"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ :
İtiraz yoluna başvuran Mahkemenin 3.4.1981 günlü başvurma kararına dayanak yaptığı gerekçesi, özetle : Tapulama mahkemelerinde uyuşmazlıkların çözümlenmesi de maddî ve usûl hukuku yönünden bazı özel kurallar uygulanmakta ise de uyuşmazlığın niteliği bakımından Tapulama Mahkemesi ile diğer mahkemeler arasında fark bulunmadığı sulh hukuk, tapulama ve asliye hukuk mahkemelerinde uyuşmazlığın çözümlenmesi için yapılan keşiflerde, bilirkişilerin seçimi, bilirkişilerin ve tanıkların dinlenmesi, tapu kaydı ve öteki belgelerin yerlerine tatbiki, keşif tutanağının düzenlenmesi gibi hususlarda aynı kuralların uygulandığı; tapulama hâkimi, yazmanı ve mübaşiri ile diğer mahkemeler hakim, yazman ve mübaşirleri arasında hukukî statü yönünden hiç bir ayrılık olmadığı halde, tapulama mahkemesi hâkimi ve görevlilerine Tapulama ve Harcırah Yasaları, öteki mahkeme hâkim ve görevlilerine ise Harçlar Yasası uyarınca ve her keşif için ayrı ayrı olmak üzere ödeme yapıldığı; Yasa Koyucu, mahkemelerin görevlerine giren uyuşmazlıkların niteliklerini ve önemini gözönüne alarak yüksek Yargı Organları, Ağır Ceza, Asliye Tapulama ve İş Mahkemelerinde görevli hâkimlerin aylık ve ödenekleri yönünden farklı kurallar getirebilirse de, Tapulama Mahkemesi hâkim ve görevlileri ile diğer mahkeme yargıç ve görevlileri arasında yolluklar açısından yürürlüğe konulan farklı düzenlemelerin haklı bir nedene dayanmadığı ve bu ayırımın T.C. Anayasasının 8. maddesine ve yasa önünde eşitlik ilkesini içeren 12. maddesine aykırı olduğu ve bu nedenle 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrasının ve 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3 ve 4 sayılı bentlerinin iptali gerektiği, biçimindedir."
Anayasa Mahkemesi Kararı
Esas sayısı:1981/12
Karar sayısı:1982/7
Karar günü:2.11.1982
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarih/No:28.2.1983/17973
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İpsala Tapulama Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 28 Haziran 1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrasiyle 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bendlerinin Anayasanın 8. ve 12. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptalleri istemidir.
I- OLAY :
İpsala Tapulama Mahkemesinde, davacı Maliye Hazinesine izafeten İpsala Malmüdürlüğü tarafından davalılara karşı açılmış olan tapulama tesbitinin iptali davasının görülmesi sırasında 2.4.1981 günü mahallinde keşif yapılarak, aynı gün bilirkişi, hâkim, kâtip ve mübaşire ödenecek ücreti içeren harcama kararı verilmiş, 3.4.1981 günlü oturumda da, tapulama Mahkemesinin yolluklarını düzenleyen 28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin 5. fıkrası ile 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak bu hükümlerin iptali için dosyadaki belge örneklerinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
III- YASA METİNLERİ
A) İPTALİ İSTENEN YASA METİNLERİ
1- 28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının itiraz konusu 75. maddesinin beşinci fıkrasının hükmü şöyledir:
Madde 75-
"Tapulama hâkimi ve diğer görevlilerin bu kanun gereğince birliklerde yapacakları oturum, keşif ve tatbikatlarda 6245 sayılı Harcırah Kanununun 50. maddesine göre Bütçe Kanunu ile tesbit edilecek cetvellerde belirtilen yevmiyeleri, tazminat olarak ödenir".
2- 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının itiraz konusu 50. maddesinin birinci fıkrasının 3 ve 4 sayılı bentleri hükümleri şöyledir :
Madde 50-
"Aşağıdaki bentlerde gösterilen memur ve hizmetlilerden (4 üncü maddenin son fıkrası şumûlüne girenler dahil), 1,2,3 ve 5 numaralı bentlerde yazılı olanlara her türlü arazi üzerinde fiilen çalıştıkları günler için ve 4 numaralı bendinde yazılı olanlara da Ankara dışında görevle geçirdikleri günler için derece ve vazifelerinin mahiyetine göre her yıl Bütçe Kanununa bağlı bir cetvel ile tesbit edilecek miktarlarda yevmiyeler tazminat olarak verilir.
1- ...........
2- ...........
"3- Toprak üzerinde ve köylerde kadastro ve tapu tahriri işlerinde ve tapulama kanununun tatbikinde bilfiil çalışan memur ve hizmetlilerle gezici hakimlere;
"4- Toprak komisyonları reis, aza ve memurlarıyla tayinleri merkezden yapılan hizmetlerine ve bu komisyonların bulundukları yerlerde gezici olarak vazifelendirilen hâkim, zabıtkatibi ve mübaşirlere; (6092 sayılı Kanunun birinci maddesinin son fıkrası gereğince teşkil olunan komisyonların memur olan azaları dahil)"
B- İPTALE DAYANAK GÖSTERİLEN YASA METNİ :
7.6.1979 günlü, 2244 sayılı yasayla değişik 492 sayılı Harçlar Yasasının 34. maddesi hükmü şöyledir :
"Madde 34- Tebliğden başka bir işlem yapmak için makamından uzaklaşma durumunda olan hâkimler, Cumhuriyet Savcıları ve 1 icra, iflas memurları ile yardımcılarına, adlî tabiplere, adliye başkatipleri ile başkâtip yardımcılarına, kâtiplere, mübaşirlere ve hizmetlilere yol giderlerinden başka aşağıdaki miktarda yol tazminatı verilir :
1- Daireden uzaklaşmayı gerektiren iş, mahkemenin bulunduğu belediye sınırları içinde ise, her iş için, l inci derece Devlet Memurunun aldığı geçici görev yolluğunun 1/2'si,
2- Daireden uzaklaşmayı gerektiren iş, mahkemenin bulunduğu belediye sınırları dışında ise, her iş için, l inci derece Devlet memurunun aldığı geçici görev yolluğunun 2/3'ü,
3- Daireden uzaklaşmayı gerektiren işlerin bir kısmı mahkemenin bulunduğu belediye sınırları içinde, bir kısmı dışında ise, belediye sınırları içinde olan her iş için, l inci bent hükmü, belediye sınırları dışında olan her iş için, 2 inci bent hükmü uygulanır.
Daireden uzaklaşmayı gerektiren birden fazla iş olursa, mümkün oldukça işler aynı günde yapılır. İş bir günde tamamlanamadığı takdirde, her gün için bir iş üzerinden ve yukarıdaki bentler gereğince tazminat verilir.
Görülen işler birden fazla ise, ilgililerden alınacak yol giderleri uzaklık ile, yol tazminatı ise yukarıdaki bentler esasları ile orantılı şekilde bölünerek hesaplanır. Adliye başkâtipleri ile başkâtip yardımcıları ve kâtipler için bu miktarın 2/3'ü mübaşirler ve hizmetliler için 1/2'si ödenir.
Yol giderleri ile tazminat, ilgili kişiler tarafından işin yapılmasından önce, emaneten makbuz mukabilinde vezneye yatırılarak bununla ilgili deftere işlenip keşif ve işlem sonunda yapılan harcama bir tutanakla belgelenerek kalanı ilgili kişiye geri verilir".
C- ANAYASA MADDELERİ :
"Madde 8- Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makaralarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır."
"Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye veya zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz".
IV- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Şevket Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu, Ahmet Zeyneloğlu, Hakkı Müderrisoğlu, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Hüseyin Karamüstantikoğlu, H. Semih Özmert, Orhan Onar, Selâhattin Metin, Mehmet Çınarlı, Mahmut C. Cuhruk, Necdet Darıcıoğlu, Servet Tüzün, Yılmaz Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden'in katılmalarıyla 26.11.1981 gününde yapılan ilk incelene toplantısında, dosyanın eksiği bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama sorununun esas inceleme sırasında karara bağlanmasına, oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, İpsala Tapulama Mahkemesinin başvurma kararı ve ekleri, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen yasa hükmü, ilgili yasa ve dayanılan Anayasa Kuralları, bunlarla ilgili gerekçeler ve öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
Tapulama tesbitinin iptali davasına bakmakta olan mahkeme 2.4.1981 gününde yaptığı keşif nedeniyle 28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrasıyle 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerini uygulamış, 3.4.1981 gününde ise uyguladığı bu hükümlerin Anayasanın 8. ve 12. maddelerine aykırılığını ileri sürerek iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
İşin esasına ilişkin raporun hazırlanması çalışmalarının sürdürüldüğü sırada itiraza konu edilen 28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrasının 19.6.1982 günlü, 17729 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, 17.6.1982 günlü, 2681 sayılı; 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerinin de 15.12.1981 günlü, 17545 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 11.12.1981 günlü, 2562 sayılı Yasalarla değiştirildiği ve bu hükümlerde itiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçelerinde değindiği hususları ortadan kaldıracak biçimde, değişikliklerin yapıldığı anlaşılmaktadır.
İtiraz edilen hükümlere göre tapulama mahkemelerinde keşif ve tatbikat gibi işlemlerin yapılması ile tazminat olarak verilen gündeliklere derhal hak kazanılır. Bu hükümlerin, yargılamanın sonraki aşamasında uygulanmaları sözkonusu olamaz. Böylece 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrasının ve 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerinin uygulanmaları işlemlerin yapıldığı anda sona ermektedir.
Bu durunun sonucu olarak Anayasanın 151. maddesinde "bir davaya bakmata olan mahkeme, uygulanacak bir kanun hükmünü Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa....." biçiminde yer alan hükmün uygulama yeri kalmamaktadır.
Öte yandan 26.11.1981 günü işin esasının incelenmesine karar verildikten sonra Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrası, 19.6.1982 günü yürürlüğe giren 2681 sayılı; Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentleri de 15.12.1981 günü yürürlüğe giren 2562 sayılı Yasalarla değişmiş olup, yeniden yapılacak işlemlerde bu yasalar ile getirilen yeni hükümlerin uygulanması zorunludur. Bu bakımdan itirazın konusu ortadan kalkmıştır. Konusu kalmayan itiraz ise incelenemez.
Özetlemek gerekirse, Anayasa Mahkemesine başvurudan sonra 28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. maddesinin beşinci fıkrası hükmü, 17.6.1982 günlü, 2681 sayılı; 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerinin de 11.12.1981 günlü, 2562 sayılı Yasalarla değiştirilmiş bulunduğundan konusu kalmayan itiraz hakkında bir karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Ahmet H. BOYACIOĞLU ayrı gerekçe yazma hakkını saklı tutmuş; Mehmet Çınarlı, Necdet Darıcıoğlu, Yılmaz Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ :
28.6.1966 günlü, 766 sayılı Tapulama Yasasının itiraz konusu 75 maddesinin beşinci fıkrasının 17.6.1982 günlü, 2681 sayılı; 10.2.1954 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasının itiraz konusu 50. maddesinin birinci fıkrasının 3. ve 4. bentlerinin de 11.12.1981 günlü, 2562 sayılı Yasaların hükümleriyle değiştirilmiş bulunması karşısında konusu kalmadan itiraz hakkında bir karar ittihazına yer olmadığına, Mehmet Çınarlı, Necdet Darıcıoğlu, Yılmaz Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden 'in karşı oylarıyla ve oyçokluğuyla,
2.11.1982 gününde karar verildi.
Başkan
Ahmet H. BOYACIOĞLU
Başkanvekili
H. Semih ÖZMERT
Üye
Hakkı MÜDERRİSOĞLU
Hüseyin KARAMÜSTANTİKOĞLU
Osman Mikdat KILIÇ
Kenan TERZİOĞLU
Orhan ONAR
Selâhattin METİN
Muammer TURAN
Mehmet ÇINARLI
Mahmut C. CUHRUK
Necdet DARICIOĞLU
Servet TÜZÜN
Yılmaz ALİEFENDİOĞLU
Yekta Güngör ÖZDEN
Değişik Gerekçe Yazısı
I- Hak doğuran olayların, kural olarak, o hakka vücut veren yasanın hükümlerine Dağlı kalmaları hukukun bilinen kuralları gereğidir. Yerel mahkemede cereyan eden ve Tapulama Yasası ile ilgili olarak taşınmaz üzerinde yapılan inceleme, Anayasaya aykırılıkları öne sürülen yasaların öngördüğü hükümlere göre yerine getirilmiştir. Bu işleme, yeni yasal düzenlemenin yani yasa değişikliklerinin uygulanacağı yolunda ise bir hükme yasada yer verilmiş değildir. Bu durumda 2.4.1981 gününde arazi üzerinde inceleme görevini yerine getiren Tapulama Hâkimine ve öteki görevlilere, bu işlem nedeniyle yeni yasal düzenlemenin öngördüğü ödemelerin yapılmasına olanak yoktur.
II- 766 sayılı Tapulama Yasasının 1. maddesinin son fıkrasında "Bu Kanunun tanzim ettiği idari ve kazaî faaliyetler, kanunun şümulü içinde bulunan bütün gayrimenkuller hakkında kadastro plânlarının tanzimini, hak sahiplerinin doğru olarak tayinini ve tescile tâbi gayrimenkullerin sicil harici bırakılmamasını istihdaf eder" denilmektedir. Bu hüküm, tapulama işlemlerinin Devlet adına sürdürülen kamusal bir faaliyet olduğunu başlı başına açıklamaya ve kabule yeterlidir. İşlemin bu niteliği, sözü geçen yasanın 75. maddesinde öngörülen "...yapılan işlemlerin masrafı davada haksız çıkanlara yükletilir, tararlar kısmen haklı kısmen haksız çıkmışlarsa oranları takdir ve tayin edilerek ilâmda gösterilir." biçimindeki hükmün, yargılama giderlerinin ve bunun içinde yeralan gündeliklerin, hâkim tarafından taraflara yükletilerek ilâma bağlanmasının, sözü edilen 75. maddenin itiraza konu edilen beşinci fıkrasını yeniden uygulanma durumuna getirdiğinin kabulüne elverişli değildir. Çünkü mahkemece yapılan iş, itiraza konu edilen beşinci fıkranın 2.4.1981 gününde uygulanmasiyle tahakkuk eden masrafı, yalnızca davada haksız çıkan tarafa tahmil, taraflar kısmen haklı kısmen haksız çıkmışlarsa hangi oranda masrafa katılacaklarını takdir ve tayin eylemekten ibaret kalmaktadır. Mahkemenin bu biçimdeki işlevini ise, itiraz konusu hükmün yeniden uygulanması veya uygulanma durumuna gelmesi tarzında anlamaya olanak yoktur.
III- İtiraza konu edilen hükümler 11.12.1981 günlü, 2562 ve 17.6.1982 günlü, 2681 sayılı yasalarla değiştirilmiştir. Bu yasaların yukarıda açıklandığı gibi sözü edilen olaya uygulanmaları mümkün olmadığı gibi bu yasalarla konulan hükümlerin Anayasaya uygunluk denetimi dışında tutuldukları da bilinen bir gerçektir. İtiraz konusu hükümlerin uygulanması ile vücuda gelen masrafların taraflara yükletilmesinin sözü geçen hükümleri tekrar uygulama alanına soktuğu ve bu durumda tapulama faaliyetlerinin niteliğine bakılmayacağı bir varsayım olarak kabul edilse bile, söz konusu metinler üzerinde anayasal denetimin sürdürülmesinde artık hukuksal bir yararında kalmadığı açıkça ortadadır. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 18.11.1980 günlü, 1980/20-57 sayılı kararında da belirtildiği gibi (Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi Sayı 18, Sayfa 329), 492 sayılı Harçlar Yasası genel, 766 sayılı Tapulama Yasası ise özel yasa durumundadır. Anayasa Mahkemesinin özel yasada yer alan hükümleri ortadan kaldırarak o yasayı genel yasa durumuna dönüştürme ya da genel yasada yer alan kimi hükümleri özel yasa hükümleri yerine uygulama alanına sokma yetkisinin olmadığı açıktır, öte yandan ödemenin yasal dayanağını ortadan kaldıran bu durum nedeniyle ilgililerin, ifa ettikleri bir hizmetin karşılığını hiç alamaz hale düşmeleri de olasıdır. Yasa Koyucu, mahkemenin itirazına dayanak ettiği gerekçeleri de göz önüne alarak yasal düzenlemede değişiklik yaptığına yöre, yukarıda belirtilen sonuçları doğuracak böyle bir denetimin yapılmasında ise hukuksal yarar bulunduğu öne sürülemez.
Sonuç :
"Konusu kalmadan itiraz hakkında bir karar ittihazına yer olmadığı" yolunda alınan çokluk kararına bu gerekçelerle katılıyorum.
Ahmet H. Boyacıoğlu
KARŞIOY YAZISI
Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı hüküm, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen 766 sayılı Tapulama Yasasının 75. Maddesinin beşinci fıkrasıyle 6245 sayılı Harcırah Yasasının 50. Maddesinin birinci fıkrasının 3 ve 4. Bendleridir. Olay zamanında yürürlükte olan bu maddeler keşif ve tatbikat karşılığı verilen tazminatların hesaplanmasına ilişkindir. Bu maddelerin daha sonra yürürlükten kaldırılmaları, anlaşmazlık, olay gününde yürürlükte bulunan hükümlere göre çözümleneceğinden, davada uygulanacak hüküm olma niteliklerini ortadan kaldıramaz. Çünkü; keşif ve tatbikat nedeniyle alınacak tazminatın hesaplanması o günkü kurallara göre yapılacaktır.
Yeni hükümler, ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki işlemlerde uygulanır. İtirazz başvurusunu yapan mahkemenin elindeki davada uygulanması gerekenler bu hükümler olmadığı gibi yeni hükümlere yönelik bir aykırılık savı da yoktur. Kaldıki Anayasa Mahkemesi, ilk incelemede, esasın incelenmesi kararını vermekle iptali istenen maddelerin "uygulanacak hükümler" olduğunu benimsemiştir.
Bu nedenlerle konusu kalmadığı kabul edilerek "itiraz hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.