logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.2003/48, K.2003/76, 23/07/2003, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı : 2003/48

Karar Sayısı : 2003/76

Karar Günü : 23.7.2003

Resmi Gazete tarih/sayı: 11.09.2004/25580

 

İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Cumhuriyet Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri Prof.Dr.Oğuz OYAN ve Mustafa ÖZYÜREK

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : Ankara 6. Vergi Mahkemesi

DAVALARIN KONUSU : 3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1. ve 2. maddelerinin, Anayasa'nın 2., 10., 11. ve 73. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemidir.

II- YASA METİNLERİ

A- İptali İstenilen Yasa Kuralları

3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1 ve 2. maddeleri şöyledir :

1- “MADDE 1.- 18.2.1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan (I), (II), (III) ve (IV) sayılı tarifelere göre vergiye tâbi olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıtlı bulunan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere 2003 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar, ek motorlu taşıtlar vergisine tâbidir.

Ek motorlu taşıtlar vergisi, bu Kanunun yayımı tarihinde tahakkuk etmiş ve tebliğ edilmiş sayılır.

Kanunun yayımı tarihinde 2003 yılı için adına motorlu taşıtlar vergisi tahakkuk etmiş olan gerçek ve tüzel kişilerden, bu taşıtlar dolayısıyla 2003 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi kadar ek motorlu taşıtlar vergisi alınır. Verginin birinci taksiti, bu Kanunun yayımını izleyen ayın sonuna kadar, ikinci taksiti ise 2003 yılının Ekim ayı sonuna kadar eşit taksitler halinde taşıtın kayıtlı olduğu yerin vergi dairesine ödenir.

Tahsil edilen vergiler üzerinden 2.2.1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı Kanuna göre mahallî idarelere pay verilmez.”

2- “MADDE 2.- 29.7.1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 ve 12 nci maddelerinde yazılı bina, arsa ve arazilerin 2003 yılı vergi matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek emlak vergisi alınır.

Bina ve arazi vergisi ile ilgili muaflık ve istisnalar, bu vergi bakımından da geçerlidir. 2003 yılında bina ve arazi vergisi mükellefi olanlar, bu verginin de mükellefidirler.

Bu vergi, 2003 yılı bina ve arazi vergisi matrahı üzerinden bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren Emlak Vergisi Kanununda yer alan nispetlere göre belediyelerce hesaplanır. Hesaplanan vergi, başka bir işleme gerek olmaksızın tahakkuk etmiş sayılır.

Bu Kanunun yayımı tarihine kadar emlak vergisi beyannamesi veya bildirimi verilmemiş olması halinde vergi, Emlak Vergisi Kanununun 32 nci maddesine göre belirlenecek bina ve arazi vergisi matrahı üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilir.

Tahakkuk ettirilen ek emlak vergisi, mükelleflerce 2003 yılı emlak vergisi taksit süreleri içinde belediyelere iki eşit taksitte ödenir.

Bu maddeye göre tahsil edilen ek emlak vergisinden, Emlak Vergisi Kanununun mükerrer 38 inci maddesinde belirtilen oranlarda büyükşehir belediyesine pay verilir.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçesinde ve başvuru kararlarında Anayasa'nın 2., 10., 11. ve 73. maddelerine dayanılmıştır.

III- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.

IV- ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

A- Birleştirme Kararı

3.4.2003 günlü, 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1 ve 2. maddelerinin iptali istemiyle açılan iptal davası ile itiraz başvuruları arasındaki hukuki irtibat nedeniyle, 2003/53 ve 2003/54 Esas sayılı dava dosyalarının 2003/48 Esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esaslarının kapatılmasına, esas incelemenin 2003/48 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine, OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

B- Yasa'nın 1. Maddesinin İncelenmesi

Başvurularda, kuralla getirilen ek vergi yükümlülüğünün, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen sosyal hukuk devletinin gereği olan “hukuk güvenliği ilkesi” ile 10. maddesindeki “yasa önünde eşitlik ilkesi” ve 73. maddesindeki “malî güce göre vergilendirme ve vergi yükünün adaletli ve dengeli bir şekilde dağılımı ilkesi”ne aykırılığı ileri sürülmektedir.

4837 sayılı Yasa'nın iptali istenen 1. maddesiyle 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 5. ve 6. maddelerinde yer alan tarifelere göre, 2003 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar bu Kanun'un yayımlandığı tarihte sicilde kayıtlı bulunan taşıtlardan ek motorlu taşıtlar vergisi alınacağı öngörülmüştür.

İptali istenilen kuralları içeren Yasa'nın genel gerekçesinde, “2003 yılı ekonomik istikrarının gerçekleştirilmesi bakımından gayri safi millî hasılanın % 6,5'i seviyesinde öngörülmüş olan kamu sektörü faiz dışı fazla hedefine ulaşabilmek için ilave tedbir olarak gelir artırıcı politikaların uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu hedefin tutturulması konusundaki kararlılığın bir göstergesi olarak servet üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar ve ek emlak vergisi alınması gereği doğmuştur.

Gelir artırıcı tedbirlerin uygulamasında, vergi yükünün adil bir şekilde dağılımının sağlanması önem taşımaktadır. Bu nedenle özellikle servet üzerinden alınan vergilere yönelik olarak düzenleme yapılması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde son yıllarda dolaylı vergilerin yükü giderek artan bir seyir izlemiştir. 2003 yılında olduğu gibi orta vadede malî disiplini sağlamak ve kamu borç stokunun azalan seviyelerde sürdürülmesini temin etmek için, ek motorlu taşıtlar ve ek emlak vergisi uygulaması ile vergi yükünde dolaylı vergiler lehine olan trendin değiştirilmesine yönelik olarak bir düzenleme yapılmış olmaktadır. Böylece dolaylı-dolaysız vergi yükündeki olumsuzluğun iyileştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.

denilmektedir.

Anayasa'nın 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.” denilmektedir. Burada verginin malî güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.

Ekonomi ve vergi hukuku alanında malî güce ilişkin göstergelerin gelir, sermaye ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir. Malî güç, ödeme gücünün kaynağı, dayanağı, nedeni ve varlık koşuludur. Yasakoyucunun vergilendirmede, kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile malî güçlerini gözönünde bulundurması gerekir.

Vergide genellik ilkesi, herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder. Malî güce göre vergilendirme, verginin, yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup, malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı, farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır. Diğer bir anlatımla, yükümlülerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarıdır.

Hukuk devleti, tüm devlet organlarının eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, yönetilenlere güçlü, etkin ve kapsamlı biçimde hukuksal güvencenin sağlandığı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, hukukun evrensel kurallarına saygı gösterildiği ve adaletli bir hukuk düzeninin gerçekleştirildiği devlettir. Hukuk devletinin öğeleri arasında eşitlik ilkesi de vardır.

Yasa'nın iptali istenen 1. maddesiyle 2003 yılı içinde alınan motorlu taşıtlar vergisi aynı yıl içinde aynı miktarda ek vergi adı altında ikinci kez alınmaktadır. Oysa, 197 sayılı Yasa gereğince 2003 yılı için motorlu taşıtlar vergisinin Vergi Usul Kanunu'na göre yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle zaten güncelleştirilerek alınmaktadır. Güncelleştirilen yeni miktar üzerinden 2003 yılında ikinci kez ek vergi tahakkuk ve tahsil edilmek suretiyle vergi yükü araç sahipleri aleyhine ağırlaştırılmakta, gelir ve kurumlar vergisi yükümlüleri gibi diğer vergi mükelleflerine de yansıtılmamaktadır. Bu durum, vergi yükünün dengeli, adil, ölçülü ve eşit dağılımını engelleyerek Anayasa'nın 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.

Yasa'nın genel gerekçesinde, ekonomik istikrarı sağlamak ve kamu borç stokunun azaltılmasını temin amacıyla bu düzenlemenin yapıldığı açıklanmakta ise de bunun olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı haklı bir neden olarak kabulü mümkün görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Yasa'nın 1. maddesi Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.

Konunun, Anayasa'nın 10. maddesi yönünden incelemesine gerek görülmemiştir.

Haşim KILIÇ ve Yalçın ACARGÜN iptal kararına farklı gerekçe ile katılmış, Mustafa BUMİN, Samia AKBULUT, Sacit ADALI ve Aysel PEKİNER ise bu görüşlere katılmamışlardır.

C- Yasa'nın 2. Maddesinin İncelenmesi

Dava dilekçesinde, Yasa'nın 2. maddesinin ikinci fıkrasına göre, 2003 yılında bina ve arazi vergisi mükellefleri, ek verginin de mükellefi sayıldığından vergi adaleti ve vergi yükünün dengeli dağılımı gözetilmediği ve mükelleflerin ödeme güçlerinin gözönünde bulundurulmadığı, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.

4837 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'na göre, emlak vergisinin konusuna giren bina, arsa ve arazilere ilişkin 2003 yılı matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek emlak vergisi alınması öngörülmüştür.

Vergide genellik ilkesi yukarıda da belirtildiği gibi herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesi anlamını içerir. Malî güce göre vergilendirme, verginin, yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup, malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir. Vergide eşitlik ilkesi ise malî gücü aynı olanlardan aynı, farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır. Diğer bir anlatımla, yükümlülerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarıdır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Yasası'nın 1. maddesine göre, Türkiye sınırları içerisinde bulunan “bina”lar bina vergisine, 12. maddesine göre de, “arazi ve arsa”lar arazi vergisine tabidirler.

Emlak vergisinin bir servet vergisi olması nedeniyle bu tür vergilerde ödeme gücüne ulaşabilmesi için mükellefin kişisel ve sosyal durumu ile sahibi olduğu emlakın konumu, değeri ve bazı amaçlar için öngörülen teşvik edici etkenlerin gözetileceği kuşkusuzdur. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'ndaki muaflık ve istisnaların ek vergiler yönünden de geçerli olduğu iptali istenen maddenin ikinci fıkrasında belirtilmiştir.

Buna göre, Emlak Vergisi Kanunu'nun 4. ve 5. maddelerinde öngörülen muaflık ve istisnalar ek vergiler için de uygulanacağından emlak sahibi mükellefler yönünden kimi olumsuzluklar giderilmeye çalışılarak vergi yükünün adil ve dengeli dağılımının sağlanması amaçlanmıştır.

Bu nedenle, madde Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırı görülmemiştir.

İptal isteminin reddi gerekir.

Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Ahmet AKYALÇIN ve Mehmet ERTEN bu görüşe katılmamışlardır.

V- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ

2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, Yasa'nın belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi'nce iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.

4837 sayılı Yasa'nın iptal edilen 1. maddesi nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan 3. maddesinde yer alan “1 ve”, “197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu ile” ibarelerinin de iptali gerekir.

 

VI- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ

3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un;

A- 1. maddesi iptal edildiğinden, bu maddenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya imkansız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA,

B- 2. maddesinin yürürlüğünün durdurulması isteminin REDDİNE,

23.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.

VII- SONUÇ

3.4.2003 günlü, 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un ;

A- 1. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN, Samia AKBULUT, Sacit ADALI ile Aysel PEKİNER'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

B- 2. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Ali HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Ahmet AKYALÇIN ile Mehmet ERTEN'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C- 1. maddesinin iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan 3. maddesinde yer alan “ 1 ve”, “197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu ile” ibarelerinin de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,

23.7.2003 gününde karar verildi.

 

 

 

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Samia AKBULUT

 

 

 

Üye

Yalçın ACARGÜN

Üye

Sacit ADALI

Üye

Ali HÜNER

 

 

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Aysel PEKİNER

Üye

Ertuğrul ERSOY

 

 

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

       

 

 

KARŞIOY YAZISI

 

4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun'un 1. maddesiyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 5. ve 6. maddelerinde yer alan tarifelere göre vergiye tabi olan taşıtlardan, 2003 yılında bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar vergisi alınması öngörülmüştür.

Ek motorlu taşıtlar vergisi alınmasına ilişkin yasa kuralı, 11 Nisan 2003 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir. Bu tarih itibariyle vergileme dönemi henüz kapanmadığından Yasa'nın gerçek anlamda geriye yürümesi söz konusu değildir.

Gerek Federal Almanya Anayasa Mahkemesi ve gerekse Türk Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, bir yasa kuralının eski yasa döneminde tamamlanmış ve hukuki sonuçlarını doğurmuş hukuki durum, ilişki ve olaylara uygulanması halinde gerçek anlamda geriye yürümeden söz edilebilir ve ancak bu durumda kazanılmış haklar ihlâl edilebilir. Uyuşmazlık konusu kural vergilendirme dönemi bitmeden yürürlüğe girdiğinden, kazanılmış hakların ihlâlinden ve Anayasa'nın 2. maddesinde öngörülen hukuk devletine aykırılıktan söz edilemez. Kaldı ki başta Federal Almanya Anayasa Mahkemesi olmak üzere kimi ülkeler Anayasa Mahkemeleri kural olarak gerçek geçmişe yürümeyi geçersiz saymakla beraber bu konuda dahi kimi istisnalara yer vermektedirler. Örneğin, kişilerin yasa değişikliği yapılacağı ve bu değişikliğin geriye yürüyeceğini bilmeleri halinde veya geçmişe etkili yürürlüğe girmede kamu yararının bulunması gibi durumlarda iptal kararları vermemektedirler.

4837 sayılı Yasa'nın genel gerekçesinde;

Ülkemizin ekonomik açıdan daha kuvvetli bir duruma gelmesi ve istikrarlı bir büyüme ortamının temin edilmesi açısından gelir politikası önem taşımaktadır. Ekonominin istikrarlı bir yapıya kavuşturulması ve borç stokunun gayri safi millî hasılaya oranının azaltılması suretiyle sürdürülebilirliğini temin bakımından faiz dışı fazla hedefinin gerçekleşmesi en temel unsuru oluşturmaktadır. Bu nedenle, 2003 yılı bütçe hedeflerinin gerçekleştirilmesi için gelir artırıcı ek tedbirlerin uygulamaya konulması gerekmektedir.

2003 yılı ekonomik istikrarının gerçekleşmesi bakımından gayri safi millî hasılanın % 6,5'i seviyesinde öngörülmüş olan kamu sektörü faiz dışı fazla hedefine ulaşabilmek için ilave tedbir olarak gelir artırıcı politikaların uygulanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu hedefin tutturulması konusundaki kararlılığın bir göstergesi olarak servet üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek motorlu taşıtlar ve ek emlak vergisi alınması gereği doğmuştur.

Gelir artırıcı tedbirlerin uygulamasında, vergi yükünün adil bir şekilde dağılımının sağlanması önem taşımaktadır. Bu nedenle özellikle servet üzerinden alınan vergilere yönelik olarak düzenleme yapılması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde son yıllarda dolaylı vergilerin yükü giderek artan bir seyir izlemiştir. 2003 yılında olduğu gibi orta vadede malî disiplini sağlamak ve kamu borç stokunun azalan seviyelerde sürdürülmesini temin etmek için, ek motorlu taşıtlar ve ek emlak vergisi uygulaması ile vergi yükünde dolaylı vergiler lehine olan trendin değiştirilmesine yönelik olarak bir düzenleme yapılmış olmaktadır. Böylece dolaylı-dolaysız vergi yönündeki olumsuzluğun iyileştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmaktadır” denilmektedir.

4837 sayılı Yasa'nın genel gerekçesinde açıkça belirtildiği gibi, ülkemizin karşılaştığı ekonomik çöküşü düzeltmek ve ekonomiyi istikrarlı bir yapıya kavuşturarak borç stokunun gayrisafi millî hasılaya oranının düşürülmesini sağlamak amacıyla ek motorlu taşıtlar vergisi dahil kimi düzenlemelerin yapılması zarureti hasıl olmuştur.

Anayasa Mahkemesi'nin 28.3.2001 günlü, Esas: 1999/51, Karar: 2001/63 sayılı kararında belirtildiği gibi, oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması için sosyal ve ekonomik koşulların zorunlu kıldığı durumlarda kamu yararı gözetilerek vergi dönemi kapanmadan ek vergi konulmasında Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırılık yoktur.

Açıklanan nedenlerle, 4837 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin iptaline ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

 

 

 

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Üye

Samia AKBULUT

Üye

Sacit ADALI

 

 

 

 

KARŞIOY YAZISI

3.4.2003 günlü, 4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1. ve 2. maddelerinin iptali istemiyle açılan davalar sonucunda verilen 23.7.2003 günlü, E.2003/48, K.2003/76 sayılı kararın (B) bölümüyle, 4837 sayılı Kanun'un 2. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine dair bölümüne aşağıda açıkladığım nedenlerle katılmıyorum.

4837 sayılı Yasa'nın iptal konusu 2. maddesiyle, 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu'nun 1 ve 12. maddelerinde yazılı bina, arsa ve arazilerinin 2003 yılı vergi matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek emlâk vergisi alınması öngörülmektedir.

Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Bu bağlamda, hukuk devletinde yasakoyucu, yasaların yalnız Anayasa'ya değil, evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.

Anayasa'nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” denilmektedir.

Anayasa'nın vergi ödevi başlıklı 73. maddesinde de, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu 4837 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile, emlâk vergisine tabi olan bina, arsa ve arazilerin, 2003 yılı vergi matrahları üzerinden, 1319 sayılı Yasa'da yer alan nispetlere göre belediyelerce hesaplanacak ve bu hesaplanan vergi tahakkuk etmiş sayılacaktır. Böylece, 1319 sayılı Yasa'ya göre, 2003 yılı için gerçekleştirilmiş vergiyi doğuran olay üzerinden emlâk vergisine tabi taşınmazlar için ikinci kez aynı olay nedeniyle ek emlâk vergisi alınması söz konusudur. Kural olarak vergi yasalarının geriye yürütülmemesi gerekmektedir. Ortada zorunlu nedenlere ve kamu yararına dayanılmaksızın getirilen kuralla, geriye yürümeyi kapsar şekilde düzenleme yapılmaktadır. Anayasa Mahkemesi'nin daha evvel verdiği bir kararında, deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanması zorunlu neden olarak ve burada kamu yararının mevcut olduğu benimsenmiştir. 4837 sayılı Yasa ile getirilen ek vergiler getirilmesi için hiçbir zorunlu nedenler ve kamu yararı da bulunmamaktadır. Bu nedenle ekonomik istikrarı sağlamak gerekçesini, geriye yürütme açısından da zorunlu neden saymak mümkün değildir.

Vergi adaleti kavramı, üzerinde yüzyıllardan beri tartışılan, kesin ve mutlak olmayan, halkın anlayışına, zamana ve yere göre değişen bir nitelik taşır. Vergilemede mutlak adaleti gerçekleştirmenin imkânsız olması karşısında, bazı teknik esaslar ölçüt olarak ele alınmaktadır. Bunların en başta gelenleri ise, genel vergileme, vergide eşitlik, mali güce göre vergi alma gibi ölçütlerdir.

Genel vergileme ilkesi, ülkedeki herkesin, fark gözetilmeksizin kendi gelir ve mallarından vergi vermek zorunluluğunu gerektirir. Vergide eşitlik ise, bireylerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını ifade eder.

Mali güce göre vergileme ise, herkesin ekonomik gücü ile orantılı vergi ödemesidir. Kişinin mali gücü arttıkça ödeyeceği vergi yükü de artacaktır. Esasen bu durum, vergide eşitlik ve adalet ilkelerine dayanmakta ve sosyal devlet anlayışının bir uzantısı olarak anlaşılmaktadır.

4837 sayılı Yasa'da malî güce göre vergilendirme ilkesine de uyulmamıştır. Bu konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin 6.7.1995 gün, E.1994/80, K.1995/27 sayılı kararında aynen “malî güce göre vergilendirme ise, verginin kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır. Bu ilke, malî gücü fazla olanın, malî gücü az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler. Malî gücün tanımı Anayasa'da bulunmamakla birlikte, genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmakta, kamu maliyesi yönünden ise gelir, servet ve harcamalar malî gücün göstergeleridir. Verginin malî güce göre alınması aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracıdır... Yasakoyucu, anayasal kurallara uymak koşuluyla, gelir, servet ya da harcamanın vergilendirilmesinde konulara, nitelik veya miktarlara göre kimi değişik ölçütler getirebilir; gelirin unsurlarına ve miktarına göre ayrı yükümlülükler ve oranlar belirleyebilir” denilmektedir. Bu anlatımlar uyarınca iptal konusu kurallar, Anayasa'nın 73. maddesine de aykırı görülmektedir.

Vergide genellik ilkesi, yalnızca belli vergi konularından ve belli kişilerden ek vergi alınmasıyla gerçekleştirilmiş sayılamaz. Zira bu ilke, ülke sınırları içerisinde bulunan herkesin toplam vergi yüküne katılmasını gerektirmektedir. Genellik ilkesi, sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir, servet ya da harcamalar üzerinden vergi ödenmesini amaçlar.

İptal konusu 4837 sayılı Yasa ile getirilen kurallar, kapsam bakımından çok dar ve yalnızca motorlu taşıtlar ile emlâk vergisi mükellefleri için ek vergiler getirilmekle vergilemede genellik ve eşitlik ilkelerine, mali güce göre vergi alınması ilkesine aykırı olduğu gibi, 2003 yılı bakımından vergi yasalarına tabi olan vergiyi doğuran olaylara, zorunlu bir neden olmadan yeni bir ek vergi getirilmesiyle de vergide yasallık ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir.

Anayasa'nın 73. maddesinde kurala bağlanan vergi adaleti ve diğer ilkeler, sadece şeklî olarak sağlanamaz. Bu ilkelerin belki de ilk gereği, vergisini ödeyen ile ödemeyeni eşit tutmamak ve ödemeyenin üzerine etkili olarak gitmektir. Bu, Devletin vergilendirmede en önemli görevi olmak zorundadır. Bu nedenlerle, vergisini ödeyen kesime sürekli ek vergi çıkarmak ve vergisini zamanında veya hiç ödemeyenlere sık sık vergi affı çıkartmak ve bu tür kişileri nasıl olsa af çıkar düşüncesine sokmak, vergi adaleti ve diğer vergilendirme ilkelerine de uygun düşmemektedir.

Yukarıda izah ettiğim nedenlerle, iptal konusu kurallar, Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırılık oluşturduğundan, 4837 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu yöndeki iptal isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

 

Üye

Ali HÜNER

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

 

3.4.2003 günlü, 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun'un Ek Emlâk Vergisine ilişkin dava konusu 2. maddesinde, 29.7.1970 günlü, 1319 sayılı Emlâk Vergisi Yasası'nın 1 ve 12. maddelerinde yazılı bina, arsa ve arazilerin 2003 yılı vergi matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ek emlâk vergisi alınacağı; bina ve arazi vergisi ile ilgili muaflık ve istisnaların bu vergi bakımından da geçerli kabul edildiği; 2003 yılında bina ve arazi vergisi mükellefi olanların bu verginin de mükellefi oldukları, bu verginin, 2003 yılı bina ve arazi vergisi matrahı üzerinden bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren Emlâk Vergisi Kanununda yer alan nispetlere göre belediyelerce hesaplanacağı; hesaplanan verginin, başka bir işleme gerek olmaksızın tahakkuk etmiş sayılacağı belirtilmekte, ayrıca emlâk vergisi beyannamesi ve bildirimi yapılmaması halinde uygulanacak işlemler ile ödenme biçimi ve bu vergiden büyükşehir belediyelerine verilecek pay miktarı düzenlenerek, 5. maddesinde de Yasa'nın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmektedir. Buna göre, 10.4.2003 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren söz konusu Yasa ile 2003 yılı için gerçekleşmiş vergiyi doğuran olay üzerinden emlâk vergisine tâbi taşınmazlar için ikinci kez aynı olay nedeniyle ek emlâk vergisi alınmakta, böylece bir çeşit çifte vergilendirme yapıldığı gibi verginin geriye yürütülmesi de sağlanmaktadır.

Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu; vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülerek Anayasa'nın 2. maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir.

Gerçekten, devletin vergilendirme yetkisinin sınırı aynı zamanda kişilerin hak ve özgürlüklerinin de sınırını oluşturduğundan bu yetkinin keyfiliğe kaçacak biçimde kullanılmasının önlenmesi hukuk devleti olmanın gerekleri arasında öncelikli bir yere sahip bulunmaktadır. Vergilendirme alanında olası keyfi uygulamalara karşı düşünülen ilk önlem, kuşkusuz yasallık ilkesidir. Ancak vergilerin yasayla getirilmesi yalnız başına vergilendirme yetkisinin keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını engelleyemeyeceğinden yasallık ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması, idare ve kişiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi geçmişe yürümemesi, önceden bilinebilme özelliği bulunması ve hukuki güvenlik ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir. Özellikle mülkiyet ve miras hakkı, özel hayatın gizliliği, çalışma ve sözleşme özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerle olan yakın ilgisi nedeniyle vergilendirme yoluyla getirilen sınırlamaların, Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca ölçülü ve adil olması hakkın özüne dokunmaması kısaca demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum içinde bulunması da zorunludur. Bu nedenle, 4837 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile yapıldığı gibi, çifte vergilendirme, geriye yürüme ve ek verginin yalnız iki vergi türüyle sınırlı tutularak vergi yükünün dağılımında eşitliğin bozulması gibi durumların Anayasa'nın belirtilen ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır.

Ne var ki vergi hukuku alanında kabul gören ve Anayasa ile de güvence altına alınan vergilendirme esaslarından, kimi durumlarda sapmalar görülebilmektedir. Ancak, hayatın olağan akışı içinde normal kabul edilemeyecek doğal felaketler, savaş ve seferberlik hali, siyasi, ekonomik ve sosyal krizler gibi toplumu temelden sarsabilecek olaylar dışında bu tür sapmalara izin verilmesinin, sosyal adaleti, sosyal refahı ve sosyal güvenliği sağlamakla yükümlü olan hukuk devletinin sosyal niteliği ile uyum sağladığı ileri sürülemez.

Anayasa Mahkemesi, daha önce 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem felâketi nedeniyle çıkarılan 26.11.1999 günlü, 4481 sayılı Yasa'nın motorlu taşıtlar, emlâk, gelir ve kurumlar vergisiyle ilgili benzer hükümleri hakkında verdiği red kararının gerekçesinde “deprem nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların giderilmesi ve toplumsal dayanışmanın sağlanmasını” zorunlu neden olarak değerlendirip getirilen düzenlemenin kamu yararı amacına dayandığını kabul etmiştir. Oysa, gerekçesine göre dava konusu düzenleme, böyle zorunlu bir neden dışında kamu sektörü “faiz dışı fazla hedefinin gerçekleştirilmesi” gibi ülkenin uzun süredir içinde bulunduğu ve artık olağanüstü olarak nitelendirilemeyecek ekonomik sıkıntılara sınırlı da olsa çözüm bulmak amacıyla yapılmıştır. Bu mali sıkıntının, öngörülemeyen zorunlu bir nedenle değil, başarısız ekonomik politikalar sonucu ortaya çıktığı açıktır.

Sonuç olarak, vergide genellik ve eşitlik ilkesiyle bağdaşmaması, geriye yürüme ve çifte vergilendirmeye yol açması nedeniyle, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine açık aykırılık oluşturan dava konusu kuralın, iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.

 

 

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Ertuğrul ERSOY

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

Vergi ile ilgili kuralların Anayasa'ya uygunluk denetiminde diğer Anayasa kuralları ile düzenlenen müessese ve ilkelere açıkça ters düşmedikçe denetimin 73. madde ile sınırlı yapılması gerekir.

Anayasa'da malî gücün tanımı bulunmamakla birlikte, kamu maliyesinde malî güç göstergelerinin gelir, servet ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir.

Vergilendirme ilkelerini düzenleyen Anayasa'nın 73. maddesinde; herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılacağı, malî yükümlülüklerin kanunla konulup değiştirileceği veya kaldırılacağı belirtilirken maliye politikasının sosyal amacı gerçekleştirmek olduğuna da yer verilmiştir.

İptali istenilen 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun'un 1. maddesine göre; Kanun'un yayım tarihinde 2003 yılı için adına motorlu taşıtlar vergisi tahakkuk etmiş olan gerçek ve tüzelkişilerden, bu taşıtlar dolayısıyla 2003 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi kadar ek motorlu taşıtlar vergisi alınacaktır.

Servet kapsamındaki taşıt araçlarından alınan verginin ek vergi olarak nitelendirilmesi yoluyla aynı yıl içinde ikinci kez vergilendirilmesinin, Anayasa'nın belirlediği vergilendirme ilkelerine aykırı olup olmadığına gelince; ekonominin istikrarlı bir yapıya kavuşturulması, bütçe hedeflerinin gerçekleştirilmesi için gelir artırıcı ek tedbirlerin uygulamaya konulması gerekliliğinde kamu yararı bulunduğu yadsınamaz. Ülkemizde hangi nedenle olduğunun tartışılmasına girilmeden ekonominin kötü yönetilmesi, iyileştirmeye yönelik önlemlerin yerinde ve zamanında alınmaması gibi nedenlerin irdelenmesi iptali istenilen kuralın anayasal ölçütlerle değerlendirilmesinde esas alınamaz.

Kuşkusuz yasama organının aynı vergiyi doğuran olaylardan ikinci kez ek vergi alınması yetkisini anayasal ölçütlere uyulmaksızın kullanımına olanak tanınamaz. Bu bağlamda, Anayasa'nın malî yükümlülüklerin yasa ile konulması başka bir deyişle vergilerin yasallığı ilkesinin amacı; keyfi, takdire dayalı ve sınırı belli olmayan vergilendirmeyi önlemektir. Vergi yasaları ile, malî yükümlülüklerinin sınırlarının belirlenmesi, bireylerin sosyal ve ekonomik durumları ile temel haklarının etkilenmemesine özen gösterilmesi gerekir. Vergilendirme yetkisi kullanılırken hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesinin zedelenmemesine özen gösterilmelidir. Vergilendirme de, vergi kanunlarının geçmişe yürütülmemesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Ancak bir vergi yasasının henüz tamamlanmamış ve hukukî sonuçlarını doğurmamış hukukî durum ve olaylara uygulanması hukuksal anlamda geriye yürüme olarak nitelendirilememiştir. İptali istenilen kural bu yönü ile Anayasa'ya aykırı değildir. Zira Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihte vergilendirme dönemi kapanmadığından kural gerçek anlamda geriye yürütülmemiştir.

Öte yandan yasakoyucu, anayasal kurallara uymak koşuluyla, gelir, servet ya da harcamanın vergilendirilmesinde, konulara, nitelik veya miktarlara göre değişik ölçütler getirebilir, gelirin unsurlarına ve miktarına göre ayrı yükümlülükler ve oranlar belirleyebilir.

İptali istenilen kuralla, bir servet göstergesi olan motorlu taşıtların ek vergi adı altında yeniden vergilendirilmesinde, taşıtların nitelikleri gözönünde bulundurulmak suretiyle yapılan hukukî değerlendirme aynı durum ve konumdaki her taşıt sahibini kapsadığı ve herkes için geçerli olduğu için eşitlik ilkesinin zedelediğinden sözedilemez.

Verginin malî güce göre alınması ilkesinin dava konusu kuralla gözetilip gözetilmediğine gelince; “ödeme gücü” anlamını içeren “malî güç”, verginin yükümlülerin ekonomik güçlerine göre alınmasını gerektirir. Malî güce göre vergilendirme aynı zamanda vergi adaletinin sağlanmasının yoludur. Kuralla, motorlu taşıtlar vergisi yükümlülerinin ek vergi adı ile yeniden vergilendirilmelerinin “malî gücü” aşan, adaletsiz bir vergi olduğu düşünülemez. Zira, vergilendirmenin içerdiği kamu yararı karşısında bireyin sahip olduğu servet nedeniyle vergilendirilmesi ölçülü ve adîldir. Bu durumda kuralın malî gücü aşan bir vergilendirme içerdiği söylenemez.

Bu nedenlerle, 4837 sayılı Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun'un “Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi” başlıklı 1. maddesinde düzenlenen kuralın, Anayasa'ya aykırı olmadığı düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

 

Üye

Aysel PEKİNER

 

 

 

 

KARŞIOY YAZISI

 

4837 sayılı “Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun”un 1. maddesinde, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 5. ve 6. maddelerinde yer alan I, II, III ve IV sayılı tarifelere göre vergiye tabi olan ve bu Kanun'un yayımlandığı tarihte ilgili sicilde kayıtlı bulunan taşıtların bir defaya mahsus olmak üzere 2003 yılı için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisine tabi olacakları; 2. maddesinde de, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 1. ve 12. maddelerinde yazılı bina, arsa ve arazilerin 2003 yılı vergi matrahları üzerinde bir defaya mahsus olmak üzere ek emlak vergisi alınacağı, muaflık ve istisnalar, verginin 2003 yılı bina ve arazi vergi matrahı üzerinden Kanun'un yayımı tarihinden itibaren Emlak Vergisi Kanunu'nda yer alan nispetlere göre belediyelerce hesaplanacağı, iki eşit taksitte ödeneceği, Kanun'un yayımı tarihine kadar emlak vergisi beyannamesi veya bildirimi verilmemiş olması halinde verginin Emlak Vergisi Kanunu'nun 32. maddesine göre belirlenecek bina ve arazi vergisi matrahı üzerinden tarh ve tahakkuk ettirileceği, tahsil edilen ek emlak vergisinden, Emlak Vergisi Kanunu'nun mükerrer 38. maddesinde belirtilen oranlarda büyükşehir belediyesine pay verileceği belirtilmiştir.

Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.

Hukuk devletinde, vergilendirme yetkisi hukuk kuralları çerçevesinde kullanılmalı, adil olmalı, vergilendirmenin temel ilkeleri gözetilmelidir.

Öte yandan, Anayasa'nın 73. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür”; ikinci fıkrasında “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır”; gerekçesinde de “vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin adaletli ve dengeli dağılımı ilkesi geliştirilmiştir...” denilmiştir. Bununla, Anayasakoyucu, verginin mali güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin sağlanmasını amaçlamıştır.

Vergide genellik ilkesi, herhangi bir ayırım yapılmaksızın, mali gücü olanların kamu hizmetleri giderlerini karşılamak için vergi yüküne katılımını ifade eder. Bu durum gözetildiğinde gelir ve malı olan herkesin ekonomik gücü ile orantılı olarak vergi vermek zorunluluğu bulunmaktadır. Yalnızca belli konulardan ve belli kişilerden vergi alınmasıyla bu ilkenin amacı gerçekleştirilmiş sayılamaz.

Ek verginin, mali gücün belirlenmesinde dayanak oluşturan servet, gelir ve harcamalardan mali güce göre alınarak vergide genelleme yapılması gerekirken sadece servetin konusu olan motorlu taşıtlar ve emlâklardan alınmasını öngören itiraz konusu düzenlemenin Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine uygunluğundan söz edilemez.

Yasa'nın genel gerekçesinde, ülkenin ekonomik açıdan daha kuvvetli bir duruma gelmesi ve istikrarlı bir büyüme ortamının temin edilmesi açısından gelir politikasının önem taşıdığı ekonominin istikrarlı bir yapıya kavuşturulması ve borç stokunun azaltılması amacıyla, özellikle servet üzerinden alınan vergilere yönelik olarak düzenleme yapıldığı açıklanmakta ise de bunun olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı haklı bir neden olarak kabulünün mümkün görülmemesi kanısı dava konusu Yasa'nın her iki maddesi içinde geçerlidir. Bu düşünceyi maddeler yönünden ayrıştırmak mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, Yasa'nın ek motorlu taşıtlar vergisi alınmasını öngören itiraz konusu 1. maddesi yanında, ek emlâk vergisi alınmasını düzenleyen 2. maddesinin de Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırılık oluşturduğu düşüncesiyle, iptal isteminin reddi görüşüne katılmıyorum. 23.7.2004

 

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

 

 

KARŞI OY

4837 sayılı Yasa'nın iptali istenen 2. maddesi ile, 2003 yılı ekonomik istikrarının gerçekleştirilmesi için, emlak vergisinin konusuna giren bina, arsa ve arazilerin 2003 yılı matrahları üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere ikinci kez ek emlak vergisi alınması öngörülmüştür.

4837 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin iptaline ilişkin bölümde yer alan, Anayasal denetim bakımından iptali istenen 2. madde ile benzerlik arzeden ve benimde katıldığım çoğunluk kararında belirtildiği gibi;

2003 yılı emlak vergisi, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu uyarınca belirlenen nisbetler üzerinden alınmaktadır. Bu nisbetler üzerinden 2003 yılında ikinci kez ek emlak vergisi tahakkuk ve tahsil edilmek suretiyle vergi yükü emlak sahipleri aleyhine ağırlaştırılmakta, diğer vergi mükelleflerine ise yansıtılmamaktadır. Bu durum, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımını engelleyerek, Anayasa'nın 2. maddesinde öngörülen hukuk devleti ve 73. maddesinde öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır.

Diğer taraftan, bozulan ekonomik istikrarı sağlamak için bir defaya mahsus olmak üzere söz konusu ek vergilerin alınmak istendiği Yasa'nın genel gerekçesinde belirtilmekte ise de, bu gerekçeyi, olağanüstü bir hâl kabul edip haklı bir neden olarak görmek mümkün değildir.

Bu nedenle, 4837 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin iptal isteminin reddine ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.

 

 

Üye

Mehmet ERTEN

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1982
Karar No 2003/76
Esas No 2003/48
İlk İnceleme Tarihi 30/11/-0001
Karar Tarihi 23/07/2003
Künye (AYM, E.2003/48, K.2003/76, 23/07/2003, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - İptal
Başvuru Türü İptal
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Anamuhalefet Partisi Meclis Grubu - Cumhuriyet Halk Partisi
Resmi Gazete 11/09/2004 - 25580
Karşı Oy Var
Farklı/Ek Gerekçe Var
Kararın Yürürlüğünde Erteleme Var
Üyeler Yalçın ACARGÜN
Haşim KILIÇ
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Fulya KANTARCIOĞLU
Ertuğrul ERSOY
Hatice Tülay TUĞCU
Ahmet AKYALÇIN
Enis TUNGA
Mehmet ERTEN

II. İNCELEME SONUÇLARI


4837 Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun 1 Esas - İptal Anayasaya esas yönünden aykırılık 1982/152 yok
2 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1982/2 , 1982/73 yok
3 Esas - İptal Uygulanamaz hale gelme 1982/2 , 1982/73 yok

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Resmi Gazete tarih/sayı         : 25.07.2003/25179

Esas Sayısı                               : 2003/48

Karar Sayısı                            : 2003/9 (Yürürlüğü Durdurma)

Karar Günü                            : 23.7.2003

 

YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: TBMM Anamuhalefet (Cumhuriyet Halk) Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Oğuz OYAN ve Mustafa ÖZYÜREK

YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU: 3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı "Ekonomik İstikrarı Sağlamak için Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun"un; 1 ve 2. maddelerinin, Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptalleri ve bu maddelerin uygulanması sonucu doğabilecek sakıncaların önlenebilmesi için yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

I- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN GEREKÇESİ

29.5.2003 günlü dava dilekçesinde, 4837 sayılı "Ekonomik İstikrarı Sağlamak için Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun"un 1. ve 2. maddelerinin, Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

II- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ

Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen kurallar, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava konusu 3.4.2003 günlü ve 4837 sayılı "Ekonomik İstikrarı Sağlamak için Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun"un 1. maddesi 23.7.2003 günlü, Esas:2003/48, Karar:2003/76 sayılı kararla iptal edildiğinden, iptal kararının yürürlüğe girmesine kadar bu maddenin uygulanmasının daha sonra giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğurabileceği sonucuna varılmıştır.

Bu nedenle, 23.7.2003 günlü, Esas:2003/48, Karar:2003/9 sayılı yürürlüğün durdurulması kararının, iptale ilişkin gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar yürürlüğün durdurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

4837 sayılı Yasa'nın 2. maddesine ilişkin iptal istemi 23.7.2003 günlü, Esas:2003/48, Karar:2003/76 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmesine gerek görülmemiştir.

III- SONUÇ

3.4.2003 günlü, 4837 sayılı "Ekonomik İstikrarı Sağlamak İçin Ek Vergiler Alınması Hakkında Kanun"un ;

A- 1. maddesi, 23.7.2003 günlü, E. 2003/48, K. 2003/76 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu maddenin, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete'de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA,

B- 2. maddesi, 23.7.2003 günlü, E. 2003/48, K. 2003/76 sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddeye ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE,

23.7.2003 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Başkan

Mustafa BUMİN

Başkanvekili

Haşim KILIÇ

Üye

Samia AKBULUT

 

 

 

Üye

Yalçın ACARGÜN

Üye

Sacit ADALI

Üye

Ali HÜNER

 

 

 

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

Üye

Aysel PEKİNER

Üye

Ertuğrul ERSOY

 

 

Üye

Ahmet AKYALÇIN

Üye

Mehmet ERTEN

 

T.C. Anayasa Mahkemesi