“İptali istenen 4721 sayılı TMK m. 510 "Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir: 1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, 2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse." düzenlemesini içermektedir. Bu madde mirastan çıkarma hakkını miras bırakana sadece "saklı paylı" mirasçılar için tanımıştır. Saklı pay sahibi olmayan ancak 4721 sayılı TMK hükümlerine göre mirasçı sıfatı taşıyan mirasçılar için miras bırakana böyle bir hak tanınmamıştır. Dolayısıyla saklı paylı olmayan bir mirasçının TMK m. 510'da yazılı olan durumların gerçekleşmesi durumunda mirasçılıktan çıkartılması hukuken mümkün değildir.
Miras bırakma hakkına sahip bir kişinin saklı paylı olan en yakın mirasçılarını TMK m. 510'da yazılı durumların varlığı halinde mirastan çıkarma hakkına sahipken saklı paylı olmayan diğer mirasçılar hakkında bu haklara sahip olmaması aşağıdaki gerekçelerle Anayasaya aykırıdır.
Anayasanın 35. maddesine göre; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." Mülkiyet ve miras hakkı kişinin mülkiyetinde olan mal varlığı değerleri üzerinde serbestçe tasarruf edebilme hakkını kapsar. Kişinin serbestçe tasarruf edebilme hakkı içerisine miras bırakmak kadar miras bırakmama hakkı da girer. Miras bırakmama hakkının sınırlarının mirasçıların mülkiyet ve miras edinme hakları ile çizildiği ve yasalar çerçevesinde belli bir hukuki dengeye oturtulduğu açıktır. 4721 sayılı TMK miras bırakmama hakkına iki tane sınır getirmiştir. Bunlardan birincisi TMK m. 505 ve devamında düzenlenen saklı paylara ilişkin hükümlerdir ki saklı paylı mirasçılar için geçerlidir. Saklı paylı mirasçıların saklı paylarına dokunulmaması koşulu ile miras bırakan mirasını bu mirasçılarına bırakmama hakkına sahiptir. İkincisi ise iptali talep edilen TMK m. 510'da ki düzenlemedir ki bu madde de yazılı olan iki durumdan birinin gerçekleşmesi durumunda miras bırakan saklı paylı mirasçılarını mirastan çıkarma hakkına sahiptir.
Yazılı olmayan bir üçüncü durum daha vardır ki o da miras bırakanın saklı paylı mirasçısı yoksa bütün mirasını istediği kişiye bırakarak saklı paylı olmayan mirasçılarını mirasından yoksun bırakabilir. Bu durumun yarattığı hukuki sakınca, miras bırakanın hem bütün mirasını başkasına bırakarak saklı paylı olmayan mirasçısını mirasından yoksun bırakmak istemesi hem de aynı mirasçıyı TMK m. 510'da yazılı olan durumların gerçekleşmesi nedeniyle mirasından çıkarmak istemesi durumunda TMK m. 510'da yazılı olan "saklı paylı" ibresinin buna engel olmasıdır. Yasadaki bu ibare ile saklı paylı olmayan mirasçılar saklı paylı mirasçılara göre daha üstün hak sahibi bir duruma gelmektedir.
Miras hukukumuzda miras bırakmanın çeşitli yolları bulunmaktadır. Bunlar TMK m. 516'ya göre mirasçı atanması, TMK m. 517'ye göre belirli mal bırakma, TMK m. 526'ya göre vakıf kurma ve TMK m. 527'ye göre miras sözleşmesidir. Bunlardan birkaç tanesi aynı işlemle de gerçekleştirilebilir farklı işlemle de yapılabilir. Yani aynı vasiyetname içinde hem mirasçı atanması hem de belirli mal bırakma tasarrufu olabileceği gibi iki farklı vasiyetname ile de bu işlemler yapılabilir. Birbirini takip eden tarih aralıkları ile birden çok vasiyetnamelerin yapıldığı, bu vasiyetnamelerden hangisine üstünlük tanınacağının dava konusu olduğu uyuşmazlıklara da sıkça rastlanmaktadır.
Bu olasılıkların dışında miras bırakanın kendisine miras bırakma olasılığı bulunan başkalarından önce ölmesi, halen devam etmekte olan kamulaştırma gibi kamu kurumlarından bir kısım alacaklarının doğmasına neden olacak terekeye ölümünden sonra mal varlığı değerlerinin dahil olması sonucunu doğuran olaylar gerçekleşebilir.
Bu ve benzeri durumlarda miras bırakanın sadece vasiyetname ile saklı paylı olmayan mirasçılarını öldüğü tarihte sahip olduğu terekesinin tamamını başkalarına bırakarak yoksun bırakma hakkı bulunmaktadır. Terekeye ölümünden sonra dahil olacak başka mal varlığı değerleri üzerinde ancak TMK m. 510'da sayılan iki durumdan birinin gerçekleşmesi durumunda mirasçılıktan çıkarma hakkını kullanarak tasarrufta bulunabilir. Ancak bu hak sadece saklı paylı mirasçılara karşı tanınmış bir hak olması nedeniyle miras bırakanın saklı paylı olmayan mirasçılara karşı bu hakkını kullanması da engellenmektedir. Bu yönüyle TMK m. 510'da yazılı olan "saklı paylı" ibaresi Anayasanın 35. maddesindeki mülkiyet ve miras bırakma hakkını açıkça ihlal eder niteliktedir.
Mahkememizde görülmekte olan davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin verdiği kaldırma kararı ile dava konusu uyuşmazlıkta davacının saklı paylı mirasçı olmaması nedeniyle 4721 sayılı TMK m. 510 hükmünün uygulanamayacağı, vasiyetnamede açıkça davacı hakkında mirastan çıkarma iradesi ortaya konulduğu halde mirasçılık belgesi istemli dava açmakta hukuki yararı olduğu tespiti kesinleşmiştir. TMK m. 510'da yazılı olan "saklı paylı" ibaresinin iptali durumunda bu madde artık saklı paylı olmayan mirasçılar için de geçerli hale geleceğinden mahkememizde görülmekte olan davada da uygulanacaktır.
Bu gerekçelerle 4721 sayılı TMK m. 510'da yer alan "saklı paylı" ibaresinin Anayasanın "Mülkiyet Hakkı" başlıklı 35. maddesi kapsamında hem mülkiyet hem de miras hakkına aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ:
4721 sayılı TMK m. 510'da yer alan "saklı paylı" ibaresinin Anayasanın "Mülkiyet Hakkı" başlıklı 35. maddesi kapsamında hem mülkiyet hem de miras hakkına aykırı olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini,
Kararın bir örneğinin mahkememize de UYAP üzerinden tebliğini saygılarımla dilerim.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/73
Karar Sayısı : 2023/166
Karar Tarihi : 28/9/2023
R.G.Tarih-Sayı : 2/11/2023-32357
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesinde yer alan “…saklı paylı…” ibaresinin Anayasa’nın 35. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Atanmış mirasçıya karşı açılan mirasçılık belgesinin iptali davasında itiraz konusu ibarenin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu ibarenin de yer aldığı 510. maddesi şöyledir:
“B. Mirasçılıktan çıkarma
I. Sebepleri
Madde 510- Aşağıdaki durumlarda mirasbırakan, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı mirasçısını mirasçılıktan çıkarabilir:
1. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 4/5/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör İsmail Emrah PERDECİOĞLU tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle; 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesinin miras bırakana yalnızca saklı payı olanları mirasçılıktan çıkarabilme imkânı verdiği, saklı payı olmayan mirasçıların anılan maddede yer alan durumların gerçekleşmesi hâlinde mirasçılıktan çıkarılmalarının mümkün olmadığı bu durumda miras bırakanın mülkiyeti üzerinde serbestçe tasarruf etme hakkının işlevini yitirdiği, iptali istenen ibarelerin saklı payı olmayan mirasçıları saklı paylı mirasçılara göre daha üstün bir hak sahibi konumuna getirdiği zira kişilerin hayatta iken mevcut mal varlıkları için saklı payı olmayan mirasçısını mirasçılıktan çıkarma imkânı varken terekeye sonradan katılan varlıklar için böyle bir imkânın söz konusu olamayacağı belirtilerek kuralın Anayasa’nın 35. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Uygulanacak Kural Sorunu
4. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
5. İptali istenen ibarenin yer aldığı 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesinde miras bırakanın saklı paylı mirasçıları mirasçılıktan çıkarma yetkisi düzenlenmektedir. Anılan madde miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlenmiş olması yahut miras bırakana veya miras bırakanın aile üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerin önemli ölçüde yerine getirilmemiş olması durumunda miras bırakana ölüme bağlı tasarruf ile saklı paylı mirasçıyı mirastan çıkarma yetkisi tanımaktadır.
6. İtiraz başvurusuna konu yargılama sürecinde atanmış mirasçılık belgesinin iptali istenmektedir. Murisin yeğeni tarafından açılan bu davada ilk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde mirasçılık belgesinin iptali davasının açılmasında davayı açmakta hukuki yararı bulunan kişilerin yetkili olduğu oysa murisin noter huzurunda düzenlenen vasiyetnamesi incelendiğinde 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesi kapsamında davacının aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğu sebebiyle mirastan çıkarılmış olduğunun görüldüğü bu durumda mirasçı sıfatı bulunmayan davacının aktif taraf ehliyetinin de bulunmadığı açıklanmıştır.
7. İstinaf incelemesi sonucu bu karar kaldırılmış ve yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyası iade edilmiştir. İstinaf kararının gerekçesinde 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesine göre murisin ancak saklı payı olan mirasçısını mirastan çıkarabileceği, bu doğrultuda davacının murisin yeğeni olup saklı paylı mirasçı olmadığı ayrıca mirasçılık belgesinin iptali davasının yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar ve mahkemelerce yetki verilmiş olması koşuluyla mirasçı sıfatları bulunmayan kişiler tarafından açabileceği, dolayısıyla davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulünün gerektiği açıklanmıştır.
8. İade kararı üzerine ilk derece mahkemesince 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesinde yer alan “…saklı paylı …” ibaresinin iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulmuştur.
9. İtiraz yoluna konu dava, atanmış mirasçılık belgesinin iptali davasıdır. İstinaf merciinin kararıyla 4721 sayılı Kanun’un 510. maddesi dayanak alınarak ve davacıya mahkemelerce yetki verilmiş olması koşulunun sağlandığı tespiti yapılarak davacının taraf ehliyetinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu aşamada ilk derece mahkemesinin önündeki uyuşmazlıkta, davacının iddia ettiği kapsamda atanmış mirasçılık belgesinin hukuka uygun olup olmadığının tespiti yapılacaktır. Murisin davacıyı mirasçılıktan çıkarma yetkisi ise değerlendirmeye tabi tutulmayacaktır. Bu çerçevede iptali istenen kuralın davanın çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bir kural olduğu söylenemez.
10. Dolayısıyla 47251 sayılı Kanun’un 510. maddesinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle söz maddede yer alan ibareye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
IV. HÜKÜM
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 510. maddesinde yer alan “…saklı paylı…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE 28/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE