ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1967/6
Karar sayısı:1968/9
Karar günü:27/2/1968
Resmi Gazete tarih/sayı:18.9.1968/13004
İptal
dâvasını açan : Türkiye İşçi Partisi Millet Meclisi Gurubu.
İptal
dâvasının konusu : Millet Meclisi Başkanlık Divanının kuruluşuna dair Millet
Meclisince ikinci dönemin ikinci toplantı yılı başında (2 Kasım 1966 günlü
ikinci birleşiminde) alınan kararın bir İçtüzük hükmü tedvini niteliğinde
bulunduğu ve Anayasa'nın 8., 84. ve 85. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüş ve yine Anayasa'nın 149. ve 150. maddelerine dayanılarak iptali
istenilmiştir.
I.
İLK İNCELEME:
l-
Dâvada belge eksikliği:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi gereğince 9/2/1967 gününde yapılan Başkan
İbrahim Senil, Üye Şemsettin Akçoğlu, İhsan Keçecioğlu, Salim Başol, Feyzullah
Uslu, A. Şeref Hocaoğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Sait Koçak, Muhittin
Taylan, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Muhittin Gürün ve Lûtfi
Ömerbaş'ın katıldıkları ilk inceleme toplantısında dâva dilekçesinin Anayasa
Mahkemesi Genel Sekreterliğince 28/1/1967 gününde kaleme havale edildiği; ancak
Türkiye İşçi Partisi Millet Meclisi Gurubu adına dâvayı açan ve Türkiye İşçi
Partisi Millet Meclisi Gurubu Başkan Vekilleri oldukları anlaşılan Hakkı Selek
ve Rıza Kuas'a grupça dâva açma yetkisi verildiğini gösterir karar örneğinin
dâva dilekçesine eklenmemiş olduğu görülmüş ve önce bu eksiğin tamamlatılması
söz konusu edilmiştir. Bunun üzerine üyelerden Şemsettin Akçoğlu ilk önce görev
sorununun incelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Eldeki
dâvanın usulünce açılmış bulunduğu anlaşılmadan böyle bir dâva dolayısiyle
görev konusunun incelenmesine geçilmesinin ve iptali istenen Millet Meclisi
kararının bir iptal dâvasına konu olup olamayacağı sorununun çözümlenmesine
gidilmesinin mümkün bulunmadığı meydandadır. Bu nedenle her şeyden önce dâvayı
açanların dâva açmağa yetkili bulunup bulunmadıklarının belli edilmesi
bakımından grup kararı eksiğinin bir ay içinde tamamlanması için 22/4/1962
günlü ve 44 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca partinin Millet Meclisi Grubu
Başkanlığına tebligat yapılmasına üyelerden Şemsettin Akçoğlu'nun karşı oyuyla
ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
2.
Eksiğin tamamlanması:
9/2/1967
günlü karar gereği süresi içinde yerine getirilmiş ve Anayasa Mahkemesine
Ankara 9. Noterliğinin 3955 sayılı şerhi ile onanlı bir belge gönderilmiştir.
Belge Türkiye İşçi Partisi T.B.M.M. 2. dönem 2 toplantı yılı karar defterinin
2. sayfasında yazılı 8/11/1966 günlü ve 3 sayılı kararın örneğidir. Belgeye
göre Türkiye İşçi Partisinin Millet Meclisinde bulunan 14 ve Cumhuriyet
Senatosunda bulunan 1 üyesinden on dördü 8/11/1966 günlü toplantıya katilmiş ve
Millet Meclisinin 1/11/1966 ve 2/11/1966 günlü ve Başkanlık Divanının
kuruluşuna ilişkin kararları aleyhine iptal dâvası açılmasına oybirliği ile
karar vermişlerdir. Bu karar ve dâvanın açılışı, 44 sayılı Kanunun 25.
maddesinin 2 sayılı bendi hükmüne uygundur.
3.
Sözlü açıklama:
Dosyada
eksiklik kalmadığı anlaşıldıktan sonra dâva konusu Millet Meclisi kararının
İçtüzük niteliğini taşıyıp taşımadığı sorununun ele alınması gerekli görülmüş;
ancak davacı sözlü açıklama isteminde bulunmuş olduğundan Başkanvekilİ Lûtfi
Ömerbaş, Üye ihsan Keçecioğlu Salim Başol, Feyzullah Uslu, A. Şeref Hocaoğlu,
Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Fazıl Uluocak, Avni Givda Muhittin Taylan,
İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Halit Zarbun, ve Muhittin Gürün'ün
katıldıkları 2/6/1967 günlü toplantıda 44 sayılı Kanunun 29. maddesi uyarınca
davacıya çağrı kâğıdı çıkarılmasına ve dâva henüz İlk inceleme devresinde
bulunduğundan sözlü açıklamanın, iptali istenilen Millet Meclisi kararının
içtüzük niteliğinde olduğu yolundaki iddia ile sınırlı tutulmasına, oyçokluğu
ile karar verilmiştir.
Başkan
Vekili Lûtfi Ömerbaş, üyelerden Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Fazıl
Uluocak, Avni Givda, İhsan Ecemiş, ve Ahmet Akar sözlü açıklamayı gerekli
gösterecek bir durum bulunmadığını ve yine üyelerden Feyzullah Uslu, Fazlı
Öztan, Celâlettin Kuralmen, Fazıl Uluocak, Muhittin Taylan ve Recai Seçkin
sözlü açıklamanın sınırlandırılmaması gerektiğini ileri sürerek bu karara
muhalif kalmışlardır.
Sözlü
açıklama 29/6/1967 günlü oturumda dinlenmiştir.
4.
2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının niteliği:
2/11/1966
günlü Millet Meclisi kararının Millet Meclisi İçtüzüğü niteliğinde bulunup
bulunmadığı ve esasın incelenmesine geçilip geçilmemesi Başkan İbrahim Senil,
Üye Şemsettin Akçoğlu, İhsan Keçecioğlu, Salim Başol, Fazlı Öztan, Celâlettin
Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Fazıl Uluocak, Avni Givda, Muhittin Taylan, İhsan
Ecemiş, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Ziya Önel ve Muhittin Gürün'ün katıldıkları
10/7/1967 günlü toplantıda görüşülmüş ve karara bağlanmıştır.
Dâva
konusu Millet Meclisi kararı Millet Meclisi Başkanlık Divanında bir başkanlık,
bir başkanvekilliği, bir idareci üyelik ve dört kâtipliğin Adalet Partisine,
bir başkanvekilliği, bir idareci üyelik ve iki kâtipliğin Cumhuriyet Halk
Partisine, bir baskanvekilliğinin Millet Partisine ve bir idareci üyeliğin Yeni
Türkiye Partisine verilmesi hakkındadır (2. dönem 2 toplantı yılı: 2/11/1966
günlü 2. birleşim-Millet Meclisi Tutanak Dergisi Cilt 9. Sahife : 29).
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasa'sının hükümleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve
meclislerin çalışmalarını kendi yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre
yürütmeleri ilkesi de yer almaktadır. (Madde 85) bir meclisin başkanlık
divanının kuruluşunu ve İş görüşünü o meclisin çalışma alanı dışında, meclis faaliyetlerinden
ayrı nitelikte bir düzen olarak düşünmek mümkün değildir. Başkanlık Divanının
kuruluşu ve işleyişi, divanın meclisin çalışmalarını yönetmesi dolayısiyle,
meclis faaliyetlerinin en başında gelir. Böyle olduğu için de Başkanlık
Divanına ilişkin sorunların çözümlenme yeri İçtüzük ve divanın bağlı olacağı
düzenin tespiti bir İçtüzük konusudur. Nitekim Anayasa'nın geçici 3. maddesinde
yeni Anayasa'ya göre kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, ve Cumhuriyet
Senatosunun toplantı ve çalışmaları için, kendi içtüzükleri yapılıncaya kadar
hükümlerinin uygulanacağı belirtilen ve o nedenle de yeni İçtüzüğü henüz
yapılmadığından Millet Meclisi toplantı ve çalışmalarında uygulanan Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 27 Ekim 1957 tarihinden önceki İçtüzüğünde de Başkanlık
Divanının kuruluşuna, seçilişine ve görevlerine ilişkin maddeler vardır.
(Madde: 3-7 ve 198-211)
Millet
Meclisinin dâva konusu 2/11/1966 günlü kararı, yukarıda görüldüğü üzere,
Başkanlık Divanının, Adalet Cumhuriyet Halk, Millet ve Yeni Türkiye Partileri
mensubu milletvekilleri arasından seçilmesini hükme bağlamakta ve bu
partilerden her birine düşen divan görevlerinin sayısını ve niteliğini belli
etmektedir. Kararın şu durumuyla, yalnızca içtüzük kapsamına girebilen bir
konuyu düzenlediğinde şüphe yoktur. Hattâ karar yürürlükteki İçtüzüğün
Başkanlık Divanının görevlilerini ve bunların sayılarını açıklayan 5. maddesine
dokunmamakla birlikte 6. maddedeki sınırlamasız seçim hükmüne karşılık seçimi,
belirli partilere belirli görev yerleri tahsis etmek suretiyle, sınırlı bir
şekle sokmakta ve böylece 6. maddeyi değiştiren bir nitelik almaktadır.
2/11/1966
günlü kararın konu ve erek bakımından bir içtüzük sorununu düzenlediğini ve bu
yönden de İçtüzük hükmü niteliğinde bulunduğunu böylece belirttikten sonra,
kararın alınmasında, içtüzüğün değiştirilmesine ilişkin usule uyulmaması gibi
bir durumun, bu niteliğe bir etkisi olup olamıyacağı üzerinde durulması
gerekir.
Anayasa,
yasama meclisleri içtüzüklerinin yapılması ve değiştirilmesi için belirli bir yol
koymuş değildir. Buna karşılık 27 Ekim 1957 tarihinden önce yürürlükte bulunan
ve Millet Meclisi toplantı ve çalışmalarında uygulanmasına devam edilen Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 232. maddesinde İçtüzüğün değiştirilmesine,
bir yahut daha çok maddesinin yürürlükten kaldırılmasına veya buna bir veya
daha çok madde eklenmesine ilişkin tekliflerin önce Anayasa Komisyonunda
inceleneceği ve sonra kanunların görüşülmesi usulüne göre Mecliste görüşülüp
sonuçlandırılacağı; ancak konu üzerinde tek görüşme yapılacağı ve kararın
kanunlar gibi ilâna tâbi olmadığı yazılıdır.
Dâva
konusu kararın önceden yapılmış bîr komisyon incelemesi ve incelemeyi sonuca
bağlayan mazbata olmaksızın, 2/11/1966 günlü oturumda Başkanın oya sunduğu
teklif üzerine alındığı bilinmektedir. (Millet Meclisi Tutanak Dergisi; cilt 9.
sayfa 29). Daha önce 1/11/1966 günlü birleşimde Başkanlık Divanının seçilmesine
ilişkin görüşmelerin sonunda bir milletvekili "Millet Meclisi Başkanlık
Divanının Anayasa'nın 84. maddesine göre oran gözönünde tutularak tespit ettiği
A.P. 7, C.H.P. 4, M.P. 1, Y.T.P. 1 şeklindeki görüşünü Genel Kurulun karara
bağlaması; Başkanlık Divanı adedinin 15 veya 17 ye çıkarılması konusu ile
Divanda görev bölüşülmesi hususunun parti grup temsilcileriyle yapılacak toplantıya
tehirine karar verilmesi" yolundaki teklifinin birinci bölümü aynen;
ikinci bölümü Başkanın oylamaya giderken açıkladığı gibi, "görev
yerlerinin tespiti ve Riyaset Divanı adedinin artırılması konusunda ileri
sürülen teklifleri görüşmek üzere Meclisin yarın saat 15 e taliki"
şeklinde kabul edilmiştir. (Millet Meclisi Tutanak Dergisi cilt 9. sayfa 25,
26). 2/11/1966 gününde ise, görüşmelerin başlama, Başkanın görev yerlerinin
taksimi konusunda Divana yalnız Türkiye İşçi Partisinin bir önerge verdiğini;
Önergede Adalet Partisine 6 yer ayrıldığını; konu Meclisçe karara bağlandığı
için önergeyi işleme koymayacağını; görev yerlerinin tespiti hakkında başkaca
bir teklif de bulunmadığını" söyliyerek 2/11/1966 günlü karara konu
teklifi ileri sürmüştür.
(Millet
Meclisi Tutanak Dergisi-Cilt 9, sayfa 29).
Görülüyor
ki 2/11/1966 günlü kararın İçtüzük değişikliklerinin bağlı bulunduğu usul
bakımından başlıca eksiği, daha önce komisyondan geçirilmemiş olmasıdır.
Ancak
kararın, çözümlediği konunun, alınmasındaki ereğin ve gördüğü işin açık ve
kesin delâleti karşısında şekil eksikliğinin bu yasama, belgesini
nitelendirmede etkisi olabileceği düşünülemez. Kararın, dayanıklık ettiği
uygulama ile İçtüzüğün Başkanlık Divanına ilişkin hükümlerini değiştirdiğinde
şüphe yoktur ve şu durum dahi ona İçtüzük hükmü niteliğini kazandırmaya
yeterlidir. Kaldı ki, aksine bir görüşün çeşitli içtüzük konularının tek tek
kararlarla hükme bağlanması ve böylece Anayasa denetiminden kaçınılması yolunda
bir eğilimi teşvik etmesi her zaman için ihtimal içindedir. Anayasa'da bu
nitelikte bir gediğin bulunabileceğini düşünmek ise, Anayasa koyucunun ereğine
aykırı bir tutum olur.
Yukarıdanberi
açıklanan nedenlerle 2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının İçtüzük hükmü
niteliğinde bulunduğuna; Anayasa Mahkemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
içtüzüklerinin Anayasa'ya uygunluğunu da denetlemede görevli ve yetkili
olduğundan ve dosyada eksiklik bulunmadığından Anayasa'nın 149. ve 150. ve 44
sayılı Kanunun 21., 22., 25., ve 26. maddelerine uygun bulunan dâvanın esasının
incelenmesine 10/7/1967 gününde oyçokluğu ile karar verilmiştir. Üyelerden
İhsan Keçecioğlu, Celâlettin Kuralmen, Hakkı Ketenoğlu, Avni Givda, İhsan
Ecemiş, Ahmet Akar ve Halit Zarbun bu karara muhalif kalmışlardır.
II.
ESASIN İNCELENMESİ :
Dâvanın
esasına ilişkin rapor, dâva dilekçesi ve ekleri, sözlü açıklama tutanağı,
Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen İçtüzük hükmü niteliğindeki Millet Meclisi
kararı, 1/11/1966 ve 2/11/1966 günlü birleşimlere ilişkin Millet Meclisi
Tutanak Dergileri, davacının dâvasına dayanarak yaptığı Anayasa maddeleri ve
bunlarla ilgili gerekçeler ve Meclis görüşme tutanakları okunduktan sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
1.
Davacının dayandığı Anayasa hükümleri: Davacının dayandığı Anayasa hükümleri
şunlardır: (Madde 8- Kanunlar Anayasa'ya aykırı olamaz.
Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, İdare makamlarını ve kişileri
bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
(Madde
84- Meclislerin Başkanlık Divanları, o meclisteki siyasî parti gruplarının
kuvvetleri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur.
............................
............................
.........................."
(Madde
85- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler, çalışmalarını, kendi yaptıkları
içtüzüklerin hükümlerine göre yürütürler.
İçtüzük
hükümleri, siyasî parti gruplarının, Meclislerin bütün faaliyetlerine
kuvvetleri oranında katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenir. Siyasî parti
grupları en az on üyeden meydana gelir.
.................................)
2.
Davacının gerekçesi ve sözlü açıklaması özeti :
Davacının
gerekçesi ve sözlü açıklaması özeti şöyledir ;
Başkanlık
Divanı seçiminde Türkiye Büyük Millet Meclisinin, 27 Ekim 1957 gününden önce
yürürlükte olan İçtüzüğü hükümleri uygulanmaktadır. Bu uygulama Anayasa'nın 84.
ve 85. maddeleri hükmü dairesinde yürütülmek gerekir. 84. madde Meclisteki
siyasî parti gruplarının - kuvvetleri oranı ne olursa olsun - Başkanlık Divanında
en az birer üye ile temsilini âmirdir. Maddenin cümle kuruluşundan, başka anlam
çıkarılamaz. Anayasa'nın 83. maddesinde ise Mecliste grupları olan siyasî
partilerin. Meclisin bütün faaliyetlerine katılmaları öngörülmüştür. Başkanlık
Divanı çalışmalarının Meclis faaliyetleri arasında bulunduğu ise aşikârdır,
Kurucu
Meclisin 19/1/1961 günlü 48. birleşiminin 2. oturumunda komisyon sözcüsü:
"Biz bütün siyasî parti gruplarının Başkanlık Divanına iştirak etmeleri
sayesinde tarafsızlığın temin edileceğini düşündük" ve "İçtüzüklere
istikamet verilmesi bakımından da bunların Anayasa'ya konulmasında zaruret
gördük. Şimdiye kadar bütün siyasî partilerin iştirak ettiği bir Başkanlık
Divanı bizde yoktur. İlk defa böyle bir Başkanlık Divanını bu Anayasa ile
getirmekteyiz" demiş ve bu açıklamadan sonra madde bugünkü şekil ile kabul
edilmiştir.
Bugüne
kadarki uygulamalar da komisyon sözcüsünün açıklamasına uymaktadır. Millet
Meclisinin birinci döneminin dört toplantı yılının her birinde kurulan
Divanlarda bütün gruplara, kuvvetleri oranına bakılmaksızın, en az bir üye ile
temsil edilmek imkânı sağlanmış; ikinci dönemin 1. toplantı yılında da aynı yol
izlenmiştir. İkinci dönemin 2. toplantı yılında ise bu uygulama geçerli bir
gerekçeye dayanılmaksızın terk edilmiş ve Mecliste beş siyasî parti grubu
bulunduğu halde Divan üyelikleri dört grup arasında paylaşılmıştır.
2
Kasım 1966 günlü 2. birleşimde alınan kararla yeni bir statü kurulmakta; bu da
bir içtüzük hükmünün tedvini vasıf ve mahiyetini taşımaktadır. Geçici olarak
yürürlükte bulunan İçtüzük, Anayasa'nın birçok hükümleri ile çelişme
halindedir. Bunlar İçtüzüğün 232. maddesi esasları dairesinde halledilmek
gerekirken Meclis kararları ile işin yürütülmesine gidilmektedir. Esasen Meclis
öteden beri İçtüzüğü değiştirme yoluna her zaman başvurmakta değildir. Belirli
konularda Meclisin aldığı kararlar, İçtüzüğün altına dipnotları halinde
konularak bunlar İçtüzük hükümleri gibi muamele görmüşlerdir. Dâva konusu karar
da bu niteliktedir; İçtüzük yapılıncaya kadar uygulanacaktır. İçtüzüğün ne
zaman yapılacağı ise kestirilemez. 1961 yılından bu yana, halâ
çıkarılamamıştır. Şu durumda dâva konusu karar da İçtüzüğün dipnotlarına
geçerek İçtüzük hükmü gibi işlem görecektir. İşe bakmak şu nedenle, Anayasa
Mahkemesinin görev ve yetkisi içinde bulunmaktadır. Anayasa'ya aykırı olan
Millet Meclisi kararının iptali gerekir.
3.
Millet Meclisinin 1/11/1966 ve 2/11/1966 günlü kararlarının birbirleriyle olan
ilişkisi:
Türkiye
İşçi Partisi Millet Meclisi Grubunun 8/11/1966 günlü kararında, Millet Meclisinin
1/11/1966 ve 2/11/1966 günlü iki kararı aleyhine iptal dâvası açılmasından söz
edilmekte ise de dâva dilekçesinde açıkça yalnız 2/11/1966 günlü kararın iptali
istenilmiştir. Şu duruma göre her iki kararın nitelikleri ve birbirleriyle olan
ilişkileri üzerinde durulması yerinde olacaktır.
1/11/1966
günü, Millet Meclisi Başkanlık Divanının, 7 Adalet Partili, 4 Cumhuriyet Halk
Partili, birer de Millet Partili ve Yeni Türkiye Partili üyeden kurulması
karara bağlanmıştır. Karar her partiye düşen görev yerlerini açıklamadığı için
eksiktir ve uygulanma yeteneğinden yoksundur. 2/11/1966 gününde ise bir
başkanlık, bir başkan vekilliği, bir idareci üyelik, dört kâtiplik olmak üzere
yedi üyeliğin Adalet Partisine, bir başkan vekilliği, bir idareci üyelik, iki
kâtiplik olmak üzere dört üyeliğin Cumhuriyet Halk Partisine, bir başkan
vekilliğinin Millet Partisine bir idareci üyeliğin Yeni Türkiye Partisine
verilmesi karar altına alınmış ve ondan sonradır ki Divan üyelerinin seçimine
geçilebilmiştir. 2/11/1966 günlü karar, ilk kararın eksiğini tamamlamakla
birlikte o kararda partilere ayrılan Divan üyeliği sayılarını tekrarlamak
suretiyle birinciden ayrı, başlı başına bir karar olma niteliğini kazanmıştır.
Başkanlık Divanı sorununu, kesin ve sonuçlandırıcı olarak çözümleyen de bu
karardır. Şu haliyle ikinci kararın tek başına bir dâva konusu olabileceğinde
ve böyle bir dâvada birinci kararın değil, ikincisinin iptalinin istenmesinin
ereğe daha uygun düşeceğinde şüphe yoktur. Bu duruma göre dâvanın yalnız
2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararına karşı açılmış bulunmasında sonuca
etkili bir nitelik olmamak gerekir.
4.
2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının tartışılması:
Anayasa'nın
84. maddesinin ilk fıkrasında, Meclislerin Başkanlık Divanlarının Meclisteki
siyasî parti gruplarının kuvvetleri ölçüsünde Divana katılmalarını sağlıyacak
şekilde kurulacağı yazılıdır. Bu, bir meclisteki bütün siyasî parti gruplarının
o meclisin başkanlık divanına katılacakları, ancak katılmanın her grubun kendi
kuvveti ölçüsünde olacağı, Divan kuruluşunun böyle bir katılmayı sağlayacak
biçimde ayarlanacağı demektir. Hüküm metninde bu anlaşıldığı gibi maddenin
gerekçesi ve komisyon sözcüsünün Temsilciler Meclisindeki açıklamaları da bu
görüşü ayrıca, kuşkuya ve duraksamaya yer bırakmaksızın destekleyecek
niteliktedir. [Temsilciler Meclisi, Tutanak Dergisi Cilt: 3, Sayfa : 458).
Öte
yandan yine Anayasa'nın 85. maddesi, meclislerin çalışmalarını kendi yaptıkları
içtüzüklerin hükümlerine göre yürütmelerini, içtüzük hükümlerinin ise, siyasî
parti gruplarının meclislerin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında
katılmalarını sağlayacak yolda düzenlenmesini buyurmaktadır. Bu demektir ki,
İçtüzüğün Başkanlık Divanına ilişkin hükümleri, 84. madde uyarınca bütün siyasî
parti gruplarının Divanına katılmalarına ve katılmanın, her grubun kuvveti
ölçüsünde olmasına elverişli bulunacak; böyle bir düzeni engelleyici hiçbir
nitelik taşımayacaktır. Oysa Başkanlık Divanının kuruluşunu düzenleyen
2/11/1966 günü Millet Meclisi kararı ile beş siyasî parti grubundan yalnız
dördünün Divana katılması ve bir parti grubunun Divan dışında bırakılması
öngörülmüş; böylece ancak kuvvetleri elverişli olan grupların Başkanlık
Divanına girebileceği gibi Anayasa'nın 84. maddesi hükmüyle uyuşamayacak ve
bağdaşamayacak bir yoruma ve tutuma gidilmiştir.
Yukarıda
da denildiği üzere, Millet Meclisinin İçtüzüğü henüz yapılmadığı için Meclis
çalışmalarında Anayasa'nın geçici 3. maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 27 Ekim 1957 gününden önce yürürlükte olan İçtüzüğü hükümleri uygulanmaktadır.
Bu İçtüzüğün 27 Nisan 1933 te değiştirilmiş 5. maddesine göre Başkanlık Divanı
bir başkan, üç başkan vekili, altı kâtip ve üç İdare âmiri olmak üzere on üç
kişiden kuruludur. Başkanlık Divanı üyeliklerinin, Anayasa'nın geçici 3.
maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen İçtüzükte böylece tespit edilmiş
bulunduğu ve bu sayının da bütün parti gruplarının Divana katılmalarına
elverişli olmadığı yolunda bir gerekçenin ileri sürülmesi ve kabule değer
görülmesi mümkün değildir. Bu imkânsızlığın neden ileri geldiğini
açıklayabilmek için burada Anayasa'nın geçici 3. maddesi üzerinde durmak
gerekir.
Söz
konusu maddede yeni Anayasa'ya göre kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
Millet Meclisinin ve Cumhuriyet Senatosunun toplantı ve çalışmaları, için kendi
içtüzükleri yapılıncaya kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27 Ekim 1957
tarihinden önce yürürlükte olan içtüzüğü hükümlerinin uygulanacağı yazılıdır.
Yeni içtüzükler yapılıncaya kadar meclislerin çalışmalardan kalmamaları için
verilen bu olanağın, İçtüzüğün Anayasa ile bağdaşmayan hükümleriyle birlikte
harfi harfine uygulanacağı anlamında değerlendirilip genişletilmesi
düşünülemez. İçtüzük hükümleri, ancak Anayasa kuralları ile sınırlı olarak ve o
kurallara uyarlıkları oranında bir uygulama yeri bulabilir. İçtüzükte
öngörülmemiş, Anayasa'nın getirdiği yeniliklere ilişkin konularda veya
İçtüzüğün Anayasa ile çelişen hükümlerinde Anayasa'ya uyar bir uygulama yolunun
tutulması gereklidir. Aksine bir görüş İçtüzüğü Anayasa'ya eşit, hattâ Anayasa'dan
üstün tutmak olur. Böyle bir görüşün sakatlığı ise tartışılmayacak kadar
ortadadır. Öte yandan bu görüş, çıkarılması bir "üreye bağlanmamış olan
yeni içtüzüğe uzun bir zaman el sürülmemesi ve Anayasa kurullarının devamlı
olarak ihmal edilmesi gibi bir tutumun hoşgörü ile karşılanması sonucunu da
doğurur ki tartışma konusu görüşe katılmaya bu nedenle de imkân yoktur.
Esasen
İçtüzük konusunda şimdiye kadar ki uygulamalar, hep içtüzüğün öngörmediği veya
Anayasa ile çelişmeye düştüğü hususlarda Anayasa'ya uygun bir yön izlemiştir.
Söz gelimi; İçtüzüğün 4. maddesinde Başkanlık Divanının görevinin bir toplantı
yılı için olduğu yazılıdır. Bu hükme göre Millet Meclisi Başkanının da bir yıl
için seçilmesi gerekir. Oysa Anayasa'nın 84. maddesinin ikinci fıkrası, Başkanın
iki yıl için seçilmesini buyurmuştur. Uygulamada Başkan 1 değil 2 yi! için
seçilmektedir. Bu çeşit uygulamaların daha bir çok örneklerini vermek
mümkündür. Başkan seçiminde Anayasa'nın 84. maddesinin ikinci fıkrasına
uyulurken, Divanın kuruluşunda, aynı maddenin 1. fıkra hükmünün gözönünde
bulundurulmaması, ortaya çelişmeli bir uygulama çıkarır ki bunun savunabilir
bir yanı yoktur.
Yukarıdan
beri açıklananlardan anlaşılacağı üzere, İçtüzüğün Başkanlık Divanını 13
kişiden kuran hükmü (Madde 5) değişmez bir kural olarak kabul edilemez. Millet
Meclisindeki bütün siyasî parti gruplarının - en zayıf güçte olan da dahil -
Başkanlık Divanına katılmalarının sağlanması başka bir yoldan mümkün olamıyorsa
bu sayının değiştirilmesi tabiî ve zorunlu olur. Bu görüşe karşı ileride Millet
Meclisinde siyasî parti gruplarının sayısının çok artabileceği ve Başkanlık
Divanının fazla kalabalıklaşacağı, bunun da uygulamalarda güçlükler
doğurabileceği yollu bir İtiraz ileri sürülebilir.
1961
yılından beri görülenler, yakın bir gelecekte siyasî parti grupları sayısının
Başkanlık Divanının fazla kalabalıklaşmasını gerektirecek şekilde artacağı
tahminini haklı çıkaracak nitelikte değildir. Esasen Başkanlık Divanı
üyeliklerinin sadece sayı üzerinden değil, görevlerin önem ve etki derecelerine
göre değerlendirilerek siyasî partilerin güçleri ölçüsünde dağıtılması gerekli
bulunduğundan, hangi durumda olursa olsun, Divanın aşırı şekilde
kalabalıklaşacağı düşünülemez. Öte yandan Başkanlık. Divanına bütün siyasî
parti gruplarının katılmasını sağlamak üzere yapılacak bir düzenlemenin,
Divandaki çoğunluğun iktidar partisinin elinden çıkmasına yol açabileceği
ihtimali, üzerinde uzun uzadıya durabilecek bir sorun değildir. Çünkü,
Başkanlık Divanında herhangi bir partinin mutlak söz sahibi olması değil,
divanın tarafsızlık içinde çalışması ve tarafsızlığını koruyabilecek bir
bünyede olması kuraldır. Anayasa koyucu, bu konuda ne düşündüğünü ve ne erek
güttüğünü 84. maddenin ikinci ve üçüncü fıkralariyle açığa vurmuştur. Başkanlık
Divanında herhangi bir partinin çoğunluğu elinde tutamaması, Anayasa koyucunun
ereğine çok daha uygun düşecektir.
Millet
Meclisi Başkanlık Divanının bünyesinin, Anayasa'nın buyruğuna göre ayarlanıp
düzenlenmesi, belki ortaya başka güçlükler ve sakıncalar da çıkaracaktır. Ancak
bunlar ne kadar çeşitli ne kadar ağır olursa olsun, önlenmeleri için bir yol
bulunabileceği gibi, bulunmasa dahi böyle bir durumun siyasî parti gruplarının
Anayasa ile tanınmış haklarından yoksun edilmelerini hiçbir zaman haklı
kılamıyacağı apaçıktır.
Özetlenecek
olursa: İçtüzük hükmü niteliğindeki 2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararı,
Millet Meclisindeki siyasî parti gruplarının hepsinin, Başkanlık Divanına
katılmalarını ve katılmanın grupların kuvvetleri ölçüsünde olmasını
engellemektedir. Bu yüzden karar, Anayasa'nın 84. maddesine aykırıdır; iptali
gerekir.
Üyelerden
Hakkı Ketenoğlu ve Halİt Zarbun bu görüşe katılmamışlardır.
5-
1/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının durumu:
Bir
başkanlık, bir başkan vekilliği, bir idareci üyelik, dört kâtiplik olmak üzere
Başkanlık Divanının yedi üyeliğinin Adalet Partisine; bir başkan vekilliği, bir
idareci üyelik, iki kâtiplik olmak üzere dört üyeliğin Cumhuriyet Halk
Partisine, bir başkan vekilliğinin Millet Partisine, bir İdareci üyeliğin Yeni
Türkiye Partisine verilmesine ilişkin 2/11/1966 günlü Millet Meclisi kararı
iptal edilince, yukarıdaki açıklamalara göre yine bir içtüzük hükmü niteliğinde
bulunduğu meydanda olan, Başkanlık Divanının 7 Adalet Partili, 4 Cumhuriyet
Halk Partili, bir Millet Partili ve bir Yeni Türkiye Partili üyeden kurulması
hakkındaki 1/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının uygulanamaması sonucu
doğacaktır. 44 sayılı Kanun 28. maddesinin ikinci fıkrası böyle bir durumda
İkinci hükmün de iptaline yetki vermektedir. Şu hale göre 1/11/1966 günlü
Millet Meclisi kararının da iptali gereklidir.
Üyelerden
Hakkı Ketenoğlu ve Halit Zarbun bu görüşe katılmamışlardır.
III.
SONUÇ:
1-
Millet Meclisi Başkanlık Divanına Meclisteki siyasî parti gruplarının hepsinin
katılmalarını ve bu katılmanın grupların kuvvetleri ölçüsünde olmasını
engelleyen ve içtüzük hükmü niteliğinde bulunan 2/11/1966 günlü Millet Meclisi
kararının, Anayasa'nın 84. maddesine aykırı olduğundan, iptaline;
2-
2/11/1966 günlü kararın iptal edilmesi karşısında uygulama olanağı kalmayan ve
içtüzük hükmü niteliğinde bulunan 1/11/1966 günlü Millet Meclisi kararının da
44. sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İptaline;
Her
iki bentte de üyelerden Hakkı Ketenoğlu ve Halit Zarbun'un karşı oylarıyla ve
oyçokluğu ile 27/2/1968 gününde Anayasa'nın 149., 150. ve 152. maddeleri
gereğince karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
İbrahim
Senil
|
Başkanvekili
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
|
|
|
|
Üye
Feyzullah
Uslu
|
Üye
Fazlı
Öztan
|
Üye
Celâlettin
Kuralmen
|
Üye
Hakkı
Ketenoğlu
|
|
|
|
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
Üye
Avni
Givda
|
Üye
Muhittin
Taylan
|
|
|
|
Üye
Recai
Seçkin
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
KARŞI
OY
I-
İçtüzüğün 232 nci maddesinde öngörülen usule başvurmadan bir içtüzük konusunu
çözümlemiş olsa dahi, Millet Meclisi kararlarının ve bu arada 2/11/1966 tarihli
olup Başkanlık Divanındaki görevlerin, dört parti grubuna ayrılan üyeliklere
dağıtılmasına ilişkin kararın, içtüzük niteliğinde olamıyacağı yolundaki sayın
Avni Givda'nın karşı oy yazısının ikinci kısmına katılmaktayız.
II-
Anayasa'nın 84 üncü maddesi hükümleri gereğince her parti grubunun Başkanlık
Divanına katılmaları ve bu katılmanın grupların güçleri oranında olması
gerekeceği görüşündeyiz.
III-
İşçi Partisi grubunun 1966-1967 Başkanlık Divanına katılmasını önliyen karar,
1/1/1966 tarihli ve bir sayılı karardır. Böyleyken sadece, bu kararla divana
katılmaları kararlaştırılan grupların belirli miktardaki üyelerine, Başkanlık
Divanında hangi görevlerin verileceğini tespit eden ve bu itibarla dâva ile
ilgisi bulunmayan iki sayılı karar aleyhine dâva açılmış ve bu kararda ise
Anayasa'nın 84 üncü maddesiyle diğer maddelerine bir aykırılık bulunmamış
olduğu için iptal kararına katılmamış bulunmaktayız.
Şöyle
ki:
27/1/1967
tarihli dâva dilekçesinde aşağıdaki yazıları bulmaktayız; (Dâva konusu : 2
Kasım 1966 gününde Millet Meclisinin Başkanlık Divanının teşkiline dair verilen
kararı.
Olay
: Millet Meclisi ikinci döneminin ikinci toplantı yılı başında [2 Kasım 1966
günkü 2. birleşimde), Anayasa'nın 84 ve 85 maddeleri hükmüne aykırı olarak
alınan bir kararla partimiz grupu, Millet Meclisi Başkanlık Divanının teşkiline
iştirakten alıkonulmuştur.)
Dilekçenin
son kısmında ise (... Başkanlık divanı üyelikleri "Mecliste beş siyasî
parti grubu bulunduğu halde" 4 grup arasında paylaşılmış, grupumuza
Başkanlık Divanında yer verilmemiştir.
2
Kasım 1966 günlü 2 nci birleşimde alınan kararla yeni bir statü kurulmakta, bu
statü de bir içtüzük hükmü tedvini vasıf ve mahiyetini taşımakta, bu itibarla
da dâvamıza konu olan ihtilâfın halli mahkememizin görev ve yetkisi dahilinde
bulunmaktadır) denilmiştir.
Dilekçenin
yukardaki kısımlarına göre dâvanın sebebi, İşçi Partisi grupuna 1966-1967
Başkanlık Divanında yer verilmemiş olması ve divan üyeliklerinin Millet
Meclisinde bulunan beş gruptan diğer dördü arasında paylaşılmasıdır. Bu karar,
bir sayılı ve 1/11/1966 tarihli iken iptali istenilen karar ise 2 Kasım 1966
gününde verilmiş bulunan ve 1 sayılı kararla partilere tahsis olunmuş
üyeliklerin görevlerini belirten 2 sayılı karardır.
2
Kasım 1966 tarihli kararın değil de 1 Kasım 1966 tarihli olup dâva dışında
kalmış bulunan kararın, Başkanlık Divanındaki üyeliklerin İşçi Partisi dışında
diğer dört partiye tahsisini tespit ettiğini ve binnetice görüşümüzün
gereklerini arzedebilmek için Millet Meclisi Tutanak Dergisinin sahifelerine
göz atmayı zorunlu bulmaktayız:
Tutanağın
beşinci sabitesinde Meclis Başkanı: (Millet Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve
Türkiye İşçi Partisi, Anayasa'nın 84. maddesinde ifade edilen hükmü; her grupun
behemehal bir üyeyle Riyaset Divanında temsili, ondan sonra geriye kalan
kısımların bir oranla gruplar arasında tevziî lâzım gelir tezini
savunmuşlardır.
Adalet
Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi grupları da, grupların kuvvetleri oranında
divana katılmalarını sağlıyacak şekilde kurulur hükmünü, kuvvetleri oranında
katılma temin edilmelidir, Anayasa'nın mânası budur, şeklinde ifade etmişlerdir)
dedikten sonra (...... Telifkâr bir yol olduğuna kani olduğumuz bir şekil
olarak şimdi Yüksek Heyetinize
Başkanlığın
görüşü olarak arzedeceğiz. Nihai karar Yüce Meclisindir. Karar verildikten
sonra sayın gruplar kendilerine düşen yerler için namzetlerini gösterirler ve
ondan sonra seçimlere geçeriz. Başkanlığın bu telifkâr görüşü şudur:
Adalet
Partisi bir Başkan, bir Başkan Vekili, bir İdareci Üye ve dört Kâtiplikle ceman
yedi üyeliktir;
C.H.P.
si bir Başkanvekili, bir İdareci Üye, iki Kâtiplik ile ceman dört üyeliktir.
M.P.
si bir Üyelikle, Y.T.P. si bir Üyelikle, M.P. si bir Başkan Vekilliği Y.T.P. si
bir İdareci Üyelikle temsil edilecektir.) Demiş ve 20 sayfa tutan görüşmelerden
sonra 25 inci sahifede Başkan, üç önerge vardır ve bunlardan ikisi Riyaset
Divanının ne yolda teşekkül etmesi lâzım geldiği hususunda değil, görüşmelerin
tehirini teklif eden önergelerdir, diyerek Coşkun Kırca ve Muhittin Güven'in
imzalarını taşıyan önergeleri okuttuktan sonra (... Muhterem arkadaşlar bu iki
önergeden bir tanesi umumî mahiyettedir. Başkanlık Divanındaki gerek
nisbetlerin, yani adedi nisbetlerin, gerekse görev yerlerinin ne suretle ele
alınacağı hususu gruplar arasında bir görüşme yapıldıktan sonra Meclisin oyuna
sunulsun denmektedir. Bu önerge Sayın Coşkun Kırca tarafından... verilmiştir.
İkinci
önergede ise, adet olarak gösterilen hususlar Meclis kararına bağlansın, görev
yerlerinin değişikliği, görev yerlerinin tevzii veyahutta ilerdeki içtüzük
tadilâtında riyaset divanı adedinin 15 e veya 17 ye çıkarılması konusunda
müzakere yapılsın denilmektedir...
...
Şimdi, birinci önergeyi yani yarına, gerek adet ve gerekse diğer görev
yerlerinin görüşülmesi için gruplararası bir toplantı yapılmasını teklif eden
ve Millet Meclisi toplantısının da yarın saat 15 e talikini istiyen Sayın
Kırca'nın önergesini oyunuza sunuyorum... kabul edilmemiştir.
Şimdi
ikinci önerge; bu ikinci önergede adet olarak A.P. si 7, C.H.P. si 4 M.P. 1 ve
Y.T.P. si 1 üyelikle temsilini, adet yönünden esas alan hususun; ondan sonraki
görev yerlerinin tesbiti veya Risayet Divanı adedinin artırılması konusunda
ileri sürülen teklifleri görüşmek üzere yine yarın saat 15.00 e Meclisin
talikini istiyen ikinci önergeyi oyunuza sunuyorum... kabul edilmiştir) demiş
olduğunu görüyoruz. Kabul edilen takrir şudur: "Sayın Başkanlığa,
1-
Millet Meclîsi Başkanlık Divanının, Anayasa'nın 84 üncü maddesine göre oran
gözönünde tutularak tespit ettiği A.P. 7, C.H.P. 4, M.P. 1, Y.T.P. 1 şeklindeki
görüşünün umumî heyetin kararma bağlanmasına,
2-
Başkanlık Divanının taşıdığı ağır yük gözönünde tutularak içtüzüğün (5)
maddesindeki" (13) adedinin (15) veya (17) ye iblâğı,
Konusuyla,
Meclis Riyaset Divanının bu meselenin halli için muvakkat kuruluşu hakkındaki
vazife taksimi hususunun parti grup temsilcileriyle yapılacak toplantıya
tehirine karar verilmesini arzederim.
A.P.
Grup Başkan V. Muhittin Güven, İstanbul
1
Kasımda bu önergenin kabulüyle verilmiş olan karar aşağıdaki 3 esasa
değinmişti.
a)
1966 Başkanlık Divanına, Meclisteki beş parti grubundan dördünün katılacağını
ve İşçi Partisi Grubunun, bunlar arasında bulunmadığını ve İçtüzüğün 5.
maddesindeki 13 üyeliğin 4 partiye verilmiş bulunduğunu,
b) 3
gruptan her birinin divanda kaçar üye ile temsil edileceklerini, kesin olarak
kararlaştırılmakta;
c)
Gruplara ayrılan belirli sayıdaki üyeliklere, Divanın hangi görevlerinin
verileceğinin, gruplar arasındaki görüşmeden sonra 2 Kasım oturumunda
kararlaştırılacağını açıklamaktadır.
2
Kasım 1966 tutanağının 29 sahifesinde, oturumu açan Başkan [Muhterem
arkadaşlarım, dün Yüce Meclisimiz Riyaset Divanının sureti teşkili hakkında
7.4.1.1 esasını karar olarak tespit etmişti. Bu gün grup temsilcileri ile
görüşme yapılmıştır. Riyaset Divanındaki görev yerlerinin nasıl taksim
edileceği hususunda Riyaset Dîvanına sadece bir önerge gelmiştir. Bu da sayın
T.İ.P. tarafından verilmiştir. Bu önerge A.P. sine 6 üyelik hesap edilerek
görev yerleri taksimi yapılmıştır. Meclisiniz bu hususu karara bağladığı için
bu önerge hakkında ayrıca muamele yapmıyoruz. Bunun dışında Başkanlığa,
Başkanlık Divanının görev yerlerinin nasıl tespit edileceğine dair hiç bir
teklif intikal etmemiştir.
Bu
sebeple Başkanlığın dün Yüce Heyetinize sunduğu şekil, oylarınıza sunulacaktır.
Yani bir başkan, 1 başkanvekilliği, bir idareci üyelik, 4 kâtiplik, A.P. sine;
bir başkanvekilliği, bir idareci üyelik, iki kâtiplik C.H.P. sine; bir
başkanvekilliği M.P. sine; 1 idareci üyelik Y.T.P sine verilecektir, şeklindeki
teklifi oyunuza sunuyorum... kabul edilmiştir.
Şimdi
bu esasa göre gruplar kendilerine isabet eden görev yerleri hakkındaki
namzetlerini Başkanlığa lütfen versinler.)
Yukardaki
tutanak münderecatı çok açıktır. Divanda hangi parti gruplarının yer alacağı ve
her grupun kaçar üye ile Divana katılacağı hususunu kesin olarak bir sayılı
kararla, katılacak 4. grup üyelerine, Divanın hangi vazifelerinin verildiği de
2 sayılı kararla tespit edilmektedir. Böylece İşçi Partisini Başkanlık
Divanında temsil edilmekten alıkoyan karar, l sayılı karardır ve Anayasa'nın 84
üncü ve 85 inci maddelerine aykırı bulunan kararda budur.
Her
ne kadar Mahkememiz kararının gerekçesinde (Millet Meclisinin dâva konusu
2.11.1966 tarihli karar yukarda görüldüğü üzere, Başkanlık Divanının Adalet,
C.H...M. ve Y.T. Partileri mensubu milletvekilleri arasında seçilmesini hükme
bağlamakta ve bu partilerden her birine düşen Divan görevlerinin sayısının ve
niteliğini belli etmektedir. Kararın şu durumu ile, yalnızca İçtüzük kapsamına
girebilen bir konuyu düzenlediğinde şüphe yoktur...) Denmekte isede kararın
İçtüzük niteliğinde olduğunu belirtmek için gösterilen bu gerekçedeki Başkanlık
Divanının, 4 parti grupu milletvekillikleri arasından seçilmesini ve herbirine
düşen üye sayısını, 2 sayılı kararın tespit ettiği görüşüne katılmak, yukarıya
dercedilen Millet Meclisi tutanağına göre mümkün değildir. Çünkü Meclisteki 5
parti grubundan, İşçi Partisi hariç diğer 4 parti grubu üyeleriyle Başkanlık
Divanının kurulacağını ve her partinin, 7.4.1.1 üyelikle Divana katılacağını
tespit eden karar, 1 sayılı karardır. 2 sayılı olan karar değil.
Mahkememiz
kararının 1 ve 2 sayılı Millet Meclisi kararlarının birbirleriyle olan ilişkisi
kısmında :
(1.11.1966
günü, Millet Meclisi Başkanlık Divanının, 7 Adalet Partili, 4 Cumhuriyet Halk
Partili, birer de Millet Partili ve Yeni Türkiye Partili üyeden kurulması
karara bağlanmıştır. Karar her partiye düşen görev yerlerini açıklamadığı için
eksiktir. Ve uygulama yeteneğinden yoksundur. 2.11.1966 gününde ise bir
başkanlık, bir başkanvekilliği, bir idareci üyelik, 4 kâtiplik olmak üzere 7
Üyeliğin Adalet Partisine, 1 başkanvekilliği, 1 idareci üyelik, 2 kâtiplik
olmak üzere 4 üyeliğin C.H. Partisine, 1 başkanvekilliğinin M. Partisine, 1
idareci üyeliğin Y.T. Partisine verilmesi karar altına alınmış ve ondan
sonradır ki Divan üyelerinin seçimine geçilebilmiştir. 2.11.1966 günlü karar, ilk
kararın eksiğini tamamlamakla birlikte o kararda partilere ayrılan Divan
üyeliği sayılarını tekrarlamak suretiyle birinciden ayrı, başlı başına bir
karar olma niteliğini kazanmıştır. Başkanlık Divanı sorununun kesin ve
sonuçlandırıcı olarak çözümleyende bu karardır. Şu haliyle ikinci kararın tek
başına bir dâva konusu olabileceğinde ve böyle bir dâvada birinci kararın
değil, ikincisinin iptalinin istenmesinin ereğe daha uygun düşeceğinde şüphe
yoktur. Bu duruma göre dâvanın yalnız 2.11.1966 günlü Millet Meclisi kararına
karşı açılmış bulunmasında sonuca etkili bir nitelik olmamak gerekir.)
görüşleri belirtilmiştir.
Bilinen
bir gerçektir ki adlî veya idarî işlem ve dâvaların bir çok sorunları, ayrı
ayrı kararlarla sonuca erdirilebilir ve erdirilmektedir. Hattâ bu sorunlar ayrı
zamanlarda ayrı kararlarla da çözümlenebilir. 1966 Başkanlık Divanının, 1
sayılı ve 1.11.1966 tarihli kararla 2 sorunu çözümlenmiştir. Bunlar Başkanlık
Divanına hangi parti gruplarının katılacağı veya katılmıyacağı ve Divana
katılan her parti grubunun kaç üye ile katılacağı sorunlarıdır.
2.11.1966
tarihli 2 sayılı karar yukarıda da belirtildiği gibi sadece 4 partiden her
birine verilen üyeliklerin hangi vazifelerle tavzif edileceğini belirten bir
karardır. Birînci karara esas olan önerge yukarıda yazıldığı gibi 2 madde
halindedir. 1 inci maddesinde 4 partiye 13 üyeliğin 7.4.1.1 şeklinde tahsisinin
Umumî Heyetçe karara bağlanmasını ve 2 inci maddesinde de İçtüzük tadilâtı ve
Riyaset Divanının muvakkat kuruluşuna alt vazife taksimi için parti grupçuları
temsilcileri ile yapılacak toplantı için bu hususun tehirini tazammun
etmektedir. Kabul edilen bu önerge dahi Divanın 4 parti grubu üyelerinden
teşekkül edeceği ve bu gruplardan kaçar üyelikle kurulacağı hususu kesin olarak
bir sayılı kararla çözümlenmiş ve 2 inci karara vazife taksimi hususu
kalmıştır.
Birbiri
ile ilgili oldukları için ikinci kararda birinci kararla tespit edilen
üyeliklere hangi vazifelerin verileceğinden bahsederken 1 inci kararla gruplara
tahsis edilen üyelik adedi mahfuz kalmak şartıyle bu sayıdaki üyeliklerden
kaçının kâtiplik ve Reis Vekilliği veya İdare amirliği görevlerini alacakları
yazılırken rakamlardan da bahsedilecektir. Kararımızın, sadece bu rakamlardan
bahsedilmesinin 2 nci karara başlıbaşına bir nitelik kazandırdığı yolundaki
görüşüne katılmak çok zordur. Yukarıda da belirtildiği gibi Divan üyelikleri
sorunu 3 aşamalıdır. Her üçünün çözümlenmesiyle sorun müsbet sonuca ulaşmış
olacaktır. Bu yönleriyle sorunlardan ikisini çözümleyen birinci karar eksik
olduğu gibi birisini çözümleyen, ikinci kararda eksiktir. İkinci kararla seçime
geçilebilmek imkânı kazanılmıştır diye bütün değerin ikinci kararda olduğunu
kabul etmekte, mantıkça büyük zorluk vardır.
2.11.1966
tarihli oturumunda Meclis Başkanının (Muhterem arkadaşlarım, dün Yüce
Meclisiniz Riyaset Divanının sureti teşkili hakkında 7.4.1.1 esasım karar
olarak tespit etmişti...) demesi ve yine aynı oturumda Adalet Partisine ayrılan
7 üyeliğin 6 ya indirilerek İşçi Partisinin de Divana katılmasına ilişkin
önerge dolayısiyle Başkanın (... Meclisiniz bu hususu karara bağladığı için bu
önerge hakkında ayrıca muamele yapmıyoruz...) şeklinde durumu açıklaması
karşısında muhalefet ve muvafakati ile Millet Meclisinin ses çıkarmamak
suretiyle bu beyanları tasvip etmesi de 1 sayılı kararın ne ölçüde kesin
olduğunu ve 2 sayılı kararla, münderecatının tekrarlanmadığını tereddüde yer
bırakmıyacak bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna rağmen aksine yorum yapılması
suretiyle 2 sayılı kararın dâvaya esas olabileceğinin kabulünü uygun
bulmamaktayız. Bu yönlerden ve dâva dilekçesinde gösterilen dâva sebebi ve
olayı dolayısiyle açılacak dâvanın bir sayılı karar aleyhine açılması gerektiği
ve 2 sayılı kararın, dâva sebep ve olayına göre dâva konusu olamıyacağı ve olsa
bile 1 sayılı kararla Divana katılmaları kararlaştırılan partilere ayrılan
sayıda ki üyelere sadece görev taynini yapan işbu kararın Anayasa'ya aykırı
olmadığı kanısındayız.
4- 1
sayılı kararın iptalini de isabetli bulmamaktayız. İşçi Partisi grubu bu karar
aleyhine dâva açılmasını kararlaştırdığı halde dâva yalnız 2 sayılı karar
aleyhine açılmıştır. 1 sayılı kararın 2 sayılı karardan tamamen ayrı sorunları
çözümlediği ve bunun kesin olduğu, yukarıda belirtilmiştir. 2 sayılı karar ile
yapılan vazife taksimi, uygun görülmese dahi 1 sayılı Karar varlığını muhafaza
edecektir.
Kaldı
ki, kararımızın gerekçesinde öne sürülen, 2 nci kararda Divana katılacak grup
üyeleri sayılarının tekrar edilmesi ve Divan sorununun bu kararla çözümlenmiş
bulunması dolayısiyle 2 sayılı kararın başlı başına bir karar olma niteliğini
kazandırdığı keyfiyeti, 2 sayılı kararın 1 sayılı kararı tadil ettiğini kabule
götürebilir. Ve böylece içtüzük niteliğinde olan 1 sayılı kararın ortadan
kalkmış bulunması gerekir. Yok olan bir kararın iptaline ise lüzum yoktur.
Her
şekliyle 1 sayılı Kararın iptalini de Anayasa ve hukuka uygun görmemekte
olduğumuzdan bu kararın iptaline de karşıyız.
Bu
nedenlerle 44 sayılı Kanunun 28 inci maddesi delaletiyle iptal edilmiş olan 1
sayılı kararın iptali hususuna da katılamamaktayız.
|
|
Üye
Hakkı
Ketenoğlu
|
Üye
Halit
Zarbun
|
MUHALEFET
ŞERHİ
I.
Anayasa'nın 148. maddesinin 2. fıkrasında Anayasa Mahkemesinin, Yüce Divan
sıfatiyie baktığı dâvalar dışındaki işleri dosya üzerinde inceleyeceği; ancak
gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri
çağıracağı yazılıdır.
Eldeki
işte davacı, konu üzerinde, söylenebilecek ne varsa, dâva dilekçesinde hepsini
belirtmiştir. Sözlü bir açıklamanın dâvayı daha çok aydınlatabileceği
düşünülemez. Bu yola gidilmesi gereksizdir; işin uzamasından ve vakit kaybından
başka sonuç vermeyecektir.
II.
Yasama Meclisleri İçtüzüklerinin belli başlı vasıflarından biri de kapsamlarına
giren kanunları geçici değil sürekli olarak düzenlemeleridir. Bunlara
istikrarlı bir uygulama olanağının sağlanması daima gözönünde ve ön alanda
tutulur. Onun içindir ki içtüzüklerin değiştirilmeleri, bunlara yeni hükümler
eklenmesi veya kimi hükümlerinin kaldırılması bir takım usullere ve kurallara
bağlanmıştır. (Millet Meclisince uygulanmakta bulunan İçtüzüğün 232. maddesinde
açıklandığı gibi.)
İnceleme
konusu 2.11.1966 günlü Millet Meclisi kararı 2. dönemin 2. toplantı yılı
başında Başkanlık Divanı üyeliklerinin siyasî parti grupları arasında
paylaşılmasının geçici olarak öngören bir belgedir. Her zaman ve kolaylıkla
değişmesi olanak içindedir. Nitekim, davacının da açıkladığı üzere, 1. toplantı
yılı başında aynı konuda alınan karar bundan farklı bulunmakta idi.
Bir
yasama Meclisi kararının yalnızca İçtüzük alanına girmesi muhtemel bir konuyu
düzenlemekte oluşu ona İçtüzük hükmü niteliğini kazandırmağa yetmez. O kararın
içtüzük düzenlemesindeki usule uygun olarak hazırlanıp çıkarılmış bulunması ve
hele, yukarıda işaret edildiği gibi, bünyesinde sürekli bir uygulama olanağını
taşıması şarttır. 2.11.1966 günlü kararın böyle bir niteliği yoktur.
Bir
yasama meclisinin, İçtüzük alanına giren konuları geçici kararlarla düzenlemesi
doğru olmayabilir. Ancak Anayasa Mahkemesinin bu sorun üzerinde bir sözü
olmamak gerekir.
Özetlenecek
olursa : 2.11.1966 günlü Millet Meclisi kararı İçtüzük hükmü niteliğinde
değildir. İşin incelenmesi Anayasa Mahkemesinin görevi dışında kalmaktadır.
SONUÇ
:
1967/6
sayılı dâvanın incelenmesi sırasında verilen 2.6.1967 ve 10.7.1967 günlü
kararlara bu nedenlerle karşıyım.
Sayın
Avni Givda'nın karşı oy yazısında sözlü açıklama dışında kalan ve dâva konusu
Millet Meclisi kararının bir İçtüzük hükmü niteliğinde olmadığı cihetle
esasının incelenerek karara bağlanmasının Anayasa Mahkemesinin görevi dışında
olduğuna ilişkin bulunan görüşüne katılıyorum.
Sayın
Avni Givda'nın muhalefet şerhinde açıklanan düşüncelere tamamen katılıyorum.
MUHALEFET
ŞERHİ
İptal
olunan hükümlerin derhal ortadan kaldırılmasında kamu düzenini bozabilecek bir
mahzur olmadığı ve iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin geri bıraktırılmasını
gerektiren başka bir halde bulunmadığı kanısındayım. Bu sebeple Anayasa'ya
aykırılığı sabit olan mali bir yükümün 7.10.1968 gününe kadar devam
ettirilmesini ve bunun sonucu olarakta yükümlü bulunanların kanuni tazyiklere
maruz kalmalarına müsaade edilmesini caiz görmemekteyiz. Kararın iptal hükmünün
geri bırakılmasına ilişkin kısmına muhalifim.