“Kumluca 2. Noterliği tarafından 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 55/son maddesi gerekçe gösterilerek giderlerin ödenmesi halinde belgelerin gönderilebileceğinin belirtilerek mahkememizce talep edilen belgelerin gönderilmesinden imtina edilmesinin delillerin toplanmasına engel olduğu ve yargılamayı sürüncemede bıraktığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
1512 sayılı Yasa'nın 55/son maddesinde " Soruşturma yetkisi bulunan kişilerle Cumhuriyet savcılarının isteyecekleri örnekler noterlik ücretine tabi değildir. Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır." şeklinde bir düzenleme yer almaktadır. Bilindiği üzere ceza yargılaması soruşturma ve kovuşturma evrelerinden oluşmakta olup her iki evrenin de temel amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı ve onun emrindeki yetkili birimlerce maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için her türlü araştırma ve delil toplama faaliyeti gerçekleştirilerek bir suçun işlenip işlenmediği, işlenmiş ise failin kim olduğunun ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Aynı şekilde kovuşturma aşamasında da hakkında suç işlediği şüphesiyle kamu davası açılan ve sanık sıfatı verilen şahsın yargılaması yapılarak isnat edilen fiilin sübut bulup bulmadığı tespit edilerek maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için ceza mahkemeleri yalnızca tarafların sundukları veya toplanmasını talep ettikleri delillerle sınırlı kalmaksızın re'sen araştırma ilkesinin bir sonucu olarak delil toplama yetkisi kapsamında yargılama konusu eylem ile ilgili olan ve davayı aydınlatmaya yarar sağlayacak her türlü delili araştırma, temin etme ve bu delilleri yargılama sürecinde tartışmaya açmakla görevlidir. Söz konusu deliller sanığın aleyhine olabileceği gibi sanığın suçlamadan kurtulmasını sağlayabilecek lehe deliller de olabileceği dikkate alındığında; yargılama kapsamında mahkemece yapılan delil araştırma ve toplama işlemleri, maddi gerçeği ortaya koyma faaliyetinin bir parçası olduğu kadar sanığın savunma hakkını etkin şekilde kullanabilmesine de hizmet etmektedir. Bu nedenle; maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından soruşturma ve kovuşturma evreleri arasında bir farklılık bulunmamasına rağmen iptali istenen mezkur 55/son maddedeki düzenlemede, delil niteliği taşıyan noterlik evraklarının temini bakımından soruşturma ve kovuşturma evreleri için farklı usuller belirlenmiş, kovuşturma aşamasında bu delillere ulaşılabilmesi güçleştirilmiştir. Sanığın savunma hakkını tam olarak kullanabilmesi ve adil bir şekilde yargılanması bakımından kovuşturma evresinde her türlü delile ulaşabilmesi, özellikle kendisini suçlamadan kurtarmayı sağlayabilecek delilleri mahkemeye sunabilmesi ve mahkeme huzurunda bu delillerin tartışılabilmesi için gerekli kolaylığın sağlanması gerekirken tam tersine bir düzenleme yapılarak kovuşturma aşaması için delil niteliğindeki noterlik evrakları bakımından bu delillerin temini ve mahkeme huzuruna getirilebilmesi hususunda sanık aleyhine sonuçlar doğmasına neden olabilecek bir usul belirlenmiştir. Söz konusu maddedeki düzenleme taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu ve mahkemenin re'sen araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı, harca tabi olarak açılan hukuk davalarında kabul edilebilir bir durum gibi görülebilir ise de; kamu adına soruşturma yürüten cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianame ile açılan, kamu davası olarak devam eden ve re'sen araştırma, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ilkelerinin geçerli olduğu; tutuklama, adli kontrol gibi bireyin özgürlüğünü kısıtlayıcı tedbirlerin uygulanabildiği, mahkumiyet halinde ise birey aleyhine daha ağır sonuçların doğabildiği bir ceza davasında Anayasa’nın 36.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal ettiği şüpheden uzaktır.
Öte yandan; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 138/4.maddesinde "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." şeklinde bir düzenleme yer almakta olup, söz konusu düzenlemenin yalnızca mahkemelerce verilmiş olan nihai kararları değil ara karar niteliğindeki kararları da kapsadığı gözden kaçırılmamalıdır. Zira, mahkemelerce yapılan yargılama faaliyeti kapsamında uyuşmazlığın çözümü, davanın aydınlatılması ve nihai karara bağlanabilmesi ancak bir takım iş ve işlemlerin yapılması, delillerin toplanması sonucu gerçekleştirilebildiğinden, bu amaca hizmet eden ara kararların bağlayıcı nitelikte olmadığının kabulü, yargılamanın uzaması ve sürüncemede kalmasına neden olacaktır. Bu bağlamda; sanığın suçlama altında olduğu ceza yargılamasında, sanığın savunma hakkı kapsamında toplanmasını talep ettiği ve mahkemece resen veya talep üzerine toplanması gerekli görülen bilgi ve belgelerin teminine yönelik ara kararların ilgili mercilerce yerine getirilmesinin zorunlu olduğu dikkate alındığında; delil niteliğindeki noterlik belgelerinin örneklerinin veya asıllarının ücret ödenmediği gerekçesiyle mahkemeye sunulmasından imtina edilmesi de düşünülemez. Söz konusu belgelerden örnek çıkarılması, örneklerin onaylanması ve belgelerin postalanması işlemleri ilgili noterlik açısından bir külfet olarak görülerek noterlik için ücret ödenmesi gerektiği düşünülebilir ise de; bu durum ücret yatırılıncaya kadar belgenin mahkemeye sunulamayacağı şeklinde yorumlanmamalı, belge mahkemenin talebi üzerine derhal mahkemeye sunulmalı, sonrasında mahkeme gerekli ücret takdirini yapabilmelidir. Nasıl ki, davada bilgisine başvurulacak bir tanık, tanıklık ücreti yatırılmadığı gerekçesiyle beyanda bulunmaktan kaçınamıyorsa, delil niteliğindeki noterlik evrakının da ücret ödenmediği gerekçesiyle mahkemeye sunulmaması düşünülemez. Ancak iptali istenen maddede yer alan "... Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır." şeklindeki düzenlemede, ücretin ne zaman ödeneceğine ve ücret ödenmeden belgenin ceza mahkemelerine gönderilip gönderilmeyeceğine dair açık bir ifadenin yer almaması, uygulamada maddenin farklı yorumlanmasına ve delillerin mahkemeye sunulmasından kaçınılmasında maddenin yasal bir dayanak olarak kullanılmasına neden olmaktadır.
Yine; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/4 maddesinde " Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." şeklinde bir düzenleme yer almakta olup, mahkemelerin bakmakta oldukları davaları en kısa sürede ve mümkün olan en az giderle sonuçlandırmaları anayasanın mahkemelere verdiği bir ödevdir. Bu bakımdan yargılama faaliyeti sırasında, taraflar veya kamu adına gereksiz gidere neden olacak, yargılamayı uzatacak usulü ve bürokratik işlemlerden mahkemelerin kaçınması, bu hususta gerekli tedbirlerin alınması zorunludur. Mahkemelerin bu amaçla aldıkları kararlara da Anayasa’nın 138/4 maddesi gereğince ilgili organlarca uyulmalıdır. Bu kapsamda; ceza yargılamasında delil toplama faaliyeti kapsamında noterlik belgesinin teminine karar veren bir mahkemenin noterlik işlemi yaptırmaya çalışan bir iş sahibi gibi değerlendirilip belgenin örneği veya aslı için mahkemeden işlem ücreti, yazı ücreti, posta ücreti vs adı altında ücret talep edilmesi; bu amaçla mahkemenin birtakım usulü işlemlere zorlanması, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkelerine aykırıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde; mahkememize sanık … hakkında … suçundan yapılan yargılama kapsamında; mahkememiz dava dosyası açısından delil niteliği taşıyan belgelerin gönderilmesinin talep edildiği Kumluca 2. Noterliği'nin belgeleri göndermekten kaçınmasına dayanak olarak gösterdiği ve mahkememizce görülmekte olan dava bakımından uygulanacak kanun olarak kabul edilmesi gereken 1512 Sayılı Yasa'nın 55/son maddesinde yer alan "... Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır." şeklindeki düzenlemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36, 138/4 ve 141/4 maddelerine aykırı olduğu mahkememizce değerlendirilmekle; 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 55/son maddesinde yer alan "... Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır." şeklindeki düzenlemenin iptali için Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152/1 maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı üzere;
Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 55/son maddesinde yer alan "... Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır." şeklindeki düzenlemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36, 138/4 ve 141/4 maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle iptali gerektiğinden Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmasına,
İlgili dosya evraklarının işbu değişik iş kararıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvuru müzekkeresine eklenilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/161
Karar Sayısı : 2024/53
Karar Tarihi : 22/2/2024
R.G.Tarih-Sayı : 3/4/2024-32509
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Gebze 6. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 55. maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’nın 36., 138. ve 141. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında açılan ceza davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un 55. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı beşinci fıkrası şöyledir:
“Soruşturma yetkisi bulunan kişilerle Cumhuriyet savcılarının istiyecekleri örnekler noterlik ücretine tabi değildir. Diğer resmi mercilere verilecek örneklerden yalnız yazı ücreti alınır.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
Kanun’un 112. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Noterlerin yaptıkları işlemlere ait harç üzerinden hesaplanacak ücretleri ile vasiyetname ve vakıf senedi düzenlenmesinden alınacak ücretler, yazı, bir dilden diğer dile veya bir yazıdan diğer yazıya çevirme, karşılaştırma, tescil, emanetlerin saklanması ve kanunlarında harç, vergi ve resimlerden bağışık olduğu yazılı işlemler ile defter onaylanmasından ve kanunun ücret almayı öngördüğü sair işlemlerden alacakları ücretler ve noterlerle imzaya yetkili vekillerinin yol ödeneğinin miktarı, Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası alındıktan sonra Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenecek bir tarife ile tespit olunur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFEROĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 26/10/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ömer DURSUN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenen ve ilgili görülen kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. 1512 sayılı Kanun’un 55. maddesinde sulh ceza hâkimi, Cumhuriyet savcısı ve diğer resmî daireler tarafından noterlik evrak ve defterlerinin incelenmesine ve noter dairesinin dışına çıkarılmasına ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre noterlik evrak ve defterlerinin incelenmesi evrak ve defterlerin noterlik dışında ve içinde incelenmesi olarak iki şekilde yapılabilmektedir. Evrak ve defterlerin daire dışında incelenmesi mahkeme kararıyla mümkün olup mahkemece evrakın dava sonuna kadar dosyada kalmasına da karar verilebilir. Bu takdirde evrakın bir örneğinin çıkartılıp aslına uygunluğu onaylanarak aslı yerinde saklanmak üzere notere verilmektedir.
4. Maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesinde soruşturma yetkisi bulunan kişilerle Cumhuriyet savcıları tarafından incelenmek üzere noterlik evrak ve deflerinin noter dairesi dışına çıkarılabilmesi için alınacak örneklerin noterlik ücretine tabi olmadığı belirtilmiştir. Anılan fıkranın itiraz konusu ikinci cümlesinde ise soruşturma yetkisine sahip kişiler ile Cumhuriyet savcılıkları dışındaki resmî mercilerin isteyecekleri örneklerin ise yalnızca yazı ücretine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.
5. Noterlerin yaptıkları işlemlerden alacakları ücretlerin söz konusu Kanun’un 112. maddesinin birinci fıkrasında genel olarak sayılıp bu ücretin miktarının Türkiye Noterler Birliğinin mütalaası alındıktan sonra Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenecek bir tarifeyle tespit olunacağı öngörülmüştür. Bu tarifede yazı ücretinin, noterlerin yazdıkları kâğıtların dairede kalan nüshası ile iş sahibine verilen asıl ve örneklerinin her sayfasından alınan ücreti ifade ettiği anlaşılmaktadır. Bu ücret yeni tarife yayımlanana kadar geçerli olan 8/3/2023 tarihli tarifede asıl ve örneklerinin her sayfası için 23,76 TL olarak tespit edilmiştir.
B. İtirazın Gerekçesi
6. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla kovuşturma aşamasında her türlü delile ulaşılmasının zorlaştırıldığı, resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ceza davasında sanık aleyhine bir durumun oluştuğu ve delil niteliği taşıyan bilgi ve belgelerin gönderilmesine dair Mahkeme kararının ücret ödenmediği gerekçesiyle yerine getirilmemesine neden olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’nın 36., 138. ve 141. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
7. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
8. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2021/9, K.2022/4, 26/1/2022, § 28).
9. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2021/20, K.2022/84, 30/6/2022, § 10).
10. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324. maddesinde harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamaların ve taraflarca yapılan ödemelerin yargılama gideri olduğu, hüküm ve kararda yargılama giderlerinin kimlere yükletileceğinin gösterileceği hükme bağlanmıştır. Anılan Kanun’un 325. maddesinde de cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi hâllerinde bütün yargılama giderlerinin sanığa yükleneceği öngörülmüştür.
11. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323 ila 333. maddelerinde ise görülen davalarda yargılama giderlerinin nasıl karşılanacağı düzenlenmiştir. Buna göre ceza yargılamasından farklı olarak istisnalar dışında resen araştırma ilkesine tabi olmayan bu davalarda giderlerin delil ikamesi için avans olarak talep eden tarafça ödeneceği, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gerekli giderlerin bir haftalık süre içinde tarafların ödemesine dair karar uyarınca avans yatırılmaması durumunda Hazinece ödenmek üzere taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine ve kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
12. İtiraz konusu kurala konu yazı ücreti hem hukuk hem de ceza davaları açısından yargılama gideri niteliğindedir. Buna göre hukuk davalarında davacı veya davalıdan istenecek bu ücret ceza davalarında da kararla birlikte taraflara yüklenebilecektir.
13. Davanın veya dava sürecindeki bir yargısal işlemin başında veya sonunda tarafların harç veya diğer yargılama giderlerini ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkının kullanımı yönünden belirli ölçüde caydırıcı bir etkiye sahip olacağı açıktır. Bu itibarla noterlerce mahkemelere verilecek örneklerden yazı ücreti alınmasını öngören kural mahkemeye erişim hakkını sınırlamaktadır.
14. Bununla birlikte diğer resmî merciler tarafından istenen örneklere dair ücretler resmî merciler tarafından karşılanacaktır. Bu itibarla diğer resmî merciler açısından yapılacak inceleme mahkemeler açısından yapılacak anayasal incelemeden farklılık göstermeyecektir.
15. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre mahkemeye erişim hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, ayrıca Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
16. Bu kapsamda mahkemeye erişim hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.
17. Esasen temel hakları sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
18. Kuralla sorgulama yetkisi bulunan kişilerle Cumhuriyet savcılıkları dışındaki resmî mercilerce istenecek örneklerden alınacak yazı ücreti 1512 sayılı Kanun’un 112. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre belirlenen ücrettir. Bu itibarla yazı ücretinin hangi mercilerden alınacağı, başkaca bir ücret alınıp alınmayacağı ve miktarına ilişkin hususların herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
19. Adil yargılanma hakkı, niteliği gereği devletin düzenleme yapmasını gerektiren bir haktır. Zira bu hakkın Anayasa'da zikredilmiş olması kendi başına bir anlam ifade etmemekte, bireylerin bu haktan yararlanabilmesi için devletin en azından yargı teşkilatını kurması ve yargılama usullerini belirlemesi gerekmektedir. Devletin düzenleme yetkisini haiz olduğu alanlarda belli ölçüde takdir yetkisine sahip olduğunun kabulü gerekir. Bu sebeple adil yargılanma hakkına yönelik sınırlamalar getirilirken kanun koyucuyu bağlayan belli bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır. Ancak kanun koyucunun bu takdir yetkisinin Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olduğu açıktır (İsmail Avcı, B. No: 2019/12190, 22/2/2022, § 55).
20. Bir kamu hizmeti olan noterlik hizmetinin yerine getirilebilmesi için hizmet karşılığı olarak bir ücret belirlenmesi gerektiği açıktır. Kanun’un 55. maddesinde bu ücretten soruşturma yetkisi bulunan kişiler ile Cumhuriyet savcılarının isteyecekleri örnekler için noterlik ücretlerinin alınmayacağı belirtilerek yargılamanın bir kısmındaki giderlerin azaltılması amaçlanmıştır. Diğer resmî mercilerce istenecek örneklerde ise yalnızca yazı ücretinin alınacağı belirtilerek aynı amaca ulaşılmak istenmiştir. Diğer resmî mercilerce istenecek örneklerden yalnızca yazı ücretinin alınacağı öngörülmek suretiyle noterlik hizmetinin devamı için gerekli olan dengenin bozulmasının önlenerek bu konudaki ücret dengesinin sağlanmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu dengenin sağlanmasında gerekli düzenlemeleri yapmakta kanun koyucunun takdir yetkisi vardır. Bu hâliyle kuralın anayasal açıdan meşru bir amacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
21. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın amaca ulaşmaya elverişli olmasını, gereklilik amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir. Kuralla mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamanın elverişlilik, gereklilik ve orantılılık alt ilkelerine uygun olması gerekir.
22. Kuralla mahkemelerce noterden istenecek belge örnekleri için ücret ödenmesinin öngörülmesinin noterin emek ve masraflarının karşılanmasına katkıda bulunacağı gözetildiğinde kuralın anılan meşru amaca ulaşılması bakımından elverişli olduğu açıktır.
23. Öte yandan noterden istenen belge örneklerinin ücretsiz olması veya bu ücretin Hazineden karşılanması da başvurulabilecek araçlar arasında olmakla birlikte anılan araçların meşru amaca ulaşılması bakımından elverişliliği kuşkuludur. Noter tarafından mahkemeye gönderilen belge örneğinin ücretsiz olmasının öngörülmesi noterin sarf ettiği emek ve masrafın noter üzerinde kalmasına yol açacaktır. Bu ücretin Hazine tarafından karşılanması ise yararı sadece davanın taraflarına ait olan bir hizmetin maliyetine bütün vergi verenlerin katlanması sonucunu doğuracaktır. Dolayısıyla kanun koyucunun belirtilen araçlardan birini tercih edecek şekilde bir düzenleme yapmaya zorlanamayacağı, yazı ücretinin davanın taraflarınca karşılanmasının öngörülmesinin kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalan bir sınırlama olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralın anılan meşru amaca ulaşma bakımından gerekli olmadığı söylenemez.
24. Davanın taraflarına yüklenilecek olan yükümlülüklerin kapsamını ve uygulanacak vekâlet ücretinin hangi tarife üzerinden hesaplanacağını belirlemek, adalet ve hakkaniyet ilkelerini gözetmek kaydıyla kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ödenecek yazı ücretinin dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği söylenemez. Adalet Bakanlığı tarafından yıllık olarak belirlenen yazı ücretinin ülke şartlarında makul ve kabul edilebilir bir miktar olmadığı söylenemez.
25. Öte yandan 6100 sayılı Kanun’un 326. maddesine göre yazı ücreti davada aleyhine hüküm verilen tarafa yüklenecektir. Böylece haksız ve gereksiz bir şekilde noterlik belge ve defterlerinin örneklerinin istenmesi suretiyle noterlik hizmetinin aksamasının önüne geçilmiş olmaktadır. Bu itibarla kuralın orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.
26. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
27. Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi gereği kanunlar kamu yararı amacıyla çıkarılır. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre kamu yararı genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Kanunun amaç ögesi bakımından Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir. Kanunun kamu yararı dışında bir amaçla yalnız özel çıkarlar için veya yalnızca belirli kişilerin yararına olarak çıkarılmış olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa amaç unsuru bakımından Anayasa’ya aykırılık söz konusudur.
28. Açıklanan hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 102).
29. Bu itibarla Anayasa’ya uygunluk denetiminde kuralın öngörülmesindeki kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belirli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı incelenir. Başka bir ifadeyle bir kuralın Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme, yalnızca kuralın kamu yararı amacıyla çıkarılıp çıkarılmadığının denetimiyle sınırlıdır (AYM, E.2016/140, K.2017/92, 12/4/2017, §§ 6,7; E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, §§ 10, 11; E.2022/50, K.2022/107, 28/9/2022, § 28).
30. Kural uyarınca yalnızca yazı ücretine tabi olan örnekler, mahkemelere verilecek örneklerden ibaret olmayıp diğer resmî mercilere verilecek örnekler de bu kapsamdadır. Resmî mercilerin kamu hizmeti yürüttüğü ve bu hizmet kapsamında noterden talep edilen örnekler karşılığında ödenecek ücretin mali külfete neden olacağı gözetildiğinde kuralla yalnızca yazı ücreti alınmasının öngörülmesinin resmî mercilerin katlanmak zorunda olduğu mali külfetin azaltılması suretiyle kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yerine getirilmesinin sağlanması amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kural, anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olup kuralla kamu yararı dışında bir amacın gözetildiği söylenemez.
31. Diğer yandan kanun koyucu, takdir yetkisi kapsamındaki düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Söz konusu ilke, kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunmasını gerektirmektedir (AYM, E.2020/95, K.2022/3, 26/1/2022, § 17; E.2019/88, K.2022/159, 13/12/2022, § 28).
32. Bu bağlamda yalnızca yazı ücretine tabi olan örneklerin sadece resmî mercilere verilecek örneklerle sınırlı tutulduğu ve bu kapsamdaki örneklerden de yazı ücretinin alınmasının öngörülmesi suretiyle noterin sarf ettiği emek ve mesainin karşılıksız bırakılmadığı gözetildiğinde noterler ile resmî merciler arasında makul dengeyi sağlayan kuralın ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
33. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2., 13. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 141. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 2., 13. ve 36. maddeleri bağlamında yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 141. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 138. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 55. maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 22/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL