ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/135
Karar Sayısı : 2024/18
Karar Tarihi : 23/1/2024
R.G.Tarih-Sayı :
6/3/2024-32481
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 18. Aile Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
291. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 5., 10., 13. ve 36.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Baba
olduğunu iddia eden kişi tarafından açılan soybağının reddi davasında itiraz
konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu
kuralın da yer aldığı 291. maddesi şöyledir:
“D. Diğer ilgililerin dava hakkı
Madde 291- Dava açma süresinin geçmesinden önce
kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme
gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu
iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak
bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının
kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl, (…) içinde soybağının reddi davasını
açar.
Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin
hükümler kıyas yoluyla uygulanır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL,
Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ, Basri
BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 13/9/2023
tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural, başvuru yöntemi ve sınırlama
sorunları görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın
152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta
olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan
birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması
durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir
davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması
gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. 4721 sayılı Kanun’un
291. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında
koca ve çocuk dışındaki ilgililerin soybağının reddi davasını açma hakkı
düzenlenmiştir. Buna göre dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi
veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia
eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak
bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilirler.
4. Bakılmakta olan dava
ise baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılan soybağının reddi davasıdır.
Buna göre kuralda yer alan “…kocanın
altsoyu, anası, babası veya…” ibaresinin
bakılmakta olan davada uygulanma imkânı
bulunmamaktadır. Dolayısıyla anılan ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle reddi gerekir.
5. Öte yandan 6216
sayılı Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi”
başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak
başvurularda izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı
fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun
veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi
hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi
olduğu kanısına varması durumunda anılan fıkrada sayılan belgeleri dizi
listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiş; fıkranın (a)
bendinde “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı
olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı” Anayasa Mahkemesine
gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Maddenin (4) numaralı fıkrasında
ise açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya
yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas
incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
6. Anılan İçtüzük’ün
46. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde itiraz yoluna başvuran
mahkemenin gerekçeli kararında Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen hükümlerin
her birinin Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun
ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerektiği ifade
edilmiştir.
7. İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendinde de Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin
bulunduğu tespit edilirse itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye
geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği belirtilmiştir.
8. Yapılan incelemede
başvuru kararında kuralda yer alan “…baba
olduğunu iddia eden kişi,…” ibaresinin Anayasa’nın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı
olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterilmediği
anlaşılmıştır. Bu itibarla anılan ibareye
ilişkin başvurunun yöntemine uygun olmadığından reddi gerekir.
9. Diğer yandan kuralın
kalan kısmı “…baba olduğunu iddia
eden kişi,…” ibaresinin yanı sıra
bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmayan “…kocanın altsoyu, anası,
babası veya…” ibaresi yönünden de geçerli, ortak kural niteliğindedir.
Dolayısıyla kuralın kalan kısmının esasına ilişkin incelemenin “…baba olduğunu iddia
eden kişi,…” ibaresi yönünden yapılması gerekir.
10. Açıklanan nedenlerle 22/11/2001
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 291. maddesinin;
A. Birinci fıkrasında yer alan;
1. “…kocanın altsoyu, anası, babası veya…” ibaresinin itiraz
başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı
bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle
REDDİNE,
2. “…baba olduğunu
iddia eden kişi,…” ibaresine yönelik başvurunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40.
maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE,
B. Birinci
fıkrasının kalan kısmının esasının
incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin anılan fıkrada yer alan “…baba
olduğunu iddia eden kişi,…” ibaresi yönünden yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN
İNCELENMESİ
11. Başvuru
kararı ve ekleri, Raportör Onur MERCAN tarafından hazırlanan işin esasına
ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
12. 4721 sayılı
Kanun’un 282. maddesinde çocuk ile ana arasında soybağının doğumla, çocuk ile
baba arasında soybağının ise ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle
kurulacağı ayrıca soybağının evlât edinme yoluyla da kurulabileceği
belirtilmiştir.
13. Anılan Kanun’un
285. maddesinde evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak
üç yüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu, bu süre geçtikten sonra
doğan çocuğun kocaya bağlanmasının ananın evlilik sırasında gebe kaldığının
ispatıyla mümkün olacağı hükme bağlanmıştır.
14. Kanun’un 290.
maddesinin birinci fıkrasında çocuğun evliliğin sona ermesinden başlayarak üç
yüz gün içinde doğması ve ananın da bu arada yeniden evlenmiş olması durumunda
ikinci evlilikteki kocanın baba sayılacağı, ikinci fıkrasında ise birinci
fıkrada öngörülen karinenin çürütülmesi hâlinde ilk evlilikteki kocanın baba
sayılacağı ifade edilmiştir.
15. 286. maddenin birinci fıkrasında kocaya soybağının
reddi davasını açarak babalık karinesini çürütme imkânı tanınmıştır. 289.
maddenin birinci fıkrasında kocanın anılan davayı, doğumu ve baba olmadığını
veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu
öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorunda olduğu, üçüncü
fıkrasında ise gecikmenin haklı bir sebebe dayanması durumunda bir yıllık
sürenin bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağı
belirtilmiştir.
16. 291. maddenin
birinci fıkrasında ise dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya
gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi
hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden
kişinin, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenme tarihinden
başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği hükme
bağlanmıştır.
17. Anılan fıkranın “Dava açma süresinin geçmesinden
önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt
etme gücünü kaybetmesi hâllerinde … doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak
ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını
öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.”
bölümü itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır. Kural, fıkrada yer alan “…baba
olduğunu iddia eden kişi,…” ibaresi yönünden incelenmiştir.
18. Bu itibarla kuralda baba olduğunu iddia eden kişinin
soybağının reddi davasını açabilmesi, dava açma süresinin geçmesinden önce
kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme
gücünü kaybetmesi şartına bağlanmıştır.
19. Ayrıca kural uyarınca, baba olduğunu iddia eden
kişinin doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmesinden başlayarak
bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmaması durumunda anılan davayı açma
hakkı düşecektir.
B. İtirazın
Gerekçesi
20. Başvuru kararında
özetle; nüfus kayıtlarının kamu düzeniyle ilgili olduğu, anılan kayıtların
güvenilirliğini sağlamanın ise devletin görevi olduğu, itiraz konusu kuralda
baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açma hakkının
belirli şartlara bağlandığı ve süreyle sınırlandığı, bu durumun devletin temel
amaç ve görevleriyle bağdaşmadığı ve hukuk devleti ilkesini ihlal ettiği,
ayrıca baba olduğunu iddia eden kişi yönünden öngörülen söz konusu şartların ve
sürenin eşitlik ilkesiyle çeliştiği, kuralla, baba olduğunu iddia eden kişinin
soybağının reddi davasını açma hakkına getirilen sınırlamanın adil yargılanma
hakkıyla da bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 10., 13. ve
36. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
21.
6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın
20. ve 40. maddeleri yönünden incelenmiştir.
22.
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının
gizliliğine dokunulamaz.” denilmiştir.
23.
Danışma Meclisinin kabul ettiği metnin gerekçesinde özetle, anılan maddeyle kişinin özel hayatının korunmakta olduğu,
kişinin özel hayatının ferdî hayat ve bununla bir bütünü teşkil eden aile
hayatından oluştuğu, bu anlamda özel hayatın korunmasının her şeyden önce özel
hayatın gizliliğinin korunması, başkalarının gözleri önüne serilememesi
anlamına geldiği, ayrıca resmî makamların özel hayata müdahale edememesinin,
başka bir ifadeyle kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi
düzenleyip yaşayabilmesinin özel hayatın korunmasının diğer bir yönünü
oluşturduğu ve maddenin birinci fıkrasında bu hususun da hükme bağlandığı ifade
edilmiştir.
24. Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuru alanında verdiği kararlarda sıkça vurgulandığı
üzere özel hayat kavramı eksiksiz bir tanımı
bulunmayan, geniş bir kavramdır. Bu kapsamda korunan hukuki değer esasen
kişisel bağımsızlıktır. Özel hayata saygı hakkının kapsamının belirlenmesinde bireyin
kişiliğini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi kavramı temel alınmaktadır.
Anılan hak; herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir
ortamda yaşama hakkına sahip olduğuna işaret etmekle birlikte kişiliğin
serbestçe geliştirilmesiyle uyumlu birçok hukuki menfaati de içermektedir (Serap
Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, §§ 31-36; Bülent Polat, B. No:
2013/7666, 10/12/2015, §§ 61-63; Tevfik Türkmen [GK], B. No: 2013/9704,
3/3/2016, §§ 50-52; Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§
30-32).
25. Kuralda, baba olduğunu iddia eden
kişinin soybağının reddi davasını ancak dava
açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi
ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâlinde ve doğum ile kocanın
ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik
kararı alındığını öğrenmesinden başlayarak bir yıl içinde açabileceği
öngörülmüştür.
26.
Yasal karine uyarınca çocuğun babası olduğu kabul edilen kişinin biyolojik
açıdan çocuğun babası olmaması, başka bir
deyişle yasal baba ile biyolojik babanın farklı kişiler olması mümkündür. Bu
bağlamda soybağının reddi davası biyolojik duruma aykırı şekilde kurulan
soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılmasını, başka bir ifadeyle babalık
karinesinin çürütülmesini sağlamaktadır. Biyolojik duruma aykırı şekilde
kurulan soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılmasının ilgililerin anılan ilişki
bağlamında özel ve aile hayatını dilediği gibi düzenleyip yaşayabilmesi
bakımından önem taşıdığı açıktır.
27. Bu itibarla söz
konusu dava soybağı ilişkisinin taraflarının özel hayat ve aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkıyla doğrudan ilgilidir. Nitekim 4721 sayılı Kanun’un
286. maddesinde koca ve çocuğa soybağının reddi davasını açarak babalık
karinesini çürütme imkânı tanınmıştır.
28.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi çocuk ile
biyolojik baba olmayan koca arasında kurulan soybağı ilişkisinin ortadan
kaldırılmasında çocuğun anasının da özel hayatına saygı gösterilmesini isteme
hakkı bağlamında menfaatinin bulunduğunu kabul etmiştir (AYM, E.2023/37,
K.2023/140, 26/7/2023, § 16). Ayrıca anılan
Kanun’un 291. maddesinin birinci fıkrasında kocanın altsoyu, anası, babası ile
baba olduğunu iddia eden kişiye de belirli şartlarla soybağının reddi davasını
açma hakkı tanınmak suretiyle anılan davanın yalnızca soybağı ilişkisinin
tarafları açısından sonuç doğurmayacağı kabul edilmiştir (AYM, E.2023/37,
K.2023/140, 26/7/2023, § 14).
29. Buna göre çocuk ile
koca arasında biyolojik duruma aykırı şekilde kurulmuş olan soybağı ilişkisinin
ortadan kaldırılmasında baba olduğunu iddia eden kişinin özel hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkı bağlamında menfaatinin bulunmadığı söylenemez.
30. Anayasa’nın 40.
maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri
ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının
sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.” denilmiştir. Anılan hükme göre
kişilerin yargı makamları ile idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine
kolaylık ve imkân sağlanması anayasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, temel
hak ve özgürlüğü ihlal edilen ya da ihlal edildiğini iddia eden kişilerin
ilgili yargı veya idari merciler nezdinde şikâyetlerini dile getirmesi
hususunda devlete gerekli ve yeterli mekanizmaları oluşturarak uygun koşulları
sağlama yükümlülüğü getirmektedir (AYM, E.2019/102, K.2019/99, 25/12/2019, §
16).
31. Bu çerçevede
Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı;
anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine
uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, etkili, ihlalin
gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya
elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının
sağlanmasını teminat altına almaktadır (AYM, E.2019/102, K.2019/99, 25/12/2019,
§ 17).
32. Çocuğun biyolojik
babası olmayan koca ile arasında soybağı ilişkisinin bulunmasının baba olduğunu
iddia eden kişinin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını ihlal
edebileceği gözönünde bulundurulduğunda anılan kişi tarafından babalık
karinesinin çürütülmesi için yargı mercilerine başvurulabilmesi etkili başvuru
hakkının bir gereğidir.
33. Diğer yandan çocuğun
ana babasını bilmesi, biyolojik babasıyla soybağı ilişkisi kurabilmesi ve bunun
sağlayacağı haklardan yararlanması ile ana ve babasından velayete bağlı
görevlerini yerine getirmelerini isteyebilmesinin önemi açıktır. Dolayısıyla
hukuk devletinde kişinin biyolojik kökenini bilme ve biyolojik babası ile
soybağı ilişkisi kurma hakkının önündeki engellerin kaldırılması gerekir (AYM,
E.2013/62, K.2013/115, 10/10/2013).
34. Bu bağlamda Kanun’un 286. maddesinin ikinci
fıkrasında çocuğa soybağının reddi davasını açma hakkı tanınmış, 291.
maddesinin ikinci fıkrasında ise ergin
olmayan çocuğa atanacak kayyımın atama kararının kendisine tebliğinden
başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği öngörülmüş ise
de anılan davanın baba olduğunu iddia eden kişi tarafından da açılabilmesi bu
kişinin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik ihlalin
ortadan kaldırılmasının yanı sıra çocuğun üstün yararına da hizmet edecektir.
35. Mülga 17/2/1926
tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 245. maddesinde “Ret
müddetinin mürurundan evvel kocanın vefat etmesi veya temyiz kudretinden mahrum
olması yahut bulunduğu yerin bilinmemesi veya herhangi bir sebepten dolayı
çocuğun doğumundan haberdar edilememesi halinde, çocukla birlikte mirasçı veya
çocuk sebebi ile mirastan mahrum olanlar, doğuma ıttılaları tarihinden itibaren
bir ay içinde ret davasını ikame edebilirler./ Kadın; evlenmeden evvel gebe
kaldığı takdirde; koca tanımış olsa bile müddeiumumi, onun babası olması
ihtimali bulunmadığını dava ve ispat edebilir.” denilmek suretiyle soybağı
ilişkisinin tarafları dışındaki ilgililerin soybağının reddi davasını açma hakkı
düzenlenmiştir.
36. Söz konusu
ilgililer arasında sayılmayan baba olduğunu iddia eden kişiye anılan mülga
Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde babalık karinesinin çürütülmesi amacıyla
yargı mercilerine başvurma imkânı tanınmamıştır.
37. 4721 sayılı Kanun’un 291. maddesinin baba olduğunu
iddia eden kişiye de soybağının reddi davasını açma hakkı tanıyan birinci
fıkrasının gerekçesinde dava açma hakkı
tanınan üçüncü kişilerin kapsamının mülga 743 sayılı Kanun’un 245. maddesinden
farklı şekilde düzenlendiği, çocukla birlikte mirasçı veya çocuk sebebiyle
mirastan yoksun kalanların tümüne değil bunlardan sadece kocanın altsoyuna,
anasına ve babasına dava açma hakkının tanınması suretiyle söz konusu kapsamın
bir yönüyle daraltıldığı, çocuğun babası olduğunu iddia eden kişiye de dava
açma hakkının tanınması suretiyle ise kapsamın bir başka yönden genişletildiği
ve dava açma süresinin bir yıl olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
38. Bu itibarla 4721 sayılı Kanun’la baba olduğunu iddia
eden kişiye soybağının reddi davasını açma hakkı tanınmamasına yönelik
yaklaşımdan vazgeçildiği, ancak anılan kişinin söz konusu davayı açabilmesi
için belirli şartların öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
39. Koca ile çocuk arasında biyolojik duruma aykırı şekilde
kurulan soybağı ilişkisini ortadan kaldırmaya yönelik bir dava olan soybağının
reddi davasının aile ve toplum hayatı üzerinde önemli etkilere yol açacağı
kuşkusuzdur (bu yöndeki değerlendirmeler için bkz. AYM, E.2008/30, K.2009/96, 25/6/2009). Bu itibarla soybağının reddi davasının açılmasına ilişkin şartların
düzenlenmesi konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır.
40. Bununla birlikte
anılan davanın özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkının ihlal edildiği
iddiasıyla başvurulacak etkili bir yol olduğundan söz edebilmek için davanın
açılması için öngörülen şartların ilke olarak yargı mercilerine başvuracak
kişinin iradesiyle gerçekleşebilecek nitelikte olması gerekir. Nitekim etkili başvuru hakkı özel hayata saygı gösterilmesini
isteme hakkının ihlal edildiği iddiasıyla başvurulacak yargı yolunun
erişilebilir olmasını gerektirmektedir.
41. Bu itibarla soybağının reddi davasının açılması için
baba olduğunu iddia eden kişinin iradesiyle gerçekleştirilmesi mümkün olmayan
şartların öngörülmesi etkili başvuru hakkıyla bağdaşmayacaktır. Başka bir deyişle soybağının reddi davasının açılması
için belirli şartların öngörülmesi mümkün ise de bu davanın açılabilmesinin
kişinin iradesi dışında gerçekleşebilecek olgulara bağlanması başvurulacak
yargı yolunun erişilebilir niteliğini ortadan kaldıracaktır.
42. Kanun’un 289.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca koca, soybağının reddi davasını doğumu ve
baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel
ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde
açabilecektir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasına göre gecikmenin haklı bir
sebebe dayanması durumunda bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten
itibaren işlemeye başlayacaktır. Kuralda ise baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi
davasını ancak anılan sürenin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine
karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi durumunda ve
doğum ile kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya
hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmesinden başlayarak bir yıl içinde
açabileceği hükme bağlanmıştır.
43. Buna göre kural, kocanın dava açma süresinin
geçmesinden önce ölmesi veya gaipliğine
karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesinin söz konusu
olmadığı hâllerde baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını
açabilmesine imkân tanımamaktadır. Dolayısıyla kuralda baba olduğunu iddia eden
kişinin soybağının reddi davasını açabilmesi iradesine bağlı bulunmayan
olguların gerçekleşmesi şartına bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle kural, baba
olduğunu iddia eden kişinin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmek suretiyle başvurabileceği yargı yolunun
erişilebilir niteliğini etkili başvuru hakkıyla bağdaşmayacak şekilde
zedelemektedir.
44. Baba olduğunu iddia
eden kişinin soybağının reddi davasını açması için öngörülen şartların gerçekleşmediği
durumda anılan davanın kayyım veya ergin olduktan sonra çocuk tarafından
açılabilmesi baba olduğunu iddia eden kişi
yönünden etkili başvuru hakkı bağlamında güvence sunmamaktadır. Nitekim etkili
başvuru hakkı, baba olduğunu iddia eden kişinin özel hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını davacı
sıfatıyla yargı mercileri önünde ileri sürebilmesini gerektirmektedir (benzer
yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2023/37, K.2023/140, 26/7/2023, § 23).
45. Bu itibarla baba olduğunu iddia eden kişinin babalık
karinesinin çürütülmesine ilişkin iddialarını yargı mercileri önünde ileri
sürebilmesini iradesi dışında gerçekleşebilecek şartlara bağlayan kural özel
hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkını
ihlal etmektedir.
46. Açıklanan nedenle kural, “…baba olduğunu iddia
eden kişi,…” ibaresi yönünden Anayasa’nın 20. ve 40. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
Rıdvan GÜLEÇ ve İrfan FİDAN bu görüşe katılmamışlardır.
Kural, Anayasa’nın 20.
ve 40. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 2.,
5., 10., 13. ve 36. maddeleri yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTAL
KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
47. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmak
suretiyle Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de
yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir
yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
48. 4721 sayılı Kanun’un 291. maddesinin birinci fıkrasının “Dava açma
süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da
sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde … doğumu ve kocanın
ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik
kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi
davasını açabilir.” bölümünün anılan fıkrada yer alan “…baba olduğunu iddia eden
kişi,…” ibaresi yönünden iptal edilmesi
nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte
görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün kararın
Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi
uygun görülmüştür.
V.
HÜKÜM
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun
291. maddesinin birinci fıkrasının “Dava
açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi
ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde…doğumu ve kocanın
ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik
kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi
davasını açabilir.” bölümünün anılan
fıkrada yer alan “…baba olduğunu iddia
eden kişi,…” ibaresi yönünden Anayasa’ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Rıdvan GÜLEÇ ile İrfan FİDAN’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün
Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE
YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE
23/1/2024 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Sayın çoğunluk 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk
Medeni Kanunu’nun 291. maddesinin birinci fıkrasının “Dava açma süresinin
geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli
olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde … doğumu ve kocanın ölümünü,
sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı
alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını
açabilir.” bölümünün anılan fıkrada yer alan “…baba olduğunu iddia eden
kişi,…” ibaresi yönünden özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı
bağlamında etkili başvuru hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşmıştır.
2. Kuralda baba olduğunu iddia eden kişinin, dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya
gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi
hâlinde ve doğum ile kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmesinden başlayarak
bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği öngörülmüştür.
3. Çocuk ile koca
arasındaki soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılmasında baba olduğunu iddia eden
kişinin özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında menfaati
bulunmakta ise de soybağının reddi davasının koca ile çocuğun özel hayatı ile
aile kurumu yönünden önemli sonuçlar doğuracağı açıktır. Başka bir ifadeyle anılan davanın aile ve toplum hayatı üzerinde ciddi
etkilere yol açacağı kuşkusuzdur (AYM, E.2008/30, K.2009/96, 25/6/2009).
4. Anayasa’nın 41.
maddesinin birinci fıkrasında “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler
arasında eşitliğe dayanır.”, ikinci fıkrasında ise “Devlet, ailenin
huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile
planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilâtı kurar.” denilmiştir.
5. Anılan maddeye
ilişkin Danışma Meclisinin kabul ettiği metnin gerekçesinde özetle; ailenin
sosyal yapısının yanı sıra millet hayatında oynadığı rolün onun korunmasına
yönelik bir hükmün Anayasa’da yer almasını zorunlu kıldığı, ailenin korunması
fikrinin her şeyden önce Kanun anlamında evliliklerin kurulmasını
yaygınlaştırmak ve kolaylaştırmak olduğu, zira medenî olmadan bir aileden
bahsedilemeyeceği ve ailenin ahlaki bir çevre olduğu ifade edilmiştir.
6. Anayasa Mahkemesine göre Anayasa’nın koruma altına aldığı
aile; karı, koca ve çocuklardan oluşan yasal müesseseyi ifade
etmektedir (AYM, E.1994/86, K.1995/41, 13/9/1995).
7. Öte yandan
Anayasa’nın 5. maddesinde “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin
bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır.” denilmiştir. Buna göre kişilerin ve
toplumun huzur ile refahının sağlanması amacıyla hukuksal ilişkilerde belirli
bir istikrarı temin edecek ayrıca kişilerin çatışan temel hak ve özgürlükleri
arasında denge kuracak nitelikte düzenlemelerin öngörülmesi de devletin temel
amaç ve görevleri kapsamında görülebilecek niteliktedir.
8. Bu itibarla kural özel hayata saygı gösterilmesini
isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkı yönünden incelenirken devletin
koca ve çocuğun özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile
kurumunu koruma yükümlülüğünün de dikkate alınması gerekir. Zira Anayasanın tüm hükümleri bağlayıcılık açısından aynı
değere sahip olup bunlar arasında bir üstünlük sıralaması bulunmadığından, özel
hayata saygı gösterilmesini isteme hakkı bağlamında soybağının reddi davasının
açılmasına ilişkin şartlar ile süreyi, Anayasa’nın 41. maddesinde öngörülen
devletin ailenin huzur ve refahı ile çocuğu koruma yükümlülüğünün yanı sıra
soybağı ilişkisinin taraflarının temel hak ve özgürlüklerini gözönünde
bulundurmak suretiyle belirlemek kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır (bazı
farklılıklarla birlikte bkz. AYM, E.2016/46, K.2016/178, 23/11/2016, § 19).
9. Anayasa Mahkemesi anaya soybağının reddi davasını açma
hakkı tanınmamasının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek 4721 sayılı Kanun’un
286. maddesinin birinci fıkrasının iptaline karar vermiştir (AYM, E.2023/37, K.2023/140, 26/7/2023). Bununla
birlikte soybağı ilişkisinin taraflarının iradeleri bulunmasa da babalık
karinesinin yargı mercileri önünde herkes tarafından her zaman tartışma konusu
yapılabilmesine imkân tanınması gerektiği söylenemez. Başka bir ifadeyle aile
dışındaki bireylere herhangi bir şart ve süreye bağlı olmaksızın soybağının
reddi davasını açma hakkı tanınması soybağı ilişkisinin taraflarının özel hayat
ve aile hayatlarına saygı gösterilmesini isteme haklarına ve aile kurumuna
zarar verebilecektir.
10. Bu itibarla babalık
karinesinin çürütülmesi bağlamında baba olduğunu iddia eden kişinin özel
hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı yönünden menfaati bulunmakta ise de
soybağı ilişkisinin ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağı konusunda yasal babanın
iradesine mi yoksa biyolojik baba olduğunu iddia eden kişinin iradesine mi
öncelik tanınacağı hususunun aile kurumunun anayasal önemi gözönünde
bulundurulmak suretiyle düzenlenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında
kalmaktadır. Başka bir ifadeyle kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında
yapacağı söz konusu düzenlemede, aile kurumunun anayasal önemini ve bu bağlamda
aile kurumuna ilişkin Türk toplumunun temel değerlerini dikkate almak suretiyle
yasal babanın ve ailenin menfaatlerine öncelik tanıması mümkündür.
11. Nitekim çocuk ile
yasal baba arasındaki ilişkinin mi yoksa çocuk ile biyolojik baba arasındaki
ilişkinin mi ön planda tutulacağı konusunda taraf devletler arasında görüş
birliğinin bulunmadığını vurgulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu
hususun devletin takdir yetkisi kapsamında kaldığını kabul etmiştir (Ahrens/Almanya,
B. No: 45071/09, 22/3/2012, § 89).
12. Kuralda baba olduğunu iddia eden kişinin soybağı
ilişkisinin ortadan kaldırılmasındaki menfaatinin kocanın ve ailenin
menfaatlerine nazaran geri planda kaldığı kabul edilmiştir. Başka bir deyişle
kuralla kocanın özel hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı
ile ailenin kurumunun korunması hedeflenmiştir. Nitekim kocanın dava açma süresi içinde babalık karinesinin çürütülmesi için
yargı mercilerine başvurmamasına rağmen baba olduğunu iddia eden kişinin
soybağının reddi davasını açabilmesi durumunda kocanın özel hayat ve aile
hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının ihlal edilebileceği ayrıca aile
kurumunun zarar görebileceği açıktır.
13. Öte yandan soybağının
reddi davasının açılması için Kanun’da öngörülen hak düşürücü nitelikteki
süreler hukuken kurulan soybağı ilişkisinin sürekli dava tehdidi altında
kalmamasını sağlamaktadır (bu yöndeki açıklamalar için bkz. AYM, E.2013/62, K.2013/115, 10/10/2013). Bu bağlamda kuralla baba
olduğunu iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açma süresinin bir yıl
olarak belirlenmesi suretiyle soybağı ilişkisinin sürekli dava tehdidi altında
kalması nedeniyle oluşacak belirsizliğin ve soybağı ilişkisinde belirli bir
istikrarın sağlanmasının ardından bu ilişkinin ortadan kaldırılmasının yol
açabileceği hak ihlallerinin engellenmesi de hedeflenmiştir.
14. 4721 sayılı Kanun’un 291. maddesinin baba olduğunu
iddia eden kişiye de soybağının reddi davasını açma hakkı tanıyan birinci
fıkrasının gerekçesinde dava açma hakkı
tanınan üçüncü kişilerin kapsamının mülga 743 sayılı Kanun’un 245. maddesinden
farklı şekilde düzenlendiği, çocukla birlikte mirasçı veya çocuk sebebiyle
mirastan yoksun kalanların tümüne değil bunlardan sadece kocanın altsoyuna,
anasına ve babasına dava açma hakkının tanınması suretiyle söz konusu kapsamın
bir yönüyle daraltıldığı, çocuğun babası olduğunu iddia eden kişiye de dava
açma hakkının tanınması suretiyle ise kapsamın bir başka yönden genişletildiği
ve dava açma süresinin bir yıl olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
15. Bu itibarla 4721 sayılı Kanun’la baba olduğunu iddia
eden kişiye soybağının reddi davasını açma hakkı tanınmamasına yönelik
yaklaşımdan vazgeçilerek aile kurumuna ve soybağı ilişkisinin taraflarının özel
hayat ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme haklarına zarar vermeyecek
şekilde belirli şartlarla babalık karinesinin çürütülmesi için yargı
mercilerine başvurma imkânının tanındığı anlaşılmaktadır. Ayrıca baba olduğunu
iddia eden kişinin soybağının reddi davasını açabilmesi için öngörülen hak
düşürücü nitelikteki sürenin de makul düzeyde belirlendiği açıktır.
16. Bu itibarla kuralın özel hayata saygı gösterilmesini
isteme hakkı bağlamında etkili başvuru hakkını ihlal ettiği söylenemez.
17. Kaldı ki anılan Kanun’un 286. maddesinin ikinci fıkrasında çocuğa
soybağının reddi davasını açma hakkı tanınmış, 291. maddesinin ikinci
fıkrasında ise ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımın atama kararının kendisine
tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği
öngörülmüştür.
18. Buna göre baba olduğunu iddia eden kişinin soybağının
reddi davasını açması için öngörülen şartların gerçekleşmediği durumda dahi
koca tarafından yasal süresi içinde açılmamış olan soybağının reddi davasının
çocuk tarafından açılarak babalık karinesinin çürütülmesi mümkündür. Biyolojik
babası ile arasında soybağı ilişkisinin kurulmasını istemediği için çocuğun da
babalık karinesinin çürütülmesi amacıyla yargı mercilerine başvurmaması
durumunda ise yasal karine gereğince kurulan soybağı ilişkisinin çocuk
tarafından kabullenildiği anlaşılmaktadır.
19. Taraflarınca kabullenilen soybağı ilişkisinde belirli
bir istikrarın sağlanmasının ardından babalık karinesinin aile dışındaki
bireyler tarafından çürütülememesinin anayasal bir soruna neden olmayacağı
açıktır.
20. Bu itibarla baba olduğunu iddia eden kişi tarafından
açılacak soybağının reddi davasının koca ve çocuğun özel hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumuna ciddi zararlar verebileceği
gözönünde bulundurmak suretiyle öngörüldüğü anlaşılan kuralın Anayasa’ya aykırı
bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle kuralın “…baba olduğunu iddia eden kişi…” ibaresi
yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmesi
gerekirken aksi yönde oluşan çoğunluk görüşüne katılmadık.
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
İrfan FİDAN
|