“2709 numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi
şöyledir:
“Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya
taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına
varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri
bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia,
temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, işin
kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu
süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre
sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar
kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının
Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” Başvuruda
üzerinde durulması gereken iki husus bulunmaktadır. Öncelikle mahkememizin
önüne gelenin bir 'dava' olup olmadığı irdelenmeli, ardından dava olduğuna
kanaatine varılırsa 'görülmekte olan bir dava' olup olmadığı belirlenmelidir.
ı. Dava Kavramı Hususunda Yapılan Açıklama
Somut norm denetimi yoluna ilişkin Anayasanın 152. maddesi 'Bir
davaya bakmakta olan mahkeme' ibaresini taşımaktadır. Bu nedenle ilkin dava
terimiyle neyin anlatılmakta olduğu saptanmalıdır. Bir yöntem hukuku kavramı
olarak dava, değişik anlam ve boyutlarda düşünülebilir. Dar anlamda dava
kısaca, bir çekişme hakkında yargı çözümü istenmesidir. Böyle alındığında,
herhangi bir konuda değil, yalnızca bir çekişme hakkında yargı çözümü istenmesi
halinde bir davadan söz edilebilecektir. Bu durumda, salt ortada bir çekişme
olmadığı için, medeni yargının bir kolu olan çekişmesiz yargıda ve diğer yargı
kollarındaki çekişmesiz yargısal istem ve işlerde dar anlamda dava niteliği bulunmayacaktır.
Diğer deyişle, çekişme var olmadığı için bir karşı taraf da bulunmayan tek
taraflı işlemlerine ilişkin yargısal işlemlere dava denemeyecektir. Yargılama
yöntemi açısından dava terimini bu anlamıyla almak gerekli ve doğrudur. Çünkü
bir yargısal işlemin dava niteliği taşıyıp taşımaması, onun hakkında
işletilecek yöntem hukuku kuralları bakımından önemlidir.
Ancak somut norm denetimi açısından dava terimini bu şekilde ve
yöntem hukukundaki 'dar anlamda dava' olarak anlamak, dar anlamda dava kavramına
sokulamayan pek çok yargısal işlem nedeniyle uygulanacak normların, somut norm
denetimine konu edilememesi sonucuna yol açar. Bu durumda, bir yargısal işlem
nedeniyle kişilere uygulanabildiği ve onların hukukunu etkileyebildiği halde,
salt uygulandığı yargısal işlem dar anlamda dava niteliği taşımadığı için
Anayasaya uygunluk denetimi dışında kalan normlar olacaktır. Bunlar hakkında
soyut norm denetimi yolunun açık bulunması, diğerinin kapalı tutulmasını haklı
kılamaz. Kaldı ki, süreye bağlı olması nedeniyle soyut norm denetiminin her
zaman işlemesi mümkün de değildir.
Bu yüzden, Anayasanın 152. maddesindeki dava terimini, tüm
yargısal işlemleri kapsayacak genişlikte anlamalıdır. Davayı yargılama ile
eşanlam ve genişlikte almak, bu amaca ulaştırabilir. Yargılama 'objektif
hukukun bağımsız yargıçlarca belli bir soruna uygulanması' olduğuna göre ona
konu olan tüm yargısal işlemler bakımından somut norm denetimi yolu açık
olabilecektir.
Bu doğrultuda, aynı maddedeki 'taraflardan biri' belirlemesini
de, yerine göre tek taraf olarak anlamalıdır. Bazı kararlarına bakılarak,
Anayasa Mahkemesi'nin de dava kavramını böyle anladığı söylenebilir. Anayasa
Mahkemesine göre, yargı yoluyla çözümlenmekte olan her iş ve bu anlamda, vasi
atanması istemi, yasak hakların geri verilmesi istemi birer davadır.
ıı. Görülmekte Olan Bir Dava Kavramı Hususunda Yapılan Açıklama
Yöntemine uygun olarak açılmış-başlamış ve yürütülmekte olan her
yargılama, Anayasanın 152. maddesi anlamında görülmekte olan davadır.
Yürütülmekte olmaktan maksat; esas, görev veya yetki yönlerinden ya da
yargılama yöntemine ilişkin bir nedenle hakkında son karar verilerek mahkemece
el çekilmemiş olmaktır. Bu, diğer yönüyle, belli bir mahkeme bakımından
derdestliktir. Objektif olarak derdest bulunan bir dava, örneğin kesinleşmiş
görevsizlik kararını veren mahkeme açısından artık derdest değildir; o mahkeme,
kesinleşen görevsizlik kararıyla davadan elini çekmiştir.
Anayasa Mahkemesi'ne göre, davanın görülmekte olma niteliği,
işin kendisine gelişinden sonra ortadan kalksa bile aykırılık sorununun
incelenmesine devam edilmelidir. Feragat, af, davanın kabulü gibi nedenlerle
davanın sonradan ortadan kalktığı durumlarda Anayasa Mahkemesi incelemeyi
sürdürmektedir.
ııı. Somut Olay Bakımından Yapılan Değerlendirme
“Davaya bakılmış ve davanın esası hükme bağlanmış ise artık o
davada uygulanan kanunun Anayasaya aykırılığı ile mesele yapılamaz ve olmayışı
ile mesele Anayasa Mahkemesine gündemlenemez". (Prof. Dr.Ergun
Özbudun-Türk Anayasa Hukuku 9.baskı.s.414)
“Anayasamızın 152. maddesine göre “bir davaya bakmakta olan
mahkeme” diyerek, somut norm denetimi için bakılmakta olan bir davanın olmasını
şart koşmaktadır. Gerçekten de, “somut norm denetiminin temel şartı ve ayırıcı
özelliği, bu yola ancak bakılmakta olan bir dava dolayısıyla
başvurabilmesidir”. O halde sonuçlanmış bir dava dolayısıyla somut norm
denetimi yoluna başvurulmaz. Ancak, somut norm denetimi başladıktan sonra, yani
defi yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulduktan sonra, davanın herhangi bir
sebeple (kabul, feragat, af, vs) ortadan kalkması durumunda, Anayasa Mahkemesi
denetime devam edebileceğine karar vermiştir." (Prof.Dr.Kemal Gözler-Türk
Anayasa Hukuku 2.baskı,s.1072)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut norm denetiminin temel ve
ayırt edici özelliği, bu yola ancak bakılmakta olan bir dava dolayısıyla
başvurulabilmesidir. Bu nedenle sonuçlanmış bir dava dolayısıyla somut norm
denetimi yapılamaz.
Başvuruya konu somut olay tetkik edildiğinde;
Sanık … … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının 09/09/2024
tarih, … soruşturma, … iddianame sayılı iddianamesi ile 6222 sayılı Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 18/9. maddesi uyarınca spor
müsabakalarını seyirden yasaklanan kişinin, yasaklama kararının sebebini
oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın
katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde,
müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın
genel kolluk birimine başvurmak yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasıyla
cezalandırılması talep edilmiştir. İddianame, … 2. Asliye Ceza Mahkemesince
kabul edilip 19/09/2024 tarih, … esas ve … karar sayılı kararı ile mahkememize
görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize tevzi edilmiş ve … sayılı esasa
kaydedilmiştir.
Mahkememiz, Hakimler ve Savcılar Kurulunun "6222 sayılı
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 14 Nisan 2011 tarihinde
yürürlüğe girdikten sonra Kurulumuz Birinci Dairesi 12.07.2011 tarih ve 219
sayılı kararı ile, bir asliye/ağır ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin,
iki asliye/ağır ceza mahkemesi olan yerlerde ikinci (2) asliye ceza
mahkemesinin, ikiden fazla asliye/ağır ceza mahkemesi olan yerlerde üçüncü
asliye/ağır ceza mahkemesinin, 6222 sayılı yasa kapsamında ihtisas mahkemesi
olarak görevlendirilmesine karar vermiştir." kararı ile 6222 sayılı Kanun
kapsamında ihtisas mahkemesi olarak görevlidir. Derdest davada … Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenen bir iddianame (dava açan belge) ve … 2. Asliye Ceza
Mahkemesinin iddianame kabul kararı ve mahkememize tevzi edilmek üzere
görevsizlik kararı bulunması sebebiyle, mevcut görülmekte olan bir dava olduğu
kanısına varılmıştır.
ıv. Davada Uygulanacak Bir Kanun veya Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
Olmalıdır
Davada uygulanacak norm kavramının dar yorumlanmaması ve
görülmekte olan davayı çözecek ve esasına etkili olacak her türlü kanun veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin itiraz yoluna konu edilebilmesi uygun
olacaktır. Aksi düşünce, hüküm kısmında yer bulamayacak olan dolaylı uygulama
alanı olan hükümlerin itiraz başvurusuna konu edilememesi durumunu ortaya
çıkarır. Bu durum ise, Anayasaya aykırı birçok hükmün uygulanmaya devam
edilmesi anlamına gelir. Bu konuda AYM içtihatları da benzer yöndedir. Nitekim,
AYM bir kararında; "bir davada uygulanacak yasa kuralı, bakılmakta olan
davayı yürütmeye, uyuşmazlığı çözmeye, davayı sona erdirmeye veya kararın
dayanağını oluşturmaya yarayacak kuraldır. (AYM, E. 2011/18, K. 2012/53,
11/4/2012 (AYM Kararlar Bilgi Bankası); AYM, E.2015/36,K. 2015/87, 8/10/2015
(AYM Kararlar Bilgi Bankası); AYM, E. 2015/105, K. 2016/133,14/7/2016 (AYM
Kararlar Bilgi Bankası)." şeklinde belirleme yapmıştır. Benzer şekilde bir
başka kararında AYM "Esasen bir davada uygulama yeri bulunan Kanun hükmü
deyim veya kavramı, o davada sadece davayı açan belgede uygulanması istenen
hükümler değil, aynı zamanda davanın esasına etkili ve sonucu da değiştirecek
nitelikte olup, dolaylı biçimde uygulanacak hükümleri de kapsamaktadır. (AYM, E.
1971/28, K. 1971/64, 08/07/1971 (AYM Kararlar Bilgi Bankası)." şeklinde
hüküm kurarak dolaylı olarak uygulanacak, esasa etkili maddelerinde itiraz
yoluna konu olabileceğini belirtmiştir.
v. Somut Olay Bakımından
Sanık … … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının 09/09/2024
tarih, … soruşturma, … iddianame sayılı iddianamesi ile 6222 sayılı Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 18/9. maddesi uyarınca spor
müsabakalarını seyirden yasaklanan kişinin, yasaklama kararının sebebini
oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın
katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde,
müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın
genel kolluk birimine başvurmak yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasıyla
cezalandırılması talep edilmiştir. Bu iddianame kabul edilerek mahkememizde …
sayılı Esasa kaydedilerek kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Aşağıda ayrıntılı
olarak açıklanacağı üzere; 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunun 18. maddesi davada doğrudan uygulanmaktadır. Bu
düzenleme, itiraz kanun yolu ve itiraz mercii gösterilmeksizin, (kanunun
lafzından anlaşıldığı üzere) "koruma tedbiri" uygulanmasına dayanak
vermekte, … Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi ile de bu maddenin 9. fıkrası
uyarınca sanığın cezalandırılması talep edilmektedir.
II- İPTALİ İSTENEN NORM İNCELEMESİ:
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunun 18. maddesi;
"Seyirden yasaklanma
MADDE 18 – (1) Kişinin, bu Kanunda tanımlanan veya yollamada
bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan dolayı mahkemece kurulan hükümde,
hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına
karar verilir. Seyirden yasaklanma ibaresinden kişinin müsabakaları ve
antrenmanları izlemek amacıyla müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına
girişinin yasaklanması anlaşılır. Hükmün kesinleşmesiyle infazına başlanan
seyirden yasaklanma yaptırımının süresi cezanın infazı tamamlandıktan itibaren
bir yıl geçmesiyle sona erer. Bu güvenlik tedbirine ceza verilmesine yer
olmadığı kararı ile birlikte hükmedilmesi halinde, hükmün kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl geçmesiyle bu güvenlik tedbirinin uygulanmasına son verilir.
Güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararı 25/5/2005
tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre kaydedilir. (Ek
cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu fıkradaki bir yıllık süreler, ikinci kez
seyirden yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde üç yıl; üçüncü kez seyirden
yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde ise beş yıl olarak uygulanır.
(2) Bu madde hükümleri, taraftar gruplarınca spor alanlarının
dışında işlenen kasten yaralama, hakaret veya tehdit içeren tezahürat ve mala
zarar verme suçları bakımından da uygulanır.
(3) Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma
başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama
tedbiri derhal uygulamaya konulur. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı,
kovuşturma evresinde mahkeme tarafından bu tedbirin kaldırılmasına karar
verilmediği takdirde bu yasağın uygulanmasına koruma tedbiri olarak devam
edilir.
(4) Koruma tedbiri olarak uygulanan ve güvenlik tedbiri olarak
hükmedilen spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirine ilişkin bilgiler
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulan bu amaca özgü elektronik bilgi
bankasına derhal kaydedilir. Bu bilgi bankasına spor kulüplerinin ve
federasyonların erişimi sağlanır. Yasaklanan kişilere ilişkin bilgiler, ilgili
spor kulüplerine ve yurt dışında yapılacak müsabaka öncesinde müsabakanın
yapılacağı ülkenin yetkili mercilerine bildirilir.
(5) Koruma tedbiri olarak uygulanan spor müsabakalarını seyirden
yasaklanma tedbiri;
a) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kaldırılmasına
karar verilmesi,
b) Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi,
c) Sanık hakkında beraat veya düşme kararı verilmesi,
halinde derhal kaldırılır. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu
kararlar Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerce işlemi yapan kolluk birimine
derhâl bildirilir ve kollukça elektronik bilgi bankasına işlenir.
(6) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına, hapis cezası yerine seçenek yaptırım olarak
tedbire veya hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, kararın kesinleştiği
tarihten itibaren; önödeme halinde ise, önödemede bulunulduğu tarihten
itibaren, bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin
uygulanmasına devam edilir.
(7) Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde olduğu
açıkça anlaşılan kişi, müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına alınmaz. Bu
şekilde belirtilen alanlara giren ve dışarı çıkmamakta ısrar eden kişi zor
kullanılarak dışarı çıkarılır ve bu madde hükümlerine göre bir yıl süreyle spor
müsabakalarını seyirden yasaklanır.
(8) Bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden
yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği
müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor
müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın
başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel
kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu
yükümlülüğün takibi amacıyla kolluk birimlerince biyometrik yöntemler de
kullanılabilir.
(9) Sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi,
her bir müsabaka için yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile
cezalandırılır.
(10) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında güvenlik tedbiri olarak
spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararı verilen kişi, yasak süresince
spor kulüplerinde ve federasyonlarda ve taraftar derneklerinde yönetici olamaz;
spor müsabakalarında hakem, temsilci veya gözlemci olarak görev yapamaz."
şeklindeki kanun düzenlemesinin hukuk devleti ilkesi, adil yargılanma hakkı,
hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı olduğu; buradan hareketle
Anayasa'nın 40., 36. ve 2. maddelerine aykırılık barındırdığı kanaatiyle iptali
istenmektedir.
III- NORMUN ANAYASAYA AYKIRILIĞI SAVI:
ı. Hukuki Açıklamalar
Anayasa'nın 40. maddesi açısından
Madde metni;
"XV. Temel hak ve hürriyetlerin korunması
MADDE 40- Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen
herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme
hakkına sahiptir.
(Ek fıkra: 3/10/2001-4709/16 md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili
kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini
belirtmek zorundadır.
Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu
uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan
ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır." şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememize konu davada 40. maddenin özellikle 2. fıkrası önem arz etmektedir.
Tarafımızca somut norm denetimine başvurunun en önemli dayanağı, 6222 sayılı
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 18. maddesinde seyirden
yasaklama tedbiri uygulanan kişilerin, bu tedbir kararına karşı başvuru hakkına
sahip olmaması; madde metninde başvuru mercii ve süresinin gösterilmemesidir.
Kolluk kuvveti tarafından düzenlenen, "tedbir uygulandığına
dair 20/02/2023 tarihli tebliğ tebellüğ belgesinin" incelenmesinde;
herhangi bir itiraz merciinin, itiraz süresinin ve sanığın imzadan imtina
sebebinin yazılı bulunmadığı görülmüştür.
Bu haliyle hukuka uygun bir tedbir kararının bulunmadığı,
idarenin iş ve işlemlerinde itiraz mercii ve süresini göstererek açıklayıcı bir
şekilde hareket etmesi gerektiği, bu hususun Anayasa'nın 40/2. maddesinde
düzenlendiği, usule uygun verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından bunun
ihlal edilmesinin de mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
İptali istenen kanun maddesi bu haliyle kanun yolu ve süresi
belirtilmeden düzenlendiği için Anayasa'ya aykırıdır.
Anayasa'nın 36. maddesi açısından
Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlendiği şekilde; "Herkes,
meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
Anayasa'da düzenlenen adil yargılanma hakkı aynı zamanda evrensel bir insan hakkı
olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin de 6. maddesinde düzenleme alanı
bulmuştur. Söz konusu düzenleme kişilerin yargı mercileri önünde iddia ve
savunma hakkını meşru vasıtalardan faydalanmak suretiyle kullanabileceğini
vurgulamaktadır. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunun 18. maddesinde; seyirden yasaklama tedbiri uygulanan kişilerin, bu
tedbir kararına karşı mahkeme/hakimlik nezdinde başvuru mercii ve süresinin
gösterilmemesi ve böylelikle tedbir kararına maruz kalan kişilerin başvuru
hakkına sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle hakkında tedbir kararı
uygulanan kişilerin yargı mercileri önünde bu tedbire karşı başvuru imkanı
verilmeyerek adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi Anayasa'ya aykırıdır.
3- Anayasa'nın 2. maddesi Açısından
Anayasa'nın 2. maddesi; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir." ifadesi ile Türkiye Cumhuriyetinin
bir hukuk devleti olduğunu belirtmiştir. Olayımızla ilgili olarak hukuk devleti
ifadesinin doktrin ve AYM içtihatları ışığında kısaca açıklanmasında fayda
vardır.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, kanun düzenlemelerinin hem
kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek
şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin
keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir.
Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve
olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye
hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda
kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk
güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu
güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (Anayasa
Mahkemesi 26.12.2013 gün ve E.2013/67, K2013/164) Hukuk devletinin unsurları,
doktorinde de belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi “hukuki
güvenlik” ve “belirlilik” ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak
hukuki güveliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir.
Anayasada öngörülen temel ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının
insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını
ve güvenlerini korumakla yükümlüdür. (Anayasa Mahkemesi 2015/94 E. 2016/27 K.
14.10.2015 T.)
Doktrinde hukuki güvenlik ilkesinin gerekleri de şu şekilde
sıralanmıştır.
1- Devlet faaliyetleri, önceden öngörülebilir, tahmin edilebilir
olmalıdır.
2- Devlet faaliyeti, önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmiştir.
3- Hukuk düzeninde mümkün olduğunca hukuki istikrar
sağlanmalıdır.
4- İdarenin tek yanlı işlem yapma üstünlüğüne karşı, güvece
niteliğindeki kurallarla (bireylere katılma, dinleme ve savunma hakkı gibi
haklar tanınarak) birey ile idare arasında denge sağlanmalıdır.
5- İdare, bireyin haklı beklentilerine uygun davranmalıdır.
6- Yasal düzenlemelerde hukuka ve devlete olan güveni zedeleyici
hususlardan kaçınılmalıdır.
7- Devlet kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirilebilmesi
için hukuk güvenliğinin sağlandığı bir hukuk devleti yaratmalıdır. (Prof Dr.
Bahtiyar Akyılmaz, Prof. Dr. Murat Sezginer, Doç. Dr. Cemil Kaya- Türk İdare
Hukuku-Ankara 2009, 5.130.131)
Bu bilgiler ışığında belirlilik ilkesinin Anayasa'nın 2. maddesinde
öngörülen hukuk devleti ilkesinin gerekliliklerinden biri olduğu, dolayısıyla
belirlilik ilkesine aykırılığın, hukuk devleti ilkesine ve bunun tabii sonucu
olarak Anayasa'nın 2. maddesine aykırılık içereceğinin kabulü gerekmektedir.
Belirlilik ilkesi ise AYM'ye göre; "yasal düzenlemelerin hem kişiler hem
idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık,
net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi
uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir (AYM 2013/39 E.
2013/65 K. 22/05/2013 T.) Başka bir kararında AYM belirlilik ilkesi için,
"birey, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi
hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye ne tür müdahale
yetkisini doğurduğunu, kanundan öğrenebilme imkanına sahip olmalıdır."
(Murat Daş, B. No: 2013/3063, 26/06/2014, B. 42) şeklinde tanım yapmıştır.
AİHM, hukuki kesinlik ilkesinin Sözleşme’nin bütün maddelerinde zımnen
bulunduğunu belirtmektedir (Beian/Romanya (No.1), B. No. 30658/05, 06/1272017,
§ 39). AYM de belirlilik ilkesini içinde barındıran adil yargılanma hakkının,
“uyuşmazlıkların çözümlenmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini”
gerektirdiğini, hukuk devleti ilkesinin ise “Anayasa’nın tüm maddelerinin
yorumlanması ve uygulanmasında göz önünde bulundurulması zorunlu olan bir ilke”
olduğunu vurgulamaktadır (Tasfiye Halinde Dis Reklam Elek. Bilg. Turz. San. ve
Tic. Ltd. Şti., B. No: 2016/55435, 8/9/2020, § 36). İptali istenen maddeye
dayanılarak işletilen kararların tek yanlı bir idare kararı olduğu, bu
kararlara karşı taraflara mutlaka katılma, dinleme ve savunma hakkı verilmesi
gerektiği AİHM, AYM içtihatları ve doktrin görüşünde de kabul edilmektedir.
Tüm bu bilgiler ışığında itiraz yoluna konu edilen kanuni
düzenlemenin belirlilik ilkesine ve dolayısıyla Anayasa'nın 2. maddesinde yer
alan hukuk devleti ilkesine aykırılık taşıdığı düşünülmektedir. Sonuç olarak
Anayasa'ya aykırı normun iptali gerekliliğinin hasıl olduğu kanısı ile itiraz
yoluna başvurulmuştur.
ıı. Somut Olay Bakımından Yapılan Değerlendirme
Sanığın ilimizde oynanan 05/02/2023 tarihinde
Dodurgaspor-İçköyspor takımları arasında oynanan 1. Amatör Futbol Ligi
müsabakasında 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun
kapsamında hakkında işlem yapıldığı, koruma tedbiri olarak seyirden yasaklama
tedbiri uygulandığı, şüphelinin en yakın kolluk birimine müracaat etmesi
gerektiği halde müracaat etmediğinin tespit edilmesi üzerine soruşmaya
başlanıldığı,
Sanığa ön ödeme makbuzunun tebliğ edildiği ancak yasal süre
içerisinde sanığın ödemeyi yaparak ödendi makbuzunu Cumhuriyet Başsavcılığına
getirmediği, bu haliyle seyirden yasaklı sanığın kolluk kuvvetine müracaat
etmemek suretiyle atılı suçu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
Kolluk kuvveti tarafından düzenlenen, "tedbir uygulandığına
dair 20/02/2023 tarihli tebliğ tebellüğ belgesinin" incelenmesinde;
herhangi bir itiraz merciinin, itiraz süresinin ve sanığın imzadan imtina
sebebinin yazılı bulunmadığı görülmüştür.
Bu haliyle hukuka uygun bir tedbir kararının bulunmadığı,
idarenin iş ve işlemlerinde itiraz mercii ve süresini göstererek açıklayıcı bir
şekilde hareket etmesi gerektiği, bu hususun Anayasa'nın 40/2. maddesinde
düzenlendiği, usule uygun verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından bunun
ihlal edilmesinin de mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Düzenlenişi ve lafzı itibariyle seyirden yasaklama ve kolluğa
başvurma yükümlülüğü bir tedbir kararıdır. Türk Ceza Hukuku Mevzuatı
incelendiğinde tedbir kararları itirazı kabil kararlardır. Usul kurallarının
uygulanmasında kıyas yasağı bulunmadığı dikkate alınarak 6222 Sayılı Kanunun
18. maddesine dayanarak uygulanan tedbir kararlarında da itiraz yolunun
belirtilmesi gerekir. Ancak iptali istenen Kanun maddesinde herhangi bir itiraz
mercii ve süresi düzenlenmemiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında Anayasa Mahkemesi nezdinde somut
norm denetimi yoluna başvurmak gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1- 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunun 18. maddesi;
"Seyirden yasaklanma
MADDE 18 – (1) Kişinin, bu Kanunda tanımlanan veya yollamada
bulunulan ilgili kanunlardaki suçlardan dolayı mahkemece kurulan hükümde,
hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına
karar verilir. Seyirden yasaklanma ibaresinden kişinin müsabakaları ve
antrenmanları izlemek amacıyla müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına
girişinin yasaklanması anlaşılır. Hükmün kesinleşmesiyle infazına başlanan
seyirden yasaklanma yaptırımının süresi cezanın infazı tamamlandıktan itibaren
bir yıl geçmesiyle sona erer. Bu güvenlik tedbirine ceza verilmesine yer
olmadığı kararı ile birlikte hükmedilmesi halinde, hükmün kesinleştiği tarihten
itibaren bir yıl geçmesiyle bu güvenlik tedbirinin uygulanmasına son verilir.
Güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararı 25/5/2005
tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu hükümlerine göre kaydedilir. (Ek
cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu fıkradaki bir yıllık süreler, ikinci kez
seyirden yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde üç yıl; üçüncü kez seyirden
yasaklanma yaptırımına karar verildiğinde ise beş yıl olarak uygulanır.
(2) Bu madde hükümleri, taraftar gruplarınca spor alanlarının
dışında işlenen kasten yaralama, hakaret veya tehdit içeren tezahürat ve mala
zarar verme suçları bakımından da uygulanır.
(3) Bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma
başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama
tedbiri derhal uygulamaya konulur. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı,
kovuşturma evresinde mahkeme tarafından bu tedbirin kaldırılmasına karar
verilmediği takdirde bu yasağın uygulanmasına koruma tedbiri olarak devam
edilir.
(4) Koruma tedbiri olarak uygulanan ve güvenlik tedbiri olarak
hükmedilen spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirine ilişkin bilgiler
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulan bu amaca özgü elektronik bilgi
bankasına derhal kaydedilir. Bu bilgi bankasına spor kulüplerinin ve
federasyonların erişimi sağlanır. Yasaklanan kişilere ilişkin bilgiler, ilgili
spor kulüplerine ve yurt dışında yapılacak müsabaka öncesinde müsabakanın
yapılacağı ülkenin yetkili mercilerine bildirilir.
(5) Koruma tedbiri olarak uygulanan spor müsabakalarını seyirden
yasaklanma tedbiri;
a) Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kaldırılmasına
karar verilmesi,
b) Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi,
c) Sanık hakkında beraat veya düşme kararı verilmesi,
halinde derhal kaldırılır. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu
kararlar Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemelerce işlemi yapan kolluk birimine
derhâl bildirilir ve kollukça elektronik bilgi bankasına işlenir.
(6) Kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına, hapis cezası yerine seçenek yaptırım olarak tedbire veya
hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, kararın kesinleştiği
tarihten itibaren; önödeme halinde ise, önödemede bulunulduğu tarihten
itibaren, bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin
uygulanmasına devam edilir.
(7) Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde olduğu
açıkça anlaşılan kişi, müsabaka, antrenman ve seyir alanlarına alınmaz. Bu
şekilde belirtilen alanlara giren ve dışarı çıkmamakta ısrar eden kişi zor
kullanılarak dışarı çıkarılır ve bu madde hükümlerine göre bir yıl süreyle spor
müsabakalarını seyirden yasaklanır.
(8) Bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden
yasaklanan kişi, yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği
müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor
müsabakalarının yapılacağı gün, yurt içinde bulunduğu takdirde, müsabakanın
başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk
birimine başvurmakla yükümlüdür. (Ek cümle:4/7/2019-7182/13 md.) Bu
yükümlülüğün takibi amacıyla kolluk birimlerince biyometrik yöntemler de
kullanılabilir.
(9) Sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi,
her bir müsabaka için yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile
cezalandırılır.
(10) Bu Kanun hükümlerine göre hakkında güvenlik tedbiri olarak
spor müsabakalarını seyirden yasaklanma kararı verilen kişi, yasak süresince
spor kulüplerinde ve federasyonlarda ve taraftar derneklerinde yönetici olamaz;
spor müsabakalarında hakem, temsilci veya gözlemci olarak görev yapamaz."
şeklindeki düzenlemenin yukarıda açıklanan nedenler ile hukuk
devleti ilkesi, adil yargılanma hakkı, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine
gereğince Anayasa'nın 40., 2. ve 36. maddesine aykırılık oluşturduğundan
bahisle İPTALİ İSTEMİ ile RESEN ANAYASA MAHKEMESİNE İTİRAZ YOLU İLE MÜRACAAT
EDİLMESİNE VE BU HÜKMÜN İPTALİNİN İSTENİLMESİNE,
2- Yukarıda açıklanan gerekçe ile YARGILAMANIN DURMASINA;
3- 6216 numaralı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddesi uyarınca;
3- a- Başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında
yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine
bağlanılarak bir dosya halinde ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- b- Başvuru dosyasının Anayasa Mahkemesine tebliğinden
itibaren BEŞ AY BEKLENİLMESİNE, bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın
yürürlükteki hükümlere göre (Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye
kadar gelirse Anayasa Mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla)
SONUÇLANDIRILMASINA, Karar verildi.”