“634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 1/1’de yer alan “(1) Tamamlanmış bir yapının kat, daire, iş bürosu, dükkan, mağaza, mahzen, depo gibi bölümlerinden ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olanları üzerinde, o gayrimenkulün maliki veya ortak malikleri tarafından, bu Kanun hükümlerine göre, bağımsız mülkiyet hakları kurulabilir.” Kurulabileceği öngörülmüştür.” şeklindeki düzenleme ile tamamlanmış bir yapıda kat mülkiyeti kurulabileceği, m. ½’de yer alan “Yapılmakta veya ileride yapılacak olan bir yapının, birinci fıkrada yazılı nitelikteki bölümleri üzerinde, yapı tamamlandıktan sonra geçilecek kat mülkiyetine esas olmak üzere, arsa maliki veya arsanın ortak malikleri tarafından, bu Kanun hükümlerine göre irtifak hakları kurulabilir.” şeklindeki düzenleme ile de yapılacak veya yapılmakta olan yapıda kat irtifakı kurulabileceği öngörülmüştür.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 2/1-a’da, ana gayrimenkul “Kat mülkiyetine konu olan gayrimenkulün bütünü”, ana yapı “yalnız esas yapı kısmı”, bağımsız bölüm “anagayrimenkulün ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya elverişli olup, bu Kanun hükümlerine göre bağımsız mülkiyete konu olan bölümleri”, eklenti “bir bağımsız bölümün dışında olup, doğrudan doğruya o bölüme tahsis edilmiş olan yerler”, kat mülkiyeti “bağımsız bölümler üzerinde kurulan mülkiyet hakkı”, kat maliki “bu hakka sahip olanlar”, m. 1-c’de kat irtifakı “Bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre kurulan irtifak hakkı” ve kat irtifatkı sahibi ise “bu hakka sahip olanlar” şeklinde tanımlanmıştır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 3/1’te yer alan “Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir.” şeklindeki düzenleme ile kat mülkiyetinin, mülkiyet hakkının özel bir türü olduğu, m. 3/3’te yer alan “Kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir.” şeklindeki düzenleme ile de kat irtifakının, arsa payına bağlı bir irtifak olarak kat mülkiyetinin mesnedini teşkil ettiği öngörülmüştür.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu m. 11’de yer alan “(Değişik: 14/11/2007-5711/4 md.)Kat mülkiyeti ve kat irtifakı, Tapu Sicili Tüzüğüne göre tutulacak kat mülkiyeti kütüğüne tescil olunur. Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, tescille ilgili genel hükümler, kat mülkiyeti kütüğüne yapılacak tescillerde de uygulanır. (2) Henüz kadastrosu yapılmamış olan yerlerde kat mülkiyeti ve kat irtifakı, Tapu Sicili Tüzüğündeki formüle göre, ayrıca tutulacak Kat Mülkiyeti Zabıt Defterine tescil olunur.” şeklindeki düzenleme ile kat mülkiyetine ve kat irtifakına konu hakkın Tapu Sicil Tüzüğüne Göre Tutulacak Kat Mülkiyeti Kütüğüne tescil edileceği öngörülmüştür.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu 15 maddede yer alan “Kat malikleri kendilerine ait bağımsız bölümler üzerinde, bu kanunun ilgili hükümleri saklı kalmak şartiyle, Medeni Kanunun maliklere tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler.” şeklindeki düzenleme ile kat maliklerinin kat mülkiyetine veya kat irtifakına konu bağımsız bölümler üzerinde Kat Mülkiyeti Kanunun hükümleri saklı kalmak kaydı ile Türk Medeni Kanunun maliklere tanımış bütün hat ve yetkilere sahip olduğu öngörülmüştür.
Türk Hukukunda özel hukuktaki haklar şahsi ve ayni hak olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Şahsi haklar, ifası sadece borçludan talep edilebilen haklardan oluşmaktadır. Ayni haklar ise kişiye eşya üzerinde hakimiyet sağlayan ve bu hakimiyetin herkese karşı kullanılabildiği haklardan oluşmaktadır. Ayni haklar da kendi içinde mülkiyet ve irtifak hakkı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İrtifak hakkı, kişinin bir şey üzerinde mülkiyet hakkının o şey üzerinde başkasına sağlanan kullanma ve faydalanma hakkı ile kısıtlanmasını sağlayan sınırlı bir ayni bir hak olarak tanımlanmaktadır. İrtifak hakkı mülkiyet hakkı sahibine katlanma veya kaçınma görevi yüklemektedir. Bu kapsamda 634 sayılı kanun kapsamında kurulan “kat irtifakı” ilk bakışta irtifak hakkı gibi görünmektedir. Ancak kat irtifakı hakkı, Türk Medeni Kanunda öngörülmüş olan irtifak hakkı yükümlüsüne katlanma veya kaçınma görevi yükleyen haklardan başka imkanlar bahşetmektedir. (Bülent Köprülü-Selim Kaneti, Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1982, 41-42, Saba Özmen-Gülşah Vardar Hamamcıoğlu, Kat İrtifakı, İstanbul, 2015, s.205, Ali Hulki Cihan Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakının Sona Ermesi, Ankara, 2020, s. 68.) Kat irtifakı irtifak hakkı, irtifak hakkı kavramı içinde yer almakla birlikte, taşınmaz üzerinde müşterek mülkiyet düzeninin kat mülkiyetine dönüşmesi için hak sahibine aynileşmiş hak yetkisi sağlayan bir hak olduğu için Türk Medeni Kanununun tek tipleştirdiği irtifak haklarının dışında kalan, ana gayrimenkuldeki arsa payına bağlı kendine özgü sınırlı bir ayni ayni hak olduğu kabul edilmektedir. (Köprülü –Kanetti s. 196). Bu nedenle 634 sayılı Kanunun yukarıya alınan hükümleri birlikte ele alındığında 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ile sağlanan “kat mülkiyeti” ve “kat irtifakı” hakkının Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında kalan “mülkiyet hakkı” niteliğinde olduğu sonucu çıkmaktadır.
Anayasa’nın 35. maddesi gereği mülkiyet hakkı kamu yararı olmak kaydıyla ancak kanunla kısıtlanması mümkün olan bir haktır. Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek Protokol No 1 (20.03.1952 tarihli Paris) m. 1 düzenlemesiyle de mülkiyet hakkının kamu yararı olmak kaydıyla uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak kanunla kısıtlanabileceği öngörülmüştür.
Ancak 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu 49. maddesinde yer alan “(2) Kat irtifakı, buna konu olan arsanın tamamiyle yok olması veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi veya kamulaştırılması ile kendiliğinden sona erer. (3) (Değişik fıkralar: 13/4/1983 - 2814/14 md.): Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde, bu irtifakın kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı yapılmazsa maliklerden birinin istemi üzerine, sulh hakimi, gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek, duruma göre kat irtifakının sona ermesine veya belli bir süre için uzatılmasına karar verir. Süre istem üzerine yeniden uzatılabilir. Yukarıdaki fıkra uyarınca kat irtifakı kaldırıldığında tapu kütüğündeki kayıt silinir.” şeklindeki düzenlemesi ile kat irtifakına idarenin imara ilişkin düzenleyici işlemleri ile bile sona erebileceği sonucu çıkmaktadır. Yargıtay 18 HD’sinin metni yukarıda zikredilmiş olan 29.06.2006 tarih 2006/4964 E. Ve 2006/5444 K. sayılı kararı ile düzenleyici idari işlemlerin yapı yapma engeli olarak görülmek suretiyle hukuki uygulama yapıldığını ortaya koymaktadır. Bu anlamda yukarıda zikredilen KMK m. 49/2 hükmünün getirdiği çözüm, hem dürüstlük kuralıyla çelişmekte hem de, TMK’da düzenlenen mülkiyet hakkı ile çatışmaktadır. Bu hâl, örtülü bir kanun boşluğuna da yol açmaktadır. Somut olaya uygulanacak hüküm şeklen var olmasına rağmen, hem dürüstlük kuralı ve mülkiyet hakkı ile çelişmektedir.
Oysa idari işlemle mülkiyet hakkı niteliğindeki hakkın ortadan kaldırılması Anayasa’nın 35. maddesine aykırıdır. Heyelan veya dere yatağının yer değiştirilmesi gibi ana gayrimenkulde yapı yapılmasına yönelik fiili engeller çıkmadığı sürece ana gayrimenkul üzerindeki irtifak hakkın korunması gerekir. Burada depremin de yapılaşmaya engele doğal bir engel olabileceği akla gelebilir. İlk etapta deprem nedeniyle yoğunlukların azalmasının zorunlu olması nedeniyle deprem nedeniyle düzenleyici idari işlemlerle yapılaşma yoğunluğunun azaltılması suretiyle kat irtifakına son verilebileceği mantıklı gelmektedir. Ancak depreme engel olmanı tek yöntemi ana gayrimenkuldeki yoğunlaşmayı aza
ltmak değildir. Binanın statik projesinde kullanılacak malzemelerin miktarını artırılması ve güçlü malzeme kullanılmak suretiyle niteliğini güçlendirilmesi ile yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi mümkündür. Bu nedenle deprem nedeniyle yıkılmış bir yapıda kullanılacak demir ve beton kalitesi artırılarak yapının daha önce alınmış olan ruhsat çerçevesinde depreme dayanıklı olacak şekilde yeniden inşası mümkündür. Keza natamam durumdaki bir yapıda da kullanılacak demir ve beton kalitesi artırılarak yapının daha önce alınmış olan ruhsat çerçevesinde depreme dayanıklı olacak şekilde yeniden inşası mümkündür. Böyle yapıldığında hem yapı doğal afetlere karşı gülü hale getirilmiş olur. Hem de irtifak hakkından kaynaklana mülkiyet hakkı korunmuş olur. Aksi halde yoğunluğu azaltmak suretiyle yapıları güçlü hale getirmek hak kaybına yol açmaktadır. İşbu davaya konu olmamakla birlikte kentsel dönüşüm kapsamında, bağımsız bölümlerdeki metrajın düşürülmesi de aynı şekilde mülkiyet hakkının ihlali niteliğindedir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İşbu davada uygulanacak olan 2.7.1965 tarih ve 12038 sayılı RG’tede yayınlanarak yürürlüğe giren 23.6.1965 kabul tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu madde 49/2’de yer alan “veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi” ibaresi ile madde 49/3’te yer alan “(Değişik fıkralar: 13/4/1983 - 2814/14 md.): Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde, bu irtifakın kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı yapılmazsa maliklerden birinin istemi üzerine, sulh hakimi, gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek, duruma göre kat irtifakının sona ermesine veya belli bir süre için uzatılmasına karar verir. Süre istem üzerine yeniden uzatılabilir. Yukarıdaki fıkra uyarınca kat irtifakı kaldırıldığında tapu kütüğündeki kayıt silinir.” şeklindeki hükmün T.C. Anayasasının 35. maddesine aykırılığından dolayı itiraz yoluyla iptali isin Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmasına,
2-Anayasa Mahkemesini Bu konuda vereceği kara kadar iş bu davadaki yargılamanı geri bırakılmasın,
3-Anayasa’ya ya aykırılığın değerlendirilmesi için işbu dosya içinde yer alan evrakların onaylı örneklerini dizi pusulasına bağlanarak başvuru dilekçesini ekinde Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
Davacı ve bir kısım davalı vekilinin yüzüne karşı, bir kısım davalıların yokluğunda karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/192
Karar Sayısı : 2024/161
Karar Tarihi : 24/9/2024
R.G.Tarih-Sayı : 28/11/2024-32736
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Kandıra Sulh Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 49. maddesinin;
A. İkinci fıkrasında yer alan “…veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi…” ibaresinin,
B. 13/4/1983 tarihli ve 2814 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen üçüncü ve dördüncü fıkralarının,
Anayasa’nın 35. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Beş yıl içinde yapının tamamlanmaması nedeniyle kat irtifakının iptali ile karşılık geldiği arsa payının ifraz edilerek tapuda müşterek mülkiyet esasına göre tescili talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 49. maddesi şöyledir:
“B) Kat irtifakının sona ermesi:
Madde 49 – Kat irtifakına konu olan arsanın maliki veya ortak malikleri, tapu memuruna verecekleri yazılı bir beyanla kat irtifakına ait sicil kaydını sildirerek bu irtifaka her zaman son verebilirler.
Kat irtifakı, buna konu olan arsanın tamamiyle yok olması veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi veya kamulaştırılması ile kendiliğinden sona erer.
(Değişik fıkra: 13/4/1983-2814/14 md.) Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde, bu irtifakın kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı yapılmazsa maliklerden birinin istemi üzerine, sulh hakimi, gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek, duruma göre kat irtifakının sona ermesine veya belli bir süre için uzatılmasına karar verir. Süre istem üzerine yeniden uzatılabilir.
(Değişik fıkra: 13/4/1983-2814/14 md.) Yukarıdaki fıkra uyarınca kat irtifakı kaldırıldığında tapu kütüğündeki kayıt silinir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 27/12/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör İsmail Emrah PERDECİOĞLU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Uygulanacak Kural ve Sınırlama Sorunu
3. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin iptalini talep ettiği kurallardan ilki, 634 sayılı Kanun’un 49. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi…” ibaresidir. Bu fıkrada kat irtifakının kendiliğinden sona ereceği hâller düzenlenmiştir. İtiraz konusu kuralla kat irtifakının, buna konu olan arsanın üzerinde yapı yapılamayacak hâle gelmesi durumunda sona ereceği hüküm altına alınmıştır.
5. Başvuran Mahkemede görülmekte olan uyuşmazlığın konusunu kat irtifakı kurulmak suretiyle inşasına başlanmış ancak tamamlanamamış yapılar oluşturmaktadır. Bu itibarla somut olayda kat irtifakına konu arsanın üzerinde yapı yapılamayacak hâle gelmesi söz konusu olmadığı anlaşıldığından itiraz konusu “…veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi…” ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
6. Anılan Kanun’un 49. maddesinin üçüncü fıkrası itiraz konusu kurallardan ikincisini oluşturmaktadır. Söz konusu fıkranın ikinci cümlesinde kat irtifakının belli bir süre için uzatılmasına karar verilmesi durumunda bu sürenin istem üzerine yeniden uzatılabilmesi öngörülmüştür. Bakılmakta olan davada kat irtifakının belli bir süre için uzatılmasına ilişkin uyuşmazlık bulunmadığından anılan cümlenin de bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
7. Öte yandan anılan fıkranın birinci cümlesinin “Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde, bu irtifakın kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı yapılmazsa maliklerden birinin istemi üzerine, sulh hakimi, gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek, duruma göre … karar verir.” bölümü bakılmakta olan davanın konusunun yanı sıra kat irtifakının belirli bir süre için uzatılmasına karar verilmesi talebine ilişkin uyuşmazlıklar bakımından da geçerli ortak kural niteliğindedir. Bu itibarla bakılmakta olan davanın konusu gözetilerek fıkranın birinci cümlesinin esasına ilişkin incelemenin kuralda yer alan “…kat irtifakının sona ermesine…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılması gerekir.
B. Anlam ve Kapsam
8. 634 sayılı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde kat irtifakı, bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o arsanın maliki veya ortak malikleri tarafından bu Kanun hükümlerine göre kurulan irtifak hakkı olarak tanımlanmıştır.
9. Kat irtifakı ile bir arsa üzerinde henüz yapı faaliyeti başlamadan ya da yapı faaliyeti sırasında hak sahiplerinin daire, işyeri, depo gibi bağımsız bölümlerdeki payları ve diğer teknik detayların belirlenmesi sağlanmaktadır. Kat irtifakı sahibinin, irtifak hakkına sahip olduğu bağımsız bölümde bu hakka dayanarak her türlü yasal tasarrufta bulunması mümkündür.
10. Kat irtifakı, ilgili olduğu taşınmaz üzerindeki yapım faaliyeti tamamlanıp yapı kullanma izin belgesi alındıktan sonra kat mülkiyetine geçiş sağlanana kadar geçerliliğini korumaktadır. Anılan Kanun’un 3. maddesinin üçüncü fıkrasında kat irtifakının, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanun’da gösterilen şartlar uyarınca resen kat mülkiyetine çevrileceği düzenlenmiştir.
11. Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kat irtifakı sahipleri, ortak arsa üzerinde yapılacak yapının sözleşmede yazılı olan süre içinde başlaması ve tamamlanması için kendilerine düşen borçların yerine getirilmesini, karşılıklı olarak isteme ve dava etme hakkına sahiptirler. Yine 26. maddenin birinci fıkrası uyarınca kat irtifakı sahipleri bu hakka konu olan ortak arsa üzerinde, ileride kat mülkiyetine çevrilmek üzere yapılacak yapının sözleşmeye ve plana göre tamamlanması için kendilerine düşen borçları zamanında yerine getirmek ve yapı işini, doğruluk kuralları uyarınca kolaylaştırmakla karşılıklı olarak yükümlüdürler.
12. Kat irtifakının kat mülkiyetine dönüşerek sona ermesinden başka kanun koyucunun diğer ihtimalleri dikkate alarak 49. maddeyle hak sahiplerinin ortak rızaları ile ya da belirli koşulların gerçekleşmesiyle kendiliğinden ya da mahkeme kararıyla sona erme hâllerini düzenlediği görülmektedir.
13. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde kat irtifakının kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı yapılmadığı takdirde maliklerden birinin istemi üzerine sulh hâkiminin gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek duruma göre kat irtifakının sona ermesine karar vereceği belirtilmiştir. Söz konusu cümlede yer alan “…kat irtifakının sona ermesine…” ibaresi itiraz konusu kurallardan ilkini oluşturmaktadır.
14. Maddenin itiraz konusu dördüncü fıkrasında da üçüncü fıkra uyarınca kat irtifakının kaldırılması hâlinde tapu kütüğündeki kaydın silineceği hüküm altına alınmıştır.
C. İtirazın Gerekçesi
15. Dava dilekçesinde özetle, kat irtifakına yönelik düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiği, itiraz konusu kurallarla idarenin yapacağı mevzuat değişikleri neticesinde kat irtifakının sona ermesine sebebiyet verildiği, düzenleyici idari işlemler ile kat irtifakının sona erdirilmesinin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu belirtilerek kuralların Anayasa’nın 35. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
16. Anayasa’nın 35. maddesinde “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir./ Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir./ Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” denilmektedir. Mülkiyet hakkı; kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, onun üzerinde tasarruf etme ve ürünlerinden yararlanma imkânı veren temel bir haktır.
17. Devlet, kişilerin mülkiyet hakkından tam anlamıyla yararlanabilmeleri ve etkili bir şekilde mülkiyet hakkının korunması amacıyla kanuni, idari ve yargısal önlemler almak zorundadır.
18. Bu çerçevede mülkiyet hakkının etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin bu hakka müdahaleden kaçınmasıyla sağlanamaz. Anayasa’nın 35. maddesi uyarınca devletin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu pozitif yükümlülükler kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir (AYM, E.2019/11, K.2019/86, 14/11/2019, § 13; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limitet Şirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 44).
19. Devletin pozitif yükümlülükleri, mülkiyet hakkına yapılan müdahalelere karşı usule ilişkin güvenceleri sunan yargısal yolları da içeren etkili hukuksal bir çerçeve oluşturma ve oluşturulan bu hukuksal çerçeve kapsamında yargısal ve idari makamların bireylerin özel kişilerle olan uyuşmazlıklarında etkili ve adil bir karar vermesini temin etmek sorumluluklarını da içermektedir (Abbas Korkmaz ve diğerleri, B. No: 2014/17715, 9/11/2017, § 42).
20. Kat irtifakının mahkeme kararıyla sona ermesini öngören kurallar, mülkiyet hakkına ilişkin bir düzenleme niteliğinde olmakla birlikte kişilerin mülkiyet hakkına kamu makamlarınca doğrudan bir müdahalede bulunulmasına değil özel kişiler arası hukuki bir ilişkinin çerçevesinin düzenlemesine yöneliktir. Bu durumda devletin mülkiyet hakkına dönük pozitif yükümlülükleri gereği kuraldan kaynaklanabilecek uyuşmazlıklarda usule ilişkin güvenceleri sunan yargısal yolları da içeren etkili hukuksal bir çerçeve oluşturma ve yargısal ve idari makamların bireylerin özel kişilerle olan uyuşmazlıklarında etkili ve adil bir karar vermesini temin etme sorumluluklarının sağlanması gerekmektedir.
21. Kurallarda koşulların oluşması durumunda maliklerin talep etmesine bağlı olarak mahkeme kararı ile kat irtifakının sona ermesine ve tapu kütüğünden silinmesine imkân tanınmaktadır. Bu talebin yapılabilmesi için kat irtifakının kurulması sırasında verilen plana göre beş yıl içinde yapı inşa edilmemiş olması gerekmektedir. Kural olarak bir taşınmaz üzerindeki yapının tamamlanıp yapı kullanım izni temin edilene kadar geçici bir koruma niteliğinde öngörülmüş olan kat irtifakının, yapı inşasının makul bir süre içinde gerçekleşmemesi durumunda herhangi bir süre öngörülmeksizin devam etmesi maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkilerini belirsiz bir süreyle kısıtlayabilecektir. Bu durumun hak sahiplerinin mağduriyet yaşayabilmelerine neden olması mümkündür. Kanun koyucunun kat irtifakına konu taşınmaz üzerinde yapı inşasının belirli bir süre içinde tamamlanmaması durumunda irtifak hakkı sahiplerine seçimlik olarak kat irtifakını sonlandırma imkânı tanıdığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kuralların hak sahiplerinin menfaatlerinin korunmasına yönelik olduğu söylenebilir.
22. Kat irtifakının sona erdirilmesi için mahkemeye başvurulması durumunda ise kat irtifakı kendiliğinden sona ermemektedir. Bu bağlamda 634 sayılı Kanun’un 49. maddesinin üçüncü fıkrasında yargılama makamının gerektiğinde ilgilileri de dinleyerek duruma göre kat irtifakının sona ermesine veya belli bir süre için uzatılmasına karar vermesi konusunda yargı makamına takdir yetkisi de tanınmıştır. Bu itibarla kişiler arasındaki hukuki bir ilişkinin sona ermesinin usul ve şartlarına ilişkin olarak kanun koyucunun sahip olduğu takdir yetkisi kapsamında düzenlenmiş olduğu anlaşılan kuralın devletin mülkiyet hakkının korunmasına yönelik yükümlülükleri bağlamında etkili ve adil karar verilmesinin sağlanmasına yönelik yeterli güvenceler içerdiği görülmektedir.
23. Öte yandan kural taşınmaz üzerindeki kat irtifakının sona erdirilmesine yönelik olup kişilerin bu taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının ortadan kaldırılmasına ilişkin herhangi bir hüküm de içermemektedir.
24. Anılan Kanun’un 49. maddesinin itiraz konusu dördüncü fıkrasında üçüncü fıkra uyarınca kat irtifakı kaldırıldığında tapu kütüğündeki kaydın silineceği hüküm altına alınmıştır. Kat irtifakının kaldırılması kararı verildiği durumlarda bu kararın hukuken sonuç doğurmasına yönelik olarak yapılması gereken idari işlemi düzenleyen kuralın Anayasa’ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 35. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
23/6/1965 tarihli ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 49. maddesinin;
A. İkinci fıkrasında yer alan “...veya üzerinde yapı yapılamıyacak hale gelmesi...” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. 13/4/1983 tarihli ve 2814 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen;
1. Üçüncü fıkrasının;
a. Birinci cümlesinin esasına ilişkin incelemenin anılan cümlede yer alan “…kat irtifakının sona ermesine…” ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına,
b. Birinci cümlesinde yer alan “…kat irtifakının sona ermesine…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
c. İkinci cümlesinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
2. Dördüncü fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
24/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI