“Davacı … tarafından, Hakkari Valiliği İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Jandarma Üsteğmen olarak görev yapmakta iken, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında ceza kovuşturmasına başlanılmasına müteakip görevden uzaklaştırılan bilahare görevine iade edilen, halihazırda Çanakkale Jandarma Eğitim Merkez Komutanlığı emrinde görev yapan davacının görevinden uzakta kaldığı döneme ilişkin özlük haklarının yasal faizi ile ödenmesi istemiyle 08/05/2023 tarihli dilekçe ile yapılan başvurusunun reddine ilişkin Hakkari Valiliği İl Jandarma Komutanlığının 19/06/2023 tarih ve 19950628 sayılı işleminin iptali ile faizsiz olarak ödenen özlük haklarının faizinin, enflasyon değer kaybının ve derece kademe ilerlemesinden kaynaklı oluşan fark ücretlerinin ödenmesi istemiyle HAKKARİ VALİLİĞİ'ne karşı açılan davada, 28/03/2024 tarihli bekletme kararımızdan rücu edilerek işin gereği görüşüldü:
Bakılan davada, davacının, iş bu davada dava konusu ettiği parasal hak taleplerinden olan, derece kademe ilerlemesinden kaynaklı oluşan fark ücretlerinin davacıya ödenmemesinin dayanağının, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun "Terfi Zamanı" başlıklı 33/2 maddesinde yer alan "Kıdem alanlar, kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri, hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez." hükmünün son cümlesi olduğu açıktır. (Bu husus davalı idare tarafından da ara kararımıza cevaben açıkça beyan edilmiştir.)
Öte yandan, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun "Terfi Zamanı" başlıklı 33/2 maddesinde yer alan "Kıdem alanlar, kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri, hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez." hükmünün son cümlesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonucunda 22/02/2024 tarih ve E:2023/49,K:2024/54 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile"...926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33. maddesinin 22/1/2015 tarihli ve 6586 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin, esasına ilişkin incelemenin “tutuklanmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden yapılmasına, “tutuklanmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline" karar verildiği görülmekte ise de; açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyenlerden beraatine karar verilenler yönünden bir inceleme yapılmadığı görüldüğünden, iş bu Kanun hükmünün bakılan davada uygulanacak kısmı olan (çünkü davacı tutuklanmamıştır) "açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyenlerden beraatine karar verilenler yönünden" Anayasaya uygunluk durumunun değerlendirilmesi gerekir.
Anayasanın 11. maddesinin ikinci fıkrasında kanunların Anayasa'ya aykırı olamayacağı belirtilmiş; 152. maddesinde de "Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır. (...)" hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde: "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." hükmüne, "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesinde "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz." hükmüne, "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmüne, yer verilmiştir.
Kişilere ödenmesi öngörülen ücret, maaş, yaşlılık aylığı, emeklilik ikramiyesi ve kıdem tazminatı gibi ödemeler mülkiyet hakkı kapsamındadır.
Anılan düzenleme ile, açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyenler hakkında beraat kararı verilmesi üzerine terfilerinin yapılacağı, ancak bu işlem nedeniyle geçmişe yönelik olarak maaş farklarının ödenmeyeceği öngörülmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik bir sınırlama getirilmiştir.
Terfi için gerekli tüm koşulları sağlayan personelin terfi ettirilmesi, niteliği gereği kişinin hukuka aykırı bir eylemini tespit etmeyen idari bir tedbir olan görevden uzaklaştırmaya bağlı olarak geciktirilmekte, ilgilinin beraat etmesi ve bu kararın kesinleşmesi hâlinde terfii emsallerinin tarihine götürülerek geriye dönük olarak yapılmaktadır. Ancak kural gereğince söz konusu kişiler yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı alamamaktadır. Diğer bir ifadeyle terfi şartlarının tamamını taşıyan kişi bir müddet açıkta kalmış, sonrasında görevden uzaklaştırılmasının haksız olduğu anlaşılmış, görevine dönmüş ve beraat etmiş olsa dahi emsallerine uygun olarak geriye dönük biçimde terfi yapılmasına karşın kendisine maaş farkı ödenmemektedir.
Nitekim kuralın “Madde ile … açığa çıkarılmaları, tutuklanmaları, firar veya izin tecavüzünde bulunmaları sebebiyle rütbe kıdemliliği yapamayanlardan, yargılanmaları neticesinde rütbe kıdemliliği onananların, onay tarihlerinin emsallerinin tarihine götürülmemesi suretiyle mağduriyetlerinin giderilmesi, ancak bu işlem nedeni ile geçmişe yönelik olarak maaş farkı ödenmemesi öngörülmektedir.” şeklindeki gerekçesinde de belirtildiği üzere yalnızca açığa alınmış olmaları nedeniyle rütbe terfii ve kademe ilerlemesi yapamayanlardan, yargılanmaları 926 sayılı Kanun’un 33. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen kararlardan biriyle sonuçlananların rütbe terfii ve kademe ilerlemesi yapamamaları nedeniyle mağduriyetlerinin oluştuğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak bu yöndeki mağduriyetin varlığının kabul edilmiş olmasına karşın maaş farkının ödenmemesini öngören kurala yönelik herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir.
Bu durumda; davacının, iş bu davada dava konusu ettiği parasal hak taleplerinden olan, derece kademe ilerlemesinden kaynaklı oluşan fark ücretlerinin davacıya ödenmemesinin dayanağı olan, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun "Terfi Zamanı" başlıklı 33/2 maddesinde yer alan "Kıdem alanlar, kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri, hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez." hükmünün son cümlesinin, açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler yönünden Anayasa'nın mülkiyet, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ve en nihayetinde hukuk devleti ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;
1- Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak kural olan, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun "Terfi Zamanı" başlıklı 33/2 maddesinde yer alan "Kıdem alanlar, kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri, hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez." hükmünün "bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez" şeklindeki son cümlesinin açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler yönünden Anayasa'nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle, anılan Kanun hükmünün son cümlesinin iptali talebiyle ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMASINA,
2- Anayasa Mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar işbu davanın esası hakkında verilecek hükmün geri bırakılmasına (ertelenmesine), beş ay içinde Anayasa Mahkemesince bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına,
3- İşbu kararın birer örneğinin taraflara tebliğine,
4- 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun'un 40. maddesi uyarınca işbu kararın aslı ile birlikte, dava dilekçesinin ve dosya içindeki diğer tüm evrakların onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesine 18/04/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/108
Karar Sayısı : 2024/144
Karar Tarihi : 23/7/2024
R.G.Tarih-Sayı : 12/11/2024-32720
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Çanakkale 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33. maddesinin 22/1/2015 tarihli ve 6586 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin “açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden Anayasa’nın 2., 11., 13. ve 35. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Açığa alınması nedeniyle rütbe terfi yapamayıp beraat etmesi üzerine emsal nasıp tarihinden itibaren terfi ettirilen ancak maaş farkları tarafına ödenmeyen davacı tarafından açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 33. maddesi şöyledir:
“IV – Terfi zamanı:
Madde 33 – (Mülga: 2/7/2018- KHK/703/127 md.)
(Ek: 21/7/2000- KHK- 607/2 md.; Değiştirilerek kabul: 10/5/2006-5497/2 md.; Değişik: 22/1/2015- 6586/41 md.) Kıdem alanlar, kazaî veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak, bu durumda olanların rütbe terfi ve rütbe kıdemlilikleri, hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Bu şekilde yapılan terfi ve rütbe kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmez.
(Ek fıkra: 21/7/2000-KHK-607/2 md.; Aynen kabul: 10/5/2006-5497/2 md.) Terfi sırasında olup da belirli oranda sicil mecburiyetini, sicil belgelerinin düzenlenmesinden sonra, 30 Ağustos tarihine kadar tamamlayacak olanlar (albaylar hariç) hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL ve Ömer ÇINAR’ın katılımlarıyla 30/5/2024 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. 926 sayılı Kanun Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) mensup subaylar ve astsubayların yetiştirilmelerini, sınıflandırılmalarını, görev ve yükümlülüklerini, terfi ve taltifleri ile her türlü özlük haklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.
4. Anılan Kanun’un 33. maddesinde subay ve astsubayların terfi zamanına ilişkin hususlara yer verilmiştir. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerine göre kıdem alanlar, yargısal veya idari kararlarla nasıpları lehe düzeltilenler ile açığa alınmaları, tutuklanmaları, kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme hariç firar veya izin tecavüzünde bulunmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya düşmesine yahut ortadan kaldırılmasına, firar veya izin tecavüzü suçlarından verilecekler hariç olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beraatine, kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya cezanın ertelenmesine karar verilenler hakkında, emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla rütbe terfii ve kıdemlilikleri hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülür. Anılan fıkranın itiraz konusu üçüncü cümlesiyle ise bu şekilde yapılan rütbe terfii ve kıdemliliklerinde maaş farkı ödenmeyeceği öngörülmüştür. Kural, “açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden incelenmiştir.
5. Açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlar Kanun’un 65. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde sayılmıştır. Anılan alt bentlerde, açığa alınan ya da açığa alınma işlemleri kaldırılmış olmakla beraber hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanların terfileri ve kademe ilerlemelerinin yapılamayacağı belirtilmiştir. Buna göre açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlar kavramına sadece hâlihazırda açıkta bulunanlar değil açığa alınmış olmakla birlikte daha sonra açığa alınma işlemleri kaldırılan ancak hakkında verilen hüküm henüz kesinleşmemiş bulunanlar da dâhildir. Dolayısıyla terfi edememe ve rütbe kıdemliliğinin onanmaması için ilgili hakkındaki hüküm kesinleşinceye kadar açığa alınmış olması yeterlidir.
6. Sonuç olarak açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler hakkında emsalleri terfi etmiş veya rütbe kıdemliliği onanmış olmak şartıyla rütbe terfii ve kıdemlilikleri hükmün veya kararın kesinleşme tarihinden geçerli olarak yapılıp emsalleri tarihine götürülecektir. Ancak bu şekilde rütbe terfii ve kıdemlilikleri yapılanlara itiraz konusu kural uyarınca maaş farkı ödenmeyecektir.
B. İtirazın Gerekçesi
7. Başvuru kararında özetle; açığa alınma nedeniyle görevinden uzak kalıp beraat etmesi üzerine görevini ifa etmeye devam eden askerî personelin terfi ve rütbe kıdemliliklerinden kaynaklı maaş farklarının taraflarına ödenmemesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
8. İtiraz konusu kuralda, açığa alınması nedeniyle terfi edemeyen subay ve astsubaylar hakkında beraat kararı verilmesi üzerine terfilerinin yapılacağı ancak bu işlem nedeniyle geçmişe yönelik olarak maaş farklarının ödenmeyeceği düzenlenmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi 22/2/2024 tarihli ve E.2023/49, K.2024/54 sayılı kararında itiraz konusu kuralı “tutuklanmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden incelemiş ve söz konusu kuralla mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın meşru amacının olmadığı gerekçesiyle, kuralı Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.
10. Anılan kararda temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren kural Anayasa’nın 13. maddesi gereğince sınırlamanın kanunla yapılması ve Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun olması şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları yönünden değerlendirilmiştir (AYM, E.2023/49, K.2024/54, 22/2/2024, § 18).
11. Bu kapsamda ilk olarak, tutuklanma sebebiyle terfi edemeyen veya rütbe kıdemlilikleri onanmayanlardan yargılama sonunda beraat edenlerin, rütbe, terfi ve kıdemliliklerinin emsalleri tarihine götürülse de bundan dolayı maaş farkının ödenmeyeceğinin öngörüldüğü gözetildiğinde maaş farkının ödenmemesi sonucunu doğuracak nedenlerin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlendiği dolayısıyla kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı belirtilmiştir (AYM, E.2023/49, K.2024/54, 22/2/2024, § 21).
12. Öte yandan kararda kuralın meşru amaç taşıyıp taşımadığı değerlendirilmiştir. Kural uyarınca; terfi şartlarının tamamını taşıyan kişinin sadece bir gün dahi tutuklu kalmış, sonrasında tutukluluğunun haksız olduğu anlaşılmış ve tahliye edilmiş, görevine dönmüş ve yargılama süreci boyunca görevinde çalışmış, yargılama sonucunda da beraat etmiş olsa dahi emsallerine uygun olarak geriye dönük biçimde terfii yapılmasına karşın kendisine maaş farkının ödenmeyeceğini öngören kuralın herhangi bir meşru amacının tespit edilemediği, dolayısıyla kuralla mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın meşru bir amacının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır (AYM, E.2023/49, K.2024/54, 22/2/2024, § § 24, 26).
13. İtiraz konusu kural bakımından da Anayasa Mahkemesinin anılan kararında belirtilen gerekçelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla kuralın, terfi şartlarının tamamını taşıyan kişinin sadece bir gün dahi açığa alınmış, sonrasında açığa alınmanın haksız olduğu anlaşılmış ve görevine dönmüş, yargılama süreci boyunca görevinde çalışmış, yargılama sonucunda da beraat etmiş olsa dahi emsallerine uygun olarak geriye dönük biçimde terfii yapılmasına karşın kendisine maaş farkı ödenmemesini öngördüğü anlaşıldığından kuralla mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın meşru amacının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
14. Açıklanan nedenlerle kural “açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13. ve 35. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
IV. HÜKÜM
27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 33. maddesinin 22/1/2015 tarihli ve 6586 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin “açığa alınmaları nedeniyle terfi edemeyen ve rütbe kıdemliliği onanmayanlardan beraatine karar verilenler” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE 23/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR