B.M. sayılı yazısına bağlı olarak
Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilen Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başkanlığının 13.11.1974 günlü, Esas.1974/18 sayılı yazısı ve ekleri;
iddianame, duruşma tutanağı ve gerekçeli karar; iptali istenen Yasa kuralı,
dayanılan Anayasa kuralları, öteki belgeler ve metinler okunup incelendikten
sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
1- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanunun 2. maddesinin, teklifin
Millet Meclisinde Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası kurallarına aykırı
olarak oylanmış ve bu suretle kanunlaşmış olması nedeniyle, itiraz konusu (A)
bendinin Anayasa Mahkemesince daha önce Anayasaya uygunluk denetiminden
geçirilerek Türk Ceza Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrası ve Askeri Ceza
Kanununun 56. maddesinin 1 sayılı fıkrasının (D) bendi ile sınırlı olarak biçim
yönünden iptaline 7 Ocak 1975 günlü, Esas: 1974/49, Karar: 1975/2 sayı ile
karar verilmiş bulunmaktadır. Bu davada sanıklarından birisi hakkında uygulanma
durumu bulunan Askeri Ceza Kanununun 56. maddesinin (1) sayılı fıkrasının (D)
bendi ve Türk Ceza Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrasiyle
sınırlandırılarak aynı konu için yeniden iptal kararı verilmesine yer olmamak
gerekir. Diğer sanık hakkında ise yalnız Türk Ceza Kanununun 136. maddesinin
birinci fıkrasının uygulanması söz konusu olup, Af Kanununun 2. maddesinin (A)
bendinin anayasal denetiminin ve iptali konusunun Türk Ceza Kanununun 136. maddesinin
birinci fıkrasiyle sınırlandırılmak suretiyle incelenmesi gerekmektedir.
2- İtiraz konusu kuralının biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
sorunu:
Üsküdar Güvenlik Mahkemesi 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af
Yasasının 5. maddesinin (A) bendinin iptaline ilişkin olup 12.7.1974 günlü,
14943 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış bulunan Anayasa Mahkemesinin 2.7.1974
günlü, Esas: 1974/19, Karar: 1974/31 sayılı kararını da gözönüne alarak, bu
yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında 2. maddesinin
oylanmasının Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükümlerine uygun
biçimde yapılmadığı ve böylece maddenin Anayasaya aykırı olarak kanunlaştığı
sonucuna varmış ve maddenin (A) bendinin iptali isteminde bulunmuştur.
Ancak; 2. maddeye ilişkin Millet Meclisi metninin Cumhuriyet
Senatosunca değiştirilmesi ve bu değişikliğin Millet Meclisince
benimsenmemesiyle Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına göre kurulan
Karma Komisyonda ve sonra Millet Meclisinde oylanma ve yeter sayı bakımlarından
af kanununun 5. maddesiyle 2. maddesinin kanunlaşmaları kısmen değişik biçimde
oluşmuş bulunmadığından, Mahkemenin, yukarıda II. bölümde açıklanan gerekçesi
gerçekle tam bir uygunluk göstermemektedir.
Gerçekten; Anayasaya uygunluğu önce biçim yönünden incelenmesi
gereken 15.5.1974 gün ve 1803 sayılı Af Yasası teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesi ve kanunlaşması biçimi, Millet Meclisi Tutanak Dergisine
göre (Dönem 4, cilt 3, Toplantı 1, 14 Mayıs1974 günlü, 74. Birleşim, sayfa
560-562) özetle şöyle geçmiştir:
Millet Meclisince kabul edilen 2. madde metni Cumhuriyet
Senatosunda değiştirilince Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükmü
gereği olarak bu değişik metin tekrar Millet Meclisine gelmiş ve Meclisçe
benimsenmemiştir. Bunun üzerine, kurulan Karma Komisyonda 2. madde için üçüncü
bir metin hazırlanmış, her üç metin Millet Meclisinde sıra ile oya sunulmuş,
Karma Komisyon ve Cumhuriyet Senatosu metinleri gerekli oyu alamamış, Millet
Meclisi metni ise 199 red oyuna karşı 233 kabul oyu ile kanunlaşmıştır.
Oylamada oy sayısı itibariyle Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına bir
aykırılık yoksa da, bu fıkradaki anayasal kural gereği olarak Millet Meclisi,
Cumhuriyet Senatosu ve Karma Komisyon metinlerinin olduğu gibi oya sunulması ve
olduğu gibi kabul veya reddolunması gerekir.
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasında geçen “metin” ve
“olduğu gibi” deyimlerinden ne anlaşılmak gerektiği, değişiklik metinlerinin
olduğu gibi değil de, madde madde oylanmasındaki anayasal sakıncalar, bu
biçimde oylamanın neden maddenin iptalini gerektirdiği, 1803 sayılı Af
Kanununun doğrudan iptal davasına konu yapılan 5. maddesinin (A) bendinin
Anayasa Mahkemesince iptaline ilişkin olup 12.7.1974 günlü, 14943 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 2.7.1974 günlü, Esas: 1974/19, Karar: 1974/31 sayılı ve
yine itiraz üzerine verilip Resmi Gazetenin 21 Ocak 1975 günlü, 15125 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 28.11.1974 günlü, Esas: 1974/34, Karar:1974/50 sayılı
kararlarında ayrıntılı biçimde açıklanmış olduğu için burada tekrarına gerek
görülmemiştir.
Bu açıklamalara göre 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun Af
Yasasına ilişkin olarak Millet Meclisi ile Cumhuriyet Senatosu arasında
uyuşmazlık konusu olan maddeler meyanında bulunan 2. maddenin Millet Meclisinde
ayrı ayrı oylanmış olması, onu Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası
hükümlerine aykırı kılar ve itiraz olunan (A) bendinin iptalini gerektirir.
Ancak; 3.12.1974 günlü sınırlama kararı uyarınca, (A) bendinin
yalnız Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulama durumunda olduğu madde hükmü
yönünden iptaline karar verilmelidir.
Nihat O.Akçakayalıoğlu bu gerekçeye ve İhsan Ecemiş, Halit Zarbun,
Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi bu görüşe katılmamışlardır.
3- İtiraz konusu Kanun kuralının esas yönünden Anayasaya
aykırılığı sorunu:
İtiraz konusu kuralın biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
saptanmış ve bu nedenle iptali öngörülmüş olduğundan, esas yönünden Anayasaya
aykırılık sorunu üzerinde durulmasına yer kalmamıştır.
4- İptal hükmünün yürürlüğe giriş günü:
Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre Anayasa
Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya
içtüzük veya bunların iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmi Gazetede
yayımlandığı günde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi,
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği gün ayrıca kararlaştırılabilir. Bu gün
kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
22.4.1962 günlü, 44 sayılı kanunun 50. maddesinin dördüncü
fıkrasında da Anayasa Mahkemesinin, iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu, kamu
düzenini tehdit edici nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü
ayrıca kararlaştıracağı ve bu boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri Başkanlıklarına
ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda belirlendiği üzere, 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun
2. maddesinin (A) bendinin Anayasaya biçim yönünden aykırılığı nedeniyle ve
Türk Ceza Kanunun 136. ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddelerinin olayla ilgili
hükümleri yönünden iptali öngörülmüştür. İptal, yasa kuralının Anayasaya uygun
biçimde oluşmamış bulunduğu yolunda Anayasa Mahkemesinde saptanan duruma ve
varılan sonuca dayanmaktadır.1803 sayılı Af Kanununun affettiği suç ve
cezaların niteliği ve niceliği ile beliren kapsamı karşısında iptal hükmünün
kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluğu oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve uygulanması, Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi
değerlendirilip gerekli görmesine bırakılmış bulunan salt yetkinin
kullanılmasına ve iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O.Akçakayalıoğlu
bu görüşe katılmamışlardır.
VI-SONUÇ :
1- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin itiraz
konusu yapılan (A) bendi Anayasaya uygunluk denetiminden geçirilerek Türk Ceza
Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrası ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (D) bendi ile sınırlı olarak iptaline 7.1.1975 günlü,
Esas: 1974/49, Karar: 1975/2 sayı ile karar verilmiş bulunduğundan, bu konuda
karar verilmesine yer olmadığına oybirliğiyle,
2- 18.5.1974 günlü, 14890 mükerrer sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (A) bendindeki
kuralın Millet Meclisinde Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne
aykırı olarak oylanmış bulunması nedeniyle biçim yönünden ve Türk Ceza
Kanununun 136. ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddelerinin olayla ilgili
hükümleriyle sınırlı olarak iptaline, Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun kendisine özgü
gerekçesi ile ve İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Ahmet Koçak ve Ahmet Salih
Çebi’nin karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile,
3- İtiraz konusu Yasa kuralı biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna,
esas yönünden aykırılık konusu üzerinde durulmasına yer olmadığına
oybirliğiyle;
4- İşin niteliğine göre Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve
Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile;
7.1.1975 gününde karar verildi.
Başkan
Muhittin TAYLAN
|
Başkanvekili
Kâni VRANA
|
Üye
İhsan ECEMİŞ
|
Üye
Ahmet AKAR
|
Üye
Halit ZARBUN
|
Üye
Ziya ÖNEL
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Abdullah ÜNER
Karşıoy yazısı ilişiktedir.
|
Üye
Ahmet KOÇAK
|
Üye
Lütfi ÖMERBAŞ
|
Üye
Hasan GÜRSEL
|
Üye
Ahmet Salih ÇEBİ
|
Üye
Şevket MÜFTÜGİL
|
Karşıoy yazısı eklidir
Üye
Adil ESMER
|
Üye
Nihat
O.AKÇAKAYALIOĞLU
|
Üye
Ahmet
H.BOYACIOĞLU
|
KARŞIOY YAZISI
12.7.1974 günlü ve 14943 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 2.7.1974 gün ve 1974/19-31 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazımda
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararındaki görüşlerine de karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 28.11.1974 günlü, 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy
yazımda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararına da katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa
Mahkemesinin 28.11.1975 günlü, 1974/34 Esas ve 1974/50 sayılı kararında
açıkladığım nedenlerle çoğunluğun süreye ilişkin görüşlerine katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Cumhuriyetin 50 nci yılı dolayısiyle yayımlanan 1803 sayılı Af
Kanununun 2 nci maddesinin (A) bendinin, Millet Meclisinde Anayasanın 92 nci
maddesinin beşinci fıkrasına aykırı biçimde oylanmış olması nedeniyle Anayasa
Mahkemesince, esası incelenmeksizin ve TCK.nun 133,136 ncı maddeleri ile Askeri
Ceza Ka.nun 56. maddesinin olayla ilgili hükümlerile sınırlı olmak üzere
iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla Yasama Organının sözü edilen hükmü yeniden
düzenlenmek yetkisi mevcuttur. Böyle olunca, Yasama Organına bu yetkisini
kullanabilme olanağının sağlanması zorunluğu ortaya çıkmaktadır.
Yasama Organının bu yetkisini kullanabilmesi için de Anayasa
Mahkemesi kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren – Anayasanın 152
nci maddesiyle 44 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince –
iptal hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda yeterli bir sürenin saptanması
gerekmektedir. Böyle bir süre verilmediği takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte iptal edilen kanun hükmü yürürlükten
kalkacak ve bu suretle Yasama Organının bu bend hükmünü yeniden düzenlenmesine
zaman ve fırsat kalmıyacaktır.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesinde bir süre verilmek için her
halde kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluk meydana gelmesine gerek
bulunmamaktadır. Anayasanın 152 nci maddesinde böyle bir şart aranmamış ve 44
sayılı Kanunun 50 nci maddesinde üçüncü fıkrasında da Anayasanın bu hükmüne
paralel olarak yine böyle bir şart konulmamış ve Anayasa Mahkemesinin gerekli
gördüğü hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabileceği de yazılmış ve bundan ayrı olarak aynı maddenin dördüncü fıkrasında
da (bir kanun veya içtüzüğün veya bunların belirli hükümlerinin iptali halinde
meydana gelecek olan boşluğun kamu düzenini tehdit edici mahiyette) görülmesi
halinde ise iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihin kararlaştırılacağı hükme
bağlanmıştır.
