ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/65
Karar Sayısı : 2024/163
Karar Tarihi : 24/9/2024
R.G.Tarih-Sayı : 21/11/2024-32729
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Samsun 2. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 10/6/2004
tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 11. maddesinin
1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen dördüncü
fıkrasının Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Özel güvenlik görevlisinin özel güvenlik
kartının iptaline ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu
kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN
HÜKÜMLERİ
A. İptali İstenen
Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 11. maddesi şöyledir:
“Çalışma izni
Madde 11 – (Değişik
birinci fıkra: 2/1/2017 - KHK-680/70 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/68 md.)
Özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilecekler ile özel güvenlik
şirketlerinde, alarm izleme merkezlerinde ve özel güvenlik eğitimi verecek
kurumlarda kurucu ve/veya yönetici olarak çalışacaklar hakkında valilikçe
güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılır. Soruşturma sonucu olumlu
olanlara, bu Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen özel güvenlik temel
eğitimini başarıyla bitirmiş olmak şartıyla, valilikçe çalışma izni verilir.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması bir ay içinde tamamlanır. Güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması her kimlik verilmesi veya ihtiyaç duyulması
halinde yenilenir. Şirketlerde eğitici ve temsilci olacaklar ile şirket ortağı
tüzel kişi ortaklarında da kurucularda aranan şartlar aranır ve güvenlik
soruşturması ve arşiv araştırması yapılır.
Göreve başlayan özel güvenlik görevlileri işveren
tarafından onbeş gün içinde valiliğe bildirilir.
(Mülga üçüncü fıkra: 29/3/2011-6215/2 md.)
(Değişik dördüncü fıkra : 2/1/2017 - KHK-680/70 md.;
Aynen kabul: 1/2/2018- 7072/68 md.) Yönetici veya özel güvenlik görevlisi
olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan herhangi birini sonradan
kaybettiği tespit edilenlerin kimliği iptal edilir.
(Mülga beşinci fıkra: 29/3/2011-6215/2 md.)
(Ek fıkra : 2/1/2017 - KHK-680/70 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7072/68 md.) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin
milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara iltisakı veya irtibatı olduğu tespit edilen kişiler, özel güvenlik
alanında faaliyet yürüten şirket veya birimlerde çalışamazlar.”
B. İlgili Görülen Kanun Hükmü
Kanun’un 10. maddesi şöyledir:
“Özel güvenlik görevlilerinde aranacak şartlar
Madde 10 – Özel güvenlik görevlilerinde aşağıdaki şartlar
aranır:
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) (Değişik: 21/4/2005 – 5335/23 md.) Silahsız olarak
görev yapacaklar için en az sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı
olarak görev yapacaklar için en az lise veya dengi okul mezunu olmak.
c) 18 yaşını doldurmuş olmak.
d) (Değişik: 2/1/2017 - KHK-680/69 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7072/67 md.) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53
üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmiş olsa bile;
1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha
fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak.
2) Affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine, Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına ve cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları, zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma,
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan
kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık ve fuhuş suçlarından
mahkûm olmamak.
3) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata
ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu
veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam etmekte olan bir
soruşturma veya kovuşturma bulunmamak.
e) (Mülga: 23/1/2008 – 5728/578 md.)
f) Görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl
hastalığı ile engelli bulunmamak.
g) 14 üncü maddede belirtilen özel güvenlik temel
eğitimini başarıyla tamamlamış olmak.
h) (Ek: 2/1/2017 - KHK-680/69 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7072/67 md.) Güvenlik soruşturması olumlu olmak.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri
uyarınca Kadir ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai
AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan
YAŞAR, Muhterem İNCE ve Yılmaz AKÇİL’in katılımlarıyla 4/4/2024 tarihinde yapılan
ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152. ile
30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan
mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan
birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması
durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir
davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması
gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte olan kurallardır.
3. İtiraz yoluna başvuran
Mahkeme tarafından 5188 sayılı Kanun’un 11. maddesinin dördüncü
fıkrasının iptali talep edilmiştir. İtiraz konusu fıkrada yönetici veya özel
güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan herhangi
birini sonradan kaybettiği tespit edilenlerin kimliğinin iptal edileceği öngörülmüştür.
4. Bakılmakta olan davaya
konu olayda özel güvenlik görevlisi olarak çalışma izni verilen kişinin,
hakkında cinsel taciz suçundan kamu davası açılması sebebiyle güvenlik
görevlisi olabilme şartlarını sonradan kaybettiği gerekçesiyle özel güvenlik
kimlik kartı iptal edilmiştir. Bu itibarla bakılmakta olan davanın konusunun, davacının özel güvenlik görevlisi
olabilme şartlarından birini sonradan kaybetmesine ilişkin olduğu
gözetildiğinde kuralda yer alan “Yönetici
veya özel güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya…” ibaresinin
Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.
5. Öte yandan kuralın “…tespit edilenlerin kimliği iptal edilir.” şeklindeki bölümü “…bu şartlardan herhangi birini sonradan kaybettiği…” ibaresinin yanı sıra bakılmakta
olan davada uygulanma imkânı bulunmayan “Yönetici veya özel güvenlik
görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya…” ibaresi bakımından da geçerli ortak kural
niteliğindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davanın konusu gözetilerek
kuralın kalan kısmının esasına ilişkin incelemenin “…bu şartlardan
herhangi birini sonradan kaybettiği…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılması gerekir.
6. Açıklanan nedenlerle 10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 11. maddesinin 1/2/2018 tarihli ve
7072 sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen;
A. Dördüncü fıkrasında yer alan “Yönetici
veya özel güvenlik görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. Dördüncü fıkrasının kalan kısmının esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin anılan fıkrada
yer alan “…bu şartlardan
herhangi birini sonradan kaybettiği…” ibaresi
ile sınırlı olarak yapılmasına,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
7. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Sümeyye KOCAMAN
tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili
görülen kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A. Sınırlama
Sorunu
8. 5188 sayılı Kanun’un 10. maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendinde özel güvenlik
görevlisi olabilmek için “Anayasal
düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından
dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak” şartı getirilmiştir. Bakılmakta
olan davada, özel güvenlik görevlisi olan davacı hakkında cinsel taciz suçundan
kovuşturmanın bulunması nedeniyle özel güvenlik görevlisi için bu bent uyarınca
aranan şartın sonradan kaybedilmesi söz konusudur.
9. Bu itibarla kuralın esasına ilişkin incelemenin 5188 sayılı
Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi yönünden
yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
B. Anlam ve
Kapsam
10. 5188 sayılı Kanun’un 1. maddesinde anılan Kanun’un
amacının kamu güvenliğini tamamlayıcı nitelikteki özel güvenlik hizmetlerinin
yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu ifade
edilmiştir.
11. Kanun’un 7. ve 8. maddelerinde özel güvenlik
görevlilerinin yetkileri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre özel
güvenlik görevlileri; koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek
isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini arama, 4/12/2004
tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 90. ve 168. maddelerine göre
yakalama, görev alanında haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı
bulunan kişileri yakalama ve arama, yangın, deprem gibi tabii afet durumlarında
ve imdat istenmesi hâlinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme, genel
kolluk kuvvetlerine derhâl bildirmek şartıyla aramalar sırasında suç teşkil
eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike
doğurabilecek eşyayı emanete alma, zor kullanma, silah taşıma ve bulundurma
gibi yetkilere sahiptir.
12. Kanun’un 10. maddesinde özel
güvenlik görevlisi olabilmek için gereken şartlar düzenlenmiştir. Maddede bu
şartlar uyruk, yaş, eğitim, kasten işlenen
bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm
olmamak, affa uğramış olsa bile belirli
suçlardan mahkûm olmamak, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel
hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile
uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak,
görevin yapılmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı ile engeli
bulunmamak, özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmak ve
güvenlik soruşturması olumlu sonuçlanmak şeklinde sayılmıştır.
13. Kanun’un 11. maddesinde ise çalışma
iznine ilişkin hususlara yer verilmiş olup söz konusu maddenin dördüncü
fıkrasında yönetici veya özel güvenlik
görevlisi olabilme şartlarını taşımadığı veya bu şartlardan herhangi birini
sonradan kaybettiği tespit edilenlerin kimliğinin iptal edileceği
düzenlenmiştir. Anılan fıkrada yer alan “…bu şartlardan herhangi birini
sonradan kaybettiği…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmakta olup kural “5188 sayılı Kanun’un 10. maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi” yönünden incelenmiştir. Kurala göre anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel
hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile
uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında soruşturma veya
kovuşturma başlatılan kişinin özel güvenlik görevlisi kartının iptal edilmesi
öngörülmektedir.
C. İtirazın Gerekçesi
14. Başvuru kararında özetle; özel
güvenlik görevlilerinin ifa ettikleri görevin mahiyeti itibarıyla cinsel
dokunulmazlığa karşı suçlardan veya özel hayata ve hayatın gizli alanına
ilişkin suçlardan dolayı suçlanmalarının muhtemel olduğu, bu suçlamalar
nedeniyle yapılacak soruşturma ve kovuşturma nedeniyle özel güvenlik görevlisi
şartını kolayca kaybedebilecekleri, bu durumun özel güvenlik görevlilerinin
mesleklerini ifa edememesine yol açacağı, itiraz konusu kuralla ulaşılmak
istenen amaca özel güvenlik kimlik kartının iptal edilmesi yönünden ilgili
makamlara takdir yetkisi tanımak ya da kovuşturma sonucuna kadar iş
sözleşmesinin askıya alınması gibi daha hafif tedbirlerle de ulaşılması mümkün
iken kural uyarınca, doğrudan özel güvenlik kimlik kartının iptal edilmesinin
çalışma özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirdiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın
13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya
Aykırılık Sorunu
15. Anayasa’nın 48. maddesinde “Herkes, dilediği
alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir”, 49. maddesinde de “Çalışma,
herkesin hakkı ve ödevidir” denilmek suretiyle herkesin çalışma hakkı ile
özgürlüğüne sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.
16. Çalışma özgürlüğü; kişinin çalışıp
çalışmama, çalışacağı işi seçme ve çalıştığı işten ayrılma özgürlüğünü korur. Çalışma
özgürlüğü, ücretli olarak bağımlı çalışma hakkını olduğu kadar iktisadi ve
ticari faaliyet yapma ve mesleki faaliyette bulunma hakkını da içerir (AYM,
E.2019/48, K.2019/74, 19/9/2019, § 14).
17. 5188 sayılı Kanun’un 10. maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca özel güvenlik
görevlilerinde bulunması gereken şartlardan biri anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı
suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında devam
etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamasıdır. Kuralla anılan
suçlardan biriyle ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma başlatılması hâlinde
özel güvenlik görevlisi kimliğinin iptal edileceği hüküm altına alınarak özel
güvenlik görevlisi olarak çalışma hakkına son verilmektedir. Buna göre kuralla
çalışma hakkı ve özgürlüğüne yönelik bir sınırlama getirildiği anlaşılmaktadır.
18. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
Buna göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama
getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama
sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
19. Bu kapsamda çalışma
hakkı ve özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var
olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli,
ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
20. Esasen temel hak ve
özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2.
maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk
devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır,
uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına
karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler
hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk
normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde
devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven
duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98,
4/5/2017, §§ 153, 154). Dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü
olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk
devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
21. Anılan kuralla hangi suçlardan dolayı hakkında hangi
işlemlerin yapılması hâlinde ilgilinin kimliğinin iptal edileceği hususunun
herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve
öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı
anlaşılmaktadır.
22. Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde çalışma hakkı ve özgürlüğü için herhangi bir sınırlama
nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş
hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul
edilmektedir. Ayrıca Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler
ile devlete yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve
özgürlüklere sınır teşkil edebilir.
23. Anayasa'nın 5. maddesine göre kişilerin ve toplumun
refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak devletin temel amaç ve görevlerindendir.
Doğrudan devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların
denetim ve gözetimleri altında sunulan kamu hizmetlerinin doğru ve güvenilir bir
şekilde yürütülmesini temin etmek suretiyle kamu düzeninin
gerçekleştirilmesinin kişilerin ve toplumun refah, huzur ve güvenliğini
sağlamaya hizmet edeceği açıktır.
24. Kanun’un 23. maddesinde özel güvenlik görevlilerinin
görevleriyle bağlantılı olarak suç işlemeleri hâlinde veya görevleri nedeniyle
kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılacakları
belirtilmiş, 22. maddesinde de bu kurumların ve kurum personelinin İçişleri Bakanlığı
ve valiliklerin denetimi altında olduğu ifade edilmiştir. Belirtilen
niteliklerinden dolayı özel güvenlik görevlisi olabilmek bakımından belirli
şartların öngörülmesi doğaldır. Özel güvenlik görevlilerine Kanun’un 7. ve 8.
maddelerinde tanınan görev ve yetkiler gözönüne alındığında bu kişilerle ilgili
olarak 10. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendinde
yer alan suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılması sebebiyle
kimlik kartlarının iptal edilmesinin kamu güvenliğinin, üçüncü kişilerin
haklarının ve özel güvenlik görevlilerine olan güvenin korunması amacına
dayandığı, bu yönüyle kuralın meşru amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
25. Anayasa’nın
13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi ise elverişlilik, gereklilik
ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik
öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı
gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç
bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, orantılılık ise hakka
getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin
gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
26. Kanun koyucunun özel güvenlik görevlilerinin yerine
getirdiği görevin niteliğini gözeterek bu kişilere karşı bireylerin ve toplumun
güven duygusu içinde olmalarını hedeflediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla
Kanun’un 10. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt
bendinde yer alan suçların işlendiği iddiasıyla haklarında soruşturma veya
kovuşturma başlatılan güvenlik görevlilerinin kimlik kartlarının iptal
edilmesinin kamu güvenliğinin, üçüncü kişilerin haklarının ve özel güvenlik
görevlilerine olan güvenin korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli olduğu
açıktır. Ancak kuralın ölçülülük ilkesine uygun olabilmesi için sınırlamayla
öngörülen amaca ulaşılması bakımından elverişli olması yeterli olmayıp
ayrıca sınırlamanın gereklilik ilkesine de uygun olması gerekir.
27. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı uyarınca
Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında bir hakka sınırlama getirilebilmesi için
öngörülen sınırlama olmaksızın sınırlama amacına ulaşılamaması gerekir. Bir
başka ifadeyle kuralla hedeflenen amaca ulaşmak için en hafif tedbirin
öngörülmesi zorunlu olup aynı amaca daha hafif bir araçla ulaşılması mümkün ise
daha ağır bir araç seçilmesi gereklilik ilkesi ile çelişir ve sınırlamayı
ölçüsüz hâle getirir (AYM, E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13,
K.2016/127, 22/6/2016; E.2018/71, K.2018/118, 27/12/2018, §§ 26, 27; E.2021/117,
K.2022/10, 26/1/2022, § 21).
28. Özel güvenlik görevlilerinin haiz olduğu yetkiler ile
toplumun mal ve can güvenliğinin sağlanmasındaki fonksiyonları gözetildiğinde
bunların anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli
alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarını işlememiş kişilerden olmasının beklenmesi makuldür. Ayrıca söz konusu suçları işledikleri henüz kesin hükme bağlanmasa bile haklarında bu suçlardan soruşturma veya kovuşturma başlatılan özel güvenlik görevlilerine ilişkin olarak birtakım tedbirlerin alınması da kamu güvenliğinin ve diğer bireylerin haklarının korunması bakımından gerekli görülebilir. Ne var ki henüz kesinleşmiş bir
mahkûmiyetin bulunmadığı bir dönemde alınacak tedbirlerin, mahkûmiyetin
kesinleşmesinden sonra alınacak tedbirler kadar ağır olmaması gerekir. Bu bağlamda hakkında mahkûmiyet hükmü bulunmayan, anılan suçlardan dolayı soruşturma ve
kovuşturma açılan kişilerin güvenlik görevlisi kimlik kartının iptal
edilmesinin oldukça ağır bir tedbir olduğu açıktır.
29. Kuralla ulaşılmak
istenen amaca, ilgili makamlara kimliğin iptali yönünden soruşturma- kovuşturma
sonuna kadar bekleme yetkisi vermek, bu durumun iş sözleşmesinin askıda kalması
hâllerinden biri olarak kabulü, tedbir işleminin değişen şartlara göre
soruşturma/kovuşturma aşamalarında belirli aralıklarla gözden geçirilmesine,
buna göre tedbirin kaldırılmasına veya daha hafif bir tedbir uygulanmasına
imkân tanınması, tedbir kararının azami ne kadar süre devam edeceğinin
belirlenmesi gibi daha hafif tedbirlerle ulaşılmasının mümkün olduğu
değerlendirilmektedir.
30. Bu itibarla kamu yararının
sağlanması amacına daha hafif bir sınırlamayla ulaşılması mümkünken anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve
hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya
uyarıcı madde suçlarından dolayı hakkında soruşturma ve kovuşturma bulunan
kişilerin özel güvenlik kimlik belgelerinin iptal edilmesini öngören kuralın çalışma
hakkı ve özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirdiği sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. AYM, E.2021/117,
K.2022/10, 26/1/2022, § 22; E.2023/35, K.2023/163, 28/9/2023, §§ 25-26;
E.2021/28, K.2024/11, 18/1/2024, § 152) .
31. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 48. ve
49. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Muhterem İNCE ve Metin KIRATLI bu görüşe
katılmamışlardır.
IV. HÜKÜM
10/6/2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik
Hizmetlerine Dair Kanun’un 11. maddesinin 1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı
Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen dördüncü fıkrasında yer alan “…bu şartlardan herhangi birini sonradan
kaybettiği…” ibaresinin;
A. Esasına ilişkin incelemenin “anılan Kanun’un 10.
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (3) numaralı alt bendi” yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE,
B. “10. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin (3)
numaralı alt bendi” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Muhterem İNCE ile Metin KIRATLI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin
(3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
24/9/2024 tarihinde
karar verildi.
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
Üye
Metin KIRATLI
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu tarafından 5188 sayılı Özel
Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 11. maddesinin değiştirilen dördüncü
fıkrasında yer alan “…bu
şartlardan herhangi birini sonradan kaybettiği…”
ibaresinin “10. maddenin birinci fıkrasının
(d) bendinin (3) numaralı alt bendi” yönünden iptaline karar
verilmiştir. Aşağıda açıklanan gerekçelerle bu görüşe katılmamaktayız.
2. Dava konusu kural, anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine, özel hayata ve hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı
suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından hakkında soruşturma veya
kovuşturma başlatılan kişinin özel güvenlik görevlisi kartının iptal edilmesini
öngörmektedir.
3. Çalışma hakkı en üst norm olarak Anayasada düzenlenmiş
olup Anayasa’nın 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir”, 49. maddesinde de “Çalışma, herkesin hakkı ve
ödevidir” denilmek suretiyle herkesin çalışma hakkı ile özgürlüğüne sahip
olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede çalışma hakkı, herhangi bir ayrım
yapılmaksızın herkese tanınmış bir temel hak olup yaş, cinsiyet ve vatandaşlık
ayrımı yapılmaksızın herkes çalışma hakkına sahiptir.
4. Çalışma özgürlüğü; kişinin çalışıp
çalışmama, çalışacağı işi seçme ve çalıştığı işten ayrılma özgürlüğünü korur. Çalışma
özgürlüğü, ücretli olarak bağımlı çalışma hakkını olduğu kadar iktisadi ve
ticari faaliyet yapma ve mesleki faaliyette bulunma hakkını da içerir (AYM,
E.2019/48, K.2019/74, 19/9/2019, § 14).
Çalışabilecek durumda olan herkese insan onuruna uygun
bir yaşam sağlamak ve çalışma fırsatı sunmak da devletin görevidir. Uygulamada
çalışma hakkının bir değer kazanabilmesi açısından işçilerin uygun bir işe
yerleştirilmeleri, kurallara uygun çalışmaları halinde işlerini kolayca
kaybetmelerinin önlenmesi şarttır.
5. Uyuşmazlık konusu Kural, 5188 sayılı Kanun’un 10. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin (3)
numaralı alt bendinde sayılan suçlardan biriyle ilgili olarak soruşturma
veya kovuşturma başlatılması hâlinde özel güvenlik görevlisi kimliğinin iptal
edileceğini hüküm altına alarak çalışma hakkı ve özgürlüğüne yönelik bir
sınırlama getirmektedir. Bu sınırlama yapılırken çalışma hakkı ile işverenin
sözleşme özgürlüğü ölçülülük ilkesi gereğince dengelenmektedir. Temel hak ve
özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da
öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
Ölçülülük ilkesi bir yorum ölçütü ve aynı zamanda genel
bir hukuk ilkesidir. Ölçülülük ilkesi, elverişlilik, gereklilik ve oranlılık
olmak üzere üç alt ilkeye ayrılmaktadır. Buna göre, ölçülülük ilkesi uyarınca,
uygulanacak tedbir, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli ,
istenen amaç açısından gerekli ve uygulanacak tedbirin sonucu olan müdahale ile
ulaşılmak istenen amaç, ölçüsüz bir oran içerisinde bulunmamalıdır.
6. Kuralla hangi suçlardan dolayı hakkında hangi
işlemlerin yapılması hâlinde ilgilinin kimliğinin iptal edileceği hususunun
herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve
öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı
anlaşılmaktadır.
7. Kanun’un 7. ve 8. maddelerinde özel güvenlik
görevlilerinin yetkileri düzenlenmiş olup, bu çerçevede özel güvenlik
görevlileri, koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri
duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini arama, 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 90. ve 168. maddelerine göre yakalama,
görev alanında haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri
yakalama ve arama, yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat
istenmesi hâlinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme, genel kolluk
kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya
delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek
eşyayı emanete alma, zor kullanma, silah taşıma ve bulundurma gibi yetkilere
sahiptir.
8. Kuralın, Kanun’un 7. ve 8. maddelerinde özel güvenlik
görevlilerine tanınan görev ve yetkiler göz önüne alındığında kamu
güvenliğinin, üçüncü kişilerin haklarının ve özel güvenlik görevlilerine olan
güvenin korunması şeklinde meşru bir amacı bulunmaktadır. Bununla birlikte
kuralın meşru amacı gerçekleştirmek bakımından elverişli olduğu da ortadadır.
9. Özel güvenlik görevlilerinin haiz olduğu yetkiler ve
toplumun mal ve can güvenliğinin sağlanmasındaki fonksiyonları nazara
alındığında, söz konusu kişiler hakkında gerek göreve başlangıç esnasında gerek
görev süresi boyunca anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, özel hayata ve
hayatın gizli alanına, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile uyuşturucu veya
uyarıcı madde suçlarından soruşturma veya kovuşturma bulunmaması şartının
aranması çoğunluk tarafından da kabul edildiği üzere oldukça makuldür. Her ne
kadar çoğunluk tarafından mahkûmiyet kararı bulunmayan evrede kimlik kartının
iptal edilmesinin ağır bir tedbir olduğu ifade edilmiş ise de kimlik kartının
iptaline sebep olan suçların niteliği gözetildiğinde, hakkında bu suçlardan
soruşturma veya kovuşturma bulunan kişilerin göreve devam etmesinin telafisi
mümkün olmayan sonuçlar doğurma ihtimalinin bulunduğu, söz konusu suçların
görevin sağladığı yetkileri kötüye kullanılmasının zeminini oluşturabileceği
açıktır. Öte yandan, kimlik iptali işlemine karşı Anayasa’nın 125. maddesi
uyarınca idari yargı yoluna başvurulması ve açık bir hukuka aykırılığın
bulunduğu hâllerde yargı mercilerince yürütmenin durdurulmasına karar
verilebilmesinin mümkün olduğu ve gerektiğinde özellikle soruşturma ve
kovuşturmanın ilgili lehine sonuçlanması hâlinde- yeni bir idari işlem tesis
edilmesini engeller bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır.
10. Çalışma hakkı, her ne olursa olsun mutlaka bir işe
sahip olma anlamına gelmeyip, çalışma gücünde ve isteğinde bulunan herkesin
çalışarak kendisine insanlık onuruna yaraşır bir gelir sağlayabilme hakkı
olarak tanımlanmaktadır. Bu hak, devletin her iş arayanın iş bulmasını
kolaylaştırması, istemeden işsiz kalanlara yardım etmesi ve belli işleri
yaratmak için gerekli önlemleri almasını da içermektedir. Özel güvenlik
görevlisinin kimliği, kişiye verilen bir iş hakkı değil özel güvenlik
görevlilerinin yetkilendirilmesini sağlayan bir belgedir. Örneğin şoför olarak çalışan işçinin ehliyetine el konulması
halinde çalışma imkanı kalmaması sebebiyle 4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesi
III numaralı bendi uyarınca işveren tarafından işçinin sözleşmesi işçiyi
işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin
ortaya çıkması nedenine dayalı olarak haklı nedenle feshedilebilmektedir. Nasıl
ki ehliyet bir şoförün çalışması için gerekli olan bir belge ise, özel güvenlik
görevlilerinin kimlik belgesi de özel güvenlik
görevlisinin bu işi yapabilmesi için temel şarttır. Özel güvenlik hizmetlerini
yerine getirecek kişilerde bulunması gereken şartın ortadan kalkması kişinin o
görevi yerine getirmek için gerekli belgenin iptal edilmesini gerektirmekte
olup, çalışma özgürlüğünün ya da başka bir yerde çalışma hakkının elinden
alınması söz konusu değildir. 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine
Dair Kanun'un 11. maddesinde çalışma izninin şartları ve aranan şartları
kaybetmenin sonuçları açıkça belirtilmiş olup, özel güvenlik görevlilerinin
aranan şartlardan herhangi birini kaybetmesinin çalışma izninin iptali nedeni
olduğu belirtilerek bu hükümle kişinin çalışma hakkı ihlal edilmemekte, kişi
sadece özel güvenlik görevlisi olarak çalışmaya devam edememektedir. Bununla birlikte
Devletin kamu güvenliğini sağlama konusunda da yükümlülüğü olup, 5188 sayılı
Kanun ile getirilen koşulların aranmasının sebebi bu yükümlüğe ilişkindir.
Kaldı ki; 5188 sayılı Kanunun 10. Maddesinin 1.
fıkrasının (b) bendindeki ‘ Silahsız olarak görev yapacaklar için en az
sekiz yıllık ilköğretim veya ortaokul; silahlı olarak görev yapacaklar için en
az lise veya dengi okul mezunu olmak.’ ve 14. Maddesinin 1. fıkrasındaki ‘Özel
güvenlik temel eğitimi teorik ve pratik eğitim ile silah eğitiminden oluşmak
üzere yüz yirmi ders saatinden; yenileme eğitimi altmış ders saatinden az
olmamak üzere düzenlenir.’ hükümleri dikkate alındığında özel güvenlik
görevlisi olmak için uzun süreli bir eğitim ve öğretimin (Lisans-Yüksek Lisans)
gerekmediği, bu iş dışında başka işlerde de çalışma imkanının bulunduğu, dolayısıyla
çalışma hakkının kısıtlanmasından bahsedilemeyeceği nazara alındığında kuralın
gerekli ve ölçülü olduğu, dolayısıyla Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine
aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
11. Açıklanan nedenlerle,
düzenlemenin iptali yönündeki çoğunluk kararına katılmamaktayız.
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Metin KIRATLI
|