“Davacı vekili Av. … mahkememize verdiği 30.06.2016 havale tarihli dilekçesinde özetle, TBMM tarafından kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 17.06.2016 tarihinde resmi gazetede yayımlandığını, adı geçen kanun değişikliklerinde davayı ilgilendiren 26. maddesinde “Geçici 20/l:l) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünün getirildiğini, ancak bu yapılan değişikliğin açıkça anayasaya aykırılık teşkil ettiğini, mevzuatta yürürlüğe giren bir yasanın geriye yürüyüp yürümeyeceği hususunda bir hüküm bulunmadığını ancak kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfî hareketlerine engel olmak için tersini öngören bir hükmü kendi bünyesinde taşımayan bir kanunun kural olarak geriye yürümeyeceği esasının kabul edildiğini, kanunların yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişki lire uygulanabileceğini, o tarihten önceki zamana rastlayan olaylar ve ilişkilere uygulanamayacağını, getirilen, düzenlemeye bakıldığında ise kamu yararının değil bir takım özel şirket i İre in, yararına düzenlemeye gidildiği, bununla da yetinilmeyerek kanunun geriye yürütüldüğünü, hukukun genel ve evrensel ilkeleri ve Türk Anayasası karşısında yapılan bu düzenlemenin hukuk dışı olduğunu, tüm bu izah edilen nedenler ile hükmün açıkça anayasaya aykırı olduğunu, somut norm denetimi açısından başlangıç 2, 5, 10, 35, 36 ve mahkememizce resen takdir edilecek diğer maddelere uygunluğunun denetimi açısından maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasını talep ettiği görülmüştür.
İptali istenen 6719 sayılı Kanunun geçici 20. ve 21. maddeleri incelenmiş ve aşağıda gerekçelendirileceği üzere Anayasamızın 2, 5, 10, 35 ve 36. maddelerine aykırı olabileceği düşünüldüğünden davacı vekilinin talebi ciddi görülmüştür. Şöyle ki:
İptali istenen geçici 20. madde yasanın yürürlük tarihi öncesini kapsar şekilde daha önce tahakkuk ettirilen ve daha önce açılan ilamsız icra takibi* dava ve başvurulan da kapsar şekilde düzenlenmiştir. Hukuk devletinin bir gereği hukuk güvenliği ilkesine riayettir. Kanun koyucunun sınırsız ve keyfi şekilde kanun değişikliği yapma hakkı ve yetkisi olamaz. Hukuk kuralları değiştirilerek bir yandan toplumun yeni ihtiyaçları karşılanmalı, diğer yandan değişiklik tarihine kadar mevcut olan hukuki durumun ve oluşmuş hukuki istikrarın zedelenmemesi gerekir. Hukuk kurallarının geçmişte tamamlanmış veya kazanılmış haklara geriye dönük uygulanması hukuki güvenlik ilkesini böylelikle hukuk devleti ilkesini ihlal etmiş olacaktır. Geçmiş tarihli tahakkuklara uygulanacak mevzuatın tahakkuktan sonraki tarihte yürürlüğe girmesi hukuk devleti yerine kanun devleti anlayışıyla açıklanabilir. Bu nedenle anılan düzenleme Anayasamızın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Yine anılan kanunun 21. maddesi ile 17. madde 10. fıkrasında mahkemenin yetkisi bedelin, düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış olup, düzenleme bu şekliyle hak arama hürriyeti ve yine hukuk devletinin ihlalini teşkil etmektedir. Zira tüketici, tüketici yasası ile elde ettiği haklarını mahkemenin sınırlı yetkisi nedeniyle ileri süremeyecektir. Hakların ileri sürülememesi Anayasamızın 36. maddesine, ve yine Anayasamızın 2. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca Anayasamızın 9. maddesinde verilen yargı yetkisinin de kanunla sınırlandırılması anlamına gelmemektedir.
Her ne kadar elektrik dağıtımı kamu hizmeti olsa da, bedeli mukabilinde özel hukuk kurallarınca elektrik satın alan tüketiciden dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedeli adı altında ücret alınamaz. Bunlar hizmet sunanın katlanması gereken maliyetlerdir ve tüketiciye yüklenemez. Kayıp kaçak bedeli adı altında alman ücretler ise hiçbir şekilde denetime elverişli olmayan, kayıp ve kaçak elektrik kullanıp bedel ödemeyen tüketiyici teşvik eden, külfetine bir diğer tüketicinin katlanmasını gerektiren niteliktedir. Bu tutum tüketiciler arasında eşitsizlik yaratır, bu nedenle gerek özel üretim ve dağıtım şirketi ile gerekse elektriği kaçak şekilde kullanan tüketici ile kayıp kaçak bedeline katlanan kişi arasında AY. 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir.
Ayrıca engellenemeyen kayıp kaçak bedelinin külfetini, satıcı, dağıtıcı firma ve kaçak elektrik kullanan kişiler arasında denge kurulmaksızın tümden bu durumda hiçbir kusuru bulunmayan ve kayıp kaçak tahsilinden menfaati de bulunmayan, elektrik almak zorunlu bir ihtiyaç olduğundan, sözleşme yapabileceği tekel konumundaki firmaya nazaran zayıf konumda olan tüketiciye yüklemek sosyal devlet ile adalet ilkeleri ile bağdaşmayacaktır. Bu yönüyle ilgili düzenleme Anayasanın 5. maddesine aykırıdır.
Son olarak anlatılan nedenlerle anayasaya aykırı olan bu düzenleme gereği haksız olarak alınacağı düşünülen bedeller AY 35. uyarınca mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelecektir.
Dosyamız kül halinde ele alınarak incelemesinden, dosyamız davacı vekilinin talebi yerinde gönderilmekle gerekli incelemeyi yapmak üzere Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekili Av. … talebinin KABULÜ ile,
6719 sayılı Kanunun geçici 20. ve 21. maddesinin Anayasaya aykırılığı hususunda değerlendirme yapmak üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2017/8
Karar Sayısı : 2017/10
Karar Tarihi : 9.2.2017
R.G. Tarih – Sayısı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Gönen Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
İTİRAZIN KONUSU: 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun;
A- 17. maddesine, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen (10) numaralı fıkranın,
B- 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddesinin,
Anayasa’nın 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Davacı tarafından elektrik faturası kapsamında kendisinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin tazmini talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKÜMLERİ
A- Kanun’un 17. maddesine 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle eklenen itiraz konusu (10) numaralı fıkra şöyledir:
“Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.”
B- Kanun’a 6719 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle eklenen itiraz konusu geçici 20. madde şöyledir:
“(1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, Raportör Osman KODAL tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Başvuruya engel durumlar” başlığını taşıyan 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “İtiraz yoluna başvuran mahkemede itiraz konusu kuralın uygulanacağı başka dava dosyalarının bulunması hâlinde, yapılmış olan itiraz başvurusu bu dosyalar için de bekletici mesele sayılır.” denilmiştir. Buna göre aynı Mahkeme tarafından aynı kurala ilişkin birden fazla itiraz başvurusunda bulunulması mümkün değildir.
3. 6216 sayılı Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde ise Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem belirtilmiş ve maddenin (4) numaralı fıkrasında açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının, Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
4. Başvurunun incelemesinden, itiraz yoluna başvuran Mahkeme tarafından, itiraz konusu kuralların uygulanacağı başka dava dosyası kapsamında yapılmış olan itiraz başvurusunun (E.2017/1) bakılmakta olan dava dosyası için de bekletici mesele sayılması gerekirken, tekrar başvuruda bulunulduğu belirlenmiştir.
5. Açıklanan nedenlerle, 6216 sayılı Kanun’un 41. maddesinin (2) numaralı fıkrasına aykırı olduğu anlaşılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddi gerekir.
III- HÜKÜM
14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun;
iptallerine karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 41. maddesinin (2) ve 40. maddesinin (4) numaralı fıkraları gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE, 9.2.2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