logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.1969/69, K.1970/18, 07/04/1970, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı:1969/69

Karar Sayısı:1970/18

Karar günü:7/4/1970

Resmi Gazete tarih/sayı:21.2.1971/13757

 

İtiraz eden : Manisa Asliye 1. Hukuk Mahkemesi.

İtirazın konusu : Bakılmakta olan dâvada uygulanması gereken 4/2/1340 günlü ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 14. maddesinin Anayasa'nın 38. maddesine aykırılığı davacı tarafça öne sürülmüş ve bu iddianın ciddî olduğu kanısına varan mahkeme, Anayasa'nın 151. maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesine baş vurmuştur.

Olay : Davacılar vekili müvekkillerinin ortaklaşa malik bulundukları taşınmaz mala PTT İşletmesinin telefon direği dikmek ve telefon hattı geçirmek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek müdahalenin önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Dâvâlı PTT Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde 406 sayılı Kanunun 14. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davacıların arazîsi içinden telefon tesisatı geçirildiğini ve araziye herhangi bir zarar verildiğini savunmuştur. Davacılar vekili bu savunmaya karşı, anılan maddenin, Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğunu, davalı vekili de hükmün Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmadığım bildirmişlerdir.

Mahkemenin gerekçeli kararı : "Dâvada uygulanacak olan 406 sayılı Telefon ve Telgraf Kanununun 14. maddesi hükümete, kişilerin mülkiyetindeki arazi içinde telgraf ve telefon tesisatı inşasına bir bedel karşılığı olmaksızın yetki vermektedir. Bu hüküm, Anayasa'nın 38. maddesindeki kamu yararına elatılacak özel- mülkiyete konu olan taşınmaz malın gerçek karşılığının peşin ödenmesi ilkesine aykırıdır. Anayasa'nın 8. maddesine göre yasalar Anayasa'ya aykırı olamaz. Bu nedenlerle davacılar vekilinin istemine uyularak ilgili tutanak ve evrak örneklerinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verildi."

İlk inceleme : Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün 15. maddesi uyarınca yapılan ilk incelemede dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından işin esasının incelemesine 8/1/1970 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.

Yasa ve Anayasa metinleri : itiraz konusu 4/2/1340 günlü ve 406 sayılı Kanunun 14. maddesi şöyledir :

Madde 14- "Hükümet eşhasın tahtı tasarrufundaki arazinin dahilinde ve emlâk ve müessesatın haricinde telgraf ve telefon tesisatı inşasına salâhiyettardır. Ancak yapılacak tesisat, işbu arazi emlâk ve müessesatın istimal ve istifadesini haleldar etmemesi lâzımdır."

Bilindiği gibi telgraf ve telefon tesislerini kurmak ve işletmek tekeli 13/7/1953 günlü 6145 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi Kuruluş Kanununun 2. maddesi uyarınca halen, bu kanunla kurulmuş olan PTT nin uhdesinde bulunmaktadır.

Anayasa'nın 38. maddesi şöyledir :

Madde 38- "Devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılığını peşin ödemek şartiyle, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların, kanunda gösterilen esas ve usullere göre, tamamını veya bir kısmım kamulaştırmaya veya bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.

Çiftçinin topraklandırılması, ormanların devletleştirilmesi, yeni orman yetiştirilmesi ve iskân projelerinin gerçekleştirilmesi amaçlarıyla kamulaştırılan toprak bedellerinin ödeme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde, ödeme süresi 10 yılı aşamaz. Bu takdirde, taksitler eşit olarak ödenir ve kanunla gösterilen faiz haddine bağlanır.

Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten çiftçinin hakkaniyetli ölçüler içerisinde geçinebilmesi için zarurî olan ve kanunla gösterilen kısmının ve küçük çiftçinin kamulaştırılan toprağının bedeli herhalde peşin ödenir."

Esasın incelenmesi: itiraz konusu madde ile Anayasa'nın ilgili hükümleri, dosyadaki kâğıtlar ve işin esasına ilişkin rapor okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :

Mahkeme bakmakta olduğu dâvada uygulanacak olan 406 sayılı Kanunun 14. maddesinin Anayasa'nın 38. maddesine uygun olmadığı yolundaki iddianın ciddî olduğu kanısıyla mahkememize baş vurmuştur.

Gerçekten, Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrası hükmü ile devlete ve kamu tüzel kişilerine, kamu yararının gerektirdiği hallerde, özel. mülkiyet konusu olan taşınmaz malları kamulaştırma veya bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurma yetkisi verilmiş ve gerçek değerin peşin olarak ödenmesi ilkesi benimsenmiştir.

İtiraz konusu maddede ne kamulaştırmadan ne de üzerinde tesisat yapılacak taşınmaz mal mülkiyetinin idareye geçeceğinden söz edilmiştir. Oysa malikin kamulaştırılan taşınmaz mal üzerindeki hukukî ilişkisinin ortadan kalkması, kamulaştırma hukukunun ilkelerindendir. O halde idarece anılan maddeye dayanılarak bir taşınmazda tesisat yapılması, hukuk açısından bir kamulaştırma veya idarî irtifak hakkı kurma olarak nitelendirilemez. Öte yandan taşınmaz mal üzerinde telgraf ve telefon tesisatı yapma yetkisi, malikin kullanma ve yararlanma haklarının saklı tutulması koşuluyla sınırlanmış bulunduğundan, söz konusu hükümle idareye taşınmazmallara kamulaştırmasız elatma yetkisi tanınmış olduğu da düşünülemez. Yapılacak tesisat ile malikin kullanma ve yararlanma haklarının engelleneceği anlaşılan durumlarda ise, taşınmazın tümünün ya da bir bölümünün kamulaştırılması veya taşınmaz üzerinde idarî irtifak kurulması yoluna baş vurulmak gerekir ki bu halde de itiraz konusu 14. madde değil, kamulaştırmaya ilişkin yasa hükümleri uygulanabilir ve gerçek karşılığın ödenmesi ilkesi de yine bu halde öne sürülebilir.

Bu nedenlerden ötürü itiraz konusu madde ile Anayasa'nın 38. maddesi arasında ilişki kurmak ve bu maddenin Anayasa'ya aykırılığını ileri sürmek olanağı yoktur.

Mahkemece ileri sürülmüş olmamakla birlikte 406 sayılı Kanunun 14. maddesi, mülkiyet hakkı ile ilgili bulunduğundan itiraz, Anayasa'nın mülkiyet ve miras haklarını düzenleyen 36. maddesi açısından da incelenmiştir.

Anayasa'nın 36. maddesi şöyledir :

Madde 36- "Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amaciyle kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

Bu maddenin gerekçesinde ".......... artık mülkiyet hakkı, Roma Hukukundaki anlamda, ferdin toplum menfaatini dahi hesaba katmaksızın istediği gibi kullanabileceği bir hak, hudutsuz bir hürriyet niteliği taşımamaktadır. Batı medeniyetinin öncüleri olan ve kollektif iktisât temayüllerinden çok uzak bulunan memleketlerde ve hatta eski hukukumuzda dahi mülkiyet anlayışı, mülkiyetin aynı zamanda sosyal karaktere sahip bir hak olduğu yolundadır ..." denilmektedir.

Doktrinde de yalnız sosyal yarara dayanan mülkiyetin ancak sosyal yarar ölçüsünde var olabileceği, Kanun Koyucunun mülkiyet hakkına sosyal ihtiyaçlara uygun ve onları karşılayan sınırlamalar getirebileceği kabul edilmektedir.

Anayasa Mahkemesi de mülkiyet hakkı ile ilgili kararlarında bu hakkı, sosyal yarar açısından ele almış ve Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan hükümlerin anlamına uygun olarak sosyal yarar görüşüne üstünlük tanımıştır.

406 sayılı Kanunun itiraz konusu 14. maddesi, mülkiyet hakkını kimi koşullarla kayıtlamaktadır. Burada telgraf ve telefon gibi toplumu ilgilendiren bir haberleşme tesisinin gerçekleştirilmesi hedef tutulduğuna göre, mülkiyet hakkına konulan kayıtlamanın kamu yararına dayandığı ve bu kayıtlamanın, maddedeki koşullar karşısında, mülkiyet hakkının özüne dokunan bir yanı bulunmadığı meydandadır.

Bu nedenlerle itiraz konusu madde Anayasa'nın 36. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükmün, hem sözüne hem de özüne uygun düşmektedir.

Uygulamadan doğacak sonuçlara gelince : Maddenin incelenmesinden açıkça anlaşıldığı üzere PTT işletmesi arazi deyiminin kapsamına giren taşınmazın içinde, emlâk ve müessesat deyiminin kapsamına giren taşınmazın dışında ve malikin kullanma ve yararlanma haklarına engel olmayacak biçimde tesisat yapabilecektir, işletmece, emlâk ve müessasatın içinde tesisat yapılması, ya da yapılan tesisat ile malikin kullanma ve yararlanma haklarının engellenmesi hallerinde ise malikin yargı yerlerine baş vurabileceğinde kuşku yoktur. Maddede belirtilen arazi, emlâk ve müessesat deyimlerinin anlamı ve kapsamı, yürürlükteki yasalara göre dâvaya bakâcak yargı organlarınca belli edileceği için bu deyimler üzerinde durulmamıştır.

Açıklamaların tümü özetlenecek olursa, itiraz, konusu madde Anayasa'nın ne 38. maddesine ne de öteki maddelerine aykırıdır.

Bu nedenlerle İtirazın reddi gerekir.

Sonuç: 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 14. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine 7/4/1970 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 

 

Başkanvekili

Lütfü Ömerbaş

Üye

Salim Başol

Üye

A. Şeref Hocaoğlu

Üye

Fazlı Öztan

 

 

 

 

Üye

Celalettin Kuralmen

Üye

Hakkı Ketenoğlu

Üye

Fazıl Uluocak

Üye

Sait Koçak

 

 

 

 

Üye

Avni Givda

Üye

Muhittin Taylan

Üye

İhsan Ecemiş

Üye

Recai Seçkin

 

 

 

 

Üye

Ahmet Akar

Üye

Halit Zarbun

Üye

Muhittin Gürün

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1961
Karar No 1970/18
Esas No 1969/69
İlk İnceleme Tarihi 08/01/1970
Karar Tarihi 07/04/1970
Künye (AYM, E.1969/69, K.1970/18, 07/04/1970, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - Ret
Başvuru Türü İtiraz
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Asliye Hukuk Mahkemesi - Manisa 1
Resmi Gazete 21/02/1971 - 13757
Üyeler Lütfi ÖMERBAŞ
Salim BAŞOL
A. Şeref HOCAOĞLU
Fazlı ÖZTAN
Celalettin KURALMEN
Hakkı KETENOĞLU
Fazıl ULUOCAK
Sait KOÇAK
Avni GİVDA
Muhittin TAYLAN
İhsan ECEMİŞ
Recaî SEÇKİN
Ahmet AKAR
Halit ZARBUN
Muhittin GÜRÜN

II. İNCELEME SONUÇLARI


406 Telgraf ve Telefon Kanunu 14 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1961/110 yok

T.C. Anayasa Mahkemesi