ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı
: 2017/136
Karar Sayısı
: 2018/7
Karar Tarihi
: 18.1.2018
R.G. Tarih –
Sayı : 2.3.2018 - 30348
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul
Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 5.5.2009 tarihli ve 5894
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 9., 10., 11., 36., 59. ve 142.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Lisanslı futbol
temsilcisi olan davacı ile bir futbol kulübü arasında imzalanan “futbolcu
temsilcisi sözleşmesi” çerçevesinde ücretinin ödenmediği gerekçesiyle
davacı tarafından futbol kulübü aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Söz konusu
takibe karşı yapılan itiraz üzerine davacının açtığı itirazın iptali davasında
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali
için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN
HÜKÜMLERİ
A. İptali
İstenen Kanun Hükmü
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı 5. maddesi şöyledir:
“MADDE 5- (1) TFF’nin ilk derece hukuk kurulları özellikle
aşağıdaki kurullardan oluşur:
a) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu.
b) Disiplin kurulları.
c) Kulüp Lisans Kurulu.
ç) Etik Kurulu.
(2) İlk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar
almaya veya bu Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile
diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin
olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkilidir.
(3) TFF talimatları ilgili talimatın yayımından, ilk derece hukuk
kurulları tarafından alınan kararlar ise ilgili kararın tebliğinden itibaren
yedi gün içinde itiraz edilmez ise kesinleşir. İlk derece hukuk kurullarının
görevlerine giren konularda ve bunlar tarafından verilen kararlara karşı yargı
yoluna başvurulamaz.
(4) İlk derece hukuk kurullarının görevleri, yetkileri, hakları ve
üyelerinin sahip olmaları gereken nitelikler ile her bir kurulun usul kuralları
TFF Statüsü ve ilgili talimatlarda düzenlenir.
(5) İlk derece hukuk kurullarının üyeleri TFF Statüsünde öngörülen
şekilde belirlenir.
(6) İlk derece hukuk kurullarının hiçbir üyesi, TFF’nin başka
kurul ve organlarında görev alamayacağı gibi TFF üyesi herhangi bir kulüp ya da
diğer bir özel hukuk tüzel kişisi bünyesinde de görev alamaz. Bu üyeler tam bir
bağımsızlık ve tarafsızlık içinde görevlerini icra etmek zorundadırlar.”
B. İlgili
Görülen Kanun Hükmü
Kanun’un ilgili görülen 6. maddesi şöyledir:
“MADDE 6. (1) Tahkim Kurulu, bu Kanun uyarınca bağımsız ve
tarafsız bir zorunlu tahkim mercii olup TFF’nin en üst hukuk kuruludur ve TFF
Statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili
nihai karar merciidir.
(2) Tahkim Kurulu, TFF Statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar
verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai
olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar. Tahkim Kuruluna başvuru süresi TFF
talimatlarının yayımından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren yedi
gündür.
(3) Tahkim Kurulunun oluşumu, görev, yetki, hak ve sorumlulukları
ile üyelerinin sahip olması gereken nitelikler TFF Statüsünde belirlenir.
Tahkim Kurulunun işleyişi ve usul kuralları TFF tarafından çıkarılacak talimatta
yer alır.
(4) Tahkim Kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai
olarak karara bağlar.
(5) Tahkim Kurulu üyeleri de bu Kanunun 5 inci maddesinin altıncı
fıkrası hükümlerine tabidir.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü
hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR,
Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Hasan Tahsin GÖKCAN,
Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in
katılımlarıyla 12.7.2017 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, Zühtü ARSLAN, Burhan
ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Rıdvan GÜLEÇ ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ’in
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Elif
KARAKAŞ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve
ilgili görülen kanun hükümleri, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları
ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A. İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle, itiraz konusu
kuralın, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bünyesinde kurulan ilk derece hukuk
kurullarını görev ve yetkileri kapsamında bulunan ihtilaflarda münhasıran
yetkili kıldığı ancak Anayasa’nın 59. maddesine göre yalnızca spor
federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin
kararlarına karşı zorunlu tahkim yoluna gidilebileceği ifade edilmiştir.
Başvuru kararında ayrıca, futbolla ilgili sözleşmelerden doğan alacak haklarına
ilişkin uyuşmazlıkların Anayasa’nın 59. maddesi kapsamında olmadığı ve genel
hükümlere göre adli yargı mercilerince incelenmesi gerektiği, Anayasa’nın 59.
maddesinde yapılan değişiklik gerekçesinde de bu husususun açıkça ifade
edildiği belirtilmiştir. Buna rağmen itiraz konusu kural ve bu kuralın
ayrıntılarının düzenlendiği TFF Statüsü ile Uyuşmazlık Çözüm Kurulu Talimatı’nda
futbola ilişkin sözleşmelerden doğan alacak haklarına ilişkin uyuşmazlıkların
çözümünde yalnızca tahkime gidilebileceğinin öngörülmesi suretiyle söz konusu
uyuşmazlıkların yargı denetimine kapatıldığı belirtilerek kuralın Anayasa’nın
9., 10., 11., 36., 59. ve 142. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
4. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural Anayasa’nın 2. ve 13. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
5. 5894 sayılı Kanun’un 5. maddesinin; (1)
numaralı fıkrasında TFF’nin ilk derece hukuk kurullarının Uyuşmazlık Çözüm
Kurulu, Disiplin Kurulları, Kulüp Lisans Kurulu ve Etik Kurulundan oluştuğu
belirtilmiş, itiraz konusu (2) numaralı fıkrasında ilk derece hukuk
kurullarının, kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF statüsü,
TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları
tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye
münhasıran yetkili olduğu kural altına alınmıştır. Maddenin (3) numaralı
fıkrasında ise ilk derece hukuk kurulları tarafından alınan kararların ilgili
kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilmez ise kesinleşeceği
ve ilk derece hukuk kurullarının görevlerine giren konularda ve bunlar
tarafından verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağı
öngörülmüştür. Maddenin (4) numaralı fıkrasında da ilk derece hukuk
kurullarının görevleri, yetkileri, hakları ve üyelerinin sahip olmaları gereken
nitelikler ile her bir kurulun usul kurallarının TFF statüsü ile ilgili
talimatlarda düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
6. Anayasa’nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına
saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir
hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir.
7. Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik”tir.
Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi
bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve
uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi de gereklidir.
8. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
9. Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde
sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük
ölçüde kısıtlayan veya kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne
dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü
değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları
hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler,
ancak Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen nedenlerle ve demokratik toplum
düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilir.
10. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı
36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes meşrû vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer
verilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil
yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında, diğer
temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir.
11. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim
hakkıdır. Bu hak, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip
bir mahkeme önüne taşınması hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa
veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir
uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin,
zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde
dava hakkını kullanabilmesidir.
12. Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlükler,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’da öngörülen sebeplerle ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Hakkın özü, dokunulduğunda söz konusu temel hak ve
özgürlüğü anlamsız kılan çekirdek alanı ifade etmekte olup bu yönüyle her temel
hak açısından kişiye dokunulmaz asgari bir alan güvencesi sağlamaktadır. Bu
çerçevede hakkın kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren, hakkı kullanılamaz
hâle getiren veya ortadan kaldıran sınırlamalar hakkın özüne dokunmaktadır.
13. Anayasa’nın “Sporun
geliştirilmesi ve tahkim” kenar başlıklı 59. maddesine 17.3.2011
tarihli ve 6214 sayılı Kanun ile eklenen üçüncü fıkrada “Spor
federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin
kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu
kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”
denilmiştir.
14. Tahkim genel olarak öğretide, hukuki
uyuşmazlıkların söz konusu uyuşmazlığa taraf olmayan bağımsız kişi veya kişiler
tarafından çözümlenerek karara bağlanması olarak tanımlanmaktadır. Bu bakımdan
tahkim, uyuşmazlıkların çözümü için yargıya alternatif olarak getirilmiş
yöntemlerden biridir.
15. İtiraz konusu kural ile TFF ilk derece hukuk
kurulları, kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu Kanun, TFF statüsü,
TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları
tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye
münhasıran yetkili kılınmaktadır. Kanun’un 6. maddesinde ise ilk derece hukuk
kurullarının kararlarına karşı itirazları nihai karar mercii olarak inceleyen
ve TFF’nin en üst hukuk kurulu olan Tahkim Kuruluna ilişkin esaslar
düzenlenmiştir.
16. Kural, ilk derece hukuk kurullarının görev ve
yetkisinin kapsamını “Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve
düzenlemeleri ile yetkili TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin
olarak çıkacak ihtilaflar” şeklinde belirlemiştir. Ancak bu hâliyle ilk
derece hukuk kurullarının görev ve yetkisinin kapsamı oldukça geniş ve
sınırları belirsiz bir alana işaret etmektedir. Zira kanun koyucu tarafından
ilk derece hukuk kurullarının hangi tür ihtilaflara bakacağı hususunda yalnızca
Kanun ile TFF’nin düzenleme ve kararlarına atıfta bulunmakla yetinilmiş, “kulüp
lisansı ile ilgili kararlar alma” ifadesinin dışında Kanun ve TFF
kararlarına ilişkin olarak çıkacak ihtilaf konuları belirtilmemiştir.
17. Bir kanunun kapsamına giren tüm
uyuşmazlık türlerini kanunda tek tek saymanın güçlüğü ve bu yöntemin bazı
hususları eksik bırakabilme olasılığı söz konusu olduğunda kanun koyucunun
temel kuralları saptayarak detayları daha alt düzeydeki düzenlemelere bırakması
belirsizlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Ancak kanun koyucunun saptayacağı
temel kurallar, bunlara dayalı olarak şekillendirilecek ayrıntıların
belirlenmesinde yol gösterici nitelikte olmalıdır. İtiraz konusu kuralda ise
ilk derece hukuk kurullarının görev ve yetkisine giren ihtilafların
belirlenmesi konusunda TFF statüsü ile TFF’nin diğer talimat ve düzenlemelerine
atıfta bulunulması, ihtilafların kapsamının belirlenmesini TFF’nin iradesine
bırakmaktadır. Söz konusu düzenlemelerin TFF tarafından her zaman
değiştirilebilir olması da TFF’nin iradesine bağlı olarak yargı yolu kapatılan
uyuşmazlıkların kapsamının da değişmesine yol açabilecek nitelikte olup kural
bu yönüyle kişiler yönünden belirli ve öngörülebilir değildir.
18. Anayasa Mahkemesi, 6.1.2011 tarihli ve
E.2010/61, K.2011/7 sayılı kararında kanun koyucunun futbol sporu alanındaki
uyuşmazlıkları çözmek üzere görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce
Tahkim Kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebileceğini ancak bu aşamadan sonra
kararı benimsemeyen tarafa yargı yolunun açık tutulması gerektiğini vurgulamış
ve 5894 sayılı Kanun’un Tahkim Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 6.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının Tahkim Kurulu kararları aleyhine yargı
yoluna başvurulamayacağını düzenleyen kısmını Anayasa’nın 9. ve 36. maddelerine
aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir.
19. Anayasa Mahkemesinin anılan kararından sonra
Anayasanın 59. maddesinde 6214 sayılı Kanun’la değişiklik yapılmış ve spor
federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin
kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği, tahkim kurulu
kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine
başvurulamayacağı kural altına alınmıştır.
20. Söz konusu Anayasa hükmünden, spor
federasyonlarının “spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine” ilişkin
olan kararlarının dışında kalan kararları yönünden kanun koyucu tarafından
tahkim yolu öngörülmüş olsa da tarafların dilerlerse tahkimden sonra yargı
yoluna da başvurabileceği anlaşılmaktadır.
21. Nitekim söz konusu Anayasa değişikliğinin
gerekçesinde ve Anayasa Komisyonu Raporu’nda Anayasa’da yapılan bu değişiklikle
sportif faaliyetlerin yönetilmesine ve disiplinine ilişkin ihtilafların süratle
ve yargı denetimine tabi olmaksızın kesin olarak çözüme kavuşturulmasının
amaçlandığı, sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları sözleşmelerden
kaynaklanan alacak iddia ve talepleri ile mali hakların sporun yönetilmesi ve
disiplinine ilişkin olmadığından bu kapsam dışında oldukları, bu çerçevedeki
uyuşmazlıkların yargı mercileri nezdinde dava yoluyla ya da tarafların
karşılıklı yazılı mutabakatları ile yargı denetimine tabi olmak üzere spor
federasyonlarının kurulları önünde çözülebileceği belirtilmiştir.
22. İlk derece hukuk kurullarının münhasıran
yetkili olduğunu belirten itiraz konusu kural ile bu kurullar tarafından
verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen (3)
numaralı fıkranın ikinci cümlesi birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece
hukuk kurullarının, bakacağı ihtilaflarda başvurulabilecek tek yetkili merci
olduğu ve anılan kurulların görev ve yetkisinde bulunan konularda tahkim
dışında başka bir hukuki yola başvurulamayacağı anlaşılmaktadır.
23. Anayasa’nın 59. maddesinde spor
federasyonlarının yalnızca spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine
ilişkin kararlarına karşı zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği ve tahkim
kurulu kararlarına karşı yargı merciine başvurulamayacağı öngörülmesine rağmen,
itiraz konusu kuralda böyle bir ayrım yapılmaksızın ilgili mevzuat ile TFF
kurul ve organlarının kararlarına ilişkin olarak çıkacak tüm uyuşmazlıklar bakımından
ilk derece hukuk kurullarının münhasıran karar vermekle yetkili kılınması ve
ilk derece hukuk kurullarının kararlarına karşı yargı yoluna başvurulmasının
engellenmesi, Anayasa’nın 59. maddesinde yer alan düzenlemeyle bağdaşmadığı
gibi ilgililerin mahkemeye erişim hakkını ortadan kaldırmakta ve hak arama
hürriyetinin özüne dokunmaktadır.
24. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2.,
13., 36. ve 59. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Rıdvan GÜLEÇ bu görüşe katılmamıştır.
Kural, Anayasa’nın 2., 13., 36. ve 59.
maddelerine aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 9.,
10., 11. ve 142. maddeleri yönünden
incelenmesine gerek görülmemiştir.
IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN
SORUNU
25. Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında
“Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü
ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı
tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazete’de
yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.” denilmekte; 6216
sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural
tekrarlanarak Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde, Resmî Gazete’de yayımlandığı
günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek
üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.
26. 5894 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (2)
numaralı fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu
yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü
fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince
bu fıkraya ilişkin iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından
başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
V. HÜKÜM
5.5.2009 tarihli ve 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Rıdvan GÜLEÇ’in karşıoyu ve
OYÇOKLUĞUYLA, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153.
maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı
fıkrası gereğince, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL
SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, 18.1.2018 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. 5.5.2009 tarihli ve 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
iptali talebiyle yapılan başvurunun ilk incelemesinde işin esasının
incelenmesine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
2. Anayasa’nın 152. maddesine göre bir davaya bakmakta olan
mahkeme, uygulanacak bir kanun hükmünü Anayasa’ya aykırı görürse iptali için
Anayasa Mahkemesine başvurur. Uygulanacak kurallar, davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde ve davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
3. İtiraz konusu kural, kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya
veya 5894 sayılı Kanun, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Statüsü, TFF’nin diğer
talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili TFF kurul ve organları tarafından
alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran
ilk derece hukuk kurullarının yetkili olduğunu belirtmektedir. TFF’nin 28/7/2015
tarihli “Uyuşmazlık Çözüm Kurulu Talimatı”, diğer hususlar yanında, kulüpler
ile futbolcular arasında “sözleşmeden doğan futbolla ilgili tüm
uyuşmazlıklar”ın Uyuşmazlık Çözüm Kurulu tarafından münhasıran karara
bağlanacağını düzenlemektedir.
4. Başvuruya konu uyuşmazlık, lisanslı futbol temsilcisi olan
davacı ile bir futbol kulübü arasında imzalanan “futbolcu temsilcisi
sözleşmesi”nden doğan alacak iddiasından kaynaklanmaktadır. Davacı sözleşme
çerçevesinde ücretinin ödenmediği gerekçesiyle başlattığı icra takibine yapılan
itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır.
5. İptali istenen kural, “TFF’nin diğer talimat”larına “ilişkin
olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkili” merciin ilk
derece hukuk kurulları olduğunu düzenlemektedir. Somut başvuruda ise TFF’nin
talimatına ilişkin bir ihtilaftan ziyade, futbolcu menajeri ile spor kulübü
arasında yapılan sözleşmeden kaynaklanan bir ihtilaf söz konusudur.
6. Diğer yandan zorunlu tahkim yetkisinin “spor faaliyetlerinin
yönetimine ve disiplinine” ilişkin kararlarla sınırlı olduğu, bunun dışında
sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları sözleşmelerden
kaynaklanan uyuşmazlıkların kapsam dışında olduğu açıktır. Nitekim zorunlu
tahkimi düzenleyen Anayasa’nın 59. maddesinin gerekçesine göre “spor
kulüpleri ile sporcu, teknik adam ve sporla ilgili diğer
kişiler arasındaki alacak haklarına dair uyuşmazlıklar yetki ve
göreve ilişkin genel hükümler çerçevesinde
adli yargı yerlerinde görülecektir. Böylece, sporla ilgili
hizmet, vekalet veya benzeri diğer sözleşmelerden kaynaklanan
ifa, ifa etmeme, fesih ve tazminat gibi uyuşmazlıklar ile diğer
alacak hakları, genel hükümlere tabi olacaktır”. Aynı şekilde
Anayasa Komisyonu Raporuna göre de “kulüp, sporcu, teknik adam,
sağlık personeli, menajer ve maç organizatörü gibi
sporla ilgili kişilerin kendi aralarında imzaladıkları transfer,
geçici transfer, menajerlik, hizmet, vekalet ve maç organizatörlüğü
gibi tüm sözleşmelerden kaynaklanan alacak iddia ve talepleri
ile mali haklar, sporun yönetilmesi ve disiplinine ilişkin
olmadığından bu kapsam dışındadır”.
7. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere somut başvuruya konu
bir futbol menajeri ile futbol kulübü arasında imzalanan sözleşmeden
kaynaklanan uyuşmazlığın zorunlu tahkimin, dolayısıyla iptali istenen kuralın
kapsamı dışında kaldığı açıktır. Uyuşmazlığın genel hükümlere göre adli yargı
yerlerinde görülmesi gerekirdi.
8. Açıklanan gerekçelerle, iptali istenen 5894 sayılı Kanun’un 5.
maddesinin (2) numaralı fıkrası bakılmakta olan davada uygulanacak kural
olmadığından itirazın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir. Bu
nedenle çoğunluğun işin esasının incelenmesine yönelik kararına katılmıyoruz.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
KARŞI OY
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi tarafından
itiraz yoluyla 5.5.2009 tarihli ve 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının,
Anayasa’nın 9., 10., 11., 36., 59., ve 142. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptaline karar verilmesi talebine Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun
çoğunluğu tarafından ilgili kuralın Anayasa’nın 36. ve 59. maddelerine
aykırılığı tespit edilerek iptali yönünde hüküm kurulmuştur.
Çoğunluk tarafından kuralın Anayasa’ya aykırılığı aşağıdaki temel
gerekçelere dayandırılmaktadır.
“İlk derece hukuk kurullarının görev ve yetkilerinin genel
çerçevesini çizen ve vereceği kararlarda bu kurulların münhasıran yetkili
olduğunu düzenleyen itiraz konusu kural, ilk derece hukuk kurulları tarafından
verilen kararlara karşı yargı yoluna başvurulamayacağını düzenleyen 5894 sayılı
Kanun’un 5. Maddesinin (3) numaralı fıkrasının ikinci cümlesi ile birlikte
değerlendirildiğinde itiraz konusu kuralda geçen “münhasıran” ibaresinin, ilk
derece hukuk kurullarının bakacağı ihtilaflarda başvurulabilecek tek yetkili
merci olduğunu ve bu kurulun görev ve yetkisinde bulunan konularda tahkim
dışında başka bir hukuki yola başvurulamayacağını ifade ettiği görülmektedir.
İlk derece hukuk kurullarının görev ve yetkisine giren
ihtilafların kaynağı olarak kuralda belirtilen düzenleme ve kararlardan (bu
Kanun, TFF Statüsü, TFF’nin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili
TFF kurul ve organları tarafından alınacak kararlar) “bu kanun” haricinde
tamamı Türkiye Futbol Federasyonunun yetkili organlarınca alınan kararlar
kapsamındadır. Kural, görev ve yetkinin çerçevesini çizerken bu kararlar ya da
bu kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflar bakımından herhangi bir konu
sınırlaması getirmemiştir. Dolayısıyla ilk derece hukuk kurullarının görev ve
yetkisi Kanun’a ve TFF’nin tüm kararlarına ilişkin her türlü ihtilafı
kapsamaktadır. Bu görev ve yetkinin “münhasıran” olması nedeniyle de
ihtilafların çözümü için gidilebilecek tek yol tahkim olup yargı yoluna
başvurulması mümkün değildir.
Bir başka anlatımla, Anayasa’nın 59. maddesinin üçüncü fıkrası
spor federasyonu kararlarının yalnızca “spor faaliyetlerinin yönetimine ve
disiplinine” ilişkin olanları yönünden zorunlu tahkim yolunu öngörmüş ve yargı
yolunu kapatmışken itiraz konusu kural, 5894 sayılı Kanun’a ve bir spor
federasyonu olan TFF’nin herhangi bir sınırlama olmaksızın tüm kararlarına
ilişkin olarak çıkacak ihtilafların çözümünü münhasıran ilk derece hukuk
kurullarına bırakmaktadır.
Bu bakımdan ilk derece hukuk kurullarını, görev ve yetkisinde
bulunan ihtilaflarda münhasıran yetkili kılmak suretiyle TFF kararlarının
tümüne ilişkin uyuşmazlıklara karşı yalnızca tahkime başvurulabileceğini
öngören itiraz konusu kural, spor federasyonlarının kararlarının sadece sınırlı
bir kısmı yönünden tahkimi öngörüp yargı yolunu kapatan, geriye kalan kararlara
ilişkin ise herhangi bir sınırlama öngörmeyen Anayasa’nın 59. maddesinin üçüncü
fıkrası ile bağdaşmamaktadır.
Anayasa’nın 59. maddesinin üçüncü fıkrasında yargı denetimine
kapatılmadığı halde bu hükmün kapsamını aşacak şekilde TFF’nin alacağı her
türlü karara ilişkin çıkacak ihtilaflarda ilk derece hukuk kurullarını
münhasıran yetkili kılmak suretiyle yargı yoluna başvurulmasını engelleyen
itiraz konusu kural hak arama özgürlüğüne de açık bir müdahale niteliğindedir.”
Tespitinin ardından kuralın Anayasa’nın 36. ve 59. maddelerine
aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Verilen bu iptal kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmamaktayım.
5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
hakkında Kanun’un 5. Maddesinin genel gerekçesinde;
“Spor mevzuatı genel hukuk ilkelerine uygun olarak bütün ülkelerin
iç hukuklarına etki edecek biçimde uluslararası niteliktedir. Uluslararası spor
örgütlerine üye olan ülkeler bu kuruluşların benimsediği ilkelere ve
talimatlara uyacaklarının kabul etmişlerdir.
Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı Kanun
uyarınca kurulmuş Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yürütülmektedir.
Futbol yönetiminin tamamen özerk bir yapıya kavuşması ve kendi
organları tarafından yönetilmesi benimsenmiştir.
Bu doğrultuda geçmişte birçok düzenleme yapılmıştır. Son olarak
Tasarı ile yeni bir çerçeve kanun hazırlanarak futbolun yönetimi uluslararası
kurallara göre hazırlanan ana statüye bırakılmıştır.”
İfadesi yer almaktadır.
Genel gerekçe ile ortaya konan yaklaşım spor alanında ve özellikle
futbolda uyuşmazlıklarının çözüm yerinin uluslararası hukuk düzenlemelerine de
uygun olarak tahkim kurulu ve bu kurulun ilk derece hukuk kurulları ve tahkim
kurulu derecelendirmesi kapsamında ele alınıp çözüme kavuşturulmasını
öngörmektedir.
Ancak tahkim kurulunun kararlarına karşı yargı yolunun mevcut
olmaması üzerine;
“Anayasa Mahkemesi’nin 6.1.2011 tarihli ve E.2010/61 K.2011/7
sayılı kararında;
“…yasa koyucu, taraflara görevli ve yetkili mahkemeye
başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere tahkim
kuruluna başvurma yükümlülüğü getirebilir ise de, bu kurulun kesin ve nihai
kararlarına karşı yargı yoluna başvurulamaması Anayasa’nın 36. Maddesinde
güvence altına alınan hak arama ve özgürlüğü alanına yapılmış açık bir müdahale
niteliğinde olup, hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz.
Açıklanan nedenlerle, kuralın ‘…ve bu kararlar aleyhine yargı
yoluna başvurulamaz’ bölümü Anayasa’nın 9. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali
gerekir.” demek suretiyle kuralın iptaline hükmetmiştir.
Bu karardan sonra Anayasa Mahkemesi kararının gerekçelerini
anayasal düzeyde karşılamak ve bu alanda yapılacak düzenlemelerin benzer
şekilde iptal kararına konu olmasını önlemek amacıyla Anayasa’nın 59. maddesine
17.3.2011 tarihli ve 6214 sayılı Kanun ile üçüncü fıkra eklenmiştir. Bu fıkraya
göre, spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disipline
ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabileceği ve
tahkim kurulu kararlarının kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine
başvurulamayacağı kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 59. maddesinde yapılan düzenleme karşısında Anayasa
Mahkemesinin 2011 tarihli yukarıda zikredilen kararında ortaya koyduğu
gerekçeler temelsiz kalmıştır.
Mahkememiz çoğunluğu tarafından itiraz yoluyla iptali istenen
kuralın Anayasa’ya aykırılığına ilişkin ortaya konan gerekçeler ile 6.1.2011
tarihli ve E.2010/61 K.2011/7 sayılı kararın gerekçeleri aynı temele
oturmaktadır.
Oysa ki, 2011 tarihli Anayasa Mahkemesi Kararı’nın ardından
anayasa koyucu derhal bir düzenleme yaparak tahkime ilişkin yasal
düzenlemelerin Anayasa’ya aykırılık sorununu ortadan kaldırmıştır.
2011 yılında Anayasa Madde 59’a eklenen ve spor faaliyetlerinin
yönetim ve disiplinine ilişkin tahkim yolunu öngören ve bu kurul tarafından
verilen kararlara karşı yargı yolunu kapatan düzenleme karşısında iptali
istenen yasa hükmünün Anayasa’ya aykırılığı bulunmamaktadır.
Çoğunluğun iptal kararına yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında
katılmam mümkün olmamıştır.