“Anayasanın 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir”, 49. maddesinde de “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir” denilmek suretiyle herkesin çalışma hakkı ile özgürlüğüne sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.
5580 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasında özel eğitim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde bulunması gereken şartlar düzenlenmiştir. İtiraz konusu kural uyarınca özel eğitim kurumları kurucusu ve personeli (yöneticisi/müdürü) olacak kişilerde bulunması gereken şart ise haklarında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı kovuşturma bulunmamasıdır. Buna göre anılan şartı taşımayan kişilerin özel eğitim kurumu kurucusu olabilmesi ya da personeli olarak çalışabilmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde bu kuralla çalışma hakkı ve özgürlüğüne yönelik bir sınırlama getirildiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın 13. maddesi gereğince temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması ve Anayasada öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerekir.
Bu kapsamda çalışma hakkı ve özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olması gerekir.
Anayasanın 48. ve 49. maddelerinde çalışma hakkı ve özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da o hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca Anayasanın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile devlete yüklenen ödevler, özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebilir.
Her ne kadar, özel öğretim kurumlarının kurucuları ve bu kurumlarda görev alacak personel hakkında kovuşturma bulunmaması şartını öngören kuralın kamu düzeninin sağlanması biçimindeki meşru amaca yönelik olduğu anlaşılsa da; Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca güvence altına alınan ölçülülük ilkesi ve bu ilkenin alt ilkeleri olarak kabul edilen elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerinin temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
5580 sayılı Kanun’un 6., 9. ve 11. maddeleri uyarınca özel öğretim kurumlarında verilecek eğitim ve öğretimin 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda ifade edilen Türk milli eğitiminin genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak yürütüleceği, bu kurumlarda görev yapan yönetici ve öğretmenlerin görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı 5237 sayılı Kanun’un uygulanacağı ve ceza kovuşturması bakımından kamu görevlisi sayılacakları, bu kurumların ve kurum personelinin Milli Eğitim Bakanlığının denetimi ve gözetimi altında olduğu göz önüne alındığında kanun koyucunun özel öğretim kurumlarının yerine getirdiği görevin niteliğini gözeterek özel öğretim kurumlarında görev alacak kişilere karşı bireylerin ve toplumun güven duygusu içinde olmalarını hedeflediği anlaşılmaktadır. Kuralla özel eğitim kurumlarının kurucusu ya da kurumda görev alacak personel hakkında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması şartının öngörülmesinin bu personele toplumun ve bireylerin güvenle yaklaşmasına katkı sağlayacağı ve bunu destekleyeceği gözetildiğinde kuralın kamu düzeninin korunması amacına ulaşma bakımından elverişli olmadığı söylenemez. Ancak kuralın ölçülülük ilkesine uygun olabilmesi için elverişli bir sınırlama getirmesi yeterli olmayıp, sınırlamanın gereklilik ilkesine de uygun olması gerekir.
Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadı uyarınca Anayasa’nın 13. maddesi kapsamında bir hakka sınırlama getirilebilmesi için öngörülen sınırlama olmaksızın sınırlama amacına ulaşılamaması gerekir. Bir başka ifadeyle kuralla hedeflenen amaca ulaşmak için en hafif tedbirin öngörülmesi zorunlu olup aynı amaca daha hafif bir araçla ulaşılması mümkün ise daha ağır bir araç seçilmesi gereklilik ilkesi ile çelişir ve sınırlamayı ölçüsüz hale getirir. (AYM, E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; E.2018/71, K.2018/118, 27/12/2018, §§ 26-27).
5580 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinde kurucu; "Kurumun sahibi olan ve adına kurum açma izin belgesi düzenlenen gerçek veya tüzel kişi..." olarak tanımlanmış, 6. maddesinin dördüncü fıkrasında kurucunun, kurumun müdürü de olabileceği ve üzerinde müdürlük görevi bulunmayan kurucunun, kurumun eğitim-öğretimine ve bunlarla ilgili yönetim işlerine karışamayacağı hükme bağlanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102-105 maddelerinde cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz; cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında yer almıştır. Bu suçlar bakımından güncel Yargıtay içtihatlarında mağdurun bu yöndeki şikayeti üzerine gerekli şartların oluşması halinde mağdurun ifadesinin aynı zamanda tanık beyanı olarak değerlendirilerek, makul şüphenin bulunduğundan bahisle soruşturmaya konu edilen fiil hakkında çoğunlukla kovuşturma aşamasına geçildiği gözlemlenmektedir. Bu bakımdan, sayılan suç türleri açısından kovuşturma aşamasına geçilmesinin diğer suç türlerine göre daha olası olduğu görülmektedir.
Kural, kişiler hakkında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı kovuşturma bulunmamasını, hem özel öğretim kurumlarının kurucularında ve yöneticilerinde kurumun açılışı sırasında hem de bu kurumlardaki görevin yerine getirildiği dönemde bulunması gereken bir şart olarak öngörmektedir. Kuralla ulaşılmak istenen amaca, özel öğretim kurumlarının kuruluşunda kurucuda aranması gereken şartlar ve yönetici/yönetici olmayan personelin atanması veya alımı yönünden ilgili makamlara takdir yetkisi tanımak ya da ilgili makamlara kovuşturma sonuna kadar bekleme yetkisi vermek, halihazırda özel öğretim kurumu kurucusu olanlar bakımından aynı zamanda yönetici olanların sözleşmesinin askıya alınması ya da yöneticilik görevinden azledilmeleri -üzerinde müdürlük görevi bulunmayan kurucunun, kurumun eğitim-öğretimine ve bunlarla ilgili yönetim işlerine karışamayacağına ilişkin hüküm dikkate alındığında- veya kurumda görev yapan yönetici/yönetici olmayan personel yönünden ise kovuşturma durumunun iş sözleşmelerinin askıda kalması hâllerinden biri olarak kabulü gibi daha hafif tedbirlerle ulaşılması mümkündür. Nitekim buna benzer tedbirler çeşitli meslek grupları bakımından mevzuatta düzenlenmiştir. Bu itibarla kamu yararının sağlanması amacına daha hafif bir sınırlamayla ulaşılması mümkün iken; kişiler hakkında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar nedeniyle kovuşturma bulunmaması şeklindeki sınırlamanın gerekli, dolayısıyla ölçülü olduğu söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Üstelik özel öğretim kurumlarında çalışan personel açısından itiraza konu kuralın uygulanmasının neticesi çalışma izninin ilgili personel açısından iptali olarak belirse de; kurucu açısından böyle bir durumda neticenin, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 18/1. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca özel öğretim kurumunun kapatılmaya ya da zorunlu olarak devredilmeye zorlanması, aksi takdirde kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilmesi şeklinde daha ağır ve ölçüsüz bir yaptırım olarak tezahür ettiği görülmektedir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi 26/01/2022 tarih ve E:2021/117, K:2022/10 sayılı kararında 5580 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresini, anılan fıkrada yer alan “…personelinde;…” ve “…dolandırıcılık, sahtecilik,…” ibareleri yönünden incelemiş ve söz konusu kuralla çalışma hakkı ve özgürlüğüne sınırlama getirilirken hedeflenen amaca daha hafif bir tedbirle ulaşılması mümkün olduğu hâlde daha ağır bir sınırlama aracının tercih edilmesinin gereklilik ilkesiyle çeliştiği, bu itibarla sınırlamanın ölçüsüz olduğu gerekçesiyle kuralı, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.
Aynı şekilde, Anayasa Mahkemesi 28/09/2022 tarih ve E:2022/76, K:2022/112 sayılı kararı ile bu kez 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4. maddesinin 9/5/2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresinin, anılan fıkrada yer alan “…personelinde;…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,…” ibareleri yönünden Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir.
Açıklanan nedenlerle; 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 09/05/2018 tarihinde 7141 sayılı Kanunun 11. maddesi ile değiştirilen "Kurucu/kurucu temsilcisinin nitelikleri ve kurum binaları" başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,..." ibaresinin, anılan fıkrada yer alan "...gerçek kişi kurucularında,...", "...personelinde;..." ve "...cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar..." ibareleri yönünden Anayasa'nın 13'üncü, 48'inci ve 49'uncu maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından, Anayasa'nın 152'nci maddesi ve 6216 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, bu kararın aslı ile birlikte onaylı dosya örneğinin dizi pusulasına bağlanarak incelenmek üzere Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, Anayasa Mahkemesine başvuru nedeniyle bu davanın görüm ve çözümünün beş ay süreyle bekletilmesine, 02/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/59
Karar Sayısı : 2023/164
Karar Tarihi : 28/9/2023
R.G. Tarih - Sayı : 23/11/2023 - 32378
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Erzurum 2. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4. maddesinin 9/5/2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresinin anılan fıkrada yer alan “…gerçek kişi kurucularında,…”, “…personelinde;…” ve “…cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar…” ibareleri yönünden Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Hakkında kovuşturma bulunması nedeniyle özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinin kurucusu ve müdürüne öğretim kurumunu kapatması veya devretmesi için iki aylık süre verilmesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 4. maddesi şöyledir:
“Kurucu/kurucu temsilcisinin nitelikleri ve kurum binaları
MADDE 4- (Değişik birinci fıkra: 9/5/2018-7141/11 md.) Özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır.
Kurum binalarının nitelikleri, bu binalarda açılabilecek kurumlar ile her tür tesis ve donanıma ilişkin standartlar Bakanlıkça belirlenir.
Meyhane, kahvehane, kıraathane, bar, elektronik oyun merkezleri gibi umuma açık yerler ile açık alkollü içki satılan yerlerin, okul binalarından kapıdan kapıya en az yüz metre uzaklıkta bulunması zorunludur. Özel eğitime muhtaç bireylerin devam ettikleri öğretim kurumları ile okullar dışındaki diğer özel öğretim kurumlarında bu zorunluluk aranmaz. Ancak, söz konusu özel öğretim kurumlarıyla yukarıda belirtilen türdeki iş yerleri aynı binada bulunamaz.
Turizmin yoğun olduğu yörelerde bulunan okulların tatil olduğu dönemlerde, yukarıda belirtilen iş yerleri ile okullar arasında yüz metre uzaklık şartı aranmaz.
Uzaklıkla ilgili esaslar İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Millî Eğitim, Sağlık, Kültür ve Turizm bakanlıklarının müştereken hazırlayacakları yönetmelikle belirlenir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 22/3/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Burak FIRAT tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle; henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadığı hâlde kişinin, itiraz konusu kuralla hakkında kovuşturma bulunması nedeniyle özel eğitim kurumlarının kurucusu olmasının ve bu kurumlarda çalışmasının engellendiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. 5580 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartının aranacağı öngörülmekte olup anılan fıkrada yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresi itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır. Kural fıkrada yer alan “…gerçek kişi kurucularında,…”, “…personelinde;…” ve “…cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar…” ibareleri yönünden incelenmiştir.
5. Kural uyarınca özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucusu veya personeli olabilmek için bu kişiler hakkında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması gerekmektedir.
6. Anayasa Mahkemesinin 26/1/2022 tarihli ve E.2021/117, K.2022/10 sayılı kararında 5580 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresi, anılan fıkrada yer alan “…personelinde;…” ve “…dolandırıcılık, sahtecilik,…” ibareleri yönünden incelenmiş ve söz konusu ibare çalışma hakkı ve özgürlüğüne sınırlama getirilirken hedeflenen amaca daha hafif bir tedbirle ulaşılması mümkün olduğu hâlde daha ağır bir sınırlama aracının tercih edilmesinin gereklilik ilkesiyle çeliştiği, bu itibarla sınırlamanın ölçüsüz olduğu gerekçesiyle ibare Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022, §§ 22, 23).
7. Anılan kararda ilk olarak anılan ibare uyarınca özel eğitim personeli olarak çalışacak kişilerde, belirtilen suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması şartının arandığı, buna göre söz konusu şartı taşımayan kişilerin özel eğitim kurumu personeli olarak çalışabilmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde ibareyle Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde düzenlenen çalışma hakkı ve özgürlüğüne yönelik bir sınırlama getirildiği tespit edilmiştir. Bu tespitin ardından, temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren söz konusu ibare Anayasa’nın 13. maddesi gereğince sınırlamanın kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları yönünden değerlendirilmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022, § 12).
8. Bu kapsamda söz konusu ibarenin yer aldığı fıkrada kovuşturma bulunmaması şartı kapsamında hangi suçların özel eğitim kurumu personeli olarak çalışmaya engel oluşturduğunun açıkça belirtildiği, bu suçların 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği ve “…kovuşturma…” ibaresinin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlandığı gözetildiğinde ibarenin belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı belirtilmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022, § 16).
9. Anayasa'nın 5. maddesine göre kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamanın devletin temel amaç ve görevlerinden olduğu, doğrudan devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların denetim ve gözetimleri altında sunulan kamu hizmetlerinin doğru ve güvenilir bir şekilde yürütülmesini temin etmek suretiyle kamu düzeninin gerçekleştirilmesinin kişilerin ve toplumun refah, huzur ve güvenliğini sağlamaya hizmet edeceğinin açık olduğu vurgulanan kararda, 5580 sayılı Kanun’un 6., 9. ve 11. maddeleri gözönünde bulundurulduğunda özel öğretim kurumlarında görev alacak personel hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kovuşturma bulunmaması şartını öngören kuralın kamu düzeninin sağlanması biçimindeki meşru amaca yönelik olduğu ifade edilmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022, § 18).
10. Ölçülülük incelemesinde ise ibareyle ulaşılmak istenen amaca, özel öğretim kurumlarına personel alımı yönünden ilgili makamlara takdir yetkisi tanımak ya da kovuşturma sonuna kadar bekleme yetkisi vermek; hâlihazırda görev yapan personel yönünden ise kovuşturma durumunun iş sözleşmelerinin askıda kalması hâllerinden biri olarak kabulü gibi daha hafif tedbirlerle ulaşılmasının mümkün olduğu, nitekim buna benzer tedbirlerin çeşitli meslek grupları bakımından mevzuatta düzenlendiği belirtilerek sınırlamanın gerekli, dolayısıyla ölçülü olduğunun söylenemeyeceği ifade edilmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022, § 22).
11. Anayasa Mahkemesinin 28/9/2022 tarihli ve E.2022/76, K.2022/112 sayılı kararında da yine aynı ibare bu defa “…personelinde;…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,…” ibareleri yönünden incelenmiş ve aynı gerekçelerle itiraz konusu ibarenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir (AYM, E.2022/76, K.2022/112, 28/9/2022, § 11).
12. İtiraz konusu kural bakımından da Anayasa Mahkemesinin 26/1/2022 tarihli ve E.2021/117 ve K.2022/10, 28/9/2022 tarihli ve E.2022/76, K.2022/112 sayılı sayılı kararlarından ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
13. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
IV. HÜKÜM
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4. maddesinin 9/5/2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,…” ibaresinin anılan fıkrada yer alan “…gerçek kişi kurucularında,…”, “…personelinde;…” ve “…cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar…” ibareleri yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE 28/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Üye
Engin YILDIRIM
Muammer TOPAL
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
Basri BAĞCI
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE