ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1974/55
Karar Sayısı : 1975/11
Karar Tarihi:28/1/1975
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İstanbul
3. Ağır Ceza Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : Resmi Gazetenin 18.5.1974
günlü 14890 mükerrer sayısında yayımlanan (Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı
Suç ve Cezaların Affı hakkındaki 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanun)un 2. maddesinin
Anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddianın ciddi olduğu kanısına varan mahkeme,
Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı kanunun 27. maddelerine
dayanarak iptalleri istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
I- OLAY :
İstanbul C.Savcılığının 5.7.1971 günlü ve 1971/20797 esas sayılı
iddianamesiyle sanıklar hakkında, ……. 3. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası
açılmış ve Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 3.4. ve 5. fıkraları uyarınca
cezalandırılmaları istenmiştir. Duruşma sırasında C.Savcısı davada uygulanması
gerekli 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin biçim yönünden Anayasaya aykırı
olarak yasalaştığını, bu bakımdan işin Anayasa Mahkemesine götürülmesi
gerektiğini ileri sürmüştür. Düşüncesi sorulan sanık avukatları aynı isteme
katılmışlardır. İleri sürülen Anayasaya aykırılık isteminin ciddi hukuksal
nedenlere dayandığını kabul eden yersel mahkeme, Anayasa Mahkemesine başvurmaya
karar vermiştir.
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ :
İtirazın gerekçesinin özeti :
1803 sayılı Kanunun 5. maddesinin (A) bendi daha önce Anayasa
Mahkemesince biçim yönünden Anayasaya aykırı görülmüş ve iptal edilmiştir. 2. madde
dahi, sözü edilen Anayasa Mahkemesi kararının dayandığı biçim kurallarına
uyulmadan yasalaşmıştır. Bu bakımdan C.Savcısı ve sanık avukatlarınca ileri
sürülen Anayasaya aykırılık iddiası ciddi niteliktedir.
III-YASA METİNLERİ :
1- İtiraz konusu yasa kuralları:
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun 2. maddesi şöyledir:
“Madde 2-7.2.1974 tarihine kadar işlenmiş:
A)Türk Ceza Kanununun 127,128,129,31,132,133 ncü maddelerinde, 135
nci maddenin ikinci bendinde, 136,137,139 ncu maddelerinde, 146. maddesinin
üçüncü fıkrasında, 149. maddesinin üçüncü fıkrasında,
150,152,156,157,158,171,172 ve 384. maddeleriyle Askeri Ceza Kanununun 55,56 ve
59. maddelerinde yazılı suçlardan dolayı 5 yıl veya daha az süre ile mahkum
olanların cezaları, fer’i ve mütemmim cezaları ile ceza mahkumiyetlerinin
sonuçlarını da kapsama üzere affedilmiştir.
Yukarıda yazılı suçlardan dolayı beş yıldan fazla süre ile mahkum
edilenlerin hürriyeti bağlayıcı cezalarının beş yılı ve para cezalarının tamamı
affedilmiştir.
B) Türk Ceza Kanununun 202, 203, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 212,
213, 214, 215, 216, 217, 218, 219, 403. maddeleriyle 404. maddesinin birinci
bendinde ve
406,407,414/1,415,416/2-3,491,492,493,494,495,496,497,498,499,500,503 ve 510.
maddeleriyle Askeri Ceza Kanununun 131. ve 132. maddelerinde gösterilen suçları
işleyenler hakkında Devlet zararının ödenmesi ve tazminat hükümleri saklı
kalmak şartiyle bu maddenin (A) bendi hükmü uygulanır.”
2-İlgili Yasa kuralları :
“Madde 403- 1- Uyuşturucu maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı
olarak imâl, ithal veya ihraç veyahut bu fiillere teşebbüs edenler on seneden
aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası ile birlikte istihsal mıntıkaları dışında
ve polis teşkilâtı bulunan kaza merkezlerinden birinde infaz edilmek ve bu
müddet içinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak üzere üç seneden
beş sene kadar sürgün ve uyuşturucu maddelerin her gram veya kusuru için 10
lira ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Şu kadar ki hükmedilecek para
cezası 1000 liradan aşağı olamaz.
2- Yukarki bentte gösterilen uyuşturucu madde eroin, kokain,
morfin veya esrar ise faile müebbet ağır hapis cezası verilir.
3- Uyuşturucu maddeleri memleket içinde ruhsatsız veya ruhsata
aykırı olarak satanlar veya satışa arzedenler veya satın alanlar veya yanında yahut
başka bir yerde bulunduranlar veya bu maddeleri parasız devredenler veya bu
suretle devralanlar veya sevk veya nakledenler veya bunların alınıp satılmasına
veya devrine veya her ne suretle olursa olsun tedarikine vasıta olanlar, beş
seneden az olmamak üzere ağır hapis cezasiyle birlikte istihsal mıntıkaları
dışında ve polis teşkilâtı bulunan kaza merkezlerinden birinde infaz edilmek ve
bu müddet içinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak üzere iki
seneden beş seneye kadar sürgün ve uyuşturucu maddenin her gram veya küsuru
için 10 lira ağır para cezasıyla cezalandırılır. Şu kadar ki hükmedilecek para
cezası 500 liradan aşağı olamaz.
4. Eğer geçen bentteki fiili eroin, kokain, morfin veya esrara
taallük ederse ağır hapis cezası on seneden ve ağır para cezası 1000 liradan ve
sürgün cezası üç seneden eksik olamaz.
5- Yukarki bentlerde yazılı cürümleri işlemek maksadiyle teşekkül
vücuda getirenlerle bu teşekkülleri idare edenlere veya bunlara dahil olanlara
beş seneden az olmamak üzere ağır hapis cezası verilir.
İki ve daha ziyade kimselerin bu cürümleri işlemek için
anlaşmaları teşekkül sayılır.
Cürmün, teşekkül vücuda getirenlerle idare edenler veya bu
teşekküle dahil bulunanlar tarafından işlenmesi halinde birinci, üçüncü ve
dördüncü bentlerde yazılı cezalar bir misli artırılarak hükmolunur. İkinci
bentteki halde fiillere idam cezası verilir.
6- Birinci, üçüncü ve dördüncü bentlerde yazılı cürümler, bu
cürümleri meslek, sanat veya maişet vasıtası haline getirenlerle aralarında
anlaşma ve irtibat olmaksızın iki veya daha ziyade kimseler tarafından toplu
olarak işlenirse hükmolunacak cezaları yarı nispetinde artırılır. İkinci bentte
gösterilen halde idam cezası verilir.
7- 18 yaşını bitirmeyen küçükleri veya ceza ehliyetini haiz
bulunmıyanların birinci, üçüncü ve dördüncü bentlerde yazılı cürümleri
işlemekte kullanan kimseler hakkında asıl fail için tertip olunacak ceza altıda
bir nispette arttırılır ve ikinci bentteki halde idam cezası verilir.
Birinci, ikinci bentlerle, beşinci, altıncı ve yedinci bentlerin
idam cezası tertip veya bu cezalar yerine başka bir ceza tayin olunduğu
hallerde failin bilcümle menkul veya gayrimenkul mallarının müsaderesine dahi
hükmolunur.” (Ağır Ceza)
3- Dayanılan Anayasa kuralı:
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası şöyledir:
“Madde 92/5- Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosundan gelen metni
benimsemezse, her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden bir karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet
Meclisine sunulur. Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca
veya daha önce kendisine hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul
etmek zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile
kabul edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.”
IV. İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi Muhittin Taylan, Kâni Vrana, Kemal Berkem, İhsan
Ecemiş, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün,
Lütfi Ömerbaş, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi, Şevket Müftügil, Nihat
O.Akçakayalıoğlu ve Ahmet H.Boyacıoğlu’dan kurulu olarak 3.12.1974 gününde İçtüzüğün
15. maddesi uyarınca ilk incelemeyi yapmak üzere toplanmıştır. Bu toplantıya
aşağıdaki sorunlar üzerinde durulmuştur:
1- Dosyada eksiklik olup olmadığı sorunu :
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44
sayılı Kanunun 27. maddesinde, itiraz yoluyla mahkemelerce gönderilen işlerde aranacak
hususlar belirtilmiştir. Bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava nedeniyle
uygulanacak kanun hükümlerini Anayasaya aykırı görürse, bu yoldaki gerekçeli
kararını gönderecektir. Şayet mahkeme taraflardan birinin ileri sürdüğü
aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia
ve savunmalarını ve kendini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararını
Anayasa Mahkemesine gönderecektir. Dava dosyasının bu konu ile ilgili görülen
bölümlerinin onanlı örneğinin de birlikte yollanması gereklidir.
Eldeki işde Anayasaya aykırılık iddiası Cumhuriyet Savcısı
tarafından ileri sürülmüş, sanık avukatları buna katılmışlardır. Bu konudaki
duruşma tutanağının örneği, Cumhuriyet Savcısının iddianamesi örneği ile
birlikte gönderilmiştir. Bu belgeler belirli bir şekilde okunan (İstanbul
Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı) mühürü ile (İşbu suret dosyadaki aslına
uygundur) açıklaması yapılarak onanmıştır. Her iki belgeye ilişkin mühürler
üzerinde imza bulunmaktadır. Bu belgeler İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi
başlığını taşıyan ve mahkeme başkanlığının imzalı resim başvurma yazısına bağlı
olarak, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyle yollanmıştır. Bu durumda
dosya içindeki belgelerin doğruluğundan kuşku duymaya ve bunların 44 sayılı
Yasanın öngördüğü koşullardan yoksun bulunduğunu ileri sürmeye olanak
görülmemiştir. İşin esasının incelenmesine geçilmelidir.
İhsan Ecemiş, Ahmet Salih Çebi ve Nihat O.Akçakayalıoğlu bu görüşe
katılmamışlardır.
2- Esas hakkındaki incelemenin sınırlandırılması sorunu :
Sanıklar üzerine atılan suç, birlikte esrar satıcılığı yapmaktır.
Suçun ispatlanması halinde,Türk Ceza Kanununun 403. maddesiyle
cezalandırılacaklardır. Cumhuriyet Savcısının iddiasına göre sanıkların
eylemlerine, bu maddenin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları uymaktadır.
Eylemin iddianamede belirtilen niteliği de bu kanıyı desteklemektedir. O halde
esas hakkında inceleme yapılırken Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin olayla
ilgili hükümlerinin gözönünde tutulması, gerekmektedir.
1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendinde bir çok suç
türleri arasında Türk Ceza Kanununun 403. maddesi kapsamına giren suçlara ilişkin
cezaların da kısmen affı öngörülmüştür. Mahkemece olayda uygulanacak hükmün,
“yukarıda açıklandığı üzere” sözü edilen maddenin ancak üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkraları ile sınırlandırılması gerekecektir. Böyle olunca (B) bendinde
yazılı başka suçlara ilişkin hükümler açısından esas incelemenin yapılmasına
yer kalmayacaktır. Esas inceleme kapsamının açıklanan biçimde sınırlandırılması
Anayasanın 151. ve 44 sayılı Yasanın 27. maddeleri gereğinden bulunmaktadır.
Nihat O. Akçakayalıoğlu, itirazın 2. maddenin (B) bendinin tümünü
kapsadığı, bu bent içerisinde bir ayırım yapılmasına olanak bulunmadığı
gerekçesiyle yukarıda anılan sınırlama kararına katılmamıştır.
3- Anayasa Mahkemesinin itirazı inceleme gerekli ve yetkili olup
olmadığı sorunu:
Suç ve cezaların affı hakkındaki yasama belgelerinin Anayasaya
uygunluk denetimine tabi olup olamayacağı sorunu üzerinde de tartışmalar
yapılmış ve bu denetimin yapılmasına anayasal açıdan olanak bulunduğu sonucuna
varılmıştır. Konu hakkındaki gerekçe daha önce 28.11.1974 günlü, Esas:1974/34,
Karar: 1974/50 sayılı karardı (Resmi Gazete 21.1.1975 gün, Sayı: 15125) açıklanmış
olduğundan burada yenilenmesine gerek görülmemiştir.
Bu görüşe Halit Zarbun katılmamıştır.
Dosyada başkaca eksiklik görülmediğinden işin esasının incelenmesine
karar verilmiştir.
V-ESASIN İNCELENMESİ :
İtirazın esasına ilişkin rapor, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 19.11
1974 gün ve 974/139611 sayılı yazısına bağlı olarak gelen İstanbul 3. Ağır Ceza
Mahkemesinin gerekçeli yazısı ve onanlı duruşma tutanağı ve ara kararı,
Cumhuriyet Savcılığı iddianamesi, iptali istenen yasa kuralı dayanılan Anayasa
kuralları, bunlara ilişkin gerekçeler, başka yasama belgeleri, konu ile ilgili
öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Suç ve cezaların affı hakkındaki yasama belgelerinin anayasal
denetime tabi olup olmayacağı, kurulda değişiklik olması nedeniyle, yeniden
tartışmalara yol açmış, sonuçta bu konunun ilk inceleme evresinde incelenerek
çözülmüş olduğu ve Anayasa Mahkemesinin denetim görevi alanına girdiği
saptanmış bulunmasına göre, artık yeniden bu konunun ele alınarak görüşülmesine
yer olmadığına karar verilmiştir.
Şahap Arıç, Halit Zarbun ve Ziya Önel bu görüşe katılmamışlardır.
2- Anayasal denetim isteğinde bulunan İstanbul 3. Ağır Ceza
Mahkemesi, iptal davası konusu yapılan yasa kuralının biçim yönünden Anayasaya
uygun olarak yasalaşmadığı ve bu nedenle iptali gerektiği kanısını sürmektedir.
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 5. maddesinin (A) bendi,
daha önce Anayasa Mahkemesine doğrudan doğruya iptal davası konusu olarak
getirilmiş ve Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen biçim
kuralına aykırılığı saptanarak iptal edilmiştir. Bu konudaki 2.7.1974 günlü ve
19/31 sayılı karar Resmi Gazetenin 12.7.1974 günlü, 14943 sayılı nüshasında
yayımlanmıştır. 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendinde Türk Ceza
Kanununun çeşitli maddelerine ilişkin başka hükümler de Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrasında öngörülen biçim kurallarına aykırılığı nedeniyle iptal
edilmiştir. (Resmi Gazetenin 27.1.1975 günlü, 15131 sayılı, 29.1.1975 günlü,
15131 sayılı, 23.2.1975 günlü, 15158 sayılı, 25.2.1975 günlü, 15160 sayılı
nüshaları,)
Eldeki işde uygulanan yasa kuralı da 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin
(B) bendine ilişkindir ve biraz önce sözü edilen kararlarda belirtilen biçim
eksikliğiyle oluşmuştur. Şu halde bu kararlarda yer alan iptal nedenleri eldeki
iş için de geçerli olduğundan burada yinelenmesine gerek yoktur.
Ancak 3.12.1974 günlü ilk inceleme evresinde kararlaştırıldığı
üzere 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendi hakkında sadece, mahkemenin
elindeki davada uygulama yeri bulunan Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin
üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları yönünden iptal kararı verilmesi
gerekmektedir. Oysa 1803 sayılı Kanunun 2. maddesinin (B) bendi itiraz yoluyla
gelen başka bir işde Mahkememizce Anayasaya uygunluk denetiminden geçirilmiş ve
Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkraları
yönünden olayla sınırlı olarak iptaline 7.1.1975 gün, Esas: 1974/51, Karar
1975/3 sayı ile karar verilmiştir. (Bu karar Resmi Gazetenin 23.2.1975 günlü,
15158 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.) Böyle olunca eldeki işde 1803 sayılı
Yasanın 2/B. maddesinin Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkralarına ilişen bölümü hakkında yeniden karar verilmesine yer yoktur. Sadece
beşinci fıkrasına ilişen bölümü yönünden iptal kararı verilmesi gerekmektedir.
Muhittin Gürün ve Nihat O.Akçakayalıoğlu, kendine özgü gerekçesi
saklı kalmak üzere, iptal sonucuna katılmışlardır.
Kemal Berkem, Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ahmet Koçak ve Ahmet Salih
Çebi bu görüşe katılmamışlardır.
3- İtiraz konusu yasa kuralının biçim yönünden iptaline karar
verilmiş olmakla, artık esas yönünden Anayasaya aykırılık sorunu üzerinde
durulmasına yer kalmamıştır.
4- İptal hükmünün yürürlüğe giriş günü:
Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa
Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya
içtüzük veyahut bunların iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmi
Gazetede yayımlandığı günde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde, Anayasa
Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir. Bu
gün, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
22.4.1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin dördüncü
fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin, iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu, kamu
düzenini tehdit edici nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü
ayrıca kararlaştıracağı ve boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri
Başkanlıklarına ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda belirlendiği üzere, 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Kanunun
2. maddesinin (B) bendinin, Anayasaya biçim yönünden aykırılığı nedeniyle ve
Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin olayla ilgili hükümleri yönünden iptali
öngörülmüştür. İptal, yasa kuralının Anayasaya uygun biçimde oluşmamış
bulunduğu yolunda Anayasa Mahkemesince saptanan duruma ve varılan sonuca
dayanmaktadır. 1803 sayılı Kanunun affettiği suç ve cezaların niteliği ve
niceliği ile beliren kapsamı karşısında iptal hükmünün kamu düzenini tehdit
edici yasal bir boşluğu oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında
yer alan ve uygulanması Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi değerlendirilip
gerekli görmesine bırakılmış bulunan salt yetkinin kullanılmasına ve iptal
hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına ve iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Kemal Berkem, Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner
ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
IV-SONUÇ :
1- İlk inceleme evresinde görev sorunu incelenerek çözülmüş
bulunduğundan konunun yeniden ele alınarak görüşülmesine yer olmadığına Şahap
Arıç, Halit Zarbun ve Ziya Önel’in karşı oylariyle ve oyçokluğu ile;
2- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin itiraz
konusu yapılan (B) bendinin, itiraz yolu ile gelen başka bir işte Mahkememizce Anayasaya
uygunluk denetiminden geçirilerek Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin üçüncü,
dördüncü ve altıncı fıkralarına uyan olayla sınırlı olarak iptaline, 7.1.1975
günlü, Esas: 1974/51, Karar: 1975/3 sayı ile karar verildiğinden bu işte
itirazın (B) bendinin Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin üçüncü, dördüncü ve
altıncı fıkralarına ilişen bölümü hakkında karar verilmesine yer olmadığına
oybirliğiyle,
3- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (B)
bendindeki kuralın, Millet Meclisinde Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası
hükmüne aykırı olarak oylanmış bulunması nedeni ile biçim yönünden ve Türk Ceza
Kanununun 403. maddesinin beşinci fıkrasıyle sınırlı olarak iptaline, Kemal
Berkem, Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ahmet Koçak Ahmet Salih Çebi’nin karşı oyları
ile ve oyçokluğu ile;
4- İtiraz konusu kurallar biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna
göre ayrıca esas yönünden aykırılık sorunu üzerinde durulmasına yer olmadığına
oybirliği ile;
5- İşin niteliğine göre Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca iptal hükümlerinin yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına, Kemal Berkem, Şahap Arıç, Halit Zarbun, Ziya
Önel, Abdullah Üner ve Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu
ile;
28.1.1975 gününde karar verildi.
Başkan
Muhittin TAYLAN
|
Başkanvekili
Kâni VRANA
|
Üye
Kemal BERKEM
|
Üye
Şahap ARIÇ
Karşıoy ektedir.
|
Üye
Halit ZARBUN
|
Üye
Ziya ÖNEL
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Abdullah ÜNER
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Ahmet KOÇAK
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Muhittin GÜRÜN
Karşıoy ektedir.
|
Üye
Hasan GÜRSEL
|
Üye
Ahmet Salih ÇEBİ
|
Üye
Şevket MÜFTÜGİL
|
Karşıoy yazısı eklidir
Üye
Adil ESMER
|
Üye
Nihat
O.AKÇAKAYALIOĞLU
|
Üye
Ahmet
H.BOYACIOĞLU
|
Karşıoy
yazısı ektedir.
KARŞIOY YAZISI
Mahkememizce;
a) İtirazın incelenmesinin Anayasa Mahkemesi’nin görevi içine
girdiğine;
b) 1803 sayılı Af Kanununun itiraz konusu maddesinin biçim
yönünden iptaline;
c) İşin niteliğine göre Anayasa’nın değişik 152 nci maddesinin 2.
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir. Anayasa’ya
uygun görmediğimden kararın bu kısımlarına katılmıyorum.
Bu konulardaki karşıoylarım, (21 Ocak 1975 gün ve 15125 sayılı
Resmi Gazetede yayınlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 1974/34,1974/50 sayı ve
20.11.1974 günlü) kararındaki karşıoy yazımın I,II,III nolu kısımlarında
tafsilâtlı olarak yazdığım karşıoyların prensipleri itibariyle aynı nitelikte
olduğundan bunların burada tekrarına lüzum görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Mahkememizin bu kararının Anayasaya uygun
olmadığını bildirdiğim kısımlarına, sözügeçen karşıoy yazımın I,II,III. nolu
bendlerinde gösterilen nedenlerle karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
I.1803
sayılı Yasaya ilişkin teklifle ilgili madde metinlerinin, Millet Meclisi Genel
Kurulunda, ayrı ayrı oylanmış bulunması, Anayasa’nın 92 nci maddesine aykırı
düşmediğinden itiraz konusu kuralın biçim yönünden iptali gerekmiyeceği;
II.
Anayasa Mahkemesi’nce biçim yönünden iptal edilip esasın incelenmesine
girilmeyen hallerde oluşacak ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunan yasal
boşluğun, yasama organınca, yeni bir düzenleme ile doldurulmasına olanak
sağlanmak üzere, Anayasa’nın 152 ve 44 sayılı Yasanın 50 nci maddeleri
uyarınca, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarih için bir süre verilmesi uygun
olacağı
görüşü
ile çoğunluk kararına karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 28.11.1974 günlü, 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy
yazımda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararına da katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa
Mahkemesi’nin 28.11.1974 günlü, 1974/34 Esas ve 1974/50 sayılı kararında
açıkladığım nedenlerle çoğunluğun görev ve süreye ilişkin görüşlerine
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Cumhuriyetin 50. Yılı dolayısiyle yayımlanan 1803 sayılı Af
Kanununun 2 nci maddesinin (B) bendinin, Millet Meclisinde Anayasanın 92 nci
maddesinin beşinci fıkrasına aykırı biçimde oylanmış olması nedeniyle Anayasa
Mahkemesince, esası incelenmeksizin ve TCK.nun 403. maddesinin beşinci
fıkrasiyle sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla Yasama
Organının sözü edilen hükmü yeniden düzenlenmek yetkisi mevcuttur. Böyle
olunca, yasama organına bu yetkisini kullanabilme olanağının sağlanması
zorunluğu ortaya çıkmaktadır.
Yasama Organının bu yetkisini kullanabilmesi için de Anayasa
Mahkemesi kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren -Anayasanın 152
nci maddesiyle 44 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince-
iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için yeterli bir sürenin saptanması
gerekmektedir. Böyle bir süre verilmediği takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte iptal edilen kanun hüküm yürürlükten
kalkacak ve bu suretle Yasama Organının bu bend hükmünü yeniden düzenlenmesine
zaman ve fırsat kalmıyacaktır.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesinde bir süre kabul edilmek için
her halde kamu düzenini tehdit edici sayal bir boşluk meydana gelmesine gerek
bulunmamaktadır. Anayasanın 152 nci maddesinin üçüncü fıkrasında da Anayasanın
bu hükmüne paralel olarak yine böyle bir şart konulmamış ve Anayasa
Mahkemesinin gerekli gördüğü hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi
ayrıca kararlaştırabileceği de yazılmış ve bundan ayrı olarak aynı maddenin
dördüncü fıkrasında da (bir kanun veya içtüzüğün veya bunların belirli
hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek boşluğun kamu düzenini tehdit edici
mahiyette) görülmesi halinde ise iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin
kararlaştırılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Görülüyor ki: gerek Anayasanın ve gerek 44 sayılı Kanunun bu
hükümlerine göre iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için süre saptanması her
halde (Kamu düzenini tehdit edici bir boşluk)un meydana gelmesine gerek
bulunmamaktadır. Sadece (gereken haller) de böyle bir süre verilebilecektir.
Olayda Anayasanın 152 nci maddesinde yer alan (gereken hal) unsuru
bulunup bulunmadığı hususuna gelince:
Anayasanın 64 ncü maddesine göre genel ve özel af ilân etme
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunmaktadır. Büyük Millet Meclisi
Affın kapsamını belli etmeğe de yetkilidir. Anayasa Mahkemesinin görüşü de bu
merkezdedir. (Anayasa Mahkemesi Kararı: 9.6.1964 gün, 1964/12, 1964/47 Anayasa
Mahkemesi Kararlar Dergisi:, cilt 2, S:176).
Kanun koyucu, Anayasanın verdiği bu yetkiye dayanarak sosyal
yararları da gözönünde tutmak suretile 1803 sayılı Af Kanunu ile bir kısım
suçları ve cezalarını tamamen affederken bir kısım suçların cezalarının 12
yılını ve diğer bir kısım suçların cezalarının ise yalnız beş yılını affetmeyi
uygun bulmuş ve bu arada Türk Ceza Kanununun 403. maddesinin 5 sayılı bendinde
yazılı uyuşturucu madde ticareti yapmak için teşekkül vücuda getirenlerin bu
suçlarının tamamen affını değil yalnız cezalarından beş yılının indirilmesini
öngörmüştür.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda süre tanınmaması
halinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte
Af Kanununun söz konusu kuralı yürürlükten kalkacak ve böylece bu uyuşturucu
madde ticareti yapanların suçları dahi, kanun koyucunun takdiri ve iradesi
dışında bu kanunun birinci maddesindeki geniş kapsamlı affa tâbi tutulmuş
olacaktır.
Yukarıda yazılı nedenlerle,Anayasanın 152 nci maddesi gereğince
iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için yeterli bir süre verilmesi gerekeceği
kanısındayım. Bu bakımdan karara karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
29.1.1975 günlü 15133 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 28.11.1974 gün ve 1974/39-51 sayılı kararına ilişkin karşıoy
yazısının 2 numaralı bendinde açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun iptal
hakkında görüşlerine karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1974/34-50
sayılı Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin karşıoy yazısının 3 numaralı bendinde
açıkladığım gerekçe ile, çoğunluğun bu kararının aynı konu ile ilgili kısmına
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Yukarıki kararda (1974/55-1975/11), kanun teklif ve tasarılarının
Cumhuriyet Senatosundaki görüşülmeleri sonucunda, Millet Meclisince kabul
edilmiş bulunan madde metinlerinin değiştirilmesi ve Millet Meclisince de bu
değişikliklerin benimsenmemesi nedeniyle sorunun, Anayasa’nın 92. maddesinin
beşinci fıkrası gereğince Karma Komisyona gitmesi halinde; benimsenmeyen
maddelere ilişkin olarak Cumhuriyet Senatosunca, karma komisyonca ve Millet
Meclisince düzenlenen metinlerinin tümünün üç ayrı liste halinde ve her
listenin toptan Millet Meclisinde oylanmaları gerektiği öne sürülerek, 1803
sayılı Af Kanunu hakkında bu yolda işlem yapılmıyarak maddelerin ayrı ayrı oya
sunulmuş olmaları, Anayasaya aykırılık nedeni sayılmış ve iptal kararı bu
gerekçeye dayandırılmaktadır.
Bu görüş, Anayasa’nın, hem 92. maddesine, hem de temel ilkelerine
aykırı bulunmaktadır.
İptal kararının dayandırılması gereken düşünceler ise 2.7.1974 ve
28.11.1974 günlü ve (1974/19-1974/31), (1974/39-1974/51) sayılı Anayasa
Mahkemesi kararlarına ilişkin karşıoy yazılarımda genişliğine belirtilmiş
olduğundan tekrarı gereksiz bulunmuştur. (Resmi Gazete: Günler 12.7.1974,
29.1.1975 sayı :14943,S.9-12,15133-S.19-20)
Söz konusu karşıoy yazılarımda açıklanan nedenlerle bu kararın
gerekçesine katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
1-
Bir resmi belgeyi düzenleyenin adı ve soyadının açıklanması, muhtevasının
gerçeğe uygun olmasında sorumluluk yükleyen birinin varlığını belirtmek ve
inancı sağlamak içindir.
Hâl
böyle olunca düzenleyicisinin kimliğinin açıklanmasından kaçınılması belge
muhtevasının gerçeğe uygunluğunu temin edememe anlamına gelir.
Bu
nedenle Mahkemeden gönderilen ve davanın incelenmesinde esas alınacak belgeleri
düzenleyen hâkim ile kâtibin ad ve soyadlarının açıklanmamış oluşunu,
tamamlatılması zorunlu bir eksiklik saymaktayım.
2-
T.C.Anayasası’nın 92. madde beşinci fıkra hükmünün işletilişi bakımından
“oylanacak metin” ve “oylanacak usulü” için, 14943 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan 2.7.1974 ve 19/31 sayılı Mahkememiz kararına bağlı Karşıoy yazımda
açıkladığım ve 1803 sayılı kanunun 2. maddesi (B) bendinin taşıdığı ayrıcalık
hükmünün niteliği hakkında (aynı madde-A- bendi için dahi geçerli olarak) Resmi
Gazetenin 15125 sayısında yayımlanan Mahkememiz 28.11.1974 günlü kararına ek
karşıoy yazımda belirttiğim
Yine
bu 15125 sayılı Resmi Gazete’de yer alan karşıoy yazımda da iptâl hükmünün
yürürlüğünün bir ileri tarihe bırakılması zorunluk olarak gösterdiğim,
nedenlerle
iptal hükmüne sonucu itibariyle katılmakta, bu hükmün yürürlüğünün ilerideki
bir güne bırakılmayışına karşı bulunmaktayım.
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. AKÇAKAYALIOĞLU
|