“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesi uyarınca (1) Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. (2) Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. (3) Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır. Bu bağlamda, mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikri hakların yanı sıra, icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dahildir.
Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda ayrıntısı verilen 2014/6577 esas sayılı bireysel başvuru sonucunda verdiği 16/02/2017 tarihli kararında, “icra müdürlüğünün ihale bedelinin vadeli bir mevduat hesabına yatırması biçiminde alacağı basit bir tedbirle icra sürecinin hızlı işlememesinin başvurucu üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilere asgari seviyeye indirememiş olması, mülkiyet hakkının devlete yüklediği koruma pozitif yükümlülüğünün ihlali sonucunu doğurduğu” kabul edilmiştir.
İcra müdürlüğünce dosyadaki paranın nemalandırılması sureti ile alacaklının mülkiyet hakkını koruma pozitif yükümlülüğü olan Devletin, Anayasa ile güvenceye bağlanan ve nemanın kendisi olan mülkiyet hakkını koruma yükümlülüğünün de bulunduğu kuşkusuzdur.
Mülkiyet hakkı; kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak şartıyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve üzerinde tasarruf etme imkânı veren bir haktır. Bu bağlamda malikin mülkünü kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin kısıtlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet hakkına getirilmiş bir sınırlama niteliğindedir.
Mahkememizin itirazına konu kural, icra iflas daireleri tarafından takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete ait olacağını öngörmektedir. Alacaklıya verilmek üzere icra dairesince alınan paranın nemasının alacaklıya verilmemesini öngören kuralın mülkiyet hakkına yönelik sınırlama getirdiği açıktır.
Anayasa'nın 35. maddesi ile mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Anayasa'nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Buna göre Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş; ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, genel olarak mülkiyet hakkının hangi koşullarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân sağlanmıştır. Anayasa'nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından mülkiyetin kontrolüne imkân tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (...., B. No: 2014/1546, 2/2/2017, §§ 55-58).
Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin türü belirlenirken sonucu yanında ayrıca müdahalenin amacının da dikkate alınması gerekmektedir. Günümüzde devletler, ekonomik ve sosyal hayatı yönetmek, belli bir düzen kurmak gayesiyle bireylere yükümlülük veya yasak getirici birtakım kurallar ihdas etmektedir. Devletlerce oluşturulan sosyal ve ekonomik düzenin korunabilmesi için çeşitli cezai veya hukuki yaptırımlar vazedilmektedir. Bu yaptırımlar hürriyeti bağlayıcı ceza gibi kişilerin bazı hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması veya duruma göre tamamen ortadan kaldırılması biçiminde olabileceği gibi mülkiyet hakkına müdahale mahiyeti taşıyan mali nitelikteki birtakım kısıtlama veya yoksunluklar şeklinde de tezahür edebilir (... No: 2014/12849, 20/7/2017, § 67).
Mahkememizin itirazına konu kural toplum yararına olmadığı gibi, sosyal ve ekonomik düzenin korunması amacına da yönelik değildir.
Anayasa'nın anılan maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik sınırlamaların kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Öte yandan mülkiyet hakkına sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Anayasa’nın söz konusu maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir. Buna göre mülkiyet hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun olması ve ölçülü olması gerekir.
Anayasa’nın anılan hükümleri uyarınca mülkiyet hakkına yapılan sınırlamalarda dikkate alınacak öncelikli ölçüt, sınırlamanın kanunla yapılmasıdır. Anayasa Mahkemesinin sıkça vurguladığı gibi temel hakları sınırlayan kanunun şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
Mahkememizin itirazına konu 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “ … icra iflas daireleri tarafından … takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir” ibaresinin, keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenleme niteliğinde olmadığı düşünülmektedir.
Bu nedenlerle şikayet başvurusunda, Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2014/6369 esas sayılı icra takibinde 17/01/2020 tarihinde dosyaya giren 41.038.263,38 TL'nin nemasının Devlete ait olduğuna dair Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ … icra iflas daireleri tarafından … takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir” ibaresinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkına aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 152 maddesi ile 6216 Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca;
Bu davada uygulanacak olan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “ … icra iflas daireleri tarafından … takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir” ibaresinin Anayasa'nın 35. maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından, itiraz başvurumuzun kabulü ile somut norm denetimi yoluyla söz konusu ibarenin iptaline karar verilmesini,”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/82
Karar Sayısı : 2023/77
Karar Tarihi : 4/5/2023
R.G.Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…icra iflas daireleri tarafından…” ve “...takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir.” ibarelerinin Anayasa’nın 35. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir
OLAY: Borçludan tahsil edilen paranın nemasının sıra cetveline dâhil edilmesi talebinin reddine ilişkin icra dairesi kararına yönelik şikâyetin incelenmesi sırasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 36. maddesi şöyledir:
“Paraların bankalara ve mal sandıklarına yatırılması:
Madde 36 – Mahkemeler, hakimler, C. savcıları ve icra iflas daireleri tarafından adli ve idari işlemlerle takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir.
(İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesinin 5/4/2023 Tarihli ve E: 2023/48, K: 2023/72 Sayılı Kararı ile)
Paraların bankaya ve malsandıklarına yatırılması için ilgililerden gider adı ile bir şey alınmaz.
Paraların alacaklıya gönderilme giderleri alacaklıya aittir.
İlgilinin hak ettiği parayı, hak etme tarihinden itibaren on yıl içinde almak için müracaat etmemesi halinde, bu paralar Hazineye gelir kaydolunur.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ayhan KILIÇ tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa Mahkemesinin 5/4/2023 tarihli ve E.2023/48, K.2023/72 sayılı kararıyla 492 sayılı Kanun’un 36. maddesinin itiraz konusu kuralların da yer aldığı birinci ve ikinci fıkralarının iptallerine karar verilmiştir. Anılan karar 4/5/2023 tarihli ve 32180 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu itibarla kurallara yönelik itiraz başvurusunun konusunun kalmadığı anlaşılmıştır.
3. Açıklanan nedenle konusu kalmayan başvuru hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
III. HÜKÜM
2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…icra iflas daireleri tarafından…” ve “...takip işlemlerinden dolayı herhangi bir sebeple alınmış olan paraların bankaya yatırılması halinde bu paralara ait faiz, ikramiye ve sair menfaatleri Devlete aittir.” ibarelerine ilişkin itiraz başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA 4/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE