ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1979/23
Karar sayısı:1980/9
Karar günü:29.1.1980
Resmi Gazete
tarih/sayı:23.6.1980/17026
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Niğde Sulh Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 2 Temmuz 1964 günlü, 492 sayılı Harçlar
Kanununun 34. maddesinin, Anayasanın 12. ve 42. maddelerine aykırılığı nedeniyle
iptali istemidir.
I- OLAY :
Davacı, itirazcı mahkemeye açtığı tazminat davasında, mahkemece
yapılan keşfe kâtip olarak katıldığını, ancak davalının adlî yardımdan
yararlanması nedeniyle yol tazminatı alamadığını, çeşitli yasalarla verilen
yevmiyenin Harçlar Yasasına göre ödenen yol tazminatından fazla olduğunu, bu
tazminatın yapılan işi, bedensel yıpranmayı ve daire dışındaki giderleri
karşılamadığını, bu nedenlerle 492 sayılı Harçlar Yasasının 34. maddesinin
Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş, itirazcı mahkeme bu savı ciddi görerek,
sözü geçen yasa hükmünün Anayasanın 12. maddesindeki "eşitlik" ve 42.
maddesindeki "angarya yasağı" ilkelerine aykırılığı nedeniyle iptali
için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
1- İtiraz konusu yasa kuralı:
İtiraz konusu 2 Temmuz 1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Yasasının
34. maddesi şöyledir.
"Madde 34. Tebliğden başka bir işlem yapmak için makamından
uzaklaşmaya mecbur olan hâkimler, C. Savcıları ve icra iflâs memurları ile adli
tabiplere, adliye başkâtipleri ile kâtiplere, mübaşir ve müstahdemlere yol
giderlerinden başka aşağıdaki miktarlarda yol tazminatı verilir.
1. Daireden uzaklaşmayı gerektiren iş, mahkemenin bulunduğu
belediye hudutları dahilinde ise beher iş için 10 lira,
2. Daireden uzaklaşmayı gerektiren iş, mahkemenin bulunduğu
belediye hudutları haricinde ise beher iş için 15 lira,
3. Daireden uzaklaşmayı gerektiren işlerin bir kısmı mahkemenin
bulunduğu belediye hudutları içinde, bir kısmı haricinde ise belediye hudutları
içinde olan beher iş için 10 lira, belediye hudutları dışında olan beher iş
için 15 lira.
Ancak bu miktarlar, bir günde birinci benddeki işler için 50
lirayı ve diğer bentlerdeki işler için 75 lirayı geçemez.
Daireden uzaklaşmayı gerektiren birden ziyade iş olursa, mümkün
oldukça işler aynı günde yapılır. Bir işin bir günde tamamlanması mümkün
olmadığı takdirde her gün için bir iş üzerinden ve yukarıdaki bentler gereğince
tazminat verilir.
Görülen işler birden ziyade ise yol gideri mesafe ile, yol
tazminatı ise yukarıdaki bentler esasları ile orantılı şekilde taksim olunur.
Adliye başkâtipleri ile kâtipler için bu miktarın 2/3 ü mübaşir
ve müstahdemler için yarısı ödenir.
Yol giderleriyle tazminat ilgili kişiler tarafından işin
ifasından evvel emaneten makbuz mukabilinde vezneye yatırılarak buna mahsus bir
deftere kaydedilir. Keşfi ve işlemi müteakip yapılan sarfiyat bir tutanakla
tevsik olunarak bakiyesi ilgili kişiye geri verilir."
2- Dayanılan anayasa kuralları:
"Madde 12. Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce,
felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz." "Madde 42. Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir.
Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının
kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, iktisadî ve malî tedbirlerle
çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici tedbirleri alır.
Angarya yasaktır.
Memleket ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda vatandaşlık
ödevi niteliği alan beden veya fikir çalışmalarının şekil ve şartları,
demokratik esaslara uygun olarak kanunla düzenlenir."
IV- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Şevket
Müftügil, Lütfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Osman Tokcan, Rüştü Aral, Ahmet Salih
Çebi, Muammer Yazar, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Nahit Salçıoğlu, Hüseyin
Karamüstantikoğlu, Kenan Terzioğlu, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız,
Bülent Olçay ve Yılmaz Aliefendioğlu'nun katılmalarıyle 14/6/1979 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyanın eksiği bulunmadığından, işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
A) Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 16. maddesi uyarınca Şevket
Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu, Ahmet Erdoğdu, Osman Tokcan, Rüştü Aral, Muammer
Yazar, Âdil Esmer, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Nahit Saçlıoğlu, Hüseyin
Karamüstantikoğlu, Necdet Darıcıoğlu, İhsan N. Tanyıldız, Bülent Olçay, Yılmaz
Aliefendioğlu ve Yekta Güngör Özden'in katılmalariyle 27/11/1979 gününde
yapılan toplantıda; itiraza konu edilen 2 Temmuz 1964 günlü 492 sayılı Harçlar
Yasasının 34. maddesinin başvurmadan sonra yürürlüğe giren 7/6/1979 günlü, 2244
sayılı Yasasının 1. maddesiyle değiştirilmiş ve böylece eski metnin ortadan
kaldırılarak yeni bir yasa kuralının kabul edilmiş bulunması karşısında, konusu
kalmayan iş hakkında bir karar verilmesine yer olmadığını öneren esasa ilişkin
raporun yeterli olup olmadığı, daha açık bir anlatımla esas hakkındaki
incelemenin tamamlanmasına gerek olup olmadığı konusu üzerinde durulmuştur.
Hak doğuran olaylar, kural olarak, oluştuğu zamandaki yasa
hükümlerine bağlı kalırlar. İtiraza konu edilen işteki keşif olayı, Harçlar
Yasasının 7/6/1979 günlü, 2244 sayılı Yasadan önce yürürlükteki 34. maddesi
zamanında yapıldığına ve yeni yasanın bu gibi işlerde de uygulanacağına ilişkin
bir kural söz konusu olmadığına, ayrıca başka bir dava nedeniyle 34. maddeye
göre tahakkuk eden yol giderinin bunu ödemekle yükümlü kişiden hükmen tahsili
dava edilmiş bulunmasına göre, yerine getirilen hizmetin karşılığının
tahakkukunda ve ödenmesinde ayrıca yapılan bu harcamanın yargılama gideri
olarak karşı tarafa yükletilmesinde, değişiklikten önceki 34. madde hükmünün
uygulanması doğaldır.
Bu durum karşısında, mahkemenin elindeki davada 2/7/1964 günlü,
492 sayılı Yasanın 34. maddesi hükmü uygulanacak hüküm olma durumunu
sürdürdüğüne göre, Anayasaya uygunluk denetimi açısından incelemenin raportörce
tamamlanması yerinde bulunmuştur.
Ahmet Erdoğdu, Osman Tokcan, Muammer Yazar, Adil Esmer, Nahit
Saçlıoğlu ve Hüseyin Karamüstantikoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
Yapılan görüşmeler sonunda "Mahkemenin elindeki davada,
7/6/1964 günlü, 2244 sayılı Yasa ile değişiklikten önce yürürlükte bulunan
2/7/1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Kanununun 34. Maddesi hükmünün uygulanma
durumunda bulunmasına, bu nedenle Anayasaya uygunluk denetimi yönünden
incelemenin raportörce tamamlanmasına, Ahmet Erdoğdu, Osman Tokcan, Muammer
Yazar, Adil Esmer, Nahit Saçlıoğlu ve Hüseyin Karamüstantikoğlu'nun (7/6/1979
günlü, 2244 sayılı Yasanın 1. maddesiyle itiraz konusu 34. madde hükmü
değiştirildiğinden konusu kalmayan itiraz hakkında karar verilmesine yer
olmadığı) yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğu ile..." 27/11/1979 gününde
karar verilmiştir.
B) İşin esasına ilişkin rapor, itirazcı Mahkemenin başvurma
kararı ve ekleri, iptali istenen yasa kuralı, Anayasa'ya aykırılık savına
dayanak gösterilen Anayasa ilkeleri; bunlarla ilgili gerekçeler ve başka yasama
belgeleri, konu ile ilişkisi bulunan öteki metinler okunduktan sonra gereği
görüşülüp düşünüldü :
1- İncelemenin sınırlandırılması:
Anayasanın değişik 151. ve 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın
27. maddeleri hükümlerine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme ancak o davada
uygulanacak yasa hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Olayda iptali istenen yasa hükmünün hâkim ve çeşitli adalet görevlilerinden
yalnızca "Adliye kâtipleri" hakkında uygulanması söz konusu
olduğundan, incelemenin 2/7/1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Yasasının 34.
maddesinin "Adliye Kâtipleri" sözleriyle sınırlandırılarak
yapılmasına 29/1/1980 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
2- Yol tazminatının niteliği:
Hâkim ve öteki adalet görevlileri yargılamanın gereği olarak
zaman zaman daire dışında görev yapmak zorunda kaldıklarından, kendilerine 492
sayılı Harçlar Yasası ile yol tazminatı verilmesi öngörülmüştür.
Gerçekten iptali istenen yasa kuralı, hâkim ve öteki adalet
görevlilerine daireden ayrılmalarını gerektiren her iş için, yol giderlerinden
ayrı olarak yol tazminatı adı altında, üst sınırı belli ve görevin belediye
sınırı içinde ya da dışında yapılmasına göre ayrı miktarlarda ödemede
bulunulmasını hüküm altına almaktadır.
Yol tazminatının niteliği çeşitli yasalarla belirlenmiştir,
örneğin yürürlükten kalkan 24/1/1951 günlü, 5704 sayılı ve 29/6/1956 günlü,
6765 sayılı yasalarla, itiraz konusu hükmü içeren 2/7/1964 günlü, 492 sayılı
Yasanın gerekçe ve komisyon raporlarında, bu tazminatın neyin karşılığı olduğu
ve niteliği şu sözlerle tanımlanmıştır :
".......Hiç olmazsa inceleme gününde yapmış olduğu
masraflara kifayet edecek......", "hariçte vazife gördükleri sırada
yaptıkları fazla masraflara karşılık olarak", "o günün öğle ve akşam
yemelerini temin edebilmesi imkânı", "maddi yorgunluklar yanında
hakimin bir keşfin icrası münasebetiyle elbisesinin eskimesi, çamaşır
değiştirme ve yıkanma gibi vazifesiyle alakalı bir takım masraflara katlanacağı
açıktır.", "Hâkim ve sair adalet mensuplarının yapmak zorunda
kalacakları masraflar", "Makamlarından ayrılan yargıçlara diğer
adalet mensuplarına hariç de sarf ettiği mesai mukabili olarak",
"adalet mensuplarının keşif ve sair hizmetler için çektikleri zorlukları
kısmen olsun karşılama endişesi", "bu madde hükümlerine göre
verilecek yol tazminatının elbetteki bir hizmetin karşılığı olduğunu ......
kabul etmek lazımdır", "bu kadar müşkül şartlar altında görülecek
hizmet için verilecek para hiçbir zaman bu külfet ve meşakkatin karşılığını
teşkil etmediği", "hâkimlerin uzak, arızalı dağlık bölgelerde
keşiflerin icrası münasebetiyle büyük bir yıpranmaya maruz bulunduğunu kabul
etmek gerekir.", "geceyi gündüze katarak çalışan insanların
makamlarından uzak mesailerinde çektikleri meşakkat o derece çoktur ki, bunu
para ile telâfi etmek dahi mümkün değildir. Kaldı ki verilmekte olan miktarlar
sarf edilen mesai ile kabili kıyas değildir."
Öte yandan, 10/2/1953 günlü, 6245 sayılı Harcırah Yasasına göre
yevmiye, bu yasanın birinci maddesinde yazılı kurumlarca ödenir. Yol tazminatı
ise, itiraz konusu madde uyarınca, ilgili kişilerce, işin yapılmasından önce
vezneye yatırılır; keşif ve işlemden sonra da harcama tutanaklarıyla
belgelenerek artanı ilgili kişiye geri verilir.
Özetle yol tazminatı kurumlarca değil, ilgili kişilerce
karşılanmakta ve bu tazminat, bir yönüyle zor ve yorucu koşullar içinde geçen
uğraşının, öbür yönüyle de daire dışında yapılan giderlerin ve uğranılan
zararların karşılığı olmaktadır.
3- Anayasaya aykırılık sorunu :
a) Anayasanın 12. maddesi, yurttaşlara yasa karşısında
dillerine, ırklarına, cinslerine, siyasal düşüncelerine, felsefî inançlarına,
dinlerine ve mezheplerine göre ayrı davranılmasını ve kişi veya topluluklardan
bir bölümüne ötekilerden daha geniş hak ve yetkiler tanınarak yasa önünde
eşitlik ilkesinin çiğnenmesini önler. Ancak yasa önünde eşitlik, nitelikte
benzerlik ve yasaların getirdiği kurallara uygunluk ölçüsünde sözkonusu
olabilir, Yasa önünde eşitlik kavramı, tüm yurttaşların her yönden, her zaman
aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğu anlamına gelmez. Bir bölüm
yurttaşların başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta ise,
yasa karşısında eşitlik ilkesine ters düşüldüğünden söz edilemez.
6245 sayılı Yasanın 41. maddesinin gerekçesinde de açıklandığı
üzere, harcırah yevmiyesi, geçici görevler dolayısıyle memurların yemek ve
yatmak gibi giderlerini karşılamak için kurumlarınca verilir. Oysa yukarıda
açıklandığı gibi, yol tazminatı kurumlarca değil, ilgililerce ödenir ve bir
yönüyle hâkim ve başka adalet görevlilerinin zor ve yorucu koşullar içinde
geçen emeklerinin, öbür yönüyle de görev yeri dışında yapılan giderlerin ve
uğranılan zararların karşılığıdır. Böylece harcırah yevmiyesi ile yol tazminatı
nitelik bakımından birbirlerinden ayrı olduğu gibi, bunların ödenme
koşullarında da ayrılık vardır.
Gerçekten Harcırah Yasasına göre belediye sınırları içindeki
görevler nedeniyle ödeme yapılmaz, ödenecek gündelik tutan her yıl için bütçe
yasalarına bağlı (H) cetvelleriyle saptanmış ve bellidir. Kurumlarınca sağlanan
yerlerde yatanların gündeliklerinden 1/3'ü kesilir. Gittikleri yerlerde öğle ve
akşam yemeği zamanından birini geçirenler 1/3, ikisini geçirenler 2/3, bir gün
geçirenler ise tam gün delik alırlar.
Buna karşılık Harçlar Yasasına göre belediye sınırları içindeki
görevler nedeniyle de yol tazminatı verilir. Günlük tazminatta kısıntı söz
konusu değildir. Birden çok iş varsa, her iş için ayrı tazminat ödenir; ancak
tazminat tutarları bir tavan ile sınırlıdır.
Şu noktaya da değinmekte yarar vardır ki, yol tazminatı
tutarının yasa ile belirlenmiş olmasını ve eylemli durumun günün koşullarına
uygun bir düzeye getirilmemiş bulunmasını Anayasa'ya aykırılık nedeni saymaya
olanak yoktur. Yasa koyucu, her zaman için koşulları değerlendirerek yasal
düzenlemede değişiklik yapabilir. Nitekim 7/6/1979 günlü 2244 sayılı Yasa ile
itiraza konu edilen durum hakkında yeni düzenlemeler getirilmiştir.
Böylece, yol tazminatının ayrı bir düzenleme konusu yapılması bu
tazminatın niteliğinin ve ödeme koşullarının harcırah gündeliğinden ayrı oluşu
gibi haklı nedenlere dayanmaktadır. Haklı nedenlerle yapılan ayrı düzenlemede
ise yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez.
b) Anayasa'nın 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yeralan
"angarya yasaktır" hükmü, madde başlığından da anlaşılacağı üzere,
"çalışma hakkı ve ödevi" ile ilgilidir. Angarya bir kişinin
karşılıksız olarak zorla çalıştırılması anlamına gelir. Hâkim ve öteki adalet
görevlilerine daire dışında yaptıkları görev karşılığında yol tazminatı
verildiğine ve bunun ölçü ve tutarı da, yukarıda açıklanan biçimiyle haklı
nedenlere dayandığına göre, dava konusu 34. maddenin, Anayasanın 42. maddesinin
"Angarya yasaktır" fıkrasına aykırı olduğu yolundaki sav da yerinde
değildir.
Böylece itiraz konusu hükmün Anayasaya aykırı olmadığı sonucuna
varıldığından, itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Sözü edilen hükmün Anayasaya aykırı bulunmadığına ve itirazın
reddine,
29/1/1980 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
Şevket Müftügil
|
Başkanvekili
Ahmet H. Boyacıoğlu
|
Üye
Ahmet Erdoğdu
|
|
|
|
Üye
Osman Tokcan
|
Üye
Rüştü Aral
|
Üye
Ahmet Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Muammer Yazar
|
Üye
Adil Esmer
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|
|
|
|
Üye
Nahit Saçlıoğlu
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
Üye
Kenan Terzioğlu
|
|
|
|
Üye
Necdet Darıcıoğlu
|
Üye
İhsan N. Tanyıldız
|
Üye
Yekta Güngör Özden
|
KARŞIOY YAZISI
İşin esasına ilişkin raporun hazırlanması çalışmalarının
sürdürüldüğü sırada, iptali istenen 492 sayılı Harçlar Yasasının 34. maddesi,
16/6/1979 günlü, 16668 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
7/6/1979 günlü, 2244 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir. Yapılan değişiklik yol
tazminatının hesabında " 1. derece Devlet memurunun aldığı geçici görev
yolluğu"nun belli oranlara göre uygulanmasını içermektedir.
Böylece, iptali istenilen yasa kuralı itiraz yoluna başvuran
mahkemenin itiraz gerekçesinde değindiği hususları ortadan kaldıracak biçimde
değiştirilmiştir.
Mahkemenin keşifler nedeniyle yaptıkları harcamalar ceza ve
hukuk mahkemelerinde "Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu"nun 406. ve
"Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu" nün 423. Maddeleri uyarınca yargılama
giderlerinden sayılır. Bu giderler mahkûm olan ya da haksız çıkan tarafa
yükletilir. Duruşma dışında, 492 sayılı Harçlar Yasasının 34. maddesinde
öngörülen biçimde bir işlem yapılırsa, yol tazminatına o anda hak kazanılır;
yasa hükmü o işleme hemen uygulanır. Anayasanın 151. maddesi uyarınca bir
davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanunun hükümlerini Anayasaya
aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının
ciddi olduğu kanısına varırsa, o hükmün iptali için 22/4/1962 günlü, 44 sayılı
Yasanın 27. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anılan 151.
maddedeki kuralın iki öğesi bulunmaktadır. Birincisi mahkemenin bakmakla
görevli olduğu bir dava; ikincisi ise davada uygulanacak yasa hükmünün
bulunmasıdır. Görevli mahkeme, tebliğ işlemi hariç, daire dışında, keşif ya da
başka bir işlem yapmak isterse 34. madde uygulanacak hüküm niteliğini kazanır.
Mahkemenin, 34. maddeye göre işlem yapmadan önce, "davada uygulanacak yasa
hükmü" kuralına göre itiraz yoluna başvurması zorunludur, Harçlar Yasası
uygulandıktan sonra ancak, verilecek hüküm Yargıtay'ca giderler yönünden
bozulmadıkça davaya bakmakta olan mahkeme Anayasa Mahkemesine başvuramaz.
Konuya bir kez de Anayasa'nın 152. maddesi açısından
bakılmalıdır. Sözü edilen 152. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca Anayasa
Mahkemesinin iptal kararları geriye yürümez. 492 sayılı Harçlar Yasasının
itiraza konu 34. maddesi hükmü iptal edilse bile, Mahkemenin karar altına
aldığı harcamanın değiştirilmesi, yeni bir harcama kararı verilmesi ya da hak
sahiplerinin bir ödeme yapılmasını istemeleri olanak dışıdır. Çünkü; işlem,
iptal kararından önce yapılıp sonuca bağlanmıştır. Harcama işleminin ilgili
bulunduğu davanın yargılamasının sürdürülmesi iptal kararına bir işlerlik
getirmez. 14/6/1979 günü işin esasının incelenmesine karar verildikten sonra,
Harçlar Yasasının 34. maddesi, 16/6/1979 günü yürürlüğe giren ve yeni bir kural
getiren, 2244 sayılı Yasa ile değişmiştir. Bu bakımdan, itirazın konusu ortadan
kalkmıştır; konusu kalmayan bir itiraz incelenemez; Anayasa bu tür denetimi
öngörmemiştir. Yargılama devam ederken, yeniden yapılacak bir işlemde değişik
madde hükmünün uygulanması zorunludur; konusu kalmayan itiraz hakkında bir
karar verilmesine yer bulunmamaktadır. Bu nedenle işin esasının incelenmesine
ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyız.
Üye
Osman Tokcan
|
Üye
Adil Esmer
|
Üye
Hüseyin Karamüstantikoğlu
|
KARŞIOY YAZISI
İptali istenilen yasa maddesi 2/7/1964 günlü, 492 sayılı Harçlar
Yasasının 34. maddesidir. Bu madde, yaklaşık 15 yıllık bir uygulamadan sonra,
7/6/1979 günlü, 2244 sayılı Yasa ile değiştirilmiş, bunun sonucu olarak eski
hüküm yürürlükten kalkmıştır.
Çoğunluk gerekçesinde, itiraz yoluyla iptal isteğinde bulunan
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanacak hükmün, değişiklikten sonraki
hüküm değil, yine 492 sayılı Yasanın değiştirilmeden önce yürürlükte bulunan
eski hükmü olduğu belirtilmiş ve bizim bu görüşe katılmadığımız işaret
edilmiştir. Ancak, biz bu görüşe katılmıyor değiliz, tersine olarak çoğunluk
kararına karşı çıkmamızın nedeni, yerel mahkemenin baktığı davada, yürürlükten
kaldırılmış bulunan eski 34. maddenin uygulanması, daha açık bir söyleyişle uygulanmış
olduğunun kabul edilmesi zorunluğudur.
Esasın incelenmesi gerekip gerekmediğinde çoğunluktan
ayrılmamızın nedeni ise şudur:
Anayasa'nın 152. maddesine göre Anayasa Mahkemesince iptaline
karar verilen hükümler "gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı
tarihte yürürlükten kalkar... iptal kararı geriye yürümez." Anayasanın bu
buyruğu karşısında iptali istenen yasa kuralı iptal edilse de edilmese de
varılacak karar sonuca etkili olmayacaktır. Çünkü; iptali istenen hüküm daha
önce yeni bir yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlükten kaldırılan bir
kuralın bir kez daha kaldırılmasının anlam veya yararı yoktur. İptal kararı
geriye yürüyemiyeceğinden de söz konusu 34. maddenin yürürlükte bulunduğu
sırada yapılmış olan iş veya görev dolayısıyle o maddenin uygulanması gereğini
de ortadan kaldıramaz, (özel hükümler ayrıdır.)
Esasen, iptali istenen yasa kuralı, tazminata ilişkin
olduğundan, tazminat verilmesini gerektiren eylemin ya da görevin yapılıp
bittiği anda görevli yönünden yasada gösterilen miktarda tazminat alma hakkı,
hazine yönünden de ödeme borcu doğmuştur. Bu eylemi tazminat bakımından
değerlendiren yasal hükmün sonradan kaldırılması veya değiştirilmesi, doğmuş
olan hakkı veya borcu etkilemez. (Etkileyeceğine dair açık bir yasa hükmü konulması
bunun dışındadır.) Anayasa Mahkemesi böyle bir hüküm de koyamayacağından işin
esasının incelenmesine gerek yoktur.
Bu itibarla işin esastan incelenmesi kararına karşıyız.
Üye
Ahmet Erdoğdu
|
Üye
Muammer Yazar
|
Üye
Nahit Saçlıoğlu
|