Görülüyorki: Anayasanın ve 44 sayılı Kanununun bu hükümlerine
nazaran iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için süre saptanması hususunda her
halde (Kamu düzenini tehdit edici bir boşluk) un meydana gelmesine gerek
bulunmamaktadır. Sadece (gereken haller) de böyle bir süre verilebilecektir.
Olayda ise Anayasanın 152 nci maddesinde yazılı (gereken hal)
kaydının bulunup bulunmadığı hususuna gelince:
Anayasanın 64 üncü maddesine göre genel ve özel af ilân etme
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunmaktadır. Bu merci Affın
kapsamını belli etmeğe de yetkilidir. Anayasa Mahkemesinin görüşü de bu
merkezdedir. (Anayasa Mahkemesi Kararı: 9.6.1964 gün, E:1964/12, K:1964/47.
Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Cilt 2, S:176).
Kanun koyucu, Anayasanın verdiği bu yetkiye dayanarak sosyal
yararları da gözönünde tutmak suretile 1803 sayııl Af Kanunu ile bir kısım
suçları ve cezaların tamamen affederken bir kısım suçların cezalarının 12
yılını ve diğer bir kısım suçların cezalarının ise yalnız beş yılını affetmeyi uygun
bulmuş ve bu arada Türk Ceza Kanunun 133, 136 ncı ve Askeri Ceza Ka.nun 56 ncı
maddesinde yazılı Askeri ve Siyasi casusluk ve Mille Müdafaaya hiyanet
suçlarının tamamen değil yalnız cezalarından beş yılının affedilmesini
öngörmüştür.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda süre verilmemesi
halinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte
Af Kanununun söz konusu hükümleri yürürlükten kalkacak ve böylece bu gibi
casusluk ve Milli Müdafaaya hiyanet suçları dahi, kanun koyucunun takdiri ve
idaresi dışında bu kanunun birinci maddesindeki geniş kapsamlı affa tabi
tutulmuş olacaktır.
Yukarıda yazılı nedenlerle, Anayasa’nın 152 nci maddesi gereğince
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin yeterli bir süre ile saptanması
gerekeceği kanısındayım. Süre verilmemesi kararına karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1974/34-50
sayılı Mahkememiz kararına ilişkin karşıoy yazısının 3 numaralı bendinde
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararının aynı konuyla ilgili kısmına
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazısının 2 numaralı
bendinde açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun iptale ilişkin görüşüne
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Resmi
Gazete’nin 14943 sayısında yer alan Mahkememiz 2.7.1974 gün ve 19/31 sayılı kararına
bağlı karşı oy yazımda T.C.Anayasası’nın 92. madde 5. fıkra hükmünün işletiliş
koşul ve biçimi hakkında açıkladığı kişisel görüşlerim ve yine Resmi Gazete’nin
15125. nüshasında yayımlanmış 28.11.1974 günlü 34/50 sayılı Mahkememiz kararına
ekli karşı oy yazımda da 1803 sayılı K.un 2. maddesi (A) bendi için dahi
geçerli olmak üzere (B) bendinin taşıdığı ayrıcalık kuralının niteliği ve bu
bent kapsamından bir bölüm için verilmiş iptâl hükmünün yürürlüğünün ileri bir
tarihe bırakılmasını gerektiren hâl varlığı hususlarında belirttiğim
düşüncelerim ile,
7.1.1975
gün ve 52/5 sayılı kararın iptâle varan sonucuna katılmakta, iptâl hükmünün
yürürlüğü için bir ayrı gün saptanmayışına karşı bulunmaktayım.
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. AKÇAKAYALIOĞLU
|