ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1993/52
Karar Sayısı : 1993/54
Karar Günü : 26.11.1993
R.G. Tarih-Sayı :30.12.1993-21804
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup Başkanı A. Mesut Yılmaz.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 15.9.1993 günlü Resmî Gazete'de
yayımlanan 517 sayılı "Arsa Ofisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin Anayasa'nın temel
ilkelerine, 2., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
II- YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenilen Kurallar :
İptali istenilen "Arsa Ofisi Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" şöyledir :
"1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununda değişiklik yapılması,
24/6/1993 tarih ve 3911 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar
Kurulunca 18/8/1993 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Madde 1- 29/4/1969 tarih ve 1164 sayılı Arsa Ofisi Kanununun 1
inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 1- Arsaların aşırı fiyat artışlarını önlemek amacıyla
tanzim alış ve satış yapmak; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm
yatırımları ve kamu tesisleri için arazi ve arsa sağlamak üzere; Maliye
Bakanlığına bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz ve döner sermayeli "Arsa
Ofisi Genel Müdürlüğü" kurulmuştur."
Madde 2- 1164 sayılı Kanunun 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 2- Bu Genel Müdürlük;
a) Konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ve çeşitli
kamu tesisleri için anlaşma, devir satınalma yolu ile ve benzeri şekillerde
arazi ve arsa sağlamaya,
b) Arsa stoku ve tanzim satışları yapmaya,
c) Sağladığı arazi ve arsaları, Maliye Bakanlığınca tespit
edilecek esaslara göre planlayarak, olduğu gibi veya alt yapı tesislerini
kısmen veya tamamen ikmal ederek veya ettirerek ihtiyaç sahiplerine satmaya,
kiralamaya, trampaya, irtifak hakkı tesis etmeye,
d) Amaçlarını gerçekleştirmede kullanmak üzere gerekli fonları
temin için miktarı, faizi, itfa süresi, ihraç fiyatı gibi hususlar Maliye
Bakanlığınca belirlenmek üzere tahvil ihraç etmeye,
e) Gerçek ve tüzel kişilerden avans almaya ve Maliye Bakanlığının
izni ile her türlü kaynaktan kredi kullanmaya,
f) Konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ile kamu
tesisleri yerleşme alanlarında arazi ve arsa alımı ve altyapı inşaatları için
tahsis edilen fonlardan kaynak sağlamaya,
g) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde
gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve fonları kurmaya ve işletmeye,
h) Amacıyla ilgili ihtisas bankalarına iştirake yetkilidir.
Genel Müdürlük, Bu Kanun amaçları çerçevesinde kullanacağı
taşınmaz malların halihazır haritasını, her ölçekteki imar planlarını ve
parselasyon planlarını yapar veya yaptırır.
Halihazır haritalar, 3194 sayılı İmar Kanununa göre, ilgili
idarelerce bir ay içinde onaylanır.
27/6/1984 tarih ve 3030 sayılı Kanun kapsamında kalan bele diyeler
de dahil olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında,
Genel Müdürlükçe yapılan veya yaptırılan her ölçekteki imar planları, revizyonları,
ilave veya değişiklikleri, ilgili idarelerce müracaat tarihinden itibaren en
geç üç ay içinde onaylanır. İlgili idarelere onaylanmak üzere gönderilen
planlarda düzeltme yapılmasının istenilmesi halinde, konu Genel Müdürlükçe
karara bağlanır. Genel Müdürlükçe düzeltilen veya aynen kabul edilen planlar,
ilgili idareye gönderildiği tarihten itibaren aynı süre içinde onaylanır. Bu
süreler içinde onaylanmayan planlar, 3194 sayılı İmar Kanununun 9 uncu
maddesine göre işlemyapılmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığına gönderilir.
Yürürlükteki 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına uygun olarak
hazırlanan arazi ve arsa düzenleme işlemleri ve imar parseli olarak tapuya
tescil işlemleri, belediye veya valiliğe gönderildiği tarihten itibaren en geç
bir ay içinde belediye encümeni veya il idare kurulunca onaylanır.
Kadastro ve tapu sicil müdürlükleri, onaylanan parselasyon
planlarını, başkaca hiç bir işleme gerek kalmaksızın, kendilerine intikal
ettiği tarihten itibaren en geç bir ay içinde tescil eder."
Madde 3- 1164 sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 5- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün döner sermayesi
1.000.000.000.000 (Birtrilyon) TL.'dır. Sermayenin tamamı Devlete aittir.
Bu döner sermaye;
a) Konut, sanayi, eğitim, sağlık ve turizm yatırımları ve kamu
tesisleri yerleşme alanlarında arazi ve arsa alımı ve alt yapı inşaatı için
tahsis edilen kaynaklar ve bütçe imkanları çerçevesinde her yıl genel bütçeye
konulacak ödeneklerden,
b) Sermayeye mahsuben Hazinece devredilebilecek taşınmaz malların
bedellerinden,
c) Yıllık % 1'i geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca belirlenecek
oranda, genel bütçenin taşınmaz mal satış gelirlerinden aktarılacak paylardan,
d) Döner sermayenin işletilmesinden eldeedilecek kârlardan,
e) Her çeşit bağış ve yardımlar ile diğer gelirlerden,
f) İhraç edilen tahvillerden elde edilen fonlar ve gayrimenkul
yatırım fonlarının işletilmesinden elde edilen gelirlerden,
g) Diğer kanunlarda Arsa Ofisine aktarılması öngörülen paralardan
meydana gelir."
Madde 4- 1164 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 6- Arsa alımı ve satımı, harita, planlama, kamu tesis
ve hizmetlerinin yapılması, diğer döner sermaye işlemleri 1050 sayı lı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi değildir.
Ancak, döner sermaye ile yapılacak işlerden doğan gelir ve
giderler için, mali yılın bitiminden itibaren iki ay içinde Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünce bir bilanço düzenlenir.
832 sayılı Sayıştay Kanununun 40 ıncı maddesi uyarınca ha zırlanan
bilanço ve eki cetveller ile belgeler Sayıştaya, bilanço ve eklerinin birer
örneği ise Maliye Bakanlığına aynı süre içinde gönderilir."
Madde 5- 1164 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Madde 9- Maliye Bakanlığı; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve
turizm yatırımları ile kamu tesisleri için planlanmış sahalar içinde kalan özel
ve tüzel kişilere ait arazi ve arsaları ve varsa bunlar içerisinde veya
üzerinde bulunan bina veya sair tesisleri Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü adına kamulaştırmaya
yetkilidir."
Madde 6- 1164 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü; konut, sanayi, eğitim, sağlık ve
turizm yatırımları ve kamu tesisleri için planlamayı öngördüğü ve tahdidini
yaparak ilgili tapu idarelerine bildirmiş bulunduğu sahalardaki arsa ve
arazinin satışlarında şuf'a hakkını haizdir." Madde 7- 1164 sayılı Kanunun
16 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde16- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri
ile yapılacak satış, alınan avanslarla edinilen taşınmaz malların ilgililere
intikal ettirilmesi, kiraya verme ve irtifak hakkı tesisleriyle tazminat
takdirleri, satış ve devir almalar, harcamalar, taşınmaz mal veya hizmet
maliyetlerinin hesabı, amortisman, kâr ve nizami faiz paylarının tayini, hesap
usulleriyle diğer idari, mali ve teknik işlemlerin nasıl yürütüleceği hususları
yönetmelikte belirtilir."
Madde 8- 1164 sayılı Kanuna aşağıdaki 3 madde eklenmiştir.
"Ek Madde 1- Ofis, ürettiği veya üreteceği arsalar
karşılığında menkul kıymet ihraç edebilir. İhraç edilecek menkul kıymetlerin
şekli, ihracı, halka arzı, menkul kıymetler borsaları veya bankalar aracılığı
ile satışı konularında Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri
uygulanır.
Bu şekilde çıkarılacak menkul kıymetler, 3/10/1983 gün ve 91
sayılı Menkul Kıymetler Borsaları Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin 10
uncu maddesinin 2 numaralı bendi uyarınca Maliye Bakanlığının talebi üzerine
borsa kotuna alınır."
"Ek Madde 2- Ofisçe üretilen arsaların maliyet ve satış
bedelleri arasındaki farkın % 20'sini geçmemek kaydıyla, arsaların alt yapı
tesislerinin yapımında kullanılmak kaydıyla belediyelere ödeme yapılabilir. Bu
konuda, il, ilçe, belde ve bölgeler itibariyle farklı oranlar belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir."
"Ek Madde 3- Hazinece Arsa Ofisine devredilecek taşınmaz
mallar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz malların tesbiti, envanter
ve değerlendirmelerinin yapılması, merkezî bilgisayar kütüklerinin
oluşturulması ve bunların yönetim, denetim ve tasarruflarının daha etkin ve
verimli hale getirilmesi, Millî Emlâk Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra
birimlerinin otomasyon sisteminin geliştirilmesi, çağdaş bir yapıya
kavuşturulması, bina, araç, gereç ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanması ile
fazla mesaî ücreti ödemelerinde kullanılmak üzere, Ofisin döner sermaye
gelirlerinin % 10'u, Maliye Bakanlığı Merkez Saymanlığında açılacak özel bir
hesaba ödenek kaydedilir. Ödenek kaydedilecek miktarın, bu Kanunun 5/c madde
sinde belirtilen paydan farklı olması halinde, bu oranı artırmaya veya
azaltmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
Yılı içinde kullanılmayan ödenekler, aynı amaçlarla kullanılmak
üzere ertesi yıllar bütçesine devredilir."
Madde 9- 7 nci maddenin 1 inci fıkrasının ilk cümlesindeki
"İmar ve İskân Bakanlığınca" ibaresi "Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünce", cümlenin sonundaki "Maliye ve İmar ve İskân
Bakanlıklarınca" ibaresi "Millî Emlâk ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüklerince",
15 inci maddenin 1 inci fıkrasındaki "İmar ve İskân Bakanlığının"
ibaresi "Maliye Bakanlığının", 19 uncu maddedeki "İmar ve İskân
Bakanlığınca" ve 20 nci maddedeki "İmar ve İskân Bakanlığı"
ibaresi "Maliye Bakanlığı" olarak değiştirilmiştir.
Madde 10- 30/11/1989 tarih ve 392 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin geçici maddesi 1164 sayılı Kanunun geçici 1 inci madde si olarak
numaralandırılmış ve bu Kanuna aşağıdaki 2 geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 2- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe
girdiği tarihte, gerektiğinde Hazineye ve katma bütçeli kuruluşlara ait
taşınmaz mallar ile 28/5/1986 tarih ve 3291 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine
tabi olanlar da dahil olmak üzere kamu iktisadî teşebbüslerinin mülkiyetindeki
taşınmaz mallardan belli büyüklükte olanlarının imar planlarını yapmaya ve
yaptırmaya, mevcut imar planlarında değişiklik yapmaya Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğü yetkilidir.
Bu maddeye göre Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce yapılan veya
yaptırılan her ölçekteki imar planları ile uygulamasına esas olacak parselasyon
planları, bu Kanunun bu Kanun Hükmünde Kararnameyle değiştirilen 2 nci
maddesine göre onaylanır ve tescil edilir. Anı lan maddeye göre Bayındırlık ve
İskân Bakanlığına intikal ettirilen planlar, bu Bakanlıkça re'sen onaylanarak
kesinleşir.
Bumaddeye göre planı yapılan taşınmaz malların alt yapı tesisleri
ve çevre düzenlemesi gibi hizmetlerinin yapımına katkıda bulunmak amacıyla,
malik kuruluşça ilgili belediyeye ödeme yapılabilir. Bu ödemenin miktarı ile
diğer esas ve usuller, kuruluş ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce birlikte
belirlenir.
Planın yapılmasına ilişkin giderler ile alınacak bedel, malik
kuruluşça Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne ödenir. Alınacak bedel ile giderlerin
ödenmesi konusundaki esas ve usuller, malik kuruluş ile Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünce müştereken belirlenir."
"Geçici Madde 3- Ekli (1) sayılı cetvelde yer alan kadrolar
ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (1) sayılı cetvelin
Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü bölümüne serbest kadro olarak eklenmiştir."
Madde 11- Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
Madde 12- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları :
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1- "Başlangıç
Ebedî Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk
Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve
yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;
Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin,
milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekatı sonucunda, Türk
Milletinin meşrû temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Millî
Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip
ve doğrudan doğruya O'nun eliyle vazolunan bu ANAYASA:
- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman
Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri
doğrultusunda;
- Dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi
olarak; Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığı, refahı, maddî ve manevî
mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
- Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız
Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir
kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun
icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
- Kuvvetler ayrımının Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
- Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk
varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve
manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve
medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği
kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinliklekarıştırılmayacağı;
- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden
eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve
hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu
yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
- Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî
sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve
külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin
hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik
duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde,
huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde
saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan
ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
2- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk Devletidir."
4- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
5- "MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü
maddesindeki fiiller den dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
afilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
6. "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, ResmîGazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulma yan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince redde dilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
6. "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
C. İlgili Yasa Kuralları :
Dava konusu Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağını oluşturan
24.6.1993 günlü, 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri
Hakkındaki Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu" şöyledir:
"Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve Genel, Katma, Özel ve Özerk
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim vetasarruf esaslarının
tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde
bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kurum ve kuruluşlar
arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez Bankası ve
BankalarKanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda düzenlemeler yapılması için ivedi
ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde
Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde,
d) Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının
tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde
bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kamu kurum ve
kuruluşları arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez
Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta MurakabeKanununda,
Yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır
olmak kaydıyla, 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamayı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve
diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bağlı ve ilgili kuruluşlar kurulurken benzer
hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak
kullanımında israfın önlenmesini,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümün de
değişiklik yapılırken ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu KanunlaBakanlar Kuruluna verilen yetki, bir yıl süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir.
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
III. İLK İNCELEME ve ESASIN İNCELENMESİ :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Mustafa GÖNÜL, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfü F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 25.11.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, konunun
özelliği nedeniyle başka hususlar üzerinde durulmaksızın işin esasına geçilerek
incelemenin sürdürülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Kanun Hükmünde Kararname kurallarıyla dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama :
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1488
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman aldığı
ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve sosyal
şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında yürürlüğe
konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve her halde
önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunan sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün TBMMnin genel olarak görev ve yetkilerini belirleyen
64. maddesine eklenme si uygun görülmüştür." denilmektedir. KHK'ler,
temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla birlikte 1982 Anayasası'nda
kimi yeniliklerle ve fakat benzer gerekçelerle 91. maddede düzenlenmiştir.
Böylece, hem yürütme organını güçlendirmek hem de değişen ekonomik ve sosyal
konuların ortaya çıkardığı sorunlara ivedi çözümler bulmak amacına ulaşılmak
istenilmiştir.
Olağan dönemlerde çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki yasasına
dayanması zorunludur. Yetki Yasası'nın içeriği ve öğeleri de Anayasa'nın 91.
maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmıştır.
Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için öncelikle
TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş olması
gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama yetkisinin,
"kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" öğelerini içerdiği
kuşkusuzdur. KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve
değiştirebilmektedir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasama işlemi
niteliğindedirler. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi verdiği yetkiyi bir yasa
ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri aynen kabul
etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul
edebilir. Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla
düzenlemesi gereken konuların yasama alanından çıkarılıp yürütme organının
düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na
KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen
"Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilmesine yetki veren yasada yer
alması zorunlu öğeler Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. madde sinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre :
"Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Bundan anlaşılacağı gibi
yetki yasası, yürürlüğe konulacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup
konulamayacağını belirtmek zorundadır. Bakanlar Kurulu'na verilen türevsel
yetki, yasada öngörülen amaç, ilke, kapsam ve süre ile sınırlı bir yetkidir. O
halde, yetki yasasında Anayasa'nın belirlediği öğelerin belli bir içeriğe
kavuşturularak somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde açıkça
belirtildiği halde, 1982 Anayasası'nın yetki yasasının sahip olması gereken
öğelerini gösteren 91. maddesinde bu koşul yer almamaktadır. Ancak, 1982
Anayasası'nın 87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek..." TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli konularda"
ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87. maddede, Bakanlar
Kurulu'na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli konularda olabileceği
açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye BüyükMillet Meclisi, Bakanlar
Kurulu'na ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir; her konuyu kapsayacak
biçimde bir KHK çıkarma yetkisi veremez. KHK'nin konusunun yetki yasasında
belirlenmesi zorunludur. Yetki, somutlaştırılmış ve belli bir konuda
tanınmalıdır. Bakanlar Kuruluna sınırları belirsiz bir konuda KHK çıkarma
yetkisi verilemez. KHK'nin konusu da yetki yasasında belirlenen çerçevenin
dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç, kapsam ve ilkelere de
uygun olması gerekir. Verilen yetkininkonusunun yasada gösterilmesi
zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan KHK'lerin yetki yasası
kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin
yapılması yönünden çok büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın kapsamı dışında
yürürlüğe konulan veya başka bir anlatımla yasanın öngörmediği bir konuda
düzenleme yapan bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümle rinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez." denilmektedir.
Buna göre, Anayasa'nın KHK'lerle düzenlenemeyeceğini belirlediği
konularda TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na düzenlemede bulunması için bir
yetki verilmesi de olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli olmasının,
Anayasa'nın 91. maddesindeki "yetki verilemeyecek konular"ı da
kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nunhangi konularda KHK
çıkarabileceği Yetki Yasası'nda açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve
"ilkeleri"nin de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun
kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirmesinin istendiğini
belirlediğinden yetki yasasında KHK'nin amacı da somut olarak açıklanmalıdır.
KHK'nin amacı ve kapsamı da konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek
biçimde genel anlatımlarla gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli
olmamalıdır. KHK'nin yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda,
verilen ilkelere uygun çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem
de siyasal denetim yönündenzorunludur. KHK, yasada gösterilen amacı dışında
yürürlüğe konulmuşsa ya da yetkinin kapsamını aşıyorsa veya ilkelere uygun
değilse bu durumu onu yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır.
Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler yasadaki sürenin bitiminden sonra da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce onaylanmış olmasalar da geçerliliklerini korurlar.
Anayasa'nın 91. maddesinde ayrıca "Kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak,
kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye
Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle
görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince redde dilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
denilmektedir.
B- KHK'nin Yargısal Denetimi :
Anayasa'ya göre KHK'ler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlıdırlar. Anayasa'nın 91. maddesinde "Kararnameler, Resmî
Gazete'de yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve
ivedilikle görüşülür." denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki
yasalarının gecikmeden çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe
konulan KHK'lerin aynı biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara
bağlanması istenilmiştir.
Anayasa'da KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de
öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde
olduklarında bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de
Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Anayasa'nın 148., 150., 151., 152. ve 153.
maddeleri hükümlerine göre, KHK'lerin Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
KHK'nin yargısal denetiminin sözkonusu olduğunda KHK'nin dayandığı
yetki yasasının öncelikle Anayasa'ya daha sonra da KHK'nin kendisinin hem yetki
yasasına hem de Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir.
Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki yasalarına uygunluğunun
denetlemesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk
denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına uygunluğunundenetimi
girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen
sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yetki yasası olmazsa
(Anayasa mad. 121 dışında) KHK olamaz. Bu yetkinin dışına çıkılması KHK'yi
Anayasa'ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması
Anayasa'ya aykırı olması ile özdeşleşir. Nitekim, 3268, 3347 ve 3479 sayılı
Yetki Yasalarına dayanılarak yürürlüğe konulan 335 ve 347 sayılı KHK'ler
dayandırıldıkları Yetki Yasalarının kapsamı dışında kalmaları nedeniyle Anayasa
Mahkemesi'nin 8.2.1989 gün E. 1988/38, K. 1989/7 ve 16.5.1989 gün E. 1989/4, K.
1989/23 sayılı kararlarıyla iptal edilmiştir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan KHK'lerin bir yetki yasasına dayanmaları
zorunludur. KHK'ler, yasa gücünü dayandıkları yetki yasasından alırlar. Bu
nedenle KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı birbağ vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü birbirinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu yasa,
KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine dönüştürür. Bu
nedenle, KHK ile dayandığı yetki yasası arasındaki bağ KHK'nin aynen ya da
değiştirilerek yasaya dönüşmesine kadar devam etmektedir. KHK, yasa gücünü,
dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara uygunluğu ve yetki yasasının da
Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için kazanmaktadır. Yetki yasasının
Anayasa'ya aykırılığının saptanması ya da bu nedenle iptaline karar verilmesi
durumunda, bu varsayım gerçekleşmediğinden, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalır. Bu durumda KHK, Anayasa'nın uygun gördüğü
ölçünün ötesinde verilen bir yetkinin kullanılması sonucu çıkartılmış olması
nedeniyle Anayasa'ya aykırılık oluşturur. KHK; yetki yasasına ve içeriği yönünden
de Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dayandığı yetki yasası Anayasa'ya aykırı
ise bu nedenle iptali gerekir.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğin
ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası
Anayasa'ya aykırı olan bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden Anayasa'ya
aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz edilemez.
Öbür yönden, KHK'lerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde; "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz." denilmektedir. Bu nedenle yasaların denetimde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu,
amaç, kapsam veilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de
Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar. Bu nedenlerle, KHK kurallarının içerikler
yönünden de Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortada
Anayasa'ya uygun bir yetki yasasınınvarlığı gerekir.
KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı saptanmış ya da bu nedenle iptal
edilmiş bir yetki yasasına uygun olup olmadığının incelenmesi ise denetimi
anlamsız kalır. Çünkü Anayasa'ya aykırı bir yetki yasasına dayanılarak
çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi olanaksızdır.
Yetki yasasının iptalinin, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK'lere etkisinin Anayasa'nın 153. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi
uygun değildir. Çünkü, Anayasa'nın 153. maddesindeki "İptal kararları
geriye yürümez." kuralına dayanarak, yetki yasasının iptaline ilişkin kararın,
Resmî Gazetede yayımı gününe kadar çıkarılan KHK'lerin etkilenmeyeceği
biçiminde bir ilke de konulamaz.
Bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya
aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen KHK'lerin, Anayasa'nın
Başlangıç'ındaki "Hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı", 2. maddesindeki "Hukuk devleti" ilkeleriyle 6.
maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91.
maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığı saptanan ya da
Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
C- 517 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu :
Dava dilekçesinde 517 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin
Anayasa'nın 2., 6., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırı olması nedeniyle
iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Ancak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi hükmü gereğince
Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılık konusunda ilgililer tarafından ileri
sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla
başka bir gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Dava konusu edilen 517 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 24.6.1993
gün ve 3911 sayılı Yetki Yasası'na dayanılarak çıkartılmıştır. KHK'nin
dayandığı 3911 sayılı Yetki Yasası ise bir bölümünün Anayasa'nın 153.
maddesine, kalan bölümünün de Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerine aykırılığı
nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993 gün ve Esas 1993/26, Karar 1993/28
sayılı kararıyla iptaledilmiştir.
Böylece, 517 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3911 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 517 sayılı KHK Anayasa'nın Başlangıç'ında yer
alan egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2. maddesindeki "hukuk
devleti",6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.", ilkeleriyle, KHK
çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu gerekçe karşısında dava
dilekçesinde ileri sürülen diğer aykırılık nedenlerinin üzerinde durulmaksızın
KHK'nin iptali gerekir.
Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI bu görüşe katılmamışlardır.
D- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu:
Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi hükümleri
uyarınca, yasa, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların belirli madde veya hükümleri iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlük ten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, iptalkararı
ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu
yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması için iptal
kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 517 sayılı KHK'nin iptaline karar verilmesi ile
meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte
olduğundan, gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına
süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarakaltı ay sonra yürürlüğe girme si uygun bulunmuştur.
IV- SONUÇ :
A. 18.8.1993 günlü, 517 sayılı "Arsa Ofisi Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin,
dayanağını oluşturan 24.6.1993 günlü, 3911 sayılı Yetki Yasası'nın Anayasa
Mahkemesi'nin 16.9.1993 günlü, Esas 1993/26, Karar 1993/28 sayılı kararıyla
iptal edilmiş bulunması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim
KILIÇ ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. İptal nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması için
Anayasa'nın 153. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddeleri gereğince iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine,
OYBİRLİĞİYLE,
26.11.1993 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet NSEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfü FTUNCEL
|
|