ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas No.:1963/339
Karar No.:1964/61
Karar Tarihi:15/9/1964
Resmi Gazete tarih/sayı:17.12.1964/11884
Davacı
: Türkiye İşçi Partisi adına, Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar.
Dâvanın
Konusu : Belediye Kanununda değişiklik yapılmasına dair 19/7/1963 günlü ve 307
sayılı kanuna ek 5 inci maddenin, Anayasa'nın 58, 40 ve 11 inci maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İNCELEME
:
Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 22/4/1962 günlü ve 44
sayılı Kanunun 25 inci maddesinin l numaralı bendi ve 21 inci maddesinin 3 ve 4
numaralı bentleri gereğince, son milletvekili genel seçimlerinde muteber oy
sayısının en az yüzde onunu alan siyasi partiler ile Türkiye Büyük Millet
Meclisinde temsilcisi bulunan Siyasi partilerin, kanunların ve yasama
meclisleri içtüzüklerinin Anayasa'ya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesinde
doğrudan doğruya dâva açmaları yetkisi, tüzüklerine göre en yüksek merkez
organlarının, en az, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alacakları karar
üzerine Genel Başkanlarına veya vekillerine verilmiş bulunmaktadır.
Olayda
dâva açılmasına, Türkiye İşçi Partisi Merkez Yönetim Komitesinin 18/10/1963
günlü oturumunda karar verilmiştir.
Bu
komite, Parti Tüzüğünün 17 nci maddesinde belirtildiği üzere, Partinin en
yüksek merkez organı olduğundan dâva açılması için vermiş olduğu kararın, sözü
geçen kanunun 25 inci maddesinin l numaralı bendine uygun olduğu; üyelerden
İsmail Hakkı Ülkmen, İbrahim Senil, Celâlettin Kuralmen ve Muhittin Gürün'ün,
Parti Tüzüğünün 15 inci maddesi uyarınca Partinin en yüksek merkez organı Genel
Yönetim Kurulu olduğundan dâva açma kararının bu kurul tarafından verilmesi ve
üyelerden Şemsettin Akçoğlu'nun da bu kararın, Partinin en yüksek organı olan
büyük kongrece alınması gerektiği yolundaki muhalefetleri ile ve iptal
isteminin, dayandığı gerekçeye göre, söz konusu ek 5 inci maddenin atıfta
bulunduğu 17 nci maddeye ilişkin olduğu ve bu bakımdan ek 5 inci maddede sözü
edilen öteki maddeler hakkındaki gerekçelerin davacıya açıklattırılmasına yer
olmadığı, üyelerden Rifat Göksu, Şemsettin Akçoğlu, Fazıl Uluocak, Muhittin
Gürün ve Ekrem Tüzemen'in muhalefetleri ile ve oy çokluğu ile
kararlaştırıldıktan sonra, davacı Partinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
temsilcisi bulunduğunu gösteren belgenin Mahkememize sunulduğu ve dosyada
başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla, 20/11/1963 gününde işin esasının
incelenmesine karar verilerek düzenlenen rapor, dâva dilekçesi, iptali
istenilen kanun hükmü ile Anayasa'nın ilgili maddeleri, gerekçeleri, Komisyon
raporları ve Meclis görüşme tutanaktan okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Dâva
dilekçesinde gerekçe olarak, özetle, iptali istenen maddenin bütün memur ve
hizmetli vatandaşları, aynı seçim bölgesinde aday olabilmek için görevlerinden
iki ay önce istifaya, gereksiz olarak, zorlamakla bu vatandaşların seçilme
hakkını çiğnediği gibi onları seçmek isteyenlerin de seçme hakkını, dolayısiyle
çiğnemekte olduğu, bir memur veya hizmetlinin aday olabilmek için meslekten
vazgeçme zorunda bırakılmasını haklı kılan bir sebep gösterilemiyeceği, bu
madde, Devlet erkini elinde tutan ve nazari olarak seçmenler üzerinde nüfuz
kullanmak ihtimali bulunan memurlar için bu sınırlamayı koysa idi belki
Anayasa'ya uygunluğunun düşünülebileceği, öte yandan aynı maddenin, Anayasa'nın
11 inci maddesinin ikinci fıkrasında sözü edilen kamu yararına değil, tersine
kamu zararına olduğu, zira yurdun başlıca aydın sınıfı olan memur ve
hizmetlileri seçilme temel hakkından yoksun bırakmakla bu hakkı profesyonel
politikacılara ve particilere hasreylediği bu durumun kamu oyunu son derece
üzüntü ve kaygıya düşürdüğü, bir uzmanlık işi olan belediye yöneticileri için
en yeterli adayların memur ve hizmetliler arasında bulunduğu, bu sebepler
dolayısiyle söz konusu maddenin Anayasa'nın 58 inci maddesinde öngörülen
Türklerin kamu hizmetine girmek hakkının ve 40 ıncı maddesindeki çalışma
hürriyetinin özünü çiğnediği ve Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
GEREKÇE
:
9/7/1963
günlü ve 307 sayılı kanunun, iptali istenilen ek 5 inci maddesi şöyledir :
"Ekmadde
5- Milletvekili Seçimi hakkındaki 25/5/1961 tarihli ve 306 sayılı Kanunun 14,
15, 16, 17, 18 ve 20 nci maddeleri bu seçimlerde de aynen uygulanır. Ancak, 17
nci maddede belirtilen belediye başkanları ile belediye meclisi üyeleri seçime
girdikleri seçim çevrelerinde adaylıklarını koyabilmeleri veya aday
gösterilebilmeleri için istifa zorunda değildirler."
Dilekçenin,
istem konusu başlıklı kısmında bu maddenin tümünün iptali istenmiş ise de
yukarıda da belirtildiği üzere, aynı dilekçede bildirilen gerekçeye göre
istemin, maddenin atıfta bulunduğu maddelerden yalnız 17 nci maddeye ilişkin
olduğu çoğunluk tarafından kabul edildiğinden iptal isteminin incelenmesinde,
ek 5 inci maddenin 17 nci maddeye atıf yapan hükmü ve 17 nci madde esas
tutulmuştur.
17.
maddede :
"Devlet
katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyelerle, bunlara bağlı daire
ve müesseseler, iktisadi Devlet tevekkülleri ve bunların kurdukları müesseseler
ve ortaklıkları ile kamu tüzel kişiliklerinde, memur ve hizmetli olarak
çalışanlarla, belediye başkanları, aday olmak veya aday gösterilmek için istifa
zorunda değildirler.
Ancak,
bunlar, genel ve ara seçimlerin başlangıcından iki ay önce, seçimin
yenilenmesine karar verilmesi halinde, yenileme kararının ilânından başlıyarak
yedi gün içinde istifa etmedikçe görevli bulundukları seçim çevresinden
adaylıklarını koyamazlar, aday gösterilemezler ve seçilemezler.
Hâkimler
mesleklerinden çekilmedikçe aday gösterilemezler ve seçilemezler."
denilmektedir.
Belli
yerlerde çalışan memur ve hizmetlilerle belediye başkanlarının seçilme hakkını
sınırlayan hüküm bu maddenin ikinci fıkrası hükmüdür. Ek 5 inci maddenin
birinci cümlesinde 17 nci maddeye yapılan atıfla, belediye seçimlerinde de aynı
memur ve hizmetliler hakkında bu sınırlamanın uygulanması ön görülmüş, ek 5
inci maddenin ikinci cümlesinde ise yalnız belediye başkanları ile belediye
meclisi üyeleri bunun dışında bırakılmıştır. Davacı bu atfın memur ve
hizmetliler bakımından doğurduğu sonucu Anayasa'nın 58. 40 ve 11 inci
maddelerine aykırı bulmakta ve ek 5 inci maddesinin 17 nci maddeye atıf yapan
hükmünün iptalini istemektedir.
Anayasa'nın
58 inci maddesi, kamu hizmetlerine girme hakkına ilişkindir. Belediye
başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği de birer kamu hizmeti olmakla birlikte
58 inci maddede sözü edilen kamu himetleri ile aynı kategori içinde düşünülemezler.
Belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri vatandaşların oyları ile
seçilirler. Bu seçimlerin esasları, Anayasa'da, 58 inci maddenin bulunduğu
bölümde, fakat ayrı bir madde halinde, 55 inci maddede gösterilmiştir. Bu
duruma göre, Anayasa'nın 58 inci maddesinin, konumuzla ilgisi bulunmadığını
kabul etmek gerekir.
Konumuz,
Anayasa'nın çalışma ve sözleşme hürriyetine ilişkin bulunan 40 ıncı maddesi ile
de çözümlenemez. Zira, bu hürriyet, Anayasa'nın, sosyal ve iktisadî haklar ve
ödevler bölümünde yer almakta, seçme ve seçilme hakkı ise siyasî haklar ve
ödevler bölümünde bulunmaktadır. Bu hürriyetin ve hakkın amaçları ve bağlı
bulundukları koşullar tamamiyle ayrıdır. Şu halde olayda Anayasa'nın 40 ıncı
maddesinden yararlanmak da söz konusu olmaz.
Anayasa'nın
11 inci maddesine gelince; iptali istenen ek 5 inci maddenin sınırladığı
seçilme hakkı, temel haklardan olduğundan bu sınırlamanın, sözü geçen 11 inci
maddeye aykın olup olmadığını incelemek gerekir. Ancak, bu incelemenin burada
değil, Anayasa'nın başka maddeleri yönünden işin incelenmesi sırasında
yapılması uygun görülmüştür. 22/4/1962 günlü ve 44 sayılı kanunun 28 inci
maddesi gereğince, Mahkememiz, ilgililerin gerekçesine dayanma zorunluğunda
olmayıp, istemle bağlı kalmak kaydı ile, başka gerekçe ile Anayasa'ya aykırılık
kararı vermeğe yetkili olduğuna ve davacının ileri sürdüğü, Anayasa'nın 40 ve
58 inci maddeleri ile dâva ilgili bulunmadığına göre konunun Anayasa'nın başka
maddeleri yönünden incelenmesine engel yoktur.
Anayasa'nın
55, 68 ve 116 ncı maddeleri 306 sayılı kanunun 17 ve 307 sayılı kanunun ek 5
inci maddesi ile ilgili bulunmaktadır.
68
inci maddenin üçüncü fıkrasında memurların adaylıkları hakkında hükümler
vardır. Bu fıkra şöyledir : "Aday olmak, memurluktan çekilmek şartına
bağlanamaz. Seçim güvenliği bakımından hangi memurların ne gibi şartlarla aday
olabilecekleri kanunla düzenlenir". Bu maddenin yasama bölümünde
bulunmasının ve milletvekili seçilme yeterliği kenar başlığını taşımasının
ifade ettiği ve birinci ve ikinci fıkraları hükümlerinden anlaşıldığı üzere,
memurların adaylıkları hakkındaki üçüncü fıkrası hükmü memurların milletvekili
seçimi için adaylıklarını koymaları halinde uygulanacak hükümlerdendir. 306
sayılı kanunun 17 nci maddesi, Anayasa'nın bu 68 inci maddesinin üçüncü
fıkrasına dayanmaktadır. Davacı İşçi Partisi ise 17 nci maddenin iptalini
istememektedir. İptal istemi, 307 sayılı kanunun ek 5 inci maddesinde 17 nci
maddeye yapılan atıf hakkındaki hükme ilişkin olup, belediye seçimlerine
ilişkin olan söz konusu ek 5 inci maddenin, Anayasa'nın 68 inci maddesi ile
ilgisi yoktur. Hal böyle olunca ek 5 inci maddenin Anayasa'nın 68 inci
maddesine aykırı olup olmadığını araştırmaya yer yoktur ve işin 55 ve 116 ncı
maddeler yönünden incelenmesi gerekmektedir.
55
inci madde :
"Vatandaşlar,
kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.
Seçimler,
serbest eşit, gizli tek dereceli genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre
yapılır".
hükmünü
taşımaktadır.
116
ncı maddenin seçim kuralı koyan hükmü, ikinci fıkrasındadır. Bu fıkrada da
"mahallî idarelerin seçimeleri, kanunun gösterdiği zamanlarda ve 5 inci
maddede yazılı esaslara göre yapılır", denilmektedir.
55
inci maddenin birinci fıkrası, bütün seçimleri kapsayan genel bir kural koymuş,
seçme ve seçilme hakkının kullanılması koşullarının belli edilmesini kanuna
bırakmış, ancak, ikinci fıkrası da, kanun koyucunun bu konuda bağlı olacağı
ilkeleri göstermiştir. 116 ncı maddenin ikinci fıkrasında ise, mahallî idareler
organlarının seçimleri hakkında özel koşullara yer verilmemiş, bu organların
seçimlerinin de 55 inci maddede Öngörülen esaslar çevresinde yapılacağı
açıklanmıştır. Böylece, belediye seçimlerinde uygulanacak esasları belli
etmeğe, Anayasa'nın 55 inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı ilkelere bağlı
kalarak, kanun koyucunun yetkili olduğu görülmektedir.
307
sayılı kanun, mahallî idarelerden olan belediye seçimlerinin esaslarını belli
eden yasama tasarrufudur. Bu kanunun ek 5 inci maddesinin hükümleri de aynı
seçimlerle ilgili esaslardandır. Kanun koyucu sözü geçen 17 nci maddenin
metnini ek 5 inci maddede tekrarlamağa lüzum görmeyerek buna atıfta bulunmakla
yetinmiş, ancak belediye başkanları ile belediye meclisi üyelerini 17 nci
maddenin kapsamı dışında bırakmıştır. Bu atıf sonucunda 306 sayılı kanunun 17
nci maddesi hükmünün, yukarıda işaret edilen istisna ile, iptali istenen ek 5
inci maddede yer almış olmasında, Anayasa'nın 55 ve 116 ncı maddelerine aykırı
bir yön yoktur. Kanun koyucu, bu maddelerde kendisine verilen yetkiyi kullanmış
ve bunu yaparken 55 inci maddenin ikinci fıkrasındaki ilkelere aykırı bir durum
yaratmamıştır.
Son
olarak işi bir de Anayasa'nın 11 inci maddesi bakımından incelemek zorunluğu
vardır. Anayasa'nın 11 inci maddesinde, temel hak ve hürriyetlerinin,
Anayasa'nın sözüne ve özüne uygun olarak ancak kanunla sınırlanabileceği,
kanunun, kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik
gibi sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamıyacağı yazılıdır.
Olayda,
temel haklardan olan seçilme hakkı, Anayasa'nın emrine uygun olarak kanunla
sınırlanmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere, bu sınırlama, Anayasa'nın gerek
davacının ileri sürdüğü 40 ve 58 inci maddelerinin, gerekse Mahkememizce
incelemede esas tutulan 55, 68 ve 116 ncı maddelerinin sözüne ve özüne aykırı
değildir.
Öte
yandan bu sınırlama ile kanun, seçilme hakkının özüne de dokunmamıştır. Zira,
ilgili kişiler, kanunda yazılı süreler içinde istifa etmekle, seçilme hakkından
faydalanabilirler. Bu imkân karşısında hakkın özüne dokunulduğu söylenemez.
Şu
yönüde belirtmek yerinde olur ki, belli görevlerde bulunanların belli alanlarda
seçilme haklarının sınırlanması, seçim güvenliğinin gereklerindendir. Nitekim
Anayasanın 68 inci maddesinin üçüncü fıkrasında da bu prensibe yer verilmiştir.
Seçim güvenliğinin ise kamu düzeni ve hatta kamu yararı kavramları içinde
düşünülmesi doğaldır. Şu halde, davacının düşüncesinin aksine olarak, söz
konusu atıf hükmünde kamu düzeni ve kamu yararı sebepleri de vardır.
Bu
nedenlerle, ek 5 inci maddenin, iptali istenen atıf hükmü, Anayasa'nın 11 inci
maddesine de aykırı değildir. Dâvanın reddi gerekir.
Üyelerden
ismail Hakkı Ülkmen, Şemsettin Akçoğlu ve A. Şeref Hocaoğlu söz konusu atıf
hükmünün Anayasa'nın 68 inci maddesine aykırı olduğu görüşünde bulunmuşlardır.
SONUÇ
:
Yukarıda
açıklanan sebeplerden ötürü, 19/7/1963 günlü ve 307 sayılı kanunun ek 5 inci
maddesinin, Milletvekili Seçimi hakkındaki 25/5/1961 günlü ve 306 sayılı
kanunun 17 nci maddesine atıfta bulunan hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve dâvanın reddine, Üyelerden İsmail Hakkı Ülkmen, Şemsettin Akçoğlu ve A.
Şeref Hocaoğluiıun muhalefetleri ile ve oyçokluğu ile 15/9/1964 gününde karar
verildi.
Başkan
Vekili
Lütfi
Akadlı
|
Üye
Asım
Erkan
|
Üye
Rifat
Göksu
|
|
|
|
Üye
İ.
Hakkı Ülkmen
|
Üye
Şemsettin
Akçoğlu
|
Üye
İbrahim
Senil
|
|
|
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
A.
Şeref Hocaoğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
|
|
|
Üye
Celâlettin
Kuralmen
|
Üye
Hakkı
Ketenoğlu
|
Üye
Ahmet
Akar
|
|
|
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lûtfi
Ömerbaş
|
Üye
Ekrem
Tüzemen
|
MUHALEFET
ŞERHİ
Çoğunluk
tarafından ittihaz olunan yukarıdaki karar tamamiyle metinci ve şekilci bir
görüşün mahsulüdür. Anayasa Mahkemesinin fonksiyonu Anayasa'yı metin itibariyle
olduğu kadar ruh ve mâna itibariyle de korumak, kanun koyucunun Anayasa'nın
metin ve ruhuna aykırı yasama tasarruflarını ortadan kaldırmaktır. Anayasa
Mahkemesi görevini bu geniş görüş ve anlayış içinde yapmadıkça fonksiyonunu
hakkiyle yerine getirmiş olamaz.
Konu
bu açıdan ele alınırsa 307 sayılı kanunun ek 5 inci maddesiyle Millet Vekilleri
Seçimi Kanununun 17 nci maddesine yapılmış olan atfı ve bizzat bahsi geçen 17
nci maddeyi Anayasa'ya uygun bulmak mümkün değildir. Zira Anayasa'nın 2 nci
maddesi Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan demokratik bir hukuk Devleti olduğunu belirtmiştir. Demokrasi
esaslarından biri vatandaşların siyasî seçimlere hür ve eşit şartlar atında,
katılmalarını gerektirir. Halbuki memurların seçime katılmak ve adaylıklarını
koymak için seçim tarihinden belli bir süre önce görevlerinden istifa etmek
zorunda bırakılmaları onların bu haklarını esaslı surette ihlâl eder. Zira bir
memurun akibeti ne olacağı önceden bilinmiyen bir seçime katılmak için
görevinden çekilmeği göze alması kolay değildir. Bu durum memurları adaylıklarını
koymaktan menedici bir nitelik taşımaktadır. Nitekim Anayasa'mız da bu gerçeği
görerek 68 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile "aday olmanın memurluktan
çekilme şartına bağlanamıyacağını" açıkça belirtmiştir. Hernekadar mezkûr
fıkrada "seçim emniyeti bakımından hangi memurların ne gibi şartlarla aday
olabileceklerinin kanunla düzenleneceği" de hükme bağlamış ise de bu hüküm
memurları seçim emniyeti mülâhazasiyle topyekûn nazara alarak adaylık için
istifaya zorlayıcı kayıtlar konulmasına müsait değildir. Burada Anayasa
koyucusunun düşündüğü vali, polis müdürü, jandarma komutanı, askerî komutanlar
gibi seçime tesir ve nüfuz icra edebilecek görevlerde bulunan mahdut sayıda
memurların durumlarıdır. Bunların hizmet gördükleri yerde adaylıklarını
koymaları halinde secim emniyetinin haleldar olmaması için alınması gerekli
tedbirler kanun koyucuya bırakılmış olmakla beraber bu tedbirlerin görevden
istifa mahiyetinde olamıyacağı da birinci fıkranın serahatından
anlaşılmaktadır.
Her
ne kadar seçim hakkına taallûk eden genel hüküm Anayasa'nın 55 inci maddesinde
yer almış ve bu madde ile Anayasa koyucusu bu hakkın düzenlenmesini kanun
kayucuya bırakmış ise de aynı Anayasa 68 inci maddesiyle ona memurların
adaylığı hakkında açık ve kesin bir direktif vermiştir. Bu direktif "aday
olmanın memurluktan çekilme şartına bağlanamıyacağı" dır. Bu maddenin
yasama bölümünde yer almış olması Millet Vekilleri Seçimlerinde caiz görülmiyen
bir hususun mahallî idare seçimlerinde tecviz edildiği manâsını tazammun etmez.
Hususiyle
memurların mahallî idare seçimlerinde bulundukları şehir ve kasaba dışında
başka bir şehir ve kasabada adaylıklarını koymaları hukuki bir engel
bulunmamakla beraber, pek de varit ve müteamil değildir.
Belediye
Kanununda değişiklik yapılmasına dair 307 sayılı kanunun ek 5 inci maddesinde
memurların hizmet gördükleri yerde adaylıklarını koymak için seçimden belli bir
süre önce istifa etmeleri zorunluğunun dayandığı sebepleri açıklayan bir
gerekçe yoktur. Millet Vekilleri Seçimi Kanununun ek 5 inci maddeyle atıf yapılan
17 ncî maddesinin Kurucu Meclis Komisyon raporundaki gerekçesi de kanaat verici
bir açıklama ihtiva etmediği gibi komisyon sözcüsünün görüşmeler sırasında
Kurucu Meclisde yaptığı açıklamalar da çelişmelerle doludur. Bir taraftan
memurların seçimlerde adaylıklarını koymaları için istifa etmelerinin prensip
itibariyle kabul edilmediği ifade edilirken öte taraftan hizmet gördükleri
sırada nüfuz etme, vaatler vesaire ihtimali karşısında memurun adaylığını
koyacaksa istifa etmesinin zaruri görüldüğü ileri sürülmektedir. Bir diğer
yandan seçime tekaddüm eden yedi gün içinde bu nüfuz vesaire ile birşey
sağlanamıyacağı, bunun çok önceden yapılmış tesbitler ile elde edileceği
belirtiliyor. Bu açıklamalar Anayasa'nın kabul ettiği hürriyetler rejimi ve
demokrasi esaslariyle asla bağdaşacak durumda değildir. Bir öğretmenin, bir
evrak memurunun, bir resmî daire avukatının ve daha buna benzer yüzlerce
memurun istifa etmeden adaylığını koymakla seçim emniyetini ne suretle ihlâl
edeceğini anlamak mümkün değildir. Bu hüküm hem Anayasa'nın 68 inci maddesini
açıkça ihlâl etmekte hem de memurların seçilme haklarını diğer vatandaşlarla
eşit bir şekilde kullanmalarını engellemektedir. Bu itibarla 307 sayılı kanunun
ek 5 inci maddesi ile 306 sayılı kanunun 17 nci maddesine yapılan atıf
Anayasa'nın hem metnine hem de ruh ve manâsına aykırıdır.
Bu
sebeplere binaen karara muhalifiz.
|
Üye
İsmail
Hakkı Ülkmen
|
Üye
A.
Şeref Hocaoğlu
|
MUHALEFET
ŞERHİ
l-
Anayasa'nın 68 inci maddesine göre (Aday olmak, memurluktan çekilme şartına
bağlanamaz.) Bunun istisnası maddenin son fıkrasında yer almıştır. (Hâkimler
ile subay, askerî memur ve astsubaylar, mesleklerinden çekilmedikçe, aday
olamazlar ve seçilemezler.)
30/5/1961
tarihli ve 306 sayılı kanunun 17 nci maddesi hükmüne göre (Memur ve hizmetli
olarak çalışanlarla belediye başkanları ...... istifa etmedikçe, bulundukları
secim çevresinden adaylıklarını koyamazlar, aday gösterilemezler ve
seçilemezler.)
Anayasa'nın
68 inci maddesinin son fıkrasındaki istisnalar dışında kalan memur ve
hizmetlileri aday olmaktan ve seçilmekten mahrum eden 306 sayılı kanunun 17 nci
maddesi hükmünün Anayasa'nın 68 inci maddesi hükmüne aykırı olduğu açıktır.
Gerçi,
68 inci maddenin bir fıkrasında : (Seçim güvenliği bakımından hangi memurların
ne gibi şartlarla aday olabilecekleri kanunla düzenlenir) hükmü varsa da bu,
aday gösterilmeyi yasaklamak değil bazı şartlara tabi tutmak için sevkedilmis
olup 17 nci maddenin Anayasa'ya uygunluğu bu hükme dayanılarak müdafaa
edilemez.
2-
19/7/1963 tarihli ve 307 sayılı kanunun dâva konusu yapılan geçici 5 inci
maddesi hükmü adaylığa taallûk etmektedir. Kanun koyucu, bu bahiste,
milletvekili seçimi ile belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri seçimi
arasında bir fark yaratmak istememiş ve 306 sayılı Milletvekili Seçimi
Kanununun adaylara ait bazı hükümlerini tekrarlıyacak yerde bu hükümlere atıf
yapmayı tercih etmiştir. Memurların adaylığına ait 17 nci maddede de bunlar
arasındadır.
O
halde, dâvanın incelenmesi sırasında bir tefrik yapmak, milletvekilleri
bakımından ayrı, belediye başkan ve üyeleri bakımından ayrı mülâhazalara
kapılmak, kanun koyucunun maksadına aykırı düşer. 306 sayılı kanunun 17 nci
maddesinin Anayasa'nın 68 nci maddesine aykırı oluşu, bu maddeye atıf yapan 307
sayılı kanunun ek 5 inci maddesine kendiliğinden tesir eder ve bu atıf hükmünü
de Anayasa'ya aykırı kılar.
Bu
sebeplerle, 307 sayılı kanunun 5 inci ek maddesinin 306 sayılı kanunun 17 nci
maddesine atıf yapan hükmünün iptali gerektiğinden verilen karara muhalifim.
MUHALEFET
ŞERHİ
l-
İl idaresi Kanununun bazı maddelerinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasiyle açılmış
bulunan bir dâva üzerine Anayasa Mahkemesince verilerek 28/1/1963 günlü ve
11470 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanmış bulunan 20/5/1963 günlü ve
1963/115-174 sayılı karara ait muhalefet şerhimin l numaralı fıkrasında
açıklandığı üzere, Türkiye işçi Partisi Tüzüğünün 15 inci maddesine göre
Partinin en yüksek merkez organı olan (Genel Yönetim Kurulu) tarafından
açılmayarak ikinci derecede bir merkez organı olması dolayısiyle dâva açmaya
yetkili bulunmayan Parti (Merkez Yönetim Komitesi) tarafından açılmış olan bu
dâvanın reddi gerekmektedir.
2-
Mahkememiz bu dâvanın, Belediye Kanununun belediye seçimleri hakkındaki
hükümlerinde değişiklik yapan 19/7/1963 günlü ve 307 sayılı kanunun l inci
maddesiyle Belediye Kanununa eklenmiş bulunan 5 inci ak maddenin sadece
Milletvekili Seçimi Kanununun 17 nci maddesine atıf yapan hükmüne karşı açılmış
sayarak dâva dilekçesinin, bütün maddenin iptalini isteyen ifadesi üzerinde
durmağa ve istemin, gerekçesi eksik olan kısmı hakkında davacıya açıklama
yaptırmaya lüzum görmemiştir.
Halbuki
dosyada mevcut dâva dilekçesinde :
(İstem
konusu :- Belediye Kanununda değişiklik yapılmasına dair 19/7/1963 tarih ve 307
sayılı kanuna ek 5 inci maddesinin Anayasa'ya aykırı bulunması sebebi ile
iptali istemidir.)
denilmek
suretiyle ek 5 inci maddenin tümünü içine alacak surette belirtilmiş,
Dilekçenin
(Gerekçe) başlıklı kısmına :
(Belediye
Kanununa ek 307 sayılı kanunun ek 5 inci maddesi Anayasa'nın 58 inci, 40 ıncı
ve 11 inci maddesindeki kurallara aykırıdır ...) satırları ile başlanmış,
Dilekçenin
(Netice) kısmı da :
(Dilekçede
açıklanan sebeplerden ötürü istem konusu maddenin iptalini saygı ile dilerim)
sözleriyle bitirilmiştir.
Bu
duruma göre davacı partinin ek 5 inci maddenin tümünün iptalini istediği
meydandadır.
Her
ne kadar dilekçede Anayasa'ya aykırılık sebebi olarak belirtilen düşünceler ek
5 inci maddedeki hükümlerin tümünü kapsamına almamakta, sadece Milletvekili
Seçimi hakkındaki 306 sayılı kanunun 17 nci maddesinin belediye seçimlerine
girecek memurlar hakkında da uygulanacağını gösteren hükmün hedef tutulduğu
görülmektedir.
Ancak
gerekçenin bu kifayetsizliğinin, dilekçede çok açık olarak belirtilmiş bulunan
dâva konusunun daraltılması için kanunî bir sebep teşkil edemiyeceği de
aşikârdır. Aksine olarak Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
hakkındaki 44 sayılı kanunun 26 ncı maddesinde, bu gibi eksiklerin görülmesi
halinde davacılardan noksanların tamamlanmasının isteneceği, verilen mehil
içinde tamamlanmazsa dâvanın açılmamış sayılacağı hükmü yer almış bulunmaktadır.
Buna göre ek 5 inci maddenin tümünün iptalinin dâva edilmiş olmasına rağmen
maddedeki hükümlerden yalnız birisinin Anayasa'ya aykırı olduğuna dair gerekçe
gösterilip maddenin diğer kısımları hakkındaki Anayasa'ya aykırılık iddiasının
gerekçesinin belirtilmemiş olduğu davacı partiye bildirilerek noksanın
ikmalinin istenilmesi ve zamanında ikmal edilmediği takdirde dâvanın sadece
gerekçesi belirtilen hükme hasrolunarak maddenin diğer kısımları hakkında dâva
açılmamış sayılması gerekirdi.
Bu
yola gidilmediğine ve 44 sayılı kanunun 28 inci maddesi gereğince de
Mahkememiz, dilekçede ileri sürülen gerekçelere dayanmağa mecbur olmayıp
taleple bağlı kalmak şartiyle başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı
verebileceğine ve gerekçesi yanlış belirtilen bir talep ile hiç bir gerekçe
gösterilmemiş olan talep arasında, Mahkememizce uygulanacak inceleme bakımından
herhangi bir fark da bulunmadığına göre ek 5 inci maddenin tümünün iptali
istenilerek açılmış olan bu dâvada, Mahkememizce re'sen dâva konusunun daraltılması
doğru değildir.
Kararın
bu konularla ilgili kısımlarına yukarıda belirtilen sebeplerden ötürü
muhalifim.