"...
II- Mahkemenin Anayasa'ya aykırılık görüşüne ilişkin gerekçesi :
"l- 743 sayılı Türk Medenî Kanununun, nesebi sahih olmayan çocuk veya fürua, onu tanıyan ya da babalığına hükmedilen babasından, nesebi sahih çocuklarla içtima etme halinde, nesebi sahih çocuk veya ferie isabet eden miras payının yarısını alacağını hüküm altına alan 443. maddesinin ikinci bendi, 334 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 11. ve 12. maddelerinde yazılı temel hak ve eşitlik ilkelerine aykırıdır.
2- Medenî Kanunun 8 inci babında yazılı hükümler evlilik dışı çocukların hukukî durumlarına ilişkin olup ana bakımından nesebi sahih çocuklarla miras ve diğer konularda ayırım yapılmamıştır.
Miras hakkı kişinin doğal ve temel haklarındandır. Bu hak ancak kanunun belirttiği sebeplerle sonradan düşürülebilir.
Ana ve babanın meşru olmayan birleşmelerinde herhangi bir rolü veya kusuru bulunmayan bu tür çocuklara, daha az miras verilmesi, kişinin topluma ve ailesine girmeden, temel haklardan olan miras hakkının önceden kısıtlanması demek olur.
3- Medenî Kanunun 443/2. maddesinin meşru olmayan birleşmeleri önlemek, ahlâkın bozulmamasını sağlamak amacı ile sevkedilmiş olduğu açıktır: Ancak, kişinin temel hakkının özüne; genel ahlâk, kamu düzeni vs... sebepler ile dahi olsa dokunulamıyacağı Anayasa'nın 11. maddesinin ikinci bendinde belirtilmiştir.
4- Herkesin, hiç bir ayırım yapılmadan, kanun önünde eşit olduğu, hiç bîr kimseye veya zümreye imtiyaz tanınamıyacağı, Anayasa'nın 12. maddesinde açıklanmıştır. Ne suretle olursa olsun dünyaya gelen kişinin kanun hükmü ile peşinen hakkını almak veya azaltmak, bu kişiyi nesebi sahih çocuklar yanında, adetâ yarım adam gözü ile bakıp, ona, iki yerine bir miras vermek, eşitlikle bağdaşamaz, Kaldı ki, onun dünyaya gelmesine sebep olan erkek hukuken babası, diğer çocukları da kardeşi olarak bilinip nüfusa kayıtlanmaktadır.
5- Bu hüküm, bir bakıma, ceza niteliğindedir. Ceza suç işleyene verilir. Meşru olmayan birleşmelerde çocuk bu eylemin ortağı değil ürünüdür. Cezanın ona değil, ana - babaya verilmesi hukuka uygundur. Bunun zıddını düşünmek insan hak ve duyguları ile telif edilemez.
Bu boşluğu gidermek için olsa gerek ki, Kanun koyucu tarafından af niteliğinde sık sık evlilik dışı çocukların nesebi sahih olarak nüfusa yazılmalarını sağlayan kanunlar çıkarılmakta ve onlara evlilik içi çocuklarla aynı seviyede miras verileceği hükmü vazedilmektedir. "554, 6625 sayılı Kanunlar gibi"
Böyle kanunların kapsamı içinde nüfusa tescil edilerek nesebi gayri sahih çocuklarla, bu kanunların çıkarılmadığı ya da yürürlükten kalktığı zamanda dünyaya gelen çocuklar arasında, miras yönünden farklılık doğacaktır ki bu da eşitlik ilkesine zıddır.
Yukarıda yazılı nedenlerle, Medenî Kanunun 443 üncü maddesinin ikinci fıkrası, Anayasa'nın 11. ve 12. maddelerine aykırı görüldüğünden, iptalinin ve evlilik dışı birleşmelere engel olmak için hukukî ve cezaî başka müeyyideler getirecek yeni kanunlar çıkarılmasının uygun olacağı düşüncesindeyiz.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1971/1
Karar Sayısı:1971/12
Karar Günü:2/2/1971
Resmi Gazete tarih/sayı:16.6.1971/13890
İtiraz yoluna başvuran : Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesi.
İtirazın konusu : Mahkemece, 4 Ekim 1926 da yürürlüğe giren 17/2/1926 günlü, 743 sayılı Türk Medenî Kanununun 443 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün, Anayasa'nın 11. ve 12. maddelerinde yazılı temel hak ve hürriyetlere aykırı bulunduğu ileri sürülerek iptali istenmektedir.
I- Olay :
Davacılar, vekillerince mahkemeye verilen 26/10/1970 günlü dâva dilekçesinde; ölenin evlilik dışı çocukları olduklarını, daha önce alınan 2/4/1968 günlü, 106 - 75 sayılı veraset ilâmı uyarınca mirasın, ölenin nikâhlı karısından olan çocuğu ile ikilibirli taksim edildiğini oysa kendilerinin 6625 ve 554 sayılı kanunlarla sahih nesepli olarak nüfusa tescil edildiklerini ileri sürerek önceki veraset ilâmının iptali ile çocuklar arasında eşit esasa dayanan miras haklarının saptanmasına ve verasetin böylece subutuna karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, dâvada Medenî Kanunun 443. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanması ihtimalini gözönünde tutarak hükmü Anayasa'nın 11. ve 12. maddelerine aykırı görmüş ve iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir.
III- Yasa hükümleri : 1. îtiraz konusu hüküm :
743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin itiraz konusu hükmü kapsayan 443. maddesi şöyledir :
"Nesebi sahih olmayan hısımlar, ana tarafından nesebi sahih hısımlar gibi mirasçılık hakkını haizdir. Bunların, baba cihetinden mirasçı olabilmeleri, babalarının kendilerini tanımış veya babalıklarına hüküm sudur etmiş bulunmasına mütevakkıftır.
Baba tarafından nesebi sahih olmayan bir çocuk yahut füruu, babasının nesebi sahih fürulariyle içtima ederse; nesebi sahih bir çocuğa veya ferilerine isabet eden hissenin yarısını alırlar." (Üçüncü Tertip Düstur, Cilt 7, Sahife : 311.)
2. Dayanak olarak ileri sürülen Anayasa hükümleri : Anayasanın 11. maddesi :
"Madde 11- Temel hak ve hürriyetler, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak kanunla sınırlanabilir.
Kanun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni sosyal adalet ve millî güvenlik gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz."
Anayasanın 12. maddesi :
"Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
IV- İlk inceleme :
Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün 15. maddesi uyarınca yapılan 2/2/1971 günlü îlk niceleme toplantısında dosyadaki bütün yazılar ve ilgili kanun ve Anayasa hükümleri okunarak işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1. Anayasa'nın 151. ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 27. maddesinde; bir dâvaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun hükmünü Anayasa'ya aykırı görmesi halinde, işin bu bakımdan incelenmesi için, Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verebileceği hükme bağlanmıştır. Yani iptali istenen kanun hükmünün, dâvanın çözülebilmesi için uygulanması gerekli olmalıdır. Bu yön 44 sayılı Kanunun 27. maddesinin birinci bendinde daha açık bir biçimde belirtilmiştir. Şu halde iptali istenen kanun hükmü, dâvanın çözülebilmesi için uygulanması gerekli değilse, Anayasa Mahkemesince işin esasına geçilmeden, isteğin, başvuran mahkemenin, yetkisizliği yönünden reddi gerekecektir.
2. Bu konuda bir sonuca varılabilmek üzere, dosyada örnekleri bulunan dâva dilekçesi ve nüfus kayıtlan ve konu ile ilgili 6652 ve 554 sayılı Kanun hükümlerini incelemek zorunluğu ortaya çıkmıştır.
Dâva dilekçesinde durum : (Tarafların miras bırakanı 1967 yılında vefat etmiştir. Mirasçı olarak, nikâhlı eşi ile bu eşinden olma kızı ve evlilik dışı birleşmeden olan davacılar kalmışlardır.
Evlilik dışı çocuklarından ikisi, 6652, ve öteki ikisi de 554 sayılı Kanunlar ile nüfusa tescil edilmişlerdir. Görüldüğü gibi bu çocuklar babanın tanıması veya hâkim hükmü ile değil, kanun ile tescil olunmuşlardır. Bu kanunlara göre tescil edilen evlilik dışı çocuklar nesebi sahih olarak nüfusa tescil edilirler ve evlilik içi çocuklarla aynı seviyede miras alırlar.) diye açıklanmaktadır.
Mahkemece, Kuyucak ilçesi Nüfus Memurluğundan getirtilen onanlı kayıt örneğinden davacıların babalan île bir dâvâlının babası aynı kişi olarak gösterilmekte ve kayıt örneğinin altındaki şerhte ise dört davacının nüfus kütüğüne 6652 ve 554 sayılı kanunlara göre tescillerinin yapıldığı belirlenmektedir.
3. 7 Şubat 1956 tarihinde yürürlüğe giren 30/1/1956 günlü, 6652 sayılı Kanunun birinci maddesinde şöyle denilmektedir :
"Türk Medenî Kanununun mer'iyete girdiği 4 Ekim 1926 tarihinden bu kanunun neşri tarihine kadar evlendirmeye selâhiyetli merci önünde yapılmış bir akde dayanmayarak birleşip kankoca halinde yaşamış olan ve evlenmelerine kanunî bir mani bulunmayanlardan çocuk doğduğu takdirde bu çocuklar nesebi sahih olarak ve bu birleşmeler tarafların rızaları ile evlilik olarak tescil edilir.
Evli bir erkekle evli olmayan bir kadının karı - koca gibi yaşamalarından doğmuş olan çocuklar da nesebi sahih olarak kadın ve erkeğe izafetle tescil edilir. Ancak; bu kadın ile erkeğin birleşmeleri evlenme suretiyle tescil olunamaz.
Karı - koca gibi yaşamaları ölüm ve ayrılık sebepleri ile devam etmemiş olanları karı - koca halinde yaşadıkları zaman doğmuş olan çocukları dahi yukardaki hükümlere göre nesebi sahih olarak ana ve babalarının adları gösterilmek suretiyle baba hanesine tescil edilir." (III. Tertip Düstur, Cilt 37, Sahife 294.)
8 Nisan 1965 gününde yürürlüğe giren 29/3/1965 günlü, 554 sayılı Kanunun birinci maddesi de metin olarak kelimesi kelimesine 6652 sayılı Kanunun hükmünü getirmiştir. (Beşinci Tertip Düstur, Cilt 4, Birinci kitap, Sahife 952 - 953.)
4. Davacılar, dâva dilekçelerinde kendilerinin nesebi sahih çocuklar olduklarını belirtmişlerdir. Nüfustan gelen kayıt da bunu doğrulamaktadır. Bunların nüfus kütüğüne tescillerinin düzenleyen 6652 ve 554 sayılı Kanun metinlerinde bu gibilerin nesebi gayri sahih çocuklar değil, aksine nesebi sahih çocuklar oldukları açık bir şekilde belirtilmiştir. Şu halde davacılar nesebi sahih çocuklar olmalarına ve nüfus kütüğünde de bu yolda işlem tesis edilmiş bulunmasına göre, mahkemece haklarında Türk Medenî Yasasının 443. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanamıyacaktır. Çünkü bu fıkra hükmü nesebi sahih olmayan çocuklara ve onların ferilerine ilişkindir. Her ne kadar mahkemenin, işi Anayasa Mahkemesine göndermesine ilişkin ara kararında : "Dâvada Medenî Kanunun 443/2. maddesinin uygulanması ihtimali bulunmuş." denilmekte ise de, böyle bir ihtimalin gerçekleşmesine gerek dâva dilekçesindeki yazılanlar, gerek davacıların nüfus kayıt örneği ve gerek kendilerinin nüfus kütüğüne tescillerini düzenleyen 6652 ve 554 sayılı Kanun hükümleri elverişli görülememektedir. Hal böyle olunca Anayasa'nın 151. ve 44 sayılı Kanunun 27. maddesinde öngörülen itiraz şartı gerçekleşmemiştir. İsteğin bu nedenle ve işin esasına girilmeden reddi gerekmektedir.
Sonuç :
Türk Medenî Kanununun 443. maddesinin ikinci fıkrasının Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesince bakılmakta olan dâvada uygulanma olanağı bulunmadığına ve bu nedenle itirazın, itiraz yoluna başvuran mahkemenin yetkisizliği yönünden reddine oybirliğiyle 2/2/1971 gününde karar verildi.
Başkan
Hakkı Ketenoğlu
Başkanvekili
Lütfi Ömerbaş
Üye
Celalettin Kuralmen
Fazıl Uluocak
Avni Givda
Nuri Ülgenalp
Muhittin Gürün
İhsan Ecemiş
Recai Seçkin
Ahmet Akar
Halit Zarbun
Kâni Vrana
Şevket Müftügil
Ahmet H. Boyacıoğlu