ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1964/21
Karar Sayısı:1967/11
Karar günü:11/5/1967
Resmi Gazete tarih/sayı:16.3.1968/12850
İptal
dâvası açan : Cumhuriyet Senatosunun 42 üyesi.
İptal
dâvasının konusu : 24/1/1964 günlü ve 11615 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan
Yasama Meclisleri Dış Münasebetlerinin Düzenlenmesi hakkındaki 378 sayılı ve
16/1/1964 günlü Kanunun 1. maddesinin, 5. maddesinin ikinci ve 6. maddesinin
üçüncü fıkralarının Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüş ve Anayasa'nın 149.
ve 150. maddelerine dayanılarak iptalleri istenilmiştir.
I.
İLK İNCELEME :
Anayasa
Mahkemesi içtüzüğünün 15. maddesi gereğince 28/4/1964 gününde yapılan ilk
incelemede iptal dâvasının Mahkeme Genel Sekreterliğince 17/7/1964 gününde
kaleme havale edilen 16/4/1964 günlü dilekçe ile ve Yasada yazılı süre içinde
açıldığı görülmüş ancak dilekçeye bağlı imza listesinin başında (378 sayılı
Kanunun iptalini isteyen Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi üyelerine ait
liste.) diye yazılı olduğu halde imza sahiplerinden her birinin hangi Yasama
Meclisine mensup bulunduğu anlaşılamadığından bu ciheti belirten onanlı bir
belgenin o-tuz gün içinde gönderilmesi için dilekçe başında 22/4/1962 günlü ve
44 sayılı Kanunun 25. maddesinin son fıkrası uyarınca gösterilen Cumhuriyet
Senatosunun iki üyesine tebligat yapılmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir. O
günkü heyete katılan üyelerden Şemsettin Akçoğlu, Şeref Hocaoğlu, Celâlettin
Kuralmen ve Hakkı Ketenoğlu ortada 44 sayılı Kanunla belirtilen usule göre
açılmış bir dâva bulunmadığından istemin reddi gerektiğini ileri sürerek, bu
karara muhalif kalmışlardır.
28/4/1964
günlü karar gereğinin süresi içinde yerine getirildiği ve gönderilen belgeye
göre dâvayı açan Cumhuriyet Senatosu üyeler; tutarının (42 kişi) bu Meclisin
tam sayısının altıda birinin üstünde olduğu anlaşıldığından Anayasa'nın 149. ve
150. ve 44 sayılı Kanununun 21., 22.. 25. ve 26. maddelerine uygun bulunan
dâvanın esasının incelenmesi 14/5/1964 gününde oybirliği ile
kararlaştırılmıştır.
II.
ESASIN İNCELENMESİ :
Dâvanın
esasına ilişkin rapor, dâva dilekçesi ve ekleri, Anayasa'ya aykırılığı ileri
sürülen hükümler konuya ilişkin Anayasa hükümleri bunların gerekçeleri ve
bunlarla ilgili Meclis görüşme tutanakları okunduktan sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
1-
Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen hükümler :
378
sayılı Kanunun Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen hükümleri şöyledir :
(Madde
l- 21 Ocak 1953 tarihli ve 6022 sayılı Kanunla onaylanan 22 Mayıs 1951 tarihli
Anlaşma ile değiştirilmiş 12 Aralık 1949 tarihli ve 5456 sayılı Kanunla
onaylanan 5 Mayıs 1949 tarihli Avrupa Konseyi statüsünün 25. ve 26. maddeleri
gereğince, Avrupa Konseyi Danışma Meclisine ve diğer milletlerarası anlaşmalar
uyarınca kurulup bir milletlerarası hukuk tüzel kişisinin organı niteliğini
taşıyan veya taşımayan ve Yasama organlarının üyelerinden kurulan milletlerarası
kurullara katılacak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri mensup oldukları
siyasi partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Gurubu tarafından aday
gösterilirler. Bu adaylar Cumhuriyet Senatosu Üyesi iseler Cumhuriyet Senatosu
Genel Kurulunun; milletvekili iseler Millet Meclisi Genel Kurulunun bilgisine
ilgili Meclisin Başkanlığına sunulmakla seçilmiş sayılırlar.
