“Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 06/10/2022 tarih ve 2022/10985 iddianame nolu iddianamesi ile müşteki ile şüphelinin resmi nikahlı eş oldukları, suç tarihinde şüphelinin uyumak için gittiği sırada yatak odasında kızını görmesi üzerine tarafların tartışmaları neticesinde şüphelinin müştekiyi kulağını çekerek basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde kasten yaraladığı, şüphelinin üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği olaya ilişkin soruşturma işlemlerine başlanıldığı, şüpheli üzerine atılı suçlamayı kabul etmemişse de, müştekinin beyanıyla uyumlu kati hekim raporu, bilgi sahibi olarak ifadesine başvurulan tanığın, babasının annesinin kulağını çektiğine ilişkin beyanı ile tüm soruşturma belgeleri birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin beyanının suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte yeterli şüphe oluştuğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; Türk Ceza Kanunu 86/2, Türk Ceza Kanunu 86/3-a.3.1, Türk Ceza Kanunu 53. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi amacı ile kamu davası açılmıştır.
Kovuşturma aşamasında basit muhakeme usulünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş ve sonuçta sanığın eylemi sabit görülerek sanığın sabıka ve arşiv kaydı gözetilerek TCK'nın 86/2 maddesi gereğince takdiren ve tercihan 6 ay hapis cezasının karşılığı olan 180 gün karşılığı adli para cezasına hükmedilmiş olup 12/05/2022 tarih ve 7406 sayılı yasanın 3. maddesi ile eklenen ek cümle ''suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz'' kanun hükmü gereğince 180 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına yönelik temel ceza belirlendiği, TCK'nın 86/3-a, 52, maddeleri gereğince sonuç ceza olarak 4.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş hüküm sanığın yüzüne karşı okunmuş aynı gün havale kaydı ile istinaf talebinde bulunulduğu görülmüştür.
2709 sayılı Anayasanın 10. maddesinin 1. fıkrası ''Herkes, dil ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.''
2709 sayılı Anayasanın 10. maddesinin 2. fıkrası ''Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.''
2709 sayılı Anayasanın 11. maddesi ''Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.''
TCK'nın 3. maddesinin 2. fıkrası ''Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.''
Amir hükümleri karşısında TCK'nın 86/2. maddesinde eylemin sabit görülmesi halinde 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını gerektirir müeyyide belirlendiği ancak 7406 sayılı yasanın 2. maddesi ile eklenen ek cümlede ''suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınır 6 aydan az olamaz'' şeklinde bir düzenleme yapılarak kadın ve erkek arasında eşitliğe aykırı olarak temel ceza alt sınırı belirlenmesine yönelik norm düzenlendiği, bu hususun aynı nitelikte yaralamaya sahip eylemlerde mağdurun kadın olması ile erkek olması arasında farklılık yaratarak Anayasa'nın kişilerin kanun önünde cinsiyet bakımından da ayrım yapılamayacağı kuralına aykırı olduğu, bu düzenlemenin yukarıda belirtilen Anayasanın 10 ve 11. maddelerine açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından iş bu sevk maddesi dairemizin görevi kapsamında kalan ve istinaf incelemesine tabi sanığın eyleminde tatbik edilen kanun maddesi olup, kamu davası dosyasının tekmil suretinin tasdiki ile 2709 sayılı Anayasanın 152/1 maddesi gereğince Anayasa Mahkemesine müracaat ile bu aykırılığın giderilmesinin istenilmesine,
2709 sayılı Anayasanın 152/3 maddesi gereğince müracaatımızın Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğince kabul edilip esas defterine kayıt edildiğinin bildirildiği tarihten itibaren 5 ay içerisinde kararın açıklandığı takdirde Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğinin iptal davasının esasa kaydını bildirdiği tarihten sonraki 5. ay sonuna denk gelecek şekilde duruşma defterine kaydı ile istinaf incelemesinin bu tarihte yapılmasına oybirliği ile karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/19
Karar Sayısı : 2023/18
Karar Tarihi : 16/2/2023
R.G.Tarih-Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesine 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen (2) numaralı fıkraya 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen ikinci cümlenin iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Sanık hakkında kasten yaralama suçundan açılan ceza davasında itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 86. maddesi şöyledir:
“Kasten yaralama
Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,
İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ahmet Hakan SOYTÜRK tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükmü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. Anayasa’nın “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” başlıklı 152. maddesinin dördüncü fıkrasında “Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” denilmiştir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da “Mahkemenin işin esasına girerek verdiği ret kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
3. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin iptalini talep ettiği 5237 sayılı Kanun’un 86. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi, başka itiraz başvurularının konusu olarak esastan incelenmiş ve anılan cümleye yönelik iptal talebi Anayasa Mahkemesinin 5/1/2023 tarihli ve E.2022/117, K.2023/4 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Bu karar da 15/2/2023 tarihli ve 32105 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Böylece gerek Anayasa'nın 152. maddesinin dördüncü fıkrasında gerek 6216 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrasında öngörülen şart gerçekleşmiştir.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin başvurusu 20/1/2023 tarihini taşımakta ise de Anayasa Mahkemesinin aynı konu hakkında işin esasına girerek verdiği ret kararı yayımlandığı için Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca itirazın incelenmesi mümkün değildir. Nitekim Anayasa'nın 152. maddesi yalnızca Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvuran mahkemeleri değil Anayasa Mahkemesini de bağlar. Anayasa’nın anılan hükmünün amacı hem gereksiz başvuruları önleyerek Anayasa Mahkemesinin çalışma düzenini korumak hem de uygulamada sürekliliği sağlamaktır. Bu itibarla Anayasa Mahkemesi, önceki kararın yayımı tarihinden sonra karar vermek durumunda ise başvurunun daha önce olup olmadığı önem taşımaksızın itirazı reddetmek durumundadır (AYM, E.2014/77, K.2014/202, 25/12/2014; E.2018/131, K.2018/98, 17/10/2018, § 3; E.2018/130, K.2018/97, 17/10/2018, § 3, E.2021/109, K.2021/81, 4/11/2021, § 5).
5. Açıklanan nedenle 5237 sayılı Kanun’un 86. maddesine 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen (2) numaralı fıkraya 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen ikinci cümleye yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ve 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince reddi gerekir.
III. HÜKÜM
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesine 31/3/2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen (2) numaralı fıkraya 12/5/2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen ikinci cümleye yönelik itiraz başvurusunun Anayasa’nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince REDDİNE 16/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE