“Davacı Davacılar SİVİL MEMURLAR SENDİKASI (SİME-SEN) tarafından davalı davalılar TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI aleyhine açılan Sendika Faaliyetinin Durdurulmasına ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda verilen tarihli ara kararı gereğince;
Davacı Sivil Memurlar Sendikası (Sime-Sen) dava dilekçesi ile özetle; Sivil Memurlar Sendikasına üye olan ve TBMM kadrolarında çalışan 6 adet memurun sendikaya üye olma haklarının, TBMM Başkanlığı tarafından 4688 S.K.’nun 15-a maddesi gerekçe gösterilerek engellenmesi ve sendika üyelerinin; üyeliklerinin başlangıç tarihlerinden itibaren birikmişleri ile birlikte üyelik aidatlarının yoksun kalınan kârın, müspet ve menfi bilumum zararlarının en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalı idareden alınmasına karar verilmesini, öncesinde TBMM Başkanlığında çalışan devlet memurlarının sendikaya üye olmalarının, sendika aidatlarının sendikaya ödenmesinin Anayasa 90/5 “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmü gereği uluslararası antlaşmalar ve Anayasanın; 11., 13., ve 51. maddelerine aykırı olduğundan TBMM Başkanlığının üyeliklerinin ve sendika aidatlarının engellenemez olduğunun TESBİTİNE, Anayasaya aykırılık iddiamız açısından incelenmek üzere dosyanın Anayasa Mahkemesine 6216 sayılı Kanununa uygun bir şekilde gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı sendika TBMM’de çalışan 6 üyeleri mevcut olduğunu, ancak Sendikaya 03/04/2014 tarihinde üye olan ve kesinti işlemlerine başlanılması gereken personele ait kesintilerin 3 kez ihtar gönderilmesine rağmen 4 aylık üyelik süreci boyunca TBMM mutemetliği tarafından yapılmadığını, bu ihtara karşı TBMM Başkanlığı’nın “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Millî Güvenlik Kurulu Genel görevlileri,” sendika üyesi olamazlar ve sendika kuramazlar.” hükmünü ilgi göstererek TBMM Başkanlığı kadrolarında görev yapan personelin sendika üyesi olamayacakları, bu konuda herhangi bir kesinti yapılmasının da mümkün bulunmadığının bildirildiği açıklanmıştır.
Somut olayda, uyuşmazlık TBMM Başkanlığında çalışan devlet memurlarının sendikaya üye olup olmayacağı ile üyeliklerinin başlangıcı tarihlerinden itibaren birikmişleri ile birlikte üyelik aidatlarının yoksun kalınan kârın, müspet ve menfî zararlarının en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalı idareden alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu hakkında uygulanması gereken yasa “Sendika Üyesi Olamayacaklar” başlıklı 4688 sayılı Yasa 15. maddesi a) fıkrası olup, fıkrada “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri,” düzenlemesi içermektedir. Yasa ilgili maddesinde bu kanuna göre kurulan sendikalara üye olamayacak ve sendika kuramayacak kamu görevlileri sayılmıştır.
Davacı Sendika verilen süre üzerine verdiği 21.05.2015 havale tarihli açıklama dilekçesi ile 4688 sk. 15/a fıkrasının “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı,” ibaresinin Anayasaya aykırılığı iddiasında bulunulduklarını açıklamıştır.
4688 sk. 15/a fıkrasının “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı,” ibaresi somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken bir normdur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” düzenlemesi
Anayasa “Sendika kurma” başlıklı 51. maddesinde “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
(Mülga fıkra: 07/05/2010 - 5982 S.K./5. md.)(**)
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri, yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” düzenlenmesi yer almıştır.
Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 2. maddesinde “Çalışanlar ve işverenler herhangi bir ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına sahiptirler,” hükmü
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) “Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü” başlıklı 11. maddesinde “1. Her şahıs asayişi ihlâl etmeyen toplantılara katılmak, ve başkalarıyla birlikte sendikalar tesis etmek ve kendi menfaatlerini korumak üzere sendikalara girmek hakkı dâhil olmak üzere dernek kurmak hakkını haizdir...” hükmü
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 23. maddesinde “...4- Herkesin, menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.” hükmü yer almaktadır.
Görüleceği üzere uluslararası metinler ile de sendikal haklar güvence altına alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 12.11.2008 tarihli, 34503/97 Başvuru numaralı, “Demir ve Baykara/Türkiye” kararında: “Somut olayda, Gaziantep Belediyesi ile Tüm Bel-Sen arasında 27.02.1993’de bir Toplu İş Sözleşmesi imzalamışlardır. Sendika memur sendikasıdır. Yapılan TİS Yargıtay tarafından iptal edilmiştir.” Mahkeme 11. madde ışığında olayı yorumlarken diğer uluslar arası metinler ve belgeler ışığında hareket etmiştir. (Avrupa Sosyal Şartı Uluslararası belgeler) 87 sayılı İLO Sözleşmesinin imzalanmasına rağmen memurlara sendika hakkı verilmemesinin 11. maddenin ihlali olarak görmüştür. Keza 98 sayılı İLO Sözleşmesinin imzalandığını buna uyulmamasının da 11. maddeye aykırılık teşkil ettiği belirlenmiştir.”
Anayasanın 13. maddesine göre Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ancak kanunla sınırlanabileceğinden, Anayasa’nın 51. maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarında belirtilen sebeplerle sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkına yönelik sınırlamalar, Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaması gerekeceğinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari teşkilatında görev yapan sivil personelin sendika kurmalarının yasaklanması, demokratik toplum düzeni açısından meşru ve ölçülü bir müdahale niteliği taşımadığı değerlendirildiğinden, kısıtlamaların dar yorumlanması ve dolayısıyla söz konusu hakların kullanılmasıyla sınırlı olması gerektiği, hakkın özüne dokunmaması gerektiği değerlendirildiğinden 4688 sk. 15/a fıkrasının “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari teşkilatı,” ibaresinin, Anayasa’nın 13. ve 51. maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmiş ve bu nedenle Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür.
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, 22. maddesinde “1. Herkesin, kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girmek hakkı da dahil olmak üzere, başkalarıyla biraraya gelip dernek kurma hakkı vardır.
2. Bu hakkın kullanılmasına, yasalara uygun olarak konulmuş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ya da kamu güvenliği, kamu düzeni bakımından ve kamu sağlığının, genel ahlakın korunması ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması- bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka sınırlama getirilemez. Bu madde, silahlı kuvvetler ya da polis teşkilatı mensuplarına bu hakkın kullanılmasında yasal sınırlamalar konulmasını engellemez.
3. Bu maddenin hiçbir hükmü, Sendika Kurma Özgürlüğü ve Sendika Hakkının Korunmasına İlişkin 1948 tarihli Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi’ne Taraf olan Devletlere, bu Sözleşme’de öngörülen güvencelere zarar verecek yasama tedbirleri alma ya da hukuki uygulamalarda bulunma yetkisini vermez.” denmesine ve 4688 sk. 15/a fıkrasında sözü edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari teşkilatında çalışan kamu görevlileri, devletin idare mekanizmasında görevli olan memurlar (kamu görevlileri) olması, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme bu nitelikteki personele atıfta bulunulmaksızın, devletin, yalnızca silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı mensuplarının sendika kurma özgürlüğü hakkının kullanılmasını kısıtlama yetkisi olduğu düzenlenmesine göre, sözü edilen davacı sendika üyesi TBMM çalışanlarının bu kapsamda olmadığı, davacı Sendikanın Anayasaya aykırılık iddialarının bu kapsamda da yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Sivil Memurlar hakkındaki Anayasa Mahkemesinin 2013/21 E., 2013/57 K, 10.4.2013 günlü ve Emniyet Genel Müdürlüğündeki Sivil Memurlar hakkındaki Anayasa Mahkemesi’nin 2013/130E., 2014/18K., 29.1.2014 günlü kararları da gözetildiğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari teşkilatında çalışan kamu görevlileri sendika kurma hakkı yönünden, kanun koyucuya Anayasa ile ‘sınırlandırma’ yapması yönünde verilen yetkinin, 4688 sayılı Kanunun 15/a maddesi ile tamamen yasaklama şeklinde kullanılması Anayasa’nın 13 ve 51. maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1. Davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmekle 4688 sayılı Yasanın 15/a fıkrası “Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatı...” cümlesinin Anayasaya aykırılığı yönünden incelenmek üzere itirazen gerekçesi yazıldıktan sonra Anayasa Mahkemesine gönderilmesine,
2. Dosyanın incelenmesinin tamamlanmasına kadar 6216 sayılı Yasanın 40/5. fıkrası uyarınca 5 ay süre ile yargılamanın durdurulmasına, bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesi dosyayı ele alarak karar verir ve mahkememize kararı gönderilir ise dosyanın ele alınarak taraflara yeni duruşma gününü bildirilmesine,
3. 5 aylık süre içerisinde Anayasa Mahkemesi kararı gelmez ise dosya ele alınarak yargılamaya devam edilmesine,
Bu nedenle dosyanın yeniden ele alınacağı 5 aylık süre tamamlanacağı 09/11/2015 günü saat 13:50’ye bırakılmasına karar verildi.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2015/62
Karar Sayısı : 2015/84
Karar Tarihi : 30.9.2015
R.G. Tarih-Sayı : 20.10.2015-29508
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 2. İş Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 25.6.2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15. maddesinin birinci fıkrasının 1.12.2011 tarihli ve 6253 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (13) numaralı fıkrası ile değiştirilen (a) bendinde yer alan "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı,." ibaresinin, Anayasa'nın 13. ve 51. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.
OLAY: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı idari teşkilatında görev yapan kamu görevlilerinin sendika üyesi olma haklarının bulunduğunun tespiti ve birikmiş üyelik aidatlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi talebiyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
II- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKMÜ
Kanun'un itiraz konusu kuralı da içeren 15. maddesi şöyledir:
"Sendika üyesi olamayacaklar
Madde 15- Bu Kanuna göre kurulan sendikalara;
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde çalışan kamu görevlileri,
b) Yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar,
c) Bu Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların müsteşarları, başkanları, genel müdürleri, daire başkanları ve bunların yardımcıları, yönetim kurulu üyeleri, merkez teşkilâtlarının denetim birimleri yöneticileri ve kurul başkanları, hukuk müşavirleri, bölge, il ve ilçe teşkilâtlarının en üst amirleri ile bunlara eşit veya daha üst düzeyde olan kamu görevlileri, belediye başkanları ve yardımcıları,
d) Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksek okulların müdürleri ile bunların yardımcıları,
e) Mülkî idare amirleri,
f) Silahlı Kuvvetler mensupları,
g) (İptal: Anayasa Mahkemesi'nin 10/4/2013 tarihli ve E.: 2013/21, K.: 2013/57 sayılı Kararı ile.)
h) Millî İstihbarat Teşkilâtı mensupları,
ı) Bu Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşların merkezi denetim elemanları,
j) Emniyet hizmetleri sınıfı, .(İptal: Anayasa Mahkemesi'nin 29/1/2014 tarihli ve E.:2013/130, K.:2014/18 sayılı Kararı ile.)
k) Ceza infaz kurumlarında çalışan kamu görevlileri,
Üye olamazlar ve sendika kuramazlar."
III- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep KÖMÜRCÜ, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir ÖZKAYA ve Rıdvan GÜLEÇ'in katılımlarıyla 1.7.2015 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ayhan KILIÇ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtirazın Gerekçesi
3. Başvuru kararında özetle, uluslararası sözleşmelerde sadece silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı mensuplarının sendika kurma hakkı kapsamı dışında bırakılmalarına imkân tanındığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların bu kapsamda olmadığı, Anayasa Mahkemesinin 10.4.2013 tarihli ve E.2013/21, K.2013/57 ve 29.1.2014 tarihli ve E.2013/130, K.2014/18 sayılı kararları da dikkate alındığında TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların sendika kurmalarını ve sendikalara üye olmalarını yasaklayan itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın 13. ve 51. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
4. İtiraz konusu ibareyle, TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların sendika kurması ve sendikalara üye olması yasaklanmaktadır.
5. 1.12.2011 tarihli ve 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, anılan Kanun'a ekli (I) sayılı cetvelde gösterilen idari teşkilatın, doğrudan TBMM Başkanına ve Genel Sekretere bağlı birimler ile yasama ve denetim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcısına, idari, mali ve teknik hizmetlerden sorumlu genel sekreter yardımcısına, bilgi ve bilişim hizmetlerinden sorumlu genel sekreter yardımcısına ve milli saraylardan sorumlu genel sekreter yardımcısına bağlı birimlerden meydana geleceği belirtilmiş; idari teşkilatın kadroları ise Kanun'a ekli (1) ve (2) sayılı listelerde gösterilmiştir. Anılan listelere göre TBMM idari teşkilatında genel sekreter, hukuk müşaviri ve yasama uzmanı gibi genel idare hizmetleri sınıfına tabi olan personelle birlikte mühendis ve mimar gibi teknik hizmetler sınıfına dahil olan personel de görev yapmaktadır.
6. Anayasa'nın 51. maddesinin birinci fıkrasında, "Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz." denilmek suretiyle işçi ve memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanların sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı anayasal güvenceye bağlanmıştır.
7. Sendika hakkı, demokratik toplumun temeli olan örgütlenme özgürlüğünün bir parçasıdır. Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kollektif oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğüdür. Bu özgürlük, bireylere topluluk hâlinde siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkânı sağlar. Sendika hakkı da çalışanların, bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini gerektirmekte ve bu niteliğiyle örgütlenme özgürlüğü kapsamında yer almaktadır.
8. Sendika kurma hakkı Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ancak milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine dayanılarak kanunla sınırlanabilir. Öte yandan, anılan maddenin beşinci fıkrasında "İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilerek ikinci fıkradaki sınırlama sebepleri dışında da kamu görevlileri yönünden bu hakkın kapsamının daraltılması veya sınırlandırılması ya da hakkın kullanımının yasaklanması mümkün kılınmıştır.
9. Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarına uygun olarak sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkına getirilen sınırlamalar, Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine de aykırı olamaz.
10. Anayasa'nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkeleri iki ayrı kriter olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki kriter arasında sıkı bir ilişki vardır. Temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın, demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte, başka bir ifadeyle öngörülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte, temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekir.
11. Ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile sınırlama araçları arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir. Bu sebeple, kuralın hedeflenen amaca ulaşabilmek için elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
12. Demokratik toplum, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik temeline dayanmaktadır. Örgütlenme özgürlüğü, demokratik toplumun vazgeçilmez ögesini teşkil etmektedir. Demokratik bir toplumda bu özgürlüğe müdahale edilebilmesi, ancak zorlayıcı nedenlerin varlığına bağlıdır. Diğer bir ifadeyle, bu özgürlüğe yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeni bakımından gerekli olduğundan söz edilebilmesi için zorunlu bir nitelik taşıması gerekmektedir.
13. TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların sendika kurmasını ve sendikalara üye olmasını yasaklayan itiraz konusu kuralın, sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkına müdahalede bulunduğu açıktır. İtiraz konusu kuralda, TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların sendika kurmasının yasaklanmasının, yasama organının çalışma düzeninin korunması amacına dayandığı anlaşılmaktadır.
14. Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına TBMM tarafından yerine getirileceği ifade edilmekte; 87. maddesinde de TBMM'nin görev ve yetkileri, "kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek" olarak öngörülmektedir. Anayasa'nın 87. maddesiyle genel olarak çerçevesi çizilen yasama görev ve yetkisi, Anayasa'nın 75. maddesi uyarınca genel oyla seçilen milletvekilleri aracılığıyla yerine getirilmektedir. TBMM idari teşkilatında görev yapan personelin temel görevi ise TBMM Genel Kuruluna, Başkanlık Divanına, komisyonlara, siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine yasama işlevinin gerektirdiği her türlü bilgi desteği ile idari ve teknik destek sunmaktır.
15. Sendikalar, üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla, üyelerinin üretimden gelen güçlerine dayanarak faaliyet gösteren örgütlü yapılardır. Bireysel olarak zayıf durumda bulunan çalışanlar, örgütlenmek ve sendikalaşmak suretiyle işveren karşısındaki pazarlık güçlerini artırmakta, gerek hak ve menfaatlerinin korunmasında gerekse sorunlarının çözümünde etkin bir konum elde etmektedirler. Bu bakımdan, sendikalaşmanın sosyal adaletin tesisine hizmet eden önemli bir demokratik araç olduğu söylenebilir.
16. Bununla beraber, sendikalaşma olgusunun, kurumların çalışma düzenini olumsuz etkileme potansiyeline sahip olduğu da açıktır. Bu durum, işin doğasından kaynaklanmakta olup sadece bu gerekçeyle örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olan sendika kurma hakkının kural olarak ortadan kaldırılması, demokratik toplum gerekleriyle örtüşmez. Bunun yanında, katı bir disiplin ve hiyerarşik düzen gerektiren kimi mesleklerde çalışma düzeninin bozulması, kamu düzeninin de telafisi mümkün olmayacak şekilde bozulmasına neden olabileceğinden bu gibi durumlarda, kamusal yarara üstünlük tanınarak ilgili mesleklerle sınırlı olarak sendikalaşmanın yasaklanması söz konusu olabilir.
17. Yerine getirdikleri görevler yukarıda belirtilen TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapan personelin sendikalaşmasının, çalışma düzeni üzerinde yaratacağı etkinin, bunların sendika kurma hakkından yoksun bırakılmalarını zorunlu kıldığı söylenemez. Zira bu kişilerin yürüttüğü hizmetlerde meydana gelebilecek aksamalar, yasama organının çalışma düzeni yönünden telafisi güç ve imkânsız zararların oluşmasına yol açmamaktadır. Dolayısıyla, TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapan personelin sendika kurma hakkından yoksun bırakılmasının, demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşıdığı söylenemez.
18. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadı da bu yönde olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "Örgütlenme Hakkı"nı düzenleyen 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi uyarınca, ancak ikna edici ve zorlayıcı gerekçelerin bulunması hâlinde, devletin idare mekanizmasında görev yapan kamu görevlilerinin sendika kurma hakkına meşru kısıtlamaların getirilebileceği belirtilmektedir (Demir ve Baykara/Türkiye (BD), Başvuru No:34503/97, 12/11/2008, par.119).
19. Bu durumda, TBMM Başkanlığı idari teşkilatında görev yapanların sendika kurma ve sendikalara üye olmalarının yasaklanması suretiyle sendika hakkına yapılan müdahale, demokratik toplum düzeni açısından gerekli bir müdahale niteliği taşımamaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu ibare, Anayasa'nın 13. ve 51. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
V- HÜKÜM
25.6.2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 15. maddesinin birinci fıkrasının, 1.12.2011 tarihli ve 6253 sayılı Kanun'un 41. maddesinin (13) numaralı fıkrası ile değiştirilen (a) bendinde yer alan "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı,." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 30.9.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
Burhan ÜSTÜN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