“Muteriz ...'nun sevk ve idaresindeki 66 ..... plakalı aracın 24.07.2023 tarih ve saat 22:28 sıralarında Cumhuriyet Caddesi üzeri Şakir Efendi Meydanı önü Sorgun/Yozgat sayılı adreste yüksek sesle müzik dinlemek suretiyle kamuya rahatsızlık verdiğinin tespit edilmesi üzerine durdurulduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 72. maddesi (müzik cihazlarının kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde kullanmak) gereğince aracın sürücüsü olan muteriz ...'nun sürücü belgesine MB seri ve 13057284 sıra numaralı "Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı" düzenlendiği ve bu tutanağın 24.07.2023 tarihinde muterize tebliğ edildiği, muterizin 25.07.2023 tarihinde düzenlenen idari yaptırım kararına karşı Sorgun Sulh Ceza Hakimliği'ne itirazda bulunduğu ve Sorgun Sulh Ceza Hakimliği'nin 2023/810 D.İŞ. sayılı numarasını aldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kullanılması" başlıklı 72. maddesi şu şekildedir:
"Araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları yönetmelikte gösterilen şartlara uygun olarak ve kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanılabilir.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.
Kanun ve yönetmelikte belirtilen şartlara uymayan ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları ile sürücünün izleme ve kullanma sahası içinde kalan görüntü cihazları araçlardan söktürülür."
Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin "Ses, Müzik, Görüntü ve Haberleşme Cihazları" başlıklı 144. maddesi şu şekildedir:
"Araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları hakkında aşağıdaki esaslar uygulanır.
a) Bunların; bu Yönetmeliğin 1 ve 2 sayılı Cetveli ile “Araçların Muayeneleri ile Muayene İstasyonlarının Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik” şartlarına ve ilgili kanun hükümlerine uygun olarak bulundurulması ve kullanılması ve gerekli görülenler için izin ve ruhsat alınması mecburidir.
b) Uyarı işareti olarak kullanılan ses cihazlarının;
1)Yakın ilerisi görülmeyen, kavşak, dönemeç ve tepe üstü gibi yerlere yaklaşırken gelişini haber verme, yol ve trafik durumunun icabına göre, karayolunu kullananları uyarma ve geçme halleri dışında kullanılması,
2) Kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde gereksiz veya gereğinden uzun ve ayarsız olarak seslendirilmesi ile şehir içinde havalı klakson kullanılması,
3) Geçiş üstünlüğüne sahip araçlarda bulundurulması gerekenlerin, diğer araçlara takılarak kullanılması,
Yasaktır.
İzin ve ruhsat alınmadan, araçlarda bulundurulan veya kullanılan bu cihazlar söktürülür. "
2918 sayılı kanunun 72 numaralı maddesinde araçlarda bulunan ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının yönetmelikte gösterilen şartlara uygun olarak ve kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanılabileceği belirtilmekte olup Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 144 numaralı maddesinin a fıkrasında aynı yönetmeliğin I ve II sayılı cetveli ile Araçların Muayeneleri ile Muayene İstasyonlarının Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik şartlarına ve ilgili kanun maddelerine uygun olarak bulundurulması ve kullanılması yönünde hüküm bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak gerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 72 numaralı maddesinde gerekse de Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 144 numaralı maddesinde ( bu yönetmeliğin atıf yaptığı Araçların Muayeneleri ile Muayene İstasyonlarının Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik ve Araçların Muayeneleri ile Muayene İstasyonlarının Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik'in atıf yaptığı Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmeliği'nin 12. maddesinin atıf yaptığı EK-IV'ün 4.20 numaralı maddesinde) ses, müzik, görüntü ve haberleşme araçlarının kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanıma ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca anılan düzenlemelerde herhangi somut ve nesnel bir kriter de bulunmamaktadır.
Yani söz konusu kamunun rahat ve huzurunun ne şekilde bozulduğu, hangi ses seviyesinde/sınırında bozulma meydana geleceği, kamunun rahat ve huzurunun bozulduğunun tespitinin nasıl yapılacağına ilişkin ne kanun maddesinde ne de ilgili yönetmeliklerde herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Anayasanın 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." şeklinde belirtilmiş ve hukuk devleti ilkesi vurgulanmıştır.
Anayasanın 13. maddesinde "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
" şeklinde belirtilmiş ve ölçülülük ilkesi vurgulanmıştır.
Anayasanın 38/1. maddesinde "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
" şeklinde belirtilmiştir.
Anayasanın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ve 13. maddesinde belirtilen ölçülülük ilkesi ve Anayasanın 38. maddesinde belirtilen suçta ve cezada kanunilik ilkesi yönünden ele alındığında; Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” denilmiştir. Buna göre idari yaptırıma konu hukuk kuralının Karayolları Trafik Kanunu'nun 72. maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu kamunun rahat ve huzurunu bozmaya konu eylemlerin belirtilmesinin ve tespitinin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir. Kanunilik ölçütü uyarınca Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olması gerekmektedir. Esasen idari yaptırım getiren ve kişilik hakları ile mülkiyet hakkına sınırlama getiren kanun maddesinin bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması icap eden bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (AYM E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır. Bu itibarla Karayolları Trafik Kanunu'nun 72/1. maddesinde kamunun rahat ve huzurunun hangi hal ve şartlarda bozulacağı, bunun tespitinin nasıl yapılacağı, tespit yapılırken hangi ölçütlerin kullanılacağı, şehir merkezinde veya kırsalda bu ölçütlerin neler olacağı, kullanılan araca göre bu ölçütlerin farklılık gösterip göstermeyeceği ve kamudan kastedilenin ne olduğu gibi hususların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel şekilde düzenlenmediği ve kanunilik şartının sağlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın amaca ulaşmaya elverişli olmasını, gereklilik amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir. Buna göre kuralla kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kullanımına getirilen sınırlamanın elverişlilik, gereklilik ve orantılılık alt ilkelerine aykırı olmaması gerekir. Elverişlilik ve gereklilik yönünden trafik güvenliğini sağlamaya yönelik getirilen kuralın ve bu kurala uyulmaması sonucu düzenlenecek olan idari para cezası şeklindeki yaptırımın elverişlilik ve gereklilik alt ilkelerini sağladığı anlaşılmakla birlikte orantılılık alt ilkesi yönünden kuralın uygulanması hususunda subjektif değerlendirmeler yapılmaktadır. Kamunun rahat ve huzurunu bozacak eylemler belirtilmediği gibi hangi hallerde kamunun rahat ve huzurunun bozulmuş sayılacağına ilişkin kanun maddesinde bir düzenleme de yer almamaktadır. Her ne kadar maddi olayımızda yüksek sesle müzik dinlemekten ötürü idari yaptırım karar tutanağı düzenlenmiş ise de aynı kanun maddesinde görüntü ve haberleşme cihazlarının hangi eylemlerle kamunun rahat ve huzurunu bozacağı belirtilmemiştir. Maddi olayımızda ise hangi ses seviyesinde kamunun rahat ve huzurunun bozulacağına ilişkin bir seviye belirtilmemiş olup ilgili kanun maddesindeki yasal düzenlemenin idari yaptırım karar tutanağını düzenleyen görevlilerin subjektif değerlendirmeler sonucu tamamlandığı anlaşılmaktadır. Ki bu durumda ilgili görevlilerin işitme kabiliyetleri, olayın meydana geldiği yerdeki trafik yoğunluğu, şehir merkezine yakınlığı gibi durumlara göre kamunun rahat ve huzurunun bozulma durumu farklılık gösterebilecektir. Bu nedenle Karayolları Trafik Kanunu'nun 72/1. maddesi ilgili düzenlemedeki kamunun rahat ve huzurunun ne şekilde bozulacağına ilişkin düzenleme içermediğinden ( ses, müzik, görüntü ve haberleşme sistemleri için ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken) ve bu boşluk idari yaptırım karar tutanağı düzenleyen görevlilerce subjektif değerlendirmelerle doldurulduğu ve idareye geniş takdir hakkı tanındığından kanunun uygulanmasında orantılılık ilkesi yerine getirilememektedir. Bu nedenle orantılılık alt ilkesi yönünden ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 72/1. maddesinde belirtilen "kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde" ifadesinin Anayasanın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine, Anayasanın 13. maddesindeki ölçülülük ilkesine ve Anayasanın 38. maddesindeki kanunilik ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1- 2709 numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi uyarınca, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 72/1. maddesinde belirtilen "kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde" ifadesinin İPTALİ İSTEMİ ile RESEN ANAYASA MAHKEMESİNE İTİRAZ YOLU İLE MÜRACAAT EDİLMESİNE VE BU HÜKMÜN İPTALİNİN İSTENİLMESİNE,
2- 6216 numaralı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddesi uyarınca
a- Başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde ANAYASA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
b- Başvuru dosyasının Anayasa Mahkemesine tebliğinden itibaren BEŞ AY BEKLENİLMESİNE, bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre (Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse Anayasa Mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla) SONUÇLANDIRILMASINA,
3- Keyfiyetin taraflara bildirilmesine,
Karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/170
Karar Sayısı : 2024/96
Karar Tarihi : 4/4/2024
R.G.Tarih-Sayı : 14/6/2024-32576
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Sorgun Sulh Ceza Hâkimliği
İTİRAZIN KONUSU: 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde...” ibaresinin iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: İdari para cezasının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 72. maddesi şöyledir:
“Ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kullanılması:
Madde 72 – Araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları yönetmelikte gösterilen şartlara uygun olarak ve kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanılabilir.
(Değişik: 21/5/1997-4262/4 md.) Bu madde hükmüne uymayan sürücüler 1 800 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.
Kanun ve yönetmelikte belirtilen şartlara uymayan ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları ile sürücünün izleme ve kullanma sahası içinde kalan görüntü cihazları araçlardan söktürülür.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 30/11/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Abdullah ATAY tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. 2918 sayılı Kanun’un 1. maddesinde Kanun’un amacı, kara yollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanması ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemlerin belirlenmesi olarak ifade edilmiştir. Bu bağlamda trafik düzeni ve güvenliğinin sağlanması amacıyla Kanun’un 72. maddesinde araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kullanımına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
4. Anılan maddenin birinci fıkrasında araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının yönetmelikte gösterilen şartlara uygun olarak ve kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanılabileceği belirtilmiştir. Söz konusu fıkrada yer alan “...kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde...” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.
5. Maddenin ikinci fıkrasında bu kurala uymayan sürücülere idari para cezasının uygulanacağı; üçüncü fıkrasında ise kanun ve yönetmelikte belirtilen şartlara uymayan ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazları ile sürücünün izleme ve kullanma sahası içinde kalan görüntü cihazlarının araçlardan söktürüleceği hüküm altına alınmıştır.
B. İtirazın Gerekçesi
6. Başvuru kararında özetle; kamunun rahat ve huzurunun hangi hâllerde bozulduğunun ve bunun tespitinin nasıl yapılacağının belirsiz olduğu, kuralın uygulanmasında idareye geniş bir takdir yetkisi tanındığı, bu durumun sübjektif değerlendirmelere dayanan yaptırımlara sebebiyet vereceği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
7. Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez” denilerek suçun kanuniliği; üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek cezanın kanuniliği ilkesi güvence altına alınmıştır.
8. Anayasa’nın anılan maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkta, anlaşılır ve sınırları belirli olarak kanunda gösterilmesi gerekmektedir. Kişilerin yasak fiilleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır (AYM, E.2020/16, K.2020/33, 25/6/2020, § 15).
9. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi Anayasa’nın 13. maddesinde ifade edilen temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğine ilişkin kuralın suç ve cezalar yönünden özel düzenlemesi olarak değerlendirilebilir. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, cezalandırmanın temel haklara etkisinden kaynaklanan önemi nedeniyle zaman içinde bir ceza hukuku kavramı olarak alt ilkeler de içerecek şekilde gelişmiştir (AYM, E.2019/9, K.2019/27, 11/4/2019, § 15).
10. Anayasa Mahkemesi birçok kararında belirlilik ilkesinin yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiğini, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliklere ilişkin gereklilikleri karşılaması şartıyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceğini, asıl olanın muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığı olduğunu vurgulamıştır (AYM, E.2011/45, K.2013/24, 31/1/2013; E.2014/118, K.2015/35, 1/4/2015; E.2016/44, K.2016/153, 7/9/2016, § 6; E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, § 43; E.2017/179, K.2018/106, 8/11/2018, § 10; E.2017/21, K.2020/77, 24/12/2020, § 247; E.2018/112, K.2021/24, 31/3/2021, § 41).
11. Anayasa’nın 38. maddesinde idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından her ikisi de bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir. Adli ve idari suçlarda davranış normlarına aykırı ve haksızlık teşkil eden bir fiille, kanun koyucunun koruma altına aldığı hukuki bir değerin ihlâli söz konusu olup adli ve idari cezaların her ikisi de cebir içermektedir (AYM, E.2015/85, K.2016/3, 13/1/2016, §13).
12. Korunan hukuki değer ile ihlâlin neden olduğu hukuki sonuçların aynı olmaması ise idari suç ve cezalar ile adli suç ve cezalar arasındaki temel farklılığı oluşturmaktadır. Adli para cezalarından daha yüksek miktarlarda idari para cezalarının verilebilmesine imkân tanıyan düzenlemeler de bulunmakla birlikte adli suçlar için öngörülen cezaların idari suçlar için öngörülen cezalardan genellikle daha ağır olması, hürriyeti bağlayıcı cezaların kural olarak adli suçlar yönünden geçerli olması, idari suçlarda kanun koyucunun daha az önem atfettiği bir hukuki değerin ihlâl edilmesi ve öngörülen yaptırımın da genellikle idari bir makam tarafından idari usuller izlenerek uygulanması nedeniyle Anayasa’nın 38. maddesindeki ilkelerin aynı boyut ve kapsamıyla idari suçlara da uygulanması, işin mahiyetine uygun düşmemektedir. Yasama organının ağır işleyen yapısı ile ekonomik ve teknik hayatın hızla değişen ve gelişen şartları gözetilerek, suç ve cezalarda kanunilik ilkesinin idari suçlar yönünden daha esnek uygulanması gerekmektedir (AYM, E.2015/85, K.2016/3, 13/1/2016, §14; E.2019/110, K.2021/85, 11/11/2021, § 19).
13. Ceza hukuku; toplumun kültür ve uygarlık düzeyi, sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili olduğundan suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyasetiyle ilgilidir. Bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu; Anayasa’nın temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçüde ceza yaptırımları veya ceza yaptırımına seçenek yaptırımlarla karşılanacağı, hangi hâl ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öge olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir (AYM, E.2005/79, K.2009/38, 5/3/2009; E.2017/179, K.2018/106, 8/11/2018, § 13).
14. Şüphesiz hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi kabahatler hukuku açısından da Anayasa’ya bağlı kalmak şartıyla hangi eylemlerin kabahat sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsünün belirlenmesi ve idareye yaptırım uygulama yetkisinin verilmesi gibi konularda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır. Ancak idareye yaptırım uygulama yetkisi verilmesinin amacı, değişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşulların ortaya çıkardığı toplumsal gereksinimlerin yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılanabilmesi için idareye farklı çözümler arasından uygun ve yerinde olanı seçme serbestîsi tanımaktır. Bu serbestî idareye keyfî olarak hareket edebilme yetkisi vermemektedir (AYM, E.2014/87, K.2015/112, 8/12/2015, §§ 195-198).
15. Kanun koyucunun itiraz konusu kuralla, araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde kullanılması hâlinde idari yaptırım uygulanmasını öngörmek suretiyle kişilerin huzurlu bir ortamda, rahatsız edilmeden, huzur ve sükûn içinde yaşamlarını ve faaliyetlerini sürdürmesini sağlamayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
16. İtiraz konusu kuralın şeklî anlamda kanun hükmü olduğu ve erişilebilir nitelikte olduğu açıktır. Bununla birlikte kuralın belirli olduğunun söylenebilmesi için uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların da öngörülebilir olması gerekir. Bu itibarla kuralın kamu otoritelerinin Anayasa ile korunan temel haklara yönelik keyfî müdahalelerine karşı koruyucu önlem içerip içermediğinin de belirlenmesi gerekir (benzer yönde değerlendirme için bkz. AYM, E.2023/132, K.2023/183, 26/10/2023, § 27).
17. Araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde kullanılması hâli çok farklı şekillerde ortaya çıkabileceğinden bu kavramın kapsamına giren tüm davranışların kanun koyucu tarafından önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması zorunluluğundan söz edilemez. Suç veya kabahat olarak düzenlenen fiilin, farklı hareket biçimleriyle işlenebilir olması belirsiz olduğu anlamına gelmez. Kanun’un, hangi eylemin suç veya kabahat teşkil ettiğinin ve bu eyleme bağlanan yaptırımın ne olduğunun, belli bir açıklık ve kesinlikte öngörülebilmesine imkân verecek şekilde kaleme alınmış olması, kanunilik ilkesinin sağlanması bakımından yeterlidir (benzer yönde değerlendirme için bkz. AYM, E.2015/22, K.2015/37, 1/4/2015).
18. İtiraz konusu kuralla ilgili olarak anılan cihazların kamunun rahat ve huzurunu bozacak şekilde kullanılıp kullanılmadığı, davranışın gerçekleştiği yer ve zaman başta olmak üzere somut olayın koşulları gözetilerek yetkili idari mercilerce tespit edilecek ve kural bu suretle uygulanacaktır. Ayrıca kural nedeniyle yaptırım uygulanan kişilerin Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca bu işlem ve kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yargı yerlerine başvurma imkânlarının bulunduğu ve mahkemelerin de uygulanan yaptırımların hukuka aykırı olduğunu veya kabahatin işlendiği hususunun idarece şüpheden uzak ve somut delillerle ortaya konulamadığını tespit etmeleri hâlinde bunları iptal etme yetkisine sahip oldukları gözetildiğinde kuralın keyfî olarak uygulanmasını engelleyecek güvencelerin de bulunduğu görülmektedir.
19. Bu bağlamda kuralın belirsiz olmadığı, somut fiilin kanunda kabahat olarak öngörülen “...kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde...” tanımına uyup uymadığının her bir olayın koşullarına göre idare ve mahkemelerce tespit edileceği, Kanun’da, araçlarda ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarının yönetmelikte gösterilen şartlara uygun olarak ve kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde kullanılmaması hâlinin kabahat olarak düzenlenerek buna ilişkin yaptırımın da belirlenmiş olduğu anlaşıldığından kuralın suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
20. Öte yandan hiç kuşkusuz her düzenlemede olduğu gibi itiraz konusu kuralın da uygulanmasıyla ilgili olarak bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Bu bağlamda mevcut uyuşmazlıklara ilişkin sorunların her somut olayın özellikleri dikkate alınarak kuralın amacına uygun şekilde yorumlanması suretiyle mahkeme içtihatlarıyla çözülmesi gerekmektedir. Kuralın lafzı ile amacı birlikte yorumlanarak ve ceza hukukunun genel kabul görmüş ilkeleri gözönünde bulundurularak çözülebilecek sorunların uygulamaya ilişkin olduğu açıktır. Bu nedenle de kuraldan ziyade kuralın uygulanması ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek sorunlar anayasallık denetiminin konusu dışında kalmaktadır (AYM, E.2017/135, K.2019/35, 15/5/2019, § 31; E.2020/82, K.2021/20, 18/3/2021, § 14; E.2021/24, K.2021/79, 4/11/2021, § 9).
21. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 38. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 13. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...kamunun rahat ve huzurunu bozmayacak şekilde...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 4/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL