ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/137
Karar Sayısı : 2024/68
Karar Tarihi : 7/3/2024
R.G.Tarih-Sayı :
16/5/2024-32548
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay İkinci Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na 11/10/2011 tarihli ve 666
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen ek 41. maddenin
beşinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’nın 2., 7. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi
talebidir.
OLAY: Davacı
tarafından iş müfettişliği yeterlik sınavının yapılması talebiyle yapılan
başvurunun reddine dair işlem ile İş Teftişi Tüzüğü’nde (mülga) ve 31/10/2012
tarihli ve 28543 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nde yer alan bazı fıkra, bent ve
ibarelerin iptali ve yeterlik sınavının yapılmaması nedeniyle müfettiş
yardımcılığı ile müfettişlik kadroları arasında oluşan özlük ve parasal
haklarının ödenmesi talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya
aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME VE İLGİLİ GÖRÜLEN
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARAMESİ İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME KURALLARI
A. İptali İstenen Kanun Hükmü Hükmünde
Kararname Kuralı
657 sayılı Kanun’a 666 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname’nin (666 sayılı KHK) 3. maddesiyle eklenen ek 41. madde
şöyledir:
“Uzman istihdamı
Ek Madde 41- (Ek: 11/10/2011 – KHK-666/3
md.)
(Değişik fıkra: 2/7/2018 - KHK-703/174
md.) Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına
ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi kaydıyla kurumun görev
alanına giren konularda çalıştırılmak üzere merkez teşkilatlarında,
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığında, Yükseköğretim Kalite Kurulunda, Genelkurmay
Başkanlığı ve kuvvet komutanlıklarının merkez karargâhlarında uzman ve uzman
yardımcısı istihdam edilebilir.
Uzman yardımcılığına atanabilmek için;
48 inci maddede sayılan şartlara ek olarak, yapılacak yarışma sınavında
başarılı olma ve (…) en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal
bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinden veya bu
bakanlıklar ve kurumlarca yürütülen kurumsal hizmet gerekleri çerçevesinde en
az dört yıllık lisans eğitimi veren ve yönetmelikle belirlenen yükseköğretim
kurumlarından ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul
edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olma şartı
aranır.
Uzman yardımcıları mesleğe özel yarışma
sınavı ile alınır. Uzman yardımcılığı giriş sınavı merkezi sınav sonuçlarına
göre; yazılı ve sözlü sınav veya yalnızca sözlü sınavdan oluşur. Öğrenim
dalları itibarıyla belirlenecek uzman yardımcılığı kadrolarına giriş sınavı
için, eleme sınavı sonucunda aranacak puan türleri, taban puanları ve sınavda
alınan başarı derecelerine göre çağrılacak aday sayısı tespit edilerek, giriş
sınavı duyurusuyla ilan edilir. Ancak, giriş sınavına çağrılacak aday sayısı,
atama yapılacak kadro sayısının yirmi katından, yalnızca sözlü sınav yapılması
hâlinde sözlü sınava çağrılacak aday sayısı giriş sınavı duyurusunda belirtilen
kadronun dört katından fazla olamaz. Yazılı sınav, kurumun görev alanına göre
yönetmelikle belirlenen konulardan yapılır. Yazılı sınav sonucunda yetmiş
puandan az olmamak üzere, en yüksek puandan başlanarak giriş sınavı duyurusunda
belirtilen kadronun dört katına kadar aday sözlü sınava çağrılır. Sözlü sınav,
adayların;
a) Sınav konularına ilişkin bilgi
düzeyi,
b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade
yeteneği ve muhakeme gücü,
c) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış
ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu,
d) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve
inandırıcılığı,
e) Genel yetenek ve genel kültürü,
f) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere
açıklığı,
yönlerinden değerlendirilerek, ayrı ayrı
puan verilmek suretiyle gerçekleştirilir.
Adaylar, komisyon tarafından üçüncü
fıkranın (a) bendi için elli puan, (b) ila (f) bentlerinde yazılı özelliklerin
her biri için onar puan üzerinden değerlendirilir ve verilen puanlar ayrı ayrı
tutanağa geçirilir. Bunun dışında sözlü sınav ile ilgili herhangi bir kayıt
sistemi kullanılmaz. Sınav komisyonu, kurum içinden veya dışından yönetmelikle
belirlenen kişilerden oluşur. Sözlü sınavda başarılı sayılmak için, komisyon
başkan ve üyelerinin yüz tam puan üzerinden verdikleri puanların aritmetik
ortalamasının en az yetmiş olması şarttır. Başarı puanı en yüksek olan adaydan
başlanmak suretiyle giriş sınavı duyurusunda belirtilen uzman yardımcısı kadro
sayısı kadar asıl adayın isimleri ilan edilir. Yapılan sınavlarda başarılı
olmak şartıyla, giriş sınavı duyurusunda belirtilen uzman yardımcısı kadro
sayısının yarısını geçmemek üzere komisyon tarafından belirlenen sayıda yedek
adayın isimlerini kapsayan bir liste belirlenerek ilan edilir.
Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç
yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda
hazırlayacakları uzmanlık tezi, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul
edilmek kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Süresi içinde tezlerini sunmayan veya
tezleri kabul edilmeyenlere tezlerini sunmaları veya yeni bir tez hazırlamaları
için altı ayı aşmamak üzere ilave süre verilir. Yeterlik sınavında başarılı
olanların uzman kadrolarına atanabilmeleri, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye
Tespit Sınavından asgari (C), Dışişleri Uzmanlığı için asgari (B) düzeyinde
veya dil yeterliği bakımından bunlara denkliği kabul edilen ve uluslararası
geçerliliği bulunan başka bir belgeye yeterlik sınavından itibaren en geç iki
yıl içinde sahip olma şartına bağlıdır. Sınavda başarılı olamayanlar veya
sınava girmeye hak kazandığı hâlde geçerli mazereti olmaksızın sınav hakkını
kullanmayanlara, bir yıl içinde ikinci kez sınav hakkı verilir. Verilen ilave
süre içinde tezlerini sunmayan veya ikinci defa hazırladıkları tezleri de kabul
edilmeyenler, ikinci sınavda da başarı gösteremeyen veya sınav hakkını
kullanmayanlar ile süresi içinde yabancı dil yeterliliği şartını yerine
getirmeyenler, uzman yardımcısı unvanını kaybederler ve kurumlarında durumlarına
uygun memur unvanlı kadrolara atanırlar.
Uzman ve uzman yardımcılarının mesleğe
alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik sınavı
ile uzman ve uzman yardımcılarıyla ilgili diğer hususlar, Devlet Personel
Başkanlığının görüşü alınarak kurumlarınca hazırlanacak yönetmelikle
düzenlenir.
İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve
altıncı fıkralarda yer alan hükümler, 36 ncı maddenin “Ortak Hükümler”
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde belirtilen uzman ve uzman
yardımcılarından merkez teşkilatına ait kadrolarda bulunanlar, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı yasama uzman ve yasama uzman
yardımcıları ile 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (III)
sayılı Cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların uzman ve uzman
yardımcıları hakkında da uygulanır.
(Değişik fıkra: 2/7/2018 - KHK-703/174
md.) Bu madde kapsamında istihdam edilen uzman ve uzman yardımcıları
bakanlıkların merkez teşkilatı kadrolarında bulunan uzman ve uzman yardımcıları
için mevzuatında öngörülmüş olan mali ve sosyal hak ve yardımlar ile 36 ncı
maddenin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendi
hükmünden aynı usul ve esaslar çerçevesinde yararlanırlar.
(Ek fıkra: 2/7/2018 - KHK-703/174 md.)
Bu madde kapsamında istihdam edilen uzman ve uzman yardımcılarına
teşkilatlanmaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi kaydıyla
diğer görevlerinin yanı sıra yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma
yaptırılabilir. Denetime tabi gerçek ve tüzel kişiler, denetim için gereken
gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz
etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep halinde denetimle görevli
uzman ve uzman yardımcılarına göstermek, sayılmasına ve incelemesine yardımcı
olmak zorundadır. Araştırma, inceleme, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve
soruşturma ile görevli uzman ve uzman yardımcıları, görevleri sırasında tüm
resmi daire, kurum, kuruluş ve kamuya yararlı derneklerle, gerçek ve tüzel
kişilerden gerekli yardım, bilgi, evrak, kayıt ve belgeleri istemeye yetkili
olup, kanuni bir engel olmadıkça bu isteğin yerine getirilmesi zorunludur.
Uzman ve uzman yardımcılarına teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma işlerine
ilişkin görevlendirmelerinde, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah
Kanununun 33 üncü maddesinin (b) fıkrası hükmü uygulanır. Bunların
görevlendirme ve çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar Devlet Personel
Başkanlığının görüşü alınarak çıkarılacak kurumsal yönetmelikle düzenlenir.”
B. İlgili Görülen Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi İle Kanun Hükmünde Kararname Kuralları
1. 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
(1) numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin (CBK) 95. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı
MADDE 95- (Başlığı ile Birlikte Değişik:
RG-21/4/2021-31461-CK-73/35 md.)
(1) Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının
görev ve yetkileri şunlardır:
…
(2) Başkanlıkta 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek 24 üncü maddesine göre müfettiş ve müfettiş yardımcısı
istihdam edilebilir.”
2. 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı
Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434
Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerine
Memuriyet Taban Aylığı ve Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’nin (375 sayılı KHK) ek 24. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
“Müfettiş, denetmen, denetçi,
kontrolör, aktüer istihdamı
Ek Madde 24- (Ek: 2/7/2018 – KHK-703/178
md.)
Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde
öngörülmesi kaydıyla bakanlık, kurum ya da birim düzeyinde müfettiş, denetmen,
denetçi, kontrolör, aktüer ile müfettiş yardımcısı, denetmen yardımcısı,
denetçi yardımcısı, aktüer yardımcısı ve stajyer kontrolör istihdam edilebilir.
Bu madde kapsamında merkez teşkilatına
ait kadro veya pozisyonlarda istihdam edilecekler hakkında, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun ek 41 inci maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları
ile yabancı dil şartı hariç olmak üzere beşinci fıkrasında yer alan hükümler
kıyasen uygulanır.
…”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri
uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM,
Muammer TOPAL, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin
MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla
13/9/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından
işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Cem GÜNDOĞDU
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili
görülen KHK ve CBK kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A. KHK’ların Yargısal Denetimi ile 6771 Sayılı Kanun’la
Yapılan Anayasa Değişikliğinin Yargısal Denetime Etkileri Hakkında Genel
Açıklama
3. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) daha önceki
hükûmet sisteminde yer alan Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi
verebileceğini hükme bağlayan ve KHK’ların hukuksal rejimini düzenleyen
Anayasa’nın 91. maddesi 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9/7/2018 tarihinde yürürlüğe
giren 16. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, böylece KHK çıkarılabilme
imkânına anayasal olarak son verilmiştir.
4. Buna karşılık 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’ya eklenen
geçici 21. maddenin (F) fıkrasının birinci cümlesinde “Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler, tüzükler,
Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikler ile diğer düzenleyici
işlemler yürürlükten kaldırılmadıkça geçerliliğini sürdürür” denilmek
suretiyle Anayasa’nın 91. maddesinin yürürlükten kaldırılma tarihine kadar
çıkarılmış ve yürürlükte bulunan KHK’ların geçerliliklerini sürdürmeye devam
edeceği hükme bağlanmıştır.
5. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise “Yürürlükte
bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152 nci ve 153 üncü maddelerin
uygulanmasına devam olunur” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu cümlede
KHK’ların iptal davası yoluyla Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülebilmesine
ilişkin Anayasa’nın 150. ve 151. maddelerine açıkça yer verilmemiş ise de
anılan hükmü yorumlayan Anayasa Mahkemesi iptal davası yönünden de olağan
KHK’lara ilişkin yargısal denetim yetkisinin devam ettiğini kabul etmiştir (AYM,
E.2018/114, K.2018/91, 25/9/2018, §§ 8, 9).
6. Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının 6771
sayılı Kanun’la değiştirilmeden önceki hâlinde Anayasa Mahkemesinin KHK’ların
Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetleyeceği kurala bağlanmış
ve 2017 yılında yapılan söz konusu Anayasa değişikliği ile KHK rejimine son
verilmeden önce Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın mülga 91. maddesini ölçü norm
olarak esas alarak bu madde uyarınca KHK’ları yetki kanununa dayanıp
dayanmadığı, yetki kanununun kapsamında olup olmadığı ve yasak alan içinde
kalıp kalmadığı hususlarında denetime tabi tutmuştur. Anayasa’nın geçici 21.
maddesinin (F) fıkrasının ikinci cümlesinde KHK’larla ilgili denetim yetkisinin
devamı öngörülmekle birlikte söz konusu denetimde mülga normların ölçü norm
olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda bir hükme yer verilmemiştir.
7. Bu bağlamda mülga normların niteliklerini dikkate alan
Anayasa Mahkemesi 19/2/2020 tarihli ve E.2018/122, K.2020/14 sayılı kararında
mevcut KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetiminde Anayasa’nın mülga 91.
maddesinin ölçü norm olarak dikkate alınmaya devam edilmesi gerektiğine karar
vermiştir. Anılan kararda içerik bakımından Anayasa’ya uygunluk denetiminde
Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi gereğince kural olarak denetimin
yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan normların ölçü norm olarak dikkate
alınacağı ancak anayasa yargısı denetimine tabi bir norm, oluşturulduğu süreçte
geçerli olan yetki kuralları esas alınarak vücut bulduğundan bu unsura ilişkin denetimin
-yürürlükten kalkmış olsa dahi- o tarihteki kurallar esas alınarak yapılması
gerekeceği ifade edilmiştir. Geçerliliğini sürdüren ve yetki unsuru bakımından
da anayasal denetime tabi olan KHK’ların çıkarılması sırasındaki anayasal
yetkinin kaynağını, ilga edilmiş olsa da Anayasa’nın 91. maddesinin teşkil
ettiği, bu itibarla KHK çıkarma yetkisinin Anayasa’ya uygun olarak kullanılıp
kullanılmadığı yönünden yapılacak denetimin ancak söz konusu anayasal yetkinin
tanımlandığı, konu yönünden kapsam ve sınırlarının çizildiği normun ölçü
alınması suretiyle gerçekleştirilecek bir inceleme ile mümkün olabileceği
belirtilmiştir (AYM, E.2018/122, K.2020/14, 19/2/2020, §§ 11, 12).
8. Açıklanan nedenlerle mevcut KHK’ların Anayasa’nın
mülga 91. maddesine uygunluğunun denetlenmesi gerekir.
9. Anayasa’nın mülga 91. maddesinde düzenlenen KHK’lar
işlevsel yönden yasama işlemi niteliğinde olduğundan bu kuralların yargısal
denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
Anılan maddede KHK’ların Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunun
denetlenmesinden söz edilmekte olup Anayasa’ya uygunluk denetiminin içine
KHK’nın yetki kanunu kapsamında olup olmadığının denetimi de girmektedir.
Nitekim Anayasa’nın mülga 91. maddesinde Bakanlar Kuruluna ancak yetki
kanununda belirtilen sınırlar içinde KHK çıkarma yetkisinin verilmesi
öngörülmüştür. Söz konusu yetkinin dışına çıkılması, KHK’yı Anayasa’ya aykırı
duruma getirir. Dolayısıyla yargısal denetimde KHK’nın yetki kanunu kapsamında
olup olmadığı sorununun da çözümlenmesi gerekir.
10. Dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa’dan alan
olağanüstü hâl KHK’larından farklı olarak olağan dönemlerdeki KHK’ların bir
yetki kanununa dayanması zorunludur. Bu nedenle KHK’lar ile dayandıkları yetki
kanunu arasında çok sıkı bir bağ vardır. KHK’nın yetki kanunu ile olan bağı,
KHK’yı aynen ya da değiştirerek kabul eden kanun ile kesilir. KHK’nın
Anayasa’ya uygun bir yetki kanununa dayanması, Anayasa’ya uygunluğunun ön
koşuludur. Bir yetki kanununa dayanmadan çıkarılan veya dayandığı yetki kanunu
iptal edilen KHK’ların içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bunların
Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez.
11. KHK’ların Anayasa’ya uygunluk denetimi, kanunların
denetiminden farklıdır. Anayasa’nın 11. maddesinde “Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz” denilmektedir. Bu nedenle kanunların denetiminde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadığı saptanır. KHK’lar ise konu,
amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki kanununa hem de
Anayasa’ya uygun olmak zorundadır.
12. Anayasa’nın mülga 91. maddesinde kimi konuların
KHK’larla düzenlenmesi yasaklanmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında “...sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.” denilmiştir. Bu kural uyarınca TBMM, Bakanlar
Kuruluna ancak KHK ile düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda KHK
çıkarma yetkisi verebilir.
13. Öte yandan Anayasa'nın herhangi bir maddesinde
kanunla düzenleneceği öngörülen bir konunun, Anayasa'nın 91. maddesinin birinci
fıkrasının açıkça yasakladığı hükümler ile ilgili olmadıkça ya da Anayasa'nın
163. maddesinde olduğu gibi kanun hükmünde kararname çıkarılamayacağı açıkça
belirtilmedikçe kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi Anayasa'ya aykırılık
oluşturmaz (AYM, E.2011/107, K.2012/184, 22/11/2012).
B. Anlam ve Kapsam
14. (1) numaralı CBK’nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının düzenlendiği 95. maddesinin (2)
numaralı fıkrasında müfettiş ve müfettiş yardımcılarının 375 sayılı KHK’nın ek
24. maddesine göre istihdam edileceği öngörülmektedir. 375 sayılı KHK’nın ek
24. maddesinin ikinci fıkrasında ise bu madde kapsamında merkez teşkilatına ait
kadro veya pozisyonlarda istihdam edilecekler hakkında 657 sayılı Kanun’un ek
41. maddesinin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile yabancı dil şartı hariç
olmak üzere beşinci fıkrasında yer alan hükümlerin kıyasen uygulanacağı
belirtilmektedir.
15. 657 sayılı Kanun’un ek 41. maddesinde ise uzman ve
uzman yardımcısı istihdamına ilişkin usul ve şartlar düzenlenmiş olup itiraz
konusu kurala göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve
istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları
uzmanlık tezi, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmek kaydıyla,
yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanacaklardır. Yeterlik sınavına
girişe ilişkin bu şartlar yukarıda yer verilen atıflar nedeniyle kıyasen
müfettişler yönünden de uygulanmaktadır.
C. İtirazın Gerekçesi
16. Başvuru kararında özetle;
Anayasa’nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yürütme organına genel
ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesinin mümkün olmadığı,
yeterlik sınavına girmeye hak kazanacakların düzenlendiği kuralda en az üç yıl
çalışma şartı getirilmiş olmakla birlikte bu sınavın ne zaman yapılacağına
ilişkin azami sürenin belirlenmediği, idareye bu konuda sınırsız bir tercih
hakkı bırakılmasının kabul edilebilir olmadığı, mevcut durumun hukuki
belirlilik ve istikrar ilkelerini zedelediği, kuralın Anayasa’nın 2., 7. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç.
Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1. Kuralın Anayasa’nın Mülga 91. Maddesi Yönünden
İncelenmesi
17. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında “Mahkemenin, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya aykırılığı hususunda ileri
sürülen gerekçelere dayanma zorunluluğu yoktur. Mahkeme, taleple bağlı kalmak
şartıyla başka gerekçeyle de Anayasaya aykırılık kararı verebilir.” hükmü
yer almaktadır. Belirtilen fıkranın önceki hâlinde KHK’lara da yer verilmiş
iken 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı KHK’nın 209. maddesiyle fıkrada yer alan “…kanun
hükmünde kararnamelerin…” ibaresi “…Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin…”
şeklinde değiştirilmiştir.
18. Anılan değişikliğin “Anayasada yapılan değişikliklere
uyum sağlanması amacıyla 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda ibare değişiklikleri yapılması
amaçlanmaktadır” biçimindeki gerekçesi, Anayasa’da 6771 sayılı Kanun’la
yapılan değişiklikler kapsamında KHK çıkarılabilme imkânına anayasal olarak son
verildiği ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasa’da geniş biçimde yeniden
düzenlendiği gözetildiğinde, 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında yapılan değişiklikle ulaşılmak istenen amacın Anayasa Mahkemesinin
KHK’lara ilişkin anılan fıkra kapsamındaki görev ve yetkisinde herhangi bir
değişiklik yapmak olmayıp KHK çıkarılabilme imkânına son veren ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yargısal denetiminin Anayasa Mahkemesince
yapılmasını öngören Anayasa değişikliğine uyum sağlamak olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Anayasa’ya 6771 sayılı Kanun’la eklenen geçici 21. maddenin (F)
fıkrasının “Yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152 nci
ve 153 üncü maddelerin uygulanmasına devam olunur” hükmünü içeren ikinci
cümlesinde “…devam olunur” ibaresine yer verilmesi de KHK’lara ilişkin
yargısal denetim görev ve yetkisinin söz konusu Anayasa değişikliği öncesinde
mevcut olduğu şekliyle devamının amaçlandığını göstermektedir (benzer yöndeki
değerlendirme için bkz. AYM, E. 2018/122, K.2020/14, 19/2/2020, § 46).
19. Bu bağlamda kanun koyucu da Anayasa Mahkemesinin
KHK’lara ilişkin görev ve yetkisinin kapsamının var olduğu şekliyle aynen
devamını sağlamak amacıyla 6216 sayılı Kanun’a 703 sayılı KHK ile eklenen
geçici 2. maddenin (4) numaralı fıkrasında “Mahkemenin kanun hükmünde
kararnamelere ilişkin görev ve yetkileri devam eder” hükmüne yer vermiştir.
Mahkemenin KHK’lara ilişkin görev ve yetkisinin, yapılan denetimde ileri
sürülen aykırılık gerekçelerine dayanma zorunluluğu olmamasını da içerdiği
açıktır. Bu çerçevede 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin (3) numaralı fıkrası,
geçici 2. maddenin (4) numaralı fıkrasıyla birlikte yorumlandığında, Anayasa
Mahkemesinin taleple bağlı kalmak şartıyla başka gerekçelerle de KHK’nın
Anayasa’ya aykırı olduğuna karar verebileceğine ilişkin görev ve yetkisinin de
aynen devam ettiğinin kabulü gerekir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz.
AYM, E. 2018/122, K.2020/14, 19/2/2020, § 47).
20. Bu kapsamda 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca
kural ilgisi nedeniyle Anayasa’nın mülga 91. maddesi yönünden de incelenmiştir.
21. Kural, 657 sayılı Kanun’a 666 sayılı KHK’nın 3.
maddesi ile eklenmiştir. 666 sayılı KHK 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kamu
Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak
Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu kapsamında çıkarılan
KHK’lardandır.
22. 6223 sayılı Yetki Kanunu’nun amacını düzenleyen 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde “Kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer
kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bunların atanma,
nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye
sevk edilme usul ve esaslarına,…” ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak
üzere Bakanlar Kuruluna KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Öte yandan Kanun’un 2.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında verilen yetkinin Kanun’un yayımından
itibaren altı ay süreyle geçerli olduğu belirtilmiştir.
23. Kurala konu yeterlik sınavına girmeye hak kazanmayla
ilgili düzenlemenin kamu görevlilerinin atanmasına dair usul ve esaslara
yönelik olduğu, dolayısıyla Yetki Kanunu’nun kapsamında kaldığı
anlaşılmaktadır. Ayrıca Yetki Kanunu’nun 3/5/2011 tarihinde Resmî Gazete’de
yayımlandığı ve KHK’nın kabul tarihinin 11/10/2011 olduğu gözetildiğinde
KHK’nın Yetki Kanunu’nun tanıdığı süre içinde çıkarıldığı da açıktır.
24. Öte yandan Anayasa’nın mülga 91. maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde Anayasa’nın “İkinci Kısım” “Birinci
Bölüm” ve “İkinci Bölüm”ünde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleriyle “Dördüncü Bölüm”ünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle
ilgili olarak KHK ile düzenleme yapılması yasaklanmıştır.
25. İtiraz konusu kuralda uzman yardımcılığına
atananların yeterlik sınavına girmeye hak kazanabilmeleri için en az üç yıl
süre çalışmaları ve hazırlayacakları uzmanlık tezinin oluşturulacak tez jürisi
tarafından kabul edilmesi gerektiği öngörülmektedir. Bu yönüyle kural,
Anayasa’nın KHK ile düzenlenmesi yasaklanan “İkinci Kısım” “Birinci
Bölüm” ve “İkinci Bölüm”ünde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleriyle “Dördüncü Bölüm”ünde yer alan siyasi haklar ve ödevler ile
ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
26. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın mülga 91.
maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
2. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
27. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti
eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuki
güvenliği sağlayan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine
açık olan devlettir.
28. Anayasa’nın anılan maddesinde belirtilen hukuk
devletinin temel ilkelerinden biri de belirliliktir. Belirlilik ilkesi
bireylerin hukuk kurallarını önceden bilmeleri, tutum ve davranışlarını bu
kurallara göre güvenle belirleyebilmeleri anlamını taşımaktadır. Belirlilik
ilkesi, yalnızca kanuni belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği
ifade etmektedir. Bir başka deyişle hukuk kurallarının belirliliğinin
sağlanması yalnızca kanunla düzenleme yapılması anlamına gelmemektedir. Kanuni
düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi
niteliksel gereklilikleri karşılaması şartıyla mahkeme içtihatları ve
yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Hukuki
belirlilik ilkesinde asıl olan, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya
çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır (AYM, E.2017/156,
K.2019/37, 15/5/2019, § 39).
29. Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında da “Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir” denilmek suretiyle memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri ve atanmalarına ilişkin hususların kanunla düzenlenmesi
öngörülmüştür. Anayasa’nın bu hükmü, memurların ve diğer kamu görevlilerinin
anayasal ve yasal güvence altına alınması amacını taşımaktadır.
30. İtiraz konusu kuralda uzman yardımcılığına
atananların, en az üç yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce
belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezlerinin oluşturulacak tez
jürisi tarafından kabul edilmesi kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye
hak kazanacakları öngörülmektedir. (1) numaralı CBK’da yapılan atıflar
nedeniyle kural birçok bakanlığın müfettiş yardımcılarına yönelik yapılacak
yeterlik sınavlarında da uygulama alanı bulmaktadır.
31. Gerek bakanlıklar bünyesinde istihdam edilen uzman
yardımcısı ve uzmanların gerekse de müfettiş yardımcısı ve müfettişlerin
sunacağı hizmetler ilgili bakanlıkların genel idare esaslarına göre yürütmekle
yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerdendir.
Dolayısıyla hem uzman yardımcılığından uzmanlığa hem de müfettiş
yardımcılığından müfettişliğe atanmaya ilişkin şartlar ile bu atamanın dayanağı
yeterlik sınavlarına dair genel esasların kanunla düzenlenmesi gerekmektedir.
32. Kurala göre uzman yardımcılığına atananlar en az üç
yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda
hazırlayacakları uzmanlık tezlerinin oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmesi
kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak kazanacaklardır. Ancak kuralda yeterlik
sınavının ne zaman yapılacağına yönelik herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Yeterlik
sınavına ilişkin azami süre öngörülmemesi yeterlik sınavına ilişkin genel
esasların kanunla düzenlenmediği anlamını taşımaktadır.
33. Öte yandan kural söz konusu kişiler yönünden
belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini de taşımamaktadır. Başka bir ifade
ile yeterlik sınavına girmeye hak kazanan kişinin bu sınavın azami hangi sürede
yapılabileceğine ilişkin herhangi bir öngörüsü oluşamamaktadır.
34. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 128.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
İrfan FİDAN, Muhterem İNCE ile Yılmaz AKÇİL bu görüşe
katılmamışlardır.
Kural Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırı görülerek
iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 7. maddesi yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
35. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez” denilmiş; 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural
tekrarlanarak Anayasa Mahkemesinin gerekli
gördüğü hâllerde iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak
yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği
belirtilmiştir.
36. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasının önceki
hâlinde KHK’lara da yer verilmişken 6771 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle fıkrada
yer alan “…kanun hükmünde kararname…” ibaresi “…Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi…” şeklinde değiştirilmiştir. 6216 sayılı Kanun’un 66.
maddesinin (3) numaralı fıkrasının önceki hâlinde de KHK’lara yer verilmişken
703 sayılı KHK’nın 209. maddesiyle fıkrada yer alan “…kanun hükmünde
kararname…” ibaresi “…Cumhurbaşkanlığı kararnamesi…” şeklinde
değiştirilmiştir.
37. Anılan değişikliğin
gerekçesi ve Anayasa’da 6771 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler
gözetildiğinde 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
yapılan değişiklikle ulaşılmak istenen amacın Anayasa Mahkemesinin KHK’lara
ilişkin anılan fıkra kapsamındaki görev ve yetkisinde herhangi bir değişiklik
yapmak olmayıp KHK çıkarılabilme imkânına son veren ve Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin yargısal denetiminin Anayasa Mahkemesince yapılmasını öngören
Anayasa değişikliğine uyum sağlamak olduğu anlaşılmaktadır.
38. Mahkemenin KHK’lara ilişkin görev ve yetkisinin KHK
kurallarının iptali hâlinde iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi
kararlaştırma yetkisini de içerdiği açıktır. Bu çerçevede 6216 sayılı Kanun’un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası, geçici 2. maddenin (4) numaralı fıkrasıyla
birlikte yorumlandığında Anayasa Mahkemesinin KHK’nın belirli kurallarının
iptali sonucunda iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceğine
ilişkin görev ve yetkisinin de aynen devam ettiğinin kabulü gerekir (AYM,
E.2018/115, K.2020/81, 30/12/2020, §§ 62-65).
39. Bu kapsamda, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’na 11/10/2011 tarihli ve 666 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen ek 41. maddenin beşinci fıkrasının birinci
cümlesinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal
edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile
6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal
hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra
yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. HÜKÜM
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’na 11/10/2011 tarihli ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle
eklenen ek 41. maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
İrfan FİDAN,
Muhterem İNCE ile Yılmaz AKÇİL’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE
YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE 7/3/2024 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na 11/10/2011
tarihli ve 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3. maddesiyle eklenen ve Bakanlıklar ile diğer
kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarında uzman ve uzman yardımcısı
istihdam edilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen ek 41. maddenin
beşinci fıkrasının iptali talep edilen birinci cümlesinde, uzman yardımcılığına
atananların, en az üç yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce
belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezi oluşturulacak tez jürisi
tarafından kabul edilmek kaydıyla, yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak
kazanacakları hükmüne yer verilmiştir.
İtiraz konusu kuralın içerik yönünden Anayasa’nın 2. ve
128. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Çoğunluğun iptal
kararının gerekçesinde, kuralda yeterlik sınavının ne zaman yapılacağına
ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı ve azami süre öngörülmediği
belirtilerek yeterlik sınavına girmeye hak kazanan kişinin bu sınavın azami
hangi sürede yapılabileceğine ilişkin herhangi bir öngörüde bulunmasına imkân
vermeyen kuralın belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini taşımadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Kuralın şeklî anlamda kanun hükmü olduğu
ve erişilebilir nitelikte olduğu açıktır. Bununla birlikte kuralın belirli
olduğunun söylenebilmesi için uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların da
öngörülebilir olması gerekir. Belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri yönünden
yapılacak incelemede, kuralın kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı
koruyucu önlem ve güvenceler içerip içermediğinin belirlenmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi birçok kararında belirlilik ilkesinin
yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade
ettiğini, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir
olma gibi niteliklere ilişkin gereklilikleri karşılaması şartıyla mahkeme
içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin
sağlanabileceğini, asıl olanın muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında
belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün
kılacak bir normun varlığı olduğunu vurgulamıştır.
Çoğunluk kararında belirtildiği üzere kural, birçok
Bakanlık ve kamu kurumunda istihdam edilen müfettiş yardımcıları veya uzman
yardımcılarına yönelik yapılacak yeterlik sınavları yönünden uygulama alanı
bulmaktadır. Bu bağlamda, kuralın kapsamına giren kamu görevlilerinin görev
yaptığı kurumların çeşitliliği, sınava tâbi tutulacak kişi sayısının her kuruma
göre değişkenlik gösterebileceği, sınavın organizasyonu için gereken
hazırlıkların kurumların idari kapasitesi ile sınavın türüne ve içeriğine göre
farklılaşabileceği gibi hususlar gözetildiğinde, yeterlik sınavının yapılmasına
ilişkin olarak tüm kurumlar için müşterek ve her durumda geçerli olacak bir
azami sürenin kanun düzeyinde öngörülmesi mümkün ve zorunlu gözükmemektedir.
Nitekim kanun koyucu tarafından da bu husus göz önünde
bulundurularak aynı maddenin altıncı fıkrasında “Uzman ve uzman
yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez
hazırlama ve yeterlik sınavı ile uzman ve uzman yardımcılarıyla ilgili diğer
hususlar, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınarak kurumlarınca
hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu suretle,
yasama organınca konuya ilişkin temel ilkeler ve
çerçeve kanunla belirlendikten sonra, ne zaman yapılacağı da dâhil olmak
üzere yeterlik sınavı ile ilgili uzmanlık ve
idare tekniğine ilişkin hususların düzenlenmesi -her bir kurumun kendi
koşulları ve iç dinamikleri gereklerince hazırlayacağı- yürütmenin düzenleyici işlemlerine bırakılmıştır. Dolayısıyla,
yeterlik sınavının azami hangi sürede yapılabileceği noktasındaki hukuki
belirlilik yürütmenin düzenleyici işlemleri ile sağlanabilecektir.
Kuralın, idareye yeterlik sınavına girme koşullarını
sağlayan kişileri makul bir süre içinde sınava tâbi tutma yükümlülüğü getirdiği
söylenebilir. Bununla birlikte, düzenleyici idari işlemlerde konuya ilişkin
eksik veya hukuka aykırı düzenleme bulunması ya da sınavın makul süre içinde
yapılmaması durumunda ilgililerin Anayasa’nın
125. maddesi uyarınca gerek düzenleyici gerekse uygulamaya ilişkin idari
işlemlerin iptali talebiyle idari yargı mercilerine başvurma imkânı
bulunmaktadır. Bu bağlamda sınavın makul süre içinde yapılıp yapılmadığı
idari yargı tarafından denetime tâbi tutulabilecek ve herhangi bir hukuka
aykırılık varsa bunun idari yargı mercilerince verilecek iptal kararları ile
giderilmesi mümkün olacaktır. Bu itibarla,
kuralın keyfî olarak uygulanmasını engelleyecek yeterli güvencelerin ve hukuki
mekanizmaların bulunduğu görülmektedir.
Öte yandan, hiç kuşkusuz her kuralda
olduğu gibi itiraz konusu kuralın da uygulanması ile ilgili bazı uygulama
sorunları çıkabilir. Bu bağlamda mevcut uyuşmazlıklara ilişkin sorunların her
somut olayın özellikleri dikkate alınarak kuralın amacına uygun şekilde
yorumlanması suretiyle mahkeme içtihatlarıyla çözülmesi gerekmektedir. Bu
nedenle de kuraldan ziyade kuralın yorumlanması ile ilgili olarak çıkabilecek
sorunlar anayasallık denetiminin konusu dışında kalmaktadır (bazı farklarla
birlikte bkz. AYM, E.2017/135, K.2019/35, 15/5/2019, § 31; E.2020/82,
K.2021/20, 18/3/2021, § 14; E.2021/24, K.2021/79, 4/11/2021, § 9).
Açıklanan nedenlerle, kuralın içerik
yönünden Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırı olmadığına ve itirazın
reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, aksi yönde oluşan
çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|