“Anayasanın 38. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.'',
"Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.'',
"Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur'' ifadelerine yer verilerek, suç ve ceza ile ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dolayısıyla suç ve cezaların kanuniliği, Anayasal bir yükümlülüktür.
Bu kapsamda suç ve cezalara ilişkin bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp; kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir, öngörülebilir nitelikte olması gerekir.
Kuralların yer aldığı 5580 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasında özel öğretim kurumlarının, hangi hallerdeki fillerinin idari para cezasını ve kurum açma izninin iptalini gerektirdiği ile ilgili yasal bir düzenleme mevcuttur ve kanunilik ilkesine bu anlamda uygundur ve fakat 7/d maddesinde yer alan "bu kanun ve bu kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fillerde bulunulması " ifadesi bir kanun maddesinden beklenen belirlilik ve öngörülebilirlik şartını sağlamamaktadır.
Çünkü hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir.Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. (AYM e:2015/41, k:2017/98), (E:2023/81, K:2023/184, 26.10.2023)
Daha açık bir ifade ile Anayasa Mahkemesi de kararlarında Anayasanın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesi ışığında suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır.
Oysa Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 7. maddesina bakıldığında, (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen fiilerin üç kez tekrarlanması halinde kurum açma izninin iptal edileceği belirtilip a, b, c, e,f, g ve h bentlerinde belirli,açık, anlaşılır ve net fiillerden bahsedilirken 7/d fıkrasında ise belirli ve somut bir fiile yer verilmeyip, bu kanuna ve bu kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fillerde bulunulması gibi genel bir ifadenin kullanılması söz konusu fillerin tespiti hususunda bir duraksamaya neden olmuştur. Cezaların kanuniliği ve hukuki belirlilik ilkeleri kapsamında cezalandırılacak olan bir filin ve cezasının kanunda açıkça belirlenmesi gerektiği halde bu kanunun 7/d maddesinde yasa koyucunun bu ilkeye uygun davranmadığı tespit edilmektedir. Aslında yasa koyucu bu bentte aykırılık hallerini tek tek saymak yerine fiilin Yasa ya da diğer alt normlara aykırılığının idarelerce değerlendirilmesini de amaçlamış olabilir. Ancak hukuk devleti olmanın bir gereği olarak kanuni düzenlemelerin, hem kişiler hem de idare yönünden duruksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve nesnel olmasının yanı sıra idarelerin keyfiliğine izin vermemesi de gerekir. Bu nedenle 5580 sayılı Kanunun 7.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan d bendindeki ifadenin tamamının hem hukuk devleti ilkesinin gereklerine hem de kanunilik ilkesinin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Ayrıca 7. maddenin ''d'' bendi bu haliyle, fiillerin tekrarı yani tekerrürün nasıl değerlendirileceği sorunsalını da beraberinde getirmektedir. Yani "d" bendi gereği özel eğitim kurumu tarafından bentte belirtilen normlardan birisine aykırı bir eylemde bulunulduktan sonra yine ilgili normlardan birisine ikinci kez ya da üçüncü kez aykırı davranılması ama farklı nitelikteki bir fiil ile bu aykırılığın yapılması halinde de tekerrürden bahsedilerek idari para cezası ya da kapatma yaptırımının verilmesi söz konusu olacak mıdır? Şüphesiz bu sorunun da cevabını da Kanunun 7. maddesi d bendi verememektedir.
Dairemizin önüne gelen ve istinaf incelemesine konu olan benzer uyuşmazlıklarda ilk derece mahkemelerin bazıları tarafından fiillerin tekrarı hali, ceza hukukundaki tekerrür halinin ilkeleri gereği aynı fiilin tıpatıp aynısı olması gerektiği kabulüyle uyuşmazlıklar çözülür iken bazı ilk derece mahkemelerince ise fillerin birebir aynı olması şartı aranmamaktada ve 7/a, b, c, d, e, f, h hallerinde sayılmayan kanuna, yönetmeliğe ya da yönergeye aykırı olan ve fakat birbirinden ayrı, başka başka eylemler birbirinin tekrarı sayılarak uyuşmazlılar çözülmektedir. Dairemizce ilk derece mahkemeleri arasındaki karar farklılıkları genel ceza hukuku ilkeleri esas alınarak fiillerin birebir aynısı olarak tekrarlanması halinde tekerrürden bahsedileceği gerekçeleriyle istikrar kazandırılmaya çalışmakta ise de; bu duruma sebebiyle veren kanun maddesindeki hukuka aykırılığın giderilmesi, hukukun üstünlüğü için zorunlu olduğundan iş bu başvurunun yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kaldı ki; Kanunun 7. maddesinin d bendiyle birlikte, ikinci fıkranın devamındaki Anayasaya aykırılık bununla da kalmamakta ve ''fiillerin tekrarı hali'' ifadesindeki belirsizlik Dairemizce verilen kararlarla da giderilememektedir. Çünkü bu kez de tekrar olarak kabul edilecek fiilin, hangi tarihte işlenen fiil olarak kabul edileceği sorunuyla karşılaşılmaktadır.
Durum bir örnekle açıklanacak olur ise; Dairemizin önüne gelen bir çok uyuşmazlıkta; ilk işlenen fiil, 2018 yılında işlendiği halde idare tarafından tespiti 2020 yılında yapılıp cezası da 2020 yılında verilerek ilgilisine 2020 yılında tebliğ edildiği halde, yine aynı kişiyle ilgili bu tarihten sonra yapılan başka bir tespitte ise 2017 yılında işlenen aynı fiil için 2018 yılındaki fiilin tekrarı kabulünden hareketle ceza kesilebilmekte ve hatta kurum izninin iptaline gerekçe yapılabilmektedir.. Oysa ilgili kurum 2018 yılında işlediği fiilin suç olduğunu ve cezayı gerektirdiğini ancak, 2020 yılında verilen cezanın kendisine tebliğ edilmesiyle öğrendiğinden fiilin tekrarı halinden bahsedebilmek için 2020 yılından sonra aynı fiilin işlenmesi gerekmektedir.
Fakat Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasının bentlerden sonrasındaki kısmında yer alan "....fiilerin tekrarı halinde....." ifadesi açık ve belirli olmadığı için bu tür hukuka aykırılıklara neden olmaktadır. Kanunilik ilkesine aykırı olan bu düzenleme, idarelerce farklı uygulamalar yapılmasına neden olduğu gibi yargılama sırasında da farklı yorumlamalara neden olmaktadr. Bu nedenle iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Netice itibariyle 5580 sayılı kanunun 7/d maddesinde yer alan ''Bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fiillerde bulunması'' ifadesi ile fıkranın devamındaki iki yerde yer alan ".....fillerin tekrarı halinde.... ifadelerinin, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olması sebebiyle Anayasanın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu işlemin sebeplerinden bir diğeri olarak gösterilen 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 43. maddesinin ikinci fıkrasının ve üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu iddiamıza gelindiğinde ise;
ANAYASA VE İLGİLİ MEVZUATLAR
Yukarıda da bahsedildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın ikinci maddesinde açıkça vurgulandığı üzere bir hukuk Devletidir.
Yine Anayasanın 38. maddesinde suç ve cezaların kanunla konulacağı hüküm altına alınmıştır ve hukuk devleti ilkesi gereği tüm suç ve cezalar ancak ve ancak kanunla konulabilecektir.
652 sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 43.maddesinin ikinci fıkrasında birinci fıkrada belirtilen(özel öğretim kurumları kastedilmektedir.) eğitim hizmetini sunan veya yararlananların gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, iki katı ve kanunî faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen tahsil edileceği ve bu fiillerin özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından tekrarı hâlinde ise , ayrıca kurum açma izinlerinin iptal edileceği belirtilmiş, üçüncü fıkrasında ise Engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine veya birimlerine kayıt ve kabul işlemleri ile engelli birey ve eğitim personelinin ders devam takibinin , 1/9/2018 tarihinden itibaren biyometrik kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemi ile yapılacağı açıklandıktan sonra bu yöntemlerle ders devam takibi mümkün olmayan engelli bireylerin ders devam takibi ile kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Yani 652 sayılı Kanun hükmünde kararnamenin 2. fıkrasında hangi halin ikinci kez tekrarlanması halinde kurum açma izninin iptal edileceği açıkça belirtildiği halde Özel Öğretim Kurumlarının 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan fiilin kurum iznin iptal edilmesini gerektiren fiillerden birisi olduğuna yer verilmemiştir.
Oysa Sonra Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasında ise " özel eğitim kurumlarında yapılan denetimlerde onayın alındığı aydan (denetim için alınan onay kastedilmektedir.) önceki geriye dönük doksan günlük kamera kayıtlarını sunamayan ve/veya engelli birey modülü üzerindeki eğitim saatleri ile kamera görüntüleri arasında uyuşmazlık bulunan kurumlara ödeme yapılması halinde 652 sayılı Kanun'un 43. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükümlere uygun işlem yapılacağı " düzenlemesine yer verilmiştir.
ANAYASA AYKIRILIK DEĞERLENDİRMESİ (652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 43. maddesinin ikinci fıkrasının ve üçüncü fıkrasının)
Yukarıda da bahsedildiği üzere dava konusu işlemde Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrası ile atıf yapılan 652 sayılı Kanunun 43. maddesinin ikinci fıkrası gereği kurum açma izninin iptal edildiği belirtilmiştir.
Ancak 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 43. maddesinin ikinci fıkrasına bakıldığında; gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet veren özel eğitim kurumlarının bu tutarları iki katı ve kanuni faiziyle birlikte ödeyeceği, aynı zamanda bu fiillerin özel eğitim okulları ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından tekrarı halinde ise kurum açma izinlerinin iptal edileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla bu hüküm kapsamında kurum açma izninin iptal edilebilmesi için iki kez tekrarlanması gereken eylem gerçeği aykırı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödeme almaya sebep olmak fiilidir.
Özel Eğitim Yönetmeliği'nin 27. maddesinde ise özel eğitim kurumlarında yapılan denetimlerde onayın alındığı aydan (denetim için alınan onay kastedilmektedir.) önceki geriye dönük doksan günlük kamera kayıtlarını sunamayan ve/veya engelli birey modülü üzerindeki eğitim saatleri ile kamera görüntüleri arasında uyuşmazlık bulunan kurumlara ödeme yapılması halinde 652 sayılı Kanun'un 43. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükümlere uygun işlem yapılacağı belirtilmiştir.,
Yani eğer özel eğitim kurumu denetim sırasında geriye dönük olarak 90 günlük kamera kayıtlarını sunamaz veya engelli öğrenci modülündeki öğrencinin aldığı belirtilen ders saatleri ile kamera görüntüleri halinde uyumsuzluk olur ise tespitin ilk seferinde yapılan ödemenin iki katı ve faiziyle geri alınması söz konusu olacak, aynı fiilin tekrarı halinde ise bu kez kurum açma izni iptal edilecektir.
Görüldüğü üzere Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasında aslında ilgili kuruma idari para cezası ile kapatma uygulanacak bir halden bahsedilmektedir. Daha açık bir ifade ile suçların ve cezaların kanunla düzenlenmesi gerektiğine ilişkin Anayasa'nın 38.maddesine aykırı bir şekilde cezayı gerektirecek eylem 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 43. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmek yerine yönetmelikle düzenlendiği gibi cezası da yönetmelikle düzenlenmektedir.
Yönetmeliğin 27. maddesinde yer alan "......eğitim saatleriyle kamera görüntüleri arasında uyuşmazlık bulunan kurumlara ödemenin yapılmış olması halinde, 652 sayılı Kanun Hükmünde Karanamenin 43. maddesi ikinci fıkrasında yer alan hükümlere göre işlem yapılacağı " şeklinde bir ifadeye yer verilmek suretiyle Kanuna yapılan atıf ile, ceza ve suça kanunilik kazandırılmak istenmiş gibi görünmekle birlikte, bu şekilde bir düzenleme ile suça ve cezaya kanunilik niteliği kazandırılması mümkün değildir. Çünkü fiil de karşılığındaki yaptırım da, 652 sayılı KHK'da düzenlenmek yerine Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bunun tam aksi olsaydı, yani 652 Sayılı KHK'nun 43. maddesinin ikinci fıkrasında, yönetmeliğin 27. maddesindeki fiile atıf yapılarak, o fiilin işlenmesi ve ikinci kez işlenmesi halinde kurum izninin kapatılacağı belirtilseydi normlar hiyerarşisi açısından hiçbir sorun olmayacakken, Yönetmeliğin bir maddesinde suçun ve cezanın düzenlenmesi normlar hiyerarşisi yönünden hukuka aykırı olmuştur.
Oysa 652 sayılı kanunun ne birinci ne ikinci ne de üçüncü fıkrasında "Bakanlık maarif müfettişleri/Bakanlık maarif müfettiş yardımcıları veya il millî eğitim müdürlüklerince görevlendirilen il millî eğitim müdür yardımcıları/il veya ilçe millî eğitim şube müdürleri veya diğer denetim yetkisi bulunanlarca yapılan inceleme/soruşturma/denetimlerde onayın alındığı aydan önceki geriye dönük olarak en az 90 günlük kamera kayıtlarını sunamayan ve/veya kamera kayıtlarında Engelli Birey Modülü üzerindeki eğitim saatleriyle kamera görüntüleri arasında uyuşmazlık bulunan kurumlara ödemenin yapılmış olması hâli'' kurum açma izninin iptalini gerektiren fiiler arasında sayılmamıştır.
Ayrıca 652 sayılı Kanunun 3. fıkrasında engelli birey ve eğitim personelinin ders devam takibinin , kameralı görüntüleme sistemiyle yapılacağı belirtilmiş, bu yöntemlerle ilgili bireylerin ders devam takibi ile kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtildiği halde yönetmelikte suç ve cezanın tanımlanmasının Kanunilik ilkesine aykırı olması ve yönetmeliğin de 652 sayılı kanunun 43. maddesine dayanılarak düzenlenmesi sebebiyle 2. ve 3. fıkrasının Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin doğal sonucu olan hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesiyle yine Anayasanın 38. maddesinde yer alan suç ve cezaların kanunuliği ilkesine aykırı olarak suç ve cezanın Yönetmelikle düzenlenmesine izin vermesi sebebiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 43. maddesinin ikinci fıkrasının da Anayasanın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.
AÇIKLANAN NEDENLERLE;
1) 5580 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasının d bendindeki ''Bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fiillerde bulunması,
'' ifadesi, ikinci fıkranın devamında, iki yerde yer alan ''fiillerin tekrarı halinde'' ifadesi ile 652 saylı Kanun Hükmünde Kararnamenin 43. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılması nedeniyle, yukarıda belirtilen sebeplerle yahut 6216 sayılı Kanun'un 43/3. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek başka nedenlerle iptaline karar verilmesi talebiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına,
2) Dava dosyasının ve karara dayanak görüşme tutanağının, onaylı bir örneği ile işbu kararın aslının Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar 5 ay süre ile davanın geri bırakılmasına, bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesi'nce bir karar verilmemesi halinde, mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine, kararın bir örneğinin taraflara tebliğine, 26/12/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/55
Karar Sayısı : 2024/66
Karar Tarihi : 7/3/2024
R.G. Tarih - Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: A. 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 7. maddesinin 2/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının;
1. (d) bendinin,
2. Bentlerini bağlayan bölümünün ikinci cümlesinde yer alan “…fiillerin tekrarı hâlinde…” ve “…fiillerin üçüncü kez tekrarlanması hâlinde…” ibarelerinin,
B. 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 43. maddesinin;
1. (2) numaralı fıkrasının,
2. 2/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen (3) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılığını ileri sürerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi olarak faaliyet gösteren işletmeye yapılan denetimde onayın alındığı aydan önceki geriye dönük olarak en az 90 günlük kamera kayıtlarının ikinci kez sunulamamış olması nedeniyle kurum açma izninin iptal edilmesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME HÜKÜMLERİ
A. 5580 sayılı Kanun’un 7. maddesinin itiraz konusu kuralların da yer aldığı birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
“(Değişik birinci fıkra: 2/12/2016-6764/62 md.) Kurum açma izni verilen kurumlardan iki yıl içerisinde faaliyete başlamayan, faaliyete başladıktan sonra yönetmelikte belirtilen süreden daha fazla izinsiz ara veren veya söz konusu izni amacı dışında kullandığı tespit edilen kurumların kurum açma izni ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/12/2016-6764/62 md.) Özel öğretim kurumunun;
a) Bakanlıkça onaylı yerleşim planında izinsiz değişiklik yapması,
b) (Değişik:27/6/2019-7180/11 md.) Gerçeğe aykırı veya yanıltıcı reklam ya da ilan vermesi, reklam veya ilanlarda öğrenci resim ya da bilgilerini kullanması,
c) Haftalık ders çizelgesi ve programları Bakanlık izni olmadan kurumda uygulaması,
d) Bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fiillerde bulunması,
e) Mevzuatta belirtilen sayıda personel çalıştırmaması veya mevzuata aykırı personel çalıştırması,
f) 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine uymaması,
g) Kurum açma şartlarından herhangi birini kaybetmesi,
h) Mevzuata uygun olarak kapatılmaması,
hâllerinde; (a), (b), (c) ve (d) bentlerindeki fiiller için brüt asgari ücretin beş katı; (e) ve (f) bentlerindeki fiiller için brüt asgari ücretin on katı ve (g) bendindeki fiil için brüt asgari ücretin yirmi katı idari para cezası uygulanır. Bu fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki fiillerin tekrarı hâlinde idari para cezası miktarı beş kat artırılarak uygulanır ve bu bentlerdeki fiillerin üçüncü kez tekrarlanması hâlinde ise kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir, (h) bendindeki fiilin işlenmesi hâlinde brüt asgari ücretin yirmi katı idari para cezası verilir ve kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir. İdari para cezası, kurum açma iznini vermeye yetkili makam tarafından verilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
B. 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) itiraz konusu kuralların da yer aldığı 43. maddesi şöyledir:
“(1) Engelliler için sağlık kurulu raporu düzenlemeye yetkili sağlık kurum veya kuruluşlarınca verilen Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporuyla asgari %20 oranında engelli olduğu, 18 yaş altı çocukların Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu ile özel gereksinimi olduğu tespit edilen ve özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından da eğitsel değerlendirme ve tanılamaları yapılarak 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen destek eğitimini almaları uygun görülen görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma, özel öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerden ilgili destek eğitim programında belirtilen yaşlardaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bireylerin eğitim giderlerinin her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarı, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanır. Bu engelli bireylerin engel grupları ve dereceleri ile engelinin niteliğine göre eğitim programlarının kapsamı ve eğitim süreleri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle yönetmelikle belirlenir.
(2) Birinci fıkrada belirtilen eğitim hizmetini sunan veya yararlananların gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, iki katı ve kanunî faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen tahsil edilir. Bu fiillerin özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından tekrarı hâlinde, ayrıca kurum açma izinleri iptal edilir.
(3) (Ek: 2/12/2016-6764/10 md.) Engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine veya birimlerine kayıt ve kabul işlemleri ile engelli birey ve eğitim personelinin ders devam takibi, 1/9/2018 tarihinden itibaren biyometrik kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemi ile yapılır. Bu yöntemlerle ders devam takibi mümkün olmayan engelli bireylerin ders devam takibi ile kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Derya ATAKUL tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun ve kanun hükmünde kararname hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, bu dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. 5580 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi ve bentleri bağlayan bölümünün ikinci cümlesinde yer alan “…fiillerin tekrarı hâlinde…” ve “…fiillerin üçüncü kez tekrarlanması hâlinde…” ibareleri itiraz konusu kuralların ilk bölümünü oluşturmaktadır. Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde kanun kapsamında faaliyet gösteren özel eğitim kurumlarının “Bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan yönetmelik ve yönergelerde belirtilen hükümlere aykırı fiillerde bulunması” yaptırım uygulanacak fiiller arasında sayılmıştır. Bentleri bağlayan bölümde ise uygulanacak yaptırımlara yer verilmiş; birinci cümle ile fiillere uygulanacak idari para cezası oranları belirlenmiş, ikinci cümle ile de (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki “fiillerin tekrarı hâlinde” idari para cezası miktarının beş kat artırılarak uygulanacağı ve bu bentlerdeki “fiillerin üçüncü kez tekrarlanması hâlinde” ise kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edileceği hüküm altına alınmıştır.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme ikinci olarak 652 sayılı KHK’nın 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “Birinci fıkrada belirtilen eğitim hizmetini sunan veya yararlananların gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, iki katı ve kanunî faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen tahsil edilir. Bu fiillerin özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından tekrarı hâlinde, ayrıca kurum açma izinleri iptal edilir.” hükmü ile (3) numaralı fıkrasında yer alan “Engelli bireylerin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine veya birimlerine kayıt ve kabul işlemleri ile engelli birey ve eğitim personelinin ders devam takibi, 1/9/2018 tarihinden itibaren biyometrik kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemi ile yapılır. Bu yöntemlerle ders devam takibi mümkün olmayan engelli bireylerin ders devam takibi ile kimlik doğrulama sistemi veya kameralı görüntüleme sistemine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” hükmünün iptalini talep etmektedir.
5. Somut olayda, davacı şirketin sahibi olduğu özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin, yapılan denetimde onayın alındığı aydan önceki geriye dönük olarak en az 90 günlük kamera kayıtlarının ikinci kez sunulamamış olması nedeniyle idarece 652 sayılı KHK’nın 43. maddesinin (2) numaralı fıkrasına dayanılarak kurum açma izninin iptal edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
6. Vurgulamak gerekir ki bir kuralın idari işlemin gerekçesi olarak gösterilmesi ya da mahkeme kararının gerekçesinde yer alması/alacak olması tek başına o kuralın olayda uygulandığı veya uygulanacağı anlamına gelmez. Bir kuralın uygulanabilir olduğundan söz edilebilmesi için o kuralın uygulanmasını gerektiren maddi şartların gerçekleşmesi gerekir. İdarece, kuralın uygulanmasını gerektiren maddi şartlar gerçekleşmeden hatalı olarak o kurala dayalı işlem tesis edilmesi, kuralın uygulanabilir olduğunu göstermez. Anayasa’nın 152. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bir davaya uygulanacak kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümleri özerk bir kavram olup buna göre kuralın uygulanması kavramı o kurala ilişkin maddi koşulların anayasallığının tartışılabilir hâle gelmesini ifade etmektedir. Maddi koşulları oluşmadan uygulanan bir kural Anayasa’nın 152. maddesi anlamında davada uygulanacak kural değildir.
7. 652 sayılı KHK’nın 43. maddesinin itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında özel eğitim hizmetini sunan veya yararlananların “gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermeleri” durumunda uygulanacak yaptırımlar düzenlenmektedir. Kuralda, söz konusu aykırılığın tespitinde fazla ödemenin iki katı ve kanuni faiziyle birlikte ilgililerden müteselsilen tahsil edileceği, bu fiilin özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından tekrarı hâlinde, ayrıca kurum açma izinlerinin iptal edileceği ifade edilmektedir. Kurum açma iznini iptal eden işlemin konusunun davacının gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye sebebiyet vermesi değil kamera kaydının usulüne uygun olarak tutulmaması olduğu gözetildiğinde anılan kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
8. Öte yandan, davalı idare tarafından 5580 sayılı Kanun uyarınca verilmiş bir kurum açma izninin iptali işlemi de bulunmadığından, davada, Kanun’un itiraz konusu 7. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi ve bentleri bağlayan bölümünün ikinci cümlesinde yer alan “…fiillerin tekrarı hâlinde…” ve “…fiillerin üçüncü kez tekrarlanması hâlinde…” ibarelerinin de uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
9. Açıklanan nedenlerle anılan kuralların itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun bu kısmının Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
10. 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinde ayrıca Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirlenmiştir. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği kurala bağlanmış; söz konusu fıkranın (a) bendinde de “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Anayasa Mahkemesine gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Maddenin (4) numaralı fıkrasında ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
11. İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararında Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunu ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça göstermesi gerektiği, (2) numaralı fıkrasında da itiraz başvurusunda gerekçeli başvuru kararının aslının Anayasa Mahkemesine sunulacağı ifade edilmiştir.
12. İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde ise Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğu tespit edilirse itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği belirtilmiştir.
13. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından 652 sayılı KHK’nın 43. maddesinin (3) numaralı fıkrasının iptali talebine ilişkin olarak anılan kuralın hangi nedenlerle Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmemiştir.
14. Açıklanan nedenle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan başvurunun bu kısmının da anılan Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından reddi gerekir.
III. HÜKÜM
A. 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 7. maddesinin 2/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının;
itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
1. (2) numaralı fıkrasının itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2. 2/12/2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle eklenen (3) numaralı fıkrasına ilişkin başvurunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE,
7/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üye
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL