ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2000/8
Karar Sayısı : 2003/104
Karar Günü : 26.12.2003
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 19.12.2007-26735
İPTAL DAVASI AÇAN: Anamuhalefet (Fazilet)
Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanı Mehmet Recai KUTAN
İPTAL DAVASININ KONUSU: 15.12.1999 günlü,
4487 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve
Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret
Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret
Borsaları Birliği Kanununun Bir maddesinin Değiştirilmesine Dair Kanun'un 1.,
2., 3., 4., 5., 10., 15., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25., 26. ve 30.
maddeleri ile Geçici 3. maddesinin Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 5., 6., 7.,
8., 9., 10., 11., 12., 13., 17., 19., 33., 35., 37., 38., 48., 49., 87., 115.,
124., 125., 135., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve 1.,
2., 10., 15., 20., 22. ve 26. maddelerinin yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralları
İptali istenen Yasa kuralları şöyledir:
1- “MADDE 1.- 28.7.1981 tarihli ve 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanununa aşağıdaki 10/A maddesi eklenmiştir.
MADDE 10/A. - Sermaye piyasası araçları ve
bunlara ilişkin haklar; özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir Merkezi Kayıt
Kuruluşu tarafından kayden izlenir. Bu Kuruluş, Kurulun gözetim ve denetimi
altındadır. Merkezi Kayıt Kuruluşunun kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esasları
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikte belirlenir.
Kayıtlar, Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından, bilgisayar ortamında,
ihraçcılar, aracı kuruluşlar ve hak sahipleri itibariyle tutulur. Kayıt edilen
haklar bu Kanunun 7 nci maddesi uyarınca senede bağlanmaz. Sermaye piyasası
araçlarının nama veya hamiline yazılı hesaplarda kayıt esasları ile kayıtların
nasıl tutulacağı ve kayıtların tutulmasında yapılacak işlemlere ilişkin usul ve
esaslar Kurulca bir tebliğ ile belirlenir.
Kayden izlenen sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların
üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde, Merkezi Kayıt Kuruluşuna yapılan
bildirim tarihi esas alınır.
Kurul bu madde kapsamında kaydı tutulacak hakları, bu hakların
bağlı olduğu sermaye piyasası araçlarını, türleri ve ihraçcıları itibariyle
belirleyebilir.
Payların devrinin, Türk Ticaret Kanununun 417 nci maddesi
çerçevesinde ortaklıklar tarafından pay defterine kaydında, ilgililerin
başvurusuna gerek kalmaksızın Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde ihraçcılar
itibariyle tutulan kayıtlar esas alınır.
Merkezi Kayıt Kuruluşu, ihraçcılar ve aracı kuruluşlar, kendi
tuttukları kayıtların yanlış tutulmasından dolayı hak sahiplerinin uğrayacağı
zararlardan kusurları oranında sorumludur.
...”
2- “MADDE 2.- Sermaye Piyasası Kanununun değişik
11 inci maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ortak hükümler
Madde 11.- Pay sahibi sayısı 250'yi aşan anonim ortaklıkların
hisse senetleri halka arzolunmuş sayılır ve bu ortaklıklar, halka açık anonim
ortaklık hükümlerine tabi olurlar.
Kurul, bu Kanuna tabi ihraçcıların kaydını tutar. İhraçcılar,
sermaye piyasası araçlarının herhangi bir şekilde halka satıldığını veya halka
açık anonim ortaklık statüsünün kazanıldığını öğrendikleri tarihten itibaren
otuz gün içinde Kurula bildirmek zorundadırlar. Ortaklık denetçileri, bu durumu
öğrendikleri tarihte, ihraçcının yönetim kuruluna ve Kurula bildirmekle
yükümlüdürler.
Kurulca yapılan incelemelerde, bu Kanuna tabi ortaklıkların menkul
kıymetlerinin ikinci el piyasasının oluştuğu anlaşıldığı takdirde; Kurul, bu
ortaklıkların doğrudan ya da dolaylı ortak sayısını veya bilânço büyüklüğünü
dikkate alarak, menkul kıymetlerine borsada işlem görme şartı getirebilir.
Bu Kanun kapsamına giren ihraçcılardan; anonim ortaklık niteliğini
haiz olmayanlar, sermaye piyasası araçlarını halka arz etmeyenler, aktif
toplamı, brüt satış hâsılatı, ihraç veya halka arz tutarı Kurulun belirleyeceği
miktardan az olanlar veya diğer sermaye piyasası araçlarını ihraç veya halka
arz edenler Kurulca bu Kanuna tabi olmalarından kaynaklanan yükümlülüklerinden
kısmen veya tamamen muaf tutulabilirler. Bu muafiyet şartları, ihraçcıların
Kurul kaydından çıkma veya çıkarılma esasları ile halka arz işlemlerinden
kısmen muafiyet şartları tebliğlerle belirlenir.
Kurulca belirlenecek esaslar dahilinde, ulusal veya uluslararası
piyasalarda tedavülü kolaylaştırmak amacıyla, depo edilen menkul kıymetlerin
verdiği hakları aynen sağlayan, onlara özdeş hamiline yazılı “depo edilen
menkul kıymet sertifikaları” çıkarılabilir.
...
...
...
Halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinin
değiştirilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına başvurulmadan önce Kurulun
uygun görüşünün alınması zorunludur.”
3- “MADDE 3.- Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci
maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde
düzenlenmiştir.
Yönetim kurulunun bu maddedeki esaslar çerçevesinde aldığı
kararlar aleyhine, Türk Ticaret Kanununun 381 inci maddesinin birinci
fıkrasında sayılan hallerde yönetim kurulu üyeleri, denetçiler veya hakları
ihlâl edilen pay sahipleri, kararın ilânından itibaren otuz gün içinde anonim
ortaklık merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde iptal davası
açabilirler. Bu halde, Türk Ticaret Kanununun genel kurul kararlarının iptaline
ilişkin 382, 383 ve 384 üncü maddeleri hükümleri uygulanır. Şirket, davanın
açıldığını öğrendiği tarihi izleyen üç işgünü sonuna kadar durumu Kurula
bildirmekle yükümlüdür.”
4- “MADDE 4.- Sermaye Piyasası Kanununun 13/A
maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilen son fıkrası aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
Varlığa dayalı menkul kıymetler itfa edilinceye kadar, bunların
karşılığını oluşturan alacaklar ve duran varlıklar, başka bir amaçla tasarruf
edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, haczedilemez.”
5- “MADDE 5.- Sermaye Piyasası Kanununun 15 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 15.- Halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinde
birinci temettü oranının gösterilmesi zorunludur. Bu oran, Kurul tarafından
belirlenecek ve tebliğlerle ilân edilecek miktardan aşağı olamaz. Kurul,
ihraçcıların türleri ve dağıtılabilir kâr tutarları itibariyle temettü dağıtım
zorunluluğunu kaldırabilir veya erteleyebilir.
...
...
Halka açık anonim ortaklıklar, sermaye piyasası mevzuatına uygun
olarak düzenlenmiş ve bağımsız denetimden geçmiş üçer aylık ara dönemler
itibariyle hazırladıkları malî tablolarında yer alan kârlarından, kanunlara ve
esas sözleşmeye göre ayırmak zorunda oldukları yedek akçeler ile vergi
karşılıkları düşüldükten sonra kalan kısmın yarısını geçmemesi, ana
sözleşmelerinde hüküm bulunması ve genel kurul kararıyla ilgili yılla sınırlı
olmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi koşullarıyla temettü avansı
dağıtabilirler. Her ara dönemde verilecek temettü avansı bir önceki yıla ait
bilânço kârının yarısını aşamaz. Önceki dönemde ödenen temettü avansları mahsup
edilmeden ilave temettü avansı verilmesine ve temettü dağıtılmasına karar
verilemez. Temettü avansı dağıtımına karar verilmesinde ve avansın ödenmesinde
Türk Ticaret Kanununun, bilânço ve gelir tablosunun kabulüne ve kârın
dağıtılmasına ilişkin olup, bu madde hükmüne aykırı olan hükümleri uygulanmaz.
Yönetim kurulu üyeleri ve temsilcisi oldukları tüzel kişiler, şirket
denetçileri, bağımsız denetimi yapanlar ve bağlı oldukları gerçek ve tüzel
kişiler, ara dönemler bilânço ve gelir tablolarının gerçeği aksettirmemesinden
veya mevzuat ile muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzenlenmemiş olmasından
doğan zararlar için şirkete, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına ve ayrıca
doğrudan doğruya olmak üzere temettü avansının kararlaştırıldığı veya ödendiği
bilânço yılı içinde pay senedi iktisap etmiş bulunan kişiler ile üçüncü
kişilere karşı müteselsilen sorumludurlar. Hukukî sorumluluk doğuran hallerin
varlığı halinde, pay sahipleri, yönetim kurulu üyeleri, denetçiler ve Kurul
tarafından kararın ilânından itibaren otuz gün içinde, 12 nci maddenin altıncı
fıkrasındaki esaslar çerçevesinde iptal davası açılabilir. Kurul, yasalardan
kaynaklanan yükümlülüklerin doğruluk incelemesi dahil bilânço ve gelir
tablolarını denetleme ve düzeltmeye yetkilidir. Vergi Usul Kanunun vergi
incelemesine ilişkin hükümleri saklıdır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin
esaslar Kurul tarafından belirlenir.
Halka açık anonim ortaklıkların sermaye artırımlarında, bedelsiz
paylar artırım tarihindeki mevcut paylara dağıtılır.
Halka açık anonim ortaklıklar; yönetim, denetim veya sermaye
bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs
veya şahısla emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel
uygulamak gibi örtülü işlemlerde bulunarak kârını ve/veya mal varlığını
azaltamaz."
6- “MADDE 10.- Sermaye Piyasası Kanununun
değişik 22 nci maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesince iptal edilen
(j), (n), (r) ve (s) bentleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, (c), (d),
(g), (h), (i), (k), (l) bendleri değiştirilmiş, fıkraya (t), (u), (v) ve (y)
bentleri ile maddenin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
c) Bu Kanuna tabi sermaye piyasası kurumlarının malî bünyeleri ve
kaynaklarının kullanımı ile ilgili standart rasyoları genel olarak ya da
faaliyet alanları veya kurumların türleri itibariyle belirlemek, bu rasyoların
yayımlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek,
i) Halka açık anonim ortaklıkların genel kurullarında genel
hükümler çerçevesinde vekaleten oy kullanılmasına ilişkin esasları belirlemek
ve bu ortaklıklarda yönetim kontrolünün el değiştirmesine yol açacak oranda
vekâlet toplayan ya da pay iktisap edenlerin, diğer payları satın alma
yükümlülüğüne ve azınlıktaki ortaklıkların da kontrolü ele geçiren kişi veya
gruba paylarını satma hakkına ilişkin düzenlemeleri yapmak,
j) Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına,
mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri
dahil her türlü türev araçların niteliklerini, alım ve satım esaslarını, bu
araçların işlem göreceği borsalar ve piyasalarda çalışacakların denetim,
faaliyet ilke ve esasları ile yükümlülüklerini, teminatlar, takas ve saklama
sistemi konularındaki esas ve usulleri düzenlemek,
r) Gayrimenkullerin değerlemesini yapabilecek ekspertiz
kurumlarından sermaye piyasasında faaliyette bulunacaklara ilişkin şartları
belirlemek ve bu şartlara uyan kuruluşları listeler halinde ilân etmek,
v) Kanuna tabi anonim ortaklıkların genel kurullarında yönetim ve
denetim kurulu üyelerinin seçimlerine ilişkin kararlarda her bir üyelik için
kullanılacak oy hakkının, kısmen veya tamamen bir veya birkaç üyenin seçiminde
birikimli olarak kullanılabilmesi yöntemine ilişkin düzenlemeleri yapmak,
Kurul yetkilerini, düzenleyici işlemler tesis ederek ve özel
nitelikli kararlar alarak kullanır. Düzenleyici işlem niteliğindeki yönetmelik
ve tebliğler, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulur. Özel nitelikli
kararlardan kamuoyunu ilgilendirenler, Kurulun haftalık bülteni ile ilgili kişi
ve kuruluşlara duyurulur.”
7- “MADDE 15.- Sermaye Piyasası Kanununun değişik
34 üncü maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Aracı kuruluşların faaliyet şartları
Madde 34.- Aracı kuruluşların aracılık faaliyetlerine ilişkin
esaslar Kurul tarafından düzenlenir. Kurul, her bir aracılık faaliyetinin ayrı
kuruluşlar tarafından yapılmasına ilişkin düzenlemeler yapmaya yetkilidir.
Aracı kuruluşlar, Kurulca belirlenecek esaslar dahilinde, izin almak şartıyla,
diğer sermaye piyasası faaliyetlerinde de bulunabilirler.
Borsada işlem yapacak aracı kuruluşların, ilgili borsadan borsa
üyelik belgesi almaları zorunludur.
Aracı kurumların faaliyet ve merkez dışı örgütleri ile ilgili
ilkeler Kurulca belirlenir. Aracı kurumların merkez dışı örgütlerine Kurulca
izin verilir.
Aracı kurumların, işlemlerinin sermaye piyasası ilkelerine ve
mevzuatına uygunluğunu denetlemek üzere yeteri kadar müfettiş çalıştırmaları
zorunludur.
Aracı kuruluşların, sermaye piyasası faaliyetleri nedeniyle
yatıracakları teminatların türü, miktarı, kullanım alanı ve şekli Kurulca
belirlenir. Teminatlar rehnedilemez, haczedilemez, kullanılma amaçları dışında
tasarruf edilemez, üçüncü kişilere devredilemez.
Sermaye piyasası kurumlarının pay devirlerinde Kuruldan izin
alınması zorunludur. Bu fıkraya göre izin alınmadan yapılan devirler pay
defterine kaydolunmaz. Bu hükme aykırı olarak pay defterine yapılan kayıtlar
hükümsüzdür. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esaslar Kurulca belirlenir.
Sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunacak yabancı kuruluşlara
ilişkin esaslar Kurulca belirlenir.”
8- “MADDE 19.- Sermaye Piyasası Kanununa
aşağıdaki 40/B maddesi eklenmiştir.
MADDE 40/B.- Türkiye'de sermaye piyasasında aracılık faaliyetinde
bulunmaya bu Kanunla yetkili kılınmış kuruluşlar, tüzel kişiliği haiz kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türkiye Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşları Birliğine üye olmak için başvurmak zorundadırlar. Bunun için ilgili
kuruluş, aracı kuruluş niteliğini kazandığı andan itibaren üç ay içinde gerekli
başvuruyu yapmakla yükümlüdür. Anılan yükümlülüğe uymayan kuruluşların aracılık
faaliyetleri Kurulca durdurulur.
...
...”
9- “MADDE 20.- Sermaye Piyasası Kanununa
aşağıdaki 40/C maddesi eklenmiştir.
...
...
...
...
Üyeler, Birlik Statüsüne ve Birlikçe alınacak kararlara uymak
zorundadırlar.
Birliğin her türlü işlem ve hesapları Kurul tarafından denetlenir.
Üyeliğe kabul başvurusunun reddi, üyelikten geçici ve sürekli çıkarmaya ilişkin
olarak Birliğin yetkili organınca alınan karara karşı, kararın ilgiliye
tebliğini izleyen on iş günü içerisinde Kurul nezdinde itiraz edilebilir.
İtiraza ilişkin olarak Kurulca verilecek kararlar kesindir.”
10- “MADDE 21.- Sermaye Piyasası
Kanununun değişik 45 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 45.- Bu Kanun ve diğer kanunların sermaye piyasası ile
ilgili hükümlerinin uygulanmasının ve her türlü sermaye piyasası faaliyet ve
işlemlerinin denetimi Kurul uzman ve uzman yardımcıları tarafından yapılır.
Kurulca görevlendirilen Kurul uzman ve uzman yardımcıları;
ihraçcılar, sermaye piyasası kurumları, bunların iştirak ve kuruluşları ile
diğer gerçek ve tüzel kişilerden bu Kanun ve diğer kanunların sermaye
piyasasına ilişkin hükümleriyle ilgili görecekleri bilgileri istemeye, bunların
tüm defter, kayıt ve belgelerini ve sair bilgi ihtiva eden vasıtalarını
incelemeye ve bunların örneklerini almaya, işlem ve hesaplarını denetlemeye,
ilgililerden yazılı ve sözlü bilgi almaya, gerekli tutanakları düzenlemeye
yetkili olup, ilgililer de istenilen bilgi, belge, defter ve sair vasıtaların
örneklerini vermek, yazılı ve sözlü bilgi vermek ve tutanakları imzalamakla
yükümlüdürler.
Birinci ve ikinci fıkra hükümleri çerçevesinde kendilerinden bilgi
istenilen gerçek ve tüzel kişiler özel kanunlarda yazılı gizlilik ve sır
saklama hükümlerini ileri sürerek bilgi vermekten imtina edemezler.
Denetimle görevlendirilen uzmanlar tarafından istenecek defter,
evrak, dosya, kayıt ve diğer belgelerin ibraz veya teslim edilmemesi halinde,
ihraçcılar, sermaye piyasası kurumları, bunların iştirak ve kuruluşları
nezdinde arama yapılabilir. Arama, Kurulun gerekçeli bir yazı ile arama kararı
vermeye yetkili sulh ceza hâkiminden talepte bulunması üzerine, sulh ceza
hâkiminin istenilen yerlerde arama yapılmasına karar vermesi halinde
yapılabilir. Aramada bulunan ve incelenmesine lüzum görülen defterler ve
belgeler ayrıntılı bir tutanakla tespit olunur ve yerinde incelemenin mümkün
olmadığı hallerde, muhafaza altına alınarak inceleme yapanın çalıştığı yere
sevk edilir. Arama sonucunda alınan defter ve belgeler üzerindeki incelemeler
en geç üç ay içinde sonuçlandırılarak bir tutanakla sahibine geri verilir.
Bu madde uyarınca yapılacak tebligatlara, Tebligat Kanunu
hükümleri uygulanır.”
11- “MADDE 22.- Sermaye Piyasası
Kanununun değişik 46 ncı maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesince
iptal edilen (c), (g), (h), (i) ve (j) bendleri ile ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkra hükümleri aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, birinci fıkranın (a) ve
(f) bendleri değiştirilmiş, bu fıkraya ((k) bendi ve maddenin sonuna iki fıkra
eklenmiştir.
a) Kurula kayıt yükümlülüğü yerine getirilmeksizin yapılmış ihraç,
halka arz ve satış işlemleriyle, izinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin
durdurulması için gerekli her türlü tedbiri almaya; kayıt yükümlülüğüne
uyulmaksızın yapılan halka arz ve satış sonucu satılan kısmın karşılığı ve
satışı yapılacak senetler için her türlü teminattan muaf olarak ihtiyatî tedbir
ve ihtiyatî haciz istemeye, tedbir ve haciz tarihinden itibaren altı ay içinde
dava açmaya veya takip yapmaya; her türlü hukukî ve cezaî sorumluluk saklı
kalmak kaydıyla, izinsiz sermaye piyasası faaliyet ve işlemlerinin doğurduğu
sonuçların iptali için tespit tarihlerinden itibaren üç ay, vukuu tarihlerinden
itibaren bir yıl içinde dava açmaya,
...
c) Bu Kanuna tabi anonim ortaklık ve sermaye piyasası
kurumlarının, kanuna, esas sözleşme hükümlerine veya işletme maksat ve mevzuuna
aykırı görülen durum ve işlemleri ile sermayenin azalmasına veya kaybına yol
açan işlemlerinin hukuka aykırılığının tespiti veya iptali için dava açmaya,
Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla ilgililerden aykırılıkların
giderilmesi için tedbir almasını ve öngörülen işlemleri yapmasını istemeye ve
gerektiğinde bu halleri ilgili mercilere intikal ettirmeye,
...
...
f) Denetimle görevlendirilenler tarafından istenecek defter,
evrak, dosya, kayıt ve bilgi ihtiva eden diğer vasıtaların ibraz veya teslim
edilmemesi halinde, gerektiğinde mahkemeye başvurarak, bunların ibraz veya
tesliminin sağlanmasını talep etmeye,
g) Sermaye piyasası kurumlarının mevzuat, esas sözleşme ve içtüzük
hükümlerine aykırı faaliyetlerinin tespit edilmesi halinde, ilgililerden
aykırılıkların giderilmesi ve kanuna, işletme amaç ve ilkelerine uygunluğun
sağlanmasını istemeye; aykırılıkta sorumluluğu tespit edilen kurum
görevlilerinin, haklarında kovuşturmaya geçildikten sonra yargılama
sonuçlanıncaya kadar imza yetkilerini sınırlandırmaya veya kaldırmaya;
aykırılıkların giderilmemesi veya giderilemeyecek aykırılıkların tespit
edilmesi durumunda, gerekli her türlü tedbiri almaya ve bu kurumların
faaliyetlerini geçici veya sürekli olarak durdurmaya ve yetkilerini kaldırmaya,
h) Sermaye piyasası kurumlarının, malî yapılarının ciddi surette
zayıflamakta olduğunun tespiti halinde; verilecek uygun süre içinde, malî
durumlarının güçlendirilmesini istemeye; kurum görevlilerinin imza yetkilerini
sınırlandırmaya veya kaldırmaya; verilen bu süre içinde, bu kurumlar tarafından
gerekli tedbirlerin alınmaması halinde veya malî durumlarının taahhütlerini
karşılayamayacak kadar zayıflamış olduğunun tespiti halinde gerekli tedbirleri
almaya, herhangi bir süre vermeksizin kurumların faaliyetlerini geçici olarak
durdurmaya veya sürekli olarak durdurarak yetkilerini kaldırmaya; bu
tedbirlerden netice alınmadığı takdirde tedricî tasfiyelerine karar vermeye ve
tasfiyenin bitmesini takiben gerektiğinde veya tedricî tasfiyeye gitmeksizin
doğrudan iflaslarını istemeye,
i) Kanunun 47 nci madde (A) bendi hükmünde sayılan fiillere
doğrudan ya da dolaylı olarak iştirak ettikleri Kurulca tespit edilen gerçek
veya tüzel kişilerin, borsalar ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda geçici veya
sürekli olarak işlem yapmalarının önlenmesini teminen gerekli tedbirleri
almaya,
j) Gerek görülen hallerde, halka açık anonim ortaklıkların genel
kurullarına, oy hakkı bulunmaksızın bir gözlemci göndermeye,
...
Yetkilidir.
Yetkileri sürekli olarak kaldırılan sermaye piyasası kurumlarının
malvarlıkları, yetkinin kaldırılmasına ilişkin Kurul kararının alındığı
tarihten itibaren tedricî tasfiye işlemlerinin tamamlandığı ilân edilinceye;
tedricî tasfiyeyi takiben veya doğrudan iflas talebinde bulunulması halinde,
iflas talebinin mahkemece esastan karara bağlanmasına kadar, tedricî tasfiye
çerçevesinde Yatırımcıları Koruma Fonu ve Kurul tarafından yapılacak işlemler
hariç, üçüncü kişilere devredilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez,
haczedilemez, başlamış tüm icra takipleri de kendiliğinden durur.
Sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunduğu, yetki
belgeleri iptal olunduğu veya faaliyetleri geçici olarak durdurulduğu halde
ticaret unvanlarında, ilân ve reklamlarında, sermaye piyasasında faaliyette
bulundukları intibaını yaratacak kelime veya ibare kullanıldığının tesbiti
halinde sorumlular hakkında cezaî kovuşturma yapılmakla birlikte, gecikmesinde
sakınca bulunan hallerde, kurulun talebi üzerine en büyük mülkî amirlerce
bunların işyerleri geçici olarak kapatılabileceği ve ilân ve reklamları
durdurulabileceği gibi, kanuna aykırı belgeleriyle, ilân ve reklamları
toplatılabilir.
Bu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h) bendleri uyarınca
yetkileri kaldırılan görevliler, haklarındaki yargılama sonuçlanıncaya kadar
Kurulun izni olmadıkça hiçbir sermaye piyasası kurumunda imzaya yetkili
personel olarak çalıştırılamazlar.
Bu maddenin birinci fıkrasının (h) bendine göre faaliyetleri
geçici olarak durdurulan sermaye piyasası kurumlarının mal varlığı hakkında da,
Kurulca geçici durdurma kararı verildiği tarihten, tekrar faaliyete geçme izni
verilmesi tarihine kadar ikinci fıkra hükmü uygulanır.
Bu madde kapsamında Kurul tarafından açılacak davalarda ve
yapılacak takiplerde kurul, her türlü teminat ve harçtan muaftır.”
12- “MADDE 23.- Sermaye Piyasası Kanununun
Anayasa Mahkemesince iptal edilen 46/A maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Yatırımcıları Koruma Fonu
Madde 46/A.- Hakkında tedricî tasfiye veya iflas kararı verilen
aracı kurumların ve Bankalar Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla Bakanlar
Kurulu Kararıyla faaliyetleri durdurulan bu Kanunun 50 nci maddesi (a) bendi
hükmü kapsamındaki bankaların, yaptıkları sermaye piyasası faaliyetleri ve
işlemleri nedeniyle müşterilerine karşı hisse senedi işlemlerinden doğan nakit
ödeme ve hisse senedi teslim yükümlülüklerini ve bu Kanunun 46/B maddesinde
düzenlenen görevleri bu Kanunda öngörülen esaslara göre yerine getirmek ve
tasfiye giderlerini karşılamak amacıyla tüzel kişiliği haiz Yatırımcıları
Koruma Fonu kurulmuştur. Bütün aracı kuruluşlar, bu Fona katılmak zorundadır.
...
Kurul, Fonun hesap ve işlemlerini inceleme ve denetlemeye, bu
hususta fondan her türlü bilgiyi istemeye yetkilidir. Kurul, inceleme ve
denetim sonuçlarına göre, gerekli gördüğü hususların yerine getirilmesini
fondan isteyebilir ve gerektiğinde, fonun yönetiminin kurula devredilmesini
ilgili Bakandan talep eder. İlgili Bakan, fon yönetiminin geçici veya sürekli
olarak devrine karar vermeye yetkilidir.
...
...
...
Fon varlığı ihtiyacı karşılamaya yetmediği takdirde, aracı
kuruluşlardan, daha sonraki yıllarda yapacakları ödentilere mahsuben, bir
önceki yıldaki hisse senedi işlem hacimlerinin parasal miktarının onbinde
birine kadar geçici ödenti alınabilir. Aracı kuruluşlardan alınan bu ödentinin
ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalması halinde, bakiye kısım için İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası tarafından Fona avans verilir.”
13- “MADDE 24.- Sermaye Piyasası
Kanununun Anayasa Mahkemesince iptal edilen 46/B maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Tedricî tasfiye
...
...
Tedricî tasfiye kararı verildikten sonra, aracı kurumun yasal
organlarının görev ve yetkileri, tasfiye sonuçlanıncaya kadar Fon tarafından
yerine getirilir.
...”
14- “MADDE 25.- Sermaye Piyasası
Kanununun değişik 47 nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin 4 numaralı
alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, 5, 6 ve 7 numaralı alt bentleri
eklenmiş, bu bentlerden sonra gelmek üzere (A) bendinin son paragrafı ile (B)
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş (C) bendi eklenmiş, ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4. 4 üncü maddenin birinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket
edenlerle, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunan veya yetki
belgeleri iptal olunduğu veya faaliyetleri geçici olarak durdurulduğu halde
ticaret unvanlarında, ilân veya reklamlarında sermaye piyasasında faaliyette
bulundukları intibaını yaratacak kelime veya ibare kullanan veya faaliyetlerine
devam eden gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri,
5. Yatırımcı tarafından sermaye piyasası faaliyetleri sebebiyle
veya emanetçi sıfatıyla veya idare etmek için veya teminat olarak veyahut her
ne nam altında olursa olsun, sermaye piyasası kurumlarına kayden veya fiziken
tevdi veya teslim edilen sermaye piyasası araçları, nakit ve diğer her türlü
kıymeti kendisinin veya başkasının menfaatine satan veya rehneden veya her ne
şekilde olursa olsun kullanan, gizleyen yahut inkâr eyleyen veyahut bu amaca
ulaşmak ya da bu fiillerini gizlemek için bilgisayar ortamında tutulanlar dahil
kayıtları tahvil ve tağyir eden ilgili gerçek kişilerle tüzel kişilerin
yetkilileri,
6. Bu Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrasında belirtilen
işlemlerde bulunarak kârı ve/veya mal varlığı azaltılan tüzel kişilerin
yetkilileri ve bunların fiillerine iştirak edenler,
7. Karşılıksız olarak sermaye piyasası araçlarının geri alım
taahhüdü ile satımını yapan ilgili gerçek kişilerle, tüzel kişilerin
yetkilileri,
2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 10 milyar liradan 25 milyar liraya
kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Suçun işlenmesinde, bu bentte
yazılı hallerden iki veya daha fazlası birleşirse, hapis cezasının asgarî haddi
3, azamî haddi 6 yıldır.
B) 1. Bu Kanuna göre Kurul veya Kurul tarafından
görevlendirilenlere istenecek bilgileri vermeyen veya eksik veya gerçeğe aykırı
olarak verenlerle; defter ve belgeleri bu görevlilere ibraz etmeyen, saklayan,
yok eden veya bunların görevlerini yapmalarını engelleyenler,
2. Defter ve kayıt tutmayanlar, defter ve kayıtlarda gerçeğe
aykırı hesap açan veya kayıt tutanlar ve bunlarda her türlü muhasebe hilesi
yapanlar,
3. Kasıtlı olarak gerçeğe aykırı bağımsız denetleme raporu
düzenleyenler ve bu raporun düzenlenmesini sağlayanlar,
1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 8 milyar liradan 20 milyar liraya
kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. Suçun işlenmesinde, bu bentte
yazılı hallerden iki veya daha fazlası birleşirse, hapis cezasının asgarî haddi
2, azamî haddi 4 yıldır.
C) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına, 7, 9, 10, 10/A,
11, 12 nci maddelerine, 13 üncü maddesinin beşinci fıkrasına, 13/A maddesinin
üçüncü fıkrasına, 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına, 15 inci maddesinin
birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına, 16, 16/A maddelerine,
25 inci maddesinin (a) bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34 üncü
maddesine, 38 inci maddesine, 40/B maddesine, 45 inci maddesine, 46 ncı
maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarına, 46/A maddesine ve 46/B maddesine
aykırı hareket edenler,
5 milyar liradan 15 milyar liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar.
Birinci fıkranın (A) ve (B) ve (C )bendleri uyarınca verilecek
ağır para cezaları üst sınırla bağlı olmaksızın suçun işlenmesi suretiyle temin
edilen menfaatin üç katından az olamaz.”
15- MADDE 26.- Sermaye Piyasası Kanununa
aşağıdaki 47/A maddesi eklenmiştir.
MADDE 47/A.- Bu Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere,
belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki
kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişiler
hakkında gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul tarafından 2 milyar liradan 10
milyar liraya kadar para cezası verilir.
İdarî para cezalarının uygulanmasından önce ilgilinin savunması
alınır. Savunma istendiğine ilişkin yazının tebliğ tarihinden itibaren bir ay
içinde savunma verilmemesi halinde, ilgilinin savunma hakkından feragat ettiği
kabul edilir.
…
Bu cezalar ilgililere tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde
Yatırımcıları Koruma Fonuna ödenmediği takdirde bu Fon tarafından 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında hükümlerine göre takip ve tahsil
olunur ve Fona irad kaydolunur.”
16- “MADDE 30.- Bu Kanunun;
-1 inci maddesi, yayımı tarihinden geçerli olmak üzere, Merkezî
Kayıt Kuruluşunun kurulduğu tarihte,
- 23 ve 24 üncü maddeleri, yayımı tarihinden geçerli olmak üzere,
Merkezî Kayıt Kuruluşunun kurulmasını takiben Yatırımcıları Koruma Fonuna
İlişkin Kurulca yapılacak düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte,
-13 üncü maddesi ve geçici 3 üncü maddesi, 1.1.2005 tarihinde,
-Diğer maddeleri yayımı tarihinde
Yürürlüğe girer.”
17- “GEÇİCİ MADDE 3.- Bu Kanunun 13 üncü
maddesi ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 28 inci maddesinin (a)
bendinde yapılan değişiklik uyarınca, Kurul Başkan ve üyeleri ile personeli
için yeniden belirlenecek olan her türlü ödemeler dahil, aylık ücretleri
toplamının, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki ayda almakta oldukları
her türlü ödemeler dahil aylık ücretleri toplamından az olması halinde, bu
durum giderilinceye kadar aradaki fark herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
olmaksızın tazminat olarak ödenir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
İptali istenen kuralların Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 5., 6.,
7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 17., 19., 33., 35., 37., 38., 48., 49., 87.,
115., 124., 125., 135., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüş,
167. maddesi ise ilgili görülmüştür.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince
Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Nurettin
TURAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK, Rüştü SÖNMEZ, Ertuğrul ERSOY ve
Tülay TUĞCU'nun katılmalarıyla 17.2.2000 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında; dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğün durdurulması isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra
ele alınmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten ve 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
30. maddesinin birinci fıkrası gereğince Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu
Başkanı Doğan CANSIZLAR, Kurul Başkan Yardımcısı N. Hülya KEMAHLI ve Hukuk
İşleri Daire Başkanı Vekili M. Çağlar MANAVGAT'ın 2.12.2003 günlü sözlü
açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Kanun'un 1. Maddesiyle 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na
Eklenen 10/A Maddesinin Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci ve Altıncı
Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, maddenin birinci fıkrası ile Bakanlar
Kurulu'na, ikinci fıkrası ile de Sermaye Piyasası Kurulu'na verilen görev ve
yetkilerin sınırlarının açıkça belirtilmemiş olmasının yasama yetkisinin
yürütmeye devri sonucunu doğuracağı, hamiline yazılı hisse senetlerinin teslim
ile, nama yazılı hisse senetlerinin de ciro ile el değiştirmesini önleyen
düzenlemenin sözleşme özgürlüğünü kısıtladığı, Merkezi Kayıt Kuruluşu'nda
meydana gelebilecek bir hatanın ve yolsuzluğun pay sahiplerinin haklarını
tamamen yok edebileceği, böyle bir düzenlemenin mülkiyet hakkına aykırı olduğu
belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 7., 10., 35., 48. ve 87. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasa'ya
aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmaya
mecbur değildir. Taleple bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya
aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle, kuralın Anayasa'nın 167. maddesi
yönünden de incelenmesi uygun görülmüştür.
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği
belirtilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve yetkilerinin
sayıldığı 87. maddesinde de kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkileri
münhasıran Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilmektedir.
Yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının
Anayasa'nın 7. maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması,
çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine
bırakmaması gerekir.
Anayasa'nın 48. maddesinde herkesin, dilediği alanda çalışma ve
sözleşme, özel teşebbüsler kurma hürriyetine sahip olduğu ve Devletin de özel
teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini,
güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alacağı
belirtilmektedir.
Anayasa'nın 167. maddesinde de, Devletin, para, kredi, sermaye,
mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve
geliştirici tedbirleri alacağı belirtilerek, ekonomik hayatın işleyişini
düzenlemek, gerektiğinde bu alana müdahale etmek hususunda görevli kılındığı ortaya
konulmaktadır. Böylece, yasa koyucunun piyasa ekonomisinin işleyişinden
doğabilecek bazı aksaklıkları, tekelleşmeleri, piyasada egemen olan gücün
kötüye kullanılmasını önlemek, serbest rekabet ilkesine işlerlik kazandırmak ve
tüketiciyi korumak amaçlarıyla Devlet tarafından yapılabilecek müdahalelere
izin verdiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kuralın incelenmesinden, yasama organının, sermaye
piyasası araçlarının, fiziken elden ele geçirilerek devir ve teslim edilmeleri
sisteminden, ekonomik ve teknolojik gelişimler, sermaye piyasasında artan işlem
hacmi ve diğer değişiklikler nedeniyle kaydî değer sistemine geçilmesini uygun
gördüğü sonucuna varılmaktadır. Sistemin işlemesini sağlamak için maddenin ilk
fıkrası ile Merkezî Kayıt Kuruluşu oluşturulmuş, kuruluşun, faaliyet, çalışma
ve denetim esaslarının düzenlenmesi, Bakanlar Kurulu'nca çıkarılacak “yönetmeliğe” bırakılmıştır.
İkinci fıkrası ile de Kuruluş'un kayıtlarının bilgisayar ortamında, hak
sahipleri, ihraçcılar ve aracı kuruluşlar itibariyle tutulması öngörülerek,
sermaye piyasası araçlarının nama veya hamiline yazılı hesaplarda kayıt
esasları ile kayıtların nasıl tutulacağı ve kayıtların tutulmasında yapılacak
işlemler ile buna ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin de Sermaye Piyasası
Kurulu'nca hazırlanacak “tebliğ”le yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Birinci, ikinci ve dördüncü fıkralarda yasada bulunması gereken
temel esaslara yer verilmiş olup, idarenin düzenleme yapacağı alanın sınırları
çizilerek uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesi idareye
bırakılmıştır.
Dava konusu maddenin üçüncü ve beşinci fıkraları ile,
kaydileştirme sistemine geçilmesi sonucu kayden izlenen sermaye piyasası
araçları üzerindeki hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde,
Merkezî Kayıt Kuruluşu'na yapılan bildirim tarihinin, payların devrinin Türk
Ticaret Kanunu'nun 417 nci maddesi çerçevesinde ortaklar tarafından pay
defterine kaydında da, ilgililerin başvurusuna gerek kalmaksızın Merkezî Kayıt
Kuruluşu nezdinde ihraçcılar itibarıyla tutulan kayıtların esas alınması, “kaydî
değer” sisteminin gereğidir.
Ayrıca Sermaye Piyasası Kanunu'nun 3. maddesinde de, sermaye
piyasası araçlarının “menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası
araçları” olduğu açıklanmış, menkul kıymetlerin nitelikleri
gösterilmiş ve diğer sermaye piyasası araçlarının neler olamayacağı
belirtilmiştir. Buna göre, durumda, yasama organı genel kuralları koymuş,
idareye ancak bu şartlara uygun evrakın isimlerini belirleme ve derecelendirme
yetkisini bırakmıştır.
Bu durumda, belirtilen fıkralarla yürütme organına genel,
sınırsız, esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmemiş, yani
yasama yetkisinin devri anlamına gelebilecek bir yetki devri yapılmamıştır.
Maddenin altıncı fıkrasında ise Merkezî Kayıt Kuruluşu'nun,
ihraçcılar ve aracı kuruluşların, kendi tuttukları kayıtların yanlış
tutulmasından dolayı hak sahiplerinin uğrayacakları zararlardan kusurları
oranında sorumlu tutulacakları öngörülmektedir.
Yasama organı, Medenî Kanun'da ve Türk Ticaret Kanunu'nda özel
hukuk tüzelkişilerinin yaptıkları işlemler nedeniyle verdikleri zararlardan
doğan sorumluluğu “kusur”a dayandırmakta, organlarının yaptıkları
eylem ve işlemlerden genel olarak tüzelkişiyi sorumlu tutmakla birlikte bazı
hallerde (MK md. 48/III, TTK md. 336 v.b.) bu işlemi yapan organı da şirketle
birlikte müteselsil olarak sorumlu tuttuğu gibi, bazı hallerde de (TTK md. 342)
bu işlemi yapan gerçek kişiyi sorumlu tutmaktadır.
Kaydî sistemde, kayıt sürecinde ihraçcının, aracı kuruluşun ve
Merkez'in fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri aşamalar farklı olup, bu
aşamalardaki sorumlulukları ayırmak gerektiğinden, kuralda da bu ayırım
gözetilmektedir. Yasama organı, dava konusu kuralda da “kusur” sorumluluğu
esasını benimsemiş ve Merkezi Kayıt Kuruluşu, ihraçcılar ve aracı kuruluşların
kendi tuttukları kayıtların yanlış tutulmasından dolayı hak sahiplerinin
uğrayacağı zararlardan kusurları oranında sorumlu tutulmalarını öngörmüştür.
Böylece iptali istenen fıkralarla getirilen düzenlemeler Anayasa'nın 167.
maddesindeki piyasaların sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve
geliştirici tedbirler kapsamında görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, 4487 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 2499
sayılı Kanuna eklenen 10/A maddesinin iptali istenen fıkraları Anayasa'nın 7.,
48., 87. ve 167. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İtiraz konusu kuralların Anayasa'nın 10. ve 35. maddeleriyle
ilgisi görülmemiştir.
Bu görüşlere maddenin birinci fıkrasının son tümcesi yönünden
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ve Ali HÜNER katılmamışlardır.
2- Kanun'un 2. Maddesiyle Değiştirilen 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu'nun 11. Maddesinin Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü, Beşinci
ve Dokuzuncu Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, hisse senetlerinin hangi oranda
alınması halinde bir aile şirketinin halka açık sayılacağı hususu yasa ile
belirlenmeyip Sermaye Piyasası Kurulu'nun takdir yetkisine bırakıldığı, ikinci
el piyasası oluşmasından neyin anlaşılması gerektiğinde açıklık bulunmadığı,
ikinci el piyasası oluştuğunun saptanması yetkisinin doğrudan Sermaye Piyasası
Kurulu'na bırakılmasının Anayasa'nın 7. maddesine, halka açık anonim
şirketlerin ana sözleşmelerinde yapılacak değişiklikler için Sermaye Piyasası
Kurulu'nun olumlu görüşünün alınması zorunluluğunun getirilmesinin, Anayasa'nın
2. ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dava konusu 4487 sayılı Kanun'un 2. maddesinin ilk fıkrası ile,
pay sahibi (ortak sayısı) 250'yi aşan anonim ortaklıkların hisse senetlerinin
halka arzolunmuş sayılacakları ve halka açık ortaklıkların tabi oldukları
kurallara tabi kılınacakları, ikinci fıkrasıyla, ihraçcılara ve ortaklık
denetçilerine, halka açık anonim ortaklık statüsünün kazanıldığını öğrenmeleri
halinde bu durumu Kurul'a bildirme yükümlülüğü getirildiği, üçüncü fıkrasıyla,
Sermaye Piyasası Kanunu'na tabi ortaklıkların menkul kıymetlerinin ikinci el
piyasası oluşturduğunun anlaşılması halinde, ortaklığın menkul kıymetlerine
borsada işlem görme koşulu getirebilme konusunda Kurul'a yetki tanındığı,
dördüncü fıkrasıyla, bu Kanun kapsamına giren ihraçcılardan hangilerinin
Kanun'da sayılan durumların gerçekleşmesi halinde bu Kanun'a tabi olmalarından
kaynaklanan yükümlülüklerden kısmen veya tamamen muaf tutulabileceği konusunda
Kurul'un yetkili kılındığı ve bu muafiyet koşulları, ihraçcıların Kurul
kaydından çıkma veya çıkarılma esasları ile halka arz işlemlerinden kısmen
muafiyet koşullarının Kurul'ca hazırlanacak tebliğlerle belirleneceği, beşinci
fıkrasıyla, Kurul'ca belirlenecek esaslar içinde hamiline yazılı “depo
edilen menkul kıymet sertifikaları” çıkarılabileceği, dokuzuncu
fıkrasında da, halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinin
değiştirilebilmesi için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na başvurulmadan önce
Kurul'un uygun görüşünün alınmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Hisse senetleri borsada işlem gören anonim ortaklıklar, Türk
Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kurulu tebliğleri yanında borsa mevzuatına
da tabidirler. Hisse senetleri borsada (borsanın ikinci el piyasasında) işlem
gören anonim ortaklıklar, halka arz yoluyla, bir yandan sermayenin tabana
yayılmasını sağlamakta, diğer yandan da, alternatif finans yöntemleri arasında
en ucuz kaynak niteliğinde olan fonlar ile yeni yatırımlara girebilme olanağına
kavuşturmaktadır. Borsada işlem görme, tasarrufçunun atıl fonlarını aktif hale
getirmekte ve kısa vadeli fonların uzun vadeli fonlara dönüşmesini
sağlamaktadır. Çok sayıda tasarruf sahibinin menfaatlerinin korunması gereği de
bu aşamada ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bu tür ortaklıklar ve borsa, özel
biçimde denetim altına alınmıştır.
Sermaye Piyasası Kanunu'nun getirdiği yükümlülüklere uymama, kimi
durumlarda ortaklıkların ticari hayatındaki varlığını tehlikeye düşürebilecek
ve bu durumdan tasarruf sahipleri de olumsuz etkileneceğinden, itiraz konusu
madde ile Kurul'a, halka açık ortaklıkların bu Kanun'a tabi olmalarından
kaynaklanan yükümlülüklerinden kısmen veya tamamen muaf tutulması için, gereken
ölçütleri getirme konusunda yetki tanınmıştır.
Halka açık anonim ortaklık statüsünde faaliyet göstermek isteyen
ortaklıklar, ana sözleşmenin hazırlanması aşamasında, kuruluş işlemleri ile
faaliyet ve işleyişe ilişkin olarak öncelikle sermaye piyasası mevzuatı, burada
hüküm bulunmaması durumunda da Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun şekilde
ana sözleşme düzenlemek zorundadırlar. Bunu sağlamak maksadıyla Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı'na başvurulmadan önce Sermaye Piyasası Kurulu'nun bu konuda
uygun görüşü alınmak istenilmiştir. Kurul bu tür başvurularda, esas sözleşme
ile esas sözleşme değişikliklerinde Sermaye Piyasası Kanunu ile öngörülen
kurallara uyulup uyulmadığını inceleyecek, ana sözleşme veya değişikliklerinde
anılan yasa kurallarına aykırılık varsa Kurul'ca bu aykırılıkların giderilmesi
istenilecek, aykırılıklar giderilip uygunluk bildirimi sağlandıktan sonra
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca da ana sözleşme veya değişikliklerinin Türk
Ticaret Kanunu'na uygunluğu yönünden ayrıca inceleme yapılacaktır. Kurul'dan
görüş alınmasının nedeni, halka açık anonim şirketlerin finansmanında tasarruf
sahiplerinin korunmasını sağlamaktır.
Dava konusu madde ile Kurul'a tanınan yetkiler, yasalarla
belirlenmesi çok zor olan, zamana ve ekonomik koşullara göre değişkenlikler
gösteren teknik ve uzmanlık isteyen konulara ilişkindir.
Açıklanan nedenlerle, teknik uzmanlık isteyen konularda Kurul'a
yetki tanınması ile yasama yetkisinin yürütmeye devredilmediği, para, kredi,
sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlamak ve
geliştirmek amacıyla Anayasa'nın 167. maddesinin emredici kuralına uygun düzenlemeler
yapıldığı anlaşıldığından, 4487 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle değiştirilen 2499
sayılı Kanun'un 11. maddesinin dava konusu kuralları, Anayasa'nın 2., 7., 48.
ve 167. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
3- Kanun'un 3. Maddesiyle Yeniden Düzenlenen 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu'nun 12. Maddesinin Altıncı Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, 2499 sayılı Yasa'nın 12. maddesinin
altıncı fıkrasında yapılan düzenleme ile Yönetim Kurulu kararlarının iptali
için açılabilecek davaların belirsiz bir biçimde genişletildiği, bunun yönetim
ve denetim organları üzerinde baskı oluşturacağı, böyle bir düzenlemenin
Anayasa'nın kişilik haklarını ve çalışma hürriyetini düzenleyen hükümleriyle
çeliştiği, şirket için, açılan davayı üç gün içinde Kurul'a bildirme
yükümlülüğü getiren kuralın makul bir süre öngörmediği gibi, savunma hakkını da
kısıtladığından, Anayasa'nın hak arama özgürlüğü ile çalışma hak ve hürriyetini
düzenleyen 36., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen altıncı fıkrada, Yönetim Kurulu'nun bu maddedeki
esaslar çerçevesinde aldığı kararlar aleyhine Türk Ticaret Kanunu'nun 381.
maddesinin birinci fıkrasında sayılan hallerde, yönetim kurulu üyeleri ile
denetçiler veya hakları ihlal edilen pay sahiplerinin, kararın ilanından
itibaren otuz gün içinde anonim ortaklık merkezinin bulunduğu yer ticaret
mahkemesinde iptal davası açabilecekleri, böyle bir davanın açılması durumunda
Türk Ticaret Kanunu'nun genel kurul kararlarının iptalini düzenleyen 382., 383.
ve 384. maddelerinin uygulanacağı ve ayrıca şirketin, davanın açıldığını
öğrendiği tarihi izleyen üç iş günü içinde durumu Kurul'a bildirmek zorunda
olduğu kuralına yer verilmiştir.
Anayasa'nın 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan
yararlanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu, 48. maddesinde de, herkesin,
dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyeti ile özel teşebbüsler kurma
hakkına sahip bulunduğu, ancak Devletin de kurulacak özel teşebbüslerin milli
ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun biçimde yürümesini, güvenlik ve
kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak önlemleri alacağı kurala bağlanmıştır.
Dava konusu yasa kuralı ile hangi hallerde iptal davası
açılabileceği Türk Ticaret Kanunu'nun konuya ilişkin maddelerine yollama
yapılarak belirgin hale getirilmiştir.
Öte yandan, pay sahiplerinin korunmasını sağlamak amacıyla, böyle
bir davanın açıldığını öğrenen şirketin durumu üç iş günü içinde Kurul'a
bildirilmesini öngören kuralda, bu tür bildirimler için herhangi bir araştırma
ve savunma yapılması gerekmediğinden Anayasa'nın hak arama özgürlüğünü
düzenleyen 36. maddesine aykırılıktan söz edilemez. Kaldı ki bu madde ile yeni
pay sahiplerinin korunması amaçlanmış olup, bu tür önlemlerin alınması
Anayasa'nın 48. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Devletin yerine getirmesi
gereken görevlerdendir.
Açıklanan nedenlerle, 4487 sayılı Kanun'un 3. maddesiyle yeniden
düzenlenen 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 12. maddesinin altıncı
fıkrası, Anayasa'nın 36. ve 48. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin
reddi gerekir.
Dava konusu Yasa kuralının, Anayasa'nın 49. maddesi ile
ilgisi görülmemiştir.
4- Kanun'un 4. Maddesi ile Yeniden Düzenlenen 2499 Sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu'nun 13/A Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, zamanla meydana gelecek değer artışları
nedeniyle de olsa, rehin gösterilen bir malın durağan borcun dışında başka bir
mal için teminat gösterilememesinin girişimcilerin hareket ve yatırım
özgürlüğünü kısıtlayacağı, bu nedenle anılan fıkranın Anayasa'nın 35. ve 48.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”,
Anayasa'nın 48. maddesinde ise; “Herkes, dilediği alanda
çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır.” denilmektedir.
İptali istenilen yasa kuralında, varlığa dayalı menkul kıymetler
itfa edilinceye kadar, bunların karşılığını oluşturan alacaklar ile duran
varlıklarının başka bir amaçla tasarruf edilemeyeceği, rehnedilemeyeceği,
teminat olarak gösterilemeyeceği ve haczedilemeyeceği belirtilmiştir.
Varlığa dayalı menkul kıymet çıkarılması uygulaması ile, çok
sayıda borçlunun bulunduğu ve belli bir zamana yayılmış (vadeli) belgelenmiş
alacak kalemleri ile ortaklığın aktifinin diğer bir bölümünü oluşturan duran
varlıklarının, menkul kıymetler haline getirilerek tedavüle çıkarılabilmesi
olanağı sağlanmak istenilmiştir.
Varlığa dayalı menkul kıymet çıkarılabilmesi için karşılıkların
(alacaklar, duran varlıklar) varlığı ilk koşul olarak öngörülmüş, şayet
karşılıklar varlığa dayalı menkul kıymetleri ihraç eden ortaklığa ait ise,
başka bir söylemle, ortaklık kendine ait alacaklar ve duran varlıklar için
menkul kıymet ihraç etmiş ise, bu menkul kıymetleri ihraç ettiği anda bedelini
almak suretiyle karşılık gösterdiği varlıkları paraya çevirmiş olmaktadır.
Ayrıca, bu karşılıkları ortaklıktan devralan (temellük eden) ortaklık da bunlar
karşılığında varlığa dayalı menkul kıymet çıkarmak suretiyle karşılıkların
bedelini kabzetmiş olacaktır.
Buna göre, Anayasa'nın 35. maddesinde belirtilen kamu yararı
amacıyla yapılan bu sınırlama ile, Anayasa'nın 48. maddesinde öngörüldüğü
biçimde Devlete görev olarak verilen, özel teşebbüslerin milli ekonominin
gereklerine ve sosyal amaçlara uygun biçimde, güvenlik ve kararlılık içinde
çalışmasını sağlamak amaçlanmış olup, kuralda Anayasa'nın 35. ve 48.
maddelerine de aykırılık bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
5- Kanun'un 5. Maddesiyle Değiştirilen 2499 Sayılı Kanun'un 15.
Maddesinin Birinci, Dördüncü, Beşinci ve Altıncı Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, fıkralarda yer alan kurallarla yapılan
düzenlemenin halka açık anonim ortaklıklarla diğer anonim ortaklıklar arasında
eşitsizlik yaratacağı için Kurul'a verilen düzenleme yetkisinin Anayasa'nın 7.,
10., 48., 49. ve 87. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2499 sayılı Kanun'un değişik 15. maddesinin ilk fıkrasında, halka
açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinde birinci temettü oranının
gösterilmesinin zorunlu olduğu, bu oranın Kurul tarafından belirlenerek ilan
edilecek miktardan aşağı olamayacağı, Kurul'un ihraçcıların türleri ile
dağıtılabilir kâr tutarları itibariyle temettü dağıtım zorunluluğunu
kaldırabileceği veya erteleyebileceği, dördüncü fıkrasında, halka açık anonim
ortaklıkların, temettü dağıtabilecekleri durumlar ile temettü avansı dağıtmada
uyacakları esaslar belirtilmiş, yönetim kurulu üyeleri ile temsilcisi oldukları
tüzel kişilerin, ara dönemler bilanço ve gelir tablolarının gerçeği
aksettirmemesi veya mevzuat ile muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak
düzenlenmemesi sonucu doğacak zararlardan şirkete, pay sahiplerine, şirket
alacaklılarına, pay senedi iktisap eden kişilerle üçüncü kişilere karşı
müteselsilen sorumlu oldukları, hukuksal sorumluluk doğuran durumların varlığı
halinde, pay sahiplerinin, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin Kurul
kararının ilanından itibaren otuz gün içinde iptal davası açabilecekleri,
yasalardan kaynaklanan yükümlülüklerin doğruluğu ile bilanço ve gelir
tablolarının Kurul tarafından incelenerek gerekli düzeltmelerin yapılabileceği
ve bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esasların Kurul tarafından belirleneceği,
beşinci fıkrasında, halka açık anonim ortaklıkların sermaye artırımlarında,
bedelsiz payların artırım tarihindeki mevcut paylara dağıtılacağı, altıncı
fıkrasında da, halka açık anonim ortaklıkların, yönetim, denetim veya sermaye
bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili bulunduğu bir başka teşebbüs
veya şahısla emsallerine göre açık şekilde farklı fiyat, ücret ve bedel
uygulamak gibi farklı işlemlerde bulunarak kârını ve/veya mal varlığını
azaltamayacağı kurala bağlanmıştır.
Buna göre, iptali istenilen kurallarla, halka açık anonim
ortaklıklarla ilgili olarak, sermaye piyasasının gelişimi ve sermaye
piyasasından beklenecek işlevlerin yerine getirilmesini sağlayabilmek amacıyla
gerekli önlemler getirilmiş, böylece yatırımcıların hak ve menfaatleri korunmak
istenilmiştir.
İptali istenilen ilk fıkra ile ana sözleşmede ilk temettü oranının
gösterilmesi zorunluluğunun getirilmesi de yatırımcının korunması amacına
yöneliktir. Bu amaç halka açık anonim ortaklıklara diğer ortaklık türlerine
göre farklı bir hukuksal statü kazandırdığından, Anayasa'nın 10. maddesindeki
eşitlik ilkesini ihlâl ettiği iddiası yerinde değildir.
Yasakoyucunun, çok sık değişen ekonomik göstergelere ve paranın
alım gücüne ilişkin teknik ve uzmanlık isteyen dolayısıyla süratle karar almayı
gerektiren konularda çerçevesini çizmek suretiyle yürütmeye düzenleme yetkisi
tanımasında Anayasa'nın 7.,10., 48. ve 87. maddelerine aykırılık yoktur. İptal
isteminin reddi gerekir.
İptali istenen kuralların Anayasa'nın 49. maddesiyle ilgisi
görülmemiştir.
6- Kanun'un 10. Maddesiyle 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun
22. Maddesinin Yeniden Düzenlenen (j) ve (r), Değiştirilen (c) ve (i), Eklenen
(v) Bentleri ile Son Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 2499 sayılı Kanun'un 22. maddesinin (c), (i),
(j), (r) ve (v) bentleri ile son fıkrasının Anayasa'nın 2., 5., 6., 7., 35. ve
48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 22. maddesinin ilk
fıkrasının,
(c) bendi ile Sermaye Piyasası Kanunu'na tabi sermaye
piyasası kurumlarının mali bünyeleri ve kaynaklarının kullanımı ile ilgili
standard rasyoları genel olarak ya da faaliyet alanları veya kurumların türleri
itibariyle belirleme ve bunların yayımlanmasına ilişkin usul ve esasları
düzenleme,
(i) bendi ile halka açık anonim ortaklıkların genel kurullarında,
genel hükümler çerçevesinde vekaleten oy kullanılmasına ilişkin esasları belirleme
ve bu ortaklıklarda yönetimin kontrolünün el değiştirmesine yol açacak oranda
vekalet toplayan veya pay iktisap edenlerin diğer payları satın alma
yükümlülüğüne ve azınlıktaki ortakların da kontrolü ele geçiren kişi ve gruba
paylarını satma hakkına ilişkin düzenlemeleri yapma,
(j) bendi ile ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası
araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmeleri dahil her türlü türev ve araçların, niteliklerini, alım ve satım
esaslarını, bu araçların işlem göreceği borsalar ve piyasalarda çalışacakları
denetim ve faaliyetlerine ilişkin ilke ve esaslar ile yükümlülüklerini,
teminatlar, takas ve saklama sistemi konularındaki usul ve esasları düzenleme,
(r) bendi ile taşınmazların değerlemesini yapacak
ekspertiz kurumlarından sermaye piyasasında faaliyette bulunacaklara ilişkin
koşulları belirleme ve bu koşullara uyan kuruluşları listeler halinde ilan
etme,
(v) bendi ile Kanun'a tabi anonim ortaklıkların genel
kurullarında yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimlerine ilişkin
kararlarda her üye için kullanılacak oy hakkının kısmen veya tamamen bir veya
birkaç üyenin seçiminde birikimli olarak kullanılabilmesini sağlayacak
düzenlemeler yapma,
Son fıkrasıyla da yetkilerini düzenleyici işlemler ve özel
nitelikli kararlar alarak kullanma, yönetmelik ve tebliğ gibi düzenleyici
işlemleri Resmî Gazete'de yayımlayarak yürürlüğe koyma,
hususlarında Sermaye Piyasası Kurulu yetkili kılınmıştır.
Buna göre, dava konusu Yasa kurallarıyla, Devletin üstlendiği
önemli görevlerden birisi olan “sermaye piyasaları”na ilişkin
faaliyetlerin organizasyonu ile bu konuda gerekli düzenlemeler yaparak
denetimini de sağlamak üzere Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmakta, bu Kurul'a
kendi faaliyet alanında görevlerini gereken etkinlikte yapabilmesini sağlamak
amacıyla düzenleyici işlemler tesis etme ve idari kararlar alabilme yetkisi
tanınmaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu'nun görev ve yetkilerinin çerçevesi dava
konusu kurallarla çizilmiş, esasları belirlenmiş, ekonomik ve teknik konularda
ayrıntılara ilişkin objektif düzenleme yetkisi ise Kurul'a devredilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un 22. maddesinin birinci
fıkrasının (c), (i), (j), (r) ve (v) bentleri ile son fıkrası,
Anayasa'nın 7. ve 48. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi
gerekir.
İptali istenen Yasa kurallarının Anayasa'nın 2., 5., 6. ve 35.
maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
7- Kanun'un 15. Maddesiyle Değiştirilen 2499 Sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu'nun 34. Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, Yasa'nın 34. maddesinde yer alan
kurallar ile madde kapsamında kalan tüm faaliyetlerde Sermaye Piyasası
Kurulu'nun izin ve kararının aranmasının ya da faaliyet alanının belirlenmesi
konusunda Kurul'un yetkili kılınmasının Anayasa'nın 7., 33., 35. ve 48.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen Yasa kuralında, aracı kuruluşların aracılık
faaliyetlerine ilişkin esasların Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
düzenleneceği, Kurul'un bir aracılık faaliyetinin farklı kuruluşlar tarafından
yerine getirilmesini sağlamak üzere düzenlemeler yapmaya yetkili olduğu, aracı
kuruluşların da Kurul'ca belirlenecek esaslar dahilinde ve izin almak koşuluyla
sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunabilecekleri, borsada işlem yapmak
isteyen aracı kuruluşların ilgili borsadan borsa üyelik belgesi almaları gerektiği,
aracı kuruluşların faaliyetleri ve merkez dışı örgütleri ile ilgili ilkelerin
Kurul'ca belirleneceği, aracı kuruluşların merkez dışı örgütlerine Kurul
tarafından izin verileceği ve bu kuruluşların işlemlerinin sermaye piyasası
ilkeleri ile mevzuata uygunluğunu denetlemeleri için yeteri kadar müfettiş
çalıştırmalarının zorunlu olduğu, aracı kuruluşların sermaye piyasası
faaliyetleri nedeniyle yatıracakları teminatların türü ile kullanım alanları ve
şeklinin Kurul'ca saptanacağı, teminatlarının rehnedilemeyeceği,
haczedilemeyeceği, kullanılma amaçları dışında tasarruf edilemeyeceği ve üçüncü
kişilere devredilemeyeceği, sermaye piyasası kuruluşlarının pay devirleri
yapabilmeleri için Kurul'dan izin alınmasının zorunlu olduğu, buna uymadan
yapılan devirlerin pay defterine kaydedilemeyeceği ve yapılan devirlerin
hükümsüz olacağı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin esaslar ile sermaye
piyasası faaliyetlerinde bulunacak yabancı kuruluşlara ilişkin esasların
Kurul'ca belirleneceği öngörülmüştür.
Sermaye Piyasası Kanunu'nun 30. maddesinde, bu Kanun kapsamına
giren sermaye piyasası faaliyetleri tek tek sayılmış, 31. maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesinde de, 30. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b)
bentlerinde sayılan sermaye piyasası faaliyetlerinin münhasıran aracı
kuruluşlarca yapılacağı açıklanmıştır. Öte yandan yine 31. maddede, aracılık
faaliyetlerinin gerçekleştirilme yöntemi, yetkili kuruluşlar tarafından kendi
nam ve hesabına veya başkası nam ve hesabına ya da kendi namına başkası
hesabına alım-satım olarak belirlenmiş, aracı kuruluşların kuruluş koşulları da
aynı Kanun'un 33. maddesinde tek tek sayılmıştır.
Kurul'un yukarıda açıklanan konulardaki yetkisi, yasal çerçevesi
çizilen konularda teknik ve uzmanlığa ilişkin hususların somutlaştırılmasından
ibaret olup, kural ile yasama yetkisinin devredildiğinden söz edilemez. Ayrıca,
borsada işlem yapmak isteyen aracı kuruluşlar için borsadan üyelik belgesi alma
zorunluluğunun getirilmesi, borsa işlemleri nedeniyle müşterilerine ve borsaya
verecekleri zararlardan kendilerinin karşılayamayacağı kısıma karşılık olmak
üzere hak sahiplerinin başvurusu üzerine teminattan ödeme yapılabilmesinin
sağlanması amacına yöneliktir. Öte yandan, aracı kuruluşlardan yeteri kadar
müfettiş çalıştırmalarının istenilmesi ve pay devirlerinde izin alınması
zorunlulukları, Anayasa'nın 48. maddesinde öngörülen yatırımcının ve piyasanın
korunması, sağlıklı ve güven içinde çalışmasını sağlamaya yönelik
düzenlemelerdir.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa'nın 7. ve 48. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 33. ve 35. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
8- Kanun'un 19. Maddesinin İlk Fıkrası ile 2499 Sayılı Kanun'a
Eklenen 40/B Maddesinin İlk Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, Sermaye Piyasası Kanunu'na eklenen 40/B
maddesinin ilk fıkrası ile ekonomik faaliyetlere önemli ölçüde müdahale
edildiği, girişimciliğin engellendiği, Aracı Kuruluşlar Birliği'nin Sermaye
Piyasası Kurulu'nun vesayetine bırakıldığı, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 33.,
35. ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
2499 sayılı Kanun'a eklenen 40/B maddesinin ilk fıkrası ile,
sermaye piyasasında aracılık faaliyetinde bulunmaya yetkili kılınan
kuruluşların, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan Türkiye Sermaye
Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği'ne üye olma zorunluluklarının bulunduğu,
bunun için de faaliyette bulunmak isteyen kuruluşun, aracı kuruluş niteliğini
kazandığı andan başlayarak üç ay içinde gerekli başvuruyu yapmakla yükümlü
olduğu ve bu yükümlülüğü yerine getirmeyen aracı kuruluşların faaliyetlerinin
Sermaye Piyasası Kurulu'nca durdurulacağı kurala bağlanmıştır.
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği, Anayasa'nın
135. maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından
olup, sermaye piyasasında aracılık yapmaya yetkili kuruluşların Birliğe üye
olma zorunluluğunun getirilmesi, üye olma dışında başka bir yükümlülük de
öngörülmemesi karşısında Anayasa'ya aykırı değildir.
Açıklanan nedenlerle, 40/B maddesinin iptal istemine konu olan ilk
fıkrası Anayasa'nın 33. ve 48. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin
reddi gerekir.
İptal istemine konu Yasa kuralının Anayasa'nın 35. maddesiyle
ilgisi görülmemiştir.
9- Kanun'un 20. Maddesi ile 2499 Sayılı Kanun'a Eklenen 40/C
Maddesinin Beşinci ve Altıncı Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, Yasa'nın 40/C maddesinin beşinci fıkrası
ile kanunla düzenlenmesi gereken hususta Sermaye Piyasası Kurulu'na düzenleme
yapma yetkisi tanındığı, altıncı fıkrasında ise, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşları Birliği kararlarına karşı yargı yoluna başvurulup vurulamayacağı
hususunda açıklık bulunmadığı, kuralın Anayasa'nın 36. ve 40. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Dava konusu 40/C maddesinin beşinci fıkrasında, Türkiye Sermaye
Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği üyelerinin, Birlik statüsüne ve Birlik
tarafından alınacak kararlara uymak zorunda oldukları belirtilmiş, altıncı
fıkrasında da, Birliğin her türlü işlem ve hesaplarının Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından denetleneceği, Birlik yetkili organlarınca, üyeliğe kabule ilişkin
başvurunun reddi ile üyelikten geçici veya sürekli çıkarmaya ilişkin alınacak
karalara karşı, kararın ilgilisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde
Kurul'a itiraz edilebileceği, itiraz üzerine Kurul'ca verilecek kararların
kesin olduğu kurala bağlanmıştır.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ile üst kuruluşlar, “…meslek mensuplarının birbirleri ile
ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek
disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan… kamu
tüzelkişileridir…” denilmektedir. Bu amacın ancak Birliğin alacağı
kararlara ve statüye uyulmasıyla sağlanabileceği kuşkusuzdur.
Üyeliğe kabule ilişkin başvurunun reddi ile üyelikten geçici veya
sürekli çıkarmaya ilişkin kararlara karşı “Kurul nezdinde itiraz” olanağının
tanınması Birlik üyelerinin haklarının korunmasına yönelik olup, Kurul'ca
verilen kararların kesin olduğuna ilişkin kural da idari bakımdan başkaca
başvuru yolları bulunmadığını göstermektedir. Öte yandan, kesin ve yürütülmesi
gerekli nitelikteki idari işlemlere karşı idari yargı yerlerine başvurulması,
hukukun genel ilkelerinden olduğu gibi Anayasa'nın 125. maddesinin de
gereğidir. Bu nedenle, itiraz konusu kuralda bu bakımdan belirsizlik bulunduğu
yolundaki savda isabet yoktur.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kural, Anayasa'nın 36. ve 40.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
10- Kanun'un 21. Maddesiyle Değiştirilen 2499 Sayılı Kanun'un 45.
Maddesinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun
değiştirilen 45. maddesiyle Sermaye Piyasası Kurulu'na keyfi denetim ve
müdahale olanağı tanındığı, denetim alanının genişletilmesinin halka açık
anonim ortaklıklara zarar vereceği, kuralın Anayasa'nın 10., 17., 38. ve 48.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen kuralda bu Kanun ve diğer kanunlarla sermaye
piyasasına tanınan her türlü faaliyetlerin denetiminin kim tarafından
yapılacağı ve denetime ilişkin esaslar gösterilmiştir. Kurala göre, sermaye
piyasalarında faaliyette bulunan sermaye piyasası kurumlarının nihaî denetim
mercii Sermaye Piyasası Kurulu'dur. Bu denetimde görev alacak uzman ve uzman
yardımcılarının çalışma esasları maddede açıklanmış, yapılacak denetim
için, “her türlü sermaye piyasası faaliyet ve işlemleri”nin
nelerden ibaret olduğu, Kanun'un diğer maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasa ile Kurul uzman ve uzman yardımcıları, ihraççılar, sermaye
piyasası kurumları, bunların iştirak ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel
kişilerden bu Kanun ve diğer kanunların sermaye piyasasına ilişkin hükümleriyle
ilgili görecekleri bilgileri istemeye, bunların bütün defter, kayıt ve
belgeleri ile sair bilgi taşıyan vasıtalarını incelemeye ve örneklerini almaya,
işlem ve hesaplarını denetlemeye yetkili kılınmış, ilgililer de, istenilen
bilgi, belge, defter ve diğer vasıtaların örneklerini vermek, bu konuda yazılı
ve sözlü bilgiler sunmak ve tutulacak tutanakları imzalamakla yükümlü
tutulmuşlardır.
Türk sermaye piyasasında fon toplayan şirketler genellikle belirli
sınaî ve ticarî gruplara bağlı olduğundan, grup içi şirketler arasındaki mal, hizmet
ve fon alımı istenildiği biçimde yönlendirilebilmekte ve böylece grup içi
şirketlerdeki kârın belirli yerlerde oluşturulması sağlanabilmektedir. Bu
nedenle de, halka açık şirketlerde oluşması gereken kâr, aynı sektörde
faaliyette bulunan grup dışındaki diğer teşebbüs veya kişilerin kendi
işlemlerinde ya da grup içi şirketlerin grup dışı şirketlere uyguladıkları
fiyat, ücret veya bedellerle halka açık olmayan şirketlere kâr aktarılabilmekte
ve böylece pay sahipleri zarara uğratılabilmektedir. Her ne kadar pay
sahiplerinin uğrayacakları zararları önlemek amacıyla Sermaye Piyasası
Kanunu'nun 15. maddesinin beşinci fıkrasında örtülü kâr aktarımı yasaklanmış
ise de, bunun sağlanması, ortaklıkların yönetim, denetim ve sermaye bakımından
ilişkili olduğu diğer iştirak ve teşebbüslerle gerçek ve tüzel kişilerin etkin
biçimde denetlenmesi ile olanaklıdır. Kuşkusuz, denetim elemanları
görevlerini “…bu Kanun ve diğer kanunların sermaye piyasasına ilişkin
hükümleri…” ile sınırlı biçimde yapacaklardır. Kurul uzman ve
yardımcıları tarafından istenilen belge, defter ve kayıtlarla sair bilgi içeren
araçların örneklerini verme, yazılı ve sözlü bilgi sunma ve tutanak imzalama
yükümlülüklerini yerine getirme zorunluluğu da bu amaca yöneliktir.
Öte yandan maddenin ikinci fıkrasında, ilgililerin özel kanunlarda
yer alan gizlilik ve sır saklama kurallarını ileri sürerek istenilen bilgi ve
belgeleri vermekten kaçınamayacakları öngörülmüştür. Bilgi ve belgelerin
verilmemesi durumunda, Anayasa'nın 38. maddesinin beşinci fıkrası gereğince,
ancak yargı yoluna başvurulmak suretiyle arama ve elkoyma kararı
alınabilecektir. Kuralda, arama ve elkoyma kararları için özel bir usul
öngörülmemiş, bu konudaki istemlerin yetkili sulh ceza hakimince karara
bağlanacağı belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 38. maddesine aykırı
bulunmamıştır. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 10., 17. ve 48. maddeleriyle de ilgisi
görülmemiştir.
11- Kanun'un 22. Maddesiyle 2499 Sayılı Kanun'un 46. Maddesinin
Birinci Fıkrasının Yeniden Düzenlenen (c), (g), (h), (i) ve (j) ve Değiştirilen
(a) ve (f) Bentleri ile Yeniden Düzenlenen Üçüncü ve Dördüncü Fıkraları ile
Eklenen Beşinci Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, 2499 sayılı Kanun'un 46. maddesi ile
Sermaye Piyasası Kurulu'na ihtiyati haciz isteyebilmesi konusunda geniş
yetkiler tanındığı, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen kuraldaki yetkinin daha
da genişletildiği, Kurul'a mahkemelere tanınan yetkilerden kişi ehliyetlerini
kısıtlayabilme yetkisi tanındığı, Kurul'un gerçek ve tüzel kişilere çifte ceza
verebileceği, geçici olarak kapatma yetkisinin yargı yerleri yerine mülki
amirlere tanındığı, ehliyet sınırlamalarının da süre yönünden belirsizlik
yarattığı nedenleriyle, Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 5., 6., 9., 11., 19.,
35., 48., 138. ve 153. maddelerine aykırı oldukları ileri sürülerek iptalleri
istenilmiştir.
Yasa'nın değişik 46. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde,
kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeksizin yapılmış ihraç, halka arz ve satış
işlemleri ile izne bağlı sermaye piyasası işlemlerinin izinsiz yapılması
halinde bu işlemleri durdurmak için her türlü tedbirleri alma, kayıt
yükümlülüğüne uyulmaksızın yapılan halka arz ve satış sonucu elden çıkarılan
kısmın karşılığı ile satışı yapılacak senetler için teminattan muaf olarak
ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteme, tedbir ve haciz tarihinden itibaren
altı ay içinde dava açma ve takipte bulunma, ayrıca izinsiz faaliyet ve
işlemlerin doğurduğu sonuçların iptali için dava açma hususunda Kurul'a yetki
tanınmıştır.
2499 sayılı Kanun'un 4. maddesinde, ihraç veya halka arz olunacak
sermaye piyasası araçlarının Kurul'a kaydedilmesi zorunluluğu getirilmiş; 5.,
6. ve 7. maddelerinde de halka arz veya ihraç işlemlerinde bulunabilmek için
belirli usuller öngörülmüştür.
İptal isteminin gerekçesinde, Yasa'da gösterilen gereklere
uyulmadan yapılacak halka arz ve ihraç işlemleri için Kurul'a sınırları
belirsiz geniş yetkiler tanındığı belirtilmiş ise de, Sermaye Piyasası Kurulu
bu yetkilerini, sadece kayıt ve izin yükümlülüğünü yerine getirmeyen
faaliyetlerin durdurulması için kullanacak, bu sonucu sağlamak için alınacak
önlemler de her olayın özelliğine göre değişik olacaktır. Amaç, kayıtsız
yapılan ihraç ya da izinsiz yapılan sermaye piyasası faaliyetlerinin
durdurulması olduğuna göre, Kurul bu konuda gerekli önlemleri alırken bu amacın
dışına çıkamayacaktır.
Öte yandan Kurul'a, “ihtiyati haciz ve tedbir” istemli
dava açma yetkisinin tanınmış olması, yukarıda belirtilen yasal yükümlülüklere
uyulmaksızın faaliyette bulunulması sonucu ortaya çıkan veya çıkacak olan
zararların azaltılması ya da yok edilmesini sağlamaya yöneliktir. Kaldı ki, bu
konuda Kurul'ca alınacak önlemlerin amacına uygun, ölçülü ve orantılı olup
olmadığının denetlenmesi konusunda yargı yolu açıktır.
Maddenin birinci fıkrasının (c) bendi ile, bu Kanuna tabi anonim
ortaklık ve sermaye piyasası kurumlarının, kanuna, esas sözleşme hükümlerine
veya işletme maksat ve mevzuuna aykırı görülen durum ve işlemleri ile
sermayenin azalmasına veya kaybına yol açan işlemlerin hukuka aykırılığının
tespiti veya iptali için dava açma, Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklı kalmak
kaydıyla ilgililerden aykırılıkların giderilmesi için tedbir almasını ve
öngörülen işlemleri yapmasını isteme ve gerektiğinde bu durumu ilgili mercilere
intikal ettirme konusunda Sermaye Piyasası Kurulu'na yetki tanınmıştır.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, yasama organı,
yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa
çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Başta yasama organı olmak üzere tüm organlar
kararların yalnız sonuçları ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de
bağlıdır. Kararlar gerekçeleriyle, yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini
içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle,
yasama organı düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin
kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak
zorundadır.
Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile “aynı” ya da “benzer nitelikte”
olması, bunların saptanabilmesi içinde öncelikle, aralarında “özdeşlik” yani
amaç, anlam ve kapsam yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi
gerekir.
Buna göre, dava konusu kural, Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.1995
günlü, Esas:1995/45; Karar:1995/58 sayılı kararı ile iptal edilen 558 sayılı
KHK ile getirilen düzenlemenin aynısı ise de, 558 sayılı KHK, dayanağı olan
Yetki Kanunu'nun iptali sonucu dayanaksız kaldığı gerekçesiyle iptal
edildiğinden işin esasıyla ilgili inceleme yapılmamıştır. Söz konusu karardaki
gerekçe gözetildiğinde iptal edilen kuralla 46. maddenin birinci fıkrasının (c)
bendinin karşılaştırılması yapılarak Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına
aykırılığından söz edilemez.
Ayrıca, gerek iç ve dış denetim, gerekse bağımsız denetçilerden
alınan rapor, ihbar ve şikayetlerin incelenmesi sonucu ortaya çıkan hukuka
aykırılıkların giderilmesi için dava açma yetkisinin Kurul'a tanınması,
Anayasa'nın 167. maddesiyle piyasaların denetimi ve düzenlenmesi konusunda
Devlete tanınan yetkiler kapsamındadır.
Maddenin birinci fıkrasının (f) bendi ile denetimle
görevlendirilenler tarafından istenecek defter, evrak, dosya, kayıt ve bilgi
ihtiva eden diğer vasıtaların ibraz veya teslim edilmemesi halinde,
gerektiğinde mahkemeye başvurarak bunların ibraz ve tesliminin sağlanması
konusunda Kurul'a yetki tanınması yukarıda açıklanan gerekçe kapsamında
değerlendirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde, sermaye piyasası
kurumlarının mevzuat, esas sözleşme ve içtüzük hükümlerine aykırı faaliyette
bulunduklarının saptanması halinde, bu kurumlara ait yetki belgeleri iptal
edilmeden önce uyarılarak faaliyetlerinin yasal çerçeveye çekilmesi amacıyla
Kurul'un alabileceği önlemler belirtilmiştir. Buna göre, Sermaye Piyasası
Kurulu'nca, mevzuata, esas sözleşmeye veya işletme maksat ve konusuna ilişkin
aykırılık tespit edilmesi durumunda, ilk olarak ilgililerden bu aykırılıkların
giderilmesi istenilecek, hukuka aykırı eylemin sorumlularının tespit edilmesi
halinde haklarında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır.
Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturma başlatılması ve dava açılması halinde de,
dava sonuçlanıncaya kadar imza yetkisi sınırlandırılabilecek veya
kaldırılabilecektir. Bendin son cümlesi ile de, aykırılıkların giderilmemesi ya
da giderilemeyecek aykırılıkların tespiti halinde Kurul'a “gerekli her
türlü tedbiri alma” ya da “faaliyeti geçici veya sürekli
olarak durdurma” yetkisi tanınmaktadır.
Aynı fıkranın (a) bendinde belirtildiği gibi, Kurul'a
tanınan “her türlü tedbiri alma” yetkisi, faaliyette bulunan
ortaklığın mevzuat, esas sözleşme ve içtüzük hükümlerine uygun biçimde
çalışmasını sağlamak maksadıyla kullanılacaktır. Kanunda Kurul'ca alınacak
tedbirlerin tek tek sayılmaması, her somut olaya göre yatırımcıya tam bir
koruma sağlayacak düzenleme yapılmasının mümkün olmamasından kaynaklanmaktadır.
Sermaye piyasası kurumlarının tümünün, özellikle de aracı
kuruluşların, ikincil piyasadaki faaliyetleri nedeniyle yatırımcılara ait
varlıklara yönelik çeşitli riskler oluşmaktadır. Bunlar yatırımcılar adına
işlem yapmaya yetkili aracı kuruluşun veya çalışanlarının hileli (emniyeti
suistimal, dolandırıcılık, manipülasyon, insider trading v.b.) ve haksız
davranışları sonucu olabileceği gibi, yatırımcıya ait müşteri varlıklarının
yatırımcının izni olmadan kullanılması ile veya kurumların başka nedenlerle
mali açıdan zayıflamaları, ödeme güçlüğüne düşmeleri ya da iflas etmeleri sonucunda
da ortaya çıkabilmektedir.
Tasarruf sahiplerinin hak ve çıkarlarının korunmasını sağlamak
amacıyla kurulan Sermaye Piyasası Kurulu'na tanınan bu yetkiler, Anayasa'nın
48. maddesinin ikinci ve 167. maddesinin birinci fıkraları uyarınca bu konuda Devlete
görev olarak verilen önlem alma yükümlülüğünün gereğidir.
Maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde, sermaye piyasası
kurumlarının ödeme güçlüğüne düşmeleri veya iflas etmeleri risklerine karşı
yatırımcı varlıkların korunmasına yönelik yetkiler yer almaktadır.
Sermaye piyasaları ile bu piyasaların içinde yer alan borsalar,
kişi veya ortakların kazanç elde etmelerini sağlayan yerler olmakla beraber
daha çok kamusal yönü ağır basan ve esas amacı tasarruf sahiplerinin bu
piyasalara güvenerek yatırım yapmalarını özendirip yatırım suretiyle ülke
ekonomisine katkılarını sağlamak amacıyla kurulan yerlerdir.
Bu bent ile tanınan yetkiler, sermaye piyasası kurumlarının iflası
ya da ödeme güçlüğüne düşmelerini önleyici veya ödeme güçlüğüne düştükten sonra
iflası gerektiren durumun ortaya çıkması halinde alınacak önlemleri
kapsamaktadır. Bu bentte tanınan yetkiler de risk durumunun aşılmasını sağlamak
amacıyla amaçla orantılı biçimde kullanılabilecek ve bu konuda alınan kararlar
da yargının denetimine tabi olacaktır.
Maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde, 2499 sayılı Kanun'un 47.
maddesinin (A) bendinde sayılan ceza kovuşturmasına konu (şirketle ilgili
bilgileri elemanlarından birinin rakip şirkete ulaştırması, manipülasyon,
izinsiz aracılık, emniyeti suistimal, örtülü kazanç dağıtımı, karşılıksız repo
ve benzeri) fiillere doğrudan doğruya veya dolaylı olarak katıldığı tespit
edilen gerçek ve tüzel kişilerin, borsa ve teşkilatlanmış diğer piyasalarda
geçici veya sürekli işlem yapmalarının önlenmesini sağlamak için gerekli
önlemleri almaya Kurul'un yetkili olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu kuralda, Kanun'da sayılan fiillerin varlığı halinde
ilgililerin ticari faaliyetlerine belirli sınırlamalar getirilmesi Anayasa'nın
48. ve 167. maddeleri kapsamında alınan önlemlerdir.
Maddenin birinci fıkrasının (j) bendinde, Sermaye Piyasası
Kurulu'nun gerekli görülen hallerde, halka açık anonim ortaklıkların genel
kurullarına oy hakkı bulunmayan gözlemci gönderebileceği belirtilmiştir. Oy
hakkı bulunmayan, gözlemcinin görevi, kanuna, mevzuata veya esas sözleşmeye
aykırı bir uygulamayı görmesi halinde bu durumu Sermaye Piyasası Kurulu'na
iletmekten ibarettir. Yukarıda belirtilen gerekçeler bu bent için de
geçerlidir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette
bulunduğu, yetki belgeleri iptal edildiği veya faaliyetleri geçici olarak
durdurulduğu halde ticaret unvanlarında, ilan ve reklamlarında, sermaye
piyasasında faaliyette bulundukları intibaını yaratacak kelime veya ibare
kullanıldığının tespiti halinde, sorumlular hakkında cezai kovuşturma
yapılmakla birlikte, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Kurul'un istemi
üzerine en büyük mülki amirlerince işyerlerinin geçici olarak kapatılabileceği,
ilan ve reklamların durdurulabileceği gibi, kanuna aykırı belgeleriyle ilan ve
reklamlarının toplatılabileceği kurala bağlanmıştır.
İdarenin gerekli durumlarda yaptırım uygulama yetkisinin ifadesi
olan bu kural, yargılamanın devam etmekte olması nedeniyle sonuca göre tedbirin
kaldırılması olanağının bulunması, başka bir anlatımla geçici nitelikte olması
ve koşullarının da yasakoyucu tarafından ayrıntılı biçimde saptanmış olması
nedeniyle Anayasa'nın 48. maddesinin ikinci fıkrası ve 167. maddesiyle Devlete
tanınan bu alandaki önlem alma görevinin somutlaştırılmış biçimidir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, aynı maddenin (g) ve (h) bentleri
uyarınca yetkileri kaldırılan görevlilerin, haklarındaki yargılama
sonuçlanıncaya kadar Kurul'un izni olmaksızın hiçbir sermaye kurumunda imzaya
yetkili personel olarak çalıştırılmayacakları belirtilmiştir. Bu bentlerde
sayılan hallerin varlığı halinde ilgililerin yetkilerinin kaldırılması; kanun,
içtüzük ve esas sözleşmeye aykırı davranan sermaye piyasası kurumu personeli
için uygulanan önlem niteliğindedir. Bu kişilerin imza yetkilerinin
sınırlandırılabilmesi veya kaldırılabilmesi için hakkında kovuşturmaya geçilmiş
olması gereklidir. Bu yetkinin kaldırılma süresi, yargılamanın
sonuçlandırılmasına kadar olabileceğinden, yargılamanın sonuçlanması durumunda
bu yasak kalkacaktır.
Belirtilen tedbirle, kişilerin yargılama aşamasında da
faaliyetlerine devam etmek suretiyle hem kurumlarını hem de tasarruf
sahiplerini tehlikeye düşürmeleri önlenmek istenilmiştir.
Maddenin beşinci fıkrasında, maddenin (h) bendine göre
faaliyetleri geçici olarak durdurulan sermaye piyasası kurumlarının mal varlığı
hakkında da, Kurul'ca geçici durdurma kararı verildiği tarihten tekrar
faaliyete geçme izni verilmesi tarihine kadar ikinci fıkra hükmünün uygulanması
öngörülmektedir.
Malî yapıları ciddi olarak zayıflayan kurumların malvarlığı
üzerinde devir, rehin, teminat, haciz, icra takibi konularında yasak getiren bu
kural, kurumun (ortaklığın) bu arada mallarının hileli ve muvazaalı işlemlerle
başkalarına aktarılmasını, devredilmesini ve icra takibine konu yapılmasını
engellemektedir. Böylece, müşteri emanetlerinin zarara uğraması ve riskin
büyümesi engellenmeye çalışılmaktadır. Dava konusu kuralla, sermaye piyasası
kurumlarının mali yapıları güçlendirilerek bu durumdan kurtulmak için sermaye
yeterliliği tablosunda görünen açığı taze para sağlamak suretiyle kapatmaları,
alacaklılarını takip etmeleri, teminat mektubu almaları, müşterileriyle
anlaşarak kendilerini ibra etmelerini sağlamaları engellenmiş değildir.
Buna göre, kuralın sermaye piyasalarının güven, açıklık ve
kararlılık içinde çalışmasını; sınırları, süresi ve koşulları gösterilmek
suretiyle küçük tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını
düzenlemek ve denetlemek amacıyla getirildiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un 46. maddesinin birinci
fıkrasının (a), (c), (f), (g), (h), (i) ve (j) bentleri ile üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkraları Anayasa'nın 48., 153. ve 167. maddelerine aykırı
görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
İptali istenen kuralların Anayasa'nın 2., 5., 6., 9., 11., 19.,
35. ve 138. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
12- Kanun'un 23. Maddesiyle Yeniden Düzenlenen 46/A Maddesinin
Birinci Fıkrasının Son Tümcesi ile Üçüncü ve Yedinci Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, iptal konusu kurallarla fona katılma,
katılmadaki oranların belirlenmesi ve risk durumları itibariyle belirlenen
oranlar üzerinden ödeme yapılması zorunluluğunun getirilmesinin keyfi
uygulamaya neden olacağı, bu husustaki düzenlemenin yasayla yapılması
gerektiği, kuralın Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 87. maddesine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen kurallarla Yatırımcıları Koruma Fonu kurulmakta
ve konuya ilişkin esaslar belirlenmektedir. Birinci fıkranın iptali istenilen
son cümlesi ile bütün aracı kuruluşların bu Fon'a katılma zorunluluğu
getirilmekte ve bu katılım yıllık ödentilerle olmaktadır. Üçüncü fıkra ile
Kurul'a, Fon'un hesap ve işlemlerini inceleme, denetleme ve elde edilen
sonuçlarına göre de gerekli görülen hususların yerine getirilmesini isteme ve
Fon'un yönetiminin kendisine devredilmesini talep etme yetkisi verilmektedir.
Yedinci fıkrada da, yıllık ödenti tutarlarının, yıllık hisse senedi işlem
hacimlerinin parasal miktarının onbinde birini aşamayacak şekilde belirleneceği
belirtilmektedir.
Anayasa'nın 73. maddesinde öngörülen vergi, resim, harç ve benzeri
mali yükümlülüklerden vergi; kamu giderlerini karşılamak amacıyla yasalarla
gerçek ve tüzelkişilere malî güçlerine göre getirilen bir yükümlülüktür.
Belirli bir hizmetten doğrudan yararlanma karşılığı olmayan vergi tüm kamu
hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılma payıdır.
Harç; kimi kamu hizmetlerinden yararlanmanın karşılığı olarak
tahsil edilen kamu gelirleridir. Ödenen vergiler bakımından, vergi
mükelleflerinin bireysel bir hizmet ya da karşılık talep etme haklarının
bulunmamasına karşın, harçlar belirli bir kamu hizmetinden yararlanmanın (tapu,
pasaport gibi) karşılığıdır.
Resim; bir iş ya da faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar
tarafından izin verilmesi dolayısıyla yapılan bir ödeme şeklinde tanımlandığı
gibi harca benzer biçimde kamu kuruluşlarında görülen hizmetin ve yapılan
giderlerin karşılığı olarak yalnız o işle ilgili gerçek ve tüzelkişilerden
sağlanan gelirler şeklinde de açıklanmaktadır.
Vergi, resim, harç benzeri malî yükümlülük ise; kişilerden yapılan
kamu hizmetleri karşılığında ya da bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne
dayanılarak alınan paralardır. Benzeri malî yükümlülük kimi zaman vergi, harç
ve resim'in özelliğini ayrı ayrı yansıtırken kimi zaman da verginin harç ve
resim'in ortak öğelerini taşıyabilir.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin ortak
özellikleri, yasayla konulmaları ve kamu gücüne dayanılarak gerektiğinde zorla
alınmalarıdır.
Haklarında tedrici tasfiye veya iflas kararı verilen aracı
kurumların yaptıkları sermaye piyasası faaliyetleri ve işlemleri nedeniyle
müşterilerine karşı hisse senedi işlemlerinden doğan nakit ödeme ve hisse
senedi teslim yükümlülüklerini yerine getirmek ve tasfiye giderlerini
karşılamak amacıyla kurulan Yatırımcıları Koruma Fonu'na aracı kuruluşlarca
yapılacak yıllık ödentiler, Anayasa'nın 73. maddesinde yer alan “vergi
ve benzeri mali yükümlülük”ler kapsamına girmemektedir.
Öte yandan, yasayla kapsamı belirlenen konularda sınırlı denetim
yetkisinin Sermaye Piyasası Kurulu'na tanınmış olması, Yasakoyucunun takdir
alanı içinde kalmaktadır. Kaldı ki, kuralla tüm sermaye piyasası üzerinde
düzenleme ve denetleme yetkisi olan Kurul'un, Fon'un idare ve temsili konusunda
kuşkusu bulunması halinde yetkinin kendisine devrini istemesi ve bu istem
sonucu karar vermeye yetkili makam olarak da Bakan'ın öngörülmüş olması, bu
konuda siyasi sorumluluğun da gözetilmiş olduğunu göstermektedir. Ayrıca Fon'un
denetimi de parlamento adına denetim yapan Sayıştay tarafından yapılacaktır. Bu
durumda, yapılan düzenleme ile yasama yetkisinin devrinden sözetmek mümkün
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un yeniden düzenlenen 46/A
maddesinin birinci fıkrasının son tümcesi ile üçüncü ve yedinci fıkraları
Anayasa'nın 87. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 73. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
13- Kanun'un 24. Maddesiyle Yeniden Düzenlenen 2499 Sayılı
Kanun'un 46/B Maddesinin Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde gerekçe gösterilmeksizin kuralın, Anayasa'nın
12., 13. ve 33. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kurala göre, tedrici tasfiye kararı verildikten
sonra aracı kuruluşların tüm ödemeleri durmakta ve malvarlığı üzerindeki
tasarruf yetkisi Yatırımcıları Koruma Fonu'na geçmekte, müşteri varlıkları
Fon'un tasarruf ve güvencesi altına girmektedir. Böylece Fon gerçek hak
sahipleri (yatırımcılar) ile bunların alacaklı oldukları miktarları, Kurul'daki
kayıtlara, aracı kuruluş ile kuruluşun ilgili olduğu diğer resmi ve özel
kurumların kayıtlarına, güvenilir bulunan diğer bilgi ve belgelere dayanarak
tespit etmekte ve ödeme yapmaktadır.
Yatırımcıları Koruma Fonu, aracı kuruluşun, ortaklarının ya da
çalışanlarının, kimi hileli ve muvazaalı işlemlerle malvarlığının aktif
kısmının azalmasına neden olmalarını, yakınları veya diğer kişiler için
kazanımlarda bulunmalarını ve yatırımcılar arasında eşitliği bozucu işlemler
yapmalarını engellemektedir. Böylece itiraz konusu kuralla, Anayasa'nın 167.
maddesiyle Devlete verilen, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının
sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici önlemleri alma
görevinin etkin biçimde yerine getirilmesi sağlanmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un yeniden düzenlenen
46/B maddesinin üçüncü fıkrası Anayasa'ya aykırı görülmemiştir. İptal isteminin
reddi gerekir.
İptali istenen kuralın Anayasa'nın 12., 13. ve 33. maddeleriyle de
ilgisi görülmemiştir.
14- Kanun'un 25. Maddesiyle Değiştirilen 2499 Sayılı Kanun'un 47.
Maddesinin Birinci Fıkrasının (A) Bendinin (4.), (5.), (6.) ve (7.) Alt
Bentleri ile Son Paragrafı, (B) ve (C) Bentleri ile İkinci Fıkrasının
İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kurallarla getirilen ceza
hükümlerinin, suçta ve cezada kanunîlik ilkesine ve kıyas yasağına aykırı
olduğu, maddede gösterilen suçların somut bir şekilde tanımlanmadığı, “standart
ve formlara aykırılık”, “genel ve özel kararlara uymamak” gibi
soyut tanımlara yer verildiği, suçu işleyen gerçek kişilerle birlikte tüzel
kişilerin yetkililerinin de cezalandırılmasının, “suç ve cezaların
şahsiliği” ilkesine aykırı olduğu, son fıkrada bilinmeyen bir kısım
cezalara yer verildiği bu nedenle Anayasa'nın 36., 37., 38. ve 125. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, “Kimse,
işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan
cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”; dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu
hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.”; beşinci fıkrasında
da, “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir
beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.” denilmektedir.
Dava konusu yasa kurallarında, suç konusu eylemler ile faillerinin
kimler olabileceği ve bu eylemlere verilecek cezalar ile bu bentlerde yazılı
hallerden iki veya daha fazlasının birleşmesi durumunda verilecek cezanın
asgarî ve azamî hadleri hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olarak
gösterilmiştir.
Kurallarda öngörülen, denetim için ortaklığın bilgi ve belgelerinin
istenmesi halinde “sanık”lık sıfatının başlaması veya “sorgu”ya
geçilmesi gibi bir durum bulunmadığı gibi, bu aşamada suç tespiti değil,
sermaye piyasalarının güven, açıklık kararlılık ve dürüstlük içinde çalışmasını
sağlamak ve böylece tasarruf sahibini korumak amaçlanmıştır.
Sermaye piyasalarında güvenin sağlanarak tasarruf sahiplerini
korumak amacıyla getirilen kurallara aykırı hareket ederek suç işleyenlerle
birlikte sorumlu tutulan tüzel kişilerin yetkililerinin, yasalarda yer alan
yükümlülüklerini yerine getirmemekten dolayı cezalandırılmalarında suç ve cezaların
şahsiliği ilkesine aykırılıktan bahsedilemez.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un 47. maddesinin birinci
fıkrasının (A) bendinin (4.), (5.), (6.), (7) alt bentleri ve son paragrafı, bu
fıkranın (B) ve (C) bentleri ile ikinci fıkrası Anayasa'nın 38. maddesine
aykırı bulunmamıştır. İptal isteminin reddi gerekir. Kuralların Anayasa'nın
36., 37. ve 125. maddeleri ile de ilgisi görülmemiştir.
15- Kanun'un 26. Maddesiyle 2499 Sayılı Kanun'a Eklenen 47/A
Maddesinin Birinci, İkinci ve Beşinci Fıkralarının İncelenmesi
Dava dilekçesinde özetle, iptali istenen kurallarla idareye bu
konuda yetki tanındığı, cezalara karşı yargı yoluna başvurulabileceğine ilişkin
açıklık bulunmadığı, suçun tanımının Sermaye Piyasası Kurulu'nca yapılacak
düzenlemelere bırakıldığı nedenleriyle Anayasa'nın 37., 38. ve 125. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa'nın iptali istenilen 47/A maddesinin birinci fıkrasında,
Sermaye Piyasası Kanunu'na dayanılarak yapılan düzenlemelere, Kurul'ca
belirlenen standart ve formlar ile alınan genel ve özel nitelikteki kararlara
aykırı hareket ettiği saptanan gerçek ve tüzel kişiler hakkında gerekçesi de
belirtilerek Kurul tarafından 2 milyar liradan 10 milyar liraya kadar para
cezası verileceği belirtilmiş, ikinci fıkrasında, idari para cezası
uygulamasının usul ve süresi; beşinci fıkrasında da, cezanın tebliğinden
itibaren (30) gün içinde ödenmemesi halinde tahsilatta izlenecek usul
gösterilmiştir.
Dava konusu kurallarda, idari para cezalarının konusu,
sebebi, sınırları, maksadı ve uyulmaması halinde Kurul'ca uygulanacak
yaptırımın aşağı ve yukarı sınırları, idari para cezası uygulanmasındaki süre
ve usul, paranın ödeneceği yer ve öngörülen süre içinde ödenmemesi halinde
takip ve tahsilinde izlenecek yol açık olarak gösterilmiş, bu idari kararlara
karşı yargı yoluna başvurulmasını engelleyen bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Ayrıca birinci fıkrada belirtilen Kurul'ca alınan genel ve özel
nitelikteki kararların alınması, Sermaye Piyasası Kanunu ve diğer kanunlara
dayanarak alınmış olacağından, yasallık ilkesine aykırılıktan sözedilemez.
Açıklanan nedenlerle, 2499 sayılı Kanun'un 47/A maddesinin
birinci, ikinci ve beşinci fıkraları Anayasa'nın 38. ve 125. maddelerine aykırı
bulunmamıştır. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların, Anayasa'nın 37. maddesi ile de ilgisi görülmemiştir.
16- Kanun'un Çerçeve 30. Maddesinin Üçüncü Fıkrası ile Geçici 3.
Maddesinin İncelenmesi
4487 sayılı Kanun'un 30. maddesinin üçüncü fıkrası ile geçici 3.
maddesi, 4.7.2001 günlü, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi ile
değiştirildiğinden, buna ilişkin iptal istemi hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar verilmiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
15.12.1999 günlü, 4487 sayılı “Sermaye Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi,
Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun”un:
A- 1. maddesiyle 28.7.1981 günlü, 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu'na eklenen 10/A maddesinin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci
ve altıncı fıkralarına,
B- 2. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın madde başlığı ile birlikte
değiştirilen değişik 11. maddesinin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci
ve dokuzuncu fıkralarına,
C- 10. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın değişik 22. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının yeniden düzenlenen (j) ve (r) bendlerine,
2- Birinci fıkrasının değiştirilen (c) ve (i) bendlerine,
3- Birinci fıkrasına eklenen (v) bendine,
4- Sonuna eklenen fıkraya,
D- 15. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın madde başlığı ile
birlikte değiştirilen değişik 34. maddesine,
E- 20. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'ya eklenen 40/C maddesinin beşinci
ve altıncı fıkralarına,
F- 22. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın değişik 46. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının yeniden düzenlenen (c), (g), (h), (i) ve (j)
bendlerine,
2- Birinci fıkrasının değiştirilen (a) ve (f) bendlerine,
3- Yeniden düzenlenen üçüncü ve dördüncü fıkralarına,
4- Sonuna eklenen beşinci fıkraya,
G- 26. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'ya eklenen 47/A maddesine,
yönelik iptal istemleri 26.12.2003 günlü, E. 2000/8, K. 2003/104
sayılı kararla reddedildiğinden, bu bölümlere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE, 26.12.2003 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- SONUÇ
15.12.1999 günlü, 4487 sayılı “Sermaye Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması ile Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi,
Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun Bir Maddesinin
Değiştirilmesine Dair Kanun”un:
A- 1. maddesiyle 28.7.1981 günlü, 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu'na eklenen 10/A maddesinin;
1- Birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI ile Ali HÜNER'in “Fıkranın son
tümcesinin iptali gerektiği” yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralarının
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- 2. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın madde başlığı ile birlikte
değiştirilen değişik 11. maddesinin, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci
ve dokuzuncu fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C- 3. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın 12. maddesinin yeniden
düzenlenen altıncı fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- 4. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın 13/A maddesinin yeniden
düzenlenen son fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E- 5. maddesiyle değiştirilen 2499 sayılı Yasa'nın 15. maddesinin,
birinci, dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F- 10. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın değişik 22. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının yeniden düzenlenen (j) ve (r) bendlerinin,
2- Birinci fıkrasının değiştirilen (c) ve (i) bendlerinin,
3- Birinci fıkrasına eklenen (v) bendinin,
4- Sonuna eklenen fıkranın,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
G- 15. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın madde başlığı ile birlikte
değiştirilen değişik 34. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
H- 19. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'ya eklenen 40/B maddesinin
birinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
I- 20. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'ya eklenen 40/C maddesinin
beşinci ve altıncı fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin
REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
İ- 21. maddesiyle değiştirilen 2499 sayılı Yasa'nın değişik 45.
maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
J- 22. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın değişik 46. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının yeniden düzenlenen (c), (g), (h), (i) ve (j)
bendlerinin,
2- Birinci fıkrasının değiştirilen (a) ve (f) bendlerinin,
3- Yeniden düzenlenen üçüncü ve dördüncü fıkralarının,
4- Sonuna eklenen beşinci fıkranın,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
K- 23. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın başlığı ile birlikte
yeniden düzenlenen 46/A maddesinin;
1- Birinci fıkrasının “... ve bu Kanunun 46/B maddesinde
düzenlenen görevleri bu Kanunda öngörülen esaslara göre yerine getirmek ve
tasfiye giderlerini karşılamak amacıyla tüzel kişiliği haiz Yatırımcıları
Koruma Fonu kurulmuştur. Bütün aracı kuruluşlar, bu Fona katılmak zorundadır.”
bölümünün,
2- Üçüncü ve yedinci fıkralarının,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
L- 24. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın başlığı ile birlikte
yeniden düzenlenen 46/B maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
M- 25. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'nın değişik 47. maddesinin;
1- Birinci fıkrasının (A) bendinin değiştirilen 4 numaralı alt
bendinin,
2- Birinci fıkrasının (A) bendine eklenen 5, 6 ve 7 numaralı alt
bentlerin,
3- Birinci fıkrasının (A) bendinin, değiştirilen son paragrafının
4, 5, 6 ve 7 numaralı alt bentleri yönünden,
4- Birinci fıkrasının değiştirilen (B) bendinin,
5- Birinci fıkrasına eklenen (C) bendinin,
6- Değiştirilen ikinci fıkrasının,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
N- 26. maddesiyle 2499 sayılı Yasa'ya eklenen 47/A maddesinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
O- 30. maddesinin üçüncü fıkrası ile Geçici 3. maddesi 4.7.2001
günlü, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 14. maddesiyle
değiştirildiğinden, BU KURALLARA İLİŞKİN KONUSU KALMAYAN İSTEM HAKKINDA KARAR
VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
26.12.2003 gününde karar verildi.
Başkan
Mustafa
BUMİN
|
Başkanvekili
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Samia
AKBULUT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Ali
HÜNER
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ertuğrul
ERSOY
|
Üye
Tülay
TUĞCU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fazıl
SAĞLAM
|
KARŞIOY YAZISI
15.12.1999 günlü, 4487 sayılı Yasa'nın kimi maddelerinin ve
kurallarının iptali istemiyle açılan dava sonucunda verilen 26.12.2003 günlü,
E.2000/8, K.2003/104 sayılı kararın aşağıda belirtilen bölümüne açıkladığımız
nedenlerle katılmıyoruz.
İptal konusu 4487 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle, 28.7.1981 tarihli
ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na 10/A maddesi eklenmiştir. Getirilen
10/A maddesinin birinci fıkrasında “Sermaye piyasası araçları ve bunlara
ilişkin haklar; özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir Merkezi Kayıt Kuruluşu
tarafından kayden izlenir. Bu kuruluş, kurulun gözetim ve denetimi altındadır.
Merkezi Kayıt Kuruluşunun kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esasları
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikte belirlenir.” kuralı
getirilmiştir.
2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun amacı, bu Kanunun 1.
maddesinde “...tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi
kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak amacıyla; sermaye
piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışılmasını, tasarruf
sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını, düzenlemek ve denetlemektir”
şeklinde gösterilmiştir. Aynı Yasa'nın 2. maddesinde de, “Sermaye piyasası
araçları, bu araçların ihracı, halka arzı ve satışı, bunları ihraç veya halka
arz edenler, bu Kanunun 40. maddesi çerçevesinde borsalar ve teşkilatlanmış
diğer piyasalar, sermaye piyasası faaliyetleri, sermaye piyasası kurumları ve
Sermaye Piyasası Kurulu bu Kanun hükümlerine tabidir.” denilmek suretiyle bu Kanunun
kapsamı belirlenmiştir. Böylece, sermaye piyasası araçları, bu araçların
ihracı, halka arz ve satışı, sermaye piyasası araçlarını ihraç veya halka arz
edenler, borsalar ve teşkilâtlanmış diğer piyasalar, sermaye piyasası
faaliyetleri, sermaye piyasası kurumları ve Sermaye Piyasası Kurulu, Yasa'nın
2. maddesi uyarınca bu Yasa'nın kapsamına alınmışlardır. Yasa'nın 2. maddesinde
kapsama alınan “Sermaye piyasası araçlarının” da yukarıda belirtildiği üzere
Yasa'nın 10/A maddesinde, bir Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden
izleneceği, Kurulun gözetim ve denetimi altında olacağı, bu kuruluşun özel
hukuk tüzelkişiliğini haiz olacağı, kayıtların Merkezi Kayıt Kuruluşu
tarafından, bilgisayar ortamında, ihraççılar, aracı kuruluşlar ve hak sahipleri
itibariyle tutulacağı kaydedilen hakların, Kanunun 7. maddesi uyarınca senede
bağlanmayacağı, Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlenen sermaye
piyasası araçları üzerindeki hakların üçüncü kişilere karşı ileri
sürülebilmesinde, bu Kuruluşa yapılan bildirim tarihinin esas alınacağı,
Merkezi Kayıt Kuruluşu, ihraççılar ve aracı kuruluşlar, kendi tuttukları
kayıtların yanlış tutulmasından dolayı hak sahiplerinin uğrayacağı zararlardan
kusurlu oranında sorumlu olacağı, payların devrinin Türk Ticaret Kanunu'nun
417. maddesi çerçevesinde ortaklıklar tarafından pay defterine kaydında,
ilgililerin başvurusuna gerek kalmaksızın Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde
ihraççılar itibariyle tutulan kayıtların esas alınacağı yönünde çok önemli
kurallar getirilmiş, bu arada aynı maddede, sözü edilen Merkezi Kayıt
Kuruluşunun kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esaslarının Bakanlar
Kurulu'nca çıkarılacak bir yönetmelikte belirleneceği kuralına yer verilmiştir.
İptali istenilen 4487 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle getirilen 10/A
maddesinde ve hatta Yasa'nın diğer maddelerinde de, merkezi kayıt kuruluşunun
üyelerine ilişkin herhangi bir kural yer almamaktadır. Ancak bu kuruluşun görev
ve fonksiyonlarına bakıldığında kuruluş için mutlaka üyelik sisteminin
getirilmesi gerekmektedir. Zira maddenin ikinci fıkrasında, kayıtların
ihraççılar, aracı kuruluşlar ve hak sahipleri itibariyle tutulacağı hükme
bağlanmıştır. MKK'da kayıtlar bilgisayar ortamında tutulacağından, bu sisteme
bağlanma hakkına sahip olacak, kayıtlarda sorumluluk üstlenecek kurumların
asgarî teknolojik yapıya ve personele sahip olması gerekecek ve kayıt
kurallarına uygunluğun sağlanması ve olmadığı takdirde yatırımların uygulanması
da zorunlu olacaktır. Bu nedenlerle bu ihtiyaçlar üyelik sistemini ve bu
üyeliğin hangi kuruluşlardan oluşacağının da yasa ile belirlenmesini zorunlu
kıldığı halde, bu konudaki düzenleme yönetmeliğe bırakılmıştır.
Diğer taraftan iptali istemine konu kuralda, kaydileştirilecek
sermaye piyasası araçları belirlenmemiş, belirleme yetkisi ise Sermaye Piyasası
Kurulu'na bırakılmıştır. Hatta Kurul, bu yetkiyi araçların türleri ve
ihraççıları itibariyle belirleyebilecektir. Yasa'da sadece Merkezi Kayıt
Kuruluşu kurulacağı, sermaye piyasası araçları ve bunlara ilişkin hakların
kayden izleyecek bir Merkez oluşturulduğu belirtilerek bu Kuruluşun kuruluş,
çalışma, faaliyet ve denetim esaslarına ilişkin düzenlemelerin tamamı Bakanlar
Kurulu'nun çıkaracağı yönetmeliğe bırakılmıştır. Sözü edilen bu Merkez'in,
kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esaslarının çıkarılacak yönetmeliğe
bırakılması ise, özel hukuk tüzelkişiliğinin Türk Ticaret Kanunu, Medeni Kanun
ve Borçlar Kanunu hükümlerinden muaf tuttuğu anlamına gelmektedir ki, bu husus
da, Anayasa'nın 123/3. maddesinde öngörülen kanunla ya da kanunun verdiği yetkiye
dayanma gerekeceği hükmüne aykırılık oluşturmaktadır. İptali istenilen mezkûr
kuralda ise, hiçbir belirleme bulunmaksızın her türlü tespit tamamen
yönetmeliğe bırakılmaktadır. Bu durumda ise Bakanlar Kurulu, çıkaracağı
yönetmelikle Merkezi Kayıt Kuruluşunun Türk Ticaret Kanunu ve diğer kanunların
özel hukuk tüzelkişileri için türlerine göre öngörülmüş hükümlerini Merkezi
Kayıt Kuruluşu açısından değiştirebilecek ya da ortadan kaldırabilecektir.
Bilindiği gibi Yasama Organının, bir konunun genel ilkeleri
saptamakla yetinip ayrıntılarına, ihtisasa ve idare tekniğine taallûk eden
hususların düzenlemesini yürütme organına bırakması dışında yürütme organı,
doğrudan doğruya hukuki işlemler yapma yetkisine sahip değildir. Yürütme
organının işlemleri ister subjektif, ister düzenleyici işlemler olsun, daima o
alanı önceden düzenlemiş bir yasaya dayanmak zorundadır. Bu anlamda yürütme
organının işlemleri, yasayı izleyen, yasadan kaynaklanan işlemlerdir. İptal
istemine konu düzenleme ise tamamıyla yürütme organına bırakılmıştır. Kural bu
yönleriyle Anayasa'nın 7., 87. ve 123/3. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle iptal istemine konu edilen 4487 sayılı Kanun'un 1.
maddesiyle 2499 sayılı Kanuna eklenen 10/A maddesinin birinci fıkrasında yer
alan “Merkezi Kayıt Kuruluşunun kuruluş, faaliyet, çalışma ve denetim esasları
Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikte belirlenir.” şeklindeki kuralın
iptaline karar verilmesi gerekirken, bu yöndeki iptal isteminin reddine ilişkin
çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Başkanvekili
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Ali
HÜNER
|