ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1988/51
Karar Sayısı: 1989/18
Karar Günü: 2.5.1989
R.G. Tarih-Sayı :04.01.1990-20392
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 1. îş Mahkemesi
ITİRAZIN KONUSU: 20.6.1987 günlü, 3395 sayılı "506 Sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Ek
ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun"un 13. maddesinde yer alan
"II-Basım ve gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Kanun ve
değişikliklerine göre çalışan sigortalılar.","III-Gemi adamları, gemi
ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar.", "IV-Azotlu gübre ve şeker
sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında
çalışanlar." cümlelerinin, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı
nedeniyle iptali istemidir.
I- OLAY:
Davacı vekili, Ankara İş Mahkemesi'ne sunduğu 22.3.1988 günlü
dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı Eskişehir
1. Hv. İkm. Bkm. Mrk. Komutanlığı Uçuş Bl. Fabrikası'nda işçi olarak
çalıştığını, bu işyerinin "fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makina ve
aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri" niteliğinde olması nedeniyle
itibari hizmet süresinden yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini
istemiştir.
Davalı Millî Savunma Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumu Genel
Müdürlüğü vekilleri, dilekçelerinde, davanın reddi gerektiği görüşünü
belirtmişlerdir.
Davacı vekilinin 10.8.1988 günlü dilekçesinde açıklanan ve 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Ek 1. Maddesi'nin 20.6.1987 günlü, 3395
sayılı Kanunla değiştirilenII.bendinin ve aynı Yasa'yla bu maddeye eklenenIII.
ve IV.bentlerin "işkollarını belirleyen" cümlelerine yönelik bulunan
Anayasa'ya aykırılık savının Mahkemece ciddî olduğu kanısına varılarak 15.9.1988
günlü ara kararıyla itiraz yoluna başvurulmuştur.
III- YASA METİNLERİ:
A. İptali İstenen Yasa Kuralı:
20.6.1987 günlü, 3395 sayılı Yasa'nın 13. maddesiyle yapılan ve
itiraz konusu cümleleri de içeren değişiklik ve ilâvelerin de yer aldığı 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Ek 1. Maddesi (Ek Madde 5) şöyledir:
"Ek Madde 5.- (11.8.1977-2098/l Md. ile gelen Ek 1. Madde
hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.)
506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan
görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için,
hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.
Sigortalılar
|
Hizmetin
Geçtiği Yer
|
Eklenecek Süre
|
I-
a) 212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 sayılı basın mesleğinde çalışan larla
çalıştırılanlar arasındaki münasebetleri düzenliyen kanun kapsamına tabi
olarak çalışan sigortalılar
b)
Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle
gazetecilik yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle
ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar
II-(Değişik:
20/ 6/ 1987-3395/13 Md.) Basım ve gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Kanun
ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar.
III-
(Ek: 20/6/1987-3395/13 Md.) Gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler,
dalgıçlar.
IV-
(Ek: 20/6/1987-3395/13 Md.) Azotlugübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye,
havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar.
|
5953
sayılı Kanunu Deriştiren 212 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamına giren
işyerleri
Basın
müşavirlikleri
a)
Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gazveya diğer zehirleyici maddelerle
çalışılan işyerleri,
b)
Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı
makine
ve aletlerle çalışılarak iş yapılan işyerleri,
c)
Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d)
Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri,
e)
Tabiî ışığın hiç olmadığı ve münhasıran sunî ışık altında çalışılan
işyerleri,
f)
Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00'den sonra çalışılarak yapılan
işyerleri.
Denizde
1.
Çelik, demir ve tunç döküm.
2.
Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz
maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde.
3.
Patlayıcı maddeler yapılmasında,
4.
Kaynak işlerinde çalışanlarda.
|
90
gün
90
gün
90
gün
90
gün
90
gün
|
|
|
|
|
|
Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen
çalışılmış güne eklenecek itibar hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan
gün sayısı X 0,25) formülü uygulanır."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları:
1- "Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
IV-İLK İNCELEME:
Başvuru dosyasının geri çevrilmesine ilişkin 3.11.1988 günlü karar
gereği yerine getirilerek eksiklik giderildikten sonra, Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Mahmut C. CUHRUK, Yekta Güngör ÖZDEN, Necdet
DARICIOĞLU, Muammer TURAN, Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN, Mustafa ŞAHİN, Mehmet
Şerif ATALAY, İhsan PEKEL, Ahmet N. SEZER ve Erol CANSEL'in katılmalarıyla
16.12.1988 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik
bulunmadığından işinesasının incelenmesine, sınırlama sorununun esasla birlikte
düşünülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V-ESASIN İNCELENMESİ:
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, Anayasa'ya
aykırılığı öne sürülen Yasa hükmü ile itirazın dayanağını oluşturan Anayasa
kuralları, bunlarla ilgili gerekçeler ve tüm yasama belgeleri ve konuya ilişkin
öteki metinler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A. İncelemenin Sınırlandırılması:
16.12.1988 günlü ilk inceleme kararına uyularak önce sınırlama
sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddelerine göre,
mahkemelerin bir yasa kuralı hakkında itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne
başvurma yetkileri o kuralın davada uygulanması koşuluna bağlıdır.
Davacı, 22.3.1988 günlü dava dilekçesinde; Milli Savunma
Bakanlığı'na bağlı Eskişehir 1. Hv. İkm. Bkm. Mrk. Komutanlığı Uçuş Bl.
Fabrikasında işçi olması ve işyerinde "Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı
makine ve aletlerle çalışarak" iş yapılması karşısında "Hizmetin
geçtiğiyer"in niteliği nazara alınarak "itibari hizmet
süresi"nden yararlandırılması gerektiğini istemektedir. Davacı vekilinin
itiraz dilekçesi ve bu dilekçe esas alınarak Mahkemece verilen ara kararları
ile inceleme konusu Ek 5. Maddenin "Sigortalılar" başlığıaltındaki
birinci sütununda yer alanII., III. ve IV.bentlerindeki işkollarını belirleyen
ibarelerin iptali istenmiş ise de bakılmakta olan davada, anılan maddeninII.bendinin
"Sigortalılar" başlığı altındaki birinci sütununda yer alan hükmün,
"Hizmetin geçtiği yer" başlıklı ikinci sütunun (b) bölümünde
belirtilen işyerlerinde çalışanlar yönünden uygulanmasısözkonusu olup,
Maddenin diğer bentlerinde yer alan hükümlerin bu davada uygulanma olanağı
bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle işin esasına ilişkin incelemenin, belirlenen
biçimde, 506 ^ayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun Ek 5. Maddesinin 20.6.1987
günlü, 3395 sayılı Yasa'yla değiştirilenII.bendinin "Sigortalılar"
başlığı altındaki birinci sütununda yer alan hükümle sınırlı olarak ve
"Hizmetin geçtiği yer" başlıklı ikinci sütunun (b) bölümünde
belirtilen işyerlerinde çalışanlar yönünden yapılması gerekmektedir.
Muammer TURAN, Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN ve Mustafa ŞAHİN bu
görüşe katılmamışlardır.
B. Genel Olarak "İtibari Hizmet Süresi", "İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği" Kavramları:
İtiraz yoluna başvurulmasına neden olan dava, 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanunu'nda yer alan "itibari hizmet süresi" kavramına
ilişkindir.
Sosyal güvenlik sistemlerinde "itibari hizmet süresi"
veya "fiili hizmet zammı" gibi kavramlara yer verilmiştir.
Bu tür bir uygulamayla, ağır, yıpratıcı ve tehlikeli işlerde
çalışanların sigortalılık sürelerine fazladan belirli bir süre "farazi
sigortalılık süresi" olarak eklenmekte, bu suretle, daha erken emekliliğe
hak kazanmaları veya malûllük, ölüm sigortalarında kendilerine benzerlerine
göre daha avantajlı bir durum sağlanmaktadır.
Burada, var olmayan fakat varsayılan bir sigortalılık süresi söz
konusudur ve sigortalının eylemli çalışması artırımlı olarak işlem görmektedir.
Bu anlamda "itibari hizmet süresi" ilgili olduğu yasaya özgüdür ve
düzenlendiği alanla sınırlıdır. İtibari hizmet gerçekten "fiilî" bir
iş olmadığı halde, öyle sayılan "saymaca" bir hizmettir.
İnsanlar, yaşam boyu çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Mal
varlığı yanında canları da çeşitli risklerin etkisi altındadır. Burada,
mesleğin sürekliliği yanında, doğurduğu gerilim nedeniyle fiziksel ve ruhsal çöküntülere
uğraması olası bir kesime varsayılı "farazi" çalışma süresi
tanınmaktadır. Sigortalının itibari hizmet süresinden yararlanması için,
Yasanın öngördüğü biçimde, işkolu ve işyeri koşullarının birlikte gerçekleşmesi
zorunluluğu vardır. İşyeri, bir görevin yapıldığı, işçinin iş sözleşmesine göre
çalıştığı yerdir. Sosyal Sigortalar açısından işyeri, işin yapıldığı veyürütüldüğü
asıl işyeri ve ona bağlı yerlerle eklentileri ve araçlardan oluşan organize bir
bütündür.
Yasakoyucu kimi ağır, tehlikeli ve yıpratıcı işlerde çalışan
sigortalıların, sigortalılık sürelerine farazi sigortalılık süreleri
eklenmesini uygun görürken, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından günün
koşullarına göre gerekli önlemleri almaya da önem vermiştir.
Çalışma koşullarının düzeltilmesi, iş kazalarının ve meslek
hastalıklarının önlenmesi, işyerinde iş-insan ilişkilerinin düzenlenmesi,
çalışanların gereksinimlerinin karşılanıp yaptığı ise uyumun sağlanması için
gösterilen çabalar iş sağlığı ve iş güvenliği kavramının önemli öğeleridir.
İnsan ve iş arasındaki ilişkilerin bilimsel olarak nitelendirildiği,
endüstriyel ortamın yarattığı çevre etkenleriile doğal ortam, koşulları
karşısında insanın korunmasını amaçlayan işbilim "ergonomi" denilen
bir bilim dalı doğmuştur ve gelişmektedir. İşyerinde çalışanların, işin
yapılmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan tehlikelerden bedensel ve ruhsal olarak
zarar görmemesi için alınması gerekli hukukî, teknik ve tıbbî önlemleri
sağlamaya yönelik sistemli "çalışmalara "işgüvenliği" denir.
Yukarıdaki tanımdan anlaşılacağı gibi "işin yapılması ile ilgili olarak
ortaya çıkacak tehlikeler" teknolojinin getirdiği tehlikelerdir. Bu
tehlikelere karşı korunmak iş güvenliğinin temel amacıdır. Bir işi düzenleme
süresinde çalışanlarla ilgili olarak ortaya çıkabilecek risklerden ve
çalışanların sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek konulardan sakınmak
amacıyla yapılan çalışmalarıntümü iş güvenliğinin kapsamındadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde, özellikle Sosyal Sigortalar Yasası
ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası'nda bu tür uygulamaları amaçlayan
hükümler bulunmaktadır. Örneğin, Sosyal Sigortalar Yasası'-nın 60/E maddesi;
maden işyerlerinin yer altı işlerinde en az 1800 gün çalışmış bulanan
sigortalıların, bu işlerdeki prim ödeme gün sayıları toplamının dörtte bir
oranında artırılacağını öngörmüştür.
"İtibari hizmet süresi" kavramı, Sosyal Sigortalar
Yasası'na 11.8. 1977 günlü, 2098 sayılı Yasa'yla girmiştir. Sözü edilen Yasa'ya
göre; basın mesleğinde çalışan sigortalılarla basım ve gazetecilik işyerlerinde
1475 sayılı Yasa hükümlerine göre çalışan bir kısım sigortalıların, yine
Yasa'da öngörülen işyerlerinde çalışmalarıkoşuluyla yıllık çalışma sürelerine
belli bir süre eklenmesi kabul edilmektedir.
"İtibari hizmet süresi"ne ilişkin ilk uygulamalardan birisi
de 26.1. 1939 tarihli, 3575 sayılı "Askeri Fabrikalar Tekaüt ve Muavenet
Sandığı Hakkında Kanun"un 19. maddesinde yer almıştır. Çelik, demir,
pirinç dökümhanelerinde döküm işlerinde ve haddehanelerde ve zehirli ve boğucu
gaz kısmında, asit fabrikalarındaki asit işlerinde barut ve patlayıcı madde ve
bomba fabrikalarındaki patlayıcı madde işlerinde ve uçak fabrikalarındaemayit
işlerinde ve gemilerde kazanların içlerinin temizliği gibi ağır ve hayat
yıpratıcı hizmetlerde çalışanların bu hizmetlerde geçen sürelerinin birbuçuk
misli hesap edilmesi esası kabul edilmiştir.
Emekli Sandığı'na bağlı çalışanlar yönünden "itibari hizmet
süresi"ne ilişkin düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yasası'nda
yapılmıştır. Yasa'nın 32. maddesinde gösterildiği üzere, Cumhuriyet Ordusu
kadrolarında, muvazzaf, yedek ve gedikli subaylarla askerî memur ve gedikli
erbaşların; emniyet vepolis mesleğinde polis, komiser yardımcısı, komiser,
başkomiser, emniyet amiri ve Yasanın öngördüğü diğer emniyet mensuplarının;
lokomotif üzerinde çalışan lokomotif makinist ve ateşçilerinin ve Yasa'da
belirlenen öteki iştirakçilerin yıllık hizmetlerine belli sürelerin eklenmesi
kabul edilmektedir. Eklenen bu süreler Yasa'nın 33. maddesinde gösterildiği
üzere "Fiili hizmet müddeti zamları" olarak anılmıştır. Sözü edilen
Yasa, "itibari hizmet süresi" kavramına da yer vermiş, 36. maddesinde
bu durum belirlenmiştir.
Sosyal güvenlik yasalarında; "itibari hizmet süresi"
veya "fiili hizmet zammı" gibi kavramlara yer verilmesinin nedeni,
kimi sigortalı ya da iştirakçilerin çalıştıkları iş kollan ve işyerlerinin
insan sağlığına olumsuz etkileri ve bu kimselerin emsallerine göre daha kısa
yaşama riskine sahip olmalarıdır. Nitekim 2098 sayılı Yasa gerekçesinde bu
görüşlere ayrıntılı biçimde yer verilmektedir.
İş sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin düzenlemeler ayrıca 2709
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1475. sayılı îş Yasası, 1580 sayılı
Belediye Yasası, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Yasası, 3194 sayılı îmar Yasası,
854 sayılı Deniz îş Yasası ile bu Yasaların çeşitli hükümlerine göre çıkarılmış
tüzük ve yönetmelikler ile yapılmıştır.
C. itiraz Konusu Yasa Kuralının Getirdiği Düzenleme ve Amaç:
Yukarıda sözü edilen 2098 sayılı Yasa, "itibari hizmet
süresi"nden yararlananların kapsamını dar tutmuştur. Buna göre, basım ve
gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Yasa'ya göre çalışan sigortalılardan;
operatör, mürettip, rotatifçi, roto ofsetçi, klişeci, tiftrukçu ve
yardımcıları, Yasanın getirdiği olanaktan yararlanmaktaydılar.
Bu tür saymacı bir sistemin, başka ad altında çalışan diğer
sigortalıları, "itibari hizmet süresi" hakkından yoksun bırakması
karşısında, sistemin genişletilmesi amaçlanmış, sonuçta ağır ve yıpratıcı
işlerde fiziksel, ruhsal ve fizyolojik yönlerden insan sağlığını olumsuz yönde
etkileyen koşullar altında çalışan bir kısım sigortalıların dahi sözü edilen
haktan yararlanmaları kabul edilmiştir. İşte, itiraz konusu 20.6.1987 günlü,
3395 sayılı Yasa'nın 13. maddesinde yer alan bir kısım ibare ve hükümler bu
amaçla getirilmiştir. Yeni düzenlemeye; basım ve gazetecilik işyerlerinde
çalışanların ayrı ayrı sayılmaları ve gösterilmeleri sisteminden vazgeçilmiş,bu
iş kolunda çalışan tüm sigortalılar sistemden yararlandırılmışlardır. Ayrıca,
madde metnineIII ve IVnumaralı bentler eklenerek gemi adamlarıyla azotlu gübre
ve şeker sanayiinde çalışanlar yönünden de aynı olanak tanınmıştır. Kısaca;
2098 sayılı Yasa'nın Sosyal Sigortalar Yasası'na bağlı çalışanlar yönünden
kabul ettiği "itibari hizmet süresi" kavramının kapsamı genişletilmiştir.
D. İtibari Hizmet Süresinden Yararlanma Koşulları :
Yasa'ya göre, itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için kimi
koşulların birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Bu koşullar şöylece
belirtilebilir.
a) İlk koşul, "sigortalı sayılma" yönüyle ilgilidir.
"İtibari hizmet süresi"nden yararlanacak kimse 2098 sayılı Yasanın
yürürlük tarihi olan 1.9.1977 tarihinde ve bu tarihten sonra 'Sigortalı"
niteliğini taşımalıdır. Sigortalı sayılmayacak olanlar ya da sigortalı iken
anılan tarihten önce bu niteliğini yitirmiş bulunan kimseler "itibari
hizmet süreleri"nden yararlanamayacaklardır.
b) İkinci koşul, "itibari hizmet süreleri"nin ekleneceği
gerçek sigortalılık süresinin niteliğine ilişkindir.
Bir hizmet süresine itibari hizmet süresi eklenebilmesi, o
hizmetin Yasa kuralının ve maddesinin içerdiği çizelgenin
"Sigortalılar" ve "Hizmetin geçtiği yer" başlıklı
sütunlarında nitelikleri sayılı ve sınırlı bir biçimde belli edilmiş
hizmetlerden bulunmasına bağlıdır.
c) Üçüncü koşul, anılan sigortalılık süresinin alt sınırına
ilişkindir. Bu taban, Yasa'da, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına bağlı
3600 çalışma günü olarak öngörülmüştür.
Bu koşulların gerçekleşmesi durumunda, her tam yıl için 90 günlük
bir süre "itibari hizmet süresi" olarak eklenmektedir.
Görüldüğü üzere, itibari hizmet süresinden yararlanmak için,
Yasanın öngördüğü biçimde iş kolu ve işyeri koşullarının birlikte gerçekleşmesi
zorunluluğu vardır.
E. Anayasa'ya Uygunluk Denetimi:
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, bakmakta olduğu dava sırasında,
davacı vekilinin Anayasa'ya aykırılık konusundaki savının ciddî olduğu kanısına
vararak Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
Davacı vekili, Anayasaya aykırılık savının gerekçelerini şu
noktalarda toplamaktadır: Müvekkilinin, Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı
işyerinde çalıştığını, bu işyerinin, niteliği ve koşulları bakımından itiraz
konusu kuralda öngörülen ve itibari hizmet süresinden yararlanma olanağı veren
işyerlerinden farklı olmadığını, ancak, Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı
işyerlerinde çalışan sigortalıların itiraz konusu madde kapsamında yer
almamaları nedeniyle bu maddeyle tanınan olanaktan yararlanamadıklarını, itiraz
konusu kural uyarınca; "itibari hizmet süresi" nden yararlanabilmek
için iki ayrı koşulun birlikte gerçekleşmesinin gerektiğini, buna göre, madde
kapsamında açıkça gösterilen ve sayılan sigortalılardan olmak yanında, görülen
işin de madde metninde belirtilen işyerinde yapılması gerektiğini, başka bir
anlatımla, hem işkolu hem de işyeri koşulunun birlikte gerçekleşmesinin zorunlu
olduğunu, bu durumun ise, davacı gibi işyeri koşulu uymasına karşın, madde
metninde belirtilmeyen işkollarında çalışan sigortalılar aleyhine birdurum
yarattığını ve bunların itibari hizmet süresinden yararlanamadıklarını,
böylece, aynı tür işi görenler arasında eşitsizlik yaratıldığını, oysa, itiraz
konusu madde düzenlemesinde öngörülen ve itibari hizmet süresinden
yararlanabilmek için iki koşulubirlikte arayan sistem yerine, sadece işyeri
koşulunu zorunlu kılan sistemin kabulü durumunda, bu eşitsizliğin ortadan
kalkacağım, müvekkili davacı sigortalı gibi aynı durumda olanların belirtilen
haktan yararlanma olanağının doğacağını, bunun için de Anayasa Mahkemesi'nin;
itiraz konusu kuralda yer alan ve iş kolunu veya "Sigortalılar"ı
gösteren ibareleri iptal etmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacı vekili, açıkça, itiraz konusu kuralın kapsamının
genişletilmesini ve bunun sonucu olarak, müvekkilinin "itibari hizmet
süresi" hakkından yararlanmasını amaçlamaktadır. Davacı vekili ile aynı
görüşü paylaşan Mahkeme; itiraz konusu kuralın getirdiği düzenlemeden
yararlananların, salt bu durumlarının, Anayasa'ya veya sosyal güvenlik
sistemine aykırılık yarattığını ileri sürmemişler, sadece itiraz konusu madde
kapsamının dar tutulması ve maddenin kabul ettiği sistem sonucu Millî Savunma Bakanlığı
ve diğer işkollarının madde içerisinde yer almamasının yasa önünde eşitlik
ilkesine aykırı olduğu savında bulunmuşlardır.
Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki kararlarında da açıklandığı
gibi, bir yasa hükmünün, Anayasa'ya aykırı olduğunun kabul edilebilmesi için,
bu hükmün Anayasa'nın koyduğu esaslara aykırı bir kural içermesi gerekir.
Anayasa; itiraz konusu maddede sözü edilen sigortalıların, "itibari hizmet
süresi"nden yararlanmalarını engelleyen bir kurala yer vermemiştir.
Aksine, Anayasa'nın öngördüğü "Sosyal devlet" ilkesi ve bu ilkenin
içerisinde yer alan "Sosyal güvenlik" kavramı, itibari hizmet
türünden kurumların kabulünü zorunlu kılmaktadır.
"itibari hizmet süresi" kavramının yasalarda kabul
edilmesini açıklayan yasa gerekçelerinde de gösterdiği üzere; beden yıpratıcı,
çalışma gücünü ve yaşam süresini azaltıcı işyerlerinde, çeşitli tehlikelere
açık olarak çalışanlar için, itibari hizmet ve fiili hizmet zammı gibi
uygulamalara sosyal güvenlik sistemlerinde yer verilmektedir.
itiraz konusu kuralda yer alan sigortalılardan; basım ve
gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Yasa'ya göre çalışan sigortalıların,
Yasakoyucunun kabul ettiği biçimde, fiziksel, ruhsal ve fizyolojik bakımlardan
insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen ağır ve yıpratıcı koşullar altında
çalıştıkları ve dolayısıyla "itibari hizmet süresi" hakkından
yararlandırılmalarının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
Anılan bent hükümlerinde, Millî Savunma Bakanlığı'na bağlı
işyerlerinde çalışan sigortalıların yer almaması, belli sigortalılara hak
tanıyan ve özü bakımından Anayasa'ya aykırı bulunmayan hükmün iptalini
gerektirmez. Kaldıki, diğer sigortalıların, bu haktan yararlanmaları
doğrultusunda her zaman yeni düzenlemeler yapılabilir.
Anayasa Mahkemesi'nden, ancak Anayasa'ya aykırı olan bir yasa
hükmünün uygulama alanından kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı
istenebileceğine, özde Anayasa'ya aykırı düşmeyen bir kural uygulama alanının
genişletilmesi amacıyla iptal edilmeyeceğine göre; bir kısım sigortalılara hak
tanıyan itiraz konusu hükmün, öteki kesimlere de aynı hakkı tanıyan tamamlayıcı
yasama işlemleriyle düzeltilmesi, düzenleme eksikliklerinin bu yöntemle giderilmesi
Anayasa'ya uygun ve tutarlı bir tasarruf olacaktır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu hüküm Anayasa'ya aykırı
görülmemiştir. İtirazın reddi gerekir.
Yekta Güngör ÖZDEN, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU ve Servet TÜZÜN bu görüşe
katılmamışlardır.
VI- SONUÇ:
A. işin esasına ilişkin incelemenin; 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanunu'nun Ek 5. Maddesinin 20.6.1987 günlü, 3395 sayılı Yasayla değiştirilenII.bendinin
"Sigortalılar" başlığı altındaki birinci sütununda yer alan hükümle
sınırlı olarak ve "Hizmetin geçtiği yer" başlıklı ikinci sütunun (b)
bölümünde belirtilen işyerlerinde çalışanlar yönünden yapılmasına Muammer
TURAN, Mehmet ÇINARLI, Servet TÜZÜN ve Mustafa ŞAHİN'in "Esas incelemenin
yalnızII.bendin birinci sütunundaki Basım ve gazetecilik işyerlerinde 1475
sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar cümlesiyle sınırlı
olması gerektiği" yolundaki karşıoyları ve oyçokluğuyla,
B. Ek 5. Maddenin, sınırlama kararı uyarınca incelenenII.bendinin
"Sigortalılar" başlıklı birinci sütunundaki hükmün Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU ve
Servet TÜZÜN'ün karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,
2.5.1989 gününde karar verildi.
Başkan
Mahmut
C. CUHRUK
|
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
Selçuk
TÜZÜN
|
Üye
Ahmet
N. SEZER
|
Üye
Erol
CANSEL
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1988/51
Karar Sayısı: 1989/18
Milli Savunma Bakanlığına bağlı işyerinde çalışan sigortalının,
işyerinin niteliğinin ve çalışma koşullarının, itiraz konusu kuralda öngörülen
ve itibari hizmet süresinden yararlanma olanağı veren işyerlerinden farklı
olmamasına karşın, itiraz konusu madde kapsamına girmemesi nedeniyle itibari
hizmet süresinden yararlanamadığı anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle aynı
nitelikteki iş yerinden aynı koşullarla çalışan işçilerin bir kesimi, bağlı
oldukları işkolu nedeniyle itibarî hizmet zammından yararlanamamaktadır.
İtibarî hizmet süresi, bedeni yıpratıcı, çalışma gücünü ve. hayat
süresini azaltıcı işyerlerinde, çeşitli tehlikelere açık olarak çalışanların
emekliliklerine eklenmektedir.
Görüldüğü üzere, yıpratıcı etki, işçinin bağlı olduğu işkolundaki
değil, işçinin çalıştığı yer ve koşullarından ileri gelmektedir. Aynı işyerinde
ve aynı koşullarla çalışan iki işçiden, işkollarına göre, birine bu hakkı
tanırken ötekine tanımamak Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde
eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz.
Öteyandan, Devlet, Anayasa'nın 49. maddesine göre, çalışanların
hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları
korumakla ve çalışmayı desteklemekle görevlidir. Aynı yıpratıcı koşullar içinde
çalışan işçinin bir kısmına verilen bir hakkın, öteki kısmına verilmemesi;
Devletin, Anayasaca verilen, çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek
biçimindeki görevine de aykırı düşer. Bu durum, yıpratıcı hizmette, aynı
koşullarla çalışan bir kısım sigortalının (işçinin) daha az korunması sonucunu
doğurur.
Bir hakkın, aynı yerde, aynı koşullarla çalışan sigortalılardan
bir bölümüne verilip diğerlerine verilmemesi özde Anayasa'ya aykırılık
oluşturur. Bu aykırılığın (işkolu koşulunun) iptal kararıyla giderilerek, yasa
kapsamına Anayasa'ya uygun bir içerik kazandırılması Anayasa Mahkemesi'nin
görevi ve anayasal denetim kapsamı içindedir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralların Anayasa'nın 10. ve
49. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği oyu ile verilen karara
karşıyız.
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|