Her
bir siyasî parti gurubuna ve siyasî parti gurubu mensubu olmayanlara düşen sayı
bunların -boş üyelikler hariç- Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısı
üye tam sayısı içindeki yüzde oranlarına göre, Millet Meclisi Başkanlık
Divanınca tesbit edilir; siyasî parti mensuplarının öncelik hakları her halde
saklıdır. Bu sayı ve oranlara siyasî parti gurupları ve siyasi parti gurubu
mensubu olmayanlar, ilânından itibaren üç gün içinde itiraz edebilirler. Bu
itirazlar, aynı Divan tarafından kesin olarak karara bağlanır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısında siyasi parti grubu mensubu olmayan
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ayrılmış olan sayının Cumhuriyet
Senatosu Üyeleriyle milletvekilleri arasında bölüşülmesi, Birleşik Toplantıda
mevcut siyasi parti grubu mensubu olmayanlardan Cumhuriyet Senatosu üyesi
olanların ve milletvekili olanlârın sayılarının ayrı ayrı birleşik toplantıdaki
siyasî parti grubu mensubu olmayanların toplamına nispet edilmesiyle bulunacak
yüzde oranlarının, bunlar için ayrılmış olan sayıya uygulanması suretiyle olur.
Siyasî parti grubu mensubu olmayanların seçimi mensubu oldukları Yasama
Meclisinde yapılır. Bu seçim için adayların nasıl gösterileceği ve seçimin
nasıl yapılacağı her bir Yasama Meclisinin kendi İçtüzüğüyle düzenlenir.
1
inci fıkrada söz konusu Avrupa Konseyi Danışma Meclisi ye diğer kurulların
yedek üyelikleri içinde yukarıdaki fıkralar uyarınca seçim yapılır. Aynı siyasî
parti gurubuna mensup bir asıl üyenin yerini ancak aynı guruba mensup bir yedek
üye ve siyasî parti gurubu mensubu olmayan bir asıl üyenin yerini de ancak aynı
vasıftaki bir yedek üye alabilir; son fıkra uyarınca yapılmış olan feragatler
saklıdır.
Bir
siyasî parti grubunun veya siyasî parti grubu mensubu olmayanların kendilerine
düşen asıl veya yedek üyeliklerden bir diğer siyasî parti grubu veya siyasî
parti grubu mensubu olmıyan belli bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi
lehine, seçim sonuçları kesinleşmeden önce feragat etmesi mümkündür.
(Madde
5- fıkra 2 : Davete uyulacaksa 1. madde uyarınca seçim yapılır.)
(Madde
6- fıkra 3 : l, ve 2, maddeler gereğince yapılacak seçimlerde siyasî parti
gruplarına ayrılan yerler herhalde saklıdır.)
2-
Davacının gerekçesi özeti : Dâvanın gerekçesi özeti şöyledir.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasa'sına göre birbirinden kesin olarak ayrı ye tamamen müstakil
iki Yasama Meclisi vardır. Her iki Meclisin üyeleri için ayrı ayrı seçilme
yeterliği ve ayrı süreler tesbit edilmiş; Meclislere birbirinden farklı
bünyeler ve yetkiler tanınmış, her Meclisin kendi içtüzüğüne göre çalışma ve
kolluk işlerini kendi başkanları eliyle bizzat düzenleyip yürütmesi hükme
bağlanmış ve iki meclisin ancak sayılı hallerde bir araya gelmesine cevaz
verilmiştir.
Anayasa'daki
her iki meclis üyelerine yasa teklif etme hakkım veren, meclis soruşturmasının
her iki meclisten eşit sayıda seçilecek üyelerden kurulu bir komisyonca
yürütüleceğini açıklayan, Millet Meclisinden gelen metinlerde Cumhuriyet
Senatosunca yapılacak değişikliklerin Millet Meclisince benimsenmemesi halinde
kurulacak karma komisyonun her iki Meclisin; ilgili komisyonlarında alınacak
eşit sayıdaki üyelerden meydana getirilmesini öngören; Cumhuriyet Senatosunda
reddedilen metinlerin Millet Meclisinde kabul edilmesi için aynı karar nisabını
şart koşan hükümler Anayasa'nın her iki Meclisi birbirine eşit tuttuğunu açıkça
gösterir.
Millet
Meclisi ve Cumhuriyet Senatosundan ayrı ve bunların üstünde Türkiye Büyük
Millet Meclisi adiyle bir organ yoktur. Anayasa'da bu devim yasama organları,
parlâmento veya birleşik toplantı anlamlarında kullanıla gelmiştir. Oysa dâva
konusu Yasa Türkiye Büyük Millet Meclisi deyimine ayrı ve üstün bir organın
niteliği tanımakta; Cumhuriyet Senatosunu birleşik toplantının kalabalığı
içinde eriterek kişiliğini yitirmekte ve kendisini yabancı bir Başkanlık
Divanının vesayeti altına sokmaktadır. Böyle bir anlayış yerleşirse Cumhuriyet
Senatosunun önemi gittikçe azalacak ve tek Meclis sisteminin tehlikeleri
belirecektir.
Öte
yandan Cumhuriyet Senatosu tam sayısına göre meydana gelen tarafsız üyelerin
belirli orantısı birleşik toplantının 635 kişilik tam sayısı karşısında çok
aşağıya düşmekte ve Anayasa'nın kurduğu denge böylece bozulmaktadır. Aynı
Kanununun 6. maddesinin dâva konusu üçüncü fıkrası hükmü ise son uygulamada
Avrupa Danışma Konseyine bağımsızların katılmasını engellemiştir. 378 sayılı
Kanunun öngördüğü sistem, partilerin temsil edilme imkânını daha da arttırırken
bağımsızları partilerin vesayet ve tahakkümü altına sokmaktadır. Oysa, Anayasa,
partilerin muhtemel olumsuz etkilerini bağımsızlarla önlemeği düşünerek
Senatoya tabiî ve Cumhurbaşkanlığınca seçilen üyeler sokmuştur.
Dâva
konusu hükümler bu bakımlardan Anayasa'ya aykırıdır.
3-
Kanunun uygulanma durumu :
Esasın
görüşülmesine geçilirken kimi üyeler 378 sayılı Kanununun uygulama durumunun ve
bu arada Kanunun hükümleri uyarınca siyasî partilere mensup olan ve olmayan
Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi üyeleri kontenjanlarının bu kontenjanlara
göre temsilcilerin ne şekilde tesbit edildiğinin, bu tesbitlere karşı bu güne
dek itiraz olmuşsa niteliğinin ve sonucunun Millet Meclisi Başkanlığından
sorulması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Bir
yasa hükmünün Anayasa'ya aykırı bulunup bulunmadığını tayinde o yasanın
uygulama yönünün etkisi olabileceği düşünülemez. Bu nedenle söz konusu
hususların sorulmasına yer olmadığına üyelerden Salim Başol, Feyzullah Uslu,
Celâlettin Kuralmen, Muhittin Taylan, İhsan Ecemiş ve Muhittin Gürün'ün
muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
4-
Dâva konusu hükümlerin tartışılması :
a)
1. madde : Avrupa Konseyi Danışma meclisine ve yasama organları üyelerinden
kurulan öteki milletlerarası kurullara katılacak kimselerin ayrılmasından bu
maddenin başlıca hükümleriyle öngörülen usul şöyledir : Türkiye Büyük Millet
Meclisi Birleşik Toplantısı üye tamsayısına her bir siyasî parti gurubunun ve
siyasî parti mensubu olmıyanların müşterek toplantı içindeki sayılan nisbet
edilerek her gruba düşecek üye sayısı bulunur. Bu işi Millet Meclisi Başkanlık
Divanı görür. İtirazlar aynı Divanca kesin olarak karara bağlanır. Her siyasî
partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Gurubu milletlerarası toplantılara
katılmak üzere, kendine düşen sayıda kendine mensup Büyük Millet Meclisi üyeleri
arasından aday gösterir. Bu adaylar, mensup bulundukları Yasama Meclisi Genel
Kurulu'nun bilgisine o meclis Başkanlığınca sunulmakla seçilmiş sayılırlar.
Partisiz olanlar ise hangi yasama meclisinden iseler o meclisçe seçilirler.
Siyasî parti gruplarının öncelik hakları her halde saklıdır.
Bu
düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olup olmadığını ortaya çıkarmak için Türk
Parlâmentosunun kuruluş özelliklerini gözönünde bulundurmak gerekir. Türkiye'de
parlâmento, Anayasa deyimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi, iki meclislidir :
Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. (Anayasa : Madde 63). Bunlar bünye ve
işleyiş bakımından açık ve seçik olarak birbirinden ayrı, her biri kendi
alanında bağımsız kuruluşlardır. Aralarındaki tek bağlantı Anayasa'nın
açıkladığı belli ve sınırlı hallerde birlikte toplanmaktan ibarettir (66/2.,
90., 92/Son, 95., 99. 124. maddelerde olduğu gibi).
Her
iki meclis arasındaki farklar şöylece özetlenebilir : Millet vekili
seçilebilmek için otuz yaşını doldurmak ve Türkçe okuyup yazma bilmek
yetmektedir. (Madde 68.) Millet Meclisi, hepsi genel oyla seçilen 450
Milletvekilinden kurulur. (Madde 67.) Süresi 4 yıldır. (Madde 69.) Gensoru ve
Bakanları veya Bakanlar Kurulunu düşürme yetkisi vardır. (Madde 89.")
Cumhurbaşkanı belirli şartlar altında milletvekili seçimlerinin yenilenmesine,
bir başka deyimle, Millet Meclisinin feshine karar verebilir. (Madde 108.)
Cumhuriyet
Senatosuna gelince : Buraya üye olabilmek için kırk yaşını doldurmak ve yüksek
öğrenim yapmış bulunmak şarttır. Madde 72.) Cumhuriyet Senatosu genel oyla
seçilen 150. Cumhurbaşkanınca seçilen 15 üyeden bir de Anayasa'nın 70.
maddesinde belirtilen tabiî üyelerden kurulur. Süresi 6 yıldır (Madde 73.)
Gensoru ve Bakanları düşürme yetkisi yoktur. Cumhurbaşkanlığınca seçimleri
yenilenemez. Her Meclis kendi içtüzüğünü yine kendisi yapar ve çalışmalarını
ona £Öre yürütür. Her Meclisin kolluk işlerini kendi başkanı düzenler ve
yürütür (Madde 85.)
Böylece
birbirlerinden farklı ve ayrı hüviyetleri Ananasa hükümleriyle beliren iki
yasama meclisinin de Türkiye Büyük Millet Meclisinin dış münasebetlerinde
temsil edilmeleri gereklidir. Oysa dâva konusu 1. madde üçüncü ve dördüncü
fıkralariyle partisizlere ayrılan üyeliklerin Cumhuriyet Senatosu üyeleriyle
milletvekilleri arasında bölüşülmesini öngördüğü halde, siyasî parti mensupları
için böyle bir ayrım gözetmemiş ve işi binnetice siyasî parti gruplarının
takdirine bırakmıştır. Bu duruma göre dış münasebetlerde Türkiye Büyük Millet
Meclisini temsil edecek kurulun iki yasama meclisinin yalnız birisinin
üyelerinden meydana gelmesi her zaman için ihtimal ve imkân içindedir. 1. madde
her iki meclisin de temsilini mutlak şekilde sağlayacak bir hükümden yoksundur.
Bu bakımdan Anayasa'ya aykırı olan maddenin iptali gerekir. Üyelerden İhsan
Keçecioğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin Kuralmen, Fazıl Ulu ocak, Halit Zarbun ve
Lûtfi Ömerbaş bu görüşe katılmamışlardır.
İptal
yönünde ey kullananlardan Salim Başol, Avni Givda, İhsan Ecemiş ve Recai Seçkin
inceleme konusu l. maddenin, yasama meclislerinin Anayasa'nın öngörmediği bir
konu için birleşik olarak toplanabilecekleri sonucunu doğuran bir ilkeyi
benimsemesi bakımından da Anayasa'ya aykırı bulunduğundan ve kararda bu
gerekçeye de dayanılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Gerçekten Anayasa'nın
63. maddesine göre meclisler ancak Anayasa'da gösterilen hallerde birlikte
toplanır. Dış münasebetlerde Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek
üyelerin seçimi işi Anayasa'da gösterilen hallerden değildir. Ancak dâva konusu
1. madde de bu konuda bir birleşik toplantıyı öngörmüş bulunmaktadır. Burada
birleşik toplantı tam sayısı ve siyasî parti guruplariyle partisiz üyelerin bu
tam sayı içindeki yüzde oranları bir ölçü olarak ele alınmıştır. Birleşik
toplantıya değil, siyasî partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi gruplarına
görev verilmiştir. Şu duruma göre bu yönden de Anayasa'ya aykırılık bulunduğu
yolundaki görüşü benimsemek mümkün değildir.
Öte
yandan yine iptal yönünde oy kullananlardan Avni Givda, İhsan Ecemiş ve Recai
Seçkin 1. maddenin temsilci üyelerin tesbitinde yasama meclislerine seçim yapma
imkânı vermemesi bakımından da Anayasa'ya aykırı bulunduğunu ve kararda ayrıca
bu gerekçeye de dayanılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. İnceleme konusu
hüküm, bir yasama görevinin verine getirilmesi ile ilgili olmayıp meclisleri
temsil edecek heyetlerdeki siyasî partiler adaylarının tesbiti ereğini taşıyan
idarî nitelikte bir işlemi öngördüğüne ve siyasî partilerin adaylarını parti
guruplarına seçtirmekte zorunlu bulunduğuna göre bu nitelikteki bir işlemin
yasama meclislerince karara bağlanmamasında Anayasa'ya aykırı bir yön
düşünülemez.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle çoğunluk, tek gerekçe ile yetinilmesi uygun olacağı
sonucuna varmıştır.
b)
5. maddesinin ikinci fıkrası : Bu fıkra yabancı parlâmentolardan gelen resmî
ziyaret davetlerine uyulacaksa 1. madde uyarınca seçim yapılmasını
öngörmektedir. Başlı başına yeni kural koyan bir hüküm değildir. 1. maddede
öngörülecek usule gönderme yapmaktadır. 1. madde ise iptal edildiğine göre bu
fıkranın işi yeniden düzenlenecek maddeye uyulmasını sağlamaktan ibarettir. Bu
niteliği ile de Anayasa'ya aykırı bir yönü yoktur. Dâvanın 5. maddenin ikinci
fıkrasını kapsayan bölümünün reddi gerekir. Üyelerden Salim Başol, Feyzullah
Uslu, İhsan Ecemiş Recai Seçkin, Ziya Önel ve Muhittin Gürün bu görüşe
katılmamışlardır.
c)
6. maddenin üçüncü fıkrası : Bu fıkrada Kanunun 1. ve 2. maddeleri gereğince
yapılacak seçimlerde siyasî parti gruplarına ayrılan yerlerin her halde saklı
olduğu açıklanmaktadır, l. maddede de; siyasî parti gruplarının öncelik
haklarını saklı tutan böyle bir hüküm vardır.
Anayasa
(Madde 56/3) siyasî partileri ister iktidarda ister muhalefette olsunlar,
demokratik siyasî hayatin vazgeçilmez unsurları olarak kabul etmiştir.
Meclislerin içtüzüklerinin bile siyasî parti gruplarının meclislerin bütün
faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılmalarım sağlayacak yolda düzenlenmesi
yine Anayasa'nın bir hükmü gereğidir (Madde 85/2.)
Yaşatma
meclislerinin dış münasebetlerde temsil edilmesi belli başlı meclis
faaliyetlerinden biri sayılmak gerekir. Böyle bir faaliyette siyasî parti
gruplarına ayrılan yerlere öncelik tanınması ve partisiz üyelerin daha alt
sıraya alınması durumunun, yukarıda değinilen hükümler karşısında, Anayasa'ya
aykırılığı düşünülemez. Tam tersine inceleme konusu fıkra Anayasa hükümlerinin
gereği ve sonucudur. Fıkradaki 1. maddeye gönderme yapan bölüm başlı başına
kural koyan bir hüküm değildir. 378 sayılı Kanunda seçimlerin yeri 1. ve 2.
maddeler olduğuna göre fıkrada seçimlerden söz edilirken zorunlu olarak 1.
maddeye de değinilmiştir.
Özetlenecek
olursa : 6. maddenin üçüncü fıkrasında her iki bakımdan da Anayasa'ya aykırılık
bulunmamaktadır. Dâvanın bu hükme yönelen bölümünün de reddi gerekir. Üyelerden
Salim Başol, Feyzullah Uslu, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin ve Muhittin Gürün aynı
fıkrada yer alan ve Kanunun birinci maddesine atıf yapan hükmün iptali
gerektiğini ileri sürerek bu görüşe katılmamışlardır.
5-
İptal karanımı yürürlük tarihi :
İptal
edilen 1. madde 378 sayılı Kanunun belli başlı hükümlerini kapsamaktadır. Hemen
yürürlükten kalkması bir boşluk meydana getirecek ve yeni bir yasama işlemine
kadar aksamalara yol açabilecektir. Bu nedenle ve Anayasa'nın 152. ve 44 sayılı
Kanunun 50. maddeleri uyarınca iptal kararının 9 Kasım 1967 tarihinde yürürlüğe
girmesi uygun görülmüştür. Üyelerden Fazıl Uluocak, Avni Givda, Muhittin Taylan
ve Recai Seçkin bu görüşe katılmamışlardır.
III-
SONUÇ :
1-
378 sayılı ve 16/1/1964 günlü Kanunun 1. maddesinin, Anayasa'ya aykırı
olduğundan iptaline; Üyelerden İhsan Keçecioğlu, Fazlı Öztan, Celâlettin
Kuralmen, Fazıl Uluocak, Halit Zarbun ve Lûtfi Ömerbaş'ın muhalefetiyle ve
oyçokluğu ile;
2-
Aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrası Anayasa'ya aylan bulunmadığından
dâvanın bu hükme yönelen bölümünün reddine; Üyelerden Salim Başol, Feyzullah
Uslu, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin, Ziya Önel ve Muhittin Gürün'ün
muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile;
3-
Aynı Kanunun 6. maddesinin üçüncü fıkrası, Anayasaya aykırı bulunmadığından
dâvanın bu hükme yönelen bölümünün reddine; Üye^ lerden Salim Başol, Fevzullah
Uslu, İhsan Ecemiş, Recai Seçkin ve Muhittin Gürün'ün muhalefetleriyle ve
oyçokluğu ile;
4-
İptal kararının 9 Kasım 1967 gününde yürürlüğe girmesine üyelerden Fazıl
Uluocak, Avni Givda, Muhittin Taylan ve Recai Seçkin'in muhalefetleriyle ve
oyçokluğu ile;
11/5/1967
gününde Anayasa'nın 149., 150., ve 152. maddeleri gereğince karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
İbrahim
Senil
|
Başkanvekili
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
|
|
|
|
Üye
Feyzullah
Uslu
|
Üye
Fazlı
Öztan
|
Üye
Celâlettin
Kuralmen
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
|
|
|
|
Üye
Avni
Givda
|
Üye
Muhittin
Taylan
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Recai
seçkin
|
|
|
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
MUHALEFET
ŞERHİ
l-
378 sayılı Kanunun birinci maddesinde : Parti mensubu olmayanlara ayrılan
üyeliklerin Cumhuriyet Senatosu üyeleriyle Milletvekilleri arasında bölüşülmesi
öngörüldüğü halde siyasî parti mensupları için böyle bir hüküm konmamış
olmasının Anayasa ile çelişen bir yönü yoktur. Çünkü Anayasa'da T.B.M.
Meclisinin Dış münasebetlerinde temsili konusu ile ilgili bir hükme yer
verilmemişdir. Bu bakımdan Kanun Koyucunun siyasî parti mensupları için böyle
bir ayırım gözetmemiş ve işin siyasî parti gruplarının takdirine bırakmış
olması Anayasa'ya aykırı düşmez.
2-
Aday gösterme işlemi, siyasî partinin müşterek grubu tarafından yapılacağına
göre o partinin her iki mecliste bulunan üyelerinin seçilmeleri imkânı
sağlanmış olmaktadır. Dış münasebetlerde her meclisin ayrı ayrı değil T.B.M.
Meclisinin temsili söz konusudur. Bu sebeple maddenin getirdiği seçim
sisteminin her iki meclisin temsilini mutlak şekilde sağlayacak bir hükümden
yoksun bulunduğundan söz edilerek Anayasa'ya aykırı olduğunu kabul etmenin,
yerinde olmadığı görüşündeyim.
Yukarıda
gösterilen nedenlerle 378 sayılı Kanunun birinci maddesinin iptaline ilişkin
karara muhalifiz.
Yukarıda
açıklanan düşüncelere katılmakta olduğumuzdan "378" sayılı Kanunun
"l" inci maddesinin iptaline muhalifiz.
|
|
|
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Fazlı
Öztan
|
Üye
Celâlettin
Kuralmen
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
|
Üye
Halit
Zarbun
|
MUHALEFET
ŞERHİ
1-
Bir kanun hükmünün Anayasa'ya uygun olup olmadığı konusunda yanlışsız bir
sonuca varabilmek için uygulamalar da dahil olmak üzere araştırmanın bütün
yönlere yöneltilmesini zorunlu görmekteyiz.
Bu
dâvada kanunun uygulama şekilleri hakkında bilgi toplanmasına lüzum görülmemek
suretile incelemenin gereği gibi yapılması önlenmiş ve elde mevcut bilgilerin
ışığı altında oy kullanma zorunluğu hasıl olmuştur.
Bu
sebeple incelemede uygulanan bu usulü uygun bulmuyoruz.
2-
Yukarıdaki karar ile Kanunun 1. maddesi (Yasama meclislerinin her ikisinin de
temsil edilmelerini mutlak şekilde sağlamayıp, Türkiye Büyük Millet Meclisini
temsil edecek kurulun bu meclislerden yalnız birisinin üyelerinden
kurulabilmesine imkân vermesi bakımından) Anayasa'ya aykırı görülerek iptal
edilmiş bulunmaktadır.
Kanun
5. maddesi ise, yabancı parlâmentolardan yapılan resmî ziyaret davetlerine uyup
uymamak konusunda ne suretle işlem yapılacağını belirttikten sonra iptali
istenen ikinci fıkrasında :
(Davete
uyulacaksa, 1. madde uyarınca seçim yapılır.) demek suretile, Anayasa'ya
aykırılığı kararda belirtilen l inci madde hükmünün uygulanacağı esasını
koymaktadır.
Bu
halile söz konusu hükmün, bağlı olduğu 1. madde hükmü ile birlikte Anayasa'ya
aykırı bulunduğu meydanda olduğundan İptal edilmesi de zorunludur.
Gerçek
durum böyle olduğu halde, söz konusu 1. madde ile 5. maddenin ikinci fıkrası
hükümlerinin birbiriyle olan sıkı bağlantıları gözönünde tutulmayarak ayrı
hükümlermiş gibi değerlendirilmeleri ve 1. maddenin iptal edilmiş olması
nedenile 5. maddenin ikinci fıkrası hükmünün, 1. madde yerine ileride
düzenlenecek hükme uyulmasını sağlamaktan ibaret olan yeni bir nitelik
kazandığının söz konusu edilerek iptal dışı bırakılması doğru değildir.
Zira,
iptal edilen 1. madde yerine yasa koyucunun, ilerde, ne nitelikte bir düzenleme
yapacağının, bu düzenlemenin başka yönlerden Anayasa'ya aykırı yeni bir takım
hükümler getirip getirmiyeceğinin bugünden bilinmesi mümkün olmadığından, böyle
belirsiz bir durumda uygulanacağı gerekçesile bir hükmün ayakta tutulmasındaki
sakınca ortadadır.
Diğer
taraftan, bu gönderme fıkrası ile, 1. madde hükmünün olduğu gibi 5. madde içine
aktarılmış sayılması ve bu bakımdan da iptal edilmiş olmasına rağmen, 5.
maddenin iptal dışı bırakılan söz konusu fıkrasına dayanılarak, uygulanması
cihetine gidilmesi gerektiği gibi düşüncelere yer verilerek tatbikatta
karışıklığa sebep olunması da hatıra gelebilir.
Kaldıki,
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 44 sayılı
Kanununun 28. maddesi, müracaatın, bir kanunun sadece belirli .madde ve
hükümlerine karşı yapılmış olması halinde bile, şayet bu belirli madde veya
hükümlerin iptali, Kanunun diğer bazı hükümlerinin veya tamamının
uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa, Mahkememize Kanunun bahis konusu diğer
hükümlerinin veya tamamının iptali yetkisini de vermektedir.
Bu
dâvada da 1. madde iptal edildiğine göre 5. maddenin ikinci Fıkrasındaki bu
maddeye yapılan gönderme hükmünün de uygulanamaması sonucunun doğduğu açıktır.
Bu
duruma göre, hakkında müracaat olması bile, yukarıki nedenle iptali uygun
olacak bir hükmün, bu dâvada açık bir şekilde iptali istenmiş olmasına rağmen
iptal edilmemesi yerinde değildir.
3-
Kanunun 6. maddesinin iptali istenen son fıkrasında : l ve 2. maddeler
gereğince yapılacak seçimlerde siyasî parti gruplarına ayrılan yerler her halde
saklıdır.)
Denilmek
suretile, Anayasa'ya aykırılığı sabit olmuş bulunan 1. madde hükmüne ve o
maddeye göre yapılacak seçime gönderme yapılmaktadır.
Buna
göre, fıkranın 1. maddeye gönderme yapan hükmü, yukarıda sözü edilen 5.
maddenin ikinci fıkrası hükmü ile aynı nitelikte olduğundan, o fıkraya ilişkin
olarak yukarıda açıklanmış bulunan nedenlerle bu fıkrada yer alan 1. maddeye
gönderme hükmünün de iptali gerekmektedir.
Bu
sebeplerle kararın, 378 sayılı Kanunun 5. maddesinin ikinci ve 6. maddesinin
son fıkralarına ilişkin olan kısımlarına muhalifiz.
Sayın
Muhittin Gürünün E : 1964/21 K : 1967/11 sayılı karara ilişkin muhalefet
yazısına katılıyoruz.
MUHALEFET
ŞERHİ
l-
a) Anayasa, Cumhuriyet Senatosunun ve Millet Meclisinin ancak Anayasa'da
gösterilen hallerde birlikte toplanmasına cevaz vermiş ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bileşik toplantısı için Millet Meclisi Başkanlık Divanını
görevlendirmiştir. (Anayasa Madde 63 ve 84). Birleşik toplantı tamsayısı ve
Millet Meclisi Başkanlık Divanının Cumhuriyet Senatosu üyeleri üzerinde söz
sahibi olması sadece birleşik toplantı yapılması durumunda ve bu da tâbi
Anayasa'da gösterilen haller de düşünülebilir. 378 sayılı ve 16/1/1964 günlü
Yasa'nın dâva konusu 1. maddesi, yasama meclislerinin dış münasebetleri için
temsilci seçilme si konusunda birleşik toplantı öngörmemekle birlikte birleşik
toplantı tamsayısını ölçü olarak almak; siyasî parti gruplarına ve partisizlere
düşecek temsilci sayısının tesbitini ve yapılacak itirazların kesin olarak
karara bağlanmasını Millet Meclîsi Başkanlık Divanına bırakmak yoliyle,
Anayasa'da gösterilmiş haller dışında kalan konuyu düzenleyecek ilkeyi bir
birleşik toplantı varsayımı üzerine oturtmuştur. Böyle bir tutumun Anayasa'ya
aykırılığı apaçıktır.
Öte
yandan 1. maddenin düzenlenmesinde yasa koyucunun bir birleşik toplantı
varsayımından yola çıkmadığını düşünerek Millet Meclisi
Başkanlık
Divanının, ancak Anayasa'nın birleşik toplantılar için öngördüğü müşterek
başkanlık yetkisini genişletip şurnullendiren hükmü yalnızca ele alsak bunun
dahi ortaya başlı basma bîr Anayasa'ya aykırılık durumu çıkardığını kolaylıkla
görürüz.
b)
Dâva konusu madde yasama meclislerine kendilerini dış memleketlerde temsil
edecek kimseleri, bu kimseler siyasî parti mensubu iseler, seçmek yetkisini
tanımamaktadır. Maddede siyasî parti gruplarının gösterecekleri adayların
mensup bulundukları yasama meclisinin genel kuruluna bildirilmesiyle seçilmiş
sayılacakları hükmü vardır. Haklarında bu işlem yapılan kimseler grupların
adayı olmaktan çıkacak; yasama meclislerinin dış münasebetlerdeki temsilcileri
niteliğini kazanacaktır. Adaylar kendi gruplarınca seçilmiş bile olsalar,
ilgili yasama meclisinin bu yolla temsilcileri hakkındaki oyunu ve iradesini
açıklamış bulunduğunu düşünmeğe imkân yoktur. Bir yasama meclisinin kendi
temsilcisini seçememesi durumunu ise demokratik hukuk devletî kavramı ile
bağdaştıranlayız. Öte yandan işlemin yasama görevi dışında kalması sonucu değiştiremez.
Kaldı ki bu güne kadar T. B. M. M. nin yasama görevi dışındaki bir çok işleri
hep yasama meclislerinin oylariyle yürütülegelmiş ve sonuca bağlanmıştır. Bu
bakımlardan da Anayasa'ya aykırılık apaçıktır.
1-
Maddenin iptali gerekçesinde yukarıda açıklanan nedenlere de dayanılması
gerekir.
2-
378 sayılı Yasa yürürlüğe girmezden önce de Türkiye Büyük Millet Meclisinin dış
münasebetleri vardı. Bunları kendi karar ve gelenekleriyle düzenliyordu. Onun
için, l, maddenin iptali boşluk meydana getirmiş değildir. Anayasa'ya
aykırılığı sabit olmuş bir hükmün daha altı ay yürürlükte kalmasını gerekli
kılacak başka bir neden de volttur.
1964/21-1967/11
sayılı ve 11/5/1967 günlü karara bu bakımlardan karşıyız.
Yukarıki
muhalefet yazısının 2. bendindeki düşünceye katılıyorum.
İptal
kararının yürürlük tarihine ilişkin yukarıda 2. bentte yazılı düşünceye
katılıyorum.
KARŞI
OY YAZISI
1-
Yasama meclislerinin dış ilişkilerinin düzenlenmesi ereğiyle konulmuş bulunan
Yasanın 1. maddesinin iptali nedeni olarak sayın Üye Avni Givda'nın (Muhalefet
şerhi) nin 1. bendinde yazılı yönlere dahi orada açıklanan gerekçelerle,
dayanılmamış olmasının yanlış olduğunu düşünmekte ve çoğunluğun gerekçesini bu
bakımdan eksik görmekteyim.
2-
Sayın üye Muhittin Gürün'ün (Muhalefet şerhi) nin 2. ve 3. bentlerinde yazılı
gerekçelerle sayın Üye Avni Givda'nın (Muhalefet şerhi) nin 2. bendinde yazılı
gerekçelere katılıyorum ve bundan ötürü çoğunluk kararının söz konusu bentlerde
anılan bölümlerine karşıyım.