ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/63
Karar Sayısı : 2024/15
Karar Tarihi : 23/1/2024
R.G. Tarih – Sayı : 4/4/2024
- 32510
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 25. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 19/3/1969
tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2/5/2001 tarihli ve 4667 sayılı
Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen 16. maddesine 8/6/2022 tarihli ve 7409
sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın Anayasa’nın 2., 5., 36.,
42., 49. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar
verilmesi talebidir.
OLAY: Öğretmen
olarak görev yapan davacının staj başvurusunun reddine yönelik işlemin iptali
talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu
kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN
KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 16. maddesi şöyledir:
“Aranacak şartlar
:
Madde 16 – (Değişik: 2/5/2001 - 4667/11 md.)
3 üncü maddenin (a), (b) ve (f) bentlerinde yazılı
koşulları taşıyan ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olanlardan,
stajyer olarak sürekli staj yapmalarına engel işleri ve 5 inci maddede yazılı
engelleri bulunmayanlar, staj yapacakları baroya bir dilekçe ile başvururlar.
(Ek fıkra:8/6/2022-7409/1 md.) Avukatlık stajına
fiilen engel olmamak şartıyla herhangi bir işte sigortalı olarak çalışılması
avukatlık stajının yapılmasına engel değildir. Adli ve idari yargı hâkim ve
savcı adayları ile hâkim ve savcılar hariç olmak üzere, kamu kurum ve
kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri sırasında
avukatlık stajı yapabilir. İlgili birimlerce stajın yapılması konusunda gereken
kolaylık sağlanır. Bu fıkraya ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikte düzenlenir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA,
Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf
Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan
FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 5/3/2023 tarihinde
yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu
görüşülmüştür.
2. Anayasa’nın 152.
ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan
mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan
birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması
durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya
yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir
davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması
gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. Bakılmakta olan
davanın konusu, halk eğitim merkezinde öğretmen olarak görev yapan davacının
baroya yaptığı staj başvurusunun reddine yönelik işlemin iptali talebine ilişkindir.
Bu itibarla itiraz konusu kuralın birinci cümlesi ile ikinci cümlesinde yer
alan “Adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılar
hariç olmak üzere,...” ibaresinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı
bulunmamaktadır.
4. Açıklanan nedenle
19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2/5/2001 tarihli ve 4667
sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen 16. maddesine 8/6/2022 tarihli ve
7409 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın;
A. Birinci cümlesi
ile ikinci cümlesinde yer alan “Adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları
ile hâkim ve savcılar hariç olmak üzere,...” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu
davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu cümleye ve ibareye ilişkin
başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
B. Kalan kısmının esasının
incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
5. Başvuru kararı ve
ekleri, Raportör Murat ÖZDEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor,
itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgisi görülen Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
6. 1136 sayılı
Kanun’un 3. maddesine göre avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olma, Türk hukuk fakültelerinden birinden mezun olma veya
yabancı ülke hukuk fakültesinden mezun olup da Türkiye hukuk fakülteleri
programlarına göre eksik kalan derslerden başarılı sınav vermiş bulunma,
avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi almış olma, levhasına
yazılmak istenen baro bölgesinde ikametgâhı bulunma ve bu Kanun’a göre
avukatlığa engel bir hâli olmama şartlarını taşımak gerekir.
7. Kanun’un 4.
maddesinde ise adli, idari ve askerî yargı hakimlik ve savcılıklarında, Anayasa
Mahkemesi raportörlüklerinde, Danıştay üyeliklerinde, üniversiteye bağlı
fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı
doçentlik görevlerinde dört yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği
görevinde on yıl süre ile hizmet etmiş olanlar ile Türk vatandaşları ve Türk
uyruğuna kabul olunanlardan yabancı hukuk fakültelerinden mezun olup da
geldikleri yerde dört yıl süreyle mahkemelerin her derecesinde hâkimlik,
savcılık veya avukatlık yapmış ve avukatlığı meslek edinmiş bulunanlar yönünden
-3. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yazılı olduğu biçimde Türk hukuk
fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden usulüne uygun olarak
yapılan sınavlarda başarı göstermiş ve ayrıca Türkçeyi iyi bilir oldukları da
bir sınavla anlaşılmış olmak kaydıyla- staj yapma şartının aranmayacağı hüküm
altına alınmıştır.
8. Kanun’un 5.
maddesine göre avukatlık mesleği ile birleşemeyen bir işle uğraşanların
avukatlık mesleğine kabul istemi ret olunur. Avukatlıkla birleşemeyen işler ise
11. maddede sayılmıştır. Buna göre aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi
ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü,
tacirlik ve esnaflık veya mesleğin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her
türlü iş avukatlıkla birleşemez.
9. 12. madde uyarınca ise
milletvekilliği, il genel meclisi ve belediye meclis üyeliği, hukuk alanında
profesör ve doçentlik, özel hukuk tüzel kişilerinin hukuk müşavirliği ve
sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık,
hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir
dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de (KHK) başka iş
veya hizmetle uğraşmaları yasaklanmamış bulunmak şartıyla; bu KHK’nın kapsamına
giren iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların
müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ve iktisadi devlet teşekkülleri
ile kamu iktisadi kuruluşları dışında kalıp sermayesi devlete ve diğer kamu
tüzelkişilerine ait bulunan kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği,
denetçiliği, anonim, limitet, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu
başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık,
hayri, ilmî ve siyasi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve
denetçiliği, gazete ve dergi sahipliği veya bunların yayım müdürlüğü
avukatlıkla birleşmeyen işlerden sayılmaz.
10. Kanun’un 15.
maddesine göre avukatlık stajı bir yıldır. Stajın ilk altı ayı mahkemelerde ve
kalan altı ayı da en az beş yıl kıdemi olan ve staj yaptığı baroya kayıtlı bir
avukat yanında yapılır. Stajın hangi mahkeme ve adalet dairelerinde, ne surette
yapılacağı yönetmelikte gösterilir.
11. 16. maddede ise avukatlık
stajı yapmak isteyenlerde aranacak şartlar düzenlenmiştir. Buna göre 3.
maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (f) bentlerinde yazılı şartları taşıyan
ve Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavında başarılı olanlardan, stajyer olarak
sürekli staj yapmalarına engel işleri ve 5. maddede yazılı engelleri
bulunmayanlar, staj yapacakları baroya bir dilekçe ile başvurabilecektir.
12. 16. maddenin
ikinci fıkrasının birinci cümlesinde avukatlık stajına fiilen engel olmamak
şartıyla herhangi bir işte sigortalı olarak çalışılmasının avukatlık stajının
yapılmasına engel olmadığı hükme bağlanmıştır. Anılan fıkranın ikinci cümlesine
göre adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılar hariç
olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev
yapanlar da görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilir. Söz konusu cümlenin “…kamu
kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri
sırasında avukatlık stajı yapabilir.” bölümü itiraz konusu kurallardan
ilkini oluşturmaktadır.
13. Fıkranın itiraz
konusu üçüncü cümlesinde ilgili birimlerce stajın yapılması konusunda gereken
kolaylığın sağlanacağı, itiraz konusu dördüncü cümlede ise bu fıkraya ilişkin
usul ve esasların Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte düzenleneceği hükme
bağlanmıştır.
14. 21. maddeye göre avukatlık
stajı, ilgilinin başvurusu üzerine 20. madde gereğince ilgili baro yönetim
kurulunca alınan karara istinaden listeye yazılmayla başlar.
15. 23. maddede stajın
kesintisiz olarak yapılacağı, stajyerin haklı nedenlere dayanarak devam
etmediği günlerin, engelin kalkmasından sonraki bir ay içinde başvurduğu
takdirde, mahkeme stajı sırasında Adalet Komisyonu, avukat yanındaki staj
sırasında ise baro yönetim kurulu kararı ile tamamlattırılacağı, stajın
yapıldığı yere göre adalet komisyonu başkanı ve baro başkanının haklı bir
engelin bulunması hâlinde yanında staj yaptığı avukatın da görüşünü alarak
stajyere otuz günü aşmamak üzere izin verebileceği, stajyerin, avukatla
birlikte duruşmalara girmek, avukatın mahkemeler ve idari makamlardaki işlerini
yapmak, dava dosyaları ve yazışmaları düzenlemek, baroca düzenlenen eğitim
çalışmalarına katılmak, baro yönetim kurulunca verilen ve yönetmelikte
gösterilecek diğer ödevleri yerine getirmek ile yükümlü olduğu, stajyerlerin,
meslek kurallarına ve yönetmeliklerde belirlenen esaslara uymak zorunda
oldukları belirtilmiştir.
B. İtirazın Gerekçesi
16. Başvuru kararında
özetle; itiraz konusu kurallarda yer alan “…kolaylık sağlanır.” ibaresi
ile gereken kolaylığın ne şekilde ve hangi kişi ve kurumlar tarafından
sağlanacağının belirsiz olduğu, dolayısıyla kuralın belirlilik ilkesine aykırı
olduğu, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların fiilî olarak staj
yapmamalarının avukatlık mesleğinin niteliğini daha da düşüreceği ve avukatlık
mesleğini icra etmek isteyenler arasında haksız rekabete yol açabileceği, bu
durumun devletin kişilerin ve toplumun refahını sağlama göreviyle bağdaşmadığı,
avukatlık mesleğinin yargılama faaliyeti kapsamında iddia ve savunma hakkı
bakımından önemli bir görev olduğu, maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi ve
adil yargılama yapılabilmesi için avukatların nitelikli ve işinin ehli olması
gerektiği, bu takdirde savunma hakkının, hak arama özgürlüğünün ve adil
yargılanma hakkının gerçek anlamda sağlanabileceği, bunun yönteminin ise avukatlık
stajının donanımlı ve fiilî bir şekilde yapılması olduğu, avukatlık stajının
şeklen yapılması hâlinde amaçlanan niteliğin ve mesleki gelişimin
sağlanamayacağı, kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı,
öğretmenlere avukatlık stajı yapma imkânının tanınması nedeniyle öğretmenlerin
derslere girmeyebileceği, bu durumun öğrencileri gelişimsel ve akademik açıdan
olumsuz etkileyeceği, kuralların avukatlık stajını fiilî olarak yapan ve
herhangi bir geliri veya işi olmayan hukuk fakültesi mezunu ile şeklen yapan ve
kamuda görev yapan veya özel sektörde sigortalı olarak çalışan hukuk fakültesi
mezunu vatandaşlar arasında ayırıma neden olabileceği, bu durumun eşitlik
ilkesiyle de bağdaşmadığı, bu suretle çalışma barışının bozulabileceği ve avukat
sayısındaki artış nedeniyle işsizliğin gündeme gelebileceği belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 2., 5., 36., 42., 49. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1. Kanun’un 16. Maddesinin İkinci Fıkrasının İkinci Cümlesinin “...kamu kurum ve kuruluşlarının
kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri sırasında avukatlık
stajı yapabilir.” Bölümünün İncelenmesi
17. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak
ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum
ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine
açık olan devlettir.
18. Hukuk devletinin
temel unsurlarından biri belirlilik ilkesidir. Anayasa
Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anılan ilke, yasal düzenlemelerin
hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek
şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmasını
gerektirmektedir. Kanunda
bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da
zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin
tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal
düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli
kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154).
19. Kuralla kamu kurum
ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanların görevleri
sırasında avukatlık stajı yapabilmesi öngörülmektedir.
20. Kamu
kurum ve kuruluşlarına ait kadro ve pozisyonların ihdası, iptali ve
kullanılmasına dair esas ve usuller 10/7/2018 tarihli ve (2) numaralı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde (CBK) düzenlenmiştir. Anılan CBK kapsamına giren kurum ve kuruluşların
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memur kadroları
CBK’ya ekli (I) Sayılı Cetvel’de, hâkimlik ve savcılık mesleklerinde
bulunanlara ve bu mesleklerden sayılan görevlere ait kadrolar (II) Sayılı
Cetvel’de, öğretim elemanı kadroları (III) Sayılı Cetvel’de, sözleşmeli
personel pozisyonları (IV) Sayılı Cetvel’de ve işçi kadroları (V) Sayılı
Cetvel’de sayılmıştır. Bununla birlikte itiraz konusu kuralın tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanları kapsaması nedeniyle
CBK’nın 3. maddesi gereğince CBK kapsamı dışında tutulan kadro ve pozisyonlarda
görev yapanlar hakkında da kuralın uygulanacağı, yalnızca 1136 sayılı Kanun’un
16. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde açıkça istisna tutulmuş
olması nedeniyle adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve
savcılar açısından kuralların geçerli olmayacağı açıktır.
21. Kuralda hangi kamu
personelinin avukatlık stajı yapabileceğinin herhangi bir tereddüde yer
vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir
nitelikte olduğu anlaşılmaktadır.
22. Anayasa’nın
2. maddesiyle güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi gereğince kanunların
kamu yararı amacını gerçekleştirmek amacıyla yapılması gerekir. Anayasa
Mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme, kanunun kamu
yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır. Anayasa’nın
çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının Anayasa’da bir tanımı
yapılmamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi
kamu yararı; bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır.
Kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli
kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık bir
biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü Anayasa’nın
2. maddesine aykırı düşer. Açıklanan istisnai hâl dışında bir kanun hükmünün
gereksinimlere uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının
sağlanabileceği kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı
değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz (AYM, E.2018/138,
K.2019/94, 24/12/2019, § 7).
23. Kuralın
adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılar hariç olmak
üzere kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev yapan tüm
kamu görevlilerini kapsadığı gözetildiğinde yalnızca belirli kişilerin yararına
bir düzenleme olduğu söylenemez. Kural kamu görevlilerinin görevleri sırasında
avukatlık stajı yapabilmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu suretle kamu
görevlilerinin mesleki kariyerleri açısından ilerlemeleri ve bu kapsamda -ilgili
mevzuat gereğince aranan diğer şartları taşımaları hâlinde- avukat ve hukuk
müşaviri gibi kadrolara atanabilmeleri mümkün olabilecektir. Söz konusu kamu
personeli diğer avukat stajyerleri gibi 1136 sayılı Kanun ile Türkiye Barolar
Birliği ve barolarca belirlenen avukatlık stajına ilişkin yükümlülüklerin tümüne
de uymak zorundadır. Bu hususta kural kamu görevlilerine diğer avukat
stajyerlerine göre bir ayrıcalık tanımamaktadır. Bu yönüyle kuralın kamu yararı
dışında başka bir amaç güttüğü söylenemez.
24. Açıklanan nedenlerle
kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin
GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR bu
görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 128.
maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların
Anayasa’nın 2. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış
olması nedeniyle Anayasa’nın 128. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 5.,
36., 42. ve 49. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2. Kanun’un 16. Maddesinin İkinci Fıkrasının Üçüncü Cümlesinin İncelenmesi
25. Kural ile ilgili birimlerin avukatlık stajının yapılması
konusunda gereken kolaylığı sağlayacağı hüküm altına alınmıştır.
26. 657
sayılı Kanun’un 99. maddesine göre memurların
haftalık çalışma süresi genel olarak kırk saattir. Bu süre cumartesi ve pazar
günleri tatil olmak üzere düzenlenir. Ancak bu Kanun’a, özel kanunlara, CBK’lara
veya bunlara dayanılarak çıkarılacak yönetmeliklerle, kurumların ve hizmetlerin
özellikleri dikkate alınmak suretiyle farklı çalışma süreleri belirlenebilir.
27. Anılan Kanun’un
100. maddesine göre günlük çalışmanın başlama ve bitme saatleri ile öğle
dinlenme süresi, bölgelerin ve hizmetin özelliklerine göre merkezde
Cumhurbaşkanınca, illerde valiler tarafından tespit olunur. Bununla birlikte
memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu madde uyarınca tespit
edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın
çalışabilmeleri mümkündür. Bu hususa ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanınca
belirlenir.
28. Kanun’un 102. ve
103. maddelerinde memurların yıllık izni, 104. maddesinde mazeret izni, 105.
maddesinde hastalık ve refakat izni, 108. maddesinde aylıksız izin
düzenlenmiştir.
29. 4. maddenin
birinci fıkrasının (B) bendine göre de bu Kanun’a göre çalıştırılacak
sözleşmeli personele kullandırılacak izinler Cumhurbaşkanınca belirlenir. Bu bağlamda
28/6/1978 tarihli ve 16330 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sözleşmeli
Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar’ın 9. maddesinde sözleşmeli
personelin yıllık izni ve diğer izinleri düzenlenmiştir.
30. 22/1/1990 tarihli
ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair KHK’nın 20. maddesine göre de anılan KHK kapsamındaki sözleşmeli
personelin, haftalık çalışma süresi kırk saattir. İş ve işyerinin çalışma
şartları dikkate alınarak tatil ve çalışma günleri, günlük çalışmanın başlama
ve bitme saatleri ile günün yirmi dört saatinde devamlılık gösteren
hizmetlerdeki çalışma şekillerinin tespitine, teşebbüs veya bağlı ortaklıkların
yönetim kurulları yetkilidir.
31. KHK’nın 21.
maddesinde bu personelin yıllık izinleri düzenlenmiş, 23. maddesinde sözleşmeli
personelin mazeret, refakat, hastalık izinleri ile ücretli veya ücretsiz
izinleri hakkında kadroları ekli (1) Sayılı Cetvel’de gösterilen personelin
tabi olduğu hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla yıllık izin
dışındaki izinler yönünden sözleşmeli personel hakkında 657 sayılı Kanun
hükümleri uygulanacaktır.
32. Kamu kurum ve
kuruluşlarının işçi pozisyonlarında görev yapan personele ise 22/5/2003 tarihli
ve 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
33. Kamu
personeline, avukatlık stajı yapması için gereken kolaylığın sağlanması
hususunda ilgili birimlerin -personel mevzuatı da dahil olmak üzere- tabi olduğu
mevzuata uygun davranması gerektiği açıktır. Bu kapsamda gerek kamu personeli
gerek ilgili birimler gerekse bu konuda ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü
bakımından ilgili kanuni düzenlemeler çerçevesinde stajın yapılması hususunda
kamu personeline ne şekilde bir kolaylık sağlanabileceğinin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık, net ve öngörülebilir şekilde düzenlemesi
gerekmektedir. Ancak kural anılan mevzuat
çerçevesinde avukatlık stajı yapacak personele ilgili birimlerce nasıl bir
kolaylık sağlayacağına ilişkin, ilgili birimlere yol gösterici nitelikte bir
düzenleme içermemektedir. Bu durum avukatlık stajının yapılması sırasında
sağlanacak kolaylıklarda ilgili birimlerin farklı ve keyfî uygulamalarına da
neden olabilecek niteliktedir. Dolayısıyla kuralın belirlilik ve hukuk devleti
ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerle
kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 2. maddesine aykırı
görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 128. maddesi yönünden
incelenmemiştir.
Kurallın Anayasa’nın 5.,
36., 42. ve 49. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
3. Kanun’un 16. Maddesinin İkinci Fıkrasının Dördüncü
Cümlesinin İncelenmesi
35. 6216
sayılı Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 7., 123. ve 124.
maddeleri yönünden incelenmiştir.
36. Anayasa'nın 7.
maddesinde “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet
Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” denilmektedir. Yasama yetkisinin
Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) ait olması ve bu yetkinin
devredilememesi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereğidir. Bu hükme yer veren
Anayasa'nın 7. maddesinin gerekçesinde yasama yetkisinin parlamentoya ait
olması “demokrasi rejimini benimseyen siyasi rejimlerde kaçınılmaz bir
durum” olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca, gerekçede “Millet adına kanun
koyma yetkisini yasama meclisi yerine getirir. Bu yetki devredilemez. Ancak,
Anayasanın 99 ve 129 uncu maddeleri hükümleri saklıdır” denilmek suretiyle
bu ilkenin anlamı ve istisnaları belirtilmiştir. Madde gerekçesinden de
anlaşılacağı üzere, yasama yetkisinin devredilemezliği, esasen kanun koyma
yetkisinin TBMM dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir.
Anayasa'nın 7. maddesi ile yasaklanan, kanun yapma yetkisinin devredilmesidir
(AYM, E.2011/42, K.2013/60, 9/5/2013; E.2021/73, K.2022/51, 21/4/2022, § 15;
E.2022/54, K.2022/99, 8/9/2022, § 25).
37. Türevsel
nitelikteki düzenleyici işlemler bakımından yürütmenin düzenleme yetkisi,
sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir. Bu nedenle temel ilkeleri
belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin, yürütme organına düzenleme yetkisi
veren bir kanun kuralı ile sınırsız, belirsiz, geniş bir alanın yürütmenin
düzenlemesine bırakılması, Anayasa'nın belirtilen maddesine aykırılık
oluşturur. Bununla birlikte yasama organının temel ilkeleri ve çerçeveyi
kanunla belirlendikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları
yürütmeye bırakması, yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz (AYM,
E.2011/42, K.2013/60, 9/5/2013; E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, § 57;
E.2022/54, K.2022/99, 8/9/2022, § 26).
38. Anayasa’nın açıkça
kanunla düzenlenmesini öngörmediği konularda kanunda genel ifadelerle düzenleme
yapılarak ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmenin türevsel nitelikteki düzenleyici
işlemlerine bırakılması mümkündür. Anayasa’da münhasıran kanunla düzenleme
yapılması öngörülmeyen konularda yasamanın asliliği ve Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri haricinde geçerli olan yürütmenin türevselliği ilkeleri gereği
idari işlemlerin kanuna dayanması zorunluluğu vardır. Ancak bu durumda kanunda
belirlenmesi gereken çerçeve, Anayasa’nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü
durumdakinden çok daha geniş olabilecektir (AYM, E.2018/91, K.2020/10,
19/2/2020, § 110; E.2019/36, K.2021/15, 4/3/2021, § 56; E.2022/54, K.2022/99,
8/9/2022, § 27).
39. Dava konusu kuralla 1136 sayılı Kanun’un 16. maddesinin ikinci
fıkrasına ilişkin usul ve esasların Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte
düzenleneceği öngörülmüştür. Anılan fıkrada ise avukatlık stajına fiilen engel olmamak şartıyla herhangi
bir işte sigortalı olarak çalışılmasının avukatlık stajının yapılmasına engel
olmadığı, adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılar
hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında
görev yapanların da görevleri sırasında avukatlık stajı yapabileceği ve ilgili
birimlerce stajın yapılması konusunda gereken kolaylığın sağlanacağı hükme
bağlanmıştır.
40. Kamu
kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlara görevleri
sırasında avukatlık stajının yapılması konusunda ilgili birimlerce ne şekilde kolaylık
sağlanacağının belirlenmediği, bu konuya ilişkin genel ilke ve çerçevenin
çizilmediği gözetildiğinde kuralla idareye tanınan sınırsız düzenleme
yetkisinin yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle bağdaşmadığı
anlaşılmıştır.
41. Öte
yandan Anayasa’nın 123. maddesinin birinci fıkrasında idarenin kuruluş ve
görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Anılan
maddede yer alan idarenin bütünlüğü ilkesi hiyerarşi ve vesayet olmak üzere iki
tür yetki ile sağlanmaktadır. Bir kurumun kendi iç ilişkisi bakımından söz
konusu olan ve aynı zamanda o kurumun görevlileri arasındaki astlık-üstlük
durumunu ifade eden hiyerarşi ilişkisi yönetme yetkisinden doğmaktadır (AYM,
E.2020/72, K.2022/160, 13/12/2022, § 129; E.2020/59, K.2023/53, 22/3/2023, §
10).
42. Hiyerarşi,
hem merkezî yönetim içinde yer alan örgütler ve bunlara bağlı birimler
arasındaki hem de yerinden yönetim kuruluşlarının kendi içindeki bütünleşmeyi
sağlayan araçtır. İdari vesayet ise merkezî yönetim ile yerinden yönetim
kuruluşları arasındaki bütünleşmeyi sağlayan araçtır (AYM, E.2018/15,
K.2018/78, 5/7/2018, § 7; AYM, E.2022/142, K.2023/32, 16/2/2023, § 20). Bu
bağlamda hiyerarşiyi idari vesayetten ayıran en önemli özelliklerden birisi,
hiyerarşinin tek bir tüzel kişiliğin kendi içindeki, vesayetin ise iki ayrı
tüzel kişilik arasındaki hukuki ilişki olmasıdır.
43. Makam
silsilesi şeklinde tanımlanabilecek olan hiyerarşi kelimesi, idare hukuku
bakımından en genel anlamıyla idare içinde yer alan görevliler arasındaki
tabiiyet ilişkisini, başka bir ifadeyle ast-üst ilişkini ifade etmektedir.
Öğretide de kabul edildiği üzere hiyerarşi içinde alt kademede yer alan
görevlilerin yükümlülüklerini, amir konumunda olan görevlilerin emir ve
talimatı altında yerine getireceği açıktır. Bu yönüyle hiyerarşi, astlar ile
üst kademedeki amirler arasındaki emir ve talimat ilişkini de içermektedir
(AYM, E.2018/123, K.2022/138, 9/11/2022, §§ 354, 355).
44. Ayrıca,
Anayasa’nın “Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına vekâlet ve
bakanlar” kenar başlıklı 106. maddesinin beşinci fıkrasının ilk cümlesine
göre gerek Cumhurbaşkanı yardımcıları gerekse bakanların her biri doğrudan
Cumhurbaşkanına karşı sorumludur. Devlet tüzel kişiliği içinde bakanlar ve
bakanlıklar arasında hiyerarşi veya astlık-üstlük ilişkisi söz konusu değildir.
Başka bir anlatımla bir bakan ve bakanlığın, diğer bakan ve bakanlıkların
herhangi biri üzerinde hiyerarşi yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bakan ve
bakanlıkların birbirleri üzerinde emir ve talimat verme, denetleme gibi yetkileri
bulunmamaktadır (AYM, E.2021/28, K.2024/11, 18/1/2024, § 134).
45. Anayasa’nın
124. maddesinde de Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi
görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler
çıkarabileceği düzenlenmiştir. Anayasa’nın anılan maddesinde kamu kurum ve
kuruluşlarına verilen yönetmelik çıkarma yetkisinin hiyerarşi ve idari vesayet
yetkisine ilişkin anayasal ilkeler gözetilerek, yönetmelik çıkaracak kamu kurum
ve kuruluşunun hiyerarşik yönden kendi astı konumunda bulunan birimlerde hüküm
ve sonuç doğuracak şekilde kullanılması gerektiği açıktır. Dolayısıyla kamu
kurum ve kuruluşlarına, hiyerarşi ve idari vesayet yetkilerini aşacak biçimde
yönetmelik çıkarma yetkisi verilmesi Anayasa’ya uygun olmaz.
46. Dava
konusu kural, kamu kurum ve kuruluşlarının
kadro veya pozisyonlarında görev yapanların görevleri sırasında avukatlık stajı
yapabilme imkânına ilişkin usul ve esasların Adalet Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikle belirlenmesini öngörmektedir. Kuralla, Adalet Bakanlığına tanınan
yetki sadece Adalet Bakanlığı hiyerarşisine dahil olan birimler yönünden değil
Türk idari teşkilatına dahil tüm birimler yönünden bağlayıcı nitelik taşıyan
düzenleme ihdas edilmesini kapsamaktadır. Adalet Bakanlığının kendi hiyerarşisi
altında bulunmayan birimleri de bağlayıcı nitelikte yönetmelik çıkarma
yetkisiyle donatılması Anayasa’nın 123. ve 124. maddelerine aykırıdır.
47. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 7., 123. ve 124. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 7.
maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması
nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 128. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 5.,
36., 42. ve 49. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
48. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmak
suretiyle Anayasa Mahkemesinin gerekli
gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının
yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği
belirtilmektedir.
49. 1136 sayılı Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasının
üçüncü ve dördüncü cümlelerinin iptal edilmeleri nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte
görüldüğünden Anayasa’nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3)
numaralı fıkrası gereğince iptal
hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra
yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. HÜKÜM
19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun
2/5/2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen 16.
maddesine 8/6/2022 tarihli ve 7409 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen ikinci
fıkranın;
A. İkinci
cümlesinin “...kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev
yapanlar da görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilir.” bölümünün Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir
ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Üçüncü ve
dördüncü cümlelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, iptal hükümlerinin
Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE
OYBİRLİĞİYLE,
23/1/2024 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu’nun (Kanun) 16. maddesine eklenen ikinci fıkranın ikinci cümlesinde
yer alan “kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarında görev
yapanlar da görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilir” bölümünün
Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
2. İtiraz konusu kural
uyarınca kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapanlar da görevleri sırasında
avukatlık stajı yapabilecektir. Kamu görevlilerinin görevleri sırasında
avukatlık stajı yapmalarının önünde kural olarak herhangi bir anayasal engel
bulunmamakla birlikte, bu stajın nasıl yapılabileceğinin de kanunda gösterilmesi
ve bu konuda ortaya çıkabilecek belirsiz ve öngörülemez durumların giderilmesi
gerekmektedir.
3. Aynı şekilde
avukatlık stajına ilişkin Anayasa’da özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte,
adil yargılanma hakkı başta olmak üzere anayasal hakların etkili şekilde
korunmasının yargının kurucu unsurlarından olan avukatın stajının nitelikli
şekilde yapılmasını sağlamaya yönelik yasal tedbirler alınmasını gerektirdiği
açıktır. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin bir kararında vurgulandığı üzere “Güçlü
ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, hukuksal uzlaşmanın, adil
yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesi olup bu değerler,
mesleğinde yetkin bağımsız savunucularla teminat altına alınmıştır” (AYM,
E.2007/16, K.2009/147, 15/10/2009).
4. Elbette kanun
koyucu avukatlık staj süresini ve şartlarını Anayasa’nın 135. maddesinde
düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan Türkiye
Barolar Birliği’nin ve baroların idari özerkliğini zedelemeyecek şekilde
yeniden düzenleyebilir ve bu kapsamda kamu görevlilerinin görevleri sırasında
staj yapmasını sağlayacak tedbirler alabilir. Ancak bu düzenlemelerin
Anayasa’ya aykırı olmaması gerekir.
5. Anayasa’nın 2.
maddesinde güvence altına alınan hukuk devletinin temel unsurlarından biri
belirliliktir. Bu ilke gereğince kanuni düzenlemelerin açık, net, belirli ve
öngörülebilir olması gerekmektedir. Her ne kadar avukatlık stajının tam zamanlı
olarak yapılacağına dair bir yasal düzenleme bulunmamaktaysa da Türkiye Barolar
Birliği Avukatlık Staj Yönetmeliği’nin muhtelif maddeleri uyarınca avukatlık
stajının altı ayı mahkemelerde (m.12), altı ayı da avukat yanında (m.14) olmak
üzere bir yıl sürdüğü ve kesintisiz olarak (m.13) yapıldığı anlaşılmaktadır.
6. Bu bağlamda tam
zamanlı olarak görev yapan kamu görevlilerinin görevleri sırasında aynı zamanda
avukatlık stajını nasıl yapacaklarına dair herhangi bir yasal düzenleme
bulunmamaktadır. Tam da bu nedenle Kanun’un 16. maddesine eklenen fıkranın “İlgili
birimlerce stajın yapılması konusunda gereken kolaylık sağlanır” şeklindeki
üçüncü cümlesi iptal edilmiştir (bkz. §§ 25-34). Bu kurala ilişkin iptal
gerekçeleri iptal talebi reddedilen kural için de geçerlidir.
7. Diğer yandan, kamu
görevlilerinin görevleri sırasında avukatlık stajı yapmasına imkân tanıyan düzenlemelerin,
bir yandan Anayasa’nın 128. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu kamu
görevlileri eliyle görülen kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevleri aksatmayacak, diğer yandan da Anayasa’nın 36. maddesinde güvenceye
alınan hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını işlevsiz kılmayacak
şekilde olması gerekmektedir. İtiraz konusu kuralda, yukarıda belirtildiği
üzere, herhangi bir belirlilik bulunmadığından Anayasa’nın diğer maddelerine
aykırılığın olup olmadığının denetlenmesi imkânı da bulunmamaktadır.
8. Açıklanan
gerekçelerle kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğunu düşündüğümden
çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu tarafından iptal istemi
reddedilen kural; “… kamu kurum ve kuruluşlarının, kadro veya
pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri sırasında avukatlık stajı
yapabilir.” şeklindedir. Kuralın ne anlama geldiği 1136 sayılı Kanunun
staja ilişkin hükümleri değerlendirilerek belirlenebilir.
2. Kanunun 13, 15, 16., 18. maddelerine göz atıldığında
stajın 6 ayı mahkemeler nezdinde, kalan 6 ayı da avukat yanında olmak üzere
yapılacağı öngörülmüş, anılan düzenlemelerde stajın yarı zamanlı veya belirli
bir oranda devam aranmadan yapılabileceği belirtilmemiştir. Başka deyişle
avukatlık stajı için mesleğin gerekleri kapsamında mesai saati takibi gerekli
görülmese dahi uygulamanın tam zamanlı bir şekilde düzenlendiği
anlaşılmaktadır. İncelenen kural düzenlenirken anılan kanun hükümlerinde bir
değişiklik yapılmamıştır. Bu noktada yasa koyucunun belirli bir mesleğin staj
aşamasına ilişkin kolaylıklar tanıma yönünde takdir yetkisinin olduğu
söylenebilir. Ne var ki hukuk devleti ilkesi uyarınca yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir
yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı
ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir. Bununla birlikte bir
taraftan kamu görevlilerinin bulundukları idarelerdeki kamu hizmetleriyle
ilgili yasal yükümlülükleri bulunurken diğer yandan avukatlık stajının yapılış
şeklinde kuralın amacına uygun bir değişiklik de yapılmamışken kamu görevlilerinin
de görevde iken staj yapacaklarının düzenlenmesi bir çelişkiye neden
olmaktadır.
3. Diğer taraftan Mahkememiz avukatlık mesleğiyle ilgili
olarak önceki bir kararında staj dönemi ve eğitiminin önemini şöyle ifade
etmiştir: “ Yargının kurucu unsurlarından
olan, bağımsız, serbestçe temsil eden, hukuksal ilişkilerin düzenlenmesinde,
her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak
çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında temel görev
üstlenen avukat, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının da önemli bir
unsurudur. Güçlü ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, hukuksal
uzlaşmanın, adil yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesi olup bu
değerler, mesleğinde yetkin bağımsız savunucularla teminat altına alınmıştır.”
(AYM, E.2007/16, K.2009/147, 15/10/2009)
4. İlk olarak belirtilmeli ki kural, asli ve sürekli
görevler için istihdam edilen kamu görevlilerine görevleriyle bağlantısı
olmayan bir konuda kamu hizmetini yürütme görevini mesai saati yönünden ihmal
etmeyi gerektiren bir imtiyaz tanınmasına yol açmaktadır. Böyle bir imtiyazın
meşru amacının ne olduğu kuraldan anlaşılamamaktadır. Kuralın bu nedenle iptali
gerekmektedir.
5. İkinci olarak, incelenen kuralla beraber kanunda meydana
gelen çelişki iki ihtimalden birine yol açabilecek niteliktedir. Buna göre
ilkin staj kanunda öngörüldüğü gibi eğitim ve öğrenim amaçlarına uygun olarak
yürütülemeyecek ve böylece avukatlık mesleğinin gerektirdiği mesleki bilgi ve
beceriye sahip meslek mensubu yetiştirilmesi amacına ulaşılamayacaktır.
Uygulamanın stajın gereklerine uygun olarak yürütülmesi durumunda ise bu kez
kamu görevlisinden beklenen tam zamanlı çalışma yapılmasına ilişkin yasal
gereklilik yerine getirilemeyecek, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde aksaklık
meydana gelebilecektir. Tam zamanlı çalışması gereken kamu görevlilerinin resmi
çalışma saatlerinde ne şekilde staj yapabilecekleri kuraldan
anlaşılamamaktadır. Avukatlık stajı yapmak isteyen kamu görevlileri bakımından
da kuralın ne anlama geldiği ve stajı ne şekilde yapabilecekleri konusunda belirli
ve öngörülebilir bir düzenleme olduğu söylenemez. Bu yönüyle kural kanunun
bütünlüğü ve diğer kanunlarla ilişkileri kapsamında kamu görevinin ve stajın ne
şekilde sürdürüleceği konusunda belirsizlik içermektedir. Dolayısıyla kuralın
hukuk devleti ilkesi boyutuyla Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu için
iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
KARŞI OY
Mahkememiz çoğunluğunca, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu’nun 2/5/2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle
değiştirilen 16. maddesine 8/6/2022 tarihli ve 7409 sayılı Kanun’un 1.
maddesiyle eklenen ve “Avukatlık stajına
fiilen engel olmamak şartıyla herhangi bir işte sigortalı olarak çalışılması
avukatlık stajının yapılmasına engel değildir. Adli ve idari yargı hâkim ve
savcı adayları ile hâkim ve savcılar hariç olmak üzere, kamu kurum ve
kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri sırasında
avukatlık stajı yapabilir. İlgili birimlerce stajın yapılması konusunda gereken
kolaylık sağlanır. Bu fıkraya ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca
çıkarılan yönetmelikte düzenlenir.”
hükmünü içeren ikinci fıkranın ikinci
cümlesinin “...kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında
görev yapanlar da görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilir.”
bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE karar verilmiştir.
Söz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı
olması nedeniyle iptali gerektiği yolunda Sayın Yusuf Şevki Hakyemez tarafından
yazılan karşı oyda belirtilen gerekçelerle ben de anılan kuralların iptali
gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne dayalı iptal talebinin reddine dair
karara katılmıyorum.
|
|
|
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. İtiraz konusu kuralla
kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanların da
görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
2. Adalet sisteminin
savunma ayağını oluşturan avukatlık mesleğinin hukuk devleti, adil yargılanma
hakkı ve demokratik toplum düzeni açısından haiz olduğu önem izahtan
varestedir. Bu önem göz önüne alındığında mesleği yerine getireceklerin gerekli
bilgi ve donanıma sahip olması, vatandaşların nitelikli savunma hizmeti
almaları ve yargı süreçlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için olmazsa
olmaz koşullardan birini oluşturmaktadır. Bu amaca ulaşmada avukatlık stajı
önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla bu stajın layıkıyla yerine getirilmesi
gerekmektedir.
3. Avukatlık stajının
devamlılık ve tam gün mesai gerektiren bir iş olduğunu, olması gerektiğini
düşünürsek avukatlık stajı yapmak isteyen kamu kurum ve kuruluşlarının kadro
veya pozisyonlarında görev alan kişilerin hem kamu kurumunda çalışması hem de
staj yapması belirsizliğe neden olmaktadır. Kamu kurumunda çalışma normalde tam
gün mesai gerektirdiğinden kişinin avukatlık stajını hakkıyla nasıl yerine
getireceği hususunda muğlaklık ve belirsizlik mevcuttur. Schrödinger’in kedisi
gibi belli bir anda hem var olmak hem de yok olmak gibi kuantum dünyasında
ortaya çıkabilecek bir durum içinde bulunmadıkça, klasik fizik kurallarına göre
bir kişi aynı anda iki yerde birden olamayacağına göre ya kamu hizmetini
sunmada ya da avukatlık stajını yerine getirmede birtakım sorunların ortaya
çıkması çok muhtemeldir.
4. Belirtilen
gerekçelerle kuralın Anayasa’nın 2. maddesine aykırı düştüğü kanaatiyle
çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 19/3/1969 tarihli ve 1136
sayılı Avukatlık Kanunu’nun 2/5/2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanun’un 11.
maddesiyle değiştirilen 16. maddesine 8/6/2022 tarihli ve 7409 sayılı Kanun’un
1. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın ikinci cümlesindeki “…kamu kurum ve
kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri sırasında
avukatlık stajı yapabilir” ibaresinin Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı olmadığı şeklindeki kararına
katılmamaktayım.
2. Dava konusu
ibarenin yer aldığı fıkrada avukatlık stajına fiilen engel olmamak şartıyla
herhangi bir işte sigortalı olarak çalışılmasının avukatlık stajının
yapılmasına engel olmadığı, adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile
hâkim ve savcılar hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya
pozisyonlarında görev yapanların da görevleri sırasında avukatlık stajı
yapabileceği, bu süreçte ilgili birimlerce stajın yapılması konusunda gereken
kolaylıkların sağlanacağı ve bu fıkraya ilişkin usul ve esasların Adalet
Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte düzenleneceği öngörülmektedir.
3. Kuraldaki Anayasa’ya uygunluk denetimindeki temel
sorun kamu kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanların
görevleri sırasında avukatlık stajı yapabilmesi noktasındaki belirsizlikte
karşımıza çıkmaktadır.
4. Nitekim Mahkememiz yerleşik içtihadında da ifade
edildiği üzere hukuk devleti ilkesinin temel unsurlarından birisi olan
belirlilik ilkesi gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması gerekmektedir. Kanunda bulunması
gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Bu
ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve
işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu
güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılmaktadır (AYM,
E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154).
5. Dava konusu kuralla kamu kurum ve kuruluşlarının kadro
veya pozisyonlarında görev yapanların görevleri sırasında avukatlık stajı
yapabilmesi öngörülmekle birlikte kuralın yer aldığı maddede veya başka
kanunlarda kamu görevlilerinin görev sırasında yapacakları bu staj süresinde
kamu görevini ne şekilde yürütecekleri, staj süresi boyunca bu kişilerin izinli
sayılıp sayılmayacağı, staj ile kamu hizmetinin eş zamanlı biçimde nasıl
yürütüleceği hususlarında bir belirleme yer almamaktadır.
6. Oysa staj yapmakta olan kamu görevlilerinin
bulundukları kadroda yaptıkları görev de avukatlık stajları da tam zamanlı
mesaiyi gerekli kılmaktadır. Bu nedenle her iki farklı işin eş zamanlı olarak
nasıl gerçekleştirileceğinin kurallarda belirli hale getirilmesi zorunludur.
7. Bu konuda sadece dava konusu ibarenin akabindeki
cümlede stajla ilgili olarak ilgili birimlerce stajın yapılması konusunda
gereken kolaylıkların sağlanacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte bu cümle
aynı dosyada Mahkememizce oybirliği ile iptal edilmiştir. Bunun dışında kanunda
kamu görevlilerinin avukatlık staj süresi boyunca mesaisinin stajda ve kamu
görevinde ne şekilde yapılacağı konularında bir belirleme mevcut değildir.
8. Mahkememizin oybirliği ile iptal ettiği “İlgili birimlerce stajın yapılması konusunda gereken
kolaylık sağlanır.” şeklindeki bahse
konu cümleye ilişkin gerekçede şu
değerlendirme yapılmıştır:
“Kamu personeline, avukatlık stajı yapması için
gereken kolaylığın sağlanması hususunda ilgili birimlerin -personel mevzuatı da
dahil olmak üzere- tabi olduğu mevzuata uygun davranması gerektiği açıktır. Bu
kapsamda gerek kamu personeli gerek ilgili birimler gerekse bu konuda ortaya
çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümü bakımından ilgili kanuni düzenlemeler
çerçevesinde stajın yapılması hususunda kamu personeline ne şekilde bir
kolaylık sağlanabileceğinin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık,
net ve öngörülebilir şekilde düzenlemesi gerekmektedir. Ancak kural anılan
mevzuat çerçevesinde avukatlık stajı yapacak personele ilgili birimlerce nasıl
bir kolaylık sağlayacağına ilişkin, ilgili birimlere yol gösterici nitelikte
bir düzenleme içermemektedir. Bu durum avukatlık stajının yapılması sırasında
sağlanacak kolaylıklarda ilgili birimlerin farklı ve keyfî uygulamalarına da
neden olabilecek niteliktedir. Dolayısıyla kuralın belirlilik ve hukuk devleti
ilkeleriyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” (Bkz.: § 33).
9. Esasında Mahkememizin oybirliği ile iptal ettiği bu
cümledeki belirlilik sorunu yukarıda da açıklanmaya çalışıldığı üzere dava
konusu ibarede de mevcuttur. İptali talep edilen ibarede veya başka kanun
hükümlerinde kamu görevlisince yapılan stajın hizmetin sunumunu aksatmadan
görevle birlikte ne şekilde yerine getirilebileceğine dair bir açık belirleme
yer almamaktadır.
10. Sonuç olarak yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere
dava konusu ibarenin belirli olmadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı olduğu için iptali gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun aksi
yöndeki kararına katılmamaktayım.
KARŞI
OY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu
8/6/2022 tarihli ve 7409 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 19/3/1969 tarihli ve
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 16’ncı maddesinin ikinci fıkrasına eklenen
ikinci cümlenin “Adli ve idari yargı hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve
savcılar hariç olmak üzere,” kısmı dışındaki bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Aşağıda açıklanan
nedenlerle bu karara katılma imkânı olmamıştır.
2. Kural “…kamu
kurum ve kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında görev yapanlar da görevleri
sırasında avukatlık stajı yapabilir…” şeklindedir.
3. Anayasa'nın 2.
maddesinde belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti ise Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla
kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa
koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu
bilincinde olan devlettir. Yasal düzenlemeler, yasa koyucunun takdir yetkisi
içinde olmakla birlikte yasa koyucu bu yetkisini kullanırken Anayasa'ya bağlı
kalmak durumundadır.
4. Hukuk
devletinin olmazsa olmaz koşulu olan “bağımsız yargı”, yargının olmazsa olmaz
koşulu olan “savunma” ile birlikte anlam kazanır. Savunma, “sav-savunma-karar”
üçgeninden oluşan yargının vazgeçilmez öğesidir. Adaletli bir yargılamanın
varlığı, ancak avukatın etkin katılımıyla sağlanabilir. (AYM, E.2007/16, K.2009/147, 15/10/2009)
5. Sadece
hukuk fakültesinden mezun olmak, hakimlik-savcılık meslekleri gibi avukatlık
mesleğini de icra etmek için yeterli olamaz.
6. Hâkim ve savcılık da olduğu gibi avukatın da yetkinliği,
hukuk formasyonuna sahip olması ve tecrübe edinmesi hem kamunun hem de yargının
beklediği bir husustur.
7. Yargılamanın
önemli bir unsuru olan avukatlık mesleğinin uzmanlık ve belli bir yetiştirme
dönemi gerektirmesi nedeniyle staj şartı getirilmesi suretiyle çalışma
hürriyetinin ve çalışma hakkının sınırlanması mümkündür (AYM, E.2014/177,
K.2015/49, 14/05/2015; E.2020/43, K.2022/116, 13/10/2022, § 15).
8. Adaletli
bir yargılamanın yapılabilmesinin ilk aşaması iyi bir hukuk eğitiminin
verilmesi ve akabinde meslek öncesi nitelikli bir stajın yapılmasıdır.
Avukatlık stajına dair böyle bir düzenlemenin iki meşru amacı ya da gereği
olabilir. Birincisi sayısal olarak avukata duyulan ihtiyaçtır. Nitekim açılan
çok sayıda hukuk fakültesi nedeniyle hukuk mezunu sayısında büyük bir artış
meydana gelmiştir. Söz konusu düzenleme öncesinde dahi stajyerler, yanında staj
yapacak avukat bulmakta zorluk çekmektedirler. O halde böyle bir gereklilik
yoktur. İkinci gereklilik avukatlık stajının daha iyi yapılmasının sağlaması
olabilir ki dava konusu düzenleme stajı bir sertifika programına indirgeme
ihtimali nedeniyle bu amaca da hizmet etmekten uzaktır.
9. Söz
konusu düzenlemenin görüşüldüğü TBMM’deki komisyonda aşağıdaki açıklamalara yer
verilmiştir: “Avukatlık stajı günümüzde belli bazı şekil şartları içerisinde
yürütülmektedir ve bir hukuk fakültesi mezununun stajını yapabilmesi için
kesintisiz bir şekilde staj sürecini tamamlaması gerekmektedir. Hukuk
fakülteleri avukat yetiştiren değil, hukuk formasyonu veren, hukukçu yetiştiren
yerlerdir. Avukatlık mesleği, gerçek anlamda staj süreci içerisinde
öğrenilebilecektir. Avukatlık mesleği, asli bir meslektir ve bir sertifika veya
kurs programı gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Hukuk fakültelerinin
giderek artan sayısı, hukuk formasyonunun doğru bir şekilde verilmemesi,
avukatlık stajının liyakat kazandıracak şekilde gerektiği gibi yapılmaması ve
ücretsiz iş gücü hâline gelen stajyer avukatların yaşadığı ekonomik problemler
gibi birçok sorun alanı bulunmasına rağmen, Teklif bu sorunlara çözüm
bulunmasına ilişkin düzenlemeler içermediği gibi, avukat stajının özüyle
bağdaşmayan düzenlemeleri nedeniyle avukatlık mesleğini alternatif, tali bir iş
hâline dönüştürecektir. Nasıl ki hâkimlik ve savcılık mesleğinin öğrenilmesi
için bir ferah öğrenme modeli bulunmaktaysa, aynı şekilde asli bir meslek olan
avukatlık mesleğinin öğrenildiği staj süresi, sosyal devlet ilkesi gereği
teminat altına alınmalıdır. Stajyer avukatlar, hâkim ve savcı adayları ile aynı
özlük haklara kavuşturulmalı ya da en azından asgari ücret seviyesinde bir
ücretle kamu tarafından desteklenerek stajlarını etkin olarak yapmaları
sağlanmalıdır.”
10. Türkiye
Barolar Birliği Avukatlık Staj Yönetmeliği’ne göre avukatlık stajı bir yıldır. Staj, altı ay süre ile mahkeme ve adalet dairelerinde,
altı ay da bir avukat yanında yapılır. Staj kesintisiz olarak yapılır.
Stajyerin haklı nedenlerle devam edemediği günler avukatlık Kanunu’nun 23.
maddesinde belirtildiği şekilde tamamlattırılır. Stajyer, staj eğitim
çalışmalarını aksatmamak koşuluyla, avukatla birlikte duruşmaları izler.
Avukatın yazılı olur vermesi halinde bizzat avukatlık Kanunu’nda belirtilen
mahkemelerdeki duruşmalara girer. Mahkemeler ve idari makamlardaki işleri takip
eder. Dava dosyalarını hazırlar, gerekli araştırmaları yapar, yazışmaları
düzenler, icra takipleri yapar, takip hukukunun aşamalarına eylemli biçimde
katılır.
11. Söz
konusu düzenleme ile kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar bir yandan kamuda
çalışırken bir yandan avukatlık stajı yapacaktır. Bu durum fiili anlamda nitelikli
bir stajın yapılmasını engelleyecektir. Avukat stajyerleri duruşmaya
giremeyecek, bir avukatlık bürosunda edineceği uygulamaya dönük tecrübeden
mahrum kalacaktır. Böylesi bir staj, avukatlık mesleğinin niteliğini daha da
düşürecek ve avukatlık mesleğini icra etmek isteyenler arasında haksız rekabete
yol açabilecektir.
12. Avukatlık
stajının kâğıt üzerinde yapılması sonucunu doğurabilecek düzenleme avukatlık
stajı ile amaçlanan niteliğin ve mesleki gelişimin sağlanmasına engel
olacaktır. Örneğin öğretmen olan bir avukat stajyeri görev yaptığı okulda
derslerine giremeyecektir. Avukatlık stajı yapmak isteyen kamu görevlilerinin
görevi ile birlikte stajını yapması birinden birini ya da her ikisini gerektiği
gibi yapmasını engelleyecektir. Kamu görevlilerine avukatlık stajı yapması
konusunda illaki bir imkân sağlanacak ise kanun teklifinin ilk halinde
belirtildiği üzere “Bu kişiler, staj süresince görev yeri saklı kalarak
aylıksız veya ücretsiz izinli sayılır ve bu dönemde yıllık izinlerini de
kullanabilir. Talep halinde ilgili birimlerce ücretsiz izin verilir.” şeklinde
ücretli ya da ücretsiz izin verilmek suretiyle stajı gerçek anlamıyla yapmaya
imkân verecek nitelikte bir düzenleme yapılabilirdi.
13. Kamu
personelinin büyük bölümü ancak yerinde hizmet sunabilecekleri; öğretmenlik,
polislik, askerlik, maliye memurluğu, tapu memurluğu, nüfus memurluğu, gümrük
memurluğu, orman memurluğu gibi görevlerde çalışmaktadır. Kamu personelinin hem
çalışma yükümlülüğünün hem de tam zamanlı avukatlık stajının birlikte yürütülmesini
mümkün kılacak kolaylığın nasıl sağlanabileceği belirsizdir.
14. Dava
konusu fıkrada, kolaylık sağlanacağından söz edilmiş ise de her iki tarafta da
çalışma zorunluluğu devam ettiği sürece bu kolaylığın nasıl sağlanacağı bir
muamma olarak kalacağından hukuki belirsizlik nedeniyle söz konusu cümle
Anayasa Mahkemesince oy birliği ile iptal edilmiştir. Nitekim idari yargıya
yansıyan bazı uyuşmazlıklarda, ilgili kişilerin bir yıl boyunca ücretli izinli
sayılmaları gerektiği yolunda iddialarının bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla
aynı anda iki yerde çalışma yükümlülüğü devam ettiği sürece belirliliğin
sağlanması mümkün değildir. Kamu personelinin avukatlık stajı yapmasına
kolaylık sağlanmasına yönelik cümlenin iptalindeki gerekçeler dava konusu iş bu
cümle içinde geçerlidir.
15. Staj
şartının sağlanmasının kolaylaştırılması yönünden düzenleme yapılması kanun
koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalmaktadır. Ancak sağlanan kolaylıkların
hukuk devletinin gerektirdiği belirlilik ve öngörülebilirlik koşullarını sağlaması
gerekir.
16. Söz
konusu düzenlemede kamu görevlilerinin avukatlık stajı yaparken görevi ile
stajı arasında nasıl bir denge kuracağı, personelin geçici görevle başka bir
ilde görevlendirilmesi veya askeri personelin yurtdışı operasyonda
görevlendirilmesi gibi durumlarda ne olacağı gibi birçok belirsizlik mevcuttur.
Düzenlemede bu belirsizliği gidermeye elverişli bir çerçeve bulunmamaktadır.
Kural ile personel mevzuatının çatıştığı ve kuralın personel mevzuatı
karşısında fiilen uygulanamaz olduğu sonucuna varılmaktadır. Staj yapacak
kişinin kamu görevini aksatmadan nasıl staj yapabileceğinin açık olmadığı,
dolayısıyla hukuk devleti ilkesi gereği kanunların açık ve net şekilde
düzenlenmesi gerektiği, bu nedenle iptali talep edilen hükmün Anayasa'nın 2. maddesine
aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
17. Söz
konusu düzenleme ile hâkim ve savcı stajyerinin ayrık tutulması, yargılamada
yargının kurucu unsurlarından olan savunma kurumunun önemsizleştirilme sonucunu
doğuracaktır. Hakimlik ve savcılık yeni kanun ile daha da nitelikli hale
getirilmeye çalışılırken, aynı çabanın avukatlık mesleği için de gösterilmediği
açıktır. Bu düzenleme ile kamu kurumunda ekonomik güvencesi olan kesime
imtiyazlı staj hakkı tanınmaktadır. Düzenleme, avukatlık stajını fiili olarak
yapan ve herhangi bir geliri veya işi olmayan hukuk fakültesi mezunu ile kâğıt
üzerinde yapan ve kamuda görev yapan veya özel sektörde sigortalı olarak
çalışan hukuk fakültesi mezunu bireyler arasında ayırıma neden olabilecektir.
Eşitlik ilkesiyle de bağdaşmayan bu durum çalışma barışının bozulması sonucunu
doğuracaktır. Düzenleme bu yönüyle Anayasa’nın 10. maddesindeki “eşitlik”
ilkesine aykırıdır.
18. Anayasa'nın 36.
maddesinde, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Yargının kurucu unsurlarından olan,
bağımsız, serbestçe temsil eden, hukuksal ilişkilerin düzenlenmesinde, her
türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak
çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında temel görev
üstlenen avukat, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının da önemli bir
unsurudur. (AYM,
E.2007/16, K.2009/147, 15/10/2009)
19. Avukatlık
mesleğinin yargılama faaliyeti kapsamında iddia ve savunma bakımından önemli
bir görev olduğu dikkate alındığında maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi ve
adil yargılama yapılabilmesi için avukatların nitelikli ve işinin ehli olması
gerekir. Ancak bu takdirde savunma hakkı, hak arama özgürlüğü ve adil
yargılanma hakkı gerçek anlamda sağlanabilir. Bu ise ancak avukatlık stajının
donanımlı ve fiili şekilde yapılması ile mümkündür. Avukatlık stajının kâğıt
üstünde yapılması halinde staj ile amaçlanan nitelik ve mesleki gelişim
sağlanamayacaktır. Savunmanın yetkin olmaması temsil ettiği vatandaşların adil
yargılanma haklarına, savunma haklarına ve hak arama hürriyetlerine zarar
verecek olması nedeniyle dava konusu kural
Anayasa'nın 36. maddesine aykırıdır.
20. Anayasa’nın
128. maddesine göre kamu hizmetleri genel itibariyle kamu personeli eliyle
yürütülür. Kural hiçbir belirleme yapmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarının
kadro veya pozisyonlarında görev yapanlara da görevleri sırasında avukatlık
stajı yapma imkanını düzenlerken, idare hizmetin kesintisiz ve düzenli
yürütülmesinden sorumlu olmaya devam etmektedir. Bu kapsamda kamu
görevlilerinin çalışma şekillerinin ve izinlerinin kanunla düzenlenmesi
gerekir.
21. İtiraz
başvurusunda belirtildiği üzere kural, kamu hizmetlerinin sürekliliği ve bu
hizmetlerin kamu görevlileri ile yürütüleceği göz önüne alındığında, kamu
görevlisinin, görevini yerine getirmeyerek avukatlık stajı yapması halinde kamu
hizmetinin aksayacağı, Devletin temel görevleri arasında yer alan kamu hizmeti
sunma görevinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları açısından olumsuz
yönde etkileneceği ve aksayacağı, kamu hizmetinin süratle sunulması ilkesinin
zedeleneceği, kamu hizmetinin geç işlemesi sonucuna yol açacağı ortadadır. Bu
sebeple söz konusu düzenleme Anayasa’nın 128. maddesine aykırıdır.
22. Anayasa'nın
135. maddesi ile birlikte Avukatlık Kanunu'nun Barolara ve Türkiye Barolar
Birliği'ne yüklediği görevler, tanıdığı hak ve yetkilerle bu kuruluşların
toplum ve devlet yaşamı için göz ardı edilmeyecek önemleri de düşünülürse, iyi
bir avukatlık stajının ne kadar gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır.
23. Düzenleme
ile getirilen kuralın bir yönü kamu kurum ve kuruluşlarını ilgilendirirken
diğer yönü Türkiye Barolar Birliği ve Baroları ilgilendirmektedir. Zira kamu
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Baroların özerkliği dikkate alındığında
avukatlık stajının usul ve esaslarını belirlemesine meşru amacı olmayan bir
müdahale söz konusudur.
24. Dava
konusu kurala dayalı olarak Adalet Bakanlığınca çıkarılan 22/6/2023 tarihli ve
31874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görev
Yapanlar ile Sigortalı Olarak Çalışanların Avukatlık Stajı Hakkında
Yönetmeliğin 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da, kamu kurum ve
kuruluşlarının, stajyerlerin yarı zamanlı, dönüşümlü, vardiyalı, nöbet usulü,
uzaktan veya esnek çalışma gibi imkânlardan yararlanmalarını sağlayacağı
belirtilmiş izin gibi bir imkandan söz edilmemiştir. Ayrıca tekrar etmek
gerekirse Bakanlığın çıkardığı yönetmelikte de staj yapacak kamu görevlerinin
yarı zamanlı, dönüşümlü, vardiyalı, nöbet usulü, uzaktan veya esnek çalışma
gibi imkânlardan mevcut kurallar çerçevesinde nasıl yararlanabileceklerine dair
hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Kamu personellerinin kurumları bu şekilde staj
yapanlara ne kadar imkân tanırsa Türkiye Barolar Birliği ve Barolar stajyerleri
o kadar eğitime tabi tutabilecektir. Bu yönüyle kural Anayasa’nın 135. maddesi
kapsamında kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği
ve baroların özerkliğini de zedelemektedir.
25. Özetle
hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan “bağımsız yargı”dır. Adaletli bir
yargılamanın varlığı “sav-savunma-karar” üçgeninde görev alan hukukçuların
yetkinliği ve hukuk nosyonuna sahip olması ile mümkündür. Bu yetkinliği
sağlayacak olan ise iyi bir hukuk eğitimi, verimli bir staj dönemi ve ihmal
edilmemesi gereken meslek içi eğitimlerdir. Yapılacak düzenlemeler bu amaca
hizmet etmelidir.
26. Aksi
takdirde böyle bir ortamda yeterli bir mesleki hukuk formasyonuna sahip olmadan
mesleğe başlayan avukatlar nedeniyle hukuk alanında ortak dil oluşturulması
zorlaşacağından bir hukuk devletindeki hukukun üstünlüğü, adil yargılanma
hakkı, normlar hiyerarşisi gibi mutabakatın sağlanması zorunlu en temel
konularda bile çok farklı uçlara kadar savrulabilen görüşleri hiç çekinmeden
ifade etmeye çalışan meslek erbabı avukatlara rastlanılabilecektir.
27. Yukarıda
açıklanan sebeplerle dava konusu kural Anayasa'nın 2., 10., 36., 128. ve 135.
maddelerine aykırıdır.