“Yasal önalım hakkını düzenleyen Türk Medeni Kanunu'nun 732. maddesinde; "Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler." şeklinde, sözleşmeden doğan önalım hakkı bakımından ise, Türk Medeni Kanunu'nun 735. maddesinde; "Tapu kütüğüne şerh verilen sözleşmeden doğan önalım hakkı, şerhte belirtilen sürede ve belirtilen koşullara göre her malike karşı kullanılabilir. Kütükte koşullar belirtilmemişse taşınmazın üçüncü kişiye satışındaki koşullar esas alınır." şeklinde düzenleme mevcuttur.
Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince, önalım bedeli satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderleri toplamından oluşmaktadır. Ancak, uygulamada taraflar tapuda düşük miktarda harç ödemek için devir sırasında taşınmazların satış bedellerini gerçek satış bedelinden çok daha düşük göstermektedir. Davalı tarafın bedelde muvazaa iddiası ise, kendi muvazaasına dayanmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu gerekçesiyle kabul edilmemektedir. Dolayısıyla taşınmazlar esas değerinden çok daha düşük bedelle önalıma konu olmaktadır.
743 sayılı Eski Medeni Kanun döneminde önalım bedeli noktasında kanuni bir düzenleme mevcut değildi. Uygulamada -diğer tapu iptal tescil davalarında olduğu gibi- payın dava tarihindeki değeri önalım bedeli olarak kabul edilmekteydi. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da bu yönde kararları mevcuttur. (Yargıtay HGK.'nun 14.12.1994 tarihli ve 663/841 sayılı karar sayılı kararı ile , 28.12.1994 tarihli ve 673/898 sayılı kararı)
Her ne kadar Türk Medeni Kanunu'nun 733/4. maddesinde önalım hakkının kullanılmasıyla ilgili üç aylık ve iki yıllık hak düşürücü süreler öngörülmüşse de, son yıllarda ekonomik hayattaki değişiklikler, ülkemizin enflasyonist yapısı, mevcut kur dalgalanmaları, taşınmaz fiyatlarındaki önemli artışlar ve bedelde muvazaa gerçekliği birlikte dikkate alındığında, bu süreler içinde dahi taşınmazların tapuda gösterilen değeri dava tarihindeki değerinin oldukça altında kalmakta ve kendisine karşı önalım hakkı kullanılan yeni paydaşın mülkiyet hakkı ihlal edilmektedir.
Yine, önalım bedelinin tapuda satış bedeli ve harç masrafları olarak kabul edilmesi birçok davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 341/2 gereği istinaf ve dahi 362/1-a gereği temyiz kesinlik sınırının altında kalmasına neden olmakta, davalı yeni paydaşın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmektedir.
Dairemize istinaf incelemesi için gelen dosyalarda gözlemlendiği üzere, örneğin 1.000.000,00 TL değerindeki taşınmaz payı, daha az harç ödenmesi için yine örneğin 10.000,00 TL üzerinden devredilmekte, dava tarihindeki değeri ise 3.000.000,00 TL olmakta, itiraz yoluna başvurulan TMK'nın 734/2. maddesi gereğince satış bedeli ile alıcıya düşen tapu gideri toplamı olan 10.200,00 TL üzerinden dava kabul edilmekte, bu şekilde dava tarihindeki değeri 3.000.000,00 TL olan taşınmaz, 10.200,00 TL üzerinden davacıya devredilmekte, 2023 yılı için 17.830,00 TL istinaf sınırı ile 238.730,00 TL temyiz sınırı altında kaldığı için, istinaf ve temyiz incelemesi dahi yapılamamakta, hak arama hürriyeti, mülkiyet hakkı ve hukuki dinlenme hakkı ile savunma hakkı ihlal edilmiştir.
Nitekim Dairemizce itiraz konusu yapılan ilgili dosyada da iptali istenen yasa kuralı gereği önalım davası tapuda gösterilen bedel ve masraflar toplamı olan 173.400,00 TL üzerinden dava kabul edilmiş ancak; keşif marifetiyle alınan bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin 2.225.000,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Şu halde, diğer tapu iptal tescil davalarından farklı olarak önalım hakkının kullanılması nedeniyle açılan tapu iptal tescil davalarında taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine göre karar verilmemesi yeni paydaşın mülkiyet hakkını ihlal etmektedir. Yine, esasen temyiz incelemesine tabi olması gereken dosya mevcut temyiz sınırının altında kaldığından istinaf aşamasında kesinleşecek ve davalı yeni paydaşın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiş olacaktır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle Türk Medeni Kanunun 734/2 de yer alan düzenleme hakkaniyet ilkesi çerçevesinde anayasayla ve uluslararası sözleşmelerle korunan temel hak ve özgürlüklerden olan mülkiyet hakkı, hak arama özgürlüğü ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil etmektedir.
Sonuç olarak, 4721 sayılı Yasanın "yasal önalım hakkının kullanılması" başlıklı 734. maddesinin (2) numaralı fıkrasında geçen önalım bedelinin "satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerinden" oluştuğu ibaresi Kanun metninden çıkarıldığı taktirde mahkemeler 743 sayılı Medeni Kanun döneminde olduğu gibi dava konusu payın dava tarihindeki değerini dava değeri olarak alacak, bu şekilde uygulamada yaşanan pek çok mağduriyet, mülkiyet hakkı ihlalleri, hukuki dinlenme hakkı ihlalleri ve adil yargılanma hakları ihlalleri sona erecektir. Bu nedenlerle, talebi konu ibarenin Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu görülmüş ve 4721 sayılı Yasanın "yasal önalım hakkının kullanılması" başlıklı 734. maddesinin (2) numaralı fıkrasında geçen önalım bedelinin "satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerinden" oluştuğu ibaresinin Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırılığı olduğu düşüncesiyle, 6216 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca itiraz yolu ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmiştir.
KARAR :
4721 sayılı Yasanın "yasal önalım hakkının kullanılması" başlıklı 734. maddesinin (2) numaralı fıkrasında geçen önalım bedelinin "satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerinden" oluştuğu ibaresinin Anayasa'nın 35. ve 36. maddelerine aykırılığı gerekçesiyle 6216 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca itiraz yolu ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmiştir.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/9
Karar Sayısı : 2024/6
Karar Tarihi : 18/1/2024
R.G.Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 734. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini,...” ibaresinin Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescili davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 734. maddesi şöyledir:
“c. Kullanılması
Madde 734- Önalım hakkı, alıcıya karşı dava açılarak kullanılır.
Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet Hakan SOYTÜRK tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Kanun’un 734. Maddesinin İkinci Fıkrasında Yer Alan “…satış bedeli…” İbaresi
2. Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” denilmiştir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
3. İtiraz konusu kuralın “…satış bedeli…” şeklindeki kısmı, başka bir itiraz başvurusunun konusu olarak esastan incelenmiş ve iptal talebi Anayasa Mahkemesinin 8/11/2023 tarihli ve E.2023/77, K.2023/190 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu karar 12/12/2023 tarihli ve 32397 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Anayasa Mahkemesince işin esasına girilerek reddedilen itiraz konusu ibare hakkında yeni bir başvurunun yapılabilmesi için önceki kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 12/12/2023 tarihinden başlayarak geçmesi gereken on yıllık süre henüz dolmamıştır.
4. Açıklanan nedenle kuralda yer alan “…satış bedeli…” ibaresine yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince reddi gerekir.
B. Kanun’un 734. Maddesinin İkinci Fıkrasında Yer Alan “…ile alıcıya düşen tapu giderlerini,…” İbaresi
5. 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda iptali talep edilen kuralların Anayasa’nın hangi maddelerine aykırı olduklarının açıklanması gerektiği belirtilmiş; anılan maddenin (4) numaralı fıkrasında ise yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
6. İçtüzük’ün 46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde de itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararında Anayasa’ya aykırılıkları ileri sürülen hükümlerin her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunu ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça göstermesi gerektiği ifade edilmiştir.
7. Yine İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği belirtilmiştir.
8. 4721 sayılı Kanun’un 734. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı ikinci fıkrasında ön alım hakkı sahibinin, açmış olduğu davada, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
9. Başvuru kararında yalnızca kuralda yer alan satış bedeli ibaresine ilişkin iptal gerekçesine yer verildiği, alıcıya düşen tapu giderlerinin de davacı tarafından yatırılmasının hangi nedenlerle Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin iptal gerekçesinin ise açıkça gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla itiraz konusu kuralın “…ile alıcıya düşen tapu giderlerini…” şeklindeki kısmına yönelik başvurunun da yöntemine uygun olmaması nedeniyle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince reddi gerekir.
III. HÜKÜM
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 734. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan;
A. “...satış bedeli...” ibaresine yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE,
B. “…ile alıcıya düşen tapu giderlerini,...” ibaresine yönelik itiraz başvurusunun 6216 Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE,
18/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR