ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/3
Karar Sayısı : 2023/139
Karar Tarihi : 26/7/2023
R.G.Tarih-Sayı :
19/10/2023-32344
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul 12. Aile Mahkemesi (2023/3), (2023/4)
İTİRAZLARIN KONUSU: A. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 314.
maddesinin dördüncü fıkrasının,
B. 25/4/2006
tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na 19/10/2017 tarihli ve 7039
sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 10. maddenin (1) numaralı
fıkrasında yer alan “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce…” ve “…bu
maddenin yürürlüğünü izleyen beş yıl içinde…” ibarelerinin,
Anayasa’nın 2., 10, 13., 20. ve 41. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talepleridir.
OLAY: Ergin
statüsündeki evlat edinilenin anne adının, sonradan evlat edinen eşin adı
olarak değiştirilmesi talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralların
Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
İtiraz konusu kuralların da yer aldığı;
1. 4721 sayılı
Kanun’un 314. maddesi şöyledir:
“C. Hükümleri
Madde 314 - Ana
ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlât edinene geçer.
Evlâtlık, evlât edinenin mirasçısı olur.
Evlâtlık küçük ise evlât edinenin soyadını alır. Evlât
edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir. Ergin olan evlâtlık, evlât
edinilme sırasında dilerse evlât edinenin soyadını alabilir.
Eşler tarafından birlikte evlât edinilen ve ayırt etme
gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlât
edinen eşlerin adları yazılır.
Evlâtlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile
bağlarının devam etmesi için evlâtlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlât
edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca evlâtlıkla ilgili
kesinleşmiş mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne işlenir.
Evlât edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve bilgiler
mahkeme kararı olmadıkça veya evlâtlık istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamaz.”
2. 5490 sayılı
Kanun’un geçici 10. maddesi şöyledir:
“Evlat edinilen çocuğun ana ve baba adı
GEÇİCİ MADDE 10-
(Ek: 19/10/2017-7039/26 md.)
(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
birlikte veya tek başına evlat edinilen çocuk veya erginlerin bu maddenin
yürürlüğünü izleyen beş yıl içinde nüfus müdürlüklerine başvurmaları
hâlinde nüfus kaydında ana ve/veya baba adı ya da soyadı olarak evlat
edinenlerin ad ve soyadları yazılır.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ergin ve
mümeyyiz olan evlat edinilenlerin de muvafakatleri aranır.”
II. İLK İNCELEME
A. 2023/3 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri
uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin
KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin
MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin
katılımlarıyla 5/1/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
B. 2023/4 Sayılı Başvuru Yönünden
2. Anılan İçtüzük hükümleri uyarınca
Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin
KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin
MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin
katılımlarıyla 5/1/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARI
3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri
Kanunu’na 19/10/2017 tarihli ve 7039 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen
geçici 10. maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce...” ve “...bu maddenin yürürlüğünü izleyen beş yıl
içinde...” ibarelerinin iptallerine karar verilmesi talebiyle yapılan
itiraz başvurusuna ilişkin E.2023/4 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle E.2023/3 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına,
esas incelemenin E.2023/3 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 5/1/2023
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
4. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör
Hülya ÇOŞTAN ÇETİN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Uygulanacak Kural Sorunu
5. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava
sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin
hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri
sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu
hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak
anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için
elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması,
iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak
kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların
çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak
nitelikte bulunan kurallardır.
6. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 5490 sayılı Kanun’a 7039 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle
eklenen geçici 10. maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce…”
ve “…bu maddenin yürürlüğünü izleyen beş yıl içinde…” ibarelerinin
iptallerini talep etmiştir.
7. Anılan geçici 10. madde, 7039 sayılı Kanun’un 37. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca yayım tarihi olan 3/11/2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
8. Bu itibarla 5490 sayılı Kanun’un geçici 10. maddesinin
(1) numaralı fıkrası 3/11/2017 tarihinden önce birlikte
veya tek başına evlat edinilen çocuk veya erginlerin, 3/11/2017 tarihinden
itibaren beş yıl içinde nüfus müdürlüklerine başvurmaları hâlinde nüfus
kaydında ana ve/veya baba adı ya da soyadı olarak evlat edinenlerin ad ve
soyadlarının yazılmasını öngörmektedir. Böylece kuralla anılan tarihten önce
evlat edinilmiş olan küçük ve erginler bakımından beş yıl içinde nüfus
müdürlüklerine başvurulması hâlinde nüfus kaydına evlat edinenlerin ad ve
soyadının yazılmasına imkân tanınmıştır.
9. Bakılmakta olan davaya konu evlat
edinilmesi işleminin ise İstanbul 5. Aile
Mahkemesinin 7/10/2021 tarihli ve E.2020/344, 2021/1103 sayılı kararı ile gerçekleştiği görülmektedir. Dolayısıyla evlat
edinilme işleminin geçici 10. maddenin yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş
olması nedeniyle itiraz konusu kuralların bakılmakta olan davada uygulanma
imkânı bulunmamaktadır.
10. Açıklanan nedenlerle 5490 sayılı Kanun’un geçici 10. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında yer alan “Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce…” ve “…bu maddenin yürürlüğünü izleyen
beş yıl içinde…” ibarelerine ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
B. Genel Açıklama
11. 4721 sayılı Kanun’un 305. ila 320. maddelerinde evlat
edinme kurumu düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 282. maddesinin üçüncü fıkrasında
soy bağının evlat edinme yoluyla da kurulabileceği belirtilmiş, 315. maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesinde ise taraflar arasında evlatlık ilişkisinin
mahkeme kararı ile kurulacağı hükme bağlanmıştır. Anılan hükümlerden evlatlık
ilişkisinin, Kanun’da düzenlenen şartların varlığı hâlinde evlat edinen ile
evlatlık arasında mahkeme kararı ile kurulan soy bağını ifade ettiği
anlaşılmaktadır.
12. Evlat edinmede evlat edinen bakımından aranacak
şartlar, evlat edinenin evli olup olmadığı hususu esas alınarak belirlenmiştir.
Buna göre Kanun’un 306. maddesinin birinci fıkrasında evli olanların ilke
olarak ancak birlikte evlat edinebilecekleri, evli olmayanların ise birlikte
evlat edinmelerinin mümkün olmadığı açıkça hükme bağlanmıştır. Kanun’un 307.
maddesiyle de evli olmayan kişilerin tek başına evlat edinmesine izin
verilmiştir.
13. Evlatlık bakımından aranan şartlar ise evlat
edinilecek kişinin küçük, ergin ya da kısıtlı olmasına göre farklılaşmaktadır.
Bu kapsamda Kanun’un 305. ila 312. maddelerinde küçüğün evlat edinilmesi, evlat
edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna
bağlanmış, evlat edinilenin, evlat edinenden en az on sekiz yaş küçük olmasının
şart olduğu, ayırt etme gücüne sahip olan küçüğün rızası olmadıkça evlat
edinilemeyeceği, vesayet altındaki küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup
olmadığına bakılmaksızın vesayet dairelerinin izniyle evlat edinilebileceği, ilke
olarak küçüğün ana ve babasının rızasının gerekli olduğu ve bunun istisnaları
düzenlenmiştir.
14. Erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesi
bakımından ise Kanun’un 313. maddesinde evli olmaları hâlinde eşlerinin rızası
ve evlat edinenin alt soyunun açık muvafakati zorunlu kılınarak bu kişilerin
hangi şartlar altında evlat edinilebileceği belirlenmiştir. Bu kapsamda ergin
veya kısıtlı; bedensel veya zihinsel engeli sebebiyle sürekli olarak yardıma
muhtaç ve evlat edinen tarafından en az beş yıldan beri bakılıp gözetilmekte
ise veya evlat edinen tarafından, küçükken
en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise ya da diğer
haklı sebepler mevcut ve evlat edinilen, en az beş yıldan beri evlat edinen ile
aile hâlinde birlikte yaşamakta ise evlat edinilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
15. Kanun’un 314. maddesinde ise evlat edinmenin hüküm ve
sonuçları düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci ve ikinci fıkralarında ana ve
babaya ait olan haklar ve yükümlülüklerin evlat edinene geçeceği, evlatlığın da
evlat edinenin mirasçısı hâline geleceği belirtilmiştir.
16. Maddenin beşinci fıkrasında evlatlığın, miras ve
başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın
naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü
bağın kurulacağı ve evlatlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararının her iki
nüfus kütüğüne işleneceği hüküm altına alınmıştır. Nitekim Kanun’un 500.
maddesinin birinci fıkrasında da evlatlık ile alt soyunun, evlat edinene kan
hısımı gibi mirasçı olacağı ve evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığının da
devam edeceği belirtilmiştir.
17. 5490 sayılı Kanun’un 29. maddesinde de evlat edinme
kararının mahkeme tarafından on gün içinde o yerin nüfus müdürlüğüne
bildirileceği, evlat edinme olayının aile kütüklerine tescil edileceği ve evlat
edinilenin kaydının evlat edinenin aile kütüğüne taşınacağı hükme bağlanmıştır.
18. Söz konusu düzenlemelerden kanun koyucunun evlatlık
ile öz ailesi arasındaki hısımlık bağının devamını öngördüğü anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte 4721 sayılı Kanun’un 314. maddesinin altıncı fıkrasında evlat
edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve bilgilerin mahkeme kararı olmadıkça
veya evlatlık istemedikçe hiçbir şekilde açıklanamayacağı belirtilerek evlatlık
ilişkisinin gizliliğinin güvence altına alınması amaçlanmıştır.
19. Evlat edinmeye bağlanan önemli sonuçlardan birisi de
evlatlığın ad ve soyadına ilişkin kurallardır. Bu kapsamda 4721 sayılı Kanun’da
evlat edinmenin ilke olarak evlatlığın öz adına etki etmeyeceği kabul edilmekle
birlikte 314. maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde evlat edinenin,
evlat edinilen ergin olmayan çocuğa yeni bir ad verebilmesine imkân
tanınmıştır. Evlat edinilenin soyadı bakımından ise anılan fıkrada evlat
edinilen küçüğün evlat edinenin soyadını alacağı, evlat edinilen erginin ise
evlat edinilme sırasında dilerse evlat edinenin soyadını alabileceği
düzenlenmiştir.
20. Bir taraftan evlatlığın öz ailesi ile hısımlık
bağının sürmesine diğer taraftan ise evlatlık ilişkisinin gizliliğine ve
evlatlığın, evlat edinenin soyadını alabilmesine ilişkin açıklanan
düzenlemelerden tarafların menfaatlerini mümkün olduğu ölçüde gözeten bir
sistemin kurulmasının amaçlandığı görülmektedir. Başka bir deyişle hem
evlatlığın öz ailesi ile hısımlığının hukuken tanındığı ve bu hısımlıktan doğan
hakların korunduğu hem de evlat edinen ile evlatlık arasında hukuken kurulan
soy bağının olabildiğince öz aile ilişkisine yakınlaştırılmasının amaçlandığı
anlaşılmaktadır.
21. Ülkemiz tarafından
14/9/1990 tarihinde imzalanan ve 9/12/1994 tarihli ve 4058 sayılı Kanun ile
onaylanması uygun bulunan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 27/1/1995
tarihli ve 22184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile
onaylanmıştır. Anılan Sözleşme’nin 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
çocuğun mümkün olduğu ölçüde ana babasını bilme hakkı olduğu belirtilmiştir. Bu
hakkın çocuğun biyolojik ana ve babasını bilme hakkını kapsadığı kuşkusuzdur.
22. Çocukların Evlat Edinilmesine
İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi 27/11/2008 tarihinde revize edilerek kabul
edilmiştir. Bu Sözleşme’nin 22. maddesinin (3) numaralı fıkrasında evlat
edinilen çocuğun, asıl ailesine ilişkin yetkili makamlar tarafından tutulan
bilgilere erişim imkânına sahip olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan maddenin (6)
numaralı fıkrasında ise bir kişinin evlat edinilip edinilmediğine ve eğer bu
bilgi açıklanmışsa bu kişinin biyolojik ebeveynlerinin kimliklerine ilişkin
bilginin meşru çıkarı olmayan kişilerce öğrenilmesini engelleyecek şekilde
kayıt tutulması gerektiği belirtilmiştir.
C. Anlam ve Kapsam
23. 4721 sayılı Kanun’un 314. maddesinin itiraz konusu
dördüncü fıkrası ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin eşler tarafından birlikte
evlat edinilmesi hâlinde küçüğün nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat
edinen eşlerin adlarının yazılmasını öngörmektedir. Bu itibarla kuralın
uygulama alanı ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin birlikte evlat
edinilmesi hâli ile sınırlandırılmıştır. Başka bir ifadeyle tek başına evlat
edinme, eşlerin farklı zamanlarda aynı kişiyi evlat edinmesi, üvey evladın
evlat edinilmesi, ayırt etme gücüne sahip küçüklerin evlat edinilmesi veya
ergin ya da kısıtlının evlat edinilmesi hâlleri için herhangi bir düzenleme
öngörülmemiştir. Dolayısıyla kuralla izin verilen hâl dışında evlatlığın ana ve
baba adı olarak evlat edinen/edinenlerin adlarının yazılmasına imkân
tanınmamıştır.
24. Öte yandan 15/3/2009 tarihli ve 27170 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetlerinin
Yürütülmesine İlişkin Tüzük’ün 20. maddesinin (4) numaralı fıkrasının birinci
cümlesinde de eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme gücüne
sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, ana ve baba adı olarak evlat edinen
eşlerin adlarının yazılacağına ilişkin kanun hükmü tekrar edilmiştir. Fıkranın
ikinci cümlesinde ise tek başına evlat edinilmesi hâlinde de aynı yöntemin
uygulanacağı düzenlenerek yeni bir hüküm öngörülmüştür.
Ç. İtirazların Gerekçeleri
25. Başvuru kararlarında özetle; evlat edinme yoluyla
kurulan soy bağı bakımından erginler ile küçüklerin hukuken eşit kabul
edilmediği, eşlerin birlikte evlat edindiği erginler ile bir eşin diğer eşin
ergin çocuğunu veya evlatlığını evlat edinmesi hâlinde nüfus kaydına ana ve
baba adı olarak evlat edinen eşlerin adlarının yazılmasına izin verilmediği,
ergin evlatlığa nüfus kaydında anne ve baba adı olarak evlat edinenlerin
adlarının yazılmasını talep etme hakkının tanınmadığı, nüfus kayıtlarının nesep
karışıklığına yol açmaması gerektiği belirtilerek itiraz konusu kuralın
Anayasa’nın 2., 10., 20. ve 41. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
D. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
26. 6216 sayılı Kanun’un
43. maddesi uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 40. maddesi yönünden
de incelenmiştir.
27. Anayasa’nın 20. maddesinin birinci
fıkrasında herkesin özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip
olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı
belirtilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere özel hayata
ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı; bir yönüyle özel hayatın
gizliliğinin korunmasını, başkalarının gözleri önüne serilmemesini, bir başka
ifadeyle kişinin özel hayatında yaşananların yalnız kendisi veya kendisinin
bilmesini istediği kimseler tarafından bilinmesini isteme hakkını korurken
diğer yönüyle resmî makamların özel hayata müdahale edememesi, yani kişinin
ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi hakkını
güvence altına almaktadır.
28. Özel hayat kavramı eksiksiz bir tanımı bulunmayan
geniş bir kavramdır. Bu kapsamda güvence
altına alınan değerlerden biri de insan onurunun bir görünümü olan kişisel
özerkliktir. Kişisel özerklik her bir bireyin diğer kişilerle ve dış dünyayla
kendi yaşam tercihleri doğrultusunda kişisel ilişki kurabilmesi ve
geliştirebilmesini gerektirir. Anılan hak
kişinin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yaşama
hakkına sahip olduğuna işaret etmekle birlikte kişiliğin serbestçe
geliştirilmesiyle uyumlu birçok hukuki menfaati de içermektedir (Serap
Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, §§ 31-35; Tevfik Türkmen [GK],
B. No: 2013/9704, 3/3/2016, § 50; Ayşegül Çengel Kömür ve diğerleri, B.
No: 2016/56228, 23/6/2020, § 43).
29. Öte yandan Anayasa’nın “Temel hak
ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin birinci fıkrası “Anayasa
ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama
geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir”
hükmünü içermektedir. Anılan hükme göre kişilerin yargı makamları ile idari
makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması
anayasal bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, temel hak ve özgürlüğü ihlal edilen
ya da ihlal edildiğini iddia eden kişilerin ilgili yargı veya idari merciler
nezdinde şikâyetlerini dile getirmesi hususunda devlete gerekli ve yeterli mekanizmaları
oluşturarak uygun koşulları sağlama yükümlülüğü getirmektedir (AYM, E.2019/102,
K.2019/99, 25/12/2019, § 16; E.2021/46, K.2022/47, 21/4/2022, § 15).
30. Bu çerçevede Anayasa’nın anılan
maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı; anayasal bir hakkının
ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını
inceletebileceği makul, erişilebilir, etkili, ihlalin gerçekleşmesini veya
sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya elverişli idari ve
yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânının sağlanmasını teminat altına
almaktadır (AYM, E.2019/102, K.2019/99, 25/12/2019, § 17; E.2021/46, K.2022/47,
21/4/2022, § 16).
31. Evlat edinmeyle birlikte evlatlık
ile evlat edinen/edinenler arasında soy bağı kurulmakta olup biyolojik ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlat
edinene geçmektedir. Bununla birlikte evlatlığın biyolojik ailesiyle arasındaki
nüfus sicili bağı ve mirasçılık ilişkisi devam etmektedir. Böylece evlatlığın
biyolojik ana ve babasıyla olan genetik soy bağı yanında evlatlık ile evlat
edinen/edinenler arasında manevi nitelikte soy bağı kurulmaktadır. Taraflar
arasında evlat edinme ile kurulan manevi nitelikteki bu bağın aile kavramı
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur (Murat Demir [GK], B.
No: 2015/7216, 27/3/2019, § 73).
32. Evlatlık ile evlat edinenler
arasında kurulan aile bağının gereği olan ebeveyn ilişkisinin nüfus siciline de
işlenmesine, daha açık bir ifadeyle evlat edinenin/edinenlerin ana ve/veya baba
olarak kaydedilmesine sınırlı hâllerde imkân tanıyan kural, evlat
edinen/edinenler ile evlatlığın Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel
hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile doğrudan
bağlantılıdır.
33. Kişilerce özel hayata saygı
gösterilmesini isteme hakkına müdahale teşkil ettiği ve kaldırılması gerektiği
konusunda ileri sürülecek iddiaların esasının incelenmesine imkân sağlayan ve
gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması
ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanması bakımından bir gerekliliktir (Ayten Adalı ve Diğerleri, B. No: 2019/2036, 21/12/2022, § 37). Bu itibarla kural, maddi bir hak
olan özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının korunmasına
yönelik başvuru yoluna erişimi özel olarak düzenleyen Anayasa’nın 40.
maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkıyla da yakından ilişkili
bulunmaktadır.
34. Kuralda eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve ayırt etme
gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak evlat
edinen eşlerin adları yazılacağı belirtilerek evlat edinenlerin nüfus sicilinde
ana ve baba olarak kaydedilebileceği hâl olarak belirlenmiştir. Buna karşılık
ayırt etme gücüne sahip küçüğün ya da kısıtlının eşler tarafından birlikte
evlat edinilmesi, üvey evladın evlat edinilmesi ve tek başına evlat edinme
hâllerinde bu kişilerin nüfus sicilinde ana ve/veya baba olarak kaydedilmesine
imkân tanınmamıştır. Başka bir ifadeyle anılan hâllerde evlat edinenlere ve evlatlığa
bu hususta bir talep hakkı verilmemiştir. Söz konusu hâllerde özel hayata saygı
gösterilmesini isteme hakkı kapsamında olan evlat edinme ilişkisinin hem evlat
edinen/edinenler hem de evlatlık bakımından eğitim hayatı ve mesleki hayat gibi
kimlik bilgilerinin paylaşılmasının gerekebileceği sosyal çevrelerde başkaları
tarafından öğrenilebilmesinin ihtimal dâhilinde olduğu açıktır.
35. 4721 sayılı Kanun’un 314. maddesinde evlatlığın evlat
edinenin soyadını alabilmesine dolayısıyla evlat edinmeyle kurulan aile
bağının, ebeveyn ilişkisinin dış dünyada bütünsel aile görüntüsü şeklinde
yansıtılabilmesine imkân tanınmıştır. Buna karşılık anılan hâllerde evlat
edinenin/edinenlerin, ana/baba olarak nüfus siciline kaydının mümkün olmaması
gerçekte kurulan manevi aile bağının dış dünyada bütünsel aile görüntüsü olarak
yansıtılabilmesine, dolayısıyla biyolojik aile bağının üçüncü kişilerden
gizlenebilmesine engel teşkil etmektedir.
36. Anayasa’nın 5. maddesi insanın maddi
ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı devletin temel
amaç ve görevleri arasında saymıştır. Devlet, kişilerin özel hayata saygı
gösterilmesini tam anlamıyla yararlanabilmeleri ve etkili bir şekilde özel
hayata saygı gösterilmesini isteme hakkının korunması amacıyla yasal, idari,
mali, yargısal ve diğer önlemleri almak zorundadır.
37. Özel hayata saygı gösterilmesini
isteme hakkı kapsamında devlet için söz konusu olan yükümlülük, sadece
belirtilen hakka keyfî surette müdahaleden kaçınmakla sınırlı olmayıp, öncelikli
olan bu negatif yükümlülüğe ek olarak, aile yaşamına etkili bir biçimde
saygının sağlanması bağlamında pozitif yükümlülükleri de içermektedir. Söz
konusu pozitif yükümlülükler, kişiler arası ilişkiler alanında olsa da aile
yaşamına saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 26; benzer yöndeki AİHM
kararı için bkz. X ve Y/Hollanda, B. No. 8978/80, 26/3/1985, § 23). Bu
çerçevede evlat edinme ile kurulan aile ilişkisinin üçüncü kişilere karşı gizliliğinin
sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması devletin pozitif yükümlülükleri
kapsamındadır.
38. Kuralla gerek evlat edinen/edinenler
gerekse evlatlık bakımından nüfus sicilinde ana ve/veya baba olarak kayıt
imkânının belirli hâllere özgülenmiş olmasının, kural kapsamında olmayan evlat
edinme ilişkilerinin tarafı olan kişiler bakımından özel hayatın gizliliğinin
korunmasına engel teşkil ettiği gibi bu kişilerin kişisel özerklik çerçevesinde dış dünya ile kuracakları
ilişki bakımından da belirleyici olduğu görülmektedir.
39. Anılan Kanun’un 314. maddesinin beşinci fıkrası ile evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin
aile kütüğü arasında her türlü bağın kurulduğu, evlatlıkla ilgili kesinleşmiş
mahkeme kararının her iki nüfus kütüğüne işlenmesinin öngörüldüğü ve altıncı
fıkrası ile de evlat edinme ile ilgili kayıtlar ile belgeler ve bilgilerin
mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık istemedikçe hiçbir şekilde
açıklanamayacağı düzenlenerek evlat edinme ilişkisinin bu ilişkinin tarafları dışındaki
kişilere karşı gizliliğinin sağlanmasının amaçlandığı açıktır. Bu amaç
gözetildiğinde itiraz konusu kural kapsamında olmayan, evlat edinme ilişkileri
bakımından nüfus sicilinde evlat edinen/edinenlerin ana ve/veya baba olarak
kaydedilmelerine imkân tanınmamış olmasının evlat edinme yoluyla kurulan aile
ilişkisinin gizliliği amacını işlevsiz hâle getirebileceği anlaşılmaktadır.
40. Öte yandan söz konusu maddenin birinci fıkrasında ana
ve babaya ait olan haklar ve yükümlülüklerin evlat edinene geçmesinin
öngörüldüğü buna karşılık itiraz konusu kural kapsamında olmayan evlat edinme
ilişkilerinde nüfus sicili kayıtları bakımından evlat edinen ana ve/veya baba
ile evlatlığa fiili durumun sicile de yansımasına imkân tanıyan etkili bir hukuk yolunun da sunulmadığı
anlaşılmaktadır.
41. Bu yönüyle kural, evlat edinme yoluyla kurulan aile
ilişkisinde evlat edinen/edinenlerin ana ve/veya baba olarak nüfus siciline
kaydını belirli hâllere özgülemek suretiyle özel
hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak etkili
başvuru hakkına aykırılık oluşturmaktadır.
42. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 20. ve 40.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 2. ve 10.
maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen
hususların Anayasa’nın 20. ve 40. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler
kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2. ve 10. maddeleri
yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kural, Anayasa’nın 20. ve 40.
maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 41. maddesi
yönünden incelenmemiştir.
V. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
43. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kanun,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da
bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte, 6216 sayılı
Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanmak suretiyle
Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete’de yayımlandığı günden
başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere
ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
44. 4721 sayılı Kanun’un 314. maddesinin dördüncü
fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal
edecek nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla
6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince bu kurala ilişkin
iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay
sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI. HÜKÜM
A. 22/11/2001
tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 314. maddesinin dördüncü
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın
153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin
(3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
B. 25/4/2006
tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’na 19/10/2017 tarihli ve 7039
sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 10. maddenin (1) numaralı
fıkrasında yer alan “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce...” ve “...bu
maddenin yürürlüğünü izleyen beş yıl içinde...” ibarelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu
davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
26/7/2023 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
Basri BAĞCI
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|