ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas No:1963/311
Karar No:1965/12
Karar tarihi:4/3/1965
Resmi Gazete tarih/sayı:24.12.1965/12185
Dâvacı
: Türkiye İşçi Partisi adına Genel Başkan Mehmet Ali Aybar
Dâvanın
konusu :
Milletlerarası
andlaşmaların yapılması, yürürlüğü ve yayınlanması ile bazı andlaşmaların
yapılması için Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi hakkındaki 31/5/1963 günlü ve
244 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları ile 3 üncü
maddenin l numaralı bendinin üçüncü fıkrasının; aynı maddenin 2 numaralı bendinin
tamamının; aynı maddenin 3 numaralı bendinin birinci fıkrasının; 5 inci
maddesinin son fıkrasının ve 6 ncı maddenin tamamının Anayasa'nın 3, 4/2, 4/3,
11, 36, 65, 66, 97 ve 126 ncı maddeleri hükümlerine aykırı olduğundan
iptallerine karar verilmesi istenilmiştir.
2
nci maddenin üçüncü fıkrası :
"Milletlerarası
bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan uygulama andlaşmalarından
Türk Kanunlarına değişiklik getirmeyenleri onaylamak veya bunlara katılmak
için; bunların konusu iktisadî, ticari veya teknik münasebetlerin dışında kalsa
veya süresi bir yılı aşsa veya Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenmeyi
gerektirse veya kişi hallerine veyahut Türk vatandaşlarının yabancı
memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunsa dahi, onaylama veya katılmayı uygun
bulmak Üzere kanun yapılması zorunluğu yoktur."
2
nci maddenin 4 üncü fıkrası : .
"Kanunun
verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan iktisadi, ticarî, teknik
veya idari anlaşmalardan Türk kanunlarına değişiklik getirmiyenleri onaylamak
veya bunlara katılmak için; bunların süresi bir yılı aşsa veya Devlet Maliyesi
bakımından bir yüklemeyi gerektirse veya kişi hallerine veyahut Türk
vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunsa dahi,
onaylama veya katılmayı uygun bulmak üzere kanun yapılması zorunluğu yoktur."
3
üncü maddenin 1 numaralı bendinin üçüncü fıkrası :
"2
nci maddenin 2, 3, ve 4 üncü fıkraları gereğince bir milletlerarası andlaşmanın
onaylanmasının veya buna katılmanın uygun bulunmasına dair bir kanun
çıkarılması zorunluğu yoksa ve bu andlaşmanın onaylanması veya buna katılma bir
Bakanlar Kurulu kararnamesiyle olursa, bu andlaşmanın onaylanmasının veya buna
katılmanın uygun bulunması hakkında kanun çıkarılamaz."
3
üncü maddenin 2 numaralı bendi :
"Bir
milletlerarası andlaşmanın veya Türkiye Cumhuriyetini bağlıyan bir
milletlerarası andlaşmanın belli hükümlerinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girdiği; bir milletlerarası andlaşmanın uygulama alanının değiştiği,
uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği tarihler, bir bakanlar Kurulu
kararnamesiyle tesbit olunarak Resmî Gazete'de yayınlanır.
Bir
milletlerarası andlaşma, yukarıdaki fıkrada söz konusu yürürlük tarihinin
tesbitine dair kararnamede belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde kanun kuvvetini
kazanır."
3
üncü maddenin 3 numaralı bendinin birinci fıkrası :
"Milletlerarası
bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan teknik veya idari
nitelikteki uygulama andlaşmalarından ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak
Bakanlar Kurulunca yapılıp 2 nci maddenin 2 nci fıkrasına göre Millet Meclisi
ve Cumhuriyet Senatosunun bilgisine sunulanların dışında kalan teknik veya
idari andlaşmalardan iktisadi veya ticari nitelikte olmayan, Özel kişilerin
haklarını ilgilendirmeyen ve Türk kanunlarına değişiklik getirmiyenlerin
yayınlanması zorunlu değildir. Bu fıkra gereğince yayınlanması zorunlu olmayan
andlaşmalar hakkında l ve 2 numaralı bendler uyarınca çıkarılan kararnamelerin
yayınlanması da zorunlu değildir."
5
inci maddenin iptal konusu kısmı :
Türkiye
Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle yardim sağlayan iki veya çok
taraflı andlaşmaları, iki veya çok taraflı teknik veya idari işbirliği
andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç ertelenmesi veya ticaret
andlaşmalarını ve aynı nitelikteki modüsvivendileri 2 nci maddenin 4 üncü
fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir."
6
ncı madde :
"18
Şubat 1952 tarihli ve 5886 sayılı kanunla onaylanmış olan Kuzey Atlantik
Andlaşmasının gereği olarak bu andlaşmaya taraf olan devletlerle ve Kuzey
Atlantik Andlaşması Teşkilâtı ile yapılan iki veya çok taraflı andlaşmaları, 2
nci maddenin 4 üncü fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir."
İNCELEME
:
Anayasa
Mahkemesi içtüzüğünün 15 inci maddesi gereğince yapılan ilk incelemede dâvanın
Türkiye İşçi Partisi içtüzüğünün 17 nci maddesine göre Partinin en yüksek
merkez organı olan Yönetim Komitesi tarafından verilen karara dayanılarak
süresinde açıldığı anlaşıldığı gibi Merkez Yönetim Komitesi kararının, Parti
Genel Yönetim Kurulunun l Eylül 1963 günlü kararı ile onandığı ve dosyada
eksiklik bulunmadığı görülerek esasın incelenmesine üyelerden Şemsettin
Akçoğlu'nun dâva açmağa partinin en yüksek organı olan Büyük Kongrece yetki
verilmesi gerektiği yolundaki muhalefeti ile karar verilmiş olmakla, düzenlenen
rapor okunduktan, ilgili kanun ve Anayasa hükümleri ve meclisler tutanakları
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
GEREKÇE
:
l -
Anayasa'nın yabancı devletler ve milletlerarası kurullarla yapılacak
andlaşmalara ilişkin 65 inci maddesi şöyledir :
"Türkiye
Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kurullarla yapılacak
andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir
kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
İktisadi,
ticari veya teknik münasebetleri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan
andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme gerektirmemek, kişi
hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak
şartiyle, yayınlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde, bu andlaşmalar,
yayımlarından başlıyarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bilgisine sunulur.
Milletlerarası
bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak yapılan iktisadi, ticari, teknik veya idari anlaşmaların Türkiye
Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur. Ancak, bu fıkraya
göre yapılan iktisadi, ticari veya özel kişilerin haklarım ilgilendiren
andlaşmalar yayınlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk
Kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmalarm yapılmasında l inci fıkra
hükmü uygulanır.
Usulüne
göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar
hakkında 149 ve 151 inci maddeler gereğince Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz."
Maddede
hangi andlaşmalar için Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı uygun
bulmasının şart olduğu, hangilerinde bu yola başvurulmasına lüzum bulunmadığı;
hangi andlaşmalarm yayınlanma ile ve hangilerinin buna lüzum olmaksızın
yürürlüğe gireceği gösterilmiştir.
Anayasa'nın
65 inci maddesinin birinci fıkrasına göre andlaşmalarm onaylanması T. B. M. M.
sinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır, ikinci ve üçüncü
fıkralarda ise bu kuralın istisnaları gösterilmiştir. Bunlarda aşağıda
gösterilenlerden ibarettir :
a)
Uygulama andlaşmaları :
Maddenin
üçüncü fıkrasına göre, milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama
andlaşmalarmın onaylanması için Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı
uygun görmesi zorunluğu yoktur.
b)
İktisadî, ticarî veya teknik münasebetleri düzenleyen andlaşmalar :
Maddenin
ikinci fıkrası hükmüne göre doğrudan doğruya Bakanlar Kurulunca onaylanır.
Büyük Millet Meclisinin onaylamayı uygun görmesi şartı, bu nitelikte
andlaşmalardan süresi bir yılı geçenler, Devlet Maliyesine külfet yükleyenler,
kişi hallerine dokunanlar, Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına
dokunanlar için aranır.
c)
Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan andlaşmalar :
İktisadî,
ticarî, teknik veya idarî nitelik taşıyan bu andlaşmalar da, maddenin üçüncü
fıkrası hükmüne göre Büyük Millet Meclisinin uygun görmesi şartı aranmadan
onaylanır.
2 -
244 sayılı Kanunun iptal konusu olan 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında
"Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak Bakanlar Kurulunca yapılan
uygulama andlaşmalarından Türk kanunlarına değişiklik getirmeyenler" ele
alınmış ve bunların onaylanması için kanun yapılması zorunluğu olmadığı
gösterilmiştir.
Bu
uygulama andlaşmaları Anayasa'nın 65 inci maddesinin üçüncü fıkrasının
kapsamına girmektedir. 65 inci maddenin bu fıkrasında söz konusu uygulama
andlaşmalarmın süreleri, konulan ve başka nitelikleri bakımından bir ayırım
yapılmaksızın bunların T. B. M. Meclisince uygun bulunmasının zorunlu olmadığı
açıklanmıştır. Anayasa koyucusu, uygulama andlaşmalarmın taşıdıkları hükümlere
göre bir ayırım yaparak bazılarının onaylanması için yasama organının uygun
bulmasını istemiş olsa idi, 65 inci maddenin ikinci fıkrasında yaptığı gibi bu
maksadını belirtmiş olurdu. 65 inci maddenin ikici fıkrasındaki şartların
üçüncü fıkrasının uygulanmasında da otomatikman geçerli olması gerektiği
söylenemez. Zira bu iki fıkra aynı konulara ilişkin değildir, ikinci fıkrada
açıktan yapılan andlaşmalar, üçüncü fıkrada ise yasama organının önceden uygun
bulmuş olduğu bir andlaşmanın uygulanmasını sağhyan andlaşmalar öngörülmüştür.
Böyle olduğu içindir ki Anayasa koyucusu bunların onaylanmalarını ayrı şartlara
bağlanmıştır. Uygulama andlaşmalarında, istisnasız olarak yasama organının
uygun görmesinin şart olmaması, yürütme organının kanun konusu olan hükümleri
taşıyan andlaşmayı onaylaması gibi sonuçlar doğurabilir. Ancak, bu ihtimal
Anayasa'nın 65 inci maddesinin mutlak olan üçüncü fıkrasının sınırlı
uygulanmasını ve onaylama organına verdiği yetkinin kısılmasını haklı
göstermez. Uygulama anlaşmalarında, sadece Anayasa'nın 65 inci maddesinin
dördüncü fıkrasında yazılı olan şart, yani Türk kanunlarına değişiklik
getirmemek şartı aranmalıdır. Bu nedenlerle, 244 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan uygulama andlaşmalarının (Konusu
iktisadi, ticari veya teknik olsa, süresi bir yılı aşsa, Devlet Maliyesi
bakımından yüklenmeyi gerektirse, kişi hallerine veya Türk vatandaşlarının
yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunsa dahi) T. B. M. Meclisince
uygun bulunması zorunlu olmadığına dair olan hüküm, Anayasa'ya aykırı
görülmemiştir.
3 -
244 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasında kanuna dayanılarak
yapılan andlaşmalar ele alınmış ve bunlarda da onaylama veya katılmayı uygun
bulmak üzere kanun yapılması zorunluğu olmadığı belirtilmiştir. 2 numaralı bentte
dayanılan gerekçeler bu fıkra hakkında da varit olduğundan bu fıkranın
da Anayasa'ya aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
4 -
244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin iptal konusu l numaralı bendinin üçüncü
fıkrası, bir andlaşmanın onaylanması veya buna katılma için kanun çıkarılması
zorunluğu yoksa ve bu işlemler Bakanlar Kurulunun bir kararnamesiyle olursa bu
hususta kanun çıkarılamıyacağını göstermektedir.
Bakanlar
Kuruluna onaylama yetkisini veren Anayasa'nın 65 inci maddesi hükmüdür.
Bakanlar Kurulu - isterse - onaylamayı uygun bulan bir kanun çıkartmak yoluna
da başvurabilir. Fakat kanuna ihtiyaç duymayıp Anayasa'dan aldığı bu yetkisini
kullanırsa bu tasarruf kanun hükmünde olduğundan ayrıca bir kanun çıkarılmasına
yer kalmaması doğaldır. Yasama Meclisinin bu konuda girişeceği teşriî faaliyet
yetki dışında kalır. Aksinin kabulü, Bakanlar Kurulunun Anayasa'ya göre Devleti
bağlıyan bir tasarrufunun Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun görülmemesi
halini de tecviz etmek gibi Anayasa'ya aykırı düşen ve milletlerarası itibarı
zedeleyen bir sonuç doğurur.
Davacı
kanunun söz konusu üçüncü fıkrasında Anayasa'nın 97 nci maddesiyle
Cumhurbaşkanına tanınan (Milletlerarası andlaşmaları onaylama) ve (Yayınlama)
yetkilerinin Bakanlar Kuruluna verilmediğini ve bazı andlaşmaları yayınlaması
yolunda gene Cumhurbaşkanına verilen bir görevin ihlâl edildiğini öne sürerek
bu fıkrayı bu yönden de Anayasa'ya aykırı bulmaktadır.
Gerçekten,
Anayasa'nın 97 nci maddesinin ikinci fıkrasında (Milletlerarası andlaşmaları
onaylamak ve yayınlamak) yetkileri Cumhurbaşkanına verilmiştir. Ancak, bu madde
hükmünü tamamlayan 98 inci maddede de (Cumhurbaşkanının bütün kararları,
Başbakan ve ilgili Bakanlarca imzalanır. Bu kararlardan Başbakan ile ilgili
Bakan sorumludur.) hükmü yer almaktadır. Bu hal; aynı maddenin başında
belirtildiği gibi, (Cumhurbaşkanının, görevleriyle ilgili işlemlerinden sorumlu
olmaması) nın tabiî sonucudur. 244 sayılı Kanum, andlaşmaların onaylanması
işine bütün Bakanların katılmalarını öngördüğünden bir Bakanlar Kurulu
kararnamesi düzenlenecek, bütün imzalar tamamlanınca Cumhurbaşkanının imzasına
sunulacaktır.
Cumhurbaşkanının
bu kararnameyi imzalaması, yapılan andlaşmayı Anayasa'nın 97 nci maddesi
gereğince onaylamasından başka bir anlam taşımaz.
5 -
Yayınlama konusuna gelince :
Anayasa'nın
65 inci maddesinde, milletlerarası andlaşmaların, yayınlanmasını zorunlu kılan
genel bir hüküm yoktur. Tersine, bu madde ile hangi andlaşmaların yayınlanması
gerektiği açıklanmak suretiyle kanun koyucuya yayınlama hususunda istisnalar
yapma hakkı tanınmıştır.
Böylece,
244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin 3 numaralı bendinin birinci fıkrasının
yayınlanmasını zorunlu görmediği andlaşmalar Anayasa'nın 65 inci maddesi ile
yayınlanması emredilen andlaşmalann dışında kalmaktadır.
Yukarıda
4 ve 5 inci bentlerdeki açıklamalara göre, davacının, 244 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinin dâva konusu bentleri ve fıkraları için ileri sürdüğü iptal
sebepleri, bu bent ve fıkra hükümlerinin Anayasa'nın 65 inci maddesine paralel
nitelikte olmaları bakımından, yerinde değildir.
6 -
244 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin iptali istenen ve kararın baştarafında
yazılı olan kısmı, kanunun 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasına atıf yapmakta,
yani (Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan andlaşmalar) arasına 5 inci
maddede sözü edilen andlaşmaları da katmaktadır.
Anayasa'nın
65 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, hükümeti bazı andlaşmalar yapmaya
yetkili kılacak kanunların kabulüne cevaz vermektedir. Bu kanunlar, her
andlaşma için ayrı ayrı kabul edilebileceği gibi andlaşma sınırları belli
edilmek suretiyle genel nitelikte de olabilir.
244
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin iptali istenen kısmında da, belli andlaşmalar
çerçevesinde hükümete genel nitelikte yetki veren böyle bir hüküm yer
almaktadır, buna göre :
a)
Türkiye Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle yardım sağlayan iki veya
çok taraflı andlaşmalar;
b)
İki veya çok taraflı teknik veya idari işbirliği anlaşmaları;
c)
İki veya çok taraflı borç ertelenmesi veya ticaret andlaşmaları;
d)
İki veya çok taraflı modüsvivendiler;
e)
Bakanlar Kurulunca onaylanabilir veya gene Bakanlar Kurulunca bunlara
katılınabilir.
Anayasanın
65 inci maddesinin üçüncü fıkrası (Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan
iktisadi, ticari teknik veya idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet
Meclisince uygun bulunması zorunluğu olmadığı) nı göstermesine ve 244 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi de Hükümete bu nitelikteki andlaşmalar için yetki vermek
amacını güttüğüne ve böylece Hükümetçe kullanılacak yetki, gücünü Anayasa'dan
aldığına göre dâvanın bu kısmı da yersizdir.
7 -
244 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi, 5886 sayılı Kanunla onaylanan Kuzey Atlantik
Andlaşmasının gereği olarak yapılacak iki veya çok taraflı andlaşmalar için de
Hükümete yetki vermektedir.
244
sayılı Kanun, Hür Dünyanın ve bu arada Türkiye'nin savunması bakımından önemi
tartışılmayacak kadar aşikâr olan Kuzey Atlantik Andlaşmasınm uygulanması
konusuna 6 ncı maddesinde ayrıca yer vermiş bulunmaktadır.
Kuzey
Atlantik Andlaşmasına göre yapılacak andlaşmalar da uygulama andlaşması
niteliğindedir. Bu uygulama andlaşmaları, teknik veya idari olabileceği gibi
Türk Silâhlı Kuvvetleriyle ilgili konularıda kapsayabilir.
Bunlardan,
teknik veya idari olanlar için yukarıda diğer hükümler dolayısiyle belirtildiği
üzere Anayasa'nın 65 inci maddesi uyarınca bir kanunla uygun görülme zorunluğu
yoktur.
6
ncı maddede de, 2 maddenin dördüncü fıkrasına yapılan atıf bu konuyu
kapsamaktadır. Anayasa'nın 66 ncı maddesinde Türkiye'nin taraf olduğu
milletlerarası andlaşmaların gerektirdiği hallerde Türk Silâhlı Kuvvetlerine
ilişkin konularda Türkiye Büyük Millet Meclisinin izin vermesine lüzum
bulunmadığı açıklandığına göre Kuzey Atlantik andlaşması çerçevesinde Türk
Silâhlı Kuvvetleriyle ilgili olabilecek uygulama andlaşmaları için Bakanlar Kuruluna
yetki verilmesinde de Anayasaya aykırılık yoktur.
SONUÇ:
31/5/1963
günlü ve 244 sayılı Kanunun :
a -
2 nci maddesinin üçüncü fıkrası,
b -
2 nci maddesinin dördüncü fıkrası,
c -
3 üncü maddesinin l numaralı bendinin üçüncü fıkrası,
ç -
3 üncü maddesinin 2 numaralı bendi,
d -
3 üncü maddesinin 3 numaralı bendinin birinci fıkrası, hükümleriyle,
e -
5 inci maddesinde yer alan "Türkiye Cumhuriyetine hibe kredi veya sair
suretlerle yardım sağlıyan iki veya çok taraflı andlaşmaları, iki veya çok
taraflı teknik veya idari işbirliği andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç
ertelenmesi veya ticaret andlaşmalarını ve aynı nitelikteki modüsvivendileri 2
nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir." şeklindeki hükmün ve
f -
6 nci maddesi hükmünün
Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve dâvanın reddine; (ç) bendinde üyelerden İbrahim Senil'in
(e) bendinde Celâlettin Kuralmen ve Muhittin Gürün'ün; (f) bendinde Şeref
Hocaoğlu, Salim Başol, Celâlettin Kuralmen, Avni Givda ve Muhittin Gürün'ün
muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile, diğer bentlerde oybirliği ile 4/3/1965
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Lûtfi
Akadlı
|
Üye
Cemalettin
Köseoğlu
|
Üye
Asım
Erkan
|
Üye
Şemsettin
Akçoğlu
|
|
|
|
|
Üye
İbrahim
Senil
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
A.Şeref
Hocaoğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
|
|
|
|
Üye
Celâlettin
Kuralmen
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Avni
Givda
|
Üye
Ahmet
Akar
|
|
|
|
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ekrem
Tüzemen
|
|
|
|
|
|
|
|
|
MUHALEFET
ŞERHİ
Anayasa'nın
97 nci maddesinin ikinci fıkrasında, Cumhurbaşkanının milletlerarası
andlaşmaları onaylıyacağı ve yayınlayacağı yazılardır. Bu hükümle,
Cumhurbaşkanının şahsına, Devletin başı sıfatı ile özel bir görev ve yetki
verilmiştir. Bu açık ve kesin hüküm karşısında, Cumhurbaşkanının bu konudaki
tasarrufa ilişkin kararına, Bakanlar Kurulunun katılması söz konusu olmamak
gerekir. Anayasa koyucusu bu katılmayı öngörmüş olsa idi bunu açıklayabilirdi.
Şu halde uygulamanın, açıklandığı şekilde yapılması doğaldır. Anayasa'nın 98
inci maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının görevleri ile ilgili işlemlerinden
sorumlu olmadığı halbuki andlaşmaların onaylanması ve yayınlanması tasarrufunun
bir sorumluluğa yol açabileceği ve bu sorumluluğun ancak bu tasarrufa katılma
ile belli olacağı düşünülse bile gene sözü geçen 98 inci maddenin ikinci
fıkrasında denildiği gibi Başbakan ile her andlaşmanm niteliğine göre sadece
bununla ilgili Bakanın bu tasarrufa katılmaları kabul edilebilir. Aksi halde
bir andlaşma ile hiçbir ilgisi olmayan bir Bakan sorumlu durumuna düşürülmüş
olur. Anayasa'nın 105 inci maddesinde ise her Bakanın kendi yetkisi içindeki
işlerden (Genel siyasetin yürütülmesinden ayrıca) sorumlu olduğu yazılıdır. 244
sayılı kanunda, onaylama ve yayınlama tasarrufunun, Bakanlar Kurulunun
kararnamesi ile yapılacağı yolunda yer alan hükmün Anayasa'nın yukarıda
zikredilen maddelerine aykırı olduğu kanısındayım. Bu nedenlerle çoğunluğun bu
konuya ilişkin kararına muhalifim.
MUHALEFET
ŞERHİ
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası (Madde 65/3) Kanunla önceden verilmiş yetkiye dayanılarak
yapılanlardan ancak Türk kanunlarına değişiklik getirmeyen iktisadi, ticari,
teknik veya idari andlaşmalar için T. B. M. M. nce uygun bulunmaları zorunluğunu
koymamıştır.
244
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi bir takım andlaşmalar yapılmak Üzere kanunla yetki
verilmesi niteliğindedir. Ancak bu hükümde andlaşmalar (Aynı kanunun 5 inci
maddesindeki tutumun tersine) smırlandırılmayarak genel ve mutlak deyimlerle yetinihniş
ve böylece Anayasa'nın çizdiği çerçeve aşılmıştır.
Bu
maddede her ne kadar aynı kanunun 2 nci maddesinin 4 üncü fıkrasına bir
gönderme varsa da (Gereğince) deyiminin kullanılması yüzünden göndermenin yönü
ve kapsamı karanlık kalmaktadır.
Şu
duruma göre 244 sayılı Kanunun Anayasa'ya aykırı olan 6 ncı maddesinin iptali
gerektiği kanısı ile karara muhalifiz.
|
|
|
Üye
A.
Şeref Hocaoğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
Üye
Avni
Givda
|
MUHALEFET
ŞERHİ
l -
244 sayılı Kanunun "5" inci maddesinin dâva konusu bulunan hükmü
Bakanlar Kurulunu (Türkiye Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle
yardım sağlayan iki veya çok taraflı andlaşmaları, iki veya çok taraflı teknik
veya idari işbirliği andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç ertelenmesini
veya ticaret andlaşmalarını veya aynı nitelikteki modüsviventileri 2 nci
maddenin 4 üncü fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmağa) yetkili
kılmaktadır. Anayasa'nın "5" inci maddesinin "3" üncü
fıkrasında ise andlaşmaların onaylanmasını Türkiye Büyük Millet Meclisince bir
kanunla uygun bulunmasına bağlıyan kaidenin istisnalardan olarak
(Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun
verdiği yetkiye dayanılarak yapılan iktisadî, ticarî, teknik veya idarî
andlaşmaların, Türk kanunlarına değişiklik getirmedikleri takdirde, Türkiye
Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu olmadığı) bildirilmiştir.
Anayasa'nın
bu fıkrasında sözü edilen (Yetki veren kanun) dan aynı fıkrada sayılan
hususlarda Bakanlar Kuruluna, dâva konusu hükümde olduğu gibi, önceden genel
surette bu nevî andlaşmaları yapma yetkisi veren bir kanunun kasdedilmediği,
burada öngörülen kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tesbit ettiği muayyen
mevzuda Bakanlar Kuruluna teknik, idari, iktisadi veya ticari bir andlaşma
yapmak selâhiyetini veren, bir kanun olduğu gerek metinden ve gerekse
Anayasa'nın bu maddesine ilişkin gerekçede yapılan açıklamalardan
anlaşılmaktadır. Gerçekten bu açıklamalarda; bir kanunun evvelden verdiği
yetkiye dayanılarak bu kanunun tatbiki için idari veya teknik uygulama
anlaşmalarının teşriî organdan geçirilmeden yürürlüğe konulabileceği ve bunun
Hükümetin evvelce teşriî organca tasvip edilmiş olan anlaşmaların verdiği
yetkiye dayanarak bu anlaşmaların tatbik edilebilmesini sağlamak için tatbikat
anlaşmaları yapıp teşri organdan geçirmeden yürürlüğe koyabilmesi hususundaki
esaslara tabi olduğu bildirilmekte ve bu yetki, Hükümetin tüzük ve
yönetmelikler çıkartma yetkisine benzetilmektedir. Her ne kadar Anayasa'nın bu
fıkrası, lâyihada teklif edilen şekli bilâhare değiştirilerek kabul edilmiş ise
de, bu değişikliğin "Anlaşma" deyimi yerine "Andlaşma"
deyiminin kullanılmasından ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılacak
idari ve teknik andlaşmalara iktisadî ve ticarî andlaşmaların da ilâvesinden
ibaret bulunmuş ve gerekçenin esası mahfuz kalmıştır. Bu itibarla, ancak
yukarıda açıklanan surette çıkarılmış bir kanuna dayanılarak yapılan
andlaşmalar ile milletlerarası bîr andlaşmaya dayanarak yapılan uygulama
andlaşmalarının Türk Kanunlarına değişiklik getirmedikleri takdirde Türkiye
Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu bulunmamak iktiza eder.
Bu
sebeple Anayasa'nın 65/3 üncü maddesine aykırı bulunan 244 sayılı Kanunun
"5" inci maddesinde yer alan yukarıda yazılı hükmün iptali gerektiği
reyindeyim.
2 -
244 sayılı Kanunun "6" ncı maddesi Bakanlar Kuruluna (18 Şubat 1952
tarihli ve 5886 sayılı Kanunla onaylanmış olan Kuzey Atlantik Andlaşmasmın
gereği olarak bu andlaşmaya taraf olan iki veya çok taraflı andlaşmaları 2 nci
maddenin 4 üncü fıkrası gereğince onaylamağa veya bunlara katılmağa) yetki
vermektedir.
Anayasa'nın
yukarıda sözü geçen "65" inci maddesinin "3" üncü
fıkrasında Bakanlar Kurulunun yetkisi iktisadi, ticari, teknik veya idari
andlaşmalara münhasır olmak üzere sınırlanmıştır. Halbuki dâva konusu
"6" ncı maddede yapılacak olan andlaşmaların sınırı, Anayasa'da
gösterildiği şekilde çizilmemiş ve genel nitelikte yetki veren bir hüküm yer
almıştır. Bu sebeple de 244 sayılı Kanunun "6" ncı maddesinin iptali
gerektiği kanısındayım.
MUHALEFET
ŞERHİ
l -
Kararın 6 numaralı fıkrası ile : 31/5/1963 günlü ve 244 sayılı Kanunun 5 inci
maddesindeki;
(.........
Türkiye Cumhuriyetine hibe, kredi veya sair suretlerle yardım sağlıyan iki veya
çok taraflı andlaşmaları iki veya çok taraflı teknik veya idari işbirliği
andlaşmalarını, iki veya çok taraflı borç ertelenmesi veya ticaret
andlaşmalarını ve aynı nitelikteki modüsvivendileri 2 nci maddenin 4 üncü
fıkrası gereğince onaylamaya veya bunlara katılmaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir.)
hükmünün
Anayasa'ya aykırı olmadığı kabul edilerek buna ilişkin iptal istemi reddedilmiş
bulunmaktadır.
Bu
sonuca varılmak için dayanak yapılan hüküm, Anayasa'nın 65 inci maddesinin,
aşağıda gösterilen, üçüncü fıkrasıdır.
(Madde
: 65 - Üçüncü fıkra :
Milletlerarası
bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak yapılan iktisadi, ticari, teknik veya İdari andlaşmalann Türkiye
Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya
göre yapılan iktisadi, ticari, veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren
andlaşmalar yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.)
Kararda,
244 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin metni yukarıda yazılı bulunan hükmü;
Anayasa'nın 65 inci maddesinin söz konusu fıkrasında öngörülen bir (Yetki
kanunu) niteliğinde sayılmakta ve bu sebeple de Anayasa'ya uygun olduğu
neticesi çıkarılmaktadır.
Şu
halde ilk önce, dâva konusu olan hükmün, Anayasa'nın 65 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörülmüş olan bir (Yetki kanunu) niteliğinde olup olmadığını
çözmek gerekmektedir.
Anayasa'nın
65 inci maddesi; ilk fıkrası ile bu konudaki esas prensibi koymakta, ondan
sonraki fıkralarında da bu prensibin istisnalarını belirtmektedir.
Maddenin
ilk fıkrasındaki prensip şudur :
(Türkiye
Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kurullarla yapılacak
andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla
uygun bulmasına bağlıdır.)
Bu
esasa göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bir kanunla onaylanmasını uygun
bulmadığı hiç bir andlaşma yapılamaz.
Ancak
madde, milletlerarası münasebetlerin gerektirdiği zaruretler sebebiyle ve
zaruret derecesinin hudutları ile sınırlı kalmak üzere bazı istisnalar da kabul
etmiştir, İşte 65 inci maddenin üçüncü fıkrası bu suretle kabul edilmiş bir
istisna hükmünden ibarettir.
Söz
konusu fıkra hükmünün Temsilciler Meclisi Anayasa Komisyonu tarafından
hazırlanan gerekçesi aynen şöyledir :
(Bir
kanunun evvelden verdiği yetkiye dayanılarak bu kanunun tatbiki için idari veya
teknik uygulama andlaşmaları yapılması da aynı esaslara tabidir.) Yani bunlar
için de ayrıca Büyük Millet Meclisinden uygun bulma kanunu alınmasına zaruret
yoktur. Tasarının Kurucu Mecliste müzakeresi sonucunda, fıkradaki idari ve
teknik andlaşnıalara, iktisadî, ticarî andlaşmalar da ilâve edilmiş
bulunmaktadır.
Bu
hükümlerden anlaşıldığına göre Anayasa koyucu, bir andlaşmanın uygun bulma
kanunu çıkarılmaksızın Bakanlar Kurulu kararnamesiyle onaylanabilmesi için;
ticari, iktisadi, teknik veya idarî bir konuya ilişkin olması ve daha önce bu
andlaşmayı yapabilmesi için Hükümete bir kanunla yetki verilmiş bulunması ve
söz konusu andlaşmanm da bu yetkiyi veren kanunun tatbikîni sağlamak amacıyla
yapılmış olması, şartlarını koymuş bulunmaktadır.
Bu
istisnanın sebebi açıktır :
Zira
bu gibi hallerde andlaşmanın konusu, daha Önce Büyük Millet Meclisine
getirilerek niteliği, hudut ve şümulü hakkında bilgi verilmiş ve böylece bir
andlaşma yapılması hususunda Meclisten yetki alınmış olacağı için bir de
imzadan sonra tekrar getirtilerek Meclisin "uygun bulmasına"
sunulmasında zaruret olmıyacağı düşünülmüştür.
Şu
duruma göre bu istisna hükmünün; niteliği hudut ve şümulü belli olan konularda
andlaşma yapılmak üzere Hükümete bir kanunla yetki verilmiş olması hallerini
hedef tuttuğu meydandadır.
Söz
konusu istina hükmünün bu mahiyeti, ilgili olduğu esas kaide ve prensibi de
zedelememektedir. Zira asıl olan, (Müzakeresi nihayetlenen milletlerarası
andlaşrnaların, Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanmasından önce Büyük Millet
Meclisi tarafından bir kanunla uygun bulunması) dır. Bu itibarla müzakereye
başlamadan evvel. Büyük Millet Meclisince umumî hatları incelenerek Hükümete
yetki verilen bir konuda yapılan andlaşmalarm müzakerelerinin
nihayetlenmesinden sonra kararname ile onaylanabilmesi için uygun bulma
kanununa ihtiyaç görülmemesinde de; Meclisin muvafakatinin daha önce alınmış
olması bakımından, esas prensibe aykırı bir cihet bulunmamaktadır.
Ancak
bu istisna hükmünden faydalanabilmek için, yukarıda da belirtildiği üzere,
konunun daha önce genel hatları ile Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunularak
böyle bir andlaşmaya girişmek üzere yetki alınmış olması gerekmektedir.
Aksi
düşünce, Büyük Millet Meclisinin, yapılacak andlaşmaların konuları, Devleti ne
Ölçüde ve ne nitelikte bir yüküme sokacakları hususlarında, genel çizgileri
itibariyle dahi, bir, bilgiye sahip olmadan, "Uygun bulma kanunu"
konusundaki yetkisini, Hükümetlerin takdir ve tensiplerine bırakması sonucunu
doğurur.
Halbuki
65 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü, böyle bir yoruma cevaz verecek nitelikte
değildir.
Yukarıda
açıklanan sebeplerle, 244 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin dâva konusu olan
hükmünde olduğu gibi, Milletlerarası andlaşma konularının tamamına yakın bir
kısmım kapsıyacak şekilde ve hiç bir kayıt, şart ve sınır koymaksızın yürütme
organına, andlaşmaları hem yapmak, hem de onaylamak yetkisinin verilmesinin,
Anayasa'ya uygunluğu söz konusu edilemez.
Diğer
taraftan, dâva konusu hükmün daha yakından incelenmesi halinde, burada sayılan
andlaşrnaların, aslında iktisadi, ticari, teknik ve idari nitelikte
andlasmalardan başka bir şey olmadıkları ve bu bakımdan Anayasa'nın 65 inci
maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan esasların daha önceden bir kanunla yetki
verilmiş olması şartı hariç olmak üzere - değişik ifadelerle ve kısmen
ayrıntıları gösterilmek suretiyle buraya aynen aktarılmış bulundukları gerçeği
ortaya çıkmaktadır.
Halbuki
Anayasa koyucu, bu konularda yürütme organına sözü geçen hükümde olduğu gibi
toptan bir yetki verilmesini mümkün görmüş olsaydı diğer bir deyimle,
Anayasa'nın 65 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı hükmün, olduğu gibi,
bir yetki kanunu olarak kabul edilebileceğini düşünmüş bulunsa idi fıkra
metnine (Kanunun verdiği bir yetkiye dayanılarak yapılan ...) kayıt ve şartını
koymak suretiyle, aynı nitelikte fakat ayrıca düzenlenecek bir yetki kanununun
kabul edilmesi gibi fuzulî bir usulü tesis etmez, doğrudan doğruya ve 244
sayıılı kanunun 5 inci fıkrasının söz konusu hükmünde olduğu gibi:
(Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile iktisadi,
ticarî, teknik ve idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun
bulunması zorunluğu yoktur.) şeklinde bir hüküm koymakla yetinmesi gerekirdi.
Dâva
konusu hükmü, bu bakımdan da Anayasa'nın 65 inci maddesinin üçüncü fıkrasında
öngörülen (Yetki Kanunu) olarak kabul etmek mümkün değildir.
Bu
sebeplerle 244 sayılı Kanunun 5 inci maddesi hükmünün dâva konusu olan kısmı,
Anayasa'nın 65 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları hükümlerine aykırı
olduğundan iptali gerekmektedir.
2 -
Kararın 7 numaralı fıkrasiyle, 244 sayılı Kanunun 6 nci maddesine ilişkin iptal
istemi de yerinde görülmemiştir.
Kararın
bu maddesine ait gerekçede, Özetle,
(Kuzey
Atlantik Andlaşmasına göre yapılacak andlaşmaların da uygulama andlaşması
niteliğinde olduğu, bunların teknik veya idari olabileceği gibi Türk Silâhlı
Kuvvetleriyle ilgili konuları da kapsayabileceği, teknik veya idari olanlar
için, Anayasa'nın 65 inci maddesi uyarınca bir kanunla uygun görülme zorunluğu
olmadığı ve Anayasa'nın 66 ncı maddesinin de Türkiyenİn taraf olduğu
milletlerarası andlaşmaların gerektirdiği hallerde Türk Silâhlı Kuvvetlerine
ilişkin konularda Türkiye Büyük Millet Meclisinden izin alınmasına lüzum
olmadığına göre Kuzey Atlantik Andlaşması çerçevesinde Türk Silâhlı
Kuvvetleriyle ilgili uygulama andlaşmaları için Bakanlar Kuruluna yetki
verilmesinde de Anayasa'ya aykırı bir cihet bulunmadığı)
düşüncesinin
savunulduğu görülmektedir.
Halbuki,
244 Sayılı Kanunun, kararın baş tarafında metni aynen yazılı bulunan, 6 ncı
maddesinin öngördüğü andlaşmalar, milletlerarası bir andlaşmaya dayanan
uygulama andlaşmaları niteliğinde değillerdir. Zira öyle olsa idi 244 Sayılı
Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmüyle Milletlerarası bir andlaşmaya
dayanarak yapılan her türlü uygulama andlaşmaları konusunda yürütme organına
verilmiş olan yetki, ihtiyacı karşılayacağından ayrıca böyle müstakil bir madde
şevkine lüzum ve mahal kalmazdı. Esasen dâva konusu maddenin Hükümet
tasarısındaki gerekçesi de bu ciheti açıkça ortaya koymaktadır.
Şu
halde bu maddenin öngördüğü andlaşmaların, NATO Andlaşmasına dayanılarak
yapılacak uygulama andlaşmaları olmayıp, söz konusu andlaşmanın, ahvalin
inkişafına göre, gerektireceği ve fakat asıl andlaşmada derpiş edilmemiş olan
yeni konular ve meseleler hakkında yapılacak andlaşmalar olduğundan şüphe
edilmemesi icap etmektedir.
Diğer
taraftan 244 Sayılı Kanunun dâva konusu olan 6 ncı maddesi ; bir savunma
andlaşması olması itibariyle askerî niteliği söz götürmeyen Kuzey Atlantik
Andlaşrnasınm gereği olarak yapılacak andlaşmalar için Hükümete yetki vermekte
ve bu andlaşmaların münhasıran iktisadi, ticari, teknik veya idari nitelikte
olacaklarına dair maddede her hangi bir kayıt ve şart bulunmadığı gibi aksine,
mutlak bir ifade taşımakta olduğundan, bilhassa, askerî mevzular başta gelmek
üzere her türlü konuyu kapsamı içerisine almaktadır.
Madde
hükmünün, kararda ileri sürüldüğü üzere Teknik veya İdari Andlaşmalar yapmaya
da imkân vermekte olmasının, onun daha çok askerî nitelikte andlaşmalar
yapılmasına müsaade ve imkân sağlayan bir hüküm olduğu niteliğini bertaraf
edemiyeceği tabiidir.
Bu
bakımdan, maddenin yürütme organına, askerî konularda da andlaşma yapmağa ve
uygun bulma kanununa lüzum olmaksızın onaylamağa yetki veren bir hüküm olarak
değerlendirilmesi zorunluğu vardır.
Anayasa'nın
65 inci maddesinin 3 üncü fıkrası ise, yukarıda da belirtildiği gibi sadece
kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan iktisadi, ticari teknik ve idari
andlaşmaları, uygun bulma kanununun alınması mecburiyetinden müstesna tutmuş,
askerî andlaşmaları bu istisnaya dahil etmemiştir. Bu duruma göre, de askerî
nitelikteki andlaşmalar için uygun bulma kanunu alınmasının zaruri olduğu
aşikârdır.
Kararda,
Anayasa'nın 66 ncı maddesi dayanak yapılmak suretiyle açıklanan düşüncelere
gelince:
Anayasa'nın
66 ncı maddesinin hükümleri; savaş ilânı, (Milletlerarası andlaşmaların veya
milletlerarası nezaket kurallarının gerektirip gerektirmediğine göre), Türk
Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı Silâhlı
Kuvvetlerin Türkiye'de bulunması gibi üç belli hale mühasır olup bu maddede,
yukarıki kararda ileri sürüldüğü gibi, (Türkiye'nin taraf olduğu Milletlerarası
Andlaşmaların gerektirdiği hallerde Türk Silâhlı Kuvvetlerine ilişkin konularda
- yapılacak andlaşmaların onaylanması için - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
izin vermesine lüzum bulunmadığı) yolunda genel nitelikte açık veya kapalı
herhangi bir kayıt ve işaret mevcut değildir.
Bu
itibarla Anayasa'nın 66 nci maddesinin; 244 Sayılı Kanunun, yürütme organına
NATO Andlaşmasının gereği sayılabilecek her konuda andlaşma yapma ve onaylama
yetkisi veren, 6 ncı maddesine mesnet olarak gösterilmesi de mümkün değildir.
Netice
olarak, dâva edilen madde, NATO Andlaşmasının gereği olmak üzere yürütme
organına, Büyük Millet Meclisinden uygun bulma kanunu almadan dilediği gibi
andlaşma ve onaylamak yetkisi vermektedir. Yani bu madde hükmü ile yürütme
organı; Büyük Millet Meclisinden, uygun bulma kanunu ile gerekli tasvibi
almadan askerî nitelikte andlaşma yapmak ve onaylıyarak yürürlüğe koymak
yetkisi kazanmaktadır ki böyle bir hükmün, Anayasa'nın 66 ncı maddesine uygun
bir tarafı olmadığı gibi 65 inci maddesi hükümlerine aykırılığı da meydanda olduğundan
iptali gerekmektedir.
Yukarıda
açıklanan sebeplerle kararın bu kısımlarına muhalifim.