“Anayasa’ya aykırılık değerlendirilmesi Anayasa'nın 2. maddesinde ifade edilen "Hukuk Devleti" ilkesi ile 10. maddesinde düzenlenen, "Eşitlik" ilkesi kapsamında yapılacaktır.
1-Hukuk Devleti İlkesi Kapsamında Yapılan Değerlendirme:
Anayasa’nın 2. maddesinde “hukuk devleti” ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş, bu ilke Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında “eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı tutum ve davranışlardan kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” olarak tarif edilmiştir.
Söz konusu düzenleme uyarınca, yurt dışı misyon koruma görevi sebebiyle geçen sürenin ancak üç yıla kadar olan kısmının terfide değerlendirilmesi mümkün olup; üç yılı aşan sürenin ilgililerin talebi ya da bu sürenin geçirilmesinde ilgililerin kusuru olup olmadığı yönünde herhangi bir ayrım yapılmaksızın rütbe kıdeminde değerlendirilmeyeceği kabul edilmiştir. Bu anlamda ilgililerin, somut olayda olduğu gibi yerine yeni bir kişinin görevlendirilmesinin yapılmaması veya yapılamaması nedeniyle görev süresinin üç yılı aşması durumunda üç yılı aşan sürenin rütbede değerlendirilmeyeceği açıktır.
Oysaki, hukuk devleti ve bu kapsamdaki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca, ilgililerin söz konusu sürenin aşılmasında kendi iradeleri veya kusurlu davranışlarının bulunmaması ya da mücbir sebep gibi hallerde bu sürenin aşılması halinin ayrıca kurala bağlanması gerekmektedir.
Bu durumda belirtilen kuralda buna yönelik herhangi bir istisnaya yer verilmemiş ve bu gibi durumları düzenleyen ayrı hükümler öngörülmemiş olması nedeniyle söz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
2. Eşitlik İlkesi Kapsamında Yapılan Değerlendirme:
Emniyet hizmetleri sınıfına tabi personel kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması kapsamında kolluk faaliyeti yürütmekte olup yurt dışı misyon koruma görevi de söz konusu hizmetin bir parçasını oluşturmaktadır. Yurt dışında bulunan kamu görevlileri ve büyükelçilikleri korumaya yönelik güvenlik hizmeti niteliği taşıyan bu görev riskli görevler kapsamında değerlendirilmektedir. Emniyet hizmetlerini yürüten ve yurt içinde görev yapan personel ile yurt dışı misyonları koruma görevini yürüten personel aynı hukuki statüde olup kamu görevlisi olarak eşit durumda bulunmakta, yurt dışında misyon koruma görevini yürütecek personel belli nitelikleri taşıyan emniyet personeli arasından ve sınavla seçilmektedir.
Öte yandan, yurt dışında görev yapmanın veya yurt dışında yapılan görev süresinin uzamasının ilgili personel açısından ödül niteliğinde olduğu yönündeki kabulün de zaman ve mekana bağlı olarak değişebileceği açık olup, savaş ve çatışma bölgeleri ile açlık ve kuraklık ile mücadele eden bölgelerde görev yapmanın zorluğu tartışmasızdır.
Emniyet hizmetleri sınıfında yurt içinde görev yapan personelin hizmet süresinin tümü rütbe terfiinde değerlendirilirken, yurt dışı misyon koruma görevi yapan aynı hukuki statüde bulunan personelin belli hizmet süresinden sonrasının uyuşmazlığa konu olayda olduğu gibi idarenin kusuru, gecikmesi ya da öngörülemeyen hal, mücbir sebep gibi ilgiliden kaynaklanmayan haller bakımından özel bir düzenleme yapılmaksızın her durumda terfi süresinde değerlendirilmemesi eşit konumda olan kamu görevlileri arasında farklılık yarattığından söz konusu düzenleme eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, o davada uygulanacak bir yasanın Anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 40. maddesinin 1. fıkrası gereğince, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun "Terfi ve atama" başlıklı 55. maddesinde yer alan, "Ancak bu şekilde geçirilen sürelerin toplamda üç yılı aşan kısmı rütbe terfilerinde değerlendirilmez." hükmünün Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, davanın görüşülmesinin Anayasa Mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine, kararın taraflara tebligine, dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine, 08/05/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/127
Karar Sayısı : 2024/105
Karar Tarihi : 9/5/2024
R.G.Tarih-Sayı : 5/7/2024-32593
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 27/3/2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen 55. maddesinin on beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Yurt dışı misyon koruma görevinde geçirilen üç yılı aşan sürenin rütbe terfi değerlendirmesinde dikkate alınmamasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 55. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı ilgili kısmı şöyledir:
“Terfi ve atama
Madde 55 – (Değişik: 27/3/2015-6638/22 md.)
…
Polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde, bu rütbedeki fiili çalışma süresi esas alınır.
Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, yüksek lisans, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içinde değerlendirilir. Ancak bu şekilde geçirilen sürelerin toplamda üç yılı aşan kısmı rütbe terfilerinde değerlendirilmez. Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır.
…”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 26/7/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet CANPOLAT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Sınırlama Sorunu
3. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
4. 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinde polis amirlerinin terfi ve atamalarına ilişkin usul ve esaslara yer verilmiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, anılan maddenin on beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin iptalini talep etmiştir.
5. Söz konusu fıkranın birinci cümlesinde, kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, yüksek lisans, doktora ve avukatlık stajının rütbe kıdeminde değerlendirilmeyeceği belirtilmiş, ikinci cümlesinde ise rütbe içinde yapılan yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat sürelerinin, hangi rütbede ifa edilmiş ve geçirilmiş ise o rütbedeki fiilî çalışma süresi içinde değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. İtiraz konusu üçüncü cümlede ise bu şekilde geçirilen sürelerin toplamda üç yılı aşan kısmının rütbe terfilerde değerlendirilmeyeceği öngörülmüştür. Bu itibarla kural, fıkranın ikinci cümlesinde belirtilen durumların tamamı bakımından geçerli, ortak kural niteliğindedir.
6. Bakılmakta olan davanın konusu ise yurt dışı misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürenin rütbe terfi değerlendirilmesinde dikkate alınması talebine ilişkindir. Dolayısıyla kuralın esasına ilişkin incelemenin fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “…yurt dışı misyon koruma,…” ibaresi yönünden yapılması gerekir.
B. Anlam ve Kapsam
7. 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin birinci fıkrasında polis amirlerinin, rütbe sırasıyla komiser yardımcısı, komiser, başkomiser, emniyet amiri, dördüncü sınıf emniyet müdürü, üçüncü sınıf emniyet müdürü, ikinci sınıf emniyet müdürü, birinci sınıf emniyet müdürü ve sınıf üstü emniyet müdürü olduğu belirtilmiştir.
8. Anılan maddenin ikinci fıkrasında polis amirlerinin üst rütbeye terfi için bulundukları rütbede zorunlu en az bekleme süreleri düzenlenmiştir. Buna göre bir üst rütbeye terfi için komiser yardımcısı ve komiser rütbelerinde bulunanların en az dört, başkomiser ve emniyet amiri rütbelerinde bulunanların en az üç, dördüncü, üçüncü, ikinci ve birinci sınıf emniyet müdürlüğü rütbelerinde bulunanların en az iki yıl beklemesi zorunludur.
9. Maddenin on dördüncü fıkrasında polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde, bu rütbedeki fiilî çalışma süresinin esas alınacağı; on beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde de misyon koruma görevinde geçirilen süreler de dâhil olmak üzere anılan cümlede sayılan görevler ve durumlar sebebiyle geçirilen sürelerin hangi rütbede gerçekleşmişse o rütbedeki fiilî çalışma süresinden sayılacağı belirtilmiştir.
10. Türkiye’nin dış temsilciliklerinde misyon koruma görevi; dış temsilciliğin en üst amiri olan misyon şefinin veya görevlendireceği bir diplomatik kariyer memurunun talimatları çerçevesinde dış temsilciliklere ait bina ve konutların güvenliğinin sağlanması ile misyon görevlilerinin korunmalarına ilişkin görevleri ifade etmektedir. Bu görev, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ek 8. maddesi uyarınca Dışişleri Bakanlığı kadrosunda geçici süreli görevlendirilecek Emniyet Genel Müdürlüğü personeli tarafından yerine getirilmektedir. Anılan maddenin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca yurt dışında görevlendirilen güvenlik görevlileri için geçici görevlendirme süresi en çok iki yıldır; bu süre gerekli görülmesi hâlinde bir katına kadar uzatılabilir. Dolayısıyla söz konusu mevzuat hükümlerine göre misyon koruma görev süresinin azami dört yıl olduğu anlaşılmaktadır.
11. İtiraz konusu kuralla misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürenin fiilî çalışma süresinden sayılmaması ve bir üst rütbeye terfi için gerekli olan zorunlu bekleme süresine dâhil edilmemesi öngörülmektedir.
C. İtirazın Gerekçesi
12. Başvuru kararında özetle; misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürede ilgililerin talebi ya da bu sürenin geçirilmesinde ilgililerin kusuru olup olmadığı yönünden herhangi bir ayrımın yapılmadığı, yurt içinde görevli emniyet personelinin hizmet süresinin tümünün rütbe terfiinde değerlendirilmesine karşın aynı hukuki statüde bulunan personelin misyon koruma görevinin kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle uzaması durumunda üç yılı aşan sürenin terfi süresinden değerlendirilmemesinin eşitsizliğe sebebiyet verdiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
13. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 128. maddesi yönünden de incelenmiştir.
14. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
15. Anayasa’nın 128. maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği ifade edilmiş; memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
16. Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kolluk hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerini ifa eden polis amirlerinin Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında memur statüsünde olduklarında tereddüt bulunmamaktadır. Buna göre polis amirlerinin hak ve yükümlülükleriyle özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi gerekir.
17. Anayasa Mahkemesinin sıkça vurguladığı gibi kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kurallar keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olmalıdır. Esasen kanunun bu niteliklere sahip olması, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Dolayısıyla Anayasa’nın 128. maddesinde yer verilen kanunilik ölçütü, Anayasa’nın 2. maddesinde güvence altına alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2018/88, K.2020/24, 11/6/2020, §§ 13, 14; E.2020/1, K.2020/63, 22/10/2020, § 41).
18. Hukuk devletinde, kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (birçok karar arasından bkz. AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154).
19. İtiraz konusu kuralla misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürenin fiilî çalışma süresinden sayılmayacağı ve bir üst rütbeye terfi için gerekli olan zorunlu bekleme süresine dâhil edilmeyeceği açık ve net bir şekilde öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralın belirsiz ve öngörülemez olduğundan söz edilemez. Dolayısıyla kuralın Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen kanunilik ölçütüne aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
20. Kamu görevlileri ile kamu idareleri arasındaki hizmet ilişkileri kural işlemlerle düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme, nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır (AYM, E.1988/12, K.1988/32, 28/9/1988). Kamu hizmetine girişin ve hizmet içinde yükselmenin şartları, statü hukukunun gereği olarak kanunlarla belirlenmektedir. Bu durum Anayasa’nın kamu hizmetine girme hakkının düzenlendiği 70. maddesi ile kamu hizmeti görevlileriyle ilgili genel ilkelerin düzenlendiği 128. maddesinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Kanun koyucu, statü hukuku çerçevesinde yürütülen memuriyet hizmetine girme, yükselme, memuriyetin sona ermesi gibi hususlara ilişkin şartları anayasal ilkelere uygun olarak belirleme yetkisine sahiptir. Kişilerin ise kanunlarla öngörülen bu statüye girip girmeme konusunda tercihte bulunma hakları vardır (AYM, E.2010/25, K.2011/136, 12/10/2011; E.2015/98, K.2016/35, 5/5/2016, § 11).
21. Kuralla da kanun koyucu takdir yetkisi kapsamında statü hukukuna tabi polis amirlerinin misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürelerinin rütbe terfide fiilî çalışma süresinden sayılmayacağını hükme bağlamıştır.
22. Hukuk devleti ilkesi gereği kanunlar kamu yararı amacıyla çıkarılır. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre kamu yararı genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Kanunun amaç ögesi bakımından Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir. Kanunun kamu yararı dışında bir amaçla yalnız özel çıkarlar için veya yalnızca belirli kişilerin yararına olarak çıkarılmış olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa amaç unsuru bakımından Anayasa’ya aykırılık söz konusudur.
23. Açıklanan hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz (AYM, E.2008/34, K.2008/153, 31/10/2008; E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 102). Bu itibarla Anayasa’ya uygunluk denetiminde kuralın öngörülmesindeki kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belirli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı incelenir (AYM, E.2010/93, K.2012/20, 09/2/2012). Başka bir ifadeyle bir kuralın Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme, yalnızca kuralın kamu yararı amacıyla çıkarılıp çıkarılmadığının denetimiyle sınırlıdır (AYM, E.2016/140, K.2017/92, 12/4/2017, §§ 6, 7; E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, §§ 10, 11; E.2022/50, K.2022/107, 28/9/2022, § 28).
24. 3201 sayılı Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 55. maddesinin dördüncü fıkrasında rütbelere terfilerin liyakate göre yapılacağı, on birinci fıkrasının (a) bendinde rütbe terfi için en az bekleme süresinin tamamlanması gerektiği, on dördüncü fıkrasında da üst rütbeye terfide bulunulan rütbedeki fiilî çalışma sürelerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla bulunulan rütbede fiilî çalışma, liyakatin bir unsuru olarak öngörülmüştür. Kuralla kanun koyucu tarafından Dışişleri Bakanlığında geçici görevlendirilmek suretiyle misyon koruma görevi verilen personelin bu görevde geçen üç yılının fiilî çalışmadan sayılacağı ve fiilen hizmetinden istifade edilmeyen personelin üç yılı aşan süresinin rütbe terfide dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu itibarla kuralın kolluk hizmetlerinin liyakat esasına uygun terfi etmiş personelce yerine getirilmesine yönelik olduğu ve bu yönüyle kamu yararı amacı taşıdığı anlaşılmaktadır.
25. Bununla birlikte kanun koyucu, takdir yetkisi kapsamındaki düzenlemeleri yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur (bazı farklarla birlikte bkz. AYM, E.2009/11, K.2011/93, 09/6/2011; E.2021/98, K.2022/9, 26/1/2022, § 7).
26. Misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürenin rütbe terfiinde değerlendirilmeyeceğini öngören kuralın kolluk hizmetlerinin liyakat esasına göre yerine getirilmesi amacına ulaşma yönünden elverişli olmadığı söylenemez.
27. Kamu görevlileri statü hukukuna tabi olarak çalışmaktadır. Statü hukukunu düzenlemek kanun koyucunun takdir yetkisinin geniş olduğu alanlardandır. Kanun koyucunun geniş takdir yetkisini haiz bulunduğu alanlarda anayasal ve kanuni hakları kısıtlayan ya da kişilere külfet yükleyen düzenlemeler yaparken tercih ettiği aracın gerekliliği konusunda sorun bulunabilmesi için daha hafif külfet yükleyen araç veya araçların varlığı yeterli olmayıp seçilen aracın kişiye bariz bir biçimde ağır bir külfet yüklediğinin de anlaşılması gerekmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürenin rütbe terfi değerlendirmesinde dikkate alınmayacağı şeklindeki kuralın kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında başvurabileceği araçlardan olduğu ve gereklilik kriterini karşıladığı sonucuna ulaşılmıştır.
28. Diğer yandan orantılılık ilkesi gereği amaç ile söz konusu amaca ulaşılmasında kullanılan araç arasında adil bir dengenin bulunup bulunmadığının da tespit edilmesi gerekmektedir. Misyon koruma görevi ilke olarak iki yıldır; ancak görev süresi azami olarak dört yıla kadar uzatılabilmektedir. Kuralla da misyon koruma görevinde üç yılı aşan sürenin terfi değerlendirilmesinde dikkate alınmayacağı belirtildiğinden azami süreyle (dört yıl) misyon koruma görevini üstlenen polis amirlerinin son bir yılının rütbe terfiinde değerlendirme dışı bırakılacağı açıktır.
29. Yurt dışı misyon koruma görevine gönderilen personelin, iki yıl olan normal görev süresi kendi rızasıyla uzatılabileceği gibi sonradan öngörülemeyen durumlar nedeniyle rızası alınmadan da uzatılabilmektedir. Kuralda ise görevlendirilen personelin rızası olup olmadığına bakılmaksızın görev süresinin dört yıla uzatıldığı durumlarda rızası alınmadan uzatılan dördüncü yıl terfi değerlendirmesinde dikkate alınmamaktadır. Bu durum görev süresi uzatılan personelin kendisinden kaynaklanmayan nedenlerden ötürü bir üst rütbeye terfilerinin emsallerine kıyasla gecikmesine sebebiyet vermektedir. Bu itibarla kuralın kişilere makul olmayan bir külfet yüklediği ve orantılı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Yılmaz AKÇİL bu görüşe katılmamıştır.
Kural Anayasa’nın 2. ve 128. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 10. maddesi yönünden incelenmemiştir.
IV. HÜKÜM
4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 27/3/2015 tarihli ve 6638 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değiştirilen 55. maddesinin on beşinci fıkrasının üçüncü cümlesinin;
A. Esasına ilişkin incelemenin anılan fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “…yurt dışı misyon koruma,…” ibaresi yönünden yapılmasına OYBİRLİĞİYLE,
B. Fıkranın ikinci cümlesinde yer alan “…yurt dışı misyon koruma,…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Yılmaz AKÇİL’in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
9/5/2024 tarihinde karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin on beşinci fıkrasının itiraz konusu üçüncü cümlesinde, polis amirlerinin misyon koruma görevinde geçen üç yılı aşan sürelerinin fiilî çalışma süresinden sayılmaması ve bir üst rütbeye terfi için gerekli olan zorunlu bekleme sürelerine dâhil edilmemesi öngörülmektedir.
2. Mahkememiz çoğunluğu tarafından, itiraz konusu kuralın iptaline karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle görev süresi uzatılan polis amirinin, terfi değerlendirmesinde dikkate alınmayan dördüncü yılının emsallerine kıyasla bir üst rütbeye terfiini geciktirdiği, bu durumun da polis amirlerine aşırı bir külfet yüklediği belirtilmiştir.
3. Öncelikle belirtmek gerekir ki çoğunluk kararında belirtilen kuralın meşru amacına ve bu amacı gerçekleştirmek için elverişli ve gerekli olduğu yönünde yapılan açıklamalara katılmaktayım. Bu itibarla kuralın Anayasa’ya uygunluk denetiminde sorun teşkil eden kısmı polis amirlerine aşırı bir külfet yükleyip yüklemediği noktasında toplanmaktadır.
4. Türkiye’nin dış temsilciliklerinde misyon koruma görevi 657 sayılı Kanunu’nun ek 8. maddesi uyarınca Dışişleri Bakanlığı kadrosunda geçici süreli görevlendirilen Emniyet Genel Müdürlüğü personeli tarafından yerine getirilmektedir. Anılan maddenin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca yurt dışında görevlendirilen güvenlik görevlileri için geçici görevlendirme süresi kural olarak iki yıldır; bu sürenin gerekli görülmesi hâlinde bir katına kadar uzatılabileceği belirtildiğinden, misyon koruma görev süresinin azami dört yıl olduğu anlaşılmaktadır.
5. İtiraz konusu kural uyarınca misyon koruma görevlisi olan personelin uzatılan üçüncü yılının terfi değerlendirilmesinde dikkate alınacağı, üç yılı aşan sürenin ise dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla azami süreyle (dört yıl) misyon koruma görevini üstlenen görevlinin en çok bir yılının rütbe terfiinde değerlendirme dışı bırakılacağı anlaşılmaktadır. Kuşkusuz terfi değerlendirmesinde dikkate alınmayan dördüncü yılın bir üst rütbeye terfii geciktirmesi nedeniyle personele külfet yüklediği açıktır; ancak personelin yurt dışı görev kapsamında elde ettiği yurt dışı aylığı düşünüldüğünde kişilere yüklenen külfetin aşırı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
6. Bu itibarla kuralın Anayasa’ya uygun olduğu düşüncesiyle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.