ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1980/70
Karar sayısı:1981/4
Karar günü:15.1.1981
Resmi Gazete
tarih/sayı:25.4.1981/17321
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Kulu Asliye Ceza Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU: Türk Ceza Yasasının 12.6.1979 günlü, 2248
sayılı Yasayla değişik 536. Maddesinin birinci, ikinci ve altıncı fıkralarının
Anayasanın 2., 12. ve 132. maddelerine aykırı olduğu öne sürülerek iptallerine
karar verilmesi isteminden ibarettir.
I- O L A Y :
Yasa dışı kurulmuş olan Dev-Yol ve D.D.K.D adlı örgütlere mensup
olan sanıklar, Kozan'lı yolu üzerindeki elektrik direklerine (D.D.K.D.
Kürdistan kurulacak, Kürdistan Dev-Yol, Kahrolsun Faşizm) sloganlarını yazmak
suretiyle milli duyguları zayıflatmak ve yoketmek için propaganda yapmış
olduklarından, haklarında, Türk Ceza Yasasının 142/3., 141/5., 536/2. Ve 55/3.
Maddeleri uyarınca ve işlendiği iddia olunan suçlar arasında kişisel ve
eylemsel bağlantı bulunması nedeniyle üst görevli mahkeme olan Asliye Ceza
Mahkemesinde kamu devlet davası açılmıştır.
Duruşmalar sırasında Cumhuriyet Savcısı, "suçu oluşturan
eylem nedeniyle davada uygulanması istenen Türk Ceza Yasasının 2248 sayılı Yasa
ile değişik 536 ncı maddesinin Anayasanın 2., 12 ve 132 nci maddelerine aykırı
olduğundan bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine gidilmesi"
isteminde bulunmuş, davaya bakmakta olan Mahkeme de bu savı ciddi gördüğünden,
sözü geçen maddenin birinci, ikinci ve altıncı fıkralarının, Anayasanın 2., 12.
ve 132. maddelerine aykırı olduğunu öne sürerek iptalleri için Anayasa
Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir.
III- METİNLER:
l- Türk Ceza Yasasının 12.6.1979 günlü, 2248 sayılı Yasa ile
değişik, itiraz konusu kuraları da içeren 536. maddesi şöyledir :
"MADEE 536- Her kim belediyeler, köy ihtiyar kurulları veya
yasalarla yetkili kılınmış diğer makamlarca Önceden ayrılmış ya da oturulan
yerler dışında, o yerin en büyük mülkiye amirine yapılacak bir başvuru üzerine
ayrılan yerlere, izin almaksızın veya verilen izne aykırı biçimde, basılı olan
veya olmayan, elle yapılmış veya yazılmış her türlü resim, yazı ve işaretler
veya bunları içeren kâğıt, pano, pankart, bant ya da benzerlerini asar veya
yapıştırırsa veya izne dayalı olsa bile bu yerleri boyar veya bu yerlere yazı
yazar, resim ya da işaret yaparsa, eylem başka bir suç oluştursa bile ayrıca
altı aydan bir yıla kadar hafif hapis ve bin liradan aşağı olmamak üzere hafif
para cezasına çarptırılır.
Bu eylemler yukarıdaki fıkra dışında kalan yerlerde veya kamuya
ayrılmış veya kamuya açık veya herkes tarafından görülebilecek yerlerde veya
her türlü taşıt araçları veya kamu hizmetlerine ait iletişim araçları veya kamu
hizmetine ayrılmış işlenirse, eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca bir
yıldan iki yıla kadar hafif hapis ve ikibin liradan az olmamak üzere hafif para
cezasına çarptırılır.
Yukarıdaki fıkralarda gösterilen eylemlerin derneklerin veya
benzeri kuruluşların mensupları tarafından veya onların iştirakiyle yapıldığı
sabit olduğu takdirde suçu işleyen veya suça bu suretle katılan dernek ve
kuruluş mensuplarına sözü edilen fıkralardaki cezalar iki katı olarak
hükmedilir. Şu kadar ki hafif hapis cezası iki yılı aşamaz.
Yukarıdaki fıkralardaki eylemleri küçüklere veya ceza ehliyeti
olmayan kişilere işletenlere yukarıdaki fıkralar uyarınca verilecek cezalar
yarısı kadar artırılır.
Yukarıdaki fıkralardaki eylemler, siyasal veya ideolojik olmayan
amaçlarla işlenir ve içeriği bakımından bir suçu oluşturmazsa yukarıdaki
fıkralarda yazılı cezalar onda birine kadar indirilebilir.
Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralardaki suçlardan
dolayı hükmolunacak cezalar ertelenemez ve bunların yerine 647 sayılı Cezaların
infazı Hakkındaki Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen ceza ve tedbirler
uygulanamaz.
Bu maddede suç sayılan eylemlerin işlenmesinden dolayı sebebiyet
verilen zararların tazminine ayrıca hükmolunur.
Görenek ye geleneklere göre asılacak kâğıt, pano, pankart, bant
ya da benzerleri bu madde hükümleri dışındadır.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki
Kanun hükümleri saklıdır."
2- 13.7.1965 günlü, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanun'un ilgili 4. ve 6. maddeleri de şöyledir:
"MADDE 4- Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlunun
kişiliğine sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre mahkemece;
1. Kabahatlerde beher gün karşılığı 50 ilâ 100 lira hafif,
cürümlerde 100 ilâ 200 lira hesabıyla ağır para cezasına,
2. Aynen iade veya tazmine,
3. Altı ayı geçmemek üzere bir eğitim veya ıslâh kurumuna devam
etmeye,
4. Bir yılı geçmemek kaydıyla muayyen bir yere gitmekten, bazı
faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan men'e,
5. Her nev'i ehliyet ve ruhsatnamenin bir aydan bir yıla kadar
muvakkaten geri alınmasına,
Çevrilebilir.
Suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa
dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında, hükmolunan
otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde
18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti
bağlayıcı cezalar yukarıki bendlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine
çevrilir.
Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza
uzun süreli de olsa fail hakkında bu maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendi
hükmü uygulanabilir.
Uygulamada asıl ceza, bu madde hükümlerine göre para cezasına
veya tedbire çevrilen hürriyeti bağlayıcı cezadır.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaları, birinci fıkranın 2, 3,
4 ve 5 numaralı bentlerinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmiş olanlardan
tedbir hükümlerini Cunhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün
içerisinde yerine getirmeyenler veya hüküm gereklerine aykırı hareket edenlerin
tedbire çevrilmiş olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarının, tedbir
hükümlerine muhalefetlerinin derecesine göre kısmen veya tamamen infazına veya
infaz olunmamasına hükmü veren mahkemece karar verilir.
Tedbire ilişkin hükümlere muhalefet haklarında ikinci fıkra
hükmü uygulanmış olanlar tarafından vukubuldukta; tedbir, hükmü veren mahkemece
birinci fıkrada yazılı esaslar dairesinde para cezasına çevrilir.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezasını,
hükümde taksit öngörülmüş ise taksit süreleri, aksi halde 5 inci
maddenin 8 inci fıkrasında yazılı süreler içerisinde ödemeyenlerin işbu
cezaları mahkemece, hükümde bir günlük hürriyeti bağlayıcı ceza ne miktar para
cezasına karşılık tutulmuş ise aynı miktar ürerinden hürriyeti bağlayıcı cezaya
çevrilir.
Tedbir hükümlerinin yerine getirilmesi hükümlünün ihtiyarında
olmayan sebepler yüzünden imkânsız hale gelmişse hükmü veren mahkemece bu
tedbir yerine başka bir tedbire hükmolunur.
Bu madde hükümleri, sırf askerî suçlar ile askerî disiplin
suçları ve birinci fıkranın 3 ve 4 numaralı bendi hükümleri de subaylar, askerî
memurlar ve astsubaylar hakkında uygulanmaz."
6- Adliye mahkemelerinde para cezasından başka bir ceza ile
mahkum olmayan kimse, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya 6
aya kadar ağır hapis veya bir yıla kadar hapis veya cezalarından biri ile
mahkûm olur ve geçmişteki haliyle ahlâki temayüllerine göre cezasının
ertelenmesi, ileride cürüm işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında
mahkemece kanaat edinilirse, bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir. Bu halde
ertelemenin sebebi hükümde yazılıdır.
Fiilin işlendiği zamanda 15 yaşını bitirmemiş küçüklerin mahkûm
oldukları ağır hapis cezası iki seneden, hapis ve hafif hapis cezası üç
seneden; 15 yaşını doldurmamış olup da 18 yaşını ikmal etmemiş olanlar ile 70
yaşına varmış ihtiyarların mahkûm oldukları ağır hapis cezası bir seneden,
hapis veya hafif hapis cezası iki seneden fazla olmadığı hallerde da yukarıdaki
fıkra hükümleri uygulanabilir.
Bazı suçlara ilişisin cezalar ile askerî suçlar ve
disiplin suçlarına ilişkin cezaların ertelenemeyeceğine dair özel kanun
hükümleri saklıdır."
3- Dayanılan Anayasa kuralları:
"MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve
Başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk devletidir."
"MADDE 12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz."
MADDE 132- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya,
kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlarına göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve tâlimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz .
Görülmekte olan bir dâva hakkında Yasama Meclislerinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangibir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme
kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir
suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
IV- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. Maddesi uyarınca Şevket
Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu, Rüştü Aral, Ahmet Salih Çebi, Muammer Yazar,
Âdil Esmer, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Nahit Saçlıoğlu, Hüseyin
Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu, Orhan Onar, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N.
Tanyıldız, Bülent Olçay ve Yekta Güngör Özden'in katılmalariyle 6.11.1980
gününde yapılan ilk inceleme toplantısında sınırlama konusu üzerinde
durulmuştur:
Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Yasanın
27. maddelerine göre, mahkemeler, ancak bakmakta oldukları davada uygulanacak
yasa kurallarının Anayasaya aykırı olduğu itirazında bulunabilirler.
Ceza Yargılamaları Yöntemi Yasasının 257/1. maddesi uyarınca
"hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden
ibaret" olacağından, davada uygulanacak kuralın saptanması için eylemin
niteliğine bakmak gerekir.
İddianamede eylem; "....... Kozanlı yolu üzerinde elektrik
direklerine D.D.K.D. - KÜRDİSTAN KURULACAK- KÜRDİSTAN DEV-YOL ve KAHROLSUN
FAŞİZM sloganlarını yazmak...... " biçiminde nitelendirilmiştir.
Belirtilen bu eylem, Türk Ceza Yasasının değişik 536. Maddesinin
birinci fıkrasında nesnel öğeleri gösterilen suçu oluşturmaktadır. Sözü geçen
madde tüm olarak incelendiğinde, suçun nesnel öğelerinin yalnız birinci fıkrada
gösterildiği, öteki fıkralarda bu yönden birinci fıkraya göndermede
bulunulmakla yetinildiği görülmektedir. Şu halde, itiraz konusu birinci fıkra
kuralı bakılmakta olan davada uygulama alanına girmektedir.
Öte yandan, dava konusu suç, iddianamede belirtildiği gibi,
"kamu hizmetlerine ait iletişim araçları"ndan olan elektrik direkleri
üzerinde işlemiş bulunduğundan, söz konusu maddenin ikinci fıkrası da davada
uygulanacak demektir.
Davada, aynı maddenin itiraz konusu altıncı fıkrasının, ilk dört
fıkrada yazılı cezalar için koyduğu ayrık kuralının da, yukarıda değinilen
birinci ve ikinci fıkralarla sınırlı olarak uygulanması gerekecektir. Buna
göre, altıncı fıkraya yönelik itiraz, fıkrada geçen "birinci" ve
"ikinci" sözcükleriyle sınırlandırılmalıdır.
Belirtilen bu nedenlerle sonuçta; "dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine, bu incelemenin Türk Ceza Yasasının
2248 sayılı Yasa ile değişik 536. maddenin birinci ve ikinci fıkraları
hükümleriyle, altıncı fıkranın "birinci ve ikinci" sözcükleriyle
sınırlandırılarak yapılmasına, Nihat O Akçakayalıoğlu'nun sınırlamaya yer
olmadığı, Kenan Terzioğlu, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N.Tanyıldız, Bülent Olçay
ve Yekta Güngör Özden'in "altıncı fıkradaki sınırlamanın yalnız (ikinci)
sözcüğü ile yapılması gerektiği" yolundaki karşıoylarıyla ve
oyçokluğuyla" karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ:
İşin esasına ilişkin rapor, Mahkemenin gerekçeli kararı ve
ekleri, itiraz konusu yasa kuralları ile Anayasaya aykırılık savına dayanak
tutulan Anayasa kuralları, "bunlarla ilgili yasama belgeleri ve öteki
metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü;
A- Türk Ceza Yasasının değişik 536. maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarınım Anayasaya aykırılığı sorunu:
İtirazcı Mahkeme, anılan fıkraların, Anayasanın 2., 12. ve 132.
maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptallerini istemektedir. Anayasa
Mahkemesinin, benzer nitelikteki bir itiraz dolayısıyle verdiği 15.1.1981
günlü, Esas: 1980/68, Karar: 1981/3 sayılı Kararında ayrıntılı biçimde
belirtildiği üzere, Türk Ceza Yasasının değişik 536. maddesinin birinci ve
ikinci fıkralarının Anayasaya aykırı bir yanı yoktur. O kararda gösterilen
gerekçeler bu başvuru yönünden de geçerli olup, bunların burada yinelenmesine
gerek görülmemiştir.
Sözü geçen kararda beliren sonuç, Anayasanın ayrıntısız her
kuralı gözönünde bulundurularak alınmışsa da, incelenmekte olan bu başvuruda,
soruna, yerel mahkemenin itirazına dayanak yaptığı Anayasanın 132. maddesi
açısından ayrıca yaklaşılması durumunda da itiraz konusu fıkraların,
hâkimlerin, "Anayasaya, kanuna hukuka ve vicdanî kanaatlarına göre
hüküm" vermelerini buyuran söz konusu madde kuralına da uygun olduğu
görülmektedir.
B- Türk Ceza Yasasının değişik 536. Maddesinin altıncı fıkrası
kuralının, ilk inceleme kararında belirtilen sınır içerisinde Anayasaya
aykırılığı sorunu:
İlk inceleme kararında, itiraz konusu altıncı fıkra kuralının,
fıkrada geçen "birinci" ve "ikinci" sözcükleriyle sınırlı
olarak incelenmesi kararlaştırılmıştır. Belirtilen bu sınır içerisinde, Anayasa
Mahkemesinin benzer nitelikte ve çok sayıdaki itirazlar dolayısıyla yaptığı
incelemeler sonunda verdiği kararlarda (örneğin, 29.4.1980 günlü, Esas:
1979/27, Karar: 1980/26 sayılı Karar Resmî Gazete gün: 23.8.1980, Sayı: 17084)
ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, itiraz konusu altıncı fıkra kuralının da,
maddenin birinci ve ikinci fıkraları açısından anayasaya aykırı bir yanı
yoktur. O kararlarda gösterilen ve bu başvuru yönünden de geçerli olan
gerekçelerin burada yinelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç olarak, bu itirazın da, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarında gösterilen gerekçelerle reddedilmesine karar verilmelidir.
VI- SONUÇ:
6.11.1980 günlü ilk inceleme kararı uyarınca sınırlandırılarak
ele alanın, Türk Ceza Yasasının 2248 sayılı Yasayla değişik 536. Maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarında ve altıncı fıkradaki "birinci ve
ikinci" sözcüğü ile açıklanan hükümde Anayasaya aykırılık bulunmadığına ve
itirazın reddine,
15.1.1981 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
|
|
Başkan
Şevket Müftügil
|
Başkanvekili
Ahmet H. Boyacıoğlu
|
Üye
Ahmet Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Muammer Yazar
|
Üye
Ahmet Zeyneloğlu
|
üye
Hakkı Müderrisoğlu
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Nahit Saçlıoğlu
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
|
|
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
Üye
Orhan Onar
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
|
|
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
Üye
Yılmaz Aliefendioğlu
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|
Karşıoy yazısı
Aynı doğrultudaki sınırlama kararlarıyla ilgili karşıoy
yazılarında da belirtildiği gibi, işin esasına ilişkin incelemenin Türk Ceza
Yasasının 12.6.1979 günlü, 2248 sayılı Yasayla değişik 536. Maddesinin altıncı
fıkrası yönünden sınırlandırılmasında, bu fıkranın kapsam ve niteliği üzerinde
durulması gerekmektedir.
Türk Ceza Yasasının 536. Maddesinin altıncı fıkrası hükmünün,
aynı maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına göre ceza tayin
edildikten sonra uygulama alanına girdiğinde kuşku yoktur. Böyle olunca,
sınırlama yapılırken, altıncı fıkra hükmünün, bakılmakta olan davada, 536.
Maddenin birinciden dördüncüye kadar ki fıkralarından hangisine göre tayin
edilecek ceza yönünden uygulanabileceğinin saptanması zorunlu bulunmaktadır.
Her ne kadar maddenin birinci fıkrası, daha sonraki fıkralarda
yer alan suçların maddi öğelerini de içermekte ise de olayda, sanıklara
verilebilecek ceza yalnızca ikinci fıkrada gösterilen cezalardan oluşacağı
cihetle, altıncı fıkra yönünden yapılacak incelemenin, koşulları kesinlikle
gerçekleştiğinden ceza tayinine esas alınacak ikinci fıkra ile sınarlı
tutulmasında yasal zorunluluk vardır.
Gerçekten, altıncı fıkraya ilişkin inceleme birinci fıkrayı da
kapsayacak genişlikte tutulacak olursa, verilecek karar, olayda ceza tayini
yönünden uygulanması söz konusu olmayan birinci fıkrayı da etkileyecektir. Bu
durumun, Anayasanın değişik 151. Ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27.
Maddeleri hükümleri ile bağdaştırılması kanımızca olanaksızdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, "ilk inceleme" sonunda
verilen karara katılamıyoruz.
|
|
|
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|