“1. 23.01.2017 tarihli 29957 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 29/2. maddesinde "Disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." kuralı, 29/4. maddesinde de "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar." kuralı yer almaktayken, 08.03.2018 tarihli 30354 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 7068 sayılı Kanunun 29/2. maddesinde "Disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." kuralı, 29/4. maddesinde de "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar." kuralı yer almış olup, 7068 sayılı Kanunun bu kuralları halen yürürlüktedir.
2. 7068 sayılı Kanun'un 34/1. maddesinde "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümleri uygulanır." kuralı yer almaktadır.
3. 7068 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinde "(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre resen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur.
(2) (Değişik:18/10/2018-7148/45 md.) 2/1/2017 tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 23/1/2017 tarihinde devam etmekte olan disiplin soruşturmaları ile ilgili olarak;
a) Bu Kanunun usule, yetkili disiplin amiri ve yetkili disiplin kurullarına ilişkin hükümleri derhal uygulanır.
b) Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce personelin tabi olduğu disiplin mevzuatının ceza hükümleri ile bu Kanunun ceza hükümlerinin farklı olması halinde personelin lehine olan hükümler uygulanır.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından verilmiş ve infaz edilmiş disiplin cezalarına bağlı olarak yapılmış idari işlemler aynen muhafaza olunur.
(4) Sahil güvenlik ve jandarma teşkilatlarında görev yapan Milli Savunma Bakanlığı personelinin disiplin işlemleri, görevleri süresince bu Kanun hükümlerine göre yürütülür." düzenlemesine yer verilmiştir.
4. 23.07.1965 tarihli 12056 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve disiplin hukukumuza ilişkin temel kuralları ortaya koyan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 127/2. maddesinde "Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar." kuralı yer almakta olup, 657 sayılı Kanun'un herhangi bir yerinde "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda ne olacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
5. Dosyanın incelenmesinden görüleceği üzere, davacının 01.03.2018 tarihinde işlediği iddia edilen disiplin suçu ile ilgili olarak önce 27.06.2019 tarihli 2019/346 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu işlemi tesis edilmiş, bu işlemin Van 2. İdare Mahkemesi'nin 19.11.2020 tarihli E:2020/255, K:2020/3086 sayılı kararıyla usul yönünden iptal edilmesi üzerine, bu iptal kararına da atıf yapılarak işbu dava konusu 18.06.2021 tarihli 2021/158 karar no'lu İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu işlemi tesis edilmiştir.
6. Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden görüleceği üzere, gerek disiplin hukukumuzun temel Kanunu olan 657 sayılı Kanun'da, gerek 682 sayılı KHK'da gerekse 7068 sayılı Kanun'da bir fiile ne kadar süre içerisinde ceza verilebileceğine ilişkin ceza zamanaşımı süreleri düzenlenmiş olup, her üç mevzuatta da bu süre fiil tarihinden itibaren iki yıl olarak belirlenmiştir.
7. Fakat, 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un 29/4. maddelerinde "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda ne olacağı özel olarak düzenleme altına alınmış ise de, bu düzenlemelerde bu durumda hangi süreler içerisinde yeniden ceza verilebileceği, ceza zamanaşımı süresinin ne kadar uzayacağı gibi hususlar düzenlenmemiş; bir fiile ilk defa ceza verilebilmesi için iki yıllık zamanaşımı süresi ön görüldüğü halde, yeniden verilecek cezalarda herhangi bir zamanaşımı süresi ön görülmemiştir.
8. Dolayısıyla, somut olayda, davacıya isnat edilin fiilin tarihinin 01.03.2018 olduğu hususunun dikkate alınması halinde 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un 29/2. maddelerinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin işbu dava konusu işlem tarihi olan 18.06.2021 itibariyle geçmiş olduğu, ancak, dava konusu işlemin öncesinde tesis edilen işlemin Van 2. İdare Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararıyla usul yönünden iptal edilmesi sebebiyle ve 682 sayılı KHK ile 7068 sayılı Kanun'un yukarıda aktarılan 29/4. maddeleri hükmü gereğince işbu davada ceza zamanaşımının geçtiği gerekçesiyle bir karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır.
9. Ancak, gerek fiil tarihinde yürürlükte bulunan 682 sayılı KHK'nın 29/4. maddesinin gerekse sonrasında yürürlüğe giren ve halen yürürlükte bulunan 7068 sayılı Kanun'un 29/4. maddesinin 2709 sayılı Anayasamızın 2. maddesinde düzenlenen "Hukuk Devleti" ilkesine aykırı olduğu açıktır. Zira, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri "belirlilik ve hukuki güvenlik" ilkeleridir. Buna göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, keyfi uygulamalara karşı koruyucu birtakım güvenceler içermesi gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup; birey, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu, kanundan öğrenebilme imkanına sahip olmalıdır. Hukuki güvenlik, kuralların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılmaktadır. (Anayasa Mahkemesinin 22.05.2013 tarih ve E.2013/39, K.2013/65 saylı kararı).
10. Zamanaşımı hak düşürücü sürelerdendir ve bir hususta zamanaşımı düzenlenmiş ise zamanaşımının ne zaman başlayıp ne zaman biteceği, hangi halde hangi süreyle durup ne zaman işlemeye başlayıp ne zaman biteceği gibi zamansal sınırların ilgili mevzuatta belirgin olması gerekmektedir. Halbuki 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un 29/2. maddelerinde zamanaşımı süreleri düzenlenmiş ve bu süreler 2 yıl ile sınırlanmış olmasına rağmen, bu süreler 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un 29/4. maddelerinde herhangi bir sınır olmaksızın ortadan kaldırılmış durumdadır ve bunun da Anayasaya aykırı olduğu hususu kuşku götürmez bir gerçektir.
11. Nitekim, son yıllarda disiplin hukukumuzda benzer düzenlemeler yapılmaya başlanmış olup, buna örnek olarak gösterilebilecek olan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53/C maddesinde yeniden verilecek cezaların hangi süreler içerisinde verilebileceği hususu belirlenmiştir.
12. Bu itibarla, işbu istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmeden önce, yeniden verilecek cezanın hangi süreler içerisinde verilebileceğini düzenlememesi, bu şekilde ilgilisinin hukuki durumunu uzun süreler belirsiz ve hukuki güvenceden yoksun hale getirmesi sebebiyle hukuk devleti ilkesine aykırı olan 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un 29. maddelerinin 4. fıkralarının iptali istemiyle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
13. Burada şu hususlara da değinilmesinde fayda görülmektedir. Şöyle ki:
14. 7068 sayılı Kanun'un 34/1. maddesinde 657 sayılı Kanun'a yapılan atıf sebebiyle "isnat konusu fiil için önceden tesis edilen bir işlem hakkında işleyen yargısal sürecin bulunduğu, bu süreç sonucunda makul bir süre içinde yeniden işlem tesis edilebileceğini söylemek mümkün değildir. Zira, gerek 7068 sayılı Kanun gerekse 657 sayılı Kanun "makul süre" gibi bir düzenleme içermemektedir. Kaldı ki, makul süre kavramı kişiden kişiye değişir. Kimine göre makul olan süre kimine göre makul olmayabilir.
15. Diğer yandan, 657 sayılı Kanun'un "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz." şeklindeki 131. maddesininde, Kanun Koyucunun 127. maddede öngördüğü iki yıllık sürenin nihai süre olduğu yönündeki iradesinin bir tezahürü olduğu açıktır. Zira, bu maddenin getiriliş amacının, ceza hukuku anlamındaki zamanaşımı süreleri daha uzun olduğu halde disiplin ceza zamanaşımı süresinin her halde 2 yıl ile sınırlı tutulması olduğu tabiidir.
16. Ayrıca, olayda idarenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi kapsamında yargı kararının gereğini yerine getirdiğini, dolayısıyla işbu dava konusu işlemin yukarıda aktarılan yargı kararının gereğinin yerine getirilmesinden ibaret olduğunu, bu sebeple de 682 sayılı KHK'nın ve 7068 sayılı Kanun'un işbu itiraza konu kurallarının Anayasa'ya aykırı olmadığını söylemek de hukuken olanaksızdır.
17. Çünkü, Anayasa'nın 125. maddesinde, "(7) İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." düzenlemesi yer almış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde de iptal davalarının tanımı yapılırken, idari işlemlerin "yetki, şekil, sebep, konu ve maksat" yönlerinden hukuka aykırı olduklarından dolayı açılabileceği belirtilerek, idari yargı mercilerince gerçekleştirilecek hukuki denetimin sınırları belirlenmiş; anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler." hükümlerine yer verilmiş olup, bu mevzuat hükümlerinden görüleceği üzere idari yargı mercilerinde görülen iptal davaları olay ya da kişi yargılamasına ilişkin değil, "işlem" adı verilen belgelerin yargılamasına ilişkindir ve verilecek iptal kararları "işlem" adı verilen bu belgeleri hukuk dünyasından siler. Diğer yandan, idari yargı mercileri ile idare arasında organik bir hiyerarşi, organik bir astlık-üstlük ilişkisi yoktur. Dolayısıyla, idari yargı mercileri iptal davalarında verecekleri kararlarla idareye emir ve talimat veremezler. İdari yargı mercilerinin verdikleri iptal kararları idareye emir-talimat veren hukuksal kabiliyete sahip belgeler değil, sadece dava dosyasında dava edilen idari işlemin hukuka aykırılığını ortaya koyan ve bu çerçevede idari işlemi iptal eden belgelerdir.
18. Ayrıca belirtilmelidir ki, idare kendi işlemi hakkında "iptal", "geri alma", "düzeltme" veya "kaldırma" gibi yeni idari işlemler tesis edebilirken, yargı mercileri idari işlemler hakkında "geri alma", "düzeltme" veya "kaldırma" gibi bir karar veremezler. İdari yargı mercilerinin idari işlemler hakkında verebilecekleri tek karar "iptaldir. Bu da yargı mercilerince verilen kararların dava dilekçesinde iptali istenen, tarihi-sayısı belli olan, somut olaydaki idari işlemin hukuka uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunu göstermektedir.
19. Kaldı ki, 2577 sayılı Kanunun "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." şeklindeki 28. maddesi hükmünün maddenin diğer hükümleriyle birlikte bir bütün olarak ele alınması halinde, bu maddenin idarenin aleyhine sonuçlanan davalara ilişkin mahkeme ilamlarının icrasıyla ilgi olduğu, usulden iptal edilen idari işlemlerin yerine usule uygun yeni işlem tesis edilmesi gerektiğiyle ilgili olmadığı açıktır.
20. Diğer yandan, bir idari yargı merciince verilen "iptal" kararının gereğinin yerine getirilmesi veya getirilmemesi mümkün değildir. Yani bir idari işlemin iptaline dair idari yargı mercii kararının gereğini yerine getirmek için idarenin yargı merciinin iptal ettiği idari işlemin iptaline dair yeni bir işlem tesis etmesi gerekmez. Bu hukuk tekniği anlamında da imkansızdır. Zira, idari yargı mercilerince verilen "iptal" kararları hukuk aleminde kendiliğinden sonuç doğururlar ve verildikleri tarih itibariyle idari işlemi hukuk aleminden kendiliğinden ortadan kaldırırlar. Bu sonucun ortaya çıkması için idarece ayrıca işlem tesis edilemez. Dolayısıyla, usul yönünden verilen iptal kararlarının gerekçesi doğrultusunda idarece yeniden işlem tesis edilmesi halinde, bu yeni işlemin 2577 sayılı Kanunun 28. maddesi gereğince olduğu söylenemez.
21. İptal davalarında herhangi bir gerekçeyle idari işlemin iptal edilmesi halinde 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinin uygulanması demek idarece iptal gerekçesine uygun yeni işlem tesis etmek değil, iptal edilen işlemin hukuk alemindeki sonuçlarını gidermektir. Örneğin, iptal edilen işlemle verilen disiplin cezasını ilgilinin sicil kaydından silmek, işlem göreve son veren bir işlem idiyse ilgilisini göreve döndürmek için bir işlem tesis etmek v.b.'dir.
22. Kaldı ki, bir iptal davasının esastan reddine karar verilsede, idarenin ilgilisi aleyhine sonuç doğuran ve kazanılmış hak teşkil etmeyen idari işlemlerini çeşitli hukuksal sebeplerle her zaman iptal edebileceği, geri alabileceği, düzeltebileceği veya kaldırabileceği; bunun hukuken mümkün olduğu tabiidir. Dolayısıyla, davanın reddine dair bir karar nasıl bir emir-talimat değil ise, iptal davasına konu olan bir idari işlem hakkında verilen usul yönünden iptal kararının da bir emir-talimat olmadığı tabiidir.
23. Diğer yandan; bir iptal davasında idari işlemin usulden iptal edilmesi halinde ve bu iptal kararı sonrasında idarece ilgilisi hakkında olumsuz sonuç doğuran yeni bir idari işlem tesis edilmesi halinde, yargı merciince verilen iptal kararındaki usule aykırılıkların yeni tesis edilecek işlemde bulunmaması gerektiği hususu da hukuk devleti ilkesinin doğal bir sonucudur. Dolayısıyla, bir iptal davasında idari işlemin usulden iptal edilmesi halinde ve bu iptal kararı sonrasında idarece ilgilisi hakkında olumsuz sonuç doğuran yeni bir idari işlem tesis edilecekse, yargı merciince verilen iptal kararında gerekçe olarak gösterilen usul aykırılıklarının giderilmesi suretiyle işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, sonradan yeni bir işlem tesis edilmesi halinde, iptal edilen önceki işlemin yeniden vücut bulmayacağı, önceki işlemin hukuk aleminde doğurduğu hukuksal sonuçlar ile sonraki işlemin hukuk aleminde doğurduğu hukuksal sonuçların kendi içindi ele alınması gerektiği de tabiidir. Örneğin, bir ilgiliye kınama disiplin cezası verilmesine ilişkin A tarihli B sayılı bir işlemin bir idari yargı merciince verilen kararla usul yönünden iptal edilmesi sonrasında bu usul sakatlığı giderilip sonradan tesis edilecek C tarihli Ç sayılı yeni bir işlemle disiplin cezası verilmesi halinde, disiplin cezasının sicilden silinmesine ilişkin süreler A tarihli B sayılı işlem dikkate alınarak değil C tarihli Ç sayılı işlem dikkate alınarak belirlenecektir. Yine örneğin, bir ilgiliye meslekten çıkarma disiplin cezası verilmesine ilişkin D tarihli E sayılı bir işlemin bir idari yargı merciince verilen kararla usul yönünden iptal edilmesi sonrasında mevzuatta bir değişiklik olması ve cezaya dayanak alınan fiilin ceza gerektirir fiiller arasından çıkarılması ya da cezası hafifletilmesi halinde bu usul sakatlığı giderilerek dahi ilgiliye meslekten çıkarma disiplin cezası verilmesi mümkün olmayacaktır. Bu örneklerin çoğaltılması da mümkündür.
IV- KARAR
Açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olmaları sebebiyle 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 29. maddesinin "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar." şeklindeki 4. fıkrasının ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 29. maddesinin "Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar." şeklindeki 4. fıkrasının iptali istemiyle Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına; dava dosyasının ve dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı suretlerinin işbu karar aslı ile birlikte Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine; işbu karar aslı ile dosya suretinin Anayasa Mahkemesince esasa alındığı tarihten itibaren beş ay beklenilmesine, beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın karara bağlanmasına; işbu kararın onaylı birer örneğinin bilgi amacıyla taraflara da tebliğine, 02.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/5
Karar Sayısı : 2023/45
Karar Tarihi : 9/3/2023
R.G.Tarih-Sayı : 20/6/2023-32227
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: A. 2/1/2017 tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
B. 31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Daha önce verilen disiplin cezasının yargı kararı ile iptali üzerine yeniden tesis edilen disiplin cezasının iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME KURALI
A. Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 29. maddesi şöyledir:
“Zamanaşımı
MADDE 29- (1) Bu Kanunda sayılan fiilleri işleyenler hakkında bu fiillerin işlendiğinin disiplin amiri tarafından öğrenildiği tarihten itibaren;
a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kısa ve uzun süreli durdurma cezalarında bir ay içinde,
b) Meslekten çıkarma cezası ve Devlet memurluğundan çıkarma cezasında altı ay içinde,
disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
(2) Disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.
(3) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği, zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(4) Fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda, kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri, kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapar.”
B. Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) itiraz konusu kuralın da yer aldığı 29. maddesi şöyledir:
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 5/1/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle olağanüstü hâl (OHAL) KHK’larının yargısal denetimi meselesi görüşülmüştür.
2. OHAL süresince Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun OHAL’in gerekli kıldığı konularda KHK çıkarabileceğini hükme bağlayan ve OHAL KHK’larının hukuksal rejimini düzenleyen Anayasa’nın 121. maddesi 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9/7/2018 tarihinde yürürlüğe giren 16. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, böylece OHAL KHK’sı çıkarılabilme imkânına anayasal olarak son verilmiştir.
3. Buna karşılık 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’ya eklenen geçici 21. maddenin (F) fıkrasının birinci cümlesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikler ile diğer düzenleyici işlemler yürürlükten kaldırılmadıkça geçerliliğini sürdürür” denilmek suretiyle Anayasa’nın 121. maddesinin yürürlükten kaldırılma tarihine kadar çıkarılan ve yürürlükte bulunan KHK’ların geçerliliğinin devam edeceği hükme bağlanmıştır.
4. 6771 sayılı Kanun’la Anayasa’ya eklenen geçici 21. maddenin (F) fıkrasının ikinci cümlesinde “Yürürlükte bulunan kanun hükmünde kararnameler hakkında 152 nci ve 153 üncü maddelerin uygulanmasına devam olunur” hükmüne yer verildiği, bu suretle anayasa koyucunun yürürlükte bulunan KHK’ların ve bu kapsamda OHAL KHK’larının yargısal denetimine ilişkin ve anılan değişiklik öncesinde geçerli olan hukuki rejimin aynen muhafaza edilmesini öngördüğü anlaşılmıştır.
5. Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde “… olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz” hükmü yer almaktayken 6771 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle anılan cümlede yer alan “kanun hükmünde kararnamelerin” ibaresi “Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin” şeklinde değiştirilmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi OHAL KHK’larının yargı denetimine tabi olup olmadığı hususuna ilişkin olarak 2016 yılında belirlediği içtihadında söz konusu KHK’ların Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “… olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz” hükmü karşısında yargısal denetiminin yapılmasının mümkün olmadığına karar vermiştir (AYM, E.2016/166, K.2016/159 12/10/2016; E.2016/167, K.2016/160, 12/10/2016; E.2016/171, K.2016/164, 2/11/2016; E.2016/172, K.2016/165, 2/11/2016). Kararın gerekçesinde OHAL KHK’larının Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilmesi için bu yöndeki bir anayasal yetkinin açıkça tanınması gerektiği, Anayasa’nın 148. maddesinin lafzı, Anayasa koyucunun amacı ve ilgili yasama belgeleri gözönünde bulundurulduğunda olağanüstü dönem KHK’larının herhangi bir ad altında yargısal denetime tabi tutulamayacağının açık olduğu, anılan hükme rağmen yapılacak yargısal denetimin Anayasa’nın bağlayıcılığını ve üstünlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 11. maddesiyle ve Anayasa’nın kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini hiçbir kimse veya organın kullanamayacağına ilişkin 6. maddesiyle bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
7. İptali talep edilen KHK kuralının yer aldığı 682 sayılı KHK, Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından 2/1/2017 tarihinde çıkarılmış, 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) onayına sunulmuştur. Bu itibarla söz konusu KHK, Anayasa’nın mülga 121. maddesine dayanılarak olağanüstü hâlin geçerli olduğu dönem içinde çıkarılmış olan bir OHAL KHK’sıdır.
8. İtiraz konusu KHK kuralı yönünden belirtilen içtihattan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla Anayasa’nın mülga 121. maddesi uyarınca çıkarılan itiraz konusu KHK hükmünün esasına geçilerek yargısal denetiminin yapılması mümkün olmadığından bu kurala yönelik iptal talebinin yetkisizlik nedeniyle reddi gerekir.
9. Açıklanan nedenlerle;
A. 2/1/2017 tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasına ilişkin itiraz başvurusunun yetkisizlik nedeniyle REDDİNE,
B. 31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasının esasının incelenmesine,
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
10. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Murat ÖZDEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenen kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralı ve bunun gerekçesi ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
11. Kamu hizmetlerini yürütenlerin görev, yetki ve sorumlulukları kamu hizmeti ve hizmet gerekleri ile sınırlandırılmış; bu sınırların dışına çıkanların ise disiplin cezaları ile cezalandırılmaları ilgili kanunlarda öngörülmüştür (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 42).
12. Ceza hukukunda olduğu gibi disiplin hukukunda da idarenin cezalandırma yetkisinin kullanılması belirli sürelerle sınırlandırılmıştır. İlgili kanunda öngörülen sürelerin geçmesiyle ilgililer hakkında disiplin soruşturması açılması ya da disiplin cezası verilmesi imkânı ortadan kalkmaktadır. Bu bakımdan disiplin hukukunda zamanaşımı, belirli bir süre geçtikten sonra disiplin cezası verilmesinde kamu yararı bulunmadığı ve kamu görevlilerinin süresiz olarak ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmaması için getirilen hukuki bir güvencedir (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 43).
13. Disiplin hukukunda soruşturma zamanaşımı ve ceza zamanaşımı olmak üzere iki tür zamanaşımı söz konusudur. Disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hâllerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren kanunda belirtilen sürenin geçmesi nedeniyle disiplin soruşturması açılmasını engelleyen zamanaşımına soruşturma zamanaşımı, fiilin işlendiği tarihten itibaren kanuni süresi içinde soruşturma açılmakla birlikte ceza verilebilmesi için kanunda öngörülen sürenin geçirilmesiyle disiplin cezası verilmesini engelleyen zamanaşımına ise ceza zamanaşımı denilmektedir. Kamu düzenine ilişkin olan bu sürelerin idari makamlar ve yargı mercileri tarafından resen gözetilmesi zorunludur (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 44).
14. 7068 sayılı Kanun’un 1. maddesinde bu Kanun’un Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik hâllerini, disiplin cezalarını, disiplin amirlerini ve kurullarını, disiplin soruşturma usulü ile diğer ilgili hususları düzenlediği belirtilmiştir.
15. Anılan Kanun’un “Zamanaşımı” başlıklı 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında disiplin cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiş, itiraz konusu (4) numaralı fıkrasında ise fiilin hatalı olarak vasıflandırıldığı veya düzeltilebilir bir şekil noksanlığı bulunduğu gerekçeleriyle disiplin cezasının mahkeme tarafından iptal edilmesi durumunda kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulunun veya disiplin amirinin kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapacağı hüküm altına alınmıştır.
16. Bu itibarla kuralla, mahkemenin iptal kararının gerekçesinde yer alan hukuka aykırılıkların giderilmesi suretiyle yeniden disiplin cezası uygulanabilmesi herhangi bir ceza zamanaşımına tabi kılınmamıştır.
B. İtirazın Gerekçesi
17. Başvuru kararında özetle; kuralla, fiilin hatalı olarak vasıflandırılması veya şekil eksikliği gerekçesine dayalı iptal kararı üzerine söz konusu eksikliklerin giderilmesi suretiyle yeniden disiplin cezası verilmesinin mümkün kılındığı ancak bu cezanın hangi süre içinde verilebileceği hususunun düzenlenmediği, idarenin yeniden bir disiplin cezası tesis etmesi yargı kararının yerine getirilmesi olarak değerlendirilemeyeceğinden bu cezanın zamanaşımına tabi olmadığının kabul edilemeyeceği zira iptal kararı üzerine idarenin asıl yükümlülüğünün yeni bir işlem tesis etmek değil iptal edilen idari işlemin hukuki sonuçlarını geçmişe yönelik olarak ortadan kaldırmak olduğu, zamanaşımının hak düşürücü sürelerden olması sebebiyle buna dair yasal düzenlemelerde zamanaşımının ne zaman başlayıp ne zaman biteceğinin açık ve net bir şekilde düzenlenmesi gerektiği, kuralla belli durumlarda zamanaşımı sürelerinin bir sınır olmaksızın ortadan kaldırıldığı, bu itibarla kuralın hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilerek Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
18. Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 48).
19. Hukuk devletinin temel unsurlarından olan hukuki belirlilik ilkesi uyarınca kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154).
20. İdari yargı mercilerince verilen iptal kararları, davaya konu işlemin hukuk âleminde hiç tesis edilmemiş olması sonucunu doğurur ve aynı koşullar devam ettiği sürece bu konuda yeniden işlem tesis edilemez. Disiplin cezasının, eylemin sübut bulmadığı ya da zamanaşımı süresi geçtikten sonra tesis edildiği gibi gerekçelerle iptal edilmesi üzerine aynı konuda yeniden bir disiplin cezası verilmesi mümkün değildir. Ancak bazı iptal kararlarının gerekçesi idarece aynı konuda yeni bir işlem tesisini mümkün ya da gerekli kılabilir. Örneğin iptal davasına konu bir disiplin cezasının dayanağı olarak ileri sürülen eylemin niteliği gereği daha hafif bir cezayı gerektirdiği gerekçesiyle verilen bir iptal kararı üzerine idari makamlar anılan gerekçe doğrultusunda daha hafif olan cezanın verilmesi yoluna gidebilecektir. Yine dava konusu işlemin yetki ve şekil unsurları yönünden, bir başka deyişle usul hükümleri yönünden hukuka aykırılığının tespitine bağlı olarak verilen iptal kararları üzerine idare tarafından iptale neden olan hukuka aykırılıklar giderildikten sonra aynı konuda yeniden işlem tesis edilmesinin önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 52).
21. Dava konusu kural ile bir disiplin cezasının mahkeme kararıyla iptal edilmesi durumunda buna dair kararın kesinleştiği tarihteki yetkili disiplin kurulu veya disiplin amiri tarafından kararın tebliğinden itibaren ceza verme yetki ve sorumluluğu kapsamında yeniden değerlendirme yapılacağı ifade edilirken bu tür iptal kararlarının kastedildiği anlaşılmıştır.
22. 7068 sayılı Kanun’da disiplin ceza zamanaşımı süresi iki yıl olarak düzenlenmiştir. Kanun’da söz konusu zamanaşımı süresinin mahkemenin iptal kararı gerekçesi doğrultusunda tesis edilecek yeni disiplin işlemlerini kapsadığına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
23. Bir disiplin soruşturmasının başlatılması, elde edilen bulgular ve yapılan değerlendirmeler sonucunda fiile uygun disiplin cezasının verilmesi, bu cezaya karşı dava açılması üzerine mahkemece yeni bir ceza verilmesini mümkün kılacak bir gerekçeyle cezanın iptaline hükmedilmesi ve idare tarafından bu karara uygun şekilde yeniden disiplin cezası tesis edilmesi şeklinde özetlenebilecek bir sürecin nihai olarak ne kadar sürede tamamlanacağı 7068 sayılı Kanun’da düzenlenmemiştir.
24. İdari düzenin korunması ve kamu hizmetinin düzgün işlemesi amacıyla getirilen disiplin cezaları ile genel toplum düzenini koruyan ceza hukuku alanındaki cezalar arasında cezanın amacı, veriliş usulü ve sonuçları yönünden farklılıklar bulunmaktadır. Anılan farklılıklar zamanaşımının işleyişinde de kendini göstermektedir. Bu anlamda disiplin hukuku bakımından disiplin cezası verme zamanaşımı, cezayı gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarih itibarıyla başlayan ve cezanın verilmesine kadar geçen sürece ilişkindir. Anılan cezaya karşı hak arama hürriyeti kapsamında idari ve yargısal mercilere başvurulması ve akabinde cezanın iptal edilmesi üzerine iptal kararı doğrultusunda idarenin yeni bir disiplin cezası tesis etmesine ilişkin sürecin ise ayrı bir aşama olması nedeniyle disiplin ceza zamanaşımından bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekir (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 56).
25. Öte yandan iptal kararının gerekleri doğrultusunda idarenin yeni bir disiplin cezası tesis ederken hiçbir süreyle sınırlı tutulmaması da kabul edilemeyeceğinden idarenin yeni cezayı makul bir sürede tesis etmesi gerekir (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 57).
26. Bu itibarla Kanun’da belirtilen ceza zamanaşımı süresi iptal kararından önce verilen ilk disiplin cezası için geçerli olup iptal kararı uyarınca yeni bir disiplin cezası tesis edileceği durumlarda idarenin vakit geçirmeden harekete geçmesi ve makul bir süre içinde yargı kararını uygulaması gerekmektedir (AYM, E.2017/33, K.2019/20, 10/4/2019, § 58).
27. Kural ile mahkemenin iptal kararı sonrasında idarece yeniden işlem tesis edilebilmesi yönünde düzenleme yapılmış ancak bu işlemin hangi sürede tamamlanması gerektiğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Başka bir ifadeyle kural kamu görevlilerinin disiplinsizliğinin cezasız kalmaması için yeniden işlem tesis edilmesini sağlarken, bu kişilerin süresiz olarak ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmasına yol açabilecektir.
28. Bu itibarla kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önleyecek nitelikte tedbirler içermeyen, hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkeleriyle bağdaşmayan kural hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
29. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
30. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
31. 31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul edilmesine Dair Kanun’un 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. HÜKÜM
31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 29. maddesinin (4) numaralı fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE 9/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE