ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2019/111
Karar Sayısı : 2023/63
Karar Tarihi : 5/4/2023
R.G.Tarih-Sayı :
10/10/2023-32335
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 136
milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. Tümünün,
B. 1. 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetlenmesine…”
ibaresinin,
2. 3. maddesinin;
a. (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin,
b. (2) ve (4)
numaralı fıkralarının,
3. 4. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (ç) bendinin,
4. 5. maddesinin;
a. (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin,
b. (4) numaralı
fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerinin,
5. 7. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve
bunların görevlerini belirlemek.” ibaresinin,
6. 8. maddesinin
(4) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,
7. 9. maddesinin,
8. 10. maddesinin
(4) ve (5) numaralı fıkralarının,
9. 12. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının,
10. 13. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,
11. 14.
maddesinin;
a. (1) numaralı fıkrasında
yer alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…” , “…Sigortacılık Uzmanı
ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve “…istihdam…” ibarelerinin,
b. (2) numaralı
fıkrasının,
12. 15.
maddesinin,
13. 19.
maddesinin;
a. (1) numaralı
fıkrasında yer alan “…diğer mevzuatta…” ibaresinin,
b. (2) numaralı
fıkrasının,
14. 20.
maddesinin;
a. (1) numaralı
fıkrasıyla 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’na ekli (III) Sayılı Cetvel’e eklenen “12) Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ibaresinin,
b. (3) numaralı
fıkrasıyla ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların iptal edilerek
10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (2) numaralı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (1) Sayılı
Cetvel’in Hazine ve Maliye Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmasının,
15. Geçici 2.
maddesinin;
a. (1), (3), (4)
ve (5) numaralı fıkralarında yer alan “…Sigorta Denetleme Kurulu…” ibarelerinin,
b. (2) numaralı
fıkrasının,
C. Geçici 3.
maddesinin;
1. Tümünün,
2. (5) ve (7)
numaralı fıkralarının,
3. a. (2),
(3) ve (8) numaralı fıkralarında yer alan “...Sigorta Denetleme Kurulu...”
ibarelerinin,
b. (2), (3) ve (5)
numaralı fıkralarında yer alan “...Sigorta Denetleme Uzmanı ve Sigorta Denetleme
Aktüeri...” ve “...Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı ve Sigorta
Denetleme Aktüer Yardımcısı...” ibarelerinin,
c. (6) numaralı
fıkrasında yer alan “…Sigorta Denetleme Uzmanı, Sigorta Denetleme
Aktüeri, Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı ve Sigorta Denetleme Aktüer
Yardımcısı…” ibaresinin,
Anayasa’nın 2., 6., 7., 8., 10., 70., 104., 123., 128. ve
167. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin
durdurulmasına karar verilmesi talebidir.
I. İPTALİ İSTENEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ KURALLARI VE İLGİLİ
GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME VE CUMHURBAŞKANLIĞI
KARARNAMESİ KURALLARI
A. İptali İstenen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kuralları
Dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK)
şöyledir:
“SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK DÜZENLEME VE DENETLEME
KURUMUNUN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ
Kararname Numarası : 47
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin amacı,
sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine
dair görevleri yürütmek üzere Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun kurulması ile teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin
uygulanmasında;
a)
Bakan: Hazine ve Maliye Bakanını,
b) Bakanlık: Hazine ve Maliye Bakanlığını,
c) Başkan: Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurulu Başkanını,
ç) Kurul: Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurulunu,
d) Kurum: Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Görev ve Yetki
Kuruluş
MADDE 3- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili
mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu
tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu kurulmuştur. Kurumun merkezi
İstanbul’dadır. Kurumun ilişkili olduğu bakanlık Hazine ve Maliye Bakanlığıdır.
(2) Kurum, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurulu ile Başkanlık teşkilatından oluşur.
(3) Kurum, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve
ilgili mevzuatla kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında
bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır. Kurumun kararları yerindelik
denetimine tabi tutulamaz. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi Kurumun
kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremez.
(4) Kurum, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve
ilgili mevzuat çerçevesinde sahip olduğu mali kaynaklarını görev ve
yetkilerinin gerektirdiği ölçüde, kendi bütçesinde belirlenen usul ve esaslar
dahilinde serbestçe kullanır.
(5) Kurum, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve
ilgili mevzuatla verilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak amacıyla
yeterli sayıda ve nitelikte personeli istihdam eder.
Kurumun görev ve yetkileri
MADDE 4- (1) Kurumun görev ve yetkileri şunlardır:
a) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu, 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu, 14/6/2005 tarihli ve 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu,
3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 13/1/2011 tarihli ve 6102
sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 9/5/2012 tarihli ve 6305 sayılı Afet Sigortaları
Kanunu ile diğer mevzuatta yer alan sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin
görev ve yetkileri yürütmek.
b) Sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin mevzuatı
hazırlamak, uygulamak ve ilgililer tarafından uygulanmasını izlemek ve
yönlendirmek.
c) Ülke sigortacılığının ve özel emeklilik
uygulamalarının gelişmesi, sigortalıların ve katılımcıların korunması için
tedbirler almak, bu tedbirleri bizzat uygulamak veya ilgili kuruluşlara
uygulatmak ve uygulanmasını izlemek.
ç) Sigortacılık ve özel emeklilik alanında faaliyet
gösteren kişi ve kuruluşlarla ilgili inceleme, denetleme ve soruşturma işlerini
yürütmek.
d) Sigortacılık, özel emeklilik ve ilgili diğer mali
piyasalarla ilgili alınacak kararların oluşumuna katkıda bulunmak üzere,
yurtiçinde ve yurtdışında meydana gelen gelişmeleri de incelemek ve gözönünde
bulundurmak suretiyle sigortacılık, özel emeklilik ve ilgili diğer mali
piyasalar hakkında konsolide raporlar hazırlamak, bu konulardaki çalışmalara
katılmak ve mütalaa vermek, alınan, derlenen ve kendine tevdi edilen bilgi,
belge ve dokümanlar ile denetim ve izlemelerden elde edilen sonuçları incelemek
ve değerlendirmek.
e) Görev alanıyla ilgili mevzuata ve uygulamaya ilişkin
her türlü araştırma ve diğer çalışmaları yapmak, yürütmek ve görüş bildirmek.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulu
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulu
MADDE 5- (1) Kurul, Kurumun karar organı olup biri Başkan
biri İkinci Başkan olmak üzere Cumhurbaşkanı tarafından atanan beş üyeden
oluşur. Cumhurbaşkanı, atamayla birlikte Başkanı ve İkinci Başkanı da
görevlendirir.
(2) Kurul Başkanı, Kurumun da başkanıdır.
(3) Başkanlığın veya üyeliğin herhangi bir sebeple
boşalması halinde, boşalan Başkanlığa ve üyeliğe birinci fıkra uyarınca bir ay
içinde atama yapılır.
(4) Başkan ve üyelerin Kurumda görev yaptıkları
sürece önceki görevleri ile ilişikleri kesilir. Kamu görevlisi iken Başkan veya
üyeliğe atananlar, memuriyete giriş şartlarını kaybetmemeleri kaydıyla, görevin
herhangi bir sebeple sona ermesi ve otuz gün içinde eski kurumlarına
başvurmaları durumunda atamaya yetkili makam tarafından bir ay içinde
mükteseplerine uygun bir kadroya atanır. Atama gerçekleşinceye kadar, bunların
almakta oldukları her türlü ödemelerin Kurum tarafından ödenmesine devam
olunur. Bir kamu kurumunda çalışmayanlardan üyeliğe atanıp görevi sona erenlere
herhangi bir görev veya işe başlayıncaya kadar, almakta oldukları her türlü
ödemeler Kurum tarafından verilmeye devam edilir ve bu şekilde üyeliği sona
erenlere Kurum tarafından yapılacak ödeme üç ayı geçemez. Kamu görevlisi iken
Başkan veya üyeliğe atananların Kurumda geçirdiği süreler önceki kurum veya
kuruluşlarında geçirilmiş sayılır.
Yasaklar
MADDE 6- (1) Başkan ve üyeler, asli görevlerini
aksatmayacak şekilde bilimsel amaçlı yayın yapabilir, ders ve konferans
verebilir ve bunlardan doğacak telif hakları ile ders ve konferans ücretlerini
alabilir. Ancak, özel bir kanuna dayanmadıkça, Kurumdaki resmi görevlerinin
yürütülmesi dışında kalan resmi veya özel hiçbir görev alamaz, dernek, vakıf,
kooperatif ve benzeri yerlerde yöneticilik yapamaz, ticaretle uğraşamaz,
serbest meslek faaliyetinde bulunamaz, Kurumun düzenlemek ve denetlemekle
yetkili olduğu sektör ve alandaki ortaklıklarda ya da kuruluşlarda pay sahibi
olamaz, hakemlik ve bilirkişilik yapamaz.
(2) Başkan ve üyeler göreve başladıkları tarihten
itibaren, birinci dereceye kadar kan hısımlarının, evlatlıklarının ve
aralarındaki evlilik bağı kalkmış olsa bile eşlerinin Kurumun düzenlemek ve
denetlemekle sorumlu olduğu kuruluşlarda görev almadığını ve bu kuruluşlarda
pay sahibi olmadıklarını temin ve beyan etmek zorundadırlar. Göreve başlama tarihinden
itibaren otuz gün içinde bu fıkraya uygun hareket etmeyen üye, üyelikten
çekilmiş sayılır. Hizmet satın alınması yoluyla danışmanlık veya avukatlık gibi
hizmetleri yürütmek üzere Kurumla sözleşme yapanlar, sözleşme süresince Kurumun
faaliyet alanı ile ilgili başka iş yapmaları halinde bu durumu Kuruma bildirmek
zorundadır. Kurum bu işlerin sakınca doğuracağına karar verirse hizmet veya
vekalet sözleşmesini fesheder.
(3) Başkan ve üyeler ile Kurum personeli görevleri
sırasında öğrendikleri gizli bilgileri bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve özel
kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamaz ve kendilerinin veya
başkalarının yararına kullanamaz. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da
devam eder. Kurumun mal, hizmet ve danışmanlık hizmeti alımı yaptığı kişi ve
kuruluşlar ile bunların çalışanları da bu fıkra hükmüne tabidir.
Kurulun görev ve yetkileri
MADDE 7- (1) Kurulun görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurumun bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili
diğer mevzuatta yer alan sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin görev ve
yetkileri kapsamında bulunan konularda düzenlemeler yapmak ve kararlar almak.
b) Kurumun stratejik planını, performans ölçütlerini,
amaç ve hedeflerini, hizmet kalite standartlarını belirlemek, insan kaynakları
ve çalışma politikalarını oluşturmak, Kurumun hizmet birimleri ve bunların
görevlerini belirlemek.
c) Kurumun stratejik planı ile amaç ve hedeflerine uygun
olarak hazırlanan bütçe teklifini görüşmek ve karara bağlamak.
ç) Kurumun performansını ve mali durumunu gösteren
raporları onaylamak.
d) Taşınmaz alımı, satımı ve kiralanması konularındaki
önerileri görüşüp karara bağlamak.
e) Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle
verilen diğer görevleri yapmak.
Kurulun çalışma esasları
MADDE 8- (1) Kurul, en az iki haftada bir defa olmak
üzere, gerekli hallerde toplanır. Toplantıyı Başkan, yokluğunda İkinci Başkan
yönetir. Toplantının gündemi Başkan, yokluğunda İkinci Başkan tarafından
hazırlanarak toplantı tarihinden en az üç gün önce Kurul üyelerine bildirilir.
Her toplantıda Başkan tarafından Kurumun faaliyetleri hakkında Kurula bilgi
verilir. Gündeme yeni madde eklenebilmesi için toplantı başlamadan önce bir
üyenin öneride bulunması ve önerilen maddenin gündeme eklenmesinin Kurulca
kabul edilmesi gerekir. Kurul toplantıları Kurum merkezi ve merkeze bağlı
birimleri ile Kurul tarafından önceden kararlaştırılmak suretiyle yurtiçinde
başka yerlerde de yapılabilir. Kurul, üyelerin talebi halinde Kurum merkezi
dışında merkeze bağlı birimleri de ilgili üyenin daimi çalışma yeri olarak
belirleyebilir. Üyeler tarafından ilgili yönetmelikte belirlenen usul ve
esaslar uyarınca toplantılara mesafeli katılım sağlanabilir ve Kurul kararları
elektronik ortamda da alınabilir.
(2) Geçerli mazereti olmaksızın arka arkaya dört
toplantıya veya bir takvim yılında toplam on toplantıya mazeretsiz olarak
katılmayan üye üyelikten çekilmiş sayılır. Bu durum, Kurul kararı ile tespit
edilir ve Bakanlığa bildirilir.
(3) Kurul, en az üç üyenin aynı yöndeki oyuyla
karar alır. Üyeler çekimser oy kullanamaz. Kurul kararı tutanakla tespit edilir
ve karar tutanağı toplantı esnasında veya en geç toplantıyı izleyen işgünü,
toplantıya katılan tüm üyeler tarafından imzalanır.
(4) Herhangi bir nedenle üye sayısının Kurulun
karar almasını imkânsız kılacak bir sayıya düşmesi halinde, toplantı nisabı
sağlanacak şekilde ve bir ayı geçmemek üzere, kıdem sırasına göre başkan
yardımcıları üyeliğe vekalet eder. Vekaleten Kurul üyeliği görevini yürüten
başkan yardımcılarının mali ve özlük haklarında bir değişiklik olmaz.
(5) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde belirtilen
süreler saklı kalmak üzere, Kurul kararı, alındığı toplantı tarihinden itibaren
en geç onbeş gün içinde gerekçeleri, varsa karşı oy gerekçeleri ve imzaları ile
birlikte tekemmül ettirilir.
(6) Başkan ve üyeler kendisi, eşi, evlatlıkları ve
üçüncü derece dahil kan ve ikinci derece dahil kayın hısımlarıyla ilgili
konularda müzakere ve oylamaya katılamaz. Bu durum karar metninde ayrıca
belirtilir.
(7) Kurul toplantıları gizlidir. İhtiyaç duyulması
halinde görüşlerinden yararlanmak üzere uzman kişiler Kurul toplantısına davet
edilebilir. Ancak Kurul kararları, toplantıya dışarıdan katılanların yanında
alınamaz.
(8) Kurulun düzenleyici kararları, tekemmül etmesinden
itibaren en geç yedi işgünü içinde Bakanlığa ve yayımlanmak üzere
Cumhurbaşkanlığına gönderilir. Bu kararlar gönderildiği tarihten itibaren en
geç yedi gün içinde Resmî Gazete’de yayımlanır. Bu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinde öngörülen hükümler saklı kalmak üzere, denetleyici nitelikteki
kararlar Kurumun resmi internet sayfasında kamuya duyurulur. Kurul,
yayımlanması ülke ekonomisi ve kamu düzeni açısından sakıncalı olan denetleyici
nitelikteki kararların yayımlanmamasına karar verebilir.
(9) Üyeler ve Kurum personelinin uyacakları mesleki
ve etik ilkeler ile Kurul toplantılarına mesafeli katılım, kararların
elektronik ortamda alınması ve Kurulun çalışma usul ve esaslarına ilişkin diğer
hususlar Kurul kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Başkanlık Teşkilatı
Başkanlık
MADDE 9- (1) Başkanlık teşkilatı; Başkan, başkan
yardımcıları ve hizmet birimlerinden oluşur.
Başkan
MADDE 10- (1) Başkan, Kurumun en üst yöneticisi olup
Kurumun genel yönetim ve temsilinden sorumludur.
(2) Başkanın izin, hastalık, yurtiçi ve yurtdışı
görevlendirme ve görevde bulunmadığı diğer haller ile görevden alınması
durumunda İkinci Başkan, onun da bulunmadığı hallerde Kurul tarafından
belirlenen bir üye Başkana vekalet eder.
(3) Başkanın görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurul toplantılarının gündemini, gün ve saatini
belirlemek, toplantıları idare etmek, gündeme alınmayan başvurular hakkında
gerekli işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin olarak Kurula bilgi vermek.
b) Kurul kararlarının yayımlanmasını veya tebliğini
sağlamak, bu kararların gereğinin yerine getirilmesini temin etmek ve
uygulanmasını izlemek.
c) Hizmet birimlerinden gelen önerilere son şeklini
vererek Kurula sunmak.
ç) Kurulun belirlediği stratejilere, amaç ve hedeflere
uygun olarak, Kurumun yıllık bütçesi ile mali tablolarını hazırlamak.
d) Hizmet birimlerinin, verimli ve uyumlu bir biçimde
çalışmasının en üst düzeyde organizasyonu ve koordinasyonunu sağlamak, Kurum ve
hizmet birimleri arasında çıkabilecek görev ve yetki sorunlarını çözmek.
e) Yıllık faaliyet raporlarını hazırlamak, amaç ve
hedeflere, performans ölçütlerine göre faaliyetlerin değerlendirilmesini
yaptırmak ve bunları Kurula sunmak.
f) Kurumun faaliyet gösterdiği alanda strateji,
politikalar ve ilgili mevzuat ile Başkanlığın ve çalışanların performans
ölçütleri hakkında değerlendirme yapmak.
g) Kurumun diğer kuruluşlarla ilişkilerini yürütmek ve
Kurumu temsil etmek.
ğ) Kurum personelini atamak.
h) Kurumun yönetim ve işleyişine ilişkin diğer görevleri
yerine getirmek.
(4) Kurum, incelemelerini Başkanın onayından geçmiş
çalışma programları ile Başkan tarafından yapılan görevlendirmeler çerçevesinde
gerçekleştirir.
(5) Başkan, yapılacak yerinde denetimde, Kurum
meslek personeli arasından uygun göreceği birini görevlendirebileceği gibi
bunlar arasından oluşturulan bir denetim ekibini de görevlendirebilir.
(6) Başkan, sınırlarını açıkça belirlemek ve yazılı
olmak kaydıyla, Kurula ilişkin olmayan görev ve yetkilerinden bir bölümünü alt
kademelere devredebilir.
Başkan yardımcıları
MADDE 11- (1) Başkanlık teşkilatına ilişkin görevlerinde
Başkana yardımcı olmak üzere Başkan Yardımcısı atanır. Başkan yardımcılarının
sorumlu olacakları birimler Başkan tarafından belirlenir.
(2) Başkan yardımcıları gerektiğinde, sınırlarını
açıkça belirlemek ve yazılı olmak kaydıyla, görev ve yetkilerinden bir bölümünü
alt kademelere devredebilir.
Hizmet birimleri
MADDE 12- (1) Hizmet birimleri ile bu birimlerin çalışma
usul ve esasları, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde belirtilen faaliyet alanı
ile görev ve yetkilere uygun olarak Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı
kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
(2) Kurum, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
kapsamındaki faaliyetlere ilişkin gerek görülen yerlerde Kurum merkezi dışında
birimler kurabilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Personel
Personel
MADDE 13- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve diğer
mevzuatla Kuruma verilen görev ve yetkilerin gerektirdiği asli ve sürekli
hizmetler Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısından oluşan meslek
personeli ile diğer personel eliyle yürütülür. Kurum personeli ilgili mevzuatta
düzenlenen hususlar dışında 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabidir.
Uzman istihdamı
MADDE 14- (1) Kurumda, 657 sayılı Kanunun ek 41 inci
maddesine göre yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde araştırma,
analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yetkisini haiz Sigortacılık
Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı istihdam edilebilir.
(2) Kurumda 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ek 26 ncı maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yerli ve yabancı
personel istihdam edilebilir.
Kadrolar
MADDE 15- (1) Kurumda istihdam edilecek personele ilişkin
kadro sınıf, unvan, derece ve sayıları ekli (1) sayılı Cetvelde gösterilmiştir.
Söz konusu Cetvelde yer alan toplam kadro sayısı geçilmemek ve mevcut kadro
unvanları veya 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinin eki cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere
kadro sınıf, unvan ve derecelerinde değişiklik yapmaya, bu kadroların
kullanılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve boş kadroları iptal
etmeye Kurul yetkilidir.
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli, Geçici ve Son Hükümler
Kurumun bütçesi ve gelirleri ile hesap ve harcamaların
denetimi
MADDE 16- (1) Kurumun gelirlerinin giderlerini
karşılaması esastır. Kurum bütçesi, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununda belirlenen usul ve esaslara göre hazırlanır ve
kabul edilir.
(2) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Taşınır ve taşınmaz malların satışı, kiraya verilmesi
ve işletilmesi ile diğer yollarla değerlendirilmesinden elde edilen gelirler.
b) Kurumun tarafsızlığını ve bağımsızlığını etkilemeyecek
her türlü bağış, yardım, vasiyet ve sair gelirler.
c) Genel bütçeden yapılacak Hazine yardımları.
ç) Kurum gelirlerinin değerlendirilmesinden elde edilen
gelirler.
d) Diğer mevzuatta yer alan gelirler.
(3) Kurumun iç denetimi, kamu iç denetimine ilişkin
düzenlemeler dikkate alınarak Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde
gerçekleştirilir. Görevlendirilecek iç denetçilerin kamu iç denetçi
sertifikasına sahip olması gereklidir.
(4) Kurum, faaliyetleri hakkında resmi internet
sayfası ve Kurum bültenleri aracılığıyla kamuyu azami ölçüde bilgilendirir.
Şeffaflık ve hesap verebilirlik
MADDE 17- (1) Kurumun faaliyetleri hakkındaki yıllık
rapor, raporun ait olduğu dönemi izleyen yılın mayıs ayı sonuna kadar
Cumhurbaşkanına sunulur ve kamuya açıklanır. Kurum, faaliyetleri ile ilgili
olarak yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonuna
bilgi verir.
(2) Kurum, sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinde yaşanan önemli gelişmelere ve sektör göstergelerine ilişkin altı
aylık süreli raporlar yayımlar.
(3) Kurul tarafından yapılan düzenlemeler,
değişiklikleri de içerecek şekilde sürekli olarak güncellenmek suretiyle
Kurumun resmi internet sayfasında yayınlanır.
(4) Kurum tarafından hazırlanan raporların biçim ve
içerikleri ile usul ve esasları Kurulca belirlenir.
Düzenleme yetkisi
MADDE 18- (1) Kurum, bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve
ilgili diğer mevzuat uyarınca görev, yetki ve sorumluluk alanına giren
konularda Kurul kararıyla düzenleyici işlemler yapabilir.
Atıflar
MADDE 19- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yer alan
görev ve yetkiler kapsamında diğer mevzuatta sigortacılık ve özel emekliliğe
ilişkin olarak Bakanlığa, kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğüne ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığına yapılan atıflar Kuruma, Bakana yapılan atıflar
Kurula yapılmış sayılır.
(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümleri
uyarınca kadro unvanları değişen veya kaldırılanların önceki kadro unvanlarına
ilişkin olarak görev ve yetkileri kapsamında mevzuatta yapılmış olan atıflar
yeni kadro unvanlarına yapılmış sayılır.
Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler
MADDE 20- (1) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (III) sayılı Cetvele “12) Sigortacılık ve
Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” satırı eklenmiştir.
(2) 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 217 nci maddesinin birinci fıkrasının (p)
bendi, 219 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ğ) ve (m) bentleri ile 226 ncı
ve 230 uncu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
(3) Ekli (1) sayılı listede yer alan kadrolar iptal
edilerek 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin
eki (1) sayılı Cetvelin Hazine ve Maliye Bakanlığına ait bölümünden
çıkarılmıştır.
(4) 3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu
Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin
eki (II) sayılı Cetvelde yer alan “,SİGORTA DENETLEME UZMANLARI, SİGORTA
DENETLEME AKTÜERLERİ” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
Kurulun oluşumuna ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Kurul ilk toplantısını Başkan ve
üyelerin atamalarının yapıldığı tarihten itibaren onbeş gün içinde yapar.
Kurum, ilk toplantının yapıldığı tarihte kurulmuş sayılır ve bu tarihten
itibaren bir yıl içerisinde teşkilatlanması tamamlanır.
Kurum görev ve hizmetlerinin yürütülmesi ile devir
işlemleri
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile
kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığınca yürürlükten kaldırılan mevzuat ve ilgili diğer mevzuata göre
yerine getirilen görev ve hizmetler Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun kurulduğu tarihe kadar bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte söz konusu birimlerde görev yapmakta olan personel tarafından mevcut
kadro ve unvanları ile yürütülür ve bu kapsamda yapılan harcama ve ödemelerin
anılan birimlere ilişkin ilgili bütçe ödeneklerinden yapılmasına devam olunur.
(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun geçici 1 inci
maddenin birinci fıkrası uyarınca teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar bu
Kuruma verilen görev ve hizmetler ihtiyaç duyulması halinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığında görev yapmakta olan personel tarafından mevcut
kadro ve unvanları ile yürütülür ve söz konusu personel bu süre boyunca Kurumda
geçici olarak görevlendirilmiş sayılır.
(3) Kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının kullanımında olan taşınır, araç, gereç,
malzeme, demirbaş, taşıt, bu birimlere ait arşiv ve veri tabanları ile hizmet
sunucuları Kuruma devredilmiş, anılan hizmet birimlerine tahsis edilmiş ve
personelin kullanımında olan taşınmazlar Kuruma tahsis edilmiş sayılır.
(4) Kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılmış
ve açılacak olan adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra
işlemlerinde Kurum taraf sıfatını kazanır ve dava dosyaları ve icra takiplerine
ilişkin dosyalar Kuruma devredilir.
(5) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı tarafından başlatılan inceleme,
soruşturma ve denetimler ilgili mevzuata göre Kurum tarafından sonuçlandırılır.
Personele ilişkin geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcısı kadrolarında
görev yapmakta olanların görevi geçici 1 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca
Kurumun kurulduğu tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erer ve
bunlar hakkında 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 6 ncı maddesi
hükümlerine göre işlem tesis edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı kadrolarında görev
yapmakta olanların görevi geçici 1 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca
Kurumun kurulduğu tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Bu
fıkra kapsamındakiler hakkında 2/7/2018 tarihli ve 703 sayılı Anayasada Yapılan
Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici
1 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında Hazine
ve Maliye Uzmanı, Sigorta Denetleme Uzmanı ve Sigorta Denetleme Aktüeri
kadrolarında görev yapmakta olanlar ile birinci fıkra uyarınca haklarında işlem
tesis edilenler Sigortacılık Uzmanı kadrolarına; Hazine ve Maliye Uzman
Yardımcısı, Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı ve Sigorta Denetleme Aktüer
Yardımcısı kadrolarında görev yapmakta olanlar Sigortacılık Uzman Yardımcısı
kadrolarına geçici 1 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca Kurumun kurulduğu
tarihten itibaren üç ay içinde talep etmeleri halinde halen bulundukları kadro
dereceleriyle atanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte söz konusu personelden
yurtdışı teşkilatında görev yapmakta olan veya uluslararası kuruluşlarda
görevli bulunan, lisansüstü eğitim sebebiyle yurtdışında bulunan ya da askerlik
veya diğer nedenlerle aylıksız izinli olanlar göreve başladıkları tarihten
itibaren bir ay içinde bu fıkrada belirtilen usul ve esaslar uyarınca anılan
kadrolara atanır.
(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında görev yapmakta olan ve ikinci fıkra
uyarınca Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı kadrolarına
atanma talebinde bulunmayanlardan Sigorta Denetleme Uzmanı ve Sigorta Denetleme
Aktüeri kadrolarında bulunanlar Hazine ve Maliye Uzmanı kadrolarına, Sigorta
Denetleme Uzman Yardımcısı ve Sigorta Denetleme Aktüer Yardımcısı kadrolarında
bulunanlar Hazine ve Maliye Uzman Yardımcısı kadrolarına ikinci fıkrada
belirtilen sürenin sona erdiği tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın
halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılır. Söz konusu personel
için uygun boş kadro bulunmaması halinde anılan kadrolar atama işlemiyle
birlikte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilmiş sayılır.
(4) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, ikinci
fıkra kapsamında bulunanlar hariç olmak üzere, Bakanlıkta Hazine ve Maliye
Uzmanı kadrolarında görev yapmakta olanlar Sigortacılık Uzmanı kadrolarına,
Hazine ve Maliye Uzman Yardımcısı kadrolarında görev yapmakta olanlar
Sigortacılık Uzman Yardımcısı kadrolarına, geçici 1 inci maddenin birinci
fıkrası uyarınca Kurumun kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde kendilerinin
talebi ve Kurum tarafından uygun görülmesi halinde halen bulundukları kadro
dereceleriyle atanabilir. Bu fıkra uyarınca atanacakların sayısı ekli (1)
sayılı Cetvelde yer alan Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı
unvanlı kadro adedinin yüzde yirmisini geçemez.
(5) İkinci ve dördüncü fıkralar uyarınca
atananların Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı, Hazine ve Maliye Uzmanı,
Sigorta Denetleme Uzmanı ve Sigorta Denetleme Aktüeri kadrolarında geçirdikleri
hizmet süreleri Sigortacılık Uzmanı kadrolarında, Hazine ve Maliye Uzman
Yardımcısı, Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı ve Sigorta Denetleme Aktüer
Yardımcısı kadrolarında geçirdikleri hizmet süreleri Sigortacılık Uzman
Yardımcısı kadrolarında; üçüncü fıkra uyarınca atananların Sigorta Denetleme
Uzmanı ve Sigorta Denetleme Aktüeri kadrolarında geçirdikleri hizmet süreleri
Hazine ve Maliye Uzmanı kadrolarında, Sigorta Denetleme Uzman Yardımcısı ve
Sigorta Denetleme Aktüer Yardımcısı kadrolarında geçirdikleri hizmet süreleri
Hazine ve Maliye Uzman Yardımcısı kadrolarında geçmiş sayılır.
(6) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca atanan
Sigorta Denetleme Uzmanı, Sigorta Denetleme Aktüeri, Sigorta Denetleme Uzman
Yardımcısı ve Sigorta Denetleme Aktüer Yardımcısı kadrolarında görev yapmakta
olan personele ait kadrolar ile bu unvanlı boş kadrolar atamaların yapıldığı
tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilerek 2 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin eki (1) sayılı Cetvelin Hazine ve Maliye
Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış sayılır.
(7) İkinci ve dördüncü fıkralar uyarınca atanan
personelden Bakanlığa karşı mecburi hizmet yükümlülüğü bulunanların Kurumda
geçirdikleri süreler bu yükümlülüğün ifasında dikkate alınır.
(8) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında görev
yapmakta olan birinci ve ikinci fıkralarda yer alanlar hariç olmak üzere diğer
kadrolarda bulunanlar, geçici 1 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca Kurumun
kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde kendilerinin talebi ve Kurum
tarafından uygun görülmesi halinde başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın
mükteseplerine uygun Kuruma ait kadrolara atanabilir.
Düzenleyici işlemler
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin
uygulanmasına ilişkin yönetmelikler ve diğer düzenleyici işlemler geçici 1 inci
maddenin birinci fıkrası uyarınca Kurumun kurulduğu tarihten itibaren bir yıl
içerisinde yürürlüğe konulur.
(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca yeni
bir düzenleme yapılıncaya kadar mevcut yönetmelikler ve diğer düzenleyici
işlemlerin bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine aykırı olmayan hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
Tereddütlerin giderilmesi
GEÇİCİ MADDE 5- (1) Kurumun teşkilatlanması ile
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının
kapatılması sebebiyle gerçekleştirilen kapatma, devir, personel geçişi ve
nakli, diğer geçiş işlemleri ile kadro, demirbaş devri ve benzeri hususlara
ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye Bakan yetkilidir.
Yürürlük
MADDE 21- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 22- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümlerini
Cumhurbaşkanı yürütür.
(I) SAYILI CETVEL
KURUMU: SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU
İHDAS EDİLEN KADROLARIN
SINIFI
|
UNVANI
|
DERECESİ
|
ADEDİ
|
GİH
|
Başkan
Yardımcısı
|
1
|
2
|
GİH
|
Daire
Başkanı
|
1
|
9
|
GİH
|
Grup
Başkanı
|
1
|
20
|
GİH
|
Danışman
|
1
|
5
|
GİH
|
Özel
Kalem Müdürü
|
1
|
1
|
GİH
|
Basın
ve Halkla İlişkiler Müşaviri
|
1
|
1
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
1
|
70
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
2
|
5
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
3
|
15
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
4
|
10
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
5
|
20
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
6
|
15
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzmanı
|
7
|
15
|
GİH
|
Sigortacılık
Uzman Yardımcısı
|
8
|
25
|
GİH
|
Sigortacilık
Uzman Yardımcısı
|
9
|
25
|
GİH
|
Mali
Hizmetler Uzmanı
|
6
|
2
|
GİH
|
Mali
Hizmetler Uzinan Yardımcısı
|
9
|
2
|
GİH
|
Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
|
3
|
5
|
GİH
|
Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
|
4
|
5
|
GİH
|
Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni
|
5
|
3
|
GİH
|
Bilgisayar
İşletmeni
|
3
|
20
|
GİH
|
Bilgisayar
İşletmeni
|
4
|
3
|
GİH
|
Bilgisayar
İşletmeni
|
5
|
2
|
GİH
|
Memur
|
5
|
5
|
GİH
|
Memur
|
6
|
2
|
GİH
|
Memur
|
7
|
4
|
GİH
|
Memur
|
8
|
2
|
GİH
|
Memur
|
9
|
10
|
GİH
|
Memur
|
12
|
2
|
GİH
|
Sekreter
|
3
|
2
|
GİH
|
Sekreter
|
4
|
5
|
GİH
|
Sekreter
|
5
|
5
|
GİH
|
Şoför
|
3
|
3
|
GİH
|
Şoför
|
4
|
3
|
GİH
|
Şoför
|
5
|
4
|
AH
|
Avukat
|
8
|
4
|
SH
|
Doktor
|
1
|
1
|
SH
|
Doktor
|
7
|
1
|
SH
|
Hemşire
|
10
|
1
|
SH
|
Hemşire
|
12
|
1
|
TH
|
Programcı
|
9
|
2
|
TH
|
Çözümleyici
|
9
|
3
|
TH
|
Teknisyen
|
6
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
7
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
8
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
9
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
10
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
11
|
1
|
TH
|
Teknisyen
|
12
|
1
|
YH
|
Hizmetli
|
10
|
3
|
YH
|
Hizmetli
|
11
|
3
|
YH
|
Dağıtıcı
|
7
|
1
|
YH
|
Dağıtıcı
|
8
|
1
|
YH
|
Dağıtıcı
|
9
|
1
|
YH
|
Dağıtıcı
|
10
|
1
|
TOPLAM
|
357
|
(1)
SAYILI LİSTE
KURUMU : HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLARIN
SINIFI
|
UNVANI
|
DERECESİ
|
ADEDİ
|
|
GİH
|
Sigortacılık Genel Müdürü
|
1
|
1
|
|
GİH
|
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanı
|
1
|
1
|
|
TOPLAM
|
2
|
|
|
|
|
|
|
|
B. İlgili Görülen Kanun Hükümleri ve Kanun Hükmünde
Kararname Kuralı ile Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kuralları
1. İlgili Görülen Kanun Hükümleri
a. 3/6/2007
tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun;
i. 28. maddesi
şöyledir:
“Denetim
MADDE 28- (1) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta
şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık
faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta ve reasürans aracıları, sigorta
eksperlik faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya
sigortacılık alanında faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık
işlemlerinin denetimi, Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır.
(2) Sigorta Denetleme Kurulu, bir başkan ile
sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların
yardımcılarından oluşur. Bu Kanun ve diğer kanunların sigortacılığa, sigortaya
veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara ilişkin
hükümlerinin Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlığa veya Müsteşarlığa verdiği
teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma görev ve yetkileri sigorta denetleme
uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları eliyle ifa
edilir ve kullanılır.
(3) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin
faaliyetleri, varlıkları, iştirakleri, alacakları, özkaynakları ve borçları ile
kâr ve zarar hesapları arasındaki ilgi ve dengelerin ve malî bünyelerini ve
idarî yapılarını etkileyen diğer tüm unsurların, tahsil edilen primler ile
birikimlerin değerlendirilmesi ve korunması ile aktüeryal ve finansal hesap ve
dengelerin incelenmesi, tespit ve denetimi sigorta denetleme uzmanları, sigorta
denetleme aktüerleri ile bunların yardımcıları tarafından yapılır.
(4) Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme
aktüerleri ile bunların yardımcıları; sigorta şirketleri ve reasürans
şirketleri ile bunların bağlı ortaklıkları, iştirakleri, şubeleri ile
temsilciliklerinden, aracılar ve bankalar da dahil olmak üzere diğer kişilerden
bu Kanun ve diğer kanunların sigortacılıkla ilgili hükümleri bakımından gerekli
görecekleri bilgileri istemeye ve bunların tüm defter, kayıt ve belgelerini
incelemeye yetkilidir.
(5) Kamu kurum ve kuruluşları, Birlik ile diğer
benzeri sivil toplum ve meslek kuruluşları, bu madde kapsamına giren konu ve
işlemlerle sınırlı olmak üzere, Devletin güvenliği ve temel dış yararlarına
karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile aile hayatının gizliliği ve savunma
hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlardaki yasaklayıcı
ve sınırlayıcı hükümler dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa sigorta denetleme
uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları tarafından
istenecek görevleriyle ilgili her türlü bilgi ve belgeyi uygun süre ve ortamda
vermeye, istenecek defter ve belgeleri ibraz etmeye ve incelemeye hazır bulundurmakla,
bilgi işlem sistemini denetim amaçlarına uygun olarak açmaya ve verilerin
güvenliğini sağlamaya mecburdur. Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme
aktüerleri ve bunların yardımcıları bu madde kapsamındaki kuruluşların yönetim
ve denetim kurullarının toplantı tutanakları ile bu kurullara verilen raporları
istemeye, inceleme konusu olan işlemlerle ilgisi olan diğer kişi, kurum ve
kuruluşlar nezdinde inceleme yapmaya yetkilidir.
(6) Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme
aktüerleri ve bunların yardımcıları tarafından gerçekleştirilen denetim,
inceleme ve soruşturmalar sırasında talep edilmesi halinde, incelemeye,
denetime veya soruşturmaya tâbi kuruluşlar tarafından, iç kontrol sistemlerinde
çalışanların yardımı da dahil olmak üzere her türlü destek sağlanır.
(7) Bu Kanun hükümleri ile diğer kanunlarda yer
alan hükümler çerçevesinde, bu Kanuna tâbi kuruluşların faaliyetlerinin, risk
yapısının, varlıkları, alacakları, özkaynakları, borçları, yükümlülükleri ve
taahhütleri, gelir ve gider hesapları arasındaki ilgi ve dengelerin ve malî
bünyeyi etkileyen diğer tüm unsurların ve bu kuruluşlarca karşılaşılan
risklerin gözetim faaliyetleri çerçevesinde tespiti, tahlili, izlenmesi ve
ölçülmesi çıkartılacak yönetmeliğe göre Müsteşarlık tarafından yapılır.
(8) Müsteşarlık, bu Kanuna tâbi kuruluşlara ait bilgi ve
belgeleri, bu kuruluşların konsolide ve konsolide olmayan bazda malî bünyeleri
ve idarî yapılarının mevzuata uygunluğunu izlemek, analiz etmek, ilgili kuruluşlara
ait rapor, tablo ve iç kontrol raporları ile Müsteşarlığın denetim ve gözetim
sonuçlarını karşılaştırmak suretiyle değerlendirmek, elde edilen sonuçlara göre
kuruluşların taşıdıkları risklerin türleri, büyüklüğü ve kuruluşları etkileme
durumunu, risk yönetim sisteminin güvenilirliği ile denetim riskini dikkate
almak suretiyle kuruluşlar hakkında gerekli görülen tüm tedbirlerin alınmasını
ve sonuçlandırılmasını sağlamak, söz konusu kuruluşların bağlı ortaklıklarının,
malî iştiraklerinin ve şubelerinin faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyen veya
etkileyebilecek uygulamaları takip etmek, gerekirse ilgililer nezdinde
girişimde bulunmak konularında yetkilidir.
(9) Bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşlar hesap ve kayıt
düzenleriyle uyumlu olarak Müsteşarlıkça belirlenen formatlara uygun bir
şekilde üretecekleri bilgi, belge, cetvel, rapor ve malî tabloları
Müsteşarlıkça belirlenen iletişim kanallarını kullanmak suretiyle belirlenen
süreler içinde Müsteşarlığa tevdi etmekle yükümlüdür. Kuruluşlar tarafından elektronik
ortamda gönderilen bilgiler, iç kontrol sistemi kapsamında yönetim kurulunun
sorumluluğundadır.”
ii. Ek 5.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(2) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunda Başkan Yardımcısı, Daire Başkanı ve Grup Başkanı
kadrolarına atanacaklarda aşağıdaki şartlar aranır:
a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartları taşımak.
b) En az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olmak.
c) Kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak
kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az
beş yıl çalışmış olmak.”
b. 28/3/2001
tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanunu’nun dava konusu CBK’nın çıkarıldığı 17/10/2019 tarihi itibarıyla;
i. 2. maddesinin
(c) bendi şöyledir:
“Tanımlar
Madde 2- Bu Kanunda geçen deyimlerden;
…
c) Kurul : Sermaye Piyasası Kurulunu,
…
İfade eder.”
ii. 20. maddesi
şöyledir:
“Denetim
Madde 20-
Şirketin bu Kanun çerçevesinde yürütülen emeklilik
faaliyetleri ile sigortacılık faaliyetleri Müsteşarlığın denetimine tâbidir.
Şirketin fonlarına, portföy yöneticilerine ve saklayıcılara ilişkin hesap ve
işlemleri ise Kurulun denetimine tâbidir. Denetimlere ilişkin raporlar, konularına
göre Müsteşarlık veya Kurul tarafından değerlendirilir ve sonuçlandırılır.”
iii. 20/A maddesi şöyledir:
“Emeklilik gözetim merkezi
Madde 20/A –
Müsteşarlık, bireysel emeklilik sisteminin güvenli ve
etkin biçimde işletilmesini sağlamak, katılımcıların hak ve menfaatlerini
korumak amacıyla şirketlerin ve bireysel emeklilik aracılarının faaliyetlerinin
gözetim ve denetimine yönelik alt yapı oluşturulmasına, portföy yönetim
şirketlerinin emeklilik yatırım fonlarına ilişkin faaliyetlerinin Kurulca gözetimine
yönelik altyapı oluşturularak raporlama yapılmasına, bireysel emeklilik
hesaplarına, emeklilik planlarına, işlemlerin konsolidasyonuna, katılımcılara
ait bilgilerin saklanmasına, kamunun ve katılımcıların bilgilendirilmesine,
istatistik üretimine, bireysel emeklilik aracıları siciline ve bireysel
emeklilik aracıları sınavına ilişkin işlemlerin yapılması ile hayat sigortaları
ve diğer sigorta branşlarına ilişkin verilebilecek diğer görevleri yerine
getirmek üzere özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir tüzel kişiyi emeklilik
gözetim merkezi olarak görevlendirebilir. Emeklilik gözetim merkezinin ana
sözleşmesinde yer alması gereken hususlar Müsteşarlıkça belirlenir ve bu ana
sözleşmede yapılacak değişikliklerde Müsteşarlığın uygun görüşü aranır. Emeklilik
şirketleri, Müsteşarlığın uygun görmesi halinde hayat branşında faaliyet
gösteren sigorta şirketleri ile diğer kurum ve kuruluşlar emeklilik gözetim
merkezine ortak olabilir. Emeklilik gözetim merkezi, Müsteşarlığın denetimine
tâbidir. Bu Kanun kapsamındaki şirket, kurum, kuruluş ve kişiler, bu Kanuna
istinaden verilen görevlerin yerine getirilmesini teminen talep edilen bilgi ve
belgeleri emeklilik gözetim merkezine aktarır. Emeklilik gözetim merkezinin
çalışma esas ve usûlleri Müsteşarlık tarafından belirlenir.”
2. İlgili Görülen Kanun Hükmünde Kararname Kuralı
27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname’nin (KHK) ek 33. maddesi şöyledir:
“Kadro ve pozisyonları kaldırılan personel
Ek Madde 33 - (Ek: 2/7/2018 - KHK-703/178 md.)
Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlarında
gerçekleştirilen düzenlemelerin zorunlu kıldığı hallerde Cumhurbaşkanlığı
kararnameleriyle kadro veya pozisyonları kaldırılan personelden;
a) Üst kademe kamu yöneticileri dışındaki yönetici kadro veya
pozisyonlarında bulunanlar, devredildikleri kurum veya birimde, durumlarına ve
statülerine uygun araştırmacı kadro veya pozisyonlarına,
b) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı
maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde
sayılan kadrolar ile mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlikleri aynı
veya benzer nitelik arz eden kadro veya pozisyonlarda bulunanlar,
devredildikleri kurum veya birimde eşdeğer nitelikteki durumlarına ve
statülerine uygun kadro veya pozisyonlara,
c) (a) bendi kapsamında olmakla birlikte ilgili mevzuatı
uyarınca görevde yükselme sınavıyla atanılabilecek kadro veya pozisyonlarda
bulunanlar, devredildikleri kurum veya birimde durumlarına ve statülerine uygun
aynı veya eşdeğer kadro veya pozisyonlara,
ç) Diğerleri, devredildikleri kurum veya birimde
durumlarına ve statülerine uygun aynı veya eşdeğer kadro veya pozisyonlara,
en geç bir ay içinde atanırlar. Bunlar atama işlemi
yapılıncaya kadar ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilirler ve bu süreçte eski
kadro veya pozisyonlarına ait aylık, ek gösterge ve her türlü zam ve
tazminatlar ile diğer mali ve sosyal haklarını almaya devam ederler. Birinci
fırkanın (a) bendine göre araştırmacı kadro veya pozisyonlarına atananlardan
talepte bulunanlar, devredildikleri kurum veya birimde, daha önce bulundukları
657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin “Ortak Hükümler” bölümünün (A) fıkrasının
(11) numaralı bendinde sayılan kadrolar ile mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlilikleri aynı veya benzer nitelik arz eden kadro veya
pozisyonlara eşdeğer nitelikteki veya öğrenim durumları itibarıyla ihraz etmiş
oldukları unvanlara ilişkin kadro veya pozisyonlara bir ay içinde atanırlar.
Teşkilat yapısı ve/veya kadro ya da pozisyonun niteliği
itibarıyla birinci fıkraya göre atanabileceği kadro veya pozisyon bulunmayan
personele ilişkin bilgiler devir tarihinden itibaren en geç doksan gün
içerisinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bildirilen personelin atama
teklifleri; statüleri, unvanları ve yürüttükleri görevlere uygun personel
istihdam eden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına Devlet Personel Başkanlığı
tarafından il tercihleri dikkate alınarak kırkbeş gün içinde yapılır. Ancak
birinci fıkranın (a) bendi kapsamında olanlardan bu fıkraya göre Devlet Personel
Başkanlığına bildirilenlerin teklif edileceği kadro veya pozisyonlar, bunların
daha önce bulundukları yöneticilik görevleri dışındaki veya öğrenim durumları
itibarıyla ihraz etmiş oldukları unvanlara ilişkin kadro veya pozisyonlar esas
alınarak belirlenir. Atama teklifinin kamu kurum ve kuruluşuna intikalinden
itibaren otuz gün içinde atama işlemlerinin tamamlanması zorunludur.
Bu madde kapsamında yapılacak atamalar için uygun boş
kadro veya pozisyon bulunmaması hâlinde, atama onayının alınmasıyla birlikte
başka bir işleme gerek kalmaksızın, söz konusu kadro veya pozisyonlar ihdas
edilmiş ve kurumların kadro veya pozisyon cetvellerinin ilgili bölümlerine
eklenmiş sayılır. Anılan kadro ve pozisyonlara atananlar, atamaya yetkili
amirleri tarafından belirlenen birimlerde istihdam edilir. İhdas edilen kadro
ve pozisyonlar ihdas tarihinden itibaren en geç bir ay içerisinde Devlet
Personel Başkanlığına bildirilir.
Birinci fıkranın (a) bendi uyarınca atanan personele;
atandıkları yeni kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak yapılan ücret,
tazminat, aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödeme ve
benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili
çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders ücreti hariç) toplam net tutarının,
yeni kadro veya pozisyonlarına atandıkları tarih itibarıyla eski kadro veya
pozisyonlarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları sözleşme ücreti, ücret,
tazminat, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı), her
türlü zam ve tazminatları ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin
(ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders
ücreti hariç) toplam net tutarının dörtte üçünden/beşte dördünden az olması
halinde, atandıkları söz konusu kadro veya pozisyonlarda bulunmaları kaydıyla,
atandıkları tarihi takip eden ay başından itibaren fiili çalışmaya bağlı
ödemeler hariç, önceki görevine ait ödeme unsurlarının dörtte üçü /beşte dördü
esas alınarak verilmeye devam edilir.
Birinci fıkranın (b), (c), (ç) bentleri uyarınca atanan
personelin yeni kadro veya pozisyonlarına atandıkları tarih itibarıyla eski
kadro veya pozisyonlarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları sözleşme ücreti,
ücret, tazminat, aylık, ek gösterge, ikramiye (bir aya isabet eden net tutarı),
her türlü zam ve tazminatları ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin
(ilgili mevzuatı uyarınca fiili çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders
ücreti hariç) toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas
alınır); atandıkları yeni kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak yapılan ücret,
tazminat, aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları, ek ödeme ve
benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (ilgili mevzuatı uyarınca fiili
çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ve ek ders ücreti hariç) toplam net
tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve
kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak
ödenir. Atandıkları kadro veya pozisyon unvanlarında isteğe bağlı olarak
herhangi bir değişiklik olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara
fark tazminatı ödenmesine son verilir.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle gerçekleştirilen
teşkilat düzenlemeleri sonucunda unvan itibarıyla ilk kez ihdas edilen kadro
veya pozisyonların, mevzuatta yer alan kadro veya pozisyonlardan hangisine
özlük hakları bakımından karşılık geldiği Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde
gösterilir. İhdas edilen kadro veya pozisyonlarda bulunanlara, karşılık olarak
belirlenen kadro veya pozisyonda bulunan emsali personele mali ve sosyal haklar
kapsamında yapılan ödemeler aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenir. Karşılık
olarak belirlenen kadro veya pozisyonda bulunan emsali personele yapılan
ödemelerden vergi ve diğer yasal kesintilere tabi olmayanlar, bu maddeye göre
de vergi ve diğer kesintilere tabi olmaz. Bunlardan 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi ile ilgilendirilenler emeklilik hakları bakımından
da karşılık olarak belirlenen kadro veya pozisyonda bulunan emsali personel ile
denk kabul edilir.
Bu madde uyarınca atanan personelin önceki birim veya
kurumda geçen hizmetleri atandığı birim veya kurumda, kaldırılan kadro veya
pozisyonlarında geçen hizmet süreleri yeni atandıkları kadro veya pozisyonda
geçmiş sayılır.
Üst kademe kamu yöneticileri hakkında ilgili
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümleri uygulanır.
Diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri
gidermeye Devlet Personel Başkanlığı yetkili ve görevlidir.”
3. İlgili Görülen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kuralları
10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (3)
numaralı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama
Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
a. 2. maddesinin
(2) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer
alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı kararıyla, (II) sayılı cetvelde
yer alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı onayı ile atama yapılır.”
b. 3. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Atama şartları
MADDE 3- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I)
sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklarda aşağıdaki
şartlar aranır:
a) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde sayılan genel
şartları taşımak.
b) En az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olmak.
c) Kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak
kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az
beş yıl çalışmış olmak.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Recep KÖMÜRCÜ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN, Engin
YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir
ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU ve Selahaddin
MENTEŞ’in katılımlarıyla 24/12/2019 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör
Gülbin AYNUR tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu CBK
kuralları, ilgili görülen kanun hükümleri
ile KHK ve CBK kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları ile bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A. Cumhurbaşkanlığı
Kararnamelerinin Anayasal Çerçevesi ve Yargısal Denetimi
3. 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa’nın bazı
maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle yeni bir hükûmet
sistemine geçilmiş ve buna bağlı olarak Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri
yeniden düzenlenmiştir. Anayasa’nın 8. maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna ait olduğu ifade edilmekte iken maddede
yapılan değişiklikle Bakanlar Kurulu kaldırılarak yürütme yetkisi ve görevi tek
başına Cumhurbaşkanı’na verilmiştir. Anayasa’da Bakanlar Kuruluna verilen görev
ve yetkilere ilişkin maddelerde de aynı doğrultuda değişiklik yapılarak daha
önce Bakanlar Kuruluna ait olan görev ve yetkilerin Cumhurbaşkanı tarafından
yerine getirilmesi öngörülmüştür.
4. Yeni hükûmet sisteminin en önemli özelliklerinden biri
Cumhurbaşkanı’na “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” adı altında düzenleme
yapma yetkisinin tanınmasıdır. CBK’ların en belirgin özelliği ise Cumhurbaşkanı’na
belirli konularda ilk elden düzenleme yapma yetkisinin verilmiş olmasıdır.
Yürütmenin diğer düzenleyici işlemlerinden farklı olarak Cumhurbaşkanı
Anayasa’da belirlenen yetki çerçevesinde herhangi bir kanuna dayanmadan ya da
yasama organının onayı olmadan CBK’lar yoluyla düzenleme yapabilecektir.
5. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
birinci cümlesinde Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK
çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır. Düzenlemeyle yürütme yetkisine
ilişkin olmak kaydıyla CBK çıkarma konusunda Cumhurbaşkanı’na genel bir
yetki verilmiştir. Maddenin gerekçesinde, yeni hükûmet sistemi gözetilerek
Cumhurbaşkanı’nın genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili
olarak ihtiyaç duyduğu konularda CBK çıkarabilmesine imkân tanımak amacıyla ilk
elden düzenleme yapma yetkisinin tanındığı ifade edilmiştir.
6. Cumhurbaşkanı’na yürütme yetkisine ilişkin konularda
CBK çıkarma yetkisinin genel olarak verilmesinin yanı sıra Anayasa’nın diğer
bazı maddelerinde belirtilen kimi konuların CBK ile düzenleneceği ayrıca ifade
edilmiştir. Bu kapsamda Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında üst
kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usûl ve esasların; 106.
maddesinin on birinci fıkrasında bakanlıkların kurulması, kaldırılması,
görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının
kurulmasının; 108. maddesinin dördüncü fıkrasında Devlet Denetleme Kurulunun
işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işlerinin; 118. maddesinin
altıncı fıkrasında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve
görevlerinin CBK’larla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa’nın 123.
maddesinin üçüncü fıkrasında ise kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya CBK ile
kurulacağı belirtilmiştir.
7. Anayasa’nın 148. maddesinde CBK’ların şekil ve esas
bakımından Anayasa’ya uygunluğunun denetlenmesi öngörülmüş, yargısal denetim
görev ve yetkisi de Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
8. Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na CBK çıkarma yetkisi
verilmekle birlikte bu yetki sınırsız değildir. Kanunlardan farklı olarak
Anayasa’da CBK’yla düzenlenecek konular sınırlandırılmıştır. Konu bakımından
yetki yönünden getirilen bu sınırlamalar Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci
fıkrasının ilk dört cümlesinde düzenlenmiştir.
9. Anılan fıkranın birinci cümlesinde Cumhurbaşkanı’nın yürütme
yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabileceği ifade edilmiştir. Buna göre
yürütme yetkisine ilişkin konular dışında CBK ile düzenleme yapılması mümkün
değildir.
10. Fıkranın ikinci cümlesinde “Anayasa’nın ikinci
kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin” CBK’yla
düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca belirtilen alanlarda CBK
ile düzenleme yapılamaz.
11. Fıkranın üçüncü cümlesinde de Anayasa’da münhasıran
kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hüküm altına
alınmıştır. Ancak Anayasa’da hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine
ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin
yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü
konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği kabul edilmektedir (AYM, E.2016/150,
K.2017/179, 28/12/2017, § 57; E.2016/180, K.2018/4, 18/1/2018, § 17; E.2017/51,
K.2017/163, 29/11/2017, § 13; E.2016/139, K.2016/188, 14/12/2016, § 9;
E.2013/47, K.2013/72, 6/6/2013). Buna göre Anayasa’da kanunla düzenleneceği
belirtilen alanlarda Cumhurbaşkanı’nın CBK çıkarma yetkisi bulunmamaktadır.
12. Fıkranın dördüncü cümlesinde ise kanunda açıkça
düzenlenen konularda CBK çıkarılamayacağı ifade edilmiştir. Anılan hükme
göre Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabilmesi
için CBK’yla düzenlenecek konunun kanunlarda açıkça düzenlenmemiş olması
gerekir.
13. CBK’ların yukarıda belirtilen konu bakımından yetki
kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde içeriği
Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin Anayasa’ya
uygunluğundan söz edilemez. Dolayısıyla CBK’ların yargısal denetiminde
öncelikle Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu
bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir. Anılan fıkra
yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa
CBK’ların içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmalıdır.
14. CBK’nın tümüne yönelik aykırılık iddiasıyla ilgili
olarak yapılacak Anayasa’ya uygunluk denetiminde ise yalnızca, CBK’nın
düzenleme amacını ve kapsamını belirleyen hükümlerinden hareketle temel
düzenleme alanının ortaya konulması ve bu alanın Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun
değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla anılan denetimde CBK’nın her bir
maddesinde düzenlenen konuların belirtilen bağlamda ayrı ayrı değerlendirilmesi
söz konusu değildir. Bu itibarla CBK’nın tümü bakımından yapılan denetim
neticesinde CBK’nın tümünün Anayasa’ya uygun olduğu yönünde ulaşılabilecek
sonucun, ayrıca iptali talep edilen her bir CBK kuralına ilişkin olarak
yapılacak anayasallık denetimi üzerinde bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır.
B. CBK’nın Tümünün İncelenmesi
15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43.
maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Mahkemenin, kanunların, Cumhurbaşkanlığı
kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya
aykırılığı hususunda ileri sürülen gerekçelere dayanma zorunluluğu yoktur.
Mahkeme, taleple bağlı kalmak şartıyla başka gerekçeyle de Anayasaya aykırılık
kararı verebilir.” denilmiştir. Buna göre Anayasa Mahkemesi iptal
davalarında ve itiraz başvurularında yapacağı incelemede taleple bağlı
bulunmaktadır.
16. Dava dilekçesinde CBK’nın tümü
yönünden geçerli olabilecek bazı gerekçelere dayanılarak (47) numaralı CBK’nın
tümünün, ayrıca konu ve içerik yönünden Anayasa’ya aykırı oldukları
gerekçesiyle bazı madde, fıkra, bent, cümle veya ibarelerinin iptalleri talep
edilmiştir. Bunun dışında CBK kurallarının her birinin ayrı ayrı Anayasa’ya
aykırılığını ileri süren bir talebe yer verilmemiştir. Buna göre ayrıca dava
konusu edilen kurallar haricinde CBK, tümü yönünden incelenmiş; CBK’da
düzenlenen her bir kurala ilişkin ayrıca bir inceleme yapılmamıştır. Dolayısıyla
CBK’nın tümü yönünden aşağıda ulaşılacak sonucun her bir CBK kuralı yönünden
yapılacak inceleme neticesinde verilecek kararın sonuçlarını doğurmayacağının
vurgulanması gerekir.
1. Genel Açıklama
17. Sigorta, önceden ödenen primler karşılığında, bir
şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride uğrayabileceği zararın
giderilmesinin teminat altına alınmasıdır. Bu husustaki iş ve işlemlerin
yürütülmesini konu alan sigortacılık, çok çeşitli risklerin teminat altına
alınabilmesi nedeniyle bir toplumun hemen her kesimini ilgilendiren yaygın bir
ekonomik faaliyet türüdür. Ülkenin tasarruf kapasitesini artırmak suretiyle
uzun vadeli fon yaratması sebebiyle ekonomide önemli bir finansal hizmet
görevini de üstlenmiş olan sigortacılık sektörü bu yönüyle ekonominin genel
işleyişini etkileme gücüne sahiptir. Hem ülke ekonomisinin seyri üzerindeki
belirleyici gücü hem de bireylerin ve dolayısıyla toplumun refahına etkisi
sigortacılık sektörünü güven ve istikrar unsurlarının ön plana çıktığı hassas
bir ekonomik faaliyet alanı konumuna getirmektedir. Diğer yandan, teminat
altına alınabilen risklerin çeşitliliğine de bağlı olarak sigortacılık, kendine
özgü ve karmaşık bir teknik işleyiş gerektirmektedir. Sektörün faaliyet
gösterdiği ekonomi alanının hassasiyeti de gözetilerek bu işleyişte ortaya
çıkabilecek olumsuzlukların bertaraf edilmesi ihtiyacı sigortacılık sektörünün
özel düzenlemelere tabi tutulmasını beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda ilk
olarak 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu ile sigorta
sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi Ticaret Bakanlığına verilmiş,
sonrasında aynı Kanun’la 1963 yılında, sigortacılık
alanında faaliyet gösteren şirketlerin faaliyetlerini denetlemek üzere Sigorta
Murakabe Kurulu kurulmuştur. 3/6/2007 tarihinde kabul edilen 5684 sayılı
Sigortacılık Kanunu ile 7397 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış; sigortacılığın
geliştirilmesini sağlamak, sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir
ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek üzere sigorta şirketlerinin
faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin hususlarla ilgili usûl
ve esaslar düzenlenmiştir.
18. Özel emeklilik, bireylerin emeklilikte daha iyi bir
yaşam standardına sahip olması amacıyla sosyal güvenlik kurumlarından sağlanan
emeklilik gelirlerine ek gelir sağlanması için kamu sosyal güvenlik sistemine
tamamlayıcı nitelikte olmak üzere, bireylerin emekliliğe yönelik isteğe bağlı
tasarruflarını düzenleyen bireysel emeklilik hesaplarına dayalı olarak
oluşturulmuş fonlu bir sistemdir. Sigortacılıkta olduğu gibi emekliliğe yönelik
tasarrufların da mali piyasalar içinde uzun vadeli fon yaratma potansiyeli
bulunması sebebiyle ekonominin genel işleyişi üzerinde önemli bir gücü
olduğundan özel emeklilik sektörü de güven ve istikrar unsurlarının ön plana
çıktığı hassas bir ekonomik faaliyet alanıdır. Bu nedenle özel emeklilik alanı
da ayrı bir düzenlemeye tabi tutulmuş, bu kapsamda 28/3/2001 tarihinde kabul
edilen 4632 sayılı Kanun’da bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve
denetlenmesiyle ilgili hususlara yer verilmiştir.
19. 9/12/1994 tarihli ve 4059 sayılı Hazine
Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’la Hazine Müsteşarlığının
(Müsteşarlık) anahizmet birimi şeklinde Sigortacılık Genel Müdürlüğü kurulmuş;
anılan birim sigortacılıkla ilgili konularda
mevzuatı hazırlamak, uygulamak, ilgililer tarafından uygulanmasını izlemek,
yönlendirmek, ülke sigortacılığının gelişmesi ve sigortalıların korunması için
tedbirler almak, bu tedbirleri bizzat uygulamak veya ilgili kuruluşlarda
uygulanmasını izlemek gibi görev ve yetkilerle donatılmıştır. Aynı Kanun’la
Müsteşarlığın danışma ve denetim birimi olarak Sigorta Denetleme Kurulu
kurulmuştur. Sigorta denetleme uzmanı sıfatını haiz bir başkan, yeterli
sayıda uzman, uzman yardımcısı, aktüer ve aktüer yardımcılarından oluşması
öngörülen bu Kurula sigortacılık sektöründe denetleme,
inceleme ve soruşturma işlerini yürütme görev ve yetkisi verilmiştir.
20. Müsteşarlığın teşkilat ve görevlerine ilişkin olarak
4059 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
göre oluşturulan idari teşkilat yapısına geçiş sürecinde 2/7/2018 tarihli ve
703 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile yürürlükten kaldırılmış, böylece Müsteşarlığın ve
dolayısıyla onun bünyesindeki Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile Sigorta
Denetleme Kurulunun hukuki varlığına son verilmiştir.
21. Yeni hükûmet sistemine geçilmesiyle birlikte
Müsteşarlık, Hazine ve Maliye Bakanlığı adı altında teşkilatlanmıştır. Hazine
ve Maliye Bakanlığının (Bakanlık) teşkilat yapısı, görev ve yetkileri 10/7/2018
tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan (1) numaralı CBK’da yeniden
düzenlenmiş, anılan CBK’nın 219. maddesinde Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı Bakanlığın hizmet birimleri arasında
sayılmıştır. CBK’da 4059 sayılı Kanun’daki mülga
düzenlemelerden farklı olarak sigortacılığın yanında özel emeklilikle ilgili
düzenleme ve denetleme görevleri de adı geçen birimlere verilmiştir. Bu
kapsamda sigortacılık ve özel emeklilikle ilgili konularda mevzuatı
hazırlamak, uygulamak, uygulanmasını izlemek, sigortacılığın gelişmesi ve
sigortalıların korunması için tedbirler almak, bu tedbirleri bizzat uygulamak
gibi konular Sigortacılık Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılırken
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı da 5684
sayılı Sigortacılık Kanunu, 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım
Sistemi Kanunu ve sigortacılık ve özel emeklilik ile ilgili diğer mevzuat ile
verilen görev ve yetkilerin gerektirdiği denetleme, inceleme ve soruşturma
işlerini yürütmekle görevli ve yetkili kılınmıştır.
22. Dava konusu CBK ile sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere kamu tüzel
kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) adı altında yeni bir kurum kurulmuş, buna
koşut olarak daha önce söz konusu görevleri yürüten ve (1) numaralı CBK’da
Bakanlığın hizmet birimleri olarak düzenlenen Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının kuruluş, görev ve yetkilerine dair
anılan CBK hükümleri dava konusu CBK’nın 20. maddesinin (2) numaralı fıkrasıyla
yürürlükten kaldırılarak adı geçen birimler kapatılmıştır. Diğer yandan dava
konusu CBK’nın 19. maddesinde bu CBK’da yer alan görev ve yetkiler kapsamında
diğer mevzuatta sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin olarak kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğüne ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına yapılan
atıfların SEDDK’ya/(Kurum) yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla dava
konusu CBK ile kurulan SEDDK’nın daha önce (1) numaralı CBK’da Bakanlığın
hizmet birimleri olarak düzenlenen Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığının yerine öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
2. Anlam ve Kapsam
23. (47) numaralı CBK’nın “Amaç ve kapsam”
başlıklı 1. maddesinde bu CBK’nın amacının sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere
SEDDK’nın kurulması ile teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usûl
ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmiştir.
24. Nitekim Cumhurbaşkanlığının
dava konusu CBK’ya ilişkin 25/12/2020 tarihli görüş yazısında anılan CBK’nın
genel gerekçesi olarak; sigortacılığın finansal sistem içerisindeki en geniş
yelpazeye sahip sektör konumunda olduğu belirtilmiş, 20/9/2018 tarihli ve 108
sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanan Orta Vadeli Programda; ekonomi
yönetimi ile ilgili kurumların yeniden yapılandırılarak hızlı karar alan,
piyasaların ve özel sektörün önünden giden ve onun önünü açan bir yönetim
anlayışının benimsenerek finansal istikrarı ve güvenliği esas alan yeni bir
finansal mimari oluşturulması, çalışanların işverenleri aracılığıyla bireysel
emeklilik sistemine otomatik olarak katılması uygulamasının yeniden
yapılandırılarak daha sürdürülebilir hâle getirilmesi konularına yer verildiği
de hatırlatılarak ülkemizdeki sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere aynı alanda
faaliyette bulunan tek bir teşkilat bulunması gerekliliğinden ötürü bağımsız
idari otorite niteliğini haiz düzenleyici ve denetleyici kurum statüsünde
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun kurulması
ihtiyacının hasıl olduğu hususu gösterilmiştir.
25. Anılan gerekçesi ile “Amaç ve
kapsam” başlıklı 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde CBK’nın temel
konusunun, Türk idari teşkilatının içinde sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi biçimindeki kamu hizmetini yürütecek
kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurumun kurulması olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla CBK’da yer alan düzenlemelerin her biri esas itibarıyla idari
teşkilat içinde böyle bir kuruma hukuki varlık ve işleyiş kazandırılması
amacına hizmet etmektedir.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
26. Dava dilekçesinde özetle;
-Dava konusu CBK ile kurulan SEDDK’nın sigortacılık ve
özel emeklilik sektöründe düzenleyici ve denetleyici bir kurum olarak faaliyet
göstermesinin öngörüldüğü, ekonominin hassas ve uzmanlık gerektiren
sektörlerinde faaliyet göstermek üzere oluşturulan düzenleyici ve denetleyici
kurumların en önemli özelliğinin siyasi otoriteden bağımsız hareket edebilecek
ve bu hususta gerekli güvencelerle donatılmış bir hukuki statüye sahip olmaları
olduğu, nitekim bu kurumların bağımsızlığının faaliyet gösterdikleri kamu
hizmeti alanında kamu yararının sağlanması yolunda en önemli araç olduğu,
- Anılan kurumların CBK’larla düzenlenmesi durumunda
onlara bağımsız bir hukuki statü sağlanamayacağı, zira CBK’ların hiçbir kamuoyu
denetimi ve tartışmasına imkân tanınmadan Cumhurbaşkanı’nın tek başına oldukça
geniş bir hukuki ve siyasi serbestlikten yararlanarak çıkardığı düzenlemeler
olduğu, bu nitelikteki normlarla siyasi makamların etkilerinden uzak, bağımsız
bir düzenleme ve denetim organının kurulamayacağı, bilakis SEDDK’nın CBK ile
düzenlenmesinin onu siyasi hayatın merkezine ve yürütmenin tek yetkilisi olan
Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakmak anlamına geldiği,
- CBK’ların Cumhurbaşkanı’nca hızla ve kolaylıkla
değiştirilebildiği gözönünde bulundurulduğunda bireylerin temel hak ve
yükümlülüklerini de etkileyen, ekonominin hassas ve uzmanlık isteyen
sektörlerinde sıklıkla değişiklik yapılabilmesinin söz konusu olacağı,
- Sektör üzerinde oluşabilecek böyle bir hukuki ortamın
devletin piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı önlemleri alma
yükümlülüğüyle bağdaşmadığı, ayrıca Kurumun Cumhurbaşkanı tarafından her an
değiştirilebilecek normlarla düzenlenmesinin iktisadi alanda hukuk kuralları
bakımından gerekliliği daha da çok hissedilen belirlilik ve öngörülebilirlik
ilkelerinin sağlanamamasına yol açabileceği,
- İdarenin bir parçası olmaları sebebiyle düzenleyici ve
denetleyici kurumların Anayasa’nın 123. maddesinin birinci fıkrası gereğince
münhasıran kanunla düzenlenmesi gerektiği, her ne kadar kamu tüzel kişiliğine
sahip olup idarenin bütünlüğü ilkesi gereği bir bakanlıkla ilişkilendirilseler
de bağımsız yapıları itibarıyla bakanlığın bir birimi konumunda olmadıklarından
bu tür kurumların Anayasa’nın 106. maddesinin son fıkrası uyarınca CBK’larla
kurulup düzenlenmelerinin mümkün olmadığı, bu bağlamda Anayasa’nın 106. ve 123.
maddelerinin son fıkralarının birlikte değerlendirilmesi gerektiği, CBK ile
kamu tüzel kişiliğinin kurulmasının ancak bakanlıkların kurulması,
kaldırılması, görev ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra
teşkilatlarının kurulması ile ilgili düzenlemeler yapılması hâlinde mümkün
olabileceği,
- SEDDK’da ve onun karar organı olan Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulunda istihdam edilecek personelin
niteliklerine, atanmalarına, kadrolarının ihdasına, özlük işlerine yönelik
olarak dava konusu CBK’da yer alan düzenlemelerin de Anayasa’nın 128. maddesi
gereğince münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulardan olduğu,
- CBK’nın genel itibarıyla tümünde kanunla düzenlenmesi
zorunlu konuların bulunması sebebiyle yasama yetkisinin devredilemezliği
ilkesinin ihlal edildiği, diğer yandan istihdam işleminin niteliği gereği
Anayasa’nın 70. maddesindeki kamu hizmetine girme hakkıyla ilişkili olması
sebebiyle CBK ile düzenlenmesi yasak alanda kaldığı,
- Dava konusu CBK
kapsamında yer alan sigortacılık ve özel emeklilik faaliyetlerinin denetimine
ilişkin aynı konuların farklı kanunlarda açıkça düzenlenmiş olduğundan CBK ile
düzenlenemeyeceği, bu kapsamda 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddelerinde
sigortacılık sektörlerinin denetimi için Sigorta Denetleme Kurulunun kurulduğu,
bu Kurulun oluşumu, görev ve yetkileri, denetim görevini yerine getirecek
personelin görev ve yetki tanımları gibi pek çok hususun anılan Kanun’da zaten
yer aldığı, keza 4632 sayılı Kanun’un 20. maddesinde emeklilik şirketlerinin
faaliyetlerinin denetimine ilişkin düzenlemelerin bulunduğu, bu kapsamda anılan
şirketlerin emeklilik ve sigortacılık faaliyetlerinin Sigorta Denetleme
Kurulunca; fonlarına, portföy yöneticilerine ve saklayıcılara ilişkin hesap ve
işlemlerinin ise Sermaye Piyasası Kurulunca denetlenmesinin öngörüldüğü, aynı
Kanun’un 20/A maddesiyle kurulan ve bireysel emeklilik sisteminin güvenli ve
etkin biçimde işletilmesini sağlamak, katılımcıların hak ve menfaatlerini
korumak amacıyla emeklilik şirketlerinin ve bireysel emeklilik aracılarının
faaliyetlerinin gözetimini gerçekleştirmesi öngörülen Emeklilik Gözetim
Merkezinin de faaliyette olduğu, her iki sektörün denetimiyle ilgili olarak adı
geçen kurumların yasal yetkilerinin CBK ile kaldırılamayacağı, zira kanun
hükümlerinin CBK’larla değiştirilmesinin anayasal açıdan mümkün olmadığı,
belirtilerek (47) numaralı CBK’nın tümünün Anayasa’nın
2., 7., 104., 123., 128. ve 167. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
27. Dava dilekçesinde CBK’nın tümüne yönelik olarak ileri
sürülen aykırılık iddialarının özü CBK çıkarılamayacak bir alanda CBK ile
düzenleme yapıldığıdır. Bu husus ise CBK’nın konu bakımından yetki yönünden
Anayasa’ya uygunluk denetimiyle ilgilidir. Bu itibarla dava dilekçesinde konu bakımından yetki yönünden CBK’nın Anayasa’nın 2.,
7., 123., 128. ve 167. maddelerine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
28. Dava konusu CBK’nın belirli bir kamu hizmetini
yürütmek üzere bir kamu kurumunun kurulmasına yönelik düzenlemeler öngördüğü,
bu itibarla yürütme yetkisine ilişkin bir hususu düzenlediği açıktır.
29. CBK, Anayasa’nın CBK ile
düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
30. Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesinde Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Anayasa
koyucunun bir konunun kanunla düzenlenmesini özel olarak öngörmesi bu alanın
münhasıran kanunla düzenlenmesini istediği anlamına gelir. Bu kapsamda Anayasa
bir konunun kanunla düzenleneceğini öngörmüşse bu konuda CBK çıkarılamaz.
Bununla birlikte Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak öngörülen konulara
ilişkin Anayasa hükümlerinin açıkça izin verdiği hususlarda CBK’larla düzenleme
yapılabilir.
31. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasında kamu
tüzel kişiliğinin kanunla veya CBK ile kurulacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla bir kamu tüzel kişiliğinin kurulması
Anayasa’nın CBK ile düzenlenmesini ayrıca ve özel olarak öngördüğü
konulardandır. Bu itibarla kamu tüzel kişisi niteliğindeki SEDDK’nın
kuruluşunun kanunla yapılmamasının Anayasa’ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
32. Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının dördüncü cümlesinde kanunda açıkça düzenlenen konularda CBK
çıkarılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda yapılacak incelemede öncelikle
CBK ile karşılaştırmaya esas olabilecek, daha önce çıkarılmış bir kanun olup
olmadığı tespit edilmeli, sonrasında ise -böyle bir kanun varsa- incelenen
CBK’nın kanunun açıkça düzenlediği konuyu düzenleyip düzenlemediği
belirlenmelidir. Bu değerlendirme yapılırken önce ilgili kanunun CBK ile
düzenlenen alanda hüküm ifade edip etmediğinin belirlenmesi, ardından da
kanundaki düzenlemenin açık olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Bu
bağlamda CBK olmasaydı, karşılaştırmaya esas alınan kanun hükmünün CBK ile
düzenleme yapılan konuya uygulanacak olup olmaması, CBK’nın kanun ile
düzenlenen konuda çıkarılıp çıkarılmadığına dair bir gösterge olacaktır (benzer
yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2019/31, K.2020/5, 23/1/2020, § 17).
33. Daha önce de belirtildiği üzere dava
konusu CBK ile idari teşkilat yapısı içinde sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesi biçimindeki kamu hizmetini yürütmek üzere -daha
önce aynı hizmetleri yürütmekle görevli olan idari birimlerden (Sigorta Genel
Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulundan) farklı bir hukuki statüde- yeni bir
kurum kurulmakta, kamu tüzel kişiliğine sahip bu kurumun teşkilat yapısı
oluşturulmaktadır. Dolayısıyla CBK’nın
tümüne yönelik olarak yapılan denetim kapsamında, karşılaştırmaya
esas alınan kanun hükümlerinde CBK ile düzenleme yapılan konuya uygulanacak
olup olmaması bakımından incelenmesi gereken husus, CBK ile oluşturulan
nitelikte bir kurumun teşkilat yapısına hukuksal dayanak teşkil edebilecek bir
düzenleme öngörülüp öngörülmediği olmalıdır. Başka bir deyişle karşılaştırmaya
esas alınan kanun hükmünün, salt sigortacılık ve özel emeklilik faaliyetlerinin
denetlenmesi alanına dair birtakım düzenlemeler öngörmesi yeterli olmayıp
Kurumun teşkilat yapısını da düzenlemesi gerekir.
34. Kanunlarda ismi işaret edilen bir
kurumun ya da birimin idari teşkilat içinde neyi ifade ettiği ya da ne tür bir
oluşuma karşılık geldiği onun kuruluş mevzuatı ile ortaya konulabilecek bir
husustur. 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddeleri ile 4632 sayılı Kanun’un
20. maddesinde sigortacılık ve özel emeklilik faaliyetlerinin denetimine ilişkin
olarak birtakım düzenlemelere yer verilmekte ve söz konusu denetimin
Müsteşarlığın bünyesindeki Sigorta Denetleme Kurulunca yerine getirilmesi
öngörülmektedir. Bununla birlikte anılan düzenlemelerde işaret edilen Sigorta
Denetleme Kurulunun kuruluş ve teşkilatının hukuksal dayanağı adı geçen kanun
hükümleri değil, (1) numaralı CBK’nın -dava konusu CBK ile ilga edilen- ilgili
hükümleridir. Başka bir ifadeyle anılan kanunlarda belirtilen Sigorta Denetleme
Kurulunun kuruluşu ve teşkilatı mevcut sistemde bir kanuna değil, CBK’ya
dayanmaktadır.
35. Söz konusu Kanun hükümleri dava konusu CBK’da öngörülen nitelikteki bir
kurumun teşkilatına dayanak oluşturabilecek nitelikte düzenlemeler değildir.
Zira dava konusu CBK olmasaydı anılan Kanun hükümlerine dayanılarak sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesi biçimindeki kamu hizmetini yürütecek kamu
tüzel kişiliğine sahip bir kurumun teşkilatlandığından söz edilmesi mümkün
olamayacaktı. Keza söz konusu değerlendirme, 4632 sayılı Kanun’un dava konusu
CBK’nın çıkarıldığı 17/10/2019 tarihi itibarıyla yürürlükte olan 20. ve 20/A
maddelerinde öngörülen, emeklilik şirketlerinin Sigorta Denetleme Kurulu
tarafından gerçekleştirilen emeklilik ve sigortacılık faaliyetlerine ilişkin
denetimleri dışında; fonlarına, portföy yöneticilerine ve saklayıcılara ilişkin
hesap ve işlemlerini Sermaye Piyasası Kurulunun denetimine tabi kılan; özel
hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir tüzel kişinin Müsteşarlık tarafından
Emeklilik Gözetim Merkezi olarak görevlendirilebilmesine imkân tanıyan
düzenlemeler yönünden de aynen geçerlidir.
36. Diğer yandan belirtilen nitelikteki bir kurumun
teşkilat yapısına ilişkin yürürlükte olan başka
bir kanuni düzenleme de saptanmamıştır. Bu itibarla CBK, kanunda açıkça
düzenlenen bir konuya ilişkin değildir.
37. Açıklanan nedenlerle CBK’nın tümü
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal
talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
C. CBK’nın 1. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan
“…denetlenmesine…” İbaresinin, 3. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının
Birinci Cümlesinin, (2) Numaralı Fıkrasının ve 4. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının (ç) Bendinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
38. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kurallarla
sigortacılık sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesindeki yetkinin bir bütün
hâlinde SEDDK’ya verilmek istendiği, sigortacılık sektörünün Müsteşarlık
bünyesindeki Sigorta Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu tarafından
düzenlenip denetlendiği, her ne kadar 703 sayılı KHK ile Müsteşarlığın teşkilat
yapısı değiştirilmiş ve söz konusu birimler ortadan kaldırılmış olsa da Sigorta
Denetleme Kurulu ile ilgili temel düzenlemelerin yer aldığı 5684 Kanun’un ve
ayrıca bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair
düzenlemeler içeren 4632 sayılı Kanun’un hâlen yürürlükte olduğu, SEDDK’nın
kuruluşuna, teşkilatı ile görev ve yetkilerine ilişkin olarak dava konusu
kurallarda öngörülen hususların CBK’nın tümüne yönelik aykırılık iddiaları
başlığı altında yapılan aynı açıklamalar çerçevesinde münhasıran kanunla
düzenlenmesi gereken ve kanunların açıkça düzenlemiş olduğu konuları içermesi sebebiyle
CBK ile düzenlenemeyeceği belirtilerek kuralların Anayasa’nın 104., 123., 128.
ve 167. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
39. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralların Anayasa’nın 123., 128. ve 167. maddelerine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
40. CBK’nın 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında CBK’nın
amacının, sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve
denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun kurulması ile teşkilat, görev, yetki ve
sorumluluklarına ilişkin usûl ve esaslarını düzenlemek olduğu hükme bağlanmış
olup anılan fıkrada yer alan “…denetlenmesine…” ibaresi dava konusu ilk
kuralı oluşturmaktadır.
41. CBK’nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava
konusu birinci cümlesinde bu CBK ve ilgili mevzuatla verilen görevleri yerine
getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali
özerkliğe sahip Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
kurulduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin dava konusu (2) numaralı
fıkrasında Kurumun, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulu (Kurul) ile Başkanlık teşkilatından oluştuğu belirtilmiştir.
42. CBK’nın 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava
konusu ç) bendinde ise “Sigortacılık ve özel emeklilik alanında faaliyet
gösteren kişi ve kuruluşlarla ilgili inceleme, denetleme ve soruşturma işlerini
yürütmek” Kurumun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
43. Kuralların yürütme organının bir unsuru olan idarenin
içinde yer alan bir kamu kurumunun kuruluşuna, hizmet alanına, hukuki
statüsüne, görev ve yetkileri ile teşkilatlanmasına dair düzenlemeler
öngördüğü, bu itibarla yürütme yetkisine ilişkin olduğu açıktır.
44. Kurallar Anayasa’nın
CBK ile düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde
yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
45. CBK’nın tümünün Anayasa’ya uygunluk
denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü
cümlesi bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar CBK’nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu
birinci cümlesi yönünden de geçerlidir. Dolayısıyla
bir kamu tüzel kişiliğinin kurulması Anayasa’nın CBK ile düzenlenmesini ayrıca
ve özel olarak öngördüğü konulardan olduğundan kamu tüzel kişisi niteliğindeki
SEDDK’nın kuruluşunun kanunla yapılmamasının konu bakımından Anayasa’ya aykırı
bir yönü bulunmamaktadır.
46. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin 12/6/2020 tarihli ve E.2019/105,
K.2020/30 sayılı kararında da belirtildiği üzere Anayasa’nın 123. maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan “…kurulur.” ibaresi CBK ile kurulan bir kamu
tüzel kişiliğinin CBK ile düzenlenmesini de içermektedir. Zira Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasındaki koşullara bağlı olmak kaydıyla kamu tüzel
kişiliğinin görevleri, yetkileri ve yapısı gibi unsurların CBK’yla
düzenlenemeyeceğinin kabulü, kamu tüzel kişiliğinin CBK’yla kurulmasını mümkün
kılan anayasal hükmü işlevsiz, dolayısıyla anlamsız kılabilecektir (AYM,
E.2019/105, K.2020/30, 12/6/2020, § 45).
47. Kamu kurumlarının teşkilatı, bu kurumların üstlendikleri
görev ve yetkileri ifa edebilmesi için oluşturulan ve söz konusu hizmetin
yürütülmesinde doğrudan ya da dolaylı olarak rol alan, aynı kurum bünyesindeki
farklı düzey ve nitelikteki birimlerin bütününü ifade etmektedir. Bir tüzel
kişiliğin gerçek anlamda kurulduğundan bahsedebilmek için görevleri, teşkilat
yapısı, hukuki statüsü gibi unsurların da belirlenmesi gerekmektedir. Teşkilat
yapısı, görevleri, çalışma usulü gibi konular düzenlenmeden bir kamu tüzel
kişiliğinin faaliyette bulunması düşünülemez. Kamu tüzel kişileri belli bir
kamu hizmetini yerine getirmek amacıyla kurulur. Bu hizmetin yerine
getirilebilmesi için tüzel kişinin kurulması yeterli olmayıp teşkilat yapısının
oluşturulması, görev ve yetkileri ile hukuki statüsünün de belirlenmiş olması
gerekir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. AYM, E.2018/124, K.2020/56,
15/10/2020, §§ 20,21).
48. Dolayısıyla Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin hangi hizmet alanında
faaliyet göstereceğine, hukuki statüsüne, teşkilat yapısına, görev ve
yetkilerine yönelik düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkündür. Anılan Kurumun
münhasıran kanunla düzenleneceğine dair bir anayasal hüküm de olmadığından,
dava konusu diğer kurallarda öngörülen hususların da Anayasa’nın 123. maddesi
uyarınca CBK ile düzenlenmesinin Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci
fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
49. CBK’nın tümünün Anayasa’ya uygunluk
denetimi bölümünde Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü
cümlesi bakımından yapılan incelemeye ilişkin olarak belirtilen hususlar dava konusu kurallar yönünden de geçerlidir. Bu bağlamda
5684 sayılı Kanun ile 4632 sayılı Kanun’da yer alan sigortacılık ve özel emeklilik faaliyetlerinin denetimine ilişkin
düzenlemeler, anılan denetimi gerçekleştirmesi öngörülen kurumun kuruluş
unsurlarını (hukuki statüsü, teşkilatı, görev ve yetkileri, hizmet alanı gibi)
belirlemeye, dolayısıyla onun hukuksal temelini oluşturmaya yönelik değildir.
50. Bu itibarla anılan Kanun hükümlerinin dava konusu
kurallarla aynı alanda hüküm ifade etmedikleri, başka bir deyişle açıkça aynı
konuyu düzenlemedikleri görülmektedir.
51. Bu tespitler kapsamında kuralların kanunda açıkça
düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
52. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
53. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasında kamu tüzelkişiliğinin kanunla veya CBK ile kurulacağı öngörülmüştür. Anılan madde
uyarınca Cumhurbaşkanı CBK’yla, Anayasa'nın idarenin kurulması ve
teşkilatlanması alanındaki temel ilkelerine ve bu alanla ilgili öngördüğü
kurallarına bağlı kalmak koşuluyla belirli bir hizmet alanında kamu tüzel
kişiliğinin oluşturulmasına ihtiyaç bulunup bulunmadığını belirleme, o kamu
tüzel kişisinin teşkilat yapısının nasıl olacağı, hangi görev ve yetkileri
yürüteceği gibi kuruluş unsurlarına dair hususları şekillendirme konusunda
takdir yetkisine sahiptir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 123.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine tanınan takdir yetkisini
kullanarak idari teşkilatın mevcut durumunu ve işleyişini de dikkate alarak
dava konusu kurallarda öngörülen hukuki statü, görev, yetki ve teşkilat
yapısını haiz olacak şekilde sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesi alanında faaliyet göstermek üzere SEDDK’yı
oluşturmasında Anayasa’nın anılan maddesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.
54. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa'nın 123.
maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
M. Emin KUZ bu görüşe farklı gerekçeyle
katılmıştır.
Ç. CBK’nın 3. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
55. Dava dilekçesinde özetle; SEDDK’nın düzenleyici ve
denetleyici kurumlardan olması sebebiyle 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu
Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun kapsamında kaldığı, nitekim dava konusu
CBK’daki düzenlemelerin de bunu teyit ettiği, Kurum bütçesinin hazırlanması,
uygulanması ve denetimine dair temel ilkelerin 5018 sayılı Kanun’la ortaya
konulduğu, dolayısıyla dava konusu kuralla kanunun düzenlemiş olduğu bir konuda
düzenleme yapılarak Kuruma kendi belirlediği usûl ve esaslar dâhilinde
bütçesini serbestçe kullanma yetkisi verildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın
104. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
56. CBK’nın 3. maddesinin (4) numaralı
fıkrasında Kurumun, bu CBK ve ilgili mevzuat
çerçevesinde sahip olduğu mali kaynaklarını görev ve yetkilerinin gerektirdiği
ölçüde, kendi bütçesinde belirlenen usûl ve esaslar dâhilinde serbestçe
kullanacağı hükme bağlanmış olup anılan fıkra dava konusu kuralı
oluşturmaktadır.
57. Bir kurumun mali kaynakları onun yürütmekle görevli
olduğu kamu hizmetlerinin finanse edilmesi için kullanılabilecek gelir
unsurlarını ifade etmektedir. Mali kaynakların kullanılması ise söz konusu
gelirlerin toplanması ve harcanmasıdır. CBK’nın 16. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında Kurumun gelirleri, başka bir deyişle mali kaynakları gösterilmiş
olup dava konusu kuralla da bu kaynakların ne şekilde kullanılacağı
düzenlenmektedir.
58. Anayasa’nın 161. maddesinde kamu idarelerinin ve kamu
iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık
bütçelerle yapılacağı, mali yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin
hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla
sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usullerin kanunla düzenleneceği
hükümlerine yer verilerek bütçeyle ilgili temel hükümlerin düzenlenmesi
konusunda yasama organı yetkili kılınmıştır.
59. Bütçe genel olarak belirli bir dönemdeki gelir ve
gider tahminleri ile bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve
usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgedir. Devlet, bir yıl süresince
bütçe kanununda belirtilmesi koşuluyla harcama yapabilmekte ve gelir toplayabilmektedir
(AYM, E.2016/47, K.2018/10, 14/2/2018, § 18).
60. Yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama
ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını
belirleyerek yetki vermesine ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı
denilmektedir. Bir başka deyişle bütçe hakkı, vergi ve benzeri gelirlerle kamu
harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme, onaylama ve harcamaların
sonuçlarını denetleme hakkıdır. Bu hak, demokratik ülkelerde halk tarafından
seçilen temsilcilerden oluşan yasama organına ait bulunmaktadır. Bütçe,
hükûmetin Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM)
karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır. TBMM, bütçe ile hükûmete gelir toplama
ve gider yapma yetkisi vermekte; bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe
sürecinin bir parçası olan kesin hesap faaliyeti ile denetlemektedir (AYM,
E.2016/47, K.2018/10, 14/2/2018, §§ 25, 26).
61. Anılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere bir
kurumun belirli mali kaynaklara sahip olması o kaynakları doğrudan kullanabilme
hakkını beraberinde getirmemekte kurum ancak bütçe kanunu ile bu yetki ve izne
sahip olabilmektedir.
62. Kamu idarelerinin sahip oldukları ve bütçe kanunu ile
kullanılmasına izin verilen mali kaynakların (kamu kaynaklarının) hangi usûl,
esas ve ilkeler çerçevesinde kullanılabileceği bütçenin uygulanmasıyla ilgili
bir meseledir. Dolayısıyla merkezî yönetim bütçesine dâhil bir kurum olan
SEDDK’nın, mali kaynaklarını hangi usûl, esas ve ilkeler çerçevesinde
kullanacağını belirleyen kural bütçenin uygulanmasına ilişkin bir düzenleme
niteliğindedir.
63. Bütçenin uygulanmasına ilişkin hususlar Anayasa’nın
161. maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi gereken konu kapsamında kaldığından
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine göre CBK ile
düzenlenmesi mümkün değildir.
64. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü
cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden kuralın ayrıca konu bakımından
yetki yönünden aynı fıkranın birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
Kural konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.
D. CBK’nın 5. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci
Cümlesinin İncelenmesi
1. Genel Açıklama
65. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi kapsamında öngörülen
değişikliklerden biri de üst kademe kamu yöneticilerinin atanması ve
görevlerine son verilmesinin Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri arasında yer
alması, ayrıca bunların atanmalarına ilişkin usûl ve esasların CBK ile
düzenlenmesine imkân tanınması olup; bu kapsamda Anayasa’nın 104. maddesinin
dokuzuncu fıkrasında “[Cumhurbaşkanı] Üst kademe kamu yöneticilerini atar,
görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.” hükmüne yer verilmiştir.
66. Söz konusu Anayasa hükmüne istinaden üst kademe kamu
yöneticilerinin atanma usûl ve esasları (3) numaralı CBK’da düzenlenmiştir.
Anılan CBK’nın “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde bu CBK’nın amacının
üst kademe kamu yöneticileri ile ilgili usûl ve esaslar ile kamu kurum ve
kuruluşlarında atama usûl ve esaslarını belirlemek olduğu; CBK’nın, ekli
cetvellerdeki kadro, pozisyon ve görevler, bakanlıklar, bağlı, ilgili ve
ilişkili kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarını kapsadığı hükme
bağlanmıştır.
67. Düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve
üyeleri (RTÜK ve Kişisel Verileri Koruma
Kurulunun TBMM’ce seçilen üyeleri hariç) CBK’ya ekli (I) Sayılı
Cetvel’de yer almıştır. CBK’nın 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bu CBK’ya
ekli (I) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve görevlere Cumhurbaşkanı
kararıyla atama yapılacağı belirtilmiş; 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
ise (I) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklarda
aranan şartlar; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde sayılan genel şartları taşımak, en az dört
yıllık yükseköğrenim mezunu olmak ve kamuda ve/veya sosyal güvenlik
kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya
serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmak şeklinde gösterilmiştir. Aynı
CBK’nın 4. maddesinde (I) Sayılı Cetvel’de yer alanların görev süresinin
atandıkları tarihte görevde bulunan Cumhurbaşkanı’nın görev süresini geçemeyeceği;
Cumhurbaşkanı’nın görevi sona erdiğinde, bunların görevinin de sona ereceği
hükme bağlanmıştır.
68. (3) numaralı CBK’nın adından ve “Amaç ve kapsam”
başlıklı 1. maddesinden de anlaşılacağı üzere anılan CBK’da sadece üst kademe
kamu yöneticilerinin atama usûl ve esasları değil, aynı zamanda kamu kurum ve
kuruluşlarında atama usûl ve esasları da düzenlenmiştir. Dolayısıyla CBK’ya
ekli cetvellerdeki tüm kadro, pozisyon ve görevler kategorik olarak üst kademe
kamu yöneticiliği sıfatına işaret etmemektedir. Bu itibarla söz konusu kadro,
pozisyon ve görevlerden hangilerinin CBK koyucu tarafından üst kademe kamu
yöneticisi olarak öngörüldüğünün ayrıca irdelenmesi gerekir.
69. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde benimsenen temel
esaslardan biri üst kademe kamu yöneticilerinin bizzat Cumhurbaşkanı tarafından
atanmasıdır. Kendilerini atayan Cumhurbaşkanı ile göreve gelmeleri esası
benimsenen üst kademe kamu yöneticilerinin Cumhurbaşkanı ile birlikte görev
yapıp onunla birlikte görevden gitmeleri yönündeki yaklaşım da bu ilkenin bir
sonucudur. Bu bağlamda (3) numaralı CBK’nın (I) Sayılı Cetvel’inde yer alan
kadro, pozisyon ve görevlerin Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla
uyumlu olarak doğrudan Cumhurbaşkanı’nca atanmalarının öngörüldüğü, görev sürelerinin
kendilerini atayan Cumhurbaşkanı’nın görev süresini geçemeyeceğinin,
Cumhurbaşkanı’nın görev süresi sona erdiğinde bunların da görevinin sona
ereceğinin düzenlendiği dikkate alındığında, anılan Cetvel’de yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyelerinin CBK koyucu
tarafından üst kademe kamu yöneticisi olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
2. Anlam ve Kapsam
70. CBK’nın 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava
konusu birinci cümlesinde Kurulun, Kurumun karar organı olup biri başkan biri
ikinci başkan olmak üzere Cumhurbaşkanı tarafından atanan beş üyeden oluşacağı
hükme bağlanmıştır. Buna göre dava konusu kuralla Kurulun Kurum yapısı içindeki
işlevi, oluşumu, üye sayısı ve üyelerini atamaya yetkili makam
belirlenmektedir.
71. CBK ile kurulan SEDDK Bakanlık ile ilişkili
düzenleyici ve denetleyici bir kurum olarak oluşturulmuştur. Nitekim SEDDK 5018
sayılı Kanun’un düzenleyici ve denetleyici kurumların gösterildiği (III) Sayılı
Cetvel’inde yer almaktadır. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde
(3) numaralı CBK’da düzenleyici ve denetleyici kurumların başkan ve üyelerinin
üst kademe kamu yöneticileri olarak belirlendiği dikkate alındığında dava
konusu kuralda düzenlenen SEDDK’nın karar organı olan Kurulun başkan ve üyelerinin
de üst kademe kamu yöneticileri olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
72. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla Kurulun
oluşumunun, üye sayısının ve üyelerini atamaya yetkili organın belirlendiği,
Anayasa’nın idarenin kanunla düzenlenebileceğini öngören 123. maddesi ile kamu
görevlilerinin atanmalarının ve özlük haklarının kanunla düzenlenebileceğini
öngören 128. maddesi gereğince anılan hususların CBK ile düzenlenmesinin
anayasal açıdan mümkün olmadığı ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine
aykırı olduğu; diğer yandan kuralda Kurul üyelerinin atanmasına dair hiçbir
hukuki çerçeve çizilmediği, bu bağlamda Kurula ataması yapılabilecek kişilerin
nitelikleri, kamu görevlisi olması gerekip gerekmediği, görev süreleri,
görevlerinin sona erme sebepleri gibi bir çok hususta herhangi bir düzenleme
öngörülmediğinden Kurulun tümüyle atama makamı olan Cumhurbaşkanı’nın takdirine
bırakıldığı, hukuki açıdan belirsizlik oluşturan bu durumun Kurulun ve
üyelerinin hukuksal güvenliklerini zedeleyebileceği gibi onların, görevlerini
siyasi etkilerden uzak bir şekilde yürütmesine de engel teşkil edebileceği
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 7., 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
73. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 7., 123. ve 128. maddelerine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
74. Kamu kurum ve kuruluşlarının karar
organlarının belirlenmesi ve bunların oluşumuna ilişkin düzenlemeler idarenin teşkilat
yapısı ile ilgili olup idarenin kuruluş ve görevlerinin belirlenmesinin bir
parçasını oluşturmaktadır. Diğer yandan bu organlarda görev alacak personeli
atamaya yetkili makamın belirlenmesi ise kamu görevlilerinin atanma usûl ve
esaslarıyla ilgili bir husustur. Bu itibarla Kurumun teşkilat yapısına ve bu
yapının karar mekanizmasında görev alacak personelin atanma usulüne ilişkin
düzenlemeler öngören kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
ilk cümlesinde belirtilen yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu
anlaşılmaktadır.
75. Kural Anayasa’nın CBK ile
düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
76. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilat yapısına
ilişkin düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkün olduğundan dava konusu kuralın Kurulun Kurumun karar organı olup biri başkan biri ikinci
başkan olmak üzere beş üyeden oluşacağını hükme bağlayan bölümünün Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal eden bir yönü
bulunmamaktadır.
77. Diğer yandan Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesinde “Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer
verilmiştir. Dolayısıyla Anayasa’nın anılan maddesi kamu görevlilerinin
atanmalarına ilişkin hususların münhasıran kanunla düzenlenmesini
gerektirmektedir. Ancak Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında “[Üst
kademe kamu yöneticilerinin] atanmalarına ilişkin usul ve esasları
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.” denilmek suretiyle üst kademe
kamu yöneticilerinin atanma usûl ve esasları Anayasa’nın 104. maddesinin
dokuzuncu fıkrası uyarınca CBK ile düzenlenebileceği özel olarak belirtilen
konular arasında gösterilmiştir.
78. Bu bağlamda üst kademe kamu yöneticilerinin atanma
usûl ve esaslarının düzenlenmesi kapsamındaki konularla sınırlı olmak üzere
belirtilen hususlarda Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca
CBK ile düzenleme yapılabilir.
79. Üst kademe kamu yöneticileri kavramının neyi
ifade ettiğine yönelik olarak Anayasa’da genel ve soyut bir tanımlama
yapılmamış ya da herhangi bir ölçüte yer verilmemiştir. Bununla birlikte
Anayasa Mahkemesince bu anayasal kavramın kendi bağlamı içinde özerk bir
biçimde yorumlanması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sisteminin yürürlüğe girmesinden önceki dönemde verdiği bir kararında üst
kademe yönetici kavramını yorumlamıştır. Anayasa Mahkemesi 10/1/1985 tarihli ve 3149 sayılı Üst Kademe Yöneticilerinin
Yetiştirilmesi Hakkında Kanun’un, üst kademe kamu yöneticilerini daire
başkanını da içine alacak şekilde sayma yoluyla belirleyen kapsam maddesini
de (2. madde) denetlediği kararında üst kademe kamu yöneticileri kavramının
belirlenmesinde esas alınacak her durumda geçerli, değişmez ve mutlak ölçütler
bulmanın zorluğuna dikkat çekmiştir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi anılan
kararında kamu politikasının tayinine katılma, seçimle gelmemekle
birlikte etkin bir otoriteye sahip olma ve kuruluşunun en üst düzeyinde
bulunma gibi bazı ölçütlerin önerilmesine rağmen üst kademe yöneticilerinin
kimler olduğunun doktrinde ve kanunlarda açıklığa kavuşturulmadığını, esasen
bunun çok zor olduğunu ve bu zorluğu dikkate alan kanun koyucunun da bunları
bir bir saymak yolunu tercih ettiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesine göre
üst kademe kamu yöneticilerine dair bir tanım yapılsaydı dahi, tam anlamıyla
bir tanım olmayacak ve takdire yine de elverişli bulunacaktı (AYM, E.1985/3,
K.1985/8, 18/6/1985).
80. Anayasa Mahkemesinin anılan kararında vurgulandığı
üzere bu kavramın tanımlanmasında güçlükler bulunsa da özellikle
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girmesinden sonra anayasal bir
kavrama da dönüşmüş olduğu gözetildiğinde bunun belli bir çerçeveye
kavuşturulması bir zorunluluktur.
81. Genel anlamda bir tanımlama
yapılacak olursa Anayasa’da yer verilen üst kademe kamu yöneticileri kavramının
belirli bir kamu hizmetini yürüten kamu kuruluşunun hiyerarşik bakımdan üst
düzeylerinde görev alan ve aynı zamanda o hizmet alanıyla ilgili kamu
politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin bir otoriteye, yetki ve
sorumluluğa sahip olan kişileri ifade ettiği söylenebilir.
82. Bu itibarla kurum içinde klasik anlamda belirli bir sevk ve idare,
başka bir deyişle yönetim yetkisine sahip olmakla birlikte kurumun görev ve
yetkileri çerçevesindeki politikaların belirlenmesi sürecine katılmayan,
yönetim yetkisi bu politikaları uygulamakla sınırlı olan yöneticilerin ya da
kurumun hizmet alanıyla ilgili kamu
politikalarının tayininde sadece istişari nitelikte rol üstlenen kişilerin üst
kademe kamu yöneticisi olarak kabulü mümkün değildir.
83. Daha önce de belirtildiği üzere üst kademe kamu
yöneticilerinin atanma usûl ve esaslarının da düzenlendiği (3) numaralı CBK’da
SEDDK’nın karar organı olan Kurulun başkan ve üyelerinin üst kademe kamu
yöneticileri olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bununla birlikte bir kuralın
üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usûl ve esasların
düzenlenmesine ilişkin olup olmadığını CBK koyucunun nitelemesinden bağımsız
olarak, yukarıda tespit edilen ilkeler çerçevesinde her bir kural özelinde
özerk şekilde ele alıp nihai olarak denetleme görevi Anayasa Mahkemesine
aittir. Bu durumda Kurulun başkan ve üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından
atanmasını öngören dava konusu kuralın üst kademe kamu yöneticilerine ilişkin
bir düzenleme olup olmadığının, başka bir deyişle bunların üst kademe kamu
yöneticisi niteliği taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi gerekir.
84. Bilindiği gibi hukukumuzda bağımsız
idari otoriteler olarak da isimlendirilen düzenleyici ve denetleyici kurumlar
hassas ve teknik özellikleri ağır basan belirli bir faaliyet alanını veya
sektörü düzenlemek amacıyla kurulan, kararları ve organları hiyerarşik açıdan
denetime tabi olmayan, yönetimleri idari ve mali açıdan özerk olan
kuruluşlardır. Hem organları hem de işlemleri yönünden idari bağımsızlığa sahip
olan bu kuruluşlar belirtilen nitelikteki alanlara ilişkin olarak düzenleme,
yönlendirme ve belirlenen kurallara uyumun sağlanması şeklinde regülasyon
işlevini görmekte, bu suretle o alanda otorite sahibi olmaktadır.
85. Dava konusu kuralda düzenlenen
Kurulun başkan ve üyelerinin, sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesinde bağımsız bir idari otorite olarak faaliyet
göstermek üzere kurulmuş olan Kurum bünyesinde hiyerarşik bakımdan en üst
düzeyde ve ayrıca karar mercii olarak görev yapmaları öngörülmektedir.
Dolayısıyla bu kişilerin, görev-yetki ve sorumlulukları itibarıyla, belirtilen
hizmet alanına ilişkin kamu politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasında
etkin bir otoriteye sahip oldukları şüphesizdir. Bu itibarla Kurulun başkan ve
üyelerinin üst kademe kamu yöneticileri kapsamında değerlendirilmesi tabiidir.
86. Buna göre dava konusu kuralın Kurulun üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanacağını
hükme bağlayan bölümünün üst kademe kamu
yöneticilerinin atanma usûl ve
esaslarıyla ilgili bir düzenleme öngörmesi sebebiyle Anayasa’nın 104.
maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla bağlantılı olarak anılan maddenin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
87. Kurulun Kurum yapısı içindeki işlevi ve oluşumu ile
üyelerini atamaya yetkili makamın belirlenmesine yönelik olarak yürürlükte
herhangi bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla kural, kanunda
açıkça düzenlenen konulara ilişkin değildir.
88. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden
İncelenmesi
89. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti;
eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine
açık olan devlettir.
90. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirlilik
ilkesidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre anılan ilke,
yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır,
uygulanabilir ve nesnel olmasını gerektirmektedir. Belirlilik ilkesi, hukuksal
güvenlikle bağlantılı olup bireyin, kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi
somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını,
bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu
kılmaktadır.
91. Hukuk kurallarının belirliliğinin
sağlanması yalnızca kanunla düzenleme yapılması anlamına gelmemektedir.
Belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki
belirliliği ifade etmektedir. Erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi
niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla yasaların yanı sıra mahkeme
içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik
sağlanabilir. Aslolan muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli
bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir
normun varlığıdır.
92. Anılan ilkenin yürütmenin asli düzenleyici işlemi
niteliğinde olan CBK’lar bakımından da geçerli olduğunda şüphe bulunmamaktadır
(AYM, E.2018/125, K.2020/4, 22/1/2020, §
28; E.2020/8, K.2021/25, 31/3/2021, § 31).
Dolayısıyla CBK’ların da hem kişiler hem idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması gerekir.
93. Kuralla Kurulun ne şekilde oluştuğu ve Kurum içinde
hangi işlevi gördüğü, üyelerinin hangi makam tarafından atanacağı hususları
açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir bir şekilde düzenlendiğinden kuralda
belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan
atanma şartları, görev süresi gibi Kurul üyeliğine ilişkin usûl ve esasların
(3) numaralı CBK ile belirlenmiş olduğu; keza 5684 sayılı Kanun’un ek 5.
maddesinde Kurulun başkan ve üyelerinin sahip oldukları mali, sosyal ve özlük hakları
ile kamu personel hukuku bakımından tabi oldukları usûl, yükümlülük, sorumluluk
ve yasaklara ilişkin düzenlemelere yer verildiği gözetildiğinde kural bu
yönüyle de bir belirsizlik içermemektedir.
94. Diğer taraftan Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu
fıkrasında üst kademe kamu yöneticilerini atamak ve bunların görevlerine son
vermek Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
95. Kuralda üst kademe kamu yöneticisi niteliği taşıdığı
anlaşılan Kurul üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından atanması öngörüldüğünden
kural Anayasa’nın 104. maddesinin anılan fıkrasına da aykırılık
oluşturmamaktadır.
96. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 104.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
E. CBK’nın 5. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının Üçüncü,
Dördüncü ve Beşinci Cümlelerinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
97. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kurallarla
Kurul üyelerinin özlük haklarına yönelik düzenlemelerin getirildiği, kamu
görevlilerinin özlük haklarıyla ilgili düzenlemelerin münhasıran kanunla
yapılması gerektiği, bu itibarla CBK’lar için öngörülen anayasal çerçevenin
dışına çıkıldığı belirtilerek kuralların Anayasa’nın 104. ve 128. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
98. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralların Anayasa’nın 128. maddesine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan
fıkra kapsamında yapılacaktır.
99. CBK’nın 5. maddesinin (4) numaralı
fıkrasında Kurul üyelerinin önceki görevleri ile ilişkilerine ve üyelik
göreviyle ilişiklerinin kesilmesinden sonraki durumlarına ilişkin düzenlemelere
yer verilmektedir.
100. Anılan fıkranın birinci ve ikinci
cümlelerinde başkan ve üyelerin Kurumda görev yaptıkları sürece önceki
görevleri ile ilişiklerinin kesileceği; kamu görevlisi iken başkan ve üyeliğe
atananların memuriyete giriş şartlarını kaybetmemeleri kaydıyla görevin
herhangi bir sebeple sona ermesi ve otuz gün içinde eski kurumlarına
başvurmaları durumunda atamaya yetkili makam tarafından bir ay içinde
mükteseplerine uygun bir kadroya atanacakları belirtilmiştir.
101. Fıkranın dava konusu üçüncü
cümlesinde atama gerçekleşinceye kadar, bunların almakta oldukları her türlü
ödemelerin Kurum tarafından ödenmesine devam edileceği; dördüncü cümlesinde bir kamu kurumunda çalışmayanlardan üyeliğe atanıp görevi
sona erenlere herhangi bir görev veya işe başlayıncaya kadar, almakta oldukları
her türlü ödemelerin Kurum tarafından verilmeye devam edileceği ve bu şekilde
üyeliği sona erenlere Kurum tarafından yapılacak ödemenin üç ayı geçemeyeceği;
beşinci cümlesinde ise kamu görevlisi iken başkan veya üyeliğe atananların
Kurumda geçirdiği sürelerin önceki kurum veya kuruluşlarında geçirilmiş
sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
102. Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesiyle ilgili olarak yapılan değerlendirmeler
kapsamında daha önce de ifade edildiği üzere Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği
özel olarak öngörülen konulara ilişkin Anayasa hükümlerinin açıkça izin verdiği
hususlar hariç olmak üzere Anayasa’nın kanunla düzenlenmesini öngördüğü
konularda CBK çıkarılması mümkün değildir.
103. Anayasa’nın 128. maddesinin birinci
ve ikinci fıkralarında “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu
tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu
hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle görülür./ Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal
haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.” hükümlerine yer
verilerek memurların ve diğer kamu görevlilerinin özlük haklarına ilişkin
hususların kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu
bakımdan öncelikle Kurul üyelerinin Anayasa’nın anılan maddesinin birinci
fıkrasında yer alan diğer kamu görevlilerinden olup olmadıklarının
belirlenmesi önem taşımaktadır. Bunun için de Kurul üyelerinin yaptıkları
görevin Anayasa’nın söz konusu maddesinde belirtilen devletin ve diğer kamu
tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu
hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olup olmadığının tespiti
gerekir.
104. Genel idare esaslarına göre
yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerinde kadro ve pozisyon esastır. Bu
hizmetleri yürüten memur ve diğer kamu görevlileri kendilerine özgü statüye
sahiptir. Görevleri dışında da kamu hizmetleri statüsünün bir bölümü olan bu
statü hükmüne tabi olurlar ve resmî sıfat ve yetkilerini korurlar (AYM, E.2019/78, K.2020/6, 23/1/2020, § 20).
105. Kurul üyelerinin kadro veya
pozisyon karşılığı görev yaptıkları, kamu hizmetine geçici ve arızi olarak
değil sürekli olarak katıldıkları, görevin ifası sırasında devletin emredici
gücünü kullandıkları, merkezî idare ile aralarında statüer bir ilişkinin
kurulduğu, Kurul üyeliği dışında başka meslek ve uğraşlarına devam edemedikleri
anlaşılmaktadır. Bu itibarla Kurul üyelerinin yaptıkları görev Anayasa’nın 128.
maddesi anlamında devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel
kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu
hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli bir görev niteliğindedir. Dolayısıyla
Kurul üyeleri Anayasa’nın anılan maddesi
kapsamında kamu görevlisi statüsündedir. Buna
göre Kurul üyelerinin özlük hakları hususu münhasıran kanunla düzenlenmeyi
gerektiren bir konudur.
106. CBK’nın 5. maddesinin (4) numaralı
fıkrasının dava konusu üçüncü ve dördüncü cümleleriyle Kurul üyelerine görevle
ilişiklerinin kesilmesinden sonra da belirli usul ve esaslar çerçevesinde
Kurumca ödeme yapılmasına imkân tanınmaktadır. Böylece anılan kişilere yeni
görevlerine başlayıncaya kadar üyeliğin parasal haklarından yoksun kalmama
yönünde bir güvence sağlanmak suretiyle Kurul üyeliği görevine bağlı bir özlük
hakkı oluşturulmaktadır.
107. Aynı fıkranın dava konusu beşinci
cümlesinde ise kamu görevlisi kaynağından gelen üyelerin Kurumda geçen hizmet
sürelerinin ne şekilde değerlendirileceğiyle ilgili bir düzenleme öngörülmekte
ve bunların Kurumda geçen hizmet sürelerinin önceki kurum veya kuruluşlarında
geçirilmiş sayılacağı belirtilmektedir. Bir kurumda geçen hizmet süresi o kurum
içindeki görevde yükselme, belli görevlere atanma gibi durumlarda aday
personeller yönünden bir ölçüt olarak değerlendirilebilmekte ya da sağlanması
gereken bir şart olarak öngörülebilmektedir. Dolayısıyla Kurul üyeliğinde geçen
hizmet sürelerinin kişilerin önceki kurumlarında geçmiş gibi değerlendirilmesi,
başka bir deyişle buradaki hizmet sürelerinin korunması bu tür durumlar
bakımından kişinin aynı kurumda görev yapmaya devam etmiş olan emsalleri
karşısında dezavantajlı konuma düşmesini engellemek suretiyle ona bir güvence
sağlamaktadır. Bu itibarla anılan güvence Kurul üyeliğine bağlı bir özlük hakkı
niteliğindedir. Dolayısıyla kurallarla Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci
fıkrası kapsamında kamu görevlilerinin özlük haklarına yönelik bir konu
düzenlenmektedir.
108. Bu çerçevede Anayasa’nın 128. maddesi bağlamında
münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme yaptığı görülen ve
Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak
öngörülen konulara ilişkin Anayasa hükümlerinin açıkça izin verdiği hususlara
ilişkin olmayan kuralların Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal ettiği anlaşılmaktadır.
109. Açıklanan nedenlerle kurallar
Anayasanın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
İptalleri gerekir.
Kurallar Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci
fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca aynı
fıkranın birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmemiştir.
Kurallar konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden ayrıca içerik yönünden incelenmemiştir.
F. CBK’nın 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (b)
Bendinde Yer Alan “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini
belirlemek.” İbaresinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
110. CBK’nın 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendinde “Kurumun stratejik planını, performans ölçütlerini, amaç ve
hedeflerini, hizmet kalite standartlarını belirlemek, insan kaynakları ve
çalışma politikalarını oluşturmak, Kurumun hizmet birimleri ve bunların
görevlerini belirlemek.” Kurulun görev ve yetkileri arasında sayılmış olup
anılan bentte yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların
görevlerini belirlemek.” ibaresi dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
111. CBK’nın 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise
hizmet birimleri ile bu birimlerin çalışma usul ve esaslarının bu CBK’da
belirtilen faaliyet alanı ile görev ve yetkilere uygun olarak Kurumun teklifi
üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği
hüküm altına alınmıştır.
112. Görüldüğü üzere CBK’da Kurumun hizmet birimlerinin
belirlenmesi hususuna ilişkin olarak bir Kurul kararından ve bir de Kurumun
teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulması öngörülen
yönetmelikten bahsedilmektedir.
113. Her iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde anılan
düzenlemelerle Kurumun hizmet birimlerinin belirlenmesiyle ilgili olarak birden
fazla mercinin dâhil ve etkin olduğu bir sürecin işletilmesinin amaçlandığı
anlaşılmaktadır. Bu süreçte Kurul Kurumun hizmet birimlerini ve bunların
görevlerini şekillendirmeye yönelik olarak aldığı kararla anılan hususta
çıkarılması öngörülen yönetmelikten önce bulunması gerekli kılınan, dolayısıyla
yönetmeliğe dayanak teşkil eden Kurum teklifinin oluşturulmasında rol
üstlenmektedir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
114. Dava dilekçesinde özetle; Kurumun hizmet birimlerinin belirlenmesiyle ilgili konuların Anayasa’nın
123. ve 128. maddeleri gereğince münhasıran kanunla düzenlenmesi gerektiği
hâlde dava konusu kuralla anılan hususların CBK ile düzenlenmesi yoluna gidildiği;
diğer yandan kuralda hizmet birimlerinin neler olduğu, görev ve
sorumlulukları, bu birimlerde görev yapacak kamu görevlilerinin kadro unvan ve
sayıları gibi temel hususlarda hiçbir düzenleme yapılmaksızın bunların
belirlenmesine dair yetkinin daha alt düzeydeki idari işlemlere bırakılmasının hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığı
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
115. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
116. Belirli bir hizmeti yürütmek üzere
kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının bu amaçla üstlendikleri görev ve yetkileri
ifa edebilmeleri için oluşturulan ve söz konusu hizmetin yürütülmesinde
doğrudan ya da dolaylı olarak rol alan hizmet birimleri, kamu kurumlarının
teşkilat yapısının bir unsurunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla bir kamu tüzel kişisi olan SEDDK’nın hizmet birimlerinin ve bunların görevlerinin
belirlenmesine dair hususlar onun teşkilatlanmasıyla ilişkilidir. Bu itibarla
anılan Kurumun teşkilatlanmasına dair düzenlemeler öngören kuralın yürütme
yetkisine ilişkin hususları düzenlediği açıktır.
117. Kural Anayasa’nın CBK
ile düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
118. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilatlanmasına ilişkin
düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkün olduğundan kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü
cümlesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
119. Kurumun hizmet birimleri ile bu birimlerin
görevlerinin belirlenmesine yönelik olarak yürürlükte herhangi bir kanuni
düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla kural kanunda açıkça düzenlenen konulara
ilişkin değildir.
120. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
121. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı idarenin teşkilatlanması konusunda Anayasa’nın
temel ilkelerine ve bu alanla ilgili öngördüğü kurallarına bağlı kalmak
koşuluyla CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilat yapısının ne
şekilde olacağını belirleme hususunda takdir yetkisine sahiptir. Anayasa’nın
anılan maddesi hükmü uyarınca CBK’ya bırakılan bu asli yetkinin başka bir idari
organ tarafından kullanılması mümkün değildir. Bununla birlikte yürütme
organının CBK çıkarmaya yetkili olduğu konuya ilişkin her türlü ayrıntıyı CBK
ile düzenlemesi ve bu düzenlemelerin gereğini bizzat yerine getirmesi gerekli
olmayıp CBK ile konuya ilişkin temel kuralları belirledikten ve genel çerçeveyi
çizdikten sonra bu çerçevenin içinde kalan hususları, düzenleyici nitelikteki
diğer işlemlerle belirleme yetkisini ilgili idareye bırakması mümkündür (benzer
yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2019/105, K.2020/30, 12/6/2020, § 36;
E.2018/124, K.2020/56, 15/10/2020, § 25).
122. Dava konusu kuralda Kurulun, Kurumun hizmet
birimlerini ve bunların görevlerini belirleyeceği ifade edilmiş; diğer yandan
CBK’nın 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hizmet birimlerinin Kurumun
Kurul kararı ile oluşturduğu teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe
konulan yönetmelikle belirleneceği öngörülürken söz konusu yönetmeliğin Kurumun
CBK’da belirtilen faaliyet alanı ile görev ve yetkilerine uygun olarak
yürürlüğe konulması gerektiği belirtilmiştir. CBK’nın 4. maddesinde ise Kurumun
faaliyet alanı ile görev ve yetkileri ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
123. Anılan hükümler birlikte değerlendirildiğinde hizmet
birimlerinin ve bunların görevlerinin belirlenmesine yönelik Kurul kararının
alınması sırasında da Kurumun CBK’da belirtilen faaliyet alanı ile görev ve
yetkilerinin esas alınması gerektiği açıktır. Dolayısıyla Kurumun hizmet
birimleri ile bunların görevlerinin belirlenmesine ilişkin temel ilkeler
konulmak ve bir çerçeve çizilmek suretiyle idareye sınırları belirli bir alanda
düzenleme yetkisi tanındığı görülmektedir. Bu nedenle, CBK’da belirtilen genel
çerçeve ve esaslar doğrultusunda, teknik ve uygulamayı esas alan detayların
belirlenmesi konusunda idareye yetki verilmesi Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na
tanıdığı doğrudan ve ilk elden düzenleme yetkisinin idareye bırakılması
sonucunu doğurmamaktadır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 123. maddesini ihlal
eden bir yönü bulunmamaktadır.
124. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasanın 123. maddesine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe
katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2. maddesine de
aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların
Anayasa’nın 123. maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele
alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
G. CBK’nın 8. Maddesinin (4) Numaralı
Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi
1. Genel Açıklama
125. CBK’da Kurumda görev alması
öngörülen kadro unvanlarından biri de başkan yardımcılığıdır. CBK’nın 9.
maddesinde başkan yardımcıları başkanlık teşkilatının bir unsuru olarak
gösterilmiş; 11. maddesinde başkanlık teşkilatına ilişkin görevlerinde başkana
yardımcı olmak üzere başkan yardımcısı atanacağı belirtilmiş; ekli (I) Sayılı
Cetvel’inde ise anılan unvanın kadro sayısı iki olarak belirlenmiştir. Başkan
yardımcısı olarak atanabilmek için aranan şartlar ise 5684 sayılı Kanun’un ek
5. maddesinde üç bent hâlinde sayılmıştır. Bu şartlar; 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinde sayılan genel şartları taşımak,
en az dört yıllık yükseköğrenim mezunu olmak, kamuda ve/veya sosyal güvenlik
kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya
serbest olarak en az beş yıl çalışmış olmaktır.
126. Daha önce de belirtildiği üzere (3)
numaralı CBK, bu CBK’ya ekli cetvellerdeki
kadro, pozisyon ve görevleri, ayrıca bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili
kuruluşlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Anılan CBK’nın
“Atama usulü” başlıklı 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bu
CBK’ya ekli (I) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve görevlere
Cumhurbaşkanı kararıyla, (II) Sayılı Cetvel’de yer alan kadro, pozisyon ve
görevlere Cumhurbaşkanı onayı ile atama yapılması; bu Cetvellerde sayılmayan
kadro, pozisyon ve görevlere, ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan veya
atamaya yetkili amirler tarafından atama yapılması öngörülmüş, Cumhurbaşkanı
yardımcısı ve bakanın bu yetkisini alt kademedeki yöneticilere devredebileceği
belirtilmiştir.
127. SEDDK, Bakanlığın ilişkili kuruluşu olması sebebiyle
(3) numaralı CBK’nın kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları arasında yer
almaktadır. Dolayısıyla SEDDK’daki kadrolardan biri olan başkan yardımcılığına
yapılacak atamalar (3) numaralı CBK’da belirlenen usule tabidir. Diğer yandan
SEDDK başkan yardımcılığı anılan CBK’nın (I) ve (II) Sayılı Cetvellerinde
sayılan kadro, pozisyon ya da görevlerden biri değildir. Bu sebeple CBK’nın 2.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca söz konusu kadroya yapılacak
atamalarda yetkili makamın Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan veya atamaya yetkili
amirlerden biri olabileceği anlaşılmaktadır.
128. (47) numaralı CBK’nın “Personel” başlıklı 13.
maddesinde bu CBK ve diğer mevzuatla Kuruma verilen görev ve yetkilerin
gerektirdiği asli ve sürekli hizmetlerin sigortacılık uzmanı ve sigortacılık
uzman yardımcısından oluşan meslek personeli ile diğer personel eliyle
yürütüleceği hükme bağlanmış; 15. maddesinde Kurumda istihdam edilecek personele
ilişkin kadro sınıf, unvan, derece ve sayılarının ekli (I) Sayılı Cetvel’de
gösterildiği belirtilmiş; anılan Cetvel’de ilk sırada genel idari hizmetler
sınıfında birinci dereceli iki adet başkan yardımcılığı kadrosuna yer
verilmiştir. CBK’nın 10. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (ğ) bendinde ise Kurum
personelini atamak başkanın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Anılan
hükümler birlikte değerlendirildiğinde CBK’da Kurum başkanının başkan
yardımcılarını atamaya yetkili amir olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
2. Anlam ve Kapsam
129. CBK’nın dava konusu kuralın da yer
aldığı 8. maddesinde Kurulun çalışma esasları düzenlenmiş olup bu kapsamda
Kurulun toplantı yeri ve zamanı, toplantılara katılım usulü, karar yeter
sayısı, devamsızlık, üyelerin müzakere ve oylamaya katılamayacakları işler,
kararların yazımı ve yayımlanması gibi hususlara yer verilmiş; Kurulun çalışma
usul ve esaslarına ilişkin diğer hususların ise Kurul kararıyla yürürlüğe
konulan yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür.
130. Anılan maddenin (4) numaralı
fıkrasının dava konusu birinci cümlesinde herhangi
bir nedenle üye sayısının Kurulun karar almasını imkânsız kılacak bir sayıya
düşmesi hâlinde, toplantı nisabı sağlanacak şekilde ve bir ayı geçmemek üzere,
kıdem sırasına göre başkan yardımcılarının üyeliğe vekâlet edeceği hükme bağlanmıştır.
131. Daha önce de ifade edildiği üzere
Kurulun Kurumun karar organı olarak faaliyet göstermesi ve biri başkan biri
ikinci başkan olmak üzere Cumhurbaşkanı tarafından atanan beş üyeden oluşması
öngörülmüştür.
132. Karar mercii niteliğindeki bir
kurulda görüşmelerin başlayabilmesi ve devamı için bulunması gereken en az üye
sayısı toplantı yeter sayısı; toplantıda görüşülen bir konu hakkında belirli
bir kararın oluşması için o karar yönünde kullanılması gereken en az oy sayısı
ise karar yeter sayısı olarak ifade edilmektedir. CBK’da Kurulun toplantı yeter
sayısı ile ilgili olarak herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, bu hususta
bir sayı ifade edilmemiştir. Buna karşılık 8. maddenin (3) numaralı fıkrasında
Kurulun en az üç üyenin aynı yöndeki oyuyla karar alacağı belirtilmek suretiyle
karar yeter sayısı üç olarak gösterilmiştir. Aynı fıkrada ayrıca üyelerin
çekimser oy kullanamayacağı da belirtilmiştir.
133. Dava konusu kuralda üye sayısının
Kurulun karar almasını imkânsız kılacak bir sayıya düşmesi hâlinden
bahsedilmektedir. Bu hâl, üye sayısının karar yeter sayısı olan üçün altına
düşmesi durumunu ifade etmektedir. Zira üye sayısının üç olarak sağlandığı bir
durumda teknik olarak Kurulun karar almasının imkânsız olduğundan söz
edilemeyecektir. Dolayısıyla her ne kadar CBK’da toplantı yeter sayısına
ilişkin olarak bağlayıcı ve sınırlandırıcı (üye tam sayısı ile toplanma
zorunluluğu gibi) bir hükme yer verilmemişse de bu sayının, esas işlevi karar
almak olan Kurulun bu işlevini yerine getirmesini mümkün kılacak olan karar
yeter sayısının oluşmasını sağlamaya elverişli nitelikte bir sayı olması
gerektiği açıktır. Bu itibarla dava konusu kuralda sağlanması öngörülen
toplantı nisabından kastedilenin de Kurulda karar oluşturulabilmesini mümkün
kılan üç üye sayısı olduğu anlaşılmaktadır.
3. İptal Talebinin Gerekçesi
134. Dava dilekçesinde özetle;
- Kurul toplantılarına ilişkin en temel
hususlardan birinin toplantı yeter sayısı olmasına rağmen CBK’da bunun düzenlenmediği,
Kurulun üye tam sayısı ile mi yoksa salt çoğunlukla mı toplanacağının belli
olmadığı, karar nisabının ise üç üyenin aynı yönde oy kullanması olarak kabul
edildiği, bu açıdan toplantıda beş üye bulunup üçünün aynı yönde oy kullanması
mı gerektiği yoksa üç üyenin toplantıya katılması ve tümünün aynı yönde oy
kullanmasının karar alınması için yeterli mi olduğunun belirsiz olduğu,
- Kurum tarafından alınan kararların
birçok temel hakkı ilgilendirmesi ve ekonomik hayatın hassas alanlarıyla da
ilgili olması sebebiyle bu belirsizliğin giderilmesi gerekirken dava konusu
kuralla durumun daha da karmaşık hâle getirildiği, zira üye sayısının Kurulun
karar almasını imkânsız kılacak bir sayıya düşmesinin, başka bir deyişle karar
yeter sayısı sorununun başkan yardımcılarının Kurulda yer almasının sebebi
olarak gösterildiği, ancak bu sorun/sebep karşısında çözüm olarak CBK’da
açıklanmayan toplantı nisabı sağlanacak şekilde başkan yardımcısının Kurula
katılmasının öngörüldüğü, dolayısıyla işlemin sebebi (karar yeter sayısı) ile
ona getirilen çözüm (toplantı nisabı) arasında anlamlı bir bağlantı
kurulamadığı, eğer eksiklik karar yeter sayısının bulunmaması ise -toplantı
nisabı da bilinmediğine göre- çözümün de doğrudan buna yönelik olması
gerektiği,
- CBK’da sadece iki tane başkan
yardımcısı kadrosu ihdas edildiği, dolayısıyla her hâlükârda ancak iki üyeliğin
boşalması hâlinde bu sürecin işletilebileceği ve daha fazla boşluk olması
durumunun Kurulu tıkayacağı, başkan yardımcılarının kim tarafından ve hangi
şartlarda atanacağının belli olmadığı, bu yetkinin Kurum başkanına verildiği
kabul edildiğinde Kurum başkanı aynı zamanda Kurulun da başkanı olduğundan
başkanın kendi astı konumunda olanlardan belirlediği kişilerle birlikte Kurulda
çoğunluğu elde etmesi ihtimalinin söz konusu olabileceği, bu itibarla Kurul
üyesi olmayan kişilerin Kurulda oy kullanmasının hukukun genel ilkelerine
aykırı olduğu gibi kamu yararı amacı ile de bağdaşmadığı,
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
135. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 104. maddesi yönünden de incelenmiştir.
136. Kamu kurum ve kuruluşlarının çalışma usul ve
esaslarının belirlenmesinin idarenin işleyişine ilişkin olduğu ve kural ile
Kurumun karar organı olan Kurulun çalışma esaslarına ilişkin bir düzenleme
getirildiği gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu
açıktır.
137. Kural Anayasa’nın CBK
ile düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
138. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin işleyişine ilişkin
düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkün olduğundan kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü
cümlesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
139. Kurulun üye sayısının karar alınmasını imkânsız
kılacak bir sayıya düşmesi hâlinde ne şekilde bir yöntem izleneceğine, bu
hususta uygulanacak usul ve esasların ne olduğuna dair yürürlükte herhangi bir
kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla kural kanunda açıkça düzenlenen
bir konuya ilişkin değildir.
140. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
141. Anayasa’nın 2. maddesinde güvence
altına alınan hukuk devleti ilkesi gereğince
kanunların ve CBK’ların kamu yararı gözetilerek
çıkarılması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre kamu
yararı genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan
toplumsal yararı ifade etmektedir. Kanunun ya da CBK’nın amaç ögesi bakımından
Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın
gözetilmemiş olması gerekir. Kamu yararı dışında bir amaçla çıkarılmış olduğu
açıkça anlaşılabiliyorsa amaç unsuru bakımından Anayasa’ya aykırılık söz
konusudur.
142. Anayasa’ya uygunluk denetiminde kuralın
öngörülmesindeki kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen
kuralın ihdasında kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların
çıkarlarının gözetilip gözetilmediği incelenir. Diğer bir anlatımla bir kuralın
Anayasa’ya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda Anayasa
Mahkemesinin yapacağı inceleme, yalnızca kuralın kamu yararı amacıyla çıkarılıp
çıkarılmadığının denetimiyle sınırlıdır.
143. Kurulun ülke ekonomisinin seyri ve genel işleyişi
üzerinde belirleyici gücü olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi
ve denetlenmesine dair konularda karar almaya görevli ve yetkili organ olduğu
gözetildiğinde dava konusu kuralın üye eksikliğinden kaynaklı olarak Kurulun
ekonomik hayatın hassas alanlarını ilgilendiren bu tür konularda karar alma
görevini yerine getiremez hâle gelmesinin önüne geçilmesi ve bu görevi
gecikmeksizin yerine getirebilmesinin temin edilmesi amacıyla ihdas edildiği
anlaşılmaktadır. Bu itibarla kuralın kamu yararı dışında bir amaç gözettiği
söylenemez.
144. Diğer yandan hukuk devletinin temel
unsurları arasında hukuki güvenlik ilkesi de yer almaktadır. Anılan ilkenin
gereklerinden biri de hukuki istikrarın sağlanmasıdır. Hukuk devleti, devlet
etkinliklerinin düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı
oluşturarak hukuki istikrara, dolayısıyla hukuki güvenliğe hizmet eder. Hukuki
istikrarın sağlanabilmesi ise her şeyden önce hukuk normlarının birbirleriyle
çelişki içinde olmamasına bağlıdır. Bu açıdan devletin, hukuki güvenliği
zedeleyici nitelikte, birbirleriyle çelişki oluşturan normatif düzenlemelerden
kaçınması gerekir.
145. Daha önce de belirtildiği ve ayrıca
dava konusu CBK’nın genel gerekçesine ilişkin olarak Cumhurbaşkanlığının görüş
yazısında da ifade edildiği üzere SEDDK’nın sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesinde bağımsız şekilde faaliyet göstermek
üzere kurulan bir Kurum olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim gerek CBK’nın bütününde
gerekse ilgili kanunlarda bağımsızlık ilkesinin vurgulandığı, bu
bağlamda Kurumun ve dolayısıyla onun karar organı olan Kurulun kendisine
verilen görev ve yetkileri bağımsız ve tarafsız şekilde yerine getirmesini
öngören ve bunu temin etmeye yönelik düzenlemelere yer verildiği görülmektedir.
146. Bu kapsamda CBK’nın “Kuruluş” başlıklı
3. maddesinde Kurumun kendisine verilen görev ve yetkileri kendi sorumluluğu
altında bağımsız olarak yerine getirip kullanacağı, hiçbir organ, makam, merci
veya kişinin Kurumun kararlarını etkilemek amacıyla emir ve talimat
veremeyeceği belirtilmiş; 8. maddesinin (6) numaralı fıkrasında başkan ve
üyelerin kendisi, eşi, evlatlıkları ve üçüncü derece dâhil kan ve ikinci derece
dâhil kayın hısımlarıyla ilgili konularda müzakere ve oylamalara katılmaları
yasaklanmış; 16. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (b) bendinde ise bağış,
yardım, vasiyet ve sair gelirler Kurumun gelirleri arasında gösterilirken bu
gelirlerin Kurumun tarafsızlığını ve bağımsızlığını etkilemeyecek nitelikte
olması şart koşulmuştur. Keza Kurumun karar organı olan Kurulun başkan ve
üyelerinin görevlerini tarafsız bir şekilde yürütmelerine yönelik olarak yemin
müessesesi getirilmiş, bu kapsamda 5684 sayılı Kanun’un ek 5. maddesinin (1)
numaralı fıkrasında “(1) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunda Başkan ve üyeler, görevlerinin devamı süresince görevlerini
tam bir dikkat, dürüstlük ve tarafsızlık ile yürüteceklerine, ilgili mevzuat
hükümlerine aykırı hareket etmeyeceklerine ve ettirmeyeceklerine dair Yargıtay
Birinci Başkanlık Kurulu huzurunda yemin eder. Yemin için yapılan başvuru Yargıtay
tarafından acele işlerden sayılır. Başkan ve üyeler, yemin etmedikçe göreve
başlamış sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
147. Anılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Kurumun
karar organı olan Kurulu oluşturan başkan ve üyelerin görevlerini bağımsız ve
tarafsız şekilde yerine getirmesi Kurumun var ediliş sebebinde, kuruluş amaç ve
ilkelerinde esaslı bir unsur olarak öngörülmüştür. Bu itibarla gerek Kurul
üyelerinin gerekse üye sıfatını haiz olmamakla birlikte onların yerine vekâlet
etmek suretiyle geçici de olsa karar alma mekanizmasına dâhil olacak kişilerin
bağımsızlık ve tarafsızlığını zedeleyici ya da bunlar üzerinde kuşku oluşmasına
sebebiyet verebilecek nitelikteki düzenlemeler Kurumun kuruluş amaç ve
ilkeleriyle çelişki oluşturup varlık sebebiyle de bağdaşmayacağından bu alanda
hukuki istikrarın, dolayısıyla hukuki güvenliğin sağlanamamasına yol açacaktır.
148. Kurul üyelerinin (ve vekillerinin) bağımsızlığı
onların çekinmeden ve endişe duymadan, hukukun gereklerinden başka herhangi bir
dış etki altında kalmadan, tarafsız bir tutumla, özgürce karar verebilmesidir.
Bu kişilerin bağımsızlığının tam anlamıyla sağlandığından söz edilebilmesi
Kurum içi ve dışı her türlü etkiden ve kuşkudan uzak bir şekilde karar
verebilmelerinin koşullarının hazırlanmasını, ayrıca toplumun bu yönde
güveninin oluşturulmasını gerekli kılar. Kurulun oluşumuna katılarak karar
mekanizmasına dâhil olanlar üstlendikleri görevin gerektirdiği her türlü
niteliği taşısalar bile kamu vicdanında bağımsızlıkları ve tarafsızlıkları
konusunda kuşku uyandıracak düzenlemelerden kaçınılmalıdır. Zira herhangi bir
baskının, etkinin yapılması kadar yapılabilme olasılığı da bağımsızlığı
zedeleyecektir.
149. Dava konusu kuralda herhangi bir sebeple üye
sayısının üçün altına düşmesi hâlinde Kurulun toplanarak karar almasının
sağlanması amacıyla kıdem sırasına göre üyeliğe vekâlet etmesi öngörülenler
başkan yardımcılarıdır. Başkan yardımcılarının atanmaları atamaya yetkili amir
sıfatıyla doğrudan Kurum başkanı tarafından gerçekleştirilmektedir. Hukuki
statü itibarıyla da başkan yardımcıları başkanın hiyerarşik bakımdan astı
konumunda olup görev ve yetkilerini kullanırken ona tabi ve ona karşı
sorumludurlar.
150. Diğer yandan Kurum başkanının aynı zamanda Kurulun
da başkanı olduğu düşünüldüğünde dava konusu kuralda öngörülen düzenlemeyle
Kurul başkanı ile onun atadığı ve hiyerarşik bakımdan astı konumunda olan
personelin aynı heyet oluşumunda yer almasına ve oy kullanmasına ortam
yaratıldığı görülmektedir. Bu nitelikteki bir heyet oluşumunun, bu oluşum
içinde vekil sıfatıyla karar verme görevini üstlenen kişilerin bilhassa Kurum
içi etkilerden ve her türlü kaygı ve kuşkudan uzak bir şekilde karar
verebilmeleri için gerekli koşulları sağladığından söz edilemez. Ayrıca bu
şekildeki bir oluşumun anılan kişilerin özellikle Kurulun başkanına karşı
bağımsızlığı hususunda kamu vicdanında oluşacak kanaati olumsuz yönde
etkilemesi kaçınılmazdır.
151. Bu itibarla kural bağımsızlık unsuru üzerine
temellendirilen Kurumun kuruluş amacı ve ilkeleriyle açık bir çelişki içinde
olduğundan Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır.
152. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine
aykırıdır. İptali gerekir.
Ğ. CBK’nın 9. Maddesinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
153. Dava dilekçesinde özetle; kuralda
başkanlık teşkilatının hangi birimlerden oluştuğunun sadece adları belirtilerek
çok genel ifadelerle sayıldığı, hizmet birimleri ile bunların görev ve
sorumluluklarının ve kadro unvanlarının neler olduğuna ilişkin hiçbir belirleme
yapılmadığı, başkan yardımcılarının kim tarafından ve hangi nitelikleri
taşıyanlar arasından atanacağının gösterilmediği, Anayasa’nın 123. ve 128.
maddeleri gereğince yasal düzenleme konusu olması gereken hizmet birimleri ile
ilgili kuralların sadece CBK ile düzenlenmesiyle kalınmayıp CBK’nın da bu
yetkiyi hiçbir belirleme yapmaksızın daha alt düzeydeki idarenin düzenleyici
işlemlerine bıraktığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 104., 123. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
154. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan
fıkra kapsamında yapılacaktır.
155. CBK’nın 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
Kurumun Kurul ve başkanlık teşkilatından oluştuğu hükme bağlanmış, 5.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında Kurulun Kurumun karar organı olduğu
belirtilirken 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise başkanın Kurumun en
üst yöneticisi olup Kurumun genel yönetim ve temsilinden sorumlu olduğu ifade
edilmiştir. Buna göre Kurumun organizasyon yapısının Kurul ve başkanlık
teşkilatı olmak üzere iki ana ögeden oluştuğu görülmekte olup; bu yapı içinde
Kurulun Kurumun faaliyet alanı olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
düzenlenmesi ve denetlenmesine dair konularda karar alma işlevini yerine
getiren, başkanlık teşkilatının ise anılan faaliyet alanına dair görevleri
yürütmek üzere kurulan Kurumun işleyişinden sorumlu birer idari oluşum olarak
öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
156. CBK’nın dava konusu 9. maddesinde başkanlık
teşkilatının; başkan, başkan yardımcıları ve hizmet birimlerinden oluştuğu
hükme bağlanmıştır.
157. Kurumun teşkilat yapısına dair bir düzenleme getiren
kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci
fıkrasının ilk cümlesinde belirtilen yürütme yetkisine ilişkin konulardan
olduğu açıktır.
158. Kural Anayasa’nın CBK
ile düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
159. Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca CBK’lar
bakımından aranan bir diğer husus CBK kuralının Anayasa’da münhasıran kanunla
düzenlenmesi gereken konulara ilişkin olmaması gereğidir. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca
CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilatlanmasına ilişkin
düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkün olduğundan dava konusu kuralın
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal eden
bir yönü bulunmamaktadır.
160. Kurumun başkanlık
teşkilatının hangi unsurlardan oluşacağının belirlenmesine yönelik
olarak yürürlükte herhangi bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla
kural kanunda açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin değildir.
161. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
162. Hukuk devletinin temel
unsurlarından olan belirlilik ilkesi, düzenlenen konudan yalnız kavram, ad ve
kurum olarak söz edilmesini değil, bunların CBK metninde kurallaştırılmasını
gerekli kılar. Kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını
ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder. Buna karşılık söz konusu
düzenlemelerin tamamının aynı CBK’da yapılması zorunlu olmayıp incelenen CBK
dışındaki CBK’lar ya da kanunlarla yapılmış olması da belirlilik ilkesi
açısından yeterli bulunmaktadır.
163. Dava konusu kuralda Kurumun hizmet
birimlerinin neler olduğu sayma yoluyla gösterilmemekle birlikte CBK’nın 7. ve
12. maddeleri uyarınca Kurumun hizmet
birimlerinin somut olarak/ismen belirlenmesinin ikincil düzenlemeye
(yönetmeliğe) bırakıldığı görülmektedir. Dolayısıyla
Kurumun başkanlık teşkilatının hangi hizmet birimlerinden oluştuğu yönetmelikle
ortaya konulmuş olacaktır.
164. Öte yandan düzenleyici işleme bırakılmış
olan bu alanda, belirlilik ilkesinin gereği olarak CBK ile kurallaştırmanın
yapıldığının kabulü için kamu kurumlarının teşkilat yapısının bir unsuru olan
hizmet birimlerinin her birinin isim isim mutlaka CBK metninde sayılması
zorunlu değildir. Söz konusu hizmet birimlerinin saptanmasında gözetilecek
ölçütlerin açık ve anlaşılabilir şekilde CBK’da belirtilmesi hukuk devleti
bakımından gerekli ve yeterlidir.
165. Dava konusu CBK’da Kurumun hizmet birimlerinin Kurumun CBK’da
belirtilen faaliyet alanı ile görev ve yetkilerine uygun olarak yönetmelikle
belirleneceği öngörülürken, Kurumun faaliyet alanı ile görev ve yetkilerinin
neler olduğu aynı CBK’da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla Kurumun hangi hizmet birimlerinden
oluşabileceğine ilişkin temel ilkeler CBK ile belirlenmiştir. Bu itibarla dava
konusu kuralda bahsedilen hizmet birimlerinin belirlilik ve öngörülebilirlik
kriterlerini sağladığı anlaşıldığından kural bu yönüyle bir belirsizlik
içermemektedir.
166. Diğer yandan dava konusu kuralda
başkanlık teşkilatının diğer unsurları olarak gösterilen başkan ve başkan
yardımcılarının nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri gibi onların hukuki
statülerini belirlemeye yönelik temel hususların bir kısmı 5684 sayılı Kanun’un
ek 5. maddesinde, bir kısmı da (3) numaralı CBK’nın 2. ve 3. maddeleri ile (47)
numaralı CBK’nın 5., 10. ve 11. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu itibarla başkan
ve başkan yardımcılığı müesseselerinin hukuken neyi ifade ettiği kanun ve
CBK’lar ile belirlenmiş, başka bir ifadeyle kurallaştırılmış olduğundan kuralda
bu yönüyle de bir belirsizlik bulunmamaktadır.
167. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
H. CBK’nın 10. Maddesinin (4) ve (5)
Numaralı Fıkralarının İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
168. CBK’nın 10. maddesinde Kurumun başkanlık
teşkilatının unsurlarından biri olan başkan müessesesi düzenlenmektedir.
Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında başkanın Kurumun en üst yöneticisi olup
Kurumun genel yönetim ve temsilinden sorumlu olduğu belirtilmiş; (3) numaralı
fıkrasında da başkanın görev ve yetkileri düzenlenmiş, anılan fıkranın (h)
numaralı alt bendinde Kurumun yönetim ve işleyişine ilişkin diğer görevleri
yerine getirmek başkanın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
169. Maddenin dava konusu (4) numaralı fıkrasında
Kurumun, incelemelerini başkanın onayından geçmiş çalışma programları ile
başkan tarafından yapılan görevlendirmeler çerçevesinde gerçekleştireceği hükme
bağlanmış; dava konusu (5) numaralı fıkrasında ise başkanın, yapılacak yerinde
denetimde, Kurum meslek personeli arasından uygun göreceği birini
görevlendirebileceği gibi bunlar arasından oluşturulan bir denetim ekibini de
görevlendirebileceği öngörülmüştür.
170. Kamu kurum ve kuruluşlarının belirli
bir kamu hizmetini yürütmek amacıyla üstlendikleri görev ve yetkileri icra
ederken uymakla ve uygulamakla yükümlü
oldukları kuralların bütünü onların tabi oldukları idari sistemi ifade etmekte
olup bu sistem ise kurumun işleyişiyle ilgili
bir konu ve onun bir parçasıdır.
171. Dava konusu kurallarda bir yandan Kurum tarafından
yapılacak incelemelerin belirli bir program çerçevesinde gerçekleştirilmesi
esası benimsenirken diğer taraftan da hem bu incelemelere dair çalışma
programının başkan tarafından onaylanması hem de inceleme veya yerinde denetim
yapacak personelin ya da ekibin başkan tarafından seçilmesi ve
görevlendirilmesi öngörülmektedir. Dolayısıyla dava konusu kurallarda inceleme
ve denetimde görevlendirilecek personelin belirlenmesi, çalışma programının
oluşturulması gibi Kurumun inceleme ve denetim görevini icra ederken bağlı
olduğu usul ve esaslara, diğer bir deyişle idari işleyişe dair düzenlemelere
yer verilmekle birlikte aynı zamanda başkanın Kurumun işleyişine ilişkin olan
bu konular kapsamındaki görev ve yetkilerine yönelik bir saptama da yapılmış
olmaktadır. Buna göre başkan Kurumun incelemelere ilişkin çalışma programını
onaylama; inceleme ve denetimleri gerçekleştirecek personeli belirleme ve
görevlendirme görev ve yetkisiyle donatılmaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
172. Dava dilekçesinde özetle; dava konu
kurallarla Kurum adına sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
denetlemesini yapacak görevlilerin doğrudan veya dolaylı olarak başkan
tarafından belirlenmesi esasının getirildiği, 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29.
maddeleri ile sigortacılık sektörünün denetimi için Sigorta Denetleme Kurulunun
kurulduğu ve anılan maddelerin hâlen yürürlükte olduğu, bu maddelerle Sigorta
Denetleme Kuruluna verilen görev ve yetkilerin denetim kapsamında SEDDK’ya
verilen yetkilere karşılık geldiği, keza özel emeklilik sektörünün Sigorta
Denetleme Kurulu ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından denetimini öngören 4632
sayılı Kanun’un 20. maddesinin de hâlen yürürlükte olduğu, dolayısıyla adı
geçen sektörlerin denetimine ilişkin olarak
dava konusu kurallarda öngörülen hususların kanunların açıkça düzenlemiş olduğu
konuları içermesi sebebiyle CBK ile düzenlenemeyeceği belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
173. Belirli bir kamu hizmetini yürütmek
üzere kurulan kamu kurum ve kuruluşlarının personelinin görev ve yetkilerinin
belirlenmesine ilişkin düzenlemeler, kurumun teşkilat yapısıyla ve o hizmet
alanında yerine getirmesi gereken görevler ve bu amaçla kullanabileceği
yetkilerle ilgili olup dolayısıyla idarenin teşkilat yapısı ile görev ve
yetkilerinin belirlenmesinin bir parçasını oluşturmaktadır (AYM, E.2018/123,
K.2022/138, 9/11/2022, § 21).
174. Personelin görev ve yetkilerinin
kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat yapısı ile görev ve yetkilerine ilişkin
olduğu ve kurallarla SEDDK başkanının görev ve yetkilerine ilişkin düzenleme
öngörüldüğü gözetildiğinde kuralların yürütme yetkisine ilişkin konulardan
olduğu anlaşılmaktadır.
175. Kurallar Anayasa’nın
CBK ile düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde
yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
176. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilat yapısı ile
görev ve yetkilerine ilişkin düzenlemelerin CBK ile yapılması mümkün
olduğundan, diğer yandan yukarıda da belirtildiği üzere personelin görev ve
yetkileri ile teşkilat arasında yakın bir ilişki olup personelin görev ve
yetkileri belirlenmeden bir kurumun teşkilatlanmasından söz edilemeyeceğinden
kuralların Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönü de
bulunmamaktadır.
177. Kurallarla aynı
alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit
edilememiştir. Bu itibarla kuralların kanunda açıkça düzenlenen bir konuya
ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
178. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Selahaddin
MENTEŞ ve Kenan YAŞAR bu görüşe
katılmamışlardır.
b. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
179. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden
incelenmiştir.
180. Kurallarla başkanın görev ve yetkilerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır,
uygulanabilir ve nesnel olarak düzenlendiği görüldüğünden kurallarda
belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.
181. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
I. CBK’nın 12. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
182. Dava dilekçesinde özetle; CBK’nın 7. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve
bunların görevlerini belirlemek.” ibaresine yönelik gerekçelerle kuralın
Anayasa’nın 2., 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
183. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
184. CBK’nın 12. maddesinin dava konusu
(1) numaralı fıkrasında SEDDK’nın hizmet birimleri ile bu birimlerin çalışma
usul ve esaslarının bu CBK’da belirtilen faaliyet ve görev alanı ile görev ve
yetkilere uygun olarak Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.
185. CBK’nın 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini
belirlemek.” ibaresinin konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri yönünden
belirtilen gerekçeler Kurumun teşkilatlanması ile çalışma usul ve esaslarına,
dolayısıyla idari işleyişine dair düzenlemeler öngören dava konusu kural
yönünden de geçerlidir.
186. Bu itibarla Anayasa’nın 123.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin
teşkilatlanmasına ve idari işleyişine ilişkin düzenlemelerin CBK ile yapılması
mümkün olduğundan kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
187. Kuralla aynı alanda
hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit
edilememiştir. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca kanunda
açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
188. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
189. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural,
ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 124. maddesi yönünden de incelenmiştir.
190. CBK’nın 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini
belirlemek.” ibaresinin içerik yönünden
Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde belirtilen gerekçeler dava konusu kural
yönünden de geçerlidir.
191. Bu itibarla Kurumun hizmet birimleri ile bu
birimlerin çalışma usul ve esaslarının belirlenmesine ilişkin temel ilkeler
konulmak ve bir çerçeve çizilmek suretiyle idareye sınırları belirli bir alanda
düzenleme yetkisi tanındığı görüldüğünden kuralın Anayasa’nın 123. maddesini
ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
192. Diğer taraftan Anayasa’nın
124. maddesinin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve diğer kamu
tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve CBK’ların
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler
çıkarabilmeleri öngörülmektedir.
193. Anayasa’nın anılan hükmünde Cumhurbaşkanı
da yönetmelik çıkarmaya yetkili makamlar arasında gösterilmiştir. Bununla
birlikte Cumhurbaşkanı’nca çıkarılması öngörülen yönetmeliklerin konusunu
Cumhurbaşkanı’nın kendi görev alanını ilgilendiren kanunların ve CBK’ların
uygulanmasını sağlamak oluşturmalıdır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı ancak böyle
bir konuda yönetmelik çıkarma yetkisine sahip olup Cumhurbaşkanı’na kendi görev
alanına girmeyen bir konu hakkında yönetmelik çıkarma yetkisi veren
düzenlemeler Anayasa’nın anılan hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
194. Daha önce de ifade edildiği üzere bir kurumun hizmet
birimlerinin belirlenmesine dair hususlar idarenin teşkilatlanmasıyla, bu
birimlerin çalışma usul ve esaslarının belirlenmesi ise idarenin işleyişiyle
ilgili konulardandır.
195. Cumhurbaşkanı’nın CBK ile kurulan
bir kamu tüzel kişisinin teşkilat ve işleyişini CBK ile ilk elden ve doğrudan
düzenleme yetkisine sahip olduğu dikkate alındığında anılan konulara yönelik
CBK hükümlerinin uygulanmasının sağlanmasının da Cumhurbaşkanı’nın görev
alanına giren bir husus olarak değerlendirilebileceğinde tereddüt
bulunmamaktadır.
196. Dava konusu CBK ile kurulan bir
kamu tüzel kişisi olan SEDDK’nın hizmet birimlerinin ve bunların çalışma usul
ve esaslarının belirlenmesine ilişkin konular anılan Kurumun teşkilatlanmasına
ve işleyişine dair CBK hükümlerinin uygulanmasıyla, dolayısıyla
Cumhurbaşkanı’nın görev alanıyla ilgili olduğundan belirtilen hususların
Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenmesini öngören,
başka bir ifadeyle anılan hususlarda Cumhurbaşkanı’na yönetmelik çıkarma
yetkisi veren düzenleme Anayasa’nın 124. maddesi hükmüne aykırılık
oluşturmamaktadır.
197. Öte yandan yönetmelik çıkarmaya
yetkili makamın uygulamada herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde
Anayasa’nın 124. maddesinde sayılanlar arasından Cumhurbaşkanı olduğunun açık
olarak ifade edildiği gözetildiğinde kural bu yönüyle bir belirsizlik de
içermemekte, dolayısıyla Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti
ilkesine aykırılık taşımamaktadır.
198. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasanın 2., 123. ve 124. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe
katılmamışlardır.
İ. CBK’nın 13. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının Birinci Cümlesinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
199. CBK’nın Beşinci Bölümü’nde Kurumun personeliyle
ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan Bölüm’de yer alan “Personel”
başlıklı 13. maddenin (1) numaralı fıkrasının dava konusu birinci cümlesinde bu
CBK ve diğer mevzuatla Kuruma verilen görev ve yetkilerin gerektirdiği asli ve
sürekli hizmetlerin sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısından
oluşan meslek personeli ile diğer personel eliyle yürütüleceği hükme
bağlanmıştır. Anılan fıkranın ikinci cümlesiyle de Kurum personelinin ilgili
mevzuatta düzenlenen hususlar dışında 657 sayılı Kanun’a tabi olduğu
öngörülmüştür.
200. CBK’nın 15. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinde ise Kurumda
istihdam edilecek personele ilişkin kadro sınıf, unvan, derece ve sayılarının
ekli (I) Sayılı Cetvel’de gösterildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Kurumun
kadro ihdasının hukuki dayanağını dava konusu kural değil anılan cümle
oluşturmaktadır. Söz konusu Cetvel’de sigortacılık
uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısının yanı sıra başkan yardımcısı, daire
başkanı, grup başkanı, danışman, mali hizmetler uzmanı, mali hizmetler uzman
yardımcısı gibi kadro unvanları da yer almaktadır.
201. Dava konusu kuralda öncelikle,
Kurumda istihdam edilen personelin Kuruma verilen görev ve yetkilerin
gerektirdiği asli ve sürekli hizmetleri yürüteceği belirtilmek suretiyle
anılan personelin Anayasa’nın 128. maddesinin birinci fıkrası bağlamında memur
ve diğer kamu görevlisi sıfatını haiz olduğu saptanmaktadır. Diğer yandan söz
konusu personel iki ana gruba ayrılmakta; sigortacılık
uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcıları meslek
personeli olarak nitelendirilirken
ekli (I) Sayılı Cetvel’de sayılıp da bunların dışında kalan personel ise meslek
personeli olarak değerlendirilmemekte, diğer personel olarak
sınıflandırılmaktadır.
202. Genel bir ifadeyle meslek
personeli o mesleğin faaliyet alanıyla ilgili ihtisas sahibi olan kişilerdir.
Görev, yetki ve faaliyet alanı itibarıyla bakıldığında Kurumun meslek
personelinin sigortacılık ve özel emeklilik alanında ihtisas sahibi olan
personeli ifade ettiği anlaşılmaktadır. Mesleki ihtisas sahibi olmak kamu
hizmeti görevlileri yönünden bir nitelik unsurudur. Dava konusu kuralla
Kurum kadrolarına atanma şartı bağlamında
bir düzenleme öngörülmemekle birlikte Kurum personeli -sahip olunması gerekip
gerekmediği ölçütüne göre- belirli bir nitelik itibarıyla sınıflandırılmak
suretiyle belli bir hukuki statüye bağlanmış olmaktadır. Bu hukuki statü ise
personelin; atanma şartları, görev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, özlük
hakları gibi kamu personel hukuku bakımından tabi olduğu tüm ilke ve kuralların
belirlenmesinde etkin bir rol oynamaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
203. Dava dilekçesinde özetle; dava
konusu kuralla sigortacılık uzmanı ve
sigortacılık uzman yardımcısı kadro unvanlı görevlerin oluşturulup Kurumun
görev ve yetkilerinin onlar eliyle yürütülmesinin öngörüldüğü, anılan
kadroların CBK ile oluşturulmasının idarenin kanuniliği ve kamu görevlilerinin
statülerinin kanunla düzenlenmesi yolundaki anayasal ilkelerle bağdaşmadığı,
kaldı ki 5684 sayılı Kanun’un 28. maddesinde anılan sektörlerin denetimiyle
görevlendirilmiş olan sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri
ve yardımcıları gibi birtakım kamu görevlilerinin zaten bulunduğu, her ne kadar
CBK’nın 19. maddesiyle mevzuatta bu kadro unvanlarına yapılan atıfların yeni
kadro unvanlarına yapılmış sayılacağı belirtilmişse de CBK ile kanunlarda
değişiklik yapılması mümkün olmadığından anılan CBK hükmünün kanundaki mevcut
düzenlemeyi etkilemediği, dolayısıyla kanunun açıkça düzenlediği bir konuya
ilişkin olması sebebiyle CBK ile düzenlenemeyeceği belirtilerek kuralın
Anayasa’nın 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
204. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
205. Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci
fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerine ilişkin
hususların kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür.
206. Dava konusu kuralda kamu görevlilerinin
niteliklerine ve bununla bağlantılı olarak hukuki statülerine yönelik bir
düzenleme yapılmaktadır. Buna göre sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman
yardımcıları mesleki personel statüsü kapsamına alınırken diğer kadroların
personelleri bu statünün dışında bırakılmaktadır.
207. Daha önce de belirtildiği gibi Anayasa’da CBK ile
kurulmasına imkân tanınan kamu tüzel kişilerine ilişkin teşkilat
düzenlemelerinin CBK ile yapılması mümkündür. Diğer yandan kadro ile teşkilat
arasında yakın bir ilişki olup kadro belirlenmeden bir kurum ve kuruluşun
teşkilatlanmasından söz edilemeyeceğinden CBK ile kurulan kamu tüzel
kişilerinin kadro ihdasları da CBK ile düzenlenebilir (aynı yöndeki
değerlendirme için bkz. AYM, E. 2018/119, 2020/25, 11/6/2020, § 28). Buna karşılık ihdas edilmiş olan bu
kadrolarda istihdam edilecek personelin nitelikleri, atanmaları, özlük işleri
gibi onların statülerine yönelik hususlar doğrudan idarenin teşkilat yapısı,
kuruluş ve görevleri ile ilgili ve onların zorunlu bir unsuru olmayıp aslen ve
esasen Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında kamu hizmeti
görevlilerinin hukukunu ilgilendiren, başka bir deyişle personel rejimine
ilişkin meseleler olduğundan Anayasa’da CBK’larla
düzenleneceği özel olarak öngörülen konular kapsamında kalmamaktadır.
208. Bu itibarla Anayasa’nın anılan
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında münhasıran
kanunla düzenlenmesi gereken kamu görevlilerinin
niteliklerine yönelik bir düzenleme öngören kuralın Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini
ihlal ettiği anlaşılmaktadır.
209. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasanın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
İptali gerekir.
Kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca aynı fıkranın
birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri yönünden incelenmemiştir.
Kural konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
J. CBK’nın 14. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer
Alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…”, “…Sigortacılık Uzmanı ve
Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve “…istihdam…” İbarelerinin
İncelenmesi
1. Genel Açıklama
210. Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında uzman ve uzman yardımcısı istihdam edilmesine ilişkin usul ve
esaslar temel olarak 657 sayılı Kanun’un ek 41. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddenin ikinci ila altıncı fıkralarında uzman ve uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yarışma sınavı, tez hazırlama ve yeterlik
sınavıyla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Maddenin dokuzuncu fıkrasında
ise uzman ve uzman yardımcılarının görev ve yetkilerine dair hükümlere yer
verilmiş, bu kapsamda anılan fıkranın birinci cümlesinde bu madde kapsamında
istihdam edilen uzman ve uzman yardımcılarına teşkilatlanmaya ilişkin CBK’larda
öngörülmesi kaydıyla diğer görevlerinin yanı sıra yönetmelikle belirlenen usul
ve esaslar çerçevesinde araştırma, analiz, teftiş, denetim, inceleme ve
soruşturma yaptırılabileceği hükme bağlanmıştır.
211. Anılan hükümle kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam
edilen uzman ve uzman yardımcılarının görev ve yetkilerinin nitelik ve
kapsamına ilişkin temel esasların belirlendiği, buna göre; araştırma, analiz,
teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yapabilme hususlarının da uzman ve
uzman yardımcılarının görev ve yetki tanımı ile kapsamına dâhil edildiği,
bununla birlikte her kurumun hizmet alanının böyle bir yetkinin kullanımını
gerektirmeyebileceği de gözetilerek belli bir kurum bünyesinde istihdam edilen
uzman ve uzman yardımcılarının anılan görev ve yetkileri kullanabilmesinin
kurumların teşkilatlanmasına ilişkin CBK’larında bu hususun öngörülmesi kaydına
bağlandığı anlaşılmaktadır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
212. Dava dilekçesinde özetle; CBK’nın 10. maddesinin (4)
ve (5) numaralı fıkralarına yönelik olarak 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29.
maddeleri ile 4632 sayılı Kanun’un 20. maddesi bağlamında ileri sürülen
gerekçelere ilaveten 5684 sayılı Kanun’un 28. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında inceleme, denetim ve soruşturma yetkilerini haiz sigorta denetleme
uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları vasıtasıyla
söz konusu faaliyetlerin yürütüleceğinin belirtilmiş olmasına rağmen anılan
Kanun hükümleri yok sayılmak suretiyle aynı kapsamda yeni kadro unvanlarıyla
personel istihdamının öngörüldüğü, sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin denetimine ilişkin olarak dava
konusu kuralda öngörülen hususların kanunların açıkça düzenlemiş olduğu
konuları içermesi sebebiyle CBK ile düzenlenemeyeceği; öte yandan istihdam
işleminin Anayasa’nın 70. maddesinde düzenlenen kamu hizmetine girme hakkına
ilişkin olması sebebiyle CBK ile düzenlenemeyecek yasak alanda kaldığı
belirtilerek, kuralların Anayasa’nın 70. ve 104. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
213. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralların Anayasa’nın 70. maddesine de aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan
fıkra kapsamında yapılacaktır.
214. CBK’nın “Uzman istihdamı” başlıklı 14.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında Kurumda, 657 sayılı Kanun’un ek 41.
maddesine göre yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde araştırma,
analiz, teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma yetkisini haiz sigortacılık
uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısının istihdam edilebileceği hükme
bağlanmış olup anılan fıkrada yer alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…”,
“…Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve
“…istihdam…” ibareleri dava konusu kuralları oluşturmaktadır. Buna göre
kurallarla Kurumda sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısı
istihdam edilebilmesine imkân tanınmakta ve bu personelin denetim, inceleme ve
soruşturma yetkisini de haiz olması öngörülmektedir.
215. Daha önce de ifade edildiği gibi Kurumun kadro
ihdasının hukuki dayanağını CBK’nın 15.
maddesinin birinci cümlesi oluşturmaktadır. Bu kapsamda Kurumda istihdam
edilmesi öngörülen sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman
yardımcılarına ait kadroların ihdası da
dava konusu kurallarla değil anılan maddeyle yapılmış olmaktadır.
216. Dava konusu kurallarla Kurumun faaliyet alanına
giren hizmetlerden bazılarının yürütülmesinde görev almak üzere belli
unvanlarda personel istihdam edilebilmesine imkân sağlayan bir düzenleme
getirildiği gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu
açıktır.
217. Kurallar sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman
yardımcılarının kamu hizmetine girmeleri ve hizmete alınmada hangi nitelik ve
şartların aranacağına dair herhangi bir düzenleme öngörmemesi sebebiyle
Anayasa’nın 70. maddesi kapsamında yer almadığı gibi Anayasa’da CBK ile
düzenlenmesi yasaklanmış diğer alanlara ilişkin herhangi bir düzenleme de
içermemektedir.
218. Dava konusu kurallarla öngörülen düzenleme
sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcıları yönünden tamamen yeni
bir görev ve yetki ihdas edilmesi biçiminde inşai bir hüküm niteliğini
taşımamaktadır. Başka bir ifadeyle, kurallarda anılan personelin haiz olduğu
belirtilen denetim, inceleme ve soruşturma yetkilerinin asıl hukuki dayanağı
657 sayılı ek 41. maddesi olup dolayısıyla kurallar 657 sayılı Kanun’un ek 41.
maddesi uyarınca uzman ve uzman yardımcılarının zaten görev tanımı ve kapsamı
içinde sayılan bu yetkilerin sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin
denetimi alanında faaliyet gösteren sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman
yardımcıları tarafından kullanılabileceğine dair bir belirleme yapılmasından
ibaret bulunmaktadır. Bu itibarla kurallar Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası bağlamında kamu görevlilerinin görev ve
yetkilerine ilişkin bir düzenleme öngörmemektedir.
219. Diğer yandan Anayasa’da münhasıran
kanunla düzenlenmesi gereken diğer konulara yönelik de herhangi bir düzenleme
içermeyen kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini
ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
220. Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca CBK’lar
bakımından aranan bir diğer husus, kanunda
açıkça düzenlenen konularda CBK çıkarılamamasıdır. Daha önce de ifade edildiği
üzere bu kapsamda inceleme yapılırken CBK ile karşılaştırmaya esas olabileceği
değerlendirilen ilgili kanunun CBK ile düzenlenen alanda hüküm ifade edip
etmediğinin belirlenmesi gerekmekte olup bu bağlamda CBK olmasaydı,
karşılaştırmaya esas alınan kanun hükmünün CBK ile düzenleme yapılan konuya
uygulanacak olup olmaması, CBK’nın kanun ile düzenlenen konuda çıkarılıp
çıkarılmadığına dair bir göstergedir.
221. 657 sayılı Kanun’un ek 41.
maddesinde kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilen uzman ve uzman yardımcılarına yönetmelikle belirlenen usul ve
esaslar çerçevesinde denetim, inceleme ve soruşturma yaptırılabileceği
öngörülmekle birlikte belirtilen yetkilerin kullanılabilmesi için kurumun
teşkilatlanmasına ilişkin CBK’larında bu hususun öngörülmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla anılan Kanun’un ek 41. maddesinde belirtilen yetkiler her bir
kurumun uzman ve uzman yardımcıları bakımından ancak bu yöndeki bir CBK hükmü
ile işlerlik kazanmakta, kullanılabilir hâle gelmektedir. Bu bağlamda dava konusu kurallarla Kanun’un ek
41. maddesine atfen sigortacılık uzman ve sigortacılık uzman yardımcılarının
denetim, inceleme ve soruşturma yetkisini haiz olduğuna dair bir düzenleme
öngörülmemiş olsaydı anılan personelin Kanun’un ek 41. maddesinde belirtilen
söz konusu yetkileri kullanabilmeleri mümkün olmayacak, başka bir deyişle
belirtilen kanun hükmü bu konuya uygulanabilecek
bir hüküm niteliği taşımayacaktı.
222. Diğer taraftan kurallarla Kurumun düzenlemek ve
denetlemekle yükümlü olduğu hizmet alanında faaliyet gösteren sigortacılık ve
özel emeklilik sektörlerine ilişkin araştırma, analiz, teftiş, denetim,
inceleme ve soruşturma işlerini yürütmek üzere Kurum bünyesinde sigortacılık uzmanı
ve sigortacılık uzman yardımcısı unvanlı personelin istihdam edilmesinin
hukuksal dayanağı oluşturulmaktadır. Her ne kadar 5684 sayılı Kanun’un 28.
maddesinde denetim personellerinden bahsedilmekte ise de anılan hüküm dava
konusu kurallarda öngörülen mahiyetiyle sigortacılık uzmanı ve sigortacılık
uzman yardımcılığının hukuksal varlığına dayanak oluşturabilecek nitelikte bir
düzenleme değildir. Başka bir anlatımla, dava konusu kurallar olmasaydı anılan
Kanun hükmüne dayanılarak sigortacılık ve özel
emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi biçimindeki kamu
hizmetinin yürütülmesinde görev yapmak üzere sigortacılık uzmanı ve
sigortacılık uzman yardımcısı unvanlı personelin istihdam edilebilmesi mümkün
olamayacaktı.
223. Öte yandan Kanun’un aynı maddesinin (2) numaralı
fıkrasında denetim personelinin denetim, inceleme ve soruşturma yetkilerinden
bahsedilmekte ise de anılan düzenlemenin kapsamı sadece sigortacılığa ilişkin
olup özel emeklilik alanını içermemektedir. Dolayısıyla dava konusu CBK
kuralları olmasaydı sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcılarının
anılan Kanun hükmü gereğince özel emeklilik alanına ilişkin işlerde belirtilen
yetkilere sahip olduğundan söz edilemeyecekti.
224. Bu itibarla anılan Kanun hükümlerinin dava konusu
kurallarla aynı alanda hüküm ifade etmedikleri, başka bir deyişle açıkça aynı
konuyu düzenlemedikleri görülmektedir.
225. Bu tespitler kapsamında kuralların kanunda açıkça
düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
226. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan
YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
227. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca dava konusu kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden
incelenmiştir.
228. Kurallarda
uzman istihdamı konusu düzenlenmektedir. Düzenlemeye konu olan bu alanda hukuk
devletinin temel unsurlarından biri olan belirlilik ilkesinin gereği olarak
kurallaştırmanın yapıldığından söz edilebilmesi için sigortacılık uzmanı ve
sigortacılık uzman yardımcılığı müesseseleriyle ilgili temel ilkelerin -konunun
niteliği gözetilerek- CBK ya da kanunla
düzenlenmiş olması gerekmektedir.
229. Daha önce de ifade edildiği gibi bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarında uzman ve uzman yardımcısı istihdamı temel olarak 657 sayılı
Kanun’un ek 41. maddesinde düzenlenmiş olup anılan Kanun hükmü uzman istihdamı
konusunda genel hüküm niteliği taşımaktadır. Bu kapsamda bakanlıklar ile diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek uzman
ve uzman yardımcılarının nitelikleri, mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, mali ve
sosyal hakları ile çalışma usul ve esasları gibi
onların hukuki statülerini belirlemeye yönelik temel ilkelere anılan Kanun
hükmünde yer verilmiştir. Bu itibarla dava konusu kurallarla SEDDK bünyesinde
sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısı unvanıyla istihdam
edilmesi öngörülen uzman ve uzman yardımcılarının sadece isim olarak
zikredilmesiyle kalınmayıp hukuki statülerini belirlemeye yönelik temel
ilkelerin anılan Kanun hükmüyle belirlenmiş, başka bir deyişle kurallaştırılmış
olduğu görüldüğünden kurallarda bu yönüyle bir belirsizlik bulunmamaktadır.
230. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa'nın 2.
maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
K. CBK’nın 14.
Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1. Genel Açıklama
231. 375 sayılı KHK’nın “Yerli veya yabancı sözleşmeli
personel istihdamı” başlıklı ek 26. maddesinde Cumhurbaşkanlığı,
bakanlıklar ile diğer kamu kurum veya kuruluşlarında sözleşmeyle yerli veya
yabancı personel istihdamına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
232. Anılan maddenin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanlığı,
bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin
CBK’larda öngörülmesi kaydıyla; 657 sayılı Kanun ve diğer kanunların sözleşmeli
personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, özel bilgi ve
uzmanlık gerektiren geçici mahiyetteki işlerde, yerli veya yabancı personelin
tam zamanlı, kısmi zamanlı veya projelerle sınırlı olarak sözleşmeyle istihdam
edilebileceği belirtilmiştir.
233. Maddenin ikinci fıkrasında bunlara verilecek her
türlü ödemeler dâhil ücretlerin, 657 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (B) bendine
göre çalıştırılanlar için uygulanmakta olan sözleşme ücreti tavanının beş
katını aşmamak üzere Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makamca ilgililerin
yürüteceği görevler gözönüne alınarak tespit edileceği ifade edilmiştir.
234. Ek 26. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında bu
madde kapsamında sözleşmeli olarak istihdam edilen personelin, 5510 sayılı
Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılacağı, ancak teşkilatlanmalara ilişkin CBK’larda öngörülmesi hâlinde
personelin 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile
ilgilendirileceği, kısmi zamanlı olarak çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı
ödenmeyeceği ve işsizlik sigortası primi yatırılmayacağı belirtilmiştir.
235. Ek 26. maddenin beşinci ve altıncı fıkralarında
kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu statüde çalıştırılmanın, sözleşme
bitiminde kamu kurum ve kuruluşlarında herhangi bir pozisyon, kadro veya
statüde çalışma açısından kazanılmış hak oluşturmayacağı, bu kapsamda istihdam
edilecek personelde kurumsal hizmetlerin gerektirmesi hâlinde aranacak öğrenim
ve yabancı dil bilgisi şartı ile diğer şartların, bunların işe alınmaları,
sınav ve istisnaları, sözleşme süre, usul ve esasları, görev, yetki ve
yükümlülükleri, sözleşmelerinin feshi ile istihdamlarına dair diğer hususların
Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınarak kurumlarca çıkarılacak
yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
236. Söz konusu madde kapsamında istihdam edilmesi
öngörülen yerli veya yabancı sözleşmeli personelin özel bilgi ve uzmanlık
gerektiren geçici nitelikteki işlerde veya projelerle sınırlı olarak görev
yaptığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan personelin görev süresi özel bilgi
ve uzmanlık gerektiren belirli bir işin ya da projenin süresi ile sınırlı olmak
üzere belirlenmiş olup geçici olarak çalıştırılmaları öngörülmüştür. Buna göre,
anılan madde kapsamında istihdam edilecek sözleşmeli personelin yapacağı görev,
kamu hizmeti niteliği olmakla birlikte süreklilik arz etmediğinden, Anayasa'nın
128. maddesinde öngörülen, genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli
ve sürekli bir görev sayılamaz. Bu itibarla 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesi
kapsamında çalıştırılması öngörülen yerli veya yabancı sözleşmeli personel
Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında kamu görevlisi statüsünde değildir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
237. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla
Kurumda sözleşmeli personel istihdam edilmesine imkân tanındığı, Kurumun
yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevleri yerine getirmeleri amacıyla istihdam edilmeleri sebebiyle sözleşmeli
personelin Anayasa’nın 128. maddesinde sayılan diğer kamu görevlileri
kapsamında yer aldığının kabulünün gerektiği, dolayısıyla anılan personelin
hukuki statüsünün münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulardan olduğu,
diğer yandan kamu görevlilerinin istihdamının Anayasa’nın 70. maddesinde
düzenlenen kamu hizmetine girme hakkına ilişkin olması sebebiyle CBK ile
düzenlenemeyecek yasak alanda kaldığı; içerik yönünden ise dava konusu kuralın
atıfta bulunduğu 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesinde görevlendirmenin usul ve
esaslarının yasada belirtilmeksizin bu husustaki yetkinin sınırları belirsiz
bir şekilde idareye bırakılmış olmasının hukuki güvenlik ilkesini zedelediği,
aynı statüde olan kişilere aynı hukuk kurallarının uygulanmasının eşitlik
ilkesinin gereği olduğu, kamu görevlilerinin kamu görevine girmesi için aranan
objektif hukuk kurallarının 657 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde belirlenmiş
olduğu, dava konusu kuralla anılan Kanun’un bu hükümlerine tabi olmaksızın
sözleşmeli personel istihdamına imkân sağlanmasının kanun önünde eşitlik
ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 70., 104. ve
128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
238. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 70. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
239. CBK’nın 14. maddesinin dava konusu (2) numaralı
fıkrasında Kurumda 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesinde belirtilen usul ve
esaslar çerçevesinde yerli ve yabancı personel istihdam edilebileceği hükme
bağlanmıştır.
240. Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022
tarihli ve E.2018/123, K.2022/138 sayılı kararında da belirtildiği üzere
personel istihdamı idarenin teşkilat yapısı ile ilgili olup idarenin kuruluş ve
görevlerinin bir parçasını oluşturmaktadır (AYM, E.2018/123, K.2022/138, 9/11/2022, § 55).
241. Dava konusu kuralla Kurumun faaliyet alanına giren
hizmetlerin yürütülmesi sırasında özel bilgi ve uzmanlık gerektiren geçici
nitelikteki işlerde çalıştırılmak üzere yerli veya yabancı personelin
sözleşmeyle istihdam edilebilmesine imkân sağlayan bir düzenleme getirildiği
gözetildiğinde kuralın yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu açıktır.
242. Kural Anayasa’nın CBK ile
düzenlenmesi yasaklanan İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevler ile ilgili herhangi bir düzenleme içermemektedir.
243. SEDDK (47) numaralı CBK’nın 3. maddesiyle Bakanlığın
ilişkili kuruluşu olarak kurulmuş bir kamu tüzel kişiliğidir. Anayasa’nın 123.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca CBK ile kurulan bu Kuruma ilişkin personel
istihdamıyla ilgili düzenlemelerin de CBK ile yapılması mümkün olduğundan
kuralın Anayasa’nın anılan maddesiyle bağlantılı olarak 104. maddesinin on yedinci
fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.
244. Dava konusu CBK kuralının atıfta
bulunduğu 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesinin birinci fıkrasında anılan madde uyarınca personel istihdam edilmesi ilgili kurumun
teşkilatlanmasına ilişkin CBK’da bu hususun öngörülmüş olması şartına
bağlanmıştır. Diğer bir ifadeyle 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesi SEDDK’da
anılan madde kapsamında personel istihdam edilmesine yönelik doğrudan bir
düzenleme öngörmemektedir. Bu itibarla kuralın kanunda açıkça düzenlenen bir
konuya ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
245. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin
YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR bu görüşe
katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
246. CBK ile kurulan bir kamu tüzel
kişisinin faaliyet gösterdiği hizmet alanının özelliklerinin de gözetilmek
suretiyle burada yürütülen kamu hizmetinin niteliğinin zaman zaman özel bilgi ve uzmanlık gerektiren geçici
mahiyetteki işlerin gördürülmesi ihtiyacına yol açıp açmayacağının
değerlendirilerek bu mahiyetteki işlerin
gördürülmesi amacıyla kurum bünyesinde ayrıca personel istihdam edilmesi
gerekip gerekmediği, şayet böyle bir gereklilik varsa bu personelin hangi
hukuki statü ile istihdam edileceğinin belirlenmesi anayasal sınırlar içinde
Cumhurbaşkanı’nın takdirindedir.
247. Bununla birlikte daha önce de ifade
edildiği üzere hukuk devletinde kanunlar gibi CBK’ların da kamu yararı amacıyla
çıkarılması gerekmekte olup CBK kuralının amaç unsuru bakımından Anayasa’ya
uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın
gözetilmemiş olması gerekir.
248. Bir kurumun görev ve yetki
alanındaki asli kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında geçici olarak ortaya
çıkan ve yapılması özel bilgi ve uzmanlık gerektiren mahiyetteki işlerin o
alanda ehil personellere gördürülmesi söz konusu işlerin daha nitelikli bir
şekilde yapılmasına hizmet edebileceği gibi kurumun asli ve sürekli
hizmetlerinde daha etkin ve verimli şekilde işleyişine katkı sağlayarak topluma
sunulan kamu hizmetinin kalitesinin artmasına da yol açabilecektir. Bu itibarla
kuralın kamu yararı dışında bir amaç güttüğü söylenemez.
249. Diğer yandan kuralla Kurumun özel bilgi ve
uzmanlık gerektiren geçici mahiyetteki işlerinde çalıştırılmak üzere
sözleşmeyle personel istihdam edilmesi öngörülürken bu personelin istihdamına
ilişkin usul ve esaslar hakkında 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesine atıf
yapılmaktadır. Dolayısıyla kurala konu alanda hukuk devletinin temel
unsurlarından biri olan belirlilik ilkesinin gereği olarak kurallaştırmanın
yapıldığından söz edilebilmesi için kuralın atıfta bulunduğu KHK hükmünde
anılan personelin istihdamına ve bununla bağlantılı olarak hukuki statülerine
ilişkin temel ilkelerin hem kişiler hem de idare
yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmiş olması gerekir.
250. Bu bağlamda KHK’nın ek 26. maddesinde, anılan madde
kapsamında istihdam edilecek personelin işe alınma şartları, sözleşme süresi
ile usul ve esasları, görev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, sosyal
güvenlikleri, parasal hakları gibi onların istihdam esaslarını ve dolayısıyla
hukuki statülerini belirlemeye yönelik temel ilkelerin açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel şekilde saptanmış
olduğu görüldüğünden dava konusu kural bu yönüyle bir belirsizlik
içermemektedir.
251. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
L. CBK’nın 15. Maddesinin İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
252. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla kadro
ihdası ile kadro unvan ve sayılarının tespitinin yasal bir düzenleme olmaksızın
doğrudan CBK ile yapıldığı gibi idareye de bu kadrolarda değişiklik yapabilme
ve kadroları iptal etme yetkisi tanındığı, kadro ihdası ve iptalinin, kadro
görev ve unvanları ile sayısının idarenin kanuniliği ve kamu görevlilerinin
özlük hakları ile ilgili olması nedeniyle Anayasa’nın münhasıran kanunla
düzenlenmesini istediği konulardan olduğu, dolayısıyla kuralda öngörülen
düzenleme ile Anayasa’nın CBK’lar için öngördüğü bu yetki sınırına uyulmadığı
gibi Kurula da kamu görevlilerinin kadrolarıyla ilgili farklı tasarruflarda
bulunarak onların özlük haklarını etkileme yetkisinin verildiği belirtilerek
kuralın Anayasa’nın 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
253. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 128. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüş
ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki inceleme anılan
fıkra kapsamında yapılacaktır.
254. CBK’nın dava konusu 15. maddesinde Kurumda
istihdam edilecek personele ilişkin kadro sınıf, unvan, derece ve sayılarının
ekli (1) sayılı Cetvel’de gösterildiği, söz konusu Cetvel’de yer alan toplam
kadro sayısı geçilmemek ve mevcut kadro unvanları veya (2) numaralı CBK’nın eki
cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere kadro sınıf, unvan
ve derecelerinde değişiklik yapmaya, bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemeye ve boş kadroları iptal etmeye Kurulun yetkili olduğu
belirtilmiştir.
255. Kuralın birinci cümlesinde Kurumda istihdam edilecek
personelin kadroları ihdas edilmekte; bu kadroların sınıf, unvan, derece ve
sayıları CBK’ya ekli (I) Sayılı Cetvel’de gösterilmektedir. Kuralın ikinci
cümlesinde ise Kurul bu Cetvel’de yer alan toplam kadro sayısı geçilmemek ve
mevcut kadro unvanları veya (2) numaralı CBK’nın ekindeki cetvellerde yer alan
kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere kadro sınıf, unvan ve derecelerinde
değişiklik yapmaya, bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ve boş kadroları iptal etmeye yetkili kılınmaktadır.
256. Anayasa
Mahkemesi CBK’larla kurulan kamu tüzel kişiliklerinin kadrolarının ihdası ve
iptaline ilişkin düzenlemelerin CBK’larla yapılmasının konu bakımından yetki
yönünden Anayasa’ya uygun olup olmadığı hususunu daha önce değerlendirmiştir.
Bu kapsamda kamu tüzel kişiliklerinin kadrolarının ihdası ve iptaliyle ilgili
düzenlemelerin idarenin teşkilat yapısı ile ilgili olup yürütme yetkisine
ilişkin konulardan olduğu, Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanan haklar ve
ödevlerle ilgisinin bulunmadığı ve Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü
fıkrasının “Kamu tüzel kişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle kurulur.” şeklindeki hükmüyle bağlantılı olarak Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün de
bulunmadığı ifade edilmiştir (AYM, E.2018/119, K.2020/25, 11/6/2020, §§ 27,
28).
257. (47) numaralı CBK ile kurulan ve kamu tüzel
kişiliğine sahip bir kurum olan SEDDK’nın bünyesindeki kadroların ihdası ve
iptali ile değiştirilmesi ve kullanılmasına ilişkin düzenlemeler öngören,
dolayısıyla anılan Kurumun teşkilat yapısıyla ilgili bir düzenleme getiren dava
konusu kural yönünden, belirtilen karardan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
258. Bu itibarla kural Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir düzenleme
içermemektedir.
259. Kuralla aynı alanda
hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit
edilememiştir. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca kanunda
açıkça düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
260. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan
YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
261. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
262. CBK ile kurulan bir kamu tüzel
kişisinin faaliyet gösterdiği hizmet alanının özelliklerinin de gözetilmesi
suretiyle burada yürütülen kamu hizmetinin niteliğinin; sınıf, unvan ve derece
itibarıyla hangi mahiyette, kaç adet kadronun ihdas edilmesini gerektirdiğinin
belirlenmesi anayasal sınırlar içinde Cumhurbaşkanı’nın takdirindedir. Bununla
birlikte CBK’ların kamu yararı amacıyla çıkarılması gerekmekte olup CBK
kuralının amaç unsuru bakımından Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için
çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir.
263. Kuralın birinci cümlesinin atıfta
bulunduğu ek (I) Sayılı Cetvel’de yer verilen kadrolara bakıldığında anılan
kadroların sınıf, unvan, derece ve sayı itibarıyla belirlenmesinde hizmetin
nitelik ve gereklerinin gözetilmesinden başka bir saikle hareket edildiğine
dair bir bulguya rastlanmamıştır. Bu bağlamda ihdasında kamu yararı amacı
dışında bir amaç güdüldüğü saptanamayan kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı
bir yönü bulunmamaktadır.
264. Diğer taraftan daha önce de belirtildiği üzere
yürütme organının CBK ile konuya ilişkin temel kuralları belirledikten ve genel
çerçeveyi çizdikten sonra bu çerçevenin içinde kalan hususları düzenleyici
nitelikteki diğer işlemlerle belirlemesi veya idarenin düzenlemelerine
bırakması mümkündür.
265. Kuralın ikinci cümlesinde Kurulun (47) numaralı
CBK’ya ekli (I) Sayılı Cetvel’de belirtilen kadro sınıf, unvan ve derecelerinde
değişiklik yapmaya, bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ve boş kadroları iptal etmeye yetkili kılınması öngörülürken
Kurulun bu yetkisini ek (I) Sayılı Cetvel’de yer alan toplam kadro sayısı olan
357’yi geçmemek ve mevcut kadro unvanları veya (2) numaralı CBK’nın ekindeki
cetvellerde yer alan kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere kullanabileceği
belirtilmiştir. Dolayısıyla Kurulun örneğin, (47) numaralı CBK’ya ekli (I)
Sayılı Cetvel’de Kurum için ihdas edilen mevcut kadro unvanlarından herhangi
birinin tamamen ortadan kaldırılması sonucuna yol açacak şekilde bir boş kadro
iptali tasarrufunda bulunamayacağı gibi belirtilen Cetvel’de ya da (2) numaralı
CBK’nın eki cetvellerinde yer almayan yeni bir kadro unvanının oluşturulması
biçiminde de bir tasarrufta bulunamayacağı, ayrıca Kurumun toplam kadro
sayısının değişmesine sebep olacak bir düzenleme de yapamayacağı
anlaşılmaktadır.
266. Bu itibarla kuralla, (47) numaralı CBK’ya ekli (I)
Sayılı Cetvel’de belirtilen kadro sınıf, unvan ve derecelerinde değişiklik
yapılmasına, bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasların
belirlenmesine ve boş kadroların iptal edilmesine ilişkin temel ilkeler
konulmak ve bir çerçeve çizilmek suretiyle idareye sınırları belirli bir alanda
düzenleme yetkisinin tanındığı görülmektedir. Bu nedenle, CBK’da belirtilen
genel çerçeve ve esaslar doğrultusunda, teknik ve uygulamayı esas alan
detayların belirlenmesi konusunda idareye yetki verilmesi, Anayasa’nın
Cumhurbaşkanı’na tanıdığı doğrudan ve ilk elden düzenleme yetkisinin idareye
bırakılması sonucunu doğurmamaktadır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 123.
maddesini ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.
267. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 123.
maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
M. CBK’nın 19.
Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer Alan “…diğer mevzuatta…”
İbaresinin ve (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
268. CBK’nın 19. maddesinin (1) numaralı fıkrasında bu CBK’da
yer alan görev ve yetkiler kapsamında diğer mevzuatta sigortacılık ve özel
emekliliğe ilişkin olarak Bakanlığa, kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğüne
ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına yapılan atıfların Kuruma, Bakana
yapılan atıfların Kurula yapılmış sayılacağı hükme bağlanmış olup anılan
fıkrada yer alan “…diğer mevzuatta…” ibaresi dava konusu ilk kuralı
oluşturmaktadır.
269. Anılan maddenin dava konusu (2) numaralı fıkrasında
ise bu CBK hükümleri uyarınca kadro unvanları değişen veya kaldırılanların
önceki kadro unvanlarına ilişkin olarak görev ve yetkileri kapsamında mevzuatta
yapılmış olan atıfların yeni kadro unvanlarına yapılmış sayılacağı hükme
bağlanmıştır.
270. Daha önce Müsteşarlığın bünyesinde anahizmet ve
denetim birimleri olarak faaliyet gösteren Sigortacılık Genel Müdürlüğü ile
Sigorta Denetleme Kurulunun hukuki varlığı 703 sayılı KHK ile Müsteşarlığın
kapatılmasıyla birlikte son bulmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine
geçilmesi sonrasında adı geçen birimler bu kez (1) numaralı CBK’da yeniden
teşkilatlandırılan Bakanlığın hizmet birimi olarak düzenlenmiş olup dava konusu
CBK ile kamu tüzel kişiliğine sahip SEDDK’nın kurulmasına ve buna koşut olarak
(1) numaralı CBK’nın ilgili hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasına kadar da bu
hukuki statü içinde varlığını sürdürmüştür.
Dolayısıyla sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin olarak çıkarıldığı
dönemdeki idari teşkilat yapısı esas alınarak hazırlanmış olan ve belirtilen
hizmet alanıyla ilgili düzenlemeler öngören yürürlükteki kanunlarda veya
ikincil mevzuatta Sigortacılık Genel Müdürlüğü, Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığı ve bunların bağlı olduğu Bakanlığın isimleri hâlen yer almaktadır.
271. Bu bağlamda dava konusu ilk kuralda (47) numaralı
CBK ile SEDDK’nın kurulmasıyla birlikte sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi görev ve yetkisinin bu Kuruma
verilmesi, buna karşılık daha önce Bakanlığın bünyesinde anılan görevleri
yerine getiren Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının
hukuki varlığına son verilmesi nedeniyle sigortacılık ve özel emekliliğe
ilişkin olarak mevzuatta SEDDK’nın kurulmasından önceki teşkilat unsurlarına
yapılan atıfların yeni oluşum içerisinde nereye yapılmış sayılacağı
düzenlenmektedir. Bu itibarla kural sigortacılık ve özel emeklilik alanında Sigortacılık Genel Müdürlüğü, Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığı ve bunların bağlı olduğu Bakanlıkla ilgili düzenlemeler
içeren kanunların metninde değişiklik yapılmasını öngörmemektedir.
272. Diğer yandan CBK’nın 15. maddesi ve
eki (I) Sayılı Cetvel ile Kurumda istihdam
edilecek personel kadroları ihdas edilmiş;
anılan Cetvel’de başkan yardımcısı, daire başkanı, grup başkanı, sigortacılık
uzmanı, mali hizmetler uzmanı gibi kadro unvanlarına yer verilmiştir. Buna
karşılık daha önceki teşkilat yapısına göre ihdas edilmiş olan sigortacılık
genel müdürü ve sigorta denetleme kurulu başkanı kadroları CBK’nın 20.
maddesinin (3) numaralı fıkrası ile iptal edilmiş; aynı maddenin (4) numaralı
fıkrası ile de (3) numaralı CBK’nın eki (II) Sayılı Cetvel’de yer alan sigorta
denetleme uzmanları ve sigorta denetleme aktüerleri ibareleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
273. CBK’nın geçici 3. maddesiyle
personele ilişkin geçiş hükümleri düzenlenmiş olup (1) numaralı fıkrada bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı kadrolarında görev
yapmakta olanların görevinin SEDDK’nın kurulduğu tarihte başka hiçbir işleme
gerek kalmaksızın sona ereceği ve bunlar hakkında (3) numaralı CBK’nın 6.
maddesi hükümlerine göre işlem tesis edileceği; daire başkanı kadrolarında
görev yapmakta olanların görevlerinin de SEDDK’nın kurulduğu tarihte başka
hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği hükme bağlanmıştır.
274. Aynı maddenin (2) numaralı fıkrasında ise bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında hazine ve maliye uzmanı, sigorta
denetleme uzmanı ve sigorta denetleme aktüeri kadrolarında görev yapmakta
olanlar ile (1) numaralı fıkra uyarınca haklarında işlem tesis edilenlerin
sigortacılık uzmanı kadrolarına; hazine ve maliye uzman yardımcısı, sigorta
denetleme uzman yardımcısı ve sigorta denetleme aktüer yardımcısı kadrolarında
görev yapmakta olanların sigortacılık uzman yardımcısı kadrolarına Kurumun
kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde talep etmeleri hâlinde hâlen
bulundukları kadro dereceleriyle atanacağı belirtilmiştir.
275. (47) numaralı CBK’nın anılan
hükümlerine bakıldığında sigortacılık ve
özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri
yürütmek üzere kurulan SEDDK’da yer alan kadro unvanlarının daha önce aynı
hizmet alanındaki faaliyetleri yürüten kurumların kadro unvanlarına göre
farklılık gösterdiği görülmektedir.
276. Dava konusu (2) numaralı fıkra uyarınca bu CBK
hükümleriyle değiştirilen veya kaldırılan önceki kadro unvanlarının görev ve
yetkileriyle ilgili olarak mevzuatta yapılan atıflar ihdas edilen yeni kadro
unvanlarına yapılmış sayılacaktır. Bu itibarla kural sigortacılık ve özel
emeklilik alanında istihdam edilen personelin daha önceki kadro unvanlarının
görev ve yetkileriyle ilgili düzenlemeler içeren kanunların metninde değişiklik
yapılmasını öngörmemektedir.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
277. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kurallardaki
düzenlemelerle sigortacılık ve bireysel emeklilik alanındaki kanunlarda
değişiklik yapılmak suretiyle Anayasa’nın kanunda açıkça düzenlenen konular
bakımından CBK’lar için öngördüğü yetki sınırına uyulmadığı, diğer yandan kadro
ile ilgili hususların münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulardan olduğu
belirtilerek kuralların Anayasa’nın 104.,123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
278. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralların Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
279. İdarenin sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi alanındaki görev ve yetkilerine
yönelik olarak mevzuattaki atıfların belirtilen alandaki kamu hizmetini
yürütmek üzere oluşturulan yeni idari teşkilat yapısı içinde nereye yapılmış
sayılacağına dair hükümler içeren kurallar Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında yürütme yetkisine ilişkin bir
konuyu düzenlemektedir.
280. Kurallar Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanmış
alanlara ve münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülen konulara ilişkin herhangi bir düzenleme de içermemektedir.
281. Bu itibarla kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin
on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
282. Diğer yandan kurallarla aynı alanda hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek
nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir
düzenleme tespit edilememiştir. Bu itibarla kuralların kanunda açıkça
düzenlenen bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
283. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
284. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
285. Daha önce de belirtildiği üzere
dava konusu CBK ile sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi
ve denetlenmesi biçimindeki kamu hizmetini yürütmek üzere -daha önce aynı
hizmetleri yürütmekle görevli olan idari birimlerden farklı bir hukuki statüde-
kamu tüzel kişiliğine sahip yeni bir kurum kurulmakta, bu kurumun teşkilat
yapısı oluşturulmaktadır. Aynı alanda
faaliyet göstermekte iken hukuki varlığına son verilen bir idarenin teşkilat
yapısı esas alınarak hazırlanan mevzuatta ismi
işaret edilen bir kurum, birim ya da kadronun yeni oluşturulan idare teşkilatı
içinde neye karşılık geldiği bakımından bu yapının unsurlarıyla
ilişkilendirilmesi söz konusu kamu hizmetinin işleyişinde devamlılığın ve aynı
zamanda hukuki belirliliğin sağlanması için gerekli ve kaçınılmazdır. Bu
itibarla kuralların kamu yararı dışında bir amaçla ihdas edildiği söylenemez.
286. Diğer yandan kurallarda sigortacılık ve özel emeklilik alanındaki görev ve
yetkilere ilişkin olarak mevzuatta Bakanlığa, kapatılan Sigortacılık Genel
Müdürlüğüne ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına, değişen veya kaldırılan
kadro unvanlarına yapılan atıfların belirtilen hizmet alanında yeni oluşturulan
idarenin teşkilat yapısı içinde nereye yapılmış sayılacağı açık, net, anlaşılır
ve uygulanabilir bir şekilde düzenlendiğinden kurallarda belirlilik ve
öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.
287. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
N. CBK’nın 20.
Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasıyla 5018 Sayılı Kanun’a Ekli (III) Sayılı
Cetvel’e Eklenen “12) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurumu” İbaresinin İncelenmesi
288. Dava konusu kural 5018 sayılı
Kanun’a ekli (III) Sayılı Cetvel’e “12) Sigortacılık
ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ibaresinin eklenmesini öngörmektedir.
289. 5018 sayılı Kanun’a ekli dava
konusu kuralın da yer aldığı (III) Sayılı Cetvel 16/10/2020 tarihli ve 7254 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle
değiştirilmiştir.
290. Açıklanan nedenle konusu kalmayan kurala ilişkin
iptal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.
O. CBK’nın 20. Maddesinin (3) Numaralı Fıkrasıyla Ekli
(1) Sayılı Liste’de Yer Alan Kadroların İptal Edilerek (2) Numaralı CBK’nın Eki
(1) Sayılı Cetvel’in Hazine ve Maliye Bakanlığına Ait Bölümünden Çıkarılmasının
İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
291. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla kadro
iptalinin yasal bir düzenleme olmaksızın doğrudan CBK ile yapıldığı, kadro
ihdasında olduğu gibi kadro iptalinin de idarenin kanuniliği ve kamu
görevlilerinin özlük hakları ile ilgili olması nedeniyle Anayasa’nın münhasıran
kanunla düzenlenmesini istediği konulardan olduğu, dolayısıyla kuralda
getirilen düzenleme ile Anayasa’nın CBK’lar için öngördüğü bu yetki sınırına
uyulmadığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 104., 123. ve 128. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
292. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
293. CBK’nın 20. maddesinin dava konusu
(3) numaralı fıkrasıyla ekli (1) Sayılı
Liste’de yer alan kadroların iptal edilerek (2) numaralı CBK’nın eki (1) Sayılı
Cetvel’in Bakanlığa ait bölümünden çıkarılması öngörülmüştür. Dava konusu
kuralın atıfta bulunduğu (47) numaralı CBK’ya ekli (1) Sayılı Liste’de iptal
edilen kadrolar sigortacılık genel müdürü ile sigorta denetleme kurulu başkanı
olarak gösterilmiştir.
294. CBK’nın 15. maddesinin konu
bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri
yönünden belirtilen gerekçeler dava konusu kural yönünden de geçerlidir. Bu
itibarla kural SEDDK’nın teşkilat yapısına
yönelik bir düzenleme öngörmesi sebebiyle yürütme yetkisine ilişkin olup diğer
yandan Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanmış alanlara ve ayrıca
münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulara ilişkin herhangi bir düzenleme
de içermediğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının birinci, ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırılık teşkil
etmemektedir.
295. Kuralla aynı alanda
hüküm ifade eden karşılaştırmaya esas olabilecek nitelikte, kanunla yapılan herhangi bir düzenleme tespit
edilememiştir. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırı bir yönü de
bulunmamaktadır.
296. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan
YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
297. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
298. Daha önce de ifade edildiği üzere
CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin faaliyet gösterdiği hizmet alanının
özelliklerinin de gözetilmek suretiyle burada yürütülen kamu hizmetinin
niteliğinin; sınıf, unvan ve derece itibarıyla hangi mahiyette, kaç adet
kadronun ihdas edilmesini ya da mevcut kadrolardan hangilerinin iptal
edilmesini gerektirdiğinin belirlenmesi anayasal sınırlar içinde
Cumhurbaşkanı’nın takdirindedir. Bununla birlikte CBK’ların kamu yararı
amacıyla çıkarılması gerekmekte olup CBK kuralının amaç unsuru bakımından
Anayasa’ya uygun sayılabilmesi için çıkarılmasında kamu yararı dışında bir
amacın gözetilmemiş olması gerekir.
299. Kuralın atıfta bulunduğu ek (1)
Sayılı Liste’de gösterilen kadrolara bakıldığında anılan kadroların iptal
edilmesinin dava konusu CBK ile sigortacılık
ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri
yürütmek üzere SEDDK’nın kurulmasına koşut
olarak Bakanlığın hizmet birimleri olan ve daha önce aynı alandaki hizmeti
yürüten Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının
kapatılmasının doğal sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan
kadroların iptal edilmesinde CBK ile oluşturulan yeni Kurumun teşkilat yapısına
uyum sağlanmasından başka bir saikle hareket edildiğine dair bir bulguya
rastlanmamıştır. Bu bağlamda ihdasında kamu yararı amacı dışında bir amaç
güdüldüğü saptanamayan kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır.
300. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Ö. CBK’nın
Geçici 2. Maddesinin (1), (3), (4) ve (5) Numaralı Fıkralarında Yer Alan “…Sigorta
Denetleme Kurulu…” İbarelerinin İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
301. CBK’nın geçici 2. maddesinin;
- (1) numaralı fıkrasında bu CBK ile kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığınca
yürürlükten kaldırılan mevzuat ve ilgili diğer mevzuata göre yerine getirilen
görev ve hizmetlerin SEDDK’nın kurulduğu tarihe kadar bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte söz konusu birimlerde görev yapmakta olan personel tarafından
mevcut kadro ve unvanları ile yürütüleceği ve bu kapsamda yapılan harcama ve
ödemelerin anılan birimlere ilişkin ilgili bütçe ödeneklerinden yapılmasına
devam olunacağı,
- (3) numaralı fıkrasında kapatılan Sigortacılık Genel
Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının kullanımında olan taşınır,
araç, gereç, malzeme, demirbaş, taşıt, bu birimlere ait arşiv ve veri tabanları
ile hizmet sunucularının Kuruma devredilmiş, anılan hizmet birimlerine tahsis
edilmiş ve personelin kullanımında olan taşınmazların Kuruma tahsis edilmiş
sayılacağı,
- (4) numaralı fıkrasında kapatılan Sigortacılık Genel
Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının iş ve işlemleriyle ilgili
olarak açılmış ve açılacak olan adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve
icra işlemlerinde Kurumun taraf sıfatını kazanması ve dava dosyaları ve icra
takiplerine ilişkin dosyaların Kuruma devredilmesi,
- (5) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı tarafından
başlatılan inceleme, soruşturma ve denetimlerin ilgili mevzuata göre Kurum
tarafından sonuçlandırılması,
öngörülmüştür.
302. Anılan fıkralarda yer alan “…Sigorta Denetleme
Kurulu…” ibareleri dava konusu kuralları oluşturmaktadır.
303. CBK’nın geçici 1. maddesinde Kurulun oluşumuna
ilişkin geçiş hükümleri düzenlenmiş olup bu kapsamda Kurulun ilk toplantısını başkan
ve üyelerinin atanmalarının yapıldığı tarihten itibaren on beş gün içinde
gerçekleştireceği; Kurumun ilk toplantının yapıldığı tarihte kurulmuş
sayılacağı ve bu tarihten itibaren bir yıl içerisinde teşkilatlanmasını
tamamlayacağı belirtilmiştir.
304. Dava konusu kurallarda SEDDK’nın geçici 1. madde
uyarınca fiilen kurulmuş sayılacağı tarihe kadarki süreçte sigortacılık ve özel
emeklilik sektöründeki düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesine; daha önce aynı alandaki görevleri yerine getirirken
kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının hâlihazırda yürütmekte olduğu
işlerin sonuçlandırılması ile işlem ve dava dosyalarının takibine, tasarrufunda
bulunan taşınır ve taşınmazlar ile diğer kurumsal varlık unsurlarının devrine
ya da tahsisine ilişkin geçiş hükümleri getirilmektedir.
305. Buna göre kurallar uyarınca, Bakanlığın bir hizmet
birimi iken SEDDK’nın kurulmasına koşut olarak kapatılan Sigorta Denetleme
Kurulu Başkanlığı, sigortacılık ve özel emeklilik alanına ilişkin görevlerini
SEDDK’nın fiilen kurulduğu, başka bir deyişle faaliyete geçtiği tarihe kadar
mevcut personeli aracılığıyla ve bütçe ödeneklerini kullanarak yerine
getirecek; diğer yandan adı geçen Başkanlığın; tasarrufundaki taşınır ve
taşınmaz değerler Kurumun tasarrufuna geçecek, taraf olduğu tüm dava ve
işlemler Kurum tarafından yürütülecek ve başlattığı inceleme, soruşturma ve
denetimler Kurum tarafından sonuçlandırılacaktır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
306. Dava dilekçesinde özetle;
sigortacılık ve özel emeklilik faaliyetlerinin denetimiyle görevli olan Sigorta
Denetleme Kurulunun 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddelerinde ayrıntılı
olarak düzenlendiğinden yasal bir dayanağa sahip olduğu, hâlen yürürlükte olan
bir yasada yer alan kurumun görev ve yetkileri ile personelinin ve
malvarlığının CBK ile başka bir kuruma devredilmesinin kanunda açıkça
düzenlenen konularda CBK çıkarılamayacağı yolundaki anayasal ilkeyle
bağdaşmadığı belirtilerek kuralların
Anayasa’nın 104. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralların Konu Bakımından Yetki Yönünden İncelenmesi
307. Kurallar sigortacılık ve özel emeklilik alanındaki
görevleri yürütmekte iken kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı ile
aynı hizmet alanında yeni kurulan SEDDK arasında, hizmetin yürütülmesi, devam
eden işlerin görülmesi ve devir işlemleri bakımından bağ kurmaya yönelik geçiş
hükmü niteliğinde düzenlemeler getirmekte olup Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında yürütme yetkisine ilişkin bir
konuyu düzenlemektedir.
308. Kurallar Anayasa’da CBK ile düzenlenmesi yasaklanmış
alanlara ve ayrıca münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konulara ilişkin
herhangi bir düzenleme içermediğinden Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerine aykırılık
teşkil etmemektedir.
309. (1) numaralı CBK’da Bakanlığın hizmet birimlerinden
biri olarak düzenlenen Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının kuruluş, görev ve
yetkilerine dair anılan CBK hükümleri (47) numaralı CBK’nın 20. maddesinin (2)
numaralı fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmış, böylece adı geçen Başkanlık
kapatılmıştır. Dolayısıyla Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının varlığına son
verilmesinin hukuksal dayanağı CBK’nın anılan maddesi olup dava konusu kurallarda
ise kapatılan bu birim ile SEDDK arasında, SEDDK’nın faaliyete geçmesine kadar
geçen süreçte ve sonrasında görev ve hizmetlerin yürütülmesi, ayrıca devir
işlemleri hususlarında kurulan ilişkiye yönelik konular düzenlenmektedir.
310. Dava dilekçesinde belirtilen 5684
sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddelerinde denetim ve bilgi verme yükümlülüğüne
dair düzenlemeler öngörülmekte, buna karşılık dava
konusu kuralların mahiyetiyle ilgili olarak bir önceki paragrafta açıklanan
nitelikte bir konuya ise yer verilmemektedir.
Dolayısıyla anılan Kanun hükümlerinin dava konusu kurallarla aynı alanda
hüküm ifade etmedikleri, başka bir deyişle açıkça aynı konuyu düzenlemedikleri
görülmektedir.
311. Bu tespitler kapsamında kuralların kanunda açıkça düzenlenen
bir konuya ilişkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
312. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi
gerekir.
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralların İçerik Yönünden İncelenmesi
313. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
314. Sigortacılık ve özel emeklilik alanında faaliyet göstermekte
iken kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının bu alanda yeni kurulan
Kurumun fiilen görev ve hizmet ifa etmeye başlayabileceği, diğer bir ifadeyle
faaliyete geçeceği tarihe kadar hizmeti yürütmekle görevli ve yetkili
kılınmasının, kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı tarafından devam
ettirilmekte olan iş ve işlemlerin ise faaliyete geçmesiyle birlikte Kurumun
takibine bırakılmasının, diğer yandan hukuki
varlığı sona eren Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının tasarrufundaki
taşınır ve taşınmaz değerlerin Kurumun tasarrufuna geçirilmesine ilişkin
düzenlemelerin kamu hizmetinin işleyişinde
devamlılığın ve aynı zamanda hukuki belirliliğin sağlanması amacına yönelik
olduğu anlaşılmaktadır.
315. Bu bağlamda ihdasında kamu yararı
amacı dışında bir amaç güdüldüğü saptanamayan kuralların hukuk devleti ilkesine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
316. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı değildir. İptalleri talebinin reddi gerekir.
P. CBK’nın
Geçici 2. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrasının İncelenmesi
1. İptal Talebinin Gerekçesi
317. Dava dilekçesinde özetle; dava konusu kuralla kamu
görevlilerinin geçici görevlendirilmesine yönelik düzenlemeler getirildiği, bu
tür düzenlemelerin münhasıran kanunla yapılması gerektiği, bu itibarla CBK’lar
için öngörülen anayasal çerçevenin ve ayrıca yasama yetkisinin devredilemezliği
ilkesinin dışına çıkıldığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 7., 8., 104. ve
128. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
a. Kuralın Konu Bakımından Yetki
Yönünden İncelenmesi
318. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 7., 8. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
319. Kuralda bu CBK ile kurulan SEDDK’nın geçici 1. maddenin birinci
fıkrası uyarınca teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar bu Kuruma verilen görev
ve hizmetlerin ihtiyaç duyulması hâlinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığında görev yapmakta olan personel tarafından mevcut kadro ve unvanları
ile yürütülmesi ve söz konusu personelin bu süre
boyuncu Kurumda geçici olarak görevlendirilmiş sayılması hükme bağlanmaktadır.
320. CBK’nın geçici 1. maddesinde Kurumun Kurulun ilk
toplantısını yaptığı tarihte kurulmuş sayılacağı; teşkilatlanmasının da bu
tarihten itibaren bir yıl içerisinde tamamlanacağı belirtilmiştir.
321. Kuralla, Kuruma verilen görev ve hizmetlerin Kurumun teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar yürütülmesine
yönelik bir geçiş hükmü getirilmekte olup bu kapsamda teşkilatlanmanın
tamamlanması için öngörülen bir yıllık süre içinde ihtiyaç durumuna göre söz
konusu görev ve hizmetlerin kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığında görev yapmakta olan personele mevcut kadro ve
unvanları ile gördürülmesine imkân tanınmaktadır.
322. Kuralın sigortacılık ve özel emeklilik alanındaki
görevleri yürütmekte iken kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğünün ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığının kadrolarında görev yapan personel ile aynı
hizmet alanında yeni kurulan SEDDK arasında, hizmetin yürütülmesi bakımından
bağ kurmaya yönelik geçiş hükmü getirdiği gözetildiğinde yürütme yetkisine ilişkin konulardan olduğu açıktır.
323. Kural Anayasa’nın
İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları
ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevler kapsamında
olmayıp münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken veya kanunda açıkça düzenlenen
konulara ilişkin de değildir.
324. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasına aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan
YAŞAR bu görüşe katılmamışlardır.
b. Kuralın İçerik Yönünden İncelenmesi
325. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 2. maddesi yönünden incelenmiştir.
326. Teşkilatlanması tamamlanıncaya
kadar Kuruma verilen görev ve hizmetlerin kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğünün ve
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının kadrolarında görev yapan personel
tarafından yürütülmesini öngören düzenlemenin söz konusu kamu hizmetinin işleyişinde devamlılığın sağlanması
amacına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla kamu yararı amacıyla ihdas
edilen kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
327. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine
aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
R. CBK’nın Geçici 3. Maddesinin
İncelenmesi
1. Anlam ve Kapsam
328. CBK’nın dava konusu geçici 3.
maddesinde personele ilişkin geçiş hükümleri getirilmekte bu kapsamda sigortacılık ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi
ve denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere SEDDK’nın kurulmasına koşut olarak daha önce aynı
alandaki hizmeti yürütürken kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığı kadrolarında görev yapmakta iken kadro ve
pozisyonları kaldırılan personelin atanacakları kadro ve pozisyonlar, atanma
usul ve esasları ve özlük hakları ile ilgili düzenlemeler öngörülmektedir.
329. Buna göre dava konusu geçici
maddenin;
- (1) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı
kadrolarında görev yapmakta olanların görevinin geçici 1. maddenin birinci fıkrası
uyarınca Kurumun kurulduğu tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona
ereceği ve bunlar hakkında (3) numaralı CBK’nın 6. maddesi hükümlerine göre
işlem tesis edileceği; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğünde daire başkanı kadrolarında görev yapmakta
olanların görevinin geçici 1. maddenin birinci fıkrası uyarınca Kurumun
kurulduğu tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği; bu fıkra
kapsamındakiler hakkında 703 sayılı KHK’nın geçici 1. maddesinin dördüncü
fıkrası hükmünün saklı olduğu,
- (2) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığında hazine ve maliye uzmanı, sigorta denetleme uzmanı ve sigorta
denetleme aktüeri kadrolarında görev yapmakta olanlar ile birinci fıkra
uyarınca haklarında işlem tesis edilenlerin sigortacılık uzmanı kadrolarına;
hazine ve maliye uzman yardımcısı, sigorta denetleme uzman yardımcısı ve
sigorta denetleme aktüer yardımcısı kadrolarında görev yapmakta olanların
sigortacılık uzman yardımcısı kadrolarına geçici 1. maddenin birinci fıkrası
uyarınca Kurumun kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde talep etmeleri
hâlinde hâlen bulundukları kadro dereceleriyle atanacağı; bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte söz konusu personelden yurt dışı teşkilatında görev yapmakta
olan veya uluslararası kuruluşlarda görevli bulunan, lisansüstü eğitim
sebebiyle yurt dışında bulunan ya da askerlik veya diğer nedenlerle aylıksız
izinli olanların göreve başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde bu fıkrada
belirtilen usul ve esaslar uyarınca anılan kadrolara atanacağı,
- (3) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte kapatılan Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında görev yapmakta olan ve
ikinci fıkra uyarınca sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısı
kadrolarına atanma talebinde bulunmayanlardan sigorta denetleme uzmanı ve
sigorta denetleme aktüeri kadrolarında bulunanların hazine ve maliye uzmanı
kadrolarına, sigorta denetleme uzman yardımcısı ve sigorta denetleme aktüer
yardımcısı kadrolarında bulunanların hazine ve maliye uzman yardımcısı
kadrolarına ikinci fıkrada belirtilen sürenin sona erdiği tarihte başka hiçbir
işleme gerek kalmaksızın hâlen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış
sayılacağı; söz konusu personel için uygun boş kadro bulunmaması hâlinde anılan
kadroların atama işlemiyle birlikte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ihdas
edilmiş sayılacağı,
- (4) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
ikinci fıkra kapsamında bulunanlar hariç olmak üzere, Bakanlıkta hazine ve
maliye uzmanı kadrolarında görev yapmakta olanların sigortacılık uzmanı
kadrolarına, hazine ve maliye uzman yardımcısı kadrolarında görev yapmakta
olanların sigortacılık uzman yardımcısı kadrolarına, geçici 1. maddenin birinci
fıkrası uyarınca Kurumun kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde kendilerinin
talebi ve Kurum tarafından uygun görülmesi hâlinde hâlen bulundukları kadro
dereceleriyle atanabileceği; bu fıkra uyarınca atanacakların sayısının ekli (I)
Sayılı Cetvel’de yer alan sigortacılık uzmanı ve sigortacılık uzman yardımcısı
unvanlı kadro adedinin yüzde yirmisini geçemeyeceği,
- (5) numaralı fıkrasında ikinci ve dördüncü fıkralar
uyarınca atananların genel müdür yardımcısı, daire başkanı, hazine ve maliye
uzmanı, sigorta denetleme uzmanı ve sigorta denetleme aktüeri kadrolarında
geçirdikleri hizmet sürelerinin sigortacılık uzmanı kadrolarında, hazine ve
maliye uzman yardımcısı, sigorta denetleme uzman yardımcısı ve sigorta
denetleme aktüer yardımcısı kadrolarında geçirdikleri hizmet sürelerinin
sigortacılık uzman yardımcısı kadrolarında; üçüncü fıkra uyarınca atananların
sigorta denetleme uzmanı ve sigorta denetleme aktüeri kadrolarında geçirdikleri
hizmet sürelerinin hazine ve maliye uzmanı kadrolarında, sigorta denetleme
uzman yardımcısı ve sigorta denetleme aktüer yardımcısı kadrolarında
geçirdikleri hizmet sürelerinin hazine ve maliye uzman yardımcısı kadrolarında
geçmiş sayılacağı,
- (6) numaralı fıkrasında ikinci ve üçüncü fıkralar
uyarınca atanan sigorta denetleme uzmanı, sigorta denetleme aktüeri, sigorta
denetleme uzman yardımcısı ve sigorta denetleme aktüer yardımcısı kadrolarında
görev yapmakta olan personele ait kadrolar ile bu unvanlı boş kadroların atamaların
yapıldığı tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilerek (2)
numaralı CBK’nın eki (1) Sayılı Cetvel’in Hazine ve Maliye Bakanlığına ait
bölümünden çıkarılmış sayılacağı,
- (7) numaralı fıkrasında ikinci ve dördüncü fıkralar
uyarınca atanan personelden Bakanlığa karşı mecburi hizmet yükümlülüğü
bulunanların Kurumda geçirdikleri sürelerin bu yükümlülüğün ifasında dikkate
alınacağı,
- (8) numaralı fıkrasında bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığında görev yapmakta olan birinci ve ikinci fıkralarda yer alanlar
hariç olmak üzere diğer kadrolarda bulunanların geçici 1. maddenin birinci
fıkrası uyarınca Kurumun kurulduğu tarihten itibaren üç ay içinde kendilerinin
talebi ve Kurum tarafından uygun görülmesi hâlinde başka hiçbir işleme gerek
kalmaksızın mükteseplerine uygun Kuruma ait kadrolara atanabileceği,
hükme bağlanmıştır.
2. İptal Talebinin Gerekçesi
330. Dava dilekçesinde özetle;
Sigortacılık Genel Müdürlüğünde ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında görev
yapan personelin kadrolarının kaldırılmasına, başka bir kadroya atanmasına,
önceki görevlerinde geçmiş hizmetlerinin yeni kadro görevlerinde geçirilmiş
sayılmasına ilişkin hususların kamu görevlilerinin atanmaları ve özlük
haklarıyla ilgili olması sebebiyle münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken
konulardan olduğu, Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına ve burada görev yapan
personelin kadro ve unvanlarına ilişkin temel düzenlemelerin hâlen yürürlükte
bulunan 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddelerinde zaten yer aldığından
anılan birimlerin personeline yönelik geçiş
hükümleri öngören kuralın kanunların açıkça düzenlemiş olduğu konular içerdiği
belirtilerek kuralın Anayasa’nın 104., 123. ve 128. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
3. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
331. Dava dilekçesinde konu bakımından
yetki yönünden kuralın Anayasa’nın 123. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüş ise de CBK’ya ilişkin konu bakımından yetki kuralları
Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında düzenlendiğinden bu husustaki
inceleme anılan fıkra kapsamında yapılacaktır.
332. Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının dördüncü cümlesinde kanunda açıkça düzenlenen konularda CBK
çıkarılamayacağı kurala bağlanmıştır. TBMM’nin Anayasa’nın 87. maddesinde
düzenlenen kanun koyma yetkisi kapsamında kanun adı altında yaptığı
düzenlemelerin bu kapsamda olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Diğer yandan
Anayasa Mahkemesi KHK’larda açıkça düzenlenen konular bakımından da CBK çıkarılmasına
ilişkin aynı yasağın geçerli olup olmadığı hususunu daha önceki bazı
kararlarında değerlendirmiş ve KHK’ların Anayasa’nın mülga hükümlerinde
belirtilen niteliği, getiriliş amacı, Anayasa Mahkemesinin KHK’larla ilgili
içtihadı ve uygulama dikkate alındığında KHK’ların kanun hükmünde olduklarının
görüldüğü, dolayısıyla KHK ile açıkça düzenlenen bir konuda da Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca CBK çıkarılamaması
gerektiğine karar vermiştir (AYM, E.2019/78, K.2020/6, 23/1/2020, §§ 34-39;
AYM, E.2019/105, K.2020/30, 12/6/2020, §§ 24-29).
333. Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının dördüncü cümlesi uyarınca yapılacak denetimde CBK ile
karşılaştırmaya esas olabileceği değerlendirilen bir kanun ya da KHK’nın CBK
ile düzenlenen alanda hüküm ifade edip etmediğinin belirlenmesi gerekmekte olup
bu değerlendirme yapılırken de, CBK olmasaydı karşılaştırmaya esas alınan kanun
ya da KHK hükmünün CBK ile düzenleme yapılan konuya uygulanacak olup olmadığı
ortaya konulmalıdır.
334. 375 sayılı KHK’nın ek 33. maddesinde kadro ve
pozisyonları kaldırılan personel ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Bu
kapsamda anılan maddede kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlarında
gerçekleştirilen düzenlemelerin zorunlu kıldığı hâllerde CBK’lar ile kadro veya
pozisyonları kaldırılan personelin; statülerine göre atanacakları kadro ve
pozisyonlar gösterilmiş, bu kadro ve pozisyonlara atanmalarına ilişkin usul ve
esaslar belirlenmiş, yeni atandıkları kadro veya pozisyonlardaki mali, sosyal
ve diğer özlük haklarıyla ilgili hususlar düzenlenmiştir. Dava konusu CBK
kuralının da sigortacılık ve özel emeklilik hizmet alanında SEDDK’nın kurulmasıyla birlikte teşkilatları kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığında görev
yapmakta iken CBK ile kadro ve pozisyonları kaldırılan personelin atanacakları
kadro ve pozisyonlar, atanma usul ve esasları, özlük hakları ile ilgili
olduğu, dolayısıyla 375 sayılı KHK’nın ek 33. maddesinde açıkça düzenlenen
konulara ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır.
335. Nitekim dava konusu CBK kuralının bulunmaması
durumunda anılan KHK hükmünün CBK kuralı ile düzenleme yapılan konuya
uygulanacağı anlaşılmaktadır.
336. Bu çerçevede KHK’nın açıkça düzenlediği bir konuda düzenleme
yapan CBK kuralı Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü
cümlesine aykırı bir düzenleme getirmektedir.
337. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
dördüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca aynı fıkranın
birinci, ikinci ve üçüncü cümleleri yönünden incelenmemiştir.
Kural konu bakımından yetki yönünden Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine aykırı görülerek iptal
edildiğinden içerik yönünden incelenmemiştir.
IV. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
338. 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı
fıkrasında kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin veya Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü’nün belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya
tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da Anayasa Mahkemesince
iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
339. (47) numaralı CBK’nın 8. maddesinin (4) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin iptali nedeniyle
uygulanma imkânı kalmayan anılan fıkranın ikinci cümlesinin 6216 sayılı
Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.
V. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
340. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak
Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden
başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere
ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
341. (47) numaralı CBK’nın 5. maddesinin
(4) numaralı fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci cümleleri ile 13.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin iptal edilmesi nedeniyle
doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden
iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğun doldurulabilmesi amacıyla TBMM
tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması için Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası
gereğince bu cümlelere ilişkin iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
342. Dava dilekçesinde özetle; dava
konusu kuralların uygulanmaları hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği
belirtilerek yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. 1. 3.
maddesinin (4) numaralı fıkrasına,
2. 8. maddesinin
(4) numaralı fıkrasının birinci cümlesine,
3. Geçici 3.
maddesine,
yönelik yürürlüğün durdurulması taleplerinin, koşulları
oluşmadığından REDDİNE,
B. 1. 5.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerine,
2. 13. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesine,
yönelik iptal hükümlerinin yürürlüğe
girmelerinin ertelenmeleri nedeniyle bu cümlelere ilişkin yürürlüğün
durdurulması taleplerinin REDDİNE,
C. 1. Tümüne,
2. 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetlenmesine…”
ibaresine,
3. 3.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi ile (2) numaralı fıkrasına,
4. 4. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (ç) bendine,
5. 5. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının birinci cümlesine,
6. 7. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve
bunların görevlerini belirlemek.” ibaresine,
7. 9. maddesine,
8. 10. maddesinin
(4) ve (5) numaralı fıkralarına,
9. 12. maddesinin
(1) numaralı fıkrasına,
10. 14. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…”,
“…Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve “…istihdam…”
ibareleri ile (2) numaralı fıkrasına,
11. 15. maddesine,
12. 19. maddesinin
(1) numaralı fıkrasında yer alan “…diğer mevzuatta…” ibaresi ile (2)
numaralı fıkrasına,
13. 20. maddesinin
(3) numaralı fıkrasıyla ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların iptal
edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (2)
numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (1)
Sayılı Cetvel’in Hazine ve Maliye Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmasına,
14. Geçici 2.
maddesinin (1), (3), (4) ve (5) numaralı fıkralarında yer alan “…Sigorta
Denetleme Kurulu…” ibareleri ile (2) numaralı fıkrasına,
yönelik iptal talepleri 5/4/2023 tarihli ve E.2019/111,
K.2023/63 sayılı kararla reddedildiğinden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümü
ile bu maddelerine, fıkralarına, bendine, cümlelerine ve ibarelerine ilişkin
yürürlüğün durdurulması taleplerinin REDDİNE,
Ç. 20. maddesinin
(1) numaralı fıkrasıyla 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’na ekli (III) Sayılı Cetvel’e eklenen “12) Sigortacılık ve
Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ibaresi hakkında 5/4/2023
tarihli ve E.2019/111, K.2023/63 sayılı kararla karar verilmesine yer
olmadığına karar verildiğinden bu ibareye ilişkin yürürlüğün durdurulması
talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5/4/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VII. HÜKÜM
17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin;
A. Tümünün Anayasa’ya
aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M.
Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. 1.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetlenmesine…” ibaresinin;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
C. 3.
maddesinin;
1. (1)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
2. (2)
numaralı fıkrasının;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
3. (4) numaralı
fıkrasının konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Muhterem İNCE’nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
Ç. 4. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (ç) bendinin;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
D. 5. maddesinin;
1. (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
2. (4) numaralı fıkrasının
üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerinin konu bakımından yetki yönünden
Anayasa’ya aykırı olduklarına ve İPTALLERİNE, iptal
hükümlerinin Anayasa’nın 153. maddesinin
üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı
fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY
SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
E. 7. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…Kurumun hizmet birimleri ve
bunların görevlerini belirlemek.” ibaresinin;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
F. 8. maddesinin
(4) numaralı fıkrasının;
1.Birinci
cümlesinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
2. İkinci
cümlesinin 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesinin
(4) numaralı fıkrası gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
G. 9. maddesinin;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
Ğ. 10. maddesinin
(4) ve (5) numaralı fıkralarının;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE,
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki
HAKYEMEZ, Selahaddin MENTEŞ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
H. 12. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki
HAKYEMEZ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
I. 13. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin konu bakımından yetki yönünden
Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün
Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile
6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN
RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE OYBİRLİĞİYLE,
İ. 14. maddesinin;
1. (1) numaralı
fıkrasında yer alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…”, “…Sigortacılık
Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve “…istihdam…”
ibarelerinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE,
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki
HAKYEMEZ ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
2. (2) numaralı
fıkrasının;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ
ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
J. 15. maddesinin;
1. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ
ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE OYBİRLİĞİYLE,
K. 19. maddesinin;
1. (1) numaralı
fıkrasında yer alan “…diğer mevzuatta…” ibaresinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
2. (2) numaralı
fıkrasının;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
L. 20. maddesinin;
1. (1) numaralı
fıkrasıyla 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanunu’na ekli (III) Sayılı Cetvel’e eklenen “12) Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” ibaresine ilişkin iptal talebi
hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
2. (3) numaralı
fıkrasıyla ekli (1) Sayılı Liste’de yer alan kadroların iptal edilerek
10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan (2) numaralı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (1) Sayılı
Cetvel’in Hazine ve Maliye Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmasının;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ
ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
M. Geçici 2.
maddesinin;
1. (1), (3), (4)
ve (5) numaralı fıkralarında yer alan “…Sigorta Denetleme Kurulu…”
ibarelerinin;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE,
Zühtü ARSLAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
2. (2) numaralı
fıkrasının;
a. Konu bakımından
yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, Zühtü
ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Yusuf Şevki HAKYEMEZ
ile Kenan YAŞAR’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İçeriği
itibarıyla Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE
OYBİRLİĞİYLE,
N. Geçici 3.
maddesinin konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
5/4/2023 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğu (47) numaralı Sigortacılık ve
Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK)
tümünün ve bazı maddelerinin Anayasa’ya aykırı
olmadığına karar vermiştir. CBK’nın tümünün
ve buna bağlı olarak iptali istenilen münferit maddelerinin konu bakımından
yetki yönünden, 7. ve 12. maddelerinin dava konusu hükümlerinin ise aynı
zamanda içerik yönünden Anayasa’ya aykırı
olduğu kanaatindeyim.
A. CBK’nın Tümü ve
İptali İstenen Maddeleri
2. Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesinde kanunda açıkça düzenlenen
konularda CBK çıkarılamayacağı belirtilmiştir. Cumhurbaşkanının, yürütme
yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabilmesi için CBK’yla
düzenlenecek konunun kanunlarda açıkça düzenlenmemiş olması gerekir.
3. Anayasa Mahkemesi CBK’lar için öngörülen bu kriteri uygularken bazı esaslar
belirlemiştir. Öncelikle CBK’ların
anılan Anayasa hükmü yönünden yapılacak denetiminde karşılaştırmaya esas
olabilecek, daha önce çıkarılmış bir kanun olup olmadığının tespit edilmesi
gerekir. Sonrasında ise -böyle bir kanun varsa- incelenen CBK kuralının kanunun
açıkça düzenlediği bir konuyu düzenleyip düzenlemediği belirlenmelidir. Bu
değerlendirme yapılırken önce ilgili kanunun CBK ile düzenlenen alanda hüküm
ifade edip etmediğinin belirlenmesi, ardından da kanundaki düzenlemenin açık
olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Bu bağlamda CBK kuralı olmasaydı,
karşılaştırmaya esas alınan kanun hükmünün CBK ile düzenleme yapılan konuya
uygulanacak olup olmaması, CBK kuralının kanun ile düzenlenen konuda çıkarılıp
çıkarılmadığına dair bir gösterge olacaktır (AYM, E.2019/96, K.2022/17,
24/02/2022, § 40; E.2020/4, K.2022/147, 30/11/2022, § 32).
4. Bu açıklamalar ışığında dava konusu CBK’ya bakıldığında, düzenlemenin Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (SEDDK) teşkilat ve görevlerine
ilişkin olduğu görülmektedir. Nitekim CBK’nın “Amaç ve Kapsam” kenar başlıklı 1. maddesine göre “Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin amacı, sigortacılık ve
özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair
görevleri yürütmek üzere Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme
ve Denetleme Kurumunun kurulması ile teşkilat, görev,
yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir”.
5. Buna göre dava konusu CBK, sigortacılık
ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesiyle görevli SEDDK’nın kurulmasını, teşkilatını, görev, yetki ve
sorumluluklarını düzenlemektedir. CBK’nın tümünün
konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya uygun
olması için, diğer hususlar yanında, söz konusu alanda açık bir kanuni
düzenlemenin bulunmaması gerekmektedir.
6. CBK’nın
çıkarıldığı anda ve halen yürürlükte olan 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 1. maddesinde “sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde
çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete
başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usûlleri ile faaliyetlerinin sona
ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar… ile ilgili usûl ve esasları düzenlemek”, Kanun’un amaçları arasında sayılmıştır.
Aynı maddenin (2) numaralı fıkrasında da “Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği,
aracılar, aktüerler ile sigorta eksperleri bu Kanun hükümlerine tâbidir” denilmektedir.
7. Daha önemlisi 5684 sayılı Kanun’un “Denetim” kenar
başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasında “her türlü sigortacılık
işlemlerinin denetimi”nin Sigorta Denetleme Kurulu (SDK)
tarafından yapılacağı öngörülmektedir. Anılan maddenin (2) numaralı fıkrasında
SDK’nın kuruluşu düzenlenmektedir. Buna
göre SDK, “bir başkan
ile sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların
yardımcılarından oluşur”. Müteakip fıkralarda ise sigorta
denetleme uzmanları ve aktüerlerinin görev ve yetkileri düzenlenmektedir.
8. Bu hükümler, sigortacılık
piyasasının denetiminden sorumlu bir kurum olan SDK’nın
kuruluşunu, görev ve yetkilerini düzenleyen açık bir kanuni düzenlemenin
bulunduğunu göstermektedir. Dava konusu CBK ise bu alanda faaliyet göstermek
üzere SEDDK’nın ve
Kurum (Başkanlık) teşkilatının kurulmasını öngörmektedir.
Dolayısıyla kanunla düzenlenmiş olan bir konuda CBK ile farklı bir yapılanmaya
gidilmiştir. Dava konusu CBK’nın 19. maddesinde
diğer mevzuatta sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin olarak SDK’ya yapılan atıfların SEDDK’ya yapılmış
sayılacağının belirtilmiş olması bile CBK ile kurulan yapının 5684 sayılı Kanun’dakinin devamı mahiyetinde olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu itibarla dava konusu CBK, kanunda açıkça düzenlenen bir konuda çıkarılmış
CBK niteliğinde olduğundan konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırıdır.
9. Bu gerekçeler, CBK’nın iptali
istenen münferit maddeleri için de geçerlidir. Esasen
CBK’nın tümü Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü
cümlesine aykırı görüldüğünden iptali talep edilen diğer maddelerinin konu
bakımından yetki yönünden ayrıca incelenmesine gerek bulunmamaktadır (aynı
yönde bkz. AYM, E.2021/85, K.2022/60, 01/06/2022, § 24).
B. CBK’nın 7. ve
12. Maddelerinin Dava Konusu Hükümleri
10. CBK’nın 7.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının dava konusu (b) bendinde Kurulun görevleri
arasında “Kurumun hizmet
birimleri ve bunların görevlerini belirlemek” de sayılmaktadır.
CBK’nın 12. maddesinin dava konusu (1)
numaralı fıkrası uyarınca da “hizmet
birimleri ile bu birimlerin çalışma usul ve esasları”nın Kurumun
teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle
belirleneceği öngörülmektedir.
11. Anayasa’nın 2.
maddesinde güvenceye alınan ve devletin diğer tüm niteliklerini de niteleyen
hukuk devleti, toplumsal hayatı düzenleyen yasal kuralların öngörülebilir ve
belirli olmasını gerektirmektedir. Belirlilik ilkesi kanunların hem kişiler hem
de idare yönünden herhangi bir duraksamaya, kuşkuya ya da tereddüte mahal
bırakmayacak şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca
kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade
etmektedir (AYM, E.2019/47, K.2021/16, 04/03/2021, § 30; İ.K. [GK],
B.No: 2019/20904, 15/4/2021, § 47).
12. Dava konusu CBK hükümlerinin ilkinde
(m. 7/1/b) Kurumun hizmet birimlerini ve bunların görevlerini belirleme görev
ve yetkisi SEDDK’ya
verilmiş, ikincisinde (m. 12/1) ise bunların Kurumun teklifi üzerine
Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi öngörülmüştür.
Öncelikle kurallarda aynı konuya ilişkin farklı düzenlemeler bulunduğundan bir
belirsizlik hatta çelişki söz konusudur. Bir yandan Kurumun hizmet birimlerini
ve bunların görevlerini belirleme görev ve yetkisi Kurula verilmekte, öte
yandan hizmet birimleri ile bunların çalışma usul ve esaslarını belirleme
yetkisi Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulacak
yönetmeliğe bırakılmaktadır.
13. Kurallardaki bu çelişkiyi gidermek
amacıyla, bir an için, Kurula verilen yetkinin “hizmet
birimlerini ve görevlerini belirleyip Kuruma sunmak”, Kurumun
görevinin de bunları Cumhurbaşkanına teklif etmek olduğu kabul edilebilir. Bu
durumda da “teklif
edilecek” hizmet birimlerinin neler olduğu ve ne tür görevleri ifa edecekleri
gibi hususların dava konusu kurallarda belirlenmediği, konuya ilişkin genel
çerçevenin, temel ilke ve esasların yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır.
14. Anayasa’nın 123.
maddesi uyarınca kamu tüzelkişiliği kanunla veya CBK ile kurulabilir. Dava
konusu CBK ile “kamu tüzel
kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu”
kurulmuştur (m.3). Kuşkusuz kurulma, en başta teşkilatı oluşturan hizmet
birimlerini ve bunların görevlerini belirlemeyi de gerektirmektedir.
15. Bununla birlikte, Anayasa’nın 123. maddesi CBK ile kurulan bir tüzel kişiliğin
teşkilatlanmasına ilişin hususların CBK koyucu dışında idari organlara
bırakılmasını mümkün kılmamaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi (4) numaralı CBK
ile kurulun Spor Toto Teşkilat Başkanlığının
yönetim kurulunun teşkiline ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılan
yönetmelikle belirlenmesini öngören CBK hükmünü Anayasa’nın 123.
maddesine aykırı bularak iptal etmiştir. Mahkemeye göre CBK ile kurulan bir kamu tüzel kişisinin teşkilat yapısının ne şekilde
olacağını belirleme hususunda CBK’ya bırakılan “yetkinin başka bir idari organ tarafından kullanılması mümkün değildir” (AYM, E.2019/38, K.2022/148, 30/11/2022, § 23).
16. Dava konusu CBK’nın 12.
maddesiyle yetkinin başka bir idari organa değil, CBK’yı da
çıkaran organa bırakıldığı söylenebilir. Bu durum Anayasa’nın 123.
maddesine aykırılığı ortadan kaldırmayacaktır, zira tüzel kişiliği kurabilen
işlem Cumhurbaşkanlığı kararı (CK) değil CBK’dır. Bu iki
işlemi de aynı organın yapıyor olması, bunların hukuki statüsü ve yargısal
denetimine ilişkin esasların tamamen farklı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Sözgelimi CBK’ların
yargısal denetimi Anayasa Mahkemesi, CK’larla
yürürlüğe konulan yönetmeliklerin denetimi ise Danıştay tarafından
yapılmaktadır. Bu denetimlerde kullanılan ölçü normlar da tamamen farklıdır. Bu
itibarla CBK ile düzenlenmesi gereken bir konunun hiçbir çerçeve, temel esas ve
kriter belirlenmeden idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılması -diğer
sakıncaları yanında- bu işlemlerin yargısal denetimini de olumsuz yönde
etkileyecektir. Bu haliyle kurallar Anayasa’nın 2. ve
123. maddelerine aykırıdır.
17. Diğer yandan, Anayasa’nın 124. maddesine göre Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve
kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara
aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler. Buna göre yönetmelik; (a)
kanunun veya CBK’nın
uygulanmasını sağlamak ve (b) bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabilir.
18. Buna karşın CBK’nın dava konusu 12.
maddesi, kamu tüzelkişiliğini haiz Kurumun kendi görev alanını ilgilendiren CBK’nın
uygulanmasını sağlamak üzere yönetmelik çıkarma yetkisini Cumhurbaşkanı
kararına bağlamak suretiyle Anayasa’nın 124.
maddesinde bulunmayan yeni bir şart ihdas etmektedir. Bu nedenle kural 124.
maddeye de aykırıdır.
19. Yukarıda (A) v (B) başlıkları altında
açıklanan gerekçelerle dava konusu CBK’nın tümünün
ve iptali istenilen maddelerinin Anayasa’ya aykırı
olduğunu düşündüğümden çoğunluğun red yönündeki kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
İptal istemine konu 47 numaralı Kararnamenin;
7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer
alan “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini belirlemek.”
ibaresinin içeriği itibarıyla,
10. maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkralarının konu bakımından
yetki yönünden,
12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının içeriği
itibarıyla,
14. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetim,
inceleme ve soruşturma…”, “…Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman
Yardımcısı…” ve “…istihdam…” ibarelerinin konu bakımından yetki
yönünden,
14. maddesinin (1) numaralı fıkrasının konu bakımından
yetki yönünden,
15. maddesinin konu bakımından yetki yönünden,
20. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla ekli (1) Sayılı
Liste’de yer alan kadroların iptal edilerek 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin eki (1) Sayılı Cetvel’in Hazine ve Maliye
Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmasının konu bakımından yetki yönünden,
Geçici 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasının konu
bakımından yetki yönünden,
Sayın Başkan Zühtü Arslan’ın yukarıda belirtilen kurallar
hakkında yazdığı ve katıldığım karşıoylarındaki gerekçeler doğrultusunda
Anayasa’ya aykırı oldukları ve iptal edilmeleri gerektiği görüşündeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
A)
(47) Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Tümünün Konu Yönünden
Değerlendirilmesi
1.
17.10.2019 tarihli ve
(47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
(SEDDK) Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile
kurulan kamu tüzel kişiliği haiz SEDDK’nın kurulması ile görev ve yetkilerinin
düzenlenmesi nedeniyle tümünün Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla dava
açılmıştır.
2.
SEDDK, sigortacılık ve
özel piyasasının düzenlenmesi ve denetlenmesi amacıyla kurulmaktadır. Tüzel
kişiliği haiz bu kurumun veya görev ve yetki yönünden bir benzerinin dava
konusu CBK’dan önce 9/12/1994 tarihli ve 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’la Hazine Müsteşarlığı bünyesinde idari
birim olarak kurulan Sigortacılık Denetleme Kurumu (SDK) olarak oluşturulduğu
ve 5684 sayılı Kanun’un 28. ve 29. maddeleri uyarınca bir kısım görevler
üstlendiği görülmektedir.
3.
2/7/2018 tarihli ve 703
sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile birtakım düzenlemeler yapılmış olsa da 5684 sayılı Kanun’un
konuya ilişkin 28. maddesi yürürlükten kaldırılmamıştır. Anılan madde dava
konusu CBK yayınlandığında da yürürlükte olduğu gibi halen de yürürlükte olmaya
devam etmektedir. Dolayısıyla dava konusu CBK’nın anılan Kanun hükmüyle aynı
konuda düzenleme yapıp yapmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu dava konusu
CBK’nın amaç ve kapsam maddesi ile Kanun’un 28. maddesinin ilgili hükümlerinin
karşılaştırılması yoluyla yapılabilecektir.
4.
Dava konusu CBK’nın
Amaç ve kapsam” kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin amacı, sigortacılık ve
özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri
yürütmek üzere Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenlenmesi ve Denetleme
Kurumunun kurulması ile teşkilat, görev yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul
ve esasları düzenlemektir.
5.
5684 sayılı Kanun’un
28. maddesinin ilgili bölümü ise söyledir:
(1) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta
şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık
faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta reasürans araçları, sigorta eksperlik
faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya sigortacılık alanında
faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık işlemlerinin denetimi,
Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır.
(2) Sigorta Denetleme Kurulu, bir
başkan ile sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile
bunların yardımcılarından oluşur.
6.
Görüldüğü üzere 5684
sayılı Kanun’un 28. maddesi sigortacılık işlemlerinin denetimi görevini
teşkilat yapısı bir başkan ile sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme
aktüerleri ile bunların yardımcıları şeklinde öngörülen Sigorta Denetleme
Kurulu’na vermişken dava konusu CBK aynı görevi tamamen farklı bir teşkilat
yapısına sahip Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenlenme ve Denetleme Kurumuna
vermekte, CBK’nın tamamı da Kanun’dan tamamen farklı olan bu kurumun kurulması
ile teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin ve esaslarını
düzenlemektedir.
7.
Dava konusu CBK’nın 19.
maddesinde CBK’da yer alan görev ve yetkiler kapsamında diğer mevzuatta
sigortacılık ve özel emekliliğe ilişkin olarak Bakanlığa, kapatılan
Sigortacılık Genel Müdürlüğüne ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığına yapılan
atıfların SEDDK’ya yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu da dava konusu
CBK’nın kendisinin kurduğu SEDDK ile 5684 sayılı Kanun’un 28. maddesinde
düzenlenen SDK’yı özdeşleştirmektedir.
8.
Açıklanan nedenlerle
dava konusu CBK’nın tümünün Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
dördüncü cümlesine aykırı olduğunu düşündüğümden çoğunluk kararına
katılmıyorum.
9.
Dava konusu CBK’nın
tümünün Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının dördüncü cümlesine
aykırı olduğu tespiti CBK’nın ayrı ayrı iptali istenilen maddeleri bakımından
da geçerlidir.
B) CBK’nın 7. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (B)
Bendinde Yer Alan “kurumun hizmet birimlerini ve bunların görevlerini
belirlemek” İbaresi ile 12. Maddesinin (1) Numaralı
Fıkrasının İçerik Yönünden Değerlendirilmesi
10. CBK’nın 12.
maddesinin dava konusu (1) numaralı fıkrasında ise hizmet birimleri ile bu
birimlerin çalışma usul ve esaslarının, bu CBK’da belirtilen faaliyet alanı ile
görev ve yetkilene uygun olarak Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
11. Dava konusu
kurallarda hizmet birimlerinin neler olduğu, görev ve sorumlulukları, bu
birimlerde görev yapacak kamu görevlilerinin kadro unvan ve sayıları gibi temel
hususlarda hiçbir düzenleme yapılmaksızın bunların belirlenmesine dair yetkinin
daha alt düzeydeki idari işlemlere bırakılması hukuki belirlilik ilkesiyle
bağdaşmamaktadır. Bu nedenle kurallar Anayasa’nın 2. ve 124. maddelerine
aykırıdır.
KARŞIOY GEREKÇESİ VE FARKLI GEREKÇE
(47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin (CBK)
tümünün; ayrıca 1. maddesindeki “…denetlenmesine…” ibaresinin, 3. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi ile (2) numaralı fıkrasının, 4.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinin, 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının birinci cümlesinin, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendindeki “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini belirlemek”
ibaresinin, 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin, 9.
maddesinin, 10 maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkralarının, 12. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının, 14. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “…denetim,
inceleme ve soruşturma…”, “…Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman
Yardımcısı…” ve “…istihdam…” ibareleri ile (2) numaralı fıkrasının, 15.
maddesinin, 19. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki “…diğer mevzuatta…”
ibaresi ile (2) numaralı fıkrasının, 20. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ve
geçici 2. maddesinin (1), (3), (4) ve (5) numaralı fıkralarındaki “…Sigorta
Denetleme Kurulu…” ibareleri ile (2) numaralı fıkrasının Anayasaya aykırı
olmadığına ve iptal taleplerinin reddine karar verilmiştir.
1. Konu bakımından red kararlarının gerekçelerinde;
CBK’nın tümünde ve yukarıda belirtilen kurallarında yürütme yetkisine ilişkin
konuların düzenlendiği, kuralların Anayasanın İkinci Kısmının Birinci ve İkinci
Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü
Bölümünde yer alan siyasî haklara ve ödevlere ilişkin düzenleme içermediği,
kurallarla kamu tüzelkişiliğini haiz Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme
ve Denetleme Kurumunun kurularak bu kuruluşun görev ve yetkileri ile
teşkilâtına ve personeline ilişkin düzenlemeler yapıldığı, kamu tüzelkişiliği
bulunan kuruluşların Anayasanın 123. maddesinin son fıkrasına göre CBK ile
kurulmasına imkân sağlanmasının sözü edilen hususların da CBK ile
düzenlenebileceği anlamına geldiği, dolayısıyla kuralların Anayasanın 104.
maddesinin onyedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı bir yönünün
bulunmadığı, ayrıca bu konuların daha önce kanunlarda açıkça düzenlenmediği için
anılan fıkranın dördüncü cümlesine de aykırılığından söz edilemeyeceği
belirtilerek, konu yönünden Anayasanın 104. maddesine aykırılık bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
Dava konusu CBK ile, sigortacılık ve özel emeklilik
sektörlerinin düzenlenmesine ve denetlenmesine dair görevleri yürütmek üzere
yukarıda adı geçen Kurum kurularak görev ve yetkileri, teşkilâtı, personeli,
bütçesi ve gelirleri ile hesap ve harcamalarının denetimi düzenlenmiştir.
Bu karar da dahil olmak üzere konuya ilişkin
kararlarımızın, CBK’ların anayasal çerçevesine ilişkin genel açıklamalar
bölümlerinde belirtildiği üzere, 6771 sayılı Kanunla yapılan Anayasa
değişikliği ile hukuk sistemimize giren CBK’ların esasları Anayasanın 104.
maddesinin onyedinci fıkrasında düzenlenerek Cumhurbaşkanına yürütme yetkisine
ilişkin konularda CBK ile düzenleme yapma yetkisi verilmiştir. Ancak aynı
fıkranın üçüncü cümlesinde, Anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda
CBK çıkarılamayacağı belirtilmiştir.
Bilindiği gibi, Anayasanın 123. maddesinin birinci
fıkrasında idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla
düzenleneceği hükme bağlanarak idareye ilişkin genel ilke belirlenmiş; üçüncü
fıkrasında ise kamu tüzelkişiliğinin kanun yanında CBK ile kurulmasına da imkân
sağlanmıştır.
Çoğunluğun gerekçesinde, Anayasanın 123. maddesinin
üçüncü fıkrasında tanınan CBK ile kamu tüzelkişiliği kurma yetkisinin
düzenlemeyi de kapsadığı, bu nedenle söz konusu Başkanlığın görev ve yetkileri
ile teşkilât yapısının da CBK ile düzenlenebileceği, dolayısıyla 104. maddenin
onyedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırılık bulunmadığı ifade edilse de, bu
yoruma aynı konudaki diğer karşıoy gerekçelerimde ayrıntılı olarak açıklanan ve
aşağıda özetlenen sebeplerle katılmam mümkün olmamıştır.
Anayasa koyucu; Anayasanın başka maddelerinde olduğu gibi
123. maddede de “kurma” ve “düzenleme” kavramlarını ayrı ayrı kullanarak
idarenin kanunla kurulması ve düzenlenmesi konusunda birinci fıkrada öngörülen
ilkeye üçüncü fıkrada sadece kamu tüzelkişiliğinin kurulması bakımından istisna
getirmiştir.
Esasen anılan maddeye ilişkin Anayasa değişikliğinde
sadece, 123. maddenin üçüncü fıkrasındaki “ancak kanunla veya kanunun açıkça
verdiği yetkiye dayanılarak” ibaresi “kanunla veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle” şeklinde değiştirilmiş; ilgili madde gerekçesinde, değişiklikle
kamu tüzelkişiliğinin CBK ile de “kurulabilmesine” imkân tanındığı
açıklanmıştır.
Bu itibarla, Anayasanın 123. maddesinin üçüncü
fıkrasında, CBK’lar için birinci fıkradaki genel ilkeye getirilen istisna
sadece kamu tüzelkişiliklerinin kurulmasına ilişkin olup -Anayasanın 106.
maddesinin son fıkrasında bakanlıklar yönünden öngörüldüğü şekilde- bu
idarelerin görevleri, yetkileri ve teşkilât yapısı ile ilgili olarak CBK’larla
düzenleme yapılması konusunda bir istisna getirilmemiştir.
Anayasa koyucu 106. maddenin son fıkrasında,
bakanlıkların CBK ile kurulmasına imkân tanırken bunların görev ve yetkileri
ile teşkilât yapısının da CBK ile düzenlenebileceğini ayrıca hükme bağlamış;
buna karşılık 123. maddenin üçüncü fıkrasında, birinci fıkradaki ilkeye sadece
kamu tüzelkişiliğinin “kurulması” bakımından bir istisna öngörmüştür (geniş
açıklama için bkz. 12/6/2020 tarihli ve E.2019/105, K.2020/30 sayılı karara
ilişkin karşıoy gerekçem. Aynı yönde bkz. 15/10/2020 tarihli ve E.2018/124,
K.2020/56 sayılı; 14/1/2021 tarihli ve E.2019/77, K.2021/2 sayılı; 13/10/2022
tarihli ve E.2021/95, K.2022/118 sayılı kararlara ilişkin karşıoy
gerekçelerim).
Bu itibarla, Anayasanın 123. maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kamu tüzelkişiliğinin CBK ile kurulması mümkün olmakla birlikte, görev ve
yetkileri ile teşkilâtı, personeli ve bütçesine ilişkin olarak da düzenlemeler
öngören (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin tümü
ve aynı gerekçelerle ayrı ayrı maddeleri Anayasanın 104. maddesinin onyedinci
fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır (aynı yönde bkz. 13/12/2022 tarihli ve
E.2019/87, K.2022/158 sayılı karara ilişkin karşıoy gerekçem).
2. CBK’nın 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendindeki “…Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini belirlemek…”
ibaresi ile 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasının içerik yönünden de Anayasaya
aykırı olmadığına ilişkin çoğunluk gerekçesinde; Kurumun karar organı olan
Kurulun anılan hususları belirleyerek Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı
kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlemesinde bir belirsizlik
bulunmadığı, CBK’nın ilgili maddesinde Kurumun görevlerinin, ekli Cetvelde de kadro
unvanları ve sayılarının belirtilmiş olmasından dolayı temel ilkeleri
belirlenmemiş ve sınırsız bir alanın idarenin düzenlemesine bırakıldığından söz
edilemeyeceği, bu nedenle kuralların Anayasanın 2. maddesine de aykırı olmadığı
ifade edilmiştir.
Bilindiği üzere, hukuk devletinin temel unsurlarından
biri olan belirlilik ilkesi bütün düzenlemeler gibi kanun ve CBK hükümlerinin
de herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde açık, net,
anlaşılır, nesnel ve sınırlarının belirli olmasını; ilgililerin bu hükümlerin
belirli şartlarda ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde
öngörmelerini mümkün kılacak ve keyfî uygulamalara imkân tanımayacak şekilde
düzenlenmesini gerektirir (geniş açıklama için bkz. 3/6/2021 tarihli ve
E.2020/9, K.2021/37 sayılı karara ilişkin karşıoy gerekçem).
Bu ilkeye uyulmaması, kanunlar için yasama organına,
CBK’lar için ise Cumhurbaşkanına verilen düzenleme yetkisinin Anayasa koyucunun
iradesine aykırı olarak idare tarafından kullanılması ve bu tasarrufların yargısal
denetimi konusunda Anayasa ile yetkilendirilen yargı yerinin değişmesi sonucunu
doğurur. Üstelik, bu ilkeye uyulmaması nedeniyle yargısal denetimde gözönünde
bulundurulacak kriterler de gereği gibi düzenlenmemiş olacağından, belirlilik
ilkesinin temel amaçlarından birini oluşturan yargı denetimi de imkânsız hâle
gelir (aynı yönde bkz. 24/2/2022 tarihli ve E.2019/96, K.2022/17 sayılı;
25/1/2023 tarihli ve E.2020/48, K.2023/11 sayılı kararlara ilişkin karşıoy
gerekçelerim).
Yukarıda açıklanan sebeplerle, CBK’nın tümünün ve ayrı
ayrı iptali talebi reddedilen kurallarının konu bakımından yetki yönünden
Anayasanın 104. maddesinin onyedinci fıkrasının üçüncü cümlesine; 7. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki dava konusu ibare ile 12. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ayrıca içerik yönünden de Anayasanın 2. ve 123. maddelerin
aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun söz konusu
red kararlarına karşıyım.
3. CBK’nın 1. maddesindeki “…denetlenmesine…” ibaresinin,
3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi ile (2) numaralı
fıkrasının ve 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendinin içerik
yönünden Anayasaya aykırı olmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmakla
birlikte, red sonucuna yukarıda (1) numaralı maddede yaptığım açıklamalar
çerçevesinde çoğunluğun red gerekçelerinde (§ 53) belirtilen sebeplerle değil,
anılan kurallarda belirsizlik bulunmaması sebebiyle farklı gerekçeyle
katılıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 18/10/2019 tarihli ve 30922
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümünün konu bakımından
yetki yönünden, 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan
“Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini belirlemek” ibaresi ile 12.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ise içerik yönü ile Anayasa’ya aykırı olmadığı
şeklindeki kararına katılmamaktayım.
2. Konu bakımından yetki ve içerik yönleriyle Anayasa’ya
aykırılık gerekçelerim aşağıdaki başlıklarda şu şekildedir:
A. (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme
ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin tümünün konu bakımından yetki yönünden değerlendirilmesi:
3. Dava konusu (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin tümünün konu bakımından yetki yönü ile Anayasa’ya uygunluğunun
değerlendirildiği aşamada (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde
düzenlenen konulara bakılarak yapılacak denetimde bu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin Anayasa’nın 104. maddesinin onyedinci fıkrasının ilk dört
cümlesindeki kurallara uygunluğunun test edilmesi gerekmektedir.
4. Bu bağlamda dava konusu (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin tümünün yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılmış olması,
Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel
haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve
ödevlerle ilgili düzenlemede bulunmaması, Anayasa’da münhasıran kanunla
düzenlenmesi öngörülen konularda düzenlemede bulunmaması ve kanunda açıkça
düzenlenen konularda çıkarılmamış olması hususlarına bakılacaktır.
5. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin konu bakımından yetki
yönü ile gerçekleştirilen denetiminde somut davanın niteliği gereği burada
Anayasa’nın 104. maddesinin onyedinci fıkrasındaki ilk üç cümlesini aşarak
dördüncü cümlesi bağlamında denetim yapıldığında esasında çok açık biçimde (47)
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin kanunda açıkça düzenlenen konularda
çıkarıldığı görülmektedir.
6. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri düzenleyen dava konusu (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortacılık
ve özel emeklilik sektörlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine dair görevleri
yürütmek üzere Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
kurulması ile teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve
esasları düzenlemek”tedir.
7. Dava konusu (47) numaralı Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin 3 ila 15. maddelerinde ise kurumun kuruluş, görev ve yetkileri,
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Kurulun görev ve
yetkileri, Kurulun çalışma esasları, Başkan, Başkanlık, hizmet birimleri, personel,
uzman istihdamı ve kadrolarla ilgili hususlar düzenlenmektedir. Kanunda ayrıca
“çeşitli, geçici ve son hükümler”e yer verilmektedir.
8. Bununla birlikte dava konusu (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde düzenlenen konuların bir kısmının halen
yürürlükte bulunan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda da düzenlenmiş olduğu
görülmektedir. Nitekim 5684 sayılı Kanun’un “Amaç ve kapsam” başlıklı 1.
maddesinde bu Kanun’un amacının, ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini
sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak
ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde
çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete
başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usûlleri ile faaliyetlerinin sona
ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan
uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili
usûl ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmektedir.
9. Dolayısıyla 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda
sigortacılıkla ilgili olarak düzenlenmiş olan konuların -en azından tümü olmasa
bile bir kısmının- dava konusu (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde
düzenlenmekte olduğu görülmektedir.
10. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 28. maddesinde
yer alan ve sigortacılık ile ilgili konumuz bağlamında dava konusu (47)
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin düzenlediği konular ile
karşılaştırmaya esas olarak örnek gösterilebilecek konular ve sigortacılık
konusunda yetkilendirilmiş bir kuruluş olarak Sigorta Denetim Kurulu ile ilgili
hüküm şu şekilde düzenlenmektedir:
“(1) Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta
şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık
faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta ve reasürans aracıları, sigorta
eksperlik faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya
sigortacılık alanında faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık
işlemlerinin denetimi, Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır.
(2) Sigorta Denetleme Kurulu, bir başkan ile
sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların
yardımcılarından oluşur.”
11. Sigortacılık Kanunu’nda bu şekilde bir düzenleme
bulunduğu ve bu Kanun’un halen yürürlükte olduğu göz önünde tutulduğunda (47)
numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 5684 sayılı
Sigortacılık Kanunu’nda sigortacılıkla ilgili yer alan kurallarla aynı
konularda düzenlemeler içerdiği ortaya çıkmaktadır.
12. Burada 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda sadece
sigortacılıkla ilgili bazı kuralların yer alıyor olması ve (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde sigortacılık konusu yanında ayrıca düzenlenmiş
olan özel emeklilik konusunun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda düzenlenmemiş
olmasının gerçekleştirilen Anayasa’ya uygunluk denetiminde farklı bir sonuca
ulaşmada etkisi bulunmamaktadır. Zira Anayasa’nın 104. maddesinin onyedinci
fıkrasının dördüncü cümlesinde esas alınacak kural “Kanunda açıkça
düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz” şeklindedir.
13. Dolayısıyla bu Anayasa kuralı esas alındığında
rahatlıkla ifade edilebilir ki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda açıkça
düzenlenmiş bulunan sigortacılık konusu ve sigortacılık işlemlerinin denetimi
ile ilgili Sigorta Denetleme Kurulu varken dava konusu (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde sigortacılık ile ilgili konuların -çok daha
detaylı biçimde olsa dahi- düzenlenmesi ve yine sigortacılıkla ilgili görev ve
yetkilerle donatılmış Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulunun kurulması Anayasa’nın 104. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
14. Esasında konu bakımından yetki yönüyle buradaki
Anayasa’ya aykırılık (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 5684 sayılı
Sigortacılık Kanunu’nda açıkça düzenlenen konuda çıkarılmış olmasından
kaynaklanmaktadır. Burada (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin hem
sigortacılığa ilişkin maddi hukuk boyutu ile hem de oluşturduğu teşkilat boyutu
ile daha detaylı düzenlemelere yer vermesi ve hatta 5684 sayılı Kanun’da yer
almayan özel emeklilikle ilgili konuları da ek olarak düzenlemiş olması farklı
bir sonuca ulaşmak için yeterli görülemez.
15. Zira Cumhurbaşkanlığı sisteminde kanun ve Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi arasındaki ilişki ve bu iki kurala ilişkin düzenleme alanlarına
bakıldığında ve özellikle de başta Anayasa’nın 7. ve 104. maddeleri olmak üzere
ilgili düzenlemeleri dikkate alındığında kanunun düzenleme alanının ve
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi karşısındaki konumunun çok daha farklı ve
ayrıcalıklı olduğu görülmektedir.
16. Bununla birlikte Anayasa’da kanunun sahip olduğu bu
konum ve kanunların bağlayıcı ve icrai niteliği dikkate alındığında dava konusu
(47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükmü yürürlükte iken 5684 sayılı
Sigortacılık Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş olan Sigorta Denetleme Kurulunun
idari teşkilat içerisinde canlı tutulması çok da kolay olmayacak, karmaşaya
sebebiyet verebilecektir. Oysa kanuni idare ilkesi gereğince esasında Sigorta
Denetleme Kurulu halen yürürlükte olan bir Kanun hükmüne dayalı olup bunun
teşkilatının kurulmasının Kanun’un zorunlu bir sonucu olduğu ifade edilmelidir.
17. Sonuç olarak dava konusu (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda yer alan
konuları daha detaylı biçimde düzenlemiş olması ve teşkilat olarak da Kanun’da
yer verilen Sigorta Denetleme Kurulundan daha farklı ve daha geniş görevli bir
kurul olarak Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulunu
düzenlemiş olsa da kanunda açıkça düzenlenmiş olan bir konuda düzenleme yapmış
kabul edilmelidir.
18. Yukarıda sıralanan gerekçelerle dava konusu (47)
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümünün konu bakımından yetki yönü
ile Anayasa’nın 104. maddesinin onyedinci fıkrasının dördüncü cümlesine
aykırılık gerekçesiyle iptali gerekmektedir.
B. (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 7.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “Kurumun hizmet
birimleri ve bunların görevlerini belirlemek” ibaresi:
19. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulunun görev ve yetkilerinin düzenlendiği maddede yer alan “Kurumun hizmet
birimleri ve bunların görevlerini belirlemek” şeklindeki kuralın içerik
yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu kanaatindeyim.
20. İbare her ne kadar Kurumun hizmet birimlerini ve bu
hizmet birimlerinin görevlerini belirlemeyi Kurulun görev ve yetkileri arasında
sayıyorsa da bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin hiçbir maddesinde bu hizmet
birimlerinin hangileri olduğuna dair hiçbir düzenleme yer almamaktadır.
Dolayısıyla hizmet birimlerinin hangileri olduğu konusunda Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nde bir belirsizlik söz konusudur.
21. Dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükmü esas
alındığında Kurumun hizmet birimlerini ve bu hizmet birimlerinin görevlerini
idari bir birim olan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurulu belirleyecektir. Bununla birlikte Kurulun bu hizmet birimlerini
belirleme sürecinde faydalanabileceği hiçbir husus dava konusu (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi maddelerinde düzenlenmiş değildir.
22. Oysa Anayasa’nın 123. maddesindeki kamu
tüzelkişiliğinin kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı
şeklindeki hükümden hareketle (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile
ayrı kamu tüzelkişiliği şeklinde kurulan Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun hizmet birimlerinin hangileri olduğu, bu
hizmet birimlerinin görev ve yetkilerinin de ana hatları ile (47) numaralı
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde belirlenmiş olması gerekirdi.
23.Sıralanan gerekçelerle “Kurumun hizmet birimleri ve
bunların görevlerini belirlemek” şeklindeki ibarede bu hizmet birimlerinin
hangileri olduğu, hangi hizmet biriminin hangi görevi yerine getireceği ile
ilgili hususlarda temel çerçevenin hiçbir şekilde Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nde yer almadan bu belirlemeleri tamamen idari nitelikteki
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kuruluna bırakan dava
konusu ibarenin belirsiz olduğu için içerik yönüyle Anayasa’nın 2. maddesindeki
hukuk devleti ilkesi ile Anayasa’nın 123. maddesine aykırılık gerekçesiyle
iptali gerekmektedir.
C. (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 12.
maddesinin (1) numaralı fıkrası:
24. “Hizmet birimleri” başlıklı 12. maddenin (1) numaralı
fıkrasında hizmet birimleri ile bu birimlerin çalışma usul ve esaslarının bu
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde belirtilen faaliyet alanı ile görev ve
yetkilere uygun olarak Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği öngörülmektedir.
25. (47) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 12.
maddesinin dava konusu (1) numaralı fıkrasında içerik yönü ile iki konuda
Anayasa’ya aykırılık mevcuttur.
26. İlk olarak fıkrada yer alan “hizmet birimleri ile bu
birimlerin çalışma usul ve esasları” ibaresi belirsizlik taşımaktadır. (47)
numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(b) bendinde yer alan “Kurumun hizmet birimleri ve bunların görevlerini
belirlemek” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin belirttiğim
gerekçeler bu ibare yönünden de geçerlidir.
27. Bu nedenle (1) numaralı fıkradaki “hizmet birimleri
ile bu birimlerin çalışma usul ve esasları” ibaresi Anayasa’nın 2. maddesindeki
hukuk devleti ilkesi ile Anayasa’nın 123. maddesine aykırıdır.
28. İkinci olarak ise kurumun hizmet birimleri ve bu
birimlerin çalışma usul ve esaslarının bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde belirtilen
faaliyet alanı ile görev ve yetkilere uygun olarak Kurumun teklifi üzerine
Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceğini öngören
kural içerik yönü ile Anayasa’nın 124. maddesine aykırıdır.
29. Kuralla Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun hizmet birimleri ile bu birimlerin çalışma usul ve
esaslarının Kurumun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulan
bir yönetmelikle belirlenmesi Anayasa’ya aykırılığı ortaya çıkarmaktadır. Zira dava
konusu fıkra hükmüne göre Kurum tek başına değil Cumhurbaşkanı kararıyla
yönetmelik çıkarabilecektir. Bununla birlikte yönetmelik çıkarma sürecinde
Kurum inisiyatifi ile yönetmeliğin Kurum tarafından çıkarılabileceğini
söyleyebilmek kolay değildir. Zira kuralın düzenleniş biçimiyle ifade etmek
gerekirse Kurum, ancak kendi teklifi üzerine Cumhurbaşkanı kararıyla yönetmelik
çıkarabilecektir.
30. Esasında ayrı kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve
mali özerkliğe sahip Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurumu bağımsız bir idari otorite şeklinde kurulmuştur. Kurumun Anayasa’nın
124. maddesi hükmü gereğince tek başına yönetmelik çıkarma yetkisi
bulunmalıdır. Anayasa’nın 124. maddesinde kamu tüzelkişilerinin kendi görev
alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler
çıkarabileceği öngörülmektedir.
31. Oysa dava konusu kuraldaki düzenleme biçimi esas alındığında
Kurumun yönetmelik çıkarma sürecindeki yetkisi sadece Cumhurbaşkanına
yönetmelik çıkarma konusunda teklifte bulunmak şeklindedir. Bu teklif üzerine
yönetmelik ancak Cumhurbaşkanı kararıyla yürürlüğe konulacaktır.
32. Yukarıda sıralanan gerekçelerle dava konusu
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 12. maddesinin (1) numaralı fıkrası bu yönü
ile de içerik bakımından Anayasa’nın 124. maddesine aykırı olup iptali
gerekmektedir.
KARŞI OY
1.
17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi’nin; 10. Maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkralarının yetki yönünden
Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve iptal taleplerinin reddine Sayın Çoğunluk
tarafından karar verilmiştir. Dava konusu kurallar Kurum Başkanının görev ve
yetkilerini düzenlemektedir. Görev ve yetki meselesinin münhasıran kanun ile
düzenlenmesi gerektiği konusunda mahkememizin daha önce yayınlanan kararlarında
karşı oyumu ve gerekçelerimi belirtmiştim. Anayasa Mahkemesinin 09/11/2022
tarih 2018/123 E. 2022/138 K. Sayılı karardaki gerekçelerle Sayın çoğunluğun
görüşüne katılmadım.
KARŞI OY
1. Mahkememiz çoğunluğu (47) numaralı Sigortacılık ve
Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (CBK);
10. maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkralarının, 14.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…denetim, inceleme ve
soruşturma…”, “…Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve
“…istihdam…” ibarelerinin, 14. maddesinin (2) numaralı fıkrasının, 15.
maddesinin, 20. maddesinin (3) numaralı fıkrasının, Geçici 2. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının,
konu bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Aşağıda açıklanan
nedenlerle bu karara katılma imkânı olmamıştır.
A. CBK’nın 10. Maddesinin
(4) ve (5) Numaralı Fıkraları
2. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında CBK’nın 10. maddesinde Kurum
Başkanının görev ve yetkileri düzenlenmiş, (4) numaralı fıkrada “Kurum,
incelemelerini Başkanın onayından geçmiş çalışma programları ile Başkan
tarafından yapılan görevlendirmeler çerçevesinde gerçekleştirir.” hükmü;
(5) numaralı fıkrada ise “Başkan, yapılacak yerinde denetimde, Kurum meslek
personeli arasından uygun göreceği birini görevlendirebileceği gibi bunlar
arasından oluşturulan bir denetim ekibini de görevlendirebilir.” hükmü
kurala bağlanmış olup anılan fıkralar dava konusu kuralları oluşturmaktadır.
3. Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine göre Anayasa’nın münhasıran kanunla
düzenlenmesini öngördüğü konularda CBK çıkarılmaz.
4. Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci
fıkrasında “Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilerek
kamu görevlilerinin görev ve yetkilerine ilişkin hususların kanunla
düzenlenmesi öngörülmüştür.
5. Dava konusu kurallarla Kurumun en üst yöneticisi olan ve kamu görevlisi sıfatını
haiz bulunan Başkanın, Kurumun inceleme ve denetim faaliyetleriyle ilgili
işleyişine yönelik görev ve yetkileri belirlenmektedir. Dolayısıyla kurallar Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında kamu görevlilerinin görev ve yetkilerine ilişkin bir konuyu
düzenlemektedir.
6. Bu çerçevede Anayasa’nın 128. maddesi bağlamında
münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme yaptığı görülen
kuralların Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesini ihlal ettiği anlaşılmaktadır.
7. Açıklanan gerekçelerle kurallar, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine
aykırıdır.
B. CBK’nın 14. Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasında Yer
Alan “…denetim, inceleme ve soruşturma…”, “…Sigortacılık Uzmanı ve
Sigortacılık Uzman Yardımcısı…” ve “…istihdam…” İbareleri
8. Dava konusu kural, 657 sayılı Kanun’a yaptığı atıfla
Kurumda Sigortacılık Uzmanı ve Sigortacılık Uzman Yardımcısı istihdam
edilebilmesine imkân tanınmakta ve bu personelin denetim, inceleme ve
soruşturma yetkisini haiz olmasını düzenlenmektedir. Kurum bünyesindeki
personellerin kamu görevlisi niteliği taşıdıkları açıktır.
9. Yukarıda da açıklandığı üzere Anayasa’nın 128.
maddesinde kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkilerinin
kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür.
10. Dava konusu kuralda anılan personelin haiz olduğu
belirtilen denetim, inceleme ve soruşturma yetkilerini 657 sayılı ek 41.
maddesine atıfla düzenlemektedir. Bu niteliklerin bizzat CBK kuralı ile
düzenlenmesi ile CBK kuralında kanuna atıfla düzenlenmesi arasında fark
bulunmamaktadır.
11. Açıklanan gerekçelerle kural, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine
aykırıdır.
C. CBK’nın 14.
Maddesinin (2) Numaralı Fıkrası
12. CBK’nın 14. maddesinin (2) numaralı fıkrasında “Kurumda
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 26 ncı maddesinde belirtilen usul ve
esaslar çerçevesinde yerli ve yabancı personel istihdam edilebilir.” hükmü
kurala bağlanmakta olup söz konusu fıkra dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
13. Kural Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve
Denetleme Kurumunda 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesine göre personel
istihdamına imkân sağlamaktadır. Bu personel yerli veya yabancı olabilecektir.
14. İptali istenen kural, 375 sayılı KHK’nın ek 26.
maddesi kapsamında personel istihdam edilebilmesine imkân tanımakta, başka bir
ifadeyle atıf yapılan madde kapsamındaki düzenlemeyi bir bütün hâlinde
uygulanır hale getirmektedir. 375 sayılı KHK’nın ek 26. maddesinin ikinci
fıkrasında “…verilecek her türlü ödemeler dahil ücretler…” in tespiti
hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla dava konusu kuralla Sigortacılık ve Özel
Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunda çalıştırılacak personelin alacağı
ücret belirlenmekte, diğer bir ifadeyle ücret konusunda bir düzenleme
öngörülmektedir.
15. Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
ikinci cümlesinde Anayasa’nın İkinci Kısım Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile Dördüncü Bölümü’nde yer alan
siyasi haklar ve ödevlerin CBK’yla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
16. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan
mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her
türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, §
20).
17. Anayasa Mahkemesinin norm denetimi ve bireysel
başvuruya ilişkin kararlarında da kişilere ödenmesi öngörülen ücret, maaş,
yaşlılık aylığı, emeklilik ikramiyesi ve kıdem tazminatı gibi ödemeler mülkiyet
hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. (AYM, E.2019/50, K. 2019/96,
25/12/2019, § 13; bireysel başvuruya konu kararlar için bkz. Ayten Yeğenoğlu,
B. No: 2015/1685, 23/5/2018, § 32; Naci Altınbulduk, B. No: 2017/38608,
11/12/2019, § 19; Muzaffer Peker, B. No: 2016/7192, 7/11/2019, § 30).
18. Bu bağlamda Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme
ve Denetleme Kurumu personeline yapılacak ödemeler söz konusu kişilere ekonomik
menfaat temin etmeyi içerdiğinden “mülkiyet hakkı” kapsamındadır. Bu
itibarla dava konusu kural Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının
ikinci cümlesi uyarınca CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan içinde kalmaktadır.
Ç. CBK’nın 15. Maddesi
19. Kuralın birinci cümlesinde Kurumda istihdam edilecek
personelin kadroları ihdas edilmekte; bu kadroların sınıf, unvan, derece ve
sayıları CBK’ya ekli (I) sayılı cetvelde gösterilmektedir. Kuralın ikinci
cümlesinde ise Kurul bu cetvelde yer alan toplam kadro sayısı geçilmemek ve
mevcut kadro unvanları veya (2) numaralı CBK’nın ekindeki cetvellerde yer alan
kadro unvanlarıyla sınırlı olmak üzere kadro sınıf, unvan ve derecelerinde
değişiklik yapmaya, bu kadroların kullanılmasına ilişkin usul ve esasları
belirlemeye ve boş kadroları iptal etmeye yetkili kılınmaktadır.
20. Kural ile düzenleme yapılan kadrolarda görev alacak kişilerin
Anayasa’nın 128. maddesinde belirtilen memur veya diğer kamu görevlisi
niteliğini haiz oldukları dikkate alındığında kadrolarına ilişkin
düzenlemelerin kanunla yapılması gerektiği açıktır.
21. Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
D. CBK’nın 20.
Maddesinin (3) Numaralı Fıkrası
22. CBK’nın 20. maddesinin (3) numaralı
fıkrasında, ekli (1) sayılı listede yer alan
kadroların iptal edilerek (2) numaralı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinin eki (1) sayılı Cetvelin Hazine ve Maliye Bakanlığına ait
bölümünden çıkarıldığı hükme bağlanmış olup kadro iptaline ilişkin anılan fıkra
dava konusu kuralı oluşturmaktadır.
23. Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında “Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri
saklıdır.” hükmüne yer verilerek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri ve atanmalarına ilişkin hususların münhasıran kanunla düzenlenmesi
öngörülmüştür.
24. Kadro ihdası ve iptali Anayasa’nın 128. maddesi
uyarınca münhasıran kanunla düzenlenmek suretiyle yapılabilir. CBK ile
yapılamaz.
25. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
E. CBK’nın
Geçici 2. Maddesinin (2) Numaralı Fıkrası
26. Kural, yeni kurulan SEDDK’nın teşkilatlanması tamamlanıncaya kadar bu
Kuruma verilen görev ve hizmetlerin ihtiyaç duyulması hâlinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihte kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta
Denetleme Kurulu Başkanlığında görev yapmakta olan personel tarafından mevcut
kadro ve unvanları ile yürütülmesi ve bu süre boyunca Kurumda geçici olarak
görevlendirilmiş sayılması hükme bağlanmaktadır.
27. Kural, Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu
Başkanlığı personelinin SEDDK’da geçici görevlendirilmesini dolayısıyla personelin kadro ve unvanlarını belirlemektedir.
28. Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği
özel olarak öngörülen konulara ilişkin Anayasa hükümlerinin açıkça izin verdiği
hususlar hariç olmak üzere Anayasa’nın münhasıran kanunla düzenlenmesini
öngördüğü konularda CBK çıkarılması mümkün değildir.
29. Anayasanın 128. maddesinin ikinci
fıkrasında, memurlar ile diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer
özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmakta olup anılan fıkrada
sayılan bu hususları doğrudan etkileyen ve kamu
hizmeti görevlilerinin hukuki durumlarını belirleyen geçici görevlendirmeyle
ilgili konuların da kanunla düzenlenmesi gerekir.
Dolayısıyla memurlar ve diğer kamu görevlilerinin geçici
görevlendirilmeleri Anayasa’nın 128. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken hususlardan olup ayrıca, Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak
öngörülen konular kapsamında da yer almamaktadır.
30. Bu itibarla Anayasa’nın 128.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında münhasıran
kanunla düzenlenmesi gereken kamu görevlilerinin
geçici görevlendirilmesine yönelik düzenlemeyi öngören kuralın Anayasa’nın
104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü
cümlesini ihlal ettiği anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında ilgili kuralların konu
bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı
olmadığına dair mahkememiz çoğunluğunun kararına
katılma imkânı olmamıştır.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1.
Mahkememiz çoğunluğu, 18/10/2019 tarihli ve 30922 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 17/10/2019 tarihli ve (47) numaralı Sigortacılık ve Özel Emeklilik
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (SEDDK) Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3. maddesinin (4) numaralı fıkrasının konu
bakımından yetki yönünden Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar
vermiştir.
2.
İptaline karar verilen kural, SEDDK’nin, 47 numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi ve ilgili mevzuat çerçevesinde sahip olduğu mali kaynaklarını görev
ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde, kendi bütçesinde belirlenen usul ve
esaslar dahilinde serbestçe kullanacağını hükme bağlanmıştır. İptal
gerekçesinde anılan fıkranın, SEDDK’nin mali kaynaklarını hangi usul, esas ve
ilkeler çerçevesinde kullanacağını belirlediğini, kuralın bu haliyle bütçenin
uygulanmasına ilişkin bir düzenleme niteliğinde olduğunu, bütçenin
uygulanmasına ilişkin hususların ise Anayasa’nın 161. maddesi uyarınca kanunla
düzenlenmesi gereken konu kapsamında kaldığından Anayasa’nın 104. maddesinin on
yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı olduğu belirtilmiştir.
3. Öncelikle belirtmek gerekir ki iptaline karar verilen düzenleme,
bütçe kanunu ile düzenlenen gelir ve giderleri etkilememekte, böyle bir amaç
taşımamakta, aksine bütçe kanunu ile finansman sağlandığı takdirde
kullanılabilecek bir yetki vermektedir. Ayrıca 5018 sayılı Kamu Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’nun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde düzenleyici ve denetleyici
kurumların, anılan Kanun’un sadece 3, 7, 8, 12, 15, 17, 18, 19, 25, 42, 43, 44,
47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 68 ve 76 78. maddelerine tâbi olacağı
belirtilmiştir. Ek olarak aynı Kanun’un 68. maddesiyle düzenleyici ve
denetleyici kurumların bütçesinin de Sayıştay’ın disiplin ve denetimi altına
alınmış olup, iptal edilen düzenlemedeki serbestçe kullanılmasından, 5018
sayılı Kanuna aykırı bir kullanım yapılacağı anlamı çıkarılamaz. Dolayısıyla
iptaline karar verilen kuralın Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle
düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
4. Sonuç itibarıyla dava konusu kural Anayasa’nın 104.
maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine uygun olduğundan çoğunluğun
aksi yöndeki kararına katılmıyorum.