ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1995/39
Karar Sayısı : 1995/45
Karar Günü : 19.9.1995
R.G. Tarih-Sayı :20.04.1996-22617
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi TBMM Grubu
Adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 8.6.1995 günlü, 4113 sayılı "Patent,
Faydalı Model, Marka, Coğrafî İşaretler, Endüstriyel Tasarımlar, Yaş Sebze ve
Meyve Ticareti, Toptancı Halleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları,
Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği, Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin
Kuruluşu, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri İle Gıda Konularının
Düzenlenmesine ve Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Mer'iyet ve
Tatbik Şekli Hakkında Kanun İle Sermaye Piyasası Kanunu ve Gümrük Kanununun
Bazı Hükümlerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun başlığı ile
birinci maddesinde geçen "... Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları,
Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalarve
Borsalar Birliği..." ibaresi ve ikinci maddenin (e) bendi ile üçüncü
maddenin (e) ve (f) bentlerinin Anayasa'nın 2., 5., 6., 7., 11., 33., 87., 91.,
135., 138., 153. ve 171. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A) İptali İstenilen Yasa Kuralları
8.6.1995 günlü, 4113 sayılı Yetki Kanunu'nun iptali istenilen
"... Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz
Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği..."
ibaresinin de yer aldığı başlık kısmından sonra gelen öbür maddeleri de
şöyledir :
1- "MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, patent, faydalı model,
endüstriyel tasarım, markalar ve coğrafî işaretlerin korunmasını sağlamak, yaş
sebze ve meyve ticaretini düzenlemek, yaş sebze ve meyve üretici ve
tüketicileri ile bunların ticaretini yapanların çıkarlarını korumak, toptancı
hallerini tanzim etmek, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birliklerinin daha etkin bir şekilde
çalışmasını kolaylaştırmak, gıda konularının Avrupa Birliği standart ve
normlarına uygun olarak düzenlenmesini sağlamak,anonim ve limited şirketlerin
kuruluş işlemleri ve denetimleriyle ticaret siciline ilişkin konularda ve mala
dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim
ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet vedenetimlerine
ilişkin hususlarda, sermaye piyasasının organizasyonu konusunda düzenlemeler
yapmak ve Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin
kuruluşunu düzenlemek, Dış ticaretin gelişimine uygun olarak gümrük mevzuatında
değişiklik vedüzenlemeler yapmak üzere Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde
Kararname çıkarma yetkisi vermektir."
2- "MADDE 2.- Bu kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde
Kararnameler;
e- Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları,
Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin
kuruluş, görev, yetki, sorumluluk, çalışma usul ve esasları ve denetimleri ile
bu kuruluşlarla ilgili diğer hususlarda yapılacak düzenlemeleri ve 8.3.1950
tarihli ve 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi
Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi,
Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununda yapılacak
değişiklikleri,"
Kapsar.
3- "MADDE 3.- Bakanlar Kurulu 1 inci madde ileverilen yetkiyi
kullanırken;
e- Odaların ve bunların üst kuruluşunun piyasa ekonomisi
kurallarına göre meslekî ahlak ve dayanışmayı koruyarak güçlendirecek, ticaret
ve sanayinin toplum yararına uygun olarak gelişmesini sağlayacak şekilde
faaliyet göstermelerinin, bu amaçla donatılmalarının ve yapılandırılmalarının
sağlanmasını,
f- Ticaret Borsalarının, ihtisas borsaları şeklinde de
kurulabilmelerini, vadeli işlemler yapabilmelerini, malı temsil eden
belgelerini düzenleyebilmelerini, borsada işlem gören maddelerin fiyatlarının
oluşumunda serbest rekabet şartlarına göre faaliyet gösterebilmelerini mümkün
kılacak yasal ve teknik alt yapıya sahip kılınmalarını,
Göz önünde bulundurur."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal isteminde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukukDevletidir."
2- "MADDE 5.- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk
milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti
ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır."
3- "MADDE 6.- Egemenlik,kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
4- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
5- "MADDE 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
6- "MADDE 33.- Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma
hakkına sahiptir.
Dernek kurabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin
kanunda belirtilen yetkili mercie verilmesi yeterlidir. Bu bilgi ve belgelerin
kanuna aykırılığının tespiti halinde yetkili merci, derneğin faaliyetinin
durdurulması veya kapatılması için mahkemeye başvurur.
Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya
zorlanamaz. Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve
usuller kanunda gösterilir.
Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla
kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu
düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın
gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği
faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat
içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hâkim,kararını kırksekiz saat
içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri
mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde Devlet memurlarına kanunla
sınırlamalar getirilmesine engel değildir.
Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır."
7- "MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü
maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerinegetirmektir."
8- "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu veya
süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler
bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten kalkar.
Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
9- "MADDE 135.- Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfeatlere
uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk
ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini
ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla
seçilen kamu tüzelkişilikleridir.
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüslerinde aslî
ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti
aranmaz.
Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette
bulunamazlar.
Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde
siyasi partiler aday gösteremezler.
Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine
ilişkinkurallar kanunla düzenlenir.
Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu
organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet savcısının
istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya
suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede
sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını
faaliyetten men ile yetkilendirilebilir.Bu merciin kararı, yirmidört saat
içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde
açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar."
10- "MADDE 138.- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
11- "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
12- "MADDE 171.- Devlet, millî ekonominin yararlarını dikkate
alarak, öncelikle üretimin artırılmasını ve tüketicinin korunmasını amaçlayan
kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 13.7.1995 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Yasa kurallarıyla, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri
ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü
:
A- Yetki Yasalarının ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK)'lerin
Anayasal Konumu
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8.
maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine
getirileceği; 9. maddesinde de, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür.
Böylece egemenliğin kullanılmasında yetkili organlar belirlenmiş
ve kuvvetler ayrımı Anayasa'nın temel ilkelerinden biri olarak kabul
edilmiştir. Bu ilke, Anayasa'nın 2. maddesinde sayılan ve Başlangıç'ta belirtilen
temel ilkelere dayalı demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti niteliklerinin
de kaynağıdır. BaşlangıçKısmı'nda belirtildiği gibi kuvvetler ayrımı, Devlet
organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve
görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve
işbirliğidir; üstünlük ancak Anayasa ve yasalardadır.
Yetki Yasası ve KHK'lerle ilgili kurallara Anayasa'nın 87. ve 91.
maddelerinde yer verilmiştir. 87. maddede, Bakanlar Kurulu'na "belli konularda"
KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmış; 91. maddede, KHK çıkarılmasına yetki veren yasada bulunması zorunlu
öğeler belirtilmiştir.
Buna göre, Yetki Yasası'nda, çıkarılacak KHK'nin amacının,
kapsamının, ilkelerinin, kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının açıkça belirtilmesi gerekir.
Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, yasada öngörülen konu, amaç,
kapsam, ilke ve süre ile sınırlı bir yetkidir. Bu durumda, Yetki Yasası'nın,
Anayasa'nın belirlediği öğeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması
ve verilen yetkiyi açıkça sınırlayarak Bakanlar Kurulu'na çerçeve çizmesi
gerekir.
Ayrıca, 91. maddenin sekizinci fıkrasında, yetki yasalarının ve
KHK'lerin, TBMM Komisyonları ve Genel Kurulu'nda öncelik ve ivedilikle
görüşüleceği öngörülmüştür. Anayasa'da görüşülmesinde bile "öncelik ve
ivedilik" aranan KHK çıkarma yetkisinin, özel bir yönteme bağlanması,
konunun öneminden kaynaklanmaktadır. Anayasa'nın yukarıda açıklanan kuralları
gözetilerek yerine getirilecek bu işlev, ivedi durumlarla sınırlıdır.
Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerinin birlikte
değerlendirilmesinden, yasama yetkisinin genel ve aslî bir yetki olması,
TBMM'ne ait bulunması ve devredilememesi karşısında KHK çıkarma yetkisinin
kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, buyetki
yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi verecek biçimde
yaygınlaştırılıp genelleştirilmemelidir. KHK, öğeleri Anayasa'da belirlenen yetki
yasalarına dayanılarak çıkarılır, ayrık durumlar içindir ve bağlı yetkinin
kullanılması yoluyla hukuk yaşamını etkiler.
1961 Anayasası'nın ilk şeklinde bulunmayan KHK kurumu, 22.9.1971
günlü ve 1488 sayılı Yasa ile Anayasa'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik
sonucu hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde, parlamenter
rejimlerde, yasa yapmanın belli usullere uyulmasını gerektirdiği, bunun ise
zaman aldığı ileri sürülerek "değişen ekonomik ve sosyal koşulların gereği
olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında yürürlüğe konulabilmesi
çağdaş devlet anlayışının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır"
denilmiştir. KHK'ler temelde 1982 Anayasası'nda 1961 Anayasası'ndan çok farklı
olmamakla birlikte kimi yeniliklerle ve benzer gerekçelerle 91. maddede
düzenlenmiştir.
KHK'ler, ancak ivedilik gerektiren belli konularda, kısa süreli
yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için
yürürlüğe konulur. Nitekim, maddenin Danışma Meclisi'nde görüşülmesi sırasında
KHK çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni, Anayasa Komisyonu
sözcüsü tarafından, "...çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak
seri bir kural olmadığı için, acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üsütüne
gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme
getirilmiştir...." biçiminde açıklanmış; Anayasa Komisyonu Başkanı da,
"... Kanun kuvvetinde kararname, ...yasama meclisinin âcil bir durumda
kanun yapmak için geçecek sürede çıkartacağı, kanunun ihtiyaca, halledilmesi
gereken meseleyi çözemeyeceği; o zaman çok geç kalınacağı endişesinden
kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için konmuştur" diyerek
aynı doğrultuda görüş bildirmiştir.
Süreleri uzatılarak yetki yasalarına süreklilik kazandırılması,
KHK uygulamasının yaygınlaştırılması, hemen her konuda KHK'lerle yeni
düzenlemelere gidilmesi, ivedilik ve zorunluluk koşullarına uyulmaması, yasama
yetkisinin devredilmezliği kuralına aykırılık oluşturur. Böylece, yasama ve
yürütme organları arasındaki denge bozulur, yürütme organı yasama organının
yetkilerini kullanmış olur, ona karşı ve giderek üstün bir konuma gelir. Budurum,
Anayasa'nın yukarıda açıklanan kurallarına ters düşer.
Anayasa'nın 87. maddesinde "...Bakanlar kuruluna belli
konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini vermek..." TBMM'nin
görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Buna göre, TBMM'nce Bakanlar
Kurulu'na ancak belli konularda bu yetki verilebilir; her konuyu kapsayacak
biçimde genel bir yetki verilemez. "Belli" sözcüğü ile ancak sınırlı
konular öngörülmektedir.
Anayasa'da, kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi
yasaklanmaktadır. 91. maddenin birinci fıkrasına göre, sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez. 163. maddeye göre de, Bakanlar Kurulu'na kanun
hükmünde kararnameler yoluyla bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.
Bu nedenlerle, yetki yasasında Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda
KHK çıkarabileceği açıkça belirtilmeli ve verilen yetki, konu yönünden mutlaka
belirgin olmalıdır.
Yetki yasasında, çıkarılacak KHK'lerin "amaç",
"kapsam" ve "ilkeler"inin belirtilmesinden amaç, Bakanlar
Kurulu'nun kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirilebileceğinin
açıklıkla gösterilmesidir. KHK'nin amacı, kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi
geniş içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla
gösterilmemeli; değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olmamalıdır.
Anayasa'ya göre, yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin kullanılma süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk,
TBMM'ni, KHK çıkarma yetkisini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır. Ancak, bu sürenin ne kadar olacağı Anayasa'da belirtilmemişse
de, KHK kurumunun Anayasa Hukukuna getiriliş gerekçesine uygun biçimde kısa
olması gerekir. Bakanlar Kurulu'na çok uzun süreli yetki verilmesi, ancak
koşullu ve kısa süreli bir yetkiye olanak tanıyan Anayasa'ya aykırı olarak
yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir. Böyle bir durum,
ayrıklığın olağana dönüşmesine yol açar.
Yasama Organı, KHK ile düzenleme yapma yetkisini konu, amaç, ilke,
kapsam sınırları içerisinde geçici ve koşullu olarak verebilir.
Anayasa'nın 11. ve 153. maddelerinde öngörülen "Anayasa'nın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü" ile "Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı" ilkeleri gözönüne alındığında, bir yetki yasasının
Anayasa'ya uygun görülebilmesi, Anayasa'daki öğe ve ölçütlere Anayasa Mahkemesi
kararlarıyla getirilen yorumlar çerçevesinde olanaklıdır.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Yasa'nın 1., 2. ve 3. Maddelerinin Dava Konusu Bölümlerinin
İncelenmesi
a- Anayasa'nın 138. ve 153. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarında, kanun hükmünde
kararname çıkartabilmesi için Bakanlar Kurulu'na hangi alanlarda yetki
verilebileceğinin ve yetki yasalarında gözönünde bulundurulacak ölçütlerin
neler olacağının açıklıkla belirtilmiş olmasına karşın, dava konusu Yetki
Yasası çıkarılırken bu gereğe uyulmadığı; bu nedenle, Yasa'nın Anayasa'nın 11.,
138. ve 153. maddelerine aykırı olduğu belirtilerek 1. maddesindeki "...
Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret
Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ..."
ibaresi ve buna koşut düzenlenen 2. maddenin (e) bendi ile 3. maddenin (e) ve
(f) bentlerinin iptal edilmesi istenilmiştir.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, Yasama Organı,
yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yeni
yasa çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamakla yükümlüdür. Yasama Organı, kararların yalnız sonuçları ile
değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Kararlar,
gerekçeleriyle, genel olarak yasama işlemlerini değerlerdirme ölçütlerini
içerirler ve yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. İptal edilen
yasalarla sözcükleri ayrı da olsa aynı doğrultu, içerik ya da nitelikte yeni
yasa çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesine aykırılık oluşturur.
Biryasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile aynı olması gerekmeyip benzer
nitelikte olması yeterlidir. Bunların saptanabilmesi için öncelikle, aralarında
"özdeşlik", yani anlam ve nitelik ile "teknik, içerik ve
kapsam" yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekir.
Konu, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına göre değerlendirildiğinde,
4113 sayılı Yetki Yasası'nın dava konusu bölümü ile, iptal edilen 3497, 3481,
3755, 3911, 3987, 3990, 3991 ve 4109 sayılı Yetki Yasaları arasında konu, amaç,
kapsam ve ilke yönünden ayniyet veya benzerlik bulunmamaktadır. Bu durumda,
Anayasa'nın 153. maddesine aykırılık savı yerinde görülmemiştir.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrası, mahkeme kararlarının
bağlayıcılığına ilişkin genel bir düzenleme olup, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yerine getirilmesi zorunluluğuna Anayasa'nın 153. maddesinin son
fıkrasında özel olarak yer verilmiştir. Bu nedenle, Yetki Yasası'nın
Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığı yönünden incelenmesinden sonra, ayrıca
138. madde yönünden irdelenmesine gerek kalmamıştır.
b- Anayasa'nın 7., 87. ve 91. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, 4113 sayılı Yetki Yasası'yla, Ticaret ve Sanayi
Odaları ile ilgili, sınırı, kapsamı ve konuları belirsiz, ivedi ve zorunluluk
göstermeyen konularda Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi verildiği, bu
nedenle Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları konusunda yer alan
hükümlerin Anayasa'nın 7., 11., 87. ve 91. maddelerineaykırı olduğu ileri
sürülerek iptali istenilmiştir.
Yetki Yasası'nın 1. maddesinin iptali istenilen bölümünde, Ticaret
ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları,
Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği mevzuatında
düzenlemeler yapmak üzere Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi vermek,
KHK'nin amacı yerine Yasa'nın amacı olarak gösterilmiş; "Kapsam"
başlıklı 2. maddenin (e) bendi ile de, çıkarılacak KHK'ler ile Ticaret ve
Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret
Borsaları, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin kuruluş, görev, yetki,
sorumluluk, çalışma usul ve esasları ve denetimleri ile bu kuruluşlarla ilgili
diğer hususlarda yapılacak düzenlemeleri ve 8.3.1950 günlü, 5590 sayılı Ticaret
ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları,
Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret
Borsaları Birliği Yasası'nda her türlü değişikliğin yapılabileceği
belirtilmiştir.3. maddede de, Bakanlar Kurulu'nun 1. madde ile verilen yetkiyi
kullanırken, Odaların ve bunların üst kuruluşunun piyasa ekonomisi kurallarına
göre, meslekî ahlâk ve dayanışmayı koruyarak güçlendirecek, ticaret ve
sanayinin toplum yararına uygun olarak gelişmesini sağlayacak şekilde faaliyet
göstermelerinin, bu amaçla donatılmalarının ve yapılandırılmalarının sağlanması;
Ticaret Borsalarının, ihtisas borsaları biçiminde de kurulabilmelerini, vadeli
işlemler yapabilmelerini, malı temsil eden belgelerini düzenleyebilmelerini,
borsada işlem gören maddelerin fiyatlarının oluşumunda serbest rekabet
koşullarına göre faaliyet gösterebilmelerini olanaklı kılacak yasal ve teknik
alt yapıya sahip kılınmaları ilkelerinin gözetilmesi öngörülmüştür.
Yukarıda belirtildiği gibi, Anayasa'nın 7., 87. ve 91.
maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; yetki yasasında, çıkarılacak KHK'lerin
konu, amaç, kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmesi
gerektiği anlaşılmaktadır.
Yetki Yasası'nın 1. maddesinde, "Amaç" başlığı altında,
çıkarılacak KHK'lerin amacı değil, konuları gösterilmiştir. Oysa, Anayasa'nın
91. maddesi gereğince yetki yasasında, çıkarılacak KHK'nin amacının da
gösterilmesi zorunludur. Odalar, Borsalar ve Odalar ve Borsalar Birliği
konusunda çıkarılacak KHK'lerin kapsamındaki sınırsızlık, ilkelerindeki
belirsizlik açıktır.
4113 sayılı Yetki Yasası'nın dava konusu bölümü, bir yetki
yasasında bulunması gereken ögeleri içermemesi nedeniyle Anayasa'nın 91.
maddesine; amaç yokluğu, kapsam ve ilkelerindeki belirsizlik yasama yetkisinin
yürütme organına devri niteliği taşıdığından Anayasa'nın 7. maddesine
aykırıdır.
Konunun Anayasa'nın 11. maddesiyle doğrudan ilgisi yoktur.
Bu nedenlerle, Yetki Yasası'nın 1. maddesindeki dava konusu bölüm
ile 2. maddesinin (e) bendi ve 3. maddesinin (e) ve (f) bentleri Anayasa'nın
7., 87. ve 91. maddelerine aykırılık oluşturduğundan iptalleri gerekir.
c- Anayasa'nın 2., 5. ve 6. Maddeleri Yönünden İnceleme
Anayasa'nın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2.
maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere
dayanan sosyal bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmış; 5. maddesinde de,
Devletin temel amaç ve görevleri belirtildikten sonra sosyal hukuk devleti ve
adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak engelleri kaldırmak, Devletin temel amaç ve
görevleri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, Anayasa'nın 6. maddesine göre bağsız-koşulsuz ulusun
olan egemenlik hakkı Anayasa'nın koyduğu kurallar içinde yetkili kılınan
organlar eliyle kullanılır. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamayacağı gibi, hiçbir kimse veya organ da kaynağını
Anayasa'dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Hukuk Devleti niteliği, tüm Devlet etkinliklerinin hukuk
kurallarına uygun olmasını gerekli kılar. Hukuk Devleti, insan haklarına saygı
gösteren ve bu hakları koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam
ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya
uyan bir devlettir. Hukuk Devleti ilkesi, Devletin tüm organlarının üstünde
hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olmasını, Yasakoyucunun da kendisini her
zaman Anayasa ve hukukun temel kuralları ile bağlı saymasını gerektirir.
Yetki Yasası'nın dava konusu bölümü yukarıda açıklanan
gerekçelerle Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerine aykırılık oluşturduğundan
2., 5. ve 6. maddelerine de aykırıdır. Bu nedenle de iptali gerekir.
d- Anayasa'nın 33. ve 135. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde, Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları
ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu
olmakla birlikte düzenlemenin, Anayasa'nın 33. maddesinde yer alan kişi hakları
ile doğrudan ilgili bulunduğu; Anayasa'nın 33. ve 135. maddelerinde öngörülen
düzenlemelerin yasayla yapılması gerektiği; Bakanlar Kurulu'na 4113 sayılı Yasa
ile verilen yetki sonucu çıkarılan 557 sayılı KHK ile Ticaret ve Sanayi Odaları
ile Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinin konsey,
birlik yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçme haklarının hiçbir haklı neden
yokken ertelendiği, kişilerin seçme ve seçilme hürriyetlerinin ellerinden
alındığı savıyla dava konusu Yetki Yasası'nın Anayasa'nın 33. ve 135.maddelerine
aykırı bulunduğu ileri sürülmüştür.
Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve
Deniz Ticaret Odaları, üyelerinin ortak gereksinimlerini karşılamak, meslek
faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak
gelişmesini sağlamak, üyelerinin birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde
dürüstlüğü ve güveni egemen kılmak üzere meslek disiplinini, ahlâk ve
dayanışmayı korumak ve 5590 sayılı Yasa'da belirtilen hizmetleri görmek
amacıyla kurulmuş tüzel kişiliğesahip kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarıdır.
Anayasa'nın 33. maddesi, "Dernek kurma hürriyeti"ni
düzenlemektedir. Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve
Deniz Ticaret Odaları 5590 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde tanımlanan kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşu olup, bu kuruluşlar Anayasa'nın 135. maddesiyle
özel biçimde düzenlenmişlerdir. Bu nedenle, konunun Anayasa'nın 33. maddesi ile
ilgisi bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarıyla, devletin bunlar üzerindeki idarî ve malî denetiminin, yasayla
düzenleneceği belirtilmektedir. Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Bakanlar Kuruluna, kanun hükmünde kararname
çıkarma yetkisi verebileceği öngörüldükten sonra, "ancak sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yeralan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü
bölümünde yeralan siyasî haklar ve ödevler kanunhükmünde kararnamelerle
düzenlenemez" denilerek KHK konusu yapılmayacak hususlar belirlenmiştir.
Maddede, Anayasa'nın yasayla düzenleneceğini bildirdiği konularda KHK
çıkarılamayacağı yolunda bir açıklığa yer verilmemiştir. Bu nedenle, Anayasa'da
yasayladüzenlenmesi gereğine işaret edilmiş her alanda KHK çıkarılmasına yetki
verilemiyeceği sonucuna varılamaz. 91. maddede sayılan yasak alan dışında
kalmakla beraber KHK çıkarılamayacak konular Anayasa'da ayrıca gösterilmiştir.
Nitekim, Anayasa'nın 163. maddesinde, "...Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez..." biçimindeki
Anayasa buyruğu, bu düşüncenin göstergesidir. Anayasakoyucunun amacı,
Anayasa'da yasayla düzenleneceği öngörülen konularda KHK çıkartılmayacağı
olsaydı 161. maddenin ikinci fıkrasındaki "Mâlî yıl başlangıcı ile genel
ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı kanunla belirlenir" hükmünden
sonra 163. madde ile yukarıda anılan düzenlemeye ayrıca yer verilmezdi.
Belirtilen nedenlerle, dava konusuyasa hükümlerinde Anayasa'nın
135. maddesine aykırılık görülmemiştir. İstemin reddi gerekir.
e- Anayasa'nın 171. Maddesi Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde, Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları
ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği mevzuatında KHK ile yapılacak düzenleme
belirsizliğinin Oda, Borsa ve Birlikte çalışanlar kadar bunların üyeleri
arasında da psikolojik baskılar yaratacağı, bu nedenle söz konusu birimlerin
Yetki Yasası'nın kapsamı içine alınmasının Anayasa'nın 171. maddesine aykırı olduğu
ileri sürülmektedir.
Bu maddede, Devletin millî ekonominin yararlarını gözeterek,
öncelikle, üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan
kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak önlemleri alacağı öngörülmüştür.
Davacının savları ile Anayasa'nın 171. maddesi arasında herhangi
bir ilgi kurulamamıştır.
2- Yasa'nın Başlığındaki "... Ticaret ve Sanayi Odaları,
Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği ..." İbaresinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Yasa başlığında bulunan dava konusu ibare herhangi bir kural
olmadığından Anayasa'ya uygunluk denetimi yapmaya yetkili bir yapısı yoktur. Bu
nedenle, iptal isteminin reddi gerekir.
3- İptal Hükmünün Yasa'nın Kalan Bölümlerine Etkisi
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak başvuru,
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün sadece belirli madde veya
hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bazı hükümlerinin veya
tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veyaiçtüzüğün
bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir"
denilmektedir.
Yasa'nın 1. maddesindeki "... Ticaret ve Sanayi Odaları,
Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ..." ibaresi ile 2. maddesinin (e) ve
3. maddesinin (e) ve (f) bentlerinin iptali sonucu başlıktaki dava konusu ibare
anlamını yitirmektedir.
Bu nedenle, Yasa'nın başlığında yer alan sözkonusu ibarenin 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın
29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptali gerekir.
V- SONUÇ
8.6.1995 günlü, 4113 sayılı "Patent, Faydalı Model, Marka,
Coğrafi İşaretler, Endüstriyel Tasarımlar, Yaş Sebze ve Meyve Ticareti,
Toptancı Halleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları,
Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin Kuruluşu, Tarım
Kredi Kooperatifleri ve Birlikleriile Gıda Konularının Düzenlenmesine ve Türk
Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Mer'iyet ve Tatbik Şekli Hakkında
Kanun İle Sermaye Piyasası Kanunu ve Gümrük Kanununun Bazı Hükümlerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun;
I) Başlığındaki "... Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret
Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği, ..." ibaresinin, Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve bu konudaki iptal isteminin REDDİNE,
II) A- 1. maddesindeki "... Ticaret ve Sanayi Odaları,
Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, ..." ibaresinin,
B- 2. maddesinin (e) bendinin,
C- 3. maddesinin (e) ve (f) bentlerinin,
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
III) Yasa'nın, II. bendde belirtilen kimi kurallarının iptali
karşısında, Yasa'nın başlığındaki "... Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret
Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği, ..." ibaresinin, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin
ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE,
19.9.1995 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
GüvenDİNÇER
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
|
|
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
|
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Nurettin TURAN
|
|
|
|
|